28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi- Cumhunyet Maıbaacılık ve Gazetecilık Turlt Anorum Şırketi adına NwHr Nadi 0 Genel Yayın MüdUru H»s»o Ctmal. MllesseK Muduru EmiiK Ijaklifil. Yaîı Işlen Muduru Ok» Göseıuta, % Haber Merkezı Müduru VıJçın Bo^r, Sayfa Duzem Yönetmenı. Alî Acar 0 Temsılctler ANKARA Ahmtl TID. 1ZMİR Hiknel Çcunkaym. ADANA I, Polmka Cttal Hi|l«in- Dıî H.benn Eıtu U o , Ekonomı Co|İJ Tartn, l> Smdıl» Şatrca btncl. Kukıu Isıanbul Habcrlerı KcaıaJ k»ç«k. Egmm Gcan) ŞflylaB. Yun HaberleT Nttdff Dofta, Spor Danışmarn Dtzı Ytnlar b m Çakfku. Araîlırma- $*htH Afra), DuKîıme IMallalı Vun £ k»ot]nıa[ör \hmet Korvba» £ Ijlet Enl E/fcal £ Mulracbe ••"*» ta«r 0 Baıte-Ptınlaını Srt* 0»»«lK»«o«hı # Rfklan- V* Tonn # t. V» H«l)« Akrol 0 Idaıt H.jryi. Ganr 0 Ulcıme Öa*r Çttk £ BUg> Ijkın Sa« Ual 0 Pcrvrel Sn|i Oku> AklMl laJvm Baytr. Huu Omal. HlfcıM Çetiakl» <*•> Goacma, l|m Mıam. Uku AU Si™™. Kkma Tın SasırT v» Kijaa CumhunTO Maltaicılık .« Gucteciiık T A.Ş. Türk Oojl Cld. 3«/«I Ca|»k>tiıı 34334 Isl PK 246 • Isttnbul Td 5!2 0? 05 (20 bon, Teto 22M, Faı. (1) 5» «0 T2 0 Burota'- U m : Z'yı Oökalp Bh Inkılap S. No 19/4, Tet 133 11 *l-4"\ Tdd- 42344, Fıx. (4) I3T 0« 6! 0 Itatir H Zi» BK 1352 S 2/3, Td: 13 12 30. Tdet 523». Fıx (Jl) I* 53 60 lnonu Cıd 119 S No I KJI 1, Td 19 3*> 52 (4 hıa Tckc 62155. Fu. O» 19 23 78 TAKVtM: 10 OCAK 1991 Imsak: 5.50 Güneş: 7.21 öğle: 12.16 Ikindi: 14.40 Akşam: 17.01 Yatsı: 18.26 Greenpeace örgütü, Türkiye ile Italya arasında 'gizli anlaşma'yapıldığını öne sürüyor Zehırli variller örtbas edildiDış Haberier Servisi — İtal- ya ve Türkiye'nin üç yıl önce yasadışı yollardan denize dökü- len zehirli atıklarla ilgili soruş- turmayı durdurmak için gizli bir anlaşmaya vardıklan öne sürü- lüyor. Bu iddia, Italya'daki Yeşil Banş (Greenpeace) örgütü tara- fından The European adlı gaze- teye ulaştınlan gizli bir raporda yer aldı. Tbe European gazetesinin bil- dirdiğine göre çevreciler, bu atıklann Türk kıyılannı yüz yıl- dan fazla bir süreyle etkileyece- ğini öne sürdüler. Çünkü Kara- deniz, sularını ancak yüz kırk yılda bir temizleyebiliyor. AT'ye karşılık mı? Yeşil Banş Örgütü' nün Ro- ma'daki sözcüsü Paola Biocca, "Italya, atıklar konusunda so- nımluluk kabul etmeyi reddedi- yor" ve "Türkiye Dışişleri Ba- The European gazetesinde yer alan bir habere göre Greenpeace örgütü Roma sözcüsü Paola Biocca, Türkiye'nin, AT'ye girmesine kolaylık göstermesi karşılığında İtalya'dan gelen zehirli varil işini kurcalamama konusunda anlaşma yaptığmı öne sürdü. ğı'nın yardımcı olmayı reddet- tiğini açıkladı. Yeşil Banş örgütünün rapo- runa göre 1987 yılında Sirteco adlı bir ltalyan şirketi, sanayi atıklarını Romanya'daki Kimi- ca Ice şirketine yollamak üzere 2 yük gemisi kiralamıştı. 1987 yılının şubat ayında 81 ton ağırlığındaki zehirli kimye- vi maddeyi taşıyan ilk gemi Ve- nedik yakınlanndaki Chioggia lımanından Romanya'ya hare- ket etti. Bu yuklemeden iki ay sonra Türk bayıakh Akbay teknesine de 1200 ton zehirli atık yüklendi. Rapor her iki geminin Ro- kanlığı da Avnıpa Toplalnğu'- na girmesine >ardımcı olabile- cek bir iilke ile ilişkUerini tehli- keye atacak bir sonınu, miim- kttn olduğn ölçiide kiiçiUtmeye çalışıyor" dedi. Yeşil Banş (Greenpeace) ör- gütü, Türk ve ttalyan dışişleri bakanlan arasında son zaman- larda yapılan bir görüşmede skandalın "tümiiyle gömnlrae- sine" karar verildiğini bildirdi. Venedikli Yargıç I Salvarani de sözde bir Rumen haddehane- sine gönderilen 342 zehirli atık varilinin Türk kıyılarında deni- ze dökülmesi ile ilgili soruştur- masına Italya Dışişleri Bakanlı- manya'ya hiçbir zaman ulaşma- dığını, zehirli varülerin Karade- niz'e dökuldüğünü ve bunların daha sonra Türk kıyılarına sü- rüklendiğini kanıtlayan belgeleri ve fotoğraflan içeriyor. Rapor bulunan 171 varilin günumüzde Samsun yakınlanndaki bir or- manlık bölgeye gömüldüğünü belirtiyor. Zehirli varil olayı 1987 yılın- da Türkiye'de büyuk yankı ya- ratmıştı. 1987 yazında Karade- niz turizmi ağır darbe yemiş, de- nize girmek yasaklanmış ve böl- gede tutulan balıkların yenme- mesi için halka çağrı yapılmış- tı. Daha sonra îtalya'dan gelen bazı uzmanlar varillerin ltalya çıkışlı olduğunu saptamışlar, an- cak soruşturma daha fazla de- rinleştirilmemişti. Varillerin nasıl ve nerede sak- lanacağı da Türk kamuoyunda bir süre tartışılmış, daha sonra gündemden düşmüştü. Türk erkeği sadakat istiyor tZMİR (ANKA)— Türk er- keğinin kadında güzellikten önce sadakata önem verdiği belirlendi. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal ve Gelişim Psikolojisi ana bilim dallan uzmanlarınca yapılan arastır- maya göre sadık olmayan ka- dın ne kadar güzel olursa ol- sun Türk erkeğince benimsen- miyor. Sosyal psikoloji ve gelişim psikolojisi uzmanlannın yılla- ra dayanan gözlemleri sonucu belirledikleri kadında aranan 12 özellik şöyle sıralanıyor: I- Sadık olmayan kadın ne denli guzel olursa olsun, Türk erkeğince benimsenmiyor. 2-Zeki ve akıllı olmayan ka- dın Türk erkeginden gerekli il- giyi görmüyor. Erkekler, bera- ber olacakları kadının aklı ile kendisine katkıda bulunabile- ceği inancıyla buna özen gös- teriyorlar. 3- Türk erkeği için sadakat ve akıllı olmanın yanında za- rafet ve güzellik de aradığı ka- dında önemli oluyor. 4-. Türk erkeği işten geldi- ğinde eşinin kendisini guler- yüzle karşılamasını bekliyor ve istiyor. 5- Türk erkeği eşi çalışsa da iyi bir ev kadını olmasını isti- yor,özellikle de iyi yemek yap- masına dikkat ediyor. 6- Açık ve doğru sözlü ol- ması, sözüne güvenilir olması Türk erkeğinin birlikte olduğu kadında aradığı bir başka önemli özellik. 7- Turk erkeği birlikte yaşa- dığı kadının mumkün oldu- ğunca az masraflı olmasına özen gösteriyor. 8- Aşırı İcıskanç kadınlar Türk erkeğinden olumlu not almıyor. 9- Türk erkeği, eşinin ya- bancılarla birlikte olduğunda tam bir hanımefendi olmasını beklerken, kendi yuvasında ise tam bir dişi olmasını istiyor. 10- Türk erkeği fazla dırdır- dan hoşlanmıyor. II- Turk erkeği, eşinden ya da birlikte olduğu kadından kendi ailesine karşı saygılı ol- masını bekliyor. 12- Evde eşinin bir anne ola- rak çocuklarına kol kanat ger- mesi de Türk erkeğinin kadın- dan beklediği bir başka özel- lik. İki gemi topiam342 zehirli varilı Karadeniz'de, / / Türkiye ' kıyılanna bosalttılar Kadının 'cinsel nesne' olmaktan kurtulması, kadınsı arzular konusundayeni zorluklar ortaya çıkardı Dişi şehvetin şiddetiDış Haberier Servisi — "Seks objesi kadııTın karşıtı nedir? Yanıt "şiddetli arzu du>-an ka- dın." Son zamanlarda düny-a ka- dın hareketi içinde yoğun tartış- malara yol açan "dişi şehveti", Aiman haftalık "Der Spiegel" dergisi kapak konusu yaptı. Amerikalı psiko-analizci Jes- sica Benjamin kadın cinsiyetin- de "seksüel sübjektivizra duygusunun" filizlendiğini be- lirtirken Alman sosyolog Marg- rit Briickner "Dişi arzulann top- lumsal doğumundan" söz edi- yor ve bu sürecin "zorluklannı" dile getiriyor. Dünya tarihinde ilk kez bugüne kadar sahip olmadığı bir özgürlüğe ulasarak seks ile üremeyi birbirinden ayırabilme olanağına kavuşan kadın, şimdi artık en 'temel' isteklerini gerçekleştirme arayışına girmiş durumda. Ancak geleneksel kültürlerde 'arzulayan kadın' tipine rastlanmadığından, kadın da bu durumda nasıl davranacağım bilemiyor. DERSPIE Die weibliche Begierde Kadın hareketleri 'özgür dişi seksüalitesi'nin ne olduğu sorusuna tam bir yanıt getiremiyor. Kimi feminist bunun en iyi yolunun 'denemek' olduğunu belirtiyor. Ancak bu kez de 'şiddetle arzulayan kadın' bazı anatomik sorunlarla karşı karşıya geliyor. Kadın isteyip de erkek istemezse neticeye ulaşılamıyor, oysa tam tersi 'tecavüz'. Urihinde ilk kez bugu- ne dek sahip olmadığı bir ozgür- luğe ulasarak, seks ile üremeyi birbirinden ayırabilme olanağı- na kavuşmuş olan kadın şimdi artık en "temel" isteklerini ger- çekleştirme arayışı içine girmiş durumda. Şehvet arzusu Kuşkusuz çağlar içinde kadı- nın zaman zaman aniden "şeh- vet arzusuna kapılıp" büyuk bir tutkuyla cinsel hedeflerini ger- çekleştirmeye çalıştığı doğrudur. Ama cinsel eylemi başlatan ka- dının bu tutumu "tabu" oldu- ğundan hedefine varmak için dolambaçlı yollara başvurarak baştan çıkaran belki de kendisi olduğu halde, erkeğe baştan çı- karanın onun olduğunu hisset- tirmeye uğraşmış. "Bana bak, ben güçsüz ola- nım, sana yalvanyonım. sen baştan çıkaran guçlüsün. Ben- den korkma." Kadın artık "demode" diye nitelendirilen bu yolla aynı zamanda erkeğin "ka- dın korkusunu" da yeniyormuş. Ancak doğum kontrol hapları vb. gibi istenmeyen hamilelikleri önleyici yöntemlerin ortaya çık- masıyla birlikte özgürleşen ka- dın amacına ulaşmak için bazı "hilelere başvurmak" ya da ken- dini tumüyle erkeğin "güçlü" kollanna bırakmak niyetinde ol- mayıp da bir seçim yapmak is- tiyorsa bir çıkmaz ile karşı kar- şıya kalıyor. Giessenli psiko-analizci Eva S. Poluda Korte bu çıkmazı şöy- le tarif ediyor: "Geleneksel kül- liirde 'arzulayan' bir kadına rastlanmadığından, kadın da nasü davranaeağını bilemiyor. Ahlaki destek ve kültiirel onan- ma yerine reddediliyor, uyarılı- yor, cesareti kınlıyor." Berlinli ressam Gisela Breit- ling de resim dunyasında kadı- Avrupa'da son zamanlardı kadın gözüyle erotizm sanatı yaygın bir akıra. Bo estetik göriintü de Ruber'in perspektifinden saldırgan erotizmi yansıtıyor. nın "suskun bir foyadan" öteye gidemediğini belirtiyor. "Resim- ler kadın hakkında konuşuyor." Bunun sonucu erotik kadının resimdeki görüntüsü yalnızca erkeğe hizmet ediyor. Kadına, eğer arzulanmak istiyorsa, nasıl davranması ve hangi "fetiş- lerden" yararlanması gerektiğı konusunda bazı ipuçlan veriyor. "Erkeğin gözunde kendisini sek- si kılan etkenler aynı zamanda ikinci cins olarak statüsiınu de beliriiyor" diyor Breitling. Kadın, "Arzulanmak için er- kek egosuna hayranlığını dile getirmek zorunda olduğundan kendisini sunmak onun için ero- tik bir eyleme dönüşüyor" Res- sam Breitling bugune dek kadı- nın "Yapay bir doğa ya da ikin- ci bir doga ile donatılmış" oldu- ğundan şikâyetçi ve bu "yaban- cı kiiltiiriin" kadını "otantik bir kadın olarak degil, erkeğin istegi doğnıltustında dişi" olarak yan- sıttığına dikkat çekiyor. Kadın hareketi bu ve benzeri sorunlara parmak basarken "özgür dişi seksiialitesinin" ne olduğu sorusuna tam bir yanıt getiremiyor. Kimi feminist bunu öğrenmenin en iyi yolunun "denemek" olduğunu belirtiyor. Ancak bu kez de "şiddetle arzulayan" kadın bazı anatomik sorunlarla karşı karşıya geliyor. Çunkü kadın istediği halde, eğer erkek istemezse bılindiği gibi ne- ticeye ulaşılamıyor, oysa bunun tersi bir durumda olay ırza geç- me ile sonuçlanıyor. Öte yandan kadıniar günu- müzde genel geçerli koşulların tümüyle tersine çevrilerek erke- ğin "seksüel obje" haline geti- rilmesinden de yana değiller. Pekçok kadın gibi Fransız femi- nist Lırce Irigaray de "Birbirin- den temelden farklı olan iki söjenin" bugüne dek hiç var olmayan bir "zekâ düzeyinde ve cinsler arası ilişki sanatında" birleşmelerinin hayalini kuru- yor. * • Ozgen Acar'a hizmet ödtilti • ANTALYA (Camhuriyet Biirosu) — Antalya Profesyonel Turist Rehberleri Derneği her yıl vermeyi kararlaştırdığı "Kültür Hizmet ödülü"nün ilkini gazeteci yazar Özgen Acar'a vermeyi kararlaştırdı. Dernek Başkanı Giray Ercenk, Anadolu kültürüne katkı sağlamış kişi ya da kurumları ödüllendirmeyi' amaçladıklarını belirterek "özgen Acar'a bu ödülü 1990 yıh içindeki çalışmaları nedeniyle ve bölgemiz uygarlıklarına ait olup yurt dışına kaçınlan eserlerin yeniden kazanılması yolunda yoğun çaba gösterdiği için verilmiştir" dedi. "Kültür Hizmet ödülü"nü 18 ocakta Özel tdare Kongre Salonu'nda saat 16.00'da vereceği "Yurtdışına Tarihi Eser Göçü" konulu konferansı sırasında alacak olan Özgen Acar, Elmalı Definesi ve Karun Hazineleri gibi yurtdışına kaçınlan eserleri araştırıp onların Türkiye'ye getirilmesi için yoğun çaba sarfetmişti. HilkeınV yasallık • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Anayasa Mahkemesi'nce kuruiduğundan bu yana "üniversite" ibaresini yasal olarak kullanmadığı saptanan Bilkent'in üniversite adını alabilmesi için ilk adım atıldı. 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'nda değişiklik öngören tasarı, dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşuldü. ANAP'lı uyelerce verilen onergelerle tasarıda değişiklik yapılarak vakıflarca kurulan yuksekokullara "üniversite" adı verilmesi hukme bağlandı. Bil^Lsayarlı rezervasyon • İZMİR (AA) — TCDD Ankara, tstanbul ve Eskişehir'den sonra Izmir'de de bilgisayarlı bilet satış ve rezervasyon hizmetlerine başladı. TCDD 3. Bölge Basmüdürü Nurhan Arda, Denüryolları'nda ana hedeflerden birinin müşteriye hizmetin Avrupa seviyesine çıkanlması olduğunu belirterek bu amaçla personelin yaklaşık 1.5 yıldır eğitimden geçirildiğini söyledi. 30 ocakta ay tutulması • ANKARA (ANKA) — 1991 yılının ilk ay tutulmasının 30 ocakta meydana geleceği bildirildi. Asart Astronomi Araştırma Topluluğu'nca yapılan gözlemlerde, bu yılın ilk günlerinde ayın, yörüngesi üzerinde dünyaya en yakın noktada bulunacağı belirlendi. Yılın ilk ay tutulmasının ise 30 ocakta Greenwich saatiyle 03.57'de başlayacağı ve 07.59'da sona ereceği bildirildi. Ay tutulması Pasifik Okyanusu'ndan, Amerika'nın tamamından, Antarktika kıtasından, Kuzey Sibirya'dan, Ingiltere ve İrlanda'dan, Ortadoğu'nun batısından ve doğusu hariç Afrika'dan izlenebilecek. RADYO TELEVİZYON TEKELİ AÇIKOTURUMU Ortak görüş TRT'nîn özerkleşmesiA N K A R A (Cumhuriyet Bu- rosu) — Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu'nun düzenlediği "Radyo Televizyon Tekeli: Sorunlar Seçenekler" açıkoturumunda siyasi parti temsilcileri "TRT tekelinin kal- dınlması ve kurumun özerk bir statüye kavuşlunılması" yö- nündeki görüşlerini yinelediler. Otunımun öğleden önceki bölü- müne konuşmacı olarak katılan gazetemiz yazarı Uğur Mumcu, "Radyo-televizyon tekeli kaldı- nlırken, getirilecek düzenieme- lerin yasaklayıcı degil, düzenle- yici olması gerektiğini" vurgu- ladı. Siyasi parti temsilcilerinin katıldığı öğleden sonraki otu- rumda ise "devlet tekelinin kalkması" yonünde göruş belir- mesine karşın "radyo- televizyon alanında yeni bir ör- giitlenmenin nasıl yapılacagı" konusunda göruş açıklanmadı. Maden-Jş grevinden Çevik Kuvvet'in Türkiye'ye gelmesine kadar birçok konuda görüş bil- diren siyasi parti temsilcilerinin eleştiri noktasını da yine TRT'- nin siyasi haberlerı oluşturdu. Siyasal alanda demokratikleşme için radyo-televizyon tekelleri- nin kınlması gerektiğini belirten ANAP Genel Başkan Yardım- cısı Halil Özsoy'un "Refah Par- tili bir belediye başkanı Magic Box'ta 'ben laikliğe inanmıyo- rum' diyebiliyorsa bu ülke de- mokratikleşiyor, her tiirlii gorii- şe yer verilebiliyor demektir" sözleri bazı dinleyicilerin tepki- sine yol açtı. Ozsoy'a bu konu- da bir soru yönelten Prof. Dr. Aysel Aziz, "Herkesin görüşii- nıi özgiirce açıklamasına karşı degilim, ancak bu görüş ya da karşıt göruşler TRT gibi bir ku- rumdan neden açıklanmıyor da Magic Box gibi yasallıgı tartışı- lan bir yayın kuruluşunda ekra- na geli\or. Bu Magic Box'ın ta- rafsız olduğunu göstermek için bir çaba mı?" sorusunu dile ge- tirdi. SHP Genel Sekreter Yardım- cısı Yigit Gülöksüz, parti olarak TRT tekelinin kalkmasını iste- diklerini, ancak ozel tekellerin de karşısında olduklarını vurgu- ladı. DYP Genel Başkan Yar- dımcısı Mehmet Diilger ise sa- dece yayın değil devletin tüm mekanizmalarından tekelin IZLEMMLER Özerklik dersi ve RTYK raporu MAHMUT T. ÖNGÖREN İşe Prof. Dr. Mumtaz Soysal'ın verdiği dersle başladı k. Soysal hep böyle yapıyor ve benim bildiğim, bu dersi 1%0'h yıllardan beri veriyor. Ama dinleyen yok. Dersin ko- nusu, üniversitede ve radyo-TV'de özerklik. Niçin kimse dinlemiyor bu dersi? Çünku devletin ve gelmiş geçmiş hükümetlerin özerk üniversiteye ve TRT'ye dayanmaları olanaklı değil. Ama bu kez Soysal, radyo ve televizyonda ozelleştirme olsa bile özerk- liğin gerekleri üzerinde duruyor. Soysal hocamızdan bu dersi aldıktan son- ra, öğleden sonraki oturumda iletişim uz- manı Hıfzı Topuz'dan da Radyo ve TV Yuksek Kurulu'na bir ders veriliyor. Sevgi- li Topuz şimdiye dek kendisinde gormedi- ğimiz bir coşkuyla bu Yüksek Kurul'un rad- yo ve televizyonun özelleştirilmesi için ha- zırladığı raporu yerden yere çarpıyor. Soy- sal'ın yılardan beri belirttiği özerklik kav- ramının anlamı ile Yüksek Kurul'un rapo- runun hiç bağdaşmadığı böylece kanıtlanı- yor. Türk Hukuk Kurumu Başkanı Kâzım Yenıce de Radyo ve TV Yüksek Kurulu'nun gerek kuruluş bakımından, gerek Bakanlar Kurulu'nun saptadığı aylıklarla çalışması bakımından ^nhşlığını vurguladı. Prof. Dr. Feyyaz Gölcüklü de bir hocasının derste oğ- rencisinin verdiği cevabı beğenmediğinde "Cevabınızm zevkine varamadım" dediği- ni anımsatarak, "Ben de Yuksek Kurul'un zevkine varamadım" diyerek aynı kurulun yetersizliğini dile getirdi. kalkmasından yana olduğunu vurguladı. DSP MKYK üyesi Zeynel Yuksek ise Radyo Tele- vizyon Yüksek Kurulu'nun mevcut yapısının değiştirilmesi gerektiğini belirterek kurulda çeşıtli kitle orgütleri ile siyasi partiler temsilcilerin yer alması gerektigi gönişünü savundu. RP Genel Sekreteri Oğuzhan Asil- türk, özel TV ile ilgili duzenle- melerin "TRT'nin 5-6 kopyası- nın gelmesini sağlayacaksa hiç olmamasım" istediklerini belirt- ti. Oturum sonunda en çok so- ru yoneltilen kişi Halil Özsoy ol- du. İzleyicilerden gelen "özel TV ile ilgili düzenlemeler konu- sunda 8 yıl boyunca nerede ol- duklarını" yolundaki sorulara Özsoy, ANAP'ın "sosyal ya- şam, adalet, anayasa değişikli- ği 24 ocak kararlan gibi konu- larda önemli değişiklikler geti- ren bir paketi TBMM'ye getire- cekleri vanıtını verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle