Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 25 EKİM 1991
Mektııplar
MELİH CEVDET AJVDAY
Ruh ve Sınır Hastalıklan uzmanı Sayın Dr
Fehmı tshakoğlu, gönderdığı mektupta şöyle
dıyor
tnfiratçı kunüuşlar (= Fonnation Particu-
lariste) ise Hki, ilerletici ve üreticidirler. Aynca
birindlerde iyiMkseverlik, banşsevertik, hayal-
perestlik, beceriksizlik; ikincüerde ise becerik-
Hlik, açıkgödök, möteşebbisBk, gerçekçiHk, di-
namizm vardır... Bu sosyal bilim verikri ve bu-
ginkö doğu Mokn âlkelerinin uğrmdığı değişik-
likler çerçeveande eski düşünceleriııizi de orta-
ya koyarâk şimdi ne dttşünâyorsuııuz?
Yazılarııuzda bir özeleştiriye rastiayamadım.
Toplumumuzan gerçek bir ayduu ve aydın-
latıcısı olarak bu konularda herhalde söyleye-
ceğimz çok şeyler \ ardır...
Sevgi ve savgüarunla.
Sayın Dr İshakoğlu ılgınç ve gûncel bir ko-
nuya değınıyor Üzennde ne denJı durulsa ye-
ndır
Sayın Anday,
4 Ekim 1991 günkü Cumhuriyet'te "Köyden"
başlıklı yazınızi zevkle okudum. Yazının sonun-
da "Politikanm ne oMoğuna, bir takım insanlan
neden çektiğini, halkın poütikayla ilişkisİBİ ye-
niden duşûnmem gerekiyor" diyorsunuz. Sizin
yenideo düşünmeye pek ihtiyacınız olacağını
sannıyonım. Herhalde bu söz yenı bir yazının
habercisi gibi oluyor Siz sanatkâr olarak bu
gibi konuları bilini adamlanndan daha iyi algı-
layabiliyor ve anlatabiliyorsunuz. Kusura bak-
mazsanız ben "Politikanın bir takım insanlan
neden çektiğini" bilimsel olarak dinamik psiki-
yatri çerçevesi ıçinde, size anlatmak istiyorum:
Yeni doğmuş bir çocuk ilk ginflnden itibaren
ailesinin ruhsal, toplmnsal, ekinsel özellikleri-
nin etkisindedir. Bu özelliklerin durumuna göre
çocuk ruhsal olarak bir kişilik kazanır. Olum-
snz şartlarda büyûyen çocuk nevrozlu ruhsal bir
yapıya sahip olnr. Bu gibi nevrozlu kimselerin
biünç aldarûtda güvensizlik ve saldırganhk duy-
gıdan gelişir. Kişi toplnm içinde güçlü olabiürse
hem bu güvensizlik duygnsunu yener, hem de
saldırganhk doygulannı uygulama oianağmı
bulabilir. Gûçli olabilmek ıçin de üç sart var:
Zengin olmak, saygm olmak, iktidar sahibi ol-
mak. Siz de biliyorsunnz ki siyasetgüçiû olmaya
gkten yollardan, araçUrdan bir tanesidir; onun
için insanlan çekiyor... Kişi, gfiçln olaraaz veya
göcü tehükeye girerse bunaluna girer, tedirgin
-angoisse- olur. Bu süreç bilinç dışıdır, kişi ken-
dinialgılayamaz\eçeşitlihatalaryapar... Sayın
Anday, sizin 1965 senesinde basdan bir kitabınız
var: Beş Sosyalist Ülke. Bu kitabuıızı ilk okudu-
ğumda büyfik bir coşkuya kapılmıstım. Kendi
duygu vedüşöncelerinıeuygun bulduğum için hiç
tunıtamadım. Bu kjtabın önsözûnde siyaset
adamları ile ilgili dûşünceiennız var. Demek ki o
zamandan beri siyasetçüer hep sızi Ugılendirmiş
ve düşündnnnüş...
Bu önsözde aynca sosy alist uygulamalaruıın
erdemlerinden ve başarıîı olacagmdan söz edi-
yorsunuz. Zaten kıtabın ıçinde birçok örnek de
var. Ben bu erdemlenn yınc de varolduğunu ka-
bulediyonım.
Sa> ın Anday, sizin de bildiğiniz gibi sosyal bi-
linüere göre Cemaatçı Kuruluşlar (= Fonnati-
onCommunautaire) fazlaitici,ilerletıcı,uretici
değiUerdir.
"Yunus Emre ve Hümanızm" adlı kıtabın
yazan Sayın Huseyın Bal'ın, bu kıtapla ılgıb
yazım doıayısıyla gönderdığı mektubu ılgı ıle
okudum ve kendısını birçok yerde haklı bul-
dum, yararlandım Sırası geldığınde bu konu-
ya gene değıneceğınıı sanıyorum
Sayın Andav,
3 Ekim 91 tarihli Cumhuriyet Kitap'ta 'Yuıus
Emre ve Hfimanizm' adlı çahşmamla ilgili yoru-
mun sizin tarafuuzdan yapdmış ohnasıııdan gu-
mr duydum. öncelikle bunu açık olarak söyle-
meliyim.
Ancak bazı saptamalannıza katılamadığunı
da belirtmek istiy orum.
Birinci olarak, 'hümanizm' sözcüğünü tasav-
vuf anlamında kullanmadun. Hümanizmin daha
çok Rönesansa ait bir düşüoce olarak bilinmesi-
ne rağmen Antik felsefeden bu yana varoldnğv-
nu, yaygın olarak ınsana saygı gösterilmesi ve
gönenç sağlanması anlamında kullanıldığım be-
lirttim. Doğu'da özellikle Anadolu'da gelişen
hümanizmin daha çok insanın Tann karşsında-
ki konumunu tartıştığını, Yunus'un da bir muta-
savvıf olarak yaşadığı çağın koşuUarmdan, ge-
nel düşunce sisteminden etkilendiğini söyledun.
Tasavvuf özü bakunından insancıldır insanın
evrendeki bıricikliğini, saygınlığını, tanrısal dü-
zeyde mükemmelliğini savnnan tasavvuf, elbette
hümanizm yüklüdür. Fakat hümanizm, yalnız
başına tasavvuf değildir. Bö\le bir bilgi
yanbşlığı yapmak istemem. Antık çağdan günü-
müze kadar varolan hümanistlerin bırçoğu mis-
tik değüdir. J. Paul Sartre, W. James, J. De-
wey, E. Fromm'un hümaniznunı inceterken
bunu vurgulamak istedim.
tkinci olarak yalnızca 'Derviş V unus'u' anlat-
mak istemedım. Bunu yapmak ıstevenlerin va-
rolduğunu bdıyorum. Ben Y unus'u bir araş-
tınnacınuı olması gerektiğı objektıflik sınırları
içinde anlamaya - anlatmaya çalıştun. Sonuç
bölümünde özellikle Yunus'un Tann'ya ulaş-
mak için çitesini dolduran bir sufı ohnadığuu,
haksızbğa, zulme, y alana karşı çıktığmı, buoun
için halkın gönlünde taht kurduğunu söyledim.
(s.130)
Sayın Anday, şair Yunus'u ele almadığım bi-
çimindeki belirlemenize katüıyorum. Hakbst-
nız, ancak şair Yunus'uöncelikle,şanierin, eleş-
tirmenlerın, bu alanda deneyim sahibi olanlann
incelemesı gerektiğine inanıyorum.
Yunus'u sadece şair olarak değerlendinnek
doğnı olur mu? Tasavvufua temel kavramlan,
yaklaşunları bilimneden şiirlerin çözümlemesi
yapılabUir mi? Yaşadığı çağın koşollan, toplu-
mun yapısı biUnmeden düşünce sistemi anlaşıla-
bilir mi. Belki de birçok alanla ilgili araştırma-
cılann birbirinden farklı incdemeleri bizi, Yo-
nus'u bütün olarak anlamaya götürecektir.
Sayın Anday, V unus'u inodern bir yonunoı
olarak' değerlendırdiğimi sanıyordum. Bundan
da gunır duyuyordum. Inamn, Yunus'u yalnızca
derviş Yunus olarak hiç anlamadım Yunus'u
'çağdaş bûmanistlere rehber olacak zenginlik-
lere sahip' (s.131). toplumsal sorunlara duyarh,
Stoa'lılar gıbı düny a y urttaşı olmak isteyen, sev-
ginin evrensellığini, insanlann biriiğini savtman,
yeryüzüne ender gelen saygıdeğer bir insan ola-
rak gördüm. Anlaşdamamaktan değil, yanhs
anlaşılmaktan korkarım.
hginize teşekkür eder, saygılar sunanm.
Soyadını ıyı okuyamadığım Sayın Cengız,
gönderdığı mektupta, seçım konusunu neden
ele almadığımı soruyor Ne dıyeyım1
O kadar
çok yaaldı çıaldı kı Bana söyle>ecek söz
kalmadı Ama gelecek yazılanmda bu konuya
değınmeyı duşünmüyor değılım Ortalık du-
rulursa daha rahat konuşulabılır Burada şun-
casını soyleyıvereyım Seçım savaşımı, ortaya
ılgınç duşunler ve önenler atılmasına pek ya-
ramadı
ARADABIR
Yard.Doç.Dr. GÜL ÇETİNOR
İstanbul Basın Yayın Yüksekokulu
Demokratik Küttûr AnlaytşıInsanı ötekı canlılardan ayıran başlıca özellığı, akıllı ve
duşunebılen bir varlık olması olaylar arasında neden-sonuç
ılışkılerı kurabılmesı, kendısını olduğu kadar doğayı da gelış-
tinp ona yön verebılmesıdır Kısacası ınsan olmanın ilk
koşulu akıl ve mantık doğrultusunda hareket edebılmektır
Tabıı kı bu kavramlar yasanan sosyo-polıtık ve ekonomık
gerçeklere bağlı olarak yorumlanmış, ınsanlar değışık bıçım-
lerde duşunmeye ve davranmaya koşullandırılmıştır Ancak
hiç bir kışı ya da koşulun değıştıremeyeceğı gerçek, tûm ın-
sanların doğuştan ozgur olduğudur
Toplumsal bir varlık olmanın getrdığı toplumsallaşma zo-
runluluğu, insanın bu doğal ozgürluklerıne bırtakım sınırlar ge-
trmış yaşam toplumun sureklılığını huzur ve güven ortamı
çerçevesınde saglamaya yonelık yasalara bağlanmıştr Yasa-
lann nıtelık ve nıcelığı ise toplumda egemen olan sıyasal rejım-
le tlgıhdır Insan onuruna en uygun rejım olarak kabul edılen
demokrası dedığımızde akla hemen herkesın ıstedığını yapa-
bılecegı bir duzen gelmekte Oysa boyiesıne bir anlayış, de-
mokrasının baş duşmanı olan anarşıyı ve sonuçta baskıyı getı-
recektır
Demokrasıler butun yurttaşlarına belırlı kurallar çerçeve-
sınde seçme ve seçılme hakkı veren rejımlerdır Halk, bu hak-
lar doğrultusunda seçımlerde oyunu kullanır, kendı temsılcısı-
nı seçer ve sesını onun aracılığıyla Meclıs te duyurmaya
çalışır, kendısıne vekıl seçtığı kışılerı denetter ve goruşünu bir
sonrakı seçımlerde yıne oyları ıle belırtır Bu açıdan bakıkjı-
ğında, adalet, ozgurluk ve eşıtlık kavramlannı temel alan de-
mokrasının hem yöneten hem de yonetılenler açısından en zor
rejım oldugu açtktır Denetlenmek kadar denetlemek de belırlı
bır bırıkım ve tarafsız bir gozlem yeteneğı gerektınr Bu da an-
cak ıyı bır eğıtım ve sağlam bir ozekınsel (kulturel) zengınlıkle
sağlanabılır
Demokrasının ışlerlık kazanabılmesı ıçın her şeyden once
bu kavram tanınmalı, özgurtuğun kanunlar ve başkalarının öz-
güriuk alanı ıle sınırlı olduğu bılınmelıdır
Insanlar anladıkları nedenını kavradıkları olaylara ve kav-
ramlara kendılerını daha yakın duyumsarlar Bu yuzden yasa
maddelerı de açıklanmadıkları sürece bırer suç tuzağı olmak-
tan oteye gıdemez
Çözurn Işte bu nedenle toplumun gene! yaşamı uzennde
büyük onemı olan konumlardakı kışılenn sorumlulukları da çok
fazladır Bır toplumun gelışımı, yalnızca sanayı ve teknotojı
alanındakı ıleriemelerle açıklanamaz özekınle (kültürle) bes-
lenmeyen, toplumsal dayanışmadan yoksun sıyasal huzur-
suzlukların yaşandığı bır toplumun endustnsı de temelsız bır
bınaya benzer en ufak bır sarsırrtıda bozulmaya ve yıkılmaya
mahkumdur
Ne yapılmalı'
7
Toplumun genel yapısı bılınmelı, eğıtm sıya-
sası saptanmah gündelık sıyasal çekışmelerden ayrı tutulma-
lı özellikle ıktıdarlann çok sık değıştıgı ulkelerde, buna bağlı
olarak, hocasından kıtabına kadar değışen bır eğıtm sıstemı-
nın uzun donemlı sonuçlan ortadadır Ancak çağdaş ve akılcı
yöntemlerın ızlendiğı okullar bırer amaç değıl araç halıne gele-
btltrler
Aynca, nûfusun %60'ını gençlerın oluşturduğu göz onunde
tutularak, korkulacak sındırılecek ınsanlar değıl olanaklar
tanınırsa topluma yon verecek bıreyler oldukları kabul edılme-
lıdır Ancak böylece, gençlık yılları, kazasız belasız atlatılması
gereken bır kere de elden gıttı mı keşke lerle anımsanan bır
dönem olmaktan çıkabılır
Demokratik rejımlen ayakta tutan bır başka guç de sevgıdır
Sevgısız ve onun doğal uzantısı olan saygısız topiumlarda top-
lumsal adalet ve huzurdan soz etmek çok zordur Sevgı maddı
ve manevı tüm guzellıklerı paylaşmak ozverıde bulunabılmek
vesorumlulukduygusu ılegehşır guzelleşır Sevmeyen ve se-
vılmeyen insanlann toplum ıçın ne kadar tehlıkelı oldukları, ta-
rıh boyunca pek çok kez ortaya çıkmıştır Bencıl hırslar once kı-
şının kendısını sonradaçevresını alçaltır yokeder Oysa sev-
gı, sevgıyı umudu ve dostluğu uretır Akılcı bır sevgının temel
olduğu davranışlar ıster toplumsal ıster sıyasal ısterse ekono-
mık alanda oisun, hosgörüsuzlukten çok daha başanlı sonuç-
lar doğuracaktr
Tavşana Kaç Tazıya Tırt Yasası
3766SK ıle TCK'ya eklenen maddeler sadeceçoğaltma yapan
bılgısayar programı korsanlannı kapsamakta, dağıtım ya da satış
yapanlar ıçın yaptınm ıçermemektedır "Sınema Yasası"
tasansında bılgısayar dısketlenne de yer venlmesı ise anlaşılmaz bır
gınşımdır Oysa bılgısayar programlan "bilimsel eser" olarak esasen
FSEK kapsamında sayılmaktadır
GÜRSELÜSTÜN
3766 SK ıle TCK'ya eklenen maddeler
sadece çoğaltma yapan bılgısayar prog-
ramı korsanlannı kapsamakta, dağıtım
ya da satış yapanlar ıçın yaptınm ıçerme-
mektedır "Sınema Yasası" tasansında
bılgısayar dısketlenne de yer venlmesı ise
anlaşılmaz bır gınşımdır Oysabılgısayar
programlan "bilimsel eser ' olarak esa-
sen FSEK kapsamında sayılmaktadır
Hazıran ayında yürurlüğe gıren 3766
SK ıle Ceza Kanunu na "Bılışım Alanın-
da Suçlar" başlığı ıle 11 bab eklenmıştır
TCK 525 a d şeklınde beş maddelık bu
bab'dakı suç tıpı tanımlan, (TCK'dakı
dolandmcılık. sahtecılık. emnıyetı suııs-
tımal, suç tasnn gıbı) benzer eylemlen de
ozel bır öğenın varlığı halınde, daha ağır
şekılde cezalandırmaktadır Ş5yle kı,
eğer soz konusu eylemler, "bılgılen oto-
matık olarak ışleme tabı tutmuş bır sıs-
temden" program, ven öbûr oğeyı ele
geçırerek ya da yararlanarak vb şekılde
ışlenmışse bılışım suçlan kapsamına gıre-
cektır Bılışım suçlanna genel hükumler-
dekınden daha ağır yaptınmlar getınl-
mesının gereksız olduğu düşünulemez
Çunkü uzman kışılenn bu suçlan ışleme-
sı kolayca mumkun olduğu gıbı. çağdaş
teknolojı uzman olmayanlara da bu ola-
nağı tanımaktadır
Ne var kı, yasada "bılgılen otomatık
olarak ışleme tabı tutmuş sıstem"ın nele-
n kapsadığı tanımlanmamıştır Bu ıfade-
dekı "bılgı" sozcuğü akla öncelikle bılgı-
sayar sıstemlennı getırmektedır Ancak,
m 525c'dekı "hukuk alanında delıl ola-
rak kullanılmak maksadıyla sahte bır
belgeyı oluşturmak ıçın " ıfadesı ve m
525b'dekı "böyle bır sıstemı kullanarak
kendısı ya da başkası lehıne hukuka ay-
kın yarar sağlayan " sözcüklen, kapsa-
mın daha gemş olduğunu gostermekte-
dır Örneğın bankalann otomatık ödeme
cıhazlanndan teknık bır hıle ıle para çe-
kılmesı durumunda bu otomatfar yasa
kapsamında sayılacaktır Son yıllarda
kullanımı yaygmlaşan fakslarla gonden-
len karşılıklı mesajlar (üzennde faksın
belleğındekı gönderenın unvam, telefon
numarası ve gönderme gun ve saatı yer
aldığı ıçın) bır sözleşmenın oluşması ıçın
yeterlı sayılabılmektedır Karşılıklı ıkı
ayn faksın belleğındekı bu tur venler ge-
çıcı olarak değıştınlmek suretıyle boyle
bır sozleşme ya da belgeyı taklıt etmek
mümkündür kı, bu takdırdı- faks dahı ya-
sada değınılen "bılgılen otomatık olarak
ışleme tabı tutmuş bır sıstem" sayılabıle-
cektır
Ceza hukukunda örnekseme ; yorum
yoluyla suç oluştunılama>acağı ıçın ya-
samn metnınde, bu düzeyde genış kap-
samlı bır sıstemın (?) yer alması hatalı ol-
muştur Kanun koyucu, bu "sıstem" ıle
neyı amaçladığını (orneğın bılgısayar,
bankamatık, otomat ) açık olarak be-
lırtmelı ıdı Kaldı kı yasamn m 525b 2
fıkrası ıle 521b maddesı arasında da su-
çun unsurlan açısından koşutluk, yaptı-
nmlan açısından ise farkhlık vardır
TCK m 525a /f 2'de "sıstemde yer
alan bır programı kullanan, nakleden ya
da çoğaltan " sözcüklen yer aldığına
göre, (FSEK'nın aksıne) sadece bılgısa-
yar programlannı haksız çoğaltanlar bu
yasa uyannca cezalandınlabılecektır
Dısketlenn dağıtım, satış ya da kıralan-
ması ise bu yasal duzenleme dışında
bırakılmıştır Böylece (orneğın) yasadışı
çoğaltılmış bılgısayar dısketlennı satan-
lar "ben bu dısketlen çoğaltmadım, baş-
kasından aldım, kım olduğunu da bılmı-
yorum" şeklınde savunma yaparak (ver-
gı yasalan ve FSEK'dakıler dışında)
yaptınmdan kurtulacaklardır Görüldu-
ğu gıbı bılgısayar dısketlennın haksız
dağıtım ve pazarlamasını engellemeyen
bır bılışım yasası UY,gulamada kısır kal-
maya mahkumdur Bundan boyle eylem-
lennı yeraltında surdurecek dısket ço-
ğaltıa fırmalann (yasadışı çoğaltma ey-
lemlen kanıtlanmadıkça) bu yasa uyan-
nca cezalandırılması çok zor olacaktır
öyle kı kanıt bulmak ıçın (neredeyse) özel
dedektıflık burolan oluştunnak gereke-
cektır Sonuç ıtıbanyla, TCK'dakı yasal
duzenleme bu halıyle bılgısayar prog-
ramı korsanlığına karşı yeterlı olmayıp
adeta "tavşana kaç tazıya tut" demekte-
dır FSEK bılgısayar programlannı da
kapsıyor mu°
Nedense,belırlı bır konuda temel bır
yasa varken, aynı konuda yama yasalar
çıkarma merakı son yıllarda gıderek art-
mıştır 3167 s Çek Yasası, 3257 s
SVMEK bu eğılımın acılı örneklendır
Nıtekım, SVMEK'da değışıklık amaçla-
yan tasandakı m 3 (ı) bendıne göre bılgı-
sayar dısketlen, ses ve görüntü taşıyıcı
elemanlar olarak kabul edılecek ve (her
nasılsa) Sınema Yasası kapsamına da alı-
nacaktır Acaba bılgısayar programlan-
nın konınması ıçın boyle ayn yasalara
gereksınme var mıdır
7
Kanımca, bılgısayar programlan
FSEK m 1 b 2'de yer alan bilimsel vapıt-
lar kapsamındadır Anılan madde bilim-
sel (ve edebî) eserlen "Herhangı bır şekıl-
de dıl ıle ıfade olunan butun eserler" ola-
rak tanımlamıştır Öğretıde "Dıl ıle ıfade
yeterlı gorulup, >azı ıle tespıt zorunlulu-
ğu yoktur Kullanılan dılın kımya ve
matematık dılı olan ışaret ve formüller-
den ıbaret bulunuşu da önem taşımaz "
denmektedır (1) Budurumda, bılgısayar
dılı ıle oluşturulmuş programlann (ya-
ratıcılık oğesı taşıması koşuluyla) bilim-
sel eser olarak kabulune hıçbır engel yok-
tur Nıtekım, doktnnde de bılgısayar
programlannın FSEK m 2 b l'de yer
alan bilimsel eserlerden olduğu- açıkça
bebrtılmıştır (2)
Bılgısayar programı şeklındekı bilim-
sel eserlenn yaygm (fizıksel) urünü ise
dısketlerdır Bu dısketlerde fınkı ve fikn
mulkıyet obnak uzere ıkı ayn öğe yer al-
maktadır Fızıkı mulkıyetı yasal olarak
elde eden kışı dıskete ılışkın fıkn mülkı-
yetten ancak sınırlı olarak yararlanabılır
Orneğın, bır oyun ya da ış programını sa
tın alan, bunu ancak kışısel olarak kulla-
nabılır, yoksa çoğaltma, dağıtım, kıra ey-
lemlenne gınşemez
Bilimsel eserlenn alışılagelen önıeklen
planlar, projeler, hantalar, maketler vb
şeklmdedır Elektro-mekanık bır ürün
olan dısketler bu klasık ornekler ıçinde
yer almadığı ıçın, bunlann FSEK'nm ko-
ruması kapsamında olmadığı ılen surüle-
bılır Oysa (yaygın görüşün aksıne) 5846
sayılı FSEK ılenyı de görerek, genış ve
elastıkı kapsamlı olarak hazırlanmıştır
örneğın, vıdeo kaset korsanlrğı konusun
da da (1985 yılından ıtıbaren) çok sayıda
dava açıldığında, F SEK'nın metnınde vı-
deo kasetın korunacağına daır bır kura-
hn yer almadığı savunulmuş ıdı Ancak,
gerek FSEK m 22 ve FSEK'nm dığer
maddelennde yer alan " bır esenn ışa-
ret, ses, ya da resım naklıne yarayan vası-
talara alınması " ıfadesmın kapsamı fev-
kalade genış olduğundan vıdeo kasetier
FSEK ca korunmaktadır Nıtekım,
Yargıtay, amlan ıfadeye dayanarak ka-
zanılmış davalara ılışkın mahkeme ka-
rarlannı onamıştır Bu ıfadenın genış yo-
rumuyla (FSEK'nın koruma, hüküm-
lennde açıkça yer almayan) vıdeo kaset-
lenn de korunacağı Yargıtay'ca kabul
gormuşse, bu yorum dısketler ıçın de ge-
çerlıdır
Bütün bu sonuçlara gore FSEK'nın
bılgısayar programlanm da kapsadığım
kabul etmek gerekmektedır Şu da var kı
aynı konuda Farklı yasalar çıkanldığında
(uygulamada) gerek yargıçlar, gerekse
taraflann haklarını savunan hukukçular
denn çehşkıler ıçensınde kalmakta ve ıs-
tenmeyen hatalı sonuçlar oluşmaktadır
Örneğın, 3257 sayılı yasa, "bandrol zo-
runluluğu" nedemyle yararlı olmakla be-
raber, metnındekı hukuksal yanlışlar ve
hatalı tanımlamalarla (halen dahı) yargı
organlarma kok söktürmektedır
Kammca, bılgısayar programcısı şırket-
lenn "telıf hakkımız tanınmıyor" şeklın-
dekı yakınmalan ve bunun ıçın ozel bır
yasamn kabulünü ıstemelen gereksızdır
Çunku yukanda aynntılı olarak belırtıl-
dığı gıbı FSEK esasen bılgısayar prog-
ramlannı da kapsayan bır yasadır Yapı-
lacak şey, mevcut FSEK çerçevesınde,
gereklı hukukı gınşımlerde bulunmak ve
tıpkı vıdeo kaset korsanlanna karşı ven-
len mucadelede olduğu gıbı Yargıtay'ın
önemlı ve venmlı ıçtıhatlar düzenlemesı-
ne yol açmaktır Çünku, yasalar ancak
yargısal bilimsel ıçtıhatlarla uygulana-
bılırhk kazanır Aynı konu 3 ayn hukuk
normunun (FSEK, SVMEK, TCK)
varlığı, hukuksal karmaşa yaratır Olsa
olsa, FSEK'nın bazı hukumlenne (bılgı-
sayar programlan açısından da) açıklık
getırmek bandrol zonınluluğu eklemek
ve komık cezalan arttırmak yararb ola-
caktır
(I) Prof Dr Aiiter Hukukta Fıkır ve Sanal Unm
lerı s4S
(2l Prof Dr Yarsuvaı Eser Sahibi ve Hakları s
PENCERE
Dün, Dünle Birlikte
Geçmişe Karıştı...
ÖZAL SORUNU
Ünlu Malıye Nazırı Cavıt Bey, "Bütçenın fazıleU terbıyet-
kârısı vardır" dermış Bu özdeyışten esınlenerek seçımın eğı-
tıcı erdemlerinden söz açılabılır
Özal seçım sonuçları uzerıne, "Artık benım donemım so-
na erdı, bundan sonra cumhurbaşkanı olarak bır rol ustlen-
mek ıstemıyorum" dıyetfevr-/saltanat'ınm brttığını açıklamış
Akıllılık etmış
Çünku ıstese de ıstemese de yasal sınırların ıçıne çekıl-
mek zorunda bırakılacaktı
20 Ekım'den sonra anlaşıldı kı Meclıs gerçekten parlamen-
to, Bakanlar Kurulu gerçekten hukumet olacak, Cumhurbaş-
kanı da Cumhurbaşkanlığını bılecek
Ancak bu kadarla kalacağını da sanmıyorum, Özal hiç üs-
tüne vazıfe olmadığı hakje sorumsuz cumhurbaşkanı kımlt-
ğıyle dış ve ıç polıtıkaya daldı, dosyasında Turkıye'nın ode-
mesı gereken bır suru fatura bırıktı
Hesabını soracak bınlerı çıkacaktır
DEMIRELIN DURUMU
Süleyman Bey koalısyon koşullarını partıleıie konuşarak
saptamaya çalısacak Bu seçımde 'mağlup' olan ıktıdar par-
tısıdır, galıp' DYP de yeterlı oy alamadı, ama Süleyman Bey'ı
bekleyen tarıhsel bır gorev var
"21 yuzyıla yönelen Turkıye'de elbırlığıyle demokrasıyı ın-
şa programı "
Ve seferbeıiığı
Eğer Demırel, bu yolda bır ruzgâr estırırse, hıçbır partı
DYP'ye 'hayır' dıyemez
20 Ekim seçımlerının sonucunda halk, Ozal yönetımıne
'paydos borusu' çaldı Muhalefetın parçalı olması, bu sonu-
cu değıştırmez, yeter kı genel muhalefetın yapısındakı ortak-
laşa eğılımler ozenle ortaya çıkarılsın Turkıye tarıhınde ilk
kez, sağ ıle solun tabanı Vemokrasinın asgan müştereklen'n-
de buluşmaya donuk duruyor "PansŞartı, Helsınkı Sonuç
Belgesı, Avrupa Konseyı Insan Hakları ve Temel Özgürlukler
Sözleşmesı, 1961 tanhlı Avrupa Toplumsal Antlaşması" hu-
kukumuzun düzenı ve hayatımızın yaşama bıçımıne dönüş-
turulebılır
Demırel'ın elıne bu tarıhsel fırsat geçmıştır
SHP'NİN KONUMU
20 Ekim seçımlennde başarısız kalan SHP'nın elıne de ık-
tıdara ortaklık fırsatı geçtı
Eğer Demırel 12 Eylul faşızmının mırasını temızlemek ve
Turkıye'de hukuk devletı düzenıyle çağdaş demokrasıyı kur-
mak yolunda bır programla ortaya çıkarsa, SHP bu tarıhsel
dönuşume ıster ıstemez destek vermek durumunda kalacak-
tır, böyle bır sürecın dışında kalmak çok guçtur vebalı de bü-
yuk olur
1960'larda CHP ilk kez bır sol partı kımlığıyie seçımlere ka-
tıldığında ağır bır yenılgıye uğramıştı, 1990'larda Guneydo-
ğu halkınm eğılımlerını Meclıs'e sokmak yolunda gerçekten
demokratik bır karar alan SHP'nın yenılgısı ne anlama gelı-
yor
1
?
SHP'nın ıç çalkantası daha sürecektır, belkı de uçuncu
'Sen-ben Kurultayr yapılacak, partı, ıktıdar olanaklarını kul-
lanabıleceğı bır donemde olumsuzluk goruntülerını kamuo-
yuna sergıleyecek
Yınelemekte yarar var
Solcu, solcunun kurdudur
•
ANAP'IN DÛŞÛŞÛ
21 yuzyıla 9 kala, Turkıye'de halk, 12 Eylul'le sırtına geçı-
rılen delı gomleğını yırrtı
Televızyon tekelıne, parasal egemenlığe, ABD'nın deste-
ğıne, seçım yasasının açmazlarır;a, devlet gucünün ağırlığı-
na karşın halk, ANAP yönetımıne son verdı 12 Eylül asken
faşızmının şablonundan türeyen "Merkezpartısı - Türk Islam
Sentezı - Alternatıfsız Iktıdat - depolıtızasyon - Özal vızyonu"
gıbı ıddıaları Anadolu halkı yıkmıştır
Sıyasal partılerın kendı çaplarında seçım sonu hesapları,
bu genel sonucu değıştırmıyor
12 Eylül'ün son partısı ANAP, artık sıradan bır partı gıbı
Meclıs'te yerını alacak, nasıl bır oluşum ıç.nde geleceğını go-
ğusleyeceğını zaman gösterecek
DÜNDEN YARINA
TÜRKÜLER SUSMAZ
HALAYLAR SÜRER
İRFAN
i.*t
ADALILAR
PROTEST MÜZİKTE EN BÜYÜK ADIM
Bütün parçaları yasaklanan kaset
Her türlü engele rağmen
"MAHKEME KARARIYLA" kasetçilerde
1 ADALILAR
2 MADEN OCAKLARI
1 NEJDET'E AĞIT
4 DIRENIŞ MARŞI
1 KIZILDERE
2 NURHAK
B a FIKRI SÖNMEZ
4 ULAŞ
5 DIRENIŞ MARŞI
YAPIM EZGİ MÜZİK ÜRETİM
KARANFIL SK 5/23
TEL 118 14 32 ANKARA
GENEL DAĞITIM
AOA YAYINCILIK ve MUZİK TİC LTD ŞTİ.
İSTANBUL IMÇ 5 BLOK 5322 UNKAPANI
TEL 513 00 64
ANKARA ZAFER ÇARŞISI NO 27 TEL 131 50 63
Nüfus cüzdanımı, Yapı Kredı
Bankası Yeşıldırek şubesinden
aldıjını çek koçanımı ve aynı
bankaya aıt ıkı adet çekımı
kaybettım Geçersızdır
NEVZAT ONAR
Demirbank T.A.Ş.'ce Engil Tekstil Tic. San.
A.Ş. adına duzenlenen 21.11.990/5106 sayılı
D.A.B. ve 25.990/8905 sayılı G.C.B. zayiınden
hukumsüzdur.
Nüfus kâğıdımı
kaybettım
Hükümsüzdür.
SULTAN AKCI
VEMT
CİHAT FEVZİ BAYTAROĞLU
Em.P.YK
(1938-374)
Eskışehır Hava Hastanesı'nde vefat etmıştır
Cenazesı 25 10 1991 Cumagünü (bugün) öğle namazından
sonra, Sıvas'ta Uzun Hacıoğlu Camıı'nde kılınacak öğle
namazından sonra topraga venlecektır
AtLESt
İLAN
BOĞAZLIYAN
SULH HUKUK
MAHKEMESİ
HÂKİMLİGİ'NDEN
Dosya no 1990/436 Esas
Davacı Boğazlıyan ılçesı, Kara-
koç köyünden Sabn Gayyur ve
kılının, davahlar aynı yerden Ka
dır Tunçyüreklı ve ılçeden Beşır
Işık aleyhıne açtığı geçıt hakkı
davasında, dahılı davalılardan
Mustafa kızı Sevım özmen üe
Mustafa oğlu Şener özmen'ın
adreslennın meçhul olup adına
ılanen tebhgat yapılmasına ka-
rar venldığınden, adı geçenlenn
15 11 1991 günlu duruşmaya gel-
melen ya da kendılerını temsüen
bır vekıl göndermelerı, gönder
medığı takdırde duruşmanın
yokluklarında yapılıp karar ve-
nleceğı ılanen tebhg olunur
Basın 47627
#// KALAN MUZİK YAWM
V C 6 B L O K U N K A P A N İ S T A N B U L " -•:••-•.-;. - :
1983 yıbnda Hacettepe Universitesi
Fizyoterapi Rehabilitasyon Y.O.'ndan
aldığım çıkış belgemi kaybettim.
Hukumsüzdur.
SEMA ÖZTÜRK
VEFAT VE BAŞSAĞUĞI
Merhum Emeklı Albay Emın ARDIÇ ve raerhume Ferıde ARDIÇ'ın kızı, Abif^ın
ARDIÇ, Melahat OTKUN, Füruzan ARDIÇ'ın kardeşlerı, Galıp OTKUN'un baldıa,
Bahıre ARDIÇ, Guneş ARDIÇ'ın görumcesı, Bülent ve Fatoş ARDIÇ, Hıfzı ve Sarnıye
ARDIÇ ve Selçuk ARDIÇ'ın halaları, Fende ve Tümer SABUNCUOGLU'nun
teyzelerı, Otkun SABUNCUOûLU ve Pınar ARDIÇ'ın büyukteyze ve halaları
INEBAIL^T ARDIÇ
vefat etmıştır Cenazesı 24 Ekim Perşembe gunu öğle namazından sonra Cebecı Asrı
Mezarlığı'ndakı sevgılı annesının yanına defnedılmıştır
Allah rahmet eylesın
AİLESİ