25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/3 Mitsotakis: Ttirkiye ile iyi ilişldler • ATİNA (Cumbnriyet) — Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis, Kuzey ve Orta Yunanistan'ın manastırlannı ziyaret etmekte olan Istanbul Fener Patriği Dimitrios'a, "Türkiye ie dostlugu sonuna kadar sordüreceğini" söyledi. Halkidikya Yanmadası'nın Aynaroz manastırlanndan sonra Orta Yunanistan'a geçen Dimitrios'u Volos Limanı'nda karşılayan Mitsotakis, aynca Dimitrios'un "Ortodoks dinine verdiği hizmetlerinden ötürü" kutladı ve ou amaçla /unan hükümetinin kendisine var gücüyle destek vereceğini de söyledi. Birleşik Almanya • BONN (AA) — Federal Almanya Hükümet Sözcüsü Hans Klein Federal Almanya ile Demokratik Almanya arasındaki Birlik Antlaşması'nın dün yürürlüğe girdiğmi söyledi. Sözcü, 3 ekimdeki büieşmenin hukuki temelini oluşturan antlaşmaya Uişkin mektuplann Bonn ve Berlin'de teati edildiğini ve böylece, iki başkentte bulunan iki Alman devletine ait temsilciliklerin mevcudiyetine son verildiğini belirtti. Azerbaycan'da seçimbugün • MOSKOVA (AA) — SSCB'nin Azerbaycan Cumhuriyeti'nde Bakû'ye yapılan askeri müdahale yûzünden, ilkbaharda yapılması gerektiği halde ertelenen milletvekili seçimleri bugün yapılacak. 350 sandalyeli Azerbaycan Yüksek Sovyeti Parlamentosu için Halk Cephesi ve Sosyal Demokrat Parti'nin de yer aldığı tüm bagımsız siyasi örgütler ve komilnist partinin adayları dahil toplam 1198 kişi adaylığmı koydu. SSCB-İsrail uçak seferleri • KUDÜS (AA) — SSCB ile lsrail arasındaki doğnıdan uçak seferlerine, bir ay içerisinde başlanabileceği açıklandı. Başbakan tzak Şamir'in sözcüsü Yossi Ahimeir, dün yaptığı açıklamada, olayı, "iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi sürecinde en kapsamlı adım" olarak nitelendirdi. Bu uygulamanın başlaması halinde, Soyyet Yahudilerinin Israil'e göçünde hızlanma sağlanması bekleniyor. . Almanya'ya MIG-291ar • BONN (AA) — Almanya Hava Kuvvetleri'nin, gelecek hafta gerçekleşecek birleşmeden sonra Sovyet yapımı Mig-29 savaş uçaklan kullanacağı bildirildi. Federal Almanya Savunma BakanlığYnca yapılan açıklamada, Savunma Bakanı Gerhard Stoltenberg'in birleşmenin ardından dağrtılacak olan Demokratik Almanya Halk Ordusu (NVA) hava kuvvetlerine bağlı bir Mig-29 filosunu hizmette tutmaya karar verdiği kaydedildi. Yaklasık 150 Mig-21 ve Mig-23'ün hurdaya aynlacağı bildirilen açıklamada, Mig-29'lann Alman ordusu tarafından geçici olarak kullanılacak tek NVA hava kuvvetleri savaş uçağı olduğu belirtildi. Birleşik Almanya, Sovyet yapımı savaş uçaklan kullanan ilk NATO üyesi olacak. Silalı yerine tüketinı malı • MOSKOVA (AP) — Sovyetler Birliği Başkanı Mihail Gorbaçov, 550 silah fabrikasını, tüketim malı üreten isletmelere dönüştünneyi tasarlıyor. Başkanhk sözcüsü Vitali Ignatenko'nun açıklamasına göre bu plan, önümiizdeki 5 yıl içinde tüketim malı Oretimini iki katma çıkarmayı öngörüyor. Yüksek Sovyet (Sovyet Parlamentosu), ülkenin piyasa ekonomisine geçmesi konusunda bir plan üzerinde görüş birliğine varamamış ve pazartesi günü, piyasaya geçme konusunda Başkan Gorbaçov'a olağanüstü yetkiler venneyi kabul etmişti. Gorbaçov, böylece ülkede ekonomide tek adam olmuş durumda- KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRIZİ... KÖRFEZ Kl ABD Savunma Bakanlığı Müsteşan Wolfowitz'in Cumhuriyet'e demeci: Türkiye yammızdaABD Savunma Bakanlığı Müsteşan Paul Wolfowitz "Gelecekte Türkiye'ye gereksinme duyarsak bunu sormakta istekli olacağız. Bu istek tartışıhrken 'Türkiye mi?' diyen çıkmayacak"dedi. UFUKGÜLDEMİR Wolfowitz, "Türkiye, coğrafi konuma, askeri yeteneğe, istikrar ve sağlamlık siciline sahip bir ülke; çok katkıda bulunabilir. Bunun ne tür bir katkı olacağını söylemek güç" diye konuştu. WASHINGTON — ABD Sa- vunma BakanhğTnın üç numa- rası olan Müsteşar Paul VVolfo- witz, Körfez krizinde Türkiye ye gereksinme duyulduğu za- man Ankara'nın kapısını çala- caklannı ifade etti ve "Bnrada bircogumuz, özeilikle Özal li- derüğindeki Türkiye gibi bir ül- kenin, güç karariar gerektiği za- man, bu kararian istekle alaca- gını hissediyor" dedi. ABD'nin Körfez krizine dö- nük politikalarımn önde gelen aktörlerinden olan siyasi işler- den sorumlu müsteşar Wolfo- witz, bu görüşlerini, önceki gün ABD Savunma Bakanlığı'ndaki ofısinde Cumhuriyet ve Hürri- yet'e verdiği özel demeçte dile getirdi. Söyleşinin başında, Türkiye1 ye özeilikle iletmek istediği ba- zı mesajlar bulunduğunu, bu çerçevede "Türkiye ile müttefik olmaktan bfiyiik guror duydnklannı" kaydeden Wolfo- witz, "Cumhurbaşkanınız ve ül- keniz, bu kriz sıresında, sizi ta- myanlara hiç de sürpriz olmayan bir çizgide davrandı" diye ko- nuştu. Müsteşar Wolfowitz, nup bulunadığı sorusuna aynen şöyle yanıt verdi: "Bu yönde bir yaklaşmı olma- dı. An» bu sonıyu sorarak ba- na şunu kayda geçinne fırsatı venügiııize çok memnun oldam. Saddam Hüseyin eger Tdrkiye^ ye balistik füzelerle saldıracak- sa, bu saldırdığı ülkenin NATO üyesi olduğunu, Amerika'nın NATO kapsamında Türkiye'nin Cuinhurbaşkam Turgut Özal'ın savunmasına taahhütleri oldu- son ABD gezisini değerlendirir- fconu ve bu çerçevede Türkiyei yi savunmaya geleceğini anla- malıdır. Türkive'ye sakürdıgı za- man bunun mukabetesiz kalaca- gı gibi bir yanılsama içinde oi- mamalıdır. Türkiye'de Irak'inki- iere mukabele edecek fiize ol- mamasi, bu saJdırganuga muka- bde edilmeyeceği anlamına gei- memeüdir. Ona kuvvetle ııyan- ken de "çok yararü bir zi)-aret oldu" dedi. Balistik fttzeve Saddam'a uyan Wolfowitz, bu ziyaret sırasın- da gözden geçirilen Türk Silah- h Kuvvetleri'nin modernizasyon listesinde balistik füzelcr bulu- yonum: Böyle bir saldırganlıgın vanına kalacağını düşünmesi, yapabileceği en büyük hata olur. Bugüne kadar yaptığı çok bü- yük hatalardan daba büyük bir hata olur." \Vblfowitz, önündeki sehpa- nın üzerinde duran teyplerin se- sini daha iyi almalan için yak- laştınlmalan üzerine, "tsterseniz daha yüksek sesle de konuşa- yım, çünkü bu söyledikleriml Saddam Hüseyin'in iyi isitınesi- ni istiyonım" dedikten sonra şöyle devam etti: "Saddam Hüseyin yarattıgı dnnunun tehlikeleri konusonda bir yanılsama içinde olmamau- dır. Çünkü Kuveyt'ten geri çekfl- mekten daha büyük mağhıbryet- ler de vardır. Öraegin Türkiye veya Amerika ile çaüsmaya gir- mek. Böyle bir anda bizi birbi- rimizden soyutlavamaz. Saddam Uğur Mumcu Berlin'de konuştu Savaşa Türkiye de girerYazarımız Uğur Mumcu, "Ortadoğu Krizi, Türkiye ve Laiklik" başhklı konuşmasında, Türkiye'nin NATO'ya alınmasındaki en önemli nedenin, Türkiye'ye Ortadoğu'da petrol bekçiliği görevi vermek olduğunu söyledi. DtLEK ZAPTÇIOCLU BERLİN — Gazetemizin kö- şe yazarlanndan Ugur Mumcu, önceki akşam Berlin'de "Orta- dogu krizi, Türkiye ve laiklik" konulu bir konuşma yaptı. Ber- ün'deki CHIP Gençlik Merkezi salonlarındaki toplantıya Ber- lin'de yaşayan vatandaşlarımız büyük ilgi gösterdi. Almanya'- daki vatandaşlarımız özeilikle "Ortadoğu'da savaş çıkıp çıkmayaeağı" ve "eger savaş çı- karsa Türkiye'nin tavnnın ne olacagı" konuları üzerinde dur- dular. Uğur Mumcu konuşmasında, Ortadoğu sorununa yakın tari- himizden baslayarak acıklık ge- tirdi Türkiye'nin NATO'ya alın- masındaki en önemli nedenin Türkiye'ye Ortadoğu'da petrol bekçiliği görevini vermek oldu- ğuna değinen Uğur Mumcu. Amerika Birleşik Devletleri'nın siyasetinde baştan beri bu nok- tanın merkezi yer teşkil ettiğinı vurguladı. "Komüntnn tehlike- si"nin Batı dünyasının Tür- kiye'yle ilişkilerinde maksatb olarak abartıldığmı ve kullan dığım belirten Uğur Mum. şöyle dedi: "Eger Türkiye, So>- yet tehdidine karşı ileri karakoi rolü oynadıysa neden Kıbns çı- kartmasından sonra Amerika, Türkiye'ye ambargo koyarak ul- keyi sîlahsız bıraknuştır? Ame- rika, KMba krizinde Türkiye'nin Sovyet fttzelerine hedef olması- m göze alnuştır. Amerika, Türk- iye'ye ve Ortadoğu'>-a yönelik politikasında her zaman kendi cıkarian çerçevesinde hareket et- miştir." Uğur Mumcu'ya yöneltilen sorular arasında "savaş olasıiıgr en önemli yeri tutuyor- du. Uğur Mumcu yanıtında, "Eger Amerika, Irak'a savaş açarsa Türkiye bn savaşa girmek zornnda kalacaktır" dedi. Bir izleyicinin sorusu üzerine Uğur Mumcu, "Kerkük ve Mu- snl'un Türkiye tarafından isga- Bain, Irak'ut, Knveyt'i işgaU ka- dar uluslararası hukuka aykın olacagına" isaret etti ve bu he- OYUN OYNAYARAK DİNLENtYORLAR — Amerikan biriiklerinin Suodi Arabistan'da şim- dilik en büyük düşmanı çol sıcağı ve can sıkıntısı. Amerikalı komutanlar can sıkıntısına karşı bir- liklerine bol bol tatbikat >aptınyor. Yorucu tatbikatlardan sonra askerler günün yorgunlugunu aralarında oyun oynayarak gideriyorlar. (Fotoğraf: AP) vaş çıksa dahi bu tavrın sürdü- rülmesi gerektiği görüşünü sa- vundu. Toplantıda Uğur Mumcu'ya yöneltilen sorular, Almanya'da- Hüseyia'in dahi bu kadar aptal olacagına inanmıyonım." ABD'nin Türkiye perspekti- finde Ortadoğu boyutunun gi- derek daha fazla vurgulanır ha- le gelebileceği yorumuna katüıp katdmadığı sorulduğunda da Wolfowitz özetle şöyle konuştu: "Bunun basit bir yanıtı yok. Körfez krizinin bölgede istikra- nn önemini yüksdttigi açıktır. Bu dunım dotayısıyla Türkiye De ilişkimizin bn boyutnyla baf- lantüı kısmımn önemi artacak- tır. Törkive, Basra Körfezi'nin istikranna büyük katkıda bnln- nabilir. Ama Türkiye'yi bir Or- tadoğu ülkesi olarak düsünme- ye baslamak, onu diger Ortado- ğu ülkekri iie kansttrraak da, ki böyle bir hataya düseceglmizl sanmıyorunt, büyük hata olur. Türkiye, Ban'ya döniik, istikrar- lı ve modernleşen, ama büyük istikrarsızlık olan bölgeye has- belkader komşu bir ülkedir. Ama kaya kadar saglamdır." ABD'nin Türkiye perspekti- fınde, üzerinde fazla konuşul- mayan, ama çok önemli olan bir başka boyut daha olduğunu kaydeden Wolfowitz bu boyutu da özetle şöyle anlattı: "Güney Sovyetler Biriigi'nde hatta Sovyetler Biriigi'ııin sınır bölgesinde büyük bir kanşıklık var. Bu kanşıkiığın hangi yön- de geUşecegi bUinmiyor. Bu be- Ursizligin ortasında Türkiye gi- bi istikrarh, kendi güvenüginden emin bir ülkenin bulunması çok degeriidir." Tüm bu unsurlar nedeniyle, Avrupa ile daha fazla entegre ol- muş AT üyesi bir Türkiye'nin hem ABD'nin hem de Avrupa- nın topyekûn çıkarlanna olaca- ğını kaydeden Wolfowitz, "Bu- nu arzulamamızın bir nedcai, bunun Ortadoğu'da büyük ya- ran olacağıdır, ama Batı'nın parcası olan modern bir Türki- ye başlıbaşına büyük bir kazançür" diye konuştu. Türk- ıye'nin bir ayağının Asya'da, bir ayağının Avrupa'da olan bir koprü olmasının, Amerika'nın Türkiye'ye dönük politikalarımn köprunun her iki ayağına da esit düzeyde ağırhk vermesini gerek- tirdiğini vurgulayan Wolfowitz, "Türkiye'nin artan önemlnin, herhangi bir Avrupa ülkesi ol- masmdan degil. bem Avmpalı hem de Ortadogula tek ülke ol- masından kaynaklanıyor oMu- ğu gerceğini de teslim etnek gerekir" şeklinde konuştu. Wolfowitz, cumhurbaşkam Turgut özal'ın ABD'de yaptığı basın toplanusında Amerika'nın Türkiye'den Körfez'de bir aske- ri katkı istememiş olmasının bundan sonra da istemeyeceği anlamına gelmediğini belirttiği- ni ve böyle bir talep olursa Türkiye'nin "gerekH destefT ve- rebilecegini söylediği haürlatıl- dığında şöyle konuştu: "Her şeydeB önce, Törkiyei den bu yönde hiçbir ricada bu- lunulmadığını belirtmek istiyo- rum. Başkan Bush, savunma bakanına, Irak'ı Suudi Arabis- tan'a saMırmaktan caydırmak, caydıncüık başansız olursa sa- •unmak görevini venniştir. Eli- mizdekflerie bu görevi yerine ge- tirebilecegimize inanıyoruz. Ama Başkan, yeni bir görev ve- rir ya da Irak saldınr, o zaman dunım degisebiiir. Türkiye bu krizde çok yardımcı bir rol oy- nadı. Ama askeri bir rol oyna- madı. Cumburbaşkanı Özal'ın yaptıgı bu açıklamayı ögrenmiş bulunuyorum. Önemini takdir ediyorum. Burada birçoğnmu- zun, Özal liderligindeki Türki- ye gibi bir ülkenin, güç karariar gerektiği zaman bunlan isteye- rek ataöğı yonündeki hissiyatmı DUNYADA BTJGIJN ALİSİRMEN Seçim 1980 12 Eylül harekâtının en büyük amacı, Türkiye'yi de- politize etmek, yani büyük kitleleri politikanın dışına zorta it- mek ve sonra da soğutmak için beyin yıkamak, bu yöntemle yola gelmeyenleri de itildikleri yerde tutmak amacıyla kor- kutarak caydırmaktı. 12 Eylül darbecileri ve onları yönetenler bu girişunterini ba> şarıya eriştirmişler, iddialarını kazanmışlardır. Ama Türkiye çok şey yitirmiştir. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sorunlar geniş kitlelerin katılımıyla çözülecek türden iken, ters yöndeki gelişme, so- runların doğru dürüst gündeme getirilmesine bile engel ol- muştur. 12 Eylül harekâtının başiattığı depolitizasyon hareketi, Tur- gut Özal iktidarı tarafından da sürdürülmüş, yavaş yavaş par- lamentonun dahi devre dışı bırakılması ve siyasal kararian yürütmenin de değil de anayasa gereği sorumsuz ojan kişi- nin elinde toplanması süreci başlatılmış ve geliştirilmiştir. Akbulut'un bugün bulunduğu yerde olmasıntn nedenf de işte budur. Durum ancak iktidarın değişmesi ile düzelme yoluna gi- rebilecektir. Ancak yarının iktidarına talip olan bugünkü muhalefet par- tilerinin, bu durumda tutmaları gereken yot, bir yandan ge- leceğin alternatif politikaJannı oluştururken, öte yandan da depolitizasyon sürecini tersine çevirecek, geniş kitleleri ku- caklayacak, politikaya çekecek bir yöntem izlemektir. Geniş kitleleri politikaya çekmek, yalnızca meydan nutuk- larıyla ya da "Gel benım polıtıkama katıl!" çağnlanyla ger- çekleşmez. Her şeyden önce politikalann oluşturulmasına basta uzmanlar da olmak üzere geniş katılım saglamak sonra da gittikçe kitlelerin katılımtnı gerçekleştirecek poliukalar üret- mek zorunludur. Geleceğin potansiyel iktidar adaylarından DYP de bunu yapamamış ve baba partisi olmaktan sıynlarak, yeni politi- kalar üretememiştır, sosyal demokratların en büyük örgütü SHP de. Hiç kuşku yok ki katılımcılıgı saglamak, başıbozukluğu ge- tirmek, parti karariannın dışarıdan alınmasına göz yummak demek değildir. Partilerin gerçek sahipieri, o partinin üyeleri, delegeleri ve yöneticılerıdırler. Yetki de sorumluluk da onlarındır Bir siya- sal partinin sağlığı, tum organların sorumlulukları oramnda yetkilerinin de olması ve bunlan da engellemeyle karşılaş- madan kullanabılmelerine bağlıdır. Partinin tepesındeki adamın ceberrutluğu ya da başına buyrukluğu, kadroları hıçe sayması da zararlıdır. Bir kukla gibi oraya oturtulup, ardından politikalar çevrilerek etkısu- leştirilmesi de. Sosyal demokratların iki kuruluşundan küçüğü olan DSP'de birinci zararlı eğilim egemen olmuştu, büyüğû SHP'de ise ikinci zararlı eğilim. İşte dün toplanan kurultay bu sağlıksu duruma çözüm an- yordu ve bu konuda delegelerin kararlarını, stz bu satırlan okurken öğrenmiş olacaksınız. Hiç kuşku yok ki bir partide sağhksız bir durum ortaya cık- tığında bunu çözecek olan delegelerdır Bu aşamada sorum- luluk da onlarındır yetki de. Ancak kitleleri kucaklamak ıddıasır.da olan partilerde de- legelerın bu yetkılerini kullanırken, kendi tabanlarını olduğu kadar seçmenlerini ve gizil güç oylarını da hesapiama so- rumlulukları vardır. Yani delegelerin, aldığı kararın kendisi- ne oy veren ve veımesi olası topluluklarda yaratacağı etkiyi, partinin güvenilirlik görüntüsünü de düşünecek bir sorum- luluk içinde olmaları zorunludur. Yoksa, parti kaçınılmaz ola- *rak küçülür. SHP'nin bundan bir önceki kurultayının sonuçlarını ince- lerken, alınmış olan kararın parti tabanı, seçmeni ve potan- siyel seçmeni katında ne derece benımseneceği sorusunu sormuş ve bu konuda kaygılar dile getirmıştik. Olaylar ve ge- lişmeler bu kaygıların hakhlığını kanıtlamış bulunuyor. Bugün sonuçlarını öğreneceğımiz SHP kuruttayının gele- ceğe yönelik etkilerinin ne olacağını görebilmek, yukanda dile getirdiğimiz sorunun yanıtına bağlıdır. Eğer karar, yukarıdaki soruya "Taban ve potansiyel seç- men bu karan içine sindirmez, beğenmez" yanıtını veriyor- sanız kurultay sorunu çözememiş, depolitizasyon sürecini ter- sine çevirerek, iktidara yürümeyi başlatacak eylemi başara- mamış demektir. Yok eğer vereceğiniz yanıt olumlu ise o zaman yannlar için umut ışığı ortaya çıkacaktır. AKKl M GÖRÜŞMELERt Bir pürüz daha giderildi ABD ve SSCB dışişleri bakanları Baker ve Şevardnadze, askeri malzeme konusunda ilke anlaşmasına vardıklarını duyurdular. Bir diğer pürüz noktası olan Avrupa'daki uçaklar sorununda ise ilerleme sağlandığı bildirildi. saplann ne denli tehlikeli ve yan- hş olduğunu vurguladı. Türki- ye'nin savaşa girmemesi için hal- kın sesine kulak verümesi gerek- tiğini belirten Uğur Mumcu, sa- ki Tûrklerin en büyük kaygıla- rınm "savaş olasıhğı", Türkiye^ de artan terör olaylan ve ekono- mik bunalımda yoğunlaştığını kanıtlıyordu. The Washington Posfun iddiası: Irak'ta biyolojik silah teyid ediyor. Hiç kuşkum yok ki, gelecekte Türkiye'ye gerek- sinme duyarsak bunu sormakta istekli olacağız. Bu istek tartışn lırken Ha, Türkiye mi?' diyen çıkmayacak. Bazı ülkeler vardır ki, hiç sorulmaz, çünkü 'aayır' dryeceğmi bBksiniz. Yardıma Uı-_ ABD Dışişleri Bakanı James tiyacınız oldugunda isteyip de Baker, bir ülkenin üyesi bulun- alacagınızı bildiğiniz müttefik- d u £ u ittifak bünyesinde elinde bulunduracağı askeri ekipman Dıs Haberler Servisi — ABD ve SSCB dışişleri bakanları, Ja- mes Baker ve Eduard Şevard- nadze, Avrupa'da konvansiyonel silahsızlanma görüşmelerinde (AKKUM), askeri malzeme ko- nusunda ilke anlaşmasına var- dıklannı açıkladılar. AA'nın bildirdiğine göre Ba- ker ve Şevardnadze New York- ta gerçekleştirdikleri toplantı sonrasında yaptıkları açıklama- da, savaş uçaklan konusunda da ilerleme sağlandığını söylediler. Dışişleri Bakanı Tarık Aziz, dün Ürdün'e gitti. ABD Dışişleri Bakanlığı, Bulgaristan'm Körfez'e asker göndermeyi önerdiğinibildirdi. NEW YORK (Ajanslar) — Irak'ın elinde birkaç ay içinde kullanılabilecek durumda çok sayıda biyolojik silah bulundu- ğu öne sürüMü. Irak Dışişleri Bakam Tknk Aziz, dün Am- man'a giderek Ürdün Kralı Hti- seyin ile görüştü. Tank Aziz son olarak ağustos ayında BM Ge- nel Sekreteri ile görüşmek için Ürdün'e gitmişti. "The VVashington Post" gaze- tesi istihbarat kaynaklanna da- yanarak verdiği haberde Irak'ın biyolojik silah deposunda, ka- namaya yol açan ve havada ya- şayan antraks virüsü yayabilen silahlar bulunduğunu bildirdi. Gazete bu konudaki bir istihba- rat ıaporunun Temsilciler Mec- hsi Silahlı İstihbarat Komisyo- nu'nda açıklandığını yazdı. Bu arada BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi BM Genel Sek- reteri Perez de Cnellar'ın Bağ- dat'a gitmesini öngören ve dört ülke tarafından hazırlanan ka- rar tasansını reddetti. Fransa Dışişleri Bakanı Ro- land Dumas'nın verdiği bilgiye göre Küba, Yemen, Malezya ve Kolombiya, BM Genel Sekrete- ri'nin Bağdat'a giderek Körfez krizinin çözümü için calışmalar- da bulunmasını öngören bir ka- rar tasarısı hazırladılar. Roland Dumas, önceki gün yemekte bir araya gelen ABD, Ingiltere, Fransa, Çin ve SSCB temsilcilerinin, bu tür bir girişi- minin, bir öncekinden daha faz- la başarı sansı bulunmadığı dü- şüncesinde olduklarını belirtti. Bir zamanlar Irak'ın en iyi dostlan arasında bulunan ve Bağdat'a bol silah satan Doğu Avrupa ülkelerinin, Saddam Hüseyin'e karşı giderek daha sert tutuma girdikleri gözleni- yor. AA'nın haberine göre Ame- rika Dışişleri Bakanlığı, Bulga- ristan'm Körfez'e 400 asker, Po- lonya, Çekoslovakya ve Roman- ya'nın da tıbbi personel ve mal- zeme göndermeyi önerdiğini bil- dirdi. Bakanlık, Doğu Avrupa ülke- lerinin Körfez'deki çokuluslu güce katılma önerisinin mem- nunlukla karşılandığını, ancak bu konuda kararın Suudi Ara- bistan'a ait olduğunu belirtti. ABD Başkanı George Bush- un, Kuve>t Emiri Şeyh Cabir El Ahmet El Sabah'la görüşmesin- den sonra Saddam Hüseyin'e karşı daha sert BM kararian alınması için baskı yapabilece- ği bildirildi. Atina muhabirimiz Stelyo Berberakis, Birleşmiş Milletler Güvenhk Konseyi'nin, Irak'ın havadan tecrit edilmesi ile ilgili almış olduğu karardaa sonra, Yunanistan'ın da Körfez'e savaş uçağı göndermeye haarlandığmı bildirdi. Yunanistan hükümeti, konu ile ilgili henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak gaze- telerin "güvenilir kaynaklara" atfen verdikleri haberlere göre Yunanistan "tecrit harekâtında" yer almak için Körfez'e 8 adet F-16 tipi savaş uçağı, 12 pilot ve 70 yer personeli gönderecek. Söz konusu bilgilerin gerçekleşmesi durumunda, Körfez'e yollana- cak bu yeni Yunan askeri gucu- nün hangi üsse gideceği kesin- lik kazanmadı. Ancak aynı bil- gilere göre Yunan savaş uçakla- rı, ABD'nin Körfez'de bulun- durduğu üslerinden birinde mevzilenecek. lere sahip olmak güzel bir şey. Ama şu ana kadar bir talebimiz yok. Bu konudaki spekülasyon- İan cesaretlendinniyonız." Bu tür bir krizde, Türkiye'nin ABD'nin yanında yer alacağına emin gibi konuştuğunun hatır- latılması üzerine, "Buna güve- nlm tam" karşılığını veren Wol- fowitz, "Nasıl bu kadar eminsi- niz?" sorusunu ise şöyle ya- nıtladı: "Bu biraz da Tûrklerin karak- terinden, bir şey söylerierse bu- nu yapacaklanna olan inançtan kaynaklanıyor. Sembouk bir öy- kü hatıriıyornm. Kore Savaşı- nda, Türkiye yine askeri katkı- da bulunduğu ve kayıplar verdi- ği zaman, bir Amerikan deniz piyadesi bölügü, bir kara kuv- vetleri taburunun konımakta zoriandıgı bir mevziyi konıma- ya kosar. Bunu nasri yapacaklan sorulduğunda, 'Biz deniz piyadesiyiz" derier. Aradan bir süre geçer kayıp vermeye başlar- lar, yardımlanna bir Türk takı- mı kosar, bölüğün koruyamadı- ğı yeri takımla nasıi konıyacak- lan soruldnğnnda, 'Biz Türküz' diye yanıtlarlar." oranı konusunda bir anlaşmaya vanlmasını, müttefikleri ile tar- tışacaklarını belirtti ve "Bugün, savaş uçaklan konusunda da' ilerleme sağladık" dedi. Baker, gazetecilere hitaben de "Sizler- le lartışmadan önce müttefikkr- le tartışmamız gereken Uerieme- ler buniar" diye konuştu. SSCB Dışişleri Bakanı Şe- vardnadze de "Çok önemli ge- lişmeler sağlandı. Şimdi bunla- n müttefiklerimizle tartışmak zonındayız. Ancak şunu söyle- yebilirim, karşılıklı ilkeler üze- rinde gerçek ilerlemeler safladık" dedi. Baker ve Şevardnadze'nin ya- kın bir tarihte tekrar bir araya gelecekleri duyuruldu, ancak kesin bir tarih açıklanmadı. AP'nin bildirdiğine göre buluş- mada iki dışişleri bakanı, Avru- pa'daki konvansiyonel silahlann ındirilmesi görüşmelerinde, müttefiklerin rahatsızlık duy> dukları konuları gündeme geti- rerek bunlan tartışacakjar. Anlaşma yolundaki en büyük sorun olarak her iki paktm Av- rupa'da karada konuşlandirdık- lan uçaklann anlaşma kapsa- mında olup olmayaeağı beliri- yor. Bu konuda ABD, tttm uçaklann dahil edilmesi yolun- da bir tutum sergilerken Sovyet- ler ise savunma amaçlı fûzderin anlaşma dışı kalması gerektiği görüşünü savunuyor. VVashing- ton ile Moskova arasındaki di- ğer önemli bir görüş aynuğı ise herhangi bir NATO veya Varşo- va Paktı üyesinin, izin verilen si- lahlann ne kadarını tutabifecek- leri konusunda bdiriyor. Bu ko- nuda ABD, yüzde 30 derken SSCB, oranın yüzde 40 olması- nı istiyor. Baker ve Şevardnad- ze, yaptıklan ortak açıklamada, oran konusunda bir anlaşmaya varıp varmadıkları yolunda bir sonıyu yanıtlarken "Ne yüzde 30 olacak ne de yüzde 40" de- diler, ancak ayrtnüya gumediler. tki pakt arasında beliren diğer bir görüş aynlığı da indirimin usulen nasıl yapılacağı konusun- da ortaya çıkıyor. Bu arada konvansiyonel silah- lann indirimi konusunda bir an- laşmaya varabilmek için Sovyet ve Amerikan heyefleri, Şevard- nadze ve Baker'dan ayn olarak toplanmaya devam ediyorlar. AP'nin bildirdiğine göre bir sü- re önce Baker'ın, konvansiyonel silahlar anlaşmasının kasım ayı- na kadar imzalanmaması duru- munda, anlaşmamn gerçekleşe- meyeceğini söylediğini anımsa- tan diplomatik kaynaklar, ko- mitelerin, anlaşmayı kasım ayı- na yetiştirmek için çalışmalan hızlandırdıklannı belirtiyorlar. Çalışmalanna geçen hafta Was- hington'da başlayan komiteleı arası toplantıda, Sovyet tarafı- na başbakan yardımcılanndan Viktor Karpov, Amerikan tara- fına da Dışişleri Müsteşan Re- ginald Barthok>mew başkanhk ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle