Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 30 EYLÜL 1990
Almanya'daki Türkiye GöçmenlerBirliği Teşkilatı Başkanı Hakkı Keskin:
Almanya Türklere 'gidin'diyemezİki Almanya önümüzdeki çarşamba günü resmen birleşiyor.
Avrupa'daki bu önemli değişim, bütün dünya ülkelerinin yanı
sıra Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye, bu ülkede
yaşayan vatandaşlan ve onların geleceği bakımından da
'birleşme' sürecini dikkatle izledi, izüyor.
Almanyalı vatandaşlarımızı, birleşme sonrası nasıl bir
Almanya bekliyor? Gerek ekonomik, gerek toplumsal
statülerinde ne şekilde bir değişiklik olacak? Son çıkan
Yabancılar Yasası'nm Türkler için olumsuz ve olumlu
olabilecek noktaları neler? Türkiye, kendi vatandaşlan ve
ulusal çıkarlan için ne yönde adımlar atabilir? Yazanmız Ali
Sirmen, 1985'ten beri Almanya'da faaliyet gösteren Türkiye
Göçmenler Birliği Teşkilatı Başkanı Hakkı Keskin'le komıştu.
SÖYLEŞİ ALİ SİRMEN
\I985 yılından beri Almanya'daki
Türkiye Göçmenler Birliği Teşkilatı'nın baş-
kanısınız, kurucularındansınız. Göçmenler
Birliği Teşkilatı, neden kuruldu, bunun gere-
ği neden hissedildi, ne gibi amaçlan var?
1985'e kadar Almanya'da daha çok dar
alanda politika yapan dernekler vardı. Belli
politik siyasi partileri destekleyen ve o amaç-
la kurulan dernekler de vardı. Oysa Federal
Almanya'da artık yerleşik hale geüniş bir mil-
yon 700 bin civannda Türkiye Cumhuriyeti va-
tandaşı var. Türkiye'den oraya göçmüş insan
var. Ve bu insanlann geldikleri ülkeden, kül-
tttrden, ayn dil, dinden kaynaklanan ve ken-
dilerine özgü sorunlan var. Bunun beraberin-
de getirdiği sorunlar var.
Almanya'da mesela bir yabana düşmanlığı
olayı var. Bu yabancı düşmanlığı daha çok
Türk düşmanlığı biçiminde kendini gösteriyor.
Bundan yola çıkılarak diyebilirim ki, artan
oranda Türklere belli saldınlar yapılıyordu, bu
1985 yılı Noel gecesi genç bir Türk vatandaşı-
mız Rammzan Avcı hiçbir suçu olmaksızın salt
Türk vatandaşı olması nedeniyle sokak orta-
sında 'Daziaklar'dan olduklan bilinen kişiler
tarafından, ırkçı gruplar tarafından saldınya
uğramış ve çok kötü bir biçimde aldığı yara-
lar sonucu ölmiiştü. Ramazan Avcı 6 ay içeri-
sinde öldürulen ikinci Türktu. Hamburg'da biz
olaydan çok etkilenmiştik ve demiştik ki, ar-
tık bunlar karşısında kayıtsız kalamayız, tavır
koymak zorundayız, herhangi bir politik gö-
rüşün tek başına bir tavır koyması da söz ko-
nusu değil. O halde Türk toplumu olarak,
Türk azınhğı olarak Almanya'da bu gelişme-
ler karşısında tavır koyalım dedik.
Benden örgütler üstü bir konumum ve etkin-
liğim olduğu için örgütlere çağırı yapmam is-
tendi. Hamburg'da kaba kuvvetten yana ol-
mayan tum demekleri, ayınm yapmaksızm, di-
ni eğilimli olan, sosyal demokrat olan, komU-
nist olan, liberal olan konservatif olan tüm
dernekleri ve sosyal etkinliği olan kişileri top-
lantıya çağırdım. Kendilerine artık Almanya'-
da azınlık bazında, goçmenlik bazında bir bir-
liğin oluşmasının zorunluluğunu anlatmaya ça-
lıştım. önce geniş bir protesto hareketi oluş-
turduk, o zamanlara kadar görülmemiş bir bir-
lik oluştu ilk defa. Değişik politik görüş ve
inançlardaki 20 kadar dernek bir araya gelerek
o zamana kadar yapılmamış bir büyük yürü-
yüş yaptüar; 15 bin kadar insanın katıldığı, bir
protesto hareketi oluştu.
Biz dedik ki, bir protesto yapılaıak bu iş bi-
tirilemez. Çünkü yabana düşmarüığının ana
nedeni bizim bu tophımdaki eşitsizliğimiz. Bi-
zim bu toplumdaki horlanmamız, dışlanma-
mız. O halde biz, o zaman yabana düşmanlı-
ğına karşı kalıcı bir mücadele vermek istiyor-
sak bu toplumda tam eşitlik için mücadele ver-
mek zorundayız, yani bu birliğin kabcıhğı ge-
rekmektedir. Buradan yola çıkarak Türkiye
Göçmenleri Birliği'nin kuruluş toplantılarına
başladık. İlk defa bu çok farklı görüşlere rağ-
men iki temel ilkede böyle bir birlik kuruldu.
Bu ilkelerin bir tanesi yabancı ve Türk düş-
manhğına karşı olmak, ikincisi de eşit haklar
için birlikte mücadele vermek. Biz bu birliği
kurduğumuzda gerek Alman kuruluşları, Al-
man kamuoyu, Türk kamuoyu çok kısa za-
manda bu birliğin sona ereceğini, çünkü bu ka-
dar farklı görüşteki derneklerin ve kişilerin bir-
arada uzun süre kalamayacaklarını söylüyor-
lardı. Oysa biz buraya gelmeden 5. genel ku-
nılumuzu yaptık. Yani beş yıldır birlikte çah-
şıyoruz ve giderek Almanya'da ve Avrupa'da
kendini kabul ettirmiş durumdayız.
Um^RHâlâ içinizde, komünistlerden, ts-
lamcılardan kuruluşlar....
Gayet tabii, Milli Görüşten, TKP'lisine ka-
dar herkes aramızda var.
WKKK^MYönetim Kurulu nasıl seçiliyor? Ya-
ni yapısı bir konfederasyon şeklinde mi?
Türkiye Göçmenler Birliği bir çan örgüt. Biz
ne yapalım ki Hamburg'daki en geniş Türk
topluluğunu bu birlikte temsil edebilelim diye
yola çıktık ve ilk defa yeni bir model oluştur-
duk. Biz dedik ki, amacımız Hamburg'daki
Türk toplumunun en geniş kesimini böyle bir
çatı örgütüyle temsil edebilmek. Alman kamu-
oyuna biz Hamburg'daki 60 bin Türkün tem-
sücisi hatta Almanya'daki Türklerin çıkarlan
doğrultusunda fikirler öne sürüyoruz, görüş-
ler öne sürüyoruz diyebilirim. Bu nedenle
Hamburg'da bu değişik politik görüşlerde var
olan camiler, dernekler, spor kunıhışlannı bir-
araya getirdik; yetmedi, Hamburg'da var olan
değişik işyerlerinde çalışan yani bin, iki bin,
üç bin kişiyi temsil eden işyeri işçi temsilcile-
rini bu birlikte temsil etmeleri için onlara bir
metot sağladık, yöntem geliştirdik. Aynca hiç
örgütsüz olan kişilere de belli bir oranda bu
birlikte temsil hakkı verdik.
••••i^u deneyden Türkiye'de de dem'ok-
rasinin daha geliştirilmesı halihde, bugün %ör-
diığumüz bir sürü eylemin daha demokratik
bir biçimde rayına girebileceği sonucunu çıka-
rabilir miyiz?
Benim kanımca bu konu Türkiye açısından
da son derece büyük önem taşımaktadır. Ben
demokrasinin en önemli öğelerinden biri ola-
rak çoğulculuğun ve uzlaşmanın kabulü, ona-
yı, benimsenmesini görürüm. Yani eğer biz çok
farkhhğı kabul edebiliyorsak, çok farkühğa
rağmen bazı asgari müştereklerde anlaşabili-
yorsak, demokrasiyi gereğince uygulayabiliriz.
Çünkü demokrasilerde genellikle çoğunlukta
olmayanlarm da görüşlerini, fıkirlerini dikkate
almamız, onlan da göz önunde bulundurma-
mız gerekiyor ki, çoğu kez biliyoruz demok-
rasilerde herhangi bir parti tek başına bu ço-
ğunluğu sağlayamıyor, koalisyonlar gerekiyor.
Yani uzlaşmak gerekiyor. Hiçbir parti, siyasi
görüş tek başına kendi programını, kendi gö-
rüşlerini kabul ettirme durumunda olmayabi-
liyor. Bu nedenle Türkiye'deki gelişmeleri de
yurtdışından yakından izleyen bir siyasal bi-
limci olarak söylemek isterim ki, Türkiye'nin
çok önemli uluslararası dış politika sorunla-
nnda, bu sorunlann çözümünde ekonomik so-
runlann çözümünde, sosyal sorunlann çözü-
münde uzlaşmaya ve belli konularda, uzlaşma
gereksinimi var. *
• • • • Almanya'daki Türk işçilerinin sorun-
lanna gelelim.
Almanya'daki Türklerin şu ana kadar var
olan en önemli sorunu güvenceli bir oturma
ve çalışma hakkı. Yani korkusuz, endişesiz Al-
manya'da kaha bir biçimde yaşayabilme İm-
kânına kavuşmak. öte yandan henüz var olan,
devam etmekte olan aile biıleşiminde karşımı-
za çıkan sonınlann giderilmesi, yani henüz ço-
cuklan Türkiye'de olan eşleri Türkiye'de olan
insanlann herhangi bir engel olmaksızın ko-
laylıkla eşlerini ve çocuklanm yanlanna ala-
bilmeleri.
Bu arada özeüikle son yıllarda artan işsizli-
ğin ve Türkler arasında daha buyük var olan
PAZAR
KONUĞU
H A K K I
K E S K İ N1943 yıhnda Trabzon 'un Maçka ilçesinde dunyaya
gelen Hakkı Keskın, ilk ve orta Öğrenimini
Erzincan'da tamamladıkton sonra 1965 yıhnda
yukseköğrenım için Federal Almanya'ya geldi. 1971
yıhnda Berlin Hür Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi'ni bıtırdi. öğrenim gördüğü yıllarda
"Basan Bursu" alan Hakkı Keskin, bııirdiğı
ünıversıtede siyasal bilgiler ve ekonomi dokıorası
yaparak doktora tezini "övgülü pekiyi" ile verdi.
1967-71 yılları arasında ûğrencî hareketlerinde etkin
görevler alan Keskın, 1967-71 dönemtnde Almanya
Turk Öğrencı Dernekkn Federasyonu Başkanlığı
yaptı. Keskin bu dönemde Türkıye'deki siyasal,
ekonomik ve sosyal gelışmelere ilişkin eleştinleri
nedeniyle 1970 ve 1971 yıllannda ıkı kez Türk
vatandaşhğından çıkanldı Damşiay karanyla
vaıandaşlık hakkmı geri alan Keskin, 1977 yıhnda
Türkıye'ye dûnerek DPT'de (Devlet Planlama
Teşkilatı) uzman olarak çalıştı. 1980 yılı başında
tekrar Batı Berlin 'e dönen Keskin, Berlin Yüksek
tdart ve Yönetim Okulu 'nda uzman, Berlin Içışlerı
Senatorluğu 'nde de danışman olarak çahştığı sırada,
Hamburg Yuksek Okulu Sosyal Pedagoji
Bölumu 'ne siyasal bilgiler, profesörü olarak atandı.
Hamhurg'da yaşamım surdüren Keskin, 1985 yılı
sonunda Ramazan Ava adlı yurttaşımıztn Alman
ırkçılan ujrafmdan öldürülmesinden sonra 20 kadar
derneğm bir araya gelmesıyle oluşan Türkiye
Göçmenler Bırlığı-Hamburg'un kuruluş
çalışmalannı yönettı. Keskin, umversıtedekı
görevinm yanı sıra Göçmenler Bırlığı'nın
başkanlığını da yapıyor. 3
getirebiliyorsunuz, ne gibi somut çalışmalar
yapıyorsunuz?
Bizim çalışmalanmız şu güne değin çok ağır-
lıklı bir biçimde eşit haklardan yana oldu.
Çünkü biz ana sorun olan Almanya'daki her
alandaki eşitlik sorunumuzu çözerek, ancak di-
ğer konulan çok daha iyi ele alabileceğimizi
ve o konulardaki taleplerimizi çok daha etkin
bir biçimde yaşama geçirebileceğimizi biliyo-
ruz, bunun farkmdayız. Bu nedenle bu konu-
lara çok ağırlıklı bir biçimde eğilemedik.
tşsiz gençlerimiz arasında suç işlemeye yö-
nelik eğüimler, tavırlar da giderek ne yazık ki
artmakta. Bu nedenle biz bu gençlerimizin bu
çok yönlü sorunlarına çözümler aramaya, si-
yasi partilere ve hükümet yetkililerine gençle-
rimizin bu sorunlarının çözümü için talepler
iletmekteyiz ama tekrar ediyorum bu konular
bizim bundan sonraki çalışmalanmızda daha
yoğunluklu ve ağırlıkü bir biçimde ele alma-
mız gereken konulardır.
WKKKI^M Türkiye'de iki Almanya'mn birleş-
mesinin doğurduğu olumsuz bir görüntü var.
Diyorlarki, iki Almanya'mn birleşmesi Türk-
lerin eşit haklart konusunu daha geriye itecek,
Türklerin arasında işsizliği daha çok arttıra-
cak yani başka bir deyişle A Imanya 'daki Türk-
lerin geri dönmesine kadar varan gelişmelere
yol açacaktır deniliyor. Bu konudaki göruşle-
riniz nedir?
Genellikle Türk toplumu icerisinde böyle bir
kanı oluşmadı değil, özellikle de yeni yaban-
cılar yasasıyla ilgili tartışmalarda bu yasanın
Almanya'da yaşamakta olan Türk toplumu-
na ve diğer göçmen halka, azınhklara istenen
kalıcı hakları vermemiş olması nedeniyle bu
kuşkular belli bir haklıhk taşıyordu. Aslında
Almanya'daki yabancılar politikasının felse-
fesini genelde şöyle formüle etmemiz mümkun:
Aiman ekonomisinin ihtiyaç duyduğu oran-
da bu insanları bu ulkede bulundurmak, ça-
lıştırmak ihtiyaa olmayan kişileri mümkünse
işsizlik yardımı alarak fazla yük olmadan ül-
keden çıkarabilmek geri dönmelerini sağlaya-
bilmek. Tabii bu artık Almanya'da kolay de-
ğil. Yeni yabancılar yasasına rağmen kolay de-
ğil. Çünkü bu insanlann büyük bir kısmı Al-
manya'da yıllardır yaşamaktadırlar. Ve yıllar-
dır yaşamalanndan dolayı Alman hukuk dev-
letinin sosyal hukuk devletinin sağladığı bazı
haklar yabancılar için de doğmuştur. Yani ko-
lay kolay işsiz olan bir yabancı hatta sosyal
yardım alan bir yabancı sınır dışı edilemeye-
cektir, edilememektedir. Buna Alman yasala-
n ve hukuku olanak vermemekte hem de Al-
manya'mn imzaladığı bazı uluslararası anlaş-
malar imkân vermemektedir. Aynntılarma gir-
meden genel hatlanyla söylüyorum.
Bu nedenle yeni yabancılar yasası ve Alman-
ya'mn birleşmesi gerçekten vatandaşlarımız
arasında haklı olarak bazı kuşkulan doğurmuş
ise de, bunlann o kadar ciddiye alınmaması ya-
Bir kere şunu söylemekte yarar var. Yeni yü-
rürlüğe gjrecek olan (ocak 1991) yabancılar ya-
sasına biz birçok yönleriyle karşı çıktık. Yo-
ğun eleştiri getirdik. Gerek Türk toplumu, ge-
rek tum göçmen haklar aslında yeni bir yaban-
cılar yasası değil, yeni bir göçmenler yasası
bekliyorlardı, istiyorlardı. Çünkü biz kendimi-
zi artık Federal Almanya'da bir yabancı de-
ğil, yerleşmiş, o toplumun aynlmaz bir kesi-
mi olmuş göçmen olarak görmekteyiz. Bu ne-
denle yeni çıkan yabancılar yasasının hem fel-
sefesine hem de aynntılarda birçok maddesi-
ne karşıydık ve karşıyız.
Fakat konumuz bu değil. Bu yabancılar ya-
sası bazı önemli eleştirilerimizi göz önunde tut-
tu, ben de izninizle şunu söyleyeyim: Federal
Parlamento'da, bilirkişi olarak Türkiye Göç-
menler Birliği adına Fıkri alınan Türk ve tek
yabana kişi oldum. Ve çok aynnûlı bir raporla
bu yasaya eleştirilerimizi ve yeni yasanın nasıl
olmasına ilişkin görüşlerimizi dile getirdim.
Biz diyoruz ki, Federal Almanya'da on yü-
lardır yaşamakta olan, bu ülkede doğmuş bü-
yümüş olan insanlar artık Almanyalı Türkler-
dir, Almanyalı goçmenlerdir, bu ülkeye yer-
leşmiş bu ülkenin aynlmaz bir parçası olmuş
insanlardır. Bu insanlara toplumun her alanın-
da eşit haklar verilmek zorundadır. Yeni ya-
bancılar yasası bu haklan vermemektedir. An-
cak, yine bu yasa çerçevesinde bizim önerile-
rimiz doğrultusunda olumlu bir talebimiz dik-
kate alınmış ve yasalaşmıştır. Bu da Ahnan va-
tandaşhğma geçmenin belli koşullan yerine ge-
tiren göçmenler için bir hak haline getiribne-
sidir.
Bu yasaya göre, bu yasanın Alman vatan-
daşhğma gecmeye ilişkin maddelerine göre, Al-
manya'da yaşayan 23 yaşına kadar gençler
eğer Almanya'da 8 yıl yaşanuşlarsa, 23 yaşm-
dan yukan olanlarsa 15 yıl yaşamışlarsa Al-
man vatandaşlığma geçebilme hakkını elde et-
mektedirler. Kendilerinden istenen koşullar 6
aydan fazla ağır bir hapis cezası almamış ol-
malan, mümkünse kendi geçimlerini kendi ça-
ürkiye Cumhuriyeti
Devleti için çok önemli bir
seçenek vardır. Türkiye son
yıllarda artan bir oranda
Avrupa Topluluğu'na
girebilmek için değişik yollara
başvurmaktadır. Halbuki bu
konuda en büyük desteği
Avrupa Topluluğu
ülkelerinde yaşayan 2
milyonu aşkın vatandaşından
beklemelidir,
bekleyebilmelidir.
Hakkı Keskin (sagda), Almanya'daki Türklerin şu ana kadar varolan en önemli sorununun güvenceli bir oturma ve çalışma hakkı oldugunu, vatan
daşlanmızın Almanya'da korkusuz, endişesiz, kalıcı bir biçimde yaşayabilmek istediklerini söylüyor. (Fotograf: Alaatün Çiftçi)
işsizliğin giderilmesi ve yine son yıllarda bü-
yük kentlerde sadece yabancılar ve Türkler için
değil, tüm Almanyalı vatandaşlar için de var
olan konut sorununun ve yabanalar arasında
da önemli bir sorun olarak devam etmesi. Ta-
bii Türk toplumunun önemli sorunlan arasın-
da, çocuklanmızın eğitimi de gelmektedir. Eği-
tim alanında henüz eşit haklara sahıbiz diye-
meyiz. Çünkü daha çok kırsal kökenli ailele-
Şimdi biz, Almanya'da
yaşayan 1 milyon 700 bin TC
vatandaşına, kendi
vatandaşlıklarını
kaybetmeden, çifte
vatandaşlık yoluyla Alman
vatandaşlığma geçebilme
imkâmnı sağlayabilirsek, o
zaman bu seçmen potansiyeli
Almanya'da çok etkin bir
politik güce sahip olacaktır.
Bu gerçekleşirse, Almanya'da
hiçbir hükümet bu insanlann
eğilimlerini ve taleplerini
göz ardı edemeyecektir. '
rin çocuklannın eğitim şartlan zaten genelde
diğer toplum tabakalanna kıyasla daha azdır.
Buna bir de ailelerin çocuklanna eğitim ala-
nında herhangi bir biçimde yardımcı olama-
malan eklenebilir. Özellikle insan bakımından
anneler, babalar çocuklanna okullarda, eğı-
timde yardımcı olamamakta bu nedenle Türk
çocuklannın liseye gidebUme oranlan Alman-
lara kıyasla bir hayli düşük.
^KKHKKMElinizde rakamlar var mı?
Var. Mesela Alman çocuklannın yüzde
30'undan fazlası liseye gidebilirken, Türk ço-
cukları arasında bu oran yüzde 5'in altında
kalmaktadır. Bu rakamı biraz önce söylediğim
biçimde düzeltirsek, Alman toplumunun işçı
kesimi ile Türk toplumunun büyük bir kısmı-
nın işçi kesiminden oluştuğuna göre, Türk top-
luluğunu karşılaştırırsak bu oran tabii biraz
daha farklı olacak. Ama öyle bir sayı vermek
şu anda mümkun değil. Genelde diyebilirim ki
henüz 9 yıllık mecburi ilk öğrenimini bitiren'
lerin sayısı bir hayli düşüktür. Son yıllarda bu
oran düzelmiştir. Ama şu anda bile yüzde
50-^0 civanndadır. Daha ilkokulu bitiremeyen-
lerin sayısı yüzde 4O-5O'ye yaklaşmaktadır.
^••^•fiu arada başka sorunlan var mı Al-
manya'daki Türklerin.
Türklerin bir diğer önemli sorunu, Alman
toplumunun belli bir kesiminde bu insanlann
henüz o toplumun artık ayrılmaz bir parçası
biçiminde kabul edilmeyişleri. Yani yeterli hoş-
görüyle kabul görmemeleri. Daha açık söy-
lemek gerekirse, Alman toplumunun belli ke-
simlerinde var olan yabancı ve Türk düşman-
lığı bizim insanlanmızı çok önemli ölçüde ra-
hatsız etmektedir. Insanlarımız zaman zaman
bu yabancı düşmanı ve Türk düşmanı kesim
tarafından sokakta, işyerlerinde, otobüs du-
raklarında, trenlerde rahatsız edilmekte, za-
man zaman sözlü veya fiziki saldırılara uğra-
maktadırlar.
•••••Siz Hamburg'daki Türk Göçmenler
Birliği olarak bu sorunlara ne gibi çözümler
ni saıuldığı kadar endişe verici olmadığım söy-
lemek isterim. Çunkü iki Almanya'nın birleş-
mesine rağmen, Almanya artık kolay kolay kı-
sa devrede işte benim işsiz olan yabanaya ih-
tiyaam yok, çekin ülkenize gidin diyecek du-
rumda değil gelişmiş Batı ülkesi olarak. özel-
likle yakın geçmişte, bazı özellikle Yahudilere
yapılan uygulamalar nedeniyle. Bu konularda
Alman toplumu son derece dikkatli, dünya ka-
JL eni Yabancılar Yasası ve
Almanya'mn birleşmesi
gerçekten vatandaşlarımız
arasında, haklı olarak bazı
kuşkular doğurmuştur.
Bunların sanıldığı kadar
endişe verici olmadığım
söylemek isterim. Çünkü iki
Almanya'mn birleşmesine
rağmen, Almanya artık kolay
kolay, "Benim işsiz olan
yabancıya ihüyacım yok,
çekin ülkenize gidin" diyecek
durumda değil. Bu konularda
Alman kamuoyu dikkatli.
muoyu son derece dikkatli.
••••I Sizin (eşit haklar) konusundaki çalış-
malarınıza gelelim. Sanıyorum yeni yabancı-
lar yasasının çıkmasında da çok etkili oldunuz.
Yeni yabancılar yasası ne gibi avantajlar sağ-
lıyor Almanya'da yaşayan Türklere ve Türki-
ye'ye?
lışmalanyla karşılayabilmeleri, hatta bu alan-
da da bir esneklik var.
Deniyor ki, kendi suçu olmaksızın işsiz ol-
muş ve sosyal yardım alır duruma düşmüşse
o zaman bile Alman vatandaşlığma gecebUe-
cek. Bir de bizim aslında öteden beri talebimiz
olduğu halde göz önunde bulundurulmayan
bir konu sahip olduğu vatandaşlıktan çıkma-
sı gerekiyor kural olarak. Yani sahibi olduğu
vatandaşlıktan çıkan, 15 yıldır Almanya'da
bulunan, 6 aydan ağır hapis cezası görmemiş
olan ve genelde kendi geçimini sağlayan her-
kes Alman vatandaşlığma geçme hakkına sa-
hip.
Şimdi bu, bizim uzun yülar uğraş verdiği-
miz bir talepti. Ve Almanya ilk defa bugüne
değin izlediği Alman vatandaşlığma kabul po-
litikasının tam tersine bir yasayı kabul etmiş
bulunmaktadır. Yani bu yasaya göre, Alman-
ya'da yaşayan 4.5 milyon göçmen ve bunlar-
dan, bunlann üçte biri olan 1 milyon 700 bin
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, isterlerse önü-
müzdeki 5 yıllık süre içersinde 23 yaşmdan yu-
karı olan vatandaşlar için 1 Ocak 1991 yılın-
dan 1995 yıh sonuna kadar müracaat suresi
konmuştur. Bu tarih icerisinde müracaat etme-
leri istenmektedir. Eğer biz insanlanmızı Al-
man vatandaşlığma geçme konusunda harekete
geçirebilirsek, Türk toplumunun yüzde 90'ına
yakın kısmı bu haktan bu süre icerisinde ya-
rarlanabilecek ve Alman vatandaşlığma gece-
bılecektir.
Türkiye için benim kanımca, son derece orta
ve uzun vadede önemli imkânlan beraberinde
getiriyor. Şimdi Türkiye'de kamuoyunda, sık
sık tartışma konusu yapılan Türkiye ile Yuna-
nistan arasındaki bazı sürtüşmelerde denir ki
"Yunanistan'ın ABD'de çok ağır bir lobisi
vardır. Bu nedenle ABD çogu kez Yunanis-
tan'dan yana ağıruğını koymaktadır." Yine bi-
linir ki Israil Filistin konusunda tsrail'in
ABD'deki etkin lobisinden söz edilir. Şimdi be-
nim kanımca, Türkiye Cumhuriyeti Devleti
için çok önemli bir seçenek vardır. Türkiye son
yülarda artan bir oranda Avrupa Topluluğu'-
na girebilmek için değişik yollara başvurmak-
tadır. Halbuki bu konuda en büyük desteği
Avrupa Topluluğu ülkelerinde yaşayan 2 mil-
yonu aşkın vatandaşından beklemelidir bekle-
yebilmelidir.
Şimdi biz Federal Almanya'da yaşayan bir
milyon 700 bin TC vatandaşmın kendi vatan-
daşlıklarını kaybetmeksizin çifte vatandaşlık
yoluyla Alman vatandaşlığma geçebilme im-
kânını sağlayabilirsek o zaman bir milyondan
fazla seçmen potansiyeli Federal Almanya'da
çok etkin bir politik güce sahip olacaktır. Ya-
ni bu insanlann değişik siyasi partilerde hem
seçme hem secilme hakları olacak.
Federal Almanya'da hiçbir hükümet bu in-
sanlann eğilimlerini, taleplerini göz ardı ede-
meyecektir. Ve bu anlamda Türkiye'nin ortak
pazara girmesi konusunda Almanya Türkiye'-
ye karşı bir politika izleyemeyecektir. örnek
olarak diyorum. Bunun gibi tüm diğer alan-
larda gerek Federal Almanya'da gerek Fede-
ral Almanya üzerinden diğer Avrupa ülkele-
rinde Türkiye'nin en büyük desteği, dayanağı
artık aktif güç haline gelen etkin bir sosyal bas-
kı grubu, lobi haline gelir Türk toplumu tara-
fından olacak.