26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9EYLÜL 1990 HABERLER CUMHURİYET/11 KÜRESEL TOPLANTIDAN İZLENİMLER Geri kalmış ülkelerîiî durumu ıımutsuz Uzmanlar, politikacılar ve bilim adamlan yarım yüzyıla yakın bir süredir kalkınma sorununu tartışıyor. Zaman zaman ortaya çıkan modalar ya da hâkim görüşler doğrultusunda öyle ya da böyle yaparsanız kalkınırsınız deniyor. GENCAY ŞAYLAN ANTALYA — Bugün dünya nüfusunun yüzde 80'inin geri ka- lan yüzde 20'ye oranla çok geri ve kötü koşullarda yasadığı biliniyor. Bir başka deyişle Birleşmiş Millet- ler'e üye 140 civannda ülkenin dörtte Oçlük bölümünün yaklaşık dörtte birlik bölümüne göre çok geri kaldığı söylenebiliyor. Geri kalmışlar içinde, çoğu Afrika'da yer aian 45 kadar ülke için duru- mun umutsuz oldufu ileri süriilü- yor. "K«Hnnm«" kavramırun ekono- mi ve siyaset bilimi söyletnine gi- rişi oldukça yeni bir olay. Esas olarak îkinci Dünya Savaşı son- rası dünyada ülkeler ve halklar arasındaki gdişmişlik farkı ön piana çıkmca kalkınma soylemi ve kuramı doğmuş oluyor. Bu söyle- min temel sorusu, geri kalmış ya da "gelismekte olan ülkelerin" öbür, azmlık grubu yakalayıp ya- kalayamayacağı oluyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Teşkilatı, UNDP tarafından Antalya'da top- lanan "Düıya Ölceginde Kalkın- ma Soranian Yuvarlak masa" toplantısı da bu soruya cevap arı- yor. Çok sayıda akademisyen, uz- man ve politikacı, gelişmekte olan ülkelerin nasıl birinci grubu yaka- layabileceği sorununu tartışıyor. Toplantının açılış oturumunda- başkanlık yapan Cumhurbaşkanı özal, konuşmasında Türkiye'de izlenen modelin bu çetin soruya cevap getirdiğini ve kalkınmak is- teyen her Olke ya da toplumun Türkiye'de uygulanan ekonomi politikalannı izlemesi gerektiğinı vurguluyor. Ancak görkemli top- lantıyı örgütleyen Birleşmiş Mil- letler Kalkınma Teşkilatı'nın ya- yımladığı "tnsana Yönelik Kal- kınma-1990" raporunda durumun Türkiye için hiç de öyle övünüle- cek olmadığı ileri sürülüyor. Ya- rım yüzyıla yakın bir zaman dili- mi içinde her ülkenin göreli bir kalkınmayı başardıgını gösteren rapor, kalkınma çabalannın ne öl- çüde insancıl gelişme gösterdiği- ni belirleyen bir ülkeler sıralama- sı yapıyor ve Türkiye'nin yeri bu sıralamada 72 olarak belirleniyor. Kalkınma ve kalkınmadan o ülke- nin insanlannın ne ölçude yarar- landığinı gösteren listede 71 ülke- Kalkınma ve kalkınmadan o ülkenin insanlarının ne ölçüde yararlandığını gösteren listede 71 ülke Türkiye'nin üzerinde yer alıyor. Antalya toplantısı canlı tartısmalar ile sürüyor - memiş ölçüde üretkenliği yok eden bir işlev içine girdiğini vur- guluyor. Bu gelişmenin yoksul ve geri ülkeler için nasıl olumsuz so- nuçlar verdiğini ortaya koyuyor. Rantıyeliği ve spekülatif kazanç- lan teşvik eden kısa erimli serma- ye hareketlerinin gelişmekte olan ülkeler için giderek daha olumsuz sonuçlan gündeme getirebileceği- ne dikkat çekiyor. Serbest ya da sırursız serbest pi- yasa yanlılan tarafından yoğun bir biçimde eleştirilen bu görüşler is- ter istemez akla başka sorular da getiriyor. Uluslararası para ve ser- maye hareketlerinde, en zengin ve gelişmiş bazen beş bazen yedi ül- Turkiye"nin üzerinde yer alıyor. Antalya toplantısı, 1980'li yılla- rın değerlendirmesini de kapsayan canlı tartışmalar ile sürüyor ve il- ginç tartışmaların yapıldığı göz- lemlenebiliyor. UNCTAD adına toplantıya katılan Doç. Dr. Yümaz Akyüz tarafından sunulan "Ulus- lararası Finansman Sisteminde Kararsızlık" adlı tebliğ de ilginç tartışmalara yol açan örneklerden biri. 1402 sayılı yasa ile üniversiteden uzaklaştırılan Akyüz, 1983 yıhn- dan beri UNCTAD'da çalışıyor ve tebliğinde, 1980'li yıllarda ulusla- rarası finansman piyasasının, son 45 yıllık tarihte benzeri görül- BEYOĞLU'NDA İNSAN ZİNCİRİ •• •• •• •• 'Savaşa hayır' yürüyuşııtstanbul Haber Servisi — De- mokratik kitle örgütlerinden bir grup "savaşa hayır" sloganı ata- rak Istiklal Caddesi'nde yürudü. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı yu- rüyüşe polisin müdahale etmedi- ği göruldü. Dun saat 17.00'de Emek Sineması önünde toplanan bir grup el ele tutuşarak Taksim yönüne doğru yürümeye başladı. Tek sıra halinde yürüyüş yapan grup "savaş btemiyoruz", "sava- şa hayır" sloganları atarak Tak- sim'e kadar geldi. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) Dışbank'a Iş Bankası ile birlikte siz de ortak olun. İş Bankası, Dışbank hisselerini tasarruf sahiplerine sunuyor. Hisse senetlerine yatınm yapmak gibi uzmanlık ve dikkat isteyen bir alanda, öncülüğünü yurt çapında kanıtlayan İş Bankası; şimdi, kendi kuruluşlanndan birini, Dışbank'ı halka açıyor. Size, bir İş Bankası kuruluşunda, İş Bankası'nın yanında ortak olma imkânını tanıyor. Dışbank, sermayesi, hızlı gelişmesi, yönetimi, çağdaş hizmetleriyle dünyanın da tamdığı örnek bir İş Bankası kuruluşu. En büyük ortağı, İş Bankası. Siz de, İş Bankası ile birlikte Dışbank'a ortak olun. Dışbank hisse senetleri, 10,11,12 Eylül 1990'da İş Bankası'nın elektronik hizmet veren bütün şubelerinde ve Menkul Kıymetler Müdürlüğü'nde satışa sunulacak, 13 EylüTden itibaren İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görmeye başlayacaktır. 1000 TL nominal değerde beher hisse satış fıyatı: 6.500 TL Tüm İş Bankası ve Dışbank şubeleri ile Menkul Kıymetler Müdiirlüklerinden aynntılı bilgi alabilirsiniz. İş Bankası'nın önerilerine göre yatınm yapın: Dışbank'a ortak olun. DIŞBANK Hıı TÜRKİVE İŞ BANKASI kurulu,uılur TURKIYE İŞ BANKASI kenin bir araya gelerek istedikleri doğnıltuda kararlar aldıkları dü- şünülerek unlü IMF'nin sadece gelişmekte olan ülkelere çoban so- pası işlevi görüp görmedıği soru- su sorulabilmeye başlanıyor. Uzmanlar, politikacılar ve bilim adamlan yarınr yüzyıla yakın bir süredir kaikınma sorununu tartı- şıyor. Zaman zaman ortaya çıkan modalar ya da hâkim görüşler doğrultusunda şöyle ya da böyle yaparsanız kalkınırsınız deniyor. Ama ülkeler arasındaki kalkın- mışlık ve gelişmişlik sıralamasının öyle kolay kolay değişmediği gö- rülüyor. Ama bu, sorunun güncel- liğini ve yaşamsal önemini orta- dan kaldırmıyor. Ortalığı saran savaş toz dumanı içinde bile kal- kınma söylemi ile ilgili tartışma- lann sokaktaki insanın günluk ya- şamını yakından ilgilendirdiği ger- çeğini unutmamak gerekiyor. H€ipiUXlTlTX€l 'telsiz emrVİstanbul Haber Servisi — Mil- liyet gazetesini basmaları için adamlarını "azmettirdiği" öne sürülen ve "Drej Ali" olarak ta- nınan Ali Yasak'ın yakalanması için tstanbul Emniyet Müdürlü- ğü'nce öteki illere ve sınır kapıla- rma "telsiz emri" çekildiği öğre- nildi. Önceki gece iki kişinin de gözaltına alınmasıyla yakalanan saldırganlann sayısı 10'u buldu. Asayiş Şubesi'nde gazetecilerle görüştürülen sanıklardan Ali Ya- sak'ın kardeşi Mehmet Yasak, "Bu haber bizim için bir onur me- selesi oldu" dedi. Sanıkların, sor- gu için bir süre daha gözahında tutulduktan sonra adliyeye sevke- dilecekleri öğrenildi. Saldırganlann baskını sırasın- da vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Milliyet gazetesi çalı- şanları tzzet Akçay, Nuri Uygnn, Eyiip Giimiiş ve Selçuk Salkım, tedavi edildiklen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nden dun ta- burcu oldular. tstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, Milliyet gazetesine sal- dırganlann hepsinin yakalandığı- nı belirterek Ali Yasak'ın yaka- lanması için gerekli calışmalara başlandığıru bildirdiler. Yetkililer, "Drej Ali" olarak bilinen Ali Ya- sak'ın, Milliyet gazetesinin önce- ki günkü sayısının 1. sayfasında yer alan haber nedeniyle adamla- rını gazeteye saldırtmak için "azmettirdigi" gerekçesiyle aran- dığmı söylediler. Bu arada Milliyet gazetesine saldıran ve aralannda Ali Yasak'- ın kardeşinin de bulunduğu 10 ki- şi, dün Asayiş Şubesi'nde gazete- cilerle görüştürüldü. Sanıkların hayli sinirli oldukları ve konuş- mak istemedikleri gözlendi. Meh- met Yasak, Milliyet gazetesinde çıkan haberin gerçeği yansıtmadı- ğını söyleyerek "Türkiye'nin her yerinden 'Kumarhane mi işletiyorsunuz' diye telefonlar gel- di. Öldüriilen iki kişiyle bizim bir ilgimiz yok. Gazete yetkilileriyle görüşmek istedik, ama olmadı. Bu haber bizim için bir onur meselesi" dedi. Şeref meselesi Bu arada açıklama sırasında 'gazetecilerin fotoğrafını çektikleri sanık Mehmet Yasak, kendisinin saldınya katılmadığıru öne surdü. Mehmet Yasak, böyle bir saldırı için kimseden emir almadığıru be- lirterek "Biz bunu şeref mesele- si, izzeti nefis meselesi yaptık" şeklinde konuştu. Sultanahmet'- teki çay bahcesinde bulunan arka- daşlannın, Milliyet gazetesinde çı- kan asılsız bir haberin düzeltihne- si için gazete yetkilileriyle konuş- mak üzere gazeteye gıttıklerini be- lirten Yasak, kendisinin de daha sonra peşlerinden gittiğini öne surdü. Gazete cahşanlanyia arka- daşları arasında tartışma çıkma- sı üzerine olaylann meydana gel- diğıni iddia eden sanık, "Benin de bu olaylar sırasında elim kesildi" dedi. 15 giinltik gözalü sttresi Sanıkların sorgulanması için savcıhktan 15 gün süre isteyecek- lerini belirten Asayiş Şubesi yet- kilileri, Ali Yasak'ın bütün işle- rinin incelenerek yasa dışı herhan- gi bir uygulama bulunup bulun- madığının araştırüacağını kaydet- tiler. ' ÇUNEYT ABCAYUREK yazıyor Yol Ayrımındaki Başlangıç ANKARA — Toplu istifa hare- ketiyle Baykalcılar, inönü'nün önüne iki seçenek sürüyorlar. (1) İnönü, Baykal ağıriıklı bugünkü Parti Meclisi'nden yeni bir genel sekreterle Merkez Yürütme Ku- rulu seçmesini isteyebilir. (2) Ya da en geç bu ay sonuna kadar olağanüstü kurultayı toplayarak yeni genel sekreterle MYK'yı. saptayacak yeni bir Parti Mecli- si seçimine gidebilir. inönü'nün "rahat hareket et- mesini sağlayacak fırsalı verme" gerekçesiyle Baykal, genel sek- reteıiikle birlikte PM'den de ay- rılmayı düşünüyor. Olağanüstü kurultay toplanırsa PM'ye aday olmayacağını söylüyor. Ote yan- dan İnönü'nün, olağanüstü ku- rultaya giderken özellikle genel başkanlığı açısından ortaya çıka- cak "nazik bir durum" olasılığı- nı dikkate alması gerekiyor. Oiağan kurultay delegeleri he- nüz seçilme aşamasında oldu- ğundan seçimlı olağanüstü ku- rultay eski delegelerle yapılacak. O zaman: (1) İnönü rahat ve uyumlu çalışabileceği merkez kadro için yeni PM'de gösterdiği isimlerin çoğunluğu sağlaması zorunlu hale geliyor. (2) İnönü Baykal ağırlıklı eski delegelere listesini kabul ettiremediği za- man liderlikte kalıp kalmamaya karar vermek gibi zorlu bir duru- ma düşmesı olasılığı güçleniyor. Kuşkusuz Baykal kanadından duyulan bu varsayımlar, inönü 1 nün bugün, en geç pazartesi gü- nü vereceği karara bağlı. Baykal- cıların söyledıği gibi şımdi İnönü kaçınması güç bir yol ayrımında. İnönü ya olağanüstü kurultayı toplayacak ya da çoğunluğu Bay- kal a bağlı PM'den olağan kurul- taya kadar görev yapacak yeni genel sekreterle MYK'yı seçme- sini isteyecek. Her iki durumu ir- deleyen yorumlar yadsınması zor bir noktada kilitleniyor. İster olağan, ister olağanüstü olsun her iki kurultayda Baykal- ın artık yeniden genel sekreter- liği yeğlemesi olanaksız görünü- yor Böylece Baykal da yol ayrı- mının tam önünde. Olağanüstü kurultayda listesi kazanmayan inönü, liderlik sorunuyla baş ba- cası iki taraf hem genel politika uygulamalarında, hem de parti içi düzenlemelerde uzun süredir birbiriyle anlaşamıyorlar. Baykal, yerel seçimlerdeki ye- nilginin sorumluluğunun kime ait olduğunu 19 ağustostan bu ya- na araştırdığını söylüyor. Tabii İnönü de. Ne var ki sorumluluk şa kalacak, kazanırsa "genel-bir ya da iki kişiye yüklenerek na- başkana dilediği gibi çalışma sıl geçiştirilecek? Bayrampaşa 1 şansı verilmesini istifaya gerek- da aday ve ilçe başkanı saptan- çe yapan" Baykal ve ekibi, Inö nü'nün başarı grafiğını izteyerek olağan kurultayda liderlik şansı arayacak. Baykal ekibi, bugün liderlik sa- vaşımını reddediyor. Çıkan fırsatı parti hayrına değerlendirdikleri- ni öne sürüyorlar. Ne var ki bu olasılıkları düşünmemek, politi- İster olağan ister olağanüstü olsun, her iki kurultayda Baykal'ın artık yeniden genel sekreterliği yeğlemesi olanaksız görünüyor. Böylece Baykal, yol aynmının tam önünde. ması, eğilim yoklamasına lnönü ; nün karşı çıkmasına karşın 22 ki- şinin birden sokularak oy kullan- maları, Gaziantep'teki belediye- ler anlaşmazlığındaki merkez tu- tumları, Trabzon'daki il yönetiminin iki ayrı kişi tarafından iki ayrı kadrolarla kurulması... Üstelik Bayrampaşa'daki ağır ye- nilgi bir kadronun sorumluluğu- nu gerektiriyor Baykal, bir iki ki- şinin başını keserek olaydan sıy- nlma yerine toptan çekilmeye ka- rar verirken hakçası üzerine dü- şeni yapıyor. Fakat, toplu istifa sadece de- mokratik ahlak gereğine mi da- yanıyor? Yoksa iki başlı yöneti- min şu veya bu biçimde sona er- dirilmesinden kaynaklanan bir politika üzerinde uzun uzadıya düşünülen sonuç mu? Çıkış nok- kanın, politikacının doğasına ters düşüyor. Bu nedenlerle Baykal : ın çoğunluğu elinde tuttuğu ola- ğanüstü kurultayı toplarken İnö- tası sorumluluğun bölünmezliği nü'nün hesabını yeterince doğ- Ama üzerinde işlenerek varılan ru ve sağlıklı yapması gerekiyor. sonuç, parti yönetimini çok baş- Olağanüstü kurultayda İnönü, lılıktan kurtarmak! İnönü, dün İzmir'de istifa et- meyeceğini söyledi. Herhalde her hesabın bir yanıtı olduğunu ifade etmek istiyor. Ne çare, ne ekibini kuramaz ve istifa etmek zorunda kalırsa, işte o zaman li- derlik yarışı hazıran 1991'e kal- mayacak, sadece genel başka- nın seçileceği yeni bir kurultaya oluyorsa TO'nün almış başını gi- gidilecek. den tek adamlığına karşı ciddi, kesin ve halkı doyuracak muha- lefet bekleyenlere oluyor. Savaşı duyuran tenlike çanla- rının çaldığı sırada ana muhale- fet birden kamuoyundaki güven- sizliği kamçılayan çalkantılar içi- ne düşüyor. Baykal cephesi "genel politika uygulamalarıyla parti içi çaiışma- larda İnönü'den şikayetçi" görü- nüyor. İnönü ise parti yönetimin- deki en hafif sözcükle "kimi kusurlardan" öteden beri rahat- sız olduğunu duyumsatıyor. Kısa- IZMIR'den HİKMET ÇETİHKAYA 'de Bunalım... İZMİR — SHP'de yeni bir dönem başlıyor... İnönü'nün yakın çevresi SHP'deki son gelişme- leri değerlendirirken şu yorumu yapıyor: — Hiçbir siyasal parti iki başlı yönetilemez. SHP iki yıldır böyle bir yönetim içindeydi. Baykal'ın yakın çevresinin ise olaya bakış açısı şöyle: — SHP'de hesaplaşma süreci başladı... Şimdi ne olacak? Elbet bu soruya yanıt vermek için şimdilik çok erken. Ancak parti içindeki bunalım, SHP'yi bu- gün içinde bulunduğu noktaya getirdi. İnönü ile Baykal arasındaki çelişki giderek su yüzüne çık- tı. Baykal'ın İnönü'ye teslim olup bir köşeye çe- kilmesı beklenemez. Olağanüstü ya da olağan bir kurultayda Baykal genel başkanlıga adaylığını ko- yacak. Kısaca Baykal, İnönü'yle hesaplaşacak. SHP'deki bunalımın dünkü gelişmelerine gelin- ce... Saat laoO'te Ankara'da SHP MYK toplandığı sıralarda Erdal İnönü, Menemen Kültür Şenlikle- ri'nde'Türkiye ve Dış Politikamız" konulu söyle- şideydi. Sabah Istanbul'dan Izmir'e gelen SHP lideri İnönü, önce Torbalı'ya gitmiş, daha sonra da Me- nemen'e geçmişti. inönü dün biraz sıkıntılıydı. Dü- zenledtğı basın toplantısında "istifa etmeyecegini" yinelemişti. İnönü, SHP'deki son gelişmeleri ya da çalkan- tıyı enine boyuna değerledirmekten kaçınıyordu. Olağanüstü kurultay konusunda ise "Şimdiden bir şey söylemeyeceğim, pazartesi günü parti mec- lisi var" diyerek geçiştiriyordu. Ancak son geliş- melere bakışı şöyleydi: — Yeni atılımların partiye güç vereceğini sa- nıyorum.. SHP genel sekreter yardımcılarından Adnan Keskin, PM üyesi Erol Güngör, İnönü'yle birliktey- di. Biz bir gün önce Adnan Keskın'le konuşmuş- tuk. Keskin şöyle diyordu: — SHP'deki sıkıntı kendi içinde değil, Türkiye1 nin genelinde yaşanan sıkıntıdır... SHP'deki gelişmelerin, bir başka deyişle çal- kantının iki yüzü olduğunu hemen vurgulayalım. Baykal'ın yakın çevresi İnönü'yü kimi konularda eleştiriyor. Özellikle belediye başkanlarının "key- fi tutumları" ve "disipline olmamalan" konusun- da. Baykal ve arkadaşlarının eleştiri örnekleri şöy- le sıralanıyor: — Cumhurbaşkanı seçimlerinden önce sine-i millete döneceğiz dedi Sayın İnönü. Sonra, yan- lış anlaşıldı özür dilerim dedi. Cumhurbaşkanınm elini sıkmayacağını söyledi, ama Çankaya'ya ç:k- tı. Milli Mutabakat Hükümeti'ne vereceği bakan- ların listesini yaptı. Cizre olaylanna Musa Gökbel ve Mehmet Can'ı gönderdi. Yargıtay'a kimseye ha- ber vermeden gitti. Sayın Hasan Fehmi Güneş, yer ayrılmadığı için toplantıyı terk etti. Sayın İnö- nü, tüm bunları kimseye danışmadan, bilgi ver- meden yaptı. Deniz Baykal'ın yakın çevresiyle konuşurken şu soruyu yöneltiyoruz: — Önümüzdeki günlerde SHP'deki gelişmele- rin boyutu ne olur? Baykal'ın yakın çalışma arkadaşları, "Henûz çok erken" deyip şu yanıtı veriyor: — Deniz Bey, hem genel sekreterlikten hem de PM üyeliğinden istifa eder. PM üyesi olarak bir kö- şede kalmaz. Pazartesi günü PM toplantısında her şey tartışılacak. İnönü'ye 'Buyurun istediğinizi seçin' diyecek Baykal. Bu arada PM'de etkili ol- duğu için MYK seçimlerinde liste hazırlayacak. MYK'ya Adnan Keskin, Güler Tanyolaç ve Nail Gürman'ın özellikle girmelerini isteyecek. MKY'da belirlenecek genel sekreter yardımcıları içinde üç kişiyi özellikle önerecek. SHP'deki gelişmelerin, bir başka deyişle çalkantıntn iki yüzü olduğunu hemen vurgulayalım. Baykal'ın yakın çevresi İnönü'yü kimi konularda eleştiriyor. Özellikle belediye başkanlarının "keyfi tutumlan" ve "disipline olmamalan" konusunda. Baykal ve arkadaşları seçimli olağanüstü kurul- taya pek sıcak bakmıyorlar. Yeni delegelerle ha- ziran ayında yapılacak olağan kurultaya kadar beklemeyi daha yararlı görüyorlar. İnönü ve arkadaşlarının "seçimli bir erken kurultaya" yatkın oldukları havası ağır basıyor. Ne- denini ise şöyle açıklıyorlar: — Eski delegelerle olağanüstü kurultay daha yararlı olur. Çünkü muhalefet ile Baykal'ın liste- sinde 150 oy farkı vardı. Şimdi olağanüstü kong- rede bu farkı muhalefet kapatır ve seçimleri alır... Aynı soruyu Baykal'ın yakın çalışma arkadaş- larına sorduk ve şu yanıtı aldık: — Eğer PM ya da İnönü seçimli olağanüstü ku- rultay kararı alırsa Sayın Baykal genel başkanlı- ğa adayltğını koyar O zaman 150 fark, ne olur ora- sını da kurultay sonrası konuşuruz... Evet, Bayrampaşa seçim sonuçlan, örgütleri görevden alma operasyonları SHP'yi bugünkü noktaya getirdi. İpler koptu, parti içi savaşım başladı...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle