Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Azeri başbakan
geliyor
• MOSKOVA (AA) —
Azerbaycan Başbakanı
Hasan Hasanov, 14eylül
cuma günü beş günJük resmi
ziyaret için Turkiye'ye
gelecek. AA muhabirinin
edindiği bilgilere göre Hasan
Hasanov'un Başbakan
Yıldınm Akbulut ve öteki
bakanlarla yapacağı
görüşmelerin yanı sıra
Cumnurbaşkanı Türgut özal
tarafmdan da kabul edilmesi
bekleniyor. Hasan
Hasanov'un Türkiye ziyareti,
bu yıl başından beri
Azerbaycan'dan Türkiye'ye
başbakan düzeyinde
gerçekleştirilen ikinci ziyareti
olacak. Hasan Hasanov'un
19 eylüle kadar devam edecek
Türkiye ziyaretinde, iki ûlke
arasında yeni işbirliği
projelerinin geliştirilmesi
konulan Uzerinde durulacağı
bildiriliyor.
Filistinüler
çatıştı: 60 ölü
M SAYDA (AA) —
Lübnan'da karşıt Filistinli
gruplar arasında dün
başlayan çatışmalarda 60
kişinin öldüğii bildırildi.
Yaser Arafat'a bağlı El
Fetih grubuyla Arafat'a
muhalif Ebu Nidal'a bağlı
milislerin hafif ve ağır
silahlar kullandıklan
Sayda'daki çatışmalar,
bugün "Lübnanü banş
kuwetleri"tıin araya
girmesiyle sona erdi. "Barış
kuvvetleri"nin Sayda'yı
deneümleri altında
bulunduran Nasırcı Halk
örgütü milisleri ile solcu ve
dinci partüerin
milislerinden oluştuğu
bildirildi.
Gorbaçov'a
NATOVJandavet
• BRÜKSEL(AA) —
NATO'nun aralık ayında
yapılacak dışişleri bakanları
toplantısına, SSCB Başkanı
Mihail Gorbaçov'u davet
etmeyi planladığı, ancak
Fransa'nın buna karşı çıktığı
bildirildi. NATO'dan adını
açıklamak istemeyen bir
kaynak, Reuters muhabirine
verdiği demeçte,
Gorbaçov'un, 17-18
aralıktaki olanağan NATO
Dışişleri Bakanları
toplantısına davet edileceğini
belirtti. Gorbaçov'un
davetine, çarşamba günku
toplantı sırasında karar
verildiği beürtildi.
Kampuçya
görüşmeleri
• PEKİN (AA) —
Kampuçya direniş
gruplarının lideri Prens
Norodom Sihanuk,
Cakarta'da yapılması
planlanan barış
görüşmelerine sağlık
sebepleriyle
katılamayacağını açıkladı.
Sihanuk'un oğlu tarafmdan
• perşembe günü yapılan
açıklamada, Kampuçya
hükümetinin yanı sıra
ülkedeki direniş gruplarının
temsilcilerinin de hazır
bulunacağı toplantıya
prensin de katılacağı
belirtilmişti. Bu arada,
Cakarta'da yapılacak barış
görüşmelerine gitmek için
Prens Sihanuk'un oturuma
katılmasını şart koşan
Kampuçya Başbakanı Hun
Sen'in dün gece kente geldiği
bildirildi.
Baltıklıların
talebi
• BERLİN (AA) — SSCB
Resmi Haber Ajansı (TASS),
gelecek hafta Moskova'da
devam edilecek "2 artı 4"
görüşmelerine, üç Baltık
Cumhuriyeti'nin de katılmak
istediğini duyurdu. TASS,
Letonya, Estonya ve Litvanya
liderlerinin bu konuda ortak
bir açıklama yaparak iki
Almanya'nın birleşmesi
görüşmelerinde Baltık
sorununun da ele alınması
gerektiğini savunduklannı
kaydetti.
Sovyetier'de ad
degişikliği
• DışHaberierServisi —
Moskova radyosu, dün
Sovyetler Birüği'nin
isminden 'sosyalist'
kelimesinin silinebileceğini
duyurdu. AP'nin haberinde,
Parlamento Başkanı Refik
Nişanov'un sözlerine yer
veriliyor ve 'Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler BirliğT olan
resmi ismin 'Egemen Sovyet
Cumhuriyetleri Birliği'
olarak değiştirilebileceği
belirtiliyor. 'Egemen'
kelimesinin bağımsızlık
isteyen cumhuriyetlerin
durulmasına etki edeceğinin
umulduğu kaydediliyor.
'Sovyet' sözcüğünün,
komünist ve Rus baskısını
ammsatmasından dolayı,
isim değişikliğinin 'Egemen
Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği' olarak
değiştirilebileceği de öne
sürülüyor.
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR
Bağdat, güneye asker, silah ve kimyasal gaz gönderiyor
Saddaırfın büyük yığınağı
Irak güneye 5 bin 500 ağır tankından 4#
binini, 100 hafif tankmdan 80'ini yığmış
durumda. 160 saldırı helikopterinin büyük
bölümünün Kuveyt'e yakın yerlerde görev
yaptığı bildiriliyor.
YASEMİN ÇONGAR
BAĞDAT — Irak'ın Abbasi
Halifesi Ebu Cafer El Mansurun
kurduğu 1230 yaşındaki başken-
tinden ayrılıyoruz. Yolumuz Kör-
fez'e doğru... Güneye giden üç ka-
rayolundan birindeyiz. Mezopo-
tamya'yı yararak ilerleyen üç yol-
dan ikisi Körfez'e vanyor. Biri
Kut, Amara, Kurna ve Basra üze-
rinden Iran sınırına, oradan Saf-
van'a geçerek Kuveyt'e... Diğeri
Hillah'tan Fırat'ın güneyinden
Basra'ya... Daha kısa olan üçün-
cü yol Kerbela'dan Necefe... Bağ-
dat'tan çıkış iznini ancak Babil1
in artık asmasız olan bahçesini
görme gerekçesi ile koparabüen
Türk gazeteci grubu olarak Hil-
lah'a giden ikinci yol Uzerinde hi-
maye altında ilerliyoruz. Türkiye1
de rastlamadığımız denli yüksek
kalitede çift yönlü beşer şeritli
otoban. Kenarda karalara beyaz-
lara sannmış insanlar, bir tek göz-
leri acıkta... önlerinde yeşil kırmı-
zı bayrakları... Kerbela'ya tur şe-
hitlerinin toprağmı görmeye gidi-
yorlar... Günler süren bir
yürüyüş...
Yol boyunca denetim noktala-
rından birer Kuveyt ganimeti olan
otomobillerimiz için daha önce-
den özel izin alındığından zorlan-
rnadan geçiyoruz. Yoksa 30 km'de
bir takılmaic, aranmak, hatta yol-
dan alıkonulmak mümkün.
Bağdat, Hillah karayolunun iki
tarafı sanayi tesislen ile dolu, her
birinde yeşilli kahverengili askeri
karnuflaj. Çevrede olağanüstü gü-
venük önlemleri. Yolun batı yaka-
sında bir süre demiryolu eşlik edi-
yor bize. Katar katar askeri araç-
lar, askerler, silah yüklü vagonlar.
Arkalarında güneş, hurma ağaç-
ları... Fotoğraflarını çekmek ya-
sak. Sonıyoruz. Güneye yapılan
yeni askeri harekâtın parçalan...
Bağdat'taki Batılı diplomatik kay-
naklardan öğrendiklerimizi anım-
sıyorua:
"Irek giaeye 5 bin 500 agır tan-
kından 4 binini, yüz bafif tankın-
dan 80'ini yığmış dunımda. 160
saldın helikopterinin büyük bölü-
münün Kuveyt'e yakın yerierde
görev yaptığı belirtiliyor. 8 bin pi-
yade ve taşıma arldısı yüzierce ke-
şif aracı harekât halinde. 3 bin
loptan onemli bir bdlüraü güne-
ye yöneltilmiş... Yuzu aşlun roke-
tatar da öyle... Menzilleri 340 Ua
900 kilometre arasında degişen
karadan karaya Frog-7 ve Scnd B
fnze atarian keza
Bağdat'taki diplomatik dört
duvarlar arkasında böyle harita-
lar asüı. Haritalann iishinde renk-
li raptiyeler... "Balistik nükleer
kimyasal" türünden kiiçük notla-
nn iliştirildiği iğnder.
Kimyasal gaz
Haritada yer çizerek Fırat'a
yaklaşan daha sonra bu koca neh-
ri aşan yol bir yerde kesiliyor...
Tren geçecekmiş... Bekliyoruz.
Tren yerine bir düzine tanker ka-
yıyor rayların uzerinden. Tanker-
lerde küçük birer yazı: Dikkat!
Kimyasal gaz... Bu gazın hardal-
la, sarinle, tabunla ya da VX'le il-
gisi var mı? Kimyasal silah mı?
Oğrenemeyeceğiz...
Ama diplomatik duvarlardaki
haritalardan Halife El Mansur'un
kentinden Hammurabi'nin sarayı-
na ulaşana dek üç füze araştırma
kompleksinin, bir kimyasal tesisin
yanından geçtiğimizi görebiliyo-
ruz, Babil bizi Paris'in Louvre'un
da, Doğu Berlin'in Bergama Mü-
zesi'nde bıraktığı gerçek tarihin
yerini alan yapay bir restorasyonla
karşıhyor. Gene de öklid'in, Pi-
sagor'un teoremlerini onlardan
çok önce geüstiıen büginlerin ken-
ti Babil etkileyici... İO 1700'lerde
Hammurabi'nin ondan bin yıl
sonra Nabukat Nezar'ın dolaştı-
ğı yollann sırtını dayadığı bir te-
pede gene bir askeri tesis. Hurma-
ların ardından batan güneş o te-
penin fotoğrafını çekmemiz için
yeterli neden değil. Görevülerin
uyansı anmda ve kesin. Hem za-
ten öklid'in, Pisagor'un öncttle-
rinin kurduğu kent, o askeri tesis-
ten daha carpıcı... Uygarlığın ne-
reden nereye aktığı ise Bağdat-
Babil yolunun yarattığı koca bir
soru işareti.
Türkiye'nin Musul Başkonsolosu Tüfan Alpman'ın açıklaması •
'Yiyecek sıkıntısı bitmiyor'Habur sınır
kapısından dün
Turkiye'ye geçen
Alpman'a göre Irak'ta
açlık günden güne
artıyor.
VEDAT YENERER ~
HABUR — Türkive'nin Musul
Başkonsolosu Tufan Alpman dün
öğle saatlerinde Habur sınır kapı-
sından Türkiye'ye geçti. Alpman,
Irak'ta herhangi bir zorlukla kar-
şılaşmadıklannı ve kendilerine iyi
davranıldığım belirtti.
Başkonsolos, gazetecilerin bir
sorusu uzerine Irak'ta "büyük bir
yiyecek sıkıntısı" başladığını ve
her şeyin karneye bağlandığını
söyledi. Bangladeşli ve Pakistan-
lılar için hac konaklama tesislerin-
de kurulan çadırkentin nüfusu 3
bin 200'e ulaşırken Habur sınır
kapısından girişler dün de sürdü.
Musul Başkonsolosu Alpman,
gazetecilere ani gelis nedenini
açıklamaktan kaçınarak, yönelti-
len sorulara kaçamak cevaplar
verdi. Alpman şöyle konuştu:
"Şu anda Irak'(a açlık günden
güne artıyor. Özellikle kuru gıda
maddesi ve yağ sıkınbsı var. Irak'-
ta 400 isçimiz kaldı. Bunlardan
100 kadannın bugün gdmesi bek-
leniyor. Zabo kesiminde de yak-
Issık 3-4 bin Bangladeşli işçi Tur-
kiye'ye gelmek için uzun kuyruk-
lar oluşlurmuş durumda. Turki-
ye'ye girişlerin artarak sörecegini
Uhmin ediyonız."
Irak'tan Türkiye'ye gelen Bang-
ladeşlilerin Silopi'deki hac konak-
lama tesislerine kurulan çadırken-
te yerleştirilmeleri devam ediyor.
Edinilen bilgilere göre yerleşen
Bangladeşlilerin sayısının 3 bin
200'e ulaştığı ve bu sayının dün
akşam saatlerine kadar 5 bine
ulaşmasmın beklendiği bildirili-
yor. Ülkelerine geri dönmek üze-
re bir Bangladeş kafılesi dün Di-
yarbakır'a hareket etti. 289 kişilik
kafıle bugün Diyarbakır Havaa-
lanı'ndan özel bir uçakla Bangla-
deş'e hareket edecek. Kurulan ça-
dırkentte çauşmalar da tüm hızıy-
la süriiyor. Kızılay, Bangladeşlile-
rin yerleşmesi amacıyla her gün
MÜLTECt DRAMI — Habv'a yıgılu mttltedlerin sayısı her gün daha artarken, bu olgnnua yol «çügı sonınlar da büyüyor.
yeni çadırlar kuruyor. Kızılay'ın
kurduğu sağlık merkezinden edi-
nilen bilgilere göre, Irak'tan gelen
Bangladeşliler arasmda henüz cid-
di boyutta bulaşıcı hastalığa rast-
lanılmadı.
Türkiye'nin Irak'a açılan tek ka-
pısı Habur"dan dün de geçişler de-
vam etti. Gelenler arasında öğle
saatlerine kadar bin 501 kişi ile
Bangladeşliler başı çekerken, 937
Pakistanlı, 79 Yugoslav, 8 Hintli,
3 Irakh, 2 Mısırlı, 2 Ürdünlü, 1
Iranlı, 1 Faslı, 1 Çinli giriş yaptı.
Türkiye"den Irak'a ise 73 Filistin-
li, 4 Ürdünlü, 1 Hintli ve bir Ku-
veytli çıkış yaptı. Habur'dan
Türkiye'ye dün geçen toplam araç
sayısı ise 269 olarak bildirildi.
Bu arada bir açıklama yapan
Pakistan Büyükelçüiği'nde görevli
askeri ataşe hava pilot albay Ars-
had Sathı, Irak'ta bekletilen va-
tandaşlannın yiyecek ve içecek sı-
kıntısı çektiğini beürterek "Palds-
tanlı vatandaşlanmızın girişleri
sadece geceleri sağlaruyor. L"ç gün
yiyecek ve içecek bulamadıklan-
m bize ilettiler. Bazılannda açlık
nedeniyle halsizlik ve bastalıklar
başgöstermeye başladı" dedi.
AT ülkeleri vatandaşlanndan
gelenler olmaması üzerine, uzun
süredir bölgede bulunan bu ülke-
lerin diplornatlan da Habur'u terk
ediyorlar. Japon görevlilerin dışın-
da bölgedeki son Amerikalı ve Al-
man görevliler de dün Habur'dan
aynldılar.
Gürbulak hareketli
Körfez krizinin patlak verme-
sinden sonra uluslararası transit
taşımacüık Gürbulak sırur kapısı-
na kaydı. AA'nın haberine göre
Gürbulak sınır kapısı mülki ida-
re amiri Ekrem Baylanç, özellik-
le temmuz, ağustos ve bu ay Gür-
bulak sınır kapısından giriş çıkış•
yapan yolcu ve araç sayısında
önemli ölçüde artma olduğunu
söyledi.
Kapıda araç kuyruğu ve sıkışık-
lığın söz konusu olmadığuu belir-
ten Baylanç şunları söyledi:
"Körfez krizi ve özellikle de uy-
gnlanan ekonomik ambargodan
sonra Habur sınır kapısından çı-
kış yapamayan araçlar Gürbulak
sınır kapısından Ortadogu ülkele-
rine mal taşımaya başladıiar. Son
iki ay içinde Gurbulak'lan giriş çı-
kış yapan araç sayısı iki kat arttı.
Temmuz ayında 12 bin araç giriş,
13 bin araç da çıkış yaptı. Ağus-
tos ayında ise 13 bin araç giriş, 16
bin araç çıkış yapn. Gurbnlak sı-
nır kapısından özellikle çıkış ya-
pan araç sayısında artma olması-
na rağmen sıkışma ve araç kuyru-
gu yok. Alınan onlemlerle kapı-
dan araç, yolcu giriş ve çıkışı dü-
zenli bir şekilde yapdmakudır."
TIR şoförü Ahmet Bayram,
Gürbulak sınır kapısında bir sü-
re bekledikten sonra çıkış yapabil-
diğini belirterek şunlan söyledi:
"Habur sınır kapısından araç
çıkışına izin verilmeyince Ortado-
gu'ya mal taşıyan TIR şoförleri
Gürbulak sınır kapısını kollanı-
yor. Herkes de bu kapıdan geç-
mek isteyince kapıda yığılmalar
oluyor. Habur'dan yol verilmeyin-
ce uluslararası transit taşımacılık
Gürbulak sınır kapısma kaydı. Bi-
zim için de zor oluyor, fakat baş-
ka çaremiz yok."
Bu arada Habur sınır kapısın-
dan giriş yapan Pakistanlılar,
Gürbulak sınır kapısından çıkış
yaparak ülkelerine gönderiliyor.
Körfez krizinin başlamasından bu
yana Gürbulak sınır kapısından 2
bin dolayında Pakistanlı karayo-
luyia ülkelerine gönderildi.
NEW YORK
Moskova için
BM önemliOrtadoğu'daki sorunlarm uluslararası bir
konferansta ele alınmasıru isteyen Sovyetler
Birliği, bölgedeki olası tüm askeri operasyonlann da
BM Askeri Komitesi'nce yönlendirümesini istiyor.
ŞEBNEM ATtYAS
NEW YORK — Bush- Gorba-
çov zirvesi arifesinde Sovyetler'in
uluslararası konferans ile Birleş-
miş Milletler Askeri Komitesi'nin
devreye sokulması konularındaki
ısrarları, "soğuk savaş sonrası or-
taya çıkan Birleşmiş Milletler Bir-
Iiği"nin ABD'nin iddialarının ter-
sine kolay bir birlik olmadığını
kamtlıyor. BM diplomatlanna gö-
re Sovyetler Birliği, ABD'ye kıyas-
la Ortadogu diplomasisinde daha
geniş bir deneyim sahibi. Arap
dünyası ile gelecek ilişkilerinin bi-
lincinde adımlannı "hesaplı" at-
maktan yana.
Sovyetler Birliği, Irak krizinin
basından beri bu tutumunu Bir-
leşmiş Milletler diplomasisine et-
kin bir biçimde yansıttı. Güvenlik
Konseyi'nin 661 sayılı ekonomik
ambargo karannı destekleyen Sov-
yetler Birliği, ABD'nin bütün ıs-
rarlanna rağmen ambargonun as-
keri abluka ile desteklenmesi ka-
rannı uzunca bir süre erteletti.
Sovyet daimi delegesi 661 sayılı
karar göruşmelerı sırasında ulus-
lararası konferanstan bahsetmedi.
665 sayılı askeri abluka kararı sı-
rasında Irak'ı, Ortadoğu'nun ge-
lece&ni değiştirmekle suçladı.
Sovyet delegesi bu görüşmelerde
BM Askeri Komitesi'nin askeri
ablukadan sorumlu olması görü-
şünü savundu. Aynca Irak'ın Ku-
veyt'ten çekilmesi, Kuveyt'e bir
BM gücünün yerleştirilmesi öne-
risi de Sovyetler Birliği'nden gel-
di.
Soğuk savaşın basından beri
hiçbir işlevi olmayan BM Askeri
Komitesi, Güvenlik Konseyi'nin
beş daimi üyesi ABD, Jngiltere,
Fransa, Sovyetler Birliği ve Çin as-
keri temsilcilerinden oluşuyor. Ko-
mite özellikle Sovyetler Birliği ve
bağlantısızlar tarafmdan Körfez
krizinin basından beri ABD'nin
tek başına bir askeri harekete gi-
rişmesinin engellenmesi amacıyla
devreye sokulmava çalışılıyor.
BM Yasası'na göre askeri komi-
tenin rolü, Güvenlik Konseyi'ne,
askeri birliklerin yerleştirilmesi ve
komutası dahil olmak üzere askeri
konularda tavsiyelerde bulunmak-
tır. Soğuk savaş koşullannın uz-
laşmazlığı nedeniyle yaklaşık 40
yıldır komite fornîalite gereği ara
sıra toplanmak dışında tümüyle
işlevsiz bir kurum olarak var ol-
maya devam etti. Körfez krizi baş-
ladığı sırada Sovyetler Birüği'nin
önerisi komitenin yeniden canlılık
kazanmasının yolunu açtı.
Havaalanlarında
iki kart çok işe yarıyor.
Uçuş kartı ve Telecard!
Te\en
card;ia
2>
r
4 s a a t
I plra yatırılır.
SS havale yapıljr.
> alışverişyapmr-
M
YAPI^CKREDİ
"hizmette sınır yoktur"
DUN1ADA BUGUN
ALİSİRMEN
Emperyalizm ve
Vandalizm...
Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgali üzerine Ortadogu'da yeni-
den karışan durum, bir kez daha emperyalizmin bu bölgedeki
girişimleri ve sorumluluğu konusunu gündeme getirdi.
Emperyalizmin girişimleri konusunu tartışmadan önce bir nok-
tayı vurgulamakta yarar var Emperyalizm kavramı geri kalmışlı-
ğı örtmede bir mazeret olarak kullanıldığı, gerıliğin girişimlerini
perdelemek üzere öne çıkarıldığı ve uluslarth, halkların öz so-
rumluluklarını gizlemek için araç haline getirildiği zaman, kul-
lananlar açısından son derecede tehlikeli bir silahtır ve doğru-
su pek geçerli bir anlam da taşımaz. Emperyalizme karşı çık-
mamak, onu görmezden gelmek bir yanılgıdır, ama bu arada
emperyalizmin karşısında bulunan her şeyin doğru olduğunu dü-
şünmek de sanırım bir başka yanılgıdır.
Şimdi dilerseniz bölgemizdeki duruma bakalım.
ABD'nin, Körfez'e karışması, Saddam'a karşı çıkması belki de
bir savaşla sonuçlanacak hazırhkları başlatması, ne bölge dev-
letlerinin bağımsızlıklanna ve toprak bütünlüklerine duyduğu say-
gının bir sonucudur ne de demokrasiye ve demokratik kavram-
lara bağlılığının ürünüdür. Herkes açıkça görmektedir ki Sad-
dam'ı hedef almış bulunan ABD'nin içine sindiremediği ve göz
yumamayacağı davranış sadece bütün Batı dünyasının petrolü-
ne büyük ölçüde bağımiı olduğu Körfez bölgesinde, dengeyi di-
lediğince değiştırebilecek ve petrol fiyatlanyla, üreticiler yararı-
na, keyfince oynayabilecek, kendisınden bağımsız otortom ha-
reketlerdir.
Binbir türlü kusuru, yanlışı görmezlikten gelinen Saddam'a du-
yulan tepki işte onun boyle bir davranışı benimsemesindendir.
Açıkçası, özellikle ikinci Dünya Savaşı'ndan bu yana bölgede
İngiltere'den emperyalizm nöbetini devralmış olan ABD, son giri-
şimiyle bir kez daha bölge ve dünya jandarması, büyük emper-
yalist yüzünü gözler önüne seriyor.
Peki o zaman nasıl oluyor da ABD'nin, yani emperyalizmin
karşısında duran Saddam Hüseyin bu niteliğine karşın, bu işi
geçmişte yapmış olanların, örneğin bir Mao'nun ya da bir Ho
Çi Min'in topladığı sempati ve desteği toplayamıyor?
Nasıl oluyor da ABD'nin gırişimini lanetleyenler, aynı zaman-
da Saddam'ı da bir kan içict, bir baskıcı, maceracı olarak göre-
biliyorlar?
İşte emperyalizmin karşısında bulunanların her zaman doğ-
ru ve haklı oimadıkları gerçeğiyle karşılaşıyoruz bu noktada. Hat-
ta daha da ileri giderek diyebiliyoruz ki emperyalizmin karşısın-
daki cephede şu ya da bu nedenle, dileyerek ya da raslantıyla
yer almış olmak illa anti-emperyalist olmayı da gerektirmeyebi-
lir.
Emperyalizm; birikimlerin, olumlu olumsuz değerler bütünü-
nün bir araya gelmesiyle oluşan bir sistemin kaçınılmaz sonu-
cu. Emperyalizmi ve onun bayraktarlığını yapan ülkeleri kınar,
onlara karşı çıkar, o değerlerie savaşırken zorunlu olan c değer-
lerden daha ileride ya da onlara eşdeğerde bir değerler bütünû
ortaya koymaktır. Çünkü unutmayalım ki emperyalizmin çirkin
yüzünün ardında, başka olumlu değerlere sarılmış, ama siste-
minin gereği kaçıntlmaz olarak bu çukura yine de düşmüş top-
lumlar vardır ve o toplumlarda her şey yanlış ve olumsuz değil-
dir.
İşte emperyalizmin çelişkisi budur.
Ho Çi Min ve Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin öbür ön-
derleri bu gerçeği biliyorlardı. Onlar Amerikan emperyalizmi ile
savaşırken şeytan im£.jının ardına saklanmayıp Amerikan toplu-
munu doğru irdeleyip o toplumun olumlu yönlerini saptayarak
onlardan kendi haklı davaları uğruna yarartanmayı becerdiler.
B^ylelikle Amerikan emperyalizmiyle savaşan Vietnamlılar, ay-
nı zamanda Amerikan toplumunun demokratik yönleri de olan
yapısından yararlanıp kendi haklı davalarını Amerikan kamuo-
yuna anlattılar ve savaşı kazanmakta önemli bir öğe elde etrrn^
oldular.
Ama Vietnamlılar bununla da yetinmediler. Emperyalizme karşı
kendi toplumlarında yeni ve geçerli değerler bütünü oiuşturma-
ya çabaladılar. Savaş içinde bile baskıdan çok sevgi, saygı ve
hoşgörüye dayanan bu değerler bütünü bütün dünyanın hay-
ranlığını kazandı ve toplumun tüm güçlerini harekete geçirerek
emperyalizme karşı zaferi elde etti.
Ne yazık ki Vietnam aynı beceriyi savaştan sonra göstereme-
di ve ülkeye duyulan hayranlık ile birlikte, birlik de yitip gitti.
Aynı yargıyı Çin Halk Cumhuriyeti için de yineleyebiliriz.
Kendi tarihimize bakarsak, Ulusal Kurtuluş savaşçılarımız ve
başlarında Atatürk olmak üzere tüm önderleri, güçlerini, yalnız-
ca emperyalizme karşı olmalarından değil, ama ona karşı ko-
yarken, savaştıklan güçlerinkine eşit ya da yakın düzeyde bir de-
ğerler bütünü oluşturmalarından alıyorlardı.
Türk Kurtuluş Savaşı'nı yalnızca meydan savaşları ve antlaş-
malarla sınırlı görmek, onun ardındakı uluslaşma sürecini kısa,
güdük, gecikmiş de olsa Türk rönesansını, laiklikte doruğuna
erişen ve gittikçe çoğulculukla tamamlanma eğilimini gösteren
aydınlanmasını görmemek, o savaşı, daha doğrusu o süreci an-
lamamak demektir.
İşte Saddam'da ve üzülerek söylemek gerekir ki şu anda tüm
Arap dünyasında görülen eksiklik de budur. Arap âlemi zaman
zaman emperyalizmin karşısındaki cephede oluyor. Ama ne ya-
zık ki o değerler bütününü oluşturamıyor.
Kabile kafasını aşamamışlar ile Saddam benzeri baskıcılar,
kendi aydınlanmalarından, rönesanslarından yoksun, değerler
bütününü yaratmaktan aciz bir biçimde emperyalizmin karşısı-
na düşerken tutarlı bir anti emperyalist görüntü bile veremiyor-
lar.
Arap âleminin büyük sıkıntısı kendi anti emperyalist değerler
bütününü, kendi rönesansını, kendi cumhuriyet devrimini ve bü-
tün bunların simgesi olan kendi Mustafa Kemal'ini yaratamamış
olmanın dramıdır.
Sanırım Saddam'ın bir türlü sempati ve destek toplayamama-
sının ardında yatan gerçek de budur.
a
Emperyalizme vandalizmle karşı çıkılmıyor.
INGİLTERE
Irak'a "insaııi amaçla
9
gıda ve ilaç yardıını
Dış Haberter Servisi — îngilte-
re, Irak'a, "insani amaçlarla" ilaç
ve gıda maddesi gönderme kara-
rı aldı. Dün önce Dışişleri Bakan-
lığı'nın "gıda maddesi" gönderi-
leceğini açıklamasımn ardından,
geç saatlerde de Savunma ve Ti-
caret Bakanlığı "ilaç" gönderme
kararını açıkladı. AP, ıngiltere'-
nin bu kararı Roma'da yapılan
AT maliye bakanları toplantısın-
dan sonra aldığını kaydetti. Ka-
rann BM'ye Uetildiği belirtildi.
Daha önce Sovyetler Birliği,
Çin ve tran da "insani amaçla"
gıda maddesi göndermenin BM
Güvenlik Konseyi'nin ambargo
karannı ihlal etmediğini belirtmiş-
lerdi. Güvenlik Konseyi'nin
Irak'a karşı ambargo kararında
"insani amaçlarla gönderilen gı-
da ve ilaç dışında" tüm tüketim
maddelerinin gönderilmesi yasak-
lanmıştı. Irak bir süredir bebek-
ler için mama ve süt tozu istiyor.
Saddam Hüseyin, Irak'ta bebek-
lerin sütsüzlükten öldüğünü iddia
etmisti. Irak Haber Ajansı INA,
bugün, ı ıcaret Bakanlığı kaynak-
larına dayanarak verdiği haberde,
ABD'nin bağlantılan BM Güven-
lik Konseyi'nin "haksız" ambar-
go karanndan önce yapılan ve üc-
reti ödenmiş olan gıda maddele-
rinin sevkiyatına engel olarak
Irak'taki çocuklan aç bırakmak
istediğini yazdı.
Bu arada Iraklı bir diplomat, Çin
yetkililerinin, ulkesine insani yar-
dım yapacakları konusunda gü-
vence verdiklerini bildirdi. Irak-
ın Pekin Büyükelçiliği'nde görev
yapan diplomat, Irak Başbakan
Birinci Yardımcısı Taha Yasin Ra-
mazan'ın Çin'e yaptığı ziyaret sı-
rasında, Çinli yetkililerin, bu ko-
nusunda güvence verdiklerini, an-
cak Çin'in yapacağı yardım konu-
sunda bir anlaşma olup olmadığı
konusunda bilgisi bulunmadığını
söyledi.
İran'ın ise eski düşmanı Irak'a
gıda ve ilaç yardımı gönderilmesi
konusunda henüz bir tavır belir-
lemediği belirtiliyor. BM'deki Iran
kaynaklanndan edinilen bilgide,
îran'ın Irak'la ilgili tutumunun,
BM Güvenlik Konseyi'nin karar-
ları doğrultusunda olduğu ifade
edildi. tran hükümetine yakınlı-
ğıyla tanınan Tahran Times gaze-
tesi ise BM'nin ambargo karann-
da tam olarak belirtilemediği ge-
rekçesiyle, Irak'a gıda ve ilaç yar-
dımı yapılabüeceği ihtimaline de-
ğinmişti. Bu arada ABD yöneti-
minin, Ürdün'deki kamplara, bi-
rinci derece ihtıyaç maddelerinden
27.000 ton gondereceği bu sevkiya-
tın rnaliyetinin 12 milyon dolardan
fazla olacağı kaydedildi.