Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 28 EYLÜL 1990
Kontak, Ad Benzerliği ve
Antiemperyalizm Üstüne
MELİH CEVDET ANDAY
Otobuse bındım, oturacak ver ararken bırı ce-
ketımın eteğını çektı, baktım, Ganı Girgın Şaş-
tım, çunku otobuse, dolmuşa bınmez arkadaşım
Bınnde ayakta kalmaktan korktuğu ıçın, ıkıncı
smde sıkışıklıktan bunaldığı ıçın Bır gun otobuste
genç, guzel bır kızın ona yennı vermesı ıse Ganı
Gırgın'ı busbutım sarsmışü "Hakarettır bu bana"
dıyordu, "ahlâk kalmadı"
"Hayır ola dedım, otobus yolculuğu tnu1
"
Yanına oturdum
Ganı Girgın, sert sert:
— Evet dedı, taksıler kontak kapadılar ya, o
gunlerde alıştım otobuse.
— Taksıye donmedın demek
— Az kalsın dönuvordum Bır gun, grevın bıt-
tığı gün bır araba çevırdım, evımm yennı söyle-
dım surucuye, ızleyeceğı yolu da anlattım. Ne go-
reyım, uzun yolu tutmaz mı' Uyardım, bu kez
adam benı paylamaya kalktı, "Işıme karışma, ben
senı ıster götururum, ıster goturmem" dedı An-
ladım, kontak kapama olayından sonra, halkı aşa-
ğı görmeğe başlamıştı Kontağı kapamakla da bızı
sıkıntıya sokma amacını guduyordu zaten
— Butun grevlerın ortak yanı bu değıl mıdır9
Halkı kötu durumda bırakarak
Ganı Girgın
— Hayır, dedı Işçı, ışyennde çalışmavı durdu-
rarak ışverenı zararla karşı karşıya bırakır, bu yol-
dan da ucretını arttırma amacını guder Burada
durum öyle değıl Çunku ortada bır ışveren yok
Taksıcı, yenı zammı yetersız buldu da, bu ışte ar-
tık kazanç olrnadığını anladı mı, bırakır taksıcı-
lığı, başka bır ış tutar Her ış alanında bu böyle-
dır Bız ne yapsaydık, topluca beledıyeye gıdıp
"Aman taksılenn açış ve kılometre başı ucretlerı-
nı yukselün, onlar da bızden çok para alsınlar"
dıye yalvaracak mıydık9
Saçma olmaz mı bu9
— Evet, saçma olur, ama
— Bunun aması maması yok Kendı arabasını
çalışürarak geçımı sağlavan taksıcı>ı, ışçı sınıfı
ıçınde duşunmek bana >r
anhş ve olanaksız goru-
nu>or (Gerçekte o da kendısını ışçı saymıvor, öyle
savılmayı ıstemıyor) Kuçuk bır ozel gırışuncıdır
taksı surucusu, hatta ayrıcalıklı bır ozel gırışım
cı Orneğın, ıstedığı gun çalışır, ıstemedığı gun ça-
Lşmaz. Dahası var, ıstedığı saatte pavdos eder Bız-
de sık sık gorulduğu gıbı, kımı yolcuyu alır, kı-
mmı almaz, uzağa gıder, yakına gıtmez, "Bura-
dan sap" desenız, "Yol temız mı" dı>e sorar, pa-
ranın ustunu "Bozuk yok" dıve vermez Bu ıçın-
den çıkılmaz durumun asıl nedenı, bızde bu ışı
buyuk ortaklıkların yurutmuyor olmasıdır Bu or
taklıklar kurulsa, surucu bır ışçı durumuna ge-
çer, onun sorunu artık patronladır, patronla be-
ledıye arasındakı anlaşmazlığa kanşmaz Batı Av-
nıpa'dakı buyuk kentlerde bu ış boyle yönetılıyor
Bugun Istanbul'da on sekız bın taksı var
Dayanamadım, kestım sozunu
— Otobus suruculerı ya da çopçuler greve gıt-
seler, bunun ucu gene halka dokunmaz mı?
Ganı Girgın
— Butun grevlerın ortak ozellıklennden bırı-
dır bu Senın verdığın ömekte beledıye, ışveren du-
rumunda Oysa bızım konumuzun özellığı, orta-
da bır ışcı-ışveren üışkısının bulunmamasıdır Sana
bunu anlatamıyorum bır turlu Grev sozunun an-
lamı kalmıyor Yoksa ben taksıcılerın, haklann-
dan yoksun bırakılmalarına raa değılım
Akademık bır nıtelık almaya başlayan tartışma-
yı kapatayım dedım
— Nereye böyle9
dıye sordum
Ganı Gırgın
— Cumhunyet gazetesıne dedı.
— Demek benı görmeğe.
— Hayır, senı görmeğe değıl, Alı Sırmen'ı ara-
yacaktım
— Alı Sırmen'ı mı9
— Evet
— Ama sen onunla tanışmazsın değıl mı''
— Hayır, tanışmıyoruz, ama bır yazarı aramak
ıçın onunla tanışmış olmak üle gereklı mıdır9
— Değıldır elbette, ama Alı Sırmen son yazı-
larından bınnde senden soz ederek
Ganı Girgın sozumu bıtırmeme engel oldu
— Evet, okudum
— Senın adını geçırıyordu
— Evet, "Ganı Gırgm'ı goren var mı" dıye so-
ruvordu
— Senı duşsel bır kışı samvor
— Evet, duşsel. Işte ben de bunun ıçın ken-
dımı gostereyım dedım Varhğıma mansın Adı
valnızca senın yazılarında geçen duşsel bır kışı ol-
maktan çıkayım
Artık konuvu ona açmanın sırası gelmışü
— Merak etme, dedım, Ganı Girgın başka bır
>erden gostermış kendını, ses vermış
Ganı Girgın şaşkın şaşkın yuzume baktı
— Ne demek oluyor bu dedı
— Işte oyle, dedım, bır mahpustan mektup gel-
mış Alı Sırmen'e, o yazısı uzenne adam, "Ganı
Girgın benım" dıyormuş
Arkadaşım, bır sure ne dıyeceğını bılemedı,
sonra gulerek,
— Nasıl olur, dıye ekledı, ben hapıste değdım
kı
— Bır adaşın hapıste demek
— Bunu da konuşurum Alı Sırmen Bey'le. Ba-
na o mahpusun adresıru versın de mektuplaşalım
barı
— Hanka olur
— Orasını bümem Belkı de adam bem sahte-
cılıkle suçlar Bakarsın, kımın asıl Ganı Gırgm ol-
duğunu kamtlamak ıçın mahkemehk olmuşuz
Meksıkalı bır balıkçı, "Yaşlı Adam ve Denız" adü
romamnın konusunu kendısınden aldığını den su-
rerek Hemıngvvay5
! dava etmeğe kalkmıştı Elbet
burada bır roman konusu değıl sonın, sadece aynı
adla, aynı soyadının yan yana gelmesı Bu dun-
yada ne tuhaf şeyler oluyor Bır zamanlar edebı-
yat dedıkoduculan, Yahya Kemal'ın,
Durgun suya bir bak goreceksın
dızesını, Ahmet Haşım'ın,
Durgun suya baktım ve dedim ah olebilsem
dızesmden apardığını söylemışlerdı de, Nurullah
Ataç, sorunu şo>le çozumlemıştı, demıştı kı, "Bır
şaır durgun suya baktı dıye başka şaır bakmaya-
cak mı'" Çok hoşuma gatmıştı bu soz benım
— Alı Sırmen'ı zıyaret nedenını öğrenebüır mı-
yım9
Ganı Girgın
— Neden öğrenmeyesın, dedı bır yaasından
dola>ı kendısım kutlamak ıstıyorum
Ben
— Ama Alı Sırmen burada değıl, îzmır'e gıttı,
dedım
Ganı Gırgın
— Ben de sana gelırım, ne yapayun, dedı Bır
kez >ola çıkmışım, gen donemem ya'
— Teşekkür ederım Buyur Bır çayımı ıçersın
— Kahve ıçsem olmaz mı9
— Olur
— Alı Sırmen'e soyleyeceğımı sana anlatınm,
sen de ona ıletırsın
— Olur, başla anlatmağa
Gam Gırgm
— Azızım, dıye başladı, söz konusu olan Alı
Sırmen'm Irak be>ı hakkındakı bır yazısı, "Her
Amerıka'ya karşı olanı üencı sayamayız dıyordu
özetle Haklıydı ve sanıyorum bu konuya ılk do-
kunan o oldu Ergun Balcı da aym şeylen yazdı
ayrmtılan ıle. Ben Saddam'ın davranışında antı-
emperyalıst bır tutum göremıyorum Tersıne, Irak,
kendısı, emperyalızmm ortaya çıkardığı bır ülke-
dır Ingıhzlenn bu coğrafyayı nasıl cetvelle duzen-
ledıklenm geçende Uğur Mumcu ayrmtılan ıle
yazdı Irak beyı, İran savaşında mılyonlarca gen-
cı yok ettığını unutarak, aldığı yerlen gen verı-
yok O savaş da antıemperyalıst bır savaş mıy-
dı9
Bu bölgedekı butun petrol beylerı sınırıme
dokunuyor azızım Bır devlet toprağımn zengın-
hklerını halkının yukselmesı ıçm kullanmalıdır
Burada böyle bır şey göremıyoruz Mustafa Ke-
mal, Turk ulusunun kunuluşu davasını, "Maz-
lum mılletlerın kurtuluşu" davası ıçınde evren-
selleştırmıştı Işte antıemperyalıst savaş dıye ona
derım ben Saddam
Sözunu kestım arkadaşımın,
— Gazetede konuşuruz, dedım, geldık, bura-
da meceğız
ARADABIR
İSMAİL HAKKIBAYRAM Eğüimci
Ulusal Marş Bilinci
"Prozodı hataları ve genış ses aralıkları yüzünden zor
soylenıyor" gerekçesıyte Istıklal Marşımızın bestesının değış-
tırılmesı tartışmalarında konuya degışık yaklaşımlar var
"Ataturk devrımlerının temel ılkelerıne yönelık polıtık bır bo-
yuttaşıyor" "Ne yazık kı butün coşkusuna karşın, Istıklal Mar-
şımızın guflesı bu ozellıklerı (marş) taşımıyor Bu nedenle
kım bestelerse bestelesın prozodı hataları olacaktır" "Cum-
hurıyetçı kışılığımızın ve bağımsızlığımızın bır parçası olan
Istıklal Marşımızın muzık teknığı açtsından tartısılabılır olması
bestesının değıştırılmesı ıçın geçerlı bır neden değıldır" "Is-
tıklal Marşımızı doğru soyleyemıyorsak bunun nedenı sade-
ce marşın zor oluşu değıldır Esas sorun, küçuk yaşlardan
ıtıbaren çağdaş müzık eğıtımıne gereklı onemın
verılmemesıdır" vb
öne sürülen bu göruşlere saygı duyuyoruz Kultür Bakan-
Itğı'nın besternn değıştınlmesı yönundekı çalışmalarını da her
türlü kuşkudan uzak, tyı nıyetlı bır yaklaşım olarak değerlen-
dırmek ıstıyoruz Ancak önemı nedenıyle konunun en genış
boyutlanyla tarttşılmasımn, rrdelenmesmın de yaranna ına-
nıyoruz
" Ulusal marş, ulusal bılıncin ününûdür Çağdaş' uygarlığln
verılerını özumlemış, ulusal değerler bılıncıne yukseltılmış,
özgurieşmış bıreylerden oluşan topluluklar, ulusal marş, bay-
rak, yurt sevgısı banş gıbı ortak ıstencın yarattığı değerler-
de bırleşırler Yaşamlarında saygın bır yer verırler bu değer-
lere Bu bıriıktelığı ulusal bılınçlen sağlar Ataturk devrımle-
rıyie dıl, kultur, ekonomık yaşam ve ortak ulkulerde buyuk
dönuşumler yapan toplumumuz, ummetçılıkten ulusçuluğa
geçmıştır Ulusal marşımız da bu sürecın ürunudür Ne var
kı Kemalıst donemın olumlu kazanımları, sözde çok partılı
yaşama geçıldıkten sonra uygulanan polıtıkalarla aşındırıl-
mıştır Toplumsal yaşamın tum alanlarında demokratıkleşme,
ekonomık ve toplumsal yapıda çağdaşlaşma one çıkarılma-
dan, bu tür tartışmalardan ıstenen sonucu alamayız
Uygarlık tarıhının verılerıne gore Anadolu ınsanını tek bo-
yutlu görme yanılgısından kurtulmak zorundayız Bu toprak-
larda bırı öburunden hıç aşağı olmayan ve bırınden ötekıne
süreklı köpruler kurulan pek çok uygarlık ve kultur bırıkımı,
katı vardır Mustafa Kemal'ın ' Turkıye Cumhurıyetı'nın te-
melı külturdür" derken amaçladığı gerçek budur Toprağımız-
dakı bu kulturel zengınlığe, uygarlık bırıkımıne, gerceğıne co-
ğunlukla doğru yaklaşılmadıgı bırgerçektır Istıklal Marşı'nın
yazarının dünya gorüşu nedenıyle bu yanlışlık, marşın guf-
tesıne de yansımıştır
Ulusal marşımız 1yı kullanılmamaktadır Eğıtım kurumların-
da, orduda, çeşıtlı toplantılarda, radyo ve televızyonun açılış
kapanışlannda, her türiu anmalarda gereklı-gereksız ulusal
marşın söylenmesı, yerınde soylenıp soylenmedığının de tar-
tışılmasını gerektırır llkokula yenı başlayan çocuklara, tum
öğrencılere yillarca, anlamsız ve kof bır dısıplın ıçınde, zor-
la, ruhsal durumları gozetılmeden "Sağa bakma sola bak-
ma, gulme, kımıldama, konuşma vb" komutlarla askercı
bır tavırta marş soyieten, komutlara uymadı dıye topluluk
önunde oğrencı doven, azarlayan anlayıs, ulusal marşı sev-
dırebılır mı?
Kötu kullanımın somut ornekterı çoğaltılabılır Cezaevlerın-
de ezıyet olsun dıye yerlı-yersız Istıklal Marşı söyletmek, tu-
münü ezbere okutmaya zorlamak, ulusal marşa saygının ge-
reğı mıdır? Pıyasada çok olan malın değer yıtırmesı kuralı
gıbı yersız ve gereksız soyletmenın de marşa saygıyı azal-
tan bır etken olduğunu duşunuyoruz Boylesı uygulamalar-
dan kaçınılmalıdır Ulusal marş cok onemlı olaylarda soylen-
melı, ulusal bılıncı yukseltıcı, pekıştırıcı bır ışlevı olmalıdır
Ulusal marşa, ulusal değerlere sevgı ve saygı yapay, zor-
lama yöntemlerle sağlanamaz Olsa olsa evrensel değerler-
le beslenen ulusal bılıncin verılerıyle yetışmış eğıtılmış bı-
reylerle sağlanabılır "Insanın ozu, toplumsal ılışkılerın top-
lamıdır" Bıreylerın yukselebıleceğı duzey, kendı toplumları-
nın kültürel duzeylerıyle doğru orantılıdır
KÂR DAĞITIMI
GORBON IŞIL SERAMİK ANONİM
ŞİRKETİ YÖNETİM KURULUNDAN
Şırketımızın 16 Nısan 1990 tarıhlı genel kurulunda
dağıtımına karar verılen kâr, 27 E>lul 1990 gununden
ıtıbaren dağıtılacaktır Bu tarıhten ıtıbaren hısse senet-
lerının 3 nolu kuponlarımn ıbrazı mukabılınde beher
1.000.- TL 'hk hısse>e °7o 70 kâr karşılığı "700.- TL "
(yedıyuz TL ) odeneceğını bıldınr, sayın hıssedarları-
rnızın yukarıda belırtılen tarıhten ıtıbaren T Emlak
Kredı Bankası 166 Konut Sıtesı Al Blok 4/18 Levent-
îstanbul adresıne başvurmalarım rıca ederız
SATILIK
MERCEDES 190 E1.8
90 model, sıyah renk sıfır km otomatık elektrıklı on
camlar, ABS fren, karavan çekıcı, genış henzın deposu,
34000 mark + gumruk ve masraflar
Tel: 149 34 46 - 144 50 50
Ihş tİlkelere "Türk
'Turk Işbirlığı Ajansı'run asıl amacı, Turkiye'nin gerisinde
kalan ulkelere teknik ınsangucu yardımı sağlamak, teknik
konularda danışmanhkta bulunmak ve ilgili ulkelerin
kalkınma ve gelişmesine katkıda bulunucu projeler yurutmek.
Doç. Dr. NADİR PAKSOY Antalya Tıp Fak. Patolojı Bl.
Bırkaç a> önce fakulte gınşme asılmış sı-
radan görunumlu bır beyaz duvuru, ne za
mandır aklımda olan, ancak bır turlu >az
ma fırsatı vakalavamadığım konuyu bu kez
kaleme getırmeme neden oldu Duyuru
Devlet Planlama Teşkılatı (DPT) Sosyal Iş
ler Bolumu'nden gelıyordu ve kâğıtta be-
lırtıldığı kadanyla 'gonulluler prograım' ıle
ılgıhydı Konu hakkında daha fazla bılgı
edınmek ısteyenlerın Dekanlık Sekreterlı-
ğı'ne başvurması gerekıyordu Resmı du-
yurular ya da kongre-toplantı-semıner vb
gıbı mesleksel haberlerle ılgılı, cama tuttu
rulmuş bır suru beyaz kâğıt arasında böv
le bır not ılgı çekıp doğru adreslere çağrı
oldu mu bılmıyorum, ama kendı payıma
benı once heyecanlandırdı, sonra duşun-
durdu ve ardından da yazının ortaya çık
rnasını sağladı
Yurtdışına 'gonullu' hizmeti
Sekreterlfğe ffelen bilgî yazısı ve ektekı
formlarda belırtıldığı kadanvla konu ana
çızgılenyle şoyle
DPT'nın kendı bunyesı ıçınde, 'Turk İş-
biriiğı Ajansı' dıye çevrılebılecek 'Turkısh
Agencv for Cooperatıon' (TAC) adlı bır
kuruluşun 1990 >ılı ıçınde çalışmalara baş-
laması ongoruluyor On hazırlık çalışma-
lan surdurulen bu 'Turk Işbirlığı Ajansı'
nın asıl amacının, Turkiye'nin gensınde ka
lan ulkelere teknik ınsangucu yardımı sağ-
lamak, teknik konularda danışmanhkta bu
lunmak ve ılgılı ulkelerin kalkınma ve ge-
lışmesıne katkıda bulunucu projeler yurut-
mek oiduğu belırtılıv. or TAC'ın sıralanan
bu ışlevlerını yerıne getırebılmesı ıçın da-
yanacağı ınsangucu kaynağı, 'Turk Işbir-
lığı Ajansı Gonullulen' olacakmış Bu 'go-
nulluler'ın, gerek ekonomık, sosyal ve kul-
turel gerekse coğrafi açıdan Turkıye'nın ge-
nsınde ve uzağındakı bırtakım 'garıp' ul-
kelerde ve bu ulkelerin koşullannda çalış-
maya gönullu genç (bedenen va da ruhen),
dınamık, dıl bıhr, veteneklı ve de kalrfiye,
kısacası Turkı>e'nın 'ımajına' soluk kata-
cak kışıler olması öngorulüyor
Hep >akınırız ve son zamanlarda da bu-
nun eksıklığını daha sık gundeme getınr ol-
duk, kendımızı 'satışta' geç ve yetersız kal-
dık dı>e Hem genç hem de vetersız kal-
dığımız bır yana, bugune değın olagelmış
bırtakım cılız gırışımlerde seçılen adresın
hep 'Batı' oluşu da soruna tuz bıber eken
bir başka önemli oğe olsa gerek
Dolayısıyla böyle bır kuruluşun var ola-
cağını duymak benım ıçın sevındıncı oldu
Duşunun, Yemen'dekı bır tanm kuruluşun
da, Gambıya'dakı bır hastanede, Sudan'-
da açlıkla >uz yuze kalan sığınık (multecı)
kamplannda, Bangladeş'tekı bır şantıyede
doktor, muhendıs, ıdarecı, bılgısayarcı
'Tu^k gonulluler' görev alacak ve yaşamın-
da ılk kez bır Turkle karşılaşan ınsanlara
ve topraklara hızmet göturecek ve de ken-
dı kışılığımızde ulkemızı yansıtacağız' Öte
>andan, yurtdışı denınce yalnızca Kapıku-
le'nın değıl, Gurbulak'ın (Ağrı), Cılvego-
zu'nun (Hata>), Habur'un (Mardın) karşı
yakalarını da akla getırebılenlerımız ço
ğalacak
TAC duşuncesı, yaşama geçırılebılır mı9
Benzer nıtelıktekı uluslararası bır kuruluş-
ta görev almış az sayıda Turkten bınyım
Azımsanmayacak bır süre Turkıye'ye gö-
re her bakımdan yerkurenın tam öte yüzun-
de, farklı, ılgınç ve zaman zaman da zor
sayılabılecek koşullarda çahştım Bu sure
ıçınde, yukarıda sıralanan kuruluşlardan
bırçok 'gönullu' ıle tanıştım, dostluklar
kurdum ve bu kuruluşlann projelermı göz-
ledım Bu yuzden, DPT yetkılılerının hoş-
görüsune sığınarak bu konuda sö>Ie>ecek
uç-beş sözum olduğuna ınanıyorum Ka-
nımca asıl sorun, konuya nasıl yaklaşıla-
cağında
• TAC duşuncesme ha>at verıp yaşatma-
nın en onemlı yönu, kanımca konuyu me-
mur tavrıyla ele almamak ve mevzuatın
çarklanna taktırmamaktır Ilk aşamada
Turkıye'ye >akm ulkeler (üışkılen kastedı-
yorum) seçümeh, az sayıda proje ve 'gönul-
lu'yle ışe başlamalıdır
• 'Gönullu' seçımınde tıtız davranmalı,
ışe ve koşullara uygun 'ruh taşı>an' kışıler
seçılmelıdır 'Gönullu' >ollanmazdan ön-
ce Turk yetkılıler çalışacak yerın koşulla-
rıru görüp tanımaiıdır
• 'Gönullu' kısının hızmete gönullu ta-
lıp oiduğu ıçm bu sıfatı taşıdığı göz önune
alınmalı, bunun dışında hızmetı ve ona sağ-
lanacak maddı ve manevı olanaklar profes-
yonel çerçevede değerlendırılmelıdır
• Gıdılecek ulkelerde varsa, Turk tem-
sılcılıklennın yakın ılgı ve desteğı sağlan-
malıdu Ancak bu ügı ve destek 'mufettış'
ve 'teftış' tavn ve mantığından farklı oidu-
ğu surece yararh olabılır
• 'Gönullu'nun yollanacağı ülkedekı te-
mel alt>apı gereksınımlerınm (konut ve eş-
yası gıbı) sağlanması da projenm devamh
lığı açısından gereklı koşullann belkı de en
onemlısıdır bence
Kibar Dubara Gabardin
Zıbar N'abar İbare İcbar
itibar ECEBAR
A Ç I L D I
( D o s t l a r ı m ı z y ı n e b a r ı n a r l c a s ı n d a )
C \Z ORKESTR\\11Z
Bas CE\1\L SEREZOĞLL
Pı\ano KEREM GORSE\
Trombon EL\ AN -\ R ACI
D a\ u I \I L R 1T ) E T E R
Sol ıst TL F4 \ ( \ ^ L P
G R l P T 4 ) E
0\ L R J \LE \ILLTE\1
t Ç L i b i
168 6 6 6 0 , 1 6 8 6 6 61
VEFAT VE TEŞEKKÜR
Merhum Aiba> Arıf ıle Hatıce Ddrter'ın sevgılı oğlu, Aydın,
Gönul, \alçın, Çetın ve Atagun'ün kardeşı, Gamze'nın bırıcık
babası, Suzan Dörter'ın sevgılı eşı
ERGİN DÖRTER
vefat etmıştır 26 9 1990 Çarşamba gunu Karacaahmet
Mezaılıgı nda toprağa venlmıştır Acılı gunumuzde bızlen yalnız
bırakraa>an, acımızı bızlerle paylasan tum dost ve yakınlarımıza
teşekkür edenz
DÖRTER AİLESİ
17 yılhk yaşamında sevdığın
ınsanların bır dostu bır
kardeşıydın
Olumunun
10'uncu yıldonumunde
sevgı ve ozlemle anıyoruz
ALİ İNAN
1963-28.9.1980 AİLEN
ÇOK OZEL FİYATLARLA
ODA + KAHVALTI + AKŞAM YEMEKLERI ve
KDV DAHIL IKI KIŞI IKI GECE 340000 TL
Termal Banvolar \e Yuzme Ha\-uzu
Ze\kle Dofenmış Tum Odalarda
• Aır Condıtıon •Direkt Telefon
• TV <Uydu Yayın Sıstemlı) «0011: Kanal Muzık Yayını
• Vıdeo »Mını Bar
Hotel Anatolıa BUKSA
ç e k ı r g e M e v a a n
Tel 2 4 ) 3 6 71 1 0 ( 8 H a t l
F a « ( 2 J 5 6 7 1 1 8
T l x 3 2 0 5 5 M a r o T r
ISTAN8UIREZERVASY0N 1 3 2 t l 22 1 3 2 42 52
Kapalı Garaıımız Lcretsız Hızmetınızdechr
İTÜ'LÜLERE ÇAGRI
Üniversitemizin 1 Ekim 1990 Pazartesi günü
saat 10.30'da Maçka Kampusu "G"
Amfisi'nde yapılacak 1990-1991 öğretim yılı
açılış törenine tüm İTÜ'lüleri davet ediyoruz.
İTÜ REKTÖRLÜĞÜ
Turkiye'nin en güzel
duğun salonlan
NİŞANTAŞI
I RESTAURANT
Duğun Salonlan
M l 19.50011
Rez 1476239/1477440
Salorüarıauz klunalı ve
400-imO kışılıktır.
PENCERE
'Olur Böyle Vak'alar
5
24 Ocak 1959 Cumartesı
Gece, saat 22 15
Istanbul da Kuçakyalı'da Neşe Sıneması'nda Marlon Bran-
do'nun 'Çayhane' fılmı oynuyor
Bırdenbıre akıl almaz bır olay yaşandı Eczacı kalfası Alı
Berberoğlu 'facıa'yı anlatıyor " Ikı dakıka ıçınde balkon yû-
rur gıbı üstumuze geldı Eğer anı olsaydı, hıç kımse kurtula-
mazdı"
"Facıa butun yurtta teessur uyandırmıştı" Kuçükyalı Pos-
tanesı'nden bır gun ıçınde semt sakınlerı tarafından dışar-
dakı akrabalanna 'Bız sınemada yoktuk' şeklınde bıne yakın
telgraf çekılmıştı Çunku ölen kalan bellı değıldı, enkaz te-
mızleme ışlen sürup gıdıyordu "Neşe Sıneması aıle mezarlı-
ğı olmuştu " Karı koca, çoluk çocuk, aıle boyu olumlerdertge-
çılmıyordu
Doğan Katırcıoğlu "Olur Boyle Vakalar" adlı kıtabında 'Ne-
şe Facıası'run önunu ardını anlatıyor Her 'vak'a'nm ardında
bır gerçek vardır, değıl mı?
•
Babıâlı'nın ya da Bızım Yokuş'un cana yakın zahmetkeşan-
larmdandır Doğan Katırcıoğlu
Gazetecılığe "polıs-adlıye muhabın" olarak başlamış, ro-
portaj yazarlığıyla ışı surdurmuş ama, hep gazetecı kalmış,
emekçı kısılığı bozulmamış
Babıâlı'de eskıden ıkı tür gazete vardı Bınncısı daha çok
Ankara'ya donuk, Turkiye'nin yuksek sıyasetıyle dolu Ikın-
cısı ısepolıtıkadan uzak, habercılığe oncelık veren 'halkga-
zetesı1
' Ikıncı tur gazeteler ıçın polıs-adlıye çok onemlıydı Ga-
zetelerın o donemde baldır-bacak fotoğraflarıyla satış yap-
ması olanaksızdı Çunku bılımsel-teknolojik devrım daha ger-
çekleşmemış, bılgısayarlı ofset sıstemı Turkıye'ye gırmemış-
tı, fotoğraflar pek lyı çıkmaz, renklı basım yapılamazdı
'asparagas' habere ıse yer yoktu, toplumda ne yaşanıyorsa,
onun haberı yapılırdı Eskı yazı ışlen mudurlerı haber uydu-
ran muhabın tekme tokat kovarlardı, şımdı yuksek ucretlerle
çalıştırıyorlar
Dostumuz Doğan Katırcıoğlu, o dönemın öğretımınden
geçmış, öğretısını benımsemış, sıvrı kalemlı bır gazetecıdır
Ancak bu kalem, Istanbul'un gerçekler dunyasında toplum-
sal olayları dıdıkler, eğer yuksek sıyasete uzanıyorsa, Istan-
bul'da Ankara'ya donuk bır olay patlak vermelıdır
Nasıl?
1959'da Endonezya Cumhurbaşkanı Ahmet Sukarno Tur-
kıye'ye geldı, devletın onemlı kışılerının aracılığıyla kendısı-
ne kadın sunuldu Luks Nermın'ın kadrosundan Nıl, Yıldız Sa-
le Koşku'nde Sukarno ıle buluşmuş muydu? Fısıltı gazetesı
yayın ustune yayın yapıyordu Endonezya Devlet Başkanı bel
soğukluğuna yakalanmıştı Bunun uzenne Luks Nermın
'ıhmalı' ya da "görevını kotuye kullanması' yuzunden cezalan-
dırıldı Beyoğlu Zambak Sokağı'ndakı randevu evı basıldı,
Nermın Sultanahmet Cezaevı'ne kapatıldı
Doğan Katırcıoğlu'nun 'Olur Böyle Vak'alar" adlı anı kıta-
bında o donemdekı kımı devlet buyuğunun (ulke çıkarı uğ-
runa) dıplomatık duzeyde nasıl pezevenklık yaptığı ve ara-
buluculuğun nasıl fıyasko verdığı anlatılıyor Yalnız bu değıl,
Doğan'ın anıları, Krepen Pasajı'ndakı Avyen'nın meyhane-
sınden Mısır Çarşısı'nın mılyoner baharatçısı Alber Vek-
sman'a, Sansaryan Hanı'ndan Beyoğlu batakhanelerıne ka-
dar 1950'h Istanbul'un kazanına kepçe oluyor, bol dızgı yan-
lışlarıyla bırlıkte polıs romanı gıbı heyecanla okunuyor
•
Krepen Pasajı'nda meyhanecı Avyen'nın 'mudavımlen'n-
den Nıyazı Bey o grn evde hanıma bozulmuş, vaktı kerahat
gelınce cekmış kafayı, fazla kaçırmış, halı berbat Ne olacak
9
Emeklı taharrı memuru Hasan Amca her derde deva bır
adam, duruma el koyuyor, ama, asıl ış meyhanecı Avyerı
1
de Çunku Avyen'de yanm asırlık' demırbaş adres deften var
Her 'mudavırrfm ış adresıyle ev adresı bu defterde kayıtlı Ha-
san Amca'nın ısteğı uzerıne Avyerı deften açıyor, Mk saytalar
eskı Turkçeyle yazılmış, sona doğru yenı Turkçe
Avyen'nın yerı Krepen Pasajı'nda, ama, deneyımlı meyha-
necı yazı devrımıne uymuş
Nerede o eskı meyhanecıleri
Yarırun, aydınlığın
insanı
TH
ÜSTÜN
yannı yaşayamadan
aramızdan ayrıldı.
înanılmaz moral ve direnciyle, iyiliğiyle,
guzelliğiyle hep belleğimizde kalacak.
Aydınlığa onun anılarıyla birlikte
kavuşacağız.
ARKADAŞLARI
Cenazesı 28 Eylul Cuma gunu
Gayrettepe NİMET ABLA CAMtt'nde kılınacak
öğle namazından sonra Zınarlıkuyu
Mezarlığı'nda toprağa verılecektir.
FATİH ÜSTÜN'ükaybettik
Anısı yaşamımız boyunca
bizlerle
Mıne PIRIM Selım AAAHMUTOÖLU Arzu ERDEMIR CELEN
Sodullah CELEN Idıl PIRIM Fendun ERTASKAN
Değerlı arkadaşımız
FATİH ÜSTÜN'ü
27 09 1990 gunu yıtırdık Aılesıne ve tum dostlanna
başsağlıgı dılerız Cenazesı bugun oğle namazından
sonra Nımet Abla Camısı Gayrettepe'den
kaldınlacaktır.
TURKIYE BIRLEŞİK KOMUMST PARTISt
MERKEZ YURUTME KURULU
IZGI
23 09 1990 gunu saat 20 05 te merhaba dunya dedı
ve buyuklennden ılk talebı banş dolu bır dunyada
yaşayabılmek
SİTARE-ALPAY GÜRER