Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 10 OCAK 1991
Kültürel Kimlik Soranıı
Sağlam bir kulturel kimlik, toplumun kendi kulturunun geniş
yelpazesinde yer alan farklı kulturlere yalnız hoşgoruyle bakmakla
kalmayıp, bundan bireylerin olduğu kadar toplumların da
zenginleşebileceğine ınanmakla oluşur ve gelişir.
Prof. Dr. ŞÂRÂ SAYIN
Duvarların yıkıldığı, ulusal sınırlann aralan-
dığı, ulus ve ulusal kimlik kavramlarının sorgu-
landığı, Orta Pazar'ın oluştuğu, gıderek ortak bır
polıUkanm da amaçlandığı bır Avrupa gercegı
ıle karşı karşıyayız Bırleşme yolundakı Avrupa
'para bırlığY konusu gündemde. Çeşıth alanlar-
da özlenen bırlık, konu 'kultür' olduğunda za-
man zaman tedırgmhğe dönuşuyor Bu durum
toplumlan; külturlen ve kulturel kımlıklerı üze-
rınde yenıden duşunmeye zorluyor Yalnız Avru-
pa Topluluğu uyelen değıl Isvıçre gıbı henuz top-
luluk dışı bır ulke"kulturei dokunulmazlık"ı sa-
vunuyor Gıderek güçlenen bır Avnıpa karşısın-
da ekonomık güçlerı daha zayıf olan ulkeler,
Üçüncu Dünya ülkelen ıçın kulturel kimlik so-
runu daha da büyük önem taşımakta
Bu ülkelerın kulturlenne sahıp çıkmaları, onu
korumak ıstemelen çok doğal, hatta gereklı
Ama bu ülkeler ıçın buyuk tehlıke, kendılerının
bır seçenek (alternatıO karşısında olduklarını
varsaymalan, bu nedenle de ya daha guçlu ul-
kelerın potalannda erımeye, ya da -yanlış bır
ulusçuluk anlayışıyla- yalnız geçmış ve gelenek-
lere sarüarak yapay bır ulusal kültur kımhğı oluş-
turma çalışmalannda
Bırey duzlemınde kimlik sorunu, kışının ken-
dısıne 'ben kımım' sorusunu yöneltmesı, bır yan-
dan uyum sağlayabılmek ıçın kışının toplumun
beklentılenyle nereye kadar örtuşmesı, yanı baş-
kalanna benzemesı gerektığını sorgulaması, ote
yandan kendısını, kendıne özgu olanı başkala-
nndan ayırt etmek onlardan başka olma ıstemıy
le başlar Bırey, kımlığıyle, başkalarının beklen-
tüerı ve toplumsal baskılar karşısında bağımsız,
özerk kalmayı ıster Ancak kimlik durağan bır
yapı ıçermez, ıçınde var olduğu toplumun koşul
lanndan, çevreden etkılenır, çevresıyle olan ıle-
tışımınde bır yandan kendıne özgu yapısını ko-
rumaya çahşır, öte yandan bu ıletışımın sonun-
da kendını yenıler, gehştırır zengınleştınr Kım
hk dedığımız olgu bır sureçtır çünku, durağan
bır nıtelık taşımaz
Ulus duzlemınde kimlik sorunu ıse bır ulusun
'bız kmuz7
' sorusunu sorması>la başlar Max
Weber'e göre ulus kavramı, nesnel olçuüere, ör
neğın 'ortak bır dıl'e ındrrgenemez M Weber'e
göre bu kavram bır tur 'dayanısma' duvgusuna
dayandığı gıbi ortak bır 'kultur anlayışından', bır
'kultur misyonundan' da kaynaklanır (1)
Başka deyışle, ulus ve kultur kavramları M
Weber'de btrbırlerımn varhğından tureyen, bır-
bırlenyle bırlıkte var olan ve butunleşen kavram
lardır
Avrupa Topluluğu'na uyelık başvurusunda bu-
lunan Turkıye'de de kultür, kulturel kimlik so-
ruları ırdelenmekte, konuya çeşıtlı bakış açıla-
nndan yaklaşılarak yanıtlar aranmaktadır
Turk-Alman kultur diyaloğu
199O'ın ılk aylannda dört önemlı kunım 'îs-
tanbul Ünıversıtesı Sosyal Bılımler Enstıtusü', 'ls-
tanbul Alman Kultur Merkezı', 'Berlın Senato
su Kultür İşlerı Idaresı' ve 'Bonn, Turkıye Araş
tırma Merkezı'nın desteğıyle Turk ve Alman uz-
manlar 'Türk-Alman kultür dıyaloğunun sorun-
lan ve perspektıflerı' başhğı altında çeşıtlı alan-
larda ortak çalışmalar yapmış, ıkı ulke arasın-
dakı kultur dıyaloğunu engelleyen sorunları ır-
delemış, Turk-Alman kültur dıyaloğunun gehş-
mesı ıçın somut önerılerde bulunmuştur Kultür
kavramı ve kulturel kimlik sorunlarıyla ılgılı ça-
lışma grubunda, her ıkı ülkede de kültürel kım-
lığın durağan bır nıtelık taşımadığı, buyuk bır
dınamızm ıçınde bulunduğu vurgulanmıştır
Turk katılımcılar da Alman katıhmcılar da kul-
tur evTensel bır süreç olduğundan, bu kavramı
tek bır paydaya oturtamarruşlar, gerek Alman ge-
rekse Turk kulturu ıçın sımrlayıcı tanımlamalar
dan kaçınmışlardır
'Kultur' çok kez yalnız tıyatrolarda, muzeler-
de, yazın'da ve obur sanat dallarındakı etkınlık
lerle ozdeşleştrrılmektedır Oysa 'bılım' ve büı
mın davandığı 'akıl' da kültürun vazgeçılmez
parçalarıdır Duşunur Paul Lorenz'e gore kultur
'ınsanın herhangı bır doğa yaratığı -örneğın an
lann kovanlannı oluşturdukları gıbı- değıl akıl
taşıyan varlık olarak öbur ınsanlarla bırlıkte ve
ortak amaçlar ıçın gerçekleştırdığı bır edımdır
(2) Aynı duşunure gore dıller de doğal becenler
değıl, kultur edımlerıdır (3)
Aynı dıb konuşan, ya da aynı dıne ınanan, ama
farklı ekonomık ve toplumsal koşullarda ya\,a
yan toplumlar tarıh surecı ıçınde farklı alımla-
ma koşullan nedenıyle farklı kulturel kimlikler
oluştururlar Bugunku Avrupa kulturunun oluş
masında buvuk rol oynayan oğelerden bırı olan
Hırıstrjanlığın -bazı ortak yaklaşımlar dışında
gunumüzde nasıl farklı alımlandığını bılmekte-
yız Aynı durum Muslüman ulkeler ıçın de ge-
çerh Tarıh boyunca farkh etkenler ve etkıleşım-
ler sonucu orneğın Endonezya'da, Suudı Arabıs
tan'da, Cezayır'de ve Turkıye'de farklı kültur
kımlıklerının olaşmuş olması, bu ulkelerde ls-
lamı>ete farklı yaklaşımlara ve uygulamalara ne-
den olmuştur Bazı Müsluman toplumlar, kultür
kımlıklerını korumak ıçın tek yolun durağan, de-
ğışmeyen değer yargılanna ve yorumlara sanlmak
olduğunu savunurken ve bu değerlenn, ancak
onları bır zamanlar saf ve salt olarak gerçekleş-
tırmış olduğu varsayılan 'geçmış'ı örnek alarak
korunabüeceğını ılerı surerken başka Muslüman
toplumlar, değışen tarıhsel koşullar ıçınde gele
neğı >ıne muhafaza' etmeyı, ama onu dondur-
mayıp venıye ve geleceğe açık bır tutumla sur-
durmeyı yeğlemışlerdır
Başka kulturlerden arıtılmış, seralarda oluşan
kulturler duşunulemeyeceğı gıbı aynı kalan, de-
ğışmeyen, tum etkılere kapalı kultür kımlıklerı
de duşunulemez Yalnızca ıletışıme açık toplum-
lar değıl, ıçlerıne daha kapalı etnık gruplann bıle
kendılerıne ozgu baa nıtelıklerı, bılgılenme, ha-
ber alma ve etkıleşım sonunda değışıme uğrar,
etnık dıye nıtelendırılen ve oyle olduğu ıçın de-
ğışmez sanılan özellıkler zamanla farklı göru
numler kazanabılır Kulturel kımhğı aynı devle-
tın sınırlan ıçmde bıle kesın bır tanımlamayla or-
tak bır paydaya oturtmak oldukça güçtur Çun-
ku kulturel kimlik aynı toplumun farklı yörele-
rınde farklı özellıkler gösterebılır
Kultürlenn evrensel ve toplumsal boyutlanv.
la bırbırlerını süreklı etkıledıklerı tartışılmaz bır
gerçektır Kavşak noktalannda yer alan kultür-
lenn bu etkıleşımden aldıkları pay ıse çok bu-
yüktur Batı'nın hayranlık duyduğu Eskı Yunan
kulturunun buyük şansı, pek çok kültürun bır
arava geldığı, dolayısıyla etkıleşımın yoğun ol-
duğu böyle bır bölgede gelışmış olmasıdır
Aynı şans Turk kulturu ıçın de geçerhdır Yal-
nız Asya'dan değıl, bır kökenıyle de Anadolu Uy-
garhklanndan beslenen Turk kulturu ve kültü-
rel kımlığı ancak bu çoğulcu yaklaşımla ele alın-
dığında gerçek boyutlanyla ve tum zengınlığıy
le betımlenebılrr
Sonuç
Bır toplum "Bızım kulturel kımlığımız ne9
"
sorusuna soruyorsa ve kulturel kımüğını, toplu-
mu bırleşürıcı, butünleştıncı bır ılke olarak gö-
ruyorsa, bu sorunun yanıtının kultur fenomenı-
nın kendısı kadar karmaşık ve çok boyutlu ol-
ması gerektığını bılmesı gerekır Insancıl ve de-
mokraük dıye nıtelendınlebılecek bır kultur kım-
hğı, en başta kendı kulturune, bu kulturu oluş-
turan çeşıtlı oğelere, onları çözumleyerek, eleş-
tırerek, sorgulayarak yaklaşmakla başlar Sağlam
bır kulturel kımlık, toplumun kendı kulturunun
genış yelpazesinde yer alan farklı kulturlere yal-
nız hoşgörüyle bakmakla kalmayıp bundan bı-
revlenn olduğu kadar toplumlann da zengınle-
şebıleceğıne ınanmakla oluşur ve gehşır Kultu-
rel kımlık, kışıye doğuşuyla bırhkte sunulan ve
değışmez bır değerler toplamı olmadığından, kı-
şının zengm bır kültur potası ıçınden öğelerını
kendı ıstemıyle özgurce seçebıleceğı ve oluştura-
bıleceğı bu kımlık olmaüdır Böyle bır kültürel
kımlığın önkoşulu ıse sağlam, yaşama yönelık,
sorgulayıcı, yaratıcıhğı destekleyen 'birey' yetış-
tırmeyı amaçlayan bır eğıtımdır.
Dunyaya açık, çok >önlu, kendını sureklı aş-
mak ısteyen, onun ıçın de sorgulayan ve eleştı-
ren, o nedenle de gıderek zengınleşen bır kültü-
rel kımlığın pek çok sılahtan daha guçlü, böyle
kulturel kımlıklerı yalnız banndıran değıl, yetış-
mesıne katkıda bulunan toplumların ıse barışçı
olacaklan kuşkusuzdur
1) VVeber Max, Wırtschaft und Gesellschaft Grundnss der
verstehenden Sozıologıe, 5 baskı 1976 s 527 530
2) Lorenzen, Paul Regeln vernunftıgen Argumentıerens. Er
langen 1978 Saentısmus vcrsus Dıalektık In Buber, RCra
mer, Hermeneutık und Dıalektık Tubıngen 1970
3) Ayb
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
"Varhk"m 1000. Sayısı...
"Varfık, cumhurıyetı en buyüğümuzden emanet alan bır
Türk gençlığıntn yaratıcı bır ınkılap neslının sanat sahasın-
da da var olduğunu gostermek ve onun ıçın çalışmak ıçın
çıkıyor Mecmuamız Turk edebıyatının bugun en olgun ve
enşkın devresınde olduğunu neşredeceğı eserleıie ıspat ede-
cektır"
15 Temmuz 1933'te ılk sayısı yayımlanan 'Varlık' dergısın-
de Yaşar Nabı boyle yazıyordu
Cumhurıyetın onuncu yılı kutlanacaktı bırkaç ay sonra
'Varlık', cumhurıyetın onuncu yılında yenı Turk yazınının ulaş-
tığı aşamayı kanıtlamak amacındaydı Cumhurıyet yazını ılk
başarılı ürunlerını vermeye başlamıştı Gerçı o gunlerın he-
men butün yazarlan cumhunyetten önce doğmuşlardı, ılk ya-
zılannı 1923 öncesınde verenler çoktu, ama Yaşar Nabı, Sabn
Esat, Zıya Osman, Cevdet Kudret gıbı gençler ılk yapıtlarını
1930'larda yayımlayarak un kazanmışlardı 'Varlık', cumhu-
rıyetın ılk yazın kuşağtntn temsılcısı olmak savıyla yayın dun-
yasına atılıyordu
Yaşar Nabı "Gençlık ve Inkâr" başlıklı yazısında şöyle dı-
yordu
"Bugunku neslın çocukluğu ne zamanlaratesadüf ettı, hıç
duşundünuz mu'"
Trablus, Balkan, Umumı Harp, Mütareke, Istıla, Kurtuluş
Savaşı
"Bayram şenlığı ıçın değıl asker çağırmak ıçın çalınan da-
vulların tuylerı urperten gumburtusu Heyecanla pencereler-
den uzanan başlar Yaşlı nınelenn yuzundekı endışe Duşün-
celı ağabeyler ve kuskun babalar Top gurultulerı Bodrum-
larda yurek çarpıntılarıyla dınlenen tayyare seslerı Korku ve
ölum yağdıran bombalar Sefalet, açlık, kolera tıfus, uyuz
Kanlı havadıslerle dolu gazeteler Bırbırını kovalayan sefalet
haberlerı Ve gecelerı gunun butün korkunç ıntıbalarıyla do-
lu kâbuslar"
1900'lerde doğmuş, çocukluğu en ağır sıkıntılarla geçmış,
Yakup Kadrı'nın 'saman ekmeğı neslı" dıye adlandırdığı bır
kuşaktı Nayırtarın Sabrı Esatların Zıya Osmanlann kısacası
'Varlık' dergısınde bır araya gelerek Ataturk devnmının ılke-
lerını savunan, o ılkelere dayanarak yepyenı bır Turk yazını
yaratmak ısteyenlerın kuşağı
Benım kuşağım Yaşar Nabı'nın 'Varlık ın ılk sayısında yaz-
dığı karabasanlı yılları yaşamadı Mutlu bır kuşagız bız Ata-
turk dönemınde yaşadık çocukluk, ılk gençlık yıllarımızı Gu-
ven ıçınde, guclü bır ulkenın ınsanları olduğumuza ınanarak
Bızden öncekı kuşakları ılk baştan kucumsedıkse sonra an-
ladık onların hangı guç koşullarda yazdıklarını yaşadıkları-
nı Bu yuzden 'Variık'ın ılk kuşağı ıle son kuşağı bır bütun
olmuştur Variık'ın ılk sayısının baş sayfasında cıkan Kema-
lettın Kâmı'nın şıırınde dedığı gıbı
"Odamda ıkı kardeş
Bırı dün, bırı yarın
Ve ben aralarında
Bır köpruyum onların"
Şımdı 'Varlık', bınıncı sayısını yayımladı Bın sayı> Bın sa-
yının 1933'ten 1990'a kadar yayılması Bır kopru kurulmuş
33 ıle 90 arasında Bınıncı sayı ozel bır ekle çıkmış 'Varlık'
aılesınden olan olmayan yazarlarımız düşuncelerını belırtı-
yorlar Cahıt Tanyol şoyle dıyor
"Yaşar Nabı'ye gelınce gerek devnmcılığı gerek yayıncı-
lığı ve gerekse fıkır sanat alanında bırçok değerın gun ışığı-
na çıkmasında harcadığı çaba bakımından Turk toplumu ona
borcunu odeyememıştır"
Tahsın Yucel ıse Yaşar Nabı'nın devrımcı, Ataturk ılkelerı
doğrultusundakı tutumunu şoyle anlatıyor
"Yaşar Nabı nın toplumsal duşuncelerının buyuk olcude
Ataturk ılkelerıyle özdeşleştığı kesınlenebılır, ancak bu ılke-
lerın uygulanması konusunda Yaşar Nabı'nın örneğın CHP
yönetıcılerınden çok daha koktencı, yorumlanmasındaysa,
çok daha çağdaş çok daha ılerı olduğunu söylemek gere-
kır"
57 yaşındakı 'Varlık' bugun genc kuşak yazarlarının der-
gısıdır Yaşar Nabı'nın ıstedığı de buydu, genclerın dergısı
olmak, genclerın buluştuğu bır alan yaratmak Dağlarca1
nın yenı bır şıırıyle bıtıreyım
"Kımse gırse ıçerı
Gulumserdınız
Yasaklanacak yazılar bıle gırse
Sıkıyönetım bıle gırse
Gulumserdınız bır uzak
Işte surup gıttı yol
Yansıdı yenı aydınlıkları yonlerın
Görmekte butun yazarlarımız
Bınıncı sayı gırdı kapınızdan ıcerı
Gulümsedınız daha '
İLAN
T.C. BAŞBAKANLIK
HAZİNE VE DIŞ TİCARET MUSTEŞARUĞI'NDAN
Batı Sıgorta Anonım Şırketı sıgorta mevzuatının
gerektırdığı şartları ve kanunı formalıtelerı yerıne
getırerek HASTALIK branşında faalıyet gostermek
uzere ruhsatname almış bulunmaktadır
Keyfıyet 7397 sayılı Sıgorta Murakabe Kanunu
hukumlerı uyarınca ılan olunur
Memurların Orgütlennıe Hakkı
Ülkemizde orgutlenme hakkının ozellikle kamu
gorevlilerınden esirgenmesi, toplumda ciddi huzursuzluk ve
sıkmtılar yaratmış, ağır ekonomik ye toplumsal baskılar
altındaki bu kesimden gelen haklı istemlerle orgutlenme hak
ve ozgurluğu Turkiye gundemınin baş sorunlarından bıri
olmuştur.
Dr. MİJZAFFER SENCER Emekli Öğretim Üyesi
Günumuzde toplumlann çağdaşhk ölçut- tan alıkonduğu haklann başında da örgut
lennden bın orgutknme duıeyi'dır Çağdaş lenme hakkı ver amuştır
toplum her düzlemde örgütlenmış bır top
lumdur Böyle bır toplumda çeşıtlı kesım-
ler, ügı ve çıkar gruplan kendı amaçlan doğ-
rultusunda örgutlenerek bu amaçlan gö-
zetme arayışı ıçındedır
Ülkemude orgutlenme hakkının özelhkle
kamu görevhlennden esirgenmesi, toplum-
da cıddı huzursuzluk ve sıkıntılar yaratmış,
ağır ekonomık ve toplumsal baskılar altın-
daki bu kesimden gelen haklı istemlerle ör-
Çağdaş toplumun ayıncı özellıklerınden gutlenme hak ve ozgurluğu Turkıye günde-
bırı de sıvü toplum olrnasıdır Sıvıl toplum, mının baş sorunlanndan bırı olmuştur
Anılan orgutlenme sorunlan arasında engenel olarak kamu yönetımı dışında örgiıt
lenmış olan ve özel örgutlenmelerın resmı
orgutlenme (kamu yönetımı) karşısında
onun yetke (otorıte) ve etkınlığuu dengele-
yebıldığı bır toplumdur îlgı ve çıkarlarm
karau kuruluşJan lüode örgutlendığı, kamu
yönetımının şemsıyesı altına almdığı va da
bu yönetımın uzantısı olduğu durumlarda
sıvıl toplum koşullan oluşmamıştır
Bu ıkı ölçut açısından da ulkemızın çağ-
daş düzeyde bulunduğunu savunmak güç-
tur Turkıye, tarıhsel olarak ve gunumüzde
kamu yönetımı dışında ve sıvü örgutlenmeye
vabancı kalmış, daha doğrusu kamu yöne-
tımı kendı dışındakı örgutlenmeye ya soğuk
bakmış ya da ızın vermemıştır
Bu nedenle örgutlenme hak ve özgurlü
ğunun tanmarak yaşama geçınlmesı, once
lıkle ulkemız ıçın güncel ve ıvedı bır sorun-
dur
Örgutlenme hakkı kapsamında başlıca uç
örgütlenmeden söz edılebılır Bunlar der-
nek, sendika ve sıyasal parti olarak örgut-
lenmedır
Ülkemizde anılan uç düzlemde örgutlen-
me hakkının tanınma ve kullanılma duze-
yıne bakıldığında her düzlemde çağdaş
normlann çok gensınde kaldığımız ve ın
sanımızın bu hakkı gereğı gıbı kullanmak-
tan engellendığı ortaya çıkmaktadır Tur-
kıye'de hak ve özgürlukler genelde ve özel-
hkle çalışanlar ıçın önemlı kısıtlamalar al-
tındaysa da, bunlar arasında öncelıkle ka
mu görevlılen kımı hak ve özgurlüklerden
yoksun bırakılmış, bu kesımın kullanmak
gunceh, yasaklann eylemlı gınşımlerle aşıl-
maya çalışıldığı sendıkal haklara ılışkındır
Her türlu gınşım ve pazarbk gucunden yok-
sun olarak kendılerıne kamu yönetımınce
zorlanan ağır ve elvenşsız koşullar altında
yaşamak ve çalışmak zorunda bırakılan ka-
mu görevhlennın (•) sendıkal hakları, cıd-
dı bır sorun olarak gundemdedır Kamu gö-
revlılen, başta ucret rejımı olmak uzere ça-
lışma ve yaşama koşullarım ıyıleştırıcı top-
lumsal haklarıru -orgutlu ya da örgutsuz
olarak- ısteme olanağından yoksun bırakıl-
mış ve bu ıstemlerını toplantı, yurüyuş ve
gösten gıbı eylemlerle dıle getırmelenne büe
ızın verılmedığı ıçın suskunluğa mahkûm
edılmış bır kesımdır
1982 Anayasası, sendika kurma, toplu
sözleşme ve grev hakkını ılk bakışta ışçıle-
re tanır gorunerek kamu görevlılerının (*)
sendıkal haklannı tartışmaya açmıştır Baş-
ka bır deyışle, anayasa, sendıkal haklan ış-
çı (ve ışverenlere) açıkça tanımasma karşı-
lık, kamu görevlılen ıçın bu hakları yadsı-
madığı gıbı düzenleme konusu da yapma-
mıştrr Sonuç olarak 128 maddesıyle kamu
görevhlennın hak ve yukümluluklennı ılgılı
yasalara brrakan anayasa, bu kesunuı sen-
dıkal hakları konusunda yasaklayıcı ya da
engelleyıcı bır tutum benımsememıştır
Ilgılı yasa olan 657 sayılı DMK'ye bakıl-
dığında, bu vasa da memurlann sendika
hakkını yadsımamıştır Başka bır deyışle,
DMK, memurlann sendika kurmalannı ya
da bu kuruluşlara u>e olmalarını yasakla-
mış değıldır Ancak 27 maddesıyle bu ke-
sımın grev yapmasını, greve katılmasını,
hatta böyle bu eylemı desteklemesını yasak-
lamıştır
DMK'nın, bu tutumuyla sendika hakkı-
nı yasaklamasa da en azından duzenleme-
yerek kullanılmaktan ahkoyduğu söylene-
bıhr
Turkıye'de yasal düzenleme ve uygulama-
nın sendıkal haklann kullanüması bakımın-
dan sunduğu bu olumsuz tablo, ınsanımı-
zın hakh ıstem ve beklentılenne aykırı ol-
duğu kadar, çağdaş ınsanlık toplumunun
normlarına da aykırıdır
Gerçekten, uluslararası toplum, her düz-
lemde örgütlenmeyı "temel" hak ve Özgür-
luklerden sayarak bu hak ve özgürlüğü her-
kese ve her toplum kesımıne tanımıştır
Türkıye'nın uyesı olduğu uluslararası top-
luluklar ehyle gerçekleşen belgeler, sılahlı
kuvvetler ve kolluk guçlen dışındakı kesım-
lenn sendıkal haklannın sırurlanmasına ızın
vermemıştır
Ülkemizde kamu görevlılen ıçın sendika
hakkının anayasa ve yasalarda yasaklanma-
mış olsa da tanınan bır hak obnayışı, ka-
mu kesımınde sendıkal örgutlenme ve etkın-
lık önunde cıddı bır engeldır
Çağdaş Turkıye'de bu engelın ıvedıhkle
aşüması gereğı tartışmasız bır gerçekür Bu-
nun ıçın bır anayasa değışıklığıne gerek yok-
tur Anayasa, kamu hızmetı görevldennın,
bu arada memurlann hak ve yukumlüluk-
lennın yasalarca belırlenmesını öngörmuş-
tür
Bu durumda yapılacak ış, ılgılı yasalar-
da kamu görevhlennın örgütlenmesını ve
örgutlenmenın ıçerdığı ötekı haklann kul-
lanılmasını sağlayacak duzenlemeye gıdıle-
rek bu haklara aykın hükümlerın ayıklan-
masıdır
Sonsöz olarak dıleğımız, sorumlu organ-
ların -butunleşmeye çalıştığımız Batı toplu-
munun normları bır yana- kamu çalışanla-
rından gelen yoğun ıstemlere ve bu yönde
oluşan kamuoyuna kulak vererek sendika
hakkını taruyıp kullandıracak önlemlen bır
an önce almasıdır
(•) Turk Kamu Yönetımınde kamu görevlısı kavra
mı, çeşıth bajlamlarda değı$ık tenmleıle adlandın
lan ve değışık kapsam ve ıçenklerle kullanılan bır
kavramdır Taşıdıgı anlaın yüküyle ayrı bır ıneele
me konusu olması gereken bu kavram bu yazıda
dar anlamıvla DMK ye bağlı olarak çalışan me
murları dıle getırmek uzere kullanılmıştır
VEFAT
Ordu Perşembe ılçesınden Huseyın ve Emıne Çarkçıoğlu'nun evladı, Gulsen
Çarkçıoğlu'nun eşı, Sabrı, Remzı, Fatma, Saıme ve Erol'un kardeşı,
Muberra, Semra ve Selma'nın babası, Kartal Maltepe Feyzullah îlkokulu
emekli Muduru w
M. KEMAL ÇARKÇIOGLU
vefat etmıştır Cenazesı 10 Ocak 1991 gunu Fethıye'de toprağa venlecektır
ÇARKÇIOGLU AİLESİ
* Yenı yazı dızısı
YELKENCILIĞİ
GELIŞTIRME
• HISARÖNU'NUN
YAŞAYAN
MEZARI
NİŞANTAŞI
RESTAURANT
Düğün Salonlart
t> Yemeklı Kışı başı 16 500 TL
t> Mezeiı Yemeklı 19 500 TL
Rez. 147 62 39-147 74 40
Salonlanmız klımalı ve
400-1000 kışılıktır
Yelken
DiimusıOCAK 1991 SAYI 81
"Denızde ve Evınızde" * MOTORUN
KIŞLIKBAKIMI
OZEL BORA
SURUCU KURSU
DERSHANE:
ÜSKUDAR 343 67 82
PİSTLERİMİZ
KOZYATAĞI 362 47 33
TARABYA 1620818
Tercıhınızı yaparken
dershane ve pıstlerımızı
yerınde ınceleyın
INGILTERE'DE INGILİZCE
Buyuğumuz
1AŞAR BİL'İ
kaybettık
Cenazesı bugun Avcılar Merkez Camısı'nde
kılınacak oğle namazından sonra Avcılar
Kabrıstanı'nda toprağa verılecektır
Sevenlennın başı sağolsun
BÎL AİLESİ
Alman Filolojisi
Mezunundan
YETİŞKİNLERE
ALMANCA
ders verılır.
Ortakov 136 08 86
BAYANLAR Ingllizceyı
ucretsız hazırlık kurslanmızda
ve İngıltere de aıleler yanında
bedava ogrenın
AU-PAIRhk BIZIM IŞİMIZDIK.
Ist 135 15 99 İzmır 28 75 34
Sehilmuhtar Cd. 37/7 Taksim-IST.
PENCERE
Bilginin Dağılımında
Eşitlik ve Özgürlük
Yazı devrımıne kadar (1928) Turkıye'de basılan kıtap sayı-
sı 25 bındır
AJtı yüzyıllık koskoca Osmanlı Imparatorluğu'nun Cumhu-
rıyet Turkıyesı'ne bıraktığı kıtaplığın yoksulluğuna dıyecek
yok' Gutenberg den dort buçuk, Ibrahım Müteferrıka'dan ıkı
yuzyıl sonra bıle kıtapsızdık
•
Ankara'da 'Mıllı Kütüphane' 1948'de açıldı Kıtap, dergı, ga-
zete, harıta, plak, afış, tablo, nota, belge bınkımıyle ülkemı-
zın en büyük bılgı merkezıdır Ancak burada çalışma olana-
ğı sınırlıdır Şımdı 'Mıllı Kutuphane' bılgısayara bağlanıyor, 'bıl-
gı bankası'na dönuşuyor bu demektır kı merkezde toplanan
dertenen, duzenlenen butun bılgıler kamunun hızmetıne su-
nulacak, başvuran her yurttaş, Mıllı Kutuphane'den yararla-
nacak, yazar, öğretmen, öğrencı, ılgılı, bılım adamı ıstedığı
bılgıyı parasız edmecek
Bılgı toplumu, ancak bılgısayarlaşmış bır yaşam duzenın-
dekı bılışım ağında gerçekleşebılıyor
Çağımızın devrımı bu1
Bılımsel-teknolojık devrım, bılgıyı ınsanlığın en uzak köse-
sındekı bıreye anında sunacak bır ıletışım ağıyla dunyayı do-
natmaya başladı Bu surecın sonucunda, belkı şımdıden on-
gorulemeyen nıtelıkte bır yenı duzen oluşacak
•
1789 devrımı patladığında, yeryüzundekı krallık ve sultan-
lıkların sonu geldı
Denebılır kı
—Çok lyımser bır görüş bu' Gunumüzde bıle sultanlıklar
sürmüyor mu">
Evet
Ne var kı bır devrım patladığı günden başlayarak, yeryu-
zune gelgıtlerle yayılmaya başlıyor, deprem aralıklarla suru-
yor, toplumlar çalkalanıyor Fransız devrımınden sonra Na-
polyon, ordularıyla butun Avrupa'yı çığneyerek Moskova'ya
kadar dayandı, savaşlarla fikırler bırbırıne kanştı, krallıklar yı-
kıldı ve kuruldu, cumhurıyetler bırbırını ızledı, ınsan hakları-
nın ulkeden ulkeye, sınırdan sınıra yayılması durmadı
1789 daha durulmadan 1917'nın patlaması devrım-
karşıdevrım surecını karmaşıklaştırdı
'Burjuvst devnmıyle 'proletarytf devrımının harmanında 20
yuzyıl dalgalanıyordu Napolyon 1789'u sınır otelerıne savaşla
yaymıştı, Stalın 1917'yı zor gucuyle Doğu Avrupa ya dayattı,
Asya'nın sosyalızme hazır olmayan gerı toplumlannda uygu-
lamaya yöneldı
Yöntemler ne olursa olsun kımı zaman kanlı bır surece
dönüşsün, kımı zaman karşıdevrımle gerıye puskurtulsün,
devrım bır kez patladı mı saçtığı fikırler ınsanlığın bılıncıne
sınıyor, belleğıne yerleşıyor Dunya artık ne 1789'dan gerıye
doğru sayar, ne de 1917'den
Basra Körtezı kıyısındakı bır ortaçağ sultanlığının bugun
oksıjen çadınnda yaşatılması, devrımın topoğrafyasında kı-
mı darboğazlara gırmekte guçluk çekılmesınden başka bır
şey değıldır Tarıhsel zamanın olçutuyle kısa sayılacak bır su-
rede ınsanlık ortak fıkırlerı paylaşacak, duşuncelerde bır-
lesecek
•
Bılgı toplumunun ışte bu paylaşımda ve butunleşmedekı
etkınlığı buyük olacak
Topun ıcadı nasıl feodal beylenn şatolarını çevıren surla-
rın yıkılmasını kolaylaştırdıysa, bılgısayann keşfı duşunce-
lerı kuşatan hapıshanelerın duvarlarını yıkacak, özgurlukle-
rın dayanılmaz çekımınde ınsanlık bütünleşecek
Bır toplum duşünun kı bılgı bankaları, verı kasalan, ger-
çeklerın dökümünu ve bılımsel bırıkımlerını hıçbır sınır tanı-
madan butun bıreylerıne şaşılası bır ıvmeyle ulaştırabılıyor
Ozgurluğun çağımızdakı tanımıdır bu fikırlerm paylaşıtma-
sındakı ortak paydada ınsanın kımliğı geçmış zamanlara
oranla^ok daha çarptcı bıçımde ortaya çıkacaktır
VEFAT
Merhum Naım Mepa, merhume Rukıve Mepa'nın oğlu,
Nedım, Nımet, Necdet Mepa'nın ağabeylerı, Melek
Nurdan Mepa, Ertan Kurt'un kavınpederı, Funda, Murat
Muge Mepa, Betul Kun'un dedelen ve Esen, Engın,
Mepa, Emel Kurt'un bırıcık babaları, Nezahat Mepa'nın
kıymetlı eşı
EMİNONU TUCCARLARINDAN NAMLIPASTIRMAC1
EMİNRAGİBMEPA
9 1 1991 Çarşamba günu vefat etmıştır Cenazesı 10 11991
Perşembe günu Aksaray Valıde Camıı'nde kılınacak öğle
namazını muteakıp Topkapı aıle kabrıstanına
defnedüecektır
Allah rahmet eylesın.
AtLESİ
NOT: Çelenk göndenlmemesı, dıleyenlerın Turk Eğıtım
Vakfı'na bağışta bulunmaları nca olunur
1924-10 1 1989
ANMA
JALE
EYLÜL
Acını taşıyoruz
Senınle yaşıyoruz
GECEKIŞL-EYLUL-
ATAMAN 4ILELERI
Huvıyet sıgorta kartı
kaybettım Hukumsuzdur
TA MER OZARSLAN
ERDAL İNÖNÜ
SAVASA HAY1R
MİTİNGİNDE
13OCAK1991.PAZAR
SAAT 13.00
PENDIKMEYDANI
İ S T A N B U L