17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 DIŞ HABERLER 25 EKİM 1991 'Komünizmi savunacagız' • COZUMEL (AA) — Küba Devlet Başkanı Fidel Castro Kübalıların komunisı ıdeolojiyi "Roma'nın dehlizlerindeki ilk Hıristiyanlar gibi" savunacaklarını belirterek ABD'ye 30 yıldır uyguladığı ticaret ambargosunu kaldırması çağrısında bulundu. Uçler Grubu olarak adlandınlan Meksika, Venezıiela ve Kolombiya devlet başkanlarıyla görüşen Castro, ABD'nin uyguladığı ticaret ambargosuyla Küba'yı "batırmak" istediğini kaydederek bu durumda iki ulke arasındaki ilişkılerinin gelişme şansının çok az olduğuna dikkat çekti. SSCB'ye ÂT yardunı • MOSKOVA (AA) — Avrupa Topluluğu'nun SSCB'ye yaklaşık 8 milyar dolar tutannda mali yardım yapacagı açıklandı. Topluluğun yurutme organı olan Avrupa Komisyonu'nun Moskova lemsılcisı Lichael Emerson, Pravda gazetesinde dün yayımlanan demecinde, 6 milyar ECU olarak belirlenen yardım miktarının yansıyla Doğu Avrupa ulkelerinden satın alınacak gada maddelerinin SSCB'ye insani yardım olarak gönderileceğini büdirdi. Tataristan'a uyan • MOSKOVA (AA) — Rusya Başsavcılığı, Tataristan'ı ve Çeçen-lnguş özerk cumhuriyetini Rusya Federasyonu'nun toprak büıunlüğune yönelik faaliyetler konusunda uyardı. Savcıhk, bu iki bölgede Rusya'dan bağımsızlık kazanma amacı tasıyan örgutlenmelerin faaliyetlerinin yasadışı olduğunu vurguladı. Tataristan'da Milliyetçi Kazan Turkleri, Rusya Federasyonu'ndan bağımsızlık iian edılmesini istiyorlar. \angında 19 ölü • OAKLAND (AA) — ABD'nin Oakland kentinde onceki gun çıkan büyük yangının kontrol ahına alındığı ve yangında ölenlerin sayısının 19'a çıktığı bildirildi. Californıa'dan bir yetkili, itfaiye görevlilerinin çakşmalanna devam ettiklerini, ancak yangının bu sabah tam olarak kontrol ahına abndığjnı açıkladı. Elrnıeni-Yıınan ilişkileri • MOSKOVA (AA) — Ermenısıan'da geçen hafta yapılan devlet başkanlığı seçiminı ezici bir çoğunlukla kazanan Lvon Ter Petrosyan, yeni görevinde ılk yabancı konuğu olarak kabul ettiği Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısıyla "kolektif güvenlık sıstemi oluşturulması" konusunu görustu. Seçimden sonra Erivan'ı zıyaret eden Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Emanuel Negaloikonomos ve Yunanıstan'ın Moskova Buyukelçisı Elias Gunaris ile yaptığı görüşmede "Ermenistan ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin yenilenmesi" gerektiğini bildirdi. Atina'da çatışma • ATt.NA (Cumhuriyet) — Yunanistan başkentı Atina'da dün yine öğrencilerle polis arasında çatışmalar çıkıı. Ortaokul öğrencilerinin sınav ve sınıf geçme yöntemlerinin değiştirilmesi için uzun bir süreden bu yana başlattıkları boykot ve gösıeri eylemleri, kanlı çauşmalara dönüştü. Çatışmalar süresinde bir belediye oıobüsü ile iki minibus ateşe verildi. Çatışmalar suresince çok sayıda "maskeli" genç gözaltına alındı. 13 yıllık iç savaşı sona erdmn BM banş anlaşması memnuniyetle karşılandı Banş rüzgârları Kampuçya'da Anlaşma maddeleri 1- BM, Kampuçya'da geçici yönetim oluşturacak. 2- Seçimler BM denetiminde olacak. 3< Savaşan taraflara gönderilen askeri yardım durdurulacak. Mayınlar temizlenecek. Askeri güçler terhis edilecek. Dış Haberter Servisi — Gü- neydoğu Asya'da Kampuçya so- rununa barışçı çözüm getiren BM anlaşmasının imzalanması ilgili taraflarda memnuniyet ya- ratırken ulkede çatışmalann sur- düğü haber veriliyor. 13 yıldır süren iç savasa onceki gün Pa- ris'te imzalanan anlaşma ile son verilirken ABD ile Vietnam ara- sında 16 yıldır kesik bulunan diplomatik ilişkilerin tekrar ku- nılması gündeme geldi. 1975-79 yıllan arasındaki yö- netımi nedeniyle 20. yüzyüın en kanlı rejimi sayılan Kızıl Kmer- ler, BM bans anlaşmasının "Kampuçya ve halkı için tarihi fırsat" olduğunu belınirken ul- kenin böylece tamamen yaban- cüann işgalinden kunanlacağıru açıkladılar. Reuter'in haberine göre Kızıl Kmerlerin radyo ya- yınında "Bu andan itibaren Vi- etnamlı askerler ve yetkilileri Kampuçya'da bannamayacak- lardır" dendi. r P h ° n KAMPUCYA namtang # K r 3 ) | e Pnom Pen KİMLÎK KARTI KAMPUCYA Nüfus: 6 milyon 993 bin (1990) Etnik gruplar: Kmerler ^»90, Vietnamlı %4, Çinli %5 Dili: Kmer (resmi), Fransızca Din: Budist °7»95 Başkent: Phnom Penh Başlıca üriinleri: Pirinç, tahıl Dogal kaynaklar: Demir, bakır, manganez. Parı birimi: Rıel (1 dolar = 150 riel, 1990) GSMH. 10.4 milyar dolar (1987) Kişi başına ulusal gelir: 960 dolar (1987) tthalat: 30 milyon dolar (1983 İhracat: 10 milyon dolar (1983) Çocuk olüm oranı: Binde 131 (1989) Vietnam'ın desteklediği Kam- puçya Başbakanı Hun Sen, an- İaşmarun imzalanmasından son- ra tüm taraflan anlaşmaya uy- maya çağırdı. Konuşması ulusal radyodan yayımlanan Sen, "BM'nin denetiminde gerçekleş- tirilecek demokratik. adil ve ser- best seçimlerin anlaşmaya uy- gnn olarak gerçekleştirüebUnıesi için elimizden geieni yapmalı- yız" şeklinde konuştu. Vietnam Dışişleri Bakan Yar- dımcısı Le Mai, dun düzenledi- ği basın toplantısında, BM ba- rış anlaşmasının bölge \e dun- ya güvenliğine katkı sağlayaca- ğma inandığıru söyledi. AFP'nin haberıne göre Mai, Vietnam'ın Kampuçya'daki tum danışman- lannı geri çektiklerini ve Phnom Penh hukumetine yaptıklan as- keri yardımı durdurduklarını açıkladı. Bakan yardımcısı, sa- dece işadamlan ile sözleşmeli teknisyenlerin ulkede kaldıkla- nnı belirtti. Çin Komünist Partisi yayın YUGOSLAVYA organı Halk gazetesinde dün çı- kan başmakalede, anlaşmanın bölge güvenliğine katkı sağlaya- cağının altı çizilirken "Kam- puçya nfnklarmda banş doguyor" görüşüne yer verildi. İç savaş yıllan boyunca Kızıl Kmerlere destek veren Çin yöne- timinin çatısan taraflan, httku- meti, Kızıl Kmerleri komünist olmayan iki gerilla grubunun "Ulnsal çıkar uğnına aralann- daki anlaşmazlıklan bir tarafa bırakmalannı" övülmeye değer bulduğu aktarıldı. 1863 yılından bağımsızlığın kazanıldığı 1953 yıhna kadar Fransız idaresi alıında kalan Kampuçya'da banşın imzalan- ması Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrend tarafından 'ulkenin tarihinde karanlık bir sayfanın kapanması' şeklinde değerlendirildi. AA'run haberi- ne göre Fransa-Kampuçya ilişki- lerinin tekrar kurulmasından memnunluk duyan Mitterrand, yerlerinden olan Kampuçyalıla- nn evlerine dönmesini kolaylaş- tırmak amacıyla tüm taraflara çağrıda bulundu. Japonya'nın, Kampuçya'nın yeniden inşasında liderlik göre- vini üstlenmeye hazır olduğu be- lirtildi. Kabine genel sekreteri Misoji Sakamolo Kampuçya'da banşın garanti altına alınması için gerekli katkıyı sağlayacak- lannı açıkladı. 1978 yılından bu yana kesik olan Vietnam'la iliş- kilerin kurulmasının düşünül- duğu de bildirildi. Çatışmalar süriiyor BM banş anlaşmasımn imza- lanmasının ardından onceki ge- ce hükumet birlikleri ile gerilla grupları arasında çatışma çıktı- ğı bildirildi. AFP'nin haberine göre Tayland sınınndan 30 km doğuda ticaret yolunun deneti- mini ele geçirmek için çıkan ça- tışmalar sonucunda binlerce si- vil yollara döküldü. Gerilla gruplan ile Tayland askeri söz- cülerinin açıklamalarına göre bir tabur hükumet askeri öldü- rüldü. Uluslararası yardım ku- ruluşu yetkilileri çatışmaları doğruladılar. Banşın koşullan onceki gün Paris'te 19 tara- fın imza attığı banş anlaşması- na göre serbest seçimlerle işba- şına gelecek hükumetin anaya- sa değişikliğini gerçekleştirmesi- ne kadar Kampuçya'da geçiş dö- nemi yaşanacak. Bu dönem su- resince BM tek sorumlu otorite sayılacak. Emniyet örgütü BM'ye bağlanırken yabancı as- keri yardımlann durdurulması, mayınların temizlenmesi, silah- lı gruplann dağıtılması çahsma- ları da BM tarafından yürütü- lecek. Seçimler BM gözetimin- de gerçekleştirilecek. ABD-Vietnam Uişkisi Kampuçya'daki iç savaşın ba- nş anlasmasıyla sona ermesinin ardından, Vietnam, ABD'den gelen ve ikili ilişkilerin normal- leştirilmesini öngören görüşü memnuniyetle karşıladı. ABD Dışişleri Bakanı James Baker- ın Vietnam ile bir ay içinde tek- rar diplomatik ilişki kurulması şeklindeki açıklamasını Viet- nam Dışişleri Bakan Yardımcısı Le Mai 'olumlu adım' olarak de- ğerlendirdi. Vietnam savaşı sırasında kay- bolan Amerikan askerlcri konu- su hâlâ iki ülke arasında sorun oluşturuyor. K R O N O L O J İ Mart 1970 Prens Norodom Sihanuk'un 30 yıllık iktidan devrildi. Yerine ABD'nin desteklediği Lon Nol basbakan oldu. Sihanuk, Pekin'de sürgün hükümeti kurdu. Hükumet ve Kızıl Kmerler arasında iç savaş başladı. 1975 Kızıl Kmerler yönetime el koydu. Kentlerde yaşayan halk köylere sürüldü. Kooperatif çiftliklerinde çalışmaya zorlandı. Rejim düşmanı iian edilen 1 milyon insan topluca katledildi. Arakk 1978 Vietnam, Kampuçya'yı isgal etti. Bir ay sonra yönetime el kondu. Kızıl Kmerler Tayland sınınna sürüldüler. 1912 Kızıl Kmerler, Sihanuk yanlılan ve ABD'nin desteklediği Kmer Halk Ulusal Kurtuluş Cephesi hükumet oluşturdu. BM tanıdı. 1987 Sihanuk, Basbakan Hun Sen üe banş görüşmelerine oturdu. 1988 Taraflar arasındaki ilk yüz yüze görüşmeler Endonezya'da başladı. Ocak 1989 Kampucya sorunu ile ilgili ilk üst düzey görüşmeler Pekin'de başladı. BM Güvenlik Konseyi ile yaptığı uluslararası banş göruşmeleri basansızlıkla sona erdi. Taraflar askeri çözüm aranacagını açıkladılar. Oeak 1990 Moskova, Kampuçya'daki taraflara askeri yardımı durdurdu. Washington bunu onayladı. BM Güvenlik Konseyi'nin sürekli üyeleri, Kampuçya'daki iç savasa BM kanalıyla çözüm bulmayı görüştü. Basbakan Hun Sen ile Prens Sihanuk, BM girişimini onayladılar, eylül ayında BM banş planına uygun olarak Ulusal Konsey kuruldu. Konseyin 12 üyesi baskanlık, BM heyeti ve ateşkes konulannda anlasamadı. Mayw 1991 İlk kez ateşkes iian edildi. Sihanuk Ulusal Konsey'in başkanlığına getirildi. Taraflar silahı bırakırken Sihanuk ile Hun Sen iç savaşın bittiğini duyurdular. Ekim ayında komünizmin terk edildiği, çok partili yönetime geçildiği açıklandı. Dubrovnik'e kıskaçFederal ordunun Dubrovnik yakınlarında bulunan Kupari kasabasını ele geçirdiği ve donanmanın desteğinde kente doğru ilerlediği bildirildi. Dış Haberter Servisi — Yu- goslavya'da federal ordu, Dub- rovnik'i ele geçirmeye yönelik büyük çapta bir saldın başlatır- ken, Sırbistan yanhsı Karadağ, Hırvatistan sınınna yedek asker göndermeyeceğini açıkladı. Federal ordu, Hırvatistan'ın Adriyatik kıyısında bulunan Dubrovnik kentine karşı kara ve denizden büyük çaplı bir saldı- n başlattı. Federal orduya bağ- h kara birliklennin kentin 6 km güneydoğusunda bulunan Ku- pari kasabasını ele geçirdiği bil- dirildi. Hırvatistan radyosunun haberine göre kara birliklerinin onceki gece kent merkezini top ateşine tutmasının ardından dun sabah da Dubrovnik açıkların- da bulunan savaş gemilerinden kente yoğun roket ve top saldı- nsı duzenlendi. Radyo, roket saldınsı sırasmda ilk belirleme- lere göre 3 Hırvatın öldüğunü, 2'sinin de ağır yaralandığını du- yurdu. Giderek yoğunlasan sal- dın sonucunda içlerinde tarihi değer tasıyan yapılann da bu- lunduğu çok sayıda yerin büyük hasar gördüğünu bildiren rad- yo, kenrte su sıkıntısının başgös- terdiğinı öne surdü. Radyo, Durbovnik'e 6 km uzaklıkta bu- lunan Kupari kasabasının da dun öğleye doğru ordu birlikle- rinin eline geçtiğini du>Tirdu. Kupari kasabasında iki gundür suren çarpışmalar sonucunda ağır kayıplar veren Hırvat bir- liklerinin geri çekilmeye başla- dığa öğrenildi. Radyonun habe- rine göre Kupari'nin bulundu- ğu Zupa Dubrovocka koyunda Hırvat güçler yoğun ateş altın- da bulunuyor. Haberde Hırvat güçlerin hangi yöne doğru çekil- dikleri belirtilmezken, federal ordu birliklerinin Zupa Durbo- KUSTURICA'NIN YUGOSLAVYASI Duygularım eriyip gidiyor PARİS (Cumhuriyet)— Dün- yaca ünlü sinema yönetmeni Emir Kusturica, Yugoslavya'da süregelen iç savaşve ülkenin par- çalanışı hakkındaki düşünceleri- ni Fransız Liberationgazetesinde, duygulu bir makale ile açıkladı. Yazısında, küçükken Yugos- lavya sporculanrun olimpiyatlar- da kazandığı madalyalardan ve Sovyetleri yendikleri milli maçlardan nasıl gurur duyduğunu an- latan Kusturica, vatamnı, ailesiyle birlikte oturdukları evin karşı- sındaki akasya ağacına benzetiyor. Cnlu yönetmen, Yugoslavya'dan şöyle söz ediyor. "Yugoslavv-a'ıun hiçbir zaman var olmadığını sanmamak gerek. O, insan ogesine, kulture, kabile çagının oldügune ve Haçlı sefer- lerinin bittiğine inananların yureginde vardı. Ama bu inançldar, belki de yalnızca duş görmuşlerdir..." Kusturica, Müslüman asıllı olduğu için kendisini yeniden sun- net etmeye kalkanları, Iranlı, Arnavut diye tehdit mektuplan yol- layanlan açıkladığı yazısında, hemen tüm cepheleri suçluyor. Sırp- ları, Hırvatlan ve Tito'nun diktatör yönetimini aynı kefeye koyu- yor. M uslümanları ise belli bir yurtları olmadığj için her göruşe da- ğılan topluluk olarak tanıtıyor. Kendi babasının "partizan"larla birlikte savaştığını belirten Kusturica, bununla övünmüyor. Ama kendisini Bosnalı hissettiğini, Yugoslav duşüne inandığını belir- tiyor. Sanatçının makalesi, şu sözlerle bıtiyor: "Kendi Yugoslav duygulanmdan bik igreniyonım arük. Bu duy- gunun bile yeri yok içimde. Yugoslavlıgım, bin yıllık Hırvat Kato- liklerinin "bağımsız" >aşamak istekleri ile iki yuzyıllık Sırp eme- li tek ve butun bir devlet içinde yaşamak arasında bolünmuş. Bi- rinciler (Hırvatlar) daima kilisenin elinde oyuncak oldular. tkin- ciler ise Kutsal Sava'nın belirsiz hayaleti peşinde koştular. Yugos- lavuk duygulanm, Sbakespeare'i olmayan bir Shakespeare dramın- da eriyip gidiyor." vocka koyu boyunca ilerledik- leri kaydedildi. Hırvat direnme noktalannı kış gelmeden duşürmeyi amaç- layan federal ordunun Vukbvar ve diğer Hırvat kentlerine saldı- nsı da arahksız süriiyor. Sırplar katılmıyor Yugoslavya Federal Başkanlık Konseyi'nde Sırp bloğunu oluş- turan taraflar, bugün Lahey'de yapılacak banş görüşmelerine katılmayacaklarını açıkladılar. AFP'nin haberine göre AT'nin aracıhğı ile sürdürülen banş konferansına başkanlık eden Lord Carrington'a gönderilen bildiride katılmama nedeni ola- rak, Hırvatların daha onceki ateşkes anlaşması gereği ordu kışlaları çevresindeki ablukayı kaldırmaması gösterildi. Sırp önerisine destek Yugoslav>a Federal Başkan- lık Konseyi'nin Sırp kanadınca onceki gun önerilen "mini fede- rasyon" tasansının Sırp yanh- larınca onavlandığı bildirildi. l ^ ı o I r a r ^ ı r l a Sovyetler Birtiği'nde halkı şimdiden kış korknsu sardı. Özellikle Mosko- rVJJŞ H f l U l i l c t vaiuar için kış demek, aclık tehlikesi demek. Kötü hava koşullan veya her- hangi başka bir nedenle tanm alanlanndan bâşkente gıda naklinin aksaması, Moskovalılan geçen kış yaşadıklan sıkıntıyla yüz y iıze getirebilir. Işte bunun için Moskovahlar şimdiden saaüerce kuy- ruklarda bekleyerek gıda maddelerini depolamaya çalışıyorlar. (Fotograf: RELTER) Kiev: Nükleer silahlann denetimi Moskova'da Ukraynada yumuşama Ukrayna parlamentosu dün, topraklarındaki nükleer silahlann kullanımında söz sahibi olduğunu da karara bağladı. Dış Haberler Servisi — Sov- yetler Birliği'nin Rusya'dan sonra en zengin cumhuriyeti olan Ukrayna, dun toprakların- daki nükleer silahlann Mosko- va'nın denetiminde olduğunu kabul etti. Cumhuriyet Parla- mentosu'nda büyük bir çoğun- lukla kabul edilen yasaya göre Ukrayna silahlann kullanımın- da veto hakkının saklı kalma- BULGARİSTAN TURKLERİ/ 4 I sım kararlaştırdı. Dün Ukrayna Parlamento- su'nda benimsenen yasada, cumhuriyetin nükleer silahlar- dan arındınlmış bölge olması- nın amaçlandığı ve gerekli gö- rüşmeleri ilgili taraflarla yap- maya hazır olduğu da belirtil- di. Reuter'in haberine göre yasa- da "Ukrayna topraklan iizerin- dcki nökleer sUahlar Sovyeüer Birliği'nin denetimi altıodadır. Ukra> na, bu silahlann kuDand- masında söz sövlemt hakkına sahip olduğu gönişündedir" deniyor. Ukrayna Parlamentosu salı günü kendi ordusunu kuracağı- m duyurmuştu. Dün benimse- nen yasada "Ukrayna, toprak- larındaki nükleer silahlann kal- dınlması için tüm taraflarla gö- rüşme yapmaya hazırdır. Nük- leer silahlar geçici olarak top- raklannuzda bulunmaktadır" görüşüne yer verildi. BdKore uzlaşıyor Kuzey ve Güney Kore başbakanları, uzlaşma, saldırmazhk, mübadele ve işbirliği anlaşması imzalamayı kararlaştırdılar. Dış Haberler Servisi — Kuzey ve Güney Kore, soğuk savaşın kaüntılannı temizleme karan al- dı. İki ülke bir uzlaşma, saldır- mazlık, mübadele ve işbirliği anlaşması imzalayacak. lkinci Dünya Savaşı'nın böl- düğü Kuzey ve Güney Kore he- yetlerinin Kuzey Kore'nin baş- kenti Pyongyang'da yaptıklan ve iki gün süren göruşmelerin ardından dun yapılan açıklama- da, iki ülkenin ilk kez resmi bir anlaşma ımzalama karan aldı- ğı duyuruldu. Açıklamaya göre iki ülke yetkilileri 10 aralık ta- rihinde Güney Kore'nin başken- ti Seul'de bir araya gelerek ye- ni bir tur görüşme yapacaklar. Bu görüşmelerde anlaşmamn önündeki son engellerin de kal- dınlmasıyla Kuzey ve Güney Kore, 1940'lardan bu yana sü- ren düşmanlığa son verecek ve "Güney ve Kuzey Kore Uriaş- ma, SaMırmazlık, Mübadele ve İşbirliği Anlaşması" adı verilen belgeyi imzalavacaklar. İki ülkenin hükumet sozcüle- rinin açıklamalanna göre dtln varuan anlaşmada Kuzey ve Güney Kore arasındaki en önemli sorunlardan sayılan nükleer silahlanma politikalan ve Güney Kore topraklannda bulunan ABD askeri gücü ko- nulannda uzlaşma sağlanama- dı. Nükleer silahlanma politika- lan konusundaki anlaşmazlık, Güney Kore'nin, Kuzey Kore'- nin nükleer programını durdur- masını istemesinden ve Kuzey Kore'nin buna yanaşmamasm- dan kaynaklanıyor. Kuzey Ko- re, bu isteğe karşıhk olarak iki ülke topraklarının tümden nük- leer tesislerden anndınlmasım istiyor. Türk gençleri Bulgarlaşma sınınnda Bulgaristan'da Türk gençleri kendilerini "Avrupalı" hissediyor, Türkiye'nin "insan ilişkilerinde, kültürde, sanatta Bulgaristan'dan geri olduğunu" düşünüyor. Müslümanlık sadece kimliklerinde yazan bir ibare. Bir yandan Türkçeyi unutmamak için uğraş verirken, bir yandan da "ikinci sınıf insan gibi görülüp hiçbir alanda yükselememe sıkıntısıyla "Bulgarlaşma" sınırına kayıyorlar. YASEMtN ÇONGAR SOFYA/TtRKOVtŞTE/RAZGRAD — Bulgaristan'da değişimin oncusu de ıtici gu- cu de gençler. Son seçimlerden birınci sıra- da çıkan Demokratik Güçler Birliği'nin (DGB) lideri, yenı Basbakan adayı Filip Di- mitrov 36 yaşında. Hak ve Özgürlukler Ha- reketı'nin (HÖH) lıderı Ahmet Dogan 37'sinde. Seçim mıtinglerınde kalabalıkları çoğunlukla gençlerin oluşturduğu dikkat çe- kiyordu. Seçim sonrası gösterilerde bayrak ta- şıyan, afiş asan, slogan atan henüz lıse ça- ğındaki gençlerdi. Sofya'nın tramvay dı>ında araç trafiğine kapalı Vito^a Caddesı, tam bir gençlik orta- mı. Yolun iki yanına dızilmiş yüzlerte kah- ve, 15'inden 35'ine "deiikanlılaria" dolu. Ma- salarda gazelder, kıtaplar, karşısındakı arka- daşının yuzunu kara kalemle kagıda geçıren- lerin çizim malzemeleri... Hareketli, konuş- kan, giyımine özen gösteren, çok okuyan, çok tartışan, guleryuzlü bir gençlik. Nüfusu 6 milyon olarak lahmin edilen Bul- garıstan genç kuşağı içinde Türk kökenlile- rin oranı yüzde 10. Türk gençleri kuzeyde Tu- na kentlerinden; güneyde Kırcaali, Hasköy böigesınden artan bir hızla Sofya'ya, Varna 1 ya, Burgaz'a geliyorlar. Büyuk kentlerin üni- versitelerinde tıptan, muhendislik dallarına, guzel sanatlardan filolojıye kadar her alan- da Türk öğrencilerı bulmak mümkun. Varna'da tıp eğitimine yeni başlayan Feri- de Kâzım, 1973 doğumlu. Türkçeyi yanrn ya- malak konuşuyor. Evde ailesiyle, Turk kö- kenli arkadasjanyla birlikteyken bile Bulgar- cayı tercih ediyor. "Ne yapayım, dilimi döneltemiyorum" diye özür diliyor. Feride"- nin "gelecekten beklentisi" öyle çok ki.. dil guçlüğüne karsın hızlı hızlı, bıkmadan, usan- madan anlatıyor. "Önce" diyor, "tıbbı biti- reyim. Sonra o zamana dek uygulamalar da degişiree, cerreh olayım, profesör olayım. Be- yin cerrahisinde çalışayım. Sonra evknip Sof- ya'ya yerleşeyim. Çok yolculuk etme fırsatı olsun. Yoksulluk çekmeyeyim, iki çocuk do- ğurayım." Çocukluklan, delikanlılık yıllan "Jivkov döneroinin en baskKi uygulamalan" altında geçen Turk gençleri, "Bulgarlaşmakla, ikin- ci sınıf vatandaş olmak" arasında bir kısır döngüde bulmuşlar kendilerini. Türkçe eği- timin yetersizliği nedeniyle bir yandan zaten iyi konuşamadıklan dillerini, "baskıdan, aşa- ğılanmadan yılıp" iyice "içlerine atmışlar". Konuşmayıp unutmayı yeğlemişler. Aileleri, rejim karşıtı etkinlikte bulunduğu için ckul- dan, işten atılan gençler olmuş. Yeni Adlar Yasası, Türk adlannın kullanılmasına olanak veriyor, ama baa gençler işte, okulda, sos- yal çevrede daha rahat etmek için zorla veri- len Bulgar adlarını değiştirmeye yanasmıyor. Sofya Üniversitesi'nde okuyan Mustafa İs- mail, Nahide Yılmaz, Osman Osman ile Vi- toşa'da bir kahvede sohbet ediyoruz. Üç öğ- renci de "degişim surecinin Bulgarlaşmaya karşı koymayı kolaylaştırdıgını" anlatıyor. "Ama" diyorlar, "halen meslekte yüksdmck, profesör olmak, devlet dairderinde iş bulmak Türkler için zor. Tıp okuyorsun, cerrah olu- yorsun, ameliyat yaptırmıyorlar. Ögretmen atanıyorsun, derse sokmuyorlar. Tek tek her Bulgar bürokratı demokratlaşmadıkca, Tiirk- lerin eşit görülmesi de zor." Razgrad HÖH tl Başkanı Mustafa Hasan da Turk gençlerinin "bir yere gekbilmek için Bulgarlardan iki üç kat daha fazla çalışması gerektiğini" anlatıyor: "Bu yiizden, harekete katılmaya pek me- raklı gençlere bile gelmejin diyoruz. Oturun, okulunuzu ihmal etmeyin. Yok yere atılma- yın. Sonra ileride katıhriar harekete." Bulgaristan'daki Türk gençlerinin siyasal yasamla, sanatla, dünya olaylanyla ilgileri; Türkiye'deki akranlarıyla kıyaslanmayacak denli gelişkin. Sosyalist sistemin Bulgaristan- da yıllarca yerleştirdiği güçlu bir "költür ge- lenegi"ni yadsımak olanaksız. Bu gelenek içinde, Türk gençleri de her alanda yenilik- leri izlemek için birbirleriyle yanşıyorlar ade- ta. Türkiye'deki gelişmeleri deçok yakından biliyorlar. "Dindar mısınız?" Bu soruyu han- gi Turk gencine yöneltsek, "Yok, doğruyu soylemek gerekirse, dinle ilgimiz pek yok" ya- nıtını alıyoruz. Tek tek camilere giden Turk- ler hep ellı, altmış yaşın ustündekiler. Ancak, Türkçe egitimin devlet okullan dışına çıka- rılmasını protesto ederek, çocuklanru okuia göndermeyen ailelerin, Kuran kurslanna rağ- bet ettiği gözleniyor. Plevne HÖH ll Başka- nı Mustafa Kamobatlı'ya göre "Bu, tehlike- li, çocuklann zaranna bir gelişme." Türk gençleri "milliyetçi" de değil. Ken- dilerini "her şeyden çok Avrupah" olarak his- settiklerini söylüyorlar. Her şeyden çok "Avrupalı" olmaya çalışıyorlar. Türkiye, on- lara göre "ikinci memleket. ama ne yazık Id insan UişkUerinde, kültürde, sanatta Bulga- ristan'dan geri." "Bu kanıya nasıl vardıklannı" sorunca Tir- kovişte'den tsmet Mezinov anlatıyor: "1989 göçünde Türkiye'ye giden gençler orada duramadı. Buras geackr için müken- mel. Kız erkek geceyanlanna kadar birlikte, dansa giderter, oyun oynarlar, çabşırlar, ge- zer tozarlar. Hıtuculok yoktur. Herkes açık- br. Kular, erkeklerle eşittir. Çok okuriar, kik- tüphandere, rinemalara düşkandurler. Türk- iye'dc girükleri köylerde, kentlerde bu rahatı bulamamışlar. Sıkümışlar, daralmışlar. Her- kes kötü bakmış onlara. Kızlara 'açık kız' di- ye yan bakılmış, utanmışlar." BITTI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle