18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 1991 ABERLER CUMHURİYET/3 ASKER-POLtS — Mengen'e dognı yola çıkan yttrüröçiler Için yojun bir ulaşım seferberiigi baştandı. Çevreden gelen kamyon, traktör, minibüs ve özeJ otolaria işçitere yardımcı olundugu gözlendi. Işçiler Devrek'e yaklaşık 27 kilometre uzaklıktaki 903 mctreiik Donıkhan tünelinin girişine geldiklerinde yolan yuzlerce komando ve ttç otobiis dolusu Çevik Kuvvel tarafından bari- kat knrularak kesildigi gönildü. lşçiler barikatı aşmanın ve tuneli geçmenin sevincini yaşadı. Seodikacılara göre yüniyüşe katılanlar çeşitli gruplar halinde 40 bini buldu. (Fotograf: Rıza Ezer) Donıkhan Tüneli'ne barîkatTünelin ucunda durdurdular işçileri. 500 dolayında polis ytizlerce asker. Başlannda yarbay otobüslerle gelen öncü işçilere sesleniyor: 'Emir geldi îstanbul yolu kapatılamaz.' Işçiler bağınyor: 'Burada tutmavın, Mengen'de tutun bari. Burası çok soğuk! Bir süre sonra emir geliyor yoi açılıyor. ÜMtT ASLANBAY DEVREK/BOLU — Bölgenin en soğuk yeri. Dört bir yan dağ. Tek geçit var: Dorukhan Tü- neli. Eski usulle yapılrrnş bakımsız. Bir ucu Men- gen^e vanyor. Bolu il sınırı. lşte tam burada durdurdular işçileri. 500 do- layında polis, yüzlerce asker tepelerden dere ya- taklanndan düzlüğe akıyorlar. Tek sıra halinde. Biraz dikkatli bakınca tepelerdeki ağaçlann ara- sına mevzilenmiş kendilerine özgü giysilerle ko- mandolar fark edilebiliyor. Başlarında yarbay, otobüslerle gelen öncü işçelere sesleniyor: — Emir geldi. Îstanbul yoiu trafiğe kapatıla- maz. Îşçiler yoi kenarına çekiliyor. Askerler kara- Metal işkolu Greve çözüm arayışı MESS'e bağh 263 işyerinde toplam 117 bin 500 işçiyi kapsayan grevin sona ermesi için taraflar arasındaki görüşmeler sürdürülüyor. İş-Sendika Senisi — Turkiye Metal Sanayıcilerı Sendikası'na (MESS) bağh 263 işyerinde Türk-lş'e bağlı Türk Metal, Hak-lş'e bağh Özdemir-lş, ba- ğımsız Çelik-lş ve Otomobil-tş sendikalarının 25 aralıktan baş- layarak uyguladıklan toplam 117 bin 500 işçiyi kapsayan grevlerin sona erdirilmesi ama- cıyla görüşmeler sürdürülüyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tmren Aykut'un çağrısı üzerine dün MESS Başkanı Bahri Ersöz ile Turk Metal Sen- dikası Başkanı Mustafa Özbek bir araya geldi. SSK Beşiktaş te- sislerinde yapılan basın toplan- tısında Bakan İmren Aykut grevlerin uzamasıyla başka un- surlann devreye girdiğini ve an- laşmanın güçleştiğini söyledi. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek 85 bin Uyelerinin sürdürdüğu grevin 10. gününe girdiğini, bu süre içinde uretim yapılmaması ne- deniyle işverenlerin 2 trilyon TL'lik zararları olduğunu söy- ledi. Özbek buna karşın ucret artışı tekliflerinin kabul edilmesi halinde 85 bin işçinin işverenle- re bir yıllık maliyetinin 4 trilyon 620 milyar lira olduğunu belir- terek "Işverenler bir yıllık iire- timin 20 güniinu işçilere ver- melidir" dedi. Mustafa Özbek metal işko- lundaki işçilenn yüzde 45'inin asgari ucretle çalıştığını kayde- derek şöyle devam etti: "Biz as- gari ücretle çalışan bir işçinin cline en az bir milyon lira net geçsin istiyonız. MESS'in ver- digi teklife göre asgari ucretle çalışan uçüncu gruptaki bir iş- çinin eline net 514 bin, 2. grup- ta 666 bin, 1. gnıpta 767 bin TL. geçecek. Burakamlaraevet dememiz mumkün degildi." MESS Başkanı Bahri Ersöz- de ücret tekliflerini tekrarlaya- rak ücret, ikramiye, bayram, yakacak ve izin paralan dahil 3. gruptaki bir işçinin eline ayda brüt 1 milyon 660 bin lira geçe- ceğini söyledi. Basın toplantısının ardından taraflar MESS Genel Merkezi'- nde toplusözleşme görüşmeleri- ni surdürdüler. Görüşmenin bu- gün de süreceği bildirildi. yolunun ortasında, G-3'ler çapraz tutuşta. Îşçi- ler bajbnyor. Kadın sesleri ön planda: — OJmek var dönmek yok. Başkan Denizer çok gerilerde, işçilerle birlik- te yiirüyor. Milletvekilleri geliyorlar. AJkışlar yükseliyor. Yetkililerle görüşüyorlar: — Bvrada tutmaym. Mengen'de tutun bari. Çok soguk... — Olmaz emir böyle. Rüzgâr esiyor. Güneş gören tek tepeciğe do- luşmuş kadınlar dahil herkes üzerindeki palto- suna, ceketine biraz daha sarıhyor. Ama haykı- nşlar durmuyor: — Bir kara, iki kara, üç kara, dört kara ... Gdiyornz Ankara. İşçilenn sayıst artıyor. Kilometrelerce ötede- ki Başkan Denizer'e haber ulaştınlıyor: "Yoi ke- sildi!" Askerler, "normal yotcnlann" geçişine izin veriyor. Milletvekilleri ısrar ediyorlar: — Mengen'de duralun. Hava çok soguk. Yok- sa bu kadar kalabalık, barikatı aşar gider. Beyaz pazubentli Maden-lş görevlileri el ele tu- tuşup işçilenn çevresini sanyorlar. Askerler de bir parça geri çekiliyorlar. Milletvekilleri Men- gen'e hareket ediyorlar, Içişleri Bakanı'yla gö- rüşmek üzere. Bir süre sonra haber geliyor: — Yolu açın, emir geldi. Îşçiler alkışuyorlar, askeri, polisi. Rüzgâr esi- yor yine. Bu kez tünele doğru yöneliyor işçiler. Araba farları tüneli aydınlatıyor. Kadınh erkekli yürüyorlar. Araçlar "stop etmiş", karanlığa alı- şık gözlere farlarıyla yoi gösteriyor. Maden iş- çilerine bu tünel çok kolay geliyor. Bir solukta geçiyorlar. Tünelin ucu güneş. Düzlüğe iniyor, Bolu sınırı. Bu arada Başkan Denizer de geliyor. Başba- kan ile göruşecek Bolu'da. Ama bir barikat da- ha var. Tam sınırda, çivili... Arabalar geçmesin diye. "Dur jındarma" levhası Maden-lş Başka- nı'nın önünde. Arkasında yine dizi dizi asker. Yeniden görüşme. lçişleri Bakanı'nın emri oldu- ğu söyleniyor. Komutanlar "yetkililerle görüşü- yor. Dur levhası kalkıyor. Saat 12.00. Başkan Denizer'in gri-mavi me- tatik Mercedes'i yavaş gidiyor. tsttnbul karayo- luna vanldığında, görüşme saatini 30 dakika aş- mıştı bile. Mercedes'in içinde Türk' Iş eski danış- manlanndan önder Aker var, konuşuyorlar. Son barikat burada. Îstanbul-Ankara karayo- luna çıkışta, sağa dönünce Bolu. "Dag-taş asker dolu"... Onlarcaaskeri kam- yon karayolu boyunca ilerliyor. Îşçiler Mengen'- de durdurulmuş bekliyor. Kamyonların içi ko- mando, görenler tahmin yürütüyor: — Nereye? Bir Boluhı yanıt veriyor. * — Yaz-kış hep tatbikat yaparlar. Bolu Valiliği'nde görüşme sürüyor. Îşçiler Mengen'de bekliyor. Dev telsizi taşıyan askeri araç karayolunda ilerliyor. BARİKAT — Madenciler, Devrek-Mengen yüriıyüşünde yer yer barikatlarla kar- likle kadınlar "Burası çok soğuk, Mengen'e kadar gidelirn" karsılıgını verdiler. şılaştılar. Askerin "Emir var, E-5'e çıkamazsınız" şeklindeki karşı çüuşlanna özel- lçişleri Bakanı Aksn'nun emriyle barikatlar kaldınldı. (Fotograf: Rıza Ezer) HELİKOPTER NOTLARI Karlı vadîyî aşan işçilerKEREM ÇAL1ŞKAN Maden işçilerinin yurüyüşünü havadan izlemek için Sancak Air'e bağlı 4 kişilik bir helikop- terle İstanbul'dan Zonguldak'a gidiyoruz. Güneşli, hafif lodoslu pınl pınl birgün. Karadeniz kı- yısı boyunca çamhklar üzerinde uçuyoruz. Masmavi bir deniz, ıssız kumsallar, yemyeşil çamlar. Ordudan emekli pilotumuz Bttlent Çaglar, Ereğli'den heli- kopteri karaya çeviriyor. Az son- ra Devrek üstündeyiz. Saat 12.15. Devrek bomboş, nerede bu işçiler? Helikopter Mengen'e doğru derin vadi boyunca iler- lemeye başlıyor. Alttan tek tük kamyon ve otobüsler geçiyor. Derken uzakta yolun ustunde ışıltılı bir tespih gibi dizilmiş otobüsleri görüyoruz. Sevıniyo- ruz, konvoyu yakaladık... Evet burası bir tunel ağzı. Ha- ritaya bakıyoruz. "Donıkhan Tüneli." O ne? Bir dizi askeri kamyon ve çok sayıda asker. Iş- çiler tünelin ağzmda uzun ve ka- labalık bir konvoy oluşturmuş- lar. Sarı sarı baretler güneşte parlıyor. Helİkopter aşağıdaki kalabalığı dalgalandınyor. Eller göze siper ediliyor. Sonra kollar sallanıyor. Basından olduğu- muz, fotograf çektiğimiz anla- şıhnca, eller zafer işareti olarak yumruğa dönüşüyor. Herkes el sallıyor. Fotoğrafçı arkadaşları- mız Ugur Saner ve Muharrem Aydın açık camdan sarkıp şakır şakır fotograf çekiyorlar. Aşağıdaki tünel ağzında bir engelleme olduğu anlaşılıyor? Vadi çok dar, çamlarla kaph, yoi insan ve araçlarla dolu. Inemi- yoruz. Tünelin öteki tarafına ge- çiyoruz. Geçerken çamlar ara- sında, hatta yer yer karla kaplı vadiler arasında yürüyen birçok işçi grubuna rastlıyoruz. İşçiler tünelden bırakılmayınca dağ ba- yır demeden tüneli aşıp öte ta- rafa akıyorlar, çamlıkların ara- sından. Dorukhan Tuneli'ndeki askeri engelleme ve tartışmala- rı daha sonra öğreneceğiz. Tünelin öte yakasına geçiyo- ruz. Bu yoi duze iniyor ve kıv- rıla kıvrıla Mengen'e uzanıyor. Yolun epey ilerisinde yaklaşık bin kişilik bir grup "öncü müfreze" gibi bastırıp gitmiş. Helikopterle uzerlerinden dola- şıyoruz. Tekrar tunel çıkışma yaklaşıyoruz. O sırada tünelden kalabalık bir işçi grubu çıkıyor. Demek geçiş başladı. Ancak ya- maçlardan işçi akını da sürüp gidiyor. Duzlük tarafında ağaç- lann altına gazete serip otur- muş, yemek yiyen grup grup iş- çilere rastlıyoruz. Piknik yapar gibi neşeli ve rahatlar. Tekrar Dorukhan TünelPnin giriş ağzındayız. Vadi çok dik olduğu için helikopter alçalmak- ta guçlük çekiyor. Ayrıca insan-. ların üstüne fazla alçalmak sivil havacılık kurallarına uymadığı için, sımrlan zorlayarak yakla- şıp fotoğraflar çekiyoruz. Bir- den aşağıda bir koşuşma başlı- yor. İşçiler grup grup kamyon- lara, otobüslere biniyor. Tıklım tıklım madencilerle dolu kamyon- lar yavaş yavaş tunele yaklaşıyor. Askerler şimdi kenarda duruyor, engelleme kaikmış gibi. Son kez tünel çıkışına Men- gen tarafına gidiyoruz. Kıvrıla kıvnla giden yolun iki yanı grup grup, tek tek yürüyeri işçilerle dolu. "Dagınık bir karınca sü- rüsii gibi" işçiler Mengen'e doğ- ru akıyor. Yeraltının "çalışkan kanncaian" madenciler şımdı haklarını almak için yeryüzun- de. Dağ bayır aşan işçilerin he- likopter yaklaştığında, atkılan- nı sailarken neşe> le dolan yüz- lerinden mesafelere aldırmadık- ları seziliyor. Yoldan geçen bu- tün boş kamyonlar, hangi yOne giderse gitsin, bir süre sonra iş- çilerle dolu olarak konvoya ka- tılıyor. Dorukhan Tüneli'ne otobüs- ler, kamyonlar ve akın akın iş- çiler giriyor. Madencilerin en sevdiği şey tünel çıkışı ve tüne- lin ağzındaki ışığı gormektir. Acaba Dorukhan engellemesin- den sonra tünelin ucunda beli- ren ışık, Ankara'ya kadar uza- mp göruşmeleri de aydınlatacak mı? Dönuş yolunda Zonguldak'a, universitenin helikopter pistine yakıt ikmali için iniyoruz. Top oynayan çocuklar maçı kesip çevremizi sanyor. Ort£lık birden iyice kalabahklaşıyor. Kiminin amcası, kiminin dayısı Ankara- ya yüruyenler arasında. II yaşın- daİci Mehmet, rengi çamura do- nuşmüş futbol topunu göğsune bastırırken terden al al olmuş yanakları ile "Peki işçiler ne istiyor" sorumu kısa ve kesin bir şekilde >anıtlı>or: "Haklarını is- tiyorlar abi!" DUN1ADA BUGUN AUSIRMEN Akıl ve Sağduyu Körfez'de bunalımın sarkacı bir kez daha banşçı çözüm- den yana yoi aldı. Baker-Tarık Azız görüşmesinin barışı geti- receği umudu arttı. Bu arada bazı çevreler Saddam'ın el al- tınöan, güdümlü gösteriler düzertleyerek Kuveyt'ten ya da çok büyük bölümünden çekilebilmek için iç kamuoyunu hazırta- ma planlarına girıştiğini ileri sürüyorlar. Barış olasılığı belirir belirmez, tüm ülkelerin sorumluları, bu gelişmeyi güçlendirebilecek demeçler vermeye başladı. Fransız, Alman ve hatta Ingiliz dışişleri bakanları birbiri ar- dından banşçı çözümle ilgili umut verici açıklamalar yapıyor- lar. Türkiye'de Dışişleri Bakanı ile Başbakan bu konuda dev- re dışı olduklanndan, ağızlarını bıçak açmıyor Zaten kimse- nin de onların ağızlarına baktığı yok. Türkiye'de dış politikayı yöneten kişi Çankaya'da oturuyor ve tüm önemli açıklamaları o yapıyor, yetkisi ve sorumlulu- ğu olmadığı halde. Fransa, Ingiltere ve Almanya'nın tersine, Türkiye olası bir savaşın sınırdaşı, belli olmaz hatta belki de alanı oimasına karşın Ankara, banş üzerine oynamaya nedense hiç niyetli görünmüyor. Oysa Türkiye'de, kamuoyunun büyük çoğunluğu, muha- lefetin tamamı, basının tümüne yakın bölümü banşçı çözûm- den yana. Zaten akıl ve sağduyu da bunu gerektiriyor Ama gerçek Türkiye'nin bu isteği, onunla çelişen resmi Türkrye'ye yansjmıyor. Vansımamanın iki ana nedeni var Bun- lardan birincisi, resmi Türkiye'nin gerçek Türkiye'yi temsil et- memesi, onun tam yansıması olmaması. İkinci neden tse res- mi Türkiye'nin hukuksal çerçevesi içinde çalışmaması. Durum böyle olunca da dış polrtikanm temelini oluşturması gereken akıl ve sağduyu ortadan kalkıyor Bunun en çarpıcı örneği, Turgut Özal'ın, Mehmet Ali B»- rand ile 32. Gün için yaptığı konuşma. Özal'ın konuşması önümüzdeki hatta başında yayımlanacak. Bu konuşmanın hemen sonrasında da Baker ile Tarık Aziz buluşacaklar. Bu- luşmanın barışçı çözüm kapısım açması için herkes duacı ve her ülkenin yetkilileri bu olasılığı güçlendirmek için de- meç ûzerıne demeç veriyorlar. Peki, özal ne diyor Birand'a? Özal, Birand'a "Saddam şahin ise biz de şahiniz" diyor. \fe bu konuşma herkesin güvercin görünümüne büründü- ğü bir sırada yapılıyor. Özal, Irak ile ilişkilerimizin Saddamlı ya da Saddamsız sü- receğıni söylüyor. Özal, Saddam'ın banş ya da savaş, her iki olasılıkta da Arap âlemı içinde kazandığı prestiji hâlâ göremiyor. Bu ola- ğanüstü etkı, haksız nedenlere bile dayansa yine de var. Sad- dam yenılse, saf dışı edilse ya da ölse de artık Arap âlemi- nin geleceğını etkileyecek bir anti emperyalist kahraman gö- rünümündedir. Hatta daha önce bir yazıda da belirttiğimiz gibi Emiliano Zapata örneği, Saddam'ın ölüsü, dırisinden de daha tehlikelidir. Böyle bir durumda, NATO'nun Ortadoğu'ya, Körfez'e yö- nelik işlevini resmen kabul etmiş olan ve ittifakın bazı ülke- lerinin ayak diretmelerine, gelmek istememelerine karşın, çe- vik kuvveti Irak'a yönelik olarak topraklanmıza çağıran Özal'ın politikası yüzünden, Türkiye'nin hem Irak hem de öbür Arap ülkeleriyle ilişkileri uzun süreli bir ipotek altına girmiş demek- tir. Savaşın çıkıp çıkmaması bu durumu değiştirmeyecektir. Irak halkı da haklı olarak Ankara yönetiminin kendisine kar- şı takındığı tavrı kolay unutmayacaktır. Tarihe şöyle bir bakalım Hepımız, İttihatçıların ülkemizi Bi- rinci Dünya Savaşı'na so^masını eleştiriyoruz. Ama hiçbiri- miz, bu girişımin haksızlığı ve yanlışlığına bakıp da Osman- lı'ya karşı Ingilizler ile anlaşan Arap rejımlerinın davranışla- rını içimize sindiremiyoruz. Bu kez aynı duyjgular ^trşı taraftan'btze neden y6neim*- sin? Yazgısmı sart savaşa bağlamış bir kişirtin aklı ve sağöu- yuyu bir kenara iten tutumunun acısını ulusça çekeceğiz. Yazık! Çok yazık! KISA KISA • Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde sırun geçmek isteyen iki kaçakçıdan biri ölü olarak ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre Reyhanlfya bağlı Karakaya köyü yakınlannda Suriye/den Türkiye'ye geçmek isteyen iki kaçakçı, güvenlik kuvvetlerinin "dur" ihtanna ateşle karşüık vermeleri üzerine çıkan çatışmada Hasan Muhitün Sarsar ölü olarak ele geçirildi. • SSK'run Mehmet Karaduman'dan boşalan genel müdürluğüne, Türkiye Emlak Bankası Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Sayın getirildi. Resmi Gazete"de yayımlanan diğer atama kararlanna göre de Başbakanhk temsilcüiğine Turgut Birınci, Emlak Bankası Genel Mudür Yarduncılığı'na Reşat Bedirhanoğlu getirildiler. • Nokta Dergisi Sorumlu Yazı tşleri Müdürü Korhan Atay ile muhabir Müşerref Seçkin beraat etti. Kaçak elektrik kullanımı konusunda yazdıkları bir haber nedeniyle Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görulen davada duruşma savası Rarirni özel, basının demokratik ulkelerde eleştiri hakkı olduğunu ve eleştinnin hakaret olarak kabul edilemeyeceğini belirtti. • Ankara Tabip Odası'nda dun yapılması kararlastınlan"son muayene" toplantısına valilik izin vermedi. Tkbip Odası'nın Altındağ Belediyesi Kültür Merkezi'nde düzenleyeceği ve muhtemel bir savaşın insan sağlığına zararlaruu anlatmaya yonelik toplantıya valilik bir yazıyla izin vermedi ve toplantı yeri için iznin belediyeden değil il özel idare müdürlüğünden alınması gerektiği bildirildi. • Adalet Teşkilatııu Güçlendirme Fonu'na gelir sağlamak amacıyla adliyede kullanılan ya da verilen belgeler için alınan ücretin arttınlması tepkiyle karşılandı. Balıkesir Barosu Başkanı Avukat Turgut Inal, "Mahkemelerde kullanılan resmi kâğıtlara fıyat biçilmesi ve yüksek ucret istenmesi, adliye için ayıplann en büyüğüdür" dedi. • Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi öğrencilerine bu yıl kart yerine yanndan itibaren "bandrol" şeklinde paso verilecek. Fakülte yetkililerinden alınan bilgiye göre bir yıl geçerli olacak ve öğrenci indirimli biletten yararlanma hakkı sağlayan bandrol pasolar 2 bin liradan satılacak. • KKTC'de yapılan Üniversitelerarası Kurul toplantısında YÖK Başkanı thsan Doğramacı'nın tutumu ve sözleriyle Milli Eğitim Bakanlıgı arasında sürtüşme ve problemler olduğurta ilişkin yayınlara açıklık getirildi. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren önemli bir konu olduğu vurgulanarak "Bu konuda görevli ve yükümlü olanlar YÖK ve üniversiteler, sorunlan çözmekte sorumlu olan siyasi organ ise devlet adına Milli Eğitim Bakanhğı'dır" denildi. • Bir yük treninin raydan çıkması sonucu önceki gün kapanan Polatlı-Eskişehir demiryolu dün saat 06.30'da ulaşıma açüdı. • Geteneksel olarak kutlanan Verem Eğitim ve Propaganda Haftası'nın 44'üncüsü bugün başlayacak. Hafta boyunca verem savaş dernekleri, üniversiteler, sağlık müdürlükleri ve verem savaş dispanserleri ve çeşitli kuruluşlar eğitim faaliyetlerinde bulunacak. • Cizre ilçe merkezinde güvenlik güçleriyle PKK'lı teröristler arasında çıkan çatışmada iki terörist ölü olarak ele geçirildi, bir polis memuru da yaralandı. Çatışma sırasında biri kız iki teröristin de kaçtığı bildirildi. • Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol resmi bir ziyaret için ABD'ye gitti. Akyol dün Esenboğa Havaalanı'nda yaptığı açıklamada ziyaret amacının, ABD'de 1980'li yıllarda yapılan reformların araştırmalann durum ve sonuçlarmı yerinde görmek olduğunu belirtti. • Adana'da gözaltııft alınması ve daha sonra da tutuklanmasının hukuk ilkeleriyle bağdaşmadığını bildirerek 18 gün önce ölüm orucuna başlayan avukat Hasan Huseyin Reyhan'ın sağük durumunun bozulduğu bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle