18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
:UMHURİYET/10 DIŞ HABERLER II KASIM 1991 DEMtRÖZLÜ Yugoslavyave DüşündürdükleriSovyetler Birtiği gibi Yugoslavya'da da sosyafist rejimin çö- zülmesi, iç savaşa kadar varan bir yığın sorunu gündeme getiriyor. Durum, bugün, Sovyetler Birttğı'nden de öteye git- miş, Sırplarta Hırvatlar arasında sıcak bir savaşa dönüşmüş durumda. Sovyetler Bırtiği'nde devlet aygıtını yapan unsurlar çözul- müş halde. Bu unsuriar 1. Parti (Komünist Partisi); 2. KGB, (Haber alma örgütü Ue ona bağlı askeri-sivil örgütlenmeler) a Ordu idi. Sovyetler Biritgi'ni oluşturan cumhuriyetlerin pek çoğunda partinin kapısına kilit vurulmuş, kimisinde de parti yasadjşı ilan edilmiş halde. KGB'nin bütünlûğü yok. KGB'nin en seçkin askeri kanadının (Alfa Grubu) komutanı 19 ağus- tostaki darbe girişimınde verilen emirieri yerine getirmedi. Ordunun bütünlüğü fazlasıyla zayıfladı. Başta Ukrayna ol- mak üzere bağımsızlık ılan eden cumhuriyetler kendi ordu- larını kurmaya başladılar. Kafkasya'da da durum aynı. Yugoslavya'daki çâzülme, gtderek sertleşen bir Sırp-Hırvat savaşına yol açtı. Ulkenin Sırp cumhuriyetinde eski Komü- nist Partisi, sosyalist adıyla duruyor ve öteki cumhuriyetlere göre daha güçlö. Htrvatlarsa kendılerini daha güçlû bir bi- çimde anti-komüntst, arrti-sosyalist hissediyoriar. Eskiden beri Alman ekonomısınin etkısının duyuMuğu bu ülke, bağımsız- Itğtnı tam olarak kazanmak, başta Alman ekonomisi olmak üzere Avrupa ekonomileriyle bütünleşmek istiyor. Şimdi ül- kedeki Müslüman cumrujriyetin (Bosna-Hersek) ve başka cumhuriyetlerdeki Müslüman toplulukların bu savaşa karış- malanndan, kanştınlmalanndan korkuluyor. ülkenin Arnavut bötgesi Kosova ile çok özel koşulların düğümlendiği bir yer- de butunan Makedonya'daki durum grttikçe su yüzüne çıkıyor. Sıcak savaşın yasandığı bölgenin kuzeyınde butunan Slo- venya bugün için rahat görünüyor. Slovenya, parlamentosu yoiuyia bağırnsızlığını itan etmiş, pasaport uygulamasına bas- lamış, kendi parasını basmış, gümrüklerinı gözetım altına al- mış durumda. Stovenya kendısini büsbütün Avrupa kültürü- nün bir parçası sayıyordu. Edebiyatından mımarisine, seçtı- ği düşûnme ve yaşama biçimlerine kadar. Olaylann ardındaki _ _ - _ — - - - - . _ _ - - - - - - _ _ - — . DUTNYADA GECEN HAFTA mamak gerekli: AT (Av- ^ S tehliketibirdörtyol kisistemteriparçalıyor. ağzidir. TÜfkİyeİSe Hayır, isteyerek, bıterek Orf-Hnfiıı Aran ÜlkPİari yapmıyor bunu. Beikı, unaaogu, f\rap uiKeıen bu kadar değışme ça- v e Asya bağlantısında basındakı ülkentn yiı- . / , . . . ... künü tasıyamayacağını ÇOK daha DUyUK 2 S Ü & & 2 : etk/'ereaç* böyOkbir lerdeki halkın bilinç- dOrtyOİ ağZtdir. attında yatan özlemin (bilinçlı olarak Avrupa'nın durumunu bilmeseler de Avrupa yasam biçimi, Avrupa ekonomısınin zenginlikleri, onun kül- tûrel etkisi olduğu anlaşılıyor. Romanya'nın Temeşvar ken- tinde Çavuşesku rejimine karşı ayaklanan halk, Avrupa ile bir ilintileri olmadığı halde "Avrupa bizle beraber" diye ba- ğırmaktaydı. Göçmeye kalktığında da şimdi Avrupa ülkeleri- ne doğru yola çikıyor. Doğu Avrupa'nın, bu arada belki Batı Avrupa'nın da pek çok sorunların eşiğinde olduğu, Kuzey Avrupa ülkelerinde en çok üzerınde durulmaya başlanan sorunun ikı dünya sa- vaşı arası sorunlarından biri olan ırkçılık sorunu olduğu göz- lenmeye başlıyor. Figaro gazetesi Slovenya'nın en büyûk yazariarından biri He 78 yaşındaki Boris Pahor ile konuşmuş. (Eski dönemler- de ülketerinin hakiki yazartan dryebıleceğimiz bu yazartar pek gündeme gelmezlerdi; sosyalist ulkeler daha çok resmi ya- zarlarını ya dayan resmi tipleri öne sürerierdi; nitekim 78 ya- şındaki Pahor'un Fransız diline de ilk çevirisi 1990 yılında yaptlmtş: "Peterin parmi les ombres"). Trieste'de yaşayan yaslı yazar, Sloven enteNigentsi'sının en büyük temsilcilerinden biri sayılıyor. Pahor, büyük bir özgürtükçü. Nazilere karşı direnmiş, ya- kalanmtş, birçok toplama kampını ziyaret etmiş, fakat savas- tan sonra "sosyalist" olmamış. Tıtönun "Yugoslarçalaştjrma" politikası karşısında eleştirel. "Tıto, Yugoslavya halklannın beklentileone, onlann kültürlerinı örtbas ederek boğarak iha- net etti" diyor. öte yandan da yazar, sosyalist olamayacak ölçüde özgür duşünme biçimlerine bağiı olduğunu ifade edi- yor; kendi düşünce biçiminin kuraltar üretmekten çok, ser- bestçe doiaşmaya yatkın olduğunu belirtiyor. Gene bu yaşJı yazara göre Slovenya, Avrupa Alplerinin, Tri- este Körfezi ile birieştîği bir dörtyol ağzında, çok önemli bir stratejik bolgededir. Avrupa kültürünün bir uzantısıdır. Şim- di aranan yeni kültûrel kımlik açısından Barselona - Trieste - Lubliyana - Budapeşte arasında oluşan bir kûltür eksenin- den soz ed'ılmektedir. Ama yazara göre bu da yeterii değil- dir; bu eksene Fransa da katılmalıdır. Sosyalist sistemin çözülmesınden sonraki ilk depremde gündeme en çok gelen sorun bu "küttürel kimlik" sorunu- dur. öyte sanıyorum ki Türkiye'de Kürt sorununun, geçmişe uzanan bağlantılan olmasaydı bile bugün Avrupa'da ve Sov- yetler Biriiği'nde ortaya çıkan kültûrel kimlik sorunlarından sonra, bu sorun gene de gündeme gelecektı. Bu yüzden Kürt sorunu karşısında bütün bütüne lıberal, özgürtükçü olmamız, eski koşullanmalardan sıyrılmamız gerektiği anlaşılıyor. Yazar Boris Pahor çok dengeti çözüm ydlan öneriyor. Halk- ların eşit konfederasyonunu iştediğini belirtiyor; "Yugoslavlaştırma" ya da "sosyalist görünümünde bir (Arktaı 19. Sayfada) YUNANİSIAN Bol siyasetli, az doğumlu günler... STELYO BERBERAKtŞ Geçen hafta Devlet Bakanhg; görevinden istifa "etthilen" Milüsdes Eyert'in Atiaa'daki burosunun önünde üç "şüpbeli" kişinin, Evert'in ozel konıma polisleri tarafmdan "şüph«" ûzerine tutuklanması ve bu "şüpbelilerin" daha sonra Yunan Gizli Haber Alma örgütü'nün (EYP) ajanlan olduklannın ortaya çıkmas» siyaset dünyasını hareketlendirdi. Başbakanhğa doğnıdan bağh EYP, yakayı ele veren ajanlannın Evert'i degil, aynı yörede oturan yabancı uyruklu başka bir "şüpheüyi" izlediğini açıkladıysa da bu olay muhalefet partileri için iyi bir malzeme oluştuıdu. Art arda yapılan hükümet açıklamalarmda EYP'nin, Yunanistan'da hiçbir Yunan vatandaşıru, siyaset adamıru ya da milletvekilini izlemediğini; görevinin yalruz Ülke güvenliği için "ştipheli" gördüğü yabancüan izlemek olduğu vurgulandı.. Ana muhalefet Sosyalist PASOK Uderi Andreas Papandreu (72) 1988'den bu yana hedef olduğu suçlamalardan birini "çürüttü". Ekonomik skandallann temel taşını oluşturan, şu anda tutuklu bankacı Yeorgios KoskoUs'ın, özel mahkemede "tanık" sıfatıyla verdiği ifadesinde, Papandreu'nun "8^ milyon dolar rüşvet aldıgı" yolundaki iddiası "fos" çıktı. Koskotas'ın belgelerle kanıtlamak istediği bu "rüşvet olayı" için Papandreu'nun el yaası ile yazılmış olduğunu öne sürdüğü bir kağn parçasıru mahkemeye sundu. Bu kağıt parçasında Londra'da bir banka adı ve hesap numarası yazıbydı. Grafologlann yaptığı araştırmada bu yazının Papandreu'ya ait olmadığı ortaya çıkınca Koskotas bir kez daha "yalancılıkla" suçlandı; Papandreu ise bu olaydan "aklanmış olaıak" çıktı. Papandreu'nun, bu "Mrferini" ayın 15'inde Atina'da yapacağı PASOK'un dev toplantısında tüm haşmeüyle kutlaması bekleniyor. Avrupa Topiuluğu'nun Yugoslavya'ya karşı koyduğu ekonomik yaptmmlara ilk önce karşı çıkan Yunanistan, daha sonra bu yaptınmlardan göreceği ekonomik zararlann AT tarafından karşılanacağı güvencesini aunca fikir değiştirdi ve veto hakkını kullanmadı. Yunanistan söz konusu yaptınmlardan Ona Avrupa ile olan ticari ve ekonomik bağlantılarının kesilecegi için l.S milyar dolar zarar göreceğini açıkladı. Yunanistan'daki nufusun hızla duşüş kaydetmesi Yunan Devlet adamlannı kara kara duşundüruyor. Yunan neslinin tûkenmemesi amacıyla bu konuda derhal araştırmalar yapüması ve gerekli önlemlerin alınması için hazırlıklara başlanacağı bildirildi. Bu hazırhkların ve önlemlerin ne olacagı konusunda hiç kimse bilgi sahibi değil. Ancak ilk aşamada üçüncü çocuğu doğuracak analara ömür boyu maaş bağlanmasına karar verildi. Bu maaş asgari ücretin yarısı kadar olacak. 10 milyonluk Yunanistan'm "üreme" hızı aym şekilde devam ederse bu nüfusu 2025 yüında 8.5 milyona dûşecek. Yunanistan'daki hayat geçen hafta içinde 24 saatligine yine felce uğradı. Işçi ve memur sendikalan fiyat artıslanru protesto etmek için genel grey- ilan ettüer ve hükumetin vergi sisteminde daha "adil" olmasıru talçp ettüer. Bu arada ATnin Yunanistan ile ilgiü yayımladığı ekonomik raporda Yunan bUtçesinin 9 yerine 14 milyar dolar açık vereceği beürtildi. Yunanistan'da "şok" etkisi yaratan bu rapora karşm hükümet ülke ekonomisinin "tft aksak" bile olsa "dogra yolda" bulundugunda ısrar ediyor. Füipinlmm dramıJJff, l m e l d * b l r s ü r g ü n y ^ mından sonra ülke» Filipinkr'e geri dönüşü, geçen hafta lüm ülkeyi yerinden oynattı. Imelda, bunca yıldan sonra kendisine ve sttrgünde olen eşi devrik diktatör Ferdinand Marcos'un anı- sıo» bagh kalan binkrfe Idşinin vaıiıgmı keşfetmenta keyfini y«- şar ve saga sota imzalı ayakkabdannı dağıtırken ülke son yülann en büyük feUketiyle yüz yüze geldi. Ülkenin orta kesimindeki «dalan saran kasırga re krdımlaB geU» se), yaklasık 6.000 kişi- nin yaşanuna mal oldu. Onbinierce kisiyi de evsiz bırakan ka- sırga ve sel felaketi sonrastnda, bölgeye binlerce asker, kurtarma ve saghk ekipleri yıgüdı. Yetkililer, yüontüar ve sular atünda canh iasan kalmaması nedeniyle kurtarma çaltşmalanna son verdik- lerini, yalnızca cesetleri çıkarmak içkt çauşraalan sürdnrecekle- rini acüdarken Deviet Başkanı Corazon Aquino, yabana ülkeiere, yardun elini uzatmalan çagnsında bulundu. Felaket bölgesinde sag kalmayı basarabilen FBipinl&er ise şimdi acfaktan ve basta- lıktan oimemek için cababyorlar. (Fotograf: AF) tlALYA Italyan imajı inişte NtLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — Geçen hafta Roma'da yapüan NATO donığunun hemen ardından banşçılar sokağa döküldü. Cuma akşamı 16 NATO ttlkesinin devlet ve hükümet başkanlan, ulkelerinin yolunu tutarken, banşçılar sloganlar atarak kent merkezini tutsak aldılar. Duvarlara "NATO ve oldukça, dünysda banş saglanamaz" şekilde posterler yapıştıran ve bir de NATO bayragı yakan banşçılar, iki gün boyunca düğum olan kent trafiğini tamamen kilrüediler. Kentin faşizm döneminde inşa edilen modern kısmı "Eur" da yapılan doruğun örgütlenmesindeki aksakhklar en çok gazetecilerîn carunı sıktı. 2500 gazetecinin yerleştirüdiği basın merkezinde ev sahipliği yapan ve "yol gösteren" hostesler, labirent gibi binarun içinde durmadan toplantı saatlerini ve yerlerini şaşınyordu. Daktiiolann üzerinde yenen yemekler için kentin en turistüc i'trattoria"larında istenen fıyaüar talep edildi. İlk gün gazetecüere çıkarüan (adam başı) 160 bin Urahk kafeterya mönüsü herkesin aç kalmasına neden oldu. FRANSA AIDS'likan davası sosyalistlerisarstı MİNE G.SAULNBER PARİS — Fransızlar, Sosyalist Parti hükümetkrinden bıktılar. Asunda demokrasinin özelligi bu. Bir kral, yanm yüzyıl da işbaşında kalsa çaresız varlığına katlamlıyor. Ama demokrasi, değişim demek. Bir hükümet, agzıyla kuş tutsa, on yüı geçti mi ömrü, çok giyilmiş görnlek gibi rahatsız etmeye başhyor. lşte Fransa'daki azınlık sosyaüst iktidan bu kurala uygun olarak inişe geçti. Bir gün hemşireler ytirüyor, bir gün uçaklar uçmuyor; tren, metro, otobüs derken sokağa dökülenlerin sayılan her gün artmakta. Bütün endüstri katmanlan rahatsız, her gun bir otomobil fabrikasında grev var, vb. Şu an bir seçim olsa ve iktidar el değiştirse, ashnda ülkeye ne François Mitterrand'dan daha iyi bir cumhurbaşkanı ne de sosyalistlerden daha olumlu sonuçlar alacak bir sağ hükümet bulmak mümkün. Bunu da herkes biliyor. Ancak, Fransızlar yine de on yıldır aynı parti tarafından yönetilmekten bıkmış görünüyorlar. Fakat bu arada yaşanan bir sağlık skandalı, pek çok hükümet eskiten Sosyaüst Parti iktidanru bütün diğer sosyal rahatsızbk gösterilerinden daha çok sarstı. Adına "Kan Davası" diyebıleceğimiz bu olay, 1985 ve 86 yıllannda, yani A1DS tehlikesi bütün boyutlanyla biünirken, virüslerden annmamış, kan stoklaruun satılmasıyla ilgili. Bu ülkede "hemofıl" adıyla bilinen 400.000 kan hastası var. Söz konusu hastalara yaşamlanm sürdürebilmeleri için düzenli arahklarla taze kan verilmesi gerekiyor. Fransa'daki devlete bağh kan bankası, parasız kan bagışı yoluyla kan depolayan bir kuruluş. 1985 yıhnda, tıp tekniği çok ilerlemiş bu ülkede, kanın özel bir derecede ve koşullarda ısıtılmasıyla korkutucu hastahk virüslerinin °7o 85'inden anndınlma tekniği uygulanmaya başlamış. Bu virüslerin arasında B grubu sanhk ve A1DS de var. Ancak, o dönemdeki Devlet Kan Bankası Müdürü ve daha pek çok sorumlu, bu ısıtma tekniğine tabi tutulmamış "soguk" kan stoklannl eritebUmek için bulaşıa hastahk tehlikesini bile bile kan hastaianna ve "dışanya satmayı" sürdürmüşler. Şimdi 400.000 kan hastasımn 200.000'i önemli önemsiz çeşitli bulaşıa hastahğı bu yolla almış bulunuyorlar. Bunlardan yaklasık 20.000'i AIDS ve 5.000'i sanhk olmuş durumda. Şimdiye dek ölenlerin sayısı ise 2 bin dolaylannda ifade ediüyor. Devlet eliyle ölüme mahkûm edilen bu insanlar, örgütlendiler ve Kan Davası denilen skandal bütün çirkinhğiyle su yüzüne vurdu. Aylardu kanşık raporlar ve yeni belgeler, gerçek sorumlulan ortaya çıkarmaya çahşıyor. Kan bankası sorumlulan, "Biz haber vennistik. Zamanın Bsşbakanı Lanrent Fabius, bizim bütçeden kıstıgı ve seçim propag&ndasınsı harcadıgı paraiardan fedakftrkk etmemek için bolaşık kan saüşın» göz yıımdu" diyorlar. Ama bu arada, Kan Bankası Müdürü" ünlü profesörün de parasız bağışlarla topladığı kanlann yurtdışına sauşmdan büyük paralar kazandığı ortaya çıktı. Kısacası, sorumluluk topu hızh bir futbol maçı gibi gidip geliyor. Bu arada, Türkiye açısından ilginç olabilecek bir soru var. 1985-86 yıllannda, acaba Türkiye ve kan bankası, Fransa'dan kan saun ahnış mıydı? Eğer yanıt evetse, ülkemizde de pek çok kişiye öldürücü sanhk ve AIDS virusleri bu yolla bulaştı demekür. Pilav, patatesli rosto et, muz ve kötü bir şarabın bu fiyata müşteri butmayacağı anlâşıhnca, fiks mönü, porsiyonu 40 bin liradan saulan domatesli erişteyle değiştirildi. Bu tip şeyler Italya'nın giderek dîş dünyadaki imajının degişmcsine yol açıyor. "Eskisâ gibl artık herkes bizi semptük bulmnyor" diyor ömegin hafta sonu "La Stampm" gazetesinde çıkan bir başmakale yansı. "Eakiden dünya bizi iki y«k«s» bir araya gelnteyen makamacı, sflreUi kadın ku pesüıde koşan saçlan biryutüali çapkın, nuadoUn çtlaa, rom«ntik ask şarlulan söyleyen, rol kesen tiyatroc», mafysa İtalyanlar olarak gene pek hoş obnayao klişekşmiş tipteneler içtade görardn. Ama insanlara sempmtik gelen bir yanımu vardı. AıHk öyle degil. Şimdi dtnyt bn yeni zengia ltalyuüan snrektt doke vita yaşayan, müsrif, teşblrd, şuorsaz, sonunsuz, hesapsu, programsız tipkr olarak görüyor." 'tmallanna' önem veren italyanlar, son zamanlarda dünya basımndaki haklanndan birbiri ardına çıkan tenkitçi yazüardan tedirgin görünüyorlar. "İtalyanlar" diyor örneğin WasBİngton Post, "Snrektt tankanlanmn ustünde yaşıyor. Dünyada onlardan çok kürt, pnianta ve viski ithal eden bir başka ülke yok." "Snnday Times" ise ttalya'yı adaletin işlemediği bir kanunsuzlar Ülkesi olarak tanımlıyor ve erişilen ekonomik refahın yozluklan azaltamadıgına, bilakis arttırdığma dikkati çekiyor. "Fınancial Times" bir Üçüncü Dünya bankacüık yapısı ile idare edilen ekonomiye "şaşınyor." "Le Monde" ise anarşik Italyan kapitalizminin eski hayatiyetini yitirdiğini duyuruyor ve çizmenin Avrupa parasal birliği içinde yer aîıp alamayacağından kuşku duyduğimu belirtiyor. ttalya'nın dış dünyadaki imajın inişe geçtigi bugünlerde kamuoyunun en çok dikkaüni çeken olaylardan biri de mafyamn ülkenin en tarunmış TV takdimcisi-işadamı Pippo Bando'nun yazhk evini bombayla uçurması oldu. DANtMARKA Haftanın Barometresi Yanlışvites rıhtımdandöndü • Saghğınıza bir tutam uaç da BAROMETRE'den Bu haftadan iübaren 15 gunde bir Opr Dr Mumuz Seçkıner'le daha sağhkh olmanızın yollanru araşüracağız • YÜ2001 Dunya 2001e nasıl hazırlanıyor, bız ne yapıyoruz, 2001 hemen yann mı, yoksa çok uzaklarda mı? • Turk tepe yöneticılen hak ettıklerinı alabüıyorlar mı? • Bankacılar Birligı'ne neden ıhtıyaç duyuldu* Bu sorulann cevabım bu haftaki BAROMETRE'de bulabilirsiniz. BAROMETRE "okumak işinizin parçasıdır" FERRl'H YBLMAZ KOPENHAG — Avrupa'nın bionez tükenmez tartışma konusu göçmenler ve mülteciler geçen hafta yine Danimarka'nın gündeminin ilk maddesi oldu. Danimarka'ya gelen mülteci sayısmı sımrlamak için her türlü çabayı gösteren sağ kanat partileri geçen hafta bu konuyu tekrar açtılar ve Avrupa'nm artık "ekonomik mülteciter "le gerçek mülteciler arasında aynm yapması gerektiğini öne sürdüler. Oysa mültecilerle ilgili anlaşmalarda ekonomik mülteci kavramı bulunmuyor ve sığınma hakkımn sadece din, dil, ırk ve siyasi görüşler nedeniyle kendi ülkesinde baskıya uğrayanlara verileceği belirtüiyor. Bu nedenle ekonomik mülteci kavramı, mültecilere sırurlan kapayabEmek için kamuoyu yaratmaya çahşan sağ partilerin başlıca argümaru durumunda. Danimarka'daki hükümet partileri, geçen hafta Danimarka vatandaşhğı hakkını da ilk defa tartışmaya açtılar. Danimarka yasalarına göre ciddi bir suçtan ceza almanuş yabancüar, dili konuşmak şartıyla 7 sene sonra Danimarka vatandaşlığına geçebiliyorlar. Geçen hafta bu yasadan yararlanan 929 yabana daha Danimarka vatandaşı oldu. HUkümetteki iki partiden biri olan liberallerin sözcüsü, vatandaşlık alanlann yansının suç işlemiş Jcişiler olduğunu belirterek, yasanın sertleştirilmesini istedi. Oysa istatistiklere suç olarak geçen olaylar arasında ışıksız bisiklete binmekten, pasaportsuz sokağa çıkmaya kadar mahkemeye yansımayan ve polisin ceza yazmasıyla kapanan bir dizi "suç" bulunuyoT. Geçen hafta vatandaşhğa kabul edilen 929 yabanadan sadece 21'i daha önce mahkemeler tarafmdan çeşitli cezalara çarptınhmş. Mahkemeler tarafmdan ceza alanlann ABD MagicJohnson hayranları yasta ŞEBNEM ATtYAS ABONE ve ADRES ÇMIRı,51|2240 72 8URSA(24)231172 Gurnan ÇetmKava M!MAl?1lj121954 ESK!ŞEWR(221ı35 623 Bc.Mese Gurbuz KAVSER!t35ı H 48 48 V.ALATVAı 52" )30 084 Vatıap ftwok Ç0RU(.'l469|26 312 *b< Hance-ii NEW YORK — ABD'nin ünlü basketbolcusu, Lakers takımının sihirli oyun kurucusu iki metrelik dev Johnson'ın AIDS'e yol açan Hiv virüsu taşıdığım açıklaması kamuoyunda büyük etki yarattı. Johnson büyük bir serinkanhhkla düzenlediği basın toplantısında Lakers'i hastahğı nedeniyle bıraktığını bildirdi. Johnson'ı yakından tanıyan ve bütün basketbol kariyerini detaylanyla takip eden taraftarlan bu haberle yasa boğuldular. "Magic" şimdiye kadar yaptığının "En iyisi olmak için savaştığı gibi bu virüsie" savaşacağını bildirdi. Johnson'm açıklaması AIDS ile savaşan milyonlarca Amerikah için manevi destek oluşturdu. "Magic" bundan sonra AIDS ile mücadele kampanyasımn başını çekecek. Johnson'ın açıklamasıyla birlikte AIDS'in toplumun ne denli içinde olduğu bir kez daha fark edildi. Virüsün "suuf, ırk ya da cinsiyet tanımadıgını" belirten uzmanlar sadece homoseksüellerin ya da uyuşturucu müptelalanmn değil herkesin tehh'ke altmda olduğunu bir kez daha ifade etme fırsatı buldular. "Magic" Johnson'ın HİV virüsü kapağım açıklamasım takiben AIDS'in ne kadar yaygın olduğuna dair yeniden istatistikler sergilendi. Kan ya da sperm aracıhgryla bulaşan Hiv taşıyanlann halen yüzde 9O'ı homoseksüekr, uyuşturucu şırangalannı paylaşanlar ya da kan naklinden virüsü kapanlar. Şu an AIDS'e yakalananlann yüzde 10'u heteroseksüel. Yapılan anketlerde ortaya çıkan sonuçiarda 112.800 hastamn hastahğı homoseksüel arkadaşlanndan kaptıklan, 43.000'inin heteroseksüel çiftlerinden aldıklan görülüyor. Her on kişiden yedisi halen Hiv virüsü taşımasına rağmen AIDS beürtileri göstermiyor. Hastahk vücudun direncine göre kendisini vırüsün vücuda yerleşmesinden 10 yıl sonra dahi gösterebiliyor. vatandaşhğa geçme süresi, aldıklan cezaya göre uzuyor. Danimarka'da siyasi gelişmeler kadar vapur, tren ve köprü kazalan da bir o kadar kamuoyunu meşgul eder. Tüneli su basmasının üzerinden daha birkaç hafta geçmeden bu sefer de tsveç- Danimarka arasında sefer yapan bir feribot, son hızla nhtuna çarptı. Danimarka'mn ünlü astroloğu Tycho Brahe'nin adını taşıyan feribotun kazasında 5'i ağır olmak üzere 55 kişi hastaneye kaldınldı. Kazaya, kaptanın motorlan geri vitcs yerine yanhşlıkla ileri vitese takması sonucu oldu. Geçen haftaki kazanın çok ilginç bir yanı var. 16. yüzyılda yaşamış astrolog Tycho Brahe, gezegenlerin gökyüzündeki hareketlerini inceleyerek yılda 32 günü, hw şeyin ters gittiği "şanssız günler" olarak belirlemişti. Tycho Brahe feribotu, iki gün önce kraliçe tarafmdan denize indirilirken de kaza yapmış ve kızağın üstüne konduğu köprüyü yıkmıştı. Şimdi Danimarka'da bir çok kişi süper feribot Tycho Brahe'y asla adım atmamaya yemin etmiş bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle