Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 KASIM 1991 * * * * HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19
Erbakan Anıtkabirtle...
(Baştarafi 1. Sayfada)
Demokrasilerde her türlü inanç ve düşün-
ce özgürce ifade edilir, serbestç» yanştr. De-
mokrasinin erdemi ve gücü, kendisine kar-
şıt düşüncelere bile yaşam hakkı tanımasın-
dan kaynaklanır. Nedeni, bu rejimin kendi-
ne olan güven duygusudur.
O nedenle, ülkemizdeki İslamcı düşünce
ve akımların da, şiddeti kesin olarak dışla-
maları koşuluyla, demokratik rejimin çerçe-
vesi içinde yer almaları doğaldtr.
Bu açıdan, Türk Ceza Yasası'nın 163.
maddesinin kaldınlması demokrasiye uygun
bir gelişme olmuş, ancak yetersiz kalmıştır.
Zira, gerek 1982 Anayasas'nda, gerekse Si-
yasal Partiler Yasası'nda aynı içerikte hü-
kümler yer almaktadır. Bunların varlığı, İs-
lamcı düşünce ve akımların özellikle parti-
sel düzeyde örgûtlenmelerini engelleyici ni-
teliktedir.
Doğru olan nedir?
Şöyle denilebilir: İslamcı akımların legal
politikadan dışlanmaları hata olur; meşru
platformlarda onların temsilciierinin de yer
alması, zamanla bu akımların da kendileri-
ni oyunun kurallarına uydurmaya başlama-
larına kapıyı aralar.
Ülkemiz, laik ve demokratik bir toplumu
hedef almış ve bu yolda tüm eksiklerine kar-
şın, küçümsenemeyecek bir mesafe katet-
miştir. Bize göre artık Türkiye'de saati geri-
ye çevirmek olanaksızdır. O yüzden, bazı
çevrelerin de daha hoşgörülü bir tutuma kay-
malannın zamam artık gelmiştir.
Dileriz, İslamcı akımlann temsilcileri de de-
mokratik rejimin temel kurallan açısından ge-
rekli özeni gösteriher; uyum konusunda be-
lirli adımlar atarlar.
İşte, Sayın Erbakan'ın dünkü Anrtkabir fo-
tografından bu noktaya geldik. Bugün, 11 yıl-
lık bir aradan sonra kendileri yeniden parla-
mento zeminine adım atmış durumdalar. 12
Eylül öncesinin deneyimierinden gerekli
dersleri çıkarttıklarını ummak isteriz.
Aynı toplum çatısı altında barış içinde bir
arada yaşamanın yolu karsılıklı saygıdan, ya-
ni demokrasiden geçiyor. Herkes oyunun ku-
ralına uyabildiği ölçüde işler kolaylaşır.
6
DGM karışamaz'
Fuarda 150 bin kişi
(Baştarafi 1. Sayfada)
bet tnttnklan" gözlendi. Fuann
"çocnk kitaplan noktası" hali-
ne gelen Mavibulut Yayınlan'n-
dan Fatih Erdoğan, "Çocukla-
nn, dolayısıyla anne ve babala-
nn ilgi odağı olduk. Ancak fu-
ar tıınıtım açıandan onemli. Sa-
taşlann fuar dışında kiUpçüar-
da sürmesi gerek. Çünkii fuar
bir bafta, ama kitapçılar 51
taaftt" dedi.
Can Yayınlan'nın sahibi Er-
dal Öz, Türk ve yabancı kitap-
lara ilginin eşit olduğunu, ancak
bu yıl özellikle bu denli genç bir
okuyucu kitlesi ile karşılaştığı-
nı belirtti. 12 Eylül sonrası de-
politize edilen, okumayan ve
okutulmayan gençliğin kitaba
yeniden dönüşünıin sevindirici
olduğunu söyledi. Afa Yayınevi
sahibi Aül Ant, bu yılki fuan bir
"ögrend fuan" olarak niteleye-
rek şunları söyledi: "Bu foarda
issanlann kitap alacak takatı
pek olmadığı göriiliıyor. Daha
çok bir ögrenci fuan görünii-
miinde. Diger yıllara göre özel-
likle gençler çogunlukta."
Fuara 3 kamyon kitap taşıyan
Türk Tarih Kurumu yetküüeri
ise fuardan "elleri boş" döne-
ceklerini söylediler. îlginin son
derece büyük olduğunu beürten
TTK yetkilileri, "Ancak bu yü
okunın aJım gücünde bir düşöş
mü var" sorusunu sorarak Türk
Tarih Kurumu'na özellikle aka-
demisyen ve öğrencilerin ilgi
gösterdiğini söylüyorlar. Türk
Tarih Kunımu'nda en çok satan
kitaplar "Nutuk", "Tiirkiye'oin
Siyasal AnÜaşmalarT, "Modern
Türkiye'Bİn Dogoşu", "Türldye
Tarihi", 'Osmanh Tarihi" ola-
rak sıralanıyor.
TÜYAP 10. Istanbul Kitap
Fuan'nın kapanışının 10 kasıma
denk gelmesi de fuar kapsamın-
da dün duzenlenen söyleşilerin
Atatürk'e aynlmasına neden ol-
du. "Atatürk" adlı bir kitap ya-
zan Bulgaristan lstanbul Baş-
konsolosu Paraşkev Paruşev,
Atatürk'ün kişiliği üzerine gö-
rüşlerini açıklarken Dil Derne-
ği'nin ilk kurucu başkanı Prof.
Dr. Cevat Geray da "Atatürk ve
Dil Devrimi" konusunda dinle-
yicilerle söyleşti.
Azerbaycarfa btiyükelçilîk
(Baştarafi I. Sayfada)
can'ın tanınmasıyla ilgili önce-
ki günkü Bakanlar Kurulu ka-
ran hakkında bilgi verdi. Giray,
Azerbaycan'ın tanınmasının
SSCB'deki istikrarsızhğı arttır-
mayı hedeflemediğini beürtirken
"SSCB'den bu konuda bir tep-
ki almadık. Hükiimetimiz,
Azerbaycan'ıi bagunsızlıgıoı ta-
nıma karannın Türk miHetinin
ortak iradesine tercüman oldu-
gundan emin bulunmaktadır"
dedi.
Bakü'de büyükelcilik açıl-
masının söz konusu olduğunu
ifade eden Giray, "Azerbaycan,
bir devlet olarak biitiin hazırlı-
ğını tamamlamış göriinmemek-
tedir. Gelişmeleri takip edece-
ğiz" şeklinde konuştu. Giray, di-
ğer Sovyet cumhuriyetleriyle ku-
rulacak diplomatik ilişkiler ko-
nusunda da şunlan söyledi: "Er-
menistaıı ve konsolosluk bulun-
raayan bütün SSCB cumhnriyet-
lerinde konsolosluk açılması
gundemdedir. Türk ya da Türk
olmayan, Müslüman, Hıristivan
gibi aynmlan bu konuda yap-
mak söz konusu degildir, ancak
konsolosluk acmaya önce Tiir-
kiye'nin komşidanndan başla-
nacaktır."
Bu arada Azerbaycan üzenn-
de özellikle tslamiyeti kullana-
rak etkili ohna>
l
a çalışan Iran'-
ın bu yöndeki çabalanrun Tür-
kiye*nin Azerbaycan'ı tanıma-
stnda etken olduğu kaydediliyor.
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel de dün yaptığı
açıklamada, "Hükümetin Azer-
baycan'ı resmen tanımasını
memnuniyetk karşıladıklannı
ve bunun hayırlı olmasmı di-
lediklerini" söyledi.
DEMtRÖZLÜ
Yugoslayya ve
Düşûndürdükleri
(Baftarafı 10. Sayfada)
Yugoslaviaştııma" değıl. Bu konudaki düşüncesi çokaçıkve
köklü: "Eğer milliyetçiliğın tehlıkelerınden sakınmak istiyor-
sak, ulusal kımlikleri tanımalıyız" diyor.
Stovenya Alplenn altında, Adriyatik'in kıyısında çok önemli,
tehlikeli bir dörtyol ağzı; Türkiye ise Avrupa, Ortadogu, Arap
ülkeleri, Asya bağlarttısında çok daha büyük, çok daha kül-
türel etkilere açık, dengesi zaman zaman zor oluşturulabilir
büyük bir dörtyol ağzı.
Türkiye'nm kendi istemi dışında bir şansı olmuştur son yıl-
larda; o, sosyalist sistemin, bloklaı oolitikasının çözülmesin-
den, ıstese de istemese de çok olun lu yönde etkilenmış, eko-
nomık gelişme alanında da son yılıarda oldukça özgür kal-
mıştır. Amabu çözülme, bloklaşmalardan arınma sürgit de-
vam etmeyebilir. Ufukta yeni bloklaşmaların izleri de Doğu
Avruoa'da, 3atı Avrupa'yı çeşitli ölçulerde, çeşitli bıçimlerde
içineçekeblecek olan büyük sarsıntıların da hayaletleri ge-
zinrrekte. Türkiye, olumlu yönde gelişme olanaklarına yar-
dım 3den c dinamiklerin olumsuza dönüştüğü dönemlerle
de karşılaşabilir. Bu yüzden hem dünyada olup biteni çıplak
gözle izlerrek hem de vakit yitirmeden en temel sorunlarını
çözünlemeiin raylarını döşemek zorunda.
(Baştarafi 1. Sayfada) Söyledi.
Demiral, bu hafta içinde de ola-
yın tanığı gazetecilerin ifadele-
rine başvurulacağmı belirtti.
Demiral, HEP kökenli millet-
vekillerinin yemin töreninden
önce yaptıkları açıklamada, ye-
mini anayasal zorunluluk nede-
niyle yapacaklan yönundeki gö-
rüşlerini de anımsatarak "Bu
konu da soruşturma kapsamın-
da inceleniyor. Olayda kasıt un-
sunı anyoruz. Eğer bu kasıt un-
sunı varsa, ana>nsa bu konuda
çok açık. Biz anayasanın 14.
maddesini iblal eden, aynca agır
cezalık suç içeren konuları
sonışturabiliriz" diye konuştu.
Demiral, soruşturmalannın
sonunda konuya ilişkin gerekli
açıklamanın yapılacağuu da bil-
dirdi.
DGM savcüığının, Zana ve
Dicle hakkındaki soruşturmayı
dayandırdığı TCK'nın 125. mad-
desi şöyle:
HUKUKÇULAR NE DİYÖR?
'Devlet topraklannın tama-
mını veya bir lasmını yabancı bir
devletin hâkimiyeti altına koy-
maya veya devletin isükiâlini
tenldse veya birliğini bozmaya
veya devletin hildmiyeti aldnda
bulunan topraklardan bir kısmı-
nı devlet idaresinden ayırmaya
mahıf bir fül işleyen kimse ölüm
cezasıyta cezalandınlır."
TBMM'de grubu bulunan si-
yasi parti temsilcileri ise
DGM'nin soruşturmasını, yasa-
ma dokunuimazlığına bir saldın
olarak nitelediler. DYP Genel
Başkan Yardımcısı Hüsamettin
Cindoruk, "DGM savcüığının
soruşturması, Meclis kursüsü-
niin rtnlfiınıılmarfıgıııa karşi fCV-
kalade ağır bir saldındır. Mec-
lis Başkanı gereken cevabı ver-
meli ve soruşturma durdurulma-
lıdır" dedi.
RP Çorum Milletvekili Yasin
Hatipoğlu da milletvekillerinin
yasama dokunulmazlığırun bu-
'DGM soruşturamaz'ANKARA (Cumhuriyet Burosu) — Anaya-
sa ve ceza hukukçuları, HEP kökenli SHP mil-
letvekilleri Hatip Dide ve Leyla Zana hakkın-
da, Ankara DGM Savcüığı tarafından açılan so-
nışturmada, milletvekillerinin görevlerinden
kaynaklanan sözleri ve oylanndan ötürü ceza-
landınlamayacaklannı savundular.
Ankara Universitesi Hukuk Fakültesi öğre-
tim üyelerinden, ceza hukukçusu Prof. Dr.
Eralp Özgen, anayasanın, milletvekillerinin
"rey" ve "beyanlan"ndan ötürü sorumlu ola-
mayacaklarını öngördüğünü anımsatarak şöy-
le dedi:
"Bu dunımda bir milletvekili Meclis kürsü-
sünden söyledigi fikirieri nedeniyle ceza hukuku
açısından sorumlu olamaz. Bu nedenle de bir
ceza taldbatına uğrayamaz. Ancak somut olay-
da, milletvekilligi sıfatının başlangıcının sap-
lanıma önem kazanmaktadır. Yeminin tamam-
lanması milletvekilligi sıfannı kazanmanın as-
U koşulu mudur? Yoksa YSK'nın ilanı Ue bir-
likte milletvekilligi sıfatı kazanılmış da yemin
sadece göreve başlamanın bir koşulu mudur?
Bu soruya verilecek cevaba göre ceza takibatı
açısından verilecek cevap da farklı olacaktır.
Bence yemin, sadece göreve başlamanın koşu-
ludur. YSK'nın ilanı ile birlikte milletvekilligi
sıfatı kazanılmıştır. Yemin sırasında dahi kür-
süden yapılan konuşmalar milletvekilligi sıfa-
tıyladır."
AÜ Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden,
anayasa hukukçusu Prof. Dr. Oya Araslı da
milletvekillerinin, yasama meclisindeki çalışma-
lan sırasında sarfettikleri sözlerden, kullandık-
lan oylardan ve acıkladıkları görüşlerden ötü-
rü sorumlu tutulamayacaklannı söyledi. Mil-
letvekillerinin bu nedenle ceza soruşturması ve
yargılamasına uğratılamayacaklannı da belir-
ten Araslı, şöyle konuştu:
"Yalnız bu olayda üzerinde dunılması gere-
ken husus, söz konusu milletvekillerinin yemin
sırasında yarattıklan olayın nüllervekilliği do-
kunulmazlıgı başladıgı anda mı cerej-an ettiği-
ni bilebiimektir. Benim kanımca, yemin, mil-
letvekili sıfatuu kazanmanın bir koşulu degil-
dir. Meclis çalışmalanna katılmanın bir koşu-
ludur. Milletvekili sıfatı milletvekilinin mazba-
tasını almasıyla, hatta oyların sayım dökümii
birtigi anda kazanılmıştır. Ancak milletvekil-
lerinin de anayasanın kendilerine sagladıgı so-
rumsuzluk ve dokunulmazlıktan, gorevlerine
uygun bir sorumluluk duygusu içinde yararlan-
maları gerekir."
lunduğu Meclis çatısı altında, fi-
kirlerini ya sözle ya yazı ile ya
da hareket ile ifade edebilecek-
lerini beürterek SHP milletvekil-
lerinin de bu çerçevede hareket
ettiklerini söyledi. Bu açıdan
DGM'nin olayla ilgili soruştur-
ma acmasını bir hukukçu olarak
yanlış bulduğunu da belirten
Hatipoğlu, Zana ve Dicle'nin
davranışlannı siyasi açıdan ha-
talı bulduğunu bildirdi. Hati-
poğlu, yemin töreninin bu tür
bir davranış için ne yer ne de za-
man açısından doğru olduğunu-
da kaydederek "14 kasundan iti-
baren Meclis, kendi gündemiy-
le çalışmaya başlayacak. O za-
man tüm görüşler dile getirile-
bilir. Ben de şahsen şiddeti içer-
meyen her fikrin yanmda bulun-
mak isterim. Zaten fikirler bu-
güne kadar rahatça söylenebil-
seydi, bu sorun yaşanmazdı" di-
ye konuştu.
İnönü: İstifanızı
bekliyorum
Anıtkabir'de 10 kasım nede-
niyle düzenknen törende, SHP
Genel Başkanı Erdal İnönü ile
olayın kahramanlarından Leyla
Zana bir kez daha karşılaştılar.
Tören sırasında TBMM Geçici
Başkanlık Divanı üyesi Zana'nın
da eüni diğer milletvekilleri ile
birlikte sıkan İnönü, Zana'ya
"Bak, istifanızı bekliyonım" de-
di. DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel ise protokolde
kendisine aynlan bölüme geli-
şinde, TBMM Geçici Başkanlık
Divanı'ndan baa üyeler ile el sı-
kışırken, Zana ile tokalaşmadı.
SHP Genel Sekreteri Hikmet
Çetin de Cumhuriyet'e yaptığı
açıklamada, Zana ve Dicle'nin
istifalannı beklediklerini söyle-
di. Zana ise bir soru üzerine,
"Ben ve arkadaşlanm SHP'den
aynlmayı şimdilik düşünmnyo-
ruz" dedi. "Biz doğru bildiğimi-
zi söyledik" diyen Zana, bir baş-
ka soru üzerine de "Bizim bir
hatamız yok ki istifa edelim. Biz
baskı ve kardeşliği dile geürdik.
Bu bizim gerçegimiz" diye ko-
nuştu. Zana ile birlikte dün Di-
yarbakır'a giden Dicle de bir so-
ru üzerine, "Ben de Zana'nın
söylediklerine kaülıyorum" de-
di.
Halayık' 500 milyona gitti
16. yüzyıl işi Iznik tabak, fj
müzayedeye 'telefonla
katılan alıcı' tarafından
475 milyon liraya satıldı.
ASLIKAYABAL
"Saüyorum, satıyonım, sat,
sat, sarüm!-"
Yıldız Sarayı Silahhane bina-
sında dün duzenlenen müzaye-
dede Raffı Portakal, 300'ü aşan
eseT için böyle bağırdı ve çekici
vurdu.
On gün süren Antika ve Sa-
nat Fuan'nın son günü duzen-
lenen "10 Kasım Müzayede-
si"nde gözde eserler "rekor" fi-
yatlara satıldı.
Halil Pasa'nın 1891 tarihli
" Yaslı Halayık" tablosu 500 mil-
yon liraya, Fransız mezatçı Qa-
ude Boisgirard'ın müzayedeye
kattığı 16. yüzyü işi "Iznik
tabak" ise 475 milyon liraya alıcı
buldu. Yeni ahcısına en yüksek
fiyata giden üçüncü eser ise Şe-
ker Ahmet Pasa'nın 370 milyon
liraya satüan peyzaj çalışması ol-
du.
Dün Yıldız Sarayı Silahhane
binasının iki katını dolduran an-
tika meraklılan kalkan bayrak-
lar, cekiş sesi ve süratle geçip gi-
den eserler arasında müzayede
heyecanının icine girdi. Salonun
arka mekânında kuliste sahne-
ye çıkmayı bekleyen sanatçılar
gibi duran ve görevlilerce alın-
mayı bekleyen eserler ilgi "dolu
bakışlara hedef oldu.
Raffı Portakal'ın "Böylesi zor
bulunur" diye tanıttığı Şevket
Dag'ın "Avasofya" çalışması ile
Nazmi Ziya'nın Küçük Çamlı-
ca'daki çiftligini betimlediği tab-
losu 300 milyon liraya satıldı.
Selçuklu gümüş ve tombak eser-
lerle süren müzayede de sıra 191
numaralı esere gelince salonu bir
heyecan ve sessizlik kapladı.
Portakal'ın "Eveeet™" demesiy-
le gözler Halil Pasa'nın tuval
flHIIRlillllllli
10 GÜN SÜRDÜ — Mûzayedenin son günü fiyatlar rekor düzeydeydi.
üzerine yağlıboya çaüşmasında
odaklandı ve heyecan arttı. Açı-
lış fiyatı 350 milyon lira olan
"Yaslı Halayık" rekor fiyatla
500 milyon liraya satıldı. Salo-
nu bir anda alkış sesleri kapla-
dı.
Heyecan tam dinmiş sayıl-
mazdı. Çünkü birazdan Fransız
mezatçı Claude Boisgirard'ın
müzayedeye kattığı eserlere ge-
liyordu sıra. Ve Portakal'ın yö-
nettiği müzayedede 16. yüzyıla
ait Iznik sürahi merakh gözlerin
önünde yerini aldı. Sürahinin
açüış fiyatı 440 milyon liraydı.
EN PAHALTKA SATILAN BEŞ ESER
1. Halil Paşa / Yaşlı Halayık tablosu / 1891 tarihli /
500 milyon lira.
2. Iznik tabak / Claude Boisgirard'ın eserlerinden / 475
milyon lira.
3. Şeker Ahmet Paşa / Peyzaj çalışması / 370 milyon
lira.
4. Şevket Dağ/Ayasofya çalışması / 1905 / 300 milyon
lira.
5. Nazmi Ziya / Küçük Çamlıca'daki çiftliği / 1915 /
300 milyon lira.
Raffı Portakal, sürahiyi kürsü-
nün üzerine koydu. ö n sıralar-
da müzayedeyi izleyen Güler Sa-
bancı, "Oradan düsecek diye
korkuyorum" diyordu. Sessizlik
bir sure surdü. Ancak 440 mil-
yonluk sürahi satılmadı. Hemen
arkadan yine 16. yüzyü işi bir Iz-
nik tabak boy gösterdi. Açüış fi-
yatı 400 milyon üra olan tabak,
salonda müzayedeyi izleyen Gü-
zel Sanatlar RJeklamahk'mn or-
taklanndan Ünver Orhan'la mü-
zayedeye "telefonla katılan
alıcı" arasında geldi gitti. So-
nunda telefonda Fransızca ko-
nuşan alıcı Iznik sürahiyi alkış-
larla 475 müyon Uraya "sattım"
dedirtti.
Nüfus cüzdanımı kaybettim,
hükümsüzdür.
ALt HAN KUTLAR
OKURLARA.
OKAYGÖNENSİN
(Baştarafi 2. Sayfada)
reklam harcamalannın gazetelere göm dökümü şöyle:
Hürriyet
Sabah
Milliyet
Bugün
Meydan
Duvar
Türkiye
Günaydın
Tercüman
Foto Maç
Tan
Fotospor
Güneş
Ekim 1991'de
2.9 mılyar
1.7 milyar
1.6 milyar
900 milyon
700 milyon
500 milyon
400 milyon
300 milyon ,
200 milyon
200 milyon
70 milyon
20 milyon
10 milyon
» gazeteterin günlük ortalama net satişlan ve
bir önceki aya göre farkları şöyle oldu:
2.000 Liralık Gazete
Cumhuriyet 121.570 +6.104
1.800 Liralık Gazeteler
Sabah
Milliyet
Tercüman
743326
416.051
52.601
-14.661
-19.373
+10.486
1.700 Liralık Gazeteler
Hürriyet
Türkiye
Günaydın
YenlAsır
593520
350.701
71301
50.900
-7.652
+26.701
+4.779
+4.200
1.500 Liralık Gazeteler
Zaman
Güneş
57.157
20.458
-1343
-2.179
1.300 Liralık Gazeteler
Meydan
Tan
216385
80.926
-5.934
-313
1.200 Liralık Gazete
Bugün 248.180 •9393
1.000 Liralık Gazeteler
Fotospor
Fotomaç
Duvar (9 gün)
170.487
90500
34.934
-32.401
-77.159
AHMET COŞAR
EmekliYargıtay Başkanı
Türklük Bilincinin Kaynağı
(Baştarafi 2. Sayfada)
cek, hayal zannettiğimiz bütün bu imkânları başaracağım.
Mensup olduğum millet bana inanacaktır. Saltanat yıkılma-
lıdır. Devlet yapısı mütecanis bir urtsura dayanmatadır. Din ve
devlet birbirinden ayrılmalı, yeni bir sosyal nizam kurmalı-
yız. Latin kökünden bir alfabe seçmeli ve her yönüyle Batı
uygarlığına uymalıyız."
Namık Kemal'lerin, Tevfik Fikret'lerin aradtğı ulusun ve va-
tanın kaderine el koyan Mustafa Kemal'i bundan sonra Ça-
nakkale'de görüyoruz. O, Çanakkale'de ölüm ve kalım kasır-
galan arasında yalnızca beyin ve göze dönüşmüş ulusal bir
güçtür. Ulusu ile ulusunun insanları ile yanyana ve omuz
omuzadır. Düşmanın Gelibolu çıkarması üzerine ordu komu-
tanı Mareşal Sanders'in şaşkınlığı ve kararsızlığı karşısında
askerlerine "savaşmayı değil ölmeyi" emrederek düşman or-
dusunu Mehmetçığin süngüsü Saros Körfezı'nin mavi sula-
rına gömer. Bu yenikjiyi İngiliz Generali Aspinallog Lander,
"Çanakkale dramı; dekorunun güzelliği, güttüğü yüce amaç
ve sonucunun talihsizliği yönünden her zaman dünyanın kla-
sik trajedileri arasında yer alacaktır" sözleri ile değerlendir-
mekten kendini alamaz.
Yaşamda yollar vardır. Bu yollar bilinmezliğin önümüze ser-
dığı çizgilerdir. Bittiği sanılan yerde yeniden başlar. Bu yol-
larda yolcu, talihin yumağında kendi kaderini örer. Mustafa
Kemal'in 19 Mayıs 1919da Samsun'da başlayıp önce Amas-
ya, sonra Erzurum ve Sıvas'ta "Milletin istiklalini yine mille-
tin azim ve kararı kurtaracaktır. Anadolu'da her türlü tesir ve
murakabeden azade bir milli heyetin vücuda getirilmesi
lazımdır" kararı ile biçimlenen, sonra Ankara'da "Egemen-
lik kayıtsız şartsız ulusundur" ilkesine dayalı milli devletin ku-
rulması ile somutlaşan ve Büyük Zafer ile izmir'e ulaşan yol-
culuğu böyle bir yolculuktur. O, bu yollarda bir yandan kendi
talihi ile öte yandan emperyalizm ile savaşmıştır. Yenilmez
sanılan Batı'yı yenmiş; milliyetçilik, halkçılık, cumhuriyetçi-
lik, laiklik, devietçilik ve devrimcilikten oluşan düşünce ya-
pısını, kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel taşla-
rı yapmıştır. Ve cumhuriyetin kurulmasım da Türk insanına
emanet etmiştir. Sade bir yurttaş ve yurtsever olarak en iç-
ten dilegimiz, cumhuriyetin sonsuza dek sürüp gitmesidir.
RÖNESANS İNGİIJERE'SİNDE TÜRKLER
Nazan Aksoy
8.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Odemeli gonderilmez.
Galeri . Atelye 146 97 38 • 132 64 26
IG0R
S0LDATENK0V
SERGİSİ
16 Kasım-5 Aralık 1991
RAMKOSANAT MERKEZİ
Atıye Sok. Yu\a Apt. 8
Te^ikhc 136 15 38
NÜANS SANAT MERKEZİ
SRAMİK. HEYKEL . İÇ MIMARİ. GRAfy(,-JEKSTİL
• STİÜSTÜK • VİTRAY • BATİK
Wa Içı-ttalta Sonu Sanateever Herkese Açık
JULI! Ç»UŞM»LA»I . SfNMZTM CASTIRIUM
C3JZE L
26hasım;
i
>91 110C-1800
Isckial Caddesı 141
Beveelu-Istanbu! 10 152 lc 98
Retrospektif
Resim Sergisi
FİKRETMUALLÂ
C U A N I 1 S A N A T C A L E R I S I
Bır Mekan ve Uzman Kad-c
desen/yağhboya,
seramik,
takı/mücevher,
fotoğrafçılık
çocuklarla sanat,
S A N A T A T Ö L Y E L E R İ
D İ L E Y E N H E R K E S E A Ç I K
istasyon sanat evi
TEŞ VİKİ >'/:' 14ü 56 50- 1J0 66 1
I:RI:\KÖ Y 3S5 4131-32-33
ÇOPERA)
S A N H G»L E R I 5 I
AHMET FAZIL AKSOY
RUZİN GERÇİN
SARKİS GÜNSEL
11 Kısım-30 Kssım 91
DOnya Sajkk Sok. 43/16
Op«ra I» Hanı Taksinı 149 92 02
SELIM
BİRSELGÛREMEYEN GÖRULMEYEN
BLINDINVISIBLE
1 3 K A S I M 1 3 A P A L I I 1 9 9
ÇAÛDA»
S A N A T
MERKEZİ
Akkarak Sok. 1/1 80200
Nt«anU«. 131 10 23
Pazar-P lesı dfşıröa hergun
11 00-19 00 arası açtktır
GÜL DERMAN
CAN GÖKNİL
BERNA TÜREMEN
U-30 Kasım
ADTtSANbkele Cad. No: 3
Ortoköy 1S9 51 55
E SA T
TEKAND
ile serbest
resim çalışmaları
Tel: 146 77 25
Çağdaş Sovyet Ressamları
S E R G İ S İ
8 Kasım-27 Kasım 1991
BİLİM SANA1 GALERİSİ
Mühürdar Cad. Akmar Pasajı No: 70 7:
Kadıköy-ist ı'SKı yaml Tel: 347 44 43 Fax:349 26 10
AKDENIZ RESİMLERI
ORHAN TAYLAN
15 KASIM-14 ARALIK 1091
sanat
1. Levent Sülün Sok.
A-14 Tel: 170 03 62
galeri
146 97 38
atölye
132 64 26
M a h m u t
Resim Sergisi
0 -27Kasım 1991. 11W-İ8JX
ı Pazsrgvnlen dtştnda'
B o z k u r t
* Yonca
Modem Sanat
Galerisi -. • • •.
r ' j s ı b ı a n b J İ Tel. 130 3 1
^ T
E S A T
TEKAND
ile ÇOCUKLARLA
serbest resim
çalışmaları
Tel: 146 77 25 «588 20 22