25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABERLER SHP OLAĞANÜSTÜ KURULTAYI CUMHURİYET/15 Baykal: Kadro değil genel başkan değîşmeli ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP Genel Başkanlı- ğı'na adaylığını koyan Deniz Baykal, İnönU'nun "olumlu ta- rihi misyonunun" sona erdiğini belirterek, "Ancak Sayın İnönii her zaman benim genel başka- nım olarak kalacaktır" diye ko- nuştu. Olağanüstü kurultayda- ki konuşmasının önemli bir bö- lümünü "hizipçi ve dar kadro- cu olduguna" ilişkin iddialara ayıran Baykal, "önceki PM dö- neminde 12 il görevden alındı. Bizim görevde bulunduğumuz sttrece ise görevden alınan il sa- yısı 10. Önceki PM 3 ilçeyi gö- revden aldı, bizim aldığımız il- çe sayısı bir. Biz mi hizipçiyiz?" diye sordu. Yuhalanarak başla- dığı konuşmasını alkışlar altın- da noktalayan Baykal, DSP ile birleşilmesine en büyük engelin de DSP Genel Başkanı Bülenl Ecevit'in siyaset anlayışının ol- duğunu kaydetti. SHP'nin olağanüstü tüzük kurultayında İnönü'den sonra kürsüye gelen Baykal, uzun sü- re tribünlerdeki izleyiciler tara- fmdan yuhalanarak protesto edildi. Konuşması da sık sık protestolarla kesilen Baykal'ı tri- bünlerdeki küçük bir azınlık "Halkçı Baykal" sloganları ata- rak ve "İnönii kalbimizdesin. Baykal-Cem yanımdasın", "İnö- nii kalbimizde kal, genel başkan Baykal" şeklinde pankartlar açarak desteklediler. Baykal konuşmasında parti- nin önemli bir kader anında ve önemli karar alma arefesinde bulunduğuna dikkat çekerken, sözlerine lnönü'nün kendisine yönelik eleştirilerini yanıtlayarak başladj. lnönü'nün anlattıklan- nı izlemekte ve lnönü'nün amacı ve hedefinin ne olduğunu değer- lendirmekte güçlük çektiğini kaydeden Baykal, şöyle dedi: "Bu olağanüstü kurultayın- toplanmasına neden olan en ye- ni gerekçeyi şimdi gene genel başkanın ağzından duyduk. Öğ- reniyorum ki bu olağanüstü ku- rultay parti içi demokrasiyi te- sis etraek amacıyla toplanmış. Eğer ben 10 Eylül 1990 günü PM'de genel sekreter olarak is- tifa etmemiş olsaydım, Sayın Genel Başkan parti içi demok- rasiyi tesis etmek için bir olağa- nüstü kurultay toplama anlayı- şını gerçekleştirebilecek miydi? Demek 10 eylulde istifa etmez- sem, hiçbir konu konuşulmaya- caktı." Sözleri, "Niye istifa ettiniz?" şeklinde bağnşlarla ve "Başkan İnönii" şeklinde sloganlarla ke- silen Baykal, bunun üzerine iz- leyicilere, "Parti içi demokrasi- yi konuşuyoruz, partinin huku- kuna göre bu konuyu dinlemek için buraya gelenleri engelleyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Parti içi demokrasiden söz eden- ler önce dinlemeyi ögrensinler. Burada toplu baskı uygulanarak insanlar karar vermekten yok- sun bırakılmak isteniyor" diye seslendi. Bugün görevde bulunan ve parti içi demokrasiyi kaldırdığı öne süriilen PM'nin 1 Şubat 1990'da göreve geldiğine işaret eden Baykal, "Bu Parti Meclisi bugüne kadar bir tek ili görev- den almadı" deyince de izleyici- ler tarafından yuhalandı. lnö- nü'nün şikayetlerini zaman kav- ramını unutarak yanlış yerde ve yanlış zamanda yaptığını kayde- den Baykal, -"Sayın Genel Baş- kanın şikayet ettiği PM değil, Deniz Baykal. Ama şikayetin zamanını karıştırdı. Çünkü bu şikayetleri 1 Şubat 90'da topla- nan kurultay değerlendirerek kararını verdi, yetkili karar or- ganlannı seçti" dedi. Baykal, "Herhalde Sayın İnönü 1 şubat- tan önce görevde olan PM'ye ilişkin şikayetleri bugün öne atı- yor. Onları da dinleriz, onların da besabını veririz" diye konuş- tu. Daha önceki PM'lerin aldı- ğı kararların altında lnönü'nün de imzası olduguna ve İnönii- nün bu kararları parti içinde ve halkm önünde savunduğuna dikkat çeken Baykal, "Diin dün- diir, bugün bugündür" aniayışı- m İnönü'ye yakıştıramadığıru kaydetti. Genel Başkanın kendileriyle işbirliğine girrneden önceki dö- nemlerde iki yıl içinde 12 il ve 3 ilçe örgütünün görevden alındı- ğını, kendi dönemlerinde ise 10 il başkanı ile bir ilçe başkanına işten el çektirildiğini bildiren Baykal, "Şimdi parti içi demok- rasi diyoriar. Hizipçilik diyorlar. Şimdi parti içi demokrasi tartış- masını. başka amaçlar için yü- rütülen mücadelede kullanıyor- lar. Bn esaslı bir kaldıraç olarak göriilüyor. Ama zamanı ve mu- hatabı yanlış seciliyor. Sorumlu- luk taşıyan bir genel başkana da kesinlikle uygun düşmüyor" de- di. Gündemegetirilen olayların "tncir çekirdeğini doldurmaya- cak, sonradan üretilmiş yapay şeyler olduğunu" anlatan Bay- kal, Inönü'nün kendisi hakkın- da "3 hafta sonra istifaya karar verdi" demesinin gerçekleri yan- sıimadığını, 19 ağustostan he- men sonra "İstifa gerekebilir, hazınm" dediğini yineledi. Partinin içinde bulunduğu tı- kanıklığın pekçok nedenleri ol- duğunu, ancak SHP'de Türki- ye*de hiçbir partide olmayan ör- güt, kadrolar, tezler, doktrinler ve ideoloji olduğunu kaydeden Baykal, "Sonuçta SHP iktidar değil, niçin?" diye sorduktan sonra sözlerini şöyle sürdürdu: "Sayın İnönü 7 yıldır genel başkan. Niee PM'ler geldi geç- ti, 12 genel sekreter değiştirdi bugüne kadar. Şimdi genel sek- reter, PM değiştirsek, il-ilçe baş- kanı değiştirsek ne olacak? De- ğiştirilmesi gereken ne örgüt, ne kadro, degişnriltnesi gereken ge- nel başkan. Merak ediyonım. Notlar (Baştarafı 1. Sayfada) tu. tnönü konuştu, Baykal ko- nuştu. Listelerden yine haber yok. Belki bir taktikti, her iki taraf da karşıdaki tarafın liste- sini bekliyordu. Ama, ilk haber- ler erken geldi. İnönü tarafında sorun vardı, Baykal tarafında fire. lstanbul, Ankara, Çorum ve Hatay örgütleri lnönü'nün ilk listesindeki bazı adlara kar- şı cıkmışlardı. Saat 17.30'a doğ- ru listeler elden ele dolaşırken lnönü'nün "Demokrasi için örgüt" yazan anahtar listesinde, Ali Topuz adının yer almadığı hemen dikkat çekiyordu. İnö- nü, listesinin başına Hikmet Çe- tin'i oturtmuş ve onun dışında 22 milletvekiline daha yer ver- mişti. DİSK Yürütme Kurulu Uyesi Süleyman Çelebi, iktisat- çı Nesteren Barias, keza Bitlis tl Başkanı Kenan Coşar ve Milli Eğitim eski Bakanı Necdet Uğur ile geçen dönemlerde Baykal'ın listesinde gözüken Fikret Ünlü, ilk göze çarpan adlar oluyorlar. Yine geçen kurultayda küskün kalan Fikri Sağlar, bu kez tnö- nü'nün listesinden aday olarak beliriyordu. Bu arada CHP Ka- dın Kolları eski Genel Başkanı Jale Candan ise Hikmet Çetin'e feveran ediyordu: — Beni Merkez DisipUn Ku- rulu'na almışsınız. Ben Parti Meclisi'ne girmek istiyonım. Orası daha aktif. Hikmet Çetin, gülümseyerek dinliypr, listeyi kendisinin yap- madığıru söylüyordu. Candan ise doğru Erdal İnönü'ye gitti, şikâyetini ona iletti. Ama, anah- tar liste çoktan dağıtılmıştı. Baykal'ın listesi önce dağıtı- lan listeydi. önce bitirilen liste de oydu. Saat 01.00 sularında son biçimi hemen hemen veril- mişti. Yenileşme, Baykal'a da- nışman olarak çalışan ve parti meclisi listesinde bulunan Tun- cay Artun, Celalettin Dursun, Tanju Erdem, İsmail Cem'in listede yer aJmasırun dışında bir başka noktadan daha geçiyor- du. Baykal'ın yanından hiç ay- rılmayan yol arkadaşlarından bazılan "dinlenmeye alınıruştı" bu kez. Cemal Seymen, Halil Akyüz, Erol Köse, Erol Çevik- çe... Baykal için bu kez biraz dinleneceklerdi. Yerlerine yeni isimler bulunmuştu. Onlara ka- hrsa bunu zaten kendileri iste- mişti. Diğer arkadaşları da "dinlenmeye hazır olduklannı" söylemişlerdi ama, Baykal dört kişinin "yornlduğuna" karar vermişti besbelü. Bu karannda örgütün de et- kili olduğu belirtiliyor. Çünkü Baykal önceki gün öğleden son- ra il başkanlanndan "parti mec- lisinde yer almasını istedikleri isimler dışında istemedikleri isimleri de yazmalanm" istemiş- ti ve akşam saatlerinde "dinlen- meye alınan" bu isimlerin de aralannda bulunduğu bazı isim- ler kulislerde dolaşmaya çoktan başlamıştı. tnönü ve Baykal konuşmala- nnı yapmadan önce yan yana oturdular, birbirlerini selamla- dılar, el sıkıştılar. Yan yana oturduklan andan itibaren de gazeteciler, bu ikilinin çevresin- den aynlmadılar. Bir ara Önay Alpago, önünde duran tnönü'- ye seslendi: — Genel başkanım, size ga- zetecileri şikâyet edeceğim, siz- lerin fotoğrafını çekeceğiz diye gözlüğümü kırdılar. înönü arkaya döndü ve güldü: — Ama canım, bu fotoğrafı çekmek istediler ya. İnönü, konuşmasma başla- madan önce Baykal ve Baykal'a yakın MYK üyeleriyle (zaten kendisine tek yakın üye de Hik- met Çetin idi) sohbet etmeye çalıştı: İNÖNÜ — Sıcak değU mi? BAYKAL — ... İNÖNÜ — Salon düzeni gü- zel olmuş, ama kürsünün arka- sında bir reklam panosu var. FUAT ATALAY — O eski- den beri var... İnönü, konuşmasını yapmak üzere Baykal'ın yanından ayrıl- dı, konuştu, kürsüden indi, Baykal ile el sıkıştı, Izmir dele- gasyonunun arasına oturdu ve bundan sonra da "sohbet" her iki taraf adına yapılan konuş- malarla kürsüden sürdü. Baykal salonda Genel Başkan İnonü'nun konuşmasını dikkatle izledi. Bir yandan da kurmaylanndan gelen listeler ve delegasyonla ilgili bilgileri din- ledi (solda iistte). Salona girişinde bir sure beraberinde getirdiği gazete- lerde SHP ile ilgili değerlendirmeler \e haberleri okudu (solda altta). Ku- ruitaydan bir gün önce Baykal'ı desteklediğini açıklayan Şişli Belediye Baş- kanı Fatma Girik'in, kot pantolonla geldiği kurultayda hayli neşeli oldu- ğu göztendi (üstte). (Fotoğraflan Barış Bil/AA) CUNEYT ARCAYUREK yazıyoı SHP Once Neyi Yakalayacak?ANKARA — "Ya ben, ya o" kurul- tayi iki saat gecikmeyle açıldı. Kimi- ne göre İnönü inandırıcı, kimine gö- re Baykal çarpıcıydı. İki lider adayımn dört saat süren konuşmaları boyunca kuşkusuz en çok yorulan, alkışlara bakarak sonuç arayan gazetecilerdi. Kuruftaydan iki gün önce peşin bir yargı dolaşmıştı kuliste. Tribünler Baykalcılarla doldurulacak, seyirci baskısıyla Baykal avantaj sağlaya- caktı. Meğer başka yönde dümenler dolaşmış, tribünler İnönü'ye coşkun gösteriler yapanlarla dolmuştu. Ba- sının tam karşısındaki bölümü Bay- kal taraftarları doldurmuştu. Kurultaya gelişindeki tezahürata DlPLOMAT KULİSİ bakarak basin, lnönü'nün "malı götürdüğüne" hükmet». Ne var ki oy sahiplerinde tribün coşkusu yoktu. Bir bölünmüşlük izleniyordu. İnönü sözü evirdi çevirdi, uyumlu bir yönetime getirdi. İki başlılığa sü- rekli değindi, sakıncalar dile getirdi, her satır başında aynı nakaratı yine- ledi. Kıyaslama yoluyla kimin kaza- nacağını araştıranlar bu kez Baykal1 ın kürsüde söyleyeceklerine karşı oluşacak tepkiyi beklemeye başladı- lar. Baykal kürsüye çıkarken konuşur- ken daha iki yıl önce "dinamik genel sekretere" alkış tutanlar, tempolu yuh sesleriyle salona egemen olma- ya çalışıyorlardı. Yuh, sosyal demok- rat kurultaya yakışmayacak ölçüler- deydi. Yanı sıra, İnönü'den aytpsa- nan gösterilere son verilmesini iste- yen tek sözcük çıkmıyordu. Oysa İnönü ne denli kibar ne denli zarif insandı, biliyorduk. O kadar ki TÖ'yü Çankaya'dan "aşağı indirme" deyişini bir türlü kullanmamış, bu tür- den tanımları siyasal nezakete aykı- rı bulduğunu açıklamıştı. Ama dün? Yuh seslerıni Mozart'ın ünlü bir bes- tesi gibi duyumsuyor, karşı çıkmıyor, delegeleri uyarmıyordu. Öyleyse İnönü, Türk siyasetinin kurallarında, geleneklerinde artık pi- şiyordu. Köşeye sıkışınca kimi belir- gin yöntemlere karşı çıkılmaması ge- reğine artık inanıyordu. Yakışıksız sesler arasında başladı Baykal, ama sözlerini bitirirken dele- gelerin önemli bölümünün desteği- ni irdeleyen görüntüler izleniyordu. lnönü'nün malı götürdüğü yargısına varanlar bu kez Baykal'la dengenin yine ortaya geldiğini söylemeye baş- lamışlardı. Oysa bu telaşa, erken so- nuç aramalara gerek yoktu. Sonuç üç beş saat sonra belli olacaktı. Sonuç belli olacaktı ve... İnönü şu ya da bu farkla seçimi kazanırsa, dünküne benzer özürler sıralayarak başansızlıgı başkalarına yükleyeme- yecekti. Özürler bularak ayakta ka- lamayacağı sınıra giriyordu. Baykal, kazanırsa, partiyi küçült- meden atılımlı bir siyaset izlemek, bölücü olmaktan çok birleştirici ot- maya yönelmek gibi zor, çok zor bir görev yüklenecekti. PM nasıl oluşursa oluşsun İnönü, liderlik nrteliklerini hiçbir özür öne sürmeksizin uygulamaya almak zo- rundaydı. Ya Baykal? "Takım oyu- nundan" sıyrılacağını yadsıyan yar- gılarla işbaşı yapacaktı. Dün kurultayda sürekli SHP'nin ik- tidara geleceğinden söz edildi. Par- ti o kıvamdaydı ki SHP ilk başta ana muhalefet niteliğini yeniden yakala- mak zorundaydı. Sonra, sonra... İk- tidar düşlenmeliydi. Ana muhalefet olmayı beceremeyen bir parti iktidar nasıl olacaktı? İnönü ya da Baykal kazanmış, bunlar bir yana, yaşamsal asıl soru ve sorun buydu. Türkiye'de iktidara gelen siyasi partileri kim iktidar yaptı? Ece- vit'i iktidara hangi genel sekre- ter, bangi Parti Meclisi getirdi? Demirel'i iktidara hangi genel sekreter, hangi Parti Meclisi ge- tirdi? Özal'ı iktidara hangi yö- netim getirdi?" Olağanüstü kurultayın parti- ye zarar verdiğini ve yarar getir- mediğini bildiren Baykal, olağa- nüstü kurultayın toplanmasına neden olan anlayışın başanh ol- ması durumunda da partideki sıkıntılann süreceğini ifade etti. Turgut Özal'ı tasfiye Parti içinde "Yerim dar, Par- ti Meclisi değişsin" demenin bir anlamı olmadığını belirten Bay- kal, "Türkiye çapındaki iktidar arayışında 'Yerim dar, PM değişsin' dememesi lazımdı" de- di. SHP'nin kendi içinde müca- dele yerine iktidar olmayı hedef- lemesi gerektiğini vurgulayan Baykal, İnönü'ye "Deniz Bay- kal'ı tasfiye etmeye kajkacağına işte meydan, Turgut Özal'ı tas- fiye et de görelim" diye seslen- di. Baykal'ın bu sözleri üzerine tribünlerden yeniden "Başkan İnönü" sloganları yükseldi. Baykal bunun üzerine, "Ona tri- bünler değil, delegeler karar verecek" karşılığını verdi. Baykal daha sonra 1983'te lnönü'nün partiyi örgütleme ça- balannı anlatırken, "Kurultayın yukantian aşağıya parti örgut- İenmesi modelenin, aşağıdan yukanya örgütknmesi modeli tarafından aşılması sonucu oluştuğunu" belirtirken, "Parti tabandan tavana oluşmuş, şim- di tekrar başa dönme eğilimi var" dedi. înönu'nün şimdi "O arkadaş grubunu değil, bu arka- daş grubunu istediğini" kaydet- tiğini öne suren Baykal, bu ar- kadaşların örgütün desteğiyle göreve geldiklerini ve hiç kimse- yi "arkadaş grubu" olarak gör- mediklerini söyledi. Inönü'nün çevresinde oluşan grubu "İlke birliği olmayan bir koalisyon" olarak niteleyen Baykal, " B B kadro göreve gelince taban ara- vacak, taban" diye konuştu. Karşılannda bulunan kadrolann göreve gelmesi durumunda par- tiyi ayakta tutmanın zor olaca- ğını ve özal'ın bunu fırsat bile- rek erken seçimle SHP'nin işini bitireceğini kaydeden Baykal, "Örgüte saygılı olmayı öğrenme- liyiz. İşin temeli budur. Hiçbir siyasi partide 2-3 yıl için göreve gelen kadronun altı ayda bir se- çime sürüklendigi göhilmemiş- tir" dedi. Baykal, lnönü'nün kendisini son 15 günde Başba- kanhk programı hazırlamakla suçlamasını eleştirirken de "Bu progrem 15 günün değil, 20 yıl- lık tecrübenin üriinüdür" diye konuştu. "Eğer partide bir lider deği- şiküği olursa. parti bölünür" de- nildiğini hatırlatan Baykal, "Ben bu tezlere çok aşinayun. Siyasal yaşamımızda bu itham- ları çok dinledik, sonucunu be- raber yaşadık gördiik' dedi. 1972'de sosyal demokratlann ik- tidara gelememenin sanasını ya- şarken, lnönü'nün kaybedip Ecevit'in nasıl iktidara geldiği- ni anlatan Baykal, şunlan söy- ledi: "Herkes bu oluşuma dudak büküyordu. 'Çoluk, çocuk, par- tiyi ele geçirmiş' diyorlardı ve büyük inönü 'Hizip bunlar hizip' diyordu. Ben de o hizbin bir parçasıydun o zaman. Hizip partiyi iktidara geçirdi deniüyor- du. Bir yıl geçti geçmedi, o du- dak bükülenler, albaylann yar- baylann dudak büktüğü o in- sanlar, omuzunda dört tane yıl- dız bulunan kumandanlann karşısında selam durduğuna, to- puk vurduğuna tanık oldular." "Acaba ibanet mi yapıyornm" gibi düşüncelerin yer yer delege- lerin kafasında olduğunu bildi- ğini kaydeden Baykal, "Ama inançla söylüyonım, partimizin geleceği kendisini aşmasına bag- lıdır. Kabuğunu patlatmasına bağlıdır, kendi içinden bir evla- dını partinin başına getirmesine bağlıdır. Bu göreve talibim" di- ye ekledi. Kadınsız, çiçeksiz, havasız kurultay Alman SPD yönetim kurulu üyesi Fellermeier, genel başkan adayı için "güvenilir dürüst lider inönü" pankartını işaret ederek, "Kalbimizde o yatıyor" diyor. Beyaz saçlı, deneyimli politika- cının gözleri ışıl ışıl. Bu kurul- tayi nasıl karşıladığını sonıyo- ruz. "Sürpriz oldu" diyor. "Ancak daha önceden öngörü- lemeyen gelişmclerin de bir par- tinin demokratik yapısı içinde ortaya çıkması doğal. Bu kurul- tayın temelinde demokrasi iste- |i var. Şimdi kral, delegeler. Tmparatonın kim olacağına ka- rar verecekler." Bu sözlerinden sonra Feller- meier'e genel başkanlık için ada>ının kim olduğunu soruyo- ruz. önce söylemiyor. Sonra spor salonunun dışındaki "Gü- venilir, dürüst lider Erdal İnönü" pankartını işaret ederek YASEMİN ÇONGAR ANKARA — Spor salonun- da yaklaşık 6 bin kişi var. Ma- vili beyazlı plastik koltuklara oturmuşlar. Arada turuncu kol- tukların olduğu bölüm hemen dikkat çekiyor. Oraya sadece alt kattaki protokol kapısından gi- riliyor. Dernek başkanlan, sen- dika liderleri ve bir düzine dip- lomat için ayrılan bölüm bu. Yabancı diplomatlar kurulta- yın başlamasını sabırsızlıkla beklerken, dünya sosyal de- mokrasi hareketinin öncü par- tilerinden Federal Almanya SPD yönetim kurulu üyesi Lud- wig Fellermeier salona giriyor. gulümsUyor, "kalbimizde o ya- üyor". Fellermeier, İnönü ve Baykal'ın konuşmalarını dik- katle izledikten sonra bize yine gülümseyerek, "tkisi de iyi po- litikacı, partinin ikisine de ibti- yacı var" dedi. SHP'nin 6. olağanüstü kurul- tayını izleyenler arasında Fran- sa Büyükelçisi Eric Rouleau da vardı. Rouleau, halen iki sosyal de- mokrat parti varken, harekette yeni bölünmelerin olmaması ge- rektiğini söyledi. Büyükelçi Ro- uleau, lnönü'nün l.S saat süren konuşmasını dinledikten sonra salonu terk etti. tzleyici diplomatlar arasında Romanya, Filistin Kurtuluş ör- gütü temsilcilikleri en üst düzey- de yer ahrken, ABD, Bulgaris- tan, Hindistan, Federal Alman- ya, Afganistan ve Cezayir büyü- kelçilikleri ile Avrupa Toplulu- ğu temsilcüiği görevlileri de ko- nuşmaları dinJedi, aynntıb not- lar aldı. Kurultay boyunca Batılı dip- lomatlarla sohbet ettik. Diplo- matlar kurultay salonunun ha- vasızlığından, kadınsızlığından, çiçeksizliğinden yakınarak Av- rupa'daki sosyal demokrat par- tilerin daha renkli toplafltılar düzenlediğine dikkat çektiler. Batılı diplomatlar, dünya sosyal demokrat hareketinin 1980 son- rasında SHP gibi güçlenmeye sürekli aday bir partinin Türki- ye'de kurulmuş olmasından memnuniyet duyduğunu ifade ediyorlardı. Federal Almanyalı bir diplomat kurultayın başın- da Istiklal Marşı'ndan önce "Enternasyonal çalınacak nu" diye gülümseyerek sordu. Ger- çi SHP kurultayının açılışı sos- yalist enternasyonal toplantıla- nmn açılışlanna benzemiyordu ama, diplomat sıralarında en çok konuşulan konu, Türkiye'- nin Inönü'yle mi Baykal'la mı daha güçlü bir muhalefete sahip olacağıydı. Adının açıklanması- nı istemeyen üst düzey bir dip- lomat, "Sosyalist entemasyona- Bn tercihi İnönü'dür. Sayın İnö- nü örnek bir devlet adamı, bii- tün Avrnpa'da büyük saygı uyandınyor. Bizim anlayamadı- ğımız bir sosyal demokrat par- tinin tek bir grubun egemenliği- ne girmesini savunarak parti içi koalisyonlara karşı çıkmaktır" diye konuştu. Bu diplomatın sözleri, Deniz Baykal'ın "partide koalisyon yonetimleri istemiyoruz" şeklin- deki sözlerinden hemen sonra geldi. "Baykal'ın grupçuklar yönetı- mi partiyi zora sokar düşünce- sine katılmıyor musunuz" diye sorduk. Diplomatın yanıtı "Sosyal demokrat partilerde gruplar olur. İnönü de birleşti- rici lider olarak Batı sosyal de- mokarsisinin desteğini aldı" şeklindeydi. Batılı diplomatlar, Baykal'ın Alman sosyal demokrasisinin li- deri VVilly Brandt'ı İnönü'ye benzetmesini ve "kimse artık Brandt'a genel başkan ol demiyor" şeklindeki sözlerini anlamlı bulmadbklannı ifade et- tiler. Giderek artan sigara du- manı, Baykal'ın konuşmasının sık sık "Başkan tnönü" sloga- nıyla kesilmesi ve izleyicilerle delegeler arasındaki bazı atış- malann yarattığı gerilim yaban- cı diplomatları rahatsız etti. "Izlemesi güç ama siyasi açıdan büyük dersler içeren bir kurultay" yorumunun yapüma- sma neden oldu. Batılı diplo- matlara İnönü ve Baykal'ın ko- nuşmasma ilişkin değerlendir- melerini sorduğumuzda ise or- tak bir yanıt aldık: "Baykal daha heyecanlı, da- ha etkUeyici. Ama kendi kitle- sini suçlayacak kadar stresli. İnönü dürüstlüğün, samimiye- tin verdiği bir sakinlik içinde an- cak kendisine gösterilen coşku- lu desteği daha da arttınnaya yetmeyen bir tonda konuşu- yor." Batüı diplomatlann İnönü ve Baykal'ın konuşmalarını dinle- dikten' sora en çok tepki göster- dikleri noktalardan biri de Bay- kal'ın Doğru Yol Partisi'yle Re- fah Partisi'nin seçmenlerinin si- yasi haritasıyla kendilerinkinin arasında büyük bir fark olma- dığını söylemesi oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle