19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/15 HAVA DURUMU TÜRKİYE'OE BUGÜN Meteootop Genel Müdürtüflü'n- den ahnan bâgiye gore yurdun ku- zeybatı kesimlen parçalı bulutlu, Trakya, sağanak yağışiı, dığer yer- ter az bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICAKLIĞI: Onemlı bır de- Jışıklik olmayacak. RÜZGÂR: Gû- ney ve batı yönlerden hafif, ara şı- ra orta kuvvettş esecek. DENİZ- LERDE RÛZGÂR: Karadenız'de gündoğusu poyrazdan, Marrrtara ve Ege'de yıldız ve karayelden, di- ğer denızlerde günbatsı ve lodos- tan 2 ila 3, yer yer 4 kuvvetinde, saatte 4 ila 10, yer yer 16 denız mili hızia esecek, deniz hafif çal- kantılı, yer yer mutedıl dalgalı olup. görûş uzakiığı 10 km'nın üzerinde bulunacak. Van Gölû'nde hava az bulut- lu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden ha- fil, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçük dalgalı ola- cak, görüş uzakiığı 10 km'nin üzerinde bulunacak. Artana Adapaan Adıyanun Atyon Afrı Ankara Antakya Artaiya Artvtn Aytiır Balıte»' Bılectk BngAI Bıtis Sotu Bursa Çanattale Conim Derazlı A 3O°20°Oıyaı1)alar A 31° 15° Edime A 34° 18° Erancan A 27° 9°Eızurom A 30° 8°Esloşehır A 30° 14° GarartBp A 32° 23° Gınssun A 30° 19° Gûmûşhane A A ZT12°Hal*ârı A 36° 18° teparta A 3 f 13° istanbul A 28° 14° Izmtr A 31° 13° Kars A 28° 11° Kasamonu A A 28° 8°Kaysen A 30° 14° Kırtdareıı A 30° 18° Konya A 30° 9°Kûtafva A 35° 17° Maiatya 32° 14° Marasa 29° 16° K.Maraş 32° 12° Meran 27° 5°Mu{lj 28°10°Muş 31° 15° NiOde 25°20"0rtu 30°12»lfe 29°WSamsun 30°KPSBrt 28° 18° Sinop 34° 15° Sıvas 28° 7°T*tt)aO 27° 10° Trataon 31° 12° Tuncaıi 28° 15° Uşak 29° 13° Van 28° 10° Vtagat 33° 14° ZonguMak A 35° 17° A 32° 19° A 30° 23° A 34" 18° A 30° 12° A 30° 11° A 2 6 ° » ° A Z7°16° A 26° 18° A 32° 20° A 26° 18° A 29° 11° Y 27° 18° A 27° 18° A 31° 13° A 29° 13° A 27° 11° A 28° 11° A 24° 16° A-açtk B-buluöu G-güneşk K-karh S-sıSt Y-yajmurlu Kahıre • DÜNYA'DA BUGÛN Arnstsrtisni Atna Baidat Barcdor.a Basel Bdgrad Bertn Bonn Brûksel Budapeşle Cenevre Ceoyır G*fc Oubai Franlcfurt Gıtne Hetemkı Kahıre Kopenhag K«n Leftaşa B 17° A 36° A 31° A 38° A 32° B 16° A 26° B 18° B 17° B 18° A 25° B 19° A 34° A 42° A 43° B 18° A 33° B 20° A 34° B 19° B 16= A 32° Lenıngrad Londra Madnd Müano Montreal ItostaM Navtotc Oslo Paris Prag Rıyad Roma Sofya Sam felAvıv Imus Varçora Venedık Viyana Zünh Y 20° e 2i° A 24° A 26° A 3*> y 18° B 18° A 30° Y 16° A 20° B 18° A 42° A 29° A 23° A 37°- A 38° A 35° Y 18° A 24° B 23° 30° B 20° BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Osraanlı devletin- de olaylan günü gü- nüne yazan resmi gö- revli. 2/ Bir Pasifik ülkesi olan Batı Sa- moa'run başkenti... Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir. 3/ Nişasta, şeker ve su kanşımının pi- şirilerek soğutulma- sıyla yapılan bir tür tath... Yünden dövü- lerek yapılan bir tür kalın ve kaba kumaş. 4/ Dik yokuş... Paro- la. 5/ Kannzarı. 6/ Stronsiyum ele- mentinin simgesi... En özel. 7/ Kasım- patına benzeyen bir çiçek... Işçi. 8/ tşyeri... Bez dokuma tezgâhı. 9/ Can- lılann sınıflandınlmasıyla ilgilenen bi- lim dalı. YUKARIDAN AŞAClYA: 1/ tnce kum ve çimentoyla yapılan düzgün döşeme sıvası... Kısa süreli ta- nıtım fılmi. II Eskrimde bir karşılaş- ma türü... Üç kişi ile oynanan bir kâ- ğıt oyunu. 3/ Hz. Muhammed'in dış özelliklerini tasvir eden edebi yapıtlara verilen ad... Sıcak ulkelerde yetişen çok sert bir ağaç. 4/ İnsanın yaradüış özelliği... Nazi partisinin askeri polis örgütü. 5/ Ürdün'de arkeolojik bir kenL 6/ Bir nota... Kazak başkanlarına ve- rilen ad. 7/ Tavır, davranış... Kürkü değerli bir yaban kedisi. 8/ Siv- risinek, tatarcık gibi sokup rahatsız eden küçük sineklerin genel adı... Mikroskop camı. 9/ Mahkeme sonucunu gösteren resmi belge... Anadolu'da kurulmuş eski bir uygarhk. 60 YBL ÖNCE Cumhuriyet Açık mektup Ortnan m«*ktebı 9 EYLÜL 1930 lzmir'de bir matbaamıza taarruz edildiği ve C.H.Fırkası binamız taşa tutulduğu gündenberi memlekette uhtemize tereddüp eden yeni vazifelerin vücut ve ehemmiyetini takdir ediyoruz. Bu meyanda ezelî ve ebedî şefimiz olarak bildiğimiz zatı devletlerini başka ve yeni fırkalann kendilerine mal etmeğe çalıştıklannı görerek öyle darîi olsa biz kendimizi yedi emanetimize tevdi olunan cumhuriyetin muhafazası vazifesini kemalile ifaye muktedir biliyoruz. Vazifemizin teshüi hesabına değU, betki vaziyetin tavzihi namına hakikati halin lûtfü ifadesini istirham etmeğe mecbur olduk. Her hal ve ihtimalde cumhuriyetin hüsnü muhafaza edileceğinden daima emin bulunarak lâyezal hürmetlerimizi lûtfen kabul buyurun, aziz şefimiz. YUNUS NADİ Fethi B. Manisa'daFethi B. bu sabah saat sekizde Alsancak'tan Izmiı'e hareket etti. Fırka mensuplan tarafından teşyi edildi. Fethi E Manisa'ya kadar yedi istasyonda bayraklarla karşılandı. Istasyonlardan birinde inerek kahveye oturdu, halkla hasbihal etti. Kendisine süt ve yumurta ıkram edildi. Diğer istasyonlarda vagondan nutukiar söyledi. Menemen'de tezahürat oldu. Fethi B., hitabelerinde Cumhuriyetin yükselmesi, milletin refahı, için serbest münakaşa ve fikiı mücadelesi yapacağız, intihabata dikkat eden herkes reyini kullanmalıdır. Bu hak süngü kuvvetile menedilmez dedi. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Askeri okullar 9 EYLÜL 1960 Sabık devre ait yeni el konulan evrak arasından Harb Okulu Yedek Subay Okulu ve Polath Atış Okulu'nun bulunduğu yerlerden nakline ait önemli vesikalar bulunmuştur. Bu vesikalara göre, Ankara'da bulunan Harb Okulu ve Yedek Subay ] Okulu öğrencilerinin Izmir cihetine, Polath Atış Okulunun da Erzurum'a naklı düşük Cumhurbaşkanı Bayar ile Menderes ve Gedik tarafından kararlaştırümış ve bu karar sırasında düşük Genel Kurmay Başkanı Rüştü Erdelhun da hazır bulunmuştur. Yazışmalardan anlasüdığına göre, nakiller için D.D.Y. ından vagon istenmişse de Ulaştırma Bakanlığı'ndan verilen cevapta bu kadar vagonun tahsis edilemeyeceği bildirilmiştir. Bunun üzerine yolcu nakliyatının azaltılarak vagonlann verilraesi ve 23 mayısta okullann nakline başlanılması emredilmiştir. Bu yazışmalara vakıf olan o zamanki ihtilâl komitesine mensup subay ve generaller, nakil faaliyetinin ileriye atılması için uğraşmışlar ve bunda da muvaffak olmuşlardır. Aynca, nakil için emir Harb okuluna geldiği zaraan öğrencilerin kendi aralarında bahçede toplandıklan ve Ankara'da gitmemeğe açık açık and içtikleri, bu hareketin düşük iktidar başlan tarafından duyulduğu ve Rüştü Erdelhunun Genel Kurmayda Albay ve daha yüksek rütbeli subayları bu hadise üzerine topladığı anlaşılmaktadır. Filhakika Erdelhun bu toplantıda hükümetin emirlerine uyulması gerektiğini bildirmiş ve eğer emirler yapılmazsa komutanların değiştirilip yerlerine kendilerinden adam getireceklerinin söylendiğini düşük hükümetin ağzından nakletmiştir. Halen bu vesikalar üzerinde önemle dunümakta ve tahkikat derinleştirUmektedir. ErdelBuu GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Borç çıkmazı 9 EYLÜL 1989 Bütçe açıklarının finansmam için önceki dönemlerde uygulanan büyük tutarlı ve yüksek faizli iç borçlanmalar Hazine'yi kısır döngü içine soktu. Hazine, vadesi gelen borcu ödeyebilmek için fazlasıyla yeniden borçlanmak zorunda kalıyor. Son dönemde günü kurtarraak için bir ay vadeh' iç borçlanmalara yönelindi. Hazine*nin borçlanma gereğinin artması yüksek faizle topladıkları mevduatı krediye dönüştürmekte zorlanan ticari bankalann işine vanyor. Hazine, önceki gün ödediği 934 milyar lira tutanndaki iç borç nedeniyle Merkez Bankası'na kalan yaklaşık 640 milyon liralık avans dışı borcunu kapayabilmek için dün de 500 milyar liralık yeni bir borçlanma yaptı. Söz konusu borçlanmanın 300 milyar liralık kısmı 9 ay vadeli Hazine bonolan ile yapıhrken, 200 milyar liralık bölümü ise bir ay vadeli bonolarla gerçekleştirildi. Bu uygulama, ekim ayında ödenraesi gereken iç borç tutarıru 1.5 trilyon lıradan 1.7 trilyon liraya çıkardı. TARTISMA IKriktorlann Höznü Hekimlere zor gelen mesleğin doğal gerekleri, özü değildir. Hatta gece nöbetlerinin, hafta sonu, bayram tatili çahşmalannın bedavaya gelmesi; aylık ücretlerinin gülünç düzeyi bile o denli üzmez hekimleri. Hekimler ve hekimlik üzerine oldum ola- sı çok yazılır, söylenir. Ne yazık ki ülkemiz- de bu tür yaza ve haberlerin büyük çoğunlu- ğu olumsuz yargılan içennekte, özellikle sansasyon yaratmaya yönelik, yüzeysel ve çoğu kez yanhş yaklaşımlar manşet olmak- tadır. 12 Eylül döneminin en sıcak günlerinde herşeyin yasak, herhangi birkonuda tek bir eleştirinin bile olanaksız olduğu bir ortam- da, zamanın devlet başkanı doktorlann doğrudan kendisine şikâyet edılmesıni bu- yurmuş; tüm çalışanlan ile birlikte hastane- leri hedef göstermiş ve doktorlann dininin imanının para olduğunu meydanlarda hay- kırmıştır. Böylece ülkenın dört biryanında- ki insanlannnzın yüreğine bir doktor ve hastane şikâyet etme ateşi düşerken, tele- vizyoncular gizli kameralarla hastaneler basmış ve toplumda bınkipte söylenmeyen tepkiler hemen yalnız doktorlara ve hasta- nelere ustaca yöneltilmiştir. Kamuoyu da kendilerini sağlık sorunu ile yakından ilgi- leniliyoryanılsamasıyla oyalanmıştır. Bu arada başta Tabipler Birliği Başkanı olmak üzere birçok hekım >a hapsedilmiş ya da sürülmüştür. Son yıllarda bu fırtına durulmuş gibi gö- zükmekle birlikte basın ve televizyonun sansasyonel yaklaşımı sürmekte, "eski döş- man"a sık sık dokundurmalar yapılmakta- dır. Bunlardan biri de ne yazık ki Prof.Dr.Jale Baysal'ın 25 Ağustos 1990 ta- rihh Cumhuriyet Gazetesi'nde çıkan "Moli- ere, Çefaov, doktorlar ve hastalar" başlıklı yazısı olmuştur. Sayın Baykal yazısında he- kimleri bir güzel türlere ayırmış bunlardan birini en fazla korunulması gereken ilan ederek aslında hepsinden korunulması ge- rektiğini ima etmiş, hiçbirinin yeterince okuyup mesleği ile ilgili bügileri günü günü- ne izleyemeyeceğini bilgelikle kestirmiş, dört türe ayırdığı hekimlerin tümünü alay a alabilmiştir. Gelgelelim bütünüyle öznel gözlemlere dayanan yazıyı Moliere ve Çehov bile sığlık- tan kurtaramamıştır. Yazı ustnıplu biçemı- ne karşın kınk dökük bilgilere dayanarak doktorlara veryansın eden artık ahşılmış arabesk haber veya yorumlarla aynı iskeleti paylaşmaktadır. Dört tane Alman vatanda- şını yaşamlannın kısacık bir kesitinde tanı- yıp tüm Almanlar hakkında ahkam kes- mekle böyle bir sımflama yapmak arasında hiç mi hıç fark yoktur. Yeri gelmişken hiç büinmeyen hekim tür- lerinden söz etmeke yarar vardır. Her 48 sa- atinin 36 saatini hastanede geçiren, hasta- nelerin yenilmez ve doyulmaz yemeklerinin enerjisiyle yüzlerce hasta bakan, saatlerce ameliyat yapan, izbe nöbet odalannda bir- kaç dakikalık sızmalan bile çok görülen "robodaşmış doktorlar..." ömrii boyunca çalışıp herkesin gıpta etti- ği yüksek puanlarla girdiği Tıp Fakülte- si'nden çıkıp aletsiz, personelsiz, araçsız sağlık ocaklanna gönderilen tüm umutlan ve kafa kapasitelen yerlerini kendisinin sü- pürdüğü, günde birkaç hastanın iğne yap- tırmak için uğradığı sağlık ocağına hapse- dilmış, yılda 2 kez açılan sınavlara girrnek- ten başİca çıkar yolu kalmamış "TUS" laş- mış doktoriar... AJdığı para ile değıl ailesini, kendisini bile geçindiremeyeceğini görerek geceleri hasta- nelerden polikliniklere, otellerden evlere hasta bakmaya koşan -hatta taksi şoförlü- ğü bile yapan- mekÛüeşmişdoktorlar... Mesleğinin sorunlannı dile getirdiği, inandığı ilkeleri yiğitçe savunduğu, yanhşla uzlaşmadığı için bakanlar, yerel yöneüci- ler, particiler ya da yöre eşrafı tarafından sürdürülen, kovuşturulan cezalandınlan sürgünleşmiş doktorlar... Siyasal çıkar uğruna plansız, programsız kampanyalarda, hatta tüm yurttaşlar kap- saması öngörülen bilim adına görülmemiş bir komedi olan genel sağlık taramalannda çalıştınlan tararaalaşmış doktorlar... Sayın Baysal hekimlerle ilgili şakalaşük- tan sonra hekimliğin zor bir iş olduğunu ka- bul etmektedir. Kendisine Dr. Çağatay Gi- ler'in "Asacaksın Bu Doktorları" adlı kita- bını salık vermenin tam sırasıdır. Gerçek- ten zordur hekimlik. Ama maden işçiliği de zordur, öğretmenlik de, mühendislik de zordur. Hekimlere zor gelen mesleğin doğal gerekleri, özü değildir. Hatta gece nöbetle- rinin, hafta sonu, bayram tatili çalışmalan- nın bedavaya gelmesi: aylık ücretlerinin gü- lünç düzeyi bile o denli üzmez hekimleri. Asıl üzücü olan topluma ikide bir bece- riksiz. cahil, paragöz. kara vicdanlı, kendi- ni beğenmiş beş dakikada binlerce lira ka- zanan kişiler olarak tanıtılmalandır. Hele bu yakıştırmalara saygın, özü sözü dinle- nir, kendi alanında ünlenmiş kişiler katkıda bulunursa bu üzüntü katlanır. Ne demiş Pir Sultan: •'Yağmur gibi yagar başıma taşlar Dostun bir fiskesi pareler beni" Hüzünle. Doç.Dr.MÜJDAT BAŞARAN Marmara Üniversitesi Tıp FakOkesi •T^^^^ I EıfEluT Ifl IN TİYATRO OIAt Yazan: Muzaffer Abayhan-Yılmaz Erdoğan .event Kırca,Dekor. NurettinÖzkönü Kostüm: Sadık Kızıla DOSÜNÜLDÜ MÜZİKALKOMEDİ LEVENT KIRCA-OYA BA$AR ^O KİSİLİK KADRO SAİr SÖKMEN DANS GRUBU 8 Eyfül'den Başlayarak Yalnız 12 Oyun. Her Akşam 21.15 LRBİYE ACIK HAVA TİYAT " " **- ; Gatleria - 559 95 6ffdan 1104 Taksirn Vakkorama - iye Vakkorama - 360 90 90, Açıkhava Tıya 1 1988 sonu Renault 11 İlk sahibinden ful aksesuar, air condition. Mesai saatlerinde 151 11 74 Ehliyetirai kaybettim. Hükumsüzdür. BAHRt CAN Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükumsüzdür. KERÎM BİNBAŞI FUAYEMİZDE "Savij Yıkımdır" adlı karikatür sergisi izlenebilir. • SAVAŞ'A HAYIR DEMENİN A HAKLILIĞINI KANITLAYAN FİLM ~ İSMİNİ UNUTMA 13.00 - 15.30 - 18.00 - 20.00 LUDMİLLA KASATRINA • LUDMİLLA İVANOVA OKM158 69 87 AJNKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Turan Dursun'un Ölüsü, Dirisinden Güçlüdür Yüzyıl yazarlarından Turan Dursun'un ölüsü, dirisinden güçlüçıktı. öyle olacağıbilinen, bir gerçekti.Doğrularısöyle- yenler, öyle olurlar Olüleri, dirilerinden güçlü olur. Turan Dursun'latanışmaolanağı bulamadım. O, Istanbul'danyazıp çizıyordu. 25 ağustosta ımzalayıp, yolladığı "Kulleteyn" adlı kitabına "Sn.Mustafa Ekmekçı'ye saygi ve sevgilerle" diye yazmış "2000'e Doğru "da,sonra "Yüzyıl "daçıkanyazıları- nı sürekli okurdum Cemal Süreya'nın yazılarını da Cemal Süreya öldü. Turan Dursun öldürüldü Turan Dursun, kanımca şimdı, yasamaya başlıyor asıl Onu tanımayanlar, daha 1yi tanıyacaklar şimdı. Muammer Aksoy'un. Çetin Emeç'in, Abdi Ipekçi nin olüleri, dirilerinden daha güçlü çıkmadı mO Düşünceye, sılahla karşı çıkıp. onu cezalandıracaklarını sananlar, aptallar bilmezler ki asılcezalandırdıkları kendile- ridir, sakat, yanhş yollarıdır insanlara kuşkuyu öğretenler, cezalandırılır mı hiç? Turan Dursun, yurt dışına, Almanya'ya gitmeye hazırlanıyormus; çağrılar almış, konuşmalar yapa- cakmış Avrupa'da. Gerıciliğin fokur fokur kaynadığı yer oraları . Türkıye'de yuvalanamayanlar, Avrupa'lardaki özgürlük havasından yararlanarak döküyorlar zehirlerini. Onların foyalarını ortaya çıkarmak için Turan Dursun gibi yürekli, bilgilı birı gerekliydi. Yazık! Oradakıler de buradaki- lerdeyoksunkaldılar Turan Dursun gibi birbeyinden. "Yüzyıl"ın son sayılarından bırınde, "Domuz eti" ko- nusuna değınilıyordu. Şöyle deniyordu "Mustafa Ekmekçi, Cumhuriyet'tekı kösesinde yıllardır duruyor bu konunun üzerinde. Bütün bilımsel verıleri ortaya doktu. Sonuç, Türk milletinin domuz etiyle beslenmesı halinde kazançlarınm uzun bir listesi1 .. Beslenme ve metabolizma uzmanı Dr. Üstün Korugan da üzerine basa basadomuz etinin protein ve "B" vitamini açısından yararlı ve besin değeri yüksek bir et cinsi olduğunu soylüyor ve "Domuzda parazit olduğu söyle- niyor.Hangı hayvandayokki "diyedeekliyor. Dergimızin ya- zarlarından Turan Dursun ise başka bir boyutuna değinerek IslamiyetveYahudilikte domuz etinin "haram" ilanedilmesı- nin, puta tapıcılık dönemlerınden kaldığını vurguluyor. Domuzun aslen bir "Totem" hayvanı olarak kabul edildiğini, "yasak'ın nedeninın buralardan kaynaklandığını belirtiyor Dursun. Sahi. Hıntliler, inek etinin hangi zararları üzerinde duruyorlaracaba?" (Yüzyıl,26 Ağustos 1990, sayı 4) Aynı sayıda, Turan Dursun, Suudi Arabistan'daki Amerıkan askerlenne değinerek "Efendi "Tann'nın 'Evi'nı melekler mı "kâfir'lerın uçakları mı koruyacak?" dıye so- ruyor; yazısının sonundadaşöylediyordu: "Muhammedbır'hadis'indeşöyleder: Medıne'nin kapılarında ve giriş-çıkış yerlerinde melekler vardır; Medine'ye ne tâûn (veba salgını), ne de deccal, girebilir." Ve yine Muhammed şu açıklamayı dayapıyor: "Hiçbir belde (ülke) yoktur ki DECCAL orayı çiğneyecek olmasın. Mekke ve Medine, bunun dışında yalnızca. Medine'nin her kapısında, her giriş ve çıkışında sıra sıra olmuşmeleklervardır Bu melekleroray ıkorurlar.." Muhammed'in bu tür açıklamaları ve inanırlarına güvence vermeleri sürüp gider Ve şimdi Müslümanlarca birer "deccal" sayılan "kâfir"lerin askerlerini görüyoruz sözü edilen "kutsal beldeler'de. "Deccal uçakları"nı da "sema'lannda.. Hadislerde bildirılen şu "koruyucu melekler nerede" dıye sormazmısınız?" Sen misin soran? Yedi el kurşun atıp, tarıyorlar Turan Dursun'u. inanç özgürlüğünden söz edenler, onu düşünce özgürlü- ğüyle bir tutarlar. Yanlıştır. Inançözgürlüğünden anladıkları, "Beniminandığımaınanmayanlar,yaşatılmazlar!"demektir. Sıkmabaşlar, "Başımı örtmenin nedenı, ınancımdandır efendim.onunbirsimgesi derler.yalandır.Inançözgürlüğü. başka inançlarda olanlara da inanmayana da özgürlük demektir. Hani,nerede?Turan Dursun, gerçek bir kahraman- dır! Turan Dursun öldürüldüğü gün, Torbalı'ya geldim. Tor- balı'nın "2 Güz Etkinliklen" vardı. Geçen yıl, ilkinde bulun- muştum.Geçenyıl, "BasınveGülmece'ydı.buyıl"Çevreve Gülmece" konusu. Gelecek yıl, bakalım ne olacak? 7 Eylül Jorbalı'nın kurtuluş günü. Beledıye Başkanı Ertan Ünver, bu yıl şenlikleri 6 eylülde başlattı. Günlerden perşembeye denk düşüyor. Gelecek yıl, perşembe bir gün öncey.e, 5 eylüle mi denkgeliyor?Perşembeyi şaşırmıyorBaskan Ünver Savaş çığhklarının atıldığı, suratların asıldığı sıra bir yolunu bulup, ne yapıp edip "gulmece "yi yakalamaya çalışmak, ılginç. Torbalı "gülmece" şenliklerinegelenler.yoğungünlerya- şıyorlar İlk gün, TRT, Ertan Ünver'in konusmasını, radyodan yayımlarken ham hum şaralop kesiverdi; Ertan Ünver, tam "barış"tan söz ettiği sırada oldu bu kesmece Açılış sırasında, yakın, uzak ilçelerden belediye başkanları gelmiş- lerdi Gelenlerdenkimılerişöyle ismaıl Hakkı Süren (Mordoğan), Etem Çalış (Seferihisar), Kâmuran Cevizci (Gümüldür), Mahmut Şentürk (Menderes- Cumaovası), Vedat Filiz (Yazıbaşı), Cihan Türsen (Karşıyaka), Hakkı Ülkü (Aliağa),Osman özgüven (Dikili). Konak Belediyesı Sanat Danışmanını yollamıştı: Gülseren Alçı. Şeref Bakşık da eşiyle gelmiştı Torbalıya "Çevre ve Gülmece" toplantılarını izlemeye. Perşembe günü, açılıştan sonra sergiler gezildi. Prof. Dr Recep Merıç, Dr. Şadan Gökovalıyla birlikte. konuklara "Metropolis Antik Kenti ve Anatanrıça Mağarası" nı gösterdi- ler. "Gülmece ve Araçları" konulusöyleşideŞenerKökkaya, IsaÇelik.Doç.Ünsal Ozünlü.OnurŞenli vardı. "Çevre ve Teknoloji" konulu toplantıyı Jülide Gülızar yönetti. Prof. Dr. Nafiz Delen. Ahmet Isvan, Talıp Sepici ile Prof. Dr. Orhan Uslu konuştular. Ikinci günü, 7 Eylül cuma günü, "KurtuluşŞenlikleri" vardı. Bu.çocuklarıngösterileriy- le geçti. Kaymakam Suat Ergünük Caddesı açıldı Reha Isvan, Bakraçta , "Gülmece ve Politika" konusunda yalnız konuştu. Bedri Koraman gelmemişti. Açılışlarda bulunup, açış konuşması yapan ilçe kaymakamı Bekir Ergök'le, Torbalı Garnizon Komutanı Binbaşı ibrahim Akpınar'ı açık oturumları. konuşmaları izleme sırasında göremedim. Dikilidekı etkinleri destekleyen KaymakamHayatı Soylu'yla, Emniyet Amiri Çetin Yıldı'ın Dikili'densürülmeleri, kimi kay- makamları, emniyetçileri de yıldırmış mıdır? Dilerim, öyle ol- mamıştır' Başka nedenlerden gelememişlerdir toplantılara. Kaymakamın, perşembe günkü konuşması ilginçti oysa. Tor- balı şenlikleri dolayısıyla. Izmir'den bol sayıda güvenlik görevlisı -polis- gelmışti. Beylık giysilerle, siviller karışık. Onlardaoturupkuzukuzudinledilereleştirileri, konuşmalar. Ses, saz sanatçılarının izleyicilerı kalabalıktı; 2500 kişıyi buluyordu Oysa.açıkoturumları,konuşmalarıizleyenleryüz kişıyi bulmuyordu.onundayansı güvenlik görevlisimine? HI-FI & CD-CDV DENON BoatonAcoustıcs V V H A R F E D A L E ^ Acousnc RESHSARCH hflnmn ksdon PAZAfl DAHk. HEItGOM M j a ı l ı m Nac Cofl M e l e k H an 4 1 / 1 0 O r t a k o v - l s î o n b u l lel-fan (1) 15S2209 PRO. CLASSICAL & J AZZ COLLECTION FANT'ıSY PABLO PABLO UVE RIVERSIDE CONCXMU) SONNYS1DE KINGDOM DMP ORIdNAL MASTER REC ULTRA DISC ECM DENON HARMONIA MONOI SHEFF1ELD LAB ETC
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle