Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABERLERİN DEVAMI 28 EYLÜL 1990
'LAGANUSTUKURULTAYA DOGRUSHP
Baykal: Köklü değişiklik şart
TAKIM YOK — Erdal tnönü, Hikmet Çetinkaya ve Ümit Aslanbay ile görüşürken, 'benim (akımım yok' dedi. (Banş Bil)
Inönü: Parti içi demokrasiKurultayda açık bir şekilde düzeltilmesi
gereken bir sorun var. Partinin yeni
atılımlara girmesi için gerekli düzenleme.
Partimizin kurultayın kararı ile tam bir
yapısal bütünlüğe kavuşması şart. îki başlı
görünümden kurtulacağız. Genel başkan ile
uyumlu bir PM, disiplin kurulu, örgüt,
kurultayın kararı ile çalışmaya başlayacak.
(Baftarafı 1. Sayfada)
bıınlan göz önüne alarak kurul-
tay dekgelerine, partililere söy-
leyecekleriniz var mı?
tNÖNÜ — Kurultayda söyle-
yeceklerimi şimdiden söylememi
istiyorsunuz. Onu tam yapa-
mam, ama bu kurultayda açık
bir şekilde düzeltilmesi gereken
bir sorun var. Partinin yeni atı-
lımlara girmesi için gerekli dü-
zenleme. Bunu gezilerde anlat-
maya çalıştım. O konuda bazı
şeyler söyleyeyim ve bundan
sonra ne olacağını söyleyeyim:
Partimizin kurultayın karan ile
tam bir yapısal bütünlüğe ka-
vuşması şart. îki başlı görünüm-
den kurtulacağız. Genel başkan
ile uyumlu bir parti meclisi, di-
siplin kurulu, Örgüt, kurultayın
karan ile çalışmaya başlayacak.
Bu bizim hep aklımızda olan
projelerin gercekleştirilmesi im-
kânını verecek. Mesela benim
bir "gölge kabine" fikrim var.
—Genel başkan seçilirseniz
bnnu nasıl uygulamaya koyma-
yı düşünüyorsunuz?
İNÖNtJ — Bu ancak iyi bir
işbölümü ile olur. Yani, hem
eleştiri hem de iyi bir işbölümü.
Böyle bir işbölümünü yapama-
dık. Çeşitli çekingenlikler veya
beklentiler buna engel oldu,
ama şimdi önümüzde duran gö-
rev budur. İyi bir işbölümü ile
aynntılı raporlara, caJışmalara
dayanarak ortaya çıkacak giri-
şimler. Bu, dışa dönük çabamız-
da birdenbire olumlu katkı sağ-
layacaktır.
—Siz, 'Kazanırsanız parti içi
kayga sürer' eteştirisi var. İçe dö-
D«k, örgüte dönük olarak oeler
dişfiDiyonanuz?
tNÖNÜ — İçe dönük faaliye-
timizde de büyük bir fark oldu-
ğunu görecek partüilerimiz. Son
iki yılda özellikle son yılda, ku-
rultay yaklaşırken bu tür faali-
yetlerin arttığını gördüm. Tüzü-
ğe uymayan hareketlerin yoğun-
laştığım ve yapıldığını gördük.
Bunlann bir kısmında MYK'da
konuşularak yapüdığı için be-
nim imzam da oldu. Bir kısmı
MYK'da konuşulmadan yapıldı,
genel merkezin bana danışma-
dan yaptığı işler oldu, ama so-
nunda ortaya çıkan izlenim,
partililerimizde bir güvensizlik
yarattı, 'Ne zaman görevden alı-
nacagız ya da parti içindeki hak-
lanmız kornnacak mı, öyelik
hakianmız korunacak mı?' di-
ye. Bu konularda örgütlerde bir
güvensizlik olustu. Bu tabii parti
için çok önemli bir şey. Bunları
ortadan kaldıracağım. Zaten
ben son kurultaydan sonra hiç-
bir örgütün görevden aünmama-
sını istemiştim. Başarılı oldum,
ama gene de yeteri kadar olma-
dı. Çünkü başka usuller bulun-
du.
MYK'nın resmen görevden
alamamasına rağmen, görevden
istifa ettirmek yoluyla yeni yö-
netimler oluşturmak gibi usul-
ler bulundu. Bunları mutlaka
ortadan kaldıracağım. Partinin
normal gelişmesi, yerel örgütle-
rin kongrelerle gehnesi. 'Seçimle
gelen seçimle gider' ilkesinin ge-
çerlilik kazanması.
Sonra başka önemli bir mese-
le, öbür partilerin de bu yola gir-
mesi gerekecek sanıyonım: Ye-
rel örgüt ve yönetimlerde kavga-
yı azaltacak tüzük değişiklikle-
ri, Avrupa'daki partilerde olan
yaklaşımlar.
Bizde de CHP döneminde
böyle bir başlangıç yapılmıştı.
'Çarşaf liste* bu doğrultuda bir
gayretti. Şimdi iki liste ile seçi-
me gidiyor partililerimiz. îki-üç
oy farkı ile bir liste kazanıyor,
öbür listedeki insanlardan hiç-
biri yönetime giremiyor. Ta hep,
ya hiç
1
sistemi uygulanıyor. Ço-
ğunluk sistemi oluyor. Buna
karşı bir nispi temsile götürmek
gerekiyor belki. Tam şekliyle
şimdi söylemek belki yanlış olur.
Fakat böyle düşünmek gereki-
yor. Bu seçim şeklini nispi hale
getirmek çok yararlı olacak çün-
kü. O zaman o kadar keskin gö-
rüş farklılıkları devam etmez.
Her listeden insaniar yönetime
girerler ve beraber çalışmak du-
rumunda olurlar.
—Genel başkan ile uyumlu
bir PM ojmazsa ne olacak?
tNÖNÜ — Işte bunlann ger-
çekleşmesinin şartı genel başkan
ile uyumlu bir ekibin seçilmesi-
dir. Aksi halde bugünkü durum
devam eder. Partinin istenileni
veremediği izlenimi devam eder.
Onu hiç beklemiyorum. Delege-
lerin böyle bir yola gitmesinin
anlamı yok diye düşünüyorum.
Delegelerimiz bir insana gü-
ven gösterecekler, bir kişiyi ge-
nel başkan seçecekler. Bırimizi
genel başkan sectikten sonra ve-
ya onu seçerken, onunla uyum-
lu çalışmayacak bir parti mecli-
sini neden seçsinler? Bunu yap-
mak demek, bu genel başkanın
engellemek demek.
Inönü başkan, Baykal sekre-
ter formülü partiye yeni atıhm-
lar getirmeyecek, bu anlaşıldı.
Eski havayı devam ettirecek. Bu-
nun ne faydası var?
Cumhurbaşkanlığı
meselesi -
—Gölge kabine düşüncenizi
biraz açar mısınız?
İNÖNÜ — Avrupa'daki de-
mokrasilerin çoğunda, muhale-
fet işbölümünü yapar. Bizde bu-
eüne kadar bu yok. Bir genel
başkan var, her konuda konu-
şuyor.
—Bir de genel sekreter var_.
İNÖNÜ — Evet, bir de genel
sekreter var. O da her konuda
konuşuyor. Dolayısıyla her ko-
nuda ikimiz de konuşunca, ba-
zı farklar büyük önem kazanı-
yor. Bu da ayn mesele. O olma-
sa bile, bir işbölümü ile iktida-
rın icraatım giınü gününe takip
eden, ona hemen tepki göstere-
bilen ve basının da hemen ara-
yabileceğini bildiği insaniar yok.
Basın her şeye benden cevap al-
maya çalışıyor. Bu da yeterU bir
şey değil.
Tabii genel başkan olarak ira-
demi göstereceğim olaylar ola-
cak. Hatta bu irade olmazsa bu
ekip yürümez. Ekibin işbölümü
yapması şart. Hep aynı şeyi söy-
lüyorsunuz, gibi eleştirilerin te-
melinde bu var. Programda pek
çok şey var, ama onu anında
söyleyen insanlar yok. Bu olur-
sa zaten bizim iktidara hazır ol-
duğumuz ortaya çıkar. Bu
Türkiye'de olmadı, ama karou-
oyunun beklentisi var. Kamuo-
yu istiyor. Tabii bunun için bir
tüzük değişikliği olsa iyi olur.
Bu değişikliği yapmak istiyo-
rum. Parti meclisi ve parlamen-
to grubunda bunun onayını ala-
cağım. Onlann kabul ettiği yak-
Iaşım içinde sorumlu bir işbölü-
mü ortaya çıkacak.
'Gölge bakan' denilen insan-
lar tıpkı hükümette gibi bu ko-
nuyla ilgilenen sorumluluklar
alacaklar. Avrupa'da örnekleri
var. Gölge bakan bir demeç ve-
riyor, asıl bakan istifa edebili-
yor. Tabii bizde bu kadar geli-
cak anlamına gelmez. Bir hazır-
lık. Hukümet, parlamentodan
çıkacak. Daha muhalefetteyken
kendini gösterecek, hazır oldu-
ğunu ortaya koyacak. Bunu bir
yapalım. Diğer partiler de yapa-
cak, göreceksiniz. Tabii böyle
harekeüer bir heyecan dalgası ile
sağlamr. Şimdi o heyecanı bize
kurultay sağlayacak.
—Sayın Baykal'ın, size bir
önerisi var Sizi cumhurbaşkan-
lığına taşımak istiyor. Kendisi
başbakan olunca...
INÖNÜ — (Gülerek) Bir ta-
raftan öyle söylüyor, bir taraf-
tan da benim hiçbir şeyden an-
lamadığımı, bir şey bilmediğimi,
kimseyi tammadığımı söylüyor.
Tabii biz cumhurbaşkanının yet-
kisiz ve sorumsuz olduğunu söy-
lüyoruz da o kadar da değil.
Hiçbir şeyden anlamayan insan-
lan da cumhurbaşkanı yapm de-
miyoruz. Kaldı ki bunlar tabii
parti için aleyhte yorumlanabi-
lecek sözler.
—Size yönelen eleştirilerden
biri de şu: Inönü'nün örgütten
yetişmiş kadrolan yoktur. Parti
Meclisi oluşturmakta güçlük çe-
kecektir. Büyük otasüıkla örgüt-
ten gelmeyen insanlan parti
meclisine sokacaktır Bu konu-
da söyleyecekleriniz var mı?
tNÖNÜ — Bu eleştiriye he-
men cevap vereyim. Çünİcü öy-
le bir şey yok. Ben bu harekete
sosyal demokratlan birleştirmek
için girdim. Veto ile uzaklastınl-
dım. Sonra tekrar genel başkan
olduğumda, karşımıza bir yerel
seçim çıktı. Örgütü o zaman ta-
nımıyordum, bu doğru, ama bü-
tün Türkiye'yi dolaştım o za-
man. Belediyelerimizin çoğu ka-
saba ve Uçelerdeydi.
Gittiğim yerler hep ufak yer-
lerdi. ll, ilçe başkanlan beni ta-
nıdılar. Bundan sonra da devam
etti. Etolayısıyla 'Partiyi tanımı-
yor', 'Orgütü tammıyor' gibi şey-
ler herhalde benim için söylene-
mez.
Sayın Baykal'ın söylediği baş-
ka bir şey; onun şöyle bir yak-
laşımı var. Ben sizi seçeyim, siz
beni destekleyin.
Bu kötü bir yaklaşım. Benim
öyle bir takımım yok. Öyle bir
(Baftarafı 1. Sayfada)
tinin bir siyasal tıkanma içine
girdiği açıktı. Bunu aşmak için
Sayın Genel Başkan'a bir fırsat
vermeyi amaçlamıştım. Sayın
Genel Başkan benim istifamla
oluşan duru&ıu böyle değerlen-
dirmedi, bir parti içi hesaplama-
ya dönüştürdü. Partinin içinde
bulunduğu siyasal tıkanıklığj aş-
mak için genel başkan değişik-
liğinin şart olduğuna inanıyo-
rum. SHP'yi dışa dönük müca-
delede etkinleştirecek, bir sosyal
demokrat inşa programım ikti-
darda yaşama geçirecek bir mis-
yonu Sayın Inönü'nün gerçek-
leştirebileceği inananı taşımıyo-
rum. Bu olaylann olağan geliş-
me süreci içinde geldi bir süre
sonra ortaya çıkacaktı. Ama Sa-
yın Inönü kendi misyonu ile il-
gili tartışmamn şimdi olmasını
istedi. "Şimdi daha iyi durum-
dayım, bu tartışmayı altı ay öne
alayım" demek altı ay sonra
partinin daha iyi bir durumda
olmayacağını itiraf etmek de-
mektir.
— Sizin bir zamanlamamz
var nuydı?
BAYKAL- Hayır, böyle bir
şeyi de zorunlu görmüyorum.
Siyasette insanlar yaşayarak gö-
rürler. Bizim bir süre bunu ya-
şamamız gerekiyordu. Yaşanan
olaylar Sayın Inönü'nün çok ba-
şanlı bir muhalefet lideri oldu-
ğunu, sosyal demokratlan ikti-
dara getireceğini ortaya koysaydı
böyle bir tartışma hiçbir zaman
başlamazdı. Bunun ortaya çıkıp
çıkmaması konusunda bir dene-
meden kaçınmak istedi Sayın
Inönü. Şimdi değil de yedi ay
sonra bu tartışmayı başlatmak
istemesi, yedi ay sonrası için ka-
ramsarhğını gösteriyor.
— Böyle bir sürec partiye ne
zarar verdi?
BAYKAL- İçe dönük müca-
dele başlatüdı. Partinin kimli-
ğiyle ilgüi tartışmalar ortaya çık-
tı. Şimdi sandığın içinden, naf-
talinlerin arasmdan kadir kıy-
meti bilinmeyen siyaset adamlan
aranılacak, piyasaya sürülecek.
Partide bugüne kadar aradığım
bulamamış çevreler, grupçular
"acaba bize de bir imkân çıkar
mı" diye Sayın Inönü'nün etra-
fında toplanacaklar. Yirmi gün
önce "Bu partinin problemi ge-
nel başkanlık problemidir. Sayın
Inönü'yle bu işler olmaz" diye
ısrarla söyleyenler şimdi birden-
bire yeni uzlaşmazlar koalisyo-
nu oluşturarak bir şans arayışı
için girecekler. Bütün bunlann
paniye yararı yoktur.
— Adaylıgınızı acıkladıktan
sonra partililerden ne ttir bir
tepki aldınız? Degişim mi, sU-
tttkonun kornnması mı, yoksa
iki adaydan birini seçmekteki
zorluk mu?
BAYKAL— Bu değerlendir-
menin parti örgütü tarafından
yürekten paylaşıldığım gördüm.
Bir liderlik değişimi çok yaygm
kabul ediliyor. Bir değişim öz-
lemi, yeni bir lider özlemi var.
"Niye acele ettin" diyen de var.
Bugün partinin çok ezici bir ço-
ğunluğunun liderlik arayışı için-
de olduğunu göreceksiniz.
— Bu arayış olumlu sonuçia-
nırsa ne gibi gelişmekr olflbilir?
BAYKAL- Parti genel baş-
kanlığından başbakan çıkacağı
tahmin edilmemeli. Başbakan
perspektifinden parti genel baş-
kanlığı çıkanılmalı. Bakınız gel-
miş geçmiş iktidarlar, tümü ik-
tidar iddiasıyla ortaya çıkmıştır.
İktidara gelenlerin hiçbirisini
parti organlan iktidara getirme-
miştir. Sayın Demirel başbakan
adayı diye düşünülerek başba-
kanlığa getirilmiştir. Sayın De-
mirel'i iktidara hangi genel sek-
reter, hangi parti meclisi taşımış-
tır? Sayın Demirel'i iktidara
hangi merkez yürütme kurulu
çıkartmışur? Aym şekilde özal'ı
iktidara hangi genel sekreter,
hangi parti meclisi getirmiştir?
— Böyle bir düşünce sosyal-
demokrat vapıJanmara uvgun
mu?
BAYKAL- Elbette sosyal de-
mokrat hareketlerle bu hareket-
ler arasında temel farklılıklar
vardır. Ama siyasetin mantığı,
dinamiği birbirinden çok kopuk
değildir. Elbette sosyal demok-
rat bir başbakan adayı, diğer
başbakan adaylanndan temel
farklılıklar taşıyacaktır. Ama
sosyal demokrat hareket de ik-
tidara iktidar iddiasını ortaya
koyan 1 erin dışında gelecek de-
ğildir. Dünyanın her yerinde
böyledir. Günümüzde muhale-
fette liderler hızla eskiyor. Bu
değişimi 'lidere ihanet' ya da
'sadakat' kavramlan içinde de-
ğerlendirmek feodal anlayışın
gereğidir. Rasyonel bakmak ge-
rek, işlevsel obnak gerek. Tıkan-
manın nasıl aşılacağma ilişkin
ciddi öneriler getirilmelidir.
— Bu tıkanma azce nasıl aşı-
labilir?
BAYKAL— Bu tıkanmanın
köklü değişikliklerle aşılabilece-
ğine inanıyorum. Bu değişiklik-
lerin başmda da Uderliğin geldi-
ğini görüyorum. SHP lidehni
değiştirmelidir. Ciddi bir kadro
oluşturmalı, yeni bir söylemin
içine girmelidir. Sayın Genel
Başkan adayhğımda ısrar edi-
yor. örgüt, böyle bir olayı se-
vinçle karşıhyor. Çok ciddi bir
liderlik yanşması yapıhyor. Bu
manzara bile SHP'de liderlik
probleminin sosyolojik olarak,
politik olarak varlığıîun karutı-
dır. Eğer partililerin yansı bir
genel başkan varken bir genel
başkan anyorsa, var olan genel
başkanla partinin iktidara gel-
mesi mümkün değildir. SHP'de
bir liderlik görevine ihtiyaç ol-
duğu kanısındayım, bunu yap-
mayı denemeye genel başkan ta-
rafından, örgüt tarafından çağ-
rılıyorum.
— Son konuşmalannızda ver-
diginiz bir mesaj şöyle bir soru
olarak Urtışıbyon Başansız bir
genel başkandan başanlı bir
cumhurbaşkanı olur mu?
BAYKAL- Burada ne bekle-
diğinize, tariflerinizin içine ne
koyduğunuza bağlıdır. tnönü'ye
başansız genel başkan derken
onun misyonuyla ilgüi farklı bir
bekleyişiniz varsa, bunu söyleye-
bilirsiniz. Sayın Inönü içinde
bulunduğumuz konjonktürün
ona verdiği görevi, misyonu ba-
şarıyla yerine getirmiştir. Buna
başansız değil, başanlı bir genel
başkan denir. Bu başannın so-
nucunda bu dönem artık ta-
mamlanmakta Yeni bir döneme
geçiyor SHP. Şimdi bu birikim
iktidara yöneltilmeli. Bunun için
değişime ihtiyaç vardır. Sayın
Inönü'nün bu yanşı kaybetme-
sinin bir başansızlık değil, tam
tersine örgütünün erginliğe ulaş-
ması ve Sayın Inönü'yü aşacak
bir düzeye ulaştığımn kamtlan-
ması apsından Inönü'nün basa-
nsı olarak değerlendirilmesi ge-
rektiğine inanınm. Oğulun ba-
bayı gecmesi babanın başansız-
çalışmasını engellemek demek. şemedi daha. Bir de gölge ba- takımın da partinin yaranna GENEL BAŞKAN DEGİŞMELİ — Deniz Baykal, Celal Başlangıç ve Ali Doğan'ın sorulannı ya-
Parti meclisinin çahşmasını da kan, iktidara gelince bakan ola- olacağına inanmryorum. nıtladı. Baykal'a göre genel başkan degişmeli. (Fotoğraf: Banş Bil)
CÜNEYTARCAYÛREKyazıyor
Kurultay'ın Bilinci...
ANKARA — Son bir haftadır izle-
nen gelişmeler, SHP'deki olayı parti
içi çatışma sürecinden çıkardı. Olay
parti kamuoyunu aştı, doğrudan hal-
kın etkileme alanına kaydı.
Etkileme alanı genişleyince İnönü
ile Baykal üzerine kurulan oy denge-
lerinde önemli değişimler gözlenme-
ye başladı. Baykal, lehinde görülen
delege dengesine dayanarak sonuç
almaya hazırtanıyordu. İnönü ise bir
yandan delegelerle iç içe olmayı, öte
yandan sosyal demokrat eğilimleri
sağlıklı bir parti erdeminde birleşiir-
meyi hedef almıştı.
İnönü'nün uyguladığı taktiğin kurul-
taya bir gün kala daha etkili ve verimli
olduğunu gösteren izlenimler alınıyor.
İnsan olarak çevrelerinden soyutlana-
mayan delegelerde önemli egilim de-
ğişiklikleri gözleniyor.
10 eylülde bunalım patlak verdiğin-
de 1988 kurultayında oy dengesine
göre kimi hesaplar yapılıyordu. Dele-
ge bazında Baykal'ın İnönü'ye oran-
la daha elverişli olduğu varsayılıyor-
du. Zaman ilertedikçe, bu hesabtn tut-
rnayacağını gösteren gelişmeler izlen-
di.Baykal ekibi liderlik savaşımını sa-
dece delegelere dayanarak sonuç al-
maya yönelirken, İnönü daha geniş
alanlara yayılmayı yeğledi. Nitekim
Baykal, "başlatmak istemediği bir
yarışa" girmek zorunda kaldı. Taktik
hatalar daha baştan geçerliydi. Sam-
sun ve Erzurum'daki toplantılarda
Baykal, "İşin bu noktaya geleceğini
hesaplasaydı, genel sekreterlikten is-
tifa etmeyeceğini" söyleyerek gerçe-
ği itiraf ediyordu.
İnönü'yü olağanüstü kurultayda he-
saplaşmaya iten davranış Baykal'dan
geldi. Şayet Erol Çevikçe'nin istifası-
nı genel sekreterlikle MKY'nın tümü-
nün yönetimden çekilmesine kadar
götürmeseydi, İnönü hesaplaşmayı
olağanüstü kurultaya erteleyecekti.
Toplu istifa İnönü'ye yakındığı yöne-
timden kurtulma olanağı verdi. Bay-
kal ekibi İnönü'nün böylesi kararlıhk-
la olağanüstü kurultayıtoplamayayö-
neleceğini beMemiyorlardı.
Üstelik lideriiğe giden yolda, olağa-
nüstü kurultay 1988 kurultayına ben-
zemiyor. O tarihte güvenilir genel baş-
kanla dinamizm sağlayacak genel
sekreter birleşimi iştah açıcıydı. Par-
tiye yeni ufuklar açacagı, seçmen
önünde daha çok güç kazandıracağı
varsayılıyordu. Oysa şimdi? Partinin
başan çizgisinin 26 Mart'tan sonra
aşağıya indiğini Baykal söylüyor. Bu
noktaya varışta —Baykal'ın son gün-
lerde öne sürdüğü gibi— genel polt-
tikada sadece İnönü'nün hatalan yok-
tu. Parti içi didişmeler, hizip anlayışıy-
la tanımlanan girişimler ve uygulama-
lar önemli ölçüde etkiliydi.
Baykal da hizipçilik suçlamasını ka-
bul eden havaya girdi. Düne değin
karşısmda olduklarını, Baykal'a karşı
çıkanları yanına çekmeye, böylece hi-
zipçilikten arındığını, birleştirici role
soyunduğunu kanıtlamaya girişti. İki
yıl kadar geç kalrrwştı. İnönü'nün bu
kez örgüte de sahip çıkan kararlı tu-
tumuna karşı Baykal'ın "yeni çıkışı"
inandırıcı olamıyordu.
Buna karşm İnönü baştan beri hi-
zipçilik anlayışıyia, "malûl olmayan
genel başkan" kimliğini koruyor. Bay-
kal'ın attığı her adım biryerde İnönü-
ye haklılık tanıyan irdelemelerin yay-
gınlaşmasına yol açıyor. İki başlıhktan
arınmış yönetim dayatması inönü le-
hine giderek değer kazanıyor.
Örneğin bölge toplantılarını Baykal
sadece delegelerle gerçekleştirirken
İnönü sosyal demokrat bünyede ayı-
nm yapmamaya özen gösterdi. İnönü
partinin her platformunda delegeye,
sade üyeye açık davranış sergilerken
Baykal'ın toplantıları delegelere hap-
setmesi yadırganıyor. Her kesimde
puan yitirmesine olanak sağlıyor.
Bu kurultay genel başkanlığa İnö-
nü veya Baykal'ı getirmekle yükümlü
bir kurultay değil. Bu kurultay yannı
da hazıriayacak. Delegelere çok
önemli görevler düşüyor. Hem lider-
lik, hem de PM seçiminde bilinçle ha-
reket etmeleri gerekiyor.
Hatta genel başkan seçiminden
öteye PM seçimi yaşamsal bir değer
kazanıyor. Son günlerde Baykal, de-
legelefden daha önce önemli görev
verdikleri insanlara "sahip
çıkmalarını" istiyor. PM seçimi genel
başkan seçiminden bir gün sonraya
kalsaydı, delegelerin yönetimi bir bü-
tün olarak daha uyumlu duruma ge-
tirmeleri olanağı doğabilirdi. Ne ça-
re, kuruttay değiştirmezse, İnönü'nün
hazırladığı gündeme göre iki seçim
aynı gün yaptlacak.
Kurultay genel başkanlığa kimin
geldiğini görmeden PM için oy kulla-
nacak. Bir günlük ara yönetimin bi-
çimlenmesinde İnönü'ye ayantaj sağ-
layabilirdi. Bu nedenlerle İnönü'nün
PM listesini hazırlarken çok dikkatli ol-
ması; tabana dayanan, örgütle iç içe-
liği sürdürecek kişilere özen göster-
mesi ön plana çıkıyor.
Aynı gün yapılacak seçimin sağla-
yacağı yararları sezen Baykal, takti-
ğini belirii ölçüde PM'ye oturtuyor. Li-
derliği yitirme olasılığıyla, asıl kavga-
nın bu yüzden 30 eylülde başlayaca-
ğını açıkça söylüyor.
Delegenin bilinci ya partiye gelece-
ği hazırlama olanağını verecek ya
da... Bitmeyen kavga, güç yitirme pa-
hasına haziran 1991'e kadar sü-
recek!
Divaıı başkanı arayışları
ANKARA (Cumhuriyet
Bfirosu) — SHP'de kurultay
hazırlıklan sürerken divan
başkanlığı için taraflann uz-
laşma çabalan da yoğunlaştı.
Delegelerin otellere yerleştiril-
mesine devam edilirken, üç
MYK üyesüıden oluşan alt ko-
mite Ankara'nın ilçe örgütle-
rinden sağlanacak güvenlik
görevlilerini saptadı. Bu ara-
da başkente delegeden çok
partili "merakhlar" gelmeye
başladı.
Kurultayın gergin başlama-
sını önlemek amacıyla tnönü
ve Baykal çevreleri arasında-
ki divan başkanlığında uzlaş-
ma arayışı dün de sürdü.
İnönü'ye yakın Genel Sekreter
Yardımcısı Hikmet Çetin, Ha-
san Fehmi GUneş'in adım
Baykal ve arkadaşlarına öner-
di. Divan başkanhğına Ayte-
kiı Kotil'in de birlikte
önerilebileceği belirtilirken,
Kotil'in Meclis Başkanvekili
olmasının "hukuksal sorun
oluşturduğu" ifade edildi. Son
kurultayda başkanlık yapan
Güneş'in, seçimlere geçildiği
sırada Ertuğrul Günay ile De-
niz Baykal arasında çıkan tar-
tışmada Baykal yanlısı bir
tavır sergilediği, ancak buna
karşın tnönü'ye yakın kaynak-
ların uzlaşma sağlanabilmesi
için Güneş üzerinde ısrar ettik-
leri öne sürülüyor.
Kurultay yönergesinde di-
van başkanının "kurultay
üyeteri" arasmdan seçilme ko-
şulunun belirtilmesi de taraf-
lar arasında farklı yorumlara
neden oluyor. tnör'V: :ephesin-
de bu ifadenin "konukları ve
onur üyelerini de kapsadığı"
görüşu savunulurken, Baykal
ve arkadaşlan, yönergede sa-
dece delegelerin kastedildiğini
öne sürüyorlar.
Kurultay delegelerinin An-
kara'da otellere yerleştirilme-
si de süruyor. Delegelerin
yerleştirildiği Turist, Stad, Er-
şan, Amt, Dedeman, Altını-
şık, Hitit ve Bulvar otellerinde
gece geç saatlere kadar yoğun
kulis çalışmaları yapıhyor.
înönü'nün kurultay hazırlıkla-
n ile görevlendirdiği Çetin,
Sav ve Atalay'dan oluşan üç
kişilik komite, kurultay gü-
venliğini sağlayacak göreviileri
belirledi. Buna göre Ankara'-
nın 6 merkez ilçesinden 25, di-
ğer ilçelerden de 5'er partili
salonda kendilerine ayrılan
bölmelerde görevlendirildi. Bu
arada, başkente delegeden faz-
la "meraklı" partili gelmeye
başladı. Partililerin delegelerin
kaldıkları otellere yerleşmek
için yoğun çaba harcadıkları
gözlendi.
SHP KARARGAHLARINDAN NOTLAR
*Bir, iki, üç... Daha fazla karargâh'
ÜMİT ASLANBAY
ANKARA — "Vallahi hiç ye-
rimiz yok beyefendi. Istanbul,
Bakırköy, Küçükçekmece, Sam-
sun burayı doldurdu. Başka
otellere gönderiyordum, ama
onlar da dolmuş. Tavsiye edece-
ğim otel var. Biraz daha pahalı
olanlan da var. Üç yüdızlüann
bazılarında bulunur belki..."
Anlattığına göre, Samsunlu-
lar ve tstanbullular hayli uyanık
çıkmışlardı. Hem "4 yıldızlı"
oteli İcapmışlar, hem de yüzde
50'ye yakın indirimden yararlan-
mışlardı. Çok kısa bir sureye 6
kurultayı sığdırmayı başaran
SHP'nin delegeleri kadar, otel
yöneticileri de işlerinin ehli ol-
muşlardı besbelli. Delegenin tec-
rübelisi oy atacağı aday kadar,
yatacağı oteli de biliyor. Kurul-
tayın yapılacağı salona yakm iyi
otelleri kapıyor. Sonra ver elini
karargâhlar.
Karargâhlar Ankara'nın daha
bir merkezine doğru. Necatibey,
Meşrutiyet, Vali Reşit, Alaçam,
Cinnah, Kuşkondu gibi yerlere
konmuşlar. Hepsinde harekât
planlan yapılıyor, ama karar-
gâhtan karargâha fark var. Bi-
rinde imzalar toplamyor, strate-
jiler üzerinde duruluyor. Birin-
de, kurultay salonuna hâkim ol-
mak için taktik hazırlıklar yü-
rütülüyor. Örneğin, "SHP'de 6.
olağanüstü kurultayı getiren
adam" denilen Erol Çevikçe'nin
bürosu birinci türden. Alaçam
Sokak'taki bu büroyu tanıma-
yan, bilmeyen delege yok gibi.
Ünü de diğerlerine göre hayli
fazla... İnönü'yü destekleyen
"Yeıülikçiler"in karargâhı yine
Necatibey'de. Stratejik yer olan
ve bir gün yerleşmeyi düşündük-
leri genel merkez binasının he-
men yakınmda. Ama bu kez on-
lann da karargâh sayısı artmış.
"Bir, iki, üç.. Daha fazla karar-
gâh..." şian her zamankinden
daha çok geçerli. Genel merkez
binasının 7. katı "tnönücülerin".
"Kazanamazsak da koltuklan-
na oturmuş oluruz" düşüncesi
ile olsa gerek MYK toplantı sa-
lonunda bir araya geliyorlar.
İnönü'nün "makam katı" çıka-
rılırsa, kalan S kat, ana merkez
Baykal'ınki olmak üzere, "Bay-
kalcüann"...
Karargâhlarda planlar yapılı-
yor. Sonra içkili bir lokanta.
Sonra otelin restoranı ya da ba-
n... Gecenin geç saatlerinde yo-
ğunlaşan sohbetler:
— Fatma Girik yann Bay-
kal'a dcaick için geliyormuş.
— Ertuğrul'un İnönü aleyhi-
ne demecini Baykal kurultayda
anlatacak.
— Baykal 500 imzayı bulama-
dı, acıklayamıyor...
— İnönü, mülayim Baykala-
lara h'stesinde yer verecek.
— Hasan Fehmi divan başka-
nı oluyonnuş.
— Milletvekili Gürcan Ersin,
Cemal Şahin tnönücü ohnuş.
— Sence kim kazanır ya?
Onlar konusadursun. Bir par-
ti meclisi adayı gelip bize neti-
ceyi anlatıyon
"Konuşsunlar. konuşsunlar....
Ben kendimi kurtardım. tlimde-
ki bütün delegeleri 4 yıldızlı bir
olele yerieştirdim. 'Yiyin için he-
sap benden' dedim. Zaten 3 ku-
nıltaydır da böyle. Her defasın-
da da PM'ye giriyorum.-"
hğı değildir. Şimdi Sayın Erdal
İnönü'nün genel sekreterinin ge-
nel başkan olması Erdal Inönfli
nün başansızlığı mıdır? Bunu
bir tutarsızhk ömeği olarak gös-
termek istiyorlar. Ama bundan
önümüzdeki dönem için Sayın
Inönü'nün başanlı bir genel baş-
kan olacağı çıkmaz, başansız bir
cumhurbaşkanı olacağı da çık-
maz. Yanlı bir olay.
— Konuşmalannızda "Ta-
bansızlardan oluşan bir parti
meclisi dayaDlır, kurultay da bo-
nu kabullenmek zorunda kaür-
sa, esas kavga 30 eylülde başlar"
demiştiniz.
BAYKAL- SHP'nin şimdi
bir iç hesaplaşmaya yöneltilmiş
olmasını sakıncah buluyonım.
Böyle bir tercih yapıldıktan son-
ra bunun 30 eylülde durması
çok güçtür. Hele 30 eylülde bu
hesaplaşma girişimi bir başan-
ya ulaşırsa, bugünkü örgütün
doğal uzantısı olarak ortaya çı-
kan parti meclisi yukandan bas-
kılarla, örgütün uzantısı olduğu
söylenemeyecek yeni bir parti
meclisiyle ikame ediürse, bu ye-
ni parti meciisinin örgütle geri-
limli Uişkisinin çok sıkıntı doğu-
racağını görüyorum. O nedenle
hesaplaşma girişimi başlangıçta
yanlıştır, başanh olursa ikinci sı-
kıntı ve yanlışlık dönemine gi-
receğiz.
— Genel sekrcterliginiz döne-
minde parti içi demokraaden
ciddi şikâyeüer oldu.
BAYKAL— Siyasette insanlar
şablonlarla düşünüyorlar. önce
şunu söylemek durumundayun,
benim görevimi yaptığım dö-
nemde bellı ölçülerde örgüte
müdahale edilmiştir. Ama bu
müdahaleler partinin bütün or-
ganlannın ortak değerlendirme-
siyle yapılmıştır. Yani Sayın Ge-
nel Başkan'ın katkısıyla yapıl-
mıştır. Bu örgüt müdahaleleleri
bir parti içi iktidar mücadelesi
hesabıyla yapılmamıştır. Parti-
nin siyasal doğrultusunu berrak-
laştırma, partinin siyasal doğ-
rultusuyla ilgili beürsizlikleri or-
tadan kaldırma amacıyla yapıl-
mıştır. Bu anlayışla yapılan ör-
güt müdahaleleri elbette tepki-
lere yol açmıştır. Kamuoyu, ba-
sın çok doğal olarak geçmiş par-
ti içi mücadele amacıyla başvu-
rulan örgüt müdahalelerinin bir
benzeri olduğu anlayışı içinde
olayı değerlendirmiştir. Bunun
sonucunda da bu izlenim oluş-
muştur. Bunu kesinlikle kabul
etmiyorum. Parti içi demokra-
siye en büyük saygıyı gösterdi-
ğime inanıyorum.
— Sonuç oUrak SHP'de ne-
den bu noktaya geiindi?
BAYKAL— Aşağıdan yukan
parti yapılaşması karşısında Sa-
yın İnönü bir ölçüde kendisini
yabanalaşmış hissediyor olma-
h. 10 eylülden sonra ortaya çı-
kan değerlendirmeler Saym İnö-
nü'nün kendini yalnız ve yaban-
cı gibi hissettiği izleniminde ol-
duğunu bana gösteriyor. Bu te-
dirginliği aşması için parti yapı-
sının yukandan aşağıya doğru
yeniden yapüanması sürecine gi-
riyoruz. Bu doğru değildir. tnö-
nü yalnız değildi. Her türlü des-
tek, her türlü katkıyı yapmıştık,
bundan sonra da yapabilirdik.
Bu konuda büyük bir haksızlık
yapılmıştır. Sayın İnönü'nün du-
rumu vatandaşlarına karşı isyan
eden bir devlet başkammn du-
rumuna benziyor. GeneUikle va-
tandaşlar devlet başkamna kar-
şı isyan ederler. Ama şimdi Sa-
yın Genel Başkan partisine karşı
isyan ediyor. Ya Sayın Genel
Başkan'a göre parti kuracağız ya
partiye göre genel başkan bn-
lacağız.
Yeni bir anket
Inönü: % 57
Baykal: % 32
İç Politika Servisi — SHP
kurultayı arifesinde, önceki
gün basına dağıtılan ve De-
niz Baykal ile Bakırköy Be-
lediye Başkaru Yıldınm Ak-
tona'yı birinci plana iten iki
anketten sonra, dün de bir
başka ankette, genel başkan-
lık yanşında Erdal tnönü bi-
rinci planda gösterildi.
KAMAR kamuoyu araş-
tırma şirketi tarafından ya-
pılan ankette, Türkiye gene-
lindeki SHP'ü seçmenia
yüzde 57.8'inin Erdal înö-
nü'yü partinin basında gör-
mek istediği belirtildi. Bu
kitlenin yüzde 32.4'ünün ise
Deniz Baykal'a destek verdi-
ği, yüzde 3.5'inin de her iki
adayı benimsemediği ifade
edildi.
Prof. Emre Kongar'm
başkanlığında gerçekleştiri-
len ancak yapılış tarihi, de-
nek sayısı ve Türkiye geneli
ile ilgili il adeti belirtilmeyen
anketin sonucuna göre, ge-
nel seçmenin yüzde 36.8'inin
İnönü'yü, yüzde 27'si de
Baykal'ı SHFnin başmda
görmek istiyor.tstanbuldaki
SHP'li seçmenin yüzde
47.6'sı, Izmir'in yüzde 57.8'i
ve Ankara'nın yüzde
66.1'inin. Erdal İnönü'yü ge-
nel başkan olarak bentmse*
diği ortaya çıktı. Deniz Bay-
kal'ı ise, Istanbul'da yüzde
39, Ankara'da yüzde 27.2 ve
lzmir'de de yüzde 32.4,
SHP'li seçmenin tercih «ti~
ği anlaşıldı.