Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 OCAK 1991
Bush ve
Gorbi'den
mesajlar
• Dış Haberler Servisi —
ABD ve Sovyet liderleri
yübaşı nedeniyle karşıbklı
mesajlar yayımladılar.
Gorbaçov, ABD halkına
yönelik mesajında Bush'la
gerçekleştirdikleri zirvenin
önemini vurguladı ve
Körfez krizine banşçı
çözüm bulunması dileğini
tekraıladı. Bush ise, Sovyet
halkına tüm sıkıntılarına
karşın sabırlı olmalan
gerektiğini ve reformlann
gelecekte kendilerine iyi
giinler getireceğini söyledi.
Rumlar
telaşlandı
• LEFKOŞA (AA)—
Aralarında KKTC'nin de
bulunduğu, uluslararası
alanda tanınmayan
ülkelerin bir "birlik"
oluşturacağına ilişkin
haberler, Güney Kıbns'ta
endişe yaratu. Dünkü Rum
gazeteleri konuyla ilgili
yorumlara geniş yer
verdiler. Rum basınında yer
alan haberlerde, birlik
oluşturmak üzere harekete
geçecek ülkelerin Estonya,
Letonya, Litvanya,
Slovenya, Hırvatistan,
Üsküp ve KKTC olduğu
kaydedildi. \
KohTden
4
sabır
veçaba'
• BONN (AA) —
Almanya Başbakanı
Helmut Kohl, Alman
birliğinin başanyla
tamamlanması için sabu~,
çaba ve fedakârbk
gerektiğini söyledi.
Başbakan Helmut Kohl,
yeni yıl dolayısıyla bir1
konuşma yaparak Birleşik
Almanya halkına seslendi.
Kohl konuşmasında şunlan
söyledi: "Biz, zor bir geçiş
döneminin tam ortasında
bulunuyoruz. Yeni yıldaki
«n önemli görevimiz, bize
Demokratik Almanya'dan
katılan eyaletlerin yeniden
inşasıdır. Bu, Almanların
sabır, çaba ve fedakârhkta
bulunmasını gerektiren bir
görevdir.
Sampson
yargılanmıyor
• LEFKOŞA (AA)—
Yunan cuntasının Güney
Kıbns'taki kuklası EOKA'cı
Nikos Sampson'un
"yurtdışına kaçış"
suçundan dolayı
mahkemeye
sevkedilmeyeceği bildirildi.
Sampson, Yunan
Cuntası'nm 15 Temmuz
1974'te Enosis amaçh kanlı
darbesindeki rolü nedeniyle
20 yıl hapse mahkûm
edümişti. Nikos Sampson,
"hastalık" bahanesiyle
yurtdışında tedavi için
kendisine geçici izin
verümesini istemiş ve izni
kopardıktan sonra 16 yıl
Paris'te lüks bir hayat
yaşamıştı.
Nahçıvan'da
gösteri
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin Iran smırındaki
Nahçıvan özerk bölgesinde,
yaklaşık on bin kişi, geçen
yılki eylemlerin yıldönümü
olan dün gösteri yaptı.
Bağımsız Turan Haber
Ajansı, olaysız geçen
gösteri sırasında,
konuşmacılann, lran'daki
Azerilerle birlesebilmek için
banşçı bir mücadele
yapılması çağnsında
bulunduklarını bildirdi.
Hindistan'da
şiddetli tipi:
26ölü
• YENİ DELHİ (AA)—
Hindistan'ın kuzey kesimini
etkileyen şiddetli tipide 26
kişinin öldüğü bildirildi.
Yerel basında yer alan
haberlerde, şiddetli kar
yağışı ve çığ yüzünden
yüzlerce kişinin, tatil
geçirmek üzere geldiği kış
sporları merkezlerinde
mahsur kaldıkları
kaydedildi. Cammu ve
Keşmir eyaletlerinde 2.000
sivil ve askeri aracın kara
saplandığı belirtildi.
DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/U
ÖTjaTın ABD'den yakınmasının Washington
y
daki yankıları
ABD: Haksızkk yapmadıkAmerikah yetkililer,
"Türkiye'nin bizden
isteyip de almadığı hiçbir
şey yok. Tekstil kotaları,
F-16 anlaşması, yardun
miktarı konulanndaki
isteklerinizi karşıladık"
diyorlar.
UFUKGÜLDEMİR
WASHINGTON — Geri<
bırakılan 1990'da Türk Ameri-
kan üişkilerinin Körfez dosyası
kapsammda meydana gelen en
ilginç gelişme, Cumhurbaşkanı
lurgut Özal'ın, ABD'nin Türki-
ye'nin fedakârhklan karşısında
yaptıklannın arzu edilen düzey-
de olmadığnı çağnştıran demeç-
leri oldu. Amerikan yönetimi,
bu demeçlerden gerekli mesajı
aldı mı? Bu soruya olumlu ya-
nıt vermek güç, çünkü özal'ın
bu açıklamalan dikkatlerine ge-
tirüdiğinde 'Türkiye'nin bizden
isteyip de almadıgı hiçbir şey
yok. Tekstil koüüannın arttuil-
masını istediniz, bumu gerçek-
leştirdik. F-16 anlasmasının ge-
nişletttmesini istediniz, bunu da
saglayacagız, buna ek olarak
yardım miktan da arttı" di-
yorlar.
Gerçekten de krizin ilk gün-
lerinde Cumhurbaşkanı Turgut
özal, çeşitli Amerikan gazete ve
TV'lerine verdiği demeçlerde,
dayamşma yardımına gereksin-
me çerçevesinde, "Turkiye, Mı-
sır ve Ürdiin degildir" diyerek
üst platforrodan konuşmuştu.
Oysa Mısır ABD'ye olan dış as-
keri satış kredisi borçlannı pa-
zarlık konusu yapnuş ve bir haf-
ta önce de Mısır'ın ABD'ye
olan borcunun bakiyesi olan 1
milyar dolar tamamen silinmiş-
ti. Krizin ilk günlerinde ABD
yönetimine Turkiye'ye benzeri
bir jest yapmayı düşünüp dü-
şunmedikleri gazetecüer tarafın-
dan sorulduğunda verilen yanıt,
"Türkiye'nin böyle bir talebi
yok" oluyordu. Oysa cumhur-
başkanı Turgut özal, iki hafta
S&e.
ABD ve Irak'ın liderieri uzlaşmaz bir tutum icine girerken Amerikan asktrkrı gunluk egzersizlerini arttınyorlar. (AFP)
önce Amerikalı gazeteci David
Judson'a verdiği demeçte Mısır
benzeri bir operasyonun Turki-
ye için de yapılmamış olmasın-
dan doğan düş kırıkhğını "Mı-
sır üstelik petrol ihraç eden
ttlke" diyerek dile getirdi. Bu
yakınma Cumhurbaşkanı
özal'ın Amerika'ya bakışında
ilginç bir sürecin eşiğinde bulu-
nulduğunun gostergesi.
özal, bu demecinde sadece
Amerika'nın şu ana kadar so-
mutlaşmış yardımının bir tek
tekstil alanında olduğundan ya-
kınmadı, aynı zamanda Kıbrıs
konusunda da ABD'nin,
"Türkiye'ye baskı yapbğım"
resmen açıkladı. özal, gelecek-
te Amerika ile ilgili kararlarda
daha dikkatli davranüabileceği-
ni de ima etti.
Yankılan ne oldu?
Özal'ın bu demecinin Was-
hington'daki yankılan ne oldu?
Her şeyden önce, bu demeç,
ABD'de tam olarak yayımlan-
madan önce Türkiye'de bir ga-
zetede "Türkiye üvey evlat mu-
amelesi göriiyor" spotu ile ya-
yımlanınca, Amerikan makam-
larının ilk işi böyle bir demecin
gerçek olup olmadığııu öğren-
meye çalışmak oldu. Ancak faz-
la çaba göstermelerine gerek
kalmadan Cumhurbaşkanlığı
Basın Merkezi demeci deşifre
ederek Ankara'daki Amerikan
elçüiğine gönderdi. Ankara'da-
ki elçilik de Özal'ın demecinde
bu yönde bir ifade bulunmadı-
ğının anlaşıldığını, yakınmala-
nn ise Türkiye'nin geleneksel
yakınmaları olduğunu vurgula-
yan bir telgrafla demeci Was-
hington'a gönderdi. Bu gelişme-
ler, iki noktada önem ka-
zanıyor:
1) Cumhurbaşkanı özal'ın,
demecinin deşifre edilmiş hali-
ni Amerikan elçiliğine göndert-
miş olması. "Amerika'nın
Türkiye'ye üvey evlat muame-
lesi yaptıgını düsünmedigini"
belgelemek istemesi açısından il-
ginç bir tavır. Cumhurbaşkanı
Ozal, Amerika ile ilişkilere hep
özel önem veregeldi. Bu deme-
cin genel tonundan Amerika'ya
Arnavutluk'ta yeni anayasa taslağı açıklandı
Özel mülkiyet serbestDoğu Bloku'ndaki değişim
kervanına katılan Tiran
yönetimi, açıkladığı anayasa
taslağında din ve seyahat
özgürlüğünü kabul ediyor,
özel mülkiyeti ve yabancı
yatınmı da serbest bırakıyor.
Dış Haberter Servisi — Arnavutluk'ta
çok partili sisteme geçme karan alarak Do-
ğu Bloku'ndaki değişim sürecine katılan
Komünist Parti yönetimi, önceki gün bu
yönde önemli bir adım daha atarak, reji-
min kau ilke ve uygulamalanndan vazge-
çen yeni anayasa taslağını açıkladı. Tas-
lak, din özgürlüğünü benimsemenin yanı
su~a özel mülkiyeti ve yabancı yatınmı ser-
best bırakıyor. Ülkenin ilk muhalefet ör-
gütü Demokratik Parti'nin, Korce'de ön-
ceki gün düzenlediği gösterilerde ise şubat-
ta yapılacak genel seçimlerin ertelenmesi
ve politik tutuklulann serbest bırakılması
istendi.
AP'nin Tiran radyosuna dayanarak bil-
dirdiğine göre Arnavutluk'un yeni anayasa
taslağı 1967'den beri kaldırünıış olan din
özgürlüğtnü yeniden tanıyor. özei mülki-
yet hakkının kabul edildıği taslakta, ulkede
yabancı sermayenin yatuım yapmasma da
izin veriliyor. Taslak, Arnavuüann yurti-
çi ve yurtdışı seyahatlerine getirilen kısıt-
lamaları da kaldırıyor.
Taslakta, Arnavutluk'un "gücünü balk-
tan alan ve halka ait olan halk sosyalist
cumhuriyeti olduğu ve halk temsîlcilerinin
genel, eşit ve gizli oylama usulü seçimler-
le işbaşına gelecegi" kaydediliyor.
Taslak, devlet başkamna da geniş yet-
kiler tanıyor. Halk Meclisi tarafmdan gizli
oyla ve beş yıl için seçilecek olan devlet
başkamnın yetkileri arasında başbakanı
atamak ve görevden almak ile Ulusal Sa-
vunma Konseyi'ne başkanlık etmek yer alı-
yor. Taslağa göre devlet başkanlığına se-
çilen kişi bu görevi en çok iki dönem sür-
dürebilecek. Böylece aym kişinin 10 yüdan
fazla devlet başkanhğı gorevinde kalması
engellenmiş olacak.
ÎTtrıııt eınırrl»nU1I1UI Slllll-Uail
T i r a n
>
o n e t i m i
y
e n i
»nai^sa taslağında vatandas-
l a n n a ^ n ) x 9 i özgürlüğü tanı>»cagını açıklamasına
karşın Yunan asıllı Arnavutlar sınırdan kaçarak iltica isteğiyle Yunanistan'a geçmeye
devam ediyor. Anayasa taslağının açıklandığı önceki gün de 800 Arnavut Yunanis-
tan'a kaçtı. 72 yaşındaki Chrysanthe Kotsani nine de torunu Elli ile sınırdan kaçanla-
rın arasında. (Fotograf: Reuter)
Korce'de gösteri
Korce kasabasında binlerce kişi seçim-
lerin ertelenmesi ve siyasi mahkûmlann
serbest bu-aküması istemiyie bir gösteri dü-'
zenledi. Demokratik Parti'nin sözcüsü
Genc Polo, önceki gün düzenlenen göste-
riye 40 bin kişinin katıldığıru söyledi. An-
cak Yugoslav haber ajansı Tanjug ve gör-
gü tanıklarına göre, gosteriye katılım 10
bin dolayında gerçekleşti.
Polo, göstericilerin, iktidardaki Komü-
nist Parti'den, 10 şubatta yapılması plan-
lanan seçimlerin ertelenmesini istedikleri-
ni bildirdi. Genç Polo, serbest bırakılma-
sı istenen tutuklulann sayısı hakkındaki
resmi rakamm 85 olduğunu, ancak kendi-
sinin yaklaşık 500 kişinin tutuklu olduğu-
nu düşündüğünü kaydetti.
Göstericilerin, Devlet Başkanı Ramiz
Alia'nın reform programına güvenmedik-
lerini ve ülkelerinin Romanya'daki gibi
kanlı olaylara sahne olacağma inan-lıkla-
rını söyledikleri belirtiliyor.
Bu arada Israil Radyosu, ArnavutlUk'-
taki Yahudi toplumundan 350 kişilik bir
grubun Israil'e göç etmek istediğini ve bir-
kaç ailenin İsrail'e geldiğini bildirildi.
karşı bir düş kınklığı içinde ol-
duğunu kavramak mümkün,
ancak bunun 'üvey evlat
muamelesi" diyebileceği boyu-
ta ulaşmadığı da ortada. Böyle
demediğini belgeleyen demeç
metninin Amerikan Elçiliği'ne
gönderilmiş olması bu bakım-
dan ilginç. Dolayısıyla da Özal'-
ın Amerika'ya karşı LzJediği sem-
patik politikaların büyük ol-
çüde değişeceğini söylemek güç.
Ama diğer yandan da Cumhur-
başkanı özal'ın, ABD ile ilişki-
lerde eski başbakanlar Mende-
res ve Demird'in yasadığı dönü-
şümün eşığine yaklaştığı da bel-
li. Amerika'ya sıcak bakan her
iki eski başbakan da iktidarla-
rının son dönemlerinde bu ya-
km Uişkiyi altematifleT arayarak
çeşitlendirmek yoluna gitmişti.
2) özal'ın son gunlerde Ame-
rika'dan yakınmalarının bura-
daki yankılanna gelince, durum
şöyle: Her şeyden önce özal'ın
yakınmalarmda en fazla dikkati
çeken ayrıntı, Amerikan Kong-
resi ile yönetimini aymyor ol-
ması. Yani yönetimden fazla şi-
kâyet eder gibi gözükmüyor,
ama kongreyi bazı konularda
suçluyor. Amerikan yönetimi-
nin bundan aldığı mesaj,
"Özal'ın yönetimin Türkiye'ye
gösterdiği ilgiden memnun ol-
duğu, kongreden yakınmaları-
nın ise Türkiye'nin oteden beri
yakındıgı konular olduğu" yö-
nünde. Bir yöneum mensubu
Türkiye'nin Körfez krizi konu-
sunda yaptığı fedakârhklann
karşılığında yardım alamadığı
yakınmasının yersiz olduğunu,
çünkü "yardım degil, ticaret"
kavramının mucidinin kendile-
ri olmadığını söylüyor. "Siz ne
istiyorsanız verdik, istemedikle-
rinizi zoria veremeyiz" diye ko-
nuşuyor. Aynca Türkiye'nin
gayri safi milli hasılası artarken
Urdün'ünkinin eksilerde gezin-
diğini vurguluyor. Bunu not et-
miş olmalan, Türkiye'nin Ür-
dun'den daha fazla yardıma
muhtaç olmadığını açıklamak-
ta kullamlıyor. Aynca Ameri-
ka'nuı Türkiye'ye yardımda bu-
lunmalan için AT, Arap ülke-
leri ve Japonya'yı teşvik ettiği
vurgulanıyor. Bu teşviğin doğ-
rudan Amerika'nın Türkiye'ye
bir şeyler verdiği anlamına gel-
mediği, Amerikan desteğinin,
Türkiye'nin zaten dolduramadı-
ğı tekstil kotasını arttırmaktan
ibaret kaldığı hatırlatıhnca da
"Türkiye, tüm istediklerini
aldı" yanıtı veriliyor.
Tum bunlardan anlaşılan şu
ki ABD her şeyden önce, Turki-
ye için yaptıklannın yetersiz ol-
duğu kanısında değil. Ikincisi de
Özal'ın son yakınmalannın ad-
resinin yönetim değil kongre ol-
duğu izleniminde. Bu yakınma-
lann da Türkiye'nin 'klasik' ar-
gumanlan olduğu anlayışında.
Bu anlayış yakmmalan 'etkisiz'
hale getiriyor. Dolayısıyla Ame-
rika'nın, eğer Körfez konusun-
da kafasında Türkiye ile ilgili
bazı özel düşünceler bulunmu-
yorsa, özal'ın mesajını kulak
arkası edeceğini ileri sürmek
mümkün.
POUTIKADA
SORUTNLAR
ERGUN BALO
1991'e Başlarken
Dünyamız dün gece saat 24.00'te 1990 yılını geride bırak-
tı. Yeni yılın ilk günü genellik^ geride kalan yılın değerlen-
dirilmesi yapılır, yaşanan olayiar olumlu olumsuz yanları ile
ele alınır.
1990 yılı bu açıdan özel bir konuma sahip, çünkü kendin-
den bir önceki yıla sıkı sıkıya bağlı. Birbirterini tamamlıyor
1989'la 1990.1989'dan soyutlayarak 1990'ın bağımsız bir de-
ğerlendirmesini yapmak olanaksız.
1989, demokrasi coşkusu ya da sarhoşluğunun dünyayı
sardığı, Doğu Avrupa'da otoriter rejimlerin peş peşe devril-
diğı. kitlelerin sokaklarda sabahlara kadar sevinç gösterileri
düzenlediği, romantizmin doruğuna ulaştığı bir yıldı. Demok-
ratik devnmler Doğu Avrupa'da görülmemiş bir heyecanla kırt-
lanıyor, ınsanlar geleceğe güven ve umutla bakıyordular.
1990 ise 1989da yaşanan heyecan fırtınası durulduktan
sonra insanların katı gerçeklerle yüz yüze geldiği yıl oldu.
1989'da Doğu Avrupa'da sabahlara kadar sokaklarda coşkulu
gösteriler yapan ınsanlar, 1990'da aynı caddelerde yiyecek
maddesi satan dükkânların önünde uzun kuyruklar oluştur-
dular. Coşku ve heyecan, yerlerini kaygı ve karamsarlığa terk
etti. Kış şiddetini arttırdıkça bu karamsarlığın daha da büyü-
düğü gözleniyor. Enflasyon, issizlik, üretim yetersızliğinin yanı
sıra yeniden hortlayan milliyetçilik, ırkçılık ve antisemitizm,
eski rejimleri söküp atan ülkelerin 1990'daki gündemınde yer
aldı.
1989'da Doğu Avrupa'da meydana gelen demokratik dev-
nmler, tüm devrimlerin değişmez kuralını bir kez daha göz-
ler önüne serdi: Devrımlerde yeniyı kurma aşaması, eskiyi
yıkma işleminden çok daha güçtur. Demokrasi ise, her kapı-
yı hemencecik açan sihirli anahtar değildir.
Aslında insanlık henüz her kapıyı çabucak açan sihirli
anahtarı bulmuş değil. Anahtarlar, toplumların geçirdikleri
sosyo-ekonomik evrimler, verdikleri uzun mücadeleler sonu-
cunda ortaya çıkar ve her toplumun anahtarı diğerkinden de-
ğişıktir; başka topluma uymaz. Demokrasi de sihirli anahtar
değildir; toplumların kendi gelişmelerınin anahtarını arayıp
bulacakları en elverişli ortamdır. Bu bakımdan değışık koşul-
lara göre herhangı bir sıstemden vazgeçilebilir, ama demok-
rasiden vazgeçilemez, geçilmemesi gerekir. Çünkü ondan
vazgeçmek, kendı gelışmeniz için en uygun yolu arayıp seç-
me özgürlüğünü terk etme anlamına gelir.
Ne var ki toplumlar "Kapitalizme geçtim" demekle kapi-
talist ya da "Sosyalizme geçtim" diyerek sosyalist olmadık-
ları gibi "Demokrasiye geçtim" diyerek de demokrasiyi ku-
ramıyorlar.
Batı Avrupa bu açıdan şanslı. Sosyo-ekonomik gelişmesi
ve coğrafi konumu (uzun süre dağlar, ormanlar ve nehirler
tarafmdan ayrılmış bağımsız ufak prenslikler ve krallıklar ha-
lınde yaşaması, bu bağımsız prenslikler ve krallıklar arasın-
da çok erken tarıhlerde ticaretin ve rekabetin gelişmesi), si-
yasal demokrasınin ve piyasanın gelişmesi için gerekli orta-
mı yaratmış. Yine de kanlı paylaşım savaşları verilmiş, dün-
yanın geri kalan bölgelen sömürülmüş. Sonunda demokra-
si kurulmuş ve olgunlaşmış.
1990'da Doğu Avrupa halkları, belirli bir tarihsel birikim ol-
madan demokrasinin de, piyasa ekonomisinin de kurulma-
sının kolay olmadığını anladılar. 1917'de Bolşeviklerin azge-
lişmiş bir ülkede sosyalizmin kurulmasının kolay olmadığını
gördükleri gibi.
1990, mutluıuğa, kalkınmaya ve refaha giden kestirme yo-
lun bulunmadığı, bu hedeflere ulaşmanın bedelınin ağır ol-
duğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Başka ne ortaya çıktı 1990'da?
Trajik bir rastlantı olarak soğuk savaşla yerel savaşlann ve
istikrarsızlığının ters orantılı olduğu.
1990, soğuk savaşın resmen sona erdiği yıl oldu. Bu olgu-
ya koşut olarak yerel bunalımlarda bir patlama görüldü. So-
ğuk savaşın kamplara ayrılmış dünyasında, katı blok disipli-
ni altında Irak, herhalde Moskova'nın görüşünü almadan Ku-
veyt'e saldırmaya cesaret edemezdi. Sovyetler Birlıği de ABD
ile bir nükleer karşılaşmaya yol açabileceği korkusu ile Sad-
dam'ı engellemek için her şeyi yapar ve şu ya da bu şekilde
engellerdi de.
Bu açıdan bakıldığında 1990, "soğuk savaş bitti" demek-
le, savaşların, silahların, silahlanmanın ve yayılma emelleri-
nin sonu gelmediğinin de anlaşıldığı yıl oldu.
Kısacası 1990, 1989'un romantizmınin yerini katı gerçek-
lere çarpıcı biçimde terk ettiği yıl oldu. 1989'da eski düzen
,yıkıldı; 1990'da ise yeni düzeni kurmanın ne denli güç oldu-
ğu anlaşıldı.
İnsanlığın sorunlarına kestirme çözüm yok. Bu gerçek.
Ama bir gerçek daha var: Sorunlar her şeye karşın içeri-
de demokrasi, dışarıda ise yumuşama ortamında çözüme
kavuşabılir.
Bu gerçeğin unutulmaması dıleğı ile yeni yıl herkese kutlu
olsun.
LüBNAN
Israil uçakları
Sayda'yıvurdu
Lübnan'ın güneyindeki Sayda.kentinde El-
Fetih tarafmdan üs olarak kullanılan binaya
lsrail uçakları tarafmdan düzenlenen
saldırıda binada bulunan 12 Filistinlinin
tümü öldü.
SAYDA (Ajanslar)— Israil
Hava Kuvvetleri'ne bağh uçak-
lar dün sabah şafaktan önce
Lübnan'ın güneyindeki Sayda
kentinde, Filistin Kurtuluş Ör-
gütü'nün (FKÖ) en büyük gru-
bu El-Fetih'in üs olarak kullan-
dığı bir binayı bombaladılar.
Binadaki 12 örgut üyesinjn tü-
münün öldüğü saldın, Israil'in
1990 yılı boyunca duzenlediği
21 benzer saldınnın en kanlısı
oldu.
1991'İN BAŞARI, MUTLULUK VE SAĞLIK GETİRMESİ DİLEĞİYLE...
TÜRK HAVA YOLLARI
Lübnan polisi tarafmdan ya-
pılan açıklamada, Sayda kenti-
nin 12 kilometre güneyinde bu-
lunan El Fetih üssüne F-15 ti-
pinde iki tsrail jeti tarafından
düzenlenen saldınnın dün saat
00.20'de gerçekleştirildiği ve
uçaklarm 680 kilogram ağırlı-
ğında iki bomba attıklan bildi-
rildi. Polis yetkilileri saldm sı-
rasında 12 kişinin bulunduğu
üsten kurtulan olmadığını be-
lirttiler ve "binadan sağ kurtu-
lanların da hastaneye götürü-
lürken ambulansta öldugünü"
kaydettiler.
FKÖ tarafmdan Tunus'ta ya-
pılan açıklamada ise saldın "ts-
rail'in Güney Lübnan'da FUİs-
tin mevzilerine karşı planladı-
ğı yoğun askeri harekâon bir
parcası" olarak nitelendi.
Polis raporlanna göre lsrafl-
in bölgeye 1990 yılı içinde yap-
tığı daha önceki saldınlarda 28
kişi yaşamını yitirirken 82 kişi
de yaralandı.
Kudtis'te patlama
Bu arada, Israil'in Kudüs
kentindeki çarşıda dün meyda-
na gelen patlamada Filistinü bir
kadınm olduğu, bir lsraillinin
de yaralandığı bildirildi.
lsrail polisi, 24 yaşındaki Fi-
listinli kadının, çarşıdaki bir
kahvenin tuvaletine yerleştir-
mek istediği bombarun patla-
ması sonucu öldüğünü açıkla-
dı.