Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 75 KASIM 1991
Prof. Dr. HAMTT FIŞEK
Boğaziçi Üniversiîesi
21. Yözyılda
Üniversitelerimiz8-9 Kasım 1991 tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi'nde, üni-
versıtenın Mezunlar Derneği tarafmdan "2000'li Yıllarda Yük-
seköğretim ve Boğaziçi Ünıversitesi" konulu bir sempozyum
düzenlendı. Üniversiteye bu çok onemli katkıları için mezunlar
derneğıne teşekkür etmek ve doğal olarak kısıtlı bir çevreye
hitap eden sempozyumdan bazı konuları kamuoyuna yan-
sıtmak ıstiyorum.
Sempozyumda 2000'li yıllara bakmaya çalışırken doğal ola-
rak bugüne ve yakın geçmişteki gelişmelere oldukça ayrın-
tılı bakıldı. Ben sadece bildirilerde sunulan bazı temel veri-
leri aktarmakla yetıneceğım.
1981 tarıhınde 3200 cıvarmda olan öğrenci sayısı 1990'da
9400 mertebesıne erişmiş. Aynı donemde ise öğretim üyesi
sayısı 150 civarından 212 gıbı bir sayıya varmış. Genel ola-
rak 1981'de bir öğretim üyesine 15 öğrenci düşerken, 1990'da
bir öğretim üyesine 31 öğrenci düşüyor. (Bu sayıyı yorum-
larken her dönem bir öğrencinin altı yedı ders aldığını, bir
öğretim üyesinin ıse iki üç ders verdiğinı hatırlamak gere-
kir.) Bu dengesiz büyüme bazı birımlerde çok daha çarpıcı.
Örneğin öğrenci sayılarında en büyük artışı gösteren Fen-
Edebıyat Fakültesi'nde on yıllık sürede öğretim üyesi sayısı
66dan ancak 71 'e büyüyebilmış. llginç bir şekilde Boğaziçi
Üniversıtesı'ne en benzer üniversite olarak düşünülebılecek
olan Ortadoğu Teknık Üniversitesı'ne bakıldığında bu denli
dengesiz bir büyüme gorülmuyor.
Bu dönem ıçinde öğrenci başına yapılan carı harcamalar
ise üçte bir azalmış, sayılar şöyie 1971 yılında öğrenci başı-
na yapılan yaklaşık 27.000 liralık harcama baz alınıp 100 ka-
bul edılirse 1981'de enflasyona göre düzeltılmış harcamalar
62 değennde; 1990'da ise 20 değerinde ya da 1971 yılı Türk
Lırası ıle ifade edildığinde beş bin küsur lira. Bu gelişmele-
rın sonuçları bazen çok acı şekillerde sempozyumda anla-
tıldı, ancak sonuçların
"Eğereğitim kalitesi
düşüyorsa bundan
öğretim üyeleri
sorumludur, derslerini
ne olabileceğı o kadar
açık ki ben burada da-
ha fazla bir şey aktar-
maya gerek görmüyo-
rum. Hoca başına dü-
sen öğrenci sayısını . - . . . . . . . , ,,
iki mishne cıkartır, öğ- doğju durust versınler"
rencı başına yapılan türü SOrumsUZ ve SeVİyeSİZ
harcamaian üçte bin- yaklasımlarla biryere
ne ındırırsenız egıtı- ' . • . . . ' .
min kaiitesine ne oia- varılması ımkansızdır.
bilir ki? __
Bu noktada diyebilirsiniz ki demek Boğaziçi Üniversitesi
1
nın dertlerı varmış, eğitim kalitesi düşüyormuş, iyi, ama bi-
ze ne? Korkarım olayın herkesi ilgilendırmesi gerekiyor. Üni-
versite giriş sınavında öğrenci adayları gırmek istedikleri bö-
lümlere göre altı farklı puan türüne göre sıralanıyor. Yeni baş-
ladığımız 1991-1992 ders yılında üniversite giriş sınavında her
puan türünde en yüksek puanları alan 100'er öğrencinin, yani
toplam 600 en başarıh öğrencinin 378'i Boğaziçi Üniversite-
sı'ni tercih etmistir.
Geleceğın Türkiyesi için yetıştırilmiş insan gücünün öne-
mı yöneticı kadroların yetiştirilmesinin önemi, herhalde tar-
tışma gerektirmez.
Boğaziçi Unıversıtesınde bugünkü duruma neden ve na-
sıl gelinmıştir, bu durumdan nasıl çıkılabilir? Bu soruların üze-
rınde durulması, hastalığın doğru teşhisı, sorumluların ka-
muoyuna hesap vermeleri gereklidir. "Eğer eğitim kalitesi dü-
şüyorsa, bundan öğretim üyeleri sorumludur, derslerini doğru
dürüst versinler" türü sorumsuz ve seviyesiz yaklasımlarla
bir yere varılması imkânsızdır ve kimsenm konuyu polemik
malzemesine dönüştürmeye hakkı yoktur. Çünkü konu ülke-
mizin, ulusumuzun geleceğidir.
1991 Genel Seçfanleri ve
Sonuçlarımıt Degerlendirilmesi
Seçim sonuçlannın en belirgin ve tartışılamayacak iki sonucu vardır.
Bunlardan birincisi AN AP'ın tek başına iktidar olma durumundan
uzaklaştınlmış olması, ikincisi ise seçmenin 12 Eylül yönetiminin aldığı
kararlan, yani parti kapamak, siyasi yasaklar, vetolama gibi hususlan
reddetmiş ve bu devri kapatmış olmasıdır.
MUHSİN BATUR EskiHava Kuvvetleri Komutanı ve Senatör
* ERKEN SEÇtM KARARI: Genel seçim-
ler normal olarak 1992 yılında gerçekleşecek-
ti. 1989 yerel seçimlerinde ANAP üçüncü
parti konumuna düştükten sonra SHP ve
DYP devamh olarak erken genel seçime gidil-
mesini istediler. Seçim karan ise Meclis'te
büyük çoğunluğu olan ANAP istemedikçe
gerçekleşemezdi ve ANAP da erken seçime
gitme gereğıni duymuyordu. Ama sonra
ANAP birdenbire erken seçim karan aldı.
* Acaba ANAP niçin bu karan aldı? Elbette
çeşitli sebepleri var... Görebildiklenmizi saya-
lım... ANAP; 8 yıldır iktidardaydı, faydalı
hizmetler ve bazı eskimiş saplantılan yıkarak
bilhassa ekonomik alanda büyük değjşiklikler
yapmıştı. Ancak, yürüttüğü ve angaje olarak
degiştiremediği ekonomik düzen tıkanma
noktasına gelmişti. Bütün iddialı tutumuna
karşın enflasyon ve hayat pahalılığı konusun-
da iyiliğe gidiş görülememış ve bu gidişle 1992
yılında ekonominin daha büyük çıkmazlara
gireceği ANAP yöneticileri tarafından da gö-
rülmüştür.
ANAP iktidan katılımcı demokrasiye ola-
nak sağlayacak anayasa değişikliklerine taraf-
tar görülmemiş, hatta yasaklı politikacılann
haklanna kavuşması tartışmalannda ve hal-
koylamasında aleyhte kampanya yürütmüş ve
bu sebeple 12 Eylül rejiminin mirasçısı konu-
muna düşmüş ve küçümsenemeyecek halk
kitlelerinde parti aleyhine bir havanın doğma-
sına sebep olmuştur.
Dış politika da; başbakan, Dışişleri ve bazı
konularda Genelkurmay atlanarak konular
cumhurbaşkanı tarafından kişisel olarak yü-
rütülmüş ve sonuçlannın hatalı olduğu görül-
müştür. (örneğin Körfez savaşındaki v<
sonrasındakı tutumumuz) Kıbns, Jürk-
Yunan, Türk-Irak ve Türkiye-Avrupa ilışkile-
rinde sorunlar ağırlaşmıştır.
Osmanlı Imparatorluğu döneminde yüzyıl-
larca alışılagelen, ama demokratik cumhuri-
yetle bağdaşmayan hanedan tutum ve sözcüğü
yeniden türemiş ve halkın büyük çoğunluğu
tarafından yadırganarak aynı eleştirilere yol
açmıştır.
ANAP'ın son kongresinde genel başkan ve
dolayısı ile başbakan değişmiş, başbakanın ve
partinin vereceği yeni imajdan yararlanarak
erken seçimin partiye yararlı olacağı kanısına
vanlmıştır.
Siyasi partiler
* Siyasi partiler parlamenter demokratik reji-
min vazgeçilmez unsurudur ve bu rejimle
yönetilen ülkelerde çeşitli düşünce odaklan-
nm Meclis'te temsili istenilen bir husustur.
Ancak siyasi partilerin kurulmasının mevcut
anayasamızda bir smırlaması vardır ve anaya-
sa değişmedikçe;
- Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bü-
tünlüğüne
- İnsan haklanna
- Millet egemenliğine
- Demokratik velaik cumhuriyet ilkelerine
- Sınıf veya zürnre egemenliğine
- Herhangi bir tür diktatörîüğü savunmayı
ve yerleştirmeyi hedef alan veya sıraladığımız
şartlara karşıt siyasi parti kurulamaz.
Seçim sistemi
1983 yılından bu yana seçim yasası 11 defa
değışiklığe uğramışür. Sistemin amacı en çok
oy alan partiye avantaj sağlamak ve koalis-
yonsuz bir sonucu sağlamaktı. 1983'ten beri
geçirdiğimiz 3 genel seçim sonuçlan değerlen-
dirildiğinde bu seçim sisteminin ülke şart ve
cıkarlanna uygun olmadığını söylemek müm-
kündür. Seçim yasası başlıca dört özelliğe
sahiptir, bunlar: ülke genelinde baraj (%10).
bölge barajı (%20-%25), kontenjan ve tercihli
oy.
Çok küçük düşünce ve çıkar gruplarının
Meclis'e girip, Meclis aritmetiğinde ve hükü-
met teşkılinde anahtar parti veya partiler
konumu yaratılması için ülke çapında bir ba-
raj yüzdesi kurulabılir. Fakat %10'luk bir
baraj çok yüksektir. örneğin 29 milyon seç-
men olduğu dikkate alınıp iki partinin %9 oy
alarak elimine olduğu bu sistemde daha ilk
aşamada 5.4 milyon oy heba olmaktadır. En
somut örnek DSP'nin durumudur. Eğer bu
parti binde 75 daha oy alsaydı partinin 2.5
milyon oyu yanacak ve Meclis'e temsilci soka-
mayacaktı. Bölge barajı.ise daha olumsuz
sonuçlar yaratmaktadır. Örneğin %25 baraj
uygulaması bir seçim bölgesinde 3 parti sıra-
sıyla %24-%24-%24 oyla toplam %72 oy
alsalar bu oylann hepsi yanmakta, % 25 bu-
lan parti bütün milletvekillerini kazanabil-
mektedir. Kontenjan ise binnci olan partiye
hak etmediği bir milletvekilliği kazandırmak-
tadır. Tercihli oy sistemi ise sıralamayı deöş-
tirmekle yetinmekten ziyade maddi olanaklan
olan kişiye milletvekilliğini sağlamaktadır.
Düşüncemiz, yeni Meclis'te değiştirilecek se-
çim yasasında ülke barajının foS'e duşürülmesi,
yerel barajı, kontenjan adaylığı ve tercihli oy
sisteminin kaldınlması şeklindedir.
Seçim sonuçlan
* Seçim sonuçlannın en belirgin ve tartışıla-
mayacak iki sonucu vardır. Bunlardan birin-
cisi ANAP'ın tek başına iktidar olma
durumundan uzaklaştınlmış olması, ikincisi
ise seçmenin 12 Eylül yönetiminin aldığı ka-
rarlan, yani parti kapamak, siyasi yasaklar,
vetolama gibi hususlan reddetmiş ve bu devri
kapatmış olmasıdır.
* Seçmen iradesinin bilınçli olarak bir parti-
yi tek başına iktidar yapmak istemediğı. bazı
siyasilerimiz ve düşünürlerimiz tarafından ile-
ri sürülmektedir. Ben bu görüşe katılamıyo-
rum. Çünkü bu sonucun planlı bir şekilde
gerçekleştirilmesi için milyonlarca seçmenin
birbiri ile iletişim kurarak bu karan almalan
ve hatta hangi partiye ne oranda oy verecekle-
rini kararlaştırmalan gerekir ki bu da
mümkün değildir.
* Şimdiki bozuk seçim sistemi ile bir parti
%31 oy oranı ile tek başına iktidar olabilirdi,
örneğin DYP %4 daha fazla oy alsaydı ve>a
varsayahm sol birleşik olsaydı %31 ile iktidar
olurdu, ama seçmenin %69'unun karşıt oldu-
ğu bir iktidar başarı sağlayamaması bir yana
genel seçimin sonuçlandığı günün ertesinde
\ ıllardan beri kısır tartışmalara sebep olan du-
rum devam edegelecektı. O halde seçim sonuç-
lannı ülke yaranna olmuştur diye değerlendi-
rebiliriz. Şimdi önümüzde yeni bir devir
açılmaktadır... Koalisyon veya koalisyonlar
veya dışandan destekli azınhk hükümetleri.
Hepsi denenmeye değer ve alışmamız gereken
durumlardır.
Partilerin durumu ve geleceği
* DYP: Kendisini Demokrat Parti'nin devamı
olarak lanse eden bu partimiz, askeri müdaha-
leler olmasaydı şimdi 46 yaşında olacaktı.
Adalet Partisi ve DYP son zamanlara kadar
bir lider partisiydi. Şimdi lider ve ekip partisi
konumuna girmiştir. Parti; yetenekli ve dene-
yimli, yetenekli fakat deneyimsiz isimleri
bünyesinde toplamıştır, yenj deyimle vitrini
genelde iyidir. Lideri ise; değişen dünya ve ül-
ke koşullan paralelinde büyük değişiklik
göstermiş ve âdeta orta solun önemli slogan v«
görüşlerine, katılımcı demokrasiye, anayasa
değişikliğine. sendikal haklann kapsamının
genişletilmesine (örneğin memurlara sendika
kurma hakkı gibi), partiler arası diyalog ve uz-
laşmaya sahip çıkar hale gelmiştir.
Bu noktada kişisel bir görüşümü açıklamak
istiyonım. Eğer DYP'nin sayın lideri bugünkü
görüşlerini ve tutumunu 1970'li yıllann başın-
da gösterebilseydi 12 Mart 1971 muhtırasi
olayı ve müdahalesı vuku bulmazdı.
* ANAP: Bu partimiz dünyada eşine rast-
lanmamış bir şekilde kuruldu. Amaç: 12
Eylülün yarattığı boşluk ve yasaklardan ya-
rarlanarak dört görüşü, yani Adalet Partili
CHP'li, Milli Selamet Partili ve Milliyetçi Ha-
reket Partili tandanshlann tümünü bir çatı
altında birleştirmekti ve bu amaç gerçekleşti
ve partı ilk genel seçimler sonucunda tek başı-
na iktidara geldi. Böyle bir durumun eşyanın
tabiatına aykın olduğunu, bu partinin uzun
ömürlü olmayacağını ve dağılacağını bazı si-
yaset bilimcilerimiz ileri sürdüler, ama bu
görüşleri doğru çıkmadı. İktidar olmanın ni-
met ve avantajlanndan faydalanmak ve
köşeyi dönmek partiyi birkaç ufak kopma ha
ricinde bir arada tuttu. Sekiz yıllık yorgunluk,
başansızlık ve bıkkınhğa rağmen seçimlerden'
ikinci büyük parti olarak çıkmayı başardı. Bu
arada yeni genel başkanın tutumu ve seçim
sonrası kadrosunun görüntüsü, parti içi aşın
gruplann büyük ölçüde etkinliklerini kaybet-
tiklerini göstermektedir. Partinin en büyük
avantajı, bazı hatalı tutumlanna rağmen gü-
ven verici genç ve uygar bir lidere sahip olma-
sı, en büyük handikapı ise makro açıdan
bakıldığında felsefe ve program bakımından
DYP ile aralannda büyük fark olmaması ve
bu iki partinin niçin ayn aynı yaşadığı sorusu-
nu akla getirmesidir. Bundan dolayı DYP'nin
önde olduğu bir hükümetin başan göstennesi
halinde, ANAP'ın gelecek genel seçimlerde 4.
veya 5. partı konumuna düşmesi ihtımali var-
dır. Bu takdirde parti varlığının devamının
sebebi hikmeti kalmaz ve DYP ile birleşmesi
düşünülebilir. Tabii bunun aksi de varittir.
DYP'nin başarısızlığı halinde parti genel se-
çimlerde yeniden birinci parti olmaya aday
olabilir.
* SHP: Atatürk'ün kurduğu CHP kapatıl-
masaydı parti bugün 69 yaşında olacaktı. 12
Eylül'den sonra çeşitli değişiklik ve birleşme-
lere uğrayarak bugünkü haline gelen parti
seçimlerde oy kaybına uğrayarak 3. partı ko-
numuna düştü. Neden düştü derseniz sebeple-
ri sayılmakla bitmez... Örneğin; programını ve
HEP sorununu halka iyi anlatamaması ve en
önemlisi CHP'den devraldığı en kötü mirası
reddedememesi, daha açık bir ifade ile parti içi
kavganın halkı bezdirmesi ve siyasi ihtiraslan-
nı frenlemeyen, ama siyasi ve yönetim yete-
nekleri bakımından iyi puan alamamış
insanlann duracaklan yeri bilememesi gibi.
Fakat sıralamaya çahştığım ve uzatmamak
için sıralamadığım hususlar esasında ikinci
önem sırasını taşıyan sebepler. Bana göre esas
sebep bugünkü anayasamız. Çünkü anayasa-
mızda mevcut kısıtlama ve yasaklamalarla bir
sosyal demokrat parti ancak ismen kurulabi-
lir, fakat gelişemez. Nedeni ise çok açık...
Sosyal demokrat veya demokratik sol partile-
rin belirli bir tabanı olması gerekiyor. Bu
tabanı. işçi sendikalan, deraekler, üniversite-
ler, kooperatiflerden oluşur. Halbuki anaya-
samız bu saydığımız kesimlerin siyasetle
uğraşmalannı yasaklamıştır. Bu yasaklar ana-
yasa değişikliği ortadan kalkar ve SHP bu
kesimlerle başanlı bir işbirliği gerçekleştirebi-
lirse geleceğe ümitle bakabilen ve iktidan
amaçlayan bir parti konumuna girebilir.
* RP : Bazı düşünür ve yazarlanmız parti-
nin bu seçimde aldığı sonuçlan küçümsüyor-
lar veya üç partinin seçim ittifakının tabii bir
sonucu olarak görüyorlar. Ben bu görüşleri
katılamıyorum. Sekiz yıl Meclis'e temsilci so-
kamamış, dolayısı ile televizyon. radyo ve
hatta basından seçim propaganda dönemint
kadar istıfade edememiş bu partiye mensup
veya taraftar insanlann, kendi açılanndan bü-
yük ve başanlı bir örgütlenme ve nereder
bulunduğunu bilmedigim büyük maddi ola-
naklarla büyük bir propaganda, diğer partile-
re nazaran çok değişik bu programla halkın
önüne çıkmışlar ve hiç küçümsenmeyecek
%17'lik bir oy oranına ulaşmışlardır. Pekiş-
miş bir tabana sahip parti, seçim ittifakının
bozulmaması halinde gelecek seçimlerde 3.
parti konumuna rahathkla ulaşabilir.
* DSP: Tipik bir lider partisidir. Partinin
gücü örgütten ziyade liderın karizmatik yapı-
sına ve halka verdiği mesajlara dayanmakta-
dır. Esas rakibi SHP'dir. SHP'nin yumuşak ve
özverili tavnna karşın Sayın Ecevit'in sert ve
kırıcı çıkışlannın (haklı noktalan olmakla be-
raber) aynı tabana dayalı CHP'lileri üzdüğü
bir gerçektir. Anayasa değişikliği gerçekleşir
ve katılımcı demokratik sistem şartlannda ta-
bana verebileceği mesajlar karşıhk görür ve
bundan sonraki seçimlerde parti oy oranını
arttınrsa siyasi hayattaki yeri sağlamlaşır.
Aksi halde gittikçe bilinçlenen halk iki sol par-
tiyi tabanda büyük olarun lehine birleştirir ve
DSP siyasi hayattan çekilir.
Eğer yukanda yaptığımız değerlendirmeler
ve varsayımlar doğru çıkarsa bana göre ülke
siyasi hayatında 3 parti yeterlidir. Bunlar or-
tamm sağı ve solundakiiki parti ile kendine
özgü bir Refah Partisi'dir.
Şu anda ise herkesin demesek de çok büyük
bir halk çoğunluğunun en büyük arzusu; yu-
muşak bir siyasi ortam ve sağlam temellere
dayalı bir koalisyonla ülkenın sorunlannın bir
çırpıda çözülmesi değil, ama sorunlann çözü-
müne doğru gıdildiğini görmek ve rahatla-
maktır.
Bu arada gerekli anayasa. partiler ve seçim
yasalannda gerekli değişiklikler yapıldıktan
sonra koalisyon veya koalisyonlar veya dışar-
dan destekli hükümetler yeterli başanyı göste-
remezlerse, 1994 yılında yerel ve genel'
seçimleri birleştirerek yeni bir seçime gitmek
bize göre bir çıkar yol olarak gözükmektedir. ı
O P E L V E C T R A
FRANSA, ÎTALYA, İSPANYA
T Ü R K İ Y E ' D E Ü R E T İ L D İ
OPELVECTRA. Bir başka otomobil değil.
Bambaşka bir dünyadır.
Opel Vectra. Almanya'da doğdu. Türkiye'de
üretiliyor... Dünyanın en zor beğenen
sürücülerinin isteklerini karşılamak için.
Çünkü burada, Türkiye'de üretilen Vectra
Avrupa ülkelerine Türkiye'den ihraç ediliyor.
Opel bayinize gelin, bu uluslararası başanyı
keşfedin: Güç, dizayn, kalite ve konfor... Tüm bu
üstünlükler GM'in yurtçapındaki yedek parça ve
servis ağıyla ulaşıyor size.
Opel bayinize gelin,
bu uluslararası
başarıyı görün.