17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 25 EKİM 1991 Mektııplar MELİH CEVDET AJVDAY Ruh ve Sınır Hastalıklan uzmanı Sayın Dr Fehmı tshakoğlu, gönderdığı mektupta şöyle dıyor tnfiratçı kunüuşlar (= Fonnation Particu- lariste) ise Hki, ilerletici ve üreticidirler. Aynca birindlerde iyiMkseverlik, banşsevertik, hayal- perestlik, beceriksizlik; ikincüerde ise becerik- Hlik, açıkgödök, möteşebbisBk, gerçekçiHk, di- namizm vardır... Bu sosyal bilim verikri ve bu- ginkö doğu Mokn âlkelerinin uğrmdığı değişik- likler çerçeveande eski düşünceleriııizi de orta- ya koyarâk şimdi ne dttşünâyorsuııuz? Yazılarııuzda bir özeleştiriye rastiayamadım. Toplumumuzan gerçek bir ayduu ve aydın- latıcısı olarak bu konularda herhalde söyleye- ceğimz çok şeyler \ ardır... Sevgi ve savgüarunla. Sayın Dr İshakoğlu ılgınç ve gûncel bir ko- nuya değınıyor Üzennde ne denJı durulsa ye- ndır Sayın Anday, 4 Ekim 1991 günkü Cumhuriyet'te "Köyden" başlıklı yazınızi zevkle okudum. Yazının sonun- da "Politikanm ne oMoğuna, bir takım insanlan neden çektiğini, halkın poütikayla ilişkisİBİ ye- niden duşûnmem gerekiyor" diyorsunuz. Sizin yenideo düşünmeye pek ihtiyacınız olacağını sannıyonım. Herhalde bu söz yenı bir yazının habercisi gibi oluyor Siz sanatkâr olarak bu gibi konuları bilini adamlanndan daha iyi algı- layabiliyor ve anlatabiliyorsunuz. Kusura bak- mazsanız ben "Politikanın bir takım insanlan neden çektiğini" bilimsel olarak dinamik psiki- yatri çerçevesi ıçinde, size anlatmak istiyorum: Yeni doğmuş bir çocuk ilk ginflnden itibaren ailesinin ruhsal, toplmnsal, ekinsel özellikleri- nin etkisindedir. Bu özelliklerin durumuna göre çocuk ruhsal olarak bir kişilik kazanır. Olum- snz şartlarda büyûyen çocuk nevrozlu ruhsal bir yapıya sahip olnr. Bu gibi nevrozlu kimselerin biünç aldarûtda güvensizlik ve saldırganhk duy- gıdan gelişir. Kişi toplnm içinde güçlü olabiürse hem bu güvensizlik duygnsunu yener, hem de saldırganhk doygulannı uygulama oianağmı bulabilir. Gûçli olabilmek ıçin de üç sart var: Zengin olmak, saygm olmak, iktidar sahibi ol- mak. Siz de biliyorsunnz ki siyasetgüçiû olmaya gkten yollardan, araçUrdan bir tanesidir; onun için insanlan çekiyor... Kişi, gfiçln olaraaz veya göcü tehükeye girerse bunaluna girer, tedirgin -angoisse- olur. Bu süreç bilinç dışıdır, kişi ken- dinialgılayamaz\eçeşitlihatalaryapar... Sayın Anday, sizin 1965 senesinde basdan bir kitabınız var: Beş Sosyalist Ülke. Bu kitabuıızı ilk okudu- ğumda büyfik bir coşkuya kapılmıstım. Kendi duygu vedüşöncelerinıeuygun bulduğum için hiç tunıtamadım. Bu kjtabın önsözûnde siyaset adamları ile ilgili dûşünceiennız var. Demek ki o zamandan beri siyasetçüer hep sızi Ugılendirmiş ve düşündnnnüş... Bu önsözde aynca sosy alist uygulamalaruıın erdemlerinden ve başarıîı olacagmdan söz edi- yorsunuz. Zaten kıtabın ıçinde birçok örnek de var. Ben bu erdemlenn yınc de varolduğunu ka- bulediyonım. Sa> ın Anday, sizin de bildiğiniz gibi sosyal bi- linüere göre Cemaatçı Kuruluşlar (= Fonnati- onCommunautaire) fazlaitici,ilerletıcı,uretici değiUerdir. "Yunus Emre ve Hümanızm" adlı kıtabın yazan Sayın Huseyın Bal'ın, bu kıtapla ılgıb yazım doıayısıyla gönderdığı mektubu ılgı ıle okudum ve kendısını birçok yerde haklı bul- dum, yararlandım Sırası geldığınde bu konu- ya gene değıneceğınıı sanıyorum Sayın Andav, 3 Ekim 91 tarihli Cumhuriyet Kitap'ta 'Yuıus Emre ve Hfimanizm' adlı çahşmamla ilgili yoru- mun sizin tarafuuzdan yapdmış ohnasıııdan gu- mr duydum. öncelikle bunu açık olarak söyle- meliyim. Ancak bazı saptamalannıza katılamadığunı da belirtmek istiy orum. Birinci olarak, 'hümanizm' sözcüğünü tasav- vuf anlamında kullanmadun. Hümanizmin daha çok Rönesansa ait bir düşüoce olarak bilinmesi- ne rağmen Antik felsefeden bu yana varoldnğv- nu, yaygın olarak ınsana saygı gösterilmesi ve gönenç sağlanması anlamında kullanıldığım be- lirttim. Doğu'da özellikle Anadolu'da gelişen hümanizmin daha çok insanın Tann karşsında- ki konumunu tartıştığını, Yunus'un da bir muta- savvıf olarak yaşadığı çağın koşuUarmdan, ge- nel düşunce sisteminden etkilendiğini söyledun. Tasavvuf özü bakunından insancıldır insanın evrendeki bıricikliğini, saygınlığını, tanrısal dü- zeyde mükemmelliğini savnnan tasavvuf, elbette hümanizm yüklüdür. Fakat hümanizm, yalnız başına tasavvuf değildir. Bö\le bir bilgi yanbşlığı yapmak istemem. Antık çağdan günü- müze kadar varolan hümanistlerin bırçoğu mis- tik değüdir. J. Paul Sartre, W. James, J. De- wey, E. Fromm'un hümaniznunı inceterken bunu vurgulamak istedim. tkinci olarak yalnızca 'Derviş V unus'u' anlat- mak istemedım. Bunu yapmak ıstevenlerin va- rolduğunu bdıyorum. Ben Y unus'u bir araş- tınnacınuı olması gerektiğı objektıflik sınırları içinde anlamaya - anlatmaya çalıştun. Sonuç bölümünde özellikle Yunus'un Tann'ya ulaş- mak için çitesini dolduran bir sufı ohnadığuu, haksızbğa, zulme, y alana karşı çıktığmı, buoun için halkın gönlünde taht kurduğunu söyledim. (s.130) Sayın Anday, şair Yunus'u ele almadığım bi- çimindeki belirlemenize katüıyorum. Hakbst- nız, ancak şair Yunus'uöncelikle,şanierin, eleş- tirmenlerın, bu alanda deneyim sahibi olanlann incelemesı gerektiğine inanıyorum. Yunus'u sadece şair olarak değerlendinnek doğnı olur mu? Tasavvufua temel kavramlan, yaklaşunları bilimneden şiirlerin çözümlemesi yapılabUir mi? Yaşadığı çağın koşollan, toplu- mun yapısı biUnmeden düşünce sistemi anlaşıla- bilir mi. Belki de birçok alanla ilgili araştırma- cılann birbirinden farklı incdemeleri bizi, Yo- nus'u bütün olarak anlamaya götürecektir. Sayın Anday, V unus'u inodern bir yonunoı olarak' değerlendırdiğimi sanıyordum. Bundan da gunır duyuyordum. Inamn, Yunus'u yalnızca derviş Yunus olarak hiç anlamadım Yunus'u 'çağdaş bûmanistlere rehber olacak zenginlik- lere sahip' (s.131). toplumsal sorunlara duyarh, Stoa'lılar gıbı düny a y urttaşı olmak isteyen, sev- ginin evrensellığini, insanlann biriiğini savtman, yeryüzüne ender gelen saygıdeğer bir insan ola- rak gördüm. Anlaşdamamaktan değil, yanhs anlaşılmaktan korkarım. hginize teşekkür eder, saygılar sunanm. Soyadını ıyı okuyamadığım Sayın Cengız, gönderdığı mektupta, seçım konusunu neden ele almadığımı soruyor Ne dıyeyım1 O kadar çok yaaldı çıaldı kı Bana söyle>ecek söz kalmadı Ama gelecek yazılanmda bu konuya değınmeyı duşünmüyor değılım Ortalık du- rulursa daha rahat konuşulabılır Burada şun- casını soyleyıvereyım Seçım savaşımı, ortaya ılgınç duşunler ve önenler atılmasına pek ya- ramadı ARADABIR Yard.Doç.Dr. GÜL ÇETİNOR İstanbul Basın Yayın Yüksekokulu Demokratik Küttûr AnlaytşıInsanı ötekı canlılardan ayıran başlıca özellığı, akıllı ve duşunebılen bir varlık olması olaylar arasında neden-sonuç ılışkılerı kurabılmesı, kendısını olduğu kadar doğayı da gelış- tinp ona yön verebılmesıdır Kısacası ınsan olmanın ilk koşulu akıl ve mantık doğrultusunda hareket edebılmektır Tabıı kı bu kavramlar yasanan sosyo-polıtık ve ekonomık gerçeklere bağlı olarak yorumlanmış, ınsanlar değışık bıçım- lerde duşunmeye ve davranmaya koşullandırılmıştır Ancak hiç bir kışı ya da koşulun değıştıremeyeceğı gerçek, tûm ın- sanların doğuştan ozgur olduğudur Toplumsal bir varlık olmanın getrdığı toplumsallaşma zo- runluluğu, insanın bu doğal ozgürluklerıne bırtakım sınırlar ge- trmış yaşam toplumun sureklılığını huzur ve güven ortamı çerçevesınde saglamaya yonelık yasalara bağlanmıştr Yasa- lann nıtelık ve nıcelığı ise toplumda egemen olan sıyasal rejım- le tlgıhdır Insan onuruna en uygun rejım olarak kabul edılen demokrası dedığımızde akla hemen herkesın ıstedığını yapa- bılecegı bir duzen gelmekte Oysa boyiesıne bir anlayış, de- mokrasının baş duşmanı olan anarşıyı ve sonuçta baskıyı getı- recektır Demokrasıler butun yurttaşlarına belırlı kurallar çerçeve- sınde seçme ve seçılme hakkı veren rejımlerdır Halk, bu hak- lar doğrultusunda seçımlerde oyunu kullanır, kendı temsılcısı- nı seçer ve sesını onun aracılığıyla Meclıs te duyurmaya çalışır, kendısıne vekıl seçtığı kışılerı denetter ve goruşünu bir sonrakı seçımlerde yıne oyları ıle belırtır Bu açıdan bakıkjı- ğında, adalet, ozgurluk ve eşıtlık kavramlannı temel alan de- mokrasının hem yöneten hem de yonetılenler açısından en zor rejım oldugu açtktır Denetlenmek kadar denetlemek de belırlı bır bırıkım ve tarafsız bir gozlem yeteneğı gerektınr Bu da an- cak ıyı bır eğıtım ve sağlam bir ozekınsel (kulturel) zengınlıkle sağlanabılır Demokrasının ışlerlık kazanabılmesı ıçın her şeyden once bu kavram tanınmalı, özgurtuğun kanunlar ve başkalarının öz- güriuk alanı ıle sınırlı olduğu bılınmelıdır Insanlar anladıkları nedenını kavradıkları olaylara ve kav- ramlara kendılerını daha yakın duyumsarlar Bu yuzden yasa maddelerı de açıklanmadıkları sürece bırer suç tuzağı olmak- tan oteye gıdemez Çözurn Işte bu nedenle toplumun gene! yaşamı uzennde büyük onemı olan konumlardakı kışılenn sorumlulukları da çok fazladır Bır toplumun gelışımı, yalnızca sanayı ve teknotojı alanındakı ıleriemelerle açıklanamaz özekınle (kültürle) bes- lenmeyen, toplumsal dayanışmadan yoksun sıyasal huzur- suzlukların yaşandığı bır toplumun endustnsı de temelsız bır bınaya benzer en ufak bır sarsırrtıda bozulmaya ve yıkılmaya mahkumdur Ne yapılmalı' 7 Toplumun genel yapısı bılınmelı, eğıtm sıya- sası saptanmah gündelık sıyasal çekışmelerden ayrı tutulma- lı özellikle ıktıdarlann çok sık değıştıgı ulkelerde, buna bağlı olarak, hocasından kıtabına kadar değışen bır eğıtm sıstemı- nın uzun donemlı sonuçlan ortadadır Ancak çağdaş ve akılcı yöntemlerın ızlendiğı okullar bırer amaç değıl araç halıne gele- btltrler Aynca, nûfusun %60'ını gençlerın oluşturduğu göz onunde tutularak, korkulacak sındırılecek ınsanlar değıl olanaklar tanınırsa topluma yon verecek bıreyler oldukları kabul edılme- lıdır Ancak böylece, gençlık yılları, kazasız belasız atlatılması gereken bır kere de elden gıttı mı keşke lerle anımsanan bır dönem olmaktan çıkabılır Demokratik rejımlen ayakta tutan bır başka guç de sevgıdır Sevgısız ve onun doğal uzantısı olan saygısız topiumlarda top- lumsal adalet ve huzurdan soz etmek çok zordur Sevgı maddı ve manevı tüm guzellıklerı paylaşmak ozverıde bulunabılmek vesorumlulukduygusu ılegehşır guzelleşır Sevmeyen ve se- vılmeyen insanlann toplum ıçın ne kadar tehlıkelı oldukları, ta- rıh boyunca pek çok kez ortaya çıkmıştır Bencıl hırslar once kı- şının kendısını sonradaçevresını alçaltır yokeder Oysa sev- gı, sevgıyı umudu ve dostluğu uretır Akılcı bır sevgının temel olduğu davranışlar ıster toplumsal ıster sıyasal ısterse ekono- mık alanda oisun, hosgörüsuzlukten çok daha başanlı sonuç- lar doğuracaktr Tavşana Kaç Tazıya Tırt Yasası 3766SK ıle TCK'ya eklenen maddeler sadeceçoğaltma yapan bılgısayar programı korsanlannı kapsamakta, dağıtım ya da satış yapanlar ıçın yaptınm ıçermemektedır "Sınema Yasası" tasansında bılgısayar dısketlenne de yer venlmesı ise anlaşılmaz bır gınşımdır Oysa bılgısayar programlan "bilimsel eser" olarak esasen FSEK kapsamında sayılmaktadır GÜRSELÜSTÜN 3766 SK ıle TCK'ya eklenen maddeler sadece çoğaltma yapan bılgısayar prog- ramı korsanlannı kapsamakta, dağıtım ya da satış yapanlar ıçın yaptınm ıçerme- mektedır "Sınema Yasası" tasansında bılgısayar dısketlenne de yer venlmesı ise anlaşılmaz bır gınşımdır Oysabılgısayar programlan "bilimsel eser ' olarak esa- sen FSEK kapsamında sayılmaktadır Hazıran ayında yürurlüğe gıren 3766 SK ıle Ceza Kanunu na "Bılışım Alanın- da Suçlar" başlığı ıle 11 bab eklenmıştır TCK 525 a d şeklınde beş maddelık bu bab'dakı suç tıpı tanımlan, (TCK'dakı dolandmcılık. sahtecılık. emnıyetı suııs- tımal, suç tasnn gıbı) benzer eylemlen de ozel bır öğenın varlığı halınde, daha ağır şekılde cezalandırmaktadır Ş5yle kı, eğer soz konusu eylemler, "bılgılen oto- matık olarak ışleme tabı tutmuş bır sıs- temden" program, ven öbûr oğeyı ele geçırerek ya da yararlanarak vb şekılde ışlenmışse bılışım suçlan kapsamına gıre- cektır Bılışım suçlanna genel hükumler- dekınden daha ağır yaptınmlar getınl- mesının gereksız olduğu düşünulemez Çunkü uzman kışılenn bu suçlan ışleme- sı kolayca mumkun olduğu gıbı. çağdaş teknolojı uzman olmayanlara da bu ola- nağı tanımaktadır Ne var kı, yasada "bılgılen otomatık olarak ışleme tabı tutmuş sıstem"ın nele- n kapsadığı tanımlanmamıştır Bu ıfade- dekı "bılgı" sozcuğü akla öncelikle bılgı- sayar sıstemlennı getırmektedır Ancak, m 525c'dekı "hukuk alanında delıl ola- rak kullanılmak maksadıyla sahte bır belgeyı oluşturmak ıçın " ıfadesı ve m 525b'dekı "böyle bır sıstemı kullanarak kendısı ya da başkası lehıne hukuka ay- kın yarar sağlayan " sözcüklen, kapsa- mın daha gemş olduğunu gostermekte- dır Örneğın bankalann otomatık ödeme cıhazlanndan teknık bır hıle ıle para çe- kılmesı durumunda bu otomatfar yasa kapsamında sayılacaktır Son yıllarda kullanımı yaygmlaşan fakslarla gonden- len karşılıklı mesajlar (üzennde faksın belleğındekı gönderenın unvam, telefon numarası ve gönderme gun ve saatı yer aldığı ıçın) bır sözleşmenın oluşması ıçın yeterlı sayılabılmektedır Karşılıklı ıkı ayn faksın belleğındekı bu tur venler ge- çıcı olarak değıştınlmek suretıyle boyle bır sozleşme ya da belgeyı taklıt etmek mümkündür kı, bu takdırdı- faks dahı ya- sada değınılen "bılgılen otomatık olarak ışleme tabı tutmuş bır sıstem" sayılabıle- cektır Ceza hukukunda örnekseme ; yorum yoluyla suç oluştunılama>acağı ıçın ya- samn metnınde, bu düzeyde genış kap- samlı bır sıstemın (?) yer alması hatalı ol- muştur Kanun koyucu, bu "sıstem" ıle neyı amaçladığını (orneğın bılgısayar, bankamatık, otomat ) açık olarak be- lırtmelı ıdı Kaldı kı yasamn m 525b 2 fıkrası ıle 521b maddesı arasında da su- çun unsurlan açısından koşutluk, yaptı- nmlan açısından ise farkhlık vardır TCK m 525a /f 2'de "sıstemde yer alan bır programı kullanan, nakleden ya da çoğaltan " sözcüklen yer aldığına göre, (FSEK'nın aksıne) sadece bılgısa- yar programlannı haksız çoğaltanlar bu yasa uyannca cezalandınlabılecektır Dısketlenn dağıtım, satış ya da kıralan- ması ise bu yasal duzenleme dışında bırakılmıştır Böylece (orneğın) yasadışı çoğaltılmış bılgısayar dısketlennı satan- lar "ben bu dısketlen çoğaltmadım, baş- kasından aldım, kım olduğunu da bılmı- yorum" şeklınde savunma yaparak (ver- gı yasalan ve FSEK'dakıler dışında) yaptınmdan kurtulacaklardır Görüldu- ğu gıbı bılgısayar dısketlennın haksız dağıtım ve pazarlamasını engellemeyen bır bılışım yasası UY,gulamada kısır kal- maya mahkumdur Bundan boyle eylem- lennı yeraltında surdurecek dısket ço- ğaltıa fırmalann (yasadışı çoğaltma ey- lemlen kanıtlanmadıkça) bu yasa uyan- nca cezalandırılması çok zor olacaktır öyle kı kanıt bulmak ıçın (neredeyse) özel dedektıflık burolan oluştunnak gereke- cektır Sonuç ıtıbanyla, TCK'dakı yasal duzenleme bu halıyle bılgısayar prog- ramı korsanlığına karşı yeterlı olmayıp adeta "tavşana kaç tazıya tut" demekte- dır FSEK bılgısayar programlannı da kapsıyor mu° Nedense,belırlı bır konuda temel bır yasa varken, aynı konuda yama yasalar çıkarma merakı son yıllarda gıderek art- mıştır 3167 s Çek Yasası, 3257 s SVMEK bu eğılımın acılı örneklendır Nıtekım, SVMEK'da değışıklık amaçla- yan tasandakı m 3 (ı) bendıne göre bılgı- sayar dısketlen, ses ve görüntü taşıyıcı elemanlar olarak kabul edılecek ve (her nasılsa) Sınema Yasası kapsamına da alı- nacaktır Acaba bılgısayar programlan- nın konınması ıçın boyle ayn yasalara gereksınme var mıdır 7 Kanımca, bılgısayar programlan FSEK m 1 b 2'de yer alan bilimsel vapıt- lar kapsamındadır Anılan madde bilim- sel (ve edebî) eserlen "Herhangı bır şekıl- de dıl ıle ıfade olunan butun eserler" ola- rak tanımlamıştır Öğretıde "Dıl ıle ıfade yeterlı gorulup, >azı ıle tespıt zorunlulu- ğu yoktur Kullanılan dılın kımya ve matematık dılı olan ışaret ve formüller- den ıbaret bulunuşu da önem taşımaz " denmektedır (1) Budurumda, bılgısayar dılı ıle oluşturulmuş programlann (ya- ratıcılık oğesı taşıması koşuluyla) bilim- sel eser olarak kabulune hıçbır engel yok- tur Nıtekım, doktnnde de bılgısayar programlannın FSEK m 2 b l'de yer alan bilimsel eserlerden olduğu- açıkça bebrtılmıştır (2) Bılgısayar programı şeklındekı bilim- sel eserlenn yaygm (fizıksel) urünü ise dısketlerdır Bu dısketlerde fınkı ve fikn mulkıyet obnak uzere ıkı ayn öğe yer al- maktadır Fızıkı mulkıyetı yasal olarak elde eden kışı dıskete ılışkın fıkn mülkı- yetten ancak sınırlı olarak yararlanabılır Orneğın, bır oyun ya da ış programını sa tın alan, bunu ancak kışısel olarak kulla- nabılır, yoksa çoğaltma, dağıtım, kıra ey- lemlenne gınşemez Bilimsel eserlenn alışılagelen önıeklen planlar, projeler, hantalar, maketler vb şeklmdedır Elektro-mekanık bır ürün olan dısketler bu klasık ornekler ıçinde yer almadığı ıçın, bunlann FSEK'nm ko- ruması kapsamında olmadığı ılen surüle- bılır Oysa (yaygın görüşün aksıne) 5846 sayılı FSEK ılenyı de görerek, genış ve elastıkı kapsamlı olarak hazırlanmıştır örneğın, vıdeo kaset korsanlrğı konusun da da (1985 yılından ıtıbaren) çok sayıda dava açıldığında, F SEK'nın metnınde vı- deo kasetın korunacağına daır bır kura- hn yer almadığı savunulmuş ıdı Ancak, gerek FSEK m 22 ve FSEK'nm dığer maddelennde yer alan " bır esenn ışa- ret, ses, ya da resım naklıne yarayan vası- talara alınması " ıfadesmın kapsamı fev- kalade genış olduğundan vıdeo kasetier FSEK ca korunmaktadır Nıtekım, Yargıtay, amlan ıfadeye dayanarak ka- zanılmış davalara ılışkın mahkeme ka- rarlannı onamıştır Bu ıfadenın genış yo- rumuyla (FSEK'nın koruma, hüküm- lennde açıkça yer almayan) vıdeo kaset- lenn de korunacağı Yargıtay'ca kabul gormuşse, bu yorum dısketler ıçın de ge- çerlıdır Bütün bu sonuçlara gore FSEK'nın bılgısayar programlanm da kapsadığım kabul etmek gerekmektedır Şu da var kı aynı konuda Farklı yasalar çıkanldığında (uygulamada) gerek yargıçlar, gerekse taraflann haklarını savunan hukukçular denn çehşkıler ıçensınde kalmakta ve ıs- tenmeyen hatalı sonuçlar oluşmaktadır Örneğın, 3257 sayılı yasa, "bandrol zo- runluluğu" nedemyle yararlı olmakla be- raber, metnındekı hukuksal yanlışlar ve hatalı tanımlamalarla (halen dahı) yargı organlarma kok söktürmektedır Kammca, bılgısayar programcısı şırket- lenn "telıf hakkımız tanınmıyor" şeklın- dekı yakınmalan ve bunun ıçın ozel bır yasamn kabulünü ıstemelen gereksızdır Çunku yukanda aynntılı olarak belırtıl- dığı gıbı FSEK esasen bılgısayar prog- ramlannı da kapsayan bır yasadır Yapı- lacak şey, mevcut FSEK çerçevesınde, gereklı hukukı gınşımlerde bulunmak ve tıpkı vıdeo kaset korsanlanna karşı ven- len mucadelede olduğu gıbı Yargıtay'ın önemlı ve venmlı ıçtıhatlar düzenlemesı- ne yol açmaktır Çünku, yasalar ancak yargısal bilimsel ıçtıhatlarla uygulana- bılırhk kazanır Aynı konu 3 ayn hukuk normunun (FSEK, SVMEK, TCK) varlığı, hukuksal karmaşa yaratır Olsa olsa, FSEK'nın bazı hukumlenne (bılgı- sayar programlan açısından da) açıklık getırmek bandrol zonınluluğu eklemek ve komık cezalan arttırmak yararb ola- caktır (I) Prof Dr Aiiter Hukukta Fıkır ve Sanal Unm lerı s4S (2l Prof Dr Yarsuvaı Eser Sahibi ve Hakları s PENCERE Dün, Dünle Birlikte Geçmişe Karıştı... ÖZAL SORUNU Ünlu Malıye Nazırı Cavıt Bey, "Bütçenın fazıleU terbıyet- kârısı vardır" dermış Bu özdeyışten esınlenerek seçımın eğı- tıcı erdemlerinden söz açılabılır Özal seçım sonuçları uzerıne, "Artık benım donemım so- na erdı, bundan sonra cumhurbaşkanı olarak bır rol ustlen- mek ıstemıyorum" dıyetfevr-/saltanat'ınm brttığını açıklamış Akıllılık etmış Çünku ıstese de ıstemese de yasal sınırların ıçıne çekıl- mek zorunda bırakılacaktı 20 Ekım'den sonra anlaşıldı kı Meclıs gerçekten parlamen- to, Bakanlar Kurulu gerçekten hukumet olacak, Cumhurbaş- kanı da Cumhurbaşkanlığını bılecek Ancak bu kadarla kalacağını da sanmıyorum, Özal hiç üs- tüne vazıfe olmadığı hakje sorumsuz cumhurbaşkanı kımlt- ğıyle dış ve ıç polıtıkaya daldı, dosyasında Turkıye'nın ode- mesı gereken bır suru fatura bırıktı Hesabını soracak bınlerı çıkacaktır DEMIRELIN DURUMU Süleyman Bey koalısyon koşullarını partıleıie konuşarak saptamaya çalısacak Bu seçımde 'mağlup' olan ıktıdar par- tısıdır, galıp' DYP de yeterlı oy alamadı, ama Süleyman Bey'ı bekleyen tarıhsel bır gorev var "21 yuzyıla yönelen Turkıye'de elbırlığıyle demokrasıyı ın- şa programı " Ve seferbeıiığı Eğer Demırel, bu yolda bır ruzgâr estırırse, hıçbır partı DYP'ye 'hayır' dıyemez 20 Ekim seçımlerının sonucunda halk, Ozal yönetımıne 'paydos borusu' çaldı Muhalefetın parçalı olması, bu sonu- cu değıştırmez, yeter kı genel muhalefetın yapısındakı ortak- laşa eğılımler ozenle ortaya çıkarılsın Turkıye tarıhınde ilk kez, sağ ıle solun tabanı Vemokrasinın asgan müştereklen'n- de buluşmaya donuk duruyor "PansŞartı, Helsınkı Sonuç Belgesı, Avrupa Konseyı Insan Hakları ve Temel Özgürlukler Sözleşmesı, 1961 tanhlı Avrupa Toplumsal Antlaşması" hu- kukumuzun düzenı ve hayatımızın yaşama bıçımıne dönüş- turulebılır Demırel'ın elıne bu tarıhsel fırsat geçmıştır SHP'NİN KONUMU 20 Ekim seçımlennde başarısız kalan SHP'nın elıne de ık- tıdara ortaklık fırsatı geçtı Eğer Demırel 12 Eylul faşızmının mırasını temızlemek ve Turkıye'de hukuk devletı düzenıyle çağdaş demokrasıyı kur- mak yolunda bır programla ortaya çıkarsa, SHP bu tarıhsel dönuşume ıster ıstemez destek vermek durumunda kalacak- tır, böyle bır sürecın dışında kalmak çok guçtur vebalı de bü- yuk olur 1960'larda CHP ilk kez bır sol partı kımlığıyie seçımlere ka- tıldığında ağır bır yenılgıye uğramıştı, 1990'larda Guneydo- ğu halkınm eğılımlerını Meclıs'e sokmak yolunda gerçekten demokratik bır karar alan SHP'nın yenılgısı ne anlama gelı- yor 1 ? SHP'nın ıç çalkantası daha sürecektır, belkı de uçuncu 'Sen-ben Kurultayr yapılacak, partı, ıktıdar olanaklarını kul- lanabıleceğı bır donemde olumsuzluk goruntülerını kamuo- yuna sergıleyecek Yınelemekte yarar var Solcu, solcunun kurdudur • ANAP'IN DÛŞÛŞÛ 21 yuzyıla 9 kala, Turkıye'de halk, 12 Eylul'le sırtına geçı- rılen delı gomleğını yırrtı Televızyon tekelıne, parasal egemenlığe, ABD'nın deste- ğıne, seçım yasasının açmazlarır;a, devlet gucünün ağırlığı- na karşın halk, ANAP yönetımıne son verdı 12 Eylül asken faşızmının şablonundan türeyen "Merkezpartısı - Türk Islam Sentezı - Alternatıfsız Iktıdat - depolıtızasyon - Özal vızyonu" gıbı ıddıaları Anadolu halkı yıkmıştır Sıyasal partılerın kendı çaplarında seçım sonu hesapları, bu genel sonucu değıştırmıyor 12 Eylül'ün son partısı ANAP, artık sıradan bır partı gıbı Meclıs'te yerını alacak, nasıl bır oluşum ıç.nde geleceğını go- ğusleyeceğını zaman gösterecek DÜNDEN YARINA TÜRKÜLER SUSMAZ HALAYLAR SÜRER İRFAN i.*t ADALILAR PROTEST MÜZİKTE EN BÜYÜK ADIM Bütün parçaları yasaklanan kaset Her türlü engele rağmen "MAHKEME KARARIYLA" kasetçilerde 1 ADALILAR 2 MADEN OCAKLARI 1 NEJDET'E AĞIT 4 DIRENIŞ MARŞI 1 KIZILDERE 2 NURHAK B a FIKRI SÖNMEZ 4 ULAŞ 5 DIRENIŞ MARŞI YAPIM EZGİ MÜZİK ÜRETİM KARANFIL SK 5/23 TEL 118 14 32 ANKARA GENEL DAĞITIM AOA YAYINCILIK ve MUZİK TİC LTD ŞTİ. İSTANBUL IMÇ 5 BLOK 5322 UNKAPANI TEL 513 00 64 ANKARA ZAFER ÇARŞISI NO 27 TEL 131 50 63 Nüfus cüzdanımı, Yapı Kredı Bankası Yeşıldırek şubesinden aldıjını çek koçanımı ve aynı bankaya aıt ıkı adet çekımı kaybettım Geçersızdır NEVZAT ONAR Demirbank T.A.Ş.'ce Engil Tekstil Tic. San. A.Ş. adına duzenlenen 21.11.990/5106 sayılı D.A.B. ve 25.990/8905 sayılı G.C.B. zayiınden hukumsüzdur. Nüfus kâğıdımı kaybettım Hükümsüzdür. SULTAN AKCI VEMT CİHAT FEVZİ BAYTAROĞLU Em.P.YK (1938-374) Eskışehır Hava Hastanesı'nde vefat etmıştır Cenazesı 25 10 1991 Cumagünü (bugün) öğle namazından sonra, Sıvas'ta Uzun Hacıoğlu Camıı'nde kılınacak öğle namazından sonra topraga venlecektır AtLESt İLAN BOĞAZLIYAN SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİGİ'NDEN Dosya no 1990/436 Esas Davacı Boğazlıyan ılçesı, Kara- koç köyünden Sabn Gayyur ve kılının, davahlar aynı yerden Ka dır Tunçyüreklı ve ılçeden Beşır Işık aleyhıne açtığı geçıt hakkı davasında, dahılı davalılardan Mustafa kızı Sevım özmen üe Mustafa oğlu Şener özmen'ın adreslennın meçhul olup adına ılanen tebhgat yapılmasına ka- rar venldığınden, adı geçenlenn 15 11 1991 günlu duruşmaya gel- melen ya da kendılerını temsüen bır vekıl göndermelerı, gönder medığı takdırde duruşmanın yokluklarında yapılıp karar ve- nleceğı ılanen tebhg olunur Basın 47627 #// KALAN MUZİK YAWM V C 6 B L O K U N K A P A N İ S T A N B U L " -•:••-•.-;. - : 1983 yıbnda Hacettepe Universitesi Fizyoterapi Rehabilitasyon Y.O.'ndan aldığım çıkış belgemi kaybettim. Hukumsüzdur. SEMA ÖZTÜRK VEFAT VE BAŞSAĞUĞI Merhum Emeklı Albay Emın ARDIÇ ve raerhume Ferıde ARDIÇ'ın kızı, Abif^ın ARDIÇ, Melahat OTKUN, Füruzan ARDIÇ'ın kardeşlerı, Galıp OTKUN'un baldıa, Bahıre ARDIÇ, Guneş ARDIÇ'ın görumcesı, Bülent ve Fatoş ARDIÇ, Hıfzı ve Sarnıye ARDIÇ ve Selçuk ARDIÇ'ın halaları, Fende ve Tümer SABUNCUOGLU'nun teyzelerı, Otkun SABUNCUOûLU ve Pınar ARDIÇ'ın büyukteyze ve halaları INEBAIL^T ARDIÇ vefat etmıştır Cenazesı 24 Ekim Perşembe gunu öğle namazından sonra Cebecı Asrı Mezarlığı'ndakı sevgılı annesının yanına defnedılmıştır Allah rahmet eylesın AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle