22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 KASIM 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/9 SİNEMA Ali Fııat Uzkınay Sokağı • Költur Servisi — Türk sineması ve Kurtuluş Savaşı belgesellerinin yaratıcısı Ali Fuat Uzkınay'ın adı dün düzenlenen bir törenle Beyoğlu Belediyesi tarafından Yeşilçam'daki Hava Sokağı'na verildi. Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan, sinema emekçileri ve sinema sanatçılan Tank Ersoy'la Necmettin Çobanoğlu'nun katıldığı törende pek çok sinema sanatçısırun yer almaması eleştirildi. Sinema Emekçileri Derneği Başkanı Mengü Yegin, "Türk sinema günü olan 14 kasımda sinema sanatçüannın aramızda bulunmamasını protesto ediyorum. Aynca 28. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ni de protesto ediyorum. Bu yılki festivale bir tek sinema emekçisi çağnlmadı. îstanbul dükalığının devamı gibi bir tür 'film dukalığV var" dedi. Ali Fuat Uzkınay'ın adını taşıyan levhayı Hava Sokağı'na çakan Beyoğlu Belediye Başkanı Hüseyin Aslan ise "Türk sineması günu " olarak kabul edilen 14 kasımın Uçuncüsünu kutladıklarını dile getırerek "Biz sinemacı dostlarımıza bu sokağa ilk Türk film yönetmeni olarak kabul edilen Fuat Uzkınay adını koyacağımıza söz vermiştik. Bunu yaptık" dedi. SERGİ Batik pano sergisi I Költür Servisi — Bedia Çolak'ın Batik Pano Sergisi, bugun Türkiye Vakıflar Bankası Taksim Sanat Galerisi'nde açılıyor. Sergi, 15 gun sureyle açık kalacak. 1956 yılında îstanbul Devlet Guzel Sanatlar Akademisi İç Mimarı Yuksek Bölümu'nu bıteren Bedıa Çolak, 1956-61 yılları arasında Munih'te iç mimar olarak çalıştı. 196O'lı yıllardan bu yana çeşitli yerlerin dekorasyonunu yapan sanatçı, iç mûnariye bağlı tasarım ve uygulama çahşmalannın gereği, teknoloji, malzeme ve eleman beraberliğını sağlamaktan uzak, sıkıntısız, hatta bağımsız kalarak bir anlamda ozgur ve salt sanata duyduğu sevgi ve ilgisinin gucü ıle, kendi yaşama sevincini duygu ve düşüncelerıni anlatabilmek için, batiği bırikımlennin sözcusü olarak seçmiş. ÖDÜL Atatürk Müzesi restorasyonu • Kültür Servisi — Atatürk Müzesi'nin yeniden düzenlenerek hizmete açılmasına katkıda bulunan kişi ve kuruluşlara, Îstanbul Buyukşehir Belediyesi Genel Sekreten Tuğrul Erkin tarafından "Onur Belgesi" verildi. 15 Eylul 1989 tarihinde restore çalışmaları ıçın kapatılan ve 450 milyon liraya mal olan Atatürk Müzesi, 1 Temmuz 1991'de yeniden açılmıştı. Îstanbul Buyukşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen'in yurtdışında olması nedeniyle katılamadığı törende ödül verilen kurum ve kunıluşlar: Prof. Dr. Oktay Aslanapa, Prof. Dr. Erol Cihan, Îstanbul Kültür ve Sanat Urunleri A.Ş., Derimod adına Murahhas Üye Hasan Yelmen, Marshall Boya ve Vernik Sanayiı A.Ş., Tanıtım Urunleri Reklamcıhk ve Ticaret Ltd. Şti., Dr. Filiz Çağman, Yük. Mim. llban Öz, Mimar Sinan Üniversitesi Sinema Televizyon Enstitusü, Prof. Hüseyin Gezer, Murşide Evyapan. MÜZİK 'Genç Ifetenekler'de Dikener • Kul'ur Servisi — Yarm saat 19.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda "Genç Yetenekler Serisi" kapsamında Ankara Devlet Konservatuvan'nda dört yıl "Üstün Yetenekli öğrenciler Sınıfmda" öğrenim görmuş Şölen Dikener'in viyolonsel resitali var. Dikener'e piyanosuyla lrem Eğriboz eşlik edecek. Konserlerini Marc Labert 1928 Mirecourt(Fransa) yapımı bir viyolonselle veren Dikener, kazandığı bursla Viyana'da Prof. Kuhne ile Nice"de de Maud ve Paul Tortelier ile çalıştı. Aynı zamanda Nice Devlet Konservatuvan'ndan oda müziği "Perfectionnement" diploması aldı. Vitamin'den açıklama • Kültür Servisi — Ercan Saatçi ve Ufuk Yıldmm'dan oluşan Vitamin topluluğu, dün Mum Bar'da bir toplantı düzenledı. Ikili, geçen ağustos ayında Karnaval sineması ile anlaşarak "Vitamin" adını taşıyan yapımlarını kaset olarak yayımladıklarını aktardı. Söz konusu kasetin büyük ilgi görmesinin ve 1 milyona yakın satmasının, bu turü taklit eden 18 yapımın piyasaya çıkmasına neden olduğu belirtildi. Söz konusu topluluklann, Ufuk ve Ercan'm yaratıcısı olduklan tarzın kötü bir kopyası olmaktan öteye geçemedikleri, kopyacıların ikilinin haklarını çiğnemekte sınır tanımadıklan belirtildi. KARTAL BELEDİYESİ '%0 ;: HASAN ALİ YÜCEL KÜLTÜR MERKEZI UZUSMAHALİL ERGÜN • BERHAN ŞİMŞEK • NUR SÜRER Yön: OGUZHAN TERCAN Muzik: ZULFU LİUANELI Kart.Tİ Hasar Ali Yucel K.M. (353 37 78) 1İ 00-14 00-16 00-18 00-21 00 VEE4T Üyemiz, Basın Şeref Kartı sahibi KÂMİRAN ÇELEBİ 14.11.1991 günu vefat etmiştir. Vefatı camiamızda buyuk uzüntu yaratan Kâmiran Çelebi'nin cenazesi 15.11.1991 Cuma günu ikindi namazını müteakip Teşvikiye Camii'nden alınarak Feriköy Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Kâmiran Çelebi'ye Tann'dan mağfiret aılesıne ve üyelerimize başsağhğı dıleriz. GAZETECİLER CEMÎYETİ SINEMA/ATİLLÂ DORSAY Üstün teknolojiyle çekilen Alev Kapanı'nda izleyiciyangını itfaiyecinin gözüyle görüyor Kavıırucu 'canavar' basroldeAlev M i f M i (Backdraft) / Yönetmen: Ron Howard / Senaryo: Gregory Widen / Görüntü: Mikael Salomon / Müzik: Hans Zimmer / Oyuncular: Kurt Russell, William Baldwin, Robert De Niro, Donald Sutherland, Jennifer Jason Leigh, Scott Glenn, Rebecca dc Mornay, Jason Gedrick / Bir Universal fılmi (Kent, Aüas, Bakırköy 74, Şafak vs.) Prometeus, ateşi tannlardan çalıp in- sanlara getirdiğinde tarihın yazgısını de- ğiştireceğini biliyor muydu? Ateşi, ister karanlık ormanlann bir köşesinde ne pa- hasına olursa olsun ısınmayı denerken bulmuş olsun, isterse mitolojinin anlat- tıkları doğrultusunda 'tannlardan çalmış' olsun, ateş kuşkusuz insanoğlu- nun en önetnli buluşlarından biri oldu. Ona tapmakla ondan korkmak arasın- da gidip gelen davranışlar, uygarhk ta- rihinin yazılmasındaki en ilginç aşama- ları oluşturdu. Yaşamak için gereksinme duyulan, onsuz yapamadığımız ateşin, aynı zamanda kavurucu bir 'canavar* ol- ması, ateşe karşı duygulanmızın zıtlığı- nı açıklamaya yeterli bir temel olgu de- ğil mi? ROB Howard'ın yeni fılmi "Alev Ka- panT'nın en ilginç yanlanndan biri, biz- lere kimi görkemü yangın sahneleri bo- yunca, ateşin ıçinde gizli o canavan sanki somut biçimde göstermesi, duyumsat- ması, dinletmesi... Hepimizin en kork- tuğu şeylerden, en korkunç felaketlerden biri değil mi ateş? Yanan bir yapının pen- cerelerinden fışkıran alevlerin, küçücük bir kibritten tüm bir onnanı yakmaya gi- debilecek bir yangının insanlar üzerin- deki ürkünç etkisi biliniyor. "Felaket sineması" dediğimiz sinema da vaktiyle "Yangın", "Cebennem Kulesi" vb. fılm- lerle bu olaya eğilmişti. "Akv Kapanı"nın özelliği, olayı itfai- yeciler cephesinden ele alması. Bir za- manların tulumbacı takımlanndan beri bizde de ilgi görmüş, toplumun dikka- tini üzerinde tutmuş bir meslek. Ama hangimiz bir itfaiyeci psikolojisinden, oclann gözüyle görulmüş yangmdan ha- berliyiz? Bir "görev" olarak icine dalı- nan alevler, dev bir yapının içinde gizli KALABALIK KADRO — Yonetmenliğini Ron Howard'ın ustlendigi filmde; Kurt Russell, \Villiara Baldwin, Robert De Niro (fotografta), Donald Sutherland, Jennifer Jason Leigh, Scott Glenn, Rebecca de Mornay, Jason Gedrick ve gercek itfaiyecilerden oluşan kalabalık ve zengin bir kadro var. gizli kaynayan ve kapalı kapüann, yıkı- lan duvarlann ardından fışkırarak bir- den sizi de yutup içinde eritebilecek olan bir alev denizi... Mesleklerin belki de en ürküncü, en tehlikelisi, en özveri isteye- ni... "Alev Kapanı", son dönem Amerikan sinemasına özgü cilalı gösterişlilik için- de de olsa, bu mesleğe ve bu adamlara ilginç bir yaklaşun getiriyor. Onlarla bir- likte, üstün bir teknolojinin de yardımıy- Ia, alevlerin ıçine sanki "bizzat" dalıyor, kızgın odalann içinde kalmış çaresiz in- sanları, yaşlılan ve bebekleri kurtarma- ya sıvanıyor, sanki alevden bir deniz için- de siz de kulaç atıyorsunuz. Ve içinizde bir yandan da itfaiyecilik denen nankör mesleğin uygulayıcüanna minnet duygu- lan kımıldamaya başlıyor. "Alev Kapanı", kuşkusuz bir "yangın d kitabı" veya itfaiyecilik mesleğinin so- runlan üzerine bir belgesel değil. Bu yüz- den olaylar klasik melodram kalıplan- na ve günumüz Amerikan sinemasının motiflerine uygun biçimde veriliyor. Iki kardeş arasındaki sevgi/duşmanlık iliş- kileri, "yozlaşmış" bir politikacıyla olan karanlık bağlar, bıraz muğlak ve doyu- rucu olmayan bir "suçlu" ve suç entri- kası... Yangın olayının Hans Zfanmer'in müziği ve yerfi-yersiz 'rölanti'lerle tören- leştirilmesi, görkeme ve yaldıza bulan- ması.. Ne var ki film sonuç olarak kendini ilgiyle izletıyor. Perdeden gelen alevlerin sanki yüzunüzü yaladığını duyumsar gibi oluyorsunuz. Tum final bölumu ise san- ki kıyamet gününü (kutsal kitaplardaki betimlemelerden yola çıkıp ortak bilin- cimize yerleşen kıyamet gününü) anım- satan bir hava yaratıyor. "Felaket fîlmi", melodram ve "yangın belgeseli" arasın- da bir yerlerde gıdıp gelen bu fılm, so- nuç olarak görülmeye değer bir "spectac- le" oluşturuyor. Iş bilenin, fcdıç kuşananın Sinema salonlarımızdan olumlu haberler var. özellikle büyük kentlerimizde salonlann "is sayılan" büyûyor, sinema- ya ilgi artıyor, hasılatlar çoğa- lıyor. Yeni salonlar açılıyor. Îs- tanbul Pendik'te açılan Oscar Sineması'nı öve öve bitiremi- yorlar, yeni "kompieks"lerden söz ediliyor, Ankara'da yeni ve modem bir salon daha şu gün- lerde hizmete giriyor. Ama arada aksi yönde gidiş- Ier de var. tşte Beşiktaş'ta Yu- murcak Sineması. Bu "rnodern- leştirilmiş" güzel salon, bu mev- sim tiyatroya dönüştürüldü. Ve Yasemin YaJcın Tiyatrosu'nun oyunuyla açıldı. Bunda ne var diyebilirsiniz. Salonun sahibi öyle uygun gör- müş. Aynca tiyatro da bir kül- tür olayı değil mi? Bir salon da sinema olmasın da tiyatro ol- sun. Ne çıkar? Ne var ki sorun o denli basit değil. Bu salonun sahibinin, Turk sinemasının "patronu", yuksek düzeyde temsilcisi ünlü zat olduğunu bilmek, işin ren- gini değiştiriyor. Türk sinema- sının salon bulamadığı, filmle- rimizin bu yuzden seyirci önü- ne çıkamadığı ve bunun ulusal düzeyde bir felaket sayıldığı (ki öyledir) bir dönemde, Türk si- nemasının "başı" olan ve dev- letle, bakanhklarla, her türlü "otorite" ile olan ilişkilerde yıl- lardır hep "tek ses" olan bir ki- şi, salonunu nasıl olur da tiyat- ro yapar? Üstelik bu tiyatronun "yüdızı", bu zatın bir yılı aşkın süredir TRTye yapmakta oldu- ğu bir programda tanınmış, se- vilmiş ve popüler olmuş bir sa- natçı ise, bu işe yasal yönden değilse de moral yönden bir kuşku bulaşmaz mı? Sen hem Türk sinemasının baş temsilcisi gibi gözük, hem salonunu sinemaya kapa, hem de TRT'ye yaptığın programda ün kazanan bir oyuncudan, bu işin "kaymaguu yemek" için alelacele yararlan... Evet, tica- ret serbesttir, girişimcilik kut- saldır, iş bilenin kılıç kuşanın- dır, vs vs... Ama bu denli 'iş büenler" de hâlâ Türk sinema- sının başı olmaktan artık vaz- geçsinler lütfen!.. Melek yüzlünün katil ruhu P s i k « p a t (Bad Influence) / Yönetmen: Curtis Hanson / Oyuncular: Rob Lowe, James Spader / Bir Vision International yapımı. 'Seks Yalanlan' ve 'Tntka Çemberi'nin 'melek >üzlü' Ja- mes Spader'ini bu kez bekleyen, bir 'arkadaş tuzağı'dır. Şuphe- li bir barda tamştığı, yüzünde 'seytani' bir gülümseme dolaşan Rob Lowe, ona öncelikle ken- dine güvenmesi, istedikleri için uğraş vermesi gibi olumlu şey- ler telkin eder; oldukça uyuşuk olan genç adama biraz enerji aşılar. Ancak bu 'dosthık', genç adamın içindeki 'kötülüğün' ve de 'psikopat' yanın gitgide or- taya çıkmasıyla beklenmedik yönlere kayar. James Spader dostumuzun oynadığı kahrama- nunız, artık yaşamı için savaşan biri olup çıkmıştır!.. Bir cinayet melodramı... öy- küsü de, anlatımı da pek bir ye- nilik getirmiyor. Yakışıklı bir yüzün ardına sığınmış 'katil rnhlu' insanlara 'OKim Öpücü- gtt'nden sonra bir diğer yakla- şun. denemesi. Filmin senaryo- James Spader su, abartmalardan kaçınmış inandıncı ve belh bir düzey içe- ren bir senaryo. Iki baş ve po- püler oyuncu ise fiziklerine uy- gun rollerde perdeyi dolduru- yorlar. özellikle James Spader'i ızJemek ner zaman oır zevk. Ancak film sonuç olarak pek önemli sayılmaz. Klasik gerilim türlerıne fazlaca yaslanan yapı- sıyla, rahatça izlenebilen, ama izlenmese de olur fdmlerden... 'Çaylak'fılminde, Clint Eastwood ve Charlie Sheen her şeyleri at bir Ikili' oluşturuyorlar Yalnız kovboydan yalnız poliseÇaylak (The Rookie) / Yönetmen: Clint Eastwood / Senaryo: Boaz Yakin, Scott Spiegel / Göruntu: Jack N. Green / Oyuncular: Clint Eastwood, Charlie Sheen, Raul Julia, Sonia Braga, Tom Skerritt, Lara Flynn Boyle / 123 dakika / Bir Malpaso (Warner Bros)(Fitaş,Kent, vs.) PoUsiye filmler, çağdaş top- hımlann westernleridirler. Ame- rikan vvesterninin veya bizim "köy filmleri"mizin çağdaş kentlere yansıyan uzantısıdır onlar... "Kötulük" ve "köttt- ler" hep vardır, hep varola- caktır. Onlar şimdi ırak bir Teksas kasabasmdan çağdaş bir metropole gelmişlerdir. Kaçak- çılık, uyusturucu ticareti, hırsız- hk, soygun, cinayet ve toplukı- yım, hep onlann marifetidir. Hangi nedenlerle olursa olsun... Kötülük artık modern gangster- liğe, kent çetelerine, ölüm orga- nizasyonlanna, teknolojik kı- yun çarklanna dönüşmüştür. Değişen olayuı özü değil, biçi- mi ve tekniğidir. "Yatauz kovboy"lann yerini de dedektifler (çoğu zaman "yalnız dedekuT'ler) almışür. Toplumu ve düzeni korumaya, yasadışılara engel olmaya, "iyl"yi kötüye karşı korumaya savaşırlar. Eski kovboylar ka- dar inatçı, dikbaşlı ve yürekli- dir onlar... Kimi zaman çevre- leri, politikacılar, giderek tüm toplum tarafından anlaşılmasa- lar ve yalnız bırakılsalar da sa- vaşunlannı sürdurürler. Yasadı- şılığa karşı savaşmak, sanki on- lar için tannsal bir görev, gök- yüzünden inmiş bir misyondur. Onlar cangıllaşan ve orman dü- zenine geri dönmek için sanki çığhklar atan çağdaş metropol- lerimizin bekcüeri ve koruyucu- landırlar... CUat Eastwood, son fılmle- riyle artık yönetmen olarak da önemsediğimiz bu ilginç sanat- çı, bu tür filmlere geri dönüyor. Bir kez daha çağdaş polisiyenin en klasik temalarından birini kuUanıyor ve genç Chariie She- en Me her şeyleri zıt bir "ikffli" olustunıyor. Bu kez, Los Ange- les'ta Latin kökenli bir gangste- rin peşine düşüyor ve zor anlar yaşıyor kahramanlannuz. "Çaylak", klasik Amerikan polisiyesinin tüm özelliklerini taşıyor. Büyük kentlerin huznü, gecelerin içinde gizli binbir pis- lik, toplumsal yaşamın ön pla- mnriaici gangsterler, polisin için- deki çekişmeler... Gelişmiş bir toplumun arka bahçesi, karan- lık ve kirli yüzü. Ön planda ise yuksek bir gerilim, aksamayan bir "aksryon", yüzyıldır gelen bir hesaplaşmayı sürdüren yal- nız kovboy-hafiyeler... Ve Clint Eastwood'un abart- masız, kaygan anlatımı, kendin- den emin sineması. Genç yaşta şişmanlamaya başlamış bir CoarHe Sheen'in yanı sıra derin- leşmış yuz çızgileriyle garip bir soyluluk kazanan, klasik bir heykele dönuşen oyuncu East- wood... "ÖriuBcek Kadınıa Öpücügü"ndeki devrimci rolü gibi bir kompozisyonu bir daha bulamayacağını bilen ve yar- dıma rollere kaymakta olan bir Ran) Julia... "Meşum kadın" kompozisyonunu bir kez daha (ve neler görüp geçirmiş olan gözlerimız için bile şaşırtıcı bi- çimde) yineleyen bir Sonia Bra- ga... Velhasıl pek bir yenilik ge- tirmese de türünün ününe yakı- şan ve polisiyenin kolay eskime- yen lezzetini bir kez daha veren bir fılm... Paul Simon G. Afrikada • JOHANNESBURG (AFP) — Amerikalı rock müzisyeni Paul Simon, Güney Afrika'da beş konser verecek. Böylece on yüdır süren resmi sanatçı boykotu da sona ermiş oluyor. Şu sıralar Avustralya'da "Born at the Right Time" başhklı turnesinde bulunan Paul Simon, kendisi Güney Afrika Müzisyenler Birliği'nin (SAMA) davet ettiğini ve vıllar sonra Güney Afrıka'da konserler verecek olmasından mutluluk duyduğunu belirtti. •Japonoa konuşalım mı? 9 • Kültür Servisi — Türkiye ile Japonya arasında son yülarda gelişmekte olan dostluk ve kültürel ilişkiler çerçevesinde, Japonya Başkonsolosluğu'mın girişimi ve bazı kuruluşlann işbırliğiyle 1. Îstanbul Japonca Konuşma Yanşması düzenlenecek. Söz konusu yanşma, yann Saat 10.00'da Atatürk Kültür Merkezi Sinema Salonu'nda yapılacak. Yarışmada birinciye Japonya gidiş- dönüş THY uçak bileti, dereceye girenlere çeşitli öduller ve diğer yanşmacılara da armağanlar verılecek. Undeı^groıında 15 sanatçı • Költar Servisi — Nişantaşı Abdi tpekçi Caddesi'ndeki Underground Sanat Galerisi'nde 15 sanatçıyı bir araya getiren Birleşik Resim Sergisi açıldı. 30 kasıma dek izlenebilecek sergide, Gürdal Duyar, Salih Acar, Marian Kılıçlıoğlu, Leyla Gamsız, Cihat Burak, Avni Arbaş, Mehmet Canköksal, Salih Zeki, Tanm Canm, Hüseyin Baban, Zeynep Sanoğlu, Selim Turan, Fatoş Akagün, Aytüm Kipkuıt ve Emel Say*ın yapıtlan yer alıyor. Valilere plaket • tSTANBUL (AA) — Türk Kültürüne Hizmet Vakfı, eski eserlere sahip çıkarak konınma ve restorasyonlannda üstün çaba gösteren 5 ilin valisine plaket verilmesini kararlaştırdı. UGÜN • Soyleşi Zeki Coşkun, Atılgan Bayar'ın yöneteceği söyleşide, "Turk Romanında Siyasallaşma"dan söz edecek. Taksim Atatürk Kitaplığı Toplantı Salonu'nda saat 16.00'da. • Sergi Ressam Orhan Taylan'ın "Akdeniz Resimleri", bugünden itibaren Levent Sanat Galerisi'nde görülebilir. bugün bilsak 15 KASIM CUMA : 20.00 Bilsak Tiyatro Atölyesi: "tşıe Baş îşte Cövde rşıe Kanaılar" Ya/an Scvim BURAK Görsel Sanat Atöljeleri Mchmcı GULERYUZ yonctımındc (Pcr - Cum) BİLSAK FINDIKLI Cafe-Bar-Restaurant Re/.er>asyon: 152 3868-1520130 Cafe-Foyer-Bar(Ginş) 1200-00.30 ArricanCafe-Bar(5.Kat) Pa/artcsilcn oğrcncıgunu Çiirş -Pcrş. Erkin KORAY Cuma-Cumıs. Pani bilsak, sıraselvıler cad., ^oğancı sok. 7 cıhangır 43 28 79-99 *Çaylak"ta, birbirieriyle anlaşamayan iki polıs CharlJe Skeeı ve Clint Eastwood, Latin kökenli bir gangsterin peşine duşuyorlar. REKLAM AJANSINA Basın ilanları konusunda deneyimlı bayan MÜŞTERİ TEMSİLCİLER! aranıyor. 151 41 55- 151 00 44 Banş imparatorluğunun başJangıcı, biz banşı kendi içimizde taşırsak orada oluşur. N|l M K Evrensd Yaşam e.V. 10/4 87 VVûrzburg, .Posrf 5643GERMANY 06538 no.lu san basın kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. SEVİNÇ YEŞÎLTAŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle