29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
r MHURİYET/10 PAZAR YAZILABI A TÎNA'DAN 9 EYLÜL 1990 IPKA'DAN '93 Harbi'ne birgeçitŞıpka, Bulgaristan'da Balkan Dağları'nın en elverişli geçidi. Miladi 1877'de patlamış olmasına rağmen Rumi 1293'e rastladığı için '93 Harbi' diye anılan, bir yıl sonra Osmanlı'mn yenilgisi ve Ayastefanos Antlaşması'yla sonuçlanan o hüzünlü savaşın 'geçtiği' yer burası. GÜRHAN TÜMER ŞIPKA — Bizim Almanya gur- betçileri, Kapıkule'den çıkıp iyi Tûrkçe konuşan Bulgar gümrük- çûlcrine marklannı ödeyip harca- malanna olanak olmayan zorun- lu 'Leva'lan ceplerine koydular mıydı, 130, 150 kimbilir belki de 1701e gazlarlar ve Sofya'yı solla- yıp, mümkün olan en kısa zaman- da soluğu Münih'te ya da Berlin'- de ahrlar. Emeklerini Avusturya'- ya, Fransa'ya satanlaı da Bulga- ristan'ı geçerken artık ezbere bil- dikleri ve adım başı "Tranzit" levhalarıyla dolu aynı yolu kulla- nırlar hep. Bizse, turist olaraktan ve de he- defimiz farkü olduğundan, Has- kono'ya kadar onlarla birliktey- dik de ondan sonra sağa dönüp Dimitrovgrad, Stara Zagora uze- rinden seyretmeye başladık. Bu yol ötekine benzemiyor. Gurbetçi işçilerimizin izledikleri yol, tekdüzedir, kupkurudur, dümdüzdür. Buysa yer yer biraz dolambaçlı, ama aynı zamanda yemyeşil. Arasıra bizim illkemizin ormanlık yoüarına benziyor. Bir de yağmur bastırdı mı tut ki Ka- radeniz'desin. Sanınra pek az turist bilir Bul- garistan'ın bu yeşil yöresini. Kazanlak'ı ve yol üstündeki bi- raz kaba saba ve başı göklere de- ğecek kadar büyük kahramanlık h«ykellerini geçtikten sonra o sa- ğanak yağmurun altında, bir te- penin yamacında, yeşillikler için- de, kubbeleri altın sansı ve pırıl pınl, periler padişahının şatosu- nu andıran bir yapı, bir kilise... Az sonra da Gabrovo'ya var- madan Şıpka işte. Burası Bulga- ristan'ı kuzey-güney diye, aşağı yukan iki eşit parçaya bölen Bal- kan Dağları'nın en elverişli geçi- di; milâdi 1877'lerde patlamış ol- masına karşın, Rumi 1293'e rast- ladığı için bizim tarihlerimizde hep "93 Harbi" diye anılan, bir yıl sonra 3 man günü, Osmanlı'- mn yenilgisini tescil eden Ayaste- fanos Antlaşması ile noktalanan o hüzünlü savaşın dillere destan ettiği geçit... Balkanlar'ın o unlü kı'şlannda, Turk-Rus-Bulgar, bu- rada kıyasıya savaşmış, insanlar, bundan 113 yıl önce buralarda te- lef olmuşlar. Bugün ise hava iyiden iyiye sı- cak ve sislice. Uzerinden yülar geçmiş bütun savaş alanları gibi burası da dıngin. Bir kahve yap- mıslar yolun kıyısına. Önünde bir sttrfl araba. Bulgarlar gezıniyor- lar, dinleniyorlar, azıcık malü, küçücük dukkândan alışveriş ya- pıyorlar. Biz de birer kahve söy- Soygun için yazı seçin!Şehrin sıcağı altında çalışmak zorunda kalanlar bir an önce işi bitirip en yakın plaja gitmeyi düşlüyor. Bazı insanlar da bu durumdan yararlanıp 'bereketli' işler yapıyorlar. Ne mi? Tabii ki soygun. Atina özeîlikle yaz döneminde birbirinden ilginç soygunculara sahne oluyor. lüyoruz. Karşı tepede bir anıt. Sisli gök- yüzünde biraz gerçekdışı gibi. 31.5 metre yüksekliğindeymiş. Az ötede, daha küçük bir başka anıt. Bunlar, elbette ki Bulgarların za- ferini simgeliyor. Bir de o savaş- taki Rus - Bulgar işbirliğini, dost- luğunu... Az önce gördüğümüz kilise de öyle. Rus kilisderine ben- ieyen o yapı da, yine Rus -Bulgar işbirliğiyle, Osmanlı askerlerince geçilemeyen, abnaraayan, böyle- ce de Bulgaristan'ın bağımsızlığı- Gaudi'nin Barcelonalılann katkılan ile 108 yıldır Uerieyen eserl, 130 metre yüksekliginde. Beş kubbesi, 12 çan kulesi var7 na giden yolu açan Şıpka Geçidina gıden yolu açan şıpica ueçıaı j > Sf vası,"93H»bl"arusınayapü- JJARCELONA'DANmış. Kahvemizi içtikten sonra ara- bamızla tırmanıyoruz yukanya, anıtm yanına. Ama bir de, bir sü- rü merdiven çıkmak gerekiyor. Çıkmıyoruz. Asağıdan bakrnak- la yetiniyoruz. Buarut, 1926-1934 arasında yapılmış. Bugün de ye- ni düzenlemeler, eklemeler yapı- yorlar, yeni kabartmalarla süslu- yorlar merdivenlerin yanındaki duvarlan. Asağıya inip biraz da yayan dolaşıyoruz Şıpka'da. Kahveha- nenin iki adım ötesinde bir otel. Turistik bir otel olmalı, "Otel Şıpka" olmalı. öyle ama içi, oda- lan, hiç de imrenüecek gibi değil. Resepsiyondaki kıza fıyat soruyo- ruz. Söylüyor. Hemen arkasmda da "NereHsiııiz" diyor. "Tiirk" diyoruz. "O zaman iki misli" di- yor. Nedenini sorduğumuzda da ilk verdiği fîyatın, yalnızca sosya- list ülkeler için geçerli olduğunu, bizim gibi kapitalist ülkelere farklı uygulama yapıldığıru bildiriyor. Demek ki, buralar, hele bu Şıp- ka, biz Turkier için hiç mi hiç el- verişli değil. Taşlarm senfonisiLos Caracoles'ten çıkıldığında, "Sagrada Familia" Kilisesi'nin önünden geçersiniz. Antonio Gaudi'nin 1882'de başladığı ve yapımı hâlâ sürdürülen dev eseri daha bir çarpıcı, daha bir görkemli görünüyor. ÜSTÜN AKMEN BAKCELONA — EscudeUers sokağında **Restaurante Los Ca- racoies n in sıcak havasıru sağa sola kışkışlayarak serinletmeye çahşan kocaman pervanenin altında, "s«ç öıörKUfl" patron raasaya şarabı getirirken bu içkinin bütün duyu- lan uyandırdığını anlatıyor. Bar- dağı ışığa doğm kaldınyor. "Ah, şn renge balan!" diyor. Burnuna yaklastınyor kadehi ve o nefis üzüm kokusunu içine doldunıyor. Sonra dilini, ama dilinin tam ucu- nu şaraba değdiriyor. Diline, ağ- zının içinde bir tur atması komu- tunu veriyor. Müşteriler, midyeler, salyangozlar, "padla"lar eşÛğin- de şaraplan devirmekteler. Şişeler gidıyor-geliyor. Ve nihayet de her- kes benliklerini masalann üzeri- ne bırakıyor. Herkes kimliklerinin dışına çıkıyor. Kasetçalardan Ma- risma'mn "Kecnerdo"su taşmak- ta. Kimlık, "kimliğiıır korumak için çevresinde kocaman duvarlar örüyor. Bu duvarlar kafes içinde- ki kdmliğe uygun olmayanın ice- riye ahnmasına izin vermiyor. Yeni bir algı içenye girdiğinde kimligin istediği biçime dönüşüyor. Barce- lona'da insanlar yaşamlannı böy- lece görmek istediklerini görerek duymak istediklerini duyarak koklamak istediklerini koklayarak sûrdürüyorlar. "Los Cancoies'*ten çıkıldıgın- da "Sagrada Familia KİHaesTnin önünden geçerseniz, Antoakt Ga- •di'nin 1882 yıünda başlayan ve hâlâ yapımı sürdürülen son yapı- tı, daha bir carpıcı, daha bir gör- kemli görünüyor. Bu "taşlana senfooisi"ni belli bir yapı üslubu- na sokmak zor. "Avrapa'da orta- cafdaa beri oygulaııageiea uzan- tamsua aksb kilise semasına •yayor" diyenler var. Ama gerek struktürü gerekse bezemderi, baş- ta 'Art Noaveao' olmak uzere go- tik ve barok gibi üsluplardan da izler taşımakta. Cephelerden bi- rindeki "portain ın ustünde yükse- len oyuk, yank ve çukurlarla kaph dört çan kulesi, peri bacalannın doğal görünümünü anunsatıyor. Bütun cepheler abartıb ögelerle renk renk sırlı tuğla ve seramik parçalarla bezelı. Barcelonalılann bağışları ile 108 yıldır kâh ılerle- ven kâh duran yapı, tamamlandı- ğında, uzunluğu 130 m'yi, geniş- liği 81 m'yi, yüksekliği 170 m'yi bulacak. Beş kubbesi, her biri 100 m. yüksekliğinde 12 çan kulesi olacak. Galerisi 2200 kişilik bir koroyu alabilecek büyüklükte. Yüksekliği 40 m'ye varan dört org- dan başka, batı kulelerinde dev orglar, doğu kulelerinde ise çeşit- li melodiler çalabilecek kariyon- lar yer alacak. STELYO BERBERAKİS ATtNA — Yunanistan'ın çehre- si, yaz günlerinde tamaraen defi- şiyor. Işler daha da yavaşhyor, umursamazlık son haddine van- yor, tatile çıkanlar geri dönmek is- temiyor, geri dönenler ise tatil günlennin hayalinde yaşıyor. Ta- mircilerin, benzin istasyonlannın, dukkânlann yansı kapalı... Dev- let dairekrinde büe memur sayısı asgari dttzeyde bulunuyor. Atina1 nın sıcağı wH'"Ha çalışmak zorun- da kalanlar ise bir an önce "işi Utirip" en yakın plaja gitmeyi düşlüyor. Yani tam bir "rcfeavct ksvaa" sürüyor. Bu durum her yıl olduğu gibi bu yıl da eylülün or- talanna kadar sürecek... Ancak bu yaz döneminden hiç etkilenmevenler de var. Bu insan- lar yaz aylarında çok daha "kıymk" işler yapıyorlar. Ne mi? Tabii ki soygun. Geçen hafta bir grup soyguncu, "yta tatU doteyv- sıyia möe*sesemİ2 bir ty kapalı kalacaktır" kvhası asüı ekktronik cihaz satan dev bir mağazaya gir- di ve içeriden 300 milyon drahmi (5 milyar lira) değerinde TV, vi- deo, computer, radyo, teyp, CD gi- bi cihazlan kaldırdı... Hem de ga- yet sakin bir sekilde. Atina'nın en büyük caddeJerinden biri olan Pa- tiision'daki dev m«g»7»nın önû- ne gece yansı büyük bir kamyon çeken soyguncular, sanki o mağa- zanın işçileriymis gibi davranarak mağazanın kepenklerini kaldırdı- lar, kilidi kırdılar ve içeri girerek cihazlan teker teker ve elden ele tasıyarak kamyona yüklediler. "I$" bitince, mağazanın "luurttaİBe" giren soyguncular, ge- ce sıcağrnda susamış olsalar gere- kir ki Coca-Cola, bira, su ve bi- TOULOUSE'DAN Ayrılanlar için hafif bir hüzün yazısıPlace Rouaix'deki Le Visconti kahvesinde, tüketilen kahvelerin miktarı arttıkça umutlar yavaş yavaş azalır ve yalnızhğın verdiği hafif rahatsızhk etraftan yükselen neşeli gürültülerin yabancısıdır. MEHMET NfESTÇİ TOULOUSE — Pınl pınl bir ağustos gununde To- ulouse şanslı yayalann, şık kalemlerle yazmaktan hoşlananlann, Rue Peyrolieres'teki Çın lokantası- na rağbet etmeyenlerin, uzun topuklu ayakkabıla- nnın üzerindeki narin bileklerine zincirler bağla- yan şuh kadınlann, Garonne nehrini dakikalarca seyreden yalnızlann şehri. Şairlerin aşkı, her türlü ilhama gereksinimi olanlann ilacı, rengârenk bisik- letlerinı daraak sokaklann kenarlanndaki zarif yeşil dernirlere bağlayanlann mekânı... İçinde biraz vakit geçirdiğim etrafı görkemli bi- nalarla çevrili pazar alanı, daha çok ucuzluktan de- ğil de bayağılıktan hoşlanan insanlann tatmin ola- bileceği bin çeşit eşyayla doluydu. lşleri iyi giden bir kitapçının tezgâhmdaki eskimiş bir yığın tozlu kitabın oluşturduğu tablo ve müşteri çekmek için tamtamıyla sürükleyici ritmler yaratan bir Afrika- lı satıcı dışında, insanı vasatlıgıyla şaşırtan bir uğ- rak yeriydi. Kenti eşıt olmayan iki parçaya bölen Garonne nehri geniş, olabildiğince kıpırtısızdı ve Le Pont Ne- ufle St. Pierre köprusunun arasında kalan otopar- kın nehrin kenanna uzandığı alanda yırtık panto- lonlu, pis görünüşlü punklar, içkileri eüerinde et- raftan geçenlere anlamsız tepkiler veriyorlardı. Yi- ne bu iki köpru arasında kalan Quai Lucien Lom- bard, şehrin en romantik sokaklanndan biriydı. Gn yükseği 15 rnetreyi geçmeyen, birbirine bitişik, be- yazlı yeşillı pancurlan nehre acılan. tertemiz duvar- lanndan sokağa salınan kavuniçi lambalanyla bu evler, sokağın yadırgatıcı sessizliğinin düşsel mü- ziğiydi. Place Rouaix'deki Le Visconti kahvesine oturmak, ya kahvenin önünde bembeyaz çeşmeciği bulunan sevimli otobüs durağında bekleyen ınsanlan dikkatle izlemek içindir ya da yandaki pabuççuda yaptığı alışverişten çıkan gururlu kadınlardan çalınabile- cek anlamsız bir bakışı yakalayabilmek için. İçilen kahve çok lezzetlidir ve bir ikincisini ısmarlamak için tereddude duşulmez.Tuketilen kahvelerin mik- tarı arttıkça, umutlar yavaş yavaş azalır ve yalnızlı- ğın verdiği hafif rahatsızlık etraftan yükselen ne- şeli gürültülerin yabancısıdır. Toulouse, ayrılanlar için hafif bir huznün nede- nidir. Gerektiğinde dönülmesi gereken, kıpkırmızı kiremitli binalanyla zamana karşı duran nefis bir ortaçağ lezzetidir. lumum mesrubaü icip bitirdiler. Daha sonra hiçbir şey obnamış gi- bi dışan çıktılar, mağazanın ke- penklerini kapatülar, kamyona bindiler ve poĞsin tabiriyle "olay ft^7^n^n SADİO1 V3Z fflt*şftti ffCC3ff"ffl sayfiye yerinde olaydan haberdar edildi. Adam saçını başını yohı- yordu, ama nafile, artık yapüacak hiçbir şey yoktu... Buna benzer başka bir soygun yine geçen hafta içinde oldu_. Soyguncular bu kez bir taşla ûç kuş vurmuştu... Atina'nın "FexT* pasajının içine giren soyguncular, Yunanistan'da "rilîfi" olarak bi- linen yontemle üç magazayı bir- den hem de 3 saat içinde toymayı başarmıştı. Bir gece önce pasajın içine gizlenen, ancak kaç kişi ol- duklan bilinmeyen soyguncular, yine elektronik cihaz satan dttk- irâniarrian birine girmiş ve aynı ci- hazlan satan komşu dttkUuuan da bitjşik duvariara delik açma su- retiyk "laKMcate" usuifl, bir cd- sede boşaltmışlanh. Soyguncular daha sonra pasajın dışında bekle- yen kamyonu elde ettikleri "faateetterle" doldurup ^"C**"!- lar, dokkfln sahiplerine toplam 500 milyon drahmi (8 milyar lira) zarar vermişlerdi. Aynı bundan bir ay önce Yunanistan Milli Kütüp- hanesi'nden "kaybofau" 200 bin adet nadir kitap gibi... Milli Kutuphane içinde yülarca korunan 400 bin eski kitabın gun- lerden bir gün "bakuaa" gönde- rilmesine karar verildi. 400 bin ki- tap kamyonlara yüklendi ve Ati- na'nın dışında kitap "Bakunerl"- ne yönlendi. Ne var ki tam bir ay sonra anlaşudı ki 400 bin kitap ye- rine 200 bin kitap var. Oysa Milli Kutûphane yetkilileri, teker teker saydıklan ve kamyonlara yükle- dikleri Idtaptann 400 bin olduğu- na "yeaaV ediyorlar. *VBkaawff memurlan da kamyonlardan bo- şalmklan Iritaplann 200 bin oldu- guna "ytmiar ediyor... Dolayısryia 200 bin nadir kiubın "yoida gl- derkea kayboMafMa" karar b- lındı, ama "kltap iiıjffilan'* halen bulunamadı. I Yine bundan iki hafta önce Yu- nanistan'ın en turistik adalanndan biri olan Korfu'da "başanfc" ve gayet profesyondce bir soygun oi- du. Soyguncular bu kez bir ban- kadan 50 milyon drahmi (yakla- şık 1 milyar lira) kaldırdı. Masketi soyguncular güpe gundüz girdik- leri bankada aynı filmlerde oidu- gu gibi "Eler yakan, k« Mr §oy- AMSTERDAM'DAN Ganimet turizme kaldı5 yılda bir düzenlenen 'Sail 90' Fuan'nı beş günde beş milyon kişi ziyaret etti. 17. yüzyılda batan gemilerin 'tıpkıyâpım'larının yer aldığı fuarda, çocuklar, bu yaşh kadırgalardan fırlayacak bir gözü banth, tahta ayakh korsan hayaletlerini korkulu bir .merakla boşuna beklediler. ATİLA KANBtR 13 büyük ve onlarca irili ufaklı ydkenli, eski korsaahk gönlerini hatırlattı. AMSTERDAM — Bu yaz otuz dereceye varan hava sıcaklığı, Hollanda iklimine göre anormal ise de Amsterdamlılar bunun ta- dını çıkarmadı değil. Yazm, nü- fusun büyük bölümü gurbetlerde gövdeletini yakmaya gitmiş olsa bile Amsterdam, turistik önemi- ni korudu, ttalyan ve Ispanyol tu- ristlerin akıruna uğradı. Kentte yaşayanlar ise gövdelerini serinlet- mek için yüzme havuzlanna ya da parklara üşuştuler. Yaz aylannın yeknesaklığuıı bozan turistik etkinliklerden biri olan ve beş yılda bir düzenlenen "SaB '90" adlı yelkenü fuan bü- yük heyecan yarattı; beş günde beş milyon kişi tarafından ziyaret edildi. Basm, bunu rekor olarak yorumladı. 17. yüzyılda batan ge- milerin "bpkıyapım"lannın da yer aldığı fuarda, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen 13 büyük ve onlarca irili ufaklı yelkenli "Het tj" kanalının kopkoyu gri sulann- da demir attı. Geceler, Akdeniz gecelerini aratmayacak güzeiükteydi. Ço- cuklar, mehtapta bu yaşh kadır- galardan zırt deyip fırlayacak bir gözü banth, tahta ayakh korsan hayaletlerini korkulu bir merak- la boşuna beklediler. Doğu lima- nının küf ve erzak kokan rıhtım- lannda, Hollandab genç kızlar, ideallerindeki mektepli denizcileri aradılar. Buldular bulamadılar. Mektepli denizciler cantiydiler, si- nek kaydı tıraşlanyla fena halde yakışıkhydılar. Alayh denizciler- se, üç günlük sakallannın gerek- siz taradığı akşamdan kalma su- ratlannda; hayli geçkin ve çekici- liklerini (asla) yitirmemiş kadın- ların şuh izlerini taşıyorlardı. Rıhtımlarda gezinen kalabahk- lar, arkalannda tonlarca bira, mesrubat kutulan, dondurtna kü- lahlan, cigara paketleri vs. bıra- karak, seren direklerine tırmana- rak veda gösterisi yapan gemici- leri 5 yıl sonra görüşmek üzere uğurladüar. sa kAM ol»r!" diyerek dlerindeki kısa namlulu silahlarla, bankanın kasalarını boşaltmışlardı... Poüs, bu soygunun ttalyan soyguncular tarafından yapıldığına inanıyor. Ama soygunculann yakalanacagı- na kimse inanmıyor. Yunanistan'daki soyguncular bazen çok ileri gidiyorlâr. Gitme- seler, yttksek mahkeme kurulu yargıçlanndan birinin evini soyup soğana cevirebilirler miydi? Soy-, guncular bu vurgunlannda tam 15 milyon drahmi (260 milyon lira)' nakit para çaldılar. j Ama bütün soyguncular j "profcsyoaer dogmaz. Her şeyin' bir başlangıç noktası vardır. Bu-. nun en iyi örnegi 15 yaşındaki bir' Atinalı çocuk. Çocuk, aitetinin yokluğundan yararlanarak kendi evini soymuştu. Anahtan olmad*- > ğı için anahtarcı çagıran ve evine i girdikten sonra TV, video ve büu- mum mücevheraü alıp kacan genç, babası taraftndan polise fi- kâyet edildi. Çocugun babası, İS yaşındaki oğlundan davacı oldu. Şimdi anne ve babası ile birlikte tttm aile fertleri ve polis 15 yaşın- daki "afacaa Nlko"nun pesine düşmOş bulunuyor. Kalorifer kazanı alacaksanız önce bu sorulara cevap alın:Ulkemizde hem svı yatotta, hem sadece brûlörünü l î l l ı l cfeç'Ştırerek doğatgazla kullanatnieceğinız dökme dıfimfi kazan hangrsıdır? DemMöküm. Duvar deldırmeyen, (Sm <Skt\ taşınarak monte edılen kazan hangı markayi taşır? DetnirdökünVı Konusunda, Avrupa'nın en ileri teknolojisiyte ışbtriığı haiınde uretım yapan kımcr 7 DMvdöiûın. 6EHEL MÜOOm.ÜK: Murtıasan Sok Koza I; Merkezı C Blok Kat 11-12 Ba mjmcu BOroû S^NBUL T& H> 175 3666 (10 Hat) Faks; (1) 175 5963 DOGALBAZ M ISI OANIŞMA MERKEZLU!: bbntalTel (1)5420006-583 92 24 Mun. Tel (4)16787 78-1182100 tartr Te (51)19 60 33 Ihını Tel (24,231099 Smsun Tel (36(1510 52 Sorulan ve cevapbnnı uzatmak mümkün Sız en tyist bir an önce bölgenızdekt Dogalgaz ve Isı Danışma Merkezint arayin veya Demirdöküm Yetkili Satctsına jğrayın. Demırdöküm kazanların dtğer ustunluklerını ve sızı bekleyen süper ekonom* ödeme koşuRanmoğrenın Bir kere daha göreceksiniz; kalorifer kazanmda sorularmızm cevabı, paranan karşılığı Demirdöküm'dür. Demirdöküm "Türkiyenin tercihi" GENELSATKI MERKEZ Tfe A * Talat Paşa Cad Harmancı Sok Daruşşaiaka Tozan Iş Kanı No 3Levent806401STANBUL Tel (1»179 27 20 (7 Hat) Faks (1)179 27 29 Antrı Mhjı MMamfl. Tel (4) 125 43 20-22 Faks (4)118 70 44 0O6ALGAZ SAYIN DOKTOR VE ECZACILARIN DİKKATİNE Akut lenfoblastık ve myeloblastık losemıler tle Non-Hodgkın lenfamoların tedavısınde kullanılan Kidrolase10000 I.U. L - ASPARAGINASE Bir flakonluk ambala/larda pıyasaya venlmıştır. RHÖNE-POULENC ILAÇ MAD TIC LTD ŞTI Buyukdere Cad 15/A Hur Har K 7 ŞIŞLI-ISTANBUL (WP RHÖNE-POULENC PAZARLAMA VE DAĞITIM ARAŞTIRMALAJU TÜRKİYE'DEKİ UYGULAMALARI Nezih H. Neyzi Haşet, Akademi, Gençlik, Acar, Elif, Bilgi, Eren ve Kültür Kitabevleri'nde arayınız. PEVA-Beyoğlu, îmam Sk. No: 1 ÎSTANBUL Temiz bir deniz... Sessiz bir ortam ve eşfeiz bir doğa içinde tatil. MOTEL ÇAGIN Assos-Bekiaş Köyü Tam pansiyon: 30.000 TL Ayvacık/ÇANAKKALE Tel: 9-1969-1441
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle