26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 30 EYLÜL 1990 Almanya'daki Türkiye GöçmenlerBirliği Teşkilatı Başkanı Hakkı Keskin: Almanya Türklere 'gidin'diyemezİki Almanya önümüzdeki çarşamba günü resmen birleşiyor. Avrupa'daki bu önemli değişim, bütün dünya ülkelerinin yanı sıra Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye, bu ülkede yaşayan vatandaşlan ve onların geleceği bakımından da 'birleşme' sürecini dikkatle izledi, izüyor. Almanyalı vatandaşlarımızı, birleşme sonrası nasıl bir Almanya bekliyor? Gerek ekonomik, gerek toplumsal statülerinde ne şekilde bir değişiklik olacak? Son çıkan Yabancılar Yasası'nm Türkler için olumsuz ve olumlu olabilecek noktaları neler? Türkiye, kendi vatandaşlan ve ulusal çıkarlan için ne yönde adımlar atabilir? Yazanmız Ali Sirmen, 1985'ten beri Almanya'da faaliyet gösteren Türkiye Göçmenler Birliği Teşkilatı Başkanı Hakkı Keskin'le komıştu. SÖYLEŞİ ALİ SİRMEN \I985 yılından beri Almanya'daki Türkiye Göçmenler Birliği Teşkilatı'nın baş- kanısınız, kurucularındansınız. Göçmenler Birliği Teşkilatı, neden kuruldu, bunun gere- ği neden hissedildi, ne gibi amaçlan var? 1985'e kadar Almanya'da daha çok dar alanda politika yapan dernekler vardı. Belli politik siyasi partileri destekleyen ve o amaç- la kurulan dernekler de vardı. Oysa Federal Almanya'da artık yerleşik hale geüniş bir mil- yon 700 bin civannda Türkiye Cumhuriyeti va- tandaşı var. Türkiye'den oraya göçmüş insan var. Ve bu insanlann geldikleri ülkeden, kül- tttrden, ayn dil, dinden kaynaklanan ve ken- dilerine özgü sorunlan var. Bunun beraberin- de getirdiği sorunlar var. Almanya'da mesela bir yabana düşmanlığı olayı var. Bu yabancı düşmanlığı daha çok Türk düşmanlığı biçiminde kendini gösteriyor. Bundan yola çıkılarak diyebilirim ki, artan oranda Türklere belli saldınlar yapılıyordu, bu 1985 yılı Noel gecesi genç bir Türk vatandaşı- mız Rammzan Avcı hiçbir suçu olmaksızın salt Türk vatandaşı olması nedeniyle sokak orta- sında 'Daziaklar'dan olduklan bilinen kişiler tarafından, ırkçı gruplar tarafından saldınya uğramış ve çok kötü bir biçimde aldığı yara- lar sonucu ölmiiştü. Ramazan Avcı 6 ay içeri- sinde öldürulen ikinci Türktu. Hamburg'da biz olaydan çok etkilenmiştik ve demiştik ki, ar- tık bunlar karşısında kayıtsız kalamayız, tavır koymak zorundayız, herhangi bir politik gö- rüşün tek başına bir tavır koyması da söz ko- nusu değil. O halde Türk toplumu olarak, Türk azınhğı olarak Almanya'da bu gelişme- ler karşısında tavır koyalım dedik. Benden örgütler üstü bir konumum ve etkin- liğim olduğu için örgütlere çağırı yapmam is- tendi. Hamburg'da kaba kuvvetten yana ol- mayan tum demekleri, ayınm yapmaksızm, di- ni eğilimli olan, sosyal demokrat olan, komU- nist olan, liberal olan konservatif olan tüm dernekleri ve sosyal etkinliği olan kişileri top- lantıya çağırdım. Kendilerine artık Almanya'- da azınlık bazında, goçmenlik bazında bir bir- liğin oluşmasının zorunluluğunu anlatmaya ça- lıştım. önce geniş bir protesto hareketi oluş- turduk, o zamanlara kadar görülmemiş bir bir- lik oluştu ilk defa. Değişik politik görüş ve inançlardaki 20 kadar dernek bir araya gelerek o zamana kadar yapılmamış bir büyük yürü- yüş yaptüar; 15 bin kadar insanın katıldığı, bir protesto hareketi oluştu. Biz dedik ki, bir protesto yapılaıak bu iş bi- tirilemez. Çünkü yabana düşmarüığının ana nedeni bizim bu tophımdaki eşitsizliğimiz. Bi- zim bu toplumdaki horlanmamız, dışlanma- mız. O halde biz, o zaman yabana düşmanlı- ğına karşı kalıcı bir mücadele vermek istiyor- sak bu toplumda tam eşitlik için mücadele ver- mek zorundayız, yani bu birliğin kabcıhğı ge- rekmektedir. Buradan yola çıkarak Türkiye Göçmenleri Birliği'nin kuruluş toplantılarına başladık. İlk defa bu çok farklı görüşlere rağ- men iki temel ilkede böyle bir birlik kuruldu. Bu ilkelerin bir tanesi yabancı ve Türk düş- manhğına karşı olmak, ikincisi de eşit haklar için birlikte mücadele vermek. Biz bu birliği kurduğumuzda gerek Alman kuruluşları, Al- man kamuoyu, Türk kamuoyu çok kısa za- manda bu birliğin sona ereceğini, çünkü bu ka- dar farklı görüşteki derneklerin ve kişilerin bir- arada uzun süre kalamayacaklarını söylüyor- lardı. Oysa biz buraya gelmeden 5. genel ku- nılumuzu yaptık. Yani beş yıldır birlikte çah- şıyoruz ve giderek Almanya'da ve Avrupa'da kendini kabul ettirmiş durumdayız. Um^RHâlâ içinizde, komünistlerden, ts- lamcılardan kuruluşlar.... Gayet tabii, Milli Görüşten, TKP'lisine ka- dar herkes aramızda var. WKKK^MYönetim Kurulu nasıl seçiliyor? Ya- ni yapısı bir konfederasyon şeklinde mi? Türkiye Göçmenler Birliği bir çan örgüt. Biz ne yapalım ki Hamburg'daki en geniş Türk topluluğunu bu birlikte temsil edebilelim diye yola çıktık ve ilk defa yeni bir model oluştur- duk. Biz dedik ki, amacımız Hamburg'daki Türk toplumunun en geniş kesimini böyle bir çatı örgütüyle temsil edebilmek. Alman kamu- oyuna biz Hamburg'daki 60 bin Türkün tem- sücisi hatta Almanya'daki Türklerin çıkarlan doğrultusunda fikirler öne sürüyoruz, görüş- ler öne sürüyoruz diyebilirim. Bu nedenle Hamburg'da bu değişik politik görüşlerde var olan camiler, dernekler, spor kunıhışlannı bir- araya getirdik; yetmedi, Hamburg'da var olan değişik işyerlerinde çalışan yani bin, iki bin, üç bin kişiyi temsil eden işyeri işçi temsilcile- rini bu birlikte temsil etmeleri için onlara bir metot sağladık, yöntem geliştirdik. Aynca hiç örgütsüz olan kişilere de belli bir oranda bu birlikte temsil hakkı verdik. ••••i^u deneyden Türkiye'de de dem'ok- rasinin daha geliştirilmesı halihde, bugün %ör- diığumüz bir sürü eylemin daha demokratik bir biçimde rayına girebileceği sonucunu çıka- rabilir miyiz? Benim kanımca bu konu Türkiye açısından da son derece büyük önem taşımaktadır. Ben demokrasinin en önemli öğelerinden biri ola- rak çoğulculuğun ve uzlaşmanın kabulü, ona- yı, benimsenmesini görürüm. Yani eğer biz çok farkhhğı kabul edebiliyorsak, çok farkühğa rağmen bazı asgari müştereklerde anlaşabili- yorsak, demokrasiyi gereğince uygulayabiliriz. Çünkü demokrasilerde genellikle çoğunlukta olmayanlarm da görüşlerini, fıkirlerini dikkate almamız, onlan da göz önunde bulundurma- mız gerekiyor ki, çoğu kez biliyoruz demok- rasilerde herhangi bir parti tek başına bu ço- ğunluğu sağlayamıyor, koalisyonlar gerekiyor. Yani uzlaşmak gerekiyor. Hiçbir parti, siyasi görüş tek başına kendi programını, kendi gö- rüşlerini kabul ettirme durumunda olmayabi- liyor. Bu nedenle Türkiye'deki gelişmeleri de yurtdışından yakından izleyen bir siyasal bi- limci olarak söylemek isterim ki, Türkiye'nin çok önemli uluslararası dış politika sorunla- nnda, bu sorunlann çözümünde ekonomik so- runlann çözümünde, sosyal sorunlann çözü- münde uzlaşmaya ve belli konularda, uzlaşma gereksinimi var. * • • • • Almanya'daki Türk işçilerinin sorun- lanna gelelim. Almanya'daki Türklerin şu ana kadar var olan en önemli sorunu güvenceli bir oturma ve çalışma hakkı. Yani korkusuz, endişesiz Al- manya'da kaha bir biçimde yaşayabilme İm- kânına kavuşmak. öte yandan henüz var olan, devam etmekte olan aile biıleşiminde karşımı- za çıkan sonınlann giderilmesi, yani henüz ço- cuklan Türkiye'de olan eşleri Türkiye'de olan insanlann herhangi bir engel olmaksızın ko- laylıkla eşlerini ve çocuklanm yanlanna ala- bilmeleri. Bu arada özeüikle son yıllarda artan işsizli- ğin ve Türkler arasında daha buyük var olan PAZAR KONUĞU H A K K I K E S K İ N1943 yıhnda Trabzon 'un Maçka ilçesinde dunyaya gelen Hakkı Keskın, ilk ve orta Öğrenimini Erzincan'da tamamladıkton sonra 1965 yıhnda yukseköğrenım için Federal Almanya'ya geldi. 1971 yıhnda Berlin Hür Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bıtırdi. öğrenim gördüğü yıllarda "Basan Bursu" alan Hakkı Keskin, bııirdiğı ünıversıtede siyasal bilgiler ve ekonomi dokıorası yaparak doktora tezini "övgülü pekiyi" ile verdi. 1967-71 yılları arasında ûğrencî hareketlerinde etkin görevler alan Keskın, 1967-71 dönemtnde Almanya Turk Öğrencı Dernekkn Federasyonu Başkanlığı yaptı. Keskin bu dönemde Türkıye'deki siyasal, ekonomik ve sosyal gelışmelere ilişkin eleştinleri nedeniyle 1970 ve 1971 yıllannda ıkı kez Türk vatandaşhğından çıkanldı Damşiay karanyla vaıandaşlık hakkmı geri alan Keskin, 1977 yıhnda Türkıye'ye dûnerek DPT'de (Devlet Planlama Teşkilatı) uzman olarak çalıştı. 1980 yılı başında tekrar Batı Berlin 'e dönen Keskin, Berlin Yüksek tdart ve Yönetim Okulu 'nda uzman, Berlin Içışlerı Senatorluğu 'nde de danışman olarak çahştığı sırada, Hamburg Yuksek Okulu Sosyal Pedagoji Bölumu 'ne siyasal bilgiler, profesörü olarak atandı. Hamhurg'da yaşamım surdüren Keskin, 1985 yılı sonunda Ramazan Ava adlı yurttaşımıztn Alman ırkçılan ujrafmdan öldürülmesinden sonra 20 kadar derneğm bir araya gelmesıyle oluşan Türkiye Göçmenler Bırlığı-Hamburg'un kuruluş çalışmalannı yönettı. Keskin, umversıtedekı görevinm yanı sıra Göçmenler Bırlığı'nın başkanlığını da yapıyor. 3 getirebiliyorsunuz, ne gibi somut çalışmalar yapıyorsunuz? Bizim çalışmalanmız şu güne değin çok ağır- lıklı bir biçimde eşit haklardan yana oldu. Çünkü biz ana sorun olan Almanya'daki her alandaki eşitlik sorunumuzu çözerek, ancak di- ğer konulan çok daha iyi ele alabileceğimizi ve o konulardaki taleplerimizi çok daha etkin bir biçimde yaşama geçirebileceğimizi biliyo- ruz, bunun farkmdayız. Bu nedenle bu konu- lara çok ağırlıklı bir biçimde eğilemedik. tşsiz gençlerimiz arasında suç işlemeye yö- nelik eğüimler, tavırlar da giderek ne yazık ki artmakta. Bu nedenle biz bu gençlerimizin bu çok yönlü sorunlarına çözümler aramaya, si- yasi partilere ve hükümet yetkililerine gençle- rimizin bu sorunlarının çözümü için talepler iletmekteyiz ama tekrar ediyorum bu konular bizim bundan sonraki çalışmalanmızda daha yoğunluklu ve ağırlıkü bir biçimde ele alma- mız gereken konulardır. WKKKI^M Türkiye'de iki Almanya'mn birleş- mesinin doğurduğu olumsuz bir görüntü var. Diyorlarki, iki Almanya'mn birleşmesi Türk- lerin eşit haklart konusunu daha geriye itecek, Türklerin arasında işsizliği daha çok arttıra- cak yani başka bir deyişle A Imanya 'daki Türk- lerin geri dönmesine kadar varan gelişmelere yol açacaktır deniliyor. Bu konudaki göruşle- riniz nedir? Genellikle Türk toplumu icerisinde böyle bir kanı oluşmadı değil, özellikle de yeni yaban- cılar yasasıyla ilgili tartışmalarda bu yasanın Almanya'da yaşamakta olan Türk toplumu- na ve diğer göçmen halka, azınhklara istenen kalıcı hakları vermemiş olması nedeniyle bu kuşkular belli bir haklıhk taşıyordu. Aslında Almanya'daki yabancılar politikasının felse- fesini genelde şöyle formüle etmemiz mümkun: Aiman ekonomisinin ihtiyaç duyduğu oran- da bu insanları bu ulkede bulundurmak, ça- lıştırmak ihtiyaa olmayan kişileri mümkünse işsizlik yardımı alarak fazla yük olmadan ül- keden çıkarabilmek geri dönmelerini sağlaya- bilmek. Tabii bu artık Almanya'da kolay de- ğil. Yeni yabancılar yasasına rağmen kolay de- ğil. Çünkü bu insanlann büyük bir kısmı Al- manya'da yıllardır yaşamaktadırlar. Ve yıllar- dır yaşamalanndan dolayı Alman hukuk dev- letinin sosyal hukuk devletinin sağladığı bazı haklar yabancılar için de doğmuştur. Yani ko- lay kolay işsiz olan bir yabancı hatta sosyal yardım alan bir yabancı sınır dışı edilemeye- cektir, edilememektedir. Buna Alman yasala- n ve hukuku olanak vermemekte hem de Al- manya'mn imzaladığı bazı uluslararası anlaş- malar imkân vermemektedir. Aynntılarma gir- meden genel hatlanyla söylüyorum. Bu nedenle yeni yabancılar yasası ve Alman- ya'mn birleşmesi gerçekten vatandaşlarımız arasında haklı olarak bazı kuşkulan doğurmuş ise de, bunlann o kadar ciddiye alınmaması ya- Bir kere şunu söylemekte yarar var. Yeni yü- rürlüğe gjrecek olan (ocak 1991) yabancılar ya- sasına biz birçok yönleriyle karşı çıktık. Yo- ğun eleştiri getirdik. Gerek Türk toplumu, ge- rek tum göçmen haklar aslında yeni bir yaban- cılar yasası değil, yeni bir göçmenler yasası bekliyorlardı, istiyorlardı. Çünkü biz kendimi- zi artık Federal Almanya'da bir yabancı de- ğil, yerleşmiş, o toplumun aynlmaz bir kesi- mi olmuş göçmen olarak görmekteyiz. Bu ne- denle yeni çıkan yabancılar yasasının hem fel- sefesine hem de aynntılarda birçok maddesi- ne karşıydık ve karşıyız. Fakat konumuz bu değil. Bu yabancılar ya- sası bazı önemli eleştirilerimizi göz önunde tut- tu, ben de izninizle şunu söyleyeyim: Federal Parlamento'da, bilirkişi olarak Türkiye Göç- menler Birliği adına Fıkri alınan Türk ve tek yabana kişi oldum. Ve çok aynnûlı bir raporla bu yasaya eleştirilerimizi ve yeni yasanın nasıl olmasına ilişkin görüşlerimizi dile getirdim. Biz diyoruz ki, Federal Almanya'da on yü- lardır yaşamakta olan, bu ülkede doğmuş bü- yümüş olan insanlar artık Almanyalı Türkler- dir, Almanyalı goçmenlerdir, bu ülkeye yer- leşmiş bu ülkenin aynlmaz bir parçası olmuş insanlardır. Bu insanlara toplumun her alanın- da eşit haklar verilmek zorundadır. Yeni ya- bancılar yasası bu haklan vermemektedir. An- cak, yine bu yasa çerçevesinde bizim önerile- rimiz doğrultusunda olumlu bir talebimiz dik- kate alınmış ve yasalaşmıştır. Bu da Ahnan va- tandaşhğma geçmenin belli koşullan yerine ge- tiren göçmenler için bir hak haline getiribne- sidir. Bu yasaya göre, bu yasanın Alman vatan- daşhğma gecmeye ilişkin maddelerine göre, Al- manya'da yaşayan 23 yaşına kadar gençler eğer Almanya'da 8 yıl yaşanuşlarsa, 23 yaşm- dan yukan olanlarsa 15 yıl yaşamışlarsa Al- man vatandaşlığma geçebilme hakkını elde et- mektedirler. Kendilerinden istenen koşullar 6 aydan fazla ağır bir hapis cezası almamış ol- malan, mümkünse kendi geçimlerini kendi ça- ürkiye Cumhuriyeti Devleti için çok önemli bir seçenek vardır. Türkiye son yıllarda artan bir oranda Avrupa Topluluğu'na girebilmek için değişik yollara başvurmaktadır. Halbuki bu konuda en büyük desteği Avrupa Topluluğu ülkelerinde yaşayan 2 milyonu aşkın vatandaşından beklemelidir, bekleyebilmelidir. Hakkı Keskin (sagda), Almanya'daki Türklerin şu ana kadar varolan en önemli sorununun güvenceli bir oturma ve çalışma hakkı oldugunu, vatan daşlanmızın Almanya'da korkusuz, endişesiz, kalıcı bir biçimde yaşayabilmek istediklerini söylüyor. (Fotograf: Alaatün Çiftçi) işsizliğin giderilmesi ve yine son yıllarda bü- yük kentlerde sadece yabancılar ve Türkler için değil, tüm Almanyalı vatandaşlar için de var olan konut sorununun ve yabanalar arasında da önemli bir sorun olarak devam etmesi. Ta- bii Türk toplumunun önemli sorunlan arasın- da, çocuklanmızın eğitimi de gelmektedir. Eği- tim alanında henüz eşit haklara sahıbiz diye- meyiz. Çünkü daha çok kırsal kökenli ailele- Şimdi biz, Almanya'da yaşayan 1 milyon 700 bin TC vatandaşına, kendi vatandaşlıklarını kaybetmeden, çifte vatandaşlık yoluyla Alman vatandaşlığma geçebilme imkâmnı sağlayabilirsek, o zaman bu seçmen potansiyeli Almanya'da çok etkin bir politik güce sahip olacaktır. Bu gerçekleşirse, Almanya'da hiçbir hükümet bu insanlann eğilimlerini ve taleplerini göz ardı edemeyecektir. ' rin çocuklannın eğitim şartlan zaten genelde diğer toplum tabakalanna kıyasla daha azdır. Buna bir de ailelerin çocuklanna eğitim ala- nında herhangi bir biçimde yardımcı olama- malan eklenebilir. Özellikle insan bakımından anneler, babalar çocuklanna okullarda, eğı- timde yardımcı olamamakta bu nedenle Türk çocuklannın liseye gidebUme oranlan Alman- lara kıyasla bir hayli düşük. ^KKHKKMElinizde rakamlar var mı? Var. Mesela Alman çocuklannın yüzde 30'undan fazlası liseye gidebilirken, Türk ço- cukları arasında bu oran yüzde 5'in altında kalmaktadır. Bu rakamı biraz önce söylediğim biçimde düzeltirsek, Alman toplumunun işçı kesimi ile Türk toplumunun büyük bir kısmı- nın işçi kesiminden oluştuğuna göre, Türk top- luluğunu karşılaştırırsak bu oran tabii biraz daha farklı olacak. Ama öyle bir sayı vermek şu anda mümkun değil. Genelde diyebilirim ki henüz 9 yıllık mecburi ilk öğrenimini bitiren' lerin sayısı bir hayli düşüktür. Son yıllarda bu oran düzelmiştir. Ama şu anda bile yüzde 50-^0 civanndadır. Daha ilkokulu bitiremeyen- lerin sayısı yüzde 4O-5O'ye yaklaşmaktadır. ^••^•fiu arada başka sorunlan var mı Al- manya'daki Türklerin. Türklerin bir diğer önemli sorunu, Alman toplumunun belli bir kesiminde bu insanlann henüz o toplumun artık ayrılmaz bir parçası biçiminde kabul edilmeyişleri. Yani yeterli hoş- görüyle kabul görmemeleri. Daha açık söy- lemek gerekirse, Alman toplumunun belli ke- simlerinde var olan yabancı ve Türk düşman- lığı bizim insanlanmızı çok önemli ölçüde ra- hatsız etmektedir. Insanlarımız zaman zaman bu yabancı düşmanı ve Türk düşmanı kesim tarafından sokakta, işyerlerinde, otobüs du- raklarında, trenlerde rahatsız edilmekte, za- man zaman sözlü veya fiziki saldırılara uğra- maktadırlar. •••••Siz Hamburg'daki Türk Göçmenler Birliği olarak bu sorunlara ne gibi çözümler ni saıuldığı kadar endişe verici olmadığım söy- lemek isterim. Çunkü iki Almanya'nın birleş- mesine rağmen, Almanya artık kolay kolay kı- sa devrede işte benim işsiz olan yabanaya ih- tiyaam yok, çekin ülkenize gidin diyecek du- rumda değil gelişmiş Batı ülkesi olarak. özel- likle yakın geçmişte, bazı özellikle Yahudilere yapılan uygulamalar nedeniyle. Bu konularda Alman toplumu son derece dikkatli, dünya ka- JL eni Yabancılar Yasası ve Almanya'mn birleşmesi gerçekten vatandaşlarımız arasında, haklı olarak bazı kuşkular doğurmuştur. Bunların sanıldığı kadar endişe verici olmadığım söylemek isterim. Çünkü iki Almanya'mn birleşmesine rağmen, Almanya artık kolay kolay, "Benim işsiz olan yabancıya ihüyacım yok, çekin ülkenize gidin" diyecek durumda değil. Bu konularda Alman kamuoyu dikkatli. muoyu son derece dikkatli. ••••I Sizin (eşit haklar) konusundaki çalış- malarınıza gelelim. Sanıyorum yeni yabancı- lar yasasının çıkmasında da çok etkili oldunuz. Yeni yabancılar yasası ne gibi avantajlar sağ- lıyor Almanya'da yaşayan Türklere ve Türki- ye'ye? lışmalanyla karşılayabilmeleri, hatta bu alan- da da bir esneklik var. Deniyor ki, kendi suçu olmaksızın işsiz ol- muş ve sosyal yardım alır duruma düşmüşse o zaman bile Alman vatandaşlığma gecebUe- cek. Bir de bizim aslında öteden beri talebimiz olduğu halde göz önunde bulundurulmayan bir konu sahip olduğu vatandaşlıktan çıkma- sı gerekiyor kural olarak. Yani sahibi olduğu vatandaşlıktan çıkan, 15 yıldır Almanya'da bulunan, 6 aydan ağır hapis cezası görmemiş olan ve genelde kendi geçimini sağlayan her- kes Alman vatandaşlığma geçme hakkına sa- hip. Şimdi bu, bizim uzun yülar uğraş verdiği- miz bir talepti. Ve Almanya ilk defa bugüne değin izlediği Alman vatandaşlığma kabul po- litikasının tam tersine bir yasayı kabul etmiş bulunmaktadır. Yani bu yasaya göre, Alman- ya'da yaşayan 4.5 milyon göçmen ve bunlar- dan, bunlann üçte biri olan 1 milyon 700 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, isterlerse önü- müzdeki 5 yıllık süre içersinde 23 yaşmdan yu- karı olan vatandaşlar için 1 Ocak 1991 yılın- dan 1995 yıh sonuna kadar müracaat suresi konmuştur. Bu tarih icerisinde müracaat etme- leri istenmektedir. Eğer biz insanlanmızı Al- man vatandaşlığma geçme konusunda harekete geçirebilirsek, Türk toplumunun yüzde 90'ına yakın kısmı bu haktan bu süre icerisinde ya- rarlanabilecek ve Alman vatandaşlığma gece- bılecektir. Türkiye için benim kanımca, son derece orta ve uzun vadede önemli imkânlan beraberinde getiriyor. Şimdi Türkiye'de kamuoyunda, sık sık tartışma konusu yapılan Türkiye ile Yuna- nistan arasındaki bazı sürtüşmelerde denir ki "Yunanistan'ın ABD'de çok ağır bir lobisi vardır. Bu nedenle ABD çogu kez Yunanis- tan'dan yana ağıruğını koymaktadır." Yine bi- linir ki Israil Filistin konusunda tsrail'in ABD'deki etkin lobisinden söz edilir. Şimdi be- nim kanımca, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çok önemli bir seçenek vardır. Türkiye son yülarda artan bir oranda Avrupa Topluluğu'- na girebilmek için değişik yollara başvurmak- tadır. Halbuki bu konuda en büyük desteği Avrupa Topluluğu ülkelerinde yaşayan 2 mil- yonu aşkın vatandaşından beklemelidir bekle- yebilmelidir. Şimdi biz Federal Almanya'da yaşayan bir milyon 700 bin TC vatandaşmın kendi vatan- daşlıklarını kaybetmeksizin çifte vatandaşlık yoluyla Alman vatandaşlığma geçebilme im- kânını sağlayabilirsek o zaman bir milyondan fazla seçmen potansiyeli Federal Almanya'da çok etkin bir politik güce sahip olacaktır. Ya- ni bu insanlann değişik siyasi partilerde hem seçme hem secilme hakları olacak. Federal Almanya'da hiçbir hükümet bu in- sanlann eğilimlerini, taleplerini göz ardı ede- meyecektir. Ve bu anlamda Türkiye'nin ortak pazara girmesi konusunda Almanya Türkiye'- ye karşı bir politika izleyemeyecektir. örnek olarak diyorum. Bunun gibi tüm diğer alan- larda gerek Federal Almanya'da gerek Fede- ral Almanya üzerinden diğer Avrupa ülkele- rinde Türkiye'nin en büyük desteği, dayanağı artık aktif güç haline gelen etkin bir sosyal bas- kı grubu, lobi haline gelir Türk toplumu tara- fından olacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle