Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lumhuriyet
Sahlbs Cumhunyet Matbaacıllk vc Gazetecıllk Turk Anonım Şırkett adma L PoJıtıka CdriB^tum Dıs HaberleT Lrçaa Bajrt Efcontifllı O*tn Twfc«B. tş Seıu ika Şakna Kemri. kullıu Crlajlurr liianbu!
Sldir \»dl 0 Gcnd >ayın Müdrru H n » Ccaud. VluKsese Mudlıru Hiberim krmml *fk. E(l«ı O « r 5wl«". Hı&n Aratfınuı l a a InUa. < ur Haberleı. <«<*« !>•*••. b<ur Duutnun'
Eniae l>«kllgil, Yai! l>lerı MudUrü Okl) GoarlKln. 0 Habcr Merkezı 4Mafc«Ar t n t a , Du Yuılar t n a Çalifkaı. \ujtuma ŞaMa «l|a>. Duafcmt tMıfek l u n 0 KoordıMUlf AkaO konb»
Muduru talflK BaW. Sa>fa Du2eı» Vöneimenı Al V > f 7em«/r'/f 9 Maı Iskr £n>l trt« # UıdusetK Batnl *atr 0 BuKe Planlama W l JuaaaİKKetla 0 fokjm Aj» An» 0 Ek
ANK4R* Ahl»« Tın. İZMİR Hftntl Çtttakm». \DANA <*1in ^Ijtnojlu »ı.ntoı H«l» AtwT 0 İHıre Htoı» Gmr 0 Isklm* <Wt, (.rt.l 0 B.i»ı lsk<- >«l lul 0 Prno
>tfwn *«/WM Ba^in \adır Nad* Bascn ır taven Cumhuntr- \far!waafck ıc Gmteuiık TA Ş. Türk Oclfı Cad
Oku> A t M lai(a> l o . Ham» 34334 !•. Pk 246 h^mtnL. ıd 512 05 05 IX b l ! Teta 212M F u ( l | 526 60 72 ^
t o u i . Hiknf « M v Ok.ı *n,ta < ı t e ZlJ» Gûtaıp BU InkıUp i S o 19 4 Td 133 II 41-4- Teta 42344, Fu. (4) I3J
U n a IJnr M « m llkrn 0< -,' 0 Ijarir H Zıva gl> l"2 S. 2/3. W 13 12 30 Tdd- 32359, Fu. (]1> 19 53 6»
Alı V™«, Atan [>• 0 U » . liono Cad 119 <i \o I KM I. Td I» 3- s: (4 taı) Wer 6215!. Fu flj 19 23 7t
TAKVİM: 30 EYLUL 1990 Imsak: 4.27 Guneş: 5.52 Öğle: İI.59 Ikindi: 15.17 Akşam: 17.16 Yatsı: 19.16
BALMAİVden siyah payetli
orijinal, kısa bir gece elbisesi
bitti,yazbaşlıyor.Denizler, güneşler, güzelim yaz sabahları, sıcak yaz
öğleden sonraları, yıldızlı yaz geceleri... Her modacı
sabahtan öteki sabaha, sporu, abiyesi, ultra abiyesi ile
işleyecek yazı. Gelecek günlere kendi umutlarını, kendi
zevklerini, kendi yorumunu getirecek.
NECLA SEYHUN
Bir hafta sonra yaz başlıyor Milano'da. Ondan on gün sonra da Paris, yaz modasına
kapılannı açacak. Açılan bu kapılardan insarun içini sımsıcak eden umutlar, ışıklar,
renkler girecek gene, Denizler, güneşler, güzelim yaz sabahları, sıcak yaz öğleden
sonralan, yıldızlı yaz geceleri...
Her modacı sabahtan öteki sabaha sporu, abiyesi, ultra abiyesi ile işleyecek yazı. Gelecek
günlere kendi umutlannı, kendi zevklerini, kendi yorumunu getirecek.
Şu anda yanşmanın son modelleri üzerinde çalışılıyordur... Heyecan doruktadır. Her
modacı dünyanın gözleri önüne sereceği modellerin son hazırhkları üzerindedir.
Bu çaiışmalardan, bu dönemden kim kazançlı çıkacak?.. Kapüar açılınca on, on beş gün
sonra defilelerin biri bitip öteki başlayınca, dünya akın edince alıcısı ile basını ile bu
salonlara, kim ne kadar başarıh oldu, goreceğiz. Hangi kral öldü, hangisi çıktı tahta,
anlaşılacak.
Mevsimlik kralhklar bunlar. Ama olsun varsın. Moda dünyasmda her şey kısa ömürlü
zaten. Bir tahtı ele geçirip de yayılıp kalmak yok öyle. Her an onun elden gitmemesi için
çaba harcamak gerek.
Şimdi, ellerinde davetiyeler, kapıların önünde itişip kakışıp içeri girmeye çalışan yüzlerce,
binlerce kişi, gene epey çetin bir hafta, bir on gün geçirecekler. Ama madalyonun bir de
öteki yüzü var. Asıl çetin haftayı kapının öteki yanındakiler geçirecek.
Defile bitip de çıkış kapılanna yönelindiğinde, sağdan soldan davetlilerden yorumlar
duyulur: "Çok güzeldi...", "Biraz fazla kiasik", "Kırmızıyı ne kadar çok kullanmış...",
"Etekleri fazla kısa tutmuş." Bu kadar. Öteki defîlenin kapısına kadar konuşulur bu.
Sonra gelsin yeni modacı, gelsin yeni yorum...
Oysa, kritiği yapılan bu koleksiyon, tüm emekleri, tüm sorunJan ile gerilerde kalır.
Kalabalığa, alkışlara, tebriklere göre bir "kalış" olur bu. Ya sevinçli ya düşünceü ya
üzgün.
Salon boşalmıştır. Mankenler acele ile soyunurlar. Öteki defilelerde işleri vardır. Kulisten
kaçar gibi çıkar giderler. Modaevi görevlileri oraya buraya atılan, dağılan kıyafetleri
toparlayıp geri dönmeye hazırlanırlar. Oyun oynanmış, kazanılmış ya da kaybedilmiştir.
"Kısaydı, klasikti, yeni bir şey yoktu. Kırmızı çok kullaıulmıştı" gibi kısacık yorumların
ardında aylar süren çok sıkı bir çalışma vardır oysa. Ne dopdolu günler ne uykusuz
geceler... "Kırmızı şu ton mu olsun, bu ton mu?...", "Eteğin kenanna biye geçelim mi,
geçmeyelim mi?.." "Yakayı sivri mi açalım, yuvarlak mi?" Hepsi bir bir gözden geçirümiş,
sökülmüş, dikilmiş, bazen tümuyle değişmiştir.
Çoğu en ufak bir ilgi uyandırmadan gelir geçer podyumlardan. Mankenler ışıklann
altında gider gelirler. Bir tur, bir tur daha. Ne bir ses ne bir nefes!..
Oysa ne umutlarla hazırlanmıştır o model. Ne çok alkış alacağı umulmuştur mankenin
sırtında. "Bravo!.." diye karşılanacağından emindir ekip. Ama elJeri böğürlerinde kalır.
Moda kadar oynak, moda kadar kararsız ne var?.. Tüm çabalar, tüm umutlar suya
düşebilir her an. ^
Sonra basın geçidi gelir. Gazeteciler ne yazacaklar, nasıl yazacaklar?.. Bazan kötü
yazmaya bile değer bulunmaz bir koleksiyon. Ya iki satırla geçiştirilir ya da o bile
yapılmaz. Bir modacı için ne korkunç!..
Daha sonra satış dönemi gelir. Modacılar için bir sırat köprüsüdür bu. Modellerle bu
köprüden geçilir ya da geçilemez. Yılda iki kez a>nı heyecan, aym korku. Kötü giden bir
koleksiyonun ardından bile gene de yeni tir şevk ve heyecan bulup yeni koleksiyona
hazirlanmak gerekir.
"Kırmızı daha mı açık olsun, daha mı koyu?" "Omuzlar daha mı geniş, daha mı dar?.."
Kıl yeniden İcırka yarılmalıdır. Umudu ve heyecanı hiç kaybetmeye gelmez.
Şu an umutlann dorukta olduğu an. 91 yazı, yorumlarla gün ışığına çıkmaya hazır.
Modeller... Modacıların çocukları. Onlann şanslı olmaları için içleri titriyor. Ama belli mi
olur?.. Ne derler: "Anne-baba çocuklannın tahtını yapar, ama babtını vapamaz!.."
LOUİS
Feraud'dan
kimono
ceketli
bir (akım.
Emprime
ipekten,
kapitone
dikişlerle siislü.
Kaçakçılık dünyasının önde geten isimlerinden Edip Telli, Cumhuriyet'e anlattı:
Antikanın kalbi, Kapalıçarşı\la atar
ÖZGEN ACAR
!STANBUL/MÜNtH/NEW
VORK — Kaçakçılık dünyasının
önde gelen isimlerinden Edip
TfeUi, Munih'te kendisiyle ko-
nuşmamızdan 5-10 gun önce
Turk vatandaşlığından çıkanl-
mıştı. 403. sayılı yasanın 25.
maddesinin (g) bendi gereğince
"izin almaksızın başka devletin
nymguna girdigî için" Bakanlar
Kurulu kararı ile Türkiye Cum-
huriyeti vatandaşı olma hakkı-
nı yitirdi.
Buna Telli herhalde se\'iniyor
ofmalı. Içişleri Bakanhğı bir
yandan kırmızı bultenle Inter-
pol'e Edip TeUi'yi hâlâ aratıyor,
öte yandan da vatandaşlığı kay-
bettiriyordu. Şimdi Edip Telli
Alman makamlanna gidip Türk
hükümetinin bu karannı iletse
ve Alman vatandaşı olduğu için
bu kararı Interpol'den kaldırta-
bilir \"e istediği gibi dolaşır.
Yüzyılın Definesi olayından
dolayı hakkındaki Elmah Ağır
Ceza Mahkemesi "gıyabi tntuk-
lama" kararının zaman aşırru
sûresi gelecek yıl doluyor. Telli,
bundan sonra Türkiye'ye de eli-
ni kolunu sallaya sallaya girebi-
Iecek. Vatandaşhktan çıkmayıp
"kaybettirildiği" için Türkiye'de
el konulmuş olsa bile mal variı-
ğına aynen sahip olabilecek.
Içişleri Bakanlığı'mn bu kararı
TeÛi'nin yolunu açmak açısın-
dan ceza değil ödüldü ve akıl
ahr gibi değildi. Bu olayı söyle-
şiden sonra öğrendim. Bu işte
avukatlannın rolu olup olmadı-
ğını kendisine soramadım.
önceki yıl Edime Kapıkuie
1
de Mustafa Coşkun adlı bir yol-
cu yaklaşık üç bin adet değişik
sikke ve çeşitli küçük, ancak de-
ğerli yüzlerce antik eserle yaka-
lannuştı. Coşkun, verdiği ifade-
de bunlan, soyadını bilmedigi
"Sami" adlı bir kişiden almıştı.
Bir bankadan da sağlanan
personel desteği ile gumnlk, po-
lis ve arkeologlarca eserJerin sa-
yım ve tanımlanması 15 saat
sürmüştü. Daha önce elektronik
kaçakçılığından sabıkalı Coş-
kun'un üzerinde New York'un
bir numarası Edward Merrin-
den Selim Dere'ye kadar çeşitli
antikacıların kartları çıkmıştı.
Edip ve Fuat'ın kartları yoktu.
Edip'e nedenini sorduğumda şu
yanıtı aldım:
"Onu tanınm ve takdir ede-
rim. 8 çocuğu var. Beriinli bir
Türktür. Buraya bir kez saüş için
geldi. Bir masa kurdu. Kendisi-
ne yardım etmem için bana yal-
vardı. Birkaç muşteri gönder-
dim. Yakalanan eş>ası arasında
fazla bir şey yoktu..."
Buna karşılık Edirne gümrü-
ğündeki görevlileri sevindirmek
için bu parti mala (iki milyar li-
ra) değer biçilir. Bu eserler, de-
ğil Türkiye'de, New York'ta Sot-
heby's muzayedesinde bile bu
değere satılamazdı. Acaba aym
eserler Edirne Müzesi'ne bir
köylü tarafından getirilseydi kaç
para ile çırak çıkanlırdı? Kultür
raydı. Türkiye'nin koşullarına
göre Edirne ve Istanbul olayla-
rında yakalanan eserler Türk
müzelerine getirilseydi yabancı
değerlerinden bir sıfır eksiği ile
gunü gününden vazgectim, haf-
tası haftasına ödenme alışıkhğı
yaratılsaydı, Türkiye'de eski eser
kaçağı aza inerdi.
Telli'ye "Bu üç bin sikkenin
Kadir Kolasın ile ilgisi var mı?"
diye sorduğumda, "Gönıyorsu-
nuz bu işin içindeki asıl buyuk
adamiar kim..." diyordu. Daha
önce "En büyük Edip, Edip'ten
başka büyük yok" dediğimde
katıla katıla gulmüştü.
—Edip Bey size göre antika
işinde Türkiye'de en bıivuk kim?
lin... Kapalıcarşı antikanın mer-
kezidir. Size üç çocuğumun ba-
şı için yemin edeyim ki ben ilk
10 büyük arasında 9. bile sayıl-
mam KapaJıçarşı'dakilerin ya-
nında... Bu işin kalbi Kapalıçar-
şıdır. Kapalıçarşı'ya gıdın, "Bu
işin merkea borsası neresidir"
dJye sorun, size gostereceklerdir.
Bunu böyle bilin. Bakın KuçUk
Fuat'a, kalku gitti Istanbul'a.
Orada iş yaptı, operasyon yap-
tı. Polis hiç el koymadı. Böyle
kaçak birisi kendi pasaportuy-
la Türkiye'ye gidecek, 2.5 sene
iş yapacak, elini kolunu sallaya-
rak işini yurütecek ve ona polis
hiçbir şey yapmayacâk, olacak
iş degil. Avrupa'da olsaydı he-
TELLİ — Doğru. Oxford'da
mı ne okumuş? Yani arkeoloji
okumuş. Bilir.. Herhalde anlar
her şeyden...
Bu arada bir başka kaynaktan
1987'de Nevzat Telli üe Jeffry
Spler^in birlikte Istanbul'a gel-
diğini, Hilton'da kaldıktan son-
ra Abidin Necimoğlu'nu da yan-
larına alarak güneyde mavi yol-
culuk yaptığını öğrenecektim.
—Fuat Üzülmez ile aranu iyi
olmalı. Benimle konuşmamak
için hep sabun gibi kayıp gidi-
yor.
TELLİ — (Katıla katıla gül-
dükten sonra) Ne varmış ki bun-
da çekinecek? Siz gazetecisiniz,
konuşmak sizin göreviniz.
nuz? Türkiye'de hiç kaçakçılık
olmayacağını mı düşünilyorsu-
nuz?
Anlatıldığina göre Edip'in
Türkiye'de üç önemli adamı var-
dı. Maldan anlayan Adanaiı Ke-
mal DUmaç, gümrük duvarlan-
nı geçen eski gümrükçü Mesul
Solhan ve Sami Gülener adlı bir
kişi. Bir rastlantı sonucu Mesut,
firari Fuat Aydıner ile birlikte
yakalanacak, bir başka davadan
arandığı Antalya'ya sevkedilecek
ve orada serbest bırakılacaktı.
Peki Sami kimdi? Sami'nin
adını okurlar 4 Mart 1989 tarihli
gazetelerden anımsamazlar bile
Oysa bugun Sami her futbol ta-
kımının transfer edebileceği en
A N T İ K A T A L A N I
Edip Telli, doğum giinünde oğlu ve iki luzı ile birlikte.
10. bile olaınam Edip Telli'ye
antika işinde birinci olup olmadığını
sorduğumuzda, "Birinci olmaktan
her zaman şeref duyarım. Türkiye'de
ve Avrupa'da sıram birinci değil, 10.
bileolamam.
Kaş gibi kaçınrdı Kapalıcarşı,
100 kilo ağırlığın üzerindeki
eserlerini çıkarmak için Sami'nin
kapısını çalardı. O da bunlan,
isterse 4-5 ton ağırlığında olsun kuş
gibi kaçınrdı: "Sami, dikiş iğnesinin gözünden insan
boyunda bir mermer heykeli geçirebilirdiî' Sami, her
futbol takımının transfer edebileceği en büyük 'libero'ydu.
SAMİ GÜLENER
Bakanhğı yetkilileri lütfen bu
eserleri müze müze ve gümrük
gümrük dolaştınp bir değer sap-
taması istesinler. Aradaki fiyat
farkı görülüp ve uluslararası
müzayede kataloglarını yakın-
dan izleyen köylüden vazgectim.
Haklı olarak yakaladığı kaçak-
la ilgili ikramiyenin peşinde ko-
şan gümrükçü gibi düşünmeye
alışsınlar.
Buna karşılık fstanbul Hava-
alanı'ndaki heykelin değeri ise
sadece 50 milyon lira olarak ön-
görülmuştü. Bana göre Sot-
heby's müzayede fiyatı ile Edir-
ne'dekiler yârım milyar lira, De-
meter heykeli ise 1-2 milyar li-
TEUJ — Zakos, Klejman,
Hecht...
—Edip Bey bir kere onlar ya-
bana. İldndsi çok eskilerde kal-
dılar.
TELLt — En az 100 tane
var...
—Bir yılda yaptığı ciro, Tür-
kiye'de piyasaya faâkimiyet,
Amerika ve Avrupa'ya pazaria-
mada üstünlük ve tailnseıi oto-
riteyi gözönüne alırsak herhal-
de siz bu işin bir numarası sayı-
lırsınız. Öyle degil mi?
TELLİ — Birinci olmaktan
her zaman seref duyarım. Türki-
ye'de ve Avrupa'da sıram birinci
değil, 10. bile olamam. Şunu bi-
men içeri atarlardı. Ben milliyet-
çiyim, ama Türk polisi Avrupa'-
daki gibi değil. Ben, burada eğer
yanlış bir şey yapmış olsaydım,
hemen hapiste olurdum... Be-
nim adım çıkmış bir kere...
—Kardeşiniz Nevzat ile Me-
tin'in ortaklığı ne âlemde?
TELLİ — Kısa bir süre, iyi iş
yaptılar. Geçici olarak.
—Neden aynldılar?
TELLİ — Pek iş yoktu adam-
da. Kabiliyeti yoktu. Üstelik bil-
gisiz. Kardeşim de zaten pek an-
lamaz. O daha çok tekstilden
anlar. Asıl işi odur çünkü.
—Ama Jeffry Spler gibi bir
danışmanlan vardı?
TELLt — Kendisine söyler
misiniz, benimle konuşması
için?
TELLİ — Kelepçe takıp ge-
tiremem kL Size telefon numa-
rasını verdim. Neden çekinir an-
lamam.
—Peki bu kadar eser, daha
doğrusu bu kadar büyük, dev
gibi eserler nasıl yurtdışına çıkı-
yor?
TELLİ — Havaalanındaki
olaya bakın (Demeter). Eğer bir
ton heykel çıkıyorsa, her şey çı-
kıyor demektir. Bakın size ben
bir şey söyleyeyim. Eğer günun
birinde ben çekilecek olsam, ka-
çakçılık duracak mı sanıyorsu-
büyük "libero"ydu. Beyni var-
dı. Lefter gibi kıvraktı. Cesur-
du. Mertti. Bir yakınımn bana
söylediğine göre "Nizamettin
Telli'nin yanında çırak olarak işe
başladıgı için onun huylanm"
edinmişti.
Kapalıcarşı 100 kilo ağırlığın
üzerindeki eserlerini çıkarmak
için Sami'nin kapısını çalardı. O
da bunlan isterse 4-5 ton ağırlı-
ğında olsun bir kuş gibi kaçınr-
dı. Bir başka kişiye göre "Sami
dikiş iğnesinin gözünden insan
boyunda bir mermer heykeli"
geçirebılirdi.
Bu arada, Sami'nin saf değiş-
tirip Kolasın'lara geçmesi üzeri-
ne Edip, Zakos ve öteki yaban-
cılar uzerine saldığı silahşörler-
den birini Sami'nin üzerine sal-
mıştı. Ya Sami temizlenecek ya
da yuvaya dönmesi sağlanacak-
tı. Bu söylentilerin çıktığı sıra-
da Sami İstanbul'da yakalandı,
tutuklandı. Mahkemesi sürüyor.
Mahkemesini izlemedün. Anla-
tanların yalanaSıyun. Tüm so-
rumluluğu üzerine alacak mert-
Iiği göstermişti.
Daha önce birkaç olaydan sa-
bıkası vardı. Evliydi. 40 yaşuı-
daydı. Tahliye edilmişti. Bir sü-
re Mustafa Merzifonlu ile çalış-
mıştı. Herkes gibi güzel bir ka-
zıklandı. Kadir Kolasın'ın mal-
larını taşıdı. Brooklyn Mü-
zesi'ndeki lahdi Türkiye dışına
çıkardı. Genellikle mallan (ister-
se 3-4 tonluk olsun) uçakla Sof-
ya'ya Bulgar havayollanyla gön-
derir ve oradan Münih'e trans-
fer ettirirdi.
Edip Telli, yuvaya dönmesi
için Sami'ye silahşörünü gön-
derdiği söylentisi hakkında şöyle
konuşuyor:
"Bugun boyle bir şey nasıl
olabilir? Benim için böyle bir
şey yapmaya gerek yok. Telefon
var, açıp kendim konuşunım.
Kızmadım demiyorum. Çünkü
Sami'yi biz yeliştirdik. Kucagı-
mızda büyıidn."
Edip, boylece Sami'nin saf
değiştirmesi olayım ve duyduğu
kızgıniığı doğruluyordu.
Telli bile Içişleri BakanlığYnı
suçluyordu, "polisler uyuyor"
diye. ıçişleri BakanJığı'run cum-
huriyet tarihinde ilk kez 1988'de
eski eser kaçakçıhğının önien-
mesi konusunda düzenlediği
toplantıya katılan vaüler, "Ön-
ce kendi nuüına sahip çıksm" di-
ye Kültür Bakanhğı'nı suçluyor-
du. Kültür Bakanlığı ise sorum-
luluğu Maliye'ye yıkıyordu. Mu-
zelere ve arkeolojik kazılara ye-
terli ödenek verilmiyor diye.
Suçlama bununla da kalmıyor-
du. Gümrükler tıpkı Amerika1
da olduğu gibi Maliye Bakanlı-
ğı'na bağlanmıştı. Bağlaıîmıştı
da ne olmustu? Elmalı define-
sini bulan lbrahim Başbug'un
deyışıyle, "Kevgire donen gum-
rüklerde artık tank bile geçebi-
lirdi... 3-4 tonlnk lahdin sözü
mö olurdu?"
Yarın: Sonuç
AJtm
Portakallar
• ANTALYA (Cumhunyet)
— 27. Antalya Altm
Portakal Film Festivali
ödülleri dün akşam Atatürk
Stadyumu'nda yapılan
törenle verildi. ödül
töreninde bir de çizgi film
gösterisi yer aldı. Halk
jürisi sonuçları da belli
oldu. Eski Belediye Başkanı
Avni Dolunay'ın anısına
yapılan halk oylaması
festival filmlerinin
gösterildiği sinemalara
konan sandıklarda
gerçekleşti. Bu sonuçlara
göre Yusuf Kurçenli'nin
"Karartma Geceleri" adlı
filmi 183 oyla birinci
seçildi. 114 oy alan Halit
Refiğ'in "Kanlar Koğuşu"
filmi ikinci, 110 oy alan
Eser Zorlu'nun "Yorum
Yok" filmi ise ücüncü
oldular.
San Sebastian,
Lspanva'da kaldı
• SAN SEBASTİAN
(AA) — Ispanya'daki
faşizm döneminde Afrikalı
göçmenlerin karşılaştığı
sıkıntıJarı anlatan "Cartas
de Alou-Alou Mektuplan"
adlı yapıt, 38'inci San
Sebastian Film Festivali'nde
en iyi film ödülu kazandı.
Aynı filmde basrol oynayan
Senegalli Molie Jarju de en
iyi erkek oyuncu ödülu
aldı. lspanyol yönetmen
Jose Luis'nin
başkanlığındakı uluslararası
jurınin en iyi film seçtiği
"Cartas de Alou"nun
yönetmeni, İspanyol
Monfto Armendar.
Festivalde bu yılki en iyi
yönetmen ödulünü ise
ABD'den Joel Cohen
"Miller's Crossing" adlı
filmi ile aldı.
Sadri Alışık'ın
• Haber Merkezi —
ABD'nin VVisconsin
kentinde karaciğer nakli
ameliyatı geçiren sinema
sanatçısı Sadrı Alışık'uı
sağlık durumunun iyiye
gittiği bildirildi. önceki gttn
Şikagolu bir gencin
karaciğeri takılan Ahşık'ın
3 gün yoğun bakımda
kalmasının bekkndiği
belirtildi. Ahşık'ın
ameliyatını gerçekleştiren
Türk doktonı Profesör
Münci KalayaoğJu, Alışık'a
karaciğer nakli
yapılmasından sonra
durumunun şu an iyi
olduğunu ve kontıol altında
tutulduğunu kaydetti.
Eskitip
ehliyeder
• ANKARA (ANKA) —
Içişleri Bakanhğı, eski tip
sürücü belgelerinin
yenileriyle degjştirilraesi için
öngörülen süreyi, 4'üncü
kez erteledi. Bakanlık 1
Ekim 1990 pazartesi gunü
sona eren süreyi, 31 Mart
1991 tarihine kadar uzattı.
Bakanhğın telgraf emriyle
vaJiliklere bildirdiği karar
uyarınca, surücüler bu
tarihe kadar ellerindeki eski
tip belgeleri, bağh
bulunduklan trafik şubt
müdürluklerine vererek yeni
belgelerini alacaklar.
6
Alo Vatan'
yarın başhyor
• ANKARA (AA) —
PTTnin yeni hizmeti "Alo
Vatan" yann hizmete
girecek. "Alo Vatan"
servisi, PTT ile Îngiltere,
Hollanda ve ABD'nin ilgili
kuruluşlan arasındaki
anlaşmaJar çerçevesinde
oluşturuldu. Türkiye'deki
"Alo Vatan" servisine
ulaşmak için yurtdışından
aranacak numaralar
ulkelere göre şöyle:
"Ingiltere'den 0800 89 00
90, Hollanda'dan 06 022 89
90, Amerika (MCI)'den 1
800 825 1190, Amerika
(ATD'dan 1 800 828 2646"
Türkiye'den anlaşmah
ülkelerin "Alo Vatan"
servisieri için aranacak
numaralar da Ulkelere göre
şöyle belirlendi: "Îngiltere
99 800 44 11 77, Hollanda
99 800 31 11 77, Amerika
(MCI) 99 800 1 11 77,
Amerika (ATT) 99 800 1 22
77".
Doğurarken
öldtirdüler
• PARİS (AA) — Bir
Fransız çiftin su altında
doğum modasına uyarak
plastik bir havuzda dünyaya
getirmeye kalkıştıklan
bebekleri, doğum sırasuıda
boğuldu. Aix-En
Provence'de yaşayan ve
adlan açıklanmayan 34
yaşındaki bir şairle 33
yaşındaki hemşire eşi,
çocuklannın öldüğünü
bildirdikten sonra cinayetle
suçlandılar.