Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 HABERLERÎN DEVAMI 13 KASIM 1991
Ekonomide Güç Günler...
(Baftarafi 1. Sayfada)
Döviz açısından şimdilik bir tıkanmayla
karşı karşıya değil Türkiye. Döviz rezervleri
oldukça yüksek. Dış borçların ödenmesinde
bugün için herhangi bir güçlük yok. Ödeme-
ler dengesindeki gelişmeler de alarm işare-
ti vermiyor.
Fakat buna karşılık, enflasyonla buna kay-
naklık eden nedenler açısından durumun kö-
tü olduğunu bilmeyen yok. Şu sıralar yüzde
60'larda seyreden enfiasyon hızının, yıl so-
nundan önce etkili önlemler alınmazsa,
1992'de yüzde 100'e doğru tırmanabilece-
ği öngörülüyor.
Bunu önlemenin yolu iç dengeleri düzelt-
mekten geçiyor. Bütçedekı, KIT ve fon sis-
temindeki büyük açıklar, bugün ekonominin
en büyük sorunlarıdır.
Ekonomi kurmaylarının son hesaplarına
göre, 1991 yılı konsolide bütçe açığı 29 tril-
yon 450 milyar lira civarında. Bütçeye gelir
yazılmış olan 8 trilyon tutarındakı Körfez hı-
beteri düşüldüğünde, bu olağanüstü açık 38
trilyona çıkıyor.
Toplusözleşmelerin getirmiş olduğu yük-
ler, seçim ekonomisi ve Yılmaz hükümetin-
ce ertelenen zamlar, kamunun toplam fi-
nansman açığını hibe dışında 60 trilyona, hi-
beler düşüldüğü zaman da 52 trilyona çıkar-
tıyor. Reel olarak düşünüldüğünde, 1979 yı-
lından bu yana en büyük kamu açığına bu
yıl ulaşılmış oluyor.
1979'da milli gelire oram yüzde 10.5 olan
kamu finansman açığı, bu yıl yüzde 11.3'e
(hibeler düşülürse yüzde 13) yükselmiş du-
rumda.
Bu açık, makul bir düzeye indirilmeden,
ne ekonominin dengeleri tutturulabilir, ne de
enfiasyon aşağı çekilebılir.
Eğer gereklı özen gösterilmezse ekonomi
zıvanadan çıkabilır. Koalısyon ortaklığına ha-
zırlanan parti lıderleri bu durumun hiç kuş-
kusuz farkındadırlar. Yangını denetım altına
alıp makul bir süre içerisinde söndürmeye
mahkûmdur her ikı parti de. Zira başarıyı ya-
kalamalan ancak böyle mümkün olabilir.
Tabii bu o kadar kolay değil/
Her şeyden önce yeni hükümet nasıl bir
ekonomik miras devraldığını en açık biçim-
de kamuoyuna anlatmalıdır. Bu konuda ba-
şan sağlanabilirse, ekonomik önlemlerin ka-
çınılmazlığı da kamuoyuna daha kolay ka-
bul ettirilebilir, tepkiler en aza indirilebilir.
Ekonomide insanımızı yine güç günler
bekliyor.
Yazık ki öyle.
Gorbi, SSCB'nin ayakta kalan tek sembolü
Akaryakıtta zanı hesabı
(Baftarafi 1. Sayfada)
Böyfecefiyatfavaynı katan" gö-
rüşünü savunuyorlar.
TÜPRAŞ Genel Müdürü
Mehmet Savraa, 4 raflneride
ayhk 16 milyon tonluk üretim-
le Türkiye'nin akaryakıt ihtiya-
cının yüzde 87'sini karşüadıkla-
nnı, geri kalam ise özel sektöre
ait tek rafineri olan ATAŞ'm
doldurduğunu söylüyor.
ATAŞ'ın yüzde 51*le en büyük
^ıUci>Han durumundaki Mobil'-
in yetkilüeri ise bugünkü fiyat-
larla rafinerinin ayhk zaranmn
2 milyon dolar (yaklaşık 10 mil-
yar lira) olduğunu savunuyor-
lar. Mobil Kamu ve Personel
Münasebetleri Direktörü Savan
Zorta, "Ekonomik kuraUar
içiııde TÜPRAŞ da ayu girdi
nudiyetlerui kolbmdı|ı takdir-
de ayu oraada zarara ugrama-
sı beklenebflir" görüşünü dile
getirdi. Bu durumda ATAŞ'm
yaklaşık 7 katı üretim yapan
TÜPRAŞ'ta ayhk zarann 14
milyon dolara (yaklasık 70 mil-
yar liraya) ulaşması gerekiyor.
"Pmraanı verea aerkese istedi-
gi kadar petrol veririz. ATAŞ
Mreümini dnrdursa bik tim
TlrUye'ye 3 ay yetocek stokn-
maz var" seklinde endişeleri gi-
denneye çahşan TÜPRAŞ Ge-
nel Müdürü Mehmet Savran ise
zarann hiç de söylendiği kadar
büyük nlmariıgını savunuyor.
Mobil yetkilüeri, fiyat artışı
Akaryakıt fiyatlarında bu yılki artışlar (Lt/TL)
aasi
Süper benan
Normal benan
Motorin
Gaz
KaJoriferyakrtı
1Aralık1M0
ftyatı
2.449
2.184
1.815
1.951
974
IMayts 199115 Tea
flyab
2.980
2.660
2.072
2.066
1.033
MZİ991
flyatı
3.430
3.070
.2.320
2.380
1.130
Not Istanbul'daki perakende litre sattş ftyattandır.
KAYNAfcPUIS
beklentikrini bir yana bırakarak
sıkmtıyı "Motorin yüklü gemi-
mizia köti hava kosallan nede-
nryte Çekmece'ye mal boşaha-
maması geckj bir sduatıya yol
açö" şeklinde açıklanuşlardı.
Hukûmetin zam yapmayacağı-
mn kesm olarak ortaya çıkma-
smdan sonra ise yabancı petrol
şirketleri ATAŞ'ın uretimini
durdurmayı gündeme getirdiler.
"Böyle giderse ATAŞ'ta üre-
Ümi dordnrabiliriz. Ancak kn-
ratecak yeni hükümeti protesto
edryormnşuz gibi bir anlama yol
acmak istemiyornz" şeklinde
konuşan ATAŞ'm ortaklann-
dan Türk Petrol'ün Yönetim
Kurulu Başkanvekili Aydın Bo-
lak, "Her geçen gün zarar artı-
yor. Ancak yapdacak zamla
geçmlş dönemin zararmı tetafl
etmek söz konusu degil. Aksi
takdferde daha büyük üretim ka-
pasitesne sahip oldngu için za-
ran daha büyük olan TÜP-
RAŞ'ıa rafineri çüaş fiyaüna
ATAŞ'tan daha fazla zam yap-
maa gereUr. Bn dnrunda mal
satnuunalan laznn. Ancak o da
mimkün degil. Fınncı zarar
ediyonım diye ekmek aatmayı
MrakabiUr mi? BJz zaran ıtae-
ye çekeeegiz. Bu yıh büyük olt-
shkla zararia fc«p^f«'
>
ff»T Bd-
(Baştarafı 1. Sayfada)
mak yıllar alacak. Şimdi hepi-
mizin evrensel değerlere dörune-
si, özgürlüğün paha biçilemez
değerini anlaması gerekiyor.
Kisinin özgürlüğü özel müUri-
yetten de geçiyor; insanın ken-
di özel mülkiyeti olabilmeli,
komşusunun mülkiyetine saygı
göstermenin önemini anlayabil-
meli. Sovyet vatandaşlarının
devlete bağımlıhklarının sona
ermesi gerekiyor.
'Darbe olmaz'
—Yeni bir darbe olasıbgına ina-
oıyor musunuz?
SOBÇAK—Böyle bir olasüı-
ğa inanmıyorum. Ağustos ayın-
daki darbenin ardında Komü-
nist Parti, KGB ve tutucu su-
baylar vardı. Bu güçler aynı gi-
rişimi bugün bir kez daha yine-
lenıek olanaklarından yoksun-
lar. Ancak başka bir tehlikeyle
karşı karşıyayız. Temel gjda
maddelerinin dağıtunını gerek-
tiği gibi örgütleyemez ve her gün
biraz daha düsen yaşam düze-
yini dızgmleyemezsek toplumsal
patlamalar olabilir.
Yeni bir darbe olasıhğı ya da
toplumsal ayaklanma tumüyle
alacağımız önlemlere bağlı.
Devleti yönetiyoruz, yerel yöne-
tim ve karar organlan elimizde,
bu durumda sorumluların giri-
şimleri, çabalan, reformlann
doğru yönkndirilmesi, devletin
demokratikleşme yolunda ilcr-
leyip ilerlemeyecegini ya da iç
savaş ve etnik çatışmalar içinde
boğulup boğulmayacağını belir-
leyecek.
—Gorbaçov'nn başkanlıktao
çekilece^i konusundaki söylen-
tiler hakkında ne diisünttyorsu-
nuz?
SOBÇAK—Böyle bir olasıh-
ğı doğuracak koşullan Gorba-
çov birçok kez sıraladı. Bir baş-
kan, ülkesuıin gözleri önünde
parçalanıp yok ohnasını kabul
edemez. Ben kişisel olarak,
Gorbacov'un istifasını gerekti-
ren koşullann bugün bir araya
geldiğine inanrnıyorum. Kaldı
ki Mihail Gorbaçov, henüz, ka-
osu ve parçalanmayı engeüeye-
cek tüm olanaklannı yitirmedi.
Bunu eskı totaliter iktidar yapı-
sının sürdürühnesi anlamında
değil, ama tahrip edilmemesi ge-
PORTRE SOBÇAK
Direnişin yıldızlarındandı
Gecen haziran ayından bu
yana Sovyetler Birliği'nin
ikinci büyük kenti St.
Petersburg'un (eski
Leningrad) belediye
başkanhğı görevini yurüten
Sobçak, Batı'ya yakınhğı,
hitabet yeteneği ve
atılganhğıyla tanınıyor. 54
yaşmda ve avukat.
Percstroyka döneminde,
refonncu milletvekillerinin
arasında özgün bir rol
oynayarak sivrildi. Geçen
ağustos ayında
gerçekleştirilen darbe
girişimi sırasında izlediği
darbe karşıtı tutum ise
halkın gözünde bir
kahraman haline gelmesini
sağladı. Rusya Devlet
Başkanı Yeltsin,
Moskova'da tanklann
uzerine çıkarak halkı
direnişe cağınrken, Sobçak
o zamanki Leningrad'da
ordu komutanlarına açıktan
açığa kafa tutuyordu.
Sobçak'ın, Leningrad Ordu
Komutanı General Viktor
Samsonov'un odasına nasıl
bir hışımla girerek "Bu
svçlular çetesine boyun eğer
ve emirierini yerine
getirirseniz, halk sizi bir
bain olarak anacaktır"
dediği, darbe sonrasında
ağızdan ağıza dolaştı.
Popülaritesi sayesinde 130
bin Leningradlıyı
meydanlarda toplayarak
darbe girişimine karşı
koymayı basaran Sobçak,
şimdi uyguladığı sert
reformlan, yine popülaritesi
sayesinde kent halkına
kabul ettirebihyor. Bazı
çevreler tarafından
'dikutörce yöntemler*
kullanmakla suçlanmasına
karşın 'sürekli değisim'den
yana. En büyük düşünün,
yeni adıyla St. Petersburg'u
on yıl içinde dünyanın en
önemli ekonomik, kültürel
ve turistik merkezlerinden
biri haline getinnek
olduğunu söylüyor.
reken, ülkenin prensip bırligının
ve halklann çıkarlannın korun-
ması anlamında söylüyorum.
Politikacılara ve halka, öz-
gürlük mücadelesinin, cumhuri-
yetlerin bağınısızlık kavgalan-
nın ne için başladığını, asü amaç-
lannı arumsatmak gerekiyor.
Son amaç tek başına bağımsız-
hk değil, insanlann yaşamlan-
nın iyileştirihnesi.sosyal adale-
tin yerleştirilmesi. Yaşadığımız
olaylar, ne yazık ki insanlann
yaşam koşullanm daha da kö-
tüleştiriyor, kisinin hak ve öz-
gürlüklerini, yaşam güvenliğmi,
sosyal adalet prensiplerini ayak-
lar altına ahyor. Tüm bu neden-
lerle, Gorbacov'un çekümeye
hakkı olmadığını düşünüyo-
rum. Devlet Başkanı, ülkede
kurtarüabilecek ne kaldıysa kur-
tarabihnek için tüm olanaklannı
seferber etmeli. Gorbaçov, geç-
mişte federal bir devlet olan
SSCB'nin ayakta kalan tek sem-
bolü...
—Devlet başkanlıgına sizin
aday oidugnDozdan söz edili-
yor, bn olasüık cerçeveainde ül-
kenia geleceği konnsonda ne
döşnnüyorsiuııız?
SOBÇAK—Bugün için böyle
bir makamı düşünmüyorum.
Kaldı ki, bu koltuğun ileride var
olup olmayacağıru ya da biçimi-
ni şu anda kestirmek çok güç.
Ancak bir polıtikacı ve yurttaş
olarak ülkenin geleceği ile ilgili
kamlanmı şöyle behrtebilirim:
Ülkemizdekı olaylar iki yönde
gelişebilir.
1) Cumhuriyetlerin merkezi
otoritelere ne gibi yetkiler bıra-
kacağı taıtışıldıktan sonra bir-
lik yeni temeller üzerinde ikin-
cil bir yapı olarak muhafaza
edilebilir. Bu durumda SSCB
diğer ülkelerden 83 milyar do-
lar alacakh ve 70 milyar dolar
borçlu bir yapı olarak varhğını
sürdürccek. Birlik, nükleer si-
lahlann kontrolünü tek başma
elinde bulunduran bütünsel bir
askeri güç, uzun yıllardan bu
yana imzalanan uluslararası an-
laşmalann tek muhatabı olarak
korunacak. Öte yandan ulusla-
rarası güçleT dengesinin bozul-
maması açısından tüm insanh-
ğın, birliğın yapı olarak korun-
masmda çıkan var. Bence en
gerçekçi ve doğru yol budur.
2) Birlik tumüyle ortadan kal-
kabilir. Bu durumda, boyutlan
ve dünya medeniyetine katkıla-
n, olanaklan açısından geçmişte
ve bugün büyük bir güç olan
Rusya, birliğin yasal mirasçısı
durumuna gelecek. Ancak diğer
cumhuriyetler, ekonomik alan-
da yetersiz, az gehşmiş ve doğal
olarak ekonomik ve politik açı-
dan Rusya'ya ya da diğer güç-
lere bağunh ikinci planda kalan
devletler olacaklar. Bu tehlike.
özellikle Orta Asya'daki cum-
huriyetleri tehdit ediyor. Böyle
bir olasüık karşısında, cumhu-
riyetlerdeki milliyetçi, nasyonal
sosyaüst hatta faşist güçler, din-
ci hareketlere yakınlaşıyorlar.
Bunun sonuçlan herkes için çok
ağır olabilir.
Sözü geçen cumhuriyetlerde
Rus milliyetinden olanlann nü-
fusu 10 milyonu aşıyor, eğer
tüm cumhuriyetler ekonomik ve
politik bağlannı kopanp Rus-
ya'dan aynhrlarsa, bu bölgeler-
de yaşayan Ruslar, politik mfl-
cadelede şantaj araa olacaklar,
hak ve çıkarlannın korunması
sorunu ortaya çıkacak. Rusya
ve giderek Batı'ya yığınsal göç-
lerin önüne geçilemeyccek.
Sözlerimi yalnızca Ruslann
karşılaşacağı durumlarla kısıtla-
yamam. Litvanya'da Polonya
dilinde egitim yapan okullar ka-
patıhyor, Polonyahlar idari en-
gellerJe karşı karşıya bıraküıyor-
lar, haklan giderek kısıtlanıyor.
Bu Baltık ülkesinde aynı tavv,
Ruslara ve diğer miuiyetlerden
olanlara karşı da uygulanıyor.
Bu olaylar, Gürcistan, Özbekis-
tan, Tacikistan'dan daha çağ-
da$, mantalite olarak Batı'ya
daha yakm olan Litvanya'da ge-
çiyor. Bu durumda, antikomü-
nist, ama bir o kadar da totali-
ter bir rejimin kurulduğu Gür-
cistan'dakı kargaşayı tahmin et-
mek pek güç ounamah.
Bu örneklerin ışıgında ikinci
yolun bizi Yugoslavya tipi, ama
daha büyük çaplı iç savaşlara
sürükleyeceğini söyleyebiliriz.
Unutmamak gerekir ki ülkemi-
zin insanlan I. ve II. dünya sa-
vaşlannda, StaUnci baskılar dö-
neminde çok acı çekti. 60 mil-
yondan fazla insanımız yaşamı-
nı yitirdi.
Bugün yeni baştan, insanlann
geleceğini riziko altına sokma-
ya haHrimi7 yok. Bugün, Ekim
Devrimi'nden sonra çıkan 17-21
iç savaşı türünden bir savaşa gi-
rersek, en az on milyon insan
yok olacak. Bunun dramatik
sonuçlanm silmek bize yeni baş-
tan onlarca yıla mal olacak.
Tüm bu acılardan ve gecikme-
lerden sonra sorunlanmm çağ-
daş ülkelerin yöntemleriyle çö-
zebileceğimizi hiç sanmıyonım.
Ekonomi koalisyon
(Baftarafi 1. Sayfada)
laşımımn da ücretli ve dar-
gelirli kesimin vergi yükünün
hafifletUmesi, bunun yamnda
yüksek gelirli kesimlerin ise da-
ha yüksek oranlarda vergilendi-
rilmesi, vergi kayıp ve
kaçaklannın azaltılması konu-
lannda birleştiği ifade edüiyor.
• özeüeştirme: DYP, KİT
özelleştirmesüıin hızlandınlarak
KİT sistemine aktanlan kamu
kaynaklannın en aza indirüme-
sini savunuyor. SHP ise KİT'-
lerin verimli çalışmasını
savunurken, özelleştirme konu-
sunda daha muhafazakâr bir tu-
tum izliyor. Bu nedenle yeni
dönemde özelleştirme uygula-
malanmn ikinci planda kalabi-
leceği bekleniyor.
• Para poUdkaa: Uygulanan
para politikasının temel felsefe-
sinde herhangi bir değişikUk
beklenmiyor. Ancak ahnacak
mali önlemlerle önce bütce acık-
lan daraltılacak, ardından Mer-
kez Bankası'mn
gerçekleştireceği uygulamalarla
faiz oranlannda kademeli bir
düşüş öngörülüyor. Serbest dö-
viz kuru pohtikasının önümüz-
deki dönem de sUreceğine kesin
gözüyle bakıhyor.
• ToplusözJeşme ve ncretler:
Çalışma yaşamının ILO stan-
dartlanna kavuşturuhnası ko-
nusunda SHP ve DYP'nin
görüşleri behrli bir paralellik ta-
şıyor. Ancak kamu toplusözleş-
melerindeki ücret artışları
konusunda bazı görüş ayrüıkla-
n çıkabileceği bekleniyor. Üc-
retli kesimin geçen dönemde
enflasyona ezdirildigini savunan
SHP, gelir adaleisizliğini denge-
lemenin bir unsuru olarak ücret-
lerin daha da arttırılmasını
savunurken, DYP kanadı ise
enfiasyon ve büyüme hızının
çok üstunde ücret artıslanna gi-
dilmemesi gerektiği görüşünü
taşıyor.
T U K E T I C I N I N S E S I
(Baftarafi 13. Sayfada)
di. Tabii ki ben ceketi alma-
dım. Sizden ricam bu durum-
da kalan tûketicinin şikâyetle-
rini nereye yapacaklarını açık-
lamanızdır.
Varşan Tanatmış-Ankara
/Arkadaşlarımız, konuyla ilgili bilgi almak
amacıyla İş Bankası Kredi Kartlan
Merkezl'nden Füsun Gülal'la görüştüler. Gülal,
kredi kartı anlaşmasının tamamen bankayla işyeri
arasında olduğunu, yüzde Tlik komisyonun
mûşteriye kesinlikle yansıtılmaması gerektiğini
belirterek, "Böyle dunımlarda eğer müşteri
tşyerinin anlaşmalı bulunduğu bankaya
şikâyette bulunursa banka bu işyeriyie
anlaşmasını feshedeblllr" dedi.
Beslenme ödülü verilecek
Hatiboğlu Yayınevi, Prof.
Dr. Ayşe Baysal adına bir bes-
lenme ödülü verecek. önü-
müzdeki yıldan itibaren iki yıl-
da bir verilmesi karariaştırılan
'Prof. Dr. Ayşe Baysal Bes-
lenme OdüU'nün 1992 yılı
için, beslenme alanında yapil-
mış bir bilimsel araştırmaya
ayrıldığı açıklandı. ödül sahi-
bine 1 milyon lira para ödülü
ve ödül belgesi verilecek.
ödül alan araştırma, daha
sonra Sağlık Bilimleri Araştır-
ma Dergisi'nde (SBAD) ya-
yımlanacak.
hfl tfcm firmalar bn dönemde
tahsbatla saöş yanyorlar. Psi-
kolojik olarak da bir talep artı-
şı var" dedi.
Dolann, her ay ortalama yüz-
de 4 arttığıru, kış aylan olması
nedeniyle dünya ham petrol fı-
yatlanndaki artışın da yüzde
15'e ulaştığmı savunan Aydın
Bolak, akaryakıt fiyatlannda
zorunlu hale gelen yüzde 20'lik
artışın tek alternatifinin, aynı
orana karşıhk gelecek vergi in-
dirimi olduğunu savundu. Ra-
fineri çıkış fiyatında yüzde
1.3'lük vergi yükü bulunduğu-
nu, bunun da 50 bin lirada 8 bin
Uraya karşıhk geldiğini vurgula-
yan Aydm Bolak, "Vergi indi-
rimi bir riyad terdhtir. Ancak
vergi hMÜrimiyle devlet, ahnak-
tan vazgeçügi verginin yanı a-
ra akaryakıt fiyaüaruda yapı-
mcak arbştan kaynaklanacak
lave vergi geHri potanatyemıden
de yoksun kalnuş ohır" şeldin-
de konuştu.
En düsük zam,
sıkınfıh örtinlerde
Bu arada yılbaşından bu ya-
na dolardaki yükseUş yüzde
67'yi aşarken akaryakıt fiyatla-
nndaki artış 1 mayıs ve 15 tem-
muz tarihkrinde yapılan iki zam
sonucu en fazla yüzde 40'ta kal-
dı. istanbul'da yılbaşında, 2 bin
449 lira olan süper benzinin lit-
resi 3 bin 430 liraya, 2 bin 184
lira olan normal benzinin li.'re-
si de 3 bin 70 Uraya yükseldi.
Zam beklentisiyle şu an sıkıntı-
sı çekilen motorin, gaz ve fuel-
oil'deki 10 ayhk fiyat artışı ise
benzinin de gerisinde kaldı. Pet-
rol şirketlerince "mallyeti
kartarnuyor" gerekçesiyle dağı-
Omı kısılan akaryakıt ürünlerin-
den gaz ve motorinin 10 ayhk fi-
yat artışı yüzde 21'de kaldı. Ka-
lorifer yakıtındaki artış ise yüz-
de 16 oldu. Beklenen zamlann
gerçekleşmesiyle süper benzinin
4 bin, normal benzinin 3 bin
600, gaz ve motorinin de 2 bin
600 liraya ulaşabileceği hesap
ediliyor. ,
Gaziantep
Kimyasal
gazdan
31 ldşi
zehirlendi
GAZİANTEP (AA) — Gazi-
antep'te, bir hurdaaya satılan
niteliği belirsiz tüplerden çıkan
kimyasal ga^Han 4'ü polis 31 ki-
\
Fıifi K^L-iwıl^i«i rriinii 9 9 L a e ı n ı ^ a İstanbul Diş Hekimleri Odası'nca 22 kasımda kutlanacak "Türk Diş
u ı ş n e K i m ı e n g u n u zz k a s ı m a a Hekimliği»GÜBjI., çerçevesinde,Ukoka,,ard, «a g l ^i ş sagllgl" ^ î
tim ve taramasına başlandı. Beşiktaş Süheyla Artan îlkokulu'nda başlaalan kampanya. hafta boyunca 25 ilkokulda devam
edecek ve yaklaşık 60 bin çocuk egitim ve taramadan geçirilecek. 300 diş hekiminin katıldıgı kampanyada ogrencilere agız ve
diş saglıgının önemi hakkında slayt gösterileri eşliginde görsel ve işitsel egitim veriliyor. İstanbul Diş Hekimleri Odası Başkanı
Celal Yıldınm, Türk halkının agız ve diş saglıgına onem \ermedigini ve halen >uzde 30'unda agız ve diş sorunu bulundugunu
belirterek "Bu önemsemezlik a>nen devam elraekle. Bu konuda halkımızın herhangi bir kavgısı yok. Artık buna bir çöziım
gerekli" dedi. Tedavi etmenin tek başına çozüm olamayacagını da vurgulayan Yıldırım, özellikle çocuklann egitimi ve bilinç-
lendirilmesinin önemi iizerinde durdu. (Folograf: AA)
istanbul Festivali sahaya iniyor
Yayınevine hızlı dizgi
yapabilen
MACINTOSH
OPERATÖRÜ
aranıyor.
51110 05
BAŞSAĞLIĞI
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler
Odalar Birliği Genel Saymanımız
NEJAT KOYUNClPnun
vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Tanrı'dan rahmet, kederli
ailesine, yakınlarına ve tUm meslek camiasına başsağlığı dileriz. 14.11.1991
(Perşembe) günü ISMMM Odası önünde saat 10.00'da tören yapılacak,
Çorlu'da defnedilecektir. Meslektaşlarımıza ve dostlarına duyurulur.
İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ
MALİ MÜŞAVİRLER ODASI
YÖNETİM KURULU
(Baftarafi 1. Sayfada)
Moskova Sollstteri'ni Ukray-
nalı şef ve viyolacı Yuri Bash-
met yönetecek. Moskova Virtü-
ozları ve Yiademir Spivakov İs-
tanbul dinleyicisinin birkaç kez
gözdesi ohnuştu, bu kutlamala-
ra da katılıyorlar. Dentsche
Kammerphilannonie'yi ünlü
çellist Heinrich Schiff ile dinle-
yeceğiz. İki ttalyan orkestrası,
Roma Virtıiozlan ve Santa Ce-
dlia Oda Orkestrası'nm yanı sı-
ra Concentus Musicus, çağımı-
zın ünlü şeflerinden Avusturyah
Nikolaos Harnonconrt'un yö-
netiminde çalacak.
Oda müziğinde Amsterdam
Gitar Üçlüsü, Borodin Dörtlü-
sü, Schönberg Toplulugu ve
Berlin Füarmoni'nin seçkin vir-
tuozları var.
Günümüzün en coşkulu ve
ulaşıhnası zor kemancısı Itzhak
Pertman, geçen festivalin en du-
yarh konserlerinden ikisini ses-
lendiren Shlomo Mintz; piyano
dünyasmın son zamanlardaki
harika çocuğu Rus asılh yirmi
yaşındaki Evgeny Kissen; dene-
yimli flütçü Jean - Pierre Ram-
pal resital programlannm yüdız-
lan. Düo-piyano alanında Gü-
her - Süher Peldnel'in rakibi
Fransız Labeqne kardeşler, Ja-
pon gitara Yamashita ve fla-
menko gitara Mannel Kano, yi-
ne resital programlan içinde.
Vokal raüzikte ise festival,
opera dünyasmın kapışılan üç
adını getiriyor: Geniş kitlelere
operayı sevdinneyi başaran,
dünyamn dört bir yanındaki
açıkhava konserleri, TV prog-
ramlan ile dillerden düşmeyen
Luciano Pavarotti. Diğeri ise
yirmi yıldan fazla bir zamandır
opera dünyasında girdiği her ro-
lü düzeyli yonımuyla canlandı-
ran, yaptığı 170 plakla müzik
tarihinde hiçbir tenorun ulaşa-
madığı sayıya ulaşan Placido
Domingo... Zenci soprano Jess-
ye Norman ise bu yıldızlardan
bir başkası. Etkileyici üslubu,
kendine özgii tonu ile çağımızın
en ünlü sopranolan arasında.
Ünlü sopranomuz Leyla Gen-
cer de kutlamalann konuğu ola-
cak. Jki yıl önce Şostakoviç'in
"Bnrun" başlıklı operasıyla
Henderin "Imeneo"sunu 18.
festivalde sahneleyen Moskova
Oda Operası, tstanbullulann
büyük beğenisini kazanmışü.
Gelenekselieşen Mozart'm Sa-
raydan Kız Kaçırma'sı ise yine
yirminci yıhn programında. Bu
arada Harlum Boys Ctaoir, Vi-
yana Çocuk Korosu'ndan son-
ra yirmi yühk bir geleneği sur-
düren en ünlü çocuk korosu..
Harlem Boys Choir, Amerika'-
da olduğu kadar dünyamn her
köşesinde konserler veriyor.
Bale ve dans topluluklan ara-
sında otuz yıh aşkın geleneği ile
Amerika'mn en dinamik dans
toplulugu olarak bilinen Alvin
Ailey Dans Toplulugu konuk
olacak. Elisa Monte Dance
Company, Rambert Balesi ve
Christina Hoyos Dans Toplulu-
gu bu daldaki diğer gösteriler.
Aynca Arjantin Tango toplulu-
gu değişik bir renk getirecek. Bir
de Polonya Halk Danslan folk-
lor programını zenginleştirecek.
İstanbul Festivali'nin caz,
pop, rock ve folk alanlanm
kapsayan programı bu kez ger-
çekten "inanılmaz" sürprizler-
le dolu. Şenliğin 20. yıh, ünlü
caz şarkıcısı EJIa Fitzgerald'la
birlikte doruktaki gecelerinden
birini yaşayacak. Yüzyühk bir
çınar gibi caz dünyasmdaki ye-
rini koruyan Fitzgerald, bu mü-
ziğin tutkunlanna belki de son
ses gezilerinden birini yapüra-
cak.
Sonunda cazm İstanbul ek-
siklerinden biri, trompet ustası
ve türde neoklasik akırrun önde
gelen temsilcisi Wynton Marsa-
Hs de devrede. Bütün elektronik
öğelerin cazdan antılması görü-
şünü Miles Davis ve Herbie
Hancock'a karşı şiddetli pole-
miklerle savunan 30 yaşındaki
Marsalis, çevresine topladığı
genç müzisyenlerle Miles Da-
vis'in efsanevi akustik beşlisinin
1960'larda yaptığı müziği kaldı-
ğı yerden surdürüyor.
Festivale bu kez cazın emek-
tan ve A Takımı'nın değişmez
kaptanı Dizzj GUkspie de trom-
petiyle ve gittıkçe yükselen ya-
şıyla katıhyor. Artık bir simge
olan Dizzy'yi izlememek, cazın
da bir parça inkân olacak gibi.
Gil Evans'ın bir zamanlar de-
ğişmez adamı, alto saksofonun
ateşli cambazlanndan David
Sanborn da sonunda şenlik
programında. Elektroniğin en
yeni olanaklannı tutku ve usta-
hkla kullanan bu korkusuz mü-
zik adamı, izlenmesi mutlaka
gerekli konserleriyle ün salmış
durumda.
20. Festivale konuk olması
beklenenlerden Milton Nasci-
mento, aralannda David San-
born, Wayne Shorter ve Pat
Saddam adını adını K. Irak'ta
(Baftarafi 1. Sayfada)
Bağdat merkezi hükümetinin,
bu arada Kuzey Irak'a gönder-
diği akaryakıt ve temel ihtiyaç
maddeleri yardımında üçte iki-
lik bir kesinti yaptığı görüldü.
Kuzey Irak'ta görevli Iraklı Arap
ya da Kürt devlet memurlannın
maaşlan da 2 aydır ödenmiyor.
Bağdat'tan gelen yardırnı dağı-
tan pwşmerge örgütleri ise yar-
dımın azalması nedeniyle iç çe-
lişkilere düştü.
Yöre halkı silahh çatışmalann
sürmesinin yam sua ekonomik
ambargo, kışın yaklaşması ve
BM yardım kuruluşlanmn etki-
sizliğinden yakınırken, "Halep-
çe Kasabı" adıyla tanınan ve
Saddam Hüseyin'in yeğeni olan
Ali Hasan Mecit'in tçişleri Ba-
kanhğı'ndan ahnarak Savunma
Bakanhğı'na atanması da büyük
endise yarattı. Şaklava'da görüş-
tüğümuz KYB lideri Cetal Tala-
bani ve Sosyaüst Parti Başkanı
Dr. Mahmut Osman, "Bu yeni
atama, Bagdat'ın banş ve iyini-
yettea ne kadar uzak olduğunu
göstermektedir" dedi.
Talabani, Kürdistan cephesin-
den bir heyetin yaklaşık bir haf-
tadır Bağdat'ta merkezi hukü-
met yetkUileri ile görüşme yap-
mak amaayla beklediğini hatır-
lattıktan sonra "Irak Kürdistan
Demokratik Halk Partisi Başka-
nı Dr. Sami Abdnrrahman'ın
önderligindeki bu heyeti Bağ-
dat'ta Idmse karşılamadı. Boş
yere orada bekletiyorlar. Bu da
Irak'ın Kürdistan mesetesine na-
sıl baktıgını gösteren bir başka
isarettir" diye konuştu.
Diana yöresinde bulunan bir
PKK kampmda görüştüğümüz
örgütün Merkez Komitesi üye-
lerinden Osman Öcalan, Kuzey
Irak'taki gelişmeleri değerlendi-
rirken, "PKK, olası bir Arap-
Kürt savaşında Kürt cepbesinde
bağımsız olarak yerini
alacakür" dedi. PKK lideri Ab-
dullah Öcalan'ın kardeşi olan
kamp komutanı, PKK'nm Iraklı
Kürt örgütleriyle birleşmeyece-
ğini, kimseden emir almayaca-
ğını, ancak Saddam Hüseyin'e
bağlı birliklerin "Güney Kurdis-
tan'a saldırmalan halinde yöre
halkıyla büükte ba saldınya
karşı çıkacaklannı" söyledi.
Erbil yakınlarında Saddam
Hüseyin'e bağlı birlikler ile Irak
Kürdistan Demokratik Partisi-
ne bağlı peşmergeler arasmda
dün şiddetli çarpışmalar olduğu
büdirildi. KDP yetkUUeri, Irak^
ın çeşitli bölgelerindeki peşmer-
gelere çağnda bulunarak, Sad-
dam Hüseyin'e bağlı kuvvetlerin
bölgeye sokuhnamasım istedi.
şi zehirlendi. Eski Dülük Cad-
desi'nde hurdacüık yapan Recep
Bilir, Döne Ohan adh kadmdan
niteliği belirsiz S tüp satın aldı.
Tüpleri matkapla deîmeve çah-
şan Recep Bilir, tüpten sızan
gazdan zehirlenerek bayıldı. Çı-
kan gazdan, Bilir'e yardıma ge-
len yakınlan, komşulan, olayı
inceleyen itfaiye erleri ve poUs
memurlan ile hurdacımn üst ka-
ünda oturan aile fertleri olmak
üzere toplam 31 kişi zehirlendi.
Zehirlenenkr, Gaziantep Devlet
ve SSK hastanelerinde tedavi al-
tına ahndılar.
Metheny gibi caz ustalanmn da
bulunduğu geniş bir müzisyen
kitlesinin "yol gösterici" olarak
gördüğü Brezilyah bir dahi bes-
teci ve şarkıcı. Nascimento, ola-
ğandışı melodileri, kimseye ben-
zemeyen armonileri ile Istan-
bul'u da aJışılmamış ses evren-
lerine sürükleyecek.
Bir başka konuk Jim Hall, şu
anda caz gitanmn belki de en
önemli adı. Pat Metheny'nin
"en büyük ustam" diye sözünü
ettiği Hall, bir çelebi olarak sür-
dürdüğü yaşamını, ateşi içinde
saklayan, içedönük gitar üslu-
buyla bütünlüyor yıllardır. Caz
gitann gidisatını belirleyen 5-6
isimden biri olan Hall, İstan-
bul'a tarihin önemli bir bölü-
münü de beraberinde getirecek.
Onumüzdeki yaz festivalde
saclan iyice aklanan Gerry Mul-
ligan da 40 yıh aşkın bir süre-
dir ses telleri bozuhnayan bari-
ton saksofonunu Ufleyecek.
Antonio Carios Jobim'in fes-
tivale katıhnası ise başlı başma
bir olay. Brezilya'nm çok çeşit-
li kultürlerden doğan muziğini
kişisel potasında eriterek yeni-
den yaşatan Stan Getz'le birlikte
Bossa Nova'yı dünyaya tamtan
Jobim, yükselen yaşı yüzünden
artık sahnelere pek ender çıkı-
yor. Festivalde rockseverler,
1960'lann en önemh' gruplann-
dan biri olan ABD'deki gençlik
hareketinin simgeleri arasında
da yer alan ünlü üçlü Crosby,
Stills and Nash'i de izleme ve
dinleme olanağı bulacaklar.
İstanbul Festivali sonunda
zor görünenin de üstesinden gel-
di ve stadyum konserlerini yü-
rürlüğe koydu. Gitann çalgı
olarak en önde gelen "reklam-
cısı", büyük usta Eric Oapton,
stadyum gösterilerinin isimleri
arasında. Modemist müziğin
son 25 yıldır en ön safında yer
alan Peter Gabrid'in vereceği
konser ise kuşkusuz İstanbul
Festivali arşivinin en çarpıa say-
falannı oluşturmaya aday.