18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 KASIM 1991 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19 Erbakan Anıtkabirtle... (Baştarafi 1. Sayfada) Demokrasilerde her türlü inanç ve düşün- ce özgürce ifade edilir, serbestç» yanştr. De- mokrasinin erdemi ve gücü, kendisine kar- şıt düşüncelere bile yaşam hakkı tanımasın- dan kaynaklanır. Nedeni, bu rejimin kendi- ne olan güven duygusudur. O nedenle, ülkemizdeki İslamcı düşünce ve akımların da, şiddeti kesin olarak dışla- maları koşuluyla, demokratik rejimin çerçe- vesi içinde yer almaları doğaldtr. Bu açıdan, Türk Ceza Yasası'nın 163. maddesinin kaldınlması demokrasiye uygun bir gelişme olmuş, ancak yetersiz kalmıştır. Zira, gerek 1982 Anayasas'nda, gerekse Si- yasal Partiler Yasası'nda aynı içerikte hü- kümler yer almaktadır. Bunların varlığı, İs- lamcı düşünce ve akımların özellikle parti- sel düzeyde örgûtlenmelerini engelleyici ni- teliktedir. Doğru olan nedir? Şöyle denilebilir: İslamcı akımların legal politikadan dışlanmaları hata olur; meşru platformlarda onların temsilciierinin de yer alması, zamanla bu akımların da kendileri- ni oyunun kurallarına uydurmaya başlama- larına kapıyı aralar. Ülkemiz, laik ve demokratik bir toplumu hedef almış ve bu yolda tüm eksiklerine kar- şın, küçümsenemeyecek bir mesafe katet- miştir. Bize göre artık Türkiye'de saati geri- ye çevirmek olanaksızdır. O yüzden, bazı çevrelerin de daha hoşgörülü bir tutuma kay- malannın zamam artık gelmiştir. Dileriz, İslamcı akımlann temsilcileri de de- mokratik rejimin temel kurallan açısından ge- rekli özeni gösteriher; uyum konusunda be- lirli adımlar atarlar. İşte, Sayın Erbakan'ın dünkü Anrtkabir fo- tografından bu noktaya geldik. Bugün, 11 yıl- lık bir aradan sonra kendileri yeniden parla- mento zeminine adım atmış durumdalar. 12 Eylül öncesinin deneyimierinden gerekli dersleri çıkarttıklarını ummak isteriz. Aynı toplum çatısı altında barış içinde bir arada yaşamanın yolu karsılıklı saygıdan, ya- ni demokrasiden geçiyor. Herkes oyunun ku- ralına uyabildiği ölçüde işler kolaylaşır. 6 DGM karışamaz' Fuarda 150 bin kişi (Baştarafi 1. Sayfada) bet tnttnklan" gözlendi. Fuann "çocnk kitaplan noktası" hali- ne gelen Mavibulut Yayınlan'n- dan Fatih Erdoğan, "Çocukla- nn, dolayısıyla anne ve babala- nn ilgi odağı olduk. Ancak fu- ar tıınıtım açıandan onemli. Sa- taşlann fuar dışında kiUpçüar- da sürmesi gerek. Çünkii fuar bir bafta, ama kitapçılar 51 taaftt" dedi. Can Yayınlan'nın sahibi Er- dal Öz, Türk ve yabancı kitap- lara ilginin eşit olduğunu, ancak bu yıl özellikle bu denli genç bir okuyucu kitlesi ile karşılaştığı- nı belirtti. 12 Eylül sonrası de- politize edilen, okumayan ve okutulmayan gençliğin kitaba yeniden dönüşünıin sevindirici olduğunu söyledi. Afa Yayınevi sahibi Aül Ant, bu yılki fuan bir "ögrend fuan" olarak niteleye- rek şunları söyledi: "Bu foarda issanlann kitap alacak takatı pek olmadığı göriiliıyor. Daha çok bir ögrenci fuan görünii- miinde. Diger yıllara göre özel- likle gençler çogunlukta." Fuara 3 kamyon kitap taşıyan Türk Tarih Kurumu yetküüeri ise fuardan "elleri boş" döne- ceklerini söylediler. îlginin son derece büyük olduğunu beürten TTK yetkilileri, "Ancak bu yü okunın aJım gücünde bir düşöş mü var" sorusunu sorarak Türk Tarih Kurumu'na özellikle aka- demisyen ve öğrencilerin ilgi gösterdiğini söylüyorlar. Türk Tarih Kunımu'nda en çok satan kitaplar "Nutuk", "Tiirkiye'oin Siyasal AnÜaşmalarT, "Modern Türkiye'Bİn Dogoşu", "Türldye Tarihi", 'Osmanh Tarihi" ola- rak sıralanıyor. TÜYAP 10. Istanbul Kitap Fuan'nın kapanışının 10 kasıma denk gelmesi de fuar kapsamın- da dün duzenlenen söyleşilerin Atatürk'e aynlmasına neden ol- du. "Atatürk" adlı bir kitap ya- zan Bulgaristan lstanbul Baş- konsolosu Paraşkev Paruşev, Atatürk'ün kişiliği üzerine gö- rüşlerini açıklarken Dil Derne- ği'nin ilk kurucu başkanı Prof. Dr. Cevat Geray da "Atatürk ve Dil Devrimi" konusunda dinle- yicilerle söyleşti. Azerbaycarfa btiyükelçilîk (Baştarafi I. Sayfada) can'ın tanınmasıyla ilgili önce- ki günkü Bakanlar Kurulu ka- ran hakkında bilgi verdi. Giray, Azerbaycan'ın tanınmasının SSCB'deki istikrarsızhğı arttır- mayı hedeflemediğini beürtirken "SSCB'den bu konuda bir tep- ki almadık. Hükiimetimiz, Azerbaycan'ıi bagunsızlıgıoı ta- nıma karannın Türk miHetinin ortak iradesine tercüman oldu- gundan emin bulunmaktadır" dedi. Bakü'de büyükelcilik açıl- masının söz konusu olduğunu ifade eden Giray, "Azerbaycan, bir devlet olarak biitiin hazırlı- ğını tamamlamış göriinmemek- tedir. Gelişmeleri takip edece- ğiz" şeklinde konuştu. Giray, di- ğer Sovyet cumhuriyetleriyle ku- rulacak diplomatik ilişkiler ko- nusunda da şunlan söyledi: "Er- menistaıı ve konsolosluk bulun- raayan bütün SSCB cumhnriyet- lerinde konsolosluk açılması gundemdedir. Türk ya da Türk olmayan, Müslüman, Hıristivan gibi aynmlan bu konuda yap- mak söz konusu degildir, ancak konsolosluk acmaya önce Tiir- kiye'nin komşidanndan başla- nacaktır." Bu arada Azerbaycan üzenn- de özellikle tslamiyeti kullana- rak etkili ohna> l a çalışan Iran'- ın bu yöndeki çabalanrun Tür- kiye*nin Azerbaycan'ı tanıma- stnda etken olduğu kaydediliyor. DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel de dün yaptığı açıklamada, "Hükümetin Azer- baycan'ı resmen tanımasını memnuniyetk karşıladıklannı ve bunun hayırlı olmasmı di- lediklerini" söyledi. DEMtRÖZLÜ Yugoslayya ve Düşûndürdükleri (Baftarafı 10. Sayfada) Yugoslaviaştııma" değıl. Bu konudaki düşüncesi çokaçıkve köklü: "Eğer milliyetçiliğın tehlıkelerınden sakınmak istiyor- sak, ulusal kımlikleri tanımalıyız" diyor. Stovenya Alplenn altında, Adriyatik'in kıyısında çok önemli, tehlikeli bir dörtyol ağzı; Türkiye ise Avrupa, Ortadogu, Arap ülkeleri, Asya bağlarttısında çok daha büyük, çok daha kül- türel etkilere açık, dengesi zaman zaman zor oluşturulabilir büyük bir dörtyol ağzı. Türkiye'nm kendi istemi dışında bir şansı olmuştur son yıl- larda; o, sosyalist sistemin, bloklaı oolitikasının çözülmesin- den, ıstese de istemese de çok olun lu yönde etkilenmış, eko- nomık gelişme alanında da son yılıarda oldukça özgür kal- mıştır. Amabu çözülme, bloklaşmalardan arınma sürgit de- vam etmeyebilir. Ufukta yeni bloklaşmaların izleri de Doğu Avruoa'da, 3atı Avrupa'yı çeşitli ölçulerde, çeşitli bıçimlerde içineçekeblecek olan büyük sarsıntıların da hayaletleri ge- zinrrekte. Türkiye, olumlu yönde gelişme olanaklarına yar- dım 3den c dinamiklerin olumsuza dönüştüğü dönemlerle de karşılaşabilir. Bu yüzden hem dünyada olup biteni çıplak gözle izlerrek hem de vakit yitirmeden en temel sorunlarını çözünlemeiin raylarını döşemek zorunda. (Baştarafi 1. Sayfada) Söyledi. Demiral, bu hafta içinde de ola- yın tanığı gazetecilerin ifadele- rine başvurulacağmı belirtti. Demiral, HEP kökenli millet- vekillerinin yemin töreninden önce yaptıkları açıklamada, ye- mini anayasal zorunluluk nede- niyle yapacaklan yönundeki gö- rüşlerini de anımsatarak "Bu konu da soruşturma kapsamın- da inceleniyor. Olayda kasıt un- sunı anyoruz. Eğer bu kasıt un- sunı varsa, ana>nsa bu konuda çok açık. Biz anayasanın 14. maddesini iblal eden, aynca agır cezalık suç içeren konuları sonışturabiliriz" diye konuştu. Demiral, soruşturmalannın sonunda konuya ilişkin gerekli açıklamanın yapılacağuu da bil- dirdi. DGM savcüığının, Zana ve Dicle hakkındaki soruşturmayı dayandırdığı TCK'nın 125. mad- desi şöyle: HUKUKÇULAR NE DİYÖR? 'Devlet topraklannın tama- mını veya bir lasmını yabancı bir devletin hâkimiyeti altına koy- maya veya devletin isükiâlini tenldse veya birliğini bozmaya veya devletin hildmiyeti aldnda bulunan topraklardan bir kısmı- nı devlet idaresinden ayırmaya mahıf bir fül işleyen kimse ölüm cezasıyta cezalandınlır." TBMM'de grubu bulunan si- yasi parti temsilcileri ise DGM'nin soruşturmasını, yasa- ma dokunuimazlığına bir saldın olarak nitelediler. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hüsamettin Cindoruk, "DGM savcüığının soruşturması, Meclis kursüsü- niin rtnlfiınıılmarfıgıııa karşi fCV- kalade ağır bir saldındır. Mec- lis Başkanı gereken cevabı ver- meli ve soruşturma durdurulma- lıdır" dedi. RP Çorum Milletvekili Yasin Hatipoğlu da milletvekillerinin yasama dokunulmazlığırun bu- 'DGM soruşturamaz'ANKARA (Cumhuriyet Burosu) — Anaya- sa ve ceza hukukçuları, HEP kökenli SHP mil- letvekilleri Hatip Dide ve Leyla Zana hakkın- da, Ankara DGM Savcüığı tarafından açılan so- nışturmada, milletvekillerinin görevlerinden kaynaklanan sözleri ve oylanndan ötürü ceza- landınlamayacaklannı savundular. Ankara Universitesi Hukuk Fakültesi öğre- tim üyelerinden, ceza hukukçusu Prof. Dr. Eralp Özgen, anayasanın, milletvekillerinin "rey" ve "beyanlan"ndan ötürü sorumlu ola- mayacaklarını öngördüğünü anımsatarak şöy- le dedi: "Bu dunımda bir milletvekili Meclis kürsü- sünden söyledigi fikirieri nedeniyle ceza hukuku açısından sorumlu olamaz. Bu nedenle de bir ceza taldbatına uğrayamaz. Ancak somut olay- da, milletvekilligi sıfatının başlangıcının sap- lanıma önem kazanmaktadır. Yeminin tamam- lanması milletvekilligi sıfannı kazanmanın as- U koşulu mudur? Yoksa YSK'nın ilanı Ue bir- likte milletvekilligi sıfatı kazanılmış da yemin sadece göreve başlamanın bir koşulu mudur? Bu soruya verilecek cevaba göre ceza takibatı açısından verilecek cevap da farklı olacaktır. Bence yemin, sadece göreve başlamanın koşu- ludur. YSK'nın ilanı ile birlikte milletvekilligi sıfatı kazanılmıştır. Yemin sırasında dahi kür- süden yapılan konuşmalar milletvekilligi sıfa- tıyladır." AÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden, anayasa hukukçusu Prof. Dr. Oya Araslı da milletvekillerinin, yasama meclisindeki çalışma- lan sırasında sarfettikleri sözlerden, kullandık- lan oylardan ve acıkladıkları görüşlerden ötü- rü sorumlu tutulamayacaklannı söyledi. Mil- letvekillerinin bu nedenle ceza soruşturması ve yargılamasına uğratılamayacaklannı da belir- ten Araslı, şöyle konuştu: "Yalnız bu olayda üzerinde dunılması gere- ken husus, söz konusu milletvekillerinin yemin sırasında yarattıklan olayın nüllervekilliği do- kunulmazlıgı başladıgı anda mı cerej-an ettiği- ni bilebiimektir. Benim kanımca, yemin, mil- letvekili sıfatuu kazanmanın bir koşulu degil- dir. Meclis çalışmalanna katılmanın bir koşu- ludur. Milletvekili sıfatı milletvekilinin mazba- tasını almasıyla, hatta oyların sayım dökümii birtigi anda kazanılmıştır. Ancak milletvekil- lerinin de anayasanın kendilerine sagladıgı so- rumsuzluk ve dokunulmazlıktan, gorevlerine uygun bir sorumluluk duygusu içinde yararlan- maları gerekir." lunduğu Meclis çatısı altında, fi- kirlerini ya sözle ya yazı ile ya da hareket ile ifade edebilecek- lerini beürterek SHP milletvekil- lerinin de bu çerçevede hareket ettiklerini söyledi. Bu açıdan DGM'nin olayla ilgili soruştur- ma acmasını bir hukukçu olarak yanlış bulduğunu da belirten Hatipoğlu, Zana ve Dicle'nin davranışlannı siyasi açıdan ha- talı bulduğunu bildirdi. Hati- poğlu, yemin töreninin bu tür bir davranış için ne yer ne de za- man açısından doğru olduğunu- da kaydederek "14 kasundan iti- baren Meclis, kendi gündemiy- le çalışmaya başlayacak. O za- man tüm görüşler dile getirile- bilir. Ben de şahsen şiddeti içer- meyen her fikrin yanmda bulun- mak isterim. Zaten fikirler bu- güne kadar rahatça söylenebil- seydi, bu sorun yaşanmazdı" di- ye konuştu. İnönü: İstifanızı bekliyorum Anıtkabir'de 10 kasım nede- niyle düzenknen törende, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü ile olayın kahramanlarından Leyla Zana bir kez daha karşılaştılar. Tören sırasında TBMM Geçici Başkanlık Divanı üyesi Zana'nın da eüni diğer milletvekilleri ile birlikte sıkan İnönü, Zana'ya "Bak, istifanızı bekliyonım" de- di. DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel ise protokolde kendisine aynlan bölüme geli- şinde, TBMM Geçici Başkanlık Divanı'ndan baa üyeler ile el sı- kışırken, Zana ile tokalaşmadı. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin de Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, Zana ve Dicle'nin istifalannı beklediklerini söyle- di. Zana ise bir soru üzerine, "Ben ve arkadaşlanm SHP'den aynlmayı şimdilik düşünmnyo- ruz" dedi. "Biz doğru bildiğimi- zi söyledik" diyen Zana, bir baş- ka soru üzerine de "Bizim bir hatamız yok ki istifa edelim. Biz baskı ve kardeşliği dile geürdik. Bu bizim gerçegimiz" diye ko- nuştu. Zana ile birlikte dün Di- yarbakır'a giden Dicle de bir so- ru üzerine, "Ben de Zana'nın söylediklerine kaülıyorum" de- di. Halayık' 500 milyona gitti 16. yüzyıl işi Iznik tabak, fj müzayedeye 'telefonla katılan alıcı' tarafından 475 milyon liraya satıldı. ASLIKAYABAL "Saüyorum, satıyonım, sat, sat, sarüm!-" Yıldız Sarayı Silahhane bina- sında dün duzenlenen müzaye- dede Raffı Portakal, 300'ü aşan eseT için böyle bağırdı ve çekici vurdu. On gün süren Antika ve Sa- nat Fuan'nın son günü duzen- lenen "10 Kasım Müzayede- si"nde gözde eserler "rekor" fi- yatlara satıldı. Halil Pasa'nın 1891 tarihli " Yaslı Halayık" tablosu 500 mil- yon liraya, Fransız mezatçı Qa- ude Boisgirard'ın müzayedeye kattığı 16. yüzyü işi "Iznik tabak" ise 475 milyon liraya alıcı buldu. Yeni ahcısına en yüksek fiyata giden üçüncü eser ise Şe- ker Ahmet Pasa'nın 370 milyon liraya satüan peyzaj çalışması ol- du. Dün Yıldız Sarayı Silahhane binasının iki katını dolduran an- tika meraklılan kalkan bayrak- lar, cekiş sesi ve süratle geçip gi- den eserler arasında müzayede heyecanının icine girdi. Salonun arka mekânında kuliste sahne- ye çıkmayı bekleyen sanatçılar gibi duran ve görevlilerce alın- mayı bekleyen eserler ilgi "dolu bakışlara hedef oldu. Raffı Portakal'ın "Böylesi zor bulunur" diye tanıttığı Şevket Dag'ın "Avasofya" çalışması ile Nazmi Ziya'nın Küçük Çamlı- ca'daki çiftligini betimlediği tab- losu 300 milyon liraya satıldı. Selçuklu gümüş ve tombak eser- lerle süren müzayede de sıra 191 numaralı esere gelince salonu bir heyecan ve sessizlik kapladı. Portakal'ın "Eveeet™" demesiy- le gözler Halil Pasa'nın tuval flHIIRlillllllli 10 GÜN SÜRDÜ — Mûzayedenin son günü fiyatlar rekor düzeydeydi. üzerine yağlıboya çaüşmasında odaklandı ve heyecan arttı. Açı- lış fiyatı 350 milyon lira olan "Yaslı Halayık" rekor fiyatla 500 milyon liraya satıldı. Salo- nu bir anda alkış sesleri kapla- dı. Heyecan tam dinmiş sayıl- mazdı. Çünkü birazdan Fransız mezatçı Claude Boisgirard'ın müzayedeye kattığı eserlere ge- liyordu sıra. Ve Portakal'ın yö- nettiği müzayedede 16. yüzyıla ait Iznik sürahi merakh gözlerin önünde yerini aldı. Sürahinin açüış fiyatı 440 milyon liraydı. EN PAHALTKA SATILAN BEŞ ESER 1. Halil Paşa / Yaşlı Halayık tablosu / 1891 tarihli / 500 milyon lira. 2. Iznik tabak / Claude Boisgirard'ın eserlerinden / 475 milyon lira. 3. Şeker Ahmet Paşa / Peyzaj çalışması / 370 milyon lira. 4. Şevket Dağ/Ayasofya çalışması / 1905 / 300 milyon lira. 5. Nazmi Ziya / Küçük Çamlıca'daki çiftliği / 1915 / 300 milyon lira. Raffı Portakal, sürahiyi kürsü- nün üzerine koydu. ö n sıralar- da müzayedeyi izleyen Güler Sa- bancı, "Oradan düsecek diye korkuyorum" diyordu. Sessizlik bir sure surdü. Ancak 440 mil- yonluk sürahi satılmadı. Hemen arkadan yine 16. yüzyü işi bir Iz- nik tabak boy gösterdi. Açüış fi- yatı 400 milyon üra olan tabak, salonda müzayedeyi izleyen Gü- zel Sanatlar RJeklamahk'mn or- taklanndan Ünver Orhan'la mü- zayedeye "telefonla katılan alıcı" arasında geldi gitti. So- nunda telefonda Fransızca ko- nuşan alıcı Iznik sürahiyi alkış- larla 475 müyon Uraya "sattım" dedirtti. Nüfus cüzdanımı kaybettim, hükümsüzdür. ALt HAN KUTLAR OKURLARA. OKAYGÖNENSİN (Baştarafi 2. Sayfada) reklam harcamalannın gazetelere göm dökümü şöyle: Hürriyet Sabah Milliyet Bugün Meydan Duvar Türkiye Günaydın Tercüman Foto Maç Tan Fotospor Güneş Ekim 1991'de 2.9 mılyar 1.7 milyar 1.6 milyar 900 milyon 700 milyon 500 milyon 400 milyon 300 milyon , 200 milyon 200 milyon 70 milyon 20 milyon 10 milyon » gazeteterin günlük ortalama net satişlan ve bir önceki aya göre farkları şöyle oldu: 2.000 Liralık Gazete Cumhuriyet 121.570 +6.104 1.800 Liralık Gazeteler Sabah Milliyet Tercüman 743326 416.051 52.601 -14.661 -19.373 +10.486 1.700 Liralık Gazeteler Hürriyet Türkiye Günaydın YenlAsır 593520 350.701 71301 50.900 -7.652 +26.701 +4.779 +4.200 1.500 Liralık Gazeteler Zaman Güneş 57.157 20.458 -1343 -2.179 1.300 Liralık Gazeteler Meydan Tan 216385 80.926 -5.934 -313 1.200 Liralık Gazete Bugün 248.180 •9393 1.000 Liralık Gazeteler Fotospor Fotomaç Duvar (9 gün) 170.487 90500 34.934 -32.401 -77.159 AHMET COŞAR EmekliYargıtay Başkanı Türklük Bilincinin Kaynağı (Baştarafi 2. Sayfada) cek, hayal zannettiğimiz bütün bu imkânları başaracağım. Mensup olduğum millet bana inanacaktır. Saltanat yıkılma- lıdır. Devlet yapısı mütecanis bir urtsura dayanmatadır. Din ve devlet birbirinden ayrılmalı, yeni bir sosyal nizam kurmalı- yız. Latin kökünden bir alfabe seçmeli ve her yönüyle Batı uygarlığına uymalıyız." Namık Kemal'lerin, Tevfik Fikret'lerin aradtğı ulusun ve va- tanın kaderine el koyan Mustafa Kemal'i bundan sonra Ça- nakkale'de görüyoruz. O, Çanakkale'de ölüm ve kalım kasır- galan arasında yalnızca beyin ve göze dönüşmüş ulusal bir güçtür. Ulusu ile ulusunun insanları ile yanyana ve omuz omuzadır. Düşmanın Gelibolu çıkarması üzerine ordu komu- tanı Mareşal Sanders'in şaşkınlığı ve kararsızlığı karşısında askerlerine "savaşmayı değil ölmeyi" emrederek düşman or- dusunu Mehmetçığin süngüsü Saros Körfezı'nin mavi sula- rına gömer. Bu yenikjiyi İngiliz Generali Aspinallog Lander, "Çanakkale dramı; dekorunun güzelliği, güttüğü yüce amaç ve sonucunun talihsizliği yönünden her zaman dünyanın kla- sik trajedileri arasında yer alacaktır" sözleri ile değerlendir- mekten kendini alamaz. Yaşamda yollar vardır. Bu yollar bilinmezliğin önümüze ser- dığı çizgilerdir. Bittiği sanılan yerde yeniden başlar. Bu yol- larda yolcu, talihin yumağında kendi kaderini örer. Mustafa Kemal'in 19 Mayıs 1919da Samsun'da başlayıp önce Amas- ya, sonra Erzurum ve Sıvas'ta "Milletin istiklalini yine mille- tin azim ve kararı kurtaracaktır. Anadolu'da her türlü tesir ve murakabeden azade bir milli heyetin vücuda getirilmesi lazımdır" kararı ile biçimlenen, sonra Ankara'da "Egemen- lik kayıtsız şartsız ulusundur" ilkesine dayalı milli devletin ku- rulması ile somutlaşan ve Büyük Zafer ile izmir'e ulaşan yol- culuğu böyle bir yolculuktur. O, bu yollarda bir yandan kendi talihi ile öte yandan emperyalizm ile savaşmıştır. Yenilmez sanılan Batı'yı yenmiş; milliyetçilik, halkçılık, cumhuriyetçi- lik, laiklik, devietçilik ve devrimcilikten oluşan düşünce ya- pısını, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel taşla- rı yapmıştır. Ve cumhuriyetin kurulmasım da Türk insanına emanet etmiştir. Sade bir yurttaş ve yurtsever olarak en iç- ten dilegimiz, cumhuriyetin sonsuza dek sürüp gitmesidir. RÖNESANS İNGİIJERE'SİNDE TÜRKLER Nazan Aksoy 8.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Odemeli gonderilmez. Galeri . Atelye 146 97 38 • 132 64 26 IG0R S0LDATENK0V SERGİSİ 16 Kasım-5 Aralık 1991 RAMKOSANAT MERKEZİ Atıye Sok. Yu\a Apt. 8 Te^ikhc 136 15 38 NÜANS SANAT MERKEZİ SRAMİK. HEYKEL . İÇ MIMARİ. GRAfy(,-JEKSTİL • STİÜSTÜK • VİTRAY • BATİK Wa Içı-ttalta Sonu Sanateever Herkese Açık JULI! Ç»UŞM»LA»I . SfNMZTM CASTIRIUM C3JZE L 26hasım; i >91 110C-1800 Isckial Caddesı 141 Beveelu-Istanbu! 10 152 lc 98 Retrospektif Resim Sergisi FİKRETMUALL C U A N I 1 S A N A T C A L E R I S I Bır Mekan ve Uzman Kad-c desen/yağhboya, seramik, takı/mücevher, fotoğrafçılık çocuklarla sanat, S A N A T A T Ö L Y E L E R İ D İ L E Y E N H E R K E S E A Ç I K istasyon sanat evi TEŞ VİKİ >'/:' 14ü 56 50- 1J0 66 1 I:RI:\KÖ Y 3S5 4131-32-33 ÇOPERA) S A N H G»L E R I 5 I AHMET FAZIL AKSOY RUZİN GERÇİN SARKİS GÜNSEL 11 Kısım-30 Kssım 91 DOnya Sajkk Sok. 43/16 Op«ra I» Hanı Taksinı 149 92 02 SELIM BİRSELGÛREMEYEN GÖRULMEYEN BLINDINVISIBLE 1 3 K A S I M 1 3 A P A L I I 1 9 9 ÇAÛDA» S A N A T MERKEZİ Akkarak Sok. 1/1 80200 Nt«anU«. 131 10 23 Pazar-P lesı dfşıröa hergun 11 00-19 00 arası açtktır GÜL DERMAN CAN GÖKNİL BERNA TÜREMEN U-30 Kasım ADTtSANbkele Cad. No: 3 Ortoköy 1S9 51 55 E SA T TEKAND ile serbest resim çalışmaları Tel: 146 77 25 Çağdaş Sovyet Ressamları S E R G İ S İ 8 Kasım-27 Kasım 1991 BİLİM SANA1 GALERİSİ Mühürdar Cad. Akmar Pasajı No: 70 7: Kadıköy-ist ı'SKı yaml Tel: 347 44 43 Fax:349 26 10 AKDENIZ RESİMLERI ORHAN TAYLAN 15 KASIM-14 ARALIK 1091 sanat 1. Levent Sülün Sok. A-14 Tel: 170 03 62 galeri 146 97 38 atölye 132 64 26 M a h m u t Resim Sergisi 0 -27Kasım 1991. 11W-İ8JX ı Pazsrgvnlen dtştnda' B o z k u r t * Yonca Modem Sanat Galerisi -. • • •. r ' j s ı b ı a n b J İ Tel. 130 3 1 ^ T E S A T TEKAND ile ÇOCUKLARLA serbest resim çalışmaları Tel: 146 77 25 «588 20 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle