28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Erek: Bakan ispat etsin • ANKARA (ANKA) — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'in başbakanlığı döneminde hiçbir sportif yatınm yapmadığım söyleyen Bakan tsmet Özarslan'ı Genel Başkan Yardımcısı Ali Şevki Erek ispata çağırdı. Ali Şevki Erek, Gençlik ve Spor Bakanı tsmet özarslan'a bir telgraf göndererek Demirel'in yatınm yapmadığına ilişkin sözlerini ispat etmesini istedi. Erek, basında hiçbir insanın bu denli cahilane, gayri ciddi, dûşüncesiz" sözler söyleyemeyeceğini de belirtti. Köşk'te toplantı • ANKARA (AA) — Cumhurbaşkanı Turgut özal başkanlığında Başbakan Yıldırım Akbulut, Devlet Bakanı Ibrahim Ozdemir, Devlet Bakan» Cemil Çiçek ile Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci'nin katıldığı bir toplantı yapıldı. Çankaya Köşkü'ndeki toplantı yaklaşık 3 saat sürdü. Dün saat 11.30'da başlayan toplantıya Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci saat 12.45'te katıldı. öte yandan Başbakan Yıldırım Akbulut'a dün Genelkurmay Başkanlığı'nda 1.5 saat süren bir brifing verildi. Brifinge Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş, Milli Savunma Bakanı Hüsnü Doğan, Dışişleri Bakanı Ahmet Kurcebe Alptemoçin, Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci ile kuvvet komutanlan katıldılar. Kıbns'a benzetjlmesin • İstanbul Haber Servisi — Sedat Simavi Vakfı'run düzenlediği gazeteci adaylan ile sohbet toplantısına katılan DSP Genel Başkanı BUlent Ecevit, Türkiye'nin 1974 Kıbns çıkarması ile Irak'ın, Kuveyt'i işgalinin aynı çerçevede değerlendirilmemesi gerektiğini soyledi. Basında büyük sermaye egemenliğinin artmasım eleştiren, maden işçilerinin yürüyüşünün onurunun gene işçiye ait olduğunu belirten Ecevit, "Hiç bir' siyasi parti bunun üzerine gölgesini düşüremez. Yürüyuşün onuru işçinindir" dedi. Göç başladı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) — ANAP Mardin Milletvekili Nurettin Yılmaz, Cumhurbaşkanı TVırgut Özal'ı ziyaret ederek savaş olasılığından korkan vatandaşlann Silopi ve Cizre'den iç tacıflara doğru göçe başladığını anlattı. Vatandaşın psikolojik olarak rahatsızlık duyduğunu vurgulayan Yılmaz, cumhurbaşkanına bunlan anlattıklarmı ve kendisine "savaşı temenni etmediğini, ancak BM karannı uyguladıkları" cevabmı verdiğini söyledi. Yılmaz, Irak tarafındaki Hayırsız Dağları'nda Irak'ın silahlarının açıkça görüldüğünü, Türkiye'nin de büyük bir askeri hazırhk yaptığını söyledi. Horzum Komisyonu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Cumhurbaşkanı Türgut Özal, TBMM'de Horzum olayını araştırmak üzere oluşturulan komisyona bilgi vermeyi reddetti. Komişyon başkanı Ladin Barlas, Ozal'ın bilgi vermek üzere görüşme isteklerine yazılı olarak yanıt verdiğini belirterek "Cumhurbaşkanı komisyona vereçeği bilgi bulunmadığını, ayrıca komisyona cumhurbaşkanının ifade vermesi yolunun açılmasının yanlış olacağını belirtmiştir" dedi. Komişyon 16 ocak çarşamba günu TBMM Başkanı Kaya Erdem'in bilgisine başvuracak. "Körfez Savaşı ve Türkiye"forumunda ortak görüş: Savaşın dışında kalalmıtnönü Sayın Özal'ın izlediği politika emperyalist bir politika. Cindornk Irak cezalandırılmasın, caydırılsın istiyoruz. Kazan Topaç gibi bir Cumhurbaşkanı, topaç gibi dönüyor. Halefoglu Türkiye bu savaşın dışında kalmak zorunda. öztorun Savaş sonrası şüphelidir. Şüpheli risklere girmek tehlikelidir.İç Politika Servisi — PEN Yazarlar Derneği'nin dün Istan- bul'da düzenlediği 'Körfez Sa- vaşı ve Türkiye' forumunda SHP Genel Başkanı Erdal İnö- nii, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Körfez politikasının "emperyalist bir politika" oldu- ğunu söyledi. DYP Genel Baş- kan Yardımcısı Hüsamettin Cindoruk, Irak'ın cezalandırıl- masını değil caydınlmasını iste- diklerini belirterek "NATO ile Islam âlemini karşı karşıya ge- tirecek bir konumda Türkiye'- nin aracı durumda olması çok yanlıştır" diye konuştu. Körfez krizi nedeniyle Türk ekonomi- sinin gördüğü zararlara dikkat çeken TOBB Başkanı Yalım Erez de"Tarkiye, ulusal çıkar- lanımz açısından büyük bir zo- runluluk olmadan mttmkün mertebe sıcak bir çatışmanın içinde olmamalıdır" dedi. Foru- ma katılan diğer konuşmacüar da olası bir savaşın yaratacağı zararlan anlatarak Türkiye'nin bölgede kışkııtıa değil banşı sa- vunan bir yapıda olması gerek- tiği görüşünü savundular. BM'nin Irak'a tamdığı 15 ocak tarihi yaklaştıkça dünyayla birlikte Türkiye'de de dikkatler - 'olası bir savaşın sonuçlarına' cekildi. PEN Yazarlar DemegTn- ce dün The Marmara Oteli'nde düzenlenen forumda, Körfez sa- vaşı ve Türkiye konusunda po- litikacı, gazeteci, yazar, hukuk- çu ve sanayiciler görüşlerini ak- tardılar. Eski Dışişleri Bakanı Vahit Halefoglu'nun başkanlı- ğında, yazarlar Yaşar Kemal ve Leyla Erbil'den oluşan divanın yönettiği forumda ilk konuşma- yı yapan Yaşar Kemal, 1911 yı- İında Yemen'e savaşa giden iki kardeş için yazılan'Yemen Ağı- dı'nı okudu. Daha sonra söz alan Halefoglu, Körfez krizinin gelişmelerini anlatarak "Sad- dam mutlaka yapügının hesabı- nı vermelidir" dedi. Foruma davetli olarak katılan eski Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet Öztorun, savaşm Türki- ye açısından gerekli olup olma- dığ» konusunda görüşlerini an- lattı. Öztorun, NATO Çevik Kuvvet'm Türkiye'nin talebiyle ülke topraklarına gelmesinin Irak'a karşı bir tehdit unsuru oluşturacağıru da kaydederek Atatürk'ün, "Savaş için halkın, Meciis'in ve ordunun hazır ol- ması gereklidir" sözlerini ör- nekledi. Öztorun, "Savaş olur- sa, ABD taktik olarak kazana- caktır. Ama sonrası şüphelidir. Şüpheli risklere girmek İNÖNÜ — SHP Genel Başkanı Erdal tnönfi, Özal ve Akbulut'ıın açıkça 'Savaşa girmeyecegiz' dememelerini kaygı verid buldu. SHP'den barış atağıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP "Savaşa karşı banş" kampanyasını yoğunlaş- tırırken il ve ilçe örgütlerine 100 bin afiş, el kitabı ve üzerinde sa- vaş karşıtı sloganlar bulunan pul gönderdi. "Körfez krizi, savaş ve sosyal demokrasi" konularında etkinliklerin arttırılması için ör- güte talimat da gönderen SHP Genel Merkezi 13 ocak tarihin- de SHP İstanbul İl Örgütü ta- rafından Pendik'te düzenlene- cek "Savaşa karşı banş" mitin- ginin hazırlık çahşmalarını de- ğerlendirdi. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ertugrul Günay, "Sa- vaş tehlikesi arttıkça SHP'nin banş kampanyası da hız kazana- cak" dedi. SHP Merkez Yürütme Kuru- lu, önceki akşamki toplantısın- da, savaşa karşı barış kampan- yasının ülke genelinde yaygınlaş- tınlmasını ve lstanbul'da 13 ocakta yapılacak "banş" mitin- ginin hazırhklannı görüştu. Yaklaşık 100 bin adet "Savaşa hayır, yaşasın banş" afişi ve çı- kartması dün bütün belediye ve örgütlere gönderildi. Daha ön- ceki MYK toplantısında ilan edilen "Banş Haflası" çerçeve- sinde bütün il örgütlerinin Kör- fez krizi, savaş tehlikesi ve sos- yal demokrasi konularında pa- neller düzenlenmesi, gençlik ve kadın komisyonlarının savaşa hayır yazılı çelenkleri kamuoyu- nun görebileceği yerlere bırak- malan konularında talimat ve- ren genel merkez, 15 ocak tari- hinin kritik olduğu düşüncesiy- le "banş fikrini bu taritae kadar doruğa çıkartma" kararı aldı. îstanbul'da gerçekleştirilecek banş mitingi öncesi genel sekre- ter yardımcılan Mehmet Moğul- tay ve Ertugrul Gunay, dün İs- tanbul'a giderek ilçe örgütlerin- deki miting hazırhklannı göz- den geçirmeye başladılar. Gü- nay, savaşın adım adım yaklaş- SHP istanbul İl Başkam Er- can Karakaş, Pendik mitingine tüm ilçelerin katılımının sağla- nabilmesi için çalışmalan sur- dürdüklerini belirterek "Türki- ye'ain toplumun muhalefeti ve halka rağmen bir savaşa sürük- lenmesine engel olmalıyız" de- di. Karakaş, mitingde taşınacak pankart ve dövizler için slogan belirlemesinin tamamlandığım SHP Genel Merkezi "Savaşa karşı barış" kampanyasını hızlandırdı. II ve ilçe örgütlerine afiş, kitapçık, pul gönderen SHP yöneticileri, ayrıca "Körfez krizi, savaş ve sosyal demokrasi" konularında etkinliklerin arttınlması için talimat yayımladılar. 13 ocak günü İstanbul Pendik'te yapılacak "Savaşa karşı banş" mitinginin hazırlıkları da SHP îstanbul il örgütünce tamamlandı. İl Başkanı Ercan Karakaş, 'Savaş olasılığı arttıkça biz de banş kampanyasını arttıracağız" dedi. tığmı kaydederek "lSTnden son- ra olumsuz bir gelişme olsa bile biz savaşa hayır kampanyasına devam edeceğiz. Bastırdığımız afişler bütün yurtta partililerce dağıtılacak" dedi. Günay, gaze- tecilerin, "Savaşa hayır diyenler tutuklanıyor ama" sözlerine, "Kolaysa puUanmızı ve afişleri- mizi dağıtanlan, savaşa hayır di- yenleri tutuklasınbr da görelim. Bu, barış düşüncesinin daha da yaygınlasmasına neden olur" ya- nıtını verdi. ve tüm vatandaşları ayın 13'Ünde Pendik'te bekledikleri- ni belirtti. SHP Genel Sekreter Yardım- cısı Ertugrul Günay, Amerika ve Irak dışişleri bakanlanmn Ce- nevre Zirvesi öncesi ödünsüz açıklamalarda bulunmalannın iki tarafın da kararhlığını yan- sıttığını belirterek, "Her şeye karşın her an başka çözümlerin ve bir yumuşamanın ortaya çı- kacağı konusunda umutlarımı- zı koruyoruz. Çünkü savaşın özellikle bizim bölgetniz için bü- yük bir felaket olacağını biliyo- ruz" dedi. Gunay, ABD'nin ya- pacağı bir müdahalenin fatura- sını, ABD'den çok bölge ülke- lerinin, özellikle Türkiye'nin ödeyeceğini vurgulayarak şöyle konuştu: "Ülkemize çağnldığında bü- yük gürültüler koparan, ama son günlerin yoğun iç olayları karşısında kaynayıp gitmiş gözüken 'Çevik Kuvvet'in ^pı- sı ve yetertiliği hakkında ciddi tartışmalar var. Bu fılolann Türkiye'nin savunma ihtiyaçla- nndan kaynaklanması mümkün değildir. 'Çevik Kuvvet' Türki- ye'yi Amerikan müdahalesine ve savaşa katmanın sinsi bir aracı olarak topraklarımızda bulun- maktadır. Bir 'Çevik Kuvvet' harekâlının ardından Irak'la Türkiye arasında sıcak bir sava- şın çıkması kriz sona erse bile iki Ulke arasında uzun >ıllar kana- yacak bir ihtilafa yol açacaktır." Körfez krizi nedeniyle Türki- ye*yi savaşa katmak isieyenlerin Türkiye'nin dostu olamayacağı- nı kaydeden Günay, "Türkiye 1 yi kendi çıkarlan aleyhine bir sa- vaşa zorlamak isteyenler Türki- ye'nin düşmanıdır. Bu nedenle bugün banş umuüannın yok ol- madığı oriamda savaşa karşı kampanyamızı yaygınlaştınyo- ruz. Yarın daha olumsuz geliş- meler ortaya çıkarsa banş inan- cımızdan vazgeçmeyeceğiz. Her fırsatta savaş kışkırtıcılannın ya- kasına yapışacağız ve davacı olacağız" diye konuştu. tehlikelidir" dedi. İHD Genel Başkanı Nevzat Helvacı da Türkiye'nin yakın bir savaş tehlikesi ile yüz yiize bulunduğunu söyledi. Kamuo- yuna yapılan açıklamalann tat- minkâr olmadığını da belirten Helvacı, "BM, savaşı insan ya- şamından çıkartma cabasınday- ken biz de savaşa davetiye çıkar- tıyonız. Hesaplanm savaş üze- rine kuranlar, >aratacakları yı- kıntının altında kalabilirier. Iş- kenceyi benimsemiş bir yöne- tim, bir savaşta baskıyı doruğa çıkartacakür" dedi. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demir- kent de savaş ve iletişim arasın- daki ilişkiden yola çıkararak sa- vaşın Türkiye'ye ve tüm insan- lığa vereceği zararlan anlattı. Demirkent, "Biz burada otel lo- bisinde konuşurken hastaneler boşaltılıyor. Asker sevkıyatı ya- pılıyor. Türkiye öyle bir savaş örtamına girdi ki banş olsa da- hi eski günlerini arayacaktır. Saddam'la, Bush ve bizdeki ba- zı insanlar anlasmak istemiyor- lar" dedi. Kraldan çok kralcı ÇGD Genel Başkanı gazete- ci, yazar Mustafa Ekmekçi, ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın soyadımn kendisi gibi Ekmekçi anlarruna geldiğini be- lirterek "8 çocugu varmış. Biz- de kimileri kraldan çok kralcı. Yerlerini konımak için >apma- yacaklan şey voktur" dedi. İs- tanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan da TBB Başkam Önder Sav'ın bir mesajıru okuduğu fo- rumda, kendisinin savaşa hayır diyerek suç işlediğini ve herkesi de bu suçu işlemeye cağırdığını söyledi. Kazan, Meclis'- in yetkilerini anayasaya aykırı olarak devrettiğine de dikkat çe- kerek"Bu Meclis anayasal hü- kumlülüklerini çalıştıramaya- caksa, bundan sonraki Meclis de çalıştırmaya.ak demek değildir" dedi. Daha sonra söz alan RP Genel Başkan Yardım- cısı Şevket Kazan, Irak lideri Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i iş- gal ve ilhak gerekçelerini anlat- tı. Kazan, 'ABD, Müslüman ül- keler arasında harp çıkartmak ve anti emperyalist güçleri ez- mek için geldi" dedi. Cumhur- başkanı Turgut Özal'ı da eleş- tiren Kazan, "Topaç gibi bir cumhurbaşkanı, topaç gibi dönüyor" diye konuştu. DYP Genel Başkan Yardım- cısı Hüsamettin Cindorak söz- lerine RP'li Kazan'ın konuşma- smı eleştirerek "Bnnlar kadayı- fın kızarması kadar kolay değir diyerek başladı. Halkın ve siyasetin desteğine dayanma- yan bir savaşın başarılı olama- yacağı görüşünü paylaşan Cin- doruk,"Türkiye'nin bir büyük devletin arkasına takılı bir araç devlet olarak Körfez politikası izlemesi yanlıştır. NATO ile İs- lam âlemini karşı karşıya geti- recek bir konumda Türkiye'nin aracı durumunda olması çok yanlış. Biz, Irak'ın cezalandınl- masını değil, caydınlmasını is- tiyoruz. Türkiye'nin cumhur- başkanı'Bir koy uç al' diye bir politikayla ortaya çıkmamahdır" dedi. Emperyalist Forumda son konuşmayı ya- pan SHP Genel Başkanı Erdal Inönü de savaşın zararlannı an- lattı. DUnyadaki gelişmeleri ve silahsızlanma çahşmalarını ör- nekleriyle sıralayan înönü, "Bu bir saçma iş. Bu, bir saçma du- rum. Ben de savaş çıkacagına inanmıyorum. Türkiye'nin bu- rada ne işi var? Sayın Özal da Sayın Akbulut da 'Biz savaşa girmeyiz' demiyorlar. 'Bize sal- dırırlarsa savaşırız' diyorlar. Demek ki bizi savaşa sokmak is- teyenler bir tertip yapabilir. Dostluk başka, harpte ölmek başka. Kimse dostu için savaş- ta ölmez. Ben buna pusuda te- orisi diyorum. Yani komşumuz silahlanıyor, onu gidip ezelim. Sayın Özal'ın izlediği politika emperyalist bir politikadtr" de- di. CUNEYT ARCAYUREK YAZIYOR DYP GENEL İDARE KURULU^NDA KÖRFEZ KRİZİ DEĞERLENDİRİLDİ Demirel: Savaşlık bir işimiz yok"Savaş yeri Kuveyt'tir" diyen DYP lideri Demirel, "Türkiye neden savaş yapacak? Neyi sağlamak için savaş yapacak? Türkiye'nin Irak ile sınırında bir tehdidi ben şahsen kabul etmiyorum" dedi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) — DYP Ge- nel Başkanı Süleyman I Demirel, "Körfez krizi savaş kucağında bekli- yor. Bomba kurulu, sa- ati çalışıyor" dedi. Tür- kiye'nin savaşa girmesi için bir neden ol- madığını bildiren Demirel, "Tabii bir saldınya uğrarsa ülke kendini savunur. Bu şartlar içinde Türkiye'ye saldırmak da cinayettir, cinnettir" diye konuştu. DYP Genel İdare Kurulu dün Genel Başkan Demirel'in başkanlığında top- landı. Toplantının başlangıcında Körfez krizinin geldiği aşamanın bir değerlen- dirmesini yapan Demirel, 1991 yılının çok hızh başladığını, ancak dünyanın 1991 'de kana bulanmamasını umdukla- rını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Ja- mes Baker ile Irak Dışişleri Bakanı Ta- nk Aziz'in Cenevre'de toplantısı sürer- ken konuşan Demirel, "Umanz ki i>i ni- yet galip gelsin. ABD'nin ilan ettiğine göre bunun dışında bir toplantı olmaya- caktır. İnsanlığın iyiliğine giden yol banştır" diye konuştu. DYP'nin Türkiye'nin savaşa girmesi- ni önleyici etkinlikleri olup olmayacağı- nın sorulması üzerine Demirel şunları söyledi: "Şartlar her gün değişiyor, bir göre- lim bakalım. Biz, Türkiye'nin savaşa girmesinin gereğini görmüyoruz. Böyle bir kap görmüyoruz. Savaş sebebi gör- müyoruz orta yerde. Tabii ki, bir saldı- nya uğrarsa ülke kendisini savunur. Türkiye'nin saldırgan olacağı bir durum görmüyoruz. Bu şartlar içinde Türkiye'- ye saldırmak da cinayettir, cinnettir. Kim cinnet getirirse, ancak o yapar onu. Bu kadar az ihtimalle de bir şey düşün- mek istemiyoruz doğrusu. Ama Türki- ye've kim el uzatmaya kalkışırsa, cüret ederse, cesaret ederse, herhalde çok piş- man olur. Türkiye kendisine bir tecavu- ze karşı sıkılmış bir yumruk gibi birl«ş- miştir. Savaşı kaşıyıp. şu veya bu şekil- de Türkiye'nin bir savaşa itihnesine karşı da biz milletle beraber, savaş istemiyo- ruz." Türkiye'nin hangi savaşa niçin gire- ceğini henüz bilmediklerini söyleyen De- mirel, "Türkiye'de savaş hazırlıklan ya- pdmasmı, bazı tedbirier almayı kınamak mümkün değil ama, neyin tedbiridir, o ayrı meseledir. Çünkü Türkiye'nin sa- vaşlık bir işi yok. Türkiye neden savaş yapacak? Neyi sağlamak için savaş ya- pacak. Savaş yeri Kuveyt'tir. Türkiye'- nin Irak ile sınırında bir tehdit ben şah- sen kabul etmiyorum. Aklî de bulmuyo- ruın böyle bir tedbiri. Ama yine de ted- bir almakta yarar var" diye konuştu. Zonguldak maden işçilerinin 3 ocak- ta başlattıkları eylemlerin on yıllık bir birikimin tepkisi olduğunu söyleyen De- mirel, "Geçen on senenin depolitizasyo- nunun hak aramada meydana getirdiği güçlükler, çalışanlann haklannda pek çok koparmalar meydana getirdi. Enf- lasyonist politikalar neticesinde milyon- lar fukaralaştı. Böyle bir Türkiye'nin de- mokraük tepkisiz kalması, olayın sebe- bidir. Kökünde gelir dagılımı çok bozul- muş, fukaralaşmış bir Türkiye vardır" diye konuştu. Anİcara'ya doğru başlat- tıkları yürüyüşü durdurarak geri dönen maden işçilerinin büyük bir anlayış gös- terdiğini bildiren Demirel, "Devletin gü- cünü haşin bir biçimde işçinin üstünde göstermesimn önlendiğini" söyledi. "Türkiye'yi kim idare ediyor" soru- suna, iç ve dış olaylarda en önemli yeri tuttuğunu kaydeden Demirel şöyle ko- nuştu: "İdare etmesi gereken etmeyip idare etmemesi gereken idare ettiği için bu ha- le gelinmiştir. Çankaya'nın beyanlan tahrikkârdır. Bu tahrikkâr beyanlar, iş- çinin hak aramasını suçluluk haline ge- tirmiştir. İşçinin sofrasından ekmek ala- rak yaptıklan ayıbı kapaCabilmek için birtakım yanlış raukayeseler yapmışlar- dır. Türkiye sonunda bu idareyi sırtın- dan atacaktır. Adamı Dünyanın Efendisi Sayanlar Varken... ANKARA — James Baker'la Tank Aziz görüşmeleri baş- lamadan önce, başkentte savaş sancıları giderek artıyor- du. Daha önceki günden Baker'ın Ankara'dan neler iste- yeceğine ilişkin çeşitli haberler yayılmış, kimileri dün man- şetterde arz-ı endam eylemişti. TÖ'nün dirayetli kaptanlığında pupayelken enginlerde ge- zinen dış politikamız, daha önceki aylarda Baker'ın bütün çabalanna karşın, İncirlik üssünü ABD hizmetine açmamıstı. Ammavelakin, savaş davulları gerçekten çalmaya başla- dı. Durum değişmişti. Savaş başlayınca ABD, üssün kulla- nımına izin isteyecekti. Yedi yıldır bu iktidar zaten alışıktı. İsteyince ABD, verecekti! Dışişleri Bakanımiz, Inciriik'in "kullanımı söz konusu değildir" derken 32. Gün'de TÖ, "İleride değişiklik olabileceğinden" dem vurmaktaydı. "İleride" dediğine gö- re Baker'ın An kara ziyaretinde üssü ABD'ye pekalâ peş- keş çekebilirdik. Ya da, Baker gelsin gitsin, Bush hele bir telefon açsın. TÖ, "gelişen hadiselere bakacak" ve bakarsınız savaşa bir- den katılacakiı. Mehmet Ali Birand "Savaş çıkttğı takdirde Türkiye katılacak mı" diye soruyor. TÖ verdiği yanıtta "Sa- vaşa girmek, savaş açmak, ne benim ne de hükümetin yet- kısinde. TBMM ne karar alır, bilemem, söyleyemem" demiyor. Tek adamlık sıfatını silkip atmaya çalışırken bu soruyta tek adamlığı olanca açıklığıyla bir kez daha sıntıyor. Çün- kü TÖ, soruyu aynen şöyle yanıtlıyon "Şimdi bu konuda (savaşa katılmak konusunda) verilmiş hiçbir kararımız yok. Onümüzdeki günlerde ne karar vere- ceğimizi de bilmiyorum" diyor. Birand'ın savaş olasılığıyla bağlantılı soruya başlarken söylediği gibi "Allah korusun" başımıza ne gelecekse TÖ'- nün iki dudağı arasından gelecek. Bu iki dudağa dikkat, çok tehlikeli! Zira Baker'a bugün Meclis veya herhangi bir baş- ka kurum -aklına gelmez ya, örneğin hükümet- düşünme- den "daha önceki vaatlenni yerine getireceğini" bildire- bilir. Körfez krizinin başladığı 2 ağustos- tan beri her gün çe- şitli varsayımlar, tah- minler, esip savuran demeçler veren TÖ, bir de savaşın başla- yıp başlamayacagını saptayan "olasılık y ü z d e l e r i y i e " ünlendi. Irak'a 15 ocağa kadar süre tanıyan BM kararı çıkttgı za- man "savaş ihtimalinin zayıfladığını, yüzde 20'ye düştüğünü" söyiemiş, kendi açıklıyor. Ama "geçen günler, ihtimali (bir iki gün önce) şimdi yüzde 50'ye getirmiş." Birand matematik sonuçlar veren önseziye hayretler için- de soruyor, "Peki bu oranlan nasıl buluyorsunuz?" Doğ- rusu bizler TÖ'de çok be|irgin ve çook özel kimi özellikler olduğunu biliyorduk. Örneğin hesap kitap işi, düşman bil- diğinin sırtını yere getirinceye kadar her tür olanağı kullan- ma inadı, eski dostlan, yâranı koruma, kollama becerisi gibi.. Yeni bir başka özelliğini öğrendik TÖ'nün. Savaş çıkar mı çıkmaz mı konusunda sıraladığı yüzdeler ne olayların gi- dişine, ne de -örneğin Bush'tan aldığı özel- istihbarata da- yanıyor. "Tamamıyla hissi. Yani tamamıyla hisle bulunan bir şey" miş, açıkça böyle söylüyor. "Hislerle bulduğu oJaşıhk yüzdelerini" daha açıyor: "Zaten aslında çok fark etmez. İsterseniz 30 deyin siz. 20 deyin. Öbür taraf 90,80 desin. Savaş olursa yine o 20'nin içine girmiş olur" diyor. TÖ'nün müthiş mantığı! Ne var ki yüzde hesapları yapılacak gün değil. Baker ge- liyor. Kalk deyince kalkaçaksın, yat deyince yatacaksın. Savaşa gir deyince gireceksin! Adamı dünyanın efendisi sayanlar sadece başka ülkelerde var değil ki.. Ülkemizde de aynı inançta olanların sayısı hayli kabarık. Saddam'ın mutlaka temiztenmesi gereğine -madem ki TÖ söylüyor- halkımız da inanıyor. İnanmak zorunda üstelik. Ne diyor TÖ: "Saddam fırsat bulduğu zaman rakiplerini elirni- ne eder." Irak diktatörünün bu huyunu TÖ'den daha iyi bilecek ola- bilir mi? Bağdat'ta Saddam, Ankara'daTÖ... Az mı baş ba- şa, dostane ilişkiler içinde birlikte oldular? Birbirlerinin hu- yunu suyunu hiç bilmezler mi? TÖ'nün dediği gibi "Bu da bilinen bir gerçek." Cenevre görüşmelerinin uzadığı saatlerde dünyanın her köşesinde olduğu gibi Ankara'da da yeni umutlar yeşeri- yordu. Baker-Tank Aziz görüşmesi beklenenin tersine ya barış getirir veya barış yollarında yeni gelişmelere olanak sağlarsa?.. Işte o zaman Çankaya, yandı gitti keten helvam. Bu TÖ ile yarabbi ne günlere kaldık! Allah korusun başımıza ne gelecekse, TÖ'nün iki dudağı arasından gelecek. Bu iki dudağa dikkat, çok tehlikeli! P A R T I L E R D E N Helikopter pilotları ANKARA (Cumhuriyet Bürosa) — SHP Ankara Milletvekili tbrahim Tez, gazetecilerin, maden işçilerinin yürüyüşünü izlemek amacıyla kiraladıklan helikopterin pilotlanmn gözaltına ahnması konusunda Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya sorular yöneltti. Tez'in TBMM Başkanhğı'na verdiği yazılı soru önergesinde, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin de ortak olduğu Belko Şirketi'nden 7 Ocak'ta kiralanan helikopterin pilotlanmn 18 saat süreyle gözaltına alındığı anımsatılarak, gözaltına almanın nedeninin açıklanması istendi. "Bu tavır basuı mensuplanna verümek istenen bir gözdağı nudır? Basın mensuplarını uçurduklan için mi gözaltına alınmışlardır?" denilerek, basın mensuplarının çektikleri filmlere el konulup konulmadığı da soruldu. Hamsi kürsüde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Giresun Milletvekili Mustafa Çakır dün TBMM Genel Kunılu'nda elinde 7.5 santimlik bir hamsiyle kürsüye çıkarak, hamsi avlanmasına izin verilmesinin bir katliam olduğunu söyledi. Bakanlığın hamsi avlama serbestisini 9 santimden 7.5 santime indirmesini eleştiren Çakır, önlem ahnmasım, aksi takdirde hamsi soyunun tükeneceğini belirtti. Çakır kursuden indikten sonra ANAP Milletvekili Orhan Ergüder, hanısiyi incelemeye aldı. Tarım, Onnan ve Köyişleri Bakanı Lütfullah Kayalar daha sonra kürsüye gelerek geçen yıl hamsiye avlanma yasağı konmasına karşın Karadeniz'e sahili bulunan diğer Ulkelerin avlanmaya devam ettikleri için bir sonuç ahnamadığını söyledi. Parasızlıktan istifa KONYA (Cumhuriyet) — Konya'nın Seydişehir ilçesi SHP'li Belediye Başkanı Yaşar Parmaksız, parasızlık nedeniyle personelinin parasını ödeyemediği için dün belediye başkanlığı görevinden istifa etti. 26 Mart yerel seçimlerinden önceki belediye başkanının ihtiyaçtan fazla işçi aldığım belirten Parmakstz, "Belediyeye gelen ödenek yetersiz. Parasızlıktan hizmet veremiyoruz. Görevde kalmamın bir anlamı yok" dedi. Parmaksız istifa dilekçesini Seydişehir Kaymakamı Ibrahim Say'a verdi. Kaymakam da istifayı kabul etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle