28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABERLERİN DEVAMI 28 EYLÜL 1990 'LAGANUSTUKURULTAYA DOGRUSHP Baykal: Köklü değişiklik şart TAKIM YOK — Erdal tnönü, Hikmet Çetinkaya ve Ümit Aslanbay ile görüşürken, 'benim (akımım yok' dedi. (Banş Bil) Inönü: Parti içi demokrasiKurultayda açık bir şekilde düzeltilmesi gereken bir sorun var. Partinin yeni atılımlara girmesi için gerekli düzenleme. Partimizin kurultayın kararı ile tam bir yapısal bütünlüğe kavuşması şart. îki başlı görünümden kurtulacağız. Genel başkan ile uyumlu bir PM, disiplin kurulu, örgüt, kurultayın kararı ile çalışmaya başlayacak. (Baftarafı 1. Sayfada) bıınlan göz önüne alarak kurul- tay dekgelerine, partililere söy- leyecekleriniz var mı? tNÖNÜ — Kurultayda söyle- yeceklerimi şimdiden söylememi istiyorsunuz. Onu tam yapa- mam, ama bu kurultayda açık bir şekilde düzeltilmesi gereken bir sorun var. Partinin yeni atı- lımlara girmesi için gerekli dü- zenleme. Bunu gezilerde anlat- maya çalıştım. O konuda bazı şeyler söyleyeyim ve bundan sonra ne olacağını söyleyeyim: Partimizin kurultayın karan ile tam bir yapısal bütünlüğe ka- vuşması şart. îki başlı görünüm- den kurtulacağız. Genel başkan ile uyumlu bir parti meclisi, di- siplin kurulu, Örgüt, kurultayın karan ile çalışmaya başlayacak. Bu bizim hep aklımızda olan projelerin gercekleştirilmesi im- kânını verecek. Mesela benim bir "gölge kabine" fikrim var. —Genel başkan seçilirseniz bnnu nasıl uygulamaya koyma- yı düşünüyorsunuz? İNÖNtJ — Bu ancak iyi bir işbölümü ile olur. Yani, hem eleştiri hem de iyi bir işbölümü. Böyle bir işbölümünü yapama- dık. Çeşitli çekingenlikler veya beklentiler buna engel oldu, ama şimdi önümüzde duran gö- rev budur. İyi bir işbölümü ile aynntılı raporlara, caJışmalara dayanarak ortaya çıkacak giri- şimler. Bu, dışa dönük çabamız- da birdenbire olumlu katkı sağ- layacaktır. —Siz, 'Kazanırsanız parti içi kayga sürer' eteştirisi var. İçe dö- D«k, örgüte dönük olarak oeler dişfiDiyonanuz? tNÖNÜ — İçe dönük faaliye- timizde de büyük bir fark oldu- ğunu görecek partüilerimiz. Son iki yılda özellikle son yılda, ku- rultay yaklaşırken bu tür faali- yetlerin arttığını gördüm. Tüzü- ğe uymayan hareketlerin yoğun- laştığım ve yapıldığını gördük. Bunlann bir kısmında MYK'da konuşularak yapüdığı için be- nim imzam da oldu. Bir kısmı MYK'da konuşulmadan yapıldı, genel merkezin bana danışma- dan yaptığı işler oldu, ama so- nunda ortaya çıkan izlenim, partililerimizde bir güvensizlik yarattı, 'Ne zaman görevden alı- nacagız ya da parti içindeki hak- lanmız kornnacak mı, öyelik hakianmız korunacak mı?' di- ye. Bu konularda örgütlerde bir güvensizlik olustu. Bu tabii parti için çok önemli bir şey. Bunları ortadan kaldıracağım. Zaten ben son kurultaydan sonra hiç- bir örgütün görevden aünmama- sını istemiştim. Başarılı oldum, ama gene de yeteri kadar olma- dı. Çünkü başka usuller bulun- du. MYK'nın resmen görevden alamamasına rağmen, görevden istifa ettirmek yoluyla yeni yö- netimler oluşturmak gibi usul- ler bulundu. Bunları mutlaka ortadan kaldıracağım. Partinin normal gelişmesi, yerel örgütle- rin kongrelerle gehnesi. 'Seçimle gelen seçimle gider' ilkesinin ge- çerlilik kazanması. Sonra başka önemli bir mese- le, öbür partilerin de bu yola gir- mesi gerekecek sanıyonım: Ye- rel örgüt ve yönetimlerde kavga- yı azaltacak tüzük değişiklikle- ri, Avrupa'daki partilerde olan yaklaşımlar. Bizde de CHP döneminde böyle bir başlangıç yapılmıştı. 'Çarşaf liste* bu doğrultuda bir gayretti. Şimdi iki liste ile seçi- me gidiyor partililerimiz. îki-üç oy farkı ile bir liste kazanıyor, öbür listedeki insanlardan hiç- biri yönetime giremiyor. Ta hep, ya hiç 1 sistemi uygulanıyor. Ço- ğunluk sistemi oluyor. Buna karşı bir nispi temsile götürmek gerekiyor belki. Tam şekliyle şimdi söylemek belki yanlış olur. Fakat böyle düşünmek gereki- yor. Bu seçim şeklini nispi hale getirmek çok yararlı olacak çün- kü. O zaman o kadar keskin gö- rüş farklılıkları devam etmez. Her listeden insaniar yönetime girerler ve beraber çalışmak du- rumunda olurlar. —Genel başkan ile uyumlu bir PM ojmazsa ne olacak? tNÖNÜ — Işte bunlann ger- çekleşmesinin şartı genel başkan ile uyumlu bir ekibin seçilmesi- dir. Aksi halde bugünkü durum devam eder. Partinin istenileni veremediği izlenimi devam eder. Onu hiç beklemiyorum. Delege- lerin böyle bir yola gitmesinin anlamı yok diye düşünüyorum. Delegelerimiz bir insana gü- ven gösterecekler, bir kişiyi ge- nel başkan seçecekler. Bırimizi genel başkan sectikten sonra ve- ya onu seçerken, onunla uyum- lu çalışmayacak bir parti mecli- sini neden seçsinler? Bunu yap- mak demek, bu genel başkanın engellemek demek. Inönü başkan, Baykal sekre- ter formülü partiye yeni atıhm- lar getirmeyecek, bu anlaşıldı. Eski havayı devam ettirecek. Bu- nun ne faydası var? Cumhurbaşkanlığı meselesi - —Gölge kabine düşüncenizi biraz açar mısınız? İNÖNÜ — Avrupa'daki de- mokrasilerin çoğunda, muhale- fet işbölümünü yapar. Bizde bu- eüne kadar bu yok. Bir genel başkan var, her konuda konu- şuyor. —Bir de genel sekreter var_. İNÖNÜ — Evet, bir de genel sekreter var. O da her konuda konuşuyor. Dolayısıyla her ko- nuda ikimiz de konuşunca, ba- zı farklar büyük önem kazanı- yor. Bu da ayn mesele. O olma- sa bile, bir işbölümü ile iktida- rın icraatım giınü gününe takip eden, ona hemen tepki göstere- bilen ve basının da hemen ara- yabileceğini bildiği insaniar yok. Basın her şeye benden cevap al- maya çalışıyor. Bu da yeterU bir şey değil. Tabii genel başkan olarak ira- demi göstereceğim olaylar ola- cak. Hatta bu irade olmazsa bu ekip yürümez. Ekibin işbölümü yapması şart. Hep aynı şeyi söy- lüyorsunuz, gibi eleştirilerin te- melinde bu var. Programda pek çok şey var, ama onu anında söyleyen insanlar yok. Bu olur- sa zaten bizim iktidara hazır ol- duğumuz ortaya çıkar. Bu Türkiye'de olmadı, ama karou- oyunun beklentisi var. Kamuo- yu istiyor. Tabii bunun için bir tüzük değişikliği olsa iyi olur. Bu değişikliği yapmak istiyo- rum. Parti meclisi ve parlamen- to grubunda bunun onayını ala- cağım. Onlann kabul ettiği yak- Iaşım içinde sorumlu bir işbölü- mü ortaya çıkacak. 'Gölge bakan' denilen insan- lar tıpkı hükümette gibi bu ko- nuyla ilgilenen sorumluluklar alacaklar. Avrupa'da örnekleri var. Gölge bakan bir demeç ve- riyor, asıl bakan istifa edebili- yor. Tabii bizde bu kadar geli- cak anlamına gelmez. Bir hazır- lık. Hukümet, parlamentodan çıkacak. Daha muhalefetteyken kendini gösterecek, hazır oldu- ğunu ortaya koyacak. Bunu bir yapalım. Diğer partiler de yapa- cak, göreceksiniz. Tabii böyle harekeüer bir heyecan dalgası ile sağlamr. Şimdi o heyecanı bize kurultay sağlayacak. —Sayın Baykal'ın, size bir önerisi var Sizi cumhurbaşkan- lığına taşımak istiyor. Kendisi başbakan olunca... INÖNÜ — (Gülerek) Bir ta- raftan öyle söylüyor, bir taraf- tan da benim hiçbir şeyden an- lamadığımı, bir şey bilmediğimi, kimseyi tammadığımı söylüyor. Tabii biz cumhurbaşkanının yet- kisiz ve sorumsuz olduğunu söy- lüyoruz da o kadar da değil. Hiçbir şeyden anlamayan insan- lan da cumhurbaşkanı yapm de- miyoruz. Kaldı ki bunlar tabii parti için aleyhte yorumlanabi- lecek sözler. —Size yönelen eleştirilerden biri de şu: Inönü'nün örgütten yetişmiş kadrolan yoktur. Parti Meclisi oluşturmakta güçlük çe- kecektir. Büyük otasüıkla örgüt- ten gelmeyen insanlan parti meclisine sokacaktır Bu konu- da söyleyecekleriniz var mı? tNÖNÜ — Bu eleştiriye he- men cevap vereyim. Çünİcü öy- le bir şey yok. Ben bu harekete sosyal demokratlan birleştirmek için girdim. Veto ile uzaklastınl- dım. Sonra tekrar genel başkan olduğumda, karşımıza bir yerel seçim çıktı. Örgütü o zaman ta- nımıyordum, bu doğru, ama bü- tün Türkiye'yi dolaştım o za- man. Belediyelerimizin çoğu ka- saba ve Uçelerdeydi. Gittiğim yerler hep ufak yer- lerdi. ll, ilçe başkanlan beni ta- nıdılar. Bundan sonra da devam etti. Etolayısıyla 'Partiyi tanımı- yor', 'Orgütü tammıyor' gibi şey- ler herhalde benim için söylene- mez. Sayın Baykal'ın söylediği baş- ka bir şey; onun şöyle bir yak- laşımı var. Ben sizi seçeyim, siz beni destekleyin. Bu kötü bir yaklaşım. Benim öyle bir takımım yok. Öyle bir (Baftarafı 1. Sayfada) tinin bir siyasal tıkanma içine girdiği açıktı. Bunu aşmak için Sayın Genel Başkan'a bir fırsat vermeyi amaçlamıştım. Sayın Genel Başkan benim istifamla oluşan duru&ıu böyle değerlen- dirmedi, bir parti içi hesaplama- ya dönüştürdü. Partinin içinde bulunduğu siyasal tıkanıklığj aş- mak için genel başkan değişik- liğinin şart olduğuna inanıyo- rum. SHP'yi dışa dönük müca- delede etkinleştirecek, bir sosyal demokrat inşa programım ikti- darda yaşama geçirecek bir mis- yonu Sayın Inönü'nün gerçek- leştirebileceği inananı taşımıyo- rum. Bu olaylann olağan geliş- me süreci içinde geldi bir süre sonra ortaya çıkacaktı. Ama Sa- yın Inönü kendi misyonu ile il- gili tartışmamn şimdi olmasını istedi. "Şimdi daha iyi durum- dayım, bu tartışmayı altı ay öne alayım" demek altı ay sonra partinin daha iyi bir durumda olmayacağını itiraf etmek de- mektir. — Sizin bir zamanlamamz var nuydı? BAYKAL- Hayır, böyle bir şeyi de zorunlu görmüyorum. Siyasette insanlar yaşayarak gö- rürler. Bizim bir süre bunu ya- şamamız gerekiyordu. Yaşanan olaylar Sayın Inönü'nün çok ba- şanlı bir muhalefet lideri oldu- ğunu, sosyal demokratlan ikti- dara getireceğini ortaya koysaydı böyle bir tartışma hiçbir zaman başlamazdı. Bunun ortaya çıkıp çıkmaması konusunda bir dene- meden kaçınmak istedi Sayın Inönü. Şimdi değil de yedi ay sonra bu tartışmayı başlatmak istemesi, yedi ay sonrası için ka- ramsarhğını gösteriyor. — Böyle bir sürec partiye ne zarar verdi? BAYKAL- İçe dönük müca- dele başlatüdı. Partinin kimli- ğiyle ilgüi tartışmalar ortaya çık- tı. Şimdi sandığın içinden, naf- talinlerin arasmdan kadir kıy- meti bilinmeyen siyaset adamlan aranılacak, piyasaya sürülecek. Partide bugüne kadar aradığım bulamamış çevreler, grupçular "acaba bize de bir imkân çıkar mı" diye Sayın Inönü'nün etra- fında toplanacaklar. Yirmi gün önce "Bu partinin problemi ge- nel başkanlık problemidir. Sayın Inönü'yle bu işler olmaz" diye ısrarla söyleyenler şimdi birden- bire yeni uzlaşmazlar koalisyo- nu oluşturarak bir şans arayışı için girecekler. Bütün bunlann paniye yararı yoktur. — Adaylıgınızı acıkladıktan sonra partililerden ne ttir bir tepki aldınız? Degişim mi, sU- tttkonun kornnması mı, yoksa iki adaydan birini seçmekteki zorluk mu? BAYKAL— Bu değerlendir- menin parti örgütü tarafından yürekten paylaşıldığım gördüm. Bir liderlik değişimi çok yaygm kabul ediliyor. Bir değişim öz- lemi, yeni bir lider özlemi var. "Niye acele ettin" diyen de var. Bugün partinin çok ezici bir ço- ğunluğunun liderlik arayışı için- de olduğunu göreceksiniz. — Bu arayış olumlu sonuçia- nırsa ne gibi gelişmekr olflbilir? BAYKAL- Parti genel baş- kanlığından başbakan çıkacağı tahmin edilmemeli. Başbakan perspektifinden parti genel baş- kanlığı çıkanılmalı. Bakınız gel- miş geçmiş iktidarlar, tümü ik- tidar iddiasıyla ortaya çıkmıştır. İktidara gelenlerin hiçbirisini parti organlan iktidara getirme- miştir. Sayın Demirel başbakan adayı diye düşünülerek başba- kanlığa getirilmiştir. Sayın De- mirel'i iktidara hangi genel sek- reter, hangi parti meclisi taşımış- tır? Sayın Demirel'i iktidara hangi merkez yürütme kurulu çıkartmışur? Aym şekilde özal'ı iktidara hangi genel sekreter, hangi parti meclisi getirmiştir? — Böyle bir düşünce sosyal- demokrat vapıJanmara uvgun mu? BAYKAL- Elbette sosyal de- mokrat hareketlerle bu hareket- ler arasında temel farklılıklar vardır. Ama siyasetin mantığı, dinamiği birbirinden çok kopuk değildir. Elbette sosyal demok- rat bir başbakan adayı, diğer başbakan adaylanndan temel farklılıklar taşıyacaktır. Ama sosyal demokrat hareket de ik- tidara iktidar iddiasını ortaya koyan 1 erin dışında gelecek de- ğildir. Dünyanın her yerinde böyledir. Günümüzde muhale- fette liderler hızla eskiyor. Bu değişimi 'lidere ihanet' ya da 'sadakat' kavramlan içinde de- ğerlendirmek feodal anlayışın gereğidir. Rasyonel bakmak ge- rek, işlevsel obnak gerek. Tıkan- manın nasıl aşılacağma ilişkin ciddi öneriler getirilmelidir. — Bu tıkanma azce nasıl aşı- labilir? BAYKAL— Bu tıkanmanın köklü değişikliklerle aşılabilece- ğine inanıyorum. Bu değişiklik- lerin başmda da Uderliğin geldi- ğini görüyorum. SHP lidehni değiştirmelidir. Ciddi bir kadro oluşturmalı, yeni bir söylemin içine girmelidir. Sayın Genel Başkan adayhğımda ısrar edi- yor. örgüt, böyle bir olayı se- vinçle karşıhyor. Çok ciddi bir liderlik yanşması yapıhyor. Bu manzara bile SHP'de liderlik probleminin sosyolojik olarak, politik olarak varlığıîun karutı- dır. Eğer partililerin yansı bir genel başkan varken bir genel başkan anyorsa, var olan genel başkanla partinin iktidara gel- mesi mümkün değildir. SHP'de bir liderlik görevine ihtiyaç ol- duğu kanısındayım, bunu yap- mayı denemeye genel başkan ta- rafından, örgüt tarafından çağ- rılıyorum. — Son konuşmalannızda ver- diginiz bir mesaj şöyle bir soru olarak Urtışıbyon Başansız bir genel başkandan başanlı bir cumhurbaşkanı olur mu? BAYKAL- Burada ne bekle- diğinize, tariflerinizin içine ne koyduğunuza bağlıdır. tnönü'ye başansız genel başkan derken onun misyonuyla ilgüi farklı bir bekleyişiniz varsa, bunu söyleye- bilirsiniz. Sayın Inönü içinde bulunduğumuz konjonktürün ona verdiği görevi, misyonu ba- şarıyla yerine getirmiştir. Buna başansız değil, başanlı bir genel başkan denir. Bu başannın so- nucunda bu dönem artık ta- mamlanmakta Yeni bir döneme geçiyor SHP. Şimdi bu birikim iktidara yöneltilmeli. Bunun için değişime ihtiyaç vardır. Sayın Inönü'nün bu yanşı kaybetme- sinin bir başansızlık değil, tam tersine örgütünün erginliğe ulaş- ması ve Sayın Inönü'yü aşacak bir düzeye ulaştığımn kamtlan- ması apsından Inönü'nün basa- nsı olarak değerlendirilmesi ge- rektiğine inanınm. Oğulun ba- bayı gecmesi babanın başansız- çalışmasını engellemek demek. şemedi daha. Bir de gölge ba- takımın da partinin yaranna GENEL BAŞKAN DEGİŞMELİ — Deniz Baykal, Celal Başlangıç ve Ali Doğan'ın sorulannı ya- Parti meclisinin çahşmasını da kan, iktidara gelince bakan ola- olacağına inanmryorum. nıtladı. Baykal'a göre genel başkan degişmeli. (Fotoğraf: Banş Bil) CÜNEYTARCAYÛREKyazıyor Kurultay'ın Bilinci... ANKARA — Son bir haftadır izle- nen gelişmeler, SHP'deki olayı parti içi çatışma sürecinden çıkardı. Olay parti kamuoyunu aştı, doğrudan hal- kın etkileme alanına kaydı. Etkileme alanı genişleyince İnönü ile Baykal üzerine kurulan oy denge- lerinde önemli değişimler gözlenme- ye başladı. Baykal, lehinde görülen delege dengesine dayanarak sonuç almaya hazırtanıyordu. İnönü ise bir yandan delegelerle iç içe olmayı, öte yandan sosyal demokrat eğilimleri sağlıklı bir parti erdeminde birleşiir- meyi hedef almıştı. İnönü'nün uyguladığı taktiğin kurul- taya bir gün kala daha etkili ve verimli olduğunu gösteren izlenimler alınıyor. İnsan olarak çevrelerinden soyutlana- mayan delegelerde önemli egilim de- ğişiklikleri gözleniyor. 10 eylülde bunalım patlak verdiğin- de 1988 kurultayında oy dengesine göre kimi hesaplar yapılıyordu. Dele- ge bazında Baykal'ın İnönü'ye oran- la daha elverişli olduğu varsayılıyor- du. Zaman ilertedikçe, bu hesabtn tut- rnayacağını gösteren gelişmeler izlen- di.Baykal ekibi liderlik savaşımını sa- dece delegelere dayanarak sonuç al- maya yönelirken, İnönü daha geniş alanlara yayılmayı yeğledi. Nitekim Baykal, "başlatmak istemediği bir yarışa" girmek zorunda kaldı. Taktik hatalar daha baştan geçerliydi. Sam- sun ve Erzurum'daki toplantılarda Baykal, "İşin bu noktaya geleceğini hesaplasaydı, genel sekreterlikten is- tifa etmeyeceğini" söyleyerek gerçe- ği itiraf ediyordu. İnönü'yü olağanüstü kurultayda he- saplaşmaya iten davranış Baykal'dan geldi. Şayet Erol Çevikçe'nin istifası- nı genel sekreterlikle MKY'nın tümü- nün yönetimden çekilmesine kadar götürmeseydi, İnönü hesaplaşmayı olağanüstü kurultaya erteleyecekti. Toplu istifa İnönü'ye yakındığı yöne- timden kurtulma olanağı verdi. Bay- kal ekibi İnönü'nün böylesi kararlıhk- la olağanüstü kurultayıtoplamayayö- neleceğini beMemiyorlardı. Üstelik lideriiğe giden yolda, olağa- nüstü kurultay 1988 kurultayına ben- zemiyor. O tarihte güvenilir genel baş- kanla dinamizm sağlayacak genel sekreter birleşimi iştah açıcıydı. Par- tiye yeni ufuklar açacagı, seçmen önünde daha çok güç kazandıracağı varsayılıyordu. Oysa şimdi? Partinin başan çizgisinin 26 Mart'tan sonra aşağıya indiğini Baykal söylüyor. Bu noktaya varışta —Baykal'ın son gün- lerde öne sürdüğü gibi— genel polt- tikada sadece İnönü'nün hatalan yok- tu. Parti içi didişmeler, hizip anlayışıy- la tanımlanan girişimler ve uygulama- lar önemli ölçüde etkiliydi. Baykal da hizipçilik suçlamasını ka- bul eden havaya girdi. Düne değin karşısmda olduklarını, Baykal'a karşı çıkanları yanına çekmeye, böylece hi- zipçilikten arındığını, birleştirici role soyunduğunu kanıtlamaya girişti. İki yıl kadar geç kalrrwştı. İnönü'nün bu kez örgüte de sahip çıkan kararlı tu- tumuna karşı Baykal'ın "yeni çıkışı" inandırıcı olamıyordu. Buna karşm İnönü baştan beri hi- zipçilik anlayışıyia, "malûl olmayan genel başkan" kimliğini koruyor. Bay- kal'ın attığı her adım biryerde İnönü- ye haklılık tanıyan irdelemelerin yay- gınlaşmasına yol açıyor. İki başlıhktan arınmış yönetim dayatması inönü le- hine giderek değer kazanıyor. Örneğin bölge toplantılarını Baykal sadece delegelerle gerçekleştirirken İnönü sosyal demokrat bünyede ayı- nm yapmamaya özen gösterdi. İnönü partinin her platformunda delegeye, sade üyeye açık davranış sergilerken Baykal'ın toplantıları delegelere hap- setmesi yadırganıyor. Her kesimde puan yitirmesine olanak sağlıyor. Bu kurultay genel başkanlığa İnö- nü veya Baykal'ı getirmekle yükümlü bir kurultay değil. Bu kurultay yannı da hazıriayacak. Delegelere çok önemli görevler düşüyor. Hem lider- lik, hem de PM seçiminde bilinçle ha- reket etmeleri gerekiyor. Hatta genel başkan seçiminden öteye PM seçimi yaşamsal bir değer kazanıyor. Son günlerde Baykal, de- legelefden daha önce önemli görev verdikleri insanlara "sahip çıkmalarını" istiyor. PM seçimi genel başkan seçiminden bir gün sonraya kalsaydı, delegelerin yönetimi bir bü- tün olarak daha uyumlu duruma ge- tirmeleri olanağı doğabilirdi. Ne ça- re, kuruttay değiştirmezse, İnönü'nün hazırladığı gündeme göre iki seçim aynı gün yaptlacak. Kurultay genel başkanlığa kimin geldiğini görmeden PM için oy kulla- nacak. Bir günlük ara yönetimin bi- çimlenmesinde İnönü'ye ayantaj sağ- layabilirdi. Bu nedenlerle İnönü'nün PM listesini hazırlarken çok dikkatli ol- ması; tabana dayanan, örgütle iç içe- liği sürdürecek kişilere özen göster- mesi ön plana çıkıyor. Aynı gün yapılacak seçimin sağla- yacağı yararları sezen Baykal, takti- ğini belirii ölçüde PM'ye oturtuyor. Li- derliği yitirme olasılığıyla, asıl kavga- nın bu yüzden 30 eylülde başlayaca- ğını açıkça söylüyor. Delegenin bilinci ya partiye gelece- ği hazırlama olanağını verecek ya da... Bitmeyen kavga, güç yitirme pa- hasına haziran 1991'e kadar sü- recek! Divaıı başkanı arayışları ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) — SHP'de kurultay hazırlıklan sürerken divan başkanlığı için taraflann uz- laşma çabalan da yoğunlaştı. Delegelerin otellere yerleştiril- mesine devam edilirken, üç MYK üyesüıden oluşan alt ko- mite Ankara'nın ilçe örgütle- rinden sağlanacak güvenlik görevlilerini saptadı. Bu ara- da başkente delegeden çok partili "merakhlar" gelmeye başladı. Kurultayın gergin başlama- sını önlemek amacıyla tnönü ve Baykal çevreleri arasında- ki divan başkanlığında uzlaş- ma arayışı dün de sürdü. İnönü'ye yakın Genel Sekreter Yardımcısı Hikmet Çetin, Ha- san Fehmi GUneş'in adım Baykal ve arkadaşlarına öner- di. Divan başkanhğına Ayte- kiı Kotil'in de birlikte önerilebileceği belirtilirken, Kotil'in Meclis Başkanvekili olmasının "hukuksal sorun oluşturduğu" ifade edildi. Son kurultayda başkanlık yapan Güneş'in, seçimlere geçildiği sırada Ertuğrul Günay ile De- niz Baykal arasında çıkan tar- tışmada Baykal yanlısı bir tavır sergilediği, ancak buna karşın tnönü'ye yakın kaynak- ların uzlaşma sağlanabilmesi için Güneş üzerinde ısrar ettik- leri öne sürülüyor. Kurultay yönergesinde di- van başkanının "kurultay üyeteri" arasmdan seçilme ko- şulunun belirtilmesi de taraf- lar arasında farklı yorumlara neden oluyor. tnör'V: :ephesin- de bu ifadenin "konukları ve onur üyelerini de kapsadığı" görüşu savunulurken, Baykal ve arkadaşlan, yönergede sa- dece delegelerin kastedildiğini öne sürüyorlar. Kurultay delegelerinin An- kara'da otellere yerleştirilme- si de süruyor. Delegelerin yerleştirildiği Turist, Stad, Er- şan, Amt, Dedeman, Altını- şık, Hitit ve Bulvar otellerinde gece geç saatlere kadar yoğun kulis çalışmaları yapıhyor. înönü'nün kurultay hazırlıkla- n ile görevlendirdiği Çetin, Sav ve Atalay'dan oluşan üç kişilik komite, kurultay gü- venliğini sağlayacak göreviileri belirledi. Buna göre Ankara'- nın 6 merkez ilçesinden 25, di- ğer ilçelerden de 5'er partili salonda kendilerine ayrılan bölmelerde görevlendirildi. Bu arada, başkente delegeden faz- la "meraklı" partili gelmeye başladı. Partililerin delegelerin kaldıkları otellere yerleşmek için yoğun çaba harcadıkları gözlendi. SHP KARARGAHLARINDAN NOTLAR *Bir, iki, üç... Daha fazla karargâh' ÜMİT ASLANBAY ANKARA — "Vallahi hiç ye- rimiz yok beyefendi. Istanbul, Bakırköy, Küçükçekmece, Sam- sun burayı doldurdu. Başka otellere gönderiyordum, ama onlar da dolmuş. Tavsiye edece- ğim otel var. Biraz daha pahalı olanlan da var. Üç yüdızlüann bazılarında bulunur belki..." Anlattığına göre, Samsunlu- lar ve tstanbullular hayli uyanık çıkmışlardı. Hem "4 yıldızlı" oteli İcapmışlar, hem de yüzde 50'ye yakın indirimden yararlan- mışlardı. Çok kısa bir sureye 6 kurultayı sığdırmayı başaran SHP'nin delegeleri kadar, otel yöneticileri de işlerinin ehli ol- muşlardı besbelli. Delegenin tec- rübelisi oy atacağı aday kadar, yatacağı oteli de biliyor. Kurul- tayın yapılacağı salona yakm iyi otelleri kapıyor. Sonra ver elini karargâhlar. Karargâhlar Ankara'nın daha bir merkezine doğru. Necatibey, Meşrutiyet, Vali Reşit, Alaçam, Cinnah, Kuşkondu gibi yerlere konmuşlar. Hepsinde harekât planlan yapılıyor, ama karar- gâhtan karargâha fark var. Bi- rinde imzalar toplamyor, strate- jiler üzerinde duruluyor. Birin- de, kurultay salonuna hâkim ol- mak için taktik hazırlıklar yü- rütülüyor. Örneğin, "SHP'de 6. olağanüstü kurultayı getiren adam" denilen Erol Çevikçe'nin bürosu birinci türden. Alaçam Sokak'taki bu büroyu tanıma- yan, bilmeyen delege yok gibi. Ünü de diğerlerine göre hayli fazla... İnönü'yü destekleyen "Yeıülikçiler"in karargâhı yine Necatibey'de. Stratejik yer olan ve bir gün yerleşmeyi düşündük- leri genel merkez binasının he- men yakınmda. Ama bu kez on- lann da karargâh sayısı artmış. "Bir, iki, üç.. Daha fazla karar- gâh..." şian her zamankinden daha çok geçerli. Genel merkez binasının 7. katı "tnönücülerin". "Kazanamazsak da koltuklan- na oturmuş oluruz" düşüncesi ile olsa gerek MYK toplantı sa- lonunda bir araya geliyorlar. İnönü'nün "makam katı" çıka- rılırsa, kalan S kat, ana merkez Baykal'ınki olmak üzere, "Bay- kalcüann"... Karargâhlarda planlar yapılı- yor. Sonra içkili bir lokanta. Sonra otelin restoranı ya da ba- n... Gecenin geç saatlerinde yo- ğunlaşan sohbetler: — Fatma Girik yann Bay- kal'a dcaick için geliyormuş. — Ertuğrul'un İnönü aleyhi- ne demecini Baykal kurultayda anlatacak. — Baykal 500 imzayı bulama- dı, acıklayamıyor... — İnönü, mülayim Baykala- lara h'stesinde yer verecek. — Hasan Fehmi divan başka- nı oluyonnuş. — Milletvekili Gürcan Ersin, Cemal Şahin tnönücü ohnuş. — Sence kim kazanır ya? Onlar konusadursun. Bir par- ti meclisi adayı gelip bize neti- ceyi anlatıyon "Konuşsunlar. konuşsunlar.... Ben kendimi kurtardım. tlimde- ki bütün delegeleri 4 yıldızlı bir olele yerieştirdim. 'Yiyin için he- sap benden' dedim. Zaten 3 ku- nıltaydır da böyle. Her defasın- da da PM'ye giriyorum.-" hğı değildir. Şimdi Sayın Erdal İnönü'nün genel sekreterinin ge- nel başkan olması Erdal Inönfli nün başansızlığı mıdır? Bunu bir tutarsızhk ömeği olarak gös- termek istiyorlar. Ama bundan önümüzdeki dönem için Sayın Inönü'nün başanlı bir genel baş- kan olacağı çıkmaz, başansız bir cumhurbaşkanı olacağı da çık- maz. Yanlı bir olay. — Konuşmalannızda "Ta- bansızlardan oluşan bir parti meclisi dayaDlır, kurultay da bo- nu kabullenmek zorunda kaür- sa, esas kavga 30 eylülde başlar" demiştiniz. BAYKAL- SHP'nin şimdi bir iç hesaplaşmaya yöneltilmiş olmasını sakıncah buluyonım. Böyle bir tercih yapıldıktan son- ra bunun 30 eylülde durması çok güçtür. Hele 30 eylülde bu hesaplaşma girişimi bir başan- ya ulaşırsa, bugünkü örgütün doğal uzantısı olarak ortaya çı- kan parti meclisi yukandan bas- kılarla, örgütün uzantısı olduğu söylenemeyecek yeni bir parti meclisiyle ikame ediürse, bu ye- ni parti meciisinin örgütle geri- limli Uişkisinin çok sıkıntı doğu- racağını görüyorum. O nedenle hesaplaşma girişimi başlangıçta yanlıştır, başanh olursa ikinci sı- kıntı ve yanlışlık dönemine gi- receğiz. — Genel sekrcterliginiz döne- minde parti içi demokraaden ciddi şikâyeüer oldu. BAYKAL— Siyasette insanlar şablonlarla düşünüyorlar. önce şunu söylemek durumundayun, benim görevimi yaptığım dö- nemde bellı ölçülerde örgüte müdahale edilmiştir. Ama bu müdahaleler partinin bütün or- ganlannın ortak değerlendirme- siyle yapılmıştır. Yani Sayın Ge- nel Başkan'ın katkısıyla yapıl- mıştır. Bu örgüt müdahaleleleri bir parti içi iktidar mücadelesi hesabıyla yapılmamıştır. Parti- nin siyasal doğrultusunu berrak- laştırma, partinin siyasal doğ- rultusuyla ilgili beürsizlikleri or- tadan kaldırma amacıyla yapıl- mıştır. Bu anlayışla yapılan ör- güt müdahaleleri elbette tepki- lere yol açmıştır. Kamuoyu, ba- sın çok doğal olarak geçmiş par- ti içi mücadele amacıyla başvu- rulan örgüt müdahalelerinin bir benzeri olduğu anlayışı içinde olayı değerlendirmiştir. Bunun sonucunda da bu izlenim oluş- muştur. Bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Parti içi demokra- siye en büyük saygıyı gösterdi- ğime inanıyorum. — Sonuç oUrak SHP'de ne- den bu noktaya geiindi? BAYKAL— Aşağıdan yukan parti yapılaşması karşısında Sa- yın İnönü bir ölçüde kendisini yabanalaşmış hissediyor olma- h. 10 eylülden sonra ortaya çı- kan değerlendirmeler Saym İnö- nü'nün kendini yalnız ve yaban- cı gibi hissettiği izleniminde ol- duğunu bana gösteriyor. Bu te- dirginliği aşması için parti yapı- sının yukandan aşağıya doğru yeniden yapüanması sürecine gi- riyoruz. Bu doğru değildir. tnö- nü yalnız değildi. Her türlü des- tek, her türlü katkıyı yapmıştık, bundan sonra da yapabilirdik. Bu konuda büyük bir haksızlık yapılmıştır. Sayın İnönü'nün du- rumu vatandaşlarına karşı isyan eden bir devlet başkammn du- rumuna benziyor. GeneUikle va- tandaşlar devlet başkamna kar- şı isyan ederler. Ama şimdi Sa- yın Genel Başkan partisine karşı isyan ediyor. Ya Sayın Genel Başkan'a göre parti kuracağız ya partiye göre genel başkan bn- lacağız. Yeni bir anket Inönü: % 57 Baykal: % 32 İç Politika Servisi — SHP kurultayı arifesinde, önceki gün basına dağıtılan ve De- niz Baykal ile Bakırköy Be- lediye Başkaru Yıldınm Ak- tona'yı birinci plana iten iki anketten sonra, dün de bir başka ankette, genel başkan- lık yanşında Erdal tnönü bi- rinci planda gösterildi. KAMAR kamuoyu araş- tırma şirketi tarafından ya- pılan ankette, Türkiye gene- lindeki SHP'ü seçmenia yüzde 57.8'inin Erdal înö- nü'yü partinin basında gör- mek istediği belirtildi. Bu kitlenin yüzde 32.4'ünün ise Deniz Baykal'a destek verdi- ği, yüzde 3.5'inin de her iki adayı benimsemediği ifade edildi. Prof. Emre Kongar'm başkanlığında gerçekleştiri- len ancak yapılış tarihi, de- nek sayısı ve Türkiye geneli ile ilgili il adeti belirtilmeyen anketin sonucuna göre, ge- nel seçmenin yüzde 36.8'inin İnönü'yü, yüzde 27'si de Baykal'ı SHFnin başmda görmek istiyor.tstanbuldaki SHP'li seçmenin yüzde 47.6'sı, Izmir'in yüzde 57.8'i ve Ankara'nın yüzde 66.1'inin. Erdal İnönü'yü ge- nel başkan olarak bentmse* diği ortaya çıktı. Deniz Bay- kal'ı ise, Istanbul'da yüzde 39, Ankara'da yüzde 27.2 ve lzmir'de de yüzde 32.4, SHP'li seçmenin tercih «ti~ ği anlaşıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle