Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 ARALIK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Cumhurbaşkanı'nın imzaladığı kararnameler eski Başbakan Yılmaz tarafından Köşk'e iade edildi
Ozal'akararnaıne engelik a n i ö z a l ' i n , YllmaZ d Ö n e m İ n d e İ m z a l a d l ğ l te*ye gönderilmedi. Yeni hüktt- tirilmesiyle baslayan surece tep- rarnamenjn Köşke geri gönderil-
30'a yakın kararnamenin Resmi Gazete'de f T S ^ f h ? f l T
ı (
- 1 1 1 , , . T - I I - T % ı i lanan eskı hûkûmet bu düzen-
yayımlanmaması sogukluk yarattı. Eskı Başbakan kmekrin Köşkc geri
Yılmaz, onaylı kararnameleri işleme koymadı ve Köşk'e mesini
geri gönderdi. Bunlar arasmda, Özal'ın adım taşıyan
hastane kurulması da yer ahyor.
HAKAN AYGÜN
ANKARA — Cumhurbaşka-
ni Ttaffrt özri ile ANAP Genel
Baskanı Moat U B B Z arasında-
ki *MtakMc" ürmanıyor. özal,
onceki günkü tzmir gezisi sıra-
nnda da imzaladığı kararname-
leri Köşke geri gönderdiği için
YUmaz'ı eleştirdi. özal'ın imza-
aşkın kararnamenin
teretT Resmi Gazete^
ye göndenlmesi gercktiğini be-
Brterek "laafcf j i f ^ *•• ••-
giderek boyut kaza-
l b k h k
ç*an» istal edcnH" dediği öğ-
renikü.
özal ile Yumaz arasında 20
Ekim seçimkrinden sonra çıkan
g
nıyor. Son olarak bakanhktan
azkdilmesini «flgı^Hıgı Hftsai
D o | u ' ı n "ANAP'U ikiaci
mttmkğgT getirilmesmden ve eşi
Scmraözal'ın ANAP tstanbul
ll Başkanlığı ile ilgüi spekulas-
yonlardan rahatsızlık duyan
OzaPın, Yümaz'a in7gintık ne-
denferinden birinin de "hnzala-
ke geri gtaderitaned" olduğu
ögrenildi.
özal'ın önceki gûnkü tzmir
gezisi sırasmda sohbet ettiği Ege
Universitesi yöoetidlerine aktar-
dığı "karanane sıkıntısı",
önûnde uzun süredir bekleyen
iffu aslan kanun hükmunde ka-
ımrname vew
"kı»"|ar
Kuruhı ka-
rannı 2 ekimde imzalamasıyla
başladı. Bekleyen kararnamele-
rin imzalandığı, Cumhurbaş-
kanlığı Sözcüsü Büyükelçi Ka-
ya Ibperi tarafından yapılan ya-
züı bir açıklamayla kamuoyuna
duyurukhı.
Özal'ın im?aiariıgı kaıarname
ve Bakanlar Kunıhı kararlann-
dan sadece üçü ertesi gün Res-
mi Gazete'de yayımlanarak yü-
rürlüğe girdi. Bunlar, ANAP-
ın "seçtaı öncesi tvantaj" sağ-
lamak için çıkardığı, memurlar
kararaamesi Ue taban fiyatlan-
na ilişkin Bakanlar Kurulu ka-
rarlanydı.
Geriye kalan yaklaşık 30 ya-
sal düzenleme ise Resmi Gaze-
lııı ılılİMiııi^B rtnjn nlmrrn
cajjj" gösterildi.
Uzun sure kendi özel cabala-
nyla çıkanlan bazı kanun hük-
münde kararnamelerin Resmi
Gazete*ye gönderilmesini bekle-
yen özal, bu dUzenlemelerin
Köşkc geri gönderilmesini "boç"
karşılamadı.
Edinilen bilgiye göre Özal,
özeltikle bünyesinde adım taşı-
yan bir hastane kurulacak olan
lnönü Universitesi Ue birlikte
beş üniversiteye "özeâ sUtu" ve-
rilmesine ilişkin Bakanlar Kunı-
hı karannm Resmi Gazete'de ya-
yınlnmna«tnı istedi. Bu İSteğİnİ
hukumete de ileten özal, olum-
lu yarut alamadı.
Yeni hokflmetin kuruhnasının
ardından, ANAP içinde Husnü
Dogan'm "üttad Mfaunhfta" ge-
ki göstefen özal, yakın ceyresi
ne Yıbnaz'a ilişkin tepkilerini de
dile getinneye başladı.
özal'ın son olarak önceki
gûnkü Izmir gezisi sırasında
"dxd «ürtii"ye geçirilmesi ger-
çekleşmeyen Ege Universitesi
yöneticilerine de Yıhnaz'ı eleş-
tirdiği öğrenildi.
İmzaladığı kanun hûkmünde
karamame ve Bakanlar Kurulu
kararlanmn Resmi Gazete'ye
bekletihneden gönderilmesi ge-
rektigine işaret eden özal'ın,
"Kaail gereği bular Reami
Gazete*ye tttnMİtydL Ancak »•
Gcıekçe olarak «a
yori Mkimet göreve bftslarfcnı
ıjadatonraaaMçıka-
utas oiacatı göste-
riktt. Bm çok ymnl* C n k ı t -
gider. ¥eai gcka kiktt-
digmi doğVuladüar. Ancak gön-
derilen yasal düzenlemekrin içe-
rigı hakkında bilgi vennediler.
Eski Milli Eğitim Bakanı Av-
•i Akyol da konunım yeni hü-
kûmet göreve başlamadan Ba-
kanlar Kunılu'nda ele ahndığı-
nı ve kararnamelerin Köşke ge-
ri gönderilmesinin kararlastınl-
dığını kaydetL trtualandığı hal-
de geri gönderilen yasal düzen-
lemeler içinde YÖK yasası deği-
şikliği ile bazı üniversitelere özel
statü verilmesine ilişkin Bakan-
lar Kurulu karannın da bulun-
duğunu bdirten Akyol, "fcai I-
~ Içfct ba Udafari MU-
iptai ettirir" dediği öğ-
renildi.
Basbakanlık yetkilileri, özal^
ın imzaladığı "çok sajnda" ka-
4* dofra o»-
•u" diye konuştu.
özal'ın Köşke geri gönderilen
kanun hûkmünde kararnameler
için nasıl bir yol izleyeceği ise
merakla bekkniyor. özal'ın bazı
kararnameleri tekrar Başbakan-
lığa gönderme olasılığı ise
f olarak değerlendirihyor.
BAŞBAKAN DEMİREL:
Bizeinanın
ve güvenin
İstanbul Fatih ve Gaziantep'ten gelen
heyetleri kabul eden Başbakan Demirel,
kabulde yaptığı konuşmada "Bu ülkenin
insanları mutluluğa hak kazanmıştır.
Türkiye'de herkese iş ve aş bulunacaktır.
Bize güvenmeye devam edin" diye konuştu.
ANKARA (Cumhnriyet Bü-
rosn) — Başbakan Süleyman
Demirel, Türkiye'nin pek çok
sıkmtısı bulunduğunu, ancak
var olan ağır sorunlann altın-
dan kalkacaklannı söyledi. De-
mirel, "Bu dönem geleceğe ba-
kan bir dönemdir. Türkiyeyi
geçmiste değil, getecekte arayan
bir dönemdir" dedi.
tstanbul Fatih ilçesi ile Gazi-
antep'ten gelen heyetleri kabul
eden Başbakan Süleyman De-
mirel, ûlkede 20 Ekim 1991 se-
çimleri ile yeni bir dönemin
açıldığım söyledi. Koaüsyon
hukumetinin ülkenin büyük so-
runlanm büerek, çözumlennde
^htaşarak kunılduğunu belirten
Debıircl şunları söyledi:
"Ancak aksamdan sabaha
her şeyi çözmenin imkftnı yok-
tnr. Bunnnla caresizlik geürmi-
yorum. Sonınlara rağmen çö-
züm vanlır ve bolaca|ız. Sonın-
lar herkesi Ugilendiriyor. Hal-
kı çok rahatsız eden meseleleri
makal sörede önceökk çözece-
giz. tnsanlam önce hürriyet,
adalet, korknsuzlnk fauun. Ül-
kenin bölünmez bütünlagnne
sadakatie, hosgörüyle mesekte-
re ymklasacağız. Türkiye'nin
herkese yetecek kadar ekmeği
var. Sorun bu ekmegi halkın
önıine koy maktır. Biz Türkiyei
nin Atatttrk'ün isaret ettigi ile-
ri, çagdaş ülkeler hedefine var-
masuu böyle anhyonız. Zorhık-
lar aşılacaktır. Bu ülkenin bü-
tün insanian muthıhıga hak ka-
zaamıstır."
PartiUlere hitaben yaptığı ko-
nuşmada, Türkiye'de geleceğin
teminatı olan gençleri de gü-
venlik dolu parlak yannlarm
beklediğini vurgulayan Demirel
sözlerini söyle surdürdü.
"Zorluklann aşdacagı gmzel
gnnlere olaşüacaktır. Bn ülke-
nin bürün insanbui mutluluğa
hak kazannuşür. Bize inanma-
ya ve güvenmeye devam edin,
sonınlann arandan hep beraber
kalkacagız. Türkiye'de herkese
iş ve aş bulunacak. Bizim koa-
üsyon şekliyle ortaya çıkan si-
yasi hnkümetimiz bn çozünüe-
ri bninurva iyi niyetli oiarak yo-
la çıkmıştır."
SHP^DE GENEL SEKRETERLIK SORUIVU
Çetirfin durumu
2 günde neüeşecek
A N K A R A oel sekreter adayı olduğu belir-
(C«Mhwiyet Bn-
Ma) — SHP'de
HÜUMt ÇeÜn'in
Dışişleri Bakanlı
ğı'na atanmasıyla başlayan ge-
nel sekreterlik sorunu askıdan
iniyor. Çetin'in genel sekreter-
Ukten istifa edip etmeyeceğinm
bir-iki gün ifnisirKİr netksmesi
bekleoiyor.
Hikmet Çetin'in yanı sıra ge-
nel sekreter yardımcüarı Meh-
•tet Mofdtay, Abdilkadir
Ates ve fHoi SafJar'ın bakan
olmalan, genel sekreter yar-
dımcılan Gttaeş Gtnder'in de
SHP Genel Başkanı Erdal İ M -
•i'nün başbakan yardımcıh-
gınHn sİyaSİ rfgTiı^mgn^gB geti-
rilmesi merkez yönetiminde
boshık yaram.
lnönü'nun Çetin'den bosala-
cak yere genel sekreter yardım-
cısı Cevdet Sehi'yi getirmeyi
duşundttğü anlaşıhnca, aday
sayısı üçe yükseldi. Aday sayı-
sının arttığını ve parti meclisi-
nin bugünkü tablosundan iste-
diji kişiyi seçtirmenin zor ola-
cağmı dûşûnen tnönü'nun, son
gûnlerde, genel sekreter secimi-
ni 25-26 ocaktaki kurultaya er-
telemeyi düşundüğü belirtili-
yor. Çetin ve bakan olan yar-
dunolaruun partideki görevle-
rinden istifa edip etmeyecekle-
ri bir iki gün içerisinde topla-
nacak merkez yürütme kuru-
lunda belli olacak.
Çetin bakanhğa aianmaMn.
dan hemen sonra yaptığı açık-
lamada, " U aktif görevta bir-
*tm yirtttleBeyecetU" be-
lirtmiş, genel sekreterlikten is-
tifa edeceğini soylemişti.
Yeni Sol ve Yenilikçiler de
parti yönetimindeki sorunun
kısa surede çözümlenmesi ge-
rektiğini savunuyorlar. Genel
sekreter ve yrrfımniannm par-
ti yönetiminde zayıflamaya yo-
laçtığmı savunan iki grup da
kunıhaym beklenmeroesi ve bu
gorevlere parti meclisinde se-
çim yapılmaa görüsünü öne
sttrflyorlar.
Deniz Baykal yanlısı AM
Dhmr'in kişîsel bir kararla ge-
tilirken "YenOikçi"lerden Er-
tajhnl Giaay ya da Ercan Ka-
nduş'tan birinin aday ohnası
bekleniyor.
Ercan Karakaş, Cumhuri-
yet'e, bu konudaki görüsünü
yinelerken "GCMI «kreteriik
•eçİHİ içia kmdUyn beklen-
Igerekli "dedi.
Cumhurbaşkani Özal, TBMM Başkanı Cindoruk'u ziyaretinde soğuk davrandı. Özal'la Cindoruk'un Meclis Başkanlığı makamına
kadar uzun bir yolu beraber yürümelerine karşın hiç konuşmadıkları dikkat çekti. (Fotoğraf: AA)
Özal'ın Cindoruk'u ziyaretinde iki taruftn korumalan bırbirine girdi
Gönülsüz kutlamaCumhurbaşkani Özal, TBMM Başkanı Cindoruk'u
kutlama ziyaretinde soğuk davrandı. Ziyaret sırasmda
koruma yetkisi sorun yarattı ve her iki kurumun
korumaları bırbirine girdi.
ANKARA (Cumhurivet Bürosu) —
Cumhurbaşkani Turgut özal, TBMM Baş-
kanlığı'na seçilen Husamettin Cindoruk'u
kutlama ziyaretinde soğuk davrandı.
TBMM Başkanı Cindoruk, Çankaya Köş-
kü'ndeki inşaatın tamamlanmasından son-
ra özal'ın Meclis'teki çalışma odasmdan
aynlacağını söyledi. Cumhurbaşkani Özal'-
ın TBMM Başkanı Cindoruk'u ziyaretin-
de, koruma yetkisi sorun yarattı ve her iki
kurumun korumalan arasmda itişraeler ol-
du.
Cumhurbaşkani özal, TBMM Başkanı
secilmesi uzerine önceki anlaşmazlıklan
sürdürmeyerek Çankaya Köşkü'ne çıkan
Husamettin Cindoruk'u kutlamak üzere
TBMM'ye geldi. TBMM önündeki kavşak-
ta dönüş yasağına uymayarak TBMM'ye
gelen özal, askeri törenle karşılandı. özal'ı
arabasından inerken kapıda karşılayan Cin-
doruk, 'Hoşgeldiniz' dedi. özal ve Cindo-
nık sadece tokalaştılar ve Meclis Başkan-
lığı makamına değin uzun bir yolu yan ya-
na yürümelerine rağmen birbirleriyle hiç
konuşmadılar.
özal'ın makam araa TBMM'ye girerken
Meclis Başkanı'nın özel Kalem Müdiırü,
basm mensuplanna karşı bahçede önlem al-
mak için haarlıklarda bulunan cumhurbaş-
kanlığı konımalanm, "Gazetecikre müda-
hale etmeyin. Koruma düzenkmesini biz
yapacağu" diye uyardı. özal'ın gelişiyle
birlikte Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdu-
rü Musa Öztürk, özel Kalem Müdurü Şe-
ner Özdemir'in itirazlannı dinlemeyerek
yardımalanyla birlikte basın mensuplan-
mn önüne geçerek düzeni sağlamaya çalış-
tı.ltişmeler olurken TBMM Basm ve Halk-
la tlişkiler Müdür Yardımcısı Arif Bigeç
de"Her ziyarette bu konuda sıkıntı çıkıyor.
Siz bu işi bize brakın. Gazetedleri itmeyin"
diye olaya müdahale etti. Cumhurbaşkan-
lığı korumalan bir süre duraklarken Musa
özturk, Bigeç'Ln sözlerini dinlemedi.
Hiç gülümsemeden birbirlerine soğuk ve
resmi bir havada davranan özal ve Cindo-
ruk, göruşmenin başlangıcında bir açıkla-
mada bulunmadılar. özal, bir gazetecinin
"Açıklama yapmayacak mısınız" sorusu-
na, "Teşekkür ederim" karşüığım vennekle
yetindi.
özal da geldikten sonra sanki böyle bir
konuşma olduğunu biliyormuşçasına, "Bu
kottnlüar çok büyük, fazla yer hıtuyor. Biz
geriye doğru yasfauımak zomnda kafayoruz.
Ben daha küçük koltuklan sevTyorum" de-
di. Cindoruk da koltuklan değiştireceğini
belirtti.
özal, Cindoruk'un makam odasına gi-
rerken Cindoruk'un danışmara Murat Sök-
menogJn'na takılmaktan da geri durmadı.
Özal'ın cumhurbaşkani secilmesi üzerine
milletvekilliğinden istifa eden Murat Sök-
menoğlu da Özal'ı karşılayarak tokalaştı.
Bunun uzerine özal, Sökmenoğlu'na, "Yi-
ne istifa edecek misin" sorusunu yöneltti.
Sökmenoğlu ise "Efendim, benim bu kez
istifa edecegim bir yer yok ki" karşılığını
verdi.
AHMET TANER KIŞLALI
Güneydoğu Sorunu mu?
Kürt Sorunu mu?Damarlarında belki tek damla Türk kanı taşımayan bir ar-
kadaşım var. Babasından önceki iki kuşak, Osmanlı sarayın-
da önemlı görevler almış Arap paşalan. Babası, İstanbul'a
gelip sarayda gösteri yapan Alman bale grubundan bir kıza
âşık olmuş. Evlenmışler.
Yıl 1964. Rumlar Kıbrıslı Türklerin ellerindeki son mevzi-
leri de alma çabasında. Türk uçaklan Rum mevzilerini bom-
balıyor. Arap baba, Alman anneden doğmuş, İstanbul'da bü-
yümüş olan arkadaşım heyecan ve üzüntü içinde. Radyo ve
gazetelerdekı konuyla ilgili haberlen en küçük ayrıntılarına
kadar ızlıyor.
Babası sonunda dayanamayıp soruyor:
— Nıçm bu kadar heyecanlısın? Baban Arap, annen ise
Alman, Türklerte Rumlar arasındaki bir olay seni niçin ilgt-
lendırıyor?
Arkadaşım bu sözler üzerine ırkiliyor. Kendi kendine o ana
kadar hiç sormadığı bir sorunun yamtını aramaya başlıyor:
— Evet, doğru.. Ama ne Araplarla ne de Almanlarla ilgili
olaylar benı hiç etkilemiyor ki!..
O arkadaşım. Amerika'ya yerteşmış tantdığım genç bir Türk
çıftınin orada doğup buyümüş ç'ocuklanndan hiç kuşkusuz
kı çok deha fazla Türk. Duygularıyla, düşünceleriyle ve de
davranışlarıyla.
Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Kürt kökenli yurttaşlar-
dan daha fazlası İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Adana'da
yaşıyor. Ama onlar devlet açısından bir sorun yaratmıyorlar.
Toplumun dığer kesımlerıyle de aralannda bir sorun yok. Ter-
sıne, benzer koşulları paylaşanlar arasında ortak noktalar gi-
derek artıyor.
Sorun Güneydoğu Anadolu'da. Yörenin yan feodal yapı-
sından yaşam düzeyinın gerılığine kadar uzanan koşullann-
da. Türk toplumunun sorunları, en ağır biçimde orada yaşa-
nıyor. Başka bölgelerde "az gelişmış" de olsa bir demokrasi
var. Oysa o bölgede o da yok.
Güneydoğu dışında yaşayanlar, hangi kökenden oluriar-
sa olsunlar nasıl aynı koşulları paylaşıyorlarsa Güneydoğu1
da yaşayanlar da, Türk, Kürt, Zaza, Süryani, Arap köken farkı
olmaksızın benzer koşulları paylaşıyorlar. Ama aralarında
önemlı bir fark var.
Dığer bölgelerde yaşayan Kürt kökenliler Türkçe biliyoriar.
Oysa Güneydoğu'da
yaşayanlann hepsi için
aynı şeyı soyleyemıyo-
ruz. Türkıye toprakları-
nın üzennde, ama san-
kı Türk toplumunun dı-
şında imiş gibı yaşa-
yanlar çok.
Bu, cumhuriyet hü-
kümetlerinın belki de
en önemlı başarısızlığı-
dır.Yazımın başında sö-
zünü ettığim arkada-
şım, İstanbul'da değil
de Şırnak'ta doğup bu-
yüseydı, acaba bir Türk
gibı duyup düşünebilir ve "Türk'üm" diyebılır mıydı?
HEP kökenli mılletvekıllerı SHP'de önemlı gorevlere gelı-
yorlar. Bırisı TBMM Başkanvekılı, birısi SHP Grup Başkan-
vekilı oldu Bazıları da grup yonetım kurulunda yer aldılar
Madrıd'de Fılıstınlıler ılımlı, olumlu, kurallara saygılı dav-
ranışlarıyla puan toplarken TBMM'de yemın torenındekı olay,
Güneydoğu sorununa demokratik çözum yaklaşımı içinde
olanları güç duruma sokmaktan öte bir ışe yaramamıştı. Arna
bir iki HEP kökenli Meclis kürsusünde yanlış davrandı diye,
o grubun tümünu dışlar biçimde davranmak, bir yanlışı baş-
ka bir yanlışla tedavi etmeye çalışmak olurdu.
Sılah, banşçı-demokratik yollar tıkandıkça meşruluk kaza-
nır. Demokratik temsilcilere güç vermek, silahlı temsilcileri
umut olmaktan çıkarır.
Devlet, silahlı mücadele verenlerı ezmeye çalışırken de-
mokrasi mücadelesı verenlere destek olmalıdır
Güneydoğu sorununun etnık nıtelıklı bir parti yerıne bir kitle
partısı içinde savunulmasının çok daha doğru olduğunu unut-
mamalıyız. Üstelık sadece ülkenin bütünluğü ve demokra-
tik rejim açısından değil, aynı zamanda o bölge ınsanının ya-
rarı açısından da .
İsmail Beşikçi, SBF yıllarından, çalışkan, araştırıcı bir sı-
nıf arkadaşım. Bazılarının sandığının tersıne, Kürt kökenli fa-
lan da değil.
Erzurum Üniversitesi'nde genç bir asistan iken Doğu Ana-
dolu'nun toplumsal yapısı ve sorunlarına ilgı duydu. Araştır-
dığı, bulduğu sonuçlan ve inandığt doğrulan yazdı. Şimdi bel-
ki masum sayılabılecek olan düşüncelerinden dolayı ünıver-
sıteden atıldı, yıllarca cezaevınde kaldı. Baskı onu katılaştır-
dı Katılaştıkça -bana göre- gerçeklerden uzaklastı. Ama ona
hayranlık duyan Kurt kökenli aydınlar da onunla birlikte katı-
laştılar Bundan asıl zararlı çıkan, devlet ve toplum oldu.
Oysa baskı yerıne hoşgöru ve demokratik tartışma, İsma-
il Beşıkçi'yı ve benzerlerını, ırkçı yorumlarından arındırılmış
bir "ulusal bütünlük" anlayışına kazandırabilırdı..
_ Bir yanda Arap-Alman karışımı Istanbul'lu "Türk" dostum.
Öte yanda eskı arkadaşım Beşıkçı.. Bu iki ınsanın öyküsü,
toplum olarak yaşadığımız dramı olduğu kadar, o dramdan
çıkış yolunu da aydınlatmıyor mu?
Sorun Güneydoğu
Anadolu'da. Yörenin yan
feodal yapısından yaşam
düzeyinın geriliğine kadar
uzanan koşullarında. Türk
toplumunun sorunları, en
ağır biçimde orada
yaşanıyor. Başka
g
gellŞmiŞ de OİSa Dir
demokrasi var. Oysa o
bölgede o da yol-
Şimdi Sömerbank mağazalarında, 31 Aralık 1991 tarihine kadar
ı yapacağmız alışverişlerde hediyeler, sürprizler var.
Halı hariç her reyonda, 150.000.- Liranın üzennde alışveriş eden
herkes Sümerbank'ta birbirinden güzel hediyeler kazanıyor.
Sümerbank'a hemen gelin, kendinizin, ailenizin, evinizin ihtiyaçlannı
en iyi şekilde karşılayın.. Hediyelerinizi a 11 n .. .
^İ
TÜRKİYE'NİN BİR NUMARALI AHE MAĞAZASI
ş^ra^*-