25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EYLÜL 1990 EKONOMÎ CUMHURİYET/13 Devlet tahvilleri • ANKARA (AA) — Bir yıl vadeli devlet tahvilinde yıllık ortalama faiz, önceki gün yapılan ihalede yüzde 51.66'ya yükseldi. Merkez Bankası verilerine göre Harine tarafından en son 29 ağustosta yapılan ihalede, satışa sunulan 150 milyar liralık 1 yıl vadeli devlet tahvilinde yıllık ortalama faiz yüzde 50.64 olmuştu. Hazine, önceki gün yapılan ihalede ise 250 milyar liralık 1 yıl vadeli devlet tahvilini satışa sundu. Ihracat teşvikleri • ANKARA (ANKA) — Ihracat teşvik belgelerine yeni sUre uzatım kolayhklan getirildi. Bakanlar Kurulu'nun, "Ihracatı ve döviz kazanduıcı faaliyetleri teşvik karannda" değişiklik yapan karan Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre Devlet Planlama Teşkilatı Konut Fonu muafiyeti ile yalnız vergi, rcsim ve harç istisnasından yararlandırümak amacıyla verilen ihracat teşvik belgelerine de uygun ek sttreler verilebilecek. Sttre uzatımından enerji muafîyetine ilişkin düzenlenen ihracatı teşvik belgeleri yararlanamavacak. Tarunapara bıdundu • ANKARA (AA) — Ziraat Bankası, tanm satış kooperatifleri birliklerinin ureticilerinden satın alacağı 1990 yüı ürün bedelinin ödenmesinde kullanılmak Ozere 1.2 trilyon lira kredi sağlayacak. Ziraat Bankası'nın sağlayacağı fınansman, bu yüın son dört ayı için geçerli olacak. Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan konuya ilişkin Bakanlar Kuruİu karanna göre tanm satış kooperatifleri birlikleri, bu kredi ile satın alınacak ürünler ile stoklardaki ürünün satış ve değerlendirilmesi suretiyle elde edilecek hasılatın süratle Ziraat Bankası kredi borcuna yatınhnası için gerekli tedbuieri alacaklar. Tttrkiye-SSCB goruşmeleri • ANKARA (AA) — Türkiye ile Sovyetler Birliği heyetleri arasında "sınır bölgesinde harita yapımı ve doğal kaynaklann araştınlması, ilaçlama, doğal afetler ve kurtarma amaçlarıyla yapılacak uçuşlara ilişkin teknik işbirliği protokolü" ile ilgili görüşmeler dün Ankara'da başladı. Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan ( görüşmelerde, Türk heyetine Dışişleri Bakanhğı Hukuk ve Sosyal Işler Genel Müdür Yardımcısı Elçi Erkan Gezer, Sovyet heyetine de SSCB Dışişleri Bakanhğı Ortadoğu Genel Müdür Yardımcısı Vitali Aleksandroviç Nikiforov başkanhk ediyor. Emisyonda daralma • ANKARA (AA) — Emisyon hacminde son bir haftadaki daralma 1.1 trilyon lirayı aştı. Merkez Bankası verilerine göre 19 eylülde 14 trilyon 6% milyar lira olan dolaşımdaki banknot miktarı, 1 trilyon 159 milyar lira azalarak 26 eylül itibanyla 13 trilyon 537 milyar liraya geriledi. Emisyon hacmindeki düşüş, 17 eylüldeki 15 trilyon 290 milyar lirahk rekor düzey dikkate ahndığında ise 1 trilyon 753 milyar Urayı buldu. Bu arada, 26 eylül tarihi itibarıyla emisyon hacmi yılbaşına göre yüzde 61.8 oranında genişlemiş bulunuyor. Bu artışın tutar olarak karşılığı ise 5 trilyon 172 milyar olarak hesaplandı. Yılbaşında emisyon hacmi 8 trilyon 365 milyar liraydı. Çimentoda standardar • ANKARA (AA) — Türk Standartlan Enstitüsü (TSE), yedi fırmamn TSE markasını kullanma hakkı veren sözleşmelerini, bu firmaların isteği üzerine iptal etti. TSE'nin duyurusuna göre Coşkun İnşaat AŞ (Mersin), Katrancı Inşaat (Kayseri), özeker Müteahhitlik (Tarsus), Akan Sanayi Ürünleri (Iskenderun) ve Gürdeniz Denizçilik AŞ'nin (Mersin) ürettiği 'Badoosh' markalı portland çimentosu, bundan böyle TSE markasıyla üretilemeyecek. Sanayiciler makro ekonomik hedeflerin hızla yeniden belirlenmesini istiyor 'Krizi hafife almamalıyız'ÎSO Başkanı Hacıoğlu, "Olay çok hızla büyüyor. Makro hedefler yeniden belirlenmeli, şirketler de ona göre kendilerine yön vermeli. Tasarruf politikalarına geçmeliyiz" dedi. İKV Başkanı Jak Kamhi, dünyada resesyona doğru gidildiğini hatırlatarak, "Türkiye olayı çok hafife alıyor" dedi. İşadamlan kriz sürerse aylık ithalatın 2 ilyar doların-altına inmeyeceği görüşündeler. ABDURRAHMAN YILDIRIM Körfez krizinin Türkiye"ye etkilerinin hafife alındığını belirten sanayiciler, çok süratli bir şekilde makro ekonomik he- deflerin yeniden hesaplanmasını istedi- ler. Kriz dolayısıyla hampetrol fiyatlan- mn 40 dolara çıktığına işaret eden sana- yiciler, krizin kısa sürede bitmemesi ha- linde ayhk ithalatın 2 milyar doların al- tına düşmeyeceğini, bunun da ihracat ge- lirleriyle karşılanamayacağmı vurguladı- lar ve "Önlem alınmazsa gelecek aylar- da döviz darbogazına gireriz" dediler. Sanayiciler gereksiz ithalata son verilme- sini istediler. Konuya ilişkin Cumhuriyet'in sorula- nnı yanıtlayan lstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Memduh Hacıoğlu, kri- zin bütçeye çok büyük bir yük getirece- ğini, KDV oranlannın artırılmasırun da bu yükü hafifletmeye yönelik olumlu bir adım olduğunu söyledi. Bu yükü hafifletmede Batı'dan gele- cek yardımının önemıne işaret eden Memduh HacıoğJu, "Kendi kaynaklan- mızla bu işin üstesinden gelraemiz im- kânsu. Çok süratli bir sekilde makro ekonomik hedefler yeniden hesaplanma- lıdır. Bu hedeflere göre şirketler de ken- dilerine bir yön vermelidirler. Olay çok süratle büyüyor. Türkiye'nin tasarruf po- litikalanna zaman ka> betmeden geçmesi şarttır" dedi. İKV Başkanı Jak Kamhi de, Körfez krizinin yol açüğı petrolfiyatıyükselme- lerinin dünya ekonomisinde bir "resesyona" doğru gidildiğinin işaretle- rini verdiğini söyledi. "Türkiye olayı çok hafife alıyor" diyen Jak Kamhi, krizin bütün ülkelerde bir enflasyon etkisi ya- pacağını ve Türkiye'de de bütçe giderle- rini arttıracağını belirterek şöyle dedi: "Müdahalenin temelinde de sorunu önlemek yatıyor. Bu krizin de daha faz- la uzamadan çözülecegi ve fiyatlann es- ki seviyelerine ineceği umuluvor. Ama kriz uzarsa petrol fiyatlan da düşmez, o zaman üçüncü petrol şoku vaşanır." Bu arada önceki gün yapılan İSO meclis toplantısında da Körfez krizi tar- uşıldı. Memduh Hacıoğlu burada yap- tığı konuşmada krizin herkesi etkileye- ceğini belirterek şöyle dedi: "Ödenecek faturanın dengeli olması lazımdır. Özel sektör üstüne duşeni yapacaklır. ama ka- mu kesimi de kendine duşeni yapmalı- dır. Fiyat artışlarında başı kamu kesimi çekiyor. Bu artışlann bazıları haklı, ba- zıları ise haksız." Dış ticaretteki olumsuz gelişmelere de dikkati çeken İSO Başkanı Memduh Ha- cıoğlu şunlan söyledi: "İtnalatımız 2 milyar dolara dayan- mıştır. Petrol fiyatlanmn bu kadar art- mış olması ithalatımızın bundan sonra- ki aylarda 2 milyar doların altına düş- meyeceğini göstermektedir. 3-5 ay son- ra 700-800 milyon dolarlık ihracat geliri ile ithalaü karşılamak imkânsız hale ge- lecektir. Bu, önlem alınmazsa önümüz- deki aylarda bir döviz krizi olacagına işa- ret etmektedir. Eger dışardan beklenen yardım sağlanmazsa bütün olumlu gös- tergeler kırmızıya doğru gidecek. Eko- nomik büyüme duracak. Ekim ayı orta- sından itibaren ekonomide bir durgun- ABD petrol stokunu satıyor luk yaşanacağına işaret etmek isterim. Henüz ne kadar sürecegi belli olmayan bu krizin yarası büyük olacak." TİSK eski Başkanı HaUt Nario de Meclis toplanüsında yaptığı konuşmada, "Biz burada meraleketi cepheye sürecek kadar tehlikeye aüyoruz, Batının savu- nuculuğunu yapıyoruz. Batı bunu almı- yor, görmüyor" dedi. Körfez krizinin bir maliyeti olacagına işaret eden Halit Na- rin, "Bizde de enflasyonun ürmanışa ge- çeceği bir gerçek. Fırsatçı zamlardan he- pimizin kaçması lazımdır. Ama en bü- yük fırsatçılıgı da kamudun yaptıgını vurgulamak lazımdır" şeklinde konuştu. Doviz rezervlerinde küçük oranh bir azalmanın meydana geldiğini kaydeden Narin "tthalatın bu hızla devam etme- si, bizi döviz darbogazına düşürür. Çı- kış yolu lüzumsuz ithalata son verilmesidir" dedi. tbrahim Bodur ise "Körfez krizinden kısa sürede kurtulmak zor. Bölgeye bekçi ve nöbetçi aramyor. Kriz fevkalade önemlidir" diye konuştu. Fransız çimentocular Beyaz Saray, petrol fiyatlarındaki artışı engellemek için hampetrol stoklarını piyasaya sürmeye karar verdi. ABD'nin 590 milyon varil stoku bulunuyor. tlk aşamada, "deneme" için bu stoktan 5 milyon ton petrol satışa çıkarılacak. Ekonomi Servisi — Beyaz Sa- ray, petrol fiyatlarındaki tırma- mşı durdurinak için stratejik petrol stoklarını devreye soku- yor. Beyaz Saray sözcüsü Mar- ttn FHzvnter tarafından dün ya- pılan açıklamada, 590 milyon varil stok ham petrolü bulunan ABD'nin "deneme" amacıyla piyasaya 5 milyon varil ham pet- rol sürecegi beürtildi. VVashing- ton'dan yapılan acıklama üzeri- ne uluslararası borsalarda ham petrol fiyatlan gerileme gösterdi. ABD'nin 1975 yüında Neva- da'daki yeraltı depolanna stok- ladığı 590 milyon varillik strate- jik petrol rezervi, oluşturulduğu tarihten bugüne kadar kuUarul- mamıştı. Sadece 1985 yüında, deneme amacıyla bu stokun bir bölümü rafinerilere pompalan- mıştı. ABD Başkanı George Bush, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden bu yana ham petrol fiyatlarırun 3 kat artarak 40 dolar seviyesi- ne ulaşması nedeniyle, bu stok- tan 5 milyon varil ham petrolü, fiyat artışını frenleme amacıyla serbest piyasaya sürmeye karar verdi. Beyaz Saray sözcüsü Mar- lin Fitzwater, dün yaptığı açık- lamada Bush'un enerji fiyatla- rındaki artışı durdurmak için başka önlemler alacağını da söy- ledi. ABD'nin ve diğer sanayileş- miş ülkelerin "kara günler" için sakladıkları stratejik petrol stoklan, krizin ilk günlerinde de önemli bir tartışma konusu ol- muştu. Irak ve Kuveyt'e uygula- nan ambargo nedeniyle Suudi Arabistan OPEC üyelerini belir- lenen kotalann üzerinde üretim yapılması için acil toplantıya ça- ğırmış, ancakjlk etapta bu çağ- n kabul edilmemişti. BAşta İran olmak üzere OPEC'in "şahinler kanadı" tarafından gelen ret ce- vabına, gelişmiş ülkelerin elle- rinde bulunan stoklar gerekçe gösterilmişti. Washington'un bu açıklaması, borsalarda derhal etkisini gösterdi ve hampetrol fiyatlannda düşüşler kaydedildi. Londra Borsası'nda Kuzey Denizi türü hampetrolün varili, 36.75 dolara geriledi. Tokyo Borsası'ndaki düşüş durmadı. 'Yatırım öü üü Tokyo Borsası, her zamanki gibi petroldeki sıçramadan büyük ölçüde etkilendi. Nikkei Endeksi son 33 ayın en düşük düzeyine indi. (Fotograf: Reuter) Beyaz Saray'dan yapılan bu acıklama ticaret borsalannda hemen etkisini gösterdi ve ham petrol fiyatlannda düşüşler kay- dedildi. Londra borsasında, ön- ceki gün 37.95 dolardan işlem gören Kuzey Denizi türü ham petrolün kasım ayı tesümat fiya- tı dünkü işlemlerde 36.75 dola- ra geriledi. Batı Teksas türü ham petrolün varil fiyatı da bir ön- ceki güne göre 1.30 dolara geri- leyerek 38.67 dolardan işlem gördü. ABD'nin açıklaması Uzak Doğu borsalannda da et- kisini gösterdi ve Tokyo, Hong Kong, Süıgapur borsalannda petrol fiyatlan ortalama 1.60 dolar düştü. Petrol fiyatlannın düşüşe geç- mesine rağmen, bazı borsa uz- manları açıklamamn aslında olumsuz gelişme olarak değer- lendirihnesi gerektiğini ileri sür- düler. Uzmanlar, ABD'nin fi- yatlan düşürmek amacıyla stra- tejik petrol stoklarını devreye sokmasının, krizin yakın gele- cekte banşçı yolla çözülmeyece- ğınin bir işareti olduğunu belirt- tiler. ABD'nin girişimini olum- lu karşılayan "iyimser" borsa analistleri ise Beyaz Saray'ın ka- rarh tutumunun piyasadaki te- dirginliği gidereceği görüşünü savundular. Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Körfez krizinin olumsuz etkileri sürüyor. 225 hisse senedini içeren Nikkei en- deksi dün 478.81 puan kaybede- rek son 32 ayın en düşük sevi- yesi olan 21 bin 771 puana geri- ledi. Nikkei endeksi yılbaşında 38 bin, kriz öncesinde ise 30 bin puan seviyesindeydi. Londra ve New York borsala- nnda da düşüşler sürüyor. Londra'da FTSE-100 endeksi 2 bin puanın altına inerken New York'ta Dow Jones endeksi 26 puan kaybederck 2.459.65 pua- na geriledi. Doviz ve alnn borsalannda ise kararsız trend sürüyoT. Londra Borsası'nm önceki günkü sean- sını ons başına 404.85 dolardan kapatan altın dünkü seansı 401.90 dolar seviyesinde ta- mamladı. Dün sabah Tokyo Borsası'nda 0.10 yen yükselerek 137.50 yen- den işlem gören ABD Doları, Londra Borsası'nda sterlin kar- şısında değer kaybetti. sözümüzü tutacağız'EkoDomi Servisi — Bundan tam bir yıl önce Çitosan'a ait 5 çimento fabrikasmı satın ala- rak Türkiye'de Set Çimento adına bir şirket kuran Fransız Ciments Français gnıbu, imza- lanan anlaşmanın maddeleri arasında yer alan 60 milyon dolarlık yatırım ve hisselerin halka satışı konusundaki taah- hütlerini yerine getireceğini açıkladı. İlk etapta Ttukya fab- rikasının hisselerini halka sa- tacak olan Ciments Français, 60 milyon dolarlık yatınm ta- ahhüdünü 1993 yıh ortalanna kadar tamamlayacak. Fransız Ciments Français Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Pi- erre Conso,, önceki gün yap- tığı basın toplantısında, saüşın iptali ile ilgili tartışmanın hü- kümet ile muhalefeti ilgilendir- diğini belirterek, "Biz yatınm karaıianmızı idari ve hukuki alanlardan bağımsız olarak alıyoruz" dedi. Pierre Conso, 1989 yüında gerçekleştkdikleri 23 milyon tonluk çimento satışıyla bu sektörde dünyanın 4. büyük şirketi olduklannı anlatarak yapacaklan yatınmlarla Türki- ye"deki fabrikalara yüksek tek- nolojiyi getireceklerini ifade etti. Pierre Conso, Çukurova Grubu'na ait Çanakkale Çi- mento Fabrikası'mn bir bölüm hissesine karşüık, gruba ait fabrikalardan hisse verilmesi konusunda ise net bir acıkla- ma yapmaktan kaçındı. Con- so, konuyla ilgili sorumuzu şöyle cevapladı: "Çukurova Grubu ile henüz hicbir anlaş- ma yapmadık. Bizim büyük bir grup oldugumuz unutul- mamalı. Pazar payımızı arttır- mak için yeni fabrikalar Inra- bilir ya da kurulu fabrikalan satın alabiliriz. Zaten bedefi- miz de bu. Ancak Çanakkale Çimento konusunda henüz or- tada bir şey yok." UNES TANER EKONOMIYl ANLATTI 'Çoğunluk enflasyonu seviyor EKONOM NOTLARI BİLAL ÇETtN "Bu yıl enflasyonu yüzde 30'lara in- diremezsek, istifa edeceğim" biçimindeki sözleri büyük ilgi toplayan Devlet Bakaru Güneş Taner, Türkiye'de önemu bir ke- simin yüksek enflasyonla yaşamaktan memnun olduğunu söyledi. Devlet Bakanı Taner'e yönelttiğimiz sorular ve verdiği yanıtlar şöyle: — Enflasyonu yüzde 30'lara indirece- gim dediğinizde elinizde kimsenin bilme- diği bazı ipuçları mı vardı? TANER — Tabii. Size anlatayım. Bu ekonomik modelin kendisidir. Konver- tibiliteye geçerseniz konvertibilite de çok kuvvetli bir silahtır. Konvertibilite bizim enflasyonla mücadeledeki en büyük si- lahımız. Ikincisi yine siyasi bir karardır. Bugüne kadar bütçe finansmanında bir kalem olarak kullanılan gümrük vergi- lerini biz prensip olarak bütçe finansman kaynağı olarak gormekten çıkardık. De- dik ki gümrük vergileri, ticaretin koşul- landınlmasında, dünya entegrasyonun- da Türk sanayiinin başarıyla rekabet et- me gücünü sağlayabilmesi için kııllanı- lacak olan bir araç ve amaçtır. Progra- mın ana hedefi enflasyonu düşürürken, geçmiş dönemlerde dünyanın bir çok ye- rinde ve Türkiye'de de yaşanan sadece parasal bir operasyonla piyasadaki talebi daraltıp, baskıyla enflasyonu aşağı indir- mek değildir. Çünkü, bunun yapısal ol- mayacağını biliyoruz. Bu sefer değişik bir model uyguladık. Bu model, talebin gelişebilmesi, üretimin arttırılması, bu- nun bir para operasyonuyla dengelendi- rilmesi ve döviz dengesiyle de bütünleş- tirilmesi ve güçlendirilmesi. Model bu. Ve serbest rekabet içinde dunya pazar- laner'den... İnsanlarımızın yüzdç 64'ü kendi işine sahip. Onlar enflasyonla yaşamaktan memnun. Ekonominin yarısını gösteriyoruz, yarısı ise vergi dışı kalıyor. GSMH'nin yüzde 22'si oranında vergi alıyoruz. Enflasyon yüzde 40-45 olur. Bu rakamm içinde petrolden gelen fiyat artışı yüzde 10'dur. lanna açılması Türkiye'nin dünyanın en ucuz, en kaliteli mah neredeyse, nereden ithal edilebilecekse gidip oradan onu it- hal etmesi. Bundaki amaç, maliyet enf- lasyonunu arttıran girdileri alttan oya- rak sanayiciye ucuz hammadde temin edip, sanayicinin ilk etapta fiyat arttır- ma eğilimini ortadan kaldırmak, ikinci etapta bunu sabit tutmak, üçüncü aşa- mada aşağı indirmektir. Bu modelin yü- rüyeceğine inandığımız için sene sonu enflasyon rakamlannın aşağı yukarı ta- bi birazcık sapma olacaktır, ama yine 40 civarında gelebileceğine inancımızı soy- luyoruz. — Körfez krizine rağmen mi 40 civa- nnda? TANER — Tabii. Zaten, yine bunun içerisinde, yani 40 civarı dediğim raka- mın içerisinde yüzde 10*luk petrolden ge- len bir fiyat artışı vardır. Yani siz, 40-45 arasında bir bandı alın. 45 deyin 10 pu- an çekin 35'tir hakiki enfiasyon. Eğer Körfez krizi olmasaydı 40 deyin 10 pu- an çekin, o zaman 30 olur. Bizim kont- rol edemediğimiz, dışımızda kalan psi- kolojik etkiler hariçtir. Burada şunu da söylemek lazımdır. Türkiye dünyada vergi veren ülkeler ara- sında en son sıralarda olan ülkelerden bi- risi. GSMH'nin ortalama yüzde 22'si ni- spetinde bir vergi almaktayız biz. — Neden bu kadar az? Aslında vergi oranları bizde hiç de düşük değil. TANER — Sizin baktığınız vergi oranlan bordrolu insanlardan alınan ver- gi oranlan. Ama bunun dışansında vergi toparlayamadığımız, alamadığımız ser- best calışan bir kesim var. Ekonominin yarısını gösterebiliyoruz, yansmı göste- remiyoruz. Yarısını gösteremiyorsaruz o kısım vergi dışı kalmaktadır. A.Ş!ler de ondan dolayı ettikleri kân burada göster- memektedirler. Dolayısıyla eğer o şekil- de bakarsanız toplanan vergi GSMH'nin yüzde U'i, hatta daha düşüktür. — Tekrar enflasyona dönersek Körfez krizi olumsuz etkiledi diyorsunuz. Peki, kriz olmasaydı kaç olurdu enflasyon ora- nı? TANER — Benim o sıralar arkadaş- lara hep söylediğim rakam yüzde 35'le , 36-38 arasında bir rakamda bitirebilece- ğimi inanıyordum. Hâlâ söylüyorum. Şunu da söyleyeyim. Türkiye'de birçok insan, birçok kişi ve kuruluş, yüksek enf- lasyonda yaşamaktan memnundur. — Neden? TANER — Nedeni şu, insanlanmızın yüzde 64'ü kendi işine sahiptir. Enflas- yonun yüksek olması onlann işine gel- mektedir. Çünkü yüksek enflasyon içe- risinde, o boşlukta kendi fiyatlannı enf- lasyonun üstünde, o civarda veya beklen- tilere bağlı olarak çok üstünde yapabil- mektedirler. Ama burada mühim olan ezilen, enflasyon altında kendisini ayar- layamayan bir kesim vardır: Yüzde 36. Memur, işçi ve emekliler ile çiftçi. Hat- ta çiftçi bile bundan sayılmayabilir. Çün- kü, çiftçi gidip siyasi baskısını yapabil- mekte ve öbür taraftan bir şeyler kopa- rabilmektedir. Ama, çalışan sınıf ezil- mektedir. StRECEK OSMAN ULAGAY Çekici Pazarlar Nerede? Türkiye için ihracat 1980'lere gelene dek pek önemli de- ğildi. Gerçi 1970'lerin sonuna doğru ihracatı arttırmak için bazı girişimler olmuştu ve bazı sonuçlar alınmıştı, ama bu- na karşın 1979 yılında Türkiye'nin ihracatının milli gelire (GSMH'ye) oranı hâlâ % 4'ün altındaydı. 1980'lerde gündeme gelen ihracat atılımıyla ihracatımızın GSMH'mize oranı 1988 yılında yüzde 17'ye yaklaştı, geçen ytl ise yüzde 14.4 oldu. Türkiye'nin dünya ihracatı- içindeki payı da 1980'lere giriiirken binde 1.5 dolaytndayken 1980'lerin sonunda binde 4'ün üzerine çıktı. 1950'lerde her mahallede bir milyoner yetiştirme hevesi- ne kapılan Türkiye, milyon liranın bütün büyüsünü kaybetti- ği 1980'lerde milyon dolarla konuşan ihracatçılann neredeyse her mahallede boy göstermeye başladığı bir ülke haline gel- di. İhracata dönük üretimden ekmek yiyenlerin sayısı artar- ken ihracatçı Iobileri ve dernekleri oluştu, güç kazandı. Türkiye ihracatta oransal olarak en büyük sıçramayı 1980-83 döneminde yaptı ve bu dönemde İslam ülkelerine yapılan ihracatın toplamdaki payı yüzde 42'yt geçerken AET ülkelerinin payı yüzde 35'lere indi. İhracatı öğrenme döne- minde Türkiye için önemli pazar oluşturan İslam ülkelerinin ihracatımızdaki payı daha sonra giderek düştü ve 1984-89 döneminde yüzde 33'lere, 1989'da ise yüzde 25 dolayına indi. AET (daha sonra AT) ülkelerinin payı ise yeniden tırmanışa geçerek 1984-89 döneminde yüzde 44'e yükseldi, 1989 yı- lında ise yüzde 46yı gecti. ABD dahil diğer (yani AT dışı) OECD ülkelerinin ihracatımızdaki pay 1980'ler boyunca fazla değişiklik göstermeyerek yüzde 13-14 arasında seyrederken SSCB dahıl Doğu Avrupa ülkelerinin payı da 1980-89 döne- minde yüzde 6nın hemen altında kaldıktan sonra 1989'da yüzde 10'a yaklaştı. Bu yılın ilk yarısındaki ihracatımızın dağılımına baktığımızda AT ülkelerine yapılan ihracatın payının daha da yükselerek yüzde 49.4'e çıktığını, Körfez ülkelerinin geçen yılın bütünün- de yüzde 14 olan payının yüzde 11.7'ye geriledığini, diğer İs- lam ülkelerinin payının ise yüzde 12 dolayında kaldığını gö- rüyoruz. Bu yılın ilk yarısında ihracatımızın yüzde 14.6'sı ABD ve diğer (AT dışı) OECD ülkelerine, yüzde 8.6'sı SSCB dahil Doğu Avrupa ülkelerine, yüzde 4.5'i ise diğer ülkelere yapıl- mış. Tüm bu veriler Türkiye'nin ihracatını, Körfez krizinin çok öncesinden başlayarak Körfez'den ve diğer islam ülkelerin- den AT'nin ve diğer OECD ülkelerinin zengin pazariarına doğ- ru yönlendirdiğini, son yıllarda Doğu Avrupa'ya yönelik ihra- catın payında da bir artış gözlendiğini gösteriyor. öte yandan Türkiye'nin 1980li yılların başlarında büyük bir sıçrama yapan ihracatının 1988'de gerçekleşen son atı- lımdan sonra bir duraklama dönemine girdiğini görüyoruz. Değişen kur politikasının, azalan teşviklerin, yetersiz kalmaya başlayan üretim kapasitelerinin bu sonuçtaki etkilerinı ve ağır- lıklarını burada tartışmayacağım. Burada üzerinde durmak istediğim soru şu: Türkiye yeniden ihracatını arttırma çaba- sı içine girerse daha çok hangi pazarlara yönelebilir, yeni pa- zaıiarı nerede bulabilir? Bu soruya cevap ararken The Economist dergisinin son sayısında yer alan rakamlara göz atmakta yarar var. Dünya- yı, Avrupa Topluluğu (AT), Kuzey Amerıka (KA), Asya Pasifik Bölgesi (AP) ve Diğer Ülkeler (DÜ) olarak dört ticaret bölge- sine bölen The Economist, her bölgenin kendi içinde yaptı- ğı ticareti ve diğer bölgelerle yaptığı ticareti belirlemiş. The Economist'in 1989 yılı içinde verdiği verilerle şöyle bir tablo oluşturmak mümkün: (Tablodaki rakamlar milyar dolar ola- rak verilmiştir.) Bölge içi Bölgeler A.Topluluğu K.Amerika Asya Pasifik Diğer Ülkeler ticaret 660 165 300 400 1525 İhracat 430 315 400 450 1595 İthalat 480 420 300 420 1595 Bu rakamlar 1989 yılında dünya ticaret pastasının nasıl bö- lündüğü konusunda çok genel düzeyde de olsa bir fikir verl- yor. Avrupa pazannın gerek pazar ıçi ticaret hacmiyle gerekse ithalat kapasitesiyle en büyük pazar olduğu, Kuzey Amerika pazannın da dev bir ithalat kapasitesine sahip bulunduğu görülüyor. Asya Pasifik bölgesinin önemi giderek artarken "Diğer Ülkeler" grubu çok sayıda ve türde ülkeyi kapsadığı için bu gruba ilişkin rakamlardan önemli bir sonuca varıla- mıyor. Bu rakamların biraz ayrıntısına baktığımız zaman AT ye Ku- zey Amerika'nın birbirlerinden 595'er milyar dolarlık ithalat yaptıklarını, buna karşılık Diğer Ülkeler'den AT'nin 265 mil- yar dolar, Kuzey Amerika'nın 115 milyar dolar; Asya-Pasifik bölgesinden ise AT'nin 120 milyar dolar, Kuzey Amerika'nın 210 milyar dolar ithalat yaptıklannı görüyoruz. Körfez krizinin etkiterini de hesaba katarak dünya konjonk- türündeki gelişmelere baktığımızda ise Avrupa ülkelerinin bir bütün .olarak ekonomik büyümeyı sürdüreceklerini, ABD'nin bir "resesyon", yani durgunluk tehlikesiyle karşı karşıya bu- lunduğunu, Doğu Avrupa ülkelerinin ve petrol ithalatçısı ge- lişmekte olan ülkelerin ise sorunlarının daha da ağırlaştığını görüyoruz. Bu arada özellikle Körfez ülkelerinde işçileri bu- lunan Asya ülkelerini de saymak gerekiyor. Görülüyor ki bugünkü ortamda en büyük umut gene dev Avrupa Topluluğu pazarında. SSCB ve diğer Doğu Avrupa ülkeleriyle zor günlerdeki iyi ilişkileri sürdürebilirsek gelecek için umutlu olabiliriz. Dev ABD pazarında daha büyük pay almak için ise "yağmurun yağmasını" bekliyoruz. Vergi yasa tasarısı hazırANKARA (AA) — Yeni ver- gi kanunu tasarısı son şeklini aldı. TBMM'ye sunulması bek- lenen tasan ile eğitim, kültür ve sağlık harcamalarının bir kıs- mımn vergiden düşülmesi ön- görülürken, Kurumlar Vergisi- ndeki istisna kapsamı genişle- tiliyor. Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci'nin "vergi reformu" olarak nitelendirdiği vergi paketi, çeşitli kesimlerde tartışmaya açılıp görüşler ahn- dıktan sonra yeniden düzenlen- di. Maliye ve Gümrük Bakanhğı tarafından hazırlanan tasanda getirilen yenilikler özetle şöyle: Esnaf maufhğından yararla- nabilmek için esnaf muaflığı belgesi esası getiriliyor, götürü mükellefine yazarkasa kullan- ma imkânı veriliyor, elektronik cihaz ile fiş vermeyenlere "ge- çiş döneminin şefkati içinde" 1 yıl süreyle ceza kesilmemesi ön- görülüyor. Aynca ücretli, tüccar, serbest meslek erbabı ve çiftçiler eği- tim, kültür ve sağlık gibi özel harcamalarının belli bir kısmı- nı vergi matrahından indirebi- liyorfar, konut kredi faizleri in- dirim kapsamına alınıyor. Üc- retliler için bu düzenlemenin uygulama tarihi ise 1.1.1993 ola- rak belirleniyor. 1984 yılından beri uygula- nan, gayrimenkullerin ve iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlara ilişkin istisna hük- münün uygulama süresi de ta- san ile 1992 yılı sonuna kadar uzatıhyoT. öte yandan Tekel ve Deniz- çilik Bankası'nın muafîyet hü- kümleri kaldınhyor. Mah'ye ve Gümrük Bakanhğı, bu hüküm- le sağlıkh bir rekabet ortarmnm amaçlandığmı dile getirdi. Tasanda, düşük değerde gös- terilerek alım-satımı yapılan ta- şıt ve evler için vergi kaçağmı önleyici yeni düzenlemeler ge- tiriliyor. Buna göre motorlu ta- şıtlann ahm ve satımında Türk- iye Sigorta ve Reasürans Şirket- leri Birliği'nce belirlenen Kas- ko Sigorta değerleri esas alınacak. Tapu harcı matrahı ise en- dekse bağlaruyor. Tapu harcı matrahı değeri bildirildiğinde bu dört yıl süre ile değişmiyor- du. Yeni düzenleme ile Emlak Vergjsi değerleri yeniden değer- lendirme katsayısı dikkate alı- narak endekslenip tapu harcı bu yeni değerlendinnelere gö- re alınacak. Ancak Emlak Ver- gisi gene eskiden olduğu gibi 4 yıl süre ile mükellefierin beyan ettiği değer üzerinden hesap- lanacak. Tasan ilgili komisyonlarca ele almdıktan sonra TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek kanunlaşacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle