Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
:UMHURİYET/10 DIŞ HABERLER II KASIM 1991
DEMtRÖZLÜ
Yugoslavyave
DüşündürdükleriSovyetler Birtiği gibi Yugoslavya'da da sosyafist rejimin çö-
zülmesi, iç savaşa kadar varan bir yığın sorunu gündeme
getiriyor. Durum, bugün, Sovyetler Birttğı'nden de öteye git-
miş, Sırplarta Hırvatlar arasında sıcak bir savaşa dönüşmüş
durumda.
Sovyetler Bırtiği'nde devlet aygıtını yapan unsurlar çözul-
müş halde. Bu unsuriar 1. Parti (Komünist Partisi); 2. KGB,
(Haber alma örgütü Ue ona bağlı askeri-sivil örgütlenmeler)
a Ordu idi. Sovyetler Biritgi'ni oluşturan cumhuriyetlerin pek
çoğunda partinin kapısına kilit vurulmuş, kimisinde de parti
yasadjşı ilan edilmiş halde. KGB'nin bütünlûğü yok. KGB'nin
en seçkin askeri kanadının (Alfa Grubu) komutanı 19 ağus-
tostaki darbe girişimınde verilen emirieri yerine getirmedi.
Ordunun bütünlüğü fazlasıyla zayıfladı. Başta Ukrayna ol-
mak üzere bağımsızlık ılan eden cumhuriyetler kendi ordu-
larını kurmaya başladılar. Kafkasya'da da durum aynı.
Yugoslavya'daki çâzülme, gtderek sertleşen bir Sırp-Hırvat
savaşına yol açtı. Ulkenin Sırp cumhuriyetinde eski Komü-
nist Partisi, sosyalist adıyla duruyor ve öteki cumhuriyetlere
göre daha güçlö. Htrvatlarsa kendılerini daha güçlû bir bi-
çimde anti-komüntst, arrti-sosyalist hissediyoriar. Eskiden beri
Alman ekonomısınin etkısının duyuMuğu bu ülke, bağımsız-
Itğtnı tam olarak kazanmak, başta Alman ekonomisi olmak
üzere Avrupa ekonomileriyle bütünleşmek istiyor. Şimdi ül-
kedeki Müslüman cumrujriyetin (Bosna-Hersek) ve başka
cumhuriyetlerdeki Müslüman toplulukların bu savaşa karış-
malanndan, kanştınlmalanndan korkuluyor. ülkenin Arnavut
bötgesi Kosova ile çok özel koşulların düğümlendiği bir yer-
de butunan Makedonya'daki durum grttikçe su yüzüne çıkıyor.
Sıcak savaşın yasandığı bölgenin kuzeyınde butunan Slo-
venya bugün için rahat görünüyor. Slovenya, parlamentosu
yoiuyia bağırnsızlığını itan etmiş, pasaport uygulamasına bas-
lamış, kendi parasını basmış, gümrüklerinı gözetım altına al-
mış durumda. Stovenya kendısini büsbütün Avrupa kültürü-
nün bir parçası sayıyordu. Edebiyatından mımarisine, seçtı-
ği düşûnme ve yaşama biçimlerine kadar.
Olaylann ardındaki _ _ - _ — - - - - . _ _ - - - - - - _ _ - — .
DUTNYADA GECEN HAFTA
mamak gerekli: AT (Av-
^ S tehliketibirdörtyol
kisistemteriparçalıyor. ağzidir. TÜfkİyeİSe
Hayır, isteyerek, bıterek Orf-Hnfiıı Aran ÜlkPİari
yapmıyor bunu. Beikı, unaaogu, f\rap uiKeıen
bu kadar değışme ça- v e Asya bağlantısında
basındakı ülkentn yiı- . / , . . . ...
künü tasıyamayacağını ÇOK daha DUyUK
2 S Ü & & 2 : etk/'ereaç* böyOkbir
lerdeki halkın bilinç- dOrtyOİ ağZtdir.
attında yatan özlemin
(bilinçlı olarak Avrupa'nın durumunu bilmeseler de Avrupa
yasam biçimi, Avrupa ekonomısınin zenginlikleri, onun kül-
tûrel etkisi olduğu anlaşılıyor. Romanya'nın Temeşvar ken-
tinde Çavuşesku rejimine karşı ayaklanan halk, Avrupa ile
bir ilintileri olmadığı halde "Avrupa bizle beraber" diye ba-
ğırmaktaydı. Göçmeye kalktığında da şimdi Avrupa ülkeleri-
ne doğru yola çikıyor.
Doğu Avrupa'nın, bu arada belki Batı Avrupa'nın da pek
çok sorunların eşiğinde olduğu, Kuzey Avrupa ülkelerinde
en çok üzerınde durulmaya başlanan sorunun ikı dünya sa-
vaşı arası sorunlarından biri olan ırkçılık sorunu olduğu göz-
lenmeye başlıyor.
Figaro gazetesi Slovenya'nın en büyûk yazariarından biri
He 78 yaşındaki Boris Pahor ile konuşmuş. (Eski dönemler-
de ülketerinin hakiki yazartan dryebıleceğimiz bu yazartar pek
gündeme gelmezlerdi; sosyalist ulkeler daha çok resmi ya-
zarlarını ya dayan resmi tipleri öne sürerierdi; nitekim 78 ya-
şındaki Pahor'un Fransız diline de ilk çevirisi 1990 yılında
yaptlmtş: "Peterin parmi les ombres"). Trieste'de yaşayan yaslı
yazar, Sloven enteNigentsi'sının en büyük temsilcilerinden biri
sayılıyor.
Pahor, büyük bir özgürtükçü. Nazilere karşı direnmiş, ya-
kalanmtş, birçok toplama kampını ziyaret etmiş, fakat savas-
tan sonra "sosyalist" olmamış. Tıtönun "Yugoslarçalaştjrma"
politikası karşısında eleştirel. "Tıto, Yugoslavya halklannın
beklentileone, onlann kültürlerinı örtbas ederek boğarak iha-
net etti" diyor. öte yandan da yazar, sosyalist olamayacak
ölçüde özgür duşünme biçimlerine bağiı olduğunu ifade edi-
yor; kendi düşünce biçiminin kuraltar üretmekten çok, ser-
bestçe doiaşmaya yatkın olduğunu belirtiyor.
Gene bu yaşJı yazara göre Slovenya, Avrupa Alplerinin, Tri-
este Körfezi ile birieştîği bir dörtyol ağzında, çok önemli bir
stratejik bolgededir. Avrupa kültürünün bir uzantısıdır. Şim-
di aranan yeni kültûrel kımlik açısından Barselona - Trieste
- Lubliyana - Budapeşte arasında oluşan bir kûltür eksenin-
den soz ed'ılmektedir. Ama yazara göre bu da yeterii değil-
dir; bu eksene Fransa da katılmalıdır.
Sosyalist sistemin çözülmesınden sonraki ilk depremde
gündeme en çok gelen sorun bu "küttürel kimlik" sorunu-
dur. öyte sanıyorum ki Türkiye'de Kürt sorununun, geçmişe
uzanan bağlantılan olmasaydı bile bugün Avrupa'da ve Sov-
yetler Biriiği'nde ortaya çıkan kültûrel kimlik sorunlarından
sonra, bu sorun gene de gündeme gelecektı. Bu yüzden Kürt
sorunu karşısında bütün bütüne lıberal, özgürtükçü olmamız,
eski koşullanmalardan sıyrılmamız gerektiği anlaşılıyor.
Yazar Boris Pahor çok dengeti çözüm ydlan öneriyor. Halk-
ların eşit konfederasyonunu iştediğini belirtiyor;
"Yugoslavlaştırma" ya da "sosyalist görünümünde bir
(Arktaı 19. Sayfada)
YUNANİSIAN
Bol siyasetli, az doğumlu günler...
STELYO BERBERAKtŞ
Geçen hafta Devlet Bakanhg;
görevinden istifa "etthilen"
Milüsdes Eyert'in Atiaa'daki
burosunun önünde üç
"şüpbeli" kişinin, Evert'in
ozel konıma polisleri
tarafmdan "şüph«" ûzerine
tutuklanması ve bu
"şüpbelilerin" daha sonra
Yunan Gizli Haber Alma
örgütü'nün (EYP) ajanlan
olduklannın ortaya çıkmas»
siyaset dünyasını
hareketlendirdi. Başbakanhğa
doğnıdan bağh EYP, yakayı
ele veren ajanlannın Evert'i
degil, aynı yörede oturan
yabancı uyruklu başka bir
"şüpheüyi" izlediğini
açıkladıysa da bu olay
muhalefet partileri için iyi
bir malzeme oluştuıdu. Art
arda yapılan hükümet
açıklamalarmda EYP'nin,
Yunanistan'da hiçbir Yunan
vatandaşıru, siyaset adamıru
ya da milletvekilini
izlemediğini; görevinin yalruz
Ülke güvenliği için "ştipheli"
gördüğü yabancüan izlemek
olduğu vurgulandı..
Ana muhalefet Sosyalist
PASOK Uderi Andreas
Papandreu (72) 1988'den bu
yana hedef olduğu
suçlamalardan birini
"çürüttü". Ekonomik
skandallann temel taşını
oluşturan, şu anda tutuklu
bankacı Yeorgios
KoskoUs'ın, özel mahkemede
"tanık" sıfatıyla verdiği
ifadesinde, Papandreu'nun
"8^ milyon dolar rüşvet
aldıgı" yolundaki iddiası
"fos" çıktı. Koskotas'ın
belgelerle kanıtlamak istediği
bu "rüşvet olayı" için
Papandreu'nun el yaası ile
yazılmış olduğunu öne
sürdüğü bir kağn parçasıru
mahkemeye sundu. Bu kağıt
parçasında Londra'da bir
banka adı ve hesap numarası
yazıbydı. Grafologlann
yaptığı araştırmada bu
yazının Papandreu'ya ait
olmadığı ortaya çıkınca
Koskotas bir kez daha
"yalancılıkla" suçlandı;
Papandreu ise bu olaydan
"aklanmış olaıak" çıktı.
Papandreu'nun, bu
"Mrferini" ayın 15'inde
Atina'da yapacağı PASOK'un
dev toplantısında tüm
haşmeüyle kutlaması
bekleniyor.
Avrupa Topiuluğu'nun
Yugoslavya'ya karşı koyduğu
ekonomik yaptmmlara ilk
önce karşı çıkan Yunanistan,
daha sonra bu
yaptınmlardan göreceği
ekonomik zararlann AT
tarafından karşılanacağı
güvencesini aunca fikir
değiştirdi ve veto hakkını
kullanmadı. Yunanistan söz
konusu yaptınmlardan Ona
Avrupa ile olan ticari ve
ekonomik bağlantılarının
kesilecegi için l.S milyar
dolar zarar göreceğini
açıkladı.
Yunanistan'daki nufusun
hızla duşüş kaydetmesi
Yunan Devlet adamlannı
kara kara duşundüruyor.
Yunan neslinin tûkenmemesi
amacıyla bu konuda derhal
araştırmalar yapüması ve
gerekli önlemlerin alınması
için hazırlıklara başlanacağı
bildirildi. Bu hazırhkların ve
önlemlerin ne olacagı
konusunda hiç kimse bilgi
sahibi değil. Ancak ilk
aşamada üçüncü çocuğu
doğuracak analara ömür
boyu maaş bağlanmasına
karar verildi. Bu maaş asgari
ücretin yarısı kadar olacak.
10 milyonluk Yunanistan'm
"üreme" hızı aym şekilde
devam ederse bu nüfusu
2025 yüında 8.5 milyona
dûşecek.
Yunanistan'daki hayat geçen
hafta içinde 24 saatligine
yine felce uğradı. Işçi ve
memur sendikalan fiyat
artıslanru protesto etmek için
genel grey- ilan ettüer ve
hükumetin vergi sisteminde
daha "adil" olmasıru talçp
ettüer. Bu arada ATnin
Yunanistan ile ilgiü
yayımladığı ekonomik
raporda Yunan bUtçesinin 9
yerine 14 milyar dolar açık
vereceği beürtildi.
Yunanistan'da "şok" etkisi
yaratan bu rapora karşm
hükümet ülke ekonomisinin
"tft aksak" bile olsa
"dogra yolda" bulundugunda
ısrar ediyor.
Füipinlmm dramıJJff, l m e l d
*
b l r s ü r g ü n y ^
mından sonra ülke» Filipinkr'e geri dönüşü, geçen hafta lüm
ülkeyi yerinden oynattı. Imelda, bunca yıldan sonra kendisine
ve sttrgünde olen eşi devrik diktatör Ferdinand Marcos'un anı-
sıo» bagh kalan binkrfe Idşinin vaıiıgmı keşfetmenta keyfini y«-
şar ve saga sota imzalı ayakkabdannı dağıtırken ülke son yülann
en büyük feUketiyle yüz yüze geldi. Ülkenin orta kesimindeki
«dalan saran kasırga re krdımlaB geU» se), yaklasık 6.000 kişi-
nin yaşanuna mal oldu. Onbinierce kisiyi de evsiz bırakan ka-
sırga ve sel felaketi sonrastnda, bölgeye binlerce asker, kurtarma
ve saghk ekipleri yıgüdı. Yetkililer, yüontüar ve sular atünda canh
iasan kalmaması nedeniyle kurtarma çaltşmalanna son verdik-
lerini, yalnızca cesetleri çıkarmak içkt çauşraalan sürdnrecekle-
rini acüdarken Deviet Başkanı Corazon Aquino, yabana ülkeiere,
yardun elini uzatmalan çagnsında bulundu. Felaket bölgesinde
sag kalmayı basarabilen FBipinl&er ise şimdi acfaktan ve basta-
lıktan oimemek için cababyorlar. (Fotograf: AF)
tlALYA
Italyan imajı inişte
NtLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Geçen hafta
Roma'da yapüan NATO
donığunun hemen ardından
banşçılar sokağa döküldü.
Cuma akşamı 16 NATO
ttlkesinin devlet ve hükümet
başkanlan, ulkelerinin
yolunu tutarken, banşçılar
sloganlar atarak kent
merkezini tutsak aldılar.
Duvarlara "NATO ve
oldukça, dünysda banş
saglanamaz" şekilde
posterler yapıştıran ve bir de
NATO bayragı yakan
banşçılar, iki gün boyunca
düğum olan kent trafiğini
tamamen kilrüediler. Kentin
faşizm döneminde inşa
edilen modern kısmı "Eur"
da yapılan doruğun
örgütlenmesindeki
aksakhklar en çok
gazetecilerîn carunı sıktı.
2500 gazetecinin
yerleştirüdiği basın
merkezinde ev sahipliği
yapan ve "yol gösteren"
hostesler, labirent gibi
binarun içinde durmadan
toplantı saatlerini ve yerlerini
şaşınyordu. Daktiiolann
üzerinde yenen yemekler için
kentin en turistüc
i'trattoria"larında istenen
fıyaüar talep edildi. İlk gün
gazetecüere çıkarüan (adam
başı) 160 bin Urahk
kafeterya mönüsü herkesin
aç kalmasına neden oldu.
FRANSA
AIDS'likan davası sosyalistlerisarstı
MİNE G.SAULNBER
PARİS — Fransızlar,
Sosyalist Parti
hükümetkrinden bıktılar.
Asunda demokrasinin özelligi
bu. Bir kral, yanm yüzyıl da
işbaşında kalsa çaresız
varlığına katlamlıyor. Ama
demokrasi, değişim demek.
Bir hükümet, agzıyla kuş
tutsa, on yüı geçti mi ömrü,
çok giyilmiş görnlek gibi
rahatsız etmeye başhyor. lşte
Fransa'daki azınlık sosyaüst
iktidan bu kurala uygun
olarak inişe geçti. Bir gün
hemşireler ytirüyor, bir gün
uçaklar uçmuyor; tren,
metro, otobüs derken sokağa
dökülenlerin sayılan her gün
artmakta. Bütün endüstri
katmanlan rahatsız, her gun
bir otomobil fabrikasında
grev var, vb.
Şu an bir seçim olsa ve
iktidar el değiştirse, ashnda
ülkeye ne François
Mitterrand'dan daha iyi bir
cumhurbaşkanı ne de
sosyalistlerden daha olumlu
sonuçlar alacak bir sağ
hükümet bulmak mümkün.
Bunu da herkes biliyor.
Ancak, Fransızlar yine de on
yıldır aynı parti tarafından
yönetilmekten bıkmış
görünüyorlar. Fakat bu arada
yaşanan bir sağlık skandalı,
pek çok hükümet eskiten
Sosyaüst Parti iktidanru
bütün diğer sosyal rahatsızbk
gösterilerinden daha çok
sarstı.
Adına "Kan Davası"
diyebıleceğimiz bu olay, 1985
ve 86 yıllannda, yani A1DS
tehlikesi bütün boyutlanyla
biünirken, virüslerden
annmamış, kan stoklaruun
satılmasıyla ilgili. Bu ülkede
"hemofıl" adıyla bilinen
400.000 kan hastası var. Söz
konusu hastalara yaşamlanm
sürdürebilmeleri için düzenli
arahklarla taze kan verilmesi
gerekiyor. Fransa'daki devlete
bağh kan bankası, parasız
kan bagışı yoluyla kan
depolayan bir kuruluş. 1985
yıhnda, tıp tekniği çok
ilerlemiş bu ülkede, kanın
özel bir derecede ve
koşullarda ısıtılmasıyla
korkutucu hastahk
virüslerinin °7o 85'inden
anndınlma tekniği
uygulanmaya başlamış. Bu
virüslerin arasında B grubu
sanhk ve A1DS de var.
Ancak, o dönemdeki Devlet
Kan Bankası Müdürü ve
daha pek çok sorumlu, bu
ısıtma tekniğine tabi
tutulmamış "soguk" kan
stoklannl eritebUmek için
bulaşıa hastahk tehlikesini
bile bile kan hastaianna ve
"dışanya satmayı"
sürdürmüşler. Şimdi 400.000
kan hastasımn 200.000'i
önemli önemsiz çeşitli bulaşıa
hastahğı bu yolla almış
bulunuyorlar. Bunlardan
yaklasık 20.000'i AIDS ve
5.000'i sanhk olmuş
durumda. Şimdiye dek
ölenlerin sayısı ise 2 bin
dolaylannda ifade ediüyor.
Devlet eliyle ölüme mahkûm
edilen bu insanlar,
örgütlendiler ve Kan Davası
denilen skandal bütün
çirkinhğiyle su yüzüne vurdu.
Aylardu kanşık raporlar ve
yeni belgeler, gerçek
sorumlulan ortaya çıkarmaya
çahşıyor. Kan bankası
sorumlulan, "Biz haber
vennistik. Zamanın
Bsşbakanı Lanrent Fabius,
bizim bütçeden kıstıgı ve
seçim propag&ndasınsı
harcadıgı paraiardan
fedakftrkk etmemek için
bolaşık kan saüşın» göz
yıımdu" diyorlar. Ama bu
arada, Kan Bankası Müdürü"
ünlü profesörün de parasız
bağışlarla topladığı kanlann
yurtdışına sauşmdan büyük
paralar kazandığı ortaya
çıktı. Kısacası, sorumluluk
topu hızh bir futbol maçı gibi
gidip geliyor.
Bu arada, Türkiye açısından
ilginç olabilecek bir soru var.
1985-86 yıllannda, acaba
Türkiye ve kan bankası,
Fransa'dan kan saun ahnış
mıydı?
Eğer yanıt evetse, ülkemizde
de pek çok kişiye öldürücü
sanhk ve AIDS virusleri bu
yolla bulaştı demekür.
Pilav, patatesli rosto et, muz
ve kötü bir şarabın bu fiyata
müşteri butmayacağı
anlâşıhnca, fiks mönü,
porsiyonu 40 bin liradan
saulan domatesli erişteyle
değiştirildi.
Bu tip şeyler Italya'nın
giderek dîş dünyadaki
imajının degişmcsine yol
açıyor. "Eskisâ gibl artık
herkes bizi semptük
bulmnyor" diyor ömegin
hafta sonu "La Stampm"
gazetesinde çıkan bir
başmakale yansı. "Eakiden
dünya bizi iki y«k«s» bir
araya gelnteyen makamacı,
sflreUi kadın ku pesüıde
koşan saçlan biryutüali
çapkın, nuadoUn çtlaa,
rom«ntik ask şarlulan
söyleyen, rol kesen tiyatroc»,
mafysa İtalyanlar olarak
gene pek hoş obnayao
klişekşmiş tipteneler içtade
görardn. Ama insanlara
sempmtik gelen bir yanımu
vardı. AıHk öyle degil.
Şimdi dtnyt bn yeni zengia
ltalyuüan snrektt doke vita
yaşayan, müsrif, teşblrd,
şuorsaz, sonunsuz, hesapsu,
programsız tipkr olarak
görüyor." 'tmallanna' önem
veren italyanlar, son
zamanlarda dünya
basımndaki haklanndan
birbiri ardına çıkan tenkitçi
yazüardan tedirgin
görünüyorlar. "İtalyanlar"
diyor örneğin WasBİngton
Post, "Snrektt tankanlanmn
ustünde yaşıyor. Dünyada
onlardan çok kürt, pnianta
ve viski ithal eden bir başka
ülke yok."
"Snnday Times" ise
ttalya'yı adaletin işlemediği
bir kanunsuzlar Ülkesi olarak
tanımlıyor ve erişilen
ekonomik refahın yozluklan
azaltamadıgına, bilakis
arttırdığma dikkati çekiyor.
"Fınancial Times" bir
Üçüncü Dünya bankacüık
yapısı ile idare edilen
ekonomiye "şaşınyor." "Le
Monde" ise anarşik Italyan
kapitalizminin eski
hayatiyetini yitirdiğini
duyuruyor ve çizmenin
Avrupa parasal birliği içinde
yer aîıp alamayacağından
kuşku duyduğimu belirtiyor.
ttalya'nın dış dünyadaki
imajın inişe geçtigi
bugünlerde kamuoyunun en
çok dikkaüni çeken
olaylardan biri de mafyamn
ülkenin en tarunmış TV
takdimcisi-işadamı Pippo
Bando'nun yazhk evini
bombayla uçurması oldu.
DANtMARKA
Haftanın Barometresi Yanlışvites rıhtımdandöndü
• Saghğınıza bir tutam uaç da BAROMETRE'den
Bu haftadan iübaren 15 gunde bir Opr Dr Mumuz
Seçkıner'le daha sağhkh olmanızın yollanru araşüracağız
• YÜ2001 Dunya 2001e nasıl hazırlanıyor, bız ne
yapıyoruz, 2001 hemen yann mı, yoksa çok uzaklarda mı?
• Turk tepe yöneticılen hak ettıklerinı alabüıyorlar mı?
• Bankacılar Birligı'ne neden ıhtıyaç duyuldu*
Bu sorulann cevabım bu haftaki
BAROMETRE'de bulabilirsiniz.
BAROMETRE
"okumak işinizin parçasıdır"
FERRl'H YBLMAZ
KOPENHAG — Avrupa'nın
bionez tükenmez tartışma
konusu göçmenler ve
mülteciler geçen hafta yine
Danimarka'nın gündeminin
ilk maddesi oldu.
Danimarka'ya gelen mülteci
sayısmı sımrlamak için her
türlü çabayı gösteren sağ
kanat partileri geçen hafta bu
konuyu tekrar açtılar ve
Avrupa'nm artık "ekonomik
mülteciter "le gerçek
mülteciler arasında aynm
yapması gerektiğini öne
sürdüler. Oysa mültecilerle
ilgili anlaşmalarda ekonomik
mülteci kavramı bulunmuyor
ve sığınma hakkımn sadece
din, dil, ırk ve siyasi görüşler
nedeniyle kendi ülkesinde
baskıya uğrayanlara verileceği
belirtüiyor. Bu nedenle
ekonomik mülteci kavramı,
mültecilere sırurlan
kapayabEmek için kamuoyu
yaratmaya çahşan sağ
partilerin başlıca argümaru
durumunda. Danimarka'daki
hükümet partileri, geçen
hafta Danimarka vatandaşhğı
hakkını da ilk defa
tartışmaya açtılar. Danimarka
yasalarına göre ciddi bir
suçtan ceza almanuş
yabancüar, dili konuşmak
şartıyla 7 sene sonra
Danimarka vatandaşlığına
geçebiliyorlar. Geçen hafta
bu yasadan yararlanan 929
yabana daha Danimarka
vatandaşı oldu. HUkümetteki
iki partiden biri olan
liberallerin sözcüsü,
vatandaşlık alanlann yansının
suç işlemiş Jcişiler olduğunu
belirterek, yasanın
sertleştirilmesini istedi. Oysa
istatistiklere suç olarak geçen
olaylar arasında ışıksız
bisiklete binmekten,
pasaportsuz sokağa çıkmaya
kadar mahkemeye
yansımayan ve polisin ceza
yazmasıyla kapanan bir dizi
"suç" bulunuyoT. Geçen
hafta vatandaşhğa kabul
edilen 929 yabanadan sadece
21'i daha önce mahkemeler
tarafmdan çeşitli cezalara
çarptınhmş. Mahkemeler
tarafmdan ceza alanlann
ABD
MagicJohnson hayranları yasta
ŞEBNEM ATtYAS
ABONE ve ADRES
ÇMIRı,51|2240 72
8URSA(24)231172
Gurnan ÇetmKava
M!MAl?1lj121954
ESK!ŞEWR(221ı35 623
Bc.Mese Gurbuz
KAVSER!t35ı H 48 48
V.ALATVAı 52" )30 084
Vatıap ftwok
Ç0RU(.'l469|26 312
*b< Hance-ii
NEW YORK — ABD'nin ünlü
basketbolcusu, Lakers takımının sihirli
oyun kurucusu iki metrelik dev
Johnson'ın AIDS'e yol açan Hiv virüsu
taşıdığım açıklaması kamuoyunda büyük
etki yarattı. Johnson büyük bir
serinkanhhkla düzenlediği basın
toplantısında Lakers'i hastahğı nedeniyle
bıraktığını bildirdi. Johnson'ı yakından
tanıyan ve bütün basketbol kariyerini
detaylanyla takip eden taraftarlan bu
haberle yasa boğuldular. "Magic"
şimdiye kadar yaptığının "En iyisi
olmak için savaştığı gibi bu virüsie"
savaşacağını bildirdi. Johnson'm
açıklaması AIDS ile savaşan milyonlarca
Amerikah için manevi destek oluşturdu.
"Magic" bundan sonra AIDS ile
mücadele kampanyasımn başını çekecek.
Johnson'ın açıklamasıyla birlikte
AIDS'in toplumun ne denli içinde
olduğu bir kez daha fark edildi. Virüsün
"suuf, ırk ya da cinsiyet tanımadıgını"
belirten uzmanlar sadece
homoseksüellerin ya da uyuşturucu
müptelalanmn değil herkesin tehh'ke
altmda olduğunu bir kez daha ifade
etme fırsatı buldular.
"Magic" Johnson'ın HİV virüsü
kapağım açıklamasım takiben AIDS'in
ne kadar yaygın olduğuna dair yeniden
istatistikler sergilendi.
Kan ya da sperm aracıhgryla bulaşan
Hiv taşıyanlann halen yüzde 9O'ı
homoseksüekr, uyuşturucu şırangalannı
paylaşanlar ya da kan naklinden virüsü
kapanlar. Şu an AIDS'e yakalananlann
yüzde 10'u heteroseksüel. Yapılan
anketlerde ortaya çıkan sonuçiarda
112.800 hastamn hastahğı homoseksüel
arkadaşlanndan kaptıklan, 43.000'inin
heteroseksüel çiftlerinden aldıklan
görülüyor. Her on kişiden yedisi halen
Hiv virüsü taşımasına rağmen AIDS
beürtileri göstermiyor. Hastahk vücudun
direncine göre kendisini vırüsün vücuda
yerleşmesinden 10 yıl sonra dahi
gösterebiliyor.
vatandaşhğa geçme süresi,
aldıklan cezaya göre uzuyor.
Danimarka'da siyasi
gelişmeler kadar vapur, tren
ve köprü kazalan da bir o
kadar kamuoyunu meşgul
eder. Tüneli su basmasının
üzerinden daha birkaç hafta
geçmeden bu sefer de tsveç-
Danimarka arasında sefer
yapan bir feribot, son hızla
nhtuna çarptı.
Danimarka'mn ünlü
astroloğu Tycho Brahe'nin
adını taşıyan feribotun
kazasında 5'i ağır olmak
üzere 55 kişi hastaneye
kaldınldı. Kazaya, kaptanın
motorlan geri vitcs yerine
yanhşlıkla ileri vitese takması
sonucu oldu. Geçen haftaki
kazanın çok ilginç bir yanı
var. 16. yüzyılda yaşamış
astrolog Tycho Brahe,
gezegenlerin gökyüzündeki
hareketlerini inceleyerek yılda
32 günü, hw şeyin ters gittiği
"şanssız günler" olarak
belirlemişti. Tycho
Brahe feribotu, iki gün önce
kraliçe tarafmdan denize
indirilirken de kaza yapmış
ve kızağın üstüne konduğu
köprüyü yıkmıştı. Şimdi
Danimarka'da bir çok kişi
süper feribot Tycho Brahe'y
asla adım atmamaya yemin
etmiş bulunuyor.