22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KASIM 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3 JLÛKŞAHİN tanbul'aNeOldu? aşkentte zoraki bir mületvektlliği dönemi geçiren Yahya ^'in, Ankara'nın en çok nesini seYdiği sorutduğunda ver- cevabı hep biliyoruz: İstanbul'a dönüşünü!" lelki tek tük de olsa hâlâ öyte diyenter vardır. Ancak bin- isimli bu toca kent yaşanmaz hale geMikçe İstanbul'un çok nesin'ı sevdiği sorulduğunda: 'Ondan kaçmasını", diyenlerin sayısı hızla artryor. Bir de ondan kaçma umudu bile taşıyamayacak kadar tf- r \ otmaz İstanbul tutkunu bir grup var. Bunlara İstanbul'un \ çok nesini sevdiklerini sorduğunuzda: "özlemesini" dıyorlar. Allah Atlah, bu nasıl sevmek! Hem tanbul'da öturup hem Istanbul'u özlemek nasıl ola kt'. In- an ıçınde bulunduğu yeri özier mi hiç? Bu türden İstanbul tutkunu iki dosttan çıkagelen iki zarif âtap bunun bal gibi mümkün olduğunu gösteriyor. Günümüzün argosuyta, İstanbui'a nostaljik takılmanın gü- ı&\ yazılar yazdırmak gibi yarartan var, Hilmi Yavuz'un İstan- bul Yazılan ve Aydın Boysan'ın İstanbul Esıntileri işte bu ha- sattan. • Aydın Boysan ve Hitmi Yavuz çocukluklanmn ve gençtik- lerinin İstanbulu'nu özlüyoriar. Tabii bu arada, koca kentin, göz göre göre yok edilmesine yanıyoriar. Aslında derin bir tarihi geçrnişi olan kentlerin yeni kuşak- lartarafından mahvedüdıği iddiası İstanbut'a özgü deği\. Son 50yılda Paris'ın mahvediWiğını düşünen, bunu bağıra çağı- ra söyleyen Fransızlar da var. Krallıği eli kulağında Prens Charies, Londra'nın siluetini berbat ettıkleri için İngiliz mi- marianna lanet okuyor. Ancak İstanbul, kendisini mahvedenlerin hoyratltgıyla Ba- tı'daki akranlanndan ayrılıyor. Boysan'ın ve Yavuz'un Hacı Be- ._______«__»i.--__-____ kir badem şekeri lez- zetindeki denemeleri- ni okurken bunu bir kez daha kavrryor in- san. Örneğin Aydın Boy- san, istanbul'u acemi bir cerrah gibi ameli- yat etmeye kalkan Menderes'in Atatürk Butvan'ndan Suley- maniye'ye 70 metre bir yol açarak yaklaş- mak istedığini ve bu- na haklı nedenlerie karşı çıkanlan imarı "sabote etmek"le suçladığını yazıyor. EMiyor. h Son 50 ytlda Paris'in mahvedildiğini düşünen, bunu bağıra çağıra söyleyen Fransızlar da var. Krallığı eli kulağında Prens Charies, Londra'nın siluetini berbat etükleri için İngiliz mimarlanna lanet okuyor. Ancak istanbul, kendisini mahvedenlerin hoyrathğıyla Batı'daki akranlanndan ayrılıyor. gg j m a r h u m r n a s ı nın talihsizliklerinden biri etkinlikterde karayoUannın da önenv li gorevter almasıdır. KarayoHarı görevlileri, İstanbul gibi şe- hirde boş arazı alışkanlıklanndan kurtulamıyortardı. Uzun düz hatlar anyortardı. Eminönû-Unkapanı yolunu dinamit patta- tarak açarken, Rüstem Paşa Camısi'nin duvartan ve emsal- siz çinilenni çatlatıyortardı." Bir başka deyişle züccaciye dükkanına girmiş filden fark- ları yoktu. ^ Bu file, ancak bilinçli bir toplum engel olabilirdi. Ama o za- man o bilinç yoktu. Hoyrattık maritet sayılıyordu. Tek tük is- tisnaların da başı belaya giriyordu. Örnegın Hilmi Yavuz'un Rıfkı Hoca'sı "Üsküdar sivıl mimarisinin önde gelen yapıla- nndan birinın, göz göre göre yıkılmasına göz yumamayaca- ğı için duruma müdahale etmiş, bu yıkıma engel olmak iste- miştir... Vay sen mısin isteyen? Yıkıcılar durumu derhal müteahhi- de biklırmışler; çelimsiz, ufak tefek bir adamın 'burasının ta- rihi kıymeti vardır, yıkamazsınız* diye bağırdığını söylemiş- lerdir. Burnundan soluyan müteahh'rt de Rrfks Hoca'yı polise şi- kâyet etmıştir. Hoca'nın suçu'İstanbul'un iman faaliyetine ma- ni olmak'ttr." Hilmi Yavuz, bu olayın ona Rıfkı Hoca'nın: "Her gün ayn sebepler yüzünden ayrı nvelal", dtzesini anımsattığını söylüyor. Hoca "Her gûn aynı sebepler yüzünden aynı melal" de diyebilirmış gibime geliyor. Aynı sebepler, yani o yıllarda siyasetle de karşımıza çıkan o yarı köylü yarı kentti hoyrattığı! 24 Kasım Öğretmenler Günü, hafta boyunca çeşitti etkinliklerle kutlanacak öğretmengüngörecek mi?Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, öğretmenin sadece eli öpülen insan değil, başkasmm eline bakmayan insan olması gereküğini söyledi. TBMM Başkanı Cindoruk ve Başbakan Demirel,bugün öğretmenlerden oluşanbir heyetikabul edecek. Haber MerVeri — BugUn öğretmenler Günü. Tûrkiye'nin dört bir yanında törcnlet dûzenlene- cek, kutlama progrîûnlan yapılacak. Hafta bo- yunca da çeşiüi etkinliklerle kutlanacak öğret- menler Günü çerçevesinde "Camhuriyet'e Işık Veren Ögretmenkr" için aynca "Onur Günu" düzenlenecek. Yıhn Ö^etmenlerine plakeüer ve- rilecek. Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan da Öğret- menler Güntl nedeniyle dün yaptığı açıklamada "Dftoroı ve dünyadaki geli^mekri stirekli irie- yebilmek için hep düşünen, araştuan, okuyan ve dinlcyen ö^retmenlerimiz, ögrendiklerini öferet- raek için AB»dolumuzuo kışın, kardan yolu ka- panan köyterinde, oradaki insanunu için ümit ve destekür. HasU için doktordur, bOg için kaynak- ür. Gaçliik için çaredir, önıek insandır" dedi. öğretmenin sadece eli öpulen insanlar değil başkasmm eline bakmak zorunda olmayan in- sanlar olması gereküğini kaydeden Toptan, me- sajında öğjetmenlere şöyle hitap etti: "Öfretmenlerimizin içinde buhradngv sorun- Un bfliyoram. Bu soranlann çözüm yottannı si- rink btriikte konuşarak bulacağız. Siyaseti ve çagdışı kalmış ideolojUeri, bakanbga ve oVuHa- nnuza sokmadan bunu başaracağıı." Bu arada öğretmenlerin "henüz tantnmayan" iki sendikası, "E|itim-tş" ve "E|it-Sen" ise 24 Kasım'ı öğretmenler Günu olarak kabul etmiyor. Eğitim-tş Genel Bakanı Dr. Niyazi Altunya, "24 Kasım, Öğretmenler Günü degil yeni haflerin kaUanıma girdi^i ve okuma-yazma seferbertiğj- nin başlaüMığı giinün yüdönümüdur" dedi. Eğit-Sen Genel Başkanı tsmet Aktaş da 24 Ka- sım'ın "Kamuoyunu ve öğretmen lûtksini yand- samaya itmek için dayatümış bir gün" olduğu- nu söyledi. öğretmenler Günü kutlamalan dün hayatta olmayan milli eğitim bakanlannın kabir- lerini zryaretiyle başladı. Bunu, yurdun çeşiüiyer- leriyle KKTC'den davet edilen öğretmenlerin An- kara öğretmenevi'nde karşüanması töreni izle- **• Bu sabah da Arutkabir ve Başögretmen Ata- türk Anıti ziyaret edilerek çelenk konulacak. TBMM Başkanı Hüsamettin Cudorak ve Baş- bakan Süleyman Demirel öğretmenlerden oluşan heyeti kabul edecekler. Daha sonra aynı heyet Cumhurbaşkanı Turgut Ozal tarafmdan Çankaya Köşkü'nde kabul edilecek. 55 yülık tarih hocası Refet Angu% Atatürk'ün îsteğiyle tarih okumaya başlamıştı 'tlköğxetmen'inılktarihçisiMEB'de danışman olarak görev yapan tarih öğretmeni Refet Angm, 10yaşından başlayarak, yaşamımn çeşiüi dönemlerinde sık sık Atatürk'le karşdaşmış vebu nedenle kendiniçok şanslı sayıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmenlerin itibarımn çok büyük olduğunu anlatıyor. FtGEN ATALAY Refet Angm SS yülık bir öğretmen. AUtnrk'- ün isteği üzerine tarih hocası olan Angın, öğret- menlere saygınhklarının geri verümesini istiyor. Uzun yülar çeşiüi okullarda tarihhocahğı, reh- berlik ve yöneticüik görevlerinde bulunan veha- len İstanbul Milli Eğitim Mudürluğu'nde Milli Eğitim Bakanhğı Danışmanı olarak görev yapan Refet Angın, 10 yaşından başlayarak yaşamırun çeşiüi dönemlerinde ak sık Atatürk'le birlikte ol- muş ve bu nedenle de kendini çok şanslı sayıyor. Çocukluk yüları Gelibolu'da büyük sıkıntılar- la geçen Angın, ilkokula, cumhuriyetin ilanın- dan sonra başlamış. Angın, o yıUanm şöyle anlatıyor: "Maarif Vekakti Tomris Hatnn Mekteb-i Ip- tidaisi adh okula ilk baştadıgımdB beni imtiban ettüer ve 3. sınıfa başlattdac. Bir dönem sonra da 4. sınıfa gectim, böylece 2.5 yılda ilkokulu bitirdim. tlkokul son sınıfta, Atatürk Gf4ibolu'- ya geldi. Ben AUtnrk'ü iskelede karşüadım, O'na çiçek verdim. Atatürk bana, "Ne oiacak- sın çocnk?" diye sordu, ben "Öjretmen olacâgun" cevabmı verince 'tamam' dedi. İlko- kulu bitirince, Edirne'de Kız MuaBim Mektebi 1 - ne en yüksek puanı kaıanarak girdim. 6 ydhk bu okulun son sırufında Atatürk Edirne'ye gel- di. Kendisini yine ben karşüadım. O'na, "Size verdigim söıü tuttum. Öğretmen adayı olarak karşunzdayun" dedım. Beni hemen hatırladı ve "Sen GeUbohı'daki küçüksün" dedi. Sonra da bana ne öğretmeni olacağımı sordu. Ben, 'matemaük' diye cevap verince, "Hayır, sen ta- rih hocası olacaksın" dedi. ÇevTedeki herkes bia dinliyor, ben heyecan içindeyim ve büyük bir ce- sareüe Atatürk'e, ''Enuredersiniz, ama neden?" Öğretmenliğe, 1936 yıknda Çanakkale Geli- bolu Ortaokulu'nda başlayan Refet Angm, de- ğişik iüerdeki okullarda öğretmeıüik ve müdür- lük yapmış. Angm, 1954 yılında Vusa bir süre 'saraünlük'de yaşamış. Nedeni, BaUkesir'e ge- len fsmet lnönü'yü karşılaması. Ancak Angm'a DP iktidan tarafından yapılan bu haksızhk, dö- nemin Milli Eğitim Bakanı tarafından kısa sü- rede giderümiş. 1981 yılında hem tstanbul, hem de Türkiye ge- nelinde 'yüın ötretmeni' seçilen Refet Angın, o yıldan bu yana İstanbul'da Milli Eğitim Bakan- hğı Danışmanı olarak görev yapıyor. Fülen hiç emekli ohnadığmı söyleyen ve buna hiç niyeti ol- madığı da anlaşılan Refet Angın'a yaşını sordu- ğumuzda aldığımız cevap "Ben meslek yaşımı söyleyeyim: 55. Siz isteneniz bvndan yaşunı çıkartabilirsiniz" oluyor. İlk aldığı maaş 59lira olan, bundan 6 ay son- ra aylığı 68 liraya yükseltilen Refah Angın, o yü- larda öğretmenlerin sosyal, kültürel ve ekono- mik dunımlanyla bugünkü öğretmenleri karşı- laşürmasmı istediğlmizde şu çarpıa örneği veri- yor: "68 lira aytakhı bulundngum şehrin en iyi sem- Üode, iyi bir evde yaşardnn. Devamh bir hizmet- cim vardı, ayhgı bir liraydı. Bir başka kisi de ay- da 50 kunışa bütün alışverişimi yapardı. O za- manlar, bir öğretmenin, mudurun, çarsıya. pa- zara gitmesi ayıptı. Sosyal yonum çok kuvvet- liydi. Şimdi, evimi temizlemek için ayda bir ka- dın geliyor. Alışverişimi kendim yapıyornm, pa- zara gidîp, aldıklanmı kendim tasıyorum. Bir evim olmadı, kirada otnruyorum, ama kalbim çok zengin." Cumhuriyetin ilk yulannda, öğretmenlerin iti- banmn çok büyük olduğunu, şehirlerde, kasa- balarda, valilerin, kaymakamlann yanında Öğ- retmen bulunduğunu anlatan Angın, "Bir dev- re geldi ki ögretmenlik zedekndi. Para konusu önemli degil, ögretmenligin saygmlıgı geri verü-,, i Öğretmenleri sevetim, sayahm. A i 55 yıthk tarih öğretmeni Refet Angın, Atatürk'ün yönlendinnesivie tarih okumuş. diye sordum. Bunun üzerine, "Sen küçnktün, öğretmen olmak istiyordun. Herhalde çok oku- yorsun, onun için tarih okuyacaksın" dedi. Bu okulu bitirdikten sonra Dü Tarih Coğraf- ya'ya girdim ve 1936 yüında mezun oldum. 1937 yüında Tarih Kongresi'nde yine Atatürk ile be- raberdim. O'na, "Enuimri yerine getirdim. Ta- rita hocası oldum" dedirn. Atatürk de bana, "Bak çocnk, görev şimdi başhyor. lyi bir tarih hocası olacaksın. tnkılaplan. cumhuriyeti, Ça- nakkak zaferini çok iyi anlatacaksın" dedi. Ben, O'nun sözünü her zaman yenne geürmek için eümden geleni yaptım, sonraki yıllarda da za- man zaman Atatürk ile karşılaştık ve konuştuk. Bunlar muhteşem olaylardı ve ben kendimi her zaman çok şansh sayıyorum." sin. ğ babatar agretmenin yanında olsnnlar, çocukla- nnın yanında ögretmenlenni kkçultücü sözler etmesinler" diyor. 55 yıllık öğretmen Refet Angın, gençlere de şöyle sesleniyor: "Gençler, eger gercekten istiyoriarsa, öğret- men olsunlar. Bütün kapılar kapalı, bir tek öğ- retmenlik kapısı acıksa, öğretmen olmasmlar. Bu meslek zoraki yapdmaz. Öğretmen olacak insa- nın, sevgi, şefkat dolu olması lazım. Sevgî dolu, şefkatli olmayan insan öğretmen olmasın." Yıllardırsüregelen tasman' nedeniyle evleryavaşyavaşyıkılıyor Zonguldak sarsılıyor DENİZ TOFALOĞU3 BtROL ÜZMEZ Kömür damarlarvnın üstündeki zemin tabakasınm, kömürün almdığı boşluğa çökmesi üzerine meydana gelen yer hareketleri, Zonguldak'ı gitgideharabeye çeviriyor. evin yıküan bir duvarı altında kalarak ölmüş. Haklarmda 'ölöme sebebiyet vennek' ge- rekçesiyle açdan kamu davası, suçsuz olduklannın tespit edil- mesi üzerine düşmüş, ama De- mir aüesi her gün biraz daha çöken evlerinde oturmaya de- vam ediyor. Gülizar Demir, "Nereye gideonT diye soruyor. "Eşim beledrytde çauşıyor. BeJediye ZONGVLDAK — "\ûuldı gitti işte ev. Üç scnedir evden çat çat sesler geliyor. Lç odayı iptal ettik. Evde bir oda bir mntfak kaldı. 6 yaşında oglum gitti." Gülizar Demir, tasman- dan yarı yıkınü durumuna gel- miş evlerinin önünde bunlan anlatıyor. Geçen yü çocuklan 4-5 ayda bir maaş verebiliyor. Htkümet bize el uzatsın. De- mirel, tnönü hepsi geldi bura- ya. Başbakan olunca 10 Tem- muz'u de alacağn dedikr. Baş- bakan oldnhu bele bakalım ne yapacakhu?" Kömttr damarlanrun üstün- deki zemin tabakasınm, kömü- rün aundığı boşluğa çökmesi üzerine meydana gelen yer h^- reketieriyle oluşan tasrnan, De- mir ailesinin evinin de bulundu- ğu 10Temmuz Mahalksi'niha- rabeye çevirmiş. Çatlak, çukur yollar üzerinde sıralanan evler, yanlara ve öne doğru eğilmiş, duvarlan çaüamış, yıkümaması Zongaldak'm 11makallesinden 10'u tasmamnetkisi altında. (Fotograft BİROLÜZMEZ) için bazı evlerin duvarlan ka- laslarla desteklenmiş. 10 Temmuz Mahallesi muh- tan Süleyman Kavşnt 4 senedir çok şiddetli olmak üzere 25 yıl- dır süren tasman nedeniyle 468 evin hasar gördüğünü, 28 evin terk edildiğini belirtiyor. Ma- hallenin ortaokulu çökme teh- Ukesi olduğu için yıkümış. Ye- rine yeni bir okul yapümış. Kavsut, evlerdeki hasann dışın- da mahalledeki su ve kanalizas- yon borularının da sürekli kı- nldığım beürtiyor. Süleyman Kavsut, TTK'nın basvurulan üzerine tasmana neden olan Çaydamar Ocağı çalışmalaruu durdurduğunu beürtiyoT. Zonguldak merkez üçede bu- lunan 17 mahalleden KVunun tasman etkisi altında olduğu belirtüiyor. Tasman doğal afet kabul edihniyor. Zonguldak çok sınırh bir bölge dışında TTK ve Hazine arsalan üzerin- de gecekondulaşma yoluyla ku- rulduğu, yerleşim alarüan altın- da TTK'nın kömür çıkartma hak ve görevi olduğu için tas- mandan hasar görenlere tazmi- nat da ödenmiyor. Konut sa- hiplerinin ellerindeki tapu tah- sis belgeleri hiç bir işe ya- ramıyor. Zonguldak Bekdiye Başkanı Yüksel Aytaç "tnsanla kömür birbirinden ayrdmah" diyor. Aytaç, tastnandan 1600 evin yı- küdığını tespit ettikkrini, ken- tin başka bir bölgeye taşınma- sı gerektiğini belirterek şöyle konuştu: "Tasman; evleri, yol- lan, sn ve kanalirasyon şebekc- lerini yıkıyor. Şehir, maden ocaklanmn oMufu noktalarda gelişti. AıHk şehri havza dışına taşımak lazım. Bunun için kö- mür saöş geörinin yüzde Tsaâa bize verilmesini istiyoruz. Yüz- de l'ini yeni konut yapımlan, yüzde 0-5'ini isümlak için, yüz- de toSM de yol, su hizmetJeri, tasmtna dayanıklı yollar yap- mak için knllanalım. Tasman- dan zarar gören vatandaşlann nakkdttmeleri için üç bin ko- nuttuk bir proje hazıriıyoraz." Okuld.an sonra temizliğe! İ.Ç. 7 aydır markette çalışıyor. Okuldançıkttktansonratezg&h- ta duruyor, etrafı temizliyor. Geçim sıkıntısmdan, mesleklerinin dışında ikinci bir işyapmanın verdiği rahatsızlıktan, kendilerini gelişürememekten yakımyor öğretmenler. 17 yıllık Öğretmen ayda 1,5 milyon lira maaş ahyor. tstanbul Haber Servisi — İs- tanbul'un "azgeüşmiş" ilçelerin- den birinde, bir ilkokul. 80-90 kişilik sınıflarda ders veren bu okulun öğretmenleri, ders biti- minden sonra ikinci 'iş"lerine gidiyorlar. Aralannda pazarda meyve-sebze satam da var, mar- Vette kasiyerlik yapanı da. Çoğunluğu okuldan sonraki zamanlanm başka işler yaparak geçiren bu öğretmenlerle, oku- lun öğretmen odasında, "Ogrtt- menler Günü", "öğretmenlerin sorunlan", "ogretmenlifi neden seçtikleri" ve benzeri konular üzerine konuştuk. 23 yddır öğretmenlik yapan ve bunun karşüığmda ayda 1.5 mil- yon üra alan A.Y., bir süre ön- cesine kadar ek iş yaptığını an- latarak "Elimde sütçu gügümü, mahalte mahalle, 'sütçü' diye bagırarak dolaştım. Sorunlan- mıza hiç kimse el uzatmıyor. Erik, veli karşısında knçük du- şürüimüş bir haldeyiz. 23 yddır bu meslekteyim. Ne evim var, ne arabam. Sinemaya, tiyatroya gi- demiyorum, içkim, kumarun yok ve ay sonnnu zor getiriyo- rum" diyor. öğretmenlerin hemen hepsi, geçim sıkıntısmdan, ögretmen- ligin dışında ek iş yapmanın ver- diği rahatsızlıktan, kendilerini geliştirememekten yakınıyorlar. Î.Ç. de bunlardan biri. 17 yülık öğretmen olduğunu, ayda 1.5 milyon lira maaş aldığım anla- tan I.Ç., yaklaşık 7 aydır bir markette çauşıyor. Okuldan çık- tıktan sonra calışUğı markete gj- den Î.Ç., saat 22.00'ye kadar ka- siyerlik yapıyor, tezgâhta dunı- yor, dükkâm temizliyor. Bu öğ- retmen de "ek iş" yapan diğer- leri gibi durumundan hoşnut de- ğil, ancak "başka çaresi yok." A.M. adlı ilkokul öğretmeni 9 yıldjr tstanbul'da görev yapı- yor. Bu süre içinde A.M'.nin pa- zarcüıktan kahvecüiğe, taksi stt- rücülüğüne kadar yapmadığı iş kalmamış. öğretmenler kendilerinin sı- kıntılanndan en çok etkilenen- lerin öğrencileri olduğunu belir- terek "Cocuklar ohımsuz yönde etklkniyorlar" diyorlar. Mesleklennden hoşnut olma- yan bu öğretmenlere "neden öğ- retmen olduklannı" sorduk ve şu yanıtlan aldık: "Bizler kırsal ktsimden gekn kişikriz ve bizim çocuklugu- muzda, gençugimizde, yani 60% ydlarda, köyde en iyiyasayan ia- sanlar ögretmenlerdi. Ekono- mik dnnunlan çok iyiydi, pres- tijieri vardı. Biz de kısa yoldan bir iş sahibi oiabümek ve bu ö|- retmenler gibi yaşayabumek için bu mesteii seçük. Ama şimdi vedi sülatemize 'öğretmen ohna- ym' diyoraz." Lütfı Özcan 'Öğretmenin vurduğu yerde gül bitmez' diyor Adana'dayıhn öğretmeni UfUKTEKİN ADANA — "Adana'da Yüın Ögretmeni" se- çilen Lütfı Özcan, tam 11 yıldu provalarmı dahi aksatmadığı Öğretmenler Korosu'nun müdavim üyesi olarak hem çalıp hem söylüyor. Haftada 2 gün 90 kilometre uzaklıktaki Osmaniye ilçesin- den Adana'ya geliyor. Koro şefi, "\Mm ögretme- ni"nin müzik sevgisini anlatırken "Ne kışın so- ğugunu, camurunu dinler o, ne de temmuz sıca- gını. Sayın valim bir de bu yanıyla alkışı hak ediyor" diyor. Konser salonunda başlayıp gazetede süren soh- betimiz Cumhuriyet'e açılan bir teleforüa farklı bir yönde gelişiyor. Adana Erkek Lisesi'nden ara- yan öğrencinin, "Dayak istenüyoruz" biçimindeki sözlerini aktarıp tekeT teker soruyonız Lütfı öz- can'a. — Öğretmen kimdir? — Topluma yön veren, eğıten, öğrenciye ve in- sana yapıcı yaklaşan, yaratıa olandır. Yıhn öğretmenine bu kez, "Nedir öğretmenin en temel özelliği, nasd olmalıdır?" diye soruyo- ruz. "tyi myet" diye başlayıp surdürüyor: "Bence en temel özettik iyi niyettir. Bunu se- vecenlik izlemeli. tnsana sevgiyle, önyargısız yak- laşmak gerek. Başannın sırn da bu kanımca." "Sımf nedir?" sorusuna bir an olsun durak- samadan yarut veriyor: Çiçek bahçesi. Artık sı- ra o soruda. Telefondaki yakınmayı aktardıkça büyüyor gozleri. "Hocamn vurdugu yerde gül bi- termiş, diyorlar doğru mu?" Bu soruya da du- raksamadan yanıt veriyor: Eğitimde dayak obnaz. Bunu nasü yaparlar. Çiçekler nasü kopartüır. Insan yavrusunu tokat- lar, çiçeği kopartır mı? Evet çocuklara söz ge- çirmek kolay oknuyor bazen. Ama zekâ yapıla- n bir değil, bu aynma bakarak hoca farklı yak- laşımlarda bulunmalı. Ama maalesef bizim ara- mızda da çıkıyor dayağı savunan. Ama aldınna- yın lütfen, onlar azmlıkta, beş parmağın beşi de bir değü. öğretmenin vurduğu yerde gül bitmez. tn aynı zamanda öj retmenler korosunun müdaviı Uyelerinden.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle