Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhurıyet Matbaactlık ve Ga2etectlık Tark Anonım Şırketı adına
Nadir N«« £ Genel Yayın Mudüru H K M Cemıi, MOessesc Maduru
Emine U*»khgil. Yazı Işlen Mtldurfl Okay Cdacnlm, 9 Haber Merkezı
Muduru \ilçın B»ytf, Sa>fa DOzetıı Yöneimcnı AN Acar 0 Temsılcıler.
ANKARA Akmct T«n, İZM1R Hikmct Çctiakljm, AOANA. Çtrtn yi*t.o|lu
U Pohlık» Cftal tatlsapc. Dıs Hıterfcı f>|» IUG, Ekononıı Oacta TM». H Smdık» Şttou IMnd. Kılkllı Q U UaHS,
Isunbul HaKrtîr I m l U(ik. EJııım tan. Şarbl. Vun Hıbtıteı Ntcfet Dofu. Spoı Danımant AMMkı«r Y
Duı Yuılu I n a Çılqkaa. Aıisıırma ŞaUa kipn. Duıclute AMaba Vmna 9 Koortın«ı« U v ı loralun
Jsfcr Erel Eıttf 0 Mulnsd* Wıal Kae> £ BUlçt PUnUm» Snfi O—lrtrırııtti 0 «cklam. VK Tocn ( E t
Halyı \kyol 9 tditc H«o» Cınr 0 Isltımr Öa*ı ÇHBı 0 fclgı Itlem Nıü laal 0 Peronet Sor
>iw» Kurvb BijUn NXkN>0 Snse/ı « ftra/ı Cumtıunte Maıbuabt vs GajMccılık T A.Ş. Turk OcO> Cad. 39/41 OJılotlu
OU» AktatV*«fc^.. H«— W « ta K W IsunbaL Ta. 512 05 0! (20taı),Tek» 21246, F»v. (1) 5» « T2 0
Cıad. H i l u ÇtHakjgı». Ofcay ««rator Aatm Zm GCfcOp Bh lnkıbp S. No: 19/4. W 133 II 41-47. Tckc 42344, Fu: (4) llî
( « * , U|w Maan, ktaa 05 63 0 ha*: H Zıya W» H52 S. 2/3, W. 13 12 30, Tdo. 32359, Ffcc (51) 19 53 «0
. A» Sra™, U M T» 0 U m laanl Cad 119 S. No 1 Ku 1, T* 19 n 52 (4 bat). Tde* 62155, FM: <71> I» 25 71,
TAKVİM. 6 OCAK 1991 İmsak: 5.50 Guneş: 7.21 Öğle: 12.14 tkindi: 14.36 Akşam: 16.57 Yatsı: 18.23
Zeybek: Halk
danslan da
bir tur baleYapılmak istenen şeyin doğru olduğunu
söyleyen Kültür Bakanı Zeybek, "Ama
başlangıçta bir hata yapılmış. Ortada oyun,
eser yokken çalışma başlamış. Tepki bundan
doğdu. Ben Türk motiflerinin balede yer
almasını istemeyen birisinin çıkacağını
sanmıyorum" dedi.
MUSTAFA BALBAY ~
ANKARA — Kultür Baka-
nı Namık Kemal Zeybek, folk-
lorik baleden vazgeçemedikle-
rini söyledi. Ortada bir eser
yokken çahşmaya başlamasının
tepkiye yol açtığını söyleyen
Zeybek, "Halk danslan da bir
tür baledir" dedi.
Ankara Devlet Opera ve Ba-
lesi'nde "davullu" çahşmanm
tepki görmesi üzerine durduru-
lan "folklorik bale" tanışmala-
rı sürüyor. Kültür Bakanhğı bu
konudaki araştınnasına devam
ediyor. Kamuoyunda böyle bir
tartışma yaşanmasından hoş-
nut olduğunu söyleyen Zeybek
konuya ilişkin sorulanmızı şöy-
le yanıtladı:
— Balede sizin bilginiz dışın-
da herhangi bir 'yeniliğin' giın-
deme getirilmesi sanırız miım-
kiin değil. Böyle bir çalışmayı
Foklara
Sılıısal
eylem9
planı
ÖZCAN ÖZGÜR ~~
MUĞLA — Ortadoğu Tek-
nik Üniversitesi Sualtı Toplu-
luğu tarafından "Akdeniz foku"
nun (monachus monachus) ve
kıyı ekosistemlerimizin korun-
ması amacıyla "ulusal eylem
planı" taslağı hazırlandı.
ODTÜ Sualtı Topluluğu ile
Akdeniz Foku Araştırma Gru-
bu tarafından hazırlanan "ulu-
sal eylem planı" taslağında,
"Akdeniz foklannın neslinin
giderek tükenmekte oldugu
anımsatılarak konınması ama-
cıyla çevre ile ilgili resmi orgut-
lerin tek bir çatı altında loplaıı-
ması için gerekli islek ve çaba-
nın gösterilmesi" istendi. Pla-
nın sonuç bölumünde "Bu iş-
biriiğini gerçekleştiremediğimiz
takdirde, denizin asıl evladı
Akdeniz keşiş foku ja da Ege
insanının binlerce vıldır çağır-
dığı isimle 'foça' çok kısa bir
söre sonra yurdumuzdan ebe-
diyen yok olacaktır. Sahilleri-
mizdeki tabii hayatı da peşin-
den süriikleyecektir" denildi.
ODTÜ Sualtı Toplulu-
ğu'ndan Doç. Dr. Biilenl Akı-
noğlu, Dr. Ahtnet Yalçıner ve
Zafer Kızılkaya ile Akdeniz Fo-
ku Araştırma Grubu'ndan OD-
TÜ öğrencileri Yalçın Savaş,
Fatih Tunalı ve Çem Kıraç'ın
imzaları ile çevreden sorumlu
Devlet Bakanı Vehbi Dinçer-
ler'e gönderilen yazıda, "Ak-
deniz fokunun yurdumuzun kı-
yüannda Sinop - Silifke arasın-
daki kayalık vekıyısal nüfusun
az olduğu hemen her bölgede
dağılım gosterdigi, bu nedenle
tüm kıyılanmızın kapsamlı bir
plan dahilinde ele alınması
gerektigi" belirtildi.
başlatmak Fıkri nasıl ortaya
çıktı?
ZEYBEK — Konu çok san-
sasyonel oldu. Aslında yapıl-
mak istenen şey doğru. Ama
başlanıçta bir hata yapılmış.
Ortada oyun, eser yokken ça-
lışma başlamış. Tepki bundan
doğdu. "Bu iş yanhşür " diyen
karşı bir fikre de saygı duyanm.
Ama ben Turk motiflerinin ba-
lede yer almasını istemeyen bi-
risinin çıkacağını sanmıyorum.
— Bu çalışma klasik balenin
kendine has özeHiklerini boz-
maz mı? .
ZEYBEK — Bizde hep böy-
le çalışılmış ama örneğin Istan-
bul Festivali'nde izlediğimiz
Çin bale grubunun Çin'e has
çizgileri de vardı. Ona kim kla-
sik bale diyebilir? Aynı şekilde
Ispanyollann da öyle, Yugos-
lavların da öyle. Bizim halk
danslarımız da bir tür baledir.
Zaten Devlet Halk Danslan
Topluluğu'nu izleyince bunu
görürsünüz.
— Ama davul, klasik bale
esprisi içinde biraz aykın olma-
dı mı?
ZEYBEK — Davul da bir
enstrümandır. Bütun orkestra-
larda var. .
— Bu biraz ramazan davuiu-
na benziyordu.
ZEYBEK — Evet öyle, ama
başka türlü eleştiri getiren de
oldu. Bazıları da 'vay efendim
davul bizim atalarımızdan ge-
len bir çalgı. Ne işi var balede"
dediler. O bir ayrıntı. Önemli
olan bize özgü bir şeylerin or-
taya çıkarılmasıdır. Her sey za-
manla değişime uğrar. Örneğin
biz ilk devleti 2200 yıl önce kur-
muşuz. O gün oluşan kültür hiç
bozulmadan bugune kadar gel-
miş mi? Hayır. Anadolu'daki
uygarlıklardan etkilenmişiz.
Ahşveriş olmuş. Yeniye herkes
karşı çıkar.
— Söylediklerinizden folklo-
rik baleden vazgeçmediğiniz or-
taya çıkıyor.
ZEYBEK — Hayır, vazgeç-
miş değiliz. Dediğim gibi ora-
da hata, ortada eser yokken ça-
lışma yapılmış olması. Uzun
vadeli şeyler düsünülebilir. Bel-
ki konservatuvarda ders olabi-
lir. Gerçi bu işleri tam bilmiyo-
ruz, ama diğer ülkelerde sade-
ce klasik bale öğretümezmiş.
— Yani siz Türk adımlı ba-
leye karşı çıkışı, 'yeniye tepki'
olarak mı deferlendiriyorsu-
nuz?
ZEYBEK — Tam öyle değil.
Ama her yerde yeniye bir tepki
olur diyorum. Ben evrensel de-
ğerleri kendi varhklarımızla
birleştirmeye kimsenin karşı çı-
kacağını sanmıyorum. Biz kla-
sik balenin özelliklerine dokun-
muyoruz. O yine aynen sürer.
Bizim baleye, operaya olan des-
teğimizi biliyorsunuz. Eğer süb-
vanse etmesek, opera ve bale
biletlerine maliyeti yansıtsak
belki bu kader kişi de gelmez
bu oyunlara.
Maymımla
barıştan yana
Alman 'Der Spiegel' dergisinde yer alaa
habere göre çeşitli maymun türleri, çatışma
ve kavgaları yumuşatma konusunda ustalar.
Dış Haberler Servisi — Te-
rörist Mehmet Ali Ağca'nın
Papa II. Jean Paul'e düzenle-
diği basarısız suikast girişimin-
den yaklaşık altı ay sonra ara-
lık 1983'tedünya televizyonları
ügi çekici bir karşılaşmaya ta-
nık oldu. Papa, Roma Hapis-
hanesi'nde tutuklu bulunan
Mehmet Ali Ağca'yı ziyaret
ederek onunla dostça el sıkış-
Xx.
Bu dokunaklı sahne pek çok
kişi tarafından Hıristiyanlığın
"bağışlayıcı rol" ilkesinin bir
ifadesi olarak yorumlanırken,
izleyicilerden biri Hollandalı
araştırmacı Frans de VVaaJ, ola-
yın "köklerine inerek" Papa'-
nın kendisine ateş eden kişiyi
affetmesini "insanımsı may-
munların barış yapma
istegine" benzetti.
Alman haftalık "Der
Spiegel" dergisinde yer alan
haberde uzun yıllardan bu ya-
na maymunlar uzerine araştır-
malarını sürduren De Waal'ın,
şempanze, rhesus maymunları
ya da bonobolar gibi çeşitli
maymun türlerinin çatışma ve
kavgaları yumuşatma ve orta-
dan kaldırma konusunda usta
olduğunu söylediği belirtiliyor.
Araştırma ekibiyle birlikte,
maymunların "barış-savas"
ikilemini inceleyen De Waal,
dünyanm en büyük şempanze
kolonisinin bulunduğu Hollan-
da'nm Arnheim kentindeki
hayvanat bahçesinde yaklaşık
6000 saatini şempanzelerin ba-
şında geçırdi. Bağrışmalar,
çağnşmalar ve karşıhklı ısırma-
lar bu gurültülü hayvanların
her an gündeminde. Ancak bu
sürtüşmeler hiçbir zaman ger-
çek kavgalara dönüşmüyor.
Dört yaşına kadar yavrularını
asla yanlanndan ayırmayan şem-
panzelerde "bitip tükenme-
yen bir ilişki kurma isteği*' ge-
lişmiş dunımda. Daracık kafes-
lerde birbirlerini yaralayıp, hat-
ta oldüren, örneğin farelerden
farklı olarak tutsak halinde ya-
şayan şempanzeler işi asla bu
noktaya getirmiyor. Tam tersi-
ne özellikle saldırılara ya da
kötu muamelelere hedef olan
şempanzelere daha çok sanlını-
yor, daha çok dokunuluyor ve
hatta seks bile öneriliyor.
Seks ve erotizmle günluk çeliş-
kileri ortadan kaldırmada ade-
ta usta olan bonobolar, Kali-
forniyalı Çiçek Çocukları'nın
"Make Love, Nol War" sloga-
nını içtenlikle benimsemişe
benziyorlar.
FatihKısaparmak'ınDarülacezeyamnna verdiğikonsereilgi büyüktü •
Aşkı 4
kiliııre dokuduKendi deyişiyle
•ÇağdaşHalkMüziği'
söyleyen Fatih
Kısaparmak'ın önceki
gece verdiği konsere
özellikle gençler ilgi
gösterdi. Sanatçı
programını üst üste iki
kezokuduğu"Kiüm"
ile tamamladı.
MUHARREM AYDIN
Türk insanı çok vefalı ve duy-
gusal. "Sevdikleri" sanatçıyı
"ölesiye" tutuyor, sevmedikle-
rini ise "ebediyen" unutuyor.
Müzik yaşamının ikinci konse-
rini önceki gece Harbiye'deki
Lütfi Kırdar Spor Salonu'nda
veren Fatih Kısaparmak'a mtt-
ziksever gençlerin ilgisi de böy-
le oldu. Binlerce genç "duygu-
Iarını anlayan ve dinlemek iste-
dikleri ezgileri yorumlayan" sa-
natçıya olan tutkulannı "çılgın-
lık derecesinde eglenerek" gi-
dermeye çalıştılar. Konser Da-
rülaceze'deki 800 düşkün yaşlı
ve SO kimsesiz çocuğa "maddi
destek" amacıyla Fatih Beledi-
yesi'nin katkılanyla gerçekkşti-
rildi. Kendi deyişiyle 'çağdaş
halk müziği' söyleyen Fatih Kı-
saparmak'm hayranlanyla ">uz
yiize" buluşmasında "yaşanan
gttzeilikler" şoyle özetlenebilir:
• İstanbul'un birçok yerinde-
ki ilan panolannda duyurusu
yapılan konserin başlamasına
saatler kala salonun çevresinde
gerçek anlamda bir "taşıt
enflasyonu" yaşandı. Yüzlerce
özel otomobU park edecek yer
ararken hemen hepsinden aynı
melodi duyuluyordu. Kısapar-
mak'ın ilk kasetine adını verdi-
ği parça: "Kilim"...
• Yer bulmaya çahşan binler-
ce insan birbirleriyle yarışa gı-
rerken bazıları "aceleden" ara-
balarındaki kasetçalan kapat-
mayı unutuyor ve sanatçırun
"Kilim" parçası sürüyordu.
• Çoğunluğunu gençlerin
oluşturduğu 5 binin üzerinde in-
sanın hıncahınç doldurduğu
Lütfı Kırdar'ın tribünleri dışın-
da yerlerde oturanlar tarafından
"istila" ediliyordu. Dev spot ısı-
ğı sahnede yerini alan Osman fş-
men ve orkestrasına çevriJdiğin-
de "beklenti" sona eriyor ve si-
yah pantolon ve yaka ve kolla-
rı "işlemeli" kırmızı gömleğiy-
le Fatih Kısaparmak görünüyor-
du. Binlerce genç "En büyük
Fatih" tezahflratlarıyla salonu
SAHNENtN ÖNÜNDE — Özellikle genç izleyiciler, sahnenin bir-iki metre uzagına dek yanaş-
tıkları halde, hâlâ "daha Ueriye" gitmeye çalışıyorlardı. Bazen kiiçök bir çocuk, bazen başörtülü
bir bayan, elindeki çiçegi Fatih Kısaparmak'a vermek, oou öpmek, birlikte fotoğraf çektirmek
için yofun çaba harcıyordu. (Fotoğraflan Mubarrem Aydın)
çınlatırken o ağır bir ses tonuy-
la diyordu ki: "Önce bir yanlış
anlamayı ortadan kaldıralım.
En büyük ben degilim, sizler-
siniz".
• Her biri hayranlannca
"hit" olarak kabul edilen par-
çalannı art arda yommlayan sa-
natçı boş bir salonda kendi ken-
dine konser veriyormuşçasına
"mütevazi" davranıyordu.
Gençler, sahnenin bir iki metre
uzağına kadar olan yerleri bile
doldurmalanna karşın hâlâ
"daha ileriye" gitmeye çalışı-
yordu. Polisler ile "takriye
kuvvet" görevini üstlenen zabı-
ta memurlan sanatçı-ha>Tan iki-
lisinin "yakın Cemas" istegine
engel oldular.
• Bazen küçük bir çocuk, ba-
zen başörtülü bir ev hanımı, ba-
zen genç bir kız elindeki çiçeği
sahnede parçalannı söyleyen
Fatih Kısaparmak'a vermeye,
onu öpmeye, birlikte fotoğraf
cektirmeye yoğun çaba harcı-
yordu. Birçoğu başansız olur-
ken'fırsatları iyi değerlendiren-
ler "ona dokunmuş olmamn"
verdiği mutlulukla hızlı adımlar-
la yerine oturuyordu. 2 saatlik
konseri boyunca olanlan "şaş-
kın ve scssiz" bir biçimde izle-
yen sanatçı tek bir parçasını bi-
le ara vermeden okuyamadı. O
sadece "işini" yapmak, bestele-
rini okumak istiyordu. Hayran-
lan ise daha fazlasını istiyordu.
Içeri giremeyen arkadaşlarına
"Bak Fatih ile fotoğraf
çektirdim" diye hava atabilecek
ve "b«ni öptü" diyebilecek anı
yaşamak istiyorlardı.
• Sanatçı aynlmaz aksesuarı
olan kilimi omuzuna attı ve hit
parçasına başladı: "Sevgiliye
sözi olan bir kilim dokur / Ki-
limin dilinden ancak anlayan
oknr... Askı dokudum kilime,
anlıyor musun?" Parçaya katı-
lan hayranları "anladıklanaı"
belirtmek için tribünlerde halay
çekip göbek atıyor, yerde otu-
ranlar ise ellerindeki mendilleri
havada sallandınyordu.
• "Öptük başımızın üzerine
koyduk" dediği bağlamasmı eli-
nealarak "Hekimoğlu" türkü-
sünü seslendiren Fatih Kısapar-
mak kuüse doğru yol aldığında
binlerce genç ayağa kalkarak
yoğun bir tezahürat ile tekrar
sahne almasını istediler sanatcı-
nın. "Hayalleri yıkmak
istemeyen" Kjsaparmak üst üste
iki kez okuduğu "Kflim" ile ve-
da etti. Bu kez kulisteki odası-
nın koridorlarmı ve kapııun
önünü dolduran genç kızlar fo-
toğraf imzalatmak için uzun sü-
re beklediler. Tutkularını yok
etmek bir türlü mümkün ol-
muyordu.
• Konser bitiminde kulis oda-
sında gazetecüerin sorulanm ya-
nıtlayan sanatçıyı pencerenin dı-
şından "görmeye" çahşan genç
kızlar ağlamaklı bir haldeydi-
ler... Umutlarını bir sonraki
konsere saklamaktan başka ça-
releri olmadığım anlayınca hü-
zünlü bir biçimde evlerinin yo-
lunu tuttular.
• Fatih Kısaparmak bu ilgi
karşısında "eskiden neysem,
şimdi de öyleyim, bundan son-
ra da öyle kaiâcağını" mesajını
verdikten sonra geçen aylarda
yapılan tstanbul Bayrampaşa ve
Ankara'da Etimefgut ilçelerinin
belediye başkanlığı seçim pro-
pagandaları sırasında Refah
Partisi ve SHP'nin otobüsler-
den kasetlerinin çalmdığı hatır-
latıhnca şöyle diyordu. "Bir fil-
min afişine '18 yaşından küçük-
ler izleyemez' yazdıyor ama bu,
müzikte imkânsız. Buna engel
olamıyorum. Beni mutlu eden
tek şey 'anlayarak ve hissede-
rek' parçalanmın her yaştan in-
san tarafından dinleniyor ol-
ması".
'Çağdaş halk müziği* söyleyen Kısaparmak'ın son kaseti 15 günde 750 bin sattı
Klasik müziktenbağlamayaAYŞE YILDIRIM
Son bir yıldır müzik dünya-
sında kasetleri çok satan yeni
bir isim var: Fatih Kısaparmak.
Kendi deyişiyle "çağdaş halk
müzigi" yapan Kısaparmak'ın
yeni çıkardığı üçüncü kaseti
"Cemre Düşünce" 15 günde
750 bin sattı. Önceki gece Da-
rulaceze yararına Lütfi Kırdar
Spor Salonu'nda verdiği konse-
re de ilgi büyuktü. 5 bin kişinin
izlediği ikinci konserinde Kısa-
parmak, iki saati aşkın bir süre
sahnede kalarak çıkardığı üç ka-
setinden en sevilen parçalarını
seslendirdi.
Muzikte ismi yeni, fakat mü-
dım. Sonra Turhan Toper'le
klasik Turk müziği çahşmalanm
oldu. Daha sonra benim muzi-
kal arayış ve kavrayış sürecimin
üçüncü perdesinde bağlamayla
tanıştım. tlk hocam, Mehmet
Erenler'di. Fakat bağlamayla
tanıştığımdan beri hiçbir za-
man, radyolarımızda icra edilen
'Yurttan Sesler' çizgisi ve düze-
yinde bir halk muziğinden yana
olmadım. Çunku altyapımda
klasik Batı müziği esintileri,
onun üstunde klasik Türk mü-
ziği etkileri var. Ben bunları
farklı bir bağlama çalma tekni-
ği geliştirerek değerlendirmeye
çahştım. Keman, piyano, hatta
mızraph tambur çalıştım. Ama
oldu. 1985-1987 yılları arasında
beste çalışmalarım oldu. 100'-
den fazla beste yaptım. 1987'de
ilk kasetim 'Nazlı Bebe'yi yap-
tım. Ama sonuç, gerçek anlam-
da düş kınkhğıydı. Kasetim sa-
tılmıyordu. TRT'ye başvur-
dum. Fakat benim yaptığım
müziği belli bir kalıba koyama-
dığını söyleyerek yayın vizesi
vermedi. Ben de ikinci televiz-
yon dediğim Polis Radyosu'na
başvurdum. Sık sık şarkılarım
yer almaya başladı. Derken
89'un sonlanna doğru ikinci ka-
setim 'Yanna Kaç Var'ı yaptım.
İlk kasetimle ikincisi aynı anda
satmaya başladı. 2.5 yılda 4 bin
satan Uk kasetim birden milyon-
yakın şekilde tanımlayanın,
'çağdaş halk müzigi' olduğunu
düşünüyorum. Ve bu terimi
kullanıyorum. Bizim yaptığı-
mız, Türk halk müziğinin gele-
neksel makamlan ve tavırlan
içinde serbestçe dolaşabilmek,
çağdaş boyutu olan türkü for-
munda yeni besteler üretebil-
mektir. Müzik sanatının evren-
sel alanda ulaştığı çokseslilik
uzun vadede bizim de hedefi-
mizdir. Geleneksel miizik uslu-
bumuzu Türkiye'nin genç in-
sanlanna sevdirip dinletebilmeyi
amaçlıyoruz. Yani biz Türk mü-
ziğinin armonisini kurmak ve
halk müziğimizi genç kuşakla-
ra sevdirerek yaşatmak savaşı-
Fatih
Kısaparmak:
1987'de ilk kasetim
Nazlı Bebe'yi yaptım.
Ama sonuç gerçek
anlamda düş
kırıklığıydı. Polis
Radyosu'na
başvurdum. Sık sık
şarkılarım yer almaya
başladı. 89 sonlanna
doğru ikinci kasetim
'Yanna Kaç Var'ı
yaptım. ilk kasetimle
ikincisi aynı anda
satmaya başladı. 2.5
yılda 4 bin satan ilk
kasetim birden
milyonlu rakamlara
ulaştı.
zik yaşamı oldukça eski Kısa-
parmak'ın. Henüz 9 yaşınday-
ken klasik Batı müziği, sonraki
yıllarda ise klasik Türk müziği
eğitimi almış. Şimdi elinde bağ-
lama olan Kısaparmak'la söyle-
şiyoruz.
— Sayın Kısaparmak, en baş-
tan söze girelim. Müzikle tanış-
manız nasıl oldu? Müzik yaşa-
nunızın aşamalarını anlatır mı-
sınız?
KISAPARMAK — Müzik
eğitimim 9 yaşındayken klasik
Batı müziğiyle başladı. O za-
manlar Devlet Konservatuva-
rı'nda dışarıdan konuk öğrenci
statusü vardı. Bundan yararlan-
ÇAĞDAŞ HALK MÜZİĞİ — Fatih Kısaparmak şöyle diyor "Bizim yapüğımız müzige herkes
bir şey söyledi. 'Özgün müzik', 'Protest arabesk', 'Demokrat arabesk.J Ben >-apmaya çalıştığımız
müzîğin adını en doğruya yakın şekilde 'çağdaş halk müziği'nin tanımladığmı düşünüyorum."
bağlama çok farklı ve çok geniş
bir saz! Bağlamaya âşığım ben.
— Adınız 1989 yılında duyul-
maya başladı. Muzikte profes-
yonelliğe geçişinizle birlikte bu-
lunduğunuz noktaya ulaşmanız
nasıl oldu?
KISAPARMAK — 1984 yı-
lında babamı kaybettim. O be-
nim arkadaşım, ağabeyim, karde-
şimdi; en son, babamdı. Ciddi
bir psikolojik boşluğa düştum.
Bağlamam o kötü günlerimde
bana sırdaş oldu. Onunla âde-
ta kendime psikoterapi uygula-
dım. Yüreğimdekileri ezgilere
döktüm. O ezgiler 'Kilim' oldu,
'Nazlı bebe' oldu, 'Kara sevda"
lu rakamlara ulaştı.
— Müzikteki kavram karga-
şalan ve arayışlar sürerken siz
yaptığınız müziğin adını nasıl
koydunuz?
KISAPARMAK — Bizim
yaptığımız ınüziğe herkes bir şey
söyledi. 'Özgün müzik', 'pro-
test arabesk', 'demokrat ara-
besk.' Bunlardan en çok özgün
müzik tuttu galiba. Bir başka
yapıta öykunmeden gerçekleşti-
rilen her yapıt özgündur. Bu an-
lamda Van Gogh resimleri, Ne-
şet Ertaş müziği, Tan Oral çiz-
gileri ozgundür. Ben yapmaya
çalıştığımız muziğin adını en
doğru şekilde ya da doğruya en
mını verıyoruz.
— Böyle bir arayışa neden ge-
rek gördünüz?
KISAPARMAK — Bunun
asıl nedeni, Türk halk müziği-
nin toplumdan kopmuş ve
uzaklaşünlnuş olması. Yurttan
sesler ilkelliği yüzünden halk
mûziğimizin repertuvan kilitlen-
miş, yeni üretimlere kapısı ka-
patılmış, gelişimi durdurulmuş-
tur; toplum dinamizminin geri-
sinde kalmıştır. Tedavülden
kalkmıştır. Oysa Türkiye'de 30
milyondan fazla yurttaşımız 30
yaşın altındadır. Ve ben ülkemi-
zin genç kuşaklarının Turk top-
lumunun bir hayli onunde yu-
rüdüğüne inanıyorum. Bütün
bunlar, 'Müdür beyin yeşil kür-
kfl, yeni çıktı bu türkü' ya da
'Bir tencere dolmay ı nasıl yedin
a gelin' türünden bir repertuvar-
la 1990'lann genç kuşaklanna
ulaşılamadığının ve ulaşılama-
yacağımn bir göstergesi. O hal-
de ayağını kendi toprağına ba-
san, ama gözü gelişkin ülkele-
rin standartlarında olan, ufuk-
lu bir yenr halk müziği oluştu-
rulmalı. lşte bizim davamız,
kavgamız bu. Şu anda Türkiye'-
de bir büyük arayış ve araştır-
ma çabası var. Bu bence bir ku-
şak daha sürecek. Bu arayışlar
ve araştırmalar çok farklı üslup-
1
larla, tarzlarla sürecek ve bir
kuşak sonra adına 'çağdaş Ana-
dolu folk müziği' dediğim o bü-
yük sentez oluşacak.
— Çağdaş Anadolu folk mü-
ziği dediğiniz müziğin nitelikle-
ri ne olacak?
KISAPARMAK — Çağdaş
bir müzik olacağını, Anadolu
kökenli olacağını düşünüyo-
rum. Anadolu olunca folk ka-
rakteri taşıyacaktır. Ama o folk
içinde pop müzik de var olacak-
tır. Belki de geleceğin pop mü-
ziği, çağdaş Anadolu folk mü-
ziği olacaktır.
— Müzik ve politikanın iliş-
kisi nasıl? Bazı sanatçılann po-
Utik müzik yapmalannı nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
KISAPARMAK — Toplum-
la bu denli etkileşim içinde olan
sanatçılann elbette ki toplum
tarafından yönlendirilmiş ya da
toplumu yönlendireceği varsayı-
lan bir dünya görüşü vardır ve
olmalıdır. Müziğin dili evrensel-
dir. Ben bir anlamda müzik ku-
ramcısı sayıyorum kendimi.
— Ortalık ses sanatçısından
geçilmez oldu. Mankenler, sine-
ma sanatçılan, herkes eiine mik-
rofonu alıp sahneye çıkmaya
başladı. Bu olavlar gerçek mü-
zik sanatçıiarını olumsuz yönde
etkilemiyor mu?
KISAPARMAK — Bunu ben
Rıdvan'a, Tanju'ya basketbol
oynatmak gibi değerlendiriyo-
rum. Rıdvan'la Tanju futbol
oynamalı, Efe basketbol oyna-
malı. Sinema sanatçüanmn mü-
zikle profesyonelce uğraşmala-
rını doğru bulmuyorum. Sine-
ma da muzik de çok önemli ve
çok ciddi alanlar. Onun için
herkes iyi bildiği işi yapmalı.
Diş tedavisine
zam
• ANKARA (AA) —
Serbest dişhekimleriyle özel
diş kliniklerindeki tedavi ve
muayene ücretlerine yapılan
zam, dün uygulanmaya
başladı. Türk Dişhekimleri
Birliği'nce hazırlanan ve
Sağlık Bakanlığı'nca
onaylanan, diş tedavi ve
muayene ücretlerini
belirleyen tarife, Resmi
Gazete'nin dünkü sayısında
yayımlanarak yürürlüğe
girdi. Ankara, İstanbul,
Izmir, Bursa, Adana ve
Eskişehir'in de aralannda
bulunduğu büyük illerde
dişhekimlerinin muayene
ücreti 24 bin lira olarak
belirlendi. Bu illerde diş
röntgen ucreti 19 bin 200,
amalgam dolgu ücreti 57 bin
600, silikat dolgu ücreti 8
bin, kanal tedavisi ücreti 72
bin, kırık diş onarımı ücreti
ise 96 bin lira oldu.
Özel diş
hastanesi
• İstanbul Haber Servisi
— Diş ve ağız sağlığı
tedavisinde 24 saat sürekli
hizmet verecek olan
Türkiye'nin ilk özel diş
hastanesi "Denta-Med"
istanbul'da açıldı. 2
ameliyathane ve 10 yatak
kapasitesi bulunan 25
personelin görev yapacağı
diş hastanesinde ilk 3 ay
tedavi olacak hastalar,
yüzde 30 ücret indiriminden
yararlanacaklar.
Satranç
turnuvası
• ANKARA (AA) —
Türkiye Vakıflar Bankası ve
Türk Eğitim Derneği
işbirliği ile 14-23 ocak
tarihleri arasında, Türkiye
çapında ödullü açık satranç
turnuvası düzenleniyor.
Vakıfbank'ın kültür
hizmetleri çerçevesinde
satranç sporunu sevdirmek
ve yaygınlaştırmak amacıyla
gercekleştirilecek
turnuvada, Türkiye'nin ünlü
satranççıları da karşı
karşıya gelecek. Turnuvada
dereceye giren satranççılara,
Vakıfbank tarafından
çıkanlan GAP Altını, Sinan
Altını ve Vakıf Altını gibi
odüller verilecek. Turnuva,
Isviçre yöntemi ile 7 tur
sürecek ve düşünme süresi
2.5 saat 50 hamle olacak.
motosiklet '
• ANKARA (ANKA) —
Motosiklet üretiminde
teknolojik gelişmeler
birbirini takip ediyor.
Fransa, otomobil motoruna
dayanan motosikletten
sonra dizelle çahşan
motosiklet uretimini de
gerçekleştirdi. Peugeot
firması tarafından üretilen •
ve dizel motorla çahşan
yeni motosikletin saatte 175
kilometre hız yapabildiği
belirtildi. 1360
santimetreküplük motorla
donatılan motosikletin 90
kilometre süratle
gidildiğinde 100 kilometrede
2.7 litre, 120 kilometreyle
gidildiğinde 3.3 litre yakıt
harcadığı bildirildi.
'İpekYolu'
gezileri
• ANTALYA (AA) —
Akdeniz Seyahat Acenteleri
Derneği (AKSAD) Genel
Sekreteri Abdullah Tekin,
Ipek Yolu gezileri
düzenlenerek turlara gizem
ve heyecan katılması
gerektiğini söyledi. Tekin,
"lpek Yolu" gezilerinin
Türkiye bölümünün
gerçekleşmesinin,
Anadolu'ya yönelik ilginç
kültürel bir etkinlik
olabileceğini, bu tür
tanıtımlarm büyük ses
getireceğini belirtti.
9 merkeze
otomatik alo
• ANKARA (AA) —
Gümüşhane'nin Ünlüpınar,
Aydın'm Ulukonak
Aksaray'ın Helvadere,
Kırşehir'in Ömemşağı,
Manisa'nın Körez, Aydın'ın
llıdağ, Bayburt'un Akşar,
Çorum'un Arifgazili,
Kırklareli'nin Dereköy
merkezleri bugünden
itibaren şehirlerarası ve
milletlerarası otomatik
telefon görüşmesine açıldı.'
PTT Genel
Müdürluğü'nden yapılan
açıklamaya göre
şehirlerarası ve milletlerarası
otomatik telefon
görüşmesine açılan
merkezlerin telefon kodları
şöyle: Ünlüpınar (0537),
Ulukonak (6333), Helvadere
(4827), Ömeruşağı (4885),
Körez (6472), llıdağ (6326),
Akşar (02%), Arifgazili
(4554), Dereköy (1873).