28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 1991 SINEMA KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 'İç Fırtmalar' Sinepop'ta • Költttr Servisi — Fransız FUmleri Haftası Beyoğlu Sinepop Sineması'nda devam ediyor. Hafta kapsamında bugün saat 12.00'de Bertrand Van Effenterre'nin yönettiği, Bnıno Cremer, Nelly Borgeaud, Julie Jezexuel ve Clothilde de Bayser'in rol aldıkları "Tumultes-lç Fırtmalar" adlı film gösterilecek. 1974 yıündan bu yana "Erica Minor", "Le Batard" gibi filmler yöneten Effenterre ve oyuncu Bayser, fılmin gösteriminden sonra sinemada izleyicilerle bir söyleşi yapacaklar. Cannes ve Berlin Film Festivali'nde ilgi toplayan "TUmultes"in konusu kısaca şöyle: "Patrick'in ölümüyle biıtün aile okyanus kıyısındaki evde bir araya gelir. Anne, oğlunun ölümüyle deliliğin eşiğine gelmiş, baba ise sessizliğe gömülmüştür. Yıllardır görüşmemiş olan üç kızkardeş, aile toplantısında tepkilerini, iç fırtınalanm farklı farklı yansıtırlar!' TİYATRO Yugoslavya'da altın plaket • Köitttr Servisi — Tuncer Cücenoğlu, Yücel Erten ve Kenan Işık'a Yugoslavya'dan birer berat ve altm plaket verildi. Usküp Halklar Tiyatrosu'nun 40. yü kutlamaları kapsamındaki plaketlerin verilme nedeni "iki ülke arasındaki kultürel gelişmeye katkı" olarak belirlendi. Oyun yazan ve Tiyatro ve TV Yazarları Derneği Genel Sekreteri 1\ıncer Cücenoğlu, verilen altın plaketlerle ilgili olarak şunları söyledi: "Türkiye ve Yugoslayya halklan birbirlerine özel sempatisi olan iki ülke... Biz onlara, onlar da bize sıcak bakıyor. Yugoslavya ile ilişkilerim 1987 yılından bu yana gelişti. Benim "Kadıncıklar" ve "Dosya" adlı ovunlanm Yugoslavya'da sahnelendi. İki değerlı yönetmenimiz Erten ve Işık da büyük başarı gösterdi." SERGİ Ergezen'in resim sergisi • Kültür Servisi — Ressam Zehra Ergezen'in sergisi dfln akşam Refo Sanat Galerisi'nde (1. Levent, Ebulula Cad. No: 9) açıldı. Sanatçının suluboya, yağlıboya ve desenlerinin yer aldığı sergi 31 ocak tarihine dek her gün 10.00-18.30 arası görülebilecek. Sanatçı, yağlıboya ve sulu boya resimlerinde daha çok doğadan görüntıilere yer veriyor. MUZİK Sevgi yılı konseri 15 ocakta • ANKARA (AA) — Yunus Emre sevgi yılı 15 ocakta Ayasofya'da düzenlenen konserle başlayacak. Kültür Bakanhğı Müsteşar Yardımcısı Ertan Altaban'dan alınan bilgiye göre, Yunus Emre sevgi yılının açılışı için özellikle 15 ocak tarihi seçildi. Amaçlannın Yunus'un sevgi ve hoşgörü dünyasından dünya banşı için en kritik gün olan 15 ocakta bir sevgi mesajı vermek olduğunu söyleyen Altaban, Ayasofya'da dûzenlenecek konserin çeşitli ülke televizyonlarından da yayımlanacağını belirtti. Yunus Emre sevgi yılı için simge olarak "Sarıgül" Uahisinin seçildiğini söyleyen Altaban Yunus'un, "Sordum San Çiçeğe" adlı ünlü ezgisinde ciçekle simgelenen insan sevgisinin öne çıkanlmasının amaçlandığını kaydetti. Yunus'un deyişlerini daha önce de çeşitli ülkelerde seslendiren Esin Afşar ve Ayla Algan, yıl boyunca çeşitli Avrupa ülkelerinde konserler verecek. Yaz aylarında da Algan ve Afşar'ın katılımı ile Adıyaman Nemrut Dağı'nda Yunus'un eserlerinden oluşan büyük bir konser dûzenlenecek. 5 milyar lira aynlan tanıtım çalışmalan sırasında, konserler dışında "Yunus yılında Türkiye'ye gelin" çağnsını taşıyan ve yabancı televızyonlardan yayımlanacak klipler yer alıyor. Prof. Hikmet Şimşek tarafından Papa Jean Paul'ün huzurunda dûzenlenecek Vatikan konseri ile başlayacak Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu seslendirmeleri de Türk sanatçı ve solistleri ile yaklaşık 10 Avrupa Ulkesinde, yabancı topluluklarla da dünyanın çeşitli ülkelerinde gerçekleştirilecek. YARIŞMA AFSAD'da ayın fotoğrafları • ANKARA (ANKA) — Ankara Fotoğraf Sanatçılan Derneği'nin (AFSAD) "Ayın Fotoğrafı" yarışmasında fotoğrafları sergilenmeye değer görülen sanatçılar belli oldu. Seçiciliğini Tahir Ün'ün yaptığı yarışmada, siyah- beyaz baskı dalında birinciliği Gökhan Demirer, ikinciliği Gül Ezen, üçüncülüğu de Nalide Akcengiz kazandı. Yanşmada, siyah-beyaz başarılı teknik deneme dalında Gül Ezen, Gökhan Demirer, Resul Baştuğ, Nalide Akcengiz, Murat Yılmazer, Nusriye Ünal ve Şükrü Koç'un birer yapıtı sergilenmeye değer bulunurken renkli baskı dalında da birinciliği Gökhan Demirer, ikinciliği Aynur Köymen, üçüncülüğu de Bülent Kaynar aldı. Yarışmada, renkli başarıh teknik deneme dalında Ahmet Bozgun'un, başarıh kompozisyon dalında da Mehmet Arslan Güven'in fotoğrafları sergilenmeye değer bulündu. AFSAD'ın yarışmasında aynca, Gürsel Gökçe, Gökhan İDemirer, Avni Karadoğan ve Nalide Akcengiz'in birer fotoğrafı da renkli baskı dalında sergilenmeye değer bulundu. 'Verimlilik' konulu yarısma • Kültör Servisi — İTÜ Işletme Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü, 17-19 haziran tarihleri arasında gerçeldeştirecekleri "YA/EM'91" ulusal kongresi kapsamında "Verimlilik" konulu bir karikatür ve fotoğraf sergisi düzenledi. Günlük yaşamın her kesitinde evde, işte, hastanede, bir futbol karşılaşmasında ya da bir Millet Meclisi otunımunda rastlanabilecek verimlilik konusundaki ilişki, çelişki ve çarpıkhklan ele alan karikatür ve fotoğrafların en geç 15 Mayıs 1991 gününe kadar gönderilmesi gerekiyor. Yanşmayla ilgili aynntılı bilgi almak isteyenler Doc. Dr. Haluk Erkut, İTÜ tşletme Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölûmü 80680 Maçka-lstanbul adresine başvurabilirler. EDEBİYAT Türk öyküleri Hintçede • Kültür Servisi — Hindistan Edebiyat Akademisi, on bir Türk yazarının birer öyküsünü içeren bir Türk öyküleri Seçkisi yayımladı. Yeni Delhi'de 1100 adet basılan kitabın önümüzdeki günlerde ikinci basımı da yapılacak. Kısa bir süre önce Istanbul'da yapılan Asya- Afrika Yazarlar Birliği toplantısı sırasında Hintli şair S. Balu Rao'nun Hindistan Edebiyat Akademisi adına Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Oktay Akbal'a törenle verdiği kitapta Memduh Şevket Esendal, ömer Seyfettin, Reşat Nuri Guntekin, Halide Edip Adıvar, Sait Faik Abasıyanık, Kemal Tahir, Samet Ağaoğlu, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Ümran Nazif Yiğiter ve Haldun Taner'in birer öyküsü yer alıyor. Kitabı Hintçeye Mast &am Kapoor çevirdi. Canan Gerede, 'Robert'sMovie'nin çekimlerine tstanbul'da başladı Cinsellîkle ölüm bıçak sırtı"Robert's Movie" bir savaş fotoğrafçısının, savaşın üzerinde bıraktığı etkiler yüzünden girdiği çıkmazı anlatıyor. Euroimages'dan 750 milyon îiralık bir destek alan film, Kültür Bakanlığf ndan yardım alamadı. FATMA ORAN Senaryosunu Canan Gerede^ nin yazdığı ve yönettiği Robert's Movie'nin çekimlerine Istanbul1 da başlandı. Filmin delege ya- pımcısı Onat Kntlar ile Istanbul Film Ajansı-Osman Kavala, bu film için birlikte çalışıyorlar. Fransa'mn laboratuvar ve montaj işlemlerini, Almanya'nın da negatif ve kamerayı ustlendi- ği film, Türkiye prodüksiyonu. Filmin tamamı Türkiye'de; İs- tanbul ve Urfa'ya doğru bir "yoF'da, 44 işgününde gerçek- leştirilecek. Kameramanlığını, daha önce Türkiye'de, Yer Demir Gök Ba- kır ve Sis adlı filmleri de görün- tüleyen Jurgen Jurges'in yaptı- ğı Robert's Movie'nin sanat yö- netmeni Arhan Kayalar. Filmin müziklerini Fuat Güner hazırlı- yor. Türkler arasındaki konuş- malar dışında, Ingilizce ve sesli olarak çekilecek filmin yönet- men yardımcısı, Bennu Gerede. Başlıca rollerde Fransız oyuncu Patrick Bauchau, Amerikalı oyuncu John Kelly, AsJı Altan ve Sinan Çetin oynuyorlar. Canan Gerede'nin eğitimi ti- yatro ve yönetmenlik üstüne: Güney Amerika ve New York- ta eğitim yaptı. Atıf YUmaz'ın 1979'da televizyon için çektiği Seyahatname dizisinde rol aldı. 1978-82 yıllan arasında Yılmaz Güney'le birlikte çalışan Canan SAVAŞ FOTOGRAFÇISI — Canan Gerede'nin yönettiği "Robert's Movie" adlı filmde savaş fo- toğrafçısını Fransız oyuncu Patrick Bauchau canlandınyor. Bauchau daha önce Rohmer ve VVen- ders'in filmlerinde de oynamıştı. (Fotoğraf: İbrahim Gunel) Gerede için asıl 'mektep' Yılmaz Güney oldu. Güney Film'in dış ilişkilerini yürüten Gerede, da- ha sonra yardımcı yapımcı ve sanat danışmanı olarak bir Al- man yönetmenleçalıştı. 1985'te ilk kez yönetmenliğe yönelerek, bir Fransız prodüktörle, Erkan Yücel'in başrolunu oynadığı Kanlı Dugun'ü çekmeye başla- dı. Erkan YUcel'in trafik kaza- sında ölmesi, Gerede'de bir şok etkisi yarattı. İki yıl hiçbir şey yapamayan Canan Gerede, ken- dini tazelemek için Amerika'da iki belgesel çekti; bunlardan biri on iki dakikalık bir fılmdi ve ABD televizyonunda gösterildi: Kimsesizlerin, sokakta yaşayıp sokakta ölenlerin gömülmeleri üstüne bir belgeseldi bu. Son çektiği belgesel ise, çok sevdiği değerli dostu Abidin Dino'yla ilgiliydi. Coşkun Aral'ın proje- sinden yola çıkarak hazırladığı belgeseli, If'ten biraz para ala- rak, Paris'te gerçekleştirdi. (TRT, bu belgeseli her ne kadar çok beğendiyse de göstermesi bir türlü kısmet' olmadı). Neyi mi anlatıyor Robert's Movie? Bir savaş fotoğrafçısı- nın, savaşın üzerinde bıraktığı etkilerden ötürü girdiği çıkma- zı anlatıyor. Film, 8-9 günlük bir sürede geçiyor. Savaş fotoğraf- çısı, girdiği çıkmazı rock şarkı- cısı olan bir Türk kızıyla yaşıyor. Savaş fotoğrafçısı, Sipa Press için çalışan, Fransız kökenli Amerika'da doğmuş bir adam. Elli yaşlannda. Bütün anlamlar- da kritik bir dönemde. Bir dö- nüm noktasında... Aslında, bir ölüm araştırma- sı da diyebiliriz bu filme. Canan Gerede, Robert's Movie'yi cin- sellikle ölümün ne kadar bıçak sırtı bir çizgide olduğunu anlat- mak için çekiyor. Bir başka bo- yuttan bakarsak, tabii ki Türki- ye de var bir yere kadar: Türki- ye'nin çok az değinilen ve Canan Gerede'yi çok çeken bir kesiti; kozmopolit bir Istanbul, "marginal" kahramanlar, ya- samla ölüm arasında gidip gelen belirsizlikler var. Ölüm, korkunç bir "boşluk' Gerede'ye göre. Bir özlem. lnsa- nın yaşayabileceğini sandığı olaylann bitmesi. Denetlenemez bir şey, ölum. Canh bir şey... Savaş fotoğrafçısmı Patrick Bauchau oynuyor. Sinemaya adımmı Eric Rohmer'in Ma Nu- it cbez Maud (1968) adlı filmi>- le atan Bauchau, Türkiye'de (vi- deolarda gösterilen) VVenders'in State of Thing adlı filmindeki rolüyle tanınıyor. İkinci oyuncu bir Amerikab: John Kelly. "Peı*ormance ar- tist" dedikleri Kelly, opera şar- kıcılarını taklit etmesiyle ünlü. Kendine özgü bir oyun tarzı var. Bu Filmde, Türkiye'de yaşayan ve bir kabarade çalışan bir sa- natçı rolünde, John Kelly... Dolunay, Sis ve Bütün Kapı- lar Kapaltydı filmlerinden tanı- dığımız Asü Altan, rock şarkı- cısını canlandınyor. Bir Günün Hikâyesi, Çirkin- ler de Sever, Çiçek Abbas, 14 Numara, Gökyüzü, Prenses ve "çarpid" reklâm filmlerinin yö- netmeni Sinan Çetin de müzis- yen rolünde. Sinan Çetin, ken- di yönettiği filmlerin bazılann- da da oynamıştı. • Filmin tema muziğini ise, Şi- va Gerede söylüyor. Şiva Gere- de, Şerif Gören'in Abuk Sabuk Bir Film'inde ve Erhan Bener- in romanından televizyona uyar- lanan -önümüzdeki günlerde izleyeceğimiz- Yalnızlar dizisin- de de başrol oynadı. Robert's Movie, Avrupa bün- yesinde kurulan 14 Avrupa ül- kesinin üye olduğu bir ortak ya- pım fonu olan Euroimages'dan 750 milyon Îiralık bir destek al- dığı halde, Kültür Bakanlgı'mı- zın fonu tarafından desteklen- meye değer görulmeyen fılmler- den biri olma özelliğini de taşıyor. Yaklaşık 1 milyar 890 milyon liraya çıkması beklenen Robert's Movie'nin yönetmenine bıraka- lım son sözfi. Bakalım, Kültür Bakanlıgı'mızın bu tavrına ne diyor? "Acayip bir tavır. Nasılsa pa- rası var, bize ne gereği var, di- yorlar. Bir kere bu çok yanlıs bir anlayış. Çünkü ortaklık oranlan ölçüsünde aldığımız para üçe payhtşüıyor, gcne Türkiye için büyük bir > Uk kalıyor ve Türki- ye'de kaynak yok. Fransız Kül- tür Bakanhğı bana destek veri- yor, Tark Kültür Bakanhğı ver- miyor. Olacak iş defil; bu 'acayip' gelmez mi insana, tabii ki gelir." Alman tiyatrosunun ilginçyönetmeni Roberto Ciulli'ninprojesi Almanya'da bir Türk tiyatrosu AHMET EKEN Theater an der Ruhr'un yönetmeni Roberto Ciulli, Türkiye'yi, tiyatronun politik ve sosyal rolünü anlamış ender ülkelerden biri olarak görüyor. Italyan asıllı sanatçı, Türk tiyatrosunun artık dünyaya açılması gerektiği kanısmda. . îf "^ j"." kendisi için çok önemli olduğu- nu söylüyor) onu Almanya'ya sürüklemiş, tiyatrolarda çeşitli işlerde çalışmış ve derken 1972 yılında Köln Tiyatrosu'nun yö- netmeni olmuş. Shakespeare'- den, Jarry'den, Goldoni'den, Gorkl'den, Çehov'dan, Stern- heim'dan, Euripides'ten oyun- lar sahneye koymuş. Ancak za- man içerisinde aradığı artistik kaliteyi gerçekleştirmekte zor- luklarla karşılaşınca, kendi ti- yatrosunu kurmaya karar ver- miş. Hazırladıkları projeyi Mu- elheim Belediyesi kabul etmiş ve 1980 yıhnda Theater An Der "Bizim Tbeater An Der Rukr olarak yapmak istediğimiz, Al- manya'da bir Türk tiyatrosu kurmak. Türkiye'den, Devlet Tiyatrosu'ndan bir yönelmen ve oyuncular gelsinler, Almanya'- da bir oyun hazırlasınlar. Seyir- cinin, eleştirmenlerin karşısına bu oyun ile çıksınlar. Bu faali- yet kurumlaşsın, surekli hale gelsin." Alman tiyatro dünya- sının ilginç yönetmenlerinden Robert Ciulli ile gecenin ilerle- miş bir saatinde kaldığı otelin lobisinde görüşüyoruz. Türki- ye'ye geleli çok olmamış, ancak bir gün sonra yeniden Alman- ya'ya dönecek. Yaptığı göriiş- melerden memnun. "Zannedi- yorum" diyor, "Üç yıldır üze- rinde çalışdğım bu proje gerçek- leşecek. Buna benzer bir proje- yi Yugoslay sanatçılaria gerçek- leştirdik. Üsküp'ten gelen bir grup oyuncu ile Almanya'da bir Çingene üyatrosu kurduk, önü- müzdeki günlerde ilk oyunlan- nı oynamaya başjayacaklar." Roberto Ciulli, Milario'da doğmuş, felsefe öğrenimi yap- tıktan sonra "H Globe" tiyat- rosunu kurmuş. Ancak sağlığı bozulunca kenar mahallelerde temsiller veren bu gruptan ay- nlmış ve bir süre Avrupa'nın çe- şitli ülkelerinde "dolaşmış." Sonra "rastlantılar" (bunun Ruhr'u kurmuş. Türkiye ile ilişkisi bir "rast- lantı" ile başlamış: "Elektra'yı sahneliyorduk" diyor. "Degişik bir müzik anyordum, bir rast- landı oldu ve sizin tulum adını >erdiğiniz enstnımanı gördum ve kullanmaya karar verdim. Boytece Türk sanatçılaria tanış- mış oldum. Sonra bir diğer olay dikkatimi çekti. Her alanda yo- gun ilişki halinde olan Alman- ya ile Türkiye arasında tiyatro alanında neredeyse ilişki yok gi- biydi. Bir şeyler yapmalı diye düşündüm ve Devlet Tiyatrosu yetkiüleri ile Uişkiye geçtim. Gö- riişmeler olumlu sonuçiandı. Üç yıldan bu yana biz Türkiye'ye geliyoruz, onlar da Almanya'- ya. Bu olumlu bir gelişme, an- cak yeterli değil. tlişkilerimizi nasıl daha da geliştirebiliriz di- ye düşündük." Yönetmenin sözünü kesip Türk tiyatrosu hakkında neler düşündüğunü soruyomz, çok önemli bir noktaya değinmek is- tediğini söylüyor: 'Türkiye, ti- yatronun politik ve sosyal rolü- nü anlamış nadir ülkelerden bi- ri. Türk tiyatrosunun elbette sorunlan, eksikleri var. Örnegin asın merkezcilik, kanımca bun- dan kaçınmak lazım. Merked- yetçilik gelişmeyi, yenUeşmeyi engelkyen bir şey. Bir diğer ko- nu, Türk tiyatrosu artık dunya- ya açıltnalı, farklı seyirciler, eleştirmenler önüne çıkmalı, başka ü'yatrolaria işbiriigini ge- liştirmeli." Roberto Ciulli'den bu işbirli- ğinin nasıl geliştirilebileceği ve projelerinin ne olduğu konusun- da bilgi vermesini istiyoruz. Sö- ze "Başta da dediğim gibi Al- manya'da bir Türk tiyatrosu oluşturmayı amaçlıyoruz" diye başlıyor. "Umanm karşılıkh ça- baiarla bu proje gerçekleşecek. UNESCO, Avrupa Konseyi gi- bi uluslararası kuruluşlar bu projeye olumlu yaklaşıyorlar. Neden böyle bir caba içerisinde oldugumuzu sorarsanız günü- müzde sık sık sozu edilen konu Avrupa Biriiği. Böyle bir biriik oiacaksa bu külturde de olacak- tır. Biz bunu bir kültürun diğer- lerine kendini kabul ettirmesi olarak görmuyoruz. Tam lersi- ne farklı kültürierin gelişerek birbirleriyle olan ilişkilerini yo- ğunlaştırarak olacağı kanısmda- yız. Türkiye bu oluşum içerisin- de yerini almalı." MEZARSIZ ÖLÜLER — Thea ı-r Ruar toplujuğu, Ro- berto Ciulli'nin yönettiği Jean-Paul sartre'ın "Mezarsız Ölüler"ini gecen yıl Ankara'da da sabnelemişti. Engin Cezzar beşyılsonra 'Budala' ile tiyatroya döndü Tîyatrocunun gönlündeki 'Budala' Istanbul Devlet Tiyatrosu'nda Engin Cezzar'ın yönettiği "Budala", Simon Gray'in uyarlamasıyla oynamyor. Cezzar, yapıtı çağdaş, yalın bir yaklaşımla ele aldığını belirtiyor. DİKMEN GÜRÜN UÇARER Engin Cezzar, beş yıllık bir aradan sonra, Devlet Tiyatro- su'nda sahnelediği Dostoyeyski- nin dev eseri "Budala" ile tiyat- roya döndü. Aslında bu yıllar- da tiyatrodan pek de uzak kal- mış sayıhnazdı, çünkü kendi de- yimiyle, televizyonla tiyatro da- lında yaptığı işbirliği nedeniyle sadece "kabuk değiştirmişti". Cezzar'la söze Dostoyevski ve seyirci iletişiminden başhyoruz. "Eski yıllann seyircisi olsaydı daha başka olurdu" diyor Cez- zar. "Müthiş bir seyirciydi o yıl- lann seyircisi. Şimdi de kuşku- suz Dostoyevski meraklısı bir se- yirci var. Bu izleyici kesin gele- cektir oyuna. Sıradan seyirci de çok heyecanlanabilir, Dosto- yevski'yi çok sevebilir ve bu da bir Dostoyevski merakına yol açabilir:' — "Budala", Dostoyevski'nin belld en büyük, ama en durağan yapıtı degil mi? Doiayısıyla da tiyatroya en zor uygulanabuecek romanı... — Ben bir Dostoyevski hay- ranı olarak Devlet Tiyatrolan'n- dan gelen öneriyi hiç düşünme- den kabul ettim. "Budala" ne- dense her tiyatrocunun gönlün- de yatar. Otuz yılhjc tiyatrocu- yum ve hep bir Mişkin, bir Ro- gojin oynamak istemişimdir. Müthiş karakterler bunlar. Sha- kespeare'in büyük rolleri kadar büyük roller Nastasya'lar, Miş- kin'ler, Rogojin'ler. Ama hiçbir zaman tiyatro olarak yapılan y o rumlar ve adaptasyonlarda yer- lerini bulamamış maalesef bu kişiler. Daha önce okuduğum adaptasyonlarda bu eksikliği gördum. Şimdi yaptığımız çalış- ma bir Ingiliz yazarın: Simon Gray. 1970'te Londra'da oynan- mış ve Derek Jakobi, Mişkin'i AKM BÜYÜK SALON'DA — Musa Uzunlar ve Ayda Yüngül'ün de oynadıklan "Budala", bugün Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salonu'nda izlenebilir. Oyun 12 ve 13 aralık günleri de sahnelenecek. (Fotoğraf: Yaşar Saraçoğlu) oynamış. Sahneye koyan da sı neredeyseimkânsız. Anthony Quayle. Sadece "Budala" için söylemiyoru'm, büyük romanların gerek sine- maya, gerek tiyatroya aktanlma- Biraz da yorumunuz üstü- ne konuşabilir miyiz? — Hayır, çünkü hayatımda hiçbir yonımumu anlatabilece- ğimi sanmıyonım. Yonımum işimde akseder. önyargıh bir yö- netmen değılim. Çahşırken bul- duğum birtakım değerlerden, oyuncunun getirdiği birtakım değerlerden, çevre düzeninin, müziğin, kostümün katkıların- dan ortaya çıkar yorum. Tiyat- ronun kolektif çalışması sırasın- da bir yorum oluşur. Tkbii ki ka- ba bir çerçeve çizmek zorunda- sınız, ama asla katı yaklaşımh değilim. O çerçevenin içinde her türlü yonıma açığım. — Peki, klasik bir yaklaşun mı, yoksa cağdaş çizgüer mi içe- riyor yorumunuz? — Çok çağdaş, çok yalın bir yaklaşım. Bütün öğeleriyle ya- lın. Olabildiğince dinamik. Oyuncuya çok olanak tanıyan bir yapıt. Oyuncular ne denli başarılı olursa oyun da o denli başanlı olacak. Oyuncuya fırsat veren bir kanava üzerinde çahş- tık. Oyuncu pek çok boşluğu doldurmak zorunda. Kendi ye- teneği ve kendi gücüyle her şeyi büyütmek, acmak zorunda. Ko- lay bir oyunculuk değil, ama çok deneyimli bir kadroyla ça- lıştım. Brando'nun oğlu suçlu bulundu • LOS ANGELES (AA) — Ünlü aktör Marlon Brando'nun oğlu Christian Brando, kasten adam öldurmekten suçlu bulundu. Santa Monica Yüksek Mahkemesi Hâkimi Robert Thomas, yaptığı açıklamada, Christian Brando hakkındaki hukmün 26 şubat tarihinde verileceğini söyledi. Marlon Brando'nun mahkemeyi izlemeye gelmemesiyle ilgili olarak Christian'ın avukatı Robert Shapiro, "Marlon Brando'ya gelmemesini ben söyledim" dedi. Shapiro, Christian'ın, suçlamayı kabul ettiğini kaydetti. Christian Brando, kızkardeşi Cheyenne'in erkek arkadaşı Drollet ile 16 mayıs gunü Brandoların evinde, kızkarflesine kötü davrandığı gerekçesiyle tartıştıktan sonra Drollet'i öldürmüştü. 'EskiEser Kaçakçıhgı? • Kültür Servisi— "Eski Eser Kaçakçılığının Önlenmesinde Müzayedeler, Koleksiyonculuk ve Yasalar" konulu sempozyum 10 ocak günü saat 10.00'da Yıldız Üniversitesi Oditoryumu'nda başlayacak. UGUN • Güney'edairtstanbul Sahnesi saat 19.00'da Pendik Atatürk Külturevi'nde Yılmaz Güne>r 'in yaşam öyküsünü konu alan 'Şarkımız Güney'e Dair' adlı oyunu sahneleyecek. • Biret'ten Chopin' İdil Biret, saat 16.00'da Cemal Reşit Rey KonseT Salonu'nda 'Chopin' başhkh bir piyano resitali verecek. bu hafta bilsak 7 OCAK PAZARTESI : 19.00 întihar, Sanat ve Felsefe : Süleyman VEÜOĞLU, Oruç ARUOBA, Giiven TURAN 8 OCAK SALI: 19.00 VaclavHavel'in Yapıünda Aydın Tcmaa : Oben GÜNEY, Sevgi SANU Zchra IPŞjROGLU 19.00 Sanat Escnsin Anlamı Yorumu ve Dcğerlendirmesi: "Tutku Suçlan " Eroi COŞKÜNER 9 OCAK ÇARŞAMBA : 19.00 îstanbul Kem ve Yaşam: "Isanbul AraDöncm Mimarisi": KorhanGÜMÜŞ 19.00 Anü Psikiyatriden MetaPsikiyatriye: Saffct Muraı TURA 10 OCAK PERŞEMBE : 19.00 Çakralar:"tasan Bilincinin Merkczlcri" NUGÜN 19.00BilimDizisi7: "BeslcnmcveKanser'" Tuncay ALTUĞ 11 OCAK CUMA : 19.00 Darbcler ve Türkiye 5: "12EyliilDarbccileriNedcn Yargılanmalıdır?" Buman APAYDIN 19.00 Video-Sanaı: Sabri KALİÇ 19J0 BilsakTiyatro Atölyesi: •'lşteBaşlşteGövdeîşıe Kanatlar" Yazan: Sevim BURAK 12 OCAK CUMARTESI : 14.30 GiinlcrinGölürdüğu: 18.00BilsakKonserlcri5: " Özgün Kertt Müzıkçilcri" Düzcnlcycn: NcjatYavaşoğullan Görsel Sanat Atölyeleri Mchrnci GÜLERYÜZ yönctimindc(Pcr. - Cum.) Ta'iChiChu'anHareketli Meditasjon îlhan GÜNGÖREN (HcrSa. 14.00-20.00) Yoga Zerrin AKGUN (P.iesi-Pcr. 18.30-19.30) Cafe-Foyer-Bar(Giriş) Rock Cafe-Bar(İKaı) bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle