26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Azeri başbakan geliyor • MOSKOVA (AA) — Azerbaycan Başbakanı Hasan Hasanov, 14eylül cuma günü beş günJük resmi ziyaret için Turkiye'ye gelecek. AA muhabirinin edindiği bilgilere göre Hasan Hasanov'un Başbakan Yıldınm Akbulut ve öteki bakanlarla yapacağı görüşmelerin yanı sıra Cumnurbaşkanı Türgut özal tarafmdan da kabul edilmesi bekleniyor. Hasan Hasanov'un Türkiye ziyareti, bu yıl başından beri Azerbaycan'dan Türkiye'ye başbakan düzeyinde gerçekleştirilen ikinci ziyareti olacak. Hasan Hasanov'un 19 eylüle kadar devam edecek Türkiye ziyaretinde, iki ûlke arasında yeni işbirliği projelerinin geliştirilmesi konulan Uzerinde durulacağı bildiriliyor. Filistinüler çatıştı: 60 ölü M SAYDA (AA) — Lübnan'da karşıt Filistinli gruplar arasında dün başlayan çatışmalarda 60 kişinin öldüğii bildırildi. Yaser Arafat'a bağlı El Fetih grubuyla Arafat'a muhalif Ebu Nidal'a bağlı milislerin hafif ve ağır silahlar kullandıklan Sayda'daki çatışmalar, bugün "Lübnanü banş kuwetleri"tıin araya girmesiyle sona erdi. "Barış kuvvetleri"nin Sayda'yı deneümleri altında bulunduran Nasırcı Halk örgütü milisleri ile solcu ve dinci partüerin milislerinden oluştuğu bildirildi. Gorbaçov'a NATOVJandavet • BRÜKSEL(AA) — NATO'nun aralık ayında yapılacak dışişleri bakanları toplantısına, SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov'u davet etmeyi planladığı, ancak Fransa'nın buna karşı çıktığı bildirildi. NATO'dan adını açıklamak istemeyen bir kaynak, Reuters muhabirine verdiği demeçte, Gorbaçov'un, 17-18 aralıktaki olanağan NATO Dışişleri Bakanları toplantısına davet edileceğini belirtti. Gorbaçov'un davetine, çarşamba günku toplantı sırasında karar verildiği beürtildi. Kampuçya görüşmeleri • PEKİN (AA) — Kampuçya direniş gruplarının lideri Prens Norodom Sihanuk, Cakarta'da yapılması planlanan barış görüşmelerine sağlık sebepleriyle katılamayacağını açıkladı. Sihanuk'un oğlu tarafmdan • perşembe günü yapılan açıklamada, Kampuçya hükümetinin yanı sıra ülkedeki direniş gruplarının temsilcilerinin de hazır bulunacağı toplantıya prensin de katılacağı belirtilmişti. Bu arada, Cakarta'da yapılacak barış görüşmelerine gitmek için Prens Sihanuk'un oturuma katılmasını şart koşan Kampuçya Başbakanı Hun Sen'in dün gece kente geldiği bildirildi. Baltıklıların talebi • BERLİN (AA) — SSCB Resmi Haber Ajansı (TASS), gelecek hafta Moskova'da devam edilecek "2 artı 4" görüşmelerine, üç Baltık Cumhuriyeti'nin de katılmak istediğini duyurdu. TASS, Letonya, Estonya ve Litvanya liderlerinin bu konuda ortak bir açıklama yaparak iki Almanya'nın birleşmesi görüşmelerinde Baltık sorununun da ele alınması gerektiğini savunduklannı kaydetti. Sovyetier'de ad degişikliği • DışHaberierServisi — Moskova radyosu, dün Sovyetler Birüği'nin isminden 'sosyalist' kelimesinin silinebileceğini duyurdu. AP'nin haberinde, Parlamento Başkanı Refik Nişanov'un sözlerine yer veriliyor ve 'Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler BirliğT olan resmi ismin 'Egemen Sovyet Cumhuriyetleri Birliği' olarak değiştirilebileceği belirtiliyor. 'Egemen' kelimesinin bağımsızlık isteyen cumhuriyetlerin durulmasına etki edeceğinin umulduğu kaydediliyor. 'Sovyet' sözcüğünün, komünist ve Rus baskısını ammsatmasından dolayı, isim değişikliğinin 'Egemen Sosyalist Cumhuriyetler Birliği' olarak değiştirilebileceği de öne sürülüyor. KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR Bağdat, güneye asker, silah ve kimyasal gaz gönderiyor Saddaırfın büyük yığınağı Irak güneye 5 bin 500 ağır tankından 4# binini, 100 hafif tankmdan 80'ini yığmış durumda. 160 saldırı helikopterinin büyük bölümünün Kuveyt'e yakın yerlerde görev yaptığı bildiriliyor. YASEMİN ÇONGAR BAĞDAT — Irak'ın Abbasi Halifesi Ebu Cafer El Mansurun kurduğu 1230 yaşındaki başken- tinden ayrılıyoruz. Yolumuz Kör- fez'e doğru... Güneye giden üç ka- rayolundan birindeyiz. Mezopo- tamya'yı yararak ilerleyen üç yol- dan ikisi Körfez'e vanyor. Biri Kut, Amara, Kurna ve Basra üze- rinden Iran sınırına, oradan Saf- van'a geçerek Kuveyt'e... Diğeri Hillah'tan Fırat'ın güneyinden Basra'ya... Daha kısa olan üçün- cü yol Kerbela'dan Necefe... Bağ- dat'tan çıkış iznini ancak Babil1 in artık asmasız olan bahçesini görme gerekçesi ile koparabüen Türk gazeteci grubu olarak Hil- lah'a giden ikinci yol Uzerinde hi- maye altında ilerliyoruz. Türkiye1 de rastlamadığımız denli yüksek kalitede çift yönlü beşer şeritli otoban. Kenarda karalara beyaz- lara sannmış insanlar, bir tek göz- leri acıkta... önlerinde yeşil kırmı- zı bayrakları... Kerbela'ya tur şe- hitlerinin toprağmı görmeye gidi- yorlar... Günler süren bir yürüyüş... Yol boyunca denetim noktala- rından birer Kuveyt ganimeti olan otomobillerimiz için daha önce- den özel izin alındığından zorlan- rnadan geçiyoruz. Yoksa 30 km'de bir takılmaic, aranmak, hatta yol- dan alıkonulmak mümkün. Bağdat, Hillah karayolunun iki tarafı sanayi tesislen ile dolu, her birinde yeşilli kahverengili askeri karnuflaj. Çevrede olağanüstü gü- venük önlemleri. Yolun batı yaka- sında bir süre demiryolu eşlik edi- yor bize. Katar katar askeri araç- lar, askerler, silah yüklü vagonlar. Arkalarında güneş, hurma ağaç- ları... Fotoğraflarını çekmek ya- sak. Sonıyoruz. Güneye yapılan yeni askeri harekâtın parçalan... Bağdat'taki Batılı diplomatik kay- naklardan öğrendiklerimizi anım- sıyorua: "Irek giaeye 5 bin 500 agır tan- kından 4 binini, yüz bafif tankın- dan 80'ini yığmış dunımda. 160 saldın helikopterinin büyük bölü- münün Kuveyt'e yakın yerierde görev yaptığı belirtiliyor. 8 bin pi- yade ve taşıma arldısı yüzierce ke- şif aracı harekât halinde. 3 bin loptan onemli bir bdlüraü güne- ye yöneltilmiş... Yuzu aşlun roke- tatar da öyle... Menzilleri 340 Ua 900 kilometre arasında degişen karadan karaya Frog-7 ve Scnd B fnze atarian keza Bağdat'taki diplomatik dört duvarlar arkasında böyle harita- lar asüı. Haritalann iishinde renk- li raptiyeler... "Balistik nükleer kimyasal" türünden kiiçük notla- nn iliştirildiği iğnder. Kimyasal gaz Haritada yer çizerek Fırat'a yaklaşan daha sonra bu koca neh- ri aşan yol bir yerde kesiliyor... Tren geçecekmiş... Bekliyoruz. Tren yerine bir düzine tanker ka- yıyor rayların uzerinden. Tanker- lerde küçük birer yazı: Dikkat! Kimyasal gaz... Bu gazın hardal- la, sarinle, tabunla ya da VX'le il- gisi var mı? Kimyasal silah mı? Oğrenemeyeceğiz... Ama diplomatik duvarlardaki haritalardan Halife El Mansur'un kentinden Hammurabi'nin sarayı- na ulaşana dek üç füze araştırma kompleksinin, bir kimyasal tesisin yanından geçtiğimizi görebiliyo- ruz, Babil bizi Paris'in Louvre'un da, Doğu Berlin'in Bergama Mü- zesi'nde bıraktığı gerçek tarihin yerini alan yapay bir restorasyonla karşıhyor. Gene de öklid'in, Pi- sagor'un teoremlerini onlardan çok önce geüstiıen büginlerin ken- ti Babil etkileyici... İO 1700'lerde Hammurabi'nin ondan bin yıl sonra Nabukat Nezar'ın dolaştı- ğı yollann sırtını dayadığı bir te- pede gene bir askeri tesis. Hurma- ların ardından batan güneş o te- penin fotoğrafını çekmemiz için yeterli neden değil. Görevülerin uyansı anmda ve kesin. Hem za- ten öklid'in, Pisagor'un öncttle- rinin kurduğu kent, o askeri tesis- ten daha carpıcı... Uygarlığın ne- reden nereye aktığı ise Bağdat- Babil yolunun yarattığı koca bir soru işareti. Türkiye'nin Musul Başkonsolosu Tüfan Alpman'ın açıklaması • 'Yiyecek sıkıntısı bitmiyor'Habur sınır kapısından dün Turkiye'ye geçen Alpman'a göre Irak'ta açlık günden güne artıyor. VEDAT YENERER ~ HABUR — Türkive'nin Musul Başkonsolosu Tufan Alpman dün öğle saatlerinde Habur sınır kapı- sından Türkiye'ye geçti. Alpman, Irak'ta herhangi bir zorlukla kar- şılaşmadıklannı ve kendilerine iyi davranıldığım belirtti. Başkonsolos, gazetecilerin bir sorusu uzerine Irak'ta "büyük bir yiyecek sıkıntısı" başladığını ve her şeyin karneye bağlandığını söyledi. Bangladeşli ve Pakistan- lılar için hac konaklama tesislerin- de kurulan çadırkentin nüfusu 3 bin 200'e ulaşırken Habur sınır kapısından girişler dün de sürdü. Musul Başkonsolosu Alpman, gazetecilere ani gelis nedenini açıklamaktan kaçınarak, yönelti- len sorulara kaçamak cevaplar verdi. Alpman şöyle konuştu: "Şu anda Irak'(a açlık günden güne artıyor. Özellikle kuru gıda maddesi ve yağ sıkınbsı var. Irak'- ta 400 isçimiz kaldı. Bunlardan 100 kadannın bugün gdmesi bek- leniyor. Zabo kesiminde de yak- Issık 3-4 bin Bangladeşli işçi Tur- kiye'ye gelmek için uzun kuyruk- lar oluşlurmuş durumda. Turki- ye'ye girişlerin artarak sörecegini Uhmin ediyonız." Irak'tan Türkiye'ye gelen Bang- ladeşlilerin Silopi'deki hac konak- lama tesislerine kurulan çadırken- te yerleştirilmeleri devam ediyor. Edinilen bilgilere göre yerleşen Bangladeşlilerin sayısının 3 bin 200'e ulaştığı ve bu sayının dün akşam saatlerine kadar 5 bine ulaşmasmın beklendiği bildirili- yor. Ülkelerine geri dönmek üze- re bir Bangladeş kafılesi dün Di- yarbakır'a hareket etti. 289 kişilik kafıle bugün Diyarbakır Havaa- lanı'ndan özel bir uçakla Bangla- deş'e hareket edecek. Kurulan ça- dırkentte çauşmalar da tüm hızıy- la süriiyor. Kızılay, Bangladeşlile- rin yerleşmesi amacıyla her gün MÜLTECt DRAMI — Habv'a yıgılu mttltedlerin sayısı her gün daha artarken, bu olgnnua yol «çügı sonınlar da büyüyor. yeni çadırlar kuruyor. Kızılay'ın kurduğu sağlık merkezinden edi- nilen bilgilere göre, Irak'tan gelen Bangladeşliler arasmda henüz cid- di boyutta bulaşıcı hastalığa rast- lanılmadı. Türkiye'nin Irak'a açılan tek ka- pısı Habur"dan dün de geçişler de- vam etti. Gelenler arasında öğle saatlerine kadar bin 501 kişi ile Bangladeşliler başı çekerken, 937 Pakistanlı, 79 Yugoslav, 8 Hintli, 3 Irakh, 2 Mısırlı, 2 Ürdünlü, 1 Iranlı, 1 Faslı, 1 Çinli giriş yaptı. Türkiye"den Irak'a ise 73 Filistin- li, 4 Ürdünlü, 1 Hintli ve bir Ku- veytli çıkış yaptı. Habur'dan Türkiye'ye dün geçen toplam araç sayısı ise 269 olarak bildirildi. Bu arada bir açıklama yapan Pakistan Büyükelçüiği'nde görevli askeri ataşe hava pilot albay Ars- had Sathı, Irak'ta bekletilen va- tandaşlannın yiyecek ve içecek sı- kıntısı çektiğini beürterek "Palds- tanlı vatandaşlanmızın girişleri sadece geceleri sağlaruyor. L"ç gün yiyecek ve içecek bulamadıklan- m bize ilettiler. Bazılannda açlık nedeniyle halsizlik ve bastalıklar başgöstermeye başladı" dedi. AT ülkeleri vatandaşlanndan gelenler olmaması üzerine, uzun süredir bölgede bulunan bu ülke- lerin diplornatlan da Habur'u terk ediyorlar. Japon görevlilerin dışın- da bölgedeki son Amerikalı ve Al- man görevliler de dün Habur'dan aynldılar. Gürbulak hareketli Körfez krizinin patlak verme- sinden sonra uluslararası transit taşımacüık Gürbulak sırur kapısı- na kaydı. AA'nın haberine göre Gürbulak sınır kapısı mülki ida- re amiri Ekrem Baylanç, özellik- le temmuz, ağustos ve bu ay Gür- bulak sınır kapısından giriş çıkış• yapan yolcu ve araç sayısında önemli ölçüde artma olduğunu söyledi. Kapıda araç kuyruğu ve sıkışık- lığın söz konusu olmadığuu belir- ten Baylanç şunları söyledi: "Körfez krizi ve özellikle de uy- gnlanan ekonomik ambargodan sonra Habur sınır kapısından çı- kış yapamayan araçlar Gürbulak sınır kapısından Ortadogu ülkele- rine mal taşımaya başladıiar. Son iki ay içinde Gurbulak'lan giriş çı- kış yapan araç sayısı iki kat arttı. Temmuz ayında 12 bin araç giriş, 13 bin araç da çıkış yaptı. Ağus- tos ayında ise 13 bin araç giriş, 16 bin araç çıkış yapn. Gurbnlak sı- nır kapısından özellikle çıkış ya- pan araç sayısında artma olması- na rağmen sıkışma ve araç kuyru- gu yok. Alınan onlemlerle kapı- dan araç, yolcu giriş ve çıkışı dü- zenli bir şekilde yapdmakudır." TIR şoförü Ahmet Bayram, Gürbulak sınır kapısında bir sü- re bekledikten sonra çıkış yapabil- diğini belirterek şunlan söyledi: "Habur sınır kapısından araç çıkışına izin verilmeyince Ortado- gu'ya mal taşıyan TIR şoförleri Gürbulak sınır kapısını kollanı- yor. Herkes de bu kapıdan geç- mek isteyince kapıda yığılmalar oluyor. Habur'dan yol verilmeyin- ce uluslararası transit taşımacılık Gürbulak sınır kapısma kaydı. Bi- zim için de zor oluyor, fakat baş- ka çaremiz yok." Bu arada Habur sınır kapısın- dan giriş yapan Pakistanlılar, Gürbulak sınır kapısından çıkış yaparak ülkelerine gönderiliyor. Körfez krizinin başlamasından bu yana Gürbulak sınır kapısından 2 bin dolayında Pakistanlı karayo- luyia ülkelerine gönderildi. NEW YORK Moskova için BM önemliOrtadoğu'daki sorunlarm uluslararası bir konferansta ele alınmasıru isteyen Sovyetler Birliği, bölgedeki olası tüm askeri operasyonlann da BM Askeri Komitesi'nce yönlendirümesini istiyor. ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK — Bush- Gorba- çov zirvesi arifesinde Sovyetler'in uluslararası konferans ile Birleş- miş Milletler Askeri Komitesi'nin devreye sokulması konularındaki ısrarları, "soğuk savaş sonrası or- taya çıkan Birleşmiş Milletler Bir- Iiği"nin ABD'nin iddialarının ter- sine kolay bir birlik olmadığını kamtlıyor. BM diplomatlanna gö- re Sovyetler Birliği, ABD'ye kıyas- la Ortadogu diplomasisinde daha geniş bir deneyim sahibi. Arap dünyası ile gelecek ilişkilerinin bi- lincinde adımlannı "hesaplı" at- maktan yana. Sovyetler Birliği, Irak krizinin basından beri bu tutumunu Bir- leşmiş Milletler diplomasisine et- kin bir biçimde yansıttı. Güvenlik Konseyi'nin 661 sayılı ekonomik ambargo karannı destekleyen Sov- yetler Birliği, ABD'nin bütün ıs- rarlanna rağmen ambargonun as- keri abluka ile desteklenmesi ka- rannı uzunca bir süre erteletti. Sovyet daimi delegesi 661 sayılı karar göruşmelerı sırasında ulus- lararası konferanstan bahsetmedi. 665 sayılı askeri abluka kararı sı- rasında Irak'ı, Ortadoğu'nun ge- lece&ni değiştirmekle suçladı. Sovyet delegesi bu görüşmelerde BM Askeri Komitesi'nin askeri ablukadan sorumlu olması görü- şünü savundu. Aynca Irak'ın Ku- veyt'ten çekilmesi, Kuveyt'e bir BM gücünün yerleştirilmesi öne- risi de Sovyetler Birliği'nden gel- di. Soğuk savaşın basından beri hiçbir işlevi olmayan BM Askeri Komitesi, Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Jngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği ve Çin as- keri temsilcilerinden oluşuyor. Ko- mite özellikle Sovyetler Birliği ve bağlantısızlar tarafmdan Körfez krizinin basından beri ABD'nin tek başına bir askeri harekete gi- rişmesinin engellenmesi amacıyla devreye sokulmava çalışılıyor. BM Yasası'na göre askeri komi- tenin rolü, Güvenlik Konseyi'ne, askeri birliklerin yerleştirilmesi ve komutası dahil olmak üzere askeri konularda tavsiyelerde bulunmak- tır. Soğuk savaş koşullannın uz- laşmazlığı nedeniyle yaklaşık 40 yıldır komite fornîalite gereği ara sıra toplanmak dışında tümüyle işlevsiz bir kurum olarak var ol- maya devam etti. Körfez krizi baş- ladığı sırada Sovyetler Birüği'nin önerisi komitenin yeniden canlılık kazanmasının yolunu açtı. Havaalanlarında iki kart çok işe yarıyor. Uçuş kartı ve Telecard! Te\en card;ia 2> r 4 s a a t I plra yatırılır. SS havale yapıljr. > alışverişyapmr- M YAPI^CKREDİ "hizmette sınır yoktur" DUN1ADA BUGUN ALİSİRMEN Emperyalizm ve Vandalizm... Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgali üzerine Ortadogu'da yeni- den karışan durum, bir kez daha emperyalizmin bu bölgedeki girişimleri ve sorumluluğu konusunu gündeme getirdi. Emperyalizmin girişimleri konusunu tartışmadan önce bir nok- tayı vurgulamakta yarar var Emperyalizm kavramı geri kalmışlı- ğı örtmede bir mazeret olarak kullanıldığı, gerıliğin girişimlerini perdelemek üzere öne çıkarıldığı ve uluslarth, halkların öz so- rumluluklarını gizlemek için araç haline getirildiği zaman, kul- lananlar açısından son derecede tehlikeli bir silahtır ve doğru- su pek geçerli bir anlam da taşımaz. Emperyalizme karşı çık- mamak, onu görmezden gelmek bir yanılgıdır, ama bu arada emperyalizmin karşısında bulunan her şeyin doğru olduğunu dü- şünmek de sanırım bir başka yanılgıdır. Şimdi dilerseniz bölgemizdeki duruma bakalım. ABD'nin, Körfez'e karışması, Saddam'a karşı çıkması belki de bir savaşla sonuçlanacak hazırhkları başlatması, ne bölge dev- letlerinin bağımsızlıklanna ve toprak bütünlüklerine duyduğu say- gının bir sonucudur ne de demokrasiye ve demokratik kavram- lara bağlılığının ürünüdür. Herkes açıkça görmektedir ki Sad- dam'ı hedef almış bulunan ABD'nin içine sindiremediği ve göz yumamayacağı davranış sadece bütün Batı dünyasının petrolü- ne büyük ölçüde bağımiı olduğu Körfez bölgesinde, dengeyi di- lediğince değiştırebilecek ve petrol fiyatlanyla, üreticiler yararı- na, keyfince oynayabilecek, kendisınden bağımsız otortom ha- reketlerdir. Binbir türlü kusuru, yanlışı görmezlikten gelinen Saddam'a du- yulan tepki işte onun boyle bir davranışı benimsemesindendir. Açıkçası, özellikle ikinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bölgede İngiltere'den emperyalizm nöbetini devralmış olan ABD, son giri- şimiyle bir kez daha bölge ve dünya jandarması, büyük emper- yalist yüzünü gözler önüne seriyor. Peki o zaman nasıl oluyor da ABD'nin, yani emperyalizmin karşısında duran Saddam Hüseyin bu niteliğine karşın, bu işi geçmişte yapmış olanların, örneğin bir Mao'nun ya da bir Ho Çi Min'in topladığı sempati ve desteği toplayamıyor? Nasıl oluyor da ABD'nin gırişimini lanetleyenler, aynı zaman- da Saddam'ı da bir kan içict, bir baskıcı, maceracı olarak göre- biliyorlar? İşte emperyalizmin karşısında bulunanların her zaman doğ- ru ve haklı oimadıkları gerçeğiyle karşılaşıyoruz bu noktada. Hat- ta daha da ileri giderek diyebiliyoruz ki emperyalizmin karşısın- daki cephede şu ya da bu nedenle, dileyerek ya da raslantıyla yer almış olmak illa anti-emperyalist olmayı da gerektirmeyebi- lir. Emperyalizm; birikimlerin, olumlu olumsuz değerler bütünü- nün bir araya gelmesiyle oluşan bir sistemin kaçınılmaz sonu- cu. Emperyalizmi ve onun bayraktarlığını yapan ülkeleri kınar, onlara karşı çıkar, o değerlerie savaşırken zorunlu olan c değer- lerden daha ileride ya da onlara eşdeğerde bir değerler bütünû ortaya koymaktır. Çünkü unutmayalım ki emperyalizmin çirkin yüzünün ardında, başka olumlu değerlere sarılmış, ama siste- minin gereği kaçıntlmaz olarak bu çukura yine de düşmüş top- lumlar vardır ve o toplumlarda her şey yanlış ve olumsuz değil- dir. İşte emperyalizmin çelişkisi budur. Ho Çi Min ve Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin öbür ön- derleri bu gerçeği biliyorlardı. Onlar Amerikan emperyalizmi ile savaşırken şeytan im£.jının ardına saklanmayıp Amerikan toplu- munu doğru irdeleyip o toplumun olumlu yönlerini saptayarak onlardan kendi haklı davaları uğruna yarartanmayı becerdiler. B^ylelikle Amerikan emperyalizmiyle savaşan Vietnamlılar, ay- nı zamanda Amerikan toplumunun demokratik yönleri de olan yapısından yararlanıp kendi haklı davalarını Amerikan kamuo- yuna anlattılar ve savaşı kazanmakta önemli bir öğe elde etrrn^ oldular. Ama Vietnamlılar bununla da yetinmediler. Emperyalizme karşı kendi toplumlarında yeni ve geçerli değerler bütünü oiuşturma- ya çabaladılar. Savaş içinde bile baskıdan çok sevgi, saygı ve hoşgörüye dayanan bu değerler bütünü bütün dünyanın hay- ranlığını kazandı ve toplumun tüm güçlerini harekete geçirerek emperyalizme karşı zaferi elde etti. Ne yazık ki Vietnam aynı beceriyi savaştan sonra göstereme- di ve ülkeye duyulan hayranlık ile birlikte, birlik de yitip gitti. Aynı yargıyı Çin Halk Cumhuriyeti için de yineleyebiliriz. Kendi tarihimize bakarsak, Ulusal Kurtuluş savaşçılarımız ve başlarında Atatürk olmak üzere tüm önderleri, güçlerini, yalnız- ca emperyalizme karşı olmalarından değil, ama ona karşı ko- yarken, savaştıklan güçlerinkine eşit ya da yakın düzeyde bir de- ğerler bütünü oluşturmalarından alıyorlardı. Türk Kurtuluş Savaşı'nı yalnızca meydan savaşları ve antlaş- malarla sınırlı görmek, onun ardındakı uluslaşma sürecini kısa, güdük, gecikmiş de olsa Türk rönesansını, laiklikte doruğuna erişen ve gittikçe çoğulculukla tamamlanma eğilimini gösteren aydınlanmasını görmemek, o savaşı, daha doğrusu o süreci an- lamamak demektir. İşte Saddam'da ve üzülerek söylemek gerekir ki şu anda tüm Arap dünyasında görülen eksiklik de budur. Arap âlemi zaman zaman emperyalizmin karşısındaki cephede oluyor. Ama ne ya- zık ki o değerler bütününü oluşturamıyor. Kabile kafasını aşamamışlar ile Saddam benzeri baskıcılar, kendi aydınlanmalarından, rönesanslarından yoksun, değerler bütününü yaratmaktan aciz bir biçimde emperyalizmin karşısı- na düşerken tutarlı bir anti emperyalist görüntü bile veremiyor- lar. Arap âleminin büyük sıkıntısı kendi anti emperyalist değerler bütününü, kendi rönesansını, kendi cumhuriyet devrimini ve bü- tün bunların simgesi olan kendi Mustafa Kemal'ini yaratamamış olmanın dramıdır. Sanırım Saddam'ın bir türlü sempati ve destek toplayamama- sının ardında yatan gerçek de budur. a Emperyalizme vandalizmle karşı çıkılmıyor. INGİLTERE Irak'a "insaııi amaçla 9 gıda ve ilaç yardıını Dış Haberter Servisi — îngilte- re, Irak'a, "insani amaçlarla" ilaç ve gıda maddesi gönderme kara- rı aldı. Dün önce Dışişleri Bakan- lığı'nın "gıda maddesi" gönderi- leceğini açıklamasımn ardından, geç saatlerde de Savunma ve Ti- caret Bakanlığı "ilaç" gönderme kararını açıkladı. AP, ıngiltere'- nin bu kararı Roma'da yapılan AT maliye bakanları toplantısın- dan sonra aldığını kaydetti. Ka- rann BM'ye Uetildiği belirtildi. Daha önce Sovyetler Birliği, Çin ve tran da "insani amaçla" gıda maddesi göndermenin BM Güvenlik Konseyi'nin ambargo karannı ihlal etmediğini belirtmiş- lerdi. Güvenlik Konseyi'nin Irak'a karşı ambargo kararında "insani amaçlarla gönderilen gı- da ve ilaç dışında" tüm tüketim maddelerinin gönderilmesi yasak- lanmıştı. Irak bir süredir bebek- ler için mama ve süt tozu istiyor. Saddam Hüseyin, Irak'ta bebek- lerin sütsüzlükten öldüğünü iddia etmisti. Irak Haber Ajansı INA, bugün, ı ıcaret Bakanlığı kaynak- larına dayanarak verdiği haberde, ABD'nin bağlantılan BM Güven- lik Konseyi'nin "haksız" ambar- go karanndan önce yapılan ve üc- reti ödenmiş olan gıda maddele- rinin sevkiyatına engel olarak Irak'taki çocuklan aç bırakmak istediğini yazdı. Bu arada Iraklı bir diplomat, Çin yetkililerinin, ulkesine insani yar- dım yapacakları konusunda gü- vence verdiklerini bildirdi. Irak- ın Pekin Büyükelçiliği'nde görev yapan diplomat, Irak Başbakan Birinci Yardımcısı Taha Yasin Ra- mazan'ın Çin'e yaptığı ziyaret sı- rasında, Çinli yetkililerin, bu ko- nusunda güvence verdiklerini, an- cak Çin'in yapacağı yardım konu- sunda bir anlaşma olup olmadığı konusunda bilgisi bulunmadığını söyledi. İran'ın ise eski düşmanı Irak'a gıda ve ilaç yardımı gönderilmesi konusunda henüz bir tavır belir- lemediği belirtiliyor. BM'deki Iran kaynaklanndan edinilen bilgide, îran'ın Irak'la ilgili tutumunun, BM Güvenlik Konseyi'nin karar- ları doğrultusunda olduğu ifade edildi. tran hükümetine yakınlı- ğıyla tanınan Tahran Times gaze- tesi ise BM'nin ambargo karann- da tam olarak belirtilemediği ge- rekçesiyle, Irak'a gıda ve ilaç yar- dımı yapılabüeceği ihtimaline de- ğinmişti. Bu arada ABD yöneti- minin, Ürdün'deki kamplara, bi- rinci derece ihtıyaç maddelerinden 27.000 ton gondereceği bu sevkiya- tın rnaliyetinin 12 milyon dolardan fazla olacağı kaydedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle