22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OUMHURİYET/16 15 KASIM 1991 HAVA DURUMU TÜRKIYE'OE BU6ÜN Çevre Bakanlığı Meteorotoji lş- İvi Genel MûdûrtûOû'nden alman Mgiye göre yuıdun kuzeybaö ke- simteri paıçah butatiu, Marmara fe yurtun içvedojjutesmtensa- b^n saaOeıinöe slsü geçecek HA- VA SKAKUĞI: Btra2 artacak RÛZĞÂR: Gûney ve baö yönler- den hafit, arasıra orta kuvvette esecflk. Derâzterde, Atatertföe y*- <tave tarayel, Karadenc'üe kıbte vetaB^ştenieden,Ege ve Marma- raftta kıbte ve todostan saatte K)-21öeniz mü htöa esecek. V » ç o ç RüzgâKgûneyvedoöuyön- tertiedhafit, arasraorta kuvvette esecek.Göt toii galı olacak Bıtb Bokı Bura Çmfctoie Çorum DanH A W13°Dıyrt«la A W 8°M««S» S 17° T°Blnı» S 17° 9°KJtane A 21° 9°Erânc*ı S W (PJfcran A 17» 9°Etamm S 8°-8°Mu6& S 12° #> Estoşehır S W 3°kb$ S 19° «»SaajnHp A 20° 8°tajd> A 24° 15° Graun B 18° 11° Ortu 8 16° PHattâr S 17° F S m u n A23°Wlsparta A 19° 9 ° » 1 S 21° <f Ittnbui S 18° 1(T Sinop S 18° 3°bn«r A21°W*Sıvss S 18° 3 ° K M S KP-6° W>ni»û S 19° 3°Kasömonu S 18» 4»'htejn B 18° «°KJ»S«I S 18° 2°lncai S 19° 7°lwla™« S 16° 7°U$ak S «° 9°Konya S W 5°Van B «° 3°Ku«iy3 A D A 19° PkMıtya S K J Helsınkı ^ § ^ Lenıngrad Moskava , buejou A-wk WX*JÖU frguneşl K-kariı S-Mi V-^murtu Tebrız DUNYA'OA BUGUN Bom Brttal Ctmm Duba Fnrtdurt fttt* Kopanhag Y 8° AJ3» A20° A31« B W° A 29° Y 13» Y 6° Y 9° Y 8° Y S» Y 10° A 2*> A 31° A 30° Y 6° A 23° Y P AZ#> Y 8° Y 9» A 2S° ü»dn Y T Y 9° B 13» Y W MMh Nw Vartı Osto Pjns Scfyt 5 Y 4° Y 9° Y B= A3O° Y «° B 8° A 23° IX Am — Inut Y 7° Y 9° VJyna Y 11° WMNnQion 22ı* Y KP BULMACA 1 2 3 4 7 8 9 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Lahor şalına ben- zer biçimde dokun- muş, genellikle düz renk yünlü kumaş. 2/ Ağır, sert ve siyah renkli bir tahta... Bir cetvel türü. 3/ Eye- rin ön ve arkasında- ki çıkıntüı bölüm... Dağ sırtj. 4/ Iskan- dinav mitolojisinde, Wotan da denilen savaş tannsı... Al ile lar arası bir at to- nu. 5/ Bir seyi yap- mayı önceden isteyip düşünme... Temeli taklide dayanan sözsüz oyun. 6/ Elma, annut, ayva gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü. 7/ Akım şiddeti birimi kiloamperin simgesi... Ban dillerde, ad ve eylem çekimlerinde iki kişi ya da nesneyi göstermek için kullanılan lekil ve ço- gyldan farkh nicelik. 8/ Genellikle dondurmaıun yaıundayenilen bir tür biskttvi. 9/ Boğa güreşçisi... Bir hay- van. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Kısa ve öriü söz. II Hattaüar tarafından kullarulan kalınca v« yan mat bir kâğıt tüni... Afrika'da yetişen ve tahtası maran- eozlukta kullarulan bir ağaç. 3/ Dipnot... Rütbesiz asker. 4/ ögütülmüş tahıl... Atasözü gibi kullanüan beyit ya da dize. 5/ Satrançta özel bir hareket... Barbun^ya benzer bir bahk. 6/ Yi- yecek, besin... Bir koyun girişinde ileri doğru uzanmış olan ve bir denizkulagını denizden ayıran kıyı şcridi. 7/ Yurdumuzun bir bölümüne verilen ad. 8/ Üstten sağa doğru e|ik olan basım harft... Bir nota. 9/ Kuran'da bir sure... Pamuktan dokunmuş basma. 60 YIL ONCE Cumhutiyet Kral Alfons'a suçlama 15 KASIM 1931 Sabık Kral Alfons'un mes'uliyeti hakkında tetkikatta bulunan komisyon, sabık Kralın vatan haini ilân edilmesi, tspanya toprağma ayak basmaktan menolunması, idama yahut müebbet kürek cezasına mahkûm edilmesi, bütün emval ve emlâkinin müsadere olunması lâzım geldiği mütaleasmda bulunmuştur. Bugun 100 kadar tevkifat yapılmıştır. Tevkif edilenler arasmda bir çok ytiksek rütbeli zabit te bulunmaktadır. 30 YDL ONCE Cumhuriyet Berlinbuhranı 15 KASIM 1961 Batı Almanya hükümeti bu gece Moskova Bûyük Hans Kroll'un Sovyet Başbakam Kruçefe Berlin buhranı hakkmda yetkisi dışında tekliflerde bulunduğu için geri çağınlınasınm bahis konusu olduğunu belirtmiştir. Dışişleri Bakanlıgı sözcüsü Hans Hille bir basın toplantısında bu konuya temasla, Kroll'un olay hakkında izahat vermek için yann Bonn'a döneceğini ve elçi hakkında bu izahattan sonra karar verecegini anlaırruşur. Kroll'un perşembeye burada bulunması beklenilmekte idi. Başbakan Adenauer elçiye bir an evvel dönmesi hususunda şahsen emir Kroll, geçen perşembe Knıçef tarafından Kremün'e dâvet edilmiş ve aralannda uzun bir göruşme yer almışür. Bu görüşme sırasında Kruçef, elçinin Berlin buhranının ne yolda halledilebilecegi yolundaki fıkirlerini sormuştur. Hille'ye göre Kroll'un verdiği cevaplar, Batı Alman hükümetinin bu konudaki tutumuna uymıyan en az iki teklif ihüva etmektedir. Sovyet Rusyanm Berlin buhrarunın halli için yeni bir plân haarlayıp bunu Batılı devletlere sunduğu yolundaki haberlerin Kruçef - Kroll görüşmesinden do|duğu anlaşılmaktadır. Bonn hariciyesi sözcüsüne göre, Kroll'un yetkki dışında Kruçefe açtığı teklifler şu iki nokta ûzerinde toplanmaktadır: 1- Batı Berlinin statüsünü tesbit eden bir dört devlet anlaşması yapılması ve, 2- Komünist Doğu Almarryanın bu anlaşmaya riayetini . garanti için Sovyet Rusya ile Doğu Alman rejimi, •.arasında mutabakata varması. (Berlin sehri Komünist "Doğu Almanyanın tasarrufundaki topraklarla çevrüidir.) AOKLAMA * • Gazetemizin dünkü sayısının 71 nci sayfasında yer alan, "Büezikçi ÇiftUği Bflkent'e satddı" başhkh haberle ilgüi olarak tstanbul Universitesi Rektörü Prof. Dr. Cem'i Demiroğlu, bir açıklama gönderdi. Açıklama ayne şöyle: 1- Bilkent'e eğitim tesisi yapmak üzere devredilen alan, Gazetenizde yazıldığı gibi Alarko'dan alman alan değildir. Bilkent'e devredilen alan 7 yü önce ahnrnıştır. 2- Gazetenizdeki resimde görünen alan ise Alarko'dan alınan alandır. Satılan alanla hiçbir ilgisi yoktur. 3- öte yandan Bilkent'e devredilen alan münhasıran eğitim alam olarak devredilmiş olup, sonuçta topluma yararlı bir iş yapılmak ûzere kuUanılacaktır. Boylece bu alanın başka maksatlar için kullanılması önlenmiş, betonlaşmaktan kurtulmuştur. 4- Üstelik devredilen bu alanın bir kısmı da fıdanlık olarak Orman Fakultesi'nde kalmışür. Prof. Dr. CEM'i DEMİROGLU Rektör T.C. KARAMAN ASLtYE BtRİNCt HUKUK MAHKEMESt Sayt: 1989/9 T. Mercii Davaa Httseyin Kaya vekilinin davahlar Ahmet Böcü ve Ali Os- man özay aleyhine açtığı istihkak davasının mahkemenûzde yapılan açık yargılaması sırasında Karaman Süleymanbey Hamamı karsısında Öcal Apartmanı'nda ikâma eden davah Ali Osroan öıay'ın çıkartı- lan tebligat ve zabıta kanah ile bütün aramalara ragmen bulunama- dığından, adı geçen davalının dunışma günü olan 18.2.1992 günü mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile terasil eı- tinnesi, aksi halde HUMK'nın 509-510. maddeleri gerefince yargj- lamanın gıyabında yapıhp karar verileceği mesruhaüı davetiyeye kaim olmak Üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 50285 TABTISMA Batıtoplumlannda siyasiiktidarlaruzmanlaşmış mesleki kuruluşlarcaulus adına denetlenmeyiiçlerine sindirmişlerdir. Ve yine bumeslekikuruluşlarla yasave uygulamalarla ilgiliolarak devamh görüş ahş-verişinde bulunmak suretiyle toplumsal gelişmeyi ve sosyalbanşı sağlamışlardır. Demokratik kitle örgütleri Batı Avrupa toplumlannda sanayileşme ile birlikte orta- ya çıkmış olup, belirli aşamalardan geçerek gûnümüz dünyasmda çoğulcu demokratik sistemin vazgeçilmez kurumlanndan biri olmuştur. Sendikalar gibi mesleki kuruluş- lar da birer demokratik kitle örgütieridir. Mesleki kuruluşlann kendi mensuplanna olduğu kadar ulusa dönük çok önemlı gö- revleri de vardır. Çünkü her raestekteki kuruluş uzmanlaşmış olduklan meslek gru- bunu temsil etmektedir. örneğin, Tabipler Odası insan sağlıgını, Veteriner Odası hay- van sağhğmı. Barolar adaleti, Mimarlar Odası çevre güzelliğini, tnşaat Mühendisle- ri Odası yapılaşmayı, Sherbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odalan ekonotniyi, vergi- ciliğı, bütçeyi, milh gelir dağüımını çok iyi bilen kuruluşlardı. Batı toplumlannda si- yasi iktidarlar uzmanlaşmış mesleki kuru- luşlarca ulus aduıa denellenmeyı içlerine BirKarşrt sindirmişlerdir. Ve yine bu mesleki kunı- luşlarla yasa ve uygulamalarla ilgili olarak devamh görüş ahş-verişinde bulunmak su- retiyle toplumsal gehşmeyı ve sosyal banşı sağlamışlardır. Batı ülkelenndeki mesleki kuruluşlar ulus adına politıkalar üreterek kurumlaşrruşlardır. Ülkemizde ise bu sevı- yeye geldiğimizi söylemek mümkün değil- dir. 1982 Anayasası'yla eli-kolu bağlanmış mesleki kuruluşlar bir tarafta, bir görüşün temsilciliğını yaparak benim doğrulanm- dan başka doğru tanımam diyen mesleki kuruluş yöneticileri ve üyeleri diğer tarafta yer almaktadır. Böyle bir yapılanmanın Türk ulusuna, demokrasiye ve meslek men- suplanna hiçbir faydası yoktur. Türkıye Cumhuriyeti'nde demokratik kitle örgütlennin özgürce kurulmasını, ülke sorunlannı hiçbir baskı akında kalmadan çağdaş demokrası kurallan ıçensınde tar- tışma konusu yapmasını siyasilerin içlerine sindırmesı gerektiğine inandığım gibi, bir dünya görüşü adına bu gûzelim kuruluşlan tekeli altma almaya gayret eden bağnazkişi ve gruplan ulus adına kınıyorum. Hastane kapılannda yuzlerce hasunın beklediği bir Tûrkiye'de konuşmayan bir Tabipler Oda- sı, hak aramamn bir maddi külfet olduğu Türkiye'de konuşmayan bir Baro'nun, mi- mari gûzelligin yuk olduğu bir Türkiye'de konuşmayan Mimarlar Odası'nın, %30'- lara varan bütçe açıklannda konuşmayan Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Oda'- lannın varhğjm kabuî edecek ve içine sindi- recek bir meslek mensubu bulmakherhalde çok azdır. Sağduyulu bütün parlamenterlere ve de- mokratik kitle örgütleri yöneticilerine ve üyelenne sesleniyorum. 1990 kasım ayında 34 ülkenin imzalamış olduğu Paris Şartı1 - nın genel esaslan icerisinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratikleşme sürecin- de Türk ulusunun menfaatleri doğrultu- sunda elele vererek çağdaş demokrasinin bütün kurum ve kurallanyla cahşan bir Türkiye yaratıruz. SABRİTÜMER Serbest MıA«sebeci MmliMftşavir/tstanbul Atatürk'ün çevresi öyle tasvir ediliyor ki filmde, insan seyrederken bazen Kafka'nın ruhundan korkuyor: Ya "benden bununasıl apartırsınız" diye cama vurursa! 10 Kasım 1991 sünü TV'de "Metamor- toz" adlı bir fılm gösterildi. Ancak sonu- na yetistim. Bir kısmını görebildim diye çok hayıflandım. Comhuriyefe baktım, "...Ueride öğrencilere cıddı bılgıler verecek onemlı ca- Uşmalardan ılkı" deniyordu. Muhakkak ders, hatta dersler konusu olabilecek bir doküman. Filmi TRT'den bulmaya çalışa- cafiun. Sosyoloji dersleriminbırinde göster- mem şart. En kolayı. işe tersinden başlamak. Hele bir son beş dakıkası var ki filmin, tamamen ibreti âlem. Mustafa Ke- mal'in, cumhuriyeün, bu büyûk mücadele- nin daha bır antitezi göruntülenmemışti. Kafka'nın romamnın başhğının kullanıl- ması da ümit ederim tamamen tesadüfı. "Metamorfbz" tabii sadece değişım demek değil. Yazar alt başuk olarak bıraz da acaip bir Türkçe ile "Bir sürat rekorunun öykü- sü" demiş. Metamorfoz hiç bu deraek değıl. Metamorfoz, yapısal transformasyonun bir özel şekli. Metamorfoz, yapıtun morfo- lojisınin kendi dinamiği ile kendi ötesi, tersi olması demek. Kafka'nın romanı da bir ın- sanın böcek olmasını hissetmesınin öyküsü. Başhğını seçerken yazar herhalde Kafka'- nın bu dûnya klasiğini unutmuş. Herhalde cumhuriyetle bizlerin böcekleştiğini kastet- miyor. Umit ederim kastetmiyor. ZSra Atatürk'ün çevresi öyle tasvir ediliyor ki filmde, insan seyrederken bazen Kaflca'nın ruhundan korkuyor: Ya ''benden bunu na- sıl apartırsınız" diye cama vurursa! Atatürk isebir kasaba jönü gibi giydirilmiş, laflan da sığ bir ayyaş ağzı. Çığ bir popü- lizm ile güvensizliğini kibiri ile örten bir bireyin tepedenci göstermelik demokrası lafzı. Utanç verici. Atatürk'ün, cumhuriye- tin kuruculan için değil, devlet teleyızyonu olsun sivil televizyon olsun seyircinin önüne bu türlü kalitesiztikle çıkıldığı için. Bu fiîm ders konusu olmalı. Aydınlan- maa düşünce böyle eşsizce ters yüz edildiği için. Bu metamorfoz örneğini sınıfça hemen ırdelemek gerekli: aydınlanmanın ne olma- dığmdan ne olduğunu bır kere daha anlat- rnak için. Bana inanmayanlar aydınianmak için aynı günkü Cumhuriyet'in ilk sahife- sindeki muhteşem zerafete bır kere daha baksın ve tann cümlenizı Yuppici Kema- lizm'den korusun. DocentDr. FARUKBİRTEK SosyotopBölömü Boğaziçi € niversitesi AZMİ PAT Küçük bir sözcük eleverecek sanki suçumuzu. Yuzlerce unutulan ölü çıglığı kulaklarımızda. Susuyoruz... Esra Koç - Gönül Morgöl A.müfit Okbay -Şeno! Morgül Imdat Demır - Dursun Büyükbaş A1VMA Carunuz, evladımız CEMİL BARAN'ın babası AIİ HÂH)AR ÖZTEMÎR Yanardağlar gibısin tçimizde Bulut bulut yağmursun gözlenmizde Sen Mezopotamya'nın doruğunda Sen Diyarbekir kapılannda Sen evlat acısısın yüreğımızde Ulu Tanrıdan rahmetler 25 Şab«l 1957 16 Kasm 1986 ÖZTEMİR AİLESÎ MUSTAFA HAYRULLAHOĞUÜ 1948-1982 Sımsıcak konuşurdun konuşunca Irmak gibi, rüzgar gibi. Yayla kokuşlu çtçekter acardı sanki Çtğdemler, gûller, mor menekşeler açardı Sımsıcak konuşurdun konuşunca Hala koynumda resmin. Eşı: Aynur Hayrullahoğlu A MUSTAFA HAYRULLAHOĞUÜ 1948-1982 Üşîrten bir aaydı belkı her ayrılık Her yolculuk yangınların başladığı yerdeydi Ama vakti olmadı hesabını tutmaya Aşklann, aynltklarm ve anılann. Aitesi. Gülenaz Okyay-Cem Karakuş BİR "KAYIP" DAHA Oglum HÜSETÎN T0RAMAN, 27 Eklm günü polis olduğunu söyleyen sivil şahıslarca gözalüna almdı. O gûnden berl bûtûn başvurulanma rağmen oğlumdan hiçbir ha- ber alamadım. HÜSEYİN TORAMANm yaşamından endişe ediyor ve tûm demokralik kuruluşlan ve kamuoyunu duyarlı olmaya çagınyorum. Babası Ali Rıza Toraman DUYURU OĞUZ SOYDAN Bakırköy Belediye Başkanlığı SHP Aday Adayı parti delegelen ve üyeleri ıcın oluşturulan irtibat bıirosu adres ve teletonlan aşağıdadır. Adres: Incıni Cad. Alim Apt. No: 113/8 BakırköyMSTANBUL Tel 583 94 35 - 583 77 91 - 543 45 68 - 543 62 00 BAŞSAĞLIĞI Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Musavirler ve Yeminlı Mali Müşavirler Odalan Birli|i Genel Saymanı, Bilanço Dergisi Genel Koordinaıörü, NEJAT KÖYUNCU'yu elim bir kaza sonucu kaybettik. Anısı ve ilkeleri meslek örgütü mücadelemıze ışık tutacaktır. Kederli ailesine ve meslek camıamıza başsağlığı dileriz. ADAÎSA SERBEST MUHASEBECİ MAIİ MÜŞAVtRLER ODASI YÖNETtM KURULU ÇjMÜCADELE TUNCELİ ASLtYE HUKUK MAHKEMESt Esas No: 1991/160 Davaa Davalı Dava Dava Tarihi Ali Ekber An, Atatürk Mahallesi'nden-Tunceli. Aynur An. Boşanma. 2.9.1991 Butün aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı lunceli mer- kez Atatürk Mahallesi'nden Hıdır ve Diliften olma, 1970 doğurnlu Aynur An'ya, dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen teblğine karar verilmiş olduğundan, Davacı Ali Ekber An vekili Av. Hasan Özcan tarafından, siddetli geçimsizlik nedeni ile mahkememizde boşanma davası ikamc edildi- ğinden, duruşma günü olan 28.11.1991 günü saat 9.00'da mahkeme- mizde haar bulunmanız, hazır bulunmadığımz takdirde, yargılama- ya yokluğunuzda devam edileceği ve karar verileceği hususu dava di- İekçesi ve duruşma gününün daveüyç yenne kaim olmak üzere ilan olunur. 10.10.1991 Basın: 50325 HAKUYIZ RAZANACAÖ1Z yılsüren1243san«Wı Devrimci Sol davası sonuçlandı, *8ugünlerde hiç kimse demokrasi lafını dilinden düşürmüyor. İnsan haklan bakanlığından söz ediliyor. Ancak "Ölü ele geçirmeler", işkence otayları, cezaevlerinde keyfi uygutamalar dur durak bilmiyor. İNGİLİZCEYİ 8 AYDA KONUŞUN Sizi Amerikalı dosttanmızla tanıştıralım. 349 59 38 tstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden aldıgım pasaportumu kaybettim. Hakümsüzdür. HASAN SALTIK Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. RECEP GÜDEN ANKARA...ANKA... MUSERBEF HEKİMOGLU DYP-SHPKoalisyonu-Karşı KarşıyaDeğilYanYana 196O'lı yıltarda Sovyet devlet adamı Kosigin getdi Ankar* ya. Ankara Palas'ta bir öğle yemeği, Ayrancı'daki Sovyet EW çiliği'nde bir resmi kabul, şampanyalar köpürüyor, Türk- Sovyet ilişkilerindeki buzlar eriyor. Elçilikteki resmi kabulde Başbakan Demiret, Dışişleri Bakanı Çağlayangil ve eşleriy- le birlikte duruyor. Kosigin ve Demirel arasındaki konuşma- lan izliyorum. Moskova Büyükelçimiz rahmetli Hasan Işık. Bi- raz ötede AP'li bakanlarta konuşuyor. Rahmetli Ahmet To- paloğlu, Cihat Bilgehan saygı ve sevgiyle konuşuyortar. Me- rak ettim, sordum Bilgehan'a. Bu sevgi ve dostluk nerden kay- naklanıyor? Adalet Partisi Balıkesir milletvekili, o zaman Ma- liye Bakanı'ydı. Soruma gülümsüyor. Sayın Işık ile aynı hü- kümette çahştık, yalnız dış polıtikada değil, Bakanlar Kurulu'ndaki tüm görüşmelerde çok şey öğrendik orKİan. Uyanlanyla aydınlattı bizi. Uzlaşmayı öğrendik, bir hüküme- tin ayn kanatlanna karşın birlikte uçabilmenin koşullannı öğ- rendik. Bir hükümette tûm bakanlann ortak sorumluluğu ol- duğunu, bir bakanın çalışma alanındaki sorunlar kadar öte- ki bakanlann davranışlanndan da sorumlu olduğunu öğren- dik. Bilgehan, Suat Hayri Ürgüplü hükümetinden söz ediyor- du. Bir dejnönü hûkümetinde çalışan AP'lilerden dînledik- lerim var. İnönü ile çalışmaktan mutluluk duyuyor, Paşa'nın uzlaşmacı politikasını anlatıyoıiar hayranlıkla. inönü'nün kar- şısında olanları yanına alarak, inandırarak soruttları çözdû- ğünû vurgutuyoriar. ismet Paşa herkesi dinliyor, ortak çizgt- lere ulaşıncaya kadar uzuyor tartışmalar. Elbet askıya alınan sorunlar da var, ama birbirine karşıt olan siyasal kuruluşlar birlikte yönetiyor ülkeyi. Karşı karşıya değil, yan yana. Kimi CHP'lilerin sözleri hâlâ çınlar kulağımda. Paşa'nın bir AP'H- nın koluna girip Mecl'ıs merdivenlerinı inmesini yadırgar, tepki gösterirler. Oysa Paşa, kol kola inerek başka bir şey sergili- yor. Karşı karşıya olaniarın da yan yana yûrüyeceğini. Kimi yokuşları aşmak için. 1970'lerin koalisyonlannı da olumsuz çağrışımlarla anımsıyoruz değil mi? Çünkû uzlaşmazlığın ke- mikteşttği koalisyonlar onlar, Bir cephe kuruluyor, ama cep- hede kavga var. Üç parti de egemenliğini kurmak çabasın- da, devlet parsetleniyor; ırkçı, bölücü, dinci eğilimler gelişi- yor giderek. Ûlke hükümetsiz kalmaz diye yola çıkanlar, çık- maza saplanıyor. Uzlaşmazlığın kaçınılmaz sonucu. Yalnız siyasal yaşamda değil, her dalda örnekleri var. Uzlaşmadan hoşlanmayanlar yangına körükle gidiyor, küllere gömülüyor- lar. Kül; üretmez, öl- DYP'SHP koalisyonu insana bakıştyla başanya ulaşacak bence. İnsana sevgi ve saygıyla. Ülkemizde yaşayan insanfann bağımstzlıklannı, özgürlüklerini hisseimeleri için, ulusal çıkarlannın bilincine varabilmesi için oluşan politikalaria, çağdaş Bati uygarlığı düzeyini, evrensel değerleri amaçlayan yöntemlerte, karşı karşıya olaniarın ortak sorumluluğu, uzlaşması ve özverisiyle. dürür değil mi? Bir çi- çek, bir ağaç, solduk- tan sonra kolay yeşer- miyori Şimdi yeni bir koalisyon dönemi baş- lıyor ülkemizde. DYP- SHP koalisyonu. Bel- ki de seçim kürsüle- rindeki benzer konuş- malanndan kaynakla- narak bu koalisyon umul ve iyimserlikle bekleniyor. Ülkenin gündeminde önemli sorunlar var. Bu so- runların çözömü ge- nlş bir koalisyonla ger- çekleşir ancak. O so- runları çözmeye ka- rarlı ve tutartı bir poli- tikayla. O politikayı oluşturmak için ge- rekli özverı gösterilir- se, koalisyon kanatla- rı eşit ve ortak bir so- rumluluk üstlenirse yarınlara umutla bakılabilir. Sayın İnönû- nün deyişiyle, Türkiye'de doğanlar doğduklarına pişman <A- maz, mutlu olurlar. Sayın Demirel'in de benzer konuşmalan var. Türkiye'de doğanların eşit haklara, özgürlüklere kavuş- masını öngörüyor. Ayrıcalıkları, ayrılıkları giderecek politika- lardan söz ediyor. Bu temel tlkeden güzel ürünler oluşabilir. Elbet kişisel hesaplar olmazsa, genış koat'ısyonun başansız- lığından güç kazanmayı umanlar, güzel ürünleri önlemekten geri kalmayabilirler. Örneklerini görüyoruz durmadan. Ülke- nin, partinın ortak çıkarlarını değil, Özçıkarlarını öne alıyor- lar. Kişisel egemenliklerini kurmak yollarını zorluyorlar. Kişi- liklerini aşamıyorlar bir türlü! Kişiliğini aşamayanlardan uz- laşma beklenemez bence. Steinbeck'in Kırmızı Kanncalar 1 ını anımsar mısınız? Aşamadıkları bir yolda köprü kurar, ge- riden gelenlere geçit verirter. Yalnız doğada değil, toplumda da var kırmızı kanncalar. Dirençleriyie karanlığı deldiler, çev- relerine güç ve umut verdiler. Sayılan giderek azalıyor, ama nedenleri belli. Düşünceye, tartışmaya kapalı bir toplumda tekseslilik gelişiyor. Değişik sesleri susturmak eğilimi güç- leniyor. Direnme gücü de aşmryor. DYP-SHP koalisyonunda belli bakanlıktar tartışılırken kimi dostlanm uyanyor beni. Kül- tür ve Eğrtim bakanlıklannın önemini belirtmemi istiyoriar. Ata- türk kuşağından bır kadın, bir gazeteci olarak benim de ön- celikli konum bu. Tûm yazılanmda altını çizerek. Bugünkü kapalı yaşam, açık denizlere yönelmeden iç denizlere sap- lanmak, tekseslilikten kaynaklanrnıyor mu acaba? İnsan haik- larını, özgürlüklerini tepeden tırnağa yaşamak için özgür bir eğitim gerekmiyor mu her şeyden önce? Laik bir öğretim ge- rekmiyor mu? Bugünkü ortam, değerter karmaşası yıllar bo- yunca uygulanan eğitim sisteminin ürünü değil mi? Vaktiyle atılan tohumlar boyveriyor. Vaktiyle imam hatip okullan açıl- dı durmadan, kızlar da gitti bu okullara, o okullan bitlrenler ûniversıteye gitti sonra, din adamı olması beklenirken, gide- rek kamu yönetimine geçtiler. Laiklik ilkesi zedelendi durma- dan. Alevı köylerinde camiler, ramazanda kapanan bakanlık yemekhanelen ile dinci politikayı simgelemek çabalan ağır bastı. Sayın Demirel'in TV'de bir açıkoturumda in , .anlar ka- dar inanmıyanlara da saygı, sözlerinin eğitim polıtiKasında da altını çizmek gerekir. Özgür ve laik bir eğitim gerçekleşir- se iki binli yıllara daha çağdaş gençlerte ulaşılabilir. DYP-SHP koalisyonu insana bakışıyla başanya ulaşacak bence. İnsana sevgi ve saygıyla. Ülkemizde yaşayan insan- ların bağımsızlıklannı, özgürlüklerini hissetmeleri için, ulu- sal çıkarlannın bilincine varabilmesi için oluşan polrtikalar- la, çağdaş Batı uygarlığı düzeyini, evrensel değerleri amaç- layan yöntemlerle, karşı karşıya olaniarın ortak sorumluluğu uzlaşması ve özverisiyle. Bu ortaklığa umutla bakıyorum ben, güzel ürünler bekli- yorum, kan ve gözyaşının sona ermesini, barış içinde birlik- teliğı düşlüyorum. İnönü'nün demokrat kişiliğinden, çağdaş düzeyinden, hoşgörüsünden, Demirel'in devlet yaşamında ki deney ve birikimlerinden güzel ürünler bekliyorum. Ge çen akşam uzun bir söyleşide zaman tûnelinde çok aydın landığını anlattı bana. Acı birikimlerin hiçbir izi yok yüzün de. Umudum burdan kaynaklanıyor belki de. Acı birikimle kin ve öfke hiçbir şey üretmiyor çünkü! Oysa şimdi soldurma değil, yeşertme dönemi ûlkemizdel MERZİFON ASLtYE HUKUK MAHKEMESt 1987/292 sayüı dosyasında Davacuar Ali Çakaloğtu ve tbrahim Çakaloglu tarafından daval Mehmet Kelam (Ismail oğlu Yavruturaa Mahallesi 3. Mürsel Sokal Çorum) aleyhine açürru; bulunan trafık kazası nedeni ile 6.289.15ı TL tazminat davasının duruşmasında: Davalı adına çıkartılan tebligat iade edilmiş olup C. Savcuığı'nc yaptırılan araştırmada da adresi tespit edilemediginden davah adıı duruşma günunu bildirir davetiyenin ilanen yapılmasına karar veri miştir. Karar gere|ince davalının duruşma günü olan24.12.1991 günü % at 9'da Merafon Adliyesi'nde yukanda dosya numarası yazılı bul nan dosyanın duruşmasında hazır bulunması davetiye yerine geçe olmak üzere ilan olunur. Basın: 50283
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle