Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 17 KASIM 1991
)KAY GONENS1N
kitaphlar, Kitapsızlar.Televizyonda ünlü kişilerle yapılan görüşmelerin genellik-
e vazgeçümez bir sorusu vardır:
"Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?"
Yanıt hep hazırdır:
"Kitap okurum".
Bu noktada içimi bir korku sarar. Soru soranın, "Son han-
gi krtabı okudunuz" diyerek konuyu devam ettirmesinden ür-
kerim. Çünkü hemen her seferinde röportaj yapılan kişi, ya
kitap adı bulamaz ya da "Son zamanlarda işlerim yoğundu
pek okuyamadtm" diye geçiştirir soruyu.
Bence ilk soru ve yanıtia konunun kesilmesi çok daha uy-
gundur. Zira kitap okumanın saygıdeğer bir iş olduğu duy-
gusu böylece izleyici tarafından da bir kez daha doğrulanır.
Ama kitap okuma konusunda kendilerini abartanların yal-
nız Türkler olmadığı da ortada. Bir Fransız yayıncının şöyle
bir sözü var:
"Fransızlar bir yılda kaç kitap okudukları ve kaç kez se-
viştikleri sorulduğunda hep yalan söylerler. Bu yüzden oku-
mak ve cinsellikle ilgili istatisttklere hiç güvenilmemeli".
Kitap sözcüğü Türkçeye İslam diniyle birlikte girdi. Kitap
deyince çok uzun süre
yalnızca Kuran anlaşıl-
dı. O yüzden kitapsız
da dinsiz antamına ge-
lir günlük dilde.
"Fransızlarbir yılda kaç
kitap okuduklan ve
Kitap tavraımmn kaç kez seviştikleri
Türkierin gözünde, sorulduğunda hep yalan
dınset boyut dışmdaki söylerler." Bu yüzden
S S " ^ " r £ okumak ve cinsellikle ilgili
Türk istatistiklere hıç
Argo soziüğü'nde güvenilmemeli".
şoyle deniyor.
"Kitap gibi (karı): Çok güzel (kadın). Kitap gibi kan, sahife
sahite oku. (Yalnız 'kadın, kız' hakktnda kullanılır).
Hulki Aktunç ise Büyük Argo Sözlüğü'nde daha ince ve
estetik aynntılı bir sunuş yapıyor:
"Kitap gibi: (Kadın ve kız için). Yüzüyte, vücuduyla çok gü-
zel, önden ve arkadan çokgüzel görünen; dolgun ve biçim-
li: Kitap gibi kadtn, çevir çevir oku."
*
Kitap soyut bir kavram, bizim toplumumuz onu bir yanda
Tann'nın kitabıyla somutlaştınyor, öte yanda güzel bir kadınla.
Demokrasi de insan hakları, özgürlük gibi soyut kavram-
lar üstüne kurulu bir rejim. Bu rejim yasalara dayanıyor, yani
yazıya, kitaba. Görsellik ve söz üstüne kurulutoplumlariçin
ise bunların hepsi soyut kavramtar.
Sürekli dalgalanan, sıvı gibi kayıp gıtmeye 'alışık' duygu-
larıyla, coşkulanyla yaşayan; kaynaşmış bir topluluk olmak-
tan çıkma korkusuyla diktatörleri hazmeden, hatta onayla-
yan toplumlar için kitap da yukarlarda bir yerlerde duran (Tan-
rı katında), ulaşılması zor (çok güzel bir kadın) soyut bir kav-
ram olarak yaşıyor.
Ama unutmayalım:
Elimize alabüdiğimiz bir nesne olarak kitap ise ortalama
ömrü ancak 70 yıl olan bir varlık. 19. yüzyıldan başlayarak
kullanılmaya başlayan selüloz hammaddeli kâğıdın örnrünü
daha uzatmak için halen milyarlar harcanıyor.
Umberto Eco'ya göre bilgisayar, yazı ve kitap kavramları-
nın yeniden iktidar olmasını sağladı. Çünkü artık ekranda gö-
rüntüler değil, sözcükler yaşıyor.
Burada bir tek sorun var:
"Herkes tuvalete elinde bir kitap ya da dergiyle gittiği için"
diyor Umberto Eco, "bilgisayarlar kâğıt üstüne baskı yapmak
zorunda..."
Sizce de bu bir sorun olabilir mi?..
TEŞEKKÜR
Deferli varhgımız
NEJAT KOYUlSClPnıın
eüm vefau dolayısıyla yakın ilgi ve desteklerini gördüğümüz
TÜRKlYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVtRLER
VE YEMİNLİ MALl MÜŞAVtRLER ODALAR1 BlRLlGt,
ISTANBLL SERBEST MUHASEBECÎ MALt MÜŞAVtRLER
ODAS1, TEKİRDAĞ SERBEST MUHASEBECÎ MALİ
MÜŞAVİRLER ODASI BAŞKAN VE YÖNETtCtLERİNE,
ayrıca Ankara, lstanbul ve Çorlu'da düzenlenen cenaze
törenkrine bizzaı gelerek, ilan vererek, çelenk göndererek,
telefonla veya telgraf çekerek acımıa paylaşan diğer ODA
YÖNETtCtLERt ve MESLEKTAŞLARINA, KURUM VE
KURULUŞLARA, AKRABA VE DOSTLARIM1ZA
TEŞEKKUR EDERİZ.
EŞÎ VE ÇOCUKLARI
BAŞSAĞLIĞl
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yemitüi Mali
Müşavirlet Odalan Birliği Saytnanı, Mali Müşavirler
Muhasebeciler Birliği Beyoğlu Şubesi eski Başkanı
NEJAT KOYUNOPyu
kaybetmenin üzuntüsü ıçindeyiz. Kederli ailesine ve
meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.
DEMOKRATİK BİRLÎK GRUBU
B.0. - I.Ü. - H.U.
- PEDAGOJİ
- PSİKOLOJİ
-ÇOCUKGEÜŞİMİ
Bölümü mezunu, zihinsel özüriü çocuklara eğıtim
verecek bir kurumda çalışacak eğitimci alınacaktır.
19.00-22.30 arasi Teh 148 02 49
tlııîversitelerimîz Yeniden
Yapılanrrheıt
Üniversite organları kurulurken ve bu organlar görevlerini yerine
getirirken siyasaliktidar ve onun kontrolündeki ya da etkisindeki
kurumlar ve mütevelli heyetlerin müdahalesinden uzak olmalı.
Prof. Dr. AYSEL ÇELİKEL /. Ü. Hukuk Faktültesi
Üniversite sözcüğü, Türk_yasa diline ilk ola-
rak 1933'te kabul edilen 'lstanbul Darûlfü-
nunu'nun İlşasına ve Maarif Vekâletince Yeni
Bir Üniversıte Kurulmasına Dair Kanun
1
ile
girrniştir. Fakülteler Birliği (1) anlamma gelen
üniversite, esas görevi bilim üreten ve bu ürün-
leriöğretim yolu ileyay arak niteükli elemanla-
nn yetişmesini sağlayan kurumdur. Araştır-
ma ve bilim üretme görevini ikinci plana iterek
esas amacını öğretım olarak uygulayan ku-
rumlann üniversite kavrarm içinae yeri
olmamak gerekir. Oysa, 1981'den beri üniver-
sitelerimizı yöneten Yüksek Öğretim Kanunu
ile yeterli bina. laboratuvar, kitaphk, ö^eüm
üyesi ve elemanı v.d. sağlanmadan yeni üni-
versitelerin açılması ile üniversitelerimizin
işlevlerini büyük ölçüde yitirdiği acı bir ger-
çektir. Bilimsel araştırma bir tarafa, derslerin
araştırma görevlileri, master ve doktora un-
vanlannı yeni yasa ile oluşturulan yönteme
göre almış elemanlarca verilmesi, öğretim dü-
zeyinin de birçok üniversitede düşmüş olması-
nın kaygılandmcı kanıtı olmuştur. Yasalar ve
yönelmeliklerle master, doktora, docentlik ve
profesörlük derecelerinin kolaylaştınlması,
üniversitelerin bilimsel düzeyini aşağıya çek-
miş, verilen diplomalann değerini tartışüır
hale getirmiştir.
Yürürlükte olansistem
Yürürlükte olan sistem, mümkün olduğun-
ca daha çok sayıda öğrencinin sınıf geçmesi ve
diploma alması anlayışına dayandığından, öğ-
renci başan oranınm yükseldiği biçimindeki
iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Sınıf geç-
me ve diploma almanın belirli sürelere baelan-
mış olması, üniversiteden atılma korkusu
içinde olan öğrencilerin öğretim üyeleri üze-
rinde ders geçme konusunda baskı oluşturma-
sına neden olmuş, genç bir insarun geleceğine
engel olmamak biçimindeki insani ve duygu-
sal yaklaşımlar da yapay bir biçimde başan
oranınm yüksek gibi görünmesine yol açmış-
Ur. Sürelerle ilgili katı kurallar, yasamn sürek-
li degiştirilmesi ya da af yasalan yolu ile
yumuşatılmış olmakla birlikte, öğrencilerin
bu davramsı bir ahşkanhk halini almışür.
Yüksek öğretim Kanunu'nun kaldinlmas»-
nın, hemen bütün siyasal partilerimirin prog-
ramlannda yer aldığı, seçim propagandalan
sırasında açıkça ifade edilmiştır. YOK'ün kal-
dınlması, yerine konulacak üniversite yöne-
tim biçiminin nasıl olması gerekügi konusunu
da gündeme geürmektedir. Yeniden yapılan-
ma döneminde yapılacak yeni yasalann yeni
yanlışlar doğurmaması için konulann, siya-
setçılerimizle birlikte, üniversitelere bağh
çeşiüi fakültelerin öğreüm üyeleri arasından
seçilmiş temsilcilerin, öğretim üyelerinin kur-
muş olduğu derneklerin katılacagı toplantı-
larda tartişılması, ana ükelerin tespitinden
sonra yasalaşma sürecine gidılmesı doğru ola-
cakur.
Üniversitelerimizle ilgili bazı temel konulan
aşağıdaki biçimde sıralayabiliriz:
1- Üniversite organlankurulurken ve bu or-
ganlar görevlerini yerine getirirken siyasal
ıktidar ve onun kontrolündeki ya da etkisin-
deki kurumlar ve mütevelli heyetlerin müda-
halesinden uzak olmah.
2- Üniversiteler ve fakültelerin tüm organla-
nnın (rektör, dekan, bölüm başkanı, anabilim
dah başkanı v.d.) üniversite içi demokrasi il-
kesi doğrultusunda, katılımcı ve seçim esası-
na göre belirlenmesi, fakülte kurullannın eski
işlevine kavuşturulması.
3- Üniversite ve fakültelerin yönetiminde
ortaya çıkan, kanuna ve usule aykın işlemle-
rin ve öğretim üyelerince yapılan bilimsel
çahşmalarda akademik ahlak kurallanna ay-
kırılık iddialannın incelenmesi ve gerektiğin-
de soruşturmayapüabilmesi için tüm üniversi-
telerimiz için ortak olacak kunıllann
oluşturulması (2).
4- öğretim üyeliğinin ana kaynağı olan üni-
versite asistanlığı kurumunun, asistanlara
hukuksal güvenceyi ve saygınhğı sağlayacak
düzeye getırilmesi,
5- Fakültelere tüzelkişilik tanınarak sarf
yetkisi, monografi, ders kitabı ve her çeşıt bi-
ümsel yayın yapma, fakülte kitaphklanna
yerli yabancı bilimsel eserleri satm alma yetki-
sinin tanınması,
6- Bilimsel araştırmalann yapılmasını ola-
naklı hale geürmek için gerekli bilimsel kay-
naklann satm alınması için mali olanaklann
sağlanması,
7- Master, doktora, docentlik ve profesör-
lük derecelerinin kazanılması için 1981 sonra-
sında getirilmiş olankolayhklann kaldmlarak
akademik düzeyin yükseltilmesi için gerekli
düzenlemelerin sağlanması.
8- Öğretimin sürekli ders dinleme yerine. dü-
şünmeye, tartışmaya. eleştiriye, araştırmaya
dayalı yapılabilmesi ve özgür düşüncenin ya-
ratılabilmesi için gerekli önlemlerin alınması.
9- Öğrenciler ile fakülte organlan arasında
iletişimin sağlanması, öğrencilerin düşünce ve
isteklerini demokratik usuller içinde yetkili
kurumlara ulaşurabilmeleri için öğrenci kuru-
luşlannın kurulmasına ve öşrenci temsilciliği-
nin oluşturulmasına izın venlmesi.
10- öğrenci harçlannın yine öğrencilerin
sosyal gereksinim ve etkinlikîerine sarfedilme-
si için öğrencilerin de katılacagı kurumlann
oluşturulması,
11- Öğrencilerin yurt, sosyal tesis, kantin ve
tuvaktlerinin üniversite gençüğimn saygırüı-
gına layık olacak biçimde kurulması ve işletil-
mesi için bütün olanaklann kullanüması,
12- Bina, kadrolu öğretim üyesi sayışı, labo-
ratuvar ve kitaplıklann bilimsel gelişmişlik
derecesi gibi belirli niteliklere sahip olmadan
yeni üniversitelenn açılmasına olanak tanm-
maması, 29 üniversitemizin bu niteliklere
sahip olup olmadıklan açısından incelemeye
tabi tutulması.
13- Öğrencilerin ve öğretim elemanlarının
potansiyel suçlu sayılmasından vazgeçilmesi,
üniversitelerde güvenliğin, öğrencileri ve öğre-
tim elemanlannı rahatsız etmeyecek ve polise
güveni, onur ve saygınlığı sağlayacak biçimde
uygulanması,
Sonuç
Yukanda sıraladığım temel sorunlara kuş-
kusuz yenilerinin eklenmesi mümkündür.
Önemli olan üniversitelerimizin yeni yönetim
biçiminin ilgili bütün kurum ve kuruluşlann
ve öğrenci temsilcilerinin katılımı ile tartışıl-
ması, çeşiüi görüşlerin bir arada değerlendiril-
mesi ile saptanmasıdır. On yıldır kamuoyu,
öğrenciler ve öğretim üyelerinin büyük bir ço-
ğunluğu tarafından kabul görmeyen ve atama
yolu ile gelmiş olan yöneticilerin bazılannm
dışında hıç kimse tarafından istenmeyen Yük-
sek öğretim Kanunu'nun yerine yeni bir
yasamn yapılması zorunlu ve gereklidir.
(1) Prof. Emst E. Hirsch. Üniversue Kavramı ve
Türkıye'deki Gelışimi, Ut 1979.
(2) Bkz. Ünıversite öğretim Üyeleri Deraeği'nın ha-
zıriadığı "özeık Deıtıokralik üniversite Modeli", lst.
1991.
iı—fr
FUARl'NDA
• YENİYAPITLAR^KADINKİTAPLIĞI^ÇOKSATANLAR
SÖYLEŞİVEİMZAGÜNLERİ
BUGÜM 16.00-19.00
17 Kasım Pazar
FUSÜN ERBÜUK
RANIİZE ERER
fÜSUN ÖNM
14.00
İLAN
Keşan Mahkeme Satış Me-
murluğu'nun 1991/27 dosyasm-
da Keşan Ispatcami Mahallesi
Yurdanur Balkan ve hissedarla-
rına ait Ispatcami Mahallesi,
ada 13, parsel 6'da kayıtlı gayri-
menkul 29.965.000 TL. bedelle
Keşan hukümet konağı arkasın-
da açık müzayede suretiyle sa-
tılacaktır. Birinci satış
20.12.1991 gunu saat 14.00'te
tahmin ed\len bedelin "o 75'ini
ve mahkeme masraflarını geç-
mek şartı ile ihale olunur. İkin-
ci satış 30.12.1991 günu aytu yer
ve aynı saatladedir. Tahmin
edilen bedelin 1* 40'ını ve mah-
keme masarflannı geçmek şanı
ile ihale olunur. t$bu ilan dava-
lılar Feriha Kıroğuüan ve Mah-
bube (Makbule) Mumcu'ya
ilanen tebliğ olunur. 7.10.1991.
YARIN
18 Kasım Pazartesi
GÜLTIN DAYI06LU
CKK üyelerine
ücretsizdir.
Her gün: U.00-20.00
F-N\ Küliür Werkeıi, Ortaklar Cad. Mecidiyeköy, Tel: 167 18 14
T.C.
ÜSKÜDAR
KAYMAKAMLlGl
Yazı İşleri Müdürlüğü
tlçe ldare Kurulu'nca venlen
2.10.1990 tanh ve 1990/43 sa>ılı
menimuhakeme karan davacı
Erol Bilgin'e tüm aramalara
rağmen tebtiğ olunamamıştır.
7201 sayılı Teblıgat Kanunu
hukümlerine göre muhatabına
ilanen tebUg olunur.
İNGtLtZCE
Örel Anadolu lisesi
ftğrencilerine Texas
Üniversitesi sertifıkalı
öğretmenden
337 49 92
BARIŞA OZLEM
Prof. Dr. Hüsnü Göksel
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Tîirkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
ödemeli göBderilnıcz.
tngiüzce tez yazıkr.
350 54 16
ONAT KUTLAR
ELAZIĞ 1. ASLİYE CEZA
MAHKEMESİ'NDEN
ESAS NO: 1990/690
KARAR NO: 1991/413
DAVACI: K.H.
MÜŞTEKİ: Mehmet Çıplak-Olgunlar Mah. Atatürk Mah. No. 19/A
Elanğ
SANIKLAR 1: NEVZAT KARABULUT.
2: AYD1N ÇAM Davm ve Sultan'dan olma, 6.10.1954
Klu Elazığ Örençay Köyiı Hane: 61'de nufusa kayıtlı olup, Elazıg Kül-
tür Mah. Gür. Sok. No: 21'de oturur, evli, 3 çocuklu, okur yazar, sa-
bıkasvz, esnaf, TC vatandaşı.
3. VEDAD YÜCEL
SUÇ: Mütecaviz sarhoşluk, silahlı tehdit, çalışma hürriyetini teh-
dit.
SUÇ TARİHİ: 12.11.1990
Mütecaviz sarhoşluk, silahlı tehdit, çalışma hürriyetini tehdit suç-
larından sanık Aydın Çam'ın TCK'nın 572/1. maddesi uyannca 2 a>
hafıf hapis cezası ile cezalandınlmasına, 647 savılı yasanm 4. mad-
desi uyannca 180.000 TL hafif para cezasına çevrilerek tahsiline ihş.-
kin Yargıtay yolu açık olmak üzere 20.6.1991 larihü gjyabi huküm sa-
nık Aydın Çam'a tebliğ edilemediğinden 7201 sayıh Teblıgat Yasası'-
nın 28 ve 29. maddeleri u>-annca ilanen tebligme, a>nı yasamn 31. mad-
desi uyannca ilanın yapıldığı tarihten itıbaren 15 gun ıçerısinde tebii-
gatın yapılmış sayılmasına karar verildi.
tlan olunur.
Basın: 41327
1992 - ÖSS' de başarıh olun,
Yüksekleri Hedefleyin ve
Mükemmelliğe ilk adımı
HAVA HARP OKULU' nda atın !
BAŞVURU KOŞULLARI ;
* T.C vatandaşı ve erkek.
* 1992 - OSS've gırmış, ve bu sınavda
150 ya da daha yuW.-ek puan almı^.
* Lıselerle Ö|retmen Lıselen'nın
Matematık, Tabu Bıhmler ve Fen kollanyla
Tekmk Lıseler'den mezun olmuş ya da
1992 yılında mczun olacaklar,
başvuruda bulunabılırler.
* Son başvuru tarihi : 26 Haziran 1992
*• Bajvuruda bulunan adaylar,
1992-ÖSS puanlanna gore sıralanacak ve
yeniden belırlenecek bara] puanın
uzerinde puan alanlar.
6 Temmuz 1992 lanhıode başlayacak olan
seçim aşamalanna çağnlacaklardır
LJzay, havacıltk, bîlim ve teknoloji,
Uçma, yükselme tutkusu alabildiğine,
Yönetmek. yaratmak,
Ve bütünleşmek, mavi göklerin coşkusu ile.
Ya^ayabilmek 21 ncİ yüzyılı,
Yaşatabilmek. ..
Uçak, Elektronik, Bilgisayar ve Endüstri
Mühendisliği Böliimleri'nde,
dört yıl siireli olarak çağdaş bir eğttim almak,
Türk Hava Kuvvetleri ailesinin
seçkin bir subayı olmak istiyorsanız;
Yeriniz, HAVA HARP OKULU '.
HAVA HARP OKULU
"yüksekleri hedefleyin"
Adrts : Hava Harp Okulu
Kayıt Kabul Komisyon Bajkanlığı
34807, Ye$ityurt • tstanbul
Tel: (9) - (1) - 573 23 20
Fax: [9) -{!)- 573 63 80
Antalyave Sansür
Antalya Film Festivali öncesinde, gazetelerde, her ytl ol-
duğu gibi geçmiş yılların bir dökümü yapıkJı. Yirmi yılda ödül-
teri kimler kazandı, jüriterde kimler vardı vs.. Okurların mut-
laka ilgisini çekmiş, merak duygulannı gtcıklamış olmalı. Tüm
tarihinde Antalya Film Festivali tki kez yapilamamış. 1979 ve
1980 yıllarında. Genellikle festivalin eyiül ayında gerçekteş-
tirildigi düşünülürse, 1980de niçin yapılamadığı kolayca an-
laşılıyor: 12 Eylül..
Peki ya 1979'da?
Bir avuç insanın dışında pek az okur biliyor bu olayı. İşte
bu bir avuç insandan biri de benim.
Olağanüstü bir Akdeniz eylülü. Festival konuklan ve dü-
zenleyicilerı olarak Konyaaltı tesislerinde kalıyoruz. Bütün ge-
ce hafif dalga sesienyle uyuyup sabahları hopartorden usutea
yükselen Zamphir'in panflütüyle uyanıyoruz.
Çoğunluğunu Kültür Bakanlığı'na bağlı olarak yeni kurdu-
ğumuz lstanbul Film Yapım ve Gösterim Merkezi görevlisi
genç insanlann oluşturduğu düzenleyiciter sessiz, an gibi ça-
hşıyorlar: Hülya Uçansu, Aliye Turagay, Gülay Eriş, Lj^la
Özalp, Salih Ecer. Aralarında Emre Kongar, Mahmut Tali On-
gören, Süreyya Duru gibi ünlü isimlerin bulunduğu jüri, ha-
zırlık toplantılarını yapıyor büyük bir ağacın altında, buzlu li-
monata içerek.
Her şey, geceleri kumsalda söylenen bir aşk şarkısı gibi
uyumlu, güzel akıp gidiyor.
Ve bir haber, bu güzelim atmosferî tuzla buz ediyor. San-
sür, yarışmaya katılan üç filmi yasaklamış. Biri, senaryosu-
nu benim yazdığtm Ömer Kavur'un 1Umj: Yusut ile Kenan.
Öteki Yavuz Özkan'ın filmi: Demir Yol. Üçüncüsü ise genç
bir yönetmenin ilk filmi.
Hava birden kararıyor. Fırtına öncesi gibi. Uyumun yerini
panık alıyor, sevginin yerini öfke. Her kafadan bir ses çıkıyor.
Herkes kızgın, sinirli. Başkan Tongüç'un da katıldığı protes-
to toplantıları yapılıyor. Bir tatsızlıktır gidiyor. Sansür kararı
en çok beni ve Vecdi Sayar'ı sarsıyor. Filmlerle ilgimizden
ötürü değil. Başta Ecevit iktidarı var. Ve Sayar'la ben, Kültür
Bakanlığı'nın sinema danışmanlarıyız. Bütün atanlara oldu-
ğu gibi sinema alanına da özgürlük getirmesıni beklediği-
miz bir yönetim, sansür karşısında çaresiz, etkisiz.
Bir öğleden sonrayı hatırtıyorum Herkes diken üstünde An-
kara'dan gelecek haberleri beklerken hoparlörden bir anons:
"Ömer Kavur! Telefon! Ankara'dan aranıyorsunuz.." Hep bir-
likte telefonun bulunduğu odaya doluşuyoruz. Santral me-
muru ahizeyi Ömer Kavur'a uzatıyor: "Sansür Heyeti
Başkanı" diyor. Kulak kesiliyoruz. Ömer heyecanlı, ahizeyi
alıyor: "Evet efendim. Az duyu-
yorum. Evet. Ben Ömer Kavur
efendim..." diye bağınyor. Bir
süre dinliyor, yüzü kararıyor.
Bizde heyecan ve merak son
kertede. "Anladım efendim..."
diye bağınyor Ömer, "Eşşoğlu-
eşşek etendim! Ananı avradını
efendim! Tamam efendim..."
Hepimiz dehşete kapılıyoruz.
Sansür Heyeti Başkanı'na küf-
reden bir yönetmen. Ömer te-
lefonu sert bir btçimde ka-
patıyor.
Çevresini alıyoruz. "Yahu ne
yaptın öyle? Adama, yüzüne
karşı küfrettin..." Ömer şaşkın,
bakıyor. "Anlamadım" diyor,
"Sansür filmden bazı küfürlü
cümleleri çıkarmamı istiyor.
Onlan tekrarlattılar..."
Yanlışlıktan doğan bu mizah,
havayı değiştırmeye yetmiyor
elbette. Ecevit iktidarının etki-
leyemediği sansür kararlı.
Ömer Kavur ve Yavuz Özkar^
ın filmlerini reddediyor. Ama
bizler de kararlıyız. CHP'Iİ Be-
lediye Başkanı Selahattin Ton-
guç, Ecevit sempatizanı jün
üyeleri, biz Küttür Bakanlığı gö
revlileri, baskıya boyun eğmi
yoruz. Önce protestolar, sonri
da festivali yapmama kararı.
Böytece 1930'tu yıllardan tx
ri bir türlü kaldırılamayan sar
sür, bir güzel sanat olayının di
ha içine ediyor. 1979 Antaly
Filmieri yasaklanan Ömer K
vur ve Yavuz Özkan, yapıtam
yan bir festival.
Ve 1991 Antalya Film Fes
vali. Sonuçlar açıklandı. Örr
Kavur'un yeni filmi birinci,'
vuz Özkan'ın filmi ikinci. He
miz seviniyoruz. Onlar röva
on iki yıl sonra aUJılar. Ama
nema sanatı alamadı. San<
den, tüm iyileştirmelere ı
men tam anlamıyla kurtulr
değiliz.
"Demokratikleşme"nin t
demin birinci sırasında ye
dığını gördüğümüz şu güı
de bir küçük soru: "Artık
senin savunmadığı, çağ
zırva bir sansür uygulam
tümüyle ortadan kaldıı
gerçekten bu kadar zor r