28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 10 OCAK 1991 Kültürel Kimlik Soranıı Sağlam bir kulturel kimlik, toplumun kendi kulturunun geniş yelpazesinde yer alan farklı kulturlere yalnız hoşgoruyle bakmakla kalmayıp, bundan bireylerin olduğu kadar toplumların da zenginleşebileceğine ınanmakla oluşur ve gelişir. Prof. Dr. ŞÂRÂ SAYIN Duvarların yıkıldığı, ulusal sınırlann aralan- dığı, ulus ve ulusal kimlik kavramlarının sorgu- landığı, Orta Pazar'ın oluştuğu, gıderek ortak bır polıUkanm da amaçlandığı bır Avrupa gercegı ıle karşı karşıyayız Bırleşme yolundakı Avrupa 'para bırlığY konusu gündemde. Çeşıth alanlar- da özlenen bırlık, konu 'kultür' olduğunda za- man zaman tedırgmhğe dönuşuyor Bu durum toplumlan; külturlen ve kulturel kımlıklerı üze- rınde yenıden duşunmeye zorluyor Yalnız Avru- pa Topluluğu uyelen değıl Isvıçre gıbı henuz top- luluk dışı bır ulke"kulturei dokunulmazlık"ı sa- vunuyor Gıderek güçlenen bır Avnıpa karşısın- da ekonomık güçlerı daha zayıf olan ulkeler, Üçüncu Dünya ülkelen ıçın kulturel kimlik so- runu daha da büyük önem taşımakta Bu ülkelerın kulturlenne sahıp çıkmaları, onu korumak ıstemelen çok doğal, hatta gereklı Ama bu ülkeler ıçın buyuk tehlıke, kendılerının bır seçenek (alternatıO karşısında olduklarını varsaymalan, bu nedenle de ya daha guçlu ul- kelerın potalannda erımeye, ya da -yanlış bır ulusçuluk anlayışıyla- yalnız geçmış ve gelenek- lere sarüarak yapay bır ulusal kültur kımhğı oluş- turma çalışmalannda Bırey duzlemınde kimlik sorunu, kışının ken- dısıne 'ben kımım' sorusunu yöneltmesı, bır yan- dan uyum sağlayabılmek ıçın kışının toplumun beklentılenyle nereye kadar örtuşmesı, yanı baş- kalanna benzemesı gerektığını sorgulaması, ote yandan kendısını, kendıne özgu olanı başkala- nndan ayırt etmek onlardan başka olma ıstemıy le başlar Bırey, kımlığıyle, başkalarının beklen- tüerı ve toplumsal baskılar karşısında bağımsız, özerk kalmayı ıster Ancak kimlik durağan bır yapı ıçermez, ıçınde var olduğu toplumun koşul lanndan, çevreden etkılenır, çevresıyle olan ıle- tışımınde bır yandan kendıne özgu yapısını ko- rumaya çahşır, öte yandan bu ıletışımın sonun- da kendını yenıler, gehştırır zengınleştınr Kım hk dedığımız olgu bır sureçtır çünku, durağan bır nıtelık taşımaz Ulus duzlemınde kimlik sorunu ıse bır ulusun 'bız kmuz7 ' sorusunu sorması>la başlar Max Weber'e göre ulus kavramı, nesnel olçuüere, ör neğın 'ortak bır dıl'e ındrrgenemez M Weber'e göre bu kavram bır tur 'dayanısma' duvgusuna dayandığı gıbi ortak bır 'kultur anlayışından', bır 'kultur misyonundan' da kaynaklanır (1) Başka deyışle, ulus ve kultur kavramları M Weber'de btrbırlerımn varhğından tureyen, bır- bırlenyle bırlıkte var olan ve butunleşen kavram lardır Avrupa Topluluğu'na uyelık başvurusunda bu- lunan Turkıye'de de kultür, kulturel kimlik so- ruları ırdelenmekte, konuya çeşıtlı bakış açıla- nndan yaklaşılarak yanıtlar aranmaktadır Turk-Alman kultur diyaloğu 199O'ın ılk aylannda dört önemlı kunım 'îs- tanbul Ünıversıtesı Sosyal Bılımler Enstıtusü', 'ls- tanbul Alman Kultur Merkezı', 'Berlın Senato su Kultür İşlerı Idaresı' ve 'Bonn, Turkıye Araş tırma Merkezı'nın desteğıyle Turk ve Alman uz- manlar 'Türk-Alman kultür dıyaloğunun sorun- lan ve perspektıflerı' başhğı altında çeşıtlı alan- larda ortak çalışmalar yapmış, ıkı ulke arasın- dakı kultur dıyaloğunu engelleyen sorunları ır- delemış, Turk-Alman kültur dıyaloğunun gehş- mesı ıçın somut önerılerde bulunmuştur Kultür kavramı ve kulturel kimlik sorunlarıyla ılgılı ça- lışma grubunda, her ıkı ülkede de kültürel kım- lığın durağan bır nıtelık taşımadığı, buyuk bır dınamızm ıçınde bulunduğu vurgulanmıştır Turk katılımcılar da Alman katıhmcılar da kul- tur evTensel bır süreç olduğundan, bu kavramı tek bır paydaya oturtamarruşlar, gerek Alman ge- rekse Turk kulturu ıçın sımrlayıcı tanımlamalar dan kaçınmışlardır 'Kultur' çok kez yalnız tıyatrolarda, muzeler- de, yazın'da ve obur sanat dallarındakı etkınlık lerle ozdeşleştrrılmektedır Oysa 'bılım' ve büı mın davandığı 'akıl' da kültürun vazgeçılmez parçalarıdır Duşunur Paul Lorenz'e gore kultur 'ınsanın herhangı bır doğa yaratığı -örneğın an lann kovanlannı oluşturdukları gıbı- değıl akıl taşıyan varlık olarak öbur ınsanlarla bırlıkte ve ortak amaçlar ıçın gerçekleştırdığı bır edımdır (2) Aynı duşunure gore dıller de doğal becenler değıl, kultur edımlerıdır (3) Aynı dıb konuşan, ya da aynı dıne ınanan, ama farklı ekonomık ve toplumsal koşullarda ya\,a yan toplumlar tarıh surecı ıçınde farklı alımla- ma koşullan nedenıyle farklı kulturel kimlikler oluştururlar Bugunku Avrupa kulturunun oluş masında buvuk rol oynayan oğelerden bırı olan Hırıstrjanlığın -bazı ortak yaklaşımlar dışında gunumüzde nasıl farklı alımlandığını bılmekte- yız Aynı durum Muslüman ulkeler ıçın de ge- çerh Tarıh boyunca farkh etkenler ve etkıleşım- ler sonucu orneğın Endonezya'da, Suudı Arabıs tan'da, Cezayır'de ve Turkıye'de farklı kültur kımlıklerının olaşmuş olması, bu ulkelerde ls- lamı>ete farklı yaklaşımlara ve uygulamalara ne- den olmuştur Bazı Müsluman toplumlar, kultür kımlıklerını korumak ıçın tek yolun durağan, de- ğışmeyen değer yargılanna ve yorumlara sanlmak olduğunu savunurken ve bu değerlenn, ancak onları bır zamanlar saf ve salt olarak gerçekleş- tırmış olduğu varsayılan 'geçmış'ı örnek alarak korunabüeceğını ılerı surerken başka Muslüman toplumlar, değışen tarıhsel koşullar ıçınde gele neğı >ıne muhafaza' etmeyı, ama onu dondur- mayıp venıye ve geleceğe açık bır tutumla sur- durmeyı yeğlemışlerdır Başka kulturlerden arıtılmış, seralarda oluşan kulturler duşunulemeyeceğı gıbı aynı kalan, de- ğışmeyen, tum etkılere kapalı kultür kımlıklerı de duşunulemez Yalnızca ıletışıme açık toplum- lar değıl, ıçlerıne daha kapalı etnık gruplann bıle kendılerıne ozgu baa nıtelıklerı, bılgılenme, ha- ber alma ve etkıleşım sonunda değışıme uğrar, etnık dıye nıtelendırılen ve oyle olduğu ıçın de- ğışmez sanılan özellıkler zamanla farklı göru numler kazanabılır Kulturel kımhğı aynı devle- tın sınırlan ıçmde bıle kesın bır tanımlamayla or- tak bır paydaya oturtmak oldukça güçtur Çun- ku kulturel kimlik aynı toplumun farklı yörele- rınde farklı özellıkler gösterebılır Kultürlenn evrensel ve toplumsal boyutlanv. la bırbırlerını süreklı etkıledıklerı tartışılmaz bır gerçektır Kavşak noktalannda yer alan kultür- lenn bu etkıleşımden aldıkları pay ıse çok bu- yüktur Batı'nın hayranlık duyduğu Eskı Yunan kulturunun buyük şansı, pek çok kültürun bır arava geldığı, dolayısıyla etkıleşımın yoğun ol- duğu böyle bır bölgede gelışmış olmasıdır Aynı şans Turk kulturu ıçın de geçerhdır Yal- nız Asya'dan değıl, bır kökenıyle de Anadolu Uy- garhklanndan beslenen Turk kulturu ve kültü- rel kımlığı ancak bu çoğulcu yaklaşımla ele alın- dığında gerçek boyutlanyla ve tum zengınlığıy le betımlenebılrr Sonuç Bır toplum "Bızım kulturel kımlığımız ne9 " sorusuna soruyorsa ve kulturel kımüğını, toplu- mu bırleşürıcı, butünleştıncı bır ılke olarak gö- ruyorsa, bu sorunun yanıtının kultur fenomenı- nın kendısı kadar karmaşık ve çok boyutlu ol- ması gerektığını bılmesı gerekır Insancıl ve de- mokraük dıye nıtelendınlebılecek bır kultur kım- hğı, en başta kendı kulturune, bu kulturu oluş- turan çeşıtlı oğelere, onları çözumleyerek, eleş- tırerek, sorgulayarak yaklaşmakla başlar Sağlam bır kulturel kımlık, toplumun kendı kulturunun genış yelpazesinde yer alan farklı kulturlere yal- nız hoşgörüyle bakmakla kalmayıp bundan bı- revlenn olduğu kadar toplumlann da zengınle- şebıleceğıne ınanmakla oluşur ve gehşır Kultu- rel kımlık, kışıye doğuşuyla bırhkte sunulan ve değışmez bır değerler toplamı olmadığından, kı- şının zengm bır kültur potası ıçınden öğelerını kendı ıstemıyle özgurce seçebıleceğı ve oluştura- bıleceğı bu kımlık olmaüdır Böyle bır kültürel kımlığın önkoşulu ıse sağlam, yaşama yönelık, sorgulayıcı, yaratıcıhğı destekleyen 'birey' yetış- tırmeyı amaçlayan bır eğıtımdır. Dunyaya açık, çok >önlu, kendını sureklı aş- mak ısteyen, onun ıçın de sorgulayan ve eleştı- ren, o nedenle de gıderek zengınleşen bır kültü- rel kımlığın pek çok sılahtan daha guçlü, böyle kulturel kımlıklerı yalnız banndıran değıl, yetış- mesıne katkıda bulunan toplumların ıse barışçı olacaklan kuşkusuzdur 1) VVeber Max, Wırtschaft und Gesellschaft Grundnss der verstehenden Sozıologıe, 5 baskı 1976 s 527 530 2) Lorenzen, Paul Regeln vernunftıgen Argumentıerens. Er langen 1978 Saentısmus vcrsus Dıalektık In Buber, RCra mer, Hermeneutık und Dıalektık Tubıngen 1970 3) Ayb EVET/HAYIR OKTAYAKBAL "Varhk"m 1000. Sayısı... "Varfık, cumhurıyetı en buyüğümuzden emanet alan bır Türk gençlığıntn yaratıcı bır ınkılap neslının sanat sahasın- da da var olduğunu gostermek ve onun ıçın çalışmak ıçın çıkıyor Mecmuamız Turk edebıyatının bugun en olgun ve enşkın devresınde olduğunu neşredeceğı eserleıie ıspat ede- cektır" 15 Temmuz 1933'te ılk sayısı yayımlanan 'Varlık' dergısın- de Yaşar Nabı boyle yazıyordu Cumhurıyetın onuncu yılı kutlanacaktı bırkaç ay sonra 'Varlık', cumhurıyetın onuncu yılında yenı Turk yazınının ulaş- tığı aşamayı kanıtlamak amacındaydı Cumhurıyet yazını ılk başarılı ürunlerını vermeye başlamıştı Gerçı o gunlerın he- men butün yazarlan cumhunyetten önce doğmuşlardı, ılk ya- zılannı 1923 öncesınde verenler çoktu, ama Yaşar Nabı, Sabn Esat, Zıya Osman, Cevdet Kudret gıbı gençler ılk yapıtlarını 1930'larda yayımlayarak un kazanmışlardı 'Varlık', cumhu- rıyetın ılk yazın kuşağtntn temsılcısı olmak savıyla yayın dun- yasına atılıyordu Yaşar Nabı "Gençlık ve Inkâr" başlıklı yazısında şöyle dı- yordu "Bugunku neslın çocukluğu ne zamanlaratesadüf ettı, hıç duşundünuz mu'" Trablus, Balkan, Umumı Harp, Mütareke, Istıla, Kurtuluş Savaşı "Bayram şenlığı ıçın değıl asker çağırmak ıçın çalınan da- vulların tuylerı urperten gumburtusu Heyecanla pencereler- den uzanan başlar Yaşlı nınelenn yuzundekı endışe Duşün- celı ağabeyler ve kuskun babalar Top gurultulerı Bodrum- larda yurek çarpıntılarıyla dınlenen tayyare seslerı Korku ve ölum yağdıran bombalar Sefalet, açlık, kolera tıfus, uyuz Kanlı havadıslerle dolu gazeteler Bırbırını kovalayan sefalet haberlerı Ve gecelerı gunun butün korkunç ıntıbalarıyla do- lu kâbuslar" 1900'lerde doğmuş, çocukluğu en ağır sıkıntılarla geçmış, Yakup Kadrı'nın 'saman ekmeğı neslı" dıye adlandırdığı bır kuşaktı Nayırtarın Sabrı Esatların Zıya Osmanlann kısacası 'Varlık' dergısınde bır araya gelerek Ataturk devnmının ılke- lerını savunan, o ılkelere dayanarak yepyenı bır Turk yazını yaratmak ısteyenlerın kuşağı Benım kuşağım Yaşar Nabı'nın 'Varlık ın ılk sayısında yaz- dığı karabasanlı yılları yaşamadı Mutlu bır kuşagız bız Ata- turk dönemınde yaşadık çocukluk, ılk gençlık yıllarımızı Gu- ven ıçınde, guclü bır ulkenın ınsanları olduğumuza ınanarak Bızden öncekı kuşakları ılk baştan kucumsedıkse sonra an- ladık onların hangı guç koşullarda yazdıklarını yaşadıkları- nı Bu yuzden 'Variık'ın ılk kuşağı ıle son kuşağı bır bütun olmuştur Variık'ın ılk sayısının baş sayfasında cıkan Kema- lettın Kâmı'nın şıırınde dedığı gıbı "Odamda ıkı kardeş Bırı dün, bırı yarın Ve ben aralarında Bır köpruyum onların" Şımdı 'Varlık', bınıncı sayısını yayımladı Bın sayı> Bın sa- yının 1933'ten 1990'a kadar yayılması Bır kopru kurulmuş 33 ıle 90 arasında Bınıncı sayı ozel bır ekle çıkmış 'Varlık' aılesınden olan olmayan yazarlarımız düşuncelerını belırtı- yorlar Cahıt Tanyol şoyle dıyor "Yaşar Nabı'ye gelınce gerek devnmcılığı gerek yayıncı- lığı ve gerekse fıkır sanat alanında bırçok değerın gun ışığı- na çıkmasında harcadığı çaba bakımından Turk toplumu ona borcunu odeyememıştır" Tahsın Yucel ıse Yaşar Nabı'nın devrımcı, Ataturk ılkelerı doğrultusundakı tutumunu şoyle anlatıyor "Yaşar Nabı nın toplumsal duşuncelerının buyuk olcude Ataturk ılkelerıyle özdeşleştığı kesınlenebılır, ancak bu ılke- lerın uygulanması konusunda Yaşar Nabı'nın örneğın CHP yönetıcılerınden çok daha koktencı, yorumlanmasındaysa, çok daha çağdaş çok daha ılerı olduğunu söylemek gere- kır" 57 yaşındakı 'Varlık' bugun genc kuşak yazarlarının der- gısıdır Yaşar Nabı'nın ıstedığı de buydu, genclerın dergısı olmak, genclerın buluştuğu bır alan yaratmak Dağlarca1 nın yenı bır şıırıyle bıtıreyım "Kımse gırse ıçerı Gulumserdınız Yasaklanacak yazılar bıle gırse Sıkıyönetım bıle gırse Gulumserdınız bır uzak Işte surup gıttı yol Yansıdı yenı aydınlıkları yonlerın Görmekte butun yazarlarımız Bınıncı sayı gırdı kapınızdan ıcerı Gulümsedınız daha ' İLAN T.C. BAŞBAKANLIK HAZİNE VE DIŞ TİCARET MUSTEŞARUĞI'NDAN Batı Sıgorta Anonım Şırketı sıgorta mevzuatının gerektırdığı şartları ve kanunı formalıtelerı yerıne getırerek HASTALIK branşında faalıyet gostermek uzere ruhsatname almış bulunmaktadır Keyfıyet 7397 sayılı Sıgorta Murakabe Kanunu hukumlerı uyarınca ılan olunur Memurların Orgütlennıe Hakkı Ülkemizde orgutlenme hakkının ozellikle kamu gorevlilerınden esirgenmesi, toplumda ciddi huzursuzluk ve sıkmtılar yaratmış, ağır ekonomik ye toplumsal baskılar altındaki bu kesimden gelen haklı istemlerle orgutlenme hak ve ozgurluğu Turkiye gundemınin baş sorunlarından bıri olmuştur. Dr. MİJZAFFER SENCER Emekli Öğretim Üyesi Günumuzde toplumlann çağdaşhk ölçut- tan alıkonduğu haklann başında da örgut lennden bın orgutknme duıeyi'dır Çağdaş lenme hakkı ver amuştır toplum her düzlemde örgütlenmış bır top lumdur Böyle bır toplumda çeşıtlı kesım- ler, ügı ve çıkar gruplan kendı amaçlan doğ- rultusunda örgutlenerek bu amaçlan gö- zetme arayışı ıçındedır Ülkemude orgutlenme hakkının özelhkle kamu görevhlennden esirgenmesi, toplum- da cıddı huzursuzluk ve sıkıntılar yaratmış, ağır ekonomık ve toplumsal baskılar altın- daki bu kesimden gelen haklı istemlerle ör- Çağdaş toplumun ayıncı özellıklerınden gutlenme hak ve ozgurluğu Turkıye günde- bırı de sıvü toplum olrnasıdır Sıvıl toplum, mının baş sorunlanndan bırı olmuştur Anılan orgutlenme sorunlan arasında engenel olarak kamu yönetımı dışında örgiıt lenmış olan ve özel örgutlenmelerın resmı orgutlenme (kamu yönetımı) karşısında onun yetke (otorıte) ve etkınlığuu dengele- yebıldığı bır toplumdur îlgı ve çıkarlarm karau kuruluşJan lüode örgutlendığı, kamu yönetımının şemsıyesı altına almdığı va da bu yönetımın uzantısı olduğu durumlarda sıvıl toplum koşullan oluşmamıştır Bu ıkı ölçut açısından da ulkemızın çağ- daş düzeyde bulunduğunu savunmak güç- tur Turkıye, tarıhsel olarak ve gunumüzde kamu yönetımı dışında ve sıvü örgutlenmeye vabancı kalmış, daha doğrusu kamu yöne- tımı kendı dışındakı örgutlenmeye ya soğuk bakmış ya da ızın vermemıştır Bu nedenle örgutlenme hak ve özgurlü ğunun tanmarak yaşama geçınlmesı, once lıkle ulkemız ıçın güncel ve ıvedı bır sorun- dur Örgutlenme hakkı kapsamında başlıca uç örgütlenmeden söz edılebılır Bunlar der- nek, sendika ve sıyasal parti olarak örgut- lenmedır Ülkemizde anılan uç düzlemde örgutlen- me hakkının tanınma ve kullanılma duze- yıne bakıldığında her düzlemde çağdaş normlann çok gensınde kaldığımız ve ın sanımızın bu hakkı gereğı gıbı kullanmak- tan engellendığı ortaya çıkmaktadır Tur- kıye'de hak ve özgürlukler genelde ve özel- hkle çalışanlar ıçın önemlı kısıtlamalar al- tındaysa da, bunlar arasında öncelıkle ka mu görevlılen kımı hak ve özgurlüklerden yoksun bırakılmış, bu kesımın kullanmak gunceh, yasaklann eylemlı gınşımlerle aşıl- maya çalışıldığı sendıkal haklara ılışkındır Her türlu gınşım ve pazarbk gucunden yok- sun olarak kendılerıne kamu yönetımınce zorlanan ağır ve elvenşsız koşullar altında yaşamak ve çalışmak zorunda bırakılan ka- mu görevhlennın (•) sendıkal hakları, cıd- dı bır sorun olarak gundemdedır Kamu gö- revlılen, başta ucret rejımı olmak uzere ça- lışma ve yaşama koşullarım ıyıleştırıcı top- lumsal haklarıru -orgutlu ya da örgutsuz olarak- ısteme olanağından yoksun bırakıl- mış ve bu ıstemlerını toplantı, yurüyuş ve gösten gıbı eylemlerle dıle getırmelenne büe ızın verılmedığı ıçın suskunluğa mahkûm edılmış bır kesımdır 1982 Anayasası, sendika kurma, toplu sözleşme ve grev hakkını ılk bakışta ışçıle- re tanır gorunerek kamu görevlılerının (*) sendıkal haklannı tartışmaya açmıştır Baş- ka bır deyışle, anayasa, sendıkal haklan ış- çı (ve ışverenlere) açıkça tanımasma karşı- lık, kamu görevlılen ıçın bu hakları yadsı- madığı gıbı düzenleme konusu da yapma- mıştrr Sonuç olarak 128 maddesıyle kamu görevhlennın hak ve yukümluluklennı ılgılı yasalara brrakan anayasa, bu kesunuı sen- dıkal hakları konusunda yasaklayıcı ya da engelleyıcı bır tutum benımsememıştır Ilgılı yasa olan 657 sayılı DMK'ye bakıl- dığında, bu vasa da memurlann sendika hakkını yadsımamıştır Başka bır deyışle, DMK, memurlann sendika kurmalannı ya da bu kuruluşlara u>e olmalarını yasakla- mış değıldır Ancak 27 maddesıyle bu ke- sımın grev yapmasını, greve katılmasını, hatta böyle bu eylemı desteklemesını yasak- lamıştır DMK'nın, bu tutumuyla sendika hakkı- nı yasaklamasa da en azından duzenleme- yerek kullanılmaktan ahkoyduğu söylene- bıhr Turkıye'de yasal düzenleme ve uygulama- nın sendıkal haklann kullanüması bakımın- dan sunduğu bu olumsuz tablo, ınsanımı- zın hakh ıstem ve beklentılenne aykırı ol- duğu kadar, çağdaş ınsanlık toplumunun normlarına da aykırıdır Gerçekten, uluslararası toplum, her düz- lemde örgütlenmeyı "temel" hak ve Özgür- luklerden sayarak bu hak ve özgürlüğü her- kese ve her toplum kesımıne tanımıştır Türkıye'nın uyesı olduğu uluslararası top- luluklar ehyle gerçekleşen belgeler, sılahlı kuvvetler ve kolluk guçlen dışındakı kesım- lenn sendıkal haklannın sırurlanmasına ızın vermemıştır Ülkemizde kamu görevlılen ıçın sendika hakkının anayasa ve yasalarda yasaklanma- mış olsa da tanınan bır hak obnayışı, ka- mu kesımınde sendıkal örgutlenme ve etkın- lık önunde cıddı bır engeldır Çağdaş Turkıye'de bu engelın ıvedıhkle aşüması gereğı tartışmasız bır gerçekür Bu- nun ıçın bır anayasa değışıklığıne gerek yok- tur Anayasa, kamu hızmetı görevldennın, bu arada memurlann hak ve yukumlüluk- lennın yasalarca belırlenmesını öngörmuş- tür Bu durumda yapılacak ış, ılgılı yasalar- da kamu görevhlennın örgütlenmesını ve örgutlenmenın ıçerdığı ötekı haklann kul- lanılmasını sağlayacak duzenlemeye gıdıle- rek bu haklara aykın hükümlerın ayıklan- masıdır Sonsöz olarak dıleğımız, sorumlu organ- ların -butunleşmeye çalıştığımız Batı toplu- munun normları bır yana- kamu çalışanla- rından gelen yoğun ıstemlere ve bu yönde oluşan kamuoyuna kulak vererek sendika hakkını taruyıp kullandıracak önlemlen bır an önce almasıdır (•) Turk Kamu Yönetımınde kamu görevlısı kavra mı, çeşıth bajlamlarda değı$ık tenmleıle adlandın lan ve değışık kapsam ve ıçenklerle kullanılan bır kavramdır Taşıdıgı anlaın yüküyle ayrı bır ıneele me konusu olması gereken bu kavram bu yazıda dar anlamıvla DMK ye bağlı olarak çalışan me murları dıle getırmek uzere kullanılmıştır VEFAT Ordu Perşembe ılçesınden Huseyın ve Emıne Çarkçıoğlu'nun evladı, Gulsen Çarkçıoğlu'nun eşı, Sabrı, Remzı, Fatma, Saıme ve Erol'un kardeşı, Muberra, Semra ve Selma'nın babası, Kartal Maltepe Feyzullah îlkokulu emekli Muduru w M. KEMAL ÇARKÇIOGLU vefat etmıştır Cenazesı 10 Ocak 1991 gunu Fethıye'de toprağa venlecektır ÇARKÇIOGLU AİLESİ * Yenı yazı dızısı YELKENCILIĞİ GELIŞTIRME • HISARÖNU'NUN YAŞAYAN MEZARI NİŞANTAŞI RESTAURANT Düğün Salonlart t> Yemeklı Kışı başı 16 500 TL t> Mezeiı Yemeklı 19 500 TL Rez. 147 62 39-147 74 40 Salonlanmız klımalı ve 400-1000 kışılıktır Yelken DiimusıOCAK 1991 SAYI 81 "Denızde ve Evınızde" * MOTORUN KIŞLIKBAKIMI OZEL BORA SURUCU KURSU DERSHANE: ÜSKUDAR 343 67 82 PİSTLERİMİZ KOZYATAĞI 362 47 33 TARABYA 1620818 Tercıhınızı yaparken dershane ve pıstlerımızı yerınde ınceleyın INGILTERE'DE INGILİZCE Buyuğumuz 1AŞAR BİL'İ kaybettık Cenazesı bugun Avcılar Merkez Camısı'nde kılınacak oğle namazından sonra Avcılar Kabrıstanı'nda toprağa verılecektır Sevenlennın başı sağolsun BÎL AİLESİ Alman Filolojisi Mezunundan YETİŞKİNLERE ALMANCA ders verılır. Ortakov 136 08 86 BAYANLAR Ingllizceyı ucretsız hazırlık kurslanmızda ve İngıltere de aıleler yanında bedava ogrenın AU-PAIRhk BIZIM IŞİMIZDIK. Ist 135 15 99 İzmır 28 75 34 Sehilmuhtar Cd. 37/7 Taksim-IST. PENCERE Bilginin Dağılımında Eşitlik ve Özgürlük Yazı devrımıne kadar (1928) Turkıye'de basılan kıtap sayı- sı 25 bındır AJtı yüzyıllık koskoca Osmanlı Imparatorluğu'nun Cumhu- rıyet Turkıyesı'ne bıraktığı kıtaplığın yoksulluğuna dıyecek yok' Gutenberg den dort buçuk, Ibrahım Müteferrıka'dan ıkı yuzyıl sonra bıle kıtapsızdık • Ankara'da 'Mıllı Kütüphane' 1948'de açıldı Kıtap, dergı, ga- zete, harıta, plak, afış, tablo, nota, belge bınkımıyle ülkemı- zın en büyük bılgı merkezıdır Ancak burada çalışma olana- ğı sınırlıdır Şımdı 'Mıllı Kutuphane' bılgısayara bağlanıyor, 'bıl- gı bankası'na dönuşuyor bu demektır kı merkezde toplanan dertenen, duzenlenen butun bılgıler kamunun hızmetıne su- nulacak, başvuran her yurttaş, Mıllı Kutuphane'den yararla- nacak, yazar, öğretmen, öğrencı, ılgılı, bılım adamı ıstedığı bılgıyı parasız edmecek Bılgı toplumu, ancak bılgısayarlaşmış bır yaşam duzenın- dekı bılışım ağında gerçekleşebılıyor Çağımızın devrımı bu1 Bılımsel-teknolojık devrım, bılgıyı ınsanlığın en uzak köse- sındekı bıreye anında sunacak bır ıletışım ağıyla dunyayı do- natmaya başladı Bu surecın sonucunda, belkı şımdıden on- gorulemeyen nıtelıkte bır yenı duzen oluşacak • 1789 devrımı patladığında, yeryüzundekı krallık ve sultan- lıkların sonu geldı Denebılır kı —Çok lyımser bır görüş bu' Gunumüzde bıle sultanlıklar sürmüyor mu"> Evet Ne var kı bır devrım patladığı günden başlayarak, yeryu- zune gelgıtlerle yayılmaya başlıyor, deprem aralıklarla suru- yor, toplumlar çalkalanıyor Fransız devrımınden sonra Na- polyon, ordularıyla butun Avrupa'yı çığneyerek Moskova'ya kadar dayandı, savaşlarla fikırler bırbırıne kanştı, krallıklar yı- kıldı ve kuruldu, cumhurıyetler bırbırını ızledı, ınsan hakları- nın ulkeden ulkeye, sınırdan sınıra yayılması durmadı 1789 daha durulmadan 1917'nın patlaması devrım- karşıdevrım surecını karmaşıklaştırdı 'Burjuvst devnmıyle 'proletarytf devrımının harmanında 20 yuzyıl dalgalanıyordu Napolyon 1789'u sınır otelerıne savaşla yaymıştı, Stalın 1917'yı zor gucuyle Doğu Avrupa ya dayattı, Asya'nın sosyalızme hazır olmayan gerı toplumlannda uygu- lamaya yöneldı Yöntemler ne olursa olsun kımı zaman kanlı bır surece dönüşsün, kımı zaman karşıdevrımle gerıye puskurtulsün, devrım bır kez patladı mı saçtığı fikırler ınsanlığın bılıncıne sınıyor, belleğıne yerleşıyor Dunya artık ne 1789'dan gerıye doğru sayar, ne de 1917'den Basra Körtezı kıyısındakı bır ortaçağ sultanlığının bugun oksıjen çadınnda yaşatılması, devrımın topoğrafyasında kı- mı darboğazlara gırmekte guçluk çekılmesınden başka bır şey değıldır Tarıhsel zamanın olçutuyle kısa sayılacak bır su- rede ınsanlık ortak fıkırlerı paylaşacak, duşuncelerde bır- lesecek • Bılgı toplumunun ışte bu paylaşımda ve butunleşmedekı etkınlığı buyük olacak Topun ıcadı nasıl feodal beylenn şatolarını çevıren surla- rın yıkılmasını kolaylaştırdıysa, bılgısayann keşfı duşunce- lerı kuşatan hapıshanelerın duvarlarını yıkacak, özgurlukle- rın dayanılmaz çekımınde ınsanlık bütünleşecek Bır toplum duşünun kı bılgı bankaları, verı kasalan, ger- çeklerın dökümünu ve bılımsel bırıkımlerını hıçbır sınır tanı- madan butun bıreylerıne şaşılası bır ıvmeyle ulaştırabılıyor Ozgurluğun çağımızdakı tanımıdır bu fikırlerm paylaşıtma- sındakı ortak paydada ınsanın kımliğı geçmış zamanlara oranla^ok daha çarptcı bıçımde ortaya çıkacaktır VEFAT Merhum Naım Mepa, merhume Rukıve Mepa'nın oğlu, Nedım, Nımet, Necdet Mepa'nın ağabeylerı, Melek Nurdan Mepa, Ertan Kurt'un kavınpederı, Funda, Murat Muge Mepa, Betul Kun'un dedelen ve Esen, Engın, Mepa, Emel Kurt'un bırıcık babaları, Nezahat Mepa'nın kıymetlı eşı EMİNONU TUCCARLARINDAN NAMLIPASTIRMAC1 EMİNRAGİBMEPA 9 1 1991 Çarşamba günu vefat etmıştır Cenazesı 10 11991 Perşembe günu Aksaray Valıde Camıı'nde kılınacak öğle namazını muteakıp Topkapı aıle kabrıstanına defnedüecektır Allah rahmet eylesın. AtLESİ NOT: Çelenk göndenlmemesı, dıleyenlerın Turk Eğıtım Vakfı'na bağışta bulunmaları nca olunur 1924-10 1 1989 ANMA JALE EYLÜL Acını taşıyoruz Senınle yaşıyoruz GECEKIŞL-EYLUL- ATAMAN 4ILELERI Huvıyet sıgorta kartı kaybettım Hukumsuzdur TA MER OZARSLAN ERDAL İNÖNÜ SAVASA HAY1R MİTİNGİNDE 13OCAK1991.PAZAR SAAT 13.00 PENDIKMEYDANI İ S T A N B U L
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle