Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KASIM 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
JLÛKŞAHİN
tanbul'aNeOldu?
aşkentte zoraki bir mületvektlliği dönemi geçiren Yahya
^'in, Ankara'nın en çok nesini seYdiği sorutduğunda ver-
cevabı hep biliyoruz:
İstanbul'a dönüşünü!"
lelki tek tük de olsa hâlâ öyte diyenter vardır. Ancak bin-
isimli bu toca kent yaşanmaz hale geMikçe İstanbul'un
çok nesin'ı sevdiği sorulduğunda:
'Ondan kaçmasını", diyenlerin sayısı hızla artryor.
Bir de ondan kaçma umudu bile taşıyamayacak kadar tf-
r
\ otmaz İstanbul tutkunu bir grup var. Bunlara İstanbul'un
\ çok nesini sevdiklerini sorduğunuzda:
"özlemesini" dıyorlar. Allah Atlah, bu nasıl sevmek! Hem
tanbul'da öturup hem Istanbul'u özlemek nasıl ola kt'. In-
an ıçınde bulunduğu yeri özier mi hiç?
Bu türden İstanbul tutkunu iki dosttan çıkagelen iki zarif
âtap bunun bal gibi mümkün olduğunu gösteriyor.
Günümüzün argosuyta, İstanbui'a nostaljik takılmanın gü-
ı&\ yazılar yazdırmak gibi yarartan var, Hilmi Yavuz'un İstan-
bul Yazılan ve Aydın Boysan'ın İstanbul Esıntileri işte bu ha-
sattan. •
Aydın Boysan ve Hitmi Yavuz çocukluklanmn ve gençtik-
lerinin İstanbulu'nu özlüyoriar. Tabii bu arada, koca kentin,
göz göre göre yok edilmesine yanıyoriar.
Aslında derin bir tarihi geçrnişi olan kentlerin yeni kuşak-
lartarafından mahvedüdıği iddiası İstanbut'a özgü deği\. Son
50yılda Paris'ın mahvediWiğını düşünen, bunu bağıra çağı-
ra söyleyen Fransızlar da var. Krallıği eli kulağında Prens
Charies, Londra'nın siluetini berbat ettıkleri için İngiliz mi-
marianna lanet okuyor.
Ancak İstanbul, kendisini mahvedenlerin hoyratltgıyla Ba-
tı'daki akranlanndan ayrılıyor. Boysan'ın ve Yavuz'un Hacı Be-
._______«__»i.--__-____ kir badem şekeri lez-
zetindeki denemeleri-
ni okurken bunu bir
kez daha kavrryor in-
san.
Örneğin Aydın Boy-
san, istanbul'u acemi
bir cerrah gibi ameli-
yat etmeye kalkan
Menderes'in Atatürk
Butvan'ndan Suley-
maniye'ye 70 metre
bir yol açarak yaklaş-
mak istedığini ve bu-
na haklı nedenlerie
karşı çıkanlan imarı
"sabote etmek"le
suçladığını yazıyor.
EMiyor.
h
Son 50 ytlda Paris'in
mahvedildiğini düşünen,
bunu bağıra çağıra
söyleyen Fransızlar da
var. Krallığı eli kulağında
Prens Charies, Londra'nın
siluetini berbat etükleri
için İngiliz mimarlanna
lanet okuyor. Ancak
istanbul, kendisini
mahvedenlerin
hoyrathğıyla Batı'daki
akranlanndan ayrılıyor.
gg j m a r
h u m r n a s ı
nın talihsizliklerinden biri etkinlikterde karayoUannın da önenv
li gorevter almasıdır. KarayoHarı görevlileri, İstanbul gibi şe-
hirde boş arazı alışkanlıklanndan kurtulamıyortardı. Uzun düz
hatlar anyortardı. Eminönû-Unkapanı yolunu dinamit patta-
tarak açarken, Rüstem Paşa Camısi'nin duvartan ve emsal-
siz çinilenni çatlatıyortardı."
Bir başka deyişle züccaciye dükkanına girmiş filden fark-
ları yoktu. ^
Bu file, ancak bilinçli bir toplum engel olabilirdi. Ama o za-
man o bilinç yoktu. Hoyrattık maritet sayılıyordu. Tek tük is-
tisnaların da başı belaya giriyordu. Örnegın Hilmi Yavuz'un
Rıfkı Hoca'sı "Üsküdar sivıl mimarisinin önde gelen yapıla-
nndan birinın, göz göre göre yıkılmasına göz yumamayaca-
ğı için duruma müdahale etmiş, bu yıkıma engel olmak iste-
miştir...
Vay sen mısin isteyen? Yıkıcılar durumu derhal müteahhi-
de biklırmışler; çelimsiz, ufak tefek bir adamın 'burasının ta-
rihi kıymeti vardır, yıkamazsınız* diye bağırdığını söylemiş-
lerdir.
Burnundan soluyan müteahh'rt de Rrfks Hoca'yı polise şi-
kâyet etmıştir. Hoca'nın suçu'İstanbul'un iman faaliyetine ma-
ni olmak'ttr."
Hilmi Yavuz, bu olayın ona Rıfkı Hoca'nın:
"Her gün ayn sebepler yüzünden ayrı nvelal", dtzesini
anımsattığını söylüyor.
Hoca "Her gûn aynı sebepler yüzünden aynı melal" de
diyebilirmış gibime geliyor.
Aynı sebepler, yani o yıllarda siyasetle de karşımıza çıkan
o yarı köylü yarı kentti hoyrattığı!
24 Kasım Öğretmenler Günü, hafta boyunca çeşitti etkinliklerle kutlanacak
öğretmengüngörecek mi?Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, öğretmenin sadece eli
öpülen insan değil, başkasmm eline bakmayan insan olması
gereküğini söyledi. TBMM Başkanı Cindoruk ve Başbakan
Demirel,bugün öğretmenlerden oluşanbir heyetikabul edecek.
Haber MerVeri — BugUn öğretmenler Günü.
Tûrkiye'nin dört bir yanında törcnlet dûzenlene-
cek, kutlama progrîûnlan yapılacak. Hafta bo-
yunca da çeşiüi etkinliklerle kutlanacak öğret-
menler Günü çerçevesinde "Camhuriyet'e Işık
Veren Ögretmenkr" için aynca "Onur Günu"
düzenlenecek. Yıhn Ö^etmenlerine plakeüer ve-
rilecek.
Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan da Öğret-
menler Güntl nedeniyle dün yaptığı açıklamada
"Dftoroı ve dünyadaki geli^mekri stirekli irie-
yebilmek için hep düşünen, araştuan, okuyan ve
dinlcyen ö^retmenlerimiz, ögrendiklerini öferet-
raek için AB»dolumuzuo kışın, kardan yolu ka-
panan köyterinde, oradaki insanunu için ümit ve
destekür. HasU için doktordur, bOg için kaynak-
ür. Gaçliik için çaredir, önıek insandır" dedi.
öğretmenin sadece eli öpulen insanlar değil
başkasmm eline bakmak zorunda olmayan in-
sanlar olması gereküğini kaydeden Toptan, me-
sajında öğjetmenlere şöyle hitap etti:
"Öfretmenlerimizin içinde buhradngv sorun-
Un bfliyoram. Bu soranlann çözüm yottannı si-
rink btriikte konuşarak bulacağız. Siyaseti ve
çagdışı kalmış ideolojUeri, bakanbga ve oVuHa-
nnuza sokmadan bunu başaracağıı."
Bu arada öğretmenlerin "henüz tantnmayan"
iki sendikası, "E|itim-tş" ve "E|it-Sen" ise 24
Kasım'ı öğretmenler Günu olarak kabul etmiyor.
Eğitim-tş Genel Bakanı Dr. Niyazi Altunya, "24
Kasım, Öğretmenler Günü degil yeni haflerin
kaUanıma girdi^i ve okuma-yazma seferbertiğj-
nin başlaüMığı giinün yüdönümüdur" dedi.
Eğit-Sen Genel Başkanı tsmet Aktaş da 24 Ka-
sım'ın "Kamuoyunu ve öğretmen lûtksini yand-
samaya itmek için dayatümış bir gün" olduğu-
nu söyledi. öğretmenler Günü kutlamalan dün
hayatta olmayan milli eğitim bakanlannın kabir-
lerini zryaretiyle başladı. Bunu, yurdun çeşiüiyer-
leriyle KKTC'den davet edilen öğretmenlerin An-
kara öğretmenevi'nde karşüanması töreni izle-
**• Bu sabah da Arutkabir ve Başögretmen Ata-
türk Anıti ziyaret edilerek çelenk konulacak.
TBMM Başkanı Hüsamettin Cudorak ve Baş-
bakan Süleyman Demirel öğretmenlerden oluşan
heyeti kabul edecekler. Daha sonra aynı heyet
Cumhurbaşkanı Turgut Ozal tarafmdan Çankaya
Köşkü'nde kabul edilecek.
55 yülık tarih hocası Refet Angu% Atatürk'ün îsteğiyle tarih okumaya başlamıştı
'tlköğxetmen'inılktarihçisiMEB'de danışman olarak
görev yapan tarih öğretmeni
Refet Angm, 10yaşından
başlayarak, yaşamımn çeşiüi
dönemlerinde sık sık
Atatürk'le karşdaşmış vebu
nedenle kendiniçok şanslı
sayıyor. Cumhuriyetin ilk
yıllarında öğretmenlerin
itibarımn çok büyük olduğunu
anlatıyor.
FtGEN ATALAY
Refet Angm SS yülık bir öğretmen. AUtnrk'-
ün isteği üzerine tarih hocası olan Angın, öğret-
menlere saygınhklarının geri verümesini istiyor.
Uzun yülar çeşiüi okullarda tarihhocahğı, reh-
berlik ve yöneticüik görevlerinde bulunan veha-
len İstanbul Milli Eğitim Mudürluğu'nde Milli
Eğitim Bakanhğı Danışmanı olarak görev yapan
Refet Angın, 10 yaşından başlayarak yaşamırun
çeşiüi dönemlerinde ak sık Atatürk'le birlikte ol-
muş ve bu nedenle de kendini çok şanslı sayıyor.
Çocukluk yüları Gelibolu'da büyük sıkıntılar-
la geçen Angın, ilkokula, cumhuriyetin ilanın-
dan sonra başlamış.
Angın, o yıUanm şöyle anlatıyor:
"Maarif Vekakti Tomris Hatnn Mekteb-i Ip-
tidaisi adh okula ilk baştadıgımdB beni imtiban
ettüer ve 3. sınıfa başlattdac. Bir dönem sonra
da 4. sınıfa gectim, böylece 2.5 yılda ilkokulu
bitirdim. tlkokul son sınıfta, Atatürk Gf4ibolu'-
ya geldi. Ben AUtnrk'ü iskelede karşüadım,
O'na çiçek verdim. Atatürk bana, "Ne oiacak-
sın çocnk?" diye sordu, ben "Öjretmen
olacâgun" cevabmı verince 'tamam' dedi. İlko-
kulu bitirince, Edirne'de Kız MuaBim Mektebi
1
-
ne en yüksek puanı kaıanarak girdim. 6 ydhk
bu okulun son sırufında Atatürk Edirne'ye gel-
di. Kendisini yine ben karşüadım. O'na, "Size
verdigim söıü tuttum. Öğretmen adayı olarak
karşunzdayun" dedım. Beni hemen hatırladı ve
"Sen GeUbohı'daki küçüksün" dedi. Sonra da
bana ne öğretmeni olacağımı sordu. Ben,
'matemaük' diye cevap verince, "Hayır, sen ta-
rih hocası olacaksın" dedi. ÇevTedeki herkes bia
dinliyor, ben heyecan içindeyim ve büyük bir ce-
sareüe Atatürk'e, ''Enuredersiniz, ama neden?"
Öğretmenliğe, 1936 yıknda Çanakkale Geli-
bolu Ortaokulu'nda başlayan Refet Angm, de-
ğişik iüerdeki okullarda öğretmeıüik ve müdür-
lük yapmış. Angm, 1954 yılında Vusa bir süre
'saraünlük'de yaşamış. Nedeni, BaUkesir'e ge-
len fsmet lnönü'yü karşılaması. Ancak Angm'a
DP iktidan tarafından yapılan bu haksızhk, dö-
nemin Milli Eğitim Bakanı tarafından kısa sü-
rede giderümiş.
1981 yılında hem tstanbul, hem de Türkiye ge-
nelinde 'yüın ötretmeni' seçilen Refet Angın, o
yıldan bu yana İstanbul'da Milli Eğitim Bakan-
hğı Danışmanı olarak görev yapıyor. Fülen hiç
emekli ohnadığmı söyleyen ve buna hiç niyeti ol-
madığı da anlaşılan Refet Angın'a yaşını sordu-
ğumuzda aldığımız cevap "Ben meslek yaşımı
söyleyeyim: 55. Siz isteneniz bvndan yaşunı
çıkartabilirsiniz" oluyor.
İlk aldığı maaş 59lira olan, bundan 6 ay son-
ra aylığı 68 liraya yükseltilen Refah Angın, o yü-
larda öğretmenlerin sosyal, kültürel ve ekono-
mik dunımlanyla bugünkü öğretmenleri karşı-
laşürmasmı istediğlmizde şu çarpıa örneği veri-
yor:
"68 lira aytakhı bulundngum şehrin en iyi sem-
Üode, iyi bir evde yaşardnn. Devamh bir hizmet-
cim vardı, ayhgı bir liraydı. Bir başka kisi de ay-
da 50 kunışa bütün alışverişimi yapardı. O za-
manlar, bir öğretmenin, mudurun, çarsıya. pa-
zara gitmesi ayıptı. Sosyal yonum çok kuvvet-
liydi. Şimdi, evimi temizlemek için ayda bir ka-
dın geliyor. Alışverişimi kendim yapıyornm, pa-
zara gidîp, aldıklanmı kendim tasıyorum. Bir
evim olmadı, kirada otnruyorum, ama kalbim
çok zengin."
Cumhuriyetin ilk yulannda, öğretmenlerin iti-
banmn çok büyük olduğunu, şehirlerde, kasa-
balarda, valilerin, kaymakamlann yanında Öğ-
retmen bulunduğunu anlatan Angın, "Bir dev-
re geldi ki ögretmenlik zedekndi. Para konusu
önemli degil, ögretmenligin saygmlıgı geri verü-,,
i Öğretmenleri sevetim, sayahm. A
i
55 yıthk tarih öğretmeni Refet Angın, Atatürk'ün yönlendinnesivie tarih okumuş.
diye sordum. Bunun üzerine, "Sen küçnktün,
öğretmen olmak istiyordun. Herhalde çok oku-
yorsun, onun için tarih okuyacaksın" dedi.
Bu okulu bitirdikten sonra Dü Tarih Coğraf-
ya'ya girdim ve 1936 yüında mezun oldum. 1937
yüında Tarih Kongresi'nde yine Atatürk ile be-
raberdim. O'na, "Enuimri yerine getirdim. Ta-
rita hocası oldum" dedirn. Atatürk de bana,
"Bak çocnk, görev şimdi başhyor. lyi bir tarih
hocası olacaksın. tnkılaplan. cumhuriyeti, Ça-
nakkak zaferini çok iyi anlatacaksın" dedi. Ben,
O'nun sözünü her zaman yenne geürmek için
eümden geleni yaptım, sonraki yıllarda da za-
man zaman Atatürk ile karşılaştık ve konuştuk.
Bunlar muhteşem olaylardı ve ben kendimi her
zaman çok şansh sayıyorum."
sin. ğ
babatar agretmenin yanında olsnnlar, çocukla-
nnın yanında ögretmenlenni kkçultücü sözler
etmesinler" diyor.
55 yıllık öğretmen Refet Angın, gençlere de
şöyle sesleniyor:
"Gençler, eger gercekten istiyoriarsa, öğret-
men olsunlar. Bütün kapılar kapalı, bir tek öğ-
retmenlik kapısı acıksa, öğretmen olmasmlar. Bu
meslek zoraki yapdmaz. Öğretmen olacak insa-
nın, sevgi, şefkat dolu olması lazım. Sevgî dolu,
şefkatli olmayan insan öğretmen olmasın."
Yıllardırsüregelen tasman' nedeniyle evleryavaşyavaşyıkılıyor
Zonguldak sarsılıyor
DENİZ TOFALOĞU3
BtROL ÜZMEZ
Kömür damarlarvnın üstündeki zemin
tabakasınm, kömürün almdığı boşluğa
çökmesi üzerine meydana gelen yer hareketleri,
Zonguldak'ı gitgideharabeye çeviriyor.
evin yıküan bir duvarı altında
kalarak ölmüş. Haklarmda
'ölöme sebebiyet vennek' ge-
rekçesiyle açdan kamu davası,
suçsuz olduklannın tespit edil-
mesi üzerine düşmüş, ama De-
mir aüesi her gün biraz daha
çöken evlerinde oturmaya de-
vam ediyor.
Gülizar Demir, "Nereye
gideonT diye soruyor. "Eşim
beledrytde çauşıyor. BeJediye
ZONGVLDAK — "\ûuldı
gitti işte ev. Üç scnedir evden
çat çat sesler geliyor. Lç odayı
iptal ettik. Evde bir oda bir
mntfak kaldı. 6 yaşında oglum
gitti." Gülizar Demir, tasman-
dan yarı yıkınü durumuna gel-
miş evlerinin önünde bunlan
anlatıyor. Geçen yü çocuklan
4-5 ayda bir maaş verebiliyor.
Htkümet bize el uzatsın. De-
mirel, tnönü hepsi geldi bura-
ya. Başbakan olunca 10 Tem-
muz'u de alacağn dedikr. Baş-
bakan oldnhu bele bakalım ne
yapacakhu?"
Kömttr damarlanrun üstün-
deki zemin tabakasınm, kömü-
rün aundığı boşluğa çökmesi
üzerine meydana gelen yer h^-
reketieriyle oluşan tasrnan, De-
mir ailesinin evinin de bulundu-
ğu 10Temmuz Mahalksi'niha-
rabeye çevirmiş. Çatlak, çukur
yollar üzerinde sıralanan evler,
yanlara ve öne doğru eğilmiş,
duvarlan çaüamış, yıkümaması
Zongaldak'm 11makallesinden 10'u tasmamnetkisi altında. (Fotograft BİROLÜZMEZ)
için bazı evlerin duvarlan ka-
laslarla desteklenmiş.
10 Temmuz Mahallesi muh-
tan Süleyman Kavşnt 4 senedir
çok şiddetli olmak üzere 25 yıl-
dır süren tasman nedeniyle 468
evin hasar gördüğünü, 28 evin
terk edildiğini belirtiyor. Ma-
hallenin ortaokulu çökme teh-
Ukesi olduğu için yıkümış. Ye-
rine yeni bir okul yapümış.
Kavsut, evlerdeki hasann dışın-
da mahalledeki su ve kanalizas-
yon borularının da sürekli kı-
nldığım beürtiyor. Süleyman
Kavsut, TTK'nın basvurulan
üzerine tasmana neden olan
Çaydamar Ocağı çalışmalaruu
durdurduğunu beürtiyoT.
Zonguldak merkez üçede bu-
lunan 17 mahalleden KVunun
tasman etkisi altında olduğu
belirtüiyor. Tasman doğal afet
kabul edihniyor. Zonguldak
çok sınırh bir bölge dışında
TTK ve Hazine arsalan üzerin-
de gecekondulaşma yoluyla ku-
rulduğu, yerleşim alarüan altın-
da TTK'nın kömür çıkartma
hak ve görevi olduğu için tas-
mandan hasar görenlere tazmi-
nat da ödenmiyor. Konut sa-
hiplerinin ellerindeki tapu tah-
sis belgeleri hiç bir işe ya-
ramıyor.
Zonguldak Bekdiye Başkanı
Yüksel Aytaç "tnsanla kömür
birbirinden ayrdmah" diyor.
Aytaç, tastnandan 1600 evin yı-
küdığını tespit ettikkrini, ken-
tin başka bir bölgeye taşınma-
sı gerektiğini belirterek şöyle
konuştu: "Tasman; evleri, yol-
lan, sn ve kanalirasyon şebekc-
lerini yıkıyor. Şehir, maden
ocaklanmn oMufu noktalarda
gelişti. AıHk şehri havza dışına
taşımak lazım. Bunun için kö-
mür saöş geörinin yüzde Tsaâa
bize verilmesini istiyoruz. Yüz-
de l'ini yeni konut yapımlan,
yüzde 0-5'ini isümlak için, yüz-
de toSM de yol, su hizmetJeri,
tasmtna dayanıklı yollar yap-
mak için knllanalım. Tasman-
dan zarar gören vatandaşlann
nakkdttmeleri için üç bin ko-
nuttuk bir proje hazıriıyoraz."
Okuld.an sonra
temizliğe!
İ.Ç. 7 aydır markette çalışıyor.
Okuldançıkttktansonratezg&h-
ta duruyor, etrafı temizliyor.
Geçim sıkıntısmdan, mesleklerinin dışında
ikinci bir işyapmanın verdiği rahatsızlıktan,
kendilerini gelişürememekten yakımyor
öğretmenler. 17 yıllık Öğretmen ayda 1,5 milyon
lira maaş ahyor.
tstanbul Haber Servisi — İs-
tanbul'un "azgeüşmiş" ilçelerin-
den birinde, bir ilkokul. 80-90
kişilik sınıflarda ders veren bu
okulun öğretmenleri, ders biti-
minden sonra ikinci 'iş"lerine
gidiyorlar. Aralannda pazarda
meyve-sebze satam da var, mar-
Vette kasiyerlik yapanı da.
Çoğunluğu okuldan sonraki
zamanlanm başka işler yaparak
geçiren bu öğretmenlerle, oku-
lun öğretmen odasında, "Ogrtt-
menler Günü", "öğretmenlerin
sorunlan", "ogretmenlifi neden
seçtikleri" ve benzeri konular
üzerine konuştuk.
23 yddır öğretmenlik yapan ve
bunun karşüığmda ayda 1.5 mil-
yon üra alan A.Y., bir süre ön-
cesine kadar ek iş yaptığını an-
latarak "Elimde sütçu gügümü,
mahalte mahalle, 'sütçü' diye
bagırarak dolaştım. Sorunlan-
mıza hiç kimse el uzatmıyor.
Erik, veli karşısında knçük du-
şürüimüş bir haldeyiz. 23 yddır
bu meslekteyim. Ne evim var, ne
arabam. Sinemaya, tiyatroya gi-
demiyorum, içkim, kumarun
yok ve ay sonnnu zor getiriyo-
rum" diyor.
öğretmenlerin hemen hepsi,
geçim sıkıntısmdan, ögretmen-
ligin dışında ek iş yapmanın ver-
diği rahatsızlıktan, kendilerini
geliştirememekten yakınıyorlar.
Î.Ç. de bunlardan biri. 17 yülık
öğretmen olduğunu, ayda 1.5
milyon lira maaş aldığım anla-
tan I.Ç., yaklaşık 7 aydır bir
markette çauşıyor. Okuldan çık-
tıktan sonra calışUğı markete gj-
den Î.Ç., saat 22.00'ye kadar ka-
siyerlik yapıyor, tezgâhta dunı-
yor, dükkâm temizliyor. Bu öğ-
retmen de "ek iş" yapan diğer-
leri gibi durumundan hoşnut de-
ğil, ancak "başka çaresi yok."
A.M. adlı ilkokul öğretmeni
9 yıldjr tstanbul'da görev yapı-
yor. Bu süre içinde A.M'.nin pa-
zarcüıktan kahvecüiğe, taksi stt-
rücülüğüne kadar yapmadığı iş
kalmamış.
öğretmenler kendilerinin sı-
kıntılanndan en çok etkilenen-
lerin öğrencileri olduğunu belir-
terek "Cocuklar ohımsuz yönde
etklkniyorlar" diyorlar.
Mesleklennden hoşnut olma-
yan bu öğretmenlere "neden öğ-
retmen olduklannı" sorduk ve
şu yanıtlan aldık:
"Bizler kırsal ktsimden gekn
kişikriz ve bizim çocuklugu-
muzda, gençugimizde, yani 60%
ydlarda, köyde en iyiyasayan ia-
sanlar ögretmenlerdi. Ekono-
mik dnnunlan çok iyiydi, pres-
tijieri vardı. Biz de kısa yoldan
bir iş sahibi oiabümek ve bu ö|-
retmenler gibi yaşayabumek için
bu mesteii seçük. Ama şimdi
vedi sülatemize 'öğretmen ohna-
ym' diyoraz."
Lütfı Özcan 'Öğretmenin vurduğu yerde gül bitmez' diyor
Adana'dayıhn öğretmeni
UfUKTEKİN
ADANA — "Adana'da Yüın Ögretmeni" se-
çilen Lütfı Özcan, tam 11 yıldu provalarmı dahi
aksatmadığı Öğretmenler Korosu'nun müdavim
üyesi olarak hem çalıp hem söylüyor. Haftada
2 gün 90 kilometre uzaklıktaki Osmaniye ilçesin-
den Adana'ya geliyor. Koro şefi, "\Mm ögretme-
ni"nin müzik sevgisini anlatırken "Ne kışın so-
ğugunu, camurunu dinler o, ne de temmuz sıca-
gını. Sayın valim bir de bu yanıyla alkışı hak
ediyor" diyor.
Konser salonunda başlayıp gazetede süren soh-
betimiz Cumhuriyet'e açılan bir teleforüa farklı
bir yönde gelişiyor. Adana Erkek Lisesi'nden ara-
yan öğrencinin, "Dayak istenüyoruz" biçimindeki
sözlerini aktarıp tekeT teker soruyonız Lütfı öz-
can'a.
— Öğretmen kimdir?
— Topluma yön veren, eğıten, öğrenciye ve in-
sana yapıcı yaklaşan, yaratıa olandır.
Yıhn öğretmenine bu kez, "Nedir öğretmenin
en temel özelliği, nasd olmalıdır?" diye soruyo-
ruz. "tyi myet" diye başlayıp surdürüyor:
"Bence en temel özettik iyi niyettir. Bunu se-
vecenlik izlemeli. tnsana sevgiyle, önyargısız yak-
laşmak gerek. Başannın sırn da bu kanımca."
"Sımf nedir?" sorusuna bir an olsun durak-
samadan yarut veriyor: Çiçek bahçesi. Artık sı-
ra o soruda. Telefondaki yakınmayı aktardıkça
büyüyor gozleri. "Hocamn vurdugu yerde gül bi-
termiş, diyorlar doğru mu?" Bu soruya da du-
raksamadan yanıt veriyor:
Eğitimde dayak obnaz. Bunu nasü yaparlar.
Çiçekler nasü kopartüır. Insan yavrusunu tokat-
lar, çiçeği kopartır mı? Evet çocuklara söz ge-
çirmek kolay oknuyor bazen. Ama zekâ yapıla-
n bir değil, bu aynma bakarak hoca farklı yak-
laşımlarda bulunmalı. Ama maalesef bizim ara-
mızda da çıkıyor dayağı savunan. Ama aldınna-
yın lütfen, onlar azmlıkta, beş parmağın beşi de
bir değü. öğretmenin vurduğu yerde gül bitmez.
tn aynı zamanda öj
retmenler korosunun müdaviı
Uyelerinden.