Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KASIM 1991 DİZİ-RÖPORTAJ CUMHURİYET/7
52Gt3MA3K SI/3VUS
RUŞEN ÇAK1R
Kirte partiierinin dışında kalan sağ oluşumlara genellikle üç tarzda yaklaşitıyor:
Yok sayma; varlıklanm kabul edip güç ve öntemlerini küçümseme; attıklan
her adımı aşın ölçüde benimseyip, bunlardan felaket uyanları üretme. RP-MÇP-1DP ittifakını ele aian
bu yazı dizisinde mümkun olduğu kadar bu önyargılı yaklaşımlardan uzak durulmaya çahşüdı. Bu amaçla
yalnızca ittifak olayında şu ya da bu biçimde ju ya da bu tarafta yer aümş kişilerle görüşüldü. R.Ç.
BaşbuğErbakan,MücahitTürkeş
l ÇP Genel Merkez telefonu 24 eylül günü sabah saat
03.30'da çaldı. Refah Partisi MKYK üyesi Hasan Hüseyin
Ceylan, MÇP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent
YahnicVye "birlikte tost yemeyi" teklif ediyordu.
İTJ
JL A er şey bittV derken gelen telefon tabii ki tost yemek
için değildi. MÇP ve Islahatçı Demokrasi Partisi (JDP) ile
işbirliğine gitme konusunda büyük kararsızlık yaşayan RP
üst yönetimi son anda karannı "ittifak"tan yana vermişti.
Aydınlar Ocağı üyesi Ayhan Songar, Tûrkiye
gazetesindeki köşesinde "Göf maya tutuyor" başhğmı attu
Partilerin tabamnın alabüdiğine kaynaştığım, hatta "Başbuğ
Erbakan, Mücahit Türkeş" esprisinin yapıldığım yazdı.
_ı
Miüıyetçi Çalışma Partisi
(MÇP) Genel Merkezi'nin tele-
fonu 24 Eylül 1991 Salı gilnu sa-
bah saat 3.30'da çaldı. Refah
Partisi (RP) MKYK uyesi Hasan
Httseyin CeyUn, MÇP Genel
Başkan Yardımcısı Şevket Bü-
lent YahnJd'ye biriikte tost
yemeyi' teklif etti. O esnada
MÇP yöneticileri, saat 17.00'ye
kadar Yüksek Seçım Kurulu'na
tcslim etmeleri gereken mületve-
kili aday listelehni hazırlamak-
la meşguldüler. 23 eylül günü sa-
at 17.00'de yapmayı planladık-
lan toplantıyı saat 22.00'ye kay-
dırmışlardı, çünkü sabah saat-
lerinde 'secim ittifakı* üzerine
görüştükleri ama göriışmeleri
hiçbir şey soylemeden terk eden
RP yöneticilerinin yeniden ara-
yacaklannı umuyorlardı. 'Her
şey htttf derken gelen telefon ta-
bii ki tost yemek için değildi.
MÇP ve Islahatçı Demokrasi
Partisi (İDP) ile seçim işbirliği-
ne gitme konusunda büyük bir
kararsızlık yaşayan RP üst yö-
netimi, en son anda karannı 'tt-
tifak'tan yana vermişti. Boylece
üç partinin yonetcileri sabaha
karşı ortak liste belirlemeye baş-
ladılar ve inananlar Refab'ta
Mrleşti."
20 Ekim 1991 erken genel se-
çimleri için gerçekleştirilen üç-
lü ittifakın ilk tohumlan
1987'nin nisan ayında atılmışü.
Donemin Genel Başkanı Ahmet
Tekdal, MÇP'de genel başkan-
lığa yeru seçilmiş olan Abdülke-
rlm Dogru'ya yaptığı kutlama
ziyaretinden sonra basın men-
suplanna "inananlann tek par-
ti çatısj albnda birieşmesi"ni te-
menni ettikkrinı söylemişti. Za-
ten Doğru da MÇP'nin genel
başkanı olması yolunda partinin
manevi lideri olan Alpaslan
Tiirkeş'in önerisini, benzer bir
niyetle kabul etmiş, Türkeş'ten
de icazet almıştı. Ama olmadı.
Tekdal, partisinın etkili çevrele-
rinden gelen baskılar sonucu ge-
ri adım attı. Birleşme yolunda
başlatılan çahşmalar daha ba-
şında kesildi.
1989 mart ayındaki yerel se-
çimlerden ANAP'ın büyük bir
mağlubiyetle çıkmasıyla ülkenin
içine girdığı erken seçim havası üç parti-
nin birleşmesi yolundaki niyetleri yeniden
gün ışığına çıkaraı. Artık RP ve MÇP'nin
başlannda asli liderleri vardı. IDP, böy-
lesi bir gelişmeye fazlasıyla raaydı. tnisi-
yatif ise MÇP'den geldi. MÇP yöneticile-
ri, çeşitli vesüelerle ziyaret ettikleri RP,
IDP ve hatta DSP'nin genel sekreterleri-
ne, üderlerine iletilmesi için Türkeş'in yaz-
dığı mektuplan taşıdılar. Turkeş'in mek-
tuplanndaki ana tema, özellikle belli bir
oy oranının altındaki partileri tehdit eden
seçim yasasındaki anti-demokratik husus-
lan aşma yolunda biriikte çözumler ara-
ma önerisiydi. Ancak somut hıçbir geliş-
me yaşanmadı. Daha sonra Türkeş, biz-
zat Necmettin Erbakan'ı ziyaret edip öne-
risini tekrarladı. Yine hiçbir şey olmadı.
<5nce iç ittifaklar ~
AN AP Genel Başkanı ve Başbakan Me-
sut Yümaz, erken genel seçimlere hazır ol-
duklannı söyleyip TBMM'de secimlerin 20
Ekim 1991'de yapılmasının kararlaştınldığı
tarihinden sonra bu kez Erbakan Türkeş'i
ziyaret etti. 'Seçim batakhfcı'nı biriikte aş-
mayı önerdi. Türkeş tabii ki bu öneriyi te-
reddütsüz kabul etti. Hemen partilerin ge-
Üçlü ittifakın ilk tohumlan 1987'nin nisan ayında atılmıştı.
OöneminRP Genel Başkanı Ahmet Tekdal MÇP'den genel başkanlığa yeniden seçilmiş olan Abdülkerim Dogru'ya
yaptığı kutiama ziyaretinden sonra basına
(i
inananlartn tek parti
çatısı altında birleşmesi"ni temenni ettiklerini söylemişti. Zaten Doğru, MÇP'nin manevi lideri
Türkeş'ten de icazetalmıştı. Ama olmadı...
zartesi günü Erbakan milletve-
kili aday listelerini bizzat sapta-
dı. Ancak geceyansı çok sayıda
eksikle yeniden toplanan
MKYK, sabaha doğru ittifaka
•evef dedi.
Daha önceden yapüan arit-
metik çıkar hesaplarına bu kez
yeni unsurlar eklenmiştı. Örne-
ğin RP "ÖzelUkle tç Anadolıı-
daki zaten tslami egilimleri gi-
derek öne çıkan MÇP tabanına
bn sayedc ulaşabilecek"ü.
MÇP'lüer ittifakın gerçekleşme-
sine bel bağladıklan ve yeterin-
ce maddi imkâna sahip olma-
dıklan için seçim kampanyasın-
da etkili olamayacaklardı. Hal-
buki RP kampanya için epey
mali kaynak biriktinnişti. Bir-
kaç reklam şirketıyle bırden te-
masa geçmişü; bunlardan Ana-
jans oldukça çarpıcı bir kam-
panya hanrlamıştı. öte yandan
Soleyman Karagulle, Doc. Sü-
leyman Akdemir, Doç. Arif Er-
say gibı isimlerin çahşmalan te-
melinde geliştirilen 'Adil Duzen'
programı RP'nin ittifak içinde
'prognunatik' üstünlüğünün ga-
rantisiydi... •
MÇP'de sorunlar, daha dü-
ğüm hahni almadan Türkeş ta-
rafından çözülmüştü. RP'deki
kördüğumü ise görünürde Erba-
kan çözdü. İttifakın oluşturul-
masında her üç partiden de ba-
zı isimler önemli rol oynaddar.
Fakat İttifakın mimanıjı' paye-
sini gerçek anlamda hak eden
"milliyetçi-muhafazakar
oldu.
nel sekreterlen Oguzhan Asltürk ve Dev-
let Bahçeli tarafından göruşmelerın baş-
latılması karan alındı.
Fakat olaya sonradan dahil olan IDP
dışında iki partide de muhtemel bir itti-
faka sıcak bakmayan etkili kişi ve grup-
lar mçvcuttu. MÇP'de, RP'ye daha yakın
gözüken, eski Ûlku Ocakları Başkanı
Mahsin Yaaeıoflu'nun başım çektiği
'Türk-tslam Ülkucükri' böylesi bir geliş-
menin, partinin icinde gıderek güç kazan-
malan sürccini sekteye uğratmasından en-
dişeleniyorlardı. Devlet Bahçeli, Muhar-
rem Şemsek gibı isimlerin temsil etuği
'devJetçi' çizgi ise RP'nin rejim aleyhtarı
radikal cıkışlannın kendilerini zor durum-
da bırakacagAnı düşünüyorlardı. Ama bu-
tun itirazcılar Başbuğ'un tercihini çok iyi
bildikleri için seslerini fazla yükseltmedi-
ler. Nitekim ilk ve son sözü söyleyen
Alpaslan Türkeş oldu: Hareket mutlaka
Meclis'e taşınmahydı. MÇP'nin daha fazla
televizyondan, basmdan yararlanma im-
kâmna sahip olmamaya; devlet yardımın-
dan mahrumiyete; ülke yönetiminden
uzak kalmaya tahammülü yoktu. Aynı
MÇP'nin tek başına yüzde lffluk ülke ba-
rajırtı geçme gücü de yoktu.
RP içindeki sorunlar ise çok daha va-
himdi. Partinin en önemli kadro ve oy
kaynağı olan Kürtleri 'ırkçt-şoven' MÇP
ile işbirliğine ikna etmek çok zordu. Aynı
şekude son on yılda daha yoğun ve bilinçli
bk şekilde Islama düşünceyi benimseyen,
dolayısıyla ümmetçi perspektin netleşen
parti tabanını milüyetçiliği hoş görmeye
sevk etmek de çok zordu. Aynca RP ülke
barajını aşamama endişesinden de epey
uzaktı, çünkü yerel seçimleTde ulaşılan
yuzde 9.8'lik oran az bir gayretle yuzde
10'a çıkarülabilirdi.
öte yandan muhtemel bir ittifakın, se-
çim sistemüün anti-demokratik yönlerinin
de sayesinde, özellikle İç Anadolu'da çok
sayıda mılletvekili kazandıracağı kesindi.
Şansın yaver gitmesi, DYP, ANAP ve
SHP'nin birbirleriyle kıran kırana yarışıp
birçok seçim bölgesinde barajı geçememe-
si durumunda 100-150 milletvekiline ulaş-
manın bile mümkün olduğu hesaplan ya-
pıhyordu. ANAP ve DYP'nin büyük bir
hızla vitrinlerini Hberalkştinneleri'ne tep-
ki duyan milliyetçı muhafazakâr seçmen-
ler için ne RP ne MÇP ne de IDP tek baş-
lanna cazipti. Fakat üçlu bir ittifak, bu ki-
şiler için bir çekün merkezi olabilirdi.
İttifakın getirecekleri ve götürecekleri
üzerine yapüan hesaplar kısa süre içinde
RP'de tartışmalara, çatışmalara, kamplaş-
maiara, hatta kavgalara yol açtı. Oguzhan
Asfltürk, Recai Kutan, Hasan HUseyin
Ceylan, Zekeriya Kahraman gibi isimler
ittifakın gerçekleşmesi için ellerinden ge-
leni yaparken, Fehim Adak, Fuat Fırat,
Batari Zengin gibi üst düzey yöneticileri
bunu engelleme yolunda yoğun bir gay-
ret gösterdiler. Bu arada Halkın Emek
Partisi (HEP) ile ittifak yapılması günde-
me geldi. RP'den Şımak adaylıgı için baş-
vuran eski Baymdırhk Bakanı Şerafetün
Elçi'in arabuluculuğunu yapmaya calıştı-
ğı bu işbirliğine RP'nin Istanbul, Anka-
ra, tç Anadolu ve Karadeniz örgütlerin-
den, aynca 'dışandan' gelen tepküer ne-
deniyle bu fikirden hemen vazgeçildL Za-
ten HEP üst düzey yöneticileri de RP'yi
•gerici' olarak niteleyip aynı tavn almıştı.
Anahtar hiç kuşkusuz Necmettin Erba-
kan'daydı, ama o da hangi kapıyı açaca-
ğmdan sonuna kadar tereddüt etti. İttifa-
kın en büyük ısrarcısı olan IDP Genel
Başkanı Aykut Edibali'ye "Slz bayrun ge-
lin, ama Türkeşie bu iş olmaz" dedi. B\.
arada, somut bir ilerleme katetmeksizirı
kesintili olarak süren görüşmelerde MÇP
tarafı anayasa ile seçim yasasımn doğur-
duğu engelleri tumüyle bertaraf edebile-
cek şu formulü önerdiler: "MÇP ve IDP
seçimkre katıimama karan alsin. Bu par
tilerden isüfa edecek kişUer RP listesin
den aday olsunlar."
RP bu öneriyı Turkeş'in RP listesi dı-
şında bağımsız aday olması durumunda
kabul etti. Başbuğlanm daha işin başın-
da mahkûm eden böyle bir teklifı MÇP'li-
ler hemen reddettiler.
tttifak oldu-bitti
Eylül ayırun ortalarına doğıu ittifak
yanlısı ve karşıü RP'üler alınacak karar-
da belirleyici olmak için Ankara'da kamp
kurdular. özellikle partinin Kürt kökenli
üyeleri muazzam bir kulis faaliyeti yürüt-
tü. MÇP ile işbirliği yapılması halinde
RP'nin Güneydoğu örgüüenmesinin çöke-
ceği basına sızdınldı. Gunlerce sabahlara
kadar süren toplantüar yapıldı. Sonunda
19 Eylul günü yapılan MKYK toplantısın-
da 30 üyenin kararıyla MÇP ve IDP ile
yapılraası duşünulen seçim işbirliği ana-
yasaya ve mevcut yasalara aykın olduğu
gerekçesiyle reddedildi. 23 eylül pa -
Türk-lslam Sentezi'ni formtt-
le eden Aydınlar Ocağı, eski
Mtlli Türk Talebe Birliği
(MTTB) üyelerinin oluşturduğu
Birlik Vakfı, bazı sağcı işadam-
lanmn kurduğu İş Dünyası Vak-
fı, yıllardan beri bir RP-MÇP-
IDP (hatta ANAP-DYP de da-
hil) ittifakı gibi faaliyet gösteren
Türkiye Yazarlar Birliği, erken
seçim karanyla biriikte itüfakm
gerçekleşmesi içi vargüçleriyle
calıştılar. Somruann kaynağı
olan RP uzerinde muazzam bir
baskı kurdular. Bu kunıluşlann
çabaları başta Türkiye ve Za-
man gazetesi olmak üzere bazı
basın kuruluşları tarafından da
desteklendi.
Müliyetçi-muhafazakâr güç odaklan it-
tifakı başanh küıp kendüerine artık itibar
etmez olan; "prafmatizmi her şeyin önö-
ne gecirip rafli ve manevi deferieri yok sa-
yan, bu deferterin temsildlerini tasfiye
eden" ANAP ve DYP'ye esaslı bir ders
vermek istiyorlardı. MÇP'nin silinip git-
mesine gönülleri razı değildi. RP'nin re-
jim karşıtı radikal bir tslama çizgide yol
almasım arzulamıyorlardı.
Karşıkğında hatın sayılır bir destek;
devlet ve etkili güç odaklan nezdinde meş-
rutiyet ve iktidar ortaklığı vaat ediyorlar-
dı. 24 eylül salı gunü sabah 02.30'da ne ol-
duysa oldu, Necmettin Erbakan 'in*nan-
lann' RP'de birleşmesine onay verdi. Ay-
dınlar Ocağı üyesi, ittifak ve özellikle Tur-
keş'e övgüler düzen Ayhan Songar, Türki-
ye gazetesindeki köşesine 'Göl Maya
Ttatuyor" başhğmı attı. Partilerin tabam-
nın alabildiğine kaynaştığuu, hatta 'Baş-
buğ Erbakan, Mücahit Türkeş' esprisinin
yapüdığını yazdı.
Yann: Bozkurtların
Ergenekon'dan çıkışı
\YI)1>K.\K O* \Ğ1 BVî^KAM PROF. NEVZAT Y
,ANAPveDYP'yecevaptırGenel seçimler öncesi RP, MÇP ve IDP-
nin bir araya gelmesi, TBMM'de gÜçlU bir
şekilde temsil edilebilmeleri için çok sayı-
da kişi, çevre, kurum ve kuruluş seferber
oldu. Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof.
Nevzat Yalçıntaş, hiç kuşkusuz tüm bu cev-
relerin en önemli isımlerinden biriydi, sim-
gesiydi. Prof. Yalçıntaş sorulanmızı şöyle
yanıtladı:
— Smn ve Aydınlar Ocagı'nda yer aian
difer arkad«şlannızın seçimkrden önce
RP-MÇBIDP ittifakını desteUeditiniz, bu
Hüfmkın oluşması ve TBMM'ye gnçta bir
fekllde girebümesi için caba gösterdifeiniz
do^nı mn?
— Bu cümle tamamen doğru, ama bir
tek şu var: Aydınlar Ocağı bir kuruluş ola-
rak böyle bir şeyin içinde hiçbir zaman ol-
madı, bir dernek olduğu için de kanunen
olması doğru değil. Ama oraya mensup ol-
sun olmasın bizim çevremiz, ben ve arka-
daşlanm ittifakı destekledik.
— Bu desiegi somutlaştırabilir misiniz?
—Necmett.ın Erbakan ve Alpaslan Tur-
keş bir kere buluşmuşlar, ama sonra uzun
bir müddet geçmiş ve mcsele âdeta ölu du-
ruma geçmiş. tttifak fikri açık, net, uygu-
lanabilir bir fikir olarak ortaya çtkmamış.
Bizim birinci katkımız böyle bir fikrin or-
taya çıkmasında olmuştur. Ikincisi, kendi
dost arkadaş çevremiz böyle bir fikrin des-
teklenmesı gereğini ele almışür. Çevremiz-
deki isimlerin hemen hepsi fıkir adarnla-
rı, kalem sahıpleri; onlarm bir etki sahası
var. Aynca çevremizde gazete yazarlan,
serbest yazarlar, köşe yazarlan var; onlar
acıkça desteklemişlerdir. Uçüncü katkımız,
içimizden bazı arkadaşlarımız parti lider-
leriyle görüşmüşlerdir. Ben bizzat bu gö-
rüşmelerde bulunmadım. Diğer bir katkı-
mız da şu oldu: tttifak muzakerelerini yü-
ruten kişiler zaman zaman bazı meseleler-
de takıldıklannda bizimle fıkir alışverişin-
de, istişarede bulundular.
— Protokolün kaleme alınış safnasında
mı?
— Ben ve arkadaşlanm bizzat masaya
oturmuş değiliz, ama normal istişare me-
kanizması içinde bizlere zorluklan aktar-
mışlardır, çıkış noktalan konusunda kana-
atimizi sormuşlardır. En son katkımız ise
bizi tanıyan insanlar var, çevremize güve-
nen insanlar vardır. tuifak konusundaki fi-
kırlerimizi sormuşlardır, biz de kanaatle-
rimizi açık bir şekilde söylemişizdir. Do-
layısıyla katkımız bu beş safhada olmuş-
tur.
YALÇINTAŞ — Ben bizzat görüşmelerde bulunmadım.
— İttifakı desteklerken ne tiır ideolojik açısından, seçım sisteminin ta başından be-
ve polîtik kaygılardan hareket ettiniz? n gayri adil olduğuna kaniyim. Bir kere
— İttifakı desteklememız, demokrasi ve Batı'da görülmeyecek ölçüde yüksek bir ül-
politika anlamında olmuştur. Demokrasi ke barajı, bir de onun içerisinde çevre ba-
rajı. Millî iradeyi felç eden ve milyonlarca
vatandaşm reylerini çöp sepetine attıran bir
sistem karşısında susmamız, seyretmemiz,
ondan sonra gilya mürekkep yalamış
adamlar olarak sonradan sızlanmanuz biz-
lere yakışan bir tavır değildi. Bunu devamk
tenkit etmişizdir. Bu seçimlerde de yine ay-
nı tehlike belirmiştir. Böyle bir sisternle sağ-
lıkh bir demokrasinin ortaya çıkması müm-
kun değildi. Reylerinin boşa gitmesi ihti-
mali olan milyonlarca insanın tercihlerinin
pariamentoya yansıması gerekiyordu. Bu-
nun Batı'da da görülen işbirliği, ittifak, bir-
birinin listesinden seçime girmek gibi çe-
şitli çözüm yolları var. Kısacası ana sebep
demokrasi olmuştur. Politik sebep olma-
mış mıdır? Olmuştur. Kendilerinden çok
emin görünen sağdaki büyük partiler,
ANAP ve DYP reylerini aldıklan buyük
bir kitlenin tercihlerini, değerlerini âdeta
küçümseyerek, onları âdeta çantada kek-
lik görerek, kendilerine mensup olan milli
ve lslami çizgiye bağh olanları ve o çizgi-
de manevi değerlere bağlı insanlann -
bunlara muhafazakâr kitle deniyor- reyle-
rini küçümseyerek çok fazla etkisi olma-
yan, sosyolojik manada liberal bazı isim-
leri, kadrolan ön plana çıkanp, muhafa-
zakâr kadrolan tasfiye yoluna girmeleri,
bana ve arkadaşlanma haksızhk olarak
geldi. Arkadaşlanmm hiçbiri aktif politi-
ka içinde değil, böyle bir arzulan, Meclis'e
girmek gibi bir kaygılan olmamıştır. On-
lann hislerini okşayan bazı beyanlarda bu-
lunup onlann hem reyleTİni alarak hem de
o kişilerin tercihlerini kendi partikrinde sa-
vunacak insanlan şu veya bu metodlarla
safdışı bırakıyorlar. Bu bir aldatmaca. Bu
haksızhğa izin vermemek için böyle bir ara-
ya gelmenin doğru olacağım düşündük.
— Yani ANAP ve DYP'nin vitrinlerini
uberalkstirmelerine karşı bir reaksiyondu.
— Doğrudur. Bir reaksiyondur, bir ce-
vaptır.
—Peki ANAP ve DYP bu UberaUeşme
opermsyonlannı yaşamasaydı MÇP ve RP
yine seçime girecekler ve aynı anti demok-
rattk secim sistemine maruz kalacaklardı.
Böyle bir durnrada yine ittifak için caba
gösterir miydiniz?
— Politik sebep birinci sebebin şiddeti-
ni arttırdı. Eğer ikinci sebep olmasaydı, ya-
ni sağdaki her iki buyük parti normal seç-
menlerinin tercihlerini aksettiren bir vitrin
yapsalardı birinci faktör o kadar şiddetli
bir rol oynanamazdı. Biz belki sadece tav-
siyede bulunurduk, ama uzerine bu kadar
şiddetle varmazdık.