17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 25 EKİM 1991 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Deviet Meteoroloji Işleri Genel Müdûrtüğü'nden alınan bilgiye göre bûtûn bölgelerimiz çok bu- lutlu ve yağışlı geçecek. Yağış- lar Trakya ile Batı Karadeniz'in iç kesimlerinin yüksekterinde karla kanşık yağmur şeklinde olacak. HAVA SICAKLIĞl. Azal- maya devam edecek. RÜZGÂR: Gûney ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Denizlerde, Ooğu Akdenizde günbatsı ve lodos, Marmara ile kuzey Ege'de yıldız ve poyraz, difler denizlerimİ2de günbatısı ve karayelden saatte 10-21 Mana Mapaan Mıyaman Afyon Aflr. Antora Makya Anblya Artvin dertiz mili hızla esecek. Van Gölû'nde hava yağışlı ge- çecek. Rüzgâr, gûney ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçük dalgalı olup görûş uzatdığı 10 km dolayında olacak. SngU Bttfc. Bohi Bursa Çanakkafc çoram Y 22° 15° Byarbator Y 10° 7°Edime Y W 9°Er*Kan Y 10° 6°Emmım Y 10° 6°E*işetw Y 9° F'Gaaantep Y 22° 16° Giresun Y 21° 13° Gümüşhara Y 12° 6°HaM(ân Y 16° 12° Isparta Y 10° 8°lsonbul Y T° 6°tzmır Y 13° 7"Kare Y 10° 5«Kastamonu K 7 3 Kaysen Y 10» 3°Kjf*lareti Y 10° 7°Konya Y 11° 6°Kûtahya Y 15° 10° Matotya Y 15° Y 5° 4°K.Maraî Y 11° 5°Merein Y 8° *°MuJia Y 8= 4°Muş Y 20» 10° W0fc Y 14°10°0nfu Y 10° 4° Ria Y 13° 7°Samsun Y 10° FSiirt Y 8° 7°Sıno(> Y 16° 12° Sıtas Y 8° K 6° Y 10° 4°TunceH Y 5° 4°uşak Y W " Y 10° Y 14° g 7°Zonguklak Y 1T> 8° Y 14° 10° Y 23° 16° Y 16 12 Y 13° 7° Y 10 5 Y 1<° 9° Y 15° Kf Y 14* 9° Y 17° 12° Y 11° 5° Y 10° 4° Y 10° 3° Y 15° 10° Y 13° 8° Y 11" 7° Y 13° 5° Y 9° 4° Y W S° ;£j; açık yajmurlu ^ g ssiı îkarlı A-aç* B-Dmutlu G aûnesiı K-kanı S-ssk Y-yajmuriu BULMACA 9 Nadir Nadi SOLDAN SAĞA: 1/ tkinci kez evlenen kadının beraberinde götürdüğü çocuk ya da çocuklar. 2/ Pi- yangoda en küçük ikramiye... Samaryu- mun simgesi. 3/ Bal- mumuna ya da para- fîne batınlmış fitil... Denizcilikte macuna ve başka makinele- rin çevrilmesi için verilen komut. 4/ Hayvanlara vunılan damga... Gözalıcı, alımh. 5/ Mahzende olgunlaştınlan, içi kttflü peynir... Es- ki ve bilinmeyen bir tarihi anlatmak- ta kullaıulan deyim sözü. 6/ Kat kat çakıl ve kumdan oluşmuş yer kıvrı- nu... tşaret... Tarih öncesine dayanan efsane. 7/ Bir gıda maddesi... Yav- ru, çocuk. 8/ tnsanı istenmeyen se- çeneklerden birini izlemeye zorlayan sorun. 9/ Telefon sözü... "Ivedi, çabuk" anlamında kullanılan yerel bir sözcük. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Büyük bir işin bir bölümünü asıl yükleniciden alan ve ge- nellikle götürü olarak çalışan ikincil yilklenici. 2/ Güney Ana- dolu'da bir dağ... VUayet. 3/ Uğur, iyi talih... Yankı. 4/ Duvar- lara çiziktirilen ve genellikle hiciv ya da karikatür niteliği taşı- yan yaa ya da desenlere verilen ad. 5/ Mısır'ın plaka işarcti... Sert bir içki...Bir nota. 6/ tçinde diri balık saklanan, denizden aynlmış havuz.. Geminin orta bölümü. 7/ Kalın bükülmüş si- cim... Genelev işleten kadın. %l Islam inancına göre, öttüreceği snr adlı boru ile kıyamet gününü bildirecek olan melek. 9/ Ta- ruşıyormuş gibi yaparak başkalanndan para sızdıran dolandına. 30 YIL ÖNCE CumhuriYet Başka Türlüsü Olamaz 25EJÜM 1961 tkinci Cumhuriyetin ilk parlâmentosu bugün Ankarada toplanıyor. Bu "Ikinci Cumhuriyet" deyimini sadece politika tarihinüzde çok önemli bir nirengi noktasını belirtmeğe yaradığı için kullanıyonım. Yoksa 29 Ekim 1923 de Atatürk'ün yaratıcı elleriyle kurulan Türkiye Cumhuriyetinin bölünmezliğine inancım degişmiş değildir. O günden bugüne arkada bıraktığırruz 38 yıl içinde yurdumuzu Atatürk ilkelerinden resmen uzaklaştırmak istiyenler amaçlanm gerçekleştirebvlselerdi. tkinci Cumhuriyet tni, ikinci halifelik mi, her ne ise onu işte o zaman kurmuş olurlardı. Bugün durum başkadır. Atatürk'ün ölümünden sonra yavaş yavaş sindikleri deliklerdetı dışan çıkan bir takım gericiler, çıkarcüar ve oy avaları büyük esere açıkça dokunmak fırsatını bulamamışlar, fakat verdikleri tâvizlerle devrim ilkelerini tehlikelı şekilde zedelemişlerdir. 27 Mayıs olmasa idi, bunlar özledikleri karanlık rejirni kurniak üzere idiler. 27 Mayıs, Atatürk'e bir dönüş hareketidir. Mületçe kabul edilen ve bugün gericilerin bile himayesine sığındığı Anayasa, 27 Mayıs hareketinin kurtardığı Atatürk Türkiyesinin bekçiliğini yapacak olan bir eserdir. Bugün yeni Anayasaya bağlı kalacaklanna and içerken, sayın milletvekillerinin, bu önemli noktayı özellikle gözönünde bulundurmalannı dileriz. Hiç bir devrim, alaşağj ettiği kuvvetlerin başka etkiler altında da olsa, serbestçe teşkilâtlanıp bir gün kendi karşısına dikilmelerine seyirci kalamaz. Böyle bir şeyi tasavvur etmek, devrimi oyuncak devrimcileri de çocuk saymaktan farksızdır. Ne yazık ki son seçim kampanyası boyunca kimi oy avcüan böyle bir gaflete kapılmışlar ve sonuçlannı şimdiden göremedikleri bir rejim buhrarunın kapılannı zorlamışlardır. Bunlar Mecliste herhangi bir çoğunluk sağlıyabilecek bir durumda buhınmadıklan halde, kendilerini sanki günün galipleri üniş gibi göstermeğe kalkışmakta, hayallerinde bir takım kombinezonlar kurarak adeta düşük devri yeniden ihya edebileceklerini sanmaktadırlar. Dillerinden eksik etmedikleri demagojik tılsım da "milli irade" terimidir. Eskilerin "irade-i milliyye" dedikleri bu terkip "irade-i seniyye" deyiminden sonra yurdumuzda moda olan ve yanlış anlaşıldığı için çok kere dikta rejimlerini gjzlemeye yaramış bir terimdir. Saltanat rejimlerinde "irade-i seniyye" kayttsız şartsız hükümdarın buyruğu anlamına gelirdi. Bunun yerine "irade-i milliyye" yi getiren kimi cumhuriyetçiler, anayasayı ve insan hakîarmı bir yana bırakarak, bir siyasal topluluğun kayıtsız şartsız egemenliğini halka zorla kabul ettirmek eğilimine sapmışlardır. 1950-1960 yıllan arasında geçirdiğimiz aa tecrübeden artık ders almasmı öğrenmeliyiz. O zamamn çoğunluğu, "milli iradeyi ben temsil ediyorum" diyerek aanlığın tenkid, tnurakabe görevini kıstı, kıstı ve sonunda V.C. fırması altında toplanmıyanlara hayat hakkını dahi tanımadığı için meşruluğunu yitirdi. Bugün ise milli irade Büyük Millet Meclisine giren partilerden hiçbirine tek başına hükümet kurabilecek bir güç tanımamıştır. Bunlardan bir kaçı ya da hepsi bir araya gelip bir hükümet kurmak, tenkid ve murakabe müesseselerine de işleme imkâru saglamak zorundadırlar. 27 Mayısın ve yeni Anayasanın ışıgı altında milli irade bunu emretmektedir. Milli İradeye kayıtsız şartsız sahip çıkmak iddiasında bulunanlar doğrudan doğruya milli iradeyi çiğnemek durumunda kalacaklardır. NADİR NADİ DÜNYA'DA BUGÜN Mina Beel Kaliıre» AmsBrtam B 12° Aıman A 29° Y 17° A 33° B 15° A 2S° B 10° Boım B 10° Brûksel B 10° Budapeşte B 7° Ceravre B 9° Ceay» B 21° A 34° B 10° Y 22° B 9° A 30° B 10° B W> Y 24° Londra Montreal Mosfema Münitı NmVbrk Osk) Pans Pra» Ryad Roma Sotya Şam GfTK Katiire Kopenhag lınus Varşova Venedık Vryana Zûrih B 4° B 12° B ve B 14° Y 3° B 6° B 8° B 12° B 8° A 34° B 14° Y 6° A 30° B 6° B 12° B 8° B 9° İSTANBUL OEVLET TİYATROSU Tet 149 69 44, 158 30 80 29 Ekim'den boşlayarak TAKSİM SAHNESİ'nde Nezihe Araz AFİFE JALEKosfürn: 5erpil Tezcan r$jk: Yakup Çartık Yöneten: Dekor: Ortwo Alposlan OYNAYAha.AR: Ar»*o Gurzap. 5ewo %o*<n, Sevd Cökçe, Tuğrul Ç#w>* Eivoo Mirosoğlu. •Aetın &elgın. Oıden Ot>c Gomt* ^O^ar, ROçho^ temol iiriiı. Torref B.rs*l Oktoy Korunon, Cem M h Grcrr, S«len Şer*>aT S«l<;<> Kıpçok. T ^ g kçioğly, Ertebm Atokon, Muso Unınlar. M> Dkl 29,30,31 Ekim. 1,2,3 Kcmm Sal,Çar,Per, Cum: 20.30 Cmt: 15.00, 20.30: Paıan 15.00 BlLETLER SATIŞTADIR. G^eTet 149 69 44 TARTIŞMA KPDSKonusuııdaMaliyeBakaııı^ııaAçıkMektııp Bu kişiler asli görevlerini icra ettikleri için şu ana kadarki uygulama terk edilip dil tazminatı almalan ve smavlara girmeleri derhal durdurulmahdır! Bu köşede Kamu Personeli Dil Seviyesi Tespit Sınavı (KPDS) ile ilgili birçok yaa çıktı. Bunlannçoğunu Boğaziçi Üniversite- si gibi saygın bir kurumun tngilİ2xe okut- manlannın ağır, yersiz ve dayanaksız eleştirileri oluşturdu. Zaman içinde bu hak- sız yakınmalar usanç verici olduğundan ve bunlara artık bir son getirebilrnek için size bu konudaki alternatif fıkirlerimi iletmek istiyorum. Yazılan eleştirilerde dikkaümi çeken or- tak özellik, bu yakınanlann hiçbir somut neden gösteremeden, yalnızca kendilerinin rıe denli muazzam Ingjlizce bildiklerini sa- vunarak böyle bir sınava katıhnayı dahi, kişiliklerine yapılmış bir hakaret olarak say- malan ofanaştur. Bir saptama ile düşüncele- rimi biçımlendirmek istiyorum: Asli memuriyet görevleri yabancı bir dili iyi de- recede bilmek suretiyle bu dili öğretmek olan kişiler bir yandan bu bilgilerinin en- gınliğini öve öve bitiremezken, öte yandar. da dil tazminatına hak kazanmak için zo- runlu olan bir sınava girmeyi dahi aşağıla- ma olarak algılamaktadırlar. Bu kişiler ne yazık ki işin püf noktasını kavrayabilmiş değillerdir. Şöyle bir örnekle duruma açık- lık getireyim: Asli memuriyet görevi hasta- nede hasta tedavi etmek veya ameliyat etmek olan bir hekim, bu iş için birikmiş bilgjsi sayesinde görevini uygularken işve- reni devletten ek bir tazminat ahnayı düşünmez. Yaprığı işin karşüığı, aldığı mt- aşla karşüanmaktadır. Bu sınavlann biçim- lendirilmesi konusunda son kararın bakanlığınıza ait olması dolayısıyla şu öne- rileri getirmekteyim-. 1) Asli görevi dil öğretmek olan bir devlel memurunun (zaten bu görevi ifa edebilmesi için yeterince yabancı dil bilmesi zorunlulu- ğu bir önkoşul olarak varsayılırsa) bu do|al özellikten dolayı, bu dil için -sınav ile dahi olsa- ek bir ucret talep etmeyi düşünmesi bile başlı başına abestir; bunlann, üstüne üstlük mantıken hiçbir haklan olmaması gereken "dil" tazminatı smavına katılmayı hakareı saymalan ise paradoksluğun ve kendini be- ğenmişliğin zirvesidir! Bu kişiler asli görev- lerini icra ettikleri için şu ana kadarki uygulama terk edilip dil tazminatı almalan ve sıhava girmeleri derhal durdurulmahdır. Bu gibi kişiler, ancak zorunlu 1. yabancı dillerinin yanı sıra 2. bir yabancı dil biliyor- larsa ve bunu da KPDS sınavında belgele- yebiliyorlarsa, bu taTminattan yararlana- bilmelidirler. 2) Sınavı başaranlann düzenli olarak -ör- negin 3-4 yılda bir- yeniden düzeylerinin saptanması ve bu sınavda başanh olmayan veya sınava katılmayanlann bir derece aşa- ğı dil tazminatı almalan düşünülebüir. Böylece bir kez sınavı başaranlann, yaşam boyu bu başanlannın üzerine yatmaması ve zorunlu olarak yabancı dil bilgilerini ta- ze tutması sağlanabilir. 3) Buna karşüık ise yabancı dil düzeyinin yûkselülmesini teşvik etmek için bu tazmi- natlar özel sektör ve bankalarca ödenen tazminatlara yakın ve böylece maddi açı- dan daha çekici olmalıdır. 4) Mesleki ilerleme açısından hiçbir öne- mi olmayan Bulgarca, Hırvatça, Slovence, Arnarntça, Runıence, Farsça, Urduca, Hint- çe, v.b. dillere tazminat verilmemelidir. Yabancı dil tazminatının amacı, bu bilgiyi maddi olanaklarla özendirmek suretiyle iş- verenin memurunu mesleki ve sosyal ilerle- mesinden dolayh olarak yararlandırması- dır. Bu sözünü ettiğim diller ise %99 oranında çocuklukta anadilin yanı sıra 2. dil olarak öğrenilmiş olduklanndan bu mesleki ve ülkesel yarar ilkesini yerine ge- tirmemektedirler. 5) Bu smavlara katılmayı angarya ol- maktan çıkartıp sınav zamanlan Ankara'- ya yapılan kitlesel memur göçlerinin önüne geçilmelidir. Bunun için sınavlar 3-5 büyük kentimizde yapılmahdır. Sürekli olarak "smavlara katılmak zo- ranlnlıığu yüzünden hakarete maruz kaldığı- m" belirten sayın dil okutmanlanna son sözüm: "Halep oradaysa, arşın burada". İyi yabancı dil bildiğınizden bu kadaremin- seniz, neden bu kadar velvele ve bu sınav korkusu? Alternatif düşüncelerim her ne kadar siv- ri görünse de artık sınavın gerekliüği konusundaki gereksiz tartışmalara bir son verilmesi zamanı gelmiştir ve bu önerileri- min uygulanması birçok kan^ıklığı çöze- cektir. Dr. ALİRIZA SIĞIRC1/İSTANBUL B I L S A K T A RUS DİLİ CAUSMALARII I 4 Kasımdan itibaren -Her hafta Pazartesi ve Perşembe günleri Bilsak :143 28 7 9 - 1 4 3 28 99 Çapa Tip Fakültesi Hastanesi'nde ostea sarkom teşhisiyle tedavi görmekte olan GÖNÜLYlLMAZ'ın gerçekleştirilecek amehyatı için gereken tedavi masraflanna yönelik bir yardım kampanyası başlatılmıştır. Ügilenenler için Agabeyi: Y1LMAZ SEDAT İş Bankası Kanarya Şubesi Hesap No: U04300 - 221494 Ufak ihmaller büyük sorunlar yaratır. TÜ5758600 Fto 58442 13 TRAKYA ÜNtVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Universittmiz birimlerine 2547 sayılı kanuna tabi öjretim elemanı alınacaktır. Adaylar 657 sayılı kanunun 48. maddesindeki genel ve özel şartlan ta$ıyacaklardır. Müracaatlar 22.11.1991 tarihine kadar RektörlUğe şahsen yapılacaktıt. Müıacaat eden adaylar dikkçelerine, özgeçmiş, lisans diploması, 6 adet fotoğraf, erkek adaylar askcrlik belgesiyle birlikte aşağıda belirtilerr evraklan teslim edeceklerdir. Profesörler, dilekçelerine, 6 adet özgeçmiş, yayın listesi, 6 takım bilimsel yayın, 6 adet fotograflannı ekleyeceklerdir. öğretim Üyeliğine Atanma ve Yükseltilme Yönetmelifci'nin değişik 17. maddesindeki evrakları ekleyeceklerdir. Doçentler; doçentlik belgesi, tüm eserlerinden 4'er takımı, yarduncı doçentler 4'er takım eserlerini, doktora veya uzmanlık belgesi, ögretim görevlileri, uzmanlar, okutmanlar ve araştırma görevlileri; varsa 1 takım eser, yardımcı doçent ve araştırma görevlisi kadrolarına başvuranlar dilekçelerine sınava girecekleri yabancı dili de belirteceklenlir. İlgili kadrolara başvuranlann belirtilen alanda eğitimi olacaktır. Profesörler ve doçentler daimi statüde çalıjtınlacaktır. Sıoav günü ve saati adaylara bilahare duyurulacaktır. BtRİMt Rektörlük TIP FAKÜlTESt tç Hastalıkları Lzraaa Bulgaı Fıloloğu (Gttneydoğu Balkan Araştırma Merkezi'nde çahştınlacaktır. Gfiğüs Hastahklan Klinik Bak. ve Enfk. Fizik Ted. ve Reh. Nöroloji Radyodiagnostik Çocuk Sag. ve Hast. Çocuk Cerrahi Genel Cerrahi Patoloji Plastik ve Rek. Cer. Nöroşirûrji Ortopedi ve Trav. Üroloji Göz Kulak-Burun-Boğaz Kadın Hast. ve Doğm. Biokimya Fizyoloji Deomoloji MÜH. MtM. FAKÜLTESİ Makine Teo. ve Din. Enerji Mekanik Kons. ve tmalat Termodinamik Bina Bilgjsi Yapı Bilgısi Restorasyon Mimarlık Tarihi Bilgisayar Mühendisliği ZİBAAT FAKÜLTESt Bahçe Bitkileri Kültür Teknik Tanm Makinalan Gıda Tarla Bitkileri Toprak Hayvan Yetişürme Biomet. ve Genetik EDtRNE MES.Y-OK. EDİRNE EĞT.YöK. Sosyoloji Biyoloji FEN-EDEBtVAT FAK. Genel Biyoloji Zooloji Botanik Hidrobiyoloji Genel Fizik Türk Diü Türk Edebiyatı Cebiı ve Say. Teo. Uygulamalı Matem. Yakmcağ Türkiye Cumhuriyeti Anorganik Kımya Fiziko Kimya Analitik Kimya Biyokimya URKLARELİ MES.Y.OK Süt Teknolojisi TEKİRDAC MES.Y.OK. Tanm Makinalan Permantasyon Tanm Makinalan Prof. 2(Hemotolj.) (Gastroentol) Doç. Yrd-Doç. 1 ÖftrtGör. Prof.Dr. 1 1 Doç. 1 1 1 YnLDoç. 1 1 I 1 ArşjGör. 2 2 (Tıbbi Deontolog) Prof. Prof. 1 Doç. Doç. ÖgrtGör. 2 (g yıl hizmet tercih sebebidir) ' ÖtrtGör. Yrd.Doç. AÇIKLAMALAR: 1 (X) Bu kadrolar 17.1.1992-6^.1992 tarihinde IX boşalacaktır. öğretim üyesi müracaau bulun- IX madıgı takdirde öğretim görevlisi alınacaktır. 1 1 Yrd.Doç. 1 (Kim.MOh.) 1 1 Yrd.Doç. 1 t I Uzmua Arş.Gör 1 1 1 1 2 J 1 1 1 1 1 Uznıo 1 1 (Bilgisayarcı) ANKARA...ANKA MUŞERREF HEKJMOCUJ İkibinli Yıllara Doğru İkibinli yıllara nasıl gideceğiz şimdi? Seçimden sonra olu- şan tablo düz bir yol göstermiyor. Tersine, yol yokuş! Ancak yokuşu aşmak, düzlüğe ulaşmak gerekiyor. Başkentimiz cadı kazanı görüntüsünde. Seçim sonuçları, eleştiriler, tepkiler, suçlu arayanlar, bu arayışla havayı bulandırantar, geleceğl karartanlar. Geride uzun yıllar bırakan bir gazeteci olarak var- dığım bir gerçek var. Siyasal yaşamda özeleştiriden yoksun kişiler de kuruluşlar da gücünü yitiriyor. Müzikseverler bilir, bir orkestra konserinin başarısı yönetici ve değişik çalgıcıla- rın, varsa solistin uyum içinde çalmasından kaynaklanıyor. İyi bir scHist, konsere bir renk katıyor, sanat düzeyini vurgu- luyor, ama orkestrayla bütünleşmezse güzel bir konser din- lemiyor müzikseverler. Güzel konserler güzel bir diyalogla olu- şuyor. Güzel diyaloglar da sevgiyle, coşkuyla, emekle, alın- teriyle. TRT Ankara Oda Orkestrası'nı anımsar mısınız? Kı- sa sürede hızlı bir tırmanışı var. Nedeni, tüm çalgıcılar, so- list ve yönetici arasındaki güzel diyalog. Sevgiyle, saygıyla, coşkuyla, güzel bir ürün yaratmanın sevlnciyle çaldılar her zaman. Güzel bir birliktelik sergilediler. Siyasal orkestralar- da, özellikle sosyal demokratlarda bu birlikteliği görmek bir özlern hâlâ! Kimi kişiler solistlik tutkusuna saplanmışlar, no- taları da unutabiliyorlar. Hizipçiliği seçim alanlarında, kürsü- lerde de sürdürenlere ne dersiniz? Partilerine güç vermek yerine kişisel güçlerini artırmak eğilimindeler. Bu eğilimle- riyle demokrasiye katkıda bulundukları söylenebilir mi? Da- hası var, orkestrada yer almıyorlar, sonra konser neden ba- şarısız diye suçlu arıyorlar. Yenilgi ortamında güçlenmek. yo- lunu acmaya cabalıyortar. Solistlik tutkusunun tehlikeli bir eği- lim olduğunu bir gün anlarlar elbet. Yıllarca önce İsmail Rüştü Aksal'dan dinlediğim bir olayi anımsıyorum. Aksal, CHP Genel Sekreteri. Dürüst kişiliğiy- le tanınan saygın bir politikacı. Rahmetli İnönü ile çok rahat konuşuyor, yanlışları, doğruları rahat soylüyor. CHP'nin bir yanlışı ya da yenilgisi gündeme gelince Aksal, Paşa'nın kar- ştsına dikiliyor. Olayın nedenlerini anlatıyor. Paşa onu dikkatte dinlıyor ve acele soruyor: — Pekiy, şimdi ne yapmak gerekiyor, onu da söyle! Çünkü yanlışlığı tartışmadan önce yeni bir politika, bir se- çenek üretmenin önceliği var. Kimi kişiler tersine, tartışma- yı, hesaplaşmaya öncelik eğiliminde bugün. Seçim donemin- de yalnız kişisel başarıları için çalışıyorlar, partinin başarısı için hiçbir çaba. katkı olmuyor. sandıklar açılınca ortaya çı- kıyor, hesap soruyorlar! SHP'de böyle bir durum var, kişilik- lerini aşamayanlar öncelikleri duşünemiyorlar galiba. Oysa ülke sorunlannın önceliği ağır basıyor. O sorunlara sağlıklı çözümler bulmadan geleceğe gûven duyulamaz. Tüm siya- sal kuruluşların bu gerçeğin ışığında bir uzlaşmaya varması gerekiyor her şeyden önce. Türkiye'de doğanlar, doğdukla- nna pişman olmayacaklarsa, çağdaş uygarlık düzeyine yö- neleceklerse, hak ve özgüriûklerine kavuşacakiarsa. akılcı bir uzlaşmada birleşmek gerekiyor. Çağdışı eğilimlere ödün vermemek gerekiyor. Cumhurıyetimizın temel ilkesi laiklik çiz- gisinden şaşmamak gerekiyor. Dünyadaki ve bölgedeki ge- lişmelere doğru yorumlar yapmak gerekiyor. Çağdaş bir top- lum olmanın, demokratik hak ve özgürlüklere kavuşmanın, ülkede ve dünyada barışın, iç politikanın ve dış pılitikanın te- melini bu ilke oluşturuyor. Sayın Demirel seçim kampanyası boyunca neler söyledi, neler vaat etti, ama beni en çok TV'de Erbakan'a söyledikleri etkıledi. inananlara karşı inanmayan- lara da saygıyı vurguluyor o sözler. İnanmayanların bölücü sayılmayacağını savunuyor Sayın Demirel. Şu bölücü deyi- mini de özenle kullanmak gerekiyor galiba. Seçim öncesi SHP'nin HEP ile birleşmesini eleştirenlere de sormak gere- kir. Demokratik hak ve özgürlükler için yan yana savaş daha tutariı değil mi? Ülke ve bölge sorunlarına daha sağlıklı çö- zümler bulunamaz mı o zaman? HEP'in SHP'den ayrılacağı söyleniyor şimdi. DYP'nin kuracağı hükümetin de buna gö- re biçimlenebileceği öne sürülüyor. Ben sanmıyorum, ayrı- lanlar da olabilir ama partisel sorunlann değil, ülkesel so- runlann önceliği var bugün. Bu önceliği göremeyenler mi- yopluğun faturasını ödemekten kaçınamazlar. İki binli yılla- ra doğru ülkeyi yönetmek görevini üstlenenler de gerçekçi politikalar oluşturamazlarsa düşkırıklığı üretirter ancak. Ger- çekçi politikayı da doğru bir koalisyon oluşturur kuşkusuz. Geniş bir koalisyon. Açık olalım, kesın karar gerekiyor. Çağ- dışı mı olacağız, çağın gerisinde mi kalacağız? Devlet çarkı- nın pasını, örümceğini temizlemek, yeniden yapılanmak is- tiyor muyuz, istemiyor muyuz? Başta anayasa, Seçim Yasa- sı, antidemokratik yasalann değişmesini istiyor muyuz, iste- miyor muyuz? Bu sorunlann yanıtt sosyal demokratlann da katılacağı bir koalisyonla verilir ancak. Seçim sonrası ortaya çıkan tablonun gereği de bu. O tablonun SHP bölümünü oluşturanlar parti içi tartışmalarla görevden geri kalmamalı. • • • önce bir vatandaş, sonra bir gazeteci olarak seçim sonuç- ları çok düşündürdü beni. Sosyal demokrat oylarda büyük düşüş var! Vaktiyle yüzde 42lere ulaşan oylar bugün yüzde 20'lerde. Bu çok düşündürücü ve uyarıcı bir tablo. Bu düş- menin nedenteri enine boyuna tartışılmalı bence. Gerileme- nin faturası SHP liderine çıkarılabilir mi yalnız? Ya da yerel yönetimlere? Oylarda bir şaşırtmaca yok mu? Sağ oylar so- la, soi oylar sağa kaymadı mı kimi illerde? Nedeni sosyal de- mokratlann çağın gerisinde kalması mı acaba? Çağdaş görüşlerini, programlarını iyi anlatamadılar mı yan- daşlarına. Öte yandan deger yargılarının değişmesi de bir etken değil mi bu gerilemede? Ya da uzun süredir uygula- nan eğitim sistemi, konuşanlar, tartışanlar, düşünenler yeri- ne bir suskunlar kalabalığı üretmedi mi? Yıllar ve iktidarlar boyunca verilen ödünlerin boyvetmesi değil mi bu sonuçlar? Dinci politikanın attığı tohumlar giderek boyutlanmadı mt? Öylese biraz da mesleğimize dönük eleştiri gerekmez mi? Gerçekleri ışığa çıkarmak, kamuoyu olusturmak yolunda go- revimizi yapabildik mi acaba? Okurlarımızı, halkımızı aydın- latmak yolunda iyi bir ışık olabilir mi? Son yıllarda teknolojik olanaklar gelişti, çok renklendik, ama güçlendik mi acaba? Dikey güçlenmeler hiçbir meslek için sağlıklı değil benca Sözün kısası yüreğimde bir iğne sızısı duyarak rcna erdiri- yorum bu yazıyı. Çuvaldızı başkalanna batınrke,,. herkesin bu sızryı duyması gerekiyor galiba. Özüyle hesaplaşması. O hesaplaşmadan sonra önümüzdekı sınavları daha iyi başa- rabiliriz. Gündemde çok sınav var. Sahibinden SATILIK OLİVETTİ M.211 Tel: 516 51 61 (17.00-19.00 arası) İLAN CİHANBEYLİ SULH CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1990/8 Karar No: 1991/145 Hâkim: Abidin AKAN 27703 Kâtip: Mustafa GÜNDÜZ 1038 Davaa: K.H. Sanık: MEHMET ÜÇLEROĞLU - Rifat ve Düfuruz'dan olma 1955 doğumlu Cihanbeyli ilçesi Yeniyayla Mahallesi nüfusuna kayıtlı olup halen aynı yerde oturur. Evli 2 çocuklu, okur - yazaı, sabıkasız T.C. islam, Uçleroğlu Tuz Fabrikası'nı işletir. Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet. Suç tarihi: 23.11.1989 Karar tarihi: 19.6.1991 Tuzun markası: Uçleroğlu Tuz Yvıkanda açık kimliği yazılı sanık hakkında Cumhuriyet Savcüığı tarafından açılan kamu davasının yapılan açık duruşması sonucun- da sübuta erdiği kabul edilen "Sağlığa az veya çok zarar verecek de- recede bozıılmuş yemeklik sofra tuzu imal edip satmak" eylemi ne- deniyle TCKÎnun 3506 sayılı yasa ile değişik 3%. maddesi, 647 sayıh yasanın 4/1 maddesi ve TCKInun 72. maddesi uyannca sonuç olarak 470.000r TL. ağır para cezası ile cezalandırümasına; TCKtnun 402/1 maddesi uyannca cürme vasıu kıldığı meslek ve sanaurun 3 ay süve ile tatiline ve takdiren 7 gün süre ile işyerinin kapanlmasına karar v«- rilmiş olup karar kesinleşmiştir. TCK'.nun 402/2 maddesi uyannca ilan olunur. Basın: 39316
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle