20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 19 EYLÜL 1990 M E N D E R E S ' I N D Ü N Y A S I HİKMET ÖZDEMİR 1950 seçimleri DP'nin zaferiyle sonuçlanmıştır. Menderes başbakanhğı düşünmemektedir, ama CelalBayar'ın kararı kesindir 'Başvekil sizsiniz Adnan Bey' DP,hareketi 1950seçimlerinde farklı çıkar kesimlerinden halk kitlesini popüler ittifak içinde toplamayı başarmış ve bürokratik eliti iktidardan uzaklaştırmıştır. O,'nce Başbakan, sonra DP Genel Başkanı olan Menderes'in hayatmda, sıra on yıllık iktidar dönemine gelmiştir. Menderes'h* başbakanhğı, Bayar'ın cumhurbaşkanı seçilmeyi kabulünden sonra güçlenmiş olmahdır. Bir başka ifade ile Bayar'ın cumhurbaşkanı olması, Menderes'e başbakanlık yolunu açmıştır. 14 Mayıs 1950 seçiraleri bir 'oy devrimi'dir. Kayıtlı seçmenlerin yüzde 88.88'inin oylannı kullan- dıklan seçimin tartışmasız galibi Demokrat Parti (DP), yüzde 53.59'u bulan oy oranı ile 408 sandalye kazanmıştır. Kalan san- dalyelerin 69'u CHP, l'i Millet Partisi, 9'u da bagunsızlara aittir. Oy yüzdeleri ve milletvekili sayı- ları arasındaki büyük çelişki, se- çimin çoğunluk sisteraine göre ya- pılmasından kaynaklanmaktadır. Seçim sonucu bir dönemin halkın çoğunluğu tarafından sona erdi- rildiğini ilan etmektedir. DP hareketi farklı çıkar kesim- lerinden halk kitlesini popüler it- raCumhurıyet Seçim tam bir sükûn içinde geçti, iştirak nisbeti bütün tahminleri aştı bCi Mticda ta(ta kcB «bcak, ttujuumâtm •Mıimı fcaktılert |»rt Demtkratlır ştirak nisbeti yüzde seks umhurıvet J». 36 Dde Tam Iiste Halinde Kazandı 5 Milletvekili Çıkarması Bekleniyo Yagmvur buı iBenle müKMİoi^j. •dütjl. ugraltıgındAn Yukıek Setım Kuruluna vujyet bu yünbn butûı j v i »mil kst°i nrtict ikn edüemıyor.DP. ıım tacılini ıstrdı Kabinenin durumu D. P. tam Iiste hali gûnûnbaşlıcamevzuu hangi illerde kazand Bir ikûı mnatrtnm miUetvekîE ıkM Mcıtnıeycn ._H ^tam Inlnve Or^ai ılerhjü çefcflım* Mronmr "*>• H **• " — M -tf - — .l~.t—.M-n» I '1.1' — » " C K P - neticeye umhunyet enderes Kakinesi Itimai Reyi Ald Ba«lwluuymuhaleietin fleri •ürdOŞü tenkkllere larih cevabUr verdi "Tasarruf vaidlerı ahakkuk ettirilecek,, Samet Ağaogla, Menderes ve Bavar.DP kurmaylan 1950 seçimlerinden önce çausma halinde: Ekrera tifak içinde toplamayı başarmış ve bürokratik eliti iktidardan uzak- laştırmıştır. Bölgeler ve iller dü- zeyinde partilerin aldıklan oylar incelendiğinde şöyle bir eğilim göze çarpmaktadır: DP, kapita- list ilişkilerin geliştiği bölgelerde ondedir. Tanmdaki geleneksel ya- pımn çözülmeden kaJdığı Doğu Anadolu'daki büyük toprak sa- hipleri önemli ölçüde CHP'ye bağlı kalnuşlardır. Başbakan Menderes DP ileri gelenlerinden ve Birinci Menderes hükumetinde başbakan yardımcısı ve devlet bakanı ola- rak görev alan Samet Ağaoğlu, seçimin ertesi günü kendisi gibi Manisa milletvekili seçilen Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu ile Anka- ra'ya hareket etmişlerdir. Karaos- manoğlu yolda arkadaşına açılır: 'Adnan Başbakan, Köprülü de Dışişleri Bakanı olmalıdır. Böyle- ce cumhuriyet devrinin Ali ve Fu- at paşalan belirecek!' Yine aynı günlerde Türk bası- runın liberal adlarından Ahmet Emin Yalman'ın Karaosmanoğ- ln'na yazdığı bir mektupta şu sa- tıriar okunmakladır: 'Demokrat Parti'nin dinamizmini en iyi tem- sil eden Menderes'tir. Heyecanla- rını frenleyecek arkadaşlanmn başında meraleketin çoktan beri hasretle beklediği başvekil, ancak o olabilir.' Kuşkusuz bunlar bir kısım DP milletvekili veya basın mensuplan tarafından yapılan yakışürmalar- dı. O günlerde çok güçlü bir eği- lim olarak Celal Bayar'ın başba- kanlığını bekleyerüer bulunmak- tadır. Bunlar arasında DP listesin- den Muğla Milletvekili seçilen Cnmhuriyet başyazarı Nadir Na- di'nin görüşleri dönemin ilginç tartışmasına ışık tutması bakımın- dan önemlidir. Nadir Nadi, DP li- deri Bayar'ın cumhurbaşkanhğın- da pasifize olacağını, başbakan- hk makamına geçmesi halinde ye- ni iktidann daha muhalefet sıra- lannda iken savunduğu prensip- leri bir an önce gerçekleştirebilme imkânı elde edecegini öne sür- mektedir: 'Biâ düşündüren bir nokta var: Genç demokrasimizin şimdiki merhalesinde Bayar'dan bekleye- ceğimiz vazifeler sona ermiş mi- dir? Ezici bir zaferle seçimleri ka- zanan Demokrat Parti, iktidar so- rumluluğunun akla gelen ve gel- meyen hesapsız güçlüklerine karşı daha ilk adımda en büyük lideri- nin yardımından mahrum olarak nasıl savaşacaktır? Mecliste bütün tahminlerin üstünde bir çoğunluk sağlayan demokratlara hiç değil- se şu başlangıç yıllannda eski ve tecrubeli bir liderin yardımı lazım değil midir?' Bu tartışmalar göstermektedir ki Menderes'in başbakanlığı, Ba- yar'ın cumhurbaşkanı seçilmeyi kabulünden sonra güçlenmiş ol- malıdır. Bir başka ifade ile Ba- yar'ın cumhurbaşkanı olması, Menderes'e başbakanlık yolunu açmıştır. Şayet Bayar başbakan- lık görevini üstlense idi Mende- res'in cumhurbaşkanlığı şeklinde bir fonnülün uygulanma olasılı- ğı hemen hiç yoktu. Bayar'ın dı- şında ve hatta onun adı telaffuz dahi edilmezken ortalıkta cum- hurbaşkanı adayı diye adlan do- laştınlanlar arasında Menderes'- inlri bulunmamaktadır. Celal Ba- yar'ın dışmda adlan cumhurbaş- kanlığı için geçen kişiler şunlardır: Yargıtay eski başkanı Halil Özyö- rük, emekli Orgeneral Ali Fuat Cebesoy, Hamdullah Suphi Tan- növer, Prof. Sadri Maksudi Ar- sal, Prof. Nihat Reşat Belger, Ord. Prof. Sıddık Sami Onar, Ra- uf Orbay.. Celal Bayar'ın aktardığı bir sahne ise Menderes'in kendisini başbakan olarak Juşünmediğı seklindedir. Bayar, cumhurbaşka- nı seçildikten hemen sonra Çan- fcaya'da büyuk salonun bitişiğin- deki bürosunda oturmaktadır. Menderes'in geldiğini haber verir- ler. Çekingen ve mahcup bir hali vardır. Bayar yer gösterir, Men- deres ayaktadır, ellerini ovuştur- maktadır. Aralannda şu konuşma geçer: — Sizden bir ricada bulunma- ya geldim beyefendi. Beni mazur görmenizi rica ederim. — Buyrun, söyleyin öyle ise, si- zi dinliyorum. — Arkadaşlarımızdan birini nasıl olsa hükümet kunnaya me- mur edeceksiniz. Mahzur görmez- seniz, Fuat Köprülü arkadaşımı- zı tavsiye edecektirn. — Başvekil sizsiniz Adnan Bey. — Bendeniz Fuat Köprülü ar- kadaşım için ricaya gelmiştim. — Başvekil sizsiniz Adnan Bey. Fuat Köprülü arkadaşımız da de- ğerli bir insandır. Bilim adamıdır, tecrübelidir, dil bilir. Kendisine kabinenizde uygun bir görev ve- rebilirsiniz. Dışişleri Bakanlığı'na uygun bir fonnasyonu vardır sa- nıyorum. Tabii bu sizin bileceği- niz iştir. Kabinede, herhangi bir şekilde beraber çahşabilirsiniz. Si- zin başvekil olmanız yetmez, parti liderliğini de uzerinize alacaksınız. Muvaffakiyetler dilerün. 21 Mayıs 1950 günü başbakan, 8 haziranda da parti genel başkanı olan Menderes'in hayatında on yıllık iktidar dönemine sıra gel- miştir. 1967'de yayımlanan kita- bında Samet Ağaoğlu, bakanlar kurulunun ilk toplantısındaki farklı Menderes'i anlatmaktadır: 'Hükümet, sonradan Maliye Bakanlığı yapılan binada, yan odalann birinde toplanıyordu. Yardımcısı olarak sağında otur- mustum. Kareli, gri bir elbise giy- mişti. Yakası yine dik ve beyaz. Kravatı elbisesine uygun. Yüzüne yandan baktım, yepyeni bir çizgi gözüme çarptı. Hemen her zaman eğik duran kaş uçları bana biraz geriye çekilmiş geldi. Sonra göz- leri adeta kısılmışü. Fakat bu göz- ler memnun, çok memnun ışıklar- la aydınlıktı. Sanki yıllardan be- ri başbakandı. Duruş, bakış, ko- nuşma yine Demokrat Parti Ge- nel İdare Kurulu üyesi, Kütahya Milletvekili Menderes'indi. Fakat Genel İdare Kurulu'nda arkadaş- lannı konuşması ile kucaklıyordu. Bu odada hükümeti havasıyla! Karşısında kellifelli adamlar var- dı. Korgeneral Fahri Belen, yar- gıtay başkanlığından gelmiş Ha- lil özyörük, tanınmış Prof. Avni Başman, gösterişli vali Rüknettin Nasuhioğlu, Birinci Büyük Millet Meclisi'nden o yana ismi unutul- mamış, sadece hatıralanyla bile bir dağ olan Refık Şevket Ince. Bunlann hepsi büyuk masanın başında oturmuş, kendılerine söz veren, söyledikleriru dikkatle din- leyen, son sözü yepyeni bir üslup- la, devlet üslubuyla söyleyen ada- mın etkisi altına girmişlerdi.' Yaruu Mcndervs ve ordn Menderes demokrasisiDP döneminde muhalefete karşı girişilen ve tamamen haksız sayılabilecek ilk uygulama, muhalif milletvekili ve gazeteci Hüseyin.Cahit Yalçın'ın dokunulmazhğının kaldırılmasıdır. Ünlü kalemin bir yazısı nedeniyle açılan davada, gazetenin yazı işieri müdürü beraat etmesine rağmen, dokunulmazlık meselesi Meclis Komisyonu'nda görüşülürken bu dikkate alınmamış, genel kurulda basına gözdağı vermek için hukuk kurallan çiğnenmiştir. 1954'te kabul edilen bir kanunla, muhalefet haklarına önemli kısıtlamalar getirilmiştir. Buna göre bir siyasi partiye başvuran ve milletvekilliği adaylığı reddedilen kişi, aym seçim döneminde bir daha aday olamayacaktı. Bir diğer hüküm ise seçimlerde aday olmak isteyen memurların 6 ay önceden istifa etmek zorunda bırakılmalarıydı. Adnan Menderes, İstanbnl Teknik Üniversitesi'nde bir konferans sırasında. Demokrat Parti üzerine yaptığı bir incelemede Prof. Cem Eroğul, bu partinin on yıllık iktidarıru uç evreye ayırmaktadır: 1950-54 yüksehne devri, 1954-57 durak- lama devri ve 1957-60 yıkılma devri.. Yine aym döne- mi konu edinen kitaplardaki ortak eğih'm olarak dik- kati çeken bir husus, 1954'e kadarki DP yönetimi ile sonrası arasında kesin bir çizgi çizilmesi. DP iktidar- larında görev alan bazı sorumlu kişiler ve öteki göz- lemcilerin söyledikleri birlikte düşünüldüğünde; sözü edilen türden bir aynmlaştırma yerine dönemi bütün olarak değerlendirmek daha anlamlı olabilir. Bir si- yasi akım şeklinde düşünüldüğünde, Türk pohtikasın- da DP hareketi her ne kadar 1960 askeri darbesi ile kesintiye uğratümak istenilmişse de 1961-80 dönemi boyunca Adalet Partisi, 1980'li yıllarda ve nihayet gü- nümüzde Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi ile sür- de, deyün yerinde ise sahaya çıkan on birlerdedir. liğindeki ana siyasi cereyanın duraklaması veya yıkıl- ması değil tersine süreklihği vardır. Değişiklik kişiler- de, deyim yerinde ise sahaya çıkan on binlerdedir. DP iktidarındaki siyasi gelişmeler, olaylar, yöneti- min tutum ve davranışları uzerine yapılacak bir ince- leme, dönemin önderliğine egemen olan 'demokrasi' anlayışı hakkında fıkir verebilir. Menderes başkanlığında kurulan birinci hükümetin programı, gerçek anlamda bir yerulik getirmektedir: tlk kışım, CHP iktidarının son yülardaki icraatmın eleştirisine ayrılmıştır. Bu hem zorunluluk, hem yeni- lik. Belki zorunlu bir yenilik! Fakat bu hareketi ile DP kamu hayatında etkisi ile ilgisi olmayan yepyeni bir zihniyet getirdiğini göstermek istemektedir. Tıpkı 1983'teki özal'ın liderliğinde oluşan Anavatan Parti- si hükümeti gibi.. Programın ikinci kısmı ise partinin bilinen görüşlerinden ibarettir: Hayat ucuzlatılacak, üretim hacmi ve istihdam arttırılacak, maliyetler dü- şürülecek, vergi adaleti sağlanacak, gümnik tarifeleri toptan gözden geçirilecek, özel girışim alanı mumkun olduğunca genişletilecek, yabancı sermaye teşvik edi- lecek, bu çerçevede 'amme hizmeti gören ve ana sa- nayiye taalluk edenler hariç' olmak üzere devlet işlet- meleri 'elverişli şartlarla' özel girişime devredile- cek, grev hakkı 'içtimai nizamı ve iktisadi ahengı boz- mayacak surette' kanunlaştırılacak, antidemokratik kanun hükümleri kaldınlacak ve 'aşın sol' ezilecek.. Hükümetin ve parlamentodaki DP'li çoğunluğun ilk günlerde yaptıkları icraat ise şöyle: 6 haziran günü Türk ordusunda 'şimdiye kadar görülmemiş bir çapta' tasfıye gerçekleştiriliyor. Genelkunnay Başkanı, İkinci Başkanı ve ordu komutanlan ile deniz ve hava kuv- vetleri komutanlannı kapsayan bir tasfıye. Doğal ola- rak bu gelişme Bayar-Menderes yönetiminin ordu üze- rindeki otoritesini kurmaya yöneliktir. DP'lilerin ikinci önemli adımı, 16 haziranda Arapça ezan yasağmı kal- dırmalandır. Bu kanun çıkanlırken CHP'liler de des- tek vermişlerdir. Nihayet üçüncü adım; 14 Temmuz 1950 genel affıdır. Hükümetin dış politika alanındaki ilk icraatı ise 25 Temmuz 1950 gecesi olağanüstü bir toplantı yaparak Kore'ye 4500 kişilik bir askeri birlik göndermeye ka- rar vermesidir. CHP'nin 'yetki Meclise aittir' diyerek ancak biçimsel açıdan itiraz ettiği Kore'ye asker gön- derme kararı, bir süre sonra yürürlüğe konarak NA- TO'nun kapısı ardına kadar açılmıştır. Menderes'in iktisat politikasında özel girişimcileri kollamak yanında devlet işletmeciliğinin sürdürülme- sine dayalı temel tercihte bir değişiklik kesinlikle söz konusu değildir. Tersine DP'nin iktidara gelmesinden sonra çok belirgin hale gelen yeni tür dış ekonomik ilişkiler ve bunlara bağlı olarak geliştirilen politikala- nn uygulanması, devletin ekonomideki rolünü azalt- mak bir yana, daha da arttıracaktır. özellikle altyapı inşası alanında yoğunlaşan devlet giriştmlerinin Men- deres döneminde ortaya çıktığı bilinmektedir. Devlet, özel kesimin gelişebilmesi ve sermaye birikimi için ula- şım, haberleşme, enerji gibi yatınmları üstlenmiştir. Bir yanda sosyoekonomik amaçlı işlevlerinde büyük gelişme görülürken öte yanda merkezi olarak yürütü- len altyapı yatınmları, doğrudan piyasa için üretim ya- pan iktisadi devlet teşekkullerini doğurmuştur. Yine bu dönemde devlet işletmelerinin piyasa şartları için- de yaptıkları üretim de artmıştır. Devlet Demir Yol- ları, PTT, Türkiye Kömür tşletmeleri, Türkiye Selü- loz ve Kâğıt Fabrikalan, Denizcih'k Bankası.. gibi ku- ruluşlar yeniden düzenlenerek farkh statüye kavuştu- rulmuşlar; Devlet Malzeme Ofısi, Et ve Balık Kuru- mu, Azot Sanayii.. birer kamu girişimi olarak örgüt- lenip faaliyete sokulmuşlardn-. Türkiye'deki KtT'lerin kuruluş yıllan ilginç bir da- ğıhm göstermektedir: KİT'lerin 11'i 1950'den önce, 17'si 1950-60 döneminde, ll'i de 1960'tan sonra ku- rulmuştur. Kore'ye asker gonderilmesi ve ABD ile guçlenen bağ- lar, iç politikada komünistlerin büyük gruplar halin- de tutuklanmalarını gündeme getirdiğinde komünist- ler için ölüm cezası verilmesini öngören bir teklif, Ada- let Komisyonu'nda beşe karşı sekiz oyla ancak redde- dilebiliyordu. Dahası lzmir Fuarı'ndaki Çek pavyo- nunda 'Çekoslovakya'da işsizlik yok', 'işçiler eğleniyor' diye levhalar astı diye Çekoslovakyalı pav- yon müdürü komünizm sanığı olarak mahkemeye ve- riliyordu. Tıpkı ABD'deki komünizm aleyhtan 'be- yaz terör' dönemi gibi.. Kore Savaşı ancak 27 Temmuz 1953'te son bulmuş- tur. Üç yıl süren savaşın Türkiye'ye insan maliyeti yüz- lerce ölu, yaralı ve sakat olacaktır. ödenilen 'kan bedeli' sayesinde NATO'ya girilebilmış, Türkiye, 'Baü âleminin vazgeçilmez müttefiki' unvamm kazanmış- tır! Dönemin muhalefeti CHP ise 'bu eser milli poli- tikanın sağladığı milli bir eserdir' diyerek Menderes hükumetini kutlamıştır! Türkiye, 1950-60 döneminde komşu Müslüman ül- kelerdeki milli mücadeleleri değil Batılı müttefikleri- ni desteklemiştir! Ekim 1951'de, Mısır hükümeti Sü- veyş Kanalı'nda egemenlik hakkının Mısır'a devrini isteyince Ingiltere derhal bölgtye asker göndermiş, Türkiye Ingütere'nin yanında yer almıştır. 13 Aralık 1952'de Birleşmiş Milletler Siyasi Komisyonu'nda Arap ülkeleri, Tunus olayları dolayısıyla Fransa'nm kınanmasını istediklerinde, Türkiye teklifm reddi için Fransa ile birlikte oy kullanmıştır. Iran'da Başbakan Musaddık yabancı petrol şirketlerine başkaldırdığı za- man Türk hükümeti Batılı müttefikleriyle birlikte ol- muştur. Nihayet Ortadoğu'da ABD ve Ingiltere'nin çı- karlan açısından büyük önem taşıyan Bağdat Paktı'- mn imzalanması da bu politikanın bir Urünüdür (24 Şubat 1955). Bağdat Paktı, bölgedeki Müslüman hak- ları bölen, özellikle Suriye ve Mısır'ı Türkiye aleyhi- ne birleşmeye iten bir sonuç getirecektir. Prof. llkay Sunar'ın ifadesiyle 'liberal temellere da- yanmayan 1924 Anayasası, muhalefette iken Demok- rat Parti tarafından fazla raerkeziyetçi olduğu için eleş- tirilmiştir. Fakat iktidara geldiği zaman Meclisi büyük çoğunlukla kontrol eden Demokrat Parti, bu anaya- sayı değiştirmek bir yana, merkeziyetçi yapıyı milB ira- de anlayışı ile temellendinp 1924 Anayasası'na sımsı- kı bağlanmıştır. Rousseau'dan mülhem milli iradeye ortaklar getirilemez savı alunda Demokrat Parti siyasal gücu plüralist bir kurumlaşma içinde paylaşmaktan sa- kınmıştır.' Muhalefete karşı girişilen ve tamamen haksız sayı- labilecek ilk baskı, muhalif milletvekili ve gazeteci Hü- seyin Cahit Yalçın'ın dokunulmazlığının kaldırılma- sıdır. Ünlü kalemin Ulus'ta yayımlanan 'Gözü Kapa- lı Oy Verme' başlıklı yazı nedeniyle açılan davada Ulas'un yazı işieri müdürü beraat ettiği halde doku- nulmazlık meselesi Meclis komisyonunda görüşülür- ken dava ile ilgili bu gelişme dikkate alınmamış; ge- nel kurulda da demokrat çoğunluk, basına ve muha- lefete gözdağı vermek için hukuk kurallarıru çiğnemiş- tir. DP'liler, Millet Partili muhalefete de tahammül gös- terememişlerdir. Millet Partisi hakkında Atatürk'e ve devrimlere aleyhtar faaliyette bulunmaktan önce so- ruşturma açılmış; ardından 27 Ocak 1950'de, mahke- me kararı ile alelade bir dernek gibi kapatümıştır. 1954'te kabul edilen bir kanun ise çok ince bir şe- kilde muhalefetin haklarına önemli kısıtlamalar getir- miştir. Buna göre bir siyasi partiye başvuran ve mil- letvekili adaylığı reddedilen kişi, aym seçim döneminde bir daha aday olamayacaktı. Böylece DP'liler, müracaatlarını reddettikleri ada- yın kendılerine karşı seçim mücadelesine girmesini ön- lemiş oluyorlardı. Bir diğer hüküm ise seçimlerde aday olmak isteyen memurların altı ay önceden istifa etmek zorunda bırakılmalarıydı. Bunun muhalifler aleyhine işleyeceği açıktı. Muhalefet adayı olmak isteyecek me- mur, seçimi kazanamazsa işsiz kalacağmı düşunecek ve vazgeçecekti. Seçimlerde karma Iiste yapmak müm- kün olmayacaktı. Nihayet radyo ile ilgili bir hüküm: DP'nin bu büyük silahı, siyasi partüere kapatılmışü. Hınzır bir düzenleme; huküm yalmzca siyasi partile- re kapatıyordu! Zira iktidar partisi 'hükümet adına' konuşmak gerekçesiyle radyodan istediği gibi yarar- lanabilecekti! Prof. Cem Eroğul'un 'Menderes iktidarının en kri- tik yılı' diye tammladığı 1955 yılında Türkiye, Yuna- nistan ve fngiltere arasında Kıbrıs sorunu üzerine gö- rüşmeler çıkmaza girince konferansı etkilemek amacı ile Londra'da Kıbrıslı Turkler, Türkiye'de de hükü- met tarafından bir gösteri düzenlenmek istenilmiş; bir provokasyon ortamında tstanbul'da Rum azınlığa ait işyerleri tahrip edilmiştir. 6/7 Eylül Olayları diye bi- linen çapulculuk ve kundaklamalann sorumluluğu ise komünistlerin uzerine atılmıştır (!) Bu olaylardan sonra parti ileri gelenlerinden Prof. Feridun Ergin, Fevzi Lüt- fi Karaosmanoğlu, Fuat Köprülü, Fethi Çelikbaş, Mü- kerrem Sarol.. açıkça Başbakan Menderes'i eleştirmeye başlamışlardır. DP'li 19 milletvekih' bir önerge ile ba- sına Mspat hakkı' tanınmasını istemişlerdir. DP Ge- nel tdare Kurulu, Çelikbaş ve Karaosmanoğlu'na baskı yaparak imzalannı geri aldırtmaya çalışmışsa da ba- şan sağlayamamış, ilk adımda Feridun Ergin haysi- yet divanına verilmiştir. Ispat hakkı önergesini imza- layan 19 milletvekilinden 9'u ihraç edilmiş, 10'u da kendileri istifa etmişlerdir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle