Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 EYLÜL 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
Michel Perez öldü
• Kiiltür Servisi — Haftaiık Fransız dergisi Nouvel
Observateur'ün sinema eleştinneni Michel Perez geçen
hafta 58 yaşında Paris'te öldü. 1932 doğumlu Perez,
meslek yaşamına Quotidien de Paris'de tiyatro
eleştirmeni olarak başlamıştı. Daha sonra Matin'de
sinema eleştinneni olarak görev aldı. İleriki yıllarda
Nouvel Observateur'e geçen Perez'in Marcel Carne'
ûzerine bir denemesi yayımlanmıştı.
Başar Sabııncu Montpellier'de
• PARİS (Cumhuriyet) — 26 ekim/4 kasım tarihleri
arasında on ikinci kez düzenlenecek olan "Uluslararası
Montpellier Akdeniz Sineması ŞenliğT'nde, Başar
Sabuncu'nun 1985 yılından bu yana gerçekleştirdiği beş
filmin tümünü kapsayan bir toplu gösteri yer alacak.
Her yıl Türk sinemasının örneklerinin sunulduğu
Montpellier Şenliği'nde, önceki yıllarda ömer Kavur'un
fîlmlerine de önemli bir yer aynlmıştı. Bu yıl, tanınmış
İspanyol yönetmen Carlos Saura'nın yapıtlannı kapsayan
özel bir gösteri programının da yer aldığı şenlikte, yüz
uzun, otuz da kısa olmak üzere toplam 130 film
sunulacak. On filmden oluşan yanşmalı bölümde ise bu
kez Türk fılmi yok. Geçen yıl Zülfü Livaneli'nin "Sis"
ile birincilik ödülü kazandığı "Montpellier Şenliği'nde
aynca Yusuf Kurçenli'nin "Karartma Geceleri" adh
yapıtı yarışma dışı olarak sunulacak.
CSO yeni sezonu açıyor
• ANKARA (AA) — Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası yeni sezonu açıyor. Bratislava Festivali'nin
davetlisi olarak Çekoslovakya'ya gidecek orkestra, 6 ve 8
ekim günlerinde iki özel konser verecek. 14 ekimde
olağan hafta sonu konserlerine başlayacak olan orkestra,
ikili kültürel ilişkiler çerçevesinde Çekoslovakya'nın
Bratislava ve Prag kentlerinde konserler verecek ve özel
televizyon programlanna katılacak. Orkestra Müdürfl
Mehmet Erten, şef Gürer Aykal ve Rengim Gökmen
eşliğinde verilecek ve Suna Kan'ın solist olarak katılacağı
konserlerin, 3 ve 4 ekim günlerinde de Türk dinleyiciler
için CSO salonunda seslendirileceğini söyledi. 3 ekimde
Türkiye'de, 6 ekimde de Çekoslovakya'da verilecek
konseri Gürer Aykal yönetecek. Konserde, Ferit Tüzün'ün
"Türk Kapriççio"su, Max Bruch'un "Keman Konçerto"su
ve Elgar'ın "Enigma Çeşitlemeleri" seslendirilecek. 4
ekimde Türkiye'de ve 8 ekimde Bratislava Festivali'nde
yapılacak konseri ise şef Rengim Gökmen yönetecek.
Suna Kan'ın solist olarak katılacağı konserde Ulvi Cemal
Erkin'in "Köçekçe" suiti, Max Bruch'un "Keman
Konçertosu" ve Mendelssohn'un "4. Senfoni"si .
seslendirilecek.
Arasan'ın sevgi resimleri
• Kültür Servisi —
"Benim resimlerim iç
dünyamın aynadaki
görüntüsüdür, bunun adı
da sevgidir" diyen Mine
Arasan'ın "Sevgi
Resimleri" adını verdiği
sergisi, dün Tekel Sanat
Galerisi'nde açıldı. 1972
yıhnda Devlet Tatbiki
Güzel Sanatlar Yüksek
Okulu Grafik
Bölümü'nü bitiren ve
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Atölyesi'nde model
çalışmalarına devam
eden Arasan, 17 kişisel,
birçok da karma sergide
resimlerini sergiledi.
Sanatçının resimleri
birçok yanşmalı sergide de yer aldı. Halen Basın Müzesi
Gravür Atölyesi'nde gravür dersi veren Mine Arasan,
"Sevgi Resimleri" konusunda şunları söylüyor: "Dort
ana rengin var olduğu san, mavi, kırmızı ve siyahtan
oluşan renk nUanslarına ben sevgi rengi ekledim. Benim
gökyüzümü sevgi ile boyadım!'
TİYAFta anlaşmazlık
• ANKARA (AA) — Tiyatro Yapımcıları Derneği'nde
(TİYAP), özel tiyatrolara yapılan devlet yardımının
dağıtım biçimi ve ek 2 milyarlık yardım konusunda
anlaşmazhk çıktı. Konunun görüşüldüğü son toplantıda
olağanüstü genel kurula gitme kararı alınırken, TtYAP
Başkanı Rutkay Aziz, yönetim kunılu üyeleri Tevfik
Gelenbe, Enis Fosforoğlu, Nisa Serezli ile Çetin Akçan
istifa etti. Dormen Tiyatrosu'nda yapılan son toplantıda,
tiyatrolara yardımı belirleyen kurulda görev alan dernek
başkanı Rutkay Aziz'in eleştirildiği, bunun üzerine
Aziz'in istifa ettiği öğrenildi. Olağanüstü genel kurul
karannın Levent Kırca, Tuncay özinel ve Necef
Uğurlu'nun girişimleriyle ahndığı, bu arada Rutkay
Aziz'in ek iki milyarlık yardımla ilgili toplantıda TİYAP'ı
yeniden temsil etmesinin kararlaştırıldığı bildirildi.
c
Yeni Yaprak'tan tiç kitap
• Költür Servisi — Uzun bir süredir dergi olarak
okuyuculanna ulaşan Yeni Yaprak'ın ilk yayınları da
çıktı. Can Yücel'in 'Kısa Devre" ve 'Kuzgunun Yavrusu'
ile Ramazan Üren'in 'Gömleğimin Yakası Kirli' adlı
kitaplan Yeni Yaprak'ın ilk yayınlan arasında yer alıyor.
Yücel'in 'Kuzgunun Yavrusu' adlı kitabında 'Bir
Aforizma', 'Feminizma', 'Maskülinizma', 'Düşistan'dan'
gibi şiirler, 'Kısa Devre* adh kitabında 'Türkiyat Vapuru',
'Bitzans', 'Metamosmoris', 'Nekahatte Bir Şiir', 'Oktay'a',
'Büyük Bir Şaire
3
gibi şiirler yer alıyor. Üren'in
'Gömleğimin Yakası Kirli' kitabındaki şiirler ise şunlar:
'Resim', 'Gözlerine övgü', 'Evlatlık Utancı', 'Gömleğimin
Yakası Kirli', 'Kuşlar', 'Efsane*. '18 Nisan 1989', 'Mimar
Sinan', 'Aile Şiiri', 'Gelincik', 'Serçelik Işte1
, 'Aşk',
'Sokaklar', 'Cevahir Bedestanı'.
Güney'e yasak TBMM'de
• Költür Servisi — 27. Altın Portakal Antalya Film
Festivali'nin yanşma sonuçlan bugün açıklanıyor. Dün
son filmleri de izleyen jüri, bugün yapacağı toplantı
sonunda ödül sahiplerini belirleyecek. Sonuçlar, bugün
14.00'te Dedeman Oteli'nde düzenlenecek basın
toplantısında Belediye Başkanı Hasan Subaşı tarafından
açıklanacak. Şenliğin ödül töreniyse yarın Atatürk
Stadyumu'nda yapılacak. Bu arada, HEP Kars
Milletvekili Mahmut Alınak, Antalya Film Şenliği'nde
Yılmaz Güney'in fılmlerinin oynatılmamasının nedenini
Başbakan Yıldınm Akbulut'a sordu. Alınak, dün TBMM
Başkanlığı'na verdiği yazılı soru önergesinde, "Güney'in
filmlerine konan herhangi bir yasak var mıdır?"
sorusunu yöneltti. Güney'in yapıtlannın şenlikte
gösterilmemesinin muhatabını belirten Alınak, "Yılmaz
Güney'e konan fıili yasağı çağdaşlıkla bağdaştınyor
musunuz? Bu uygulama demokrasi, düşünce ve bilim
özgürlüğüne aykırı değil midir?" sorulannı da sordu.
SENEMA/AÎILLA DORSAY
MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ
RÜŞTÜ KORAY
ARMAĞANI İÇİN ÇAĞRI
1990 Yılı Rüştü Koray ödülleri "Laiklik, Din ve Vicdan
Özgürlüğü" konusunda düşünce, yapıt ve savaşımlan
ile katkıda bulunanlara verilecektir. Yanşmaya katılmak
ya da aday göstermek isteyenlerin yapıtlanyla,
yaşamına ve çalışmalarına ilişkin belgelerle birlikte en
geç 12 Kasım 1990 gününe dek Mülkiyeliler Birliğl
VSakfı Konur Sokak No. 1 Kızılay-Ankara adresine
başvurmalan gerekmektedir.
MÜLKİYELİLER BİRLİĞİ VAKFI
BAŞKANLIĞI
Steven Spielberg'in yönettiği 'Daima' bugün 3 sinemada gösterime giriyor
Aşk ölüme bile direnebîlirDaiauı (Always) /
Yönetmen: Steven
Spielberg / Oyuncular:
Richard Dreyfuss, Holly
Hunter, Brad Johnson,
John Goodman, Audrey
Hepburn / Bir Universal
(UIP) fılmi / Beyoğlu
Lale, Kadıköy Sineması,
Ankara Gölbaşı.
Daha geçen haftaki "Grem-
iinler 2" eleştirimizin sonunda
şöyle demiştik: "TJmalım ki Spi-
elberg de giiniin birinde tekni-
ğe biraz dur desin ve bizlere
EJ?nin afnithgını yeniden yaka-
iamayı başannış filmler sun-
snn". Spielberg bu yazımızı oku-
muş olmalı. tşte yanıtı: "Ahmys-
Daima".
öykü, elbette yine "ayaklan-
nı yere basan", tümüyle "gercek-
çi", olağan, sıradan bir öykü de-
ğil. Yine düş ve fantastik öğele-
ri, anlatüanların yapısında yer
aüyor, giderek ağır basıyor. Alı-
şılmadık, ama gerçekten güçlü
bir sevgiyle birbirlerine bağh bir
kadın ve erkek pilot... Erkek,
ABD'nin "yangın söndürmek"
üzere yetiştirdigi özel uçak filo-
sunda yer alıyor. Ve çılgın gibi
yaşamını tehhkeye atarak alev-
lerin içine dalmayı, ateşle riskli
oyunlar oynamayı seviyor. Gü-
nün birinde, sevgilisinin korktu-
ğu gibi yaşamını yitirecektir, bu
oyunlardan birinde... Ama kar-
şısma çıkan ve Audrey Hep-
bvrn'ün elbette yaşlanmış, ama
hâlâ çok ince, çok zarif, çok gü-
zel hatlannı taşıyan bir "mdek",
onun yaşama dönmesini ve genç
bir pilotu "himayesine almasuu"
sağlayacaktır. Bu genç pilot ise
zamanla eski sevgilisinin, kendi-
sinin gördüğü, izlediği, ama
onun tarafından görulmesine
artık olanak olmayan o genç kı-
zın kalbinde, kendisinden boşa-
lan yeri almaya adaydır...
Yine geçen haftalarda "Dtiş-
ler Tartasj" vesilesiyle yazdığj-
RICHARD DREYFUSS BAŞROLDE — Richard Dreyfuss'un (soldan ikinci) başrolü üstlendiği
"Daima"da Keith David, Brad Johnson ve Marg Helgenberger de oynuyorlar. Film bugıin Beyoğ-
lu Lale, Kadıköy Sineması ve Ankara Gölbaşında gösterime giriyor.
mız gibi Hollywood, özellikle
1940'larda moda olan masalsı
fantezi öykülere yeniden merak
sardı. "Daima"da tam 1944 ta-
rihini taşıyan "A Guy Named
Joe" filminin yeniden çevrimi.
Ünlü Daltoa Trumbo'nun imza-
sıru taşıyan ilk öyküdeki "savaş"
dekoru, bu kez orman yangm-
lan dekoruna nakledilmiş. Ama
kuşkusuz Spielberg'in yaptığı
değişiklik, yalnız bu değil. İlk
fılmi görmedik. Ama Spiel-
berg'in kökten bir değişikliğe
gittiği, filmini gerek teknik açı-
dan gerekse "çagdaş masal" ni-
telikleri açısından çok zenginleş-
tirdigi kesüı...
"Daima", Hollywood'da şim-
dilerde en iyi Spielberg'in tem-
sil ettiği bir yaklaşımın ve onun
sinema anlayışımn kusursuz bir
örneği. Somut, sıradan, günde-
lik gerçeklerden, "Aristo mantı-
gı"ndan kacan, yaşamın içinde-
ki o "harikulade" yanı, kimi za-
man düşlere, masallara sığına-
rak yakalamayı özleyen ve dene-
yen bir anlayış bu... Ama iyi ya-
pıldığında ne kadar etkileyici!..
"Daim»", kusursuz bir sinema
tekniğiyle verilmiş görkemli sah-
nelerinin (özellikle yangın sön-
dürme bölümleri) yanı sıra ola-
ğanla olağanüstüyü büyük bir
ustalıkla, ustura aga gibi keskin
bir dengeyle veren yapısıyla da
ilgiyi hep canlı tutuyor. Genç
kadının kendi kendine dans et-
tiği sahnede, onu "hayalet
pilot"la dans etürmek örneğin,
hiç de kolay bir iş değil. Spiel-
berg, buna inanıyor, bunu çeki-
yor ve kabul ettiriyor. Filmin tü-
münde, keskin bir ironi, yoğun
bir neşe var. Ama bunlar, ashn-
da filmin yapısına onca sinmiş
olan duygusallığı, huznU maske-
lemeye çahşıyor.
Çünkü "Dainu", her şeyden
önce mfithiş bir aşk filmi. An-
latüğı öykünün en "harikulâde"
yanı da içerdiği fantastik öğeler-
den ve "ölüm sonrası" dünyası-
nı olağan kılma çabasından çok,
bu aşkın her şeye, hatta ölüme
karşı bile direnebılecegıni, diren-
diğini duyumsatması oluyor.
Çünkü kadın kahramanımız, el-
bette yeniden sevecek ve
"dünyevT mutluluklan yeniden
tadacaktır. Ama gerçekten orda
olsa da olmasa da artık yaşama-
yan eski sevgilisinin varlığını bir
ürperti gibi hep duyumsayacak,
kulağına fısıldadıgı sözcükleri -
fılmde ilginç bıçimde belirtildi-
ği üzere- hep duyar gibi olacak-
tır.
"Daima" ilk karesinden son
karesine hep açık bir sinema
duygusu iceren, Steven Spielberg
denen olayın, her şeye karşın
gerçek ve büyük bir sinemaa ol-
duğunu kaîutlayan, herhalde
büyük bir keyifle izlenen bir
film... Duygu/mizah dengesiyle
olsun, kıvrak ve keskin zekâ dü-
zeyiyle olsun, bilinen öykülerin
aşılmış duyarlıklannı olağanüs-
tü biçimde yenileme yeteneğiy-
le olsun, izlenmeye değer bir
füm. Richard Dre>fuss ve Holly
Hunter bu fantastik öyküyü ina-
nılır kılmada büyük pay sahibi
oluyorlar. Audrey Hepburn'ün
nerdeyse 10 yıldan sonra dönü-
şünü görmek çok zevkli. John
VV'illiams'ın müziğiyse, her za-
manki gibi filme büyük katkıda
bulunuyor. "Daima"yı izleyin,
seveceksiniz.
Danny De Vito'nun yönettiği 'Güllerin Savaşı' bugün gösterilmeye başlıyor
Evlilik meğer
ne korkunçmuş
Gttllerin S a v a ş ı (The War of the Roses) / Yönetmen:
Danny de Vito / Senaryo: Michael Leason / Görüntü:
Stephen H.Burum / Müzik: David Newman / Oyuncular:
Michael Douglas, Kathleen Turner, Danny de Vito,
Marianne Sagerbrecht, Sean Astin / Bir Fox filmi / 117
dakika / Şişli Site, Beyoğlu Sineması, Çemberlitaş Şafak
1, Kadıköy Süreyya, Beşiktaş Mıstık, İzmir Şen, Adana
Sun, Ankara Kızılırmak, Ankara Derya.
Vay vay vay!.. EvUIik meğer
ne kadar korkunç, haşin ve şid-
detli bir deneyim olabilirmiş!..
Oysa ne kadar da yumuşak, tath
başlıyor bu "Güllerin Savaşı".
Daha üniversite yülannda tanı-
şıp "yıldınm aşkı"yla bir evlilik
yapan Oliver ve Barbara Rose1
-
un "mutİH olmak" için her şey-
leri var: Avukat olan adamın iyi
bir mesleği ve geliri, Barbara'nın
"bizzat" döşediği görkemb bir
evleri, iki çocuklan... Tipik,
mutlu, konfor içinde yaşayan bir
Amerikan ailesi yani...
Ama evlilik, içine kurt girmiş
bir elma gibi, yavaş yavaş çürü-
meye başhyor. Küçük, küçücük
olaylar üst üste geliyor: Aile sof-
rasında yapılan yersiz bir şaka,
yatak odasındaki küçük bir ben-
cillik gösterisi... Ve aşk ve sevgi
ilişkisi, yavaş yavaş ve arada il-
gisizlik, küçümseme, tahammül
edememe gibi duygulardan da
geçerek sonunda tam bir nefret
ve düşmanlık sürecine dönüşü-
yor. Diğer bir deyişle, ana deko-
ru lüks bir Amerikan evi olan
korkunç, giderek ölümcül bir
savaşa!..
"GöBerin Savaşı", bugünedek
kısa boylu, şişman, sevimh' ve
yetenekli bir oyuncu, bir tür gü-
numüzün Akim TamirofFu ola-
rak bildiğimiz ve "Amazon'da
Fırtına"dan "tkizler"e bir seri
fılmde izlediğimiz Danny de Vi-
to'nun bizde gösterilmeyen
"Ananı Irenden At Gitsin-
Throw Mama from the Train"-
den sonra yönettiği ikinci film.
De Vito, Amerikan güldürüsü-
nün klasik dönemlerinden kal-
mış olabilecek bir konuyu ele
alıyor. Bu dönemin en ünlü baş-
yapıtlarına layık bir yaklaşımla
kişilikleri belirliyor, söz ve du-
rum güldürüsüne ağırlık veriyor.
Ama bir şey daha yapıyor, temel
bir şey: Ele aldığı durumlann ve
de konunun elverdiği her şeyin
sonuna dek gidiyor. Hiçbir
KARA KOMEDİ — Danny De Vito (sağda) bir'kara komedi niteliğindekı Güllerin Savaşı"nı hem
yönetiyor hem de oynuyor. Başrolleri Kathleen Turner (solda) ve Michael Douglas paylaşıyoriar.
"ahlaksal" kaygı, hiçbir "mut-
lu son" endişesi, hiçbir kalıba,
klişeye, değer ölçüsüne uyma is-
teği yok de Vito'da!..
Bu yüzden, bu kısaak boylu
yönetmen, kimi zaman, sinema-
nın en usta komedyenlerinin ağ-
zının suyunu akıtabilecek ölçü-
de bir "tahrip sahnesi" çekebi-
liyor: Barbara'nın "bizzat" yap-
tığı yemekleri tattırmak için top-
ladığı "yemek uzmanlan" ve
"sosyetik" arkadaşlannm sofra-
sına yıldınm gibi dalan Oliver-
ın yaptığı "tahribat", Lau-
rel/Hardy'den Jerry Levis'e,
Chaplin'den Norman VVisdom'a
sinemamn en "tahripkâr", en yı-
kıcı güldürü ustalarına layık bir
sahne!. (Biraz da Çek sinemacısı
Vera CythUova'nın ünlü "Küçük
Papatyalar"ını anımsatan)... Fil-
min ana temasımn ve ele aldığı
kankoca ih'şkisinin sonuna dek
gitmesi, "Güllerin Savaşı"na
beklenebilecek bir kaliteh' salon
güldürüsü veya biraz kara miza-
ha bulanmış bir komedi tanım-
lamasımn dışında, nerdeyse kla-
sik bir dram atmosferi getiriyor.
"Ölüm Dansı"mn Strindberg'i
veya "Kim Korkar Hain Kurt-
üuı?"ın Albee'si sanki pek uzak-
larda değil. Ama bu dramatik,
giderek trajik tonu yakalarken,
de Vito, büyük bir ustalıkla. fil-
minin asıl tOHunu, "güldürii"yü
hiç unutmuyor ve böylece per-
dede, şimdiye dek görebildiğimiz
gerçekten de en "kara", en ka-
ramsar ve umutsuz evlilik güldü-
rülerinden birini, belki de birin-
cisini bizlere izletiyor.
"Güllerin Savaşı"m görün...
Michael Douglas ve Kathleen
Tnrner'ı perdede hiç böyle sey-
retmediniz. Danny de Vito'nun
kendisine ayırdığı "aile avukatı"
rolü ve hizmetci olarak karşımı-
za çıkardığı "Bagdat Cafe"nin
unutulmaz Alman kadım (sahi,
"Bağdat Cafe"yi ne zaman gö-
receğiz?) Marianne Sagerb-
recht'in varlıklan da çok ilginç.
Bu filmi izleyip evli olun veya ol-
mayın, evlilik denen ilginç, kar-
maşık, "enveni şer" ve nerdeyse
alternatifsiz ilişki üzerine biraz
felsefeye dalmak da ilginç ola-
bilir.
Antalya Film Festivali'nde 'Siyasi Partilerih Sinemaya Bakışı' tartışıldı
Yılmaz Güney'e yasak var mı, yok mu?
BÜLENT ECEVtT
ANTALYA — 27. Antalya
Altın Portakal Film Festivali'n-
de sinemamn sorunları tartışıl-
dı. Film yaptmcılan, yönetmen-
leri ve oyunculan, Yılmaz Güney
filmlerinin gösterilememesini
eleştirerek Festival Yürütme Ku-
rulu'na tepki gösterdiler, kına-
ma metni hazırlayarak imzaya
actılar.
Film yönetmeni Yusuf Kur-
cenli, "Yasak yok, ama Yürüt-
me Kurula izin istiyor. Otacak iş
degil. Niye izin isteniyor?" diye-
rek konuşurken bu konunun ay-
dınlanması için bir kınama met-
ninin hazırlanıp imzaya açılaca-
ğını, herkesin de buna katılaca-
ğını sandığıru bekledi.
Yönetmen Tunç Başaran,
"Yeter artık. Nedir bu Yılmaz
Güney olayı? Herkes bunn ko-
Dnşnyor. Neden? Niye konuşn-
lnyor? Ortada bir yasak yok,
Idmse göstermeye cesaret edemi-
yor. Bunun tarbşmasını niye ya-
pıyoruz artık?" diyerek düşün-
cesini dile getirdi.
Festival Yürütme Kurulu, ara-
larmda Yılmaz Güney'in de
filmlerinin bulunduğu "Altın
Portakallı Filmlerin Toplu
Gösterimi" ni yapabilmek için
ilk önce Antalya Cumhuriyet
Savcılığı'na başvurmuş ve "Yet-
kili depiz" yamtını almıştı. Bu-
nun üzerine kurul, Belediye Baş-
kanı DYP'li Hasan Subaşı'run
isteği üzerine tçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü'ne
Mtın Portakallı filmlerin liste-
sini gönderip "Yasağın olup ol-
madıgmı ve izin verilmesini" is-
tedi. Ancak festival başladığı ta-
rine Festival Yürütme Kunılu
eleştirildi.
Eleştirmen Atillâ Dorsay'm
yönettiği panele SHP'den Seba-
hattin Çetin, DYP'den ise Genel
Başkan Yardımcısı Mehmet
Dülger katıhrken ANAP'tan
kimse gelmedi. Yetkililer,
ANAP'a da çağrı yaptıklannı,
ancak yanıt bile vermediklerini
söylediler. Panele Festival Yü-
rak kültür ve sanat hayatını bir
tarla ortamı gibi gördüklerini ve
bu tarlanın devlet tarafından ha-
zırlanıp sanatçılann burada çi-
çek yetiştirmesini sağlayacakla-
nnı açıkladı. Dülger, "tfade
hürriyetTne hassasiyetle baktık-
larım ve topluma yonun getir-
mede sinemanın katkısının ol-
duğunu belirtti.
Dülger, siyasi iktidarlann si-
Sinema yazannuz Atilla Dorsay'm yönettiği panele SHP adma
yapımcı Sebahattin Çetin, DYP'den Genel Başkan Yardımcısı Mehmer
Dülger,,festival yürütme kurulu adına Abdullah Tekin, sanatçılar
adına da Fikret Hakan katıldı. Yetkililer, ANAP'a da çağn
yaptıklarını, ancak yanıt bile alamadıklannı belirttiler.
rihe ve bugune kadar herhangi
bir yanıt gelmedi.
Bu arada birçok avukat ve hu-
kukçu, Güney'in filmlerinin ya-
sak olmadığını ve dolayısıyla
izin istenmemesi gerektiğini bil-
dirmelerine karşın Festival Yü-
rütme Kurulu "izin" istemekte
ısrarlı davranmışdı.
önceki gün özel Idare
Kongre Salonu'nda yapılan
"TBMM'de Gnıbu Bulunan Si-
yasi Partikrin Sinemaya Bakışı"
konulu panelde de Güney'in
filmlerinin gösterüememesi üze-
rütme Kurulu adına Abdullah
Tekin, sanatçılar adına da Fik-
ret Hakan katıldı.
SHP adına katılan yapımcı
Sebahattin Çetin, devletin kül-
tür ve sanattan korktuğunu, bu
nedenle baskı altına aldığını
vurgularken "SHP iktidannda-
yaratıcı duşüncenin önündeki
kabugu kıracağız. Sinemayı
özerk bir kurum haline getirece-
ğiz. Bunun çahşmalanna da ku-
rultaydan sonra başlanacak" di-
ye konuştu.
Mehmet Dülger ise DYP ola-
nemaya destek olmasının gerek-
tiğini belirterek "Fikri cendere-
leri kaldırarak fikri destek sag-
laması teknik altvapının olııstu-
rulması zonınluluktur. Kaynak
ve organizasyon destegi olmalı,
vanşmaiarla amatöriere de ola-
nak Unınmah. Eğitim alamnda
sinemamn özel bir yeri olmalı"
dedi.
Festival Yürütme Kurulu adı-
na katılan Abdullah Tekin, fes-
tivalin amacı hakkında konuş-
tu ve politikacılann sanattan
korktuklannı, bu nedenlede en-
gellemeye çalıştıklanm söyledi.
Sanatçı Fikret Hakan konuş-
masına DYP ve SHP temsilcile-
rine "AP'nin devamı olarak siz
sayın Dülger ve CHP'nin deva-
mı oiarak siz sayın Çetin, eski-
den vapdan tüm ber şeye sahip
çıkryor musunuz?" diye sorarak
başladı. Dülger "Ewt" Çetin ise
"Siyasi hatalann yapddığı orta-
mı da göz önüne alarak kabul
ediyorum" diyerek Hakan'ın so-
rusuna yanıt verdiler.
Hakan, Yılanlann öcü filmi-
nin AP tarafından "komü-
nisttir" damgası yediğini,
CHP zamanında da sağcı par-
tilere taş çıkartırcasına davraml-
dığını anlattı.
Bu arada oturumu yöneten
Atillâ Dorsay, bu tür tartışma-
ların yapılmaması gerektiğini,
siyasi partilerin geleceğe dönük
düşüncelerinin tartışıldığını söy-
ledi ve tartışmanın bu şekilde
mi, yoksa geleceğe dönük mü
olması için dinleyicilere oylama
yaptırdı. Oylama "Tarihi hata-
lann tartışilmaması" yönünde
kabul edildi.
Panehn kapanış konuşmasını
yapan Belediye Başkanı Hasan
Subaşı, "Böyle sorunlu bir sek-
töre kucak açmaktan mutluluk
duyuyoruz" dedi.
'Çocuklar
İçin'
• Kültür Servisi —
Birleşmiş Milletler
Teşkilatı'nca 29-30 Eylul '
1990 tarihinde New York'ta
düzenlenecek olan
"Çocuklar İçin Dünya
Zirvesi" nedeniyle Devlet
Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü ile UNICEF
Türkiye Milli Komitesi'nin
birlikte organize ettiği
Çocuk Korosu ve Balesi
özel gösterisi 29 ve 30 Eylttl
1990 günleri yapılacak.
Gösterinin amacı,
"Çocuklara her şeyin en
güzelini vermek, onlan
engin bir kültürle
kuşatmak, çoksesli müziği
sevdirmek ve estetik
zevklerini geliştirmek."
Girişi serbest olan gösteri,
üst üste iki gün
tekrarlanacak.
Üsküp Halklar
Hyatrosu
• Kültür Servisi —
Yugoslavya'da bu yıl
kuruluş yıldönumünü
kutlayacak olan Üsküp
Halklar Tiyatrosu, üç Türk
yazarın birer oyununu
repertuvarına aldı. Türkiye
sııurlan dışında Türkçe
olarak oynayan tek
profesyonel topluluk olan
Üsküp Halklar
Tiyatrosu'nun repertuvanna
alınan oyunlar, Recep
Bilginer'in "Yunus Emre"si,
Tuncer Cücenoğlu'nun son
oyunu ve Tank Buğra'nın
vazdığı "Ayakta Durmak
Istiyorum;1
H3da' filmine
prim
• BONN (AA) —
Rejisörlüğunü Sema
Poyraz'ın yaptığı "Oda"
adlı kısa metrajlı Türk
filmi, Federal Almanya
tçişleri Bakanlığı tarafından
25 bin mark teşvik primine
layık görüldü. Içişleri
Bakanlığı tarafından bugün
yapılan basın
açıklamasında, bu yıl teşvik
prirrJ verilmesi uygun
bulunan 8 kısa metrajlı
film arasında, "Oda"
filminin de yer aldığı
kaydedildi. Batı Berlin'de
yaşayan Sema Poyraz'ın,
Dilek Kökçin ve Metin
Talayman ile birlikte
senaryosunu yazdığı ve
yönetmenliğini üstlendiği
film, F. Almanya'da oğlu
öldürülen bir Türk annenin
yaşantısını konu alıyor, •.
Ankara'da
müzayede
• ANKARA (AA) — 14.
yuzyıl Turk ressamlarımn
en ünlülerinden Şeker
Ahmet Paşa'nın iki yapıü,
30 eylülde Ankara
Hilton'da yapılacak
müzayedede satışa
çıkanlacak. Sanatçının son
dönem çalışmalanndan
olan iki natürmort, toplam
150 milyon liradan satışa
sunulacak. Yerel ve
geleneksel özelliklerin
Batı'daki resim tekniği ile
özgün biçimde
bağdaştırılmasıyla üslup
kazanan tablolann hayli ilgi
göreceğinin beklendiğini
belirten müzayedeyi
düzenleyen Koleksiyon AŞ
yöneticileri, 13. yüzyıla ait
bir obruk lcilim Ue 10. ve
11. yüzyülara ait çeşitli
silahların da satışa
çıkanlacağını bildirdüer.
Seramik
sergisi
• Kültür Servisi —
Çanakkale Seramik Sanat
Galerisi'nde 28 sanatçının
çalışmalanndan oluşan
"Türk Seramik Sanatında
Aşamalar Süreci" adlı sergi
1 ekim pazartesi günU
açüıyor. 27 kasıma dek açık
kalacak sergiye katılan
sanatçılar ise İlgi Adalan,
Beril Amlanmert, Dalya
Anter, Tülin Ayta, Erdinç
Bakla, Şaziye Ibak Barlas,
Bingül Başanr, Tülay
Baytuğ, Ünal Cimit,
Müfide Çahk, Sevim Çizer,
Hamiye Çolakoğlu, Sadi
Diren, Ferhan Taylan Erder,
N. Fehmi Erdoğdu, Efsun
Ergüven, Seniye Fenmen,
Candeğer Furtun, Attila
Galatalı, Füiz özgüven
Galatalı, Güngör Güner,
Ayfer Karamani, Sabit
Karamani, Füreya Koral,
Melike Abasıyamk Kurtiç,
Şeyma Reisoğlu Nalça,
Süreyya Oskay önen ve
Mustafa Tunçalp katılıyor.
Tıyatro Altın
Maske
• Kültür Servisi — Tiyatro
Altın Maske, 1990-1991
tiyatro sezonuna 7 ekim
pazar günü Kalamış Time
Club'te sergilenecek kukla-
insan bileşimi oyunlarla
başlıyor. Tiyatro Altm
Maske'nin ekim ayı
süresince sunacağı diğer
oyun ise "Rüzgârgülü"
adını taşıyor.