Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OUMHURİYET/16 15 KASIM 1991
HAVA DURUMU TÜRKIYE'OE BU6ÜN
Çevre Bakanlığı Meteorotoji lş-
İvi Genel MûdûrtûOû'nden alman
Mgiye göre yuıdun kuzeybaö ke-
simteri paıçah butatiu, Marmara
fe yurtun içvedojjutesmtensa-
b^n saaOeıinöe slsü geçecek HA-
VA SKAKUĞI: Btra2 artacak
RÛZĞÂR: Gûney ve baö yönler-
den hafit, arasıra orta kuvvette
esecflk. Derâzterde, Atatertföe y*-
<tave tarayel, Karadenc'üe kıbte
vetaB^ştenieden,Ege ve Marma-
raftta kıbte ve todostan saatte
K)-21öeniz mü htöa esecek. V »
ç o ç RüzgâKgûneyvedoöuyön-
tertiedhafit, arasraorta kuvvette esecek.Göt toii
galı olacak
Bıtb
Bokı
Bura
Çmfctoie
Çorum
DanH
A W13°Dıyrt«la A W 8°M««S»
S 17° T°Blnı» S 17° 9°KJtane
A 21° 9°Erânc*ı S W (PJfcran
A 17» 9°Etamm S 8°-8°Mu6&
S 12° #> Estoşehır S W 3°kb$
S 19° «»SaajnHp A 20° 8°tajd>
A 24° 15° Graun B 18° 11° Ortu
8 16° PHattâr S 17° F S m u n
A23°Wlsparta A 19° 9 ° » 1
S 21° <f Ittnbui S 18° 1(T Sinop
S 18° 3°bn«r A21°W*Sıvss
S 18° 3 ° K M S KP-6° W>ni»û
S 19° 3°Kasömonu S 18» 4»'htejn
B 18° «°KJ»S«I S 18° 2°lncai
S 19° 7°lwla™« S 16° 7°U$ak
S «° 9°Konya S W 5°Van
B «° 3°Ku«iy3 A D
A 19° PkMıtya S K
J
Helsınkı ^ § ^
Lenıngrad
Moskava
, buejou A-wk WX*JÖU frguneşl K-kariı S-Mi V-^murtu
Tebrız
DUNYA'OA BUGUN
Bom
Brttal
Ctmm
Duba
Fnrtdurt
fttt*
Kopanhag
Y 8°
AJ3»
A20°
A31«
B W°
A 29°
Y 13»
Y 6°
Y 9°
Y 8°
Y S»
Y 10°
A 2*>
A 31°
A 30°
Y 6°
A 23°
Y P
AZ#>
Y 8°
Y 9»
A 2S°
ü»dn
Y T
Y 9°
B 13»
Y W
MMh
Nw Vartı
Osto
Pjns
Scfyt
5
Y 4°
Y 9°
Y B=
A3O°
Y «°
B 8°
A 23°
IX Am —
Inut
Y 7°
Y 9°
VJyna Y 11°
WMNnQion
22ı* Y KP
BULMACA
1 2 3 4 7 8 9
9
SOLDAN SAĞA:
1/ Lahor şalına ben-
zer biçimde dokun-
muş, genellikle düz
renk yünlü kumaş.
2/ Ağır, sert ve siyah
renkli bir tahta... Bir
cetvel türü. 3/ Eye-
rin ön ve arkasında-
ki çıkıntüı bölüm...
Dağ sırtj. 4/ Iskan-
dinav mitolojisinde,
Wotan da denilen
savaş tannsı... Al ile
lar arası bir at to-
nu. 5/ Bir seyi yap-
mayı önceden isteyip
düşünme... Temeli taklide dayanan
sözsüz oyun. 6/ Elma, annut, ayva
gibi meyvelerin yenmeyen iç bölümü.
7/ Akım şiddeti birimi kiloamperin
simgesi... Ban dillerde, ad ve eylem
çekimlerinde iki kişi ya da nesneyi
göstermek için kullanılan lekil ve ço-
gyldan farkh nicelik. 8/ Genellikle
dondurmaıun yaıundayenilen bir tür
biskttvi. 9/ Boğa güreşçisi... Bir hay-
van.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Kısa ve öriü söz. II Hattaüar tarafından kullarulan kalınca
v« yan mat bir kâğıt tüni... Afrika'da yetişen ve tahtası maran-
eozlukta kullarulan bir ağaç. 3/ Dipnot... Rütbesiz asker. 4/
ögütülmüş tahıl... Atasözü gibi kullanüan beyit ya da dize. 5/
Satrançta özel bir hareket... Barbun^ya benzer bir bahk. 6/ Yi-
yecek, besin... Bir koyun girişinde ileri doğru uzanmış olan ve
bir denizkulagını denizden ayıran kıyı şcridi. 7/ Yurdumuzun
bir bölümüne verilen ad. 8/ Üstten sağa doğru e|ik olan basım
harft... Bir nota. 9/ Kuran'da bir sure... Pamuktan dokunmuş
basma.
60 YIL ONCE Cumhutiyet
Kral Alfons'a suçlama
15 KASIM 1931
Sabık Kral Alfons'un
mes'uliyeti hakkında
tetkikatta bulunan
komisyon, sabık Kralın
vatan haini ilân edilmesi,
tspanya toprağma ayak
basmaktan menolunması,
idama yahut müebbet
kürek cezasına mahkûm
edilmesi, bütün emval ve
emlâkinin müsadere
olunması lâzım geldiği mütaleasmda bulunmuştur.
Bugun 100 kadar tevkifat yapılmıştır. Tevkif edilenler
arasmda bir çok ytiksek rütbeli zabit te bulunmaktadır.
30 YDL ONCE Cumhuriyet
Berlinbuhranı
15 KASIM 1961
Batı Almanya hükümeti bu gece Moskova Bûyük
Hans Kroll'un Sovyet Başbakam Kruçefe Berlin buhranı
hakkmda yetkisi dışında tekliflerde bulunduğu için geri
çağınlınasınm bahis konusu olduğunu belirtmiştir.
Dışişleri Bakanlıgı sözcüsü Hans Hille bir basın
toplantısında bu konuya temasla, Kroll'un olay hakkında
izahat vermek için yann Bonn'a döneceğini ve elçi
hakkında bu izahattan sonra karar verecegini anlaırruşur.
Kroll'un perşembeye burada bulunması beklenilmekte idi.
Başbakan Adenauer elçiye bir an evvel dönmesi
hususunda şahsen emir
Kroll, geçen perşembe Knıçef tarafından Kremün'e dâvet
edilmiş ve aralannda uzun bir göruşme yer almışür. Bu
görüşme sırasında Kruçef, elçinin Berlin buhranının ne
yolda halledilebilecegi yolundaki fıkirlerini sormuştur.
Hille'ye göre Kroll'un verdiği cevaplar, Batı Alman
hükümetinin bu konudaki tutumuna uymıyan en az iki
teklif ihüva etmektedir.
Sovyet Rusyanm Berlin buhrarunın halli için yeni bir
plân haarlayıp bunu Batılı devletlere sunduğu yolundaki
haberlerin Kruçef - Kroll görüşmesinden do|duğu
anlaşılmaktadır.
Bonn hariciyesi sözcüsüne göre, Kroll'un yetkki dışında
Kruçefe açtığı teklifler şu iki nokta ûzerinde
toplanmaktadır:
1- Batı Berlinin statüsünü tesbit eden bir dört devlet
anlaşması yapılması ve,
2- Komünist Doğu Almarryanın bu anlaşmaya riayetini
. garanti için Sovyet Rusya ile Doğu Alman rejimi,
•.arasında mutabakata varması. (Berlin sehri Komünist
"Doğu Almanyanın tasarrufundaki topraklarla çevrüidir.)
AOKLAMA
* • Gazetemizin dünkü sayısının 71
nci sayfasında yer alan,
"Büezikçi ÇiftUği Bflkent'e satddı" başhkh haberle ilgüi
olarak tstanbul Universitesi Rektörü Prof. Dr. Cem'i
Demiroğlu, bir açıklama gönderdi. Açıklama ayne şöyle:
1- Bilkent'e eğitim tesisi yapmak üzere devredilen alan,
Gazetenizde yazıldığı gibi Alarko'dan alman alan değildir.
Bilkent'e devredilen alan 7 yü önce ahnrnıştır.
2- Gazetenizdeki resimde görünen alan ise Alarko'dan
alınan alandır. Satılan alanla hiçbir ilgisi yoktur.
3- öte yandan Bilkent'e devredilen alan münhasıran eğitim
alam olarak devredilmiş olup, sonuçta topluma yararlı bir
iş yapılmak ûzere kuUanılacaktır. Boylece bu alanın başka
maksatlar için kullanılması önlenmiş, betonlaşmaktan
kurtulmuştur.
4- Üstelik devredilen bu alanın bir kısmı da fıdanlık
olarak Orman Fakultesi'nde kalmışür.
Prof. Dr. CEM'i DEMİROGLU Rektör
T.C. KARAMAN
ASLtYE BtRİNCt HUKUK MAHKEMESt
Sayt: 1989/9 T. Mercii
Davaa Httseyin Kaya vekilinin davahlar Ahmet Böcü ve Ali Os-
man özay aleyhine açtığı istihkak davasının mahkemenûzde yapılan
açık yargılaması sırasında Karaman Süleymanbey Hamamı karsısında
Öcal Apartmanı'nda ikâma eden davah Ali Osroan öıay'ın çıkartı-
lan tebligat ve zabıta kanah ile bütün aramalara ragmen bulunama-
dığından, adı geçen davalının dunışma günü olan 18.2.1992 günü
mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile terasil eı-
tinnesi, aksi halde HUMK'nın 509-510. maddeleri gerefince yargj-
lamanın gıyabında yapıhp karar verileceği mesruhaüı davetiyeye kaim
olmak Üzere ilanen teblığ olunur.
Basın: 50285
TABTISMA
Batıtoplumlannda siyasiiktidarlaruzmanlaşmış mesleki
kuruluşlarcaulus adına denetlenmeyiiçlerine sindirmişlerdir. Ve
yine bumeslekikuruluşlarla yasave uygulamalarla ilgiliolarak
devamh görüş ahş-verişinde bulunmak suretiyle toplumsal
gelişmeyi ve sosyalbanşı sağlamışlardır.
Demokratik kitle örgütleri Batı Avrupa
toplumlannda sanayileşme ile birlikte orta-
ya çıkmış olup, belirli aşamalardan geçerek
gûnümüz dünyasmda çoğulcu demokratik
sistemin vazgeçilmez kurumlanndan biri
olmuştur. Sendikalar gibi mesleki kuruluş-
lar da birer demokratik kitle örgütieridir.
Mesleki kuruluşlann kendi mensuplanna
olduğu kadar ulusa dönük çok önemlı gö-
revleri de vardır. Çünkü her raestekteki
kuruluş uzmanlaşmış olduklan meslek gru-
bunu temsil etmektedir. örneğin, Tabipler
Odası insan sağlıgını, Veteriner Odası hay-
van sağhğmı. Barolar adaleti, Mimarlar
Odası çevre güzelliğini, tnşaat Mühendisle-
ri Odası yapılaşmayı, Sherbest Muhasebeci
Mali Müşavirler Odalan ekonotniyi, vergi-
ciliğı, bütçeyi, milh gelir dağüımını çok iyi
bilen kuruluşlardı. Batı toplumlannda si-
yasi iktidarlar uzmanlaşmış mesleki kuru-
luşlarca ulus aduıa denellenmeyı içlerine
BirKarşrt
sindirmişlerdir. Ve yine bu mesleki kunı-
luşlarla yasa ve uygulamalarla ilgili olarak
devamh görüş ahş-verişinde bulunmak su-
retiyle toplumsal gehşmeyı ve sosyal banşı
sağlamışlardır. Batı ülkelenndeki mesleki
kuruluşlar ulus adına politıkalar üreterek
kurumlaşrruşlardır. Ülkemizde ise bu sevı-
yeye geldiğimizi söylemek mümkün değil-
dir. 1982 Anayasası'yla eli-kolu bağlanmış
mesleki kuruluşlar bir tarafta, bir görüşün
temsilciliğını yaparak benim doğrulanm-
dan başka doğru tanımam diyen mesleki
kuruluş yöneticileri ve üyeleri diğer tarafta
yer almaktadır. Böyle bir yapılanmanın
Türk ulusuna, demokrasiye ve meslek men-
suplanna hiçbir faydası yoktur.
Türkıye Cumhuriyeti'nde demokratik
kitle örgütlennin özgürce kurulmasını, ülke
sorunlannı hiçbir baskı akında kalmadan
çağdaş demokrası kurallan ıçensınde tar-
tışma konusu yapmasını siyasilerin içlerine
sindırmesı gerektiğine inandığım gibi, bir
dünya görüşü adına bu gûzelim kuruluşlan
tekeli altma almaya gayret eden bağnazkişi
ve gruplan ulus adına kınıyorum. Hastane
kapılannda yuzlerce hasunın beklediği bir
Tûrkiye'de konuşmayan bir Tabipler Oda-
sı, hak aramamn bir maddi külfet olduğu
Türkiye'de konuşmayan bir Baro'nun, mi-
mari gûzelligin yuk olduğu bir Türkiye'de
konuşmayan Mimarlar Odası'nın, %30'-
lara varan bütçe açıklannda konuşmayan
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Oda'-
lannın varhğjm kabuî edecek ve içine sindi-
recek bir meslek mensubu bulmakherhalde
çok azdır.
Sağduyulu bütün parlamenterlere ve de-
mokratik kitle örgütleri yöneticilerine ve
üyelenne sesleniyorum. 1990 kasım ayında
34 ülkenin imzalamış olduğu Paris Şartı1
-
nın genel esaslan icerisinde Türkiye
Cumhuriyeti'nin demokratikleşme sürecin-
de Türk ulusunun menfaatleri doğrultu-
sunda elele vererek çağdaş demokrasinin
bütün kurum ve kurallanyla cahşan bir
Türkiye yaratıruz.
SABRİTÜMER
Serbest MıA«sebeci
MmliMftşavir/tstanbul
Atatürk'ün çevresi öyle tasvir ediliyor ki filmde, insan seyrederken
bazen Kafka'nın ruhundan korkuyor: Ya "benden bununasıl
apartırsınız" diye cama vurursa!
10 Kasım 1991 sünü TV'de "Metamor-
toz" adlı bir fılm gösterildi. Ancak sonu-
na yetistim. Bir kısmını görebildim diye çok
hayıflandım. Comhuriyefe baktım, "...Ueride
öğrencilere cıddı bılgıler verecek onemlı ca-
Uşmalardan ılkı" deniyordu. Muhakkak
ders, hatta dersler konusu olabilecek bir
doküman. Filmi TRT'den bulmaya çalışa-
cafiun. Sosyoloji dersleriminbırinde göster-
mem şart. En kolayı. işe tersinden
başlamak. Hele bir son beş dakıkası var ki
filmin, tamamen ibreti âlem. Mustafa Ke-
mal'in, cumhuriyeün, bu büyûk mücadele-
nin daha bır antitezi göruntülenmemışti.
Kafka'nın romamnın başhğının kullanıl-
ması da ümit ederim tamamen tesadüfı.
"Metamorfbz" tabii sadece değişım demek
değil. Yazar alt başuk olarak bıraz da acaip
bir Türkçe ile "Bir sürat rekorunun öykü-
sü" demiş. Metamorfoz hiç bu deraek değıl.
Metamorfoz, yapısal transformasyonun
bir özel şekli. Metamorfoz, yapıtun morfo-
lojisınin kendi dinamiği ile kendi ötesi, tersi
olması demek. Kafka'nın romanı da bir ın-
sanın böcek olmasını hissetmesınin öyküsü.
Başhğını seçerken yazar herhalde Kafka'-
nın bu dûnya klasiğini unutmuş. Herhalde
cumhuriyetle bizlerin böcekleştiğini kastet-
miyor. Umit ederim kastetmiyor. ZSra
Atatürk'ün çevresi öyle tasvir ediliyor ki
filmde, insan seyrederken bazen Kaflca'nın
ruhundan korkuyor: Ya ''benden bunu na-
sıl apartırsınız" diye cama vurursa!
Atatürk isebir kasaba jönü gibi giydirilmiş,
laflan da sığ bir ayyaş ağzı. Çığ bir popü-
lizm ile güvensizliğini kibiri ile örten bir
bireyin tepedenci göstermelik demokrası
lafzı. Utanç verici. Atatürk'ün, cumhuriye-
tin kuruculan için değil, devlet teleyızyonu
olsun sivil televizyon olsun seyircinin önüne
bu türlü kalitesiztikle çıkıldığı için.
Bu fiîm ders konusu olmalı. Aydınlan-
maa düşünce böyle eşsizce ters yüz edildiği
için. Bu metamorfoz örneğini sınıfça hemen
ırdelemek gerekli: aydınlanmanın ne olma-
dığmdan ne olduğunu bır kere daha anlat-
rnak için. Bana inanmayanlar aydınianmak
için aynı günkü Cumhuriyet'in ilk sahife-
sindeki muhteşem zerafete bır kere daha
baksın ve tann cümlenizı Yuppici Kema-
lizm'den korusun.
DocentDr. FARUKBİRTEK
SosyotopBölömü
Boğaziçi € niversitesi
AZMİ PAT
Küçük bir sözcük
eleverecek sanki
suçumuzu. Yuzlerce
unutulan ölü çıglığı
kulaklarımızda.
Susuyoruz...
Esra Koç - Gönül Morgöl
A.müfit Okbay -Şeno! Morgül
Imdat Demır - Dursun Büyükbaş
A1VMA
Carunuz, evladımız CEMİL BARAN'ın babası
AIİ HÂH)AR ÖZTEMÎR
Yanardağlar gibısin tçimizde
Bulut bulut yağmursun gözlenmizde
Sen Mezopotamya'nın doruğunda
Sen Diyarbekir kapılannda
Sen evlat acısısın yüreğımızde
Ulu Tanrıdan rahmetler
25 Şab«l 1957
16 Kasm 1986 ÖZTEMİR AİLESÎ
MUSTAFA HAYRULLAHOĞUÜ
1948-1982
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Irmak gibi, rüzgar gibi.
Yayla kokuşlu çtçekter acardı sanki
Çtğdemler, gûller, mor menekşeler açardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hala koynumda resmin.
Eşı: Aynur Hayrullahoğlu A
MUSTAFA HAYRULLAHOĞUÜ
1948-1982
Üşîrten bir aaydı belkı her ayrılık
Her yolculuk yangınların başladığı yerdeydi
Ama vakti olmadı hesabını tutmaya
Aşklann, aynltklarm ve anılann.
Aitesi. Gülenaz Okyay-Cem Karakuş
BİR "KAYIP" DAHA
Oglum HÜSETÎN T0RAMAN,
27 Eklm günü polis olduğunu
söyleyen sivil şahıslarca
gözalüna almdı. O gûnden
berl bûtûn başvurulanma
rağmen oğlumdan hiçbir ha-
ber alamadım.
HÜSEYİN TORAMANm
yaşamından endişe ediyor ve
tûm demokralik kuruluşlan
ve kamuoyunu duyarlı olmaya çagınyorum.
Babası Ali Rıza Toraman
DUYURU
OĞUZ SOYDAN
Bakırköy Belediye Başkanlığı SHP
Aday Adayı
parti delegelen ve üyeleri ıcın oluşturulan irtibat bıirosu
adres ve teletonlan aşağıdadır.
Adres: Incıni Cad. Alim Apt. No: 113/8
BakırköyMSTANBUL
Tel 583 94 35 - 583 77 91 - 543 45 68 - 543 62 00
BAŞSAĞLIĞI
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Musavirler ve Yeminlı Mali
Müşavirler Odalan Birli|i Genel Saymanı, Bilanço Dergisi
Genel Koordinaıörü,
NEJAT KÖYUNCU'yu
elim bir kaza sonucu kaybettik. Anısı ve ilkeleri meslek
örgütü mücadelemıze ışık tutacaktır. Kederli ailesine ve
meslek camıamıza başsağlığı dileriz.
ADAÎSA SERBEST MUHASEBECİ
MAIİ MÜŞAVtRLER ODASI YÖNETtM KURULU
ÇjMÜCADELE
TUNCELİ
ASLtYE HUKUK MAHKEMESt
Esas No: 1991/160
Davaa
Davalı
Dava
Dava Tarihi
Ali Ekber An, Atatürk Mahallesi'nden-Tunceli.
Aynur An.
Boşanma.
2.9.1991
Butün aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalı lunceli mer-
kez Atatürk Mahallesi'nden Hıdır ve Diliften olma, 1970 doğurnlu
Aynur An'ya, dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen teblğine
karar verilmiş olduğundan,
Davacı Ali Ekber An vekili Av. Hasan Özcan tarafından, siddetli
geçimsizlik nedeni ile mahkememizde boşanma davası ikamc edildi-
ğinden, duruşma günü olan 28.11.1991 günü saat 9.00'da mahkeme-
mizde haar bulunmanız, hazır bulunmadığımz takdirde, yargılama-
ya yokluğunuzda devam edileceği ve karar verileceği hususu dava di-
İekçesi ve duruşma gününün daveüyç yenne kaim olmak üzere ilan
olunur. 10.10.1991
Basın: 50325
HAKUYIZ RAZANACAÖ1Z
yılsüren1243san«Wı
Devrimci Sol davası
sonuçlandı,
*8ugünlerde hiç kimse
demokrasi lafını dilinden
düşürmüyor. İnsan haklan
bakanlığından söz ediliyor.
Ancak "Ölü ele geçirmeler",
işkence otayları, cezaevlerinde
keyfi uygutamalar
dur durak bilmiyor.
İNGİLİZCEYİ
8 AYDA
KONUŞUN
Sizi Amerikalı
dosttanmızla tanıştıralım.
349 59 38
tstanbul Emniyet
Müdürlüğü'nden aldıgım
pasaportumu kaybettim.
Hakümsüzdür.
HASAN SALTIK
Ehliyetimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
RECEP GÜDEN
ANKARA...ANKA...
MUSERBEF HEKİMOGLU
DYP-SHPKoalisyonu-Karşı
KarşıyaDeğilYanYana
196O'lı yıltarda Sovyet devlet adamı Kosigin getdi Ankar*
ya. Ankara Palas'ta bir öğle yemeği, Ayrancı'daki Sovyet EW
çiliği'nde bir resmi kabul, şampanyalar köpürüyor, Türk-
Sovyet ilişkilerindeki buzlar eriyor. Elçilikteki resmi kabulde
Başbakan Demiret, Dışişleri Bakanı Çağlayangil ve eşleriy-
le birlikte duruyor. Kosigin ve Demirel arasındaki konuşma-
lan izliyorum. Moskova Büyükelçimiz rahmetli Hasan Işık. Bi-
raz ötede AP'li bakanlarta konuşuyor. Rahmetli Ahmet To-
paloğlu, Cihat Bilgehan saygı ve sevgiyle konuşuyortar. Me-
rak ettim, sordum Bilgehan'a. Bu sevgi ve dostluk nerden kay-
naklanıyor? Adalet Partisi Balıkesir milletvekili, o zaman Ma-
liye Bakanı'ydı. Soruma gülümsüyor. Sayın Işık ile aynı hü-
kümette çahştık, yalnız dış polıtikada değil, Bakanlar
Kurulu'ndaki tüm görüşmelerde çok şey öğrendik orKİan.
Uyanlanyla aydınlattı bizi. Uzlaşmayı öğrendik, bir hüküme-
tin ayn kanatlanna karşın birlikte uçabilmenin koşullannı öğ-
rendik. Bir hükümette tûm bakanlann ortak sorumluluğu ol-
duğunu, bir bakanın çalışma alanındaki sorunlar kadar öte-
ki bakanlann davranışlanndan da sorumlu olduğunu öğren-
dik.
Bilgehan, Suat Hayri Ürgüplü hükümetinden söz ediyor-
du. Bir dejnönü hûkümetinde çalışan AP'lilerden dînledik-
lerim var. İnönü ile çalışmaktan mutluluk duyuyor, Paşa'nın
uzlaşmacı politikasını anlatıyoıiar hayranlıkla. inönü'nün kar-
şısında olanları yanına alarak, inandırarak soruttları çözdû-
ğünû vurgutuyoriar. ismet Paşa herkesi dinliyor, ortak çizgt-
lere ulaşıncaya kadar uzuyor tartışmalar. Elbet askıya alınan
sorunlar da var, ama birbirine karşıt olan siyasal kuruluşlar
birlikte yönetiyor ülkeyi. Karşı karşıya değil, yan yana. Kimi
CHP'lilerin sözleri hâlâ çınlar kulağımda. Paşa'nın bir AP'H-
nın koluna girip Mecl'ıs merdivenlerinı inmesini yadırgar, tepki
gösterirler. Oysa Paşa, kol kola inerek başka bir şey sergili-
yor. Karşı karşıya olaniarın da yan yana yûrüyeceğini. Kimi
yokuşları aşmak için. 1970'lerin koalisyonlannı da olumsuz
çağrışımlarla anımsıyoruz değil mi? Çünkû uzlaşmazlığın ke-
mikteşttği koalisyonlar onlar, Bir cephe kuruluyor, ama cep-
hede kavga var. Üç parti de egemenliğini kurmak çabasın-
da, devlet parsetleniyor; ırkçı, bölücü, dinci eğilimler gelişi-
yor giderek. Ûlke hükümetsiz kalmaz diye yola çıkanlar, çık-
maza saplanıyor. Uzlaşmazlığın kaçınılmaz sonucu. Yalnız
siyasal yaşamda değil, her dalda örnekleri var. Uzlaşmadan
hoşlanmayanlar yangına körükle gidiyor, küllere gömülüyor-
lar. Kül; üretmez, öl-
DYP'SHP koalisyonu
insana bakıştyla
başanya ulaşacak
bence. İnsana sevgi ve
saygıyla. Ülkemizde
yaşayan insanfann
bağımstzlıklannı,
özgürlüklerini
hisseimeleri için, ulusal
çıkarlannın bilincine
varabilmesi için oluşan
politikalaria, çağdaş Bati
uygarlığı düzeyini,
evrensel değerleri
amaçlayan yöntemlerte,
karşı karşıya olaniarın
ortak sorumluluğu,
uzlaşması ve özverisiyle.
dürür değil mi? Bir çi-
çek, bir ağaç, solduk-
tan sonra kolay yeşer-
miyori Şimdi yeni bir
koalisyon dönemi baş-
lıyor ülkemizde. DYP-
SHP koalisyonu. Bel-
ki de seçim kürsüle-
rindeki benzer konuş-
malanndan kaynakla-
narak bu koalisyon
umul ve iyimserlikle
bekleniyor. Ülkenin
gündeminde önemli
sorunlar var. Bu so-
runların çözömü ge-
nlş bir koalisyonla ger-
çekleşir ancak. O so-
runları çözmeye ka-
rarlı ve tutartı bir poli-
tikayla. O politikayı
oluşturmak için ge-
rekli özverı gösterilir-
se, koalisyon kanatla-
rı eşit ve ortak bir so-
rumluluk üstlenirse yarınlara umutla bakılabilir. Sayın İnönû-
nün deyişiyle, Türkiye'de doğanlar doğduklarına pişman <A-
maz, mutlu olurlar. Sayın Demirel'in de benzer konuşmalan
var. Türkiye'de doğanların eşit haklara, özgürlüklere kavuş-
masını öngörüyor. Ayrıcalıkları, ayrılıkları giderecek politika-
lardan söz ediyor. Bu temel tlkeden güzel ürünler oluşabilir.
Elbet kişisel hesaplar olmazsa, genış koat'ısyonun başansız-
lığından güç kazanmayı umanlar, güzel ürünleri önlemekten
geri kalmayabilirler. Örneklerini görüyoruz durmadan. Ülke-
nin, partinın ortak çıkarlarını değil, Özçıkarlarını öne alıyor-
lar. Kişisel egemenliklerini kurmak yollarını zorluyorlar. Kişi-
liklerini aşamıyorlar bir türlü! Kişiliğini aşamayanlardan uz-
laşma beklenemez bence. Steinbeck'in Kırmızı Kanncalar
1
ını anımsar mısınız? Aşamadıkları bir yolda köprü kurar, ge-
riden gelenlere geçit verirter. Yalnız doğada değil, toplumda
da var kırmızı kanncalar. Dirençleriyie karanlığı deldiler, çev-
relerine güç ve umut verdiler. Sayılan giderek azalıyor, ama
nedenleri belli. Düşünceye, tartışmaya kapalı bir toplumda
tekseslilik gelişiyor. Değişik sesleri susturmak eğilimi güç-
leniyor. Direnme gücü de aşmryor. DYP-SHP koalisyonunda
belli bakanlıktar tartışılırken kimi dostlanm uyanyor beni. Kül-
tür ve Eğrtim bakanlıklannın önemini belirtmemi istiyoriar. Ata-
türk kuşağından bır kadın, bir gazeteci olarak benim de ön-
celikli konum bu. Tûm yazılanmda altını çizerek. Bugünkü
kapalı yaşam, açık denizlere yönelmeden iç denizlere sap-
lanmak, tekseslilikten kaynaklanrnıyor mu acaba? İnsan haik-
larını, özgürlüklerini tepeden tırnağa yaşamak için özgür bir
eğitim gerekmiyor mu her şeyden önce? Laik bir öğretim ge-
rekmiyor mu? Bugünkü ortam, değerter karmaşası yıllar bo-
yunca uygulanan eğitim sisteminin ürünü değil mi? Vaktiyle
atılan tohumlar boyveriyor. Vaktiyle imam hatip okullan açıl-
dı durmadan, kızlar da gitti bu okullara, o okullan bitlrenler
ûniversıteye gitti sonra, din adamı olması beklenirken, gide-
rek kamu yönetimine geçtiler. Laiklik ilkesi zedelendi durma-
dan. Alevı köylerinde camiler, ramazanda kapanan bakanlık
yemekhanelen ile dinci politikayı simgelemek çabalan ağır
bastı. Sayın Demirel'in TV'de bir açıkoturumda in , .anlar ka-
dar inanmıyanlara da saygı, sözlerinin eğitim polıtiKasında
da altını çizmek gerekir. Özgür ve laik bir eğitim gerçekleşir-
se iki binli yıllara daha çağdaş gençlerte ulaşılabilir.
DYP-SHP koalisyonu insana bakışıyla başanya ulaşacak
bence. İnsana sevgi ve saygıyla. Ülkemizde yaşayan insan-
ların bağımsızlıklannı, özgürlüklerini hissetmeleri için, ulu-
sal çıkarlannın bilincine varabilmesi için oluşan polrtikalar-
la, çağdaş Batı uygarlığı düzeyini, evrensel değerleri amaç-
layan yöntemlerle, karşı karşıya olaniarın ortak sorumluluğu
uzlaşması ve özverisiyle.
Bu ortaklığa umutla bakıyorum ben, güzel ürünler bekli-
yorum, kan ve gözyaşının sona ermesini, barış içinde birlik-
teliğı düşlüyorum. İnönü'nün demokrat kişiliğinden, çağdaş
düzeyinden, hoşgörüsünden, Demirel'in devlet yaşamında
ki deney ve birikimlerinden güzel ürünler bekliyorum. Ge
çen akşam uzun bir söyleşide zaman tûnelinde çok aydın
landığını anlattı bana. Acı birikimlerin hiçbir izi yok yüzün
de. Umudum burdan kaynaklanıyor belki de. Acı birikimle
kin ve öfke hiçbir şey üretmiyor çünkü!
Oysa şimdi soldurma değil, yeşertme dönemi ûlkemizdel
MERZİFON ASLtYE HUKUK
MAHKEMESt
1987/292 sayüı dosyasında
Davacuar Ali Çakaloğtu ve tbrahim Çakaloglu tarafından daval
Mehmet Kelam (Ismail oğlu Yavruturaa Mahallesi 3. Mürsel Sokal
Çorum) aleyhine açürru; bulunan trafık kazası nedeni ile 6.289.15ı
TL tazminat davasının duruşmasında:
Davalı adına çıkartılan tebligat iade edilmiş olup C. Savcuığı'nc
yaptırılan araştırmada da adresi tespit edilemediginden davah adıı
duruşma günunu bildirir davetiyenin ilanen yapılmasına karar veri
miştir.
Karar gere|ince davalının duruşma günü olan24.12.1991 günü %
at 9'da Merafon Adliyesi'nde yukanda dosya numarası yazılı bul
nan dosyanın duruşmasında hazır bulunması davetiye yerine geçe
olmak üzere ilan olunur.
Basın: 50283