20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19EYLÜL 1990 **•* HABERLERİN DEVAM CUMHURİYET/19 Özal Çizgisi. (Baştarafı 1. Say/adaJ miştir. Denilebilir ki, Körfez krizinin ortaya çıkar- dığı koşullar bu durumu zorunlu kılmıştır. Sanmıyoruz. Körfez krizi patlak vermemiş olsaydı bile, Ankara SEİA'ya herhangi bir itirazda bulun- mayacaktı; çünkü Türk-Amerikan ilişkilerin- de Özal çizgisi bunu gerektiriyordu. Neden? Zira, Sayın Özal'a göre Türk-Amerikan iliş- kilerinin, Kıbns, Ermeni, 7/10 oranı gibi so- runların çok ötesinde bir anlamı vardır; bun- ların ikili ilişkileri gölgelemesine izin verilme- mesi gerekir; ABO ile ilişkilerde belirleyici olan ekonomik ve ticari boyuttur; kendi de- yişiyle "kolu uzun" olan ABD ile hep iyi ge- çinmek en çıkar yoldur. O yüzden Turgut Özal, yıllardan beri Kıb- rıs'ın, Ermeni sorununun kendi olağan bo- yutlarına indirgenerek, bunların dış politika- da kambur olmaktan çıkarılmasından yana- dır. Nitekim bu konudaki Özal çizgisi nedeniy- ledir ki, Avrupa Topluluğu'nun Kıbns'la ilgi- li son kararı, pek öyle ciddi sayılamayacak bir tepkiyle geçiştirilmek üzeredir. Oysa AT, Kıbns Rum yönetiminin tam üye- lik başvurusunu komisyona göndermekle, gerek KKTC'nin varlığını, gerekse Türkiye'- nin tutumunu ve duyarlılığını hiçe saymıştır. Ama buna karşın, Kıbns'ta Ankara gene de can yakıcı bir tepkiden kaçınmıştır. Bu yaklaşım, "özal çizgisi"n\n ABD'ye karşı ge- rektirdiği uysa[ çocuk rolüne uygundur. Bunun gibi Özal çizgisi, Yunanistan'la iliş- kileri de yumuşak tutmayı amaçlar hep. Nitekim, AT'nin 1980'den beri askıda tu- tulan 4. Mali Protokol'ü serbest bırakmasını Yunanistan'ın geçen gün bir kez daha en- gellemiş olmasına karşın, Ankara'da gözle- nen bir tür kayıtsızlık da bunun yeni bir gös- tergesi sayılabilir. Oysa, Türkiye açısından bu protokolün serbest bırakılmasının anlamı büyüktür. AT nezdinde bu anlam son zamanlarda -Özal'ın bilgisi dahilinde- defaiarca vurgulanmasına karşın, Yunan vetosu aşılamamıştır. Ama Ankara bir bakıma sessizliği yeğlemiştir yi- ne de. Oış politikada Özal çizgisi, öteden beri ol- duğu gibi, özellikle bugünkü Körfez krizi ko- şullarında da bunların tümünü bir yana bı- rakıyor. Onun için şimdi önemli olan, Özal'- ın VVashington'la yıllanmış aşk hikâyesinin tırmanabileceği yeni yörüngedir. Kıbrıs... Ermeni... Yediye on oranı... Av- rupa Topluluğu'nun Türkiye'yi dışlaması... Geçiniz! ABD'nin çekim alanı içinde, Arap çölleri- ne ve Körfez sularına doğru kayış... Böyle- ce Avrupa, Türkiye'nin kendisine askıntı ol- masından kurtulur, ABD de bunun için AT'- ye baskı yapar görünmekten... Avrupa'dan iyice uzaklaşmış... Demokrasiye boş veren... Daha çok ABD'ye yamanmış, daha çok Or- tadoğu'\u, daha çok muhafazakâr, ama bel- ki daha paralı bir Türkiye... Dış politikada "Özal çizgisi"nin çerçeve- lediği "aşk hikâyesi"rim ülkemize Ortadoğu'- da işaret ettiği yeni senaryo bu olabilir mi? Akla gelmiyor değil... Ancak böylesi bir senaryoyu yazanlar var- sa, şunu da iyi bilmelidirler: Bugün Özal çiz- gisi ile ANAP iktidarının yalnız yüzde 20'lik bir siyasal desteği var bu ülkede! Bu gerçeği gözardı edemez kimse. Ankara'nın KKTC atağı Yunanistan'la unıutsuz diyalog ANKARA (Cumhuriyet Büro- sn) — Bir buçuk yıllık bir kesin- tiden sonra temmuz ayı başında Londra'da ilci ülke başbakanları arasmdaki görüşme ile yeniden başlayan Türk-Yunan diyaloğu, Ankara'da yapılacak toplantılarla sürecek. Ay sonunda Dışişleri Ba- kanı AK Bozer ile Yunaniı meslek- taşı Andonis Samaras'ın New York'ta buluşmalan öncesinde, bir hazırlık niteliği taşıyan toplan- tılar teknik düzeyde gerçekleştiri- lecek. Yunanistan'ın, daha önce dışişleri bakanlığı müsteşarları arasında yapılması planlanan bu hazırlık görüşmeleri için bugün Ankara'ya göndereceği "alt diizeyli" heyetle, "Ege, azınhk ve Kıbns" konuları ele alınacak. An- cak Türk tarafı, mevcut siyasal atmosferde diyaloğun sonuç alı- cı olmasını beklemediğini ifade ediyor. Bozer-Samaras göriişme- sinin ikili ilişkilerde somut atılım- lara yol açması olasılığı düşük gü- rülürken, Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis'in 1991'de Turkiye'ye yapması beklenen n- yaretin gerçekleşmesi konusunda- ki umutlar da iyice azaldt. Başbakan Yıldınm Akbulut ile Yunanistan Başbakanı Andonis Samaras arasında 6 temmuzda TAHMİNLER Demirel 1. KOŞU: Jeannie (4), P: Me- nekşe (2), S: Karayılan (1). 2. KOŞU: F: Erdal 1 (4), P: Ci- hangir (3), P: Kaynarhan (10), S: Nihan (11). 3. KOŞU: F: Doğangüneş (3), P: Nazbatur (10), P: Ebru 4 (8), S: Piyango 1 (11). 4. KOŞU: F: Arat (2), P: Ha- yırlıoğlu (7), P: "Duıyıldızı (4), S: Ulubey (1). 5. KOŞU: F: Kemalbey (1), P: Ahşık (6), P: Begüm 1 (8), S: Mü- cahit (3). 6. KOŞU: F: Golden Nugget (3), P: Tankut (1), P: Robinson (9), S: Body Guard (7). 7. KOŞU: F: Şerife (12), P: Va- rol (7), P: Sipahi (î), P: Altay 4 (6), S: Muska (14). 8. KOŞU: F: Big Boy (1), P: Fast Robin (2), P: Işıltı (11), S: Golden Silk (5). (Baştarafı 1. Sayfada) yorsunuz ki yara çok derinmiş" dedi. Demirel, törendeki izlenimleri- ni aktarırken ortada işlenmiş ci- nayetler olduğu görüşünü savun- du ve "Kimse demesin, 'Demirel töreni beğenmedi' diye. Yapünuş olmasııu takdirie karşılıyoruz. ls- terdik ki Türkiye bu olayla bütün- kşmesini daha çok gerçekleştirmiş olsun" diye konuştu. Demirel, "Siz yapamadınız, biz yaptık" tartışmalarına girmek istemediği- ni de bildirerek "Öyleyse 1984'den bu yana niye yapama- dınız?" diye sordu. Demirel, gruptaki konuşmasın- da, ANAP ile aralannda sürdü- ğü vurgulanan DP'nin mirasına sahip çıkma yarışına da değınerek bu konuda kimseyle yanşmaya- caklanm söyledi. Demirel, "Bn- gün 'Kâh DP'nin devamıyız, kâh DP'nin devamı değiliz' diyeniere sesleniyoram; 23 sene zarfında Turkiye'ye ne oldu? Yani 23 se- ne sonra siz mi buMunuz çıkardı- nız bunu? Biz devamıyız, biz de- vamı değildik de DP'nin kadro- lan, felsefesi nereye gitti? Bizim kimseyle yanşımız falan yok. Bi- •n yanşüranlar var" diye konuştu. Londra'da yapılan göruşmede alı- nan karar çerçevesinde, Ankara - Atina diyaloğu bugün yeniden başhyor. Bu diyaloğu Yunanistan adına yürütecek olan Dışişleri Ba- kanlığı Türkiye-Kıbns işlerinden sorumlu ikinci siyasi direktörü Emmanuel Gnikas başkanlığında- ki altı kişilik heyet öğle saatlerin- de Ankara'ya gelecek. Türk Ura- fırun Dışişleri Bakanlığı İkili Si- yasi Işler Genel Mudürü Korkmaz Haktamr'uı başkanlığında katıla- cağı resmi görüşmeler ise yann başlayacak. Yunan heyeti yann aynca Dışişleri Bakanlığı Müste- şan Büyükelçi Tugay Özçeri ve Dışişleri Bakanı Ali Bozer tarafın- dan da kabul edilecek. Dışişleri BakanlığVnın Türk- Yunan görüşmelerine katılacak üst düzeyli bir yetkilisinden aldı- ğımız bilgiye göre yarınki görüş- melerde Türk tarafı "yazılı kfigıt üretmeme" önerisinde buluna- cak. Bakanlık yetkilisi, toplantı- da Türkiye'nin izleyeceği strate- jiyi şöyle özetledi: "Göriiş alışverişi şeklinde cere- yan etraesini isteyecegiz. Sonun- da ortak noktalardan çok anlaş- mazlıklann vurgulanacağı bir kâ- gıt üretmenin anlamı yok. Hele bir tekerlek dönraeye başlasın. Sonra buna ivrae verelim. 1988 Davos dönemiyle kıyaslandığında ayaklanmız daha çok yere bası- yor. O zaman büyiik umutlarla başlanmış, güven arttıncı önlem- lerde anlaşılmasının ötesine gidi- lememişti. Şimdi çok daha müte- vazı bir süreç olarak yaklaşıyoruz. Yunan heyetinin îkinci Sekre- ter Gnikas başkanlığında oluştu- rulması ise Türk tarafında bir düş kınkhğı yaratü. Heyetin, "alt dü- zeyli leknisyenler"den kurulu ol- masını değerlendiren Dışişleri Ba- kanlığı yetkilisi, "Bu düzeyde an- laşmazliklan laracak kararlar alı- namayacağı belli. They don't me- an business 'iş yapma niyetlisi değüler" diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Kıbrıs Rum kesiminin AT'- ye tam üyelik başvurusunun Top- luluğun Bakanlar Konseyi tarafın- dan AT Komisyonu'na havale edilmesi uzerine Ankara'nın izle- yeceği politikanın ana hatları beUi oldu. Bu çerçevede, bir yandan Türkiye ile KKTC arasındaki iliş- kilerin "derinleştirilmesi" yönün- de somut adımlar atılırken diğer yandan BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar nezdinde yeni girişim- lerde bulunulacak. Aynı zamanda AT üyesi ülkelerden, Rum başvu- rusu komisyona havale edilirken BM Genel Sekreteri'nin uyansının niçin dikkate alınmadığı konusun- da "açıklama" istenecek. Ilişkile- rin derinleştirilmesine ilişkin "ön- lemler paketi"nin ise Başbakan Yıidınm Akbulut'un ekim başın- da KKTC'ye yapacağı resmi ziya- rette açıklanacağı öğrenildi. Kıbrıs Rum kesiminin AT'ye başvurusu ile ilgili gelişmeler ko- nusunda dün Ankara tarafından yapılan resmi açıklamada ise soz konusu başvurunun Kıbns'ta, "tki toplumlu, iki kesimli bir or- taklığın dayanması gereken biitıin ilke ve kavramlara ters düştüğü" bildirildi. Açıklamada, Rum baş- vurusunun yarattığı engelin AT Konseyi'nin kararı ışığında nasıl giderilebileceğinin BM Genel Sek- reten'ne bu aşamada düşen en "öncelikü görev" olduğu belır- tildi. Dışişleri Bakanlığı tarafın- dan yapılan açıklamada aynca "Kıbns Türk halkına Türkiye'nin desleginin artarak devam edece- ğinden kuşku duyulmamalıdır" ifadesi kullanılarak onümuzdeki dönemde KKTC ile "yakın istişa- re içinde" olunacağı kaydedildi. Kıbrıs Rum başvurusunu "fü- len işleme sokan" AT Bakanlar Konseyi'nin onceki günku kararı- na Türkiye'nin tepkisini net bir bi- çimde dile getiren Dışişleri Bakan- lığı açıklamasında, bu başvuru- nun, Rum tarafının tek yanb ola- rak tüm Kıbrıs'ın geleceğini belir- leyebileceği ve Kıbns Türk halkı adına da uluslararası yukümlü- lükler yaratabileceği iddiasma da- yandığı ifade edilerek şöyle den- di: "Böyle bir iddianın yasal veya fıili biçbir dayanağı bahııunamak- tadır. Rum tarafı kendi başına Kıbns'ın geleceğini ne 1960'ta be- lirleyebUmiştir ne de bugün veya geleeekle belirleyebilecektir. Rum tarafına böyle bir bak bahsedebi- lecek herhangi bir merci de her- halde mevcut degildir." Açıklamada, Türkiye'nin bu so- runa Kıbns'taki iki halkın ulusla- rarası anlaşmalara dayanan hak ve 1 Ttirkiye-KKTC arasındaki ilişkiler derinleştirilecek. 2 Cuellar nezdinde yeni girişimde bulunulacak. 3AT'denCuellar'm uyansı için 'açıklama' istenecek. statüleri açısından baktığına da işaret edilerek "Rum başvurusu, iki toplumlu, iki kesimli bir ortak- lığın dayanması gereken bütün il- ke ve kavramlara ters düşmekte- dir. Bunlann başında ise Kıbnslı Türklerin ve Kıbnslı Rumlann tartışılmaz siyasi eşitliği gelmek- tedir" dendi. Uluslararası anlaşmalarla da tescil edilmiş bulunan Kıbns Turk halkının eşitlik statüsü ve kendi geleceğini belirleme hakkı üzerin- de, kendisinden başka kimsenin tasarruf hakkının mevcut olmadı- ğı da vurgulanan açıklamada, "Bu hususta tereddudü olanlar görerek öğreneceklerdir" ifadesi kullamldı. Öte yandan üst düzeyli bir dı- şişleri yetkilisi, AT Konseyi'nin Rum başvurusuna ilişkin kararı- nın, "Kıbns'taki bölünmüşlügü tescil eder bir nildik" taşıdığım, "Konsey'in BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar adına bu konu- da yapılan açıklamayı niçin dik- kate almadığ.'nı bilemediklerini" söyledi. Yetkili, "BM'nin tutumu açıktj, başvurunun j'apılmaması gerektiği yönündeydi" diyerek "AT başvurusu Kıbns'taki duru- mu temelden sarstı. Bu geçiştiri- lebilecek bir şey değil" ifadesini kullandı. Yetkili çevrelerden edinilen bil- giye göre Ankara önümüzdeki günlerde aynı zamanda BM sek- reteri Perez de Cuellar nezdinde girişimlerde bulunacak. Kıbns Rum kesiminin AT'ye tam üyelik başvurusunun, Bakan- lar Konseyi tarafından AT Komis- yonu'na havale edilmesi Yunanis- tan'da memnunluk yarattı. Atina muhabirimiz Stelyo Ber- berakis'in bildirdiğine göre Yuna- nistan hükumeti, Kıbrıs Rum yö- netiminin AT başvurusu konusun- da "önemli bir adım atıidığım" açıkladı. Kıbrıs Rumlarımn AT 1 ye tam üyelik başvurusunun AT Bakanlar Kurulu'ndan, AT Kon- seyi'ne gönderilmesini "büyiik bir diptomatik zafer" olarak niteleyen Atina, yaptığı açıklamada, "Kıb- ns'ın AT üyeligi için gerekli mü- zakerelerin yoiu açılmışür" dedi. Söz konusu müzakerelerin 2-3 yıl sürmesi bekleniyor. Yunan basını ise AT'nin almış olduğu kararı Dışişleri Bakanı Andonis Samaras'ın kişisel başa- rısı olarak niteledi. Dışişleri Bakanı Samaras, Kıb- rıs'ın AT başvurusuna karşı çıkan ülkelerin adım vermekten kaçın- dı. Ancak Yunan basınına göre bu ülkelerin arasında Ingiltere, Bel- çika ve Hollanda yer alıyor. SEİATARTIŞMASI Inönü: Hani itibaruıuz artmıştı?ANKARA (Cumhuriyet Buro- su) — Türkiye ile Amerika arasın- daki Savunma ve Ekonomik îş- birliği Anlaşması'mn (SEİA) bir değişikliğe gidilmeksizin 1 yıl da- ha uzatılması, muhalefet partile- ri tarafından eleştirildi. SHP Ge- nel Başkanı Erdal tnönu, anlaş- mamn sessiz sedasız uzatılmasına dikkat çekerek bu anlaşmamn gozden geçirilmesi, gerekirse uza- tılmaması gereğini ifade etti. tnönü, ABD Başkanı Bush'un Ermeni soykırımı iddialarına iliş- kin beyanatını geri almadığını, dış politika ve ekonomik yardımlar konusunda her gün Türkiye aley- hine bir gelişme ortaya çıktığma işaret ederek "Nahoş hareketler sürüyor. Aktif dış politika nere- de? Hani itibanmız arlmışü" di- ye sordu. SHP lideri, dun grup toplantı- sım açış konuşmasında, SEtA'nın hiç görüşülmeden uzatılması, Kıb- rıs Rum kesiminin ATye başvu- rusunun incelemeye alınması ve AT ile imzalanan 4. maU protoko- lünun Yunanistan'ın baskısıyla serbest bırakılmamas' u.'crinde durdu. Inönü, şöyle dedi: "AT'nin böyle bir inceleme ya- pacağını biliyorduk. Dışişleri Ba- kanı çıktı dedi ki, 'AT ile ilişkile- rimiz iyi ve istediğimiz sonuçları alıyoruz'. Böyle bir sonucu alaca- gımızı biliyorduk. Ama önleyeme- dik. Hani Özal yonetimi dinamik dış politika yapıyordu. AT orada- ki Türk toplumunu düşünmeden incelemeye alıyor. Bu nahoş bir hareket değil midir? Aktif politi- ka nerede? Madem dış politika aktifti, 3M kararı neden gerçek- leştirilemedi? Bekledik. bile bUe bu sonucu seyrettik. Aktif politi- ka deyince sadece askerleri cephe- ye sürmek akla geliyor. Aktif po- litika bu degildir." tnönü, 4. mali protokolün mad- di öneminin büyük olmadığını, ancak AT ile ilişkiler açısından önem taşıdığım da anlatarak bu- na Yunanistan'ın veto ederek en- gel olduğunu, Türkiye'nin ise hiç- bir şey yapamadığını bildirdi. Inö- nu, "Demek ki kişisel politika ya- pıp, geleneksel kahramanlık kul- lanarak hiçbir yere vanlamıyor. Kişisel politikalar hiçbir yere götürmüyor" dedi. SElA'nın bir ikili anlaşma oldu- ğunu, ABD'nin Türkiye'nin çıkar- larına aykırı girişimleri sürdürdü- ğunü, buna karşm anlaşmamn go- rüşülmeden uzatıldığım dile geti- ren SHP lideri, Ermeni tasansı, Kıbns ve ekonomik yardım konu- larındaki aleyhte gelişmelere işa- ret etti. Inönü, "Tasan ka- bul edilmedi, ama Bush'un verdi- gi beyanatın izknimleri sürüyor. Birçok kuruluşta başka girişimler devam ediyor" dedi. Muhalefetten uyan Dış politika konulannın günde- me getiriidiği TBMM genel kuru- lunda da dün muhalefet milletve- killeri yaptıklan gündem dışı ko- nuşmalarda hükümeıi SEÎA ve Kıbrıs Rum yönetiminin AT'a başvurusundan sonraki gelişmeler konusunda uyardılar. Toplantıda ilk konuşmayı ya- pan SHP Ankara Milletvekili Erol Ağagil, SEtA'nın Yunanis- tan'ın ABD ile yaptığı anlaşma- mn çok gerisinde olduğunu belir- terek "Hükümet anlaşmayı uzat- madan ele alıp lehimize çevirmeli- dir" dedi. Dışişleri Bakanı Ali Bozer de yaptığı konuşmada, SElA'nın uzatıTmasinınTürkiye'nin yaran- na olduğunu anlattı. Bozer, "Bir sene daha Avrupa' daki devam eden olaylann beklenmesi, bu ko- nuda bir berraklık ortaya çıkın- caya kadar anlaşmamn uzanlması yararlıdır" diye konuştu. SHP Izmir Milletvekili Birgen Keleş de Kıbrıs Rum kesiminin AT üyeliği için yaptığı başvuru ve bu baş\urunun tartışılmaksızın komisyona ha\a edilmesi konusu- nu dile getirdi. Keleş, bu duruma karşılık Turkiye'ye ilişkin 4. ma- li protokolün işletilmesinin redde- dilmesinin, Türkiye'nin Kıbrıs'la ilgili tezini iyi anlatamamasından ve dışişleri kadrolarımn sürekli ol- mamasından ka>Tiaklandığını ileri sürdü. Deluxe Mini Fırın •100 dakıkaya kacar programlanabılen tımer. •Pilıç çevirme düzeneği. •Üç ayrı pişırme programı •50-250°C arasında ^OQQ TL | ayarlanabılen fınn ısısı. ' T , . •Termostat 72.000 TL^ •PaslanTiaz ızgara ve ' n f ,g j\_ beş adet şış. Tnp1 ""1 "" Fırın Üstü Aspiratör •Sentetık elyaf yağ fıltresı. •Karbon fıltre kullanabılme özellığ1 . •Üç değışik emış hızı. •Iç aydınlatma •Sessiz çalışma. ^ p 65.000 TLtaks-tle (4 ay) rop lam325.000jL Teflon Tabanlı Buharlı Ütü •Ayarlanabılır buhar miktarı. •Kendi Kendını temizleme özeHiğı. •Soğuk su püskbrtme —• —' j n •Şe^faf su haznesı. 32.000 TL p ? •Hareketı kordon girişi. 32.0°° T ' L (4ay) Mini Fırın-Aspiratör-Ütü Haaarika taksitlerle AEG'nin yepyenileri. Hepsi modern, şık, becerikli. Çok ama çok uygun taksitlerle, hemen teslim! Yeni AEG'leri Yetkili Satıcı- nızdagörün.tanıyın... Hemen alın! AEG G Ö Z L E M UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) turmuştu. Bu kurulda kımler görevliydi? Sayalım: Adalet Bakanı Abdullah Polat Gözübüyük, Devlet Baka- nı Amil Artus, Basın-Yayın Bakanı Zühtü Tarhan, Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başkanı Salim Başol, Prof. Sulhi Dönme- zer, Prof. Nurullah Kunter, Prof. Sahir Erman, Kâmil Rona ve Refet Tüzün. Bu kurulun toplantısına geçici anayasayı hazırlayan ko- misyondan Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ile Doc. Muam- mer Aksoy da katıldılar. Geçici anayasaya konulan 6. mad- de ile Yüksek Adalet Divanı'nın kurulması öngörüldü. 16 ha- ziranda 3 nolu yasa ile de Yüksek Adalet Divanı kuruldu. Geçici anayasa ile kurulması öngörülen Divan'ın çalış- ma usullerini belirtemek üzere de bir "Ilim Komisyonu" oluş- turulmuştu. Prof. Tahir Taner'in başkanlığındaki bu komisyon çalış- malarına, ilk komisyonda görev alan Prof. Dönmezer çağ- rılmamış, yerine Doç. Muammer Aksoy alınmıştı. Komisyonun ilk toplantısı 10 Haziran 1960 günü Adalet Bakanlığı kitaplığında yapıldı. Bu toplantıda Ceza ve Usul Yasası'nda yapılması gereken değişiklikler ele alındı. Ko- nular görüşülürken yapılacak yasa değişikliklerinin geçmişe etkili olup olmaması tartışıidı. Prof. Tahir Taner başkanlığındaki komisyon daha sonra kendi arasında iş bölümü yaparak "Usul" ve "Ceza Komisyonu" olarak ikiye ayrıldı. Usul Komisyonu'nda Prof. Tahir Taner, Prof. Nurullah Kun- ter, Prof. Naci Şensoy, Prof. Sahır Erman, Salim Başol, Re- fet Tüzün, Kâmil Rona ve Askeri Yargıç Hasan Gürsel gö- rev aldılar. Ceza Komisyonu'nda da Prof. Hüseyin Nail Ku- balı, Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Prof. Sahir Erman, Prof. Burhan Köni, Prof. Naci Şensoy, Doç. Muammer Aksoy ve Dr. Feyyaz Gölcüklü adları yer aldı. Yüksek Adalet Divanı, işte bu kurulun yaptığı çalışmalar sonucunda kurulmuştu. "Yüksek Adalet Divanı'nın Muhakeme Usulüne Ait Geçici Kanun" 16 haziran günü MBK tarafından kabul edildi. Bundan sonra sıra Ceza Yasası'nda yapılacak değişik- liklere gelmişti. Komisyon çalışmalarında Türk Ceza Yasa- sı'nın iki maddesi ele alınmıştı. Bunlar, Ceza Yasası'mn 65 yaşını doldurmuş olanlara verilecek ölüm cezalarınm infaz edilemeyeceği maddesi ile "anayasayı ihlal" ile ilgili 146. maddesiydi. 56. maddesinin değiştirilmesi ile Celal Bayar'a verilecek ölüm oezasının infaz edilmesi yolu açılıyor; 146. maddeye yapılan ekle de DP milletvekillerinin "anayasayı ihlal suçu- na katılma" eyleminden yargılanmaları sağlanıyordu. Ceza Yasası'nda yapılacak değişiklikleri hazırlayan ko- misyon, çalışmalarını tamamlamıştı. Konu, Anayasa Komis- yonu üyelerinin de katıldıkları bir toplantıda ele alındı. Bu toplantıya bu komisyonlarda görevli olmayan ceza hukuku öğretim üyeleri de çağrıldılar. Bu iki komisyon bir araya gelerek 30 haziran günü Prof. Sulhi Dönmezer ve Faruk Erem'in de katıldıkları bir toplan- tıda bu yasa değişikliklerini ele aldı. Bu toplantıda Prof. Sa- hir Erman, Prof. Ragıp Sarıca, Doç. Muammer Aksoy ve Dr. Gölcüklü görev yaptılar. Bu komisyon üyelerinin hazırladıkları taslak MBK tara- fından kabul edilerek 11 temmuz günlü Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu öğretim üyelerinin Yassıada yargılamaları için harca- dıkları çabalar bunlarla da bıtmedi. Yüksek Adalet Divanı, sanık avukatlarının ortak savun- mada "anayasayı ihlalsuçu" ile ilgili olarak yabancı kaynak- lara ve yazarlara yaptıklan yollamaların doğru olup olma- dıklannı ve aynca "yabancı müelliflerin bahis konusu husus- larla ilgili görûşlerinin ve gerektiğinde yabancı mevzuatın il- gili maddelerinin şahsi herhangi bir kanaat katmadan aynen tercümesi"r\\ de istemişti. Prof. Sahir Erman, Prof. Sulhi Dönmezer, Prof. Naci Şen- soy, Prof. Nurullah Kunter ve Prof. Faruk Erem'den oluşan kurul bu incelemeyi yapmış ve "anayasayı ihlal" suçu ile il- gili bütün yabancf kaynakları Yüksek Adalet Divanı'na sun- muştu. DP milletvekilleri "yasama dokunulmazlığımız" var mı di- yorlardı. Bu savunma 53 sayfalık incelemenin Dönmezer- in hazırladığı bölümdeki "Ancak vatana hıyanet ve amme- nin sükûnu hallerinde bu muafiyet mevzubahis oimaz" alın- tısı ile yanıtlanıyordu. Ortak savunmada avukatlar, DP hü- kümetlerinin anayasayı ihlal etmediklerini mi ileri sürüyor-' lardı? Bu savunma da 53 sayfalık bir incelemede Prof. Er- man'ın İtalyan ceza hukukçularından aldığı şu tanımla çü- rütülüyordu: — Devlet reisinin veya teşrii meclislerin selahiyetlerini ge- nişletmeye veya daraltmaya, bu kuvvetlerden birini ortadan kaldırmaya yahut icra kuvvetinin hali hazır işleyiş tarzını cte- ğiştirmeye veyahut icra kuvveti ile kaza kuvveti arasındaki münasebetleri tebdile matuf hareketlerdir ki devletin anaya- sasını tağyir, tebdil ve ilga şeklinde mütalaa edilebilir.. Menderes, Zorlu ve Polatkan haklarında "anayasayı ihlal suçu"nöan verilen ölüm cezalarınm hukuksal gerekçeleri, geniş ölçüde 53 saytadan oluşan bu ortak incelemenin Prof. Sahir Erman tarafından hazırlanan işte bu bölümüne da- yanmaktadır (Yüksek Adalet Divanı Kararları, esas No 1960/1 s: 140-146). Kamuoyu birçok olayı unutur. Unutuyor da... Ama arşiv unutmaz. Arşiv, yakın tarihimızin unutmayan belleği, uyanık bilinci ve en duyarlı vicdanıdır! Irak'ın bedava petrolüne ret meye göre, Irak'ın "bedava pet- rol teklifi"nin Ankara tarafından kabul edilmesi olasıhğı bulunmu- yor. Yetkiüler, Irak tarafının da bu gerçeği bilmesine karşın böy- le bir öneri getirmesinin "Türki- ye'yi imrendirme ve ambargoyu VASEMİN ÇONGAR ANKARA — Birleşmiş Millet- ler (BM) Güvenlik Konseyi karar lan çerçevesindeki ekonomik am- bargo nedeniyle petrol sauşı he- men hemen tümüyle duran Irak, Türkiye'ye boru hattından beda- delme" amaçh olduğunu beÜrtti- va petrol vermeyi önerdi. Irak'ın ler. Irak'ın, Türkiye'nin "beda- Ankara Büyükelçisi Tank Abdül- cabbar Cevat tarafından dün açıklanan öneriye Türkiye ilk aşa- mada resmi bir yanıt vermeyerek "Cömert teldifinizi not ediyoruz" demekle yetindi. Ancak Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, bu önerinin kabul edilmesinin hiçbir şekilde söz konusu olamayacağım bildir- diler. Cumhuriyet muhabirinin edin- diği bilgiye göre, Irak'ın Ankara Büyükelçisi Tank Abdülcabbar Cevat dün saat 12.00'de Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Hüseyin Çelem'le gö- rüştü. Irak tarafının istemi üzeri- ne gerçekleşen görüşmede, Büyü- kelçi Cevat, Körfez'deki son du- rum konusunda Bağdat'ın değer- lendirmelerini aktardı ve bölgede olası bir askeri harekâtın önlen- mesi gerektiği görüşünü dile ge- petrol almayı kabul etmesi dn- rumunda karşılığında yiyecek maddesi başta olmak iizert bazı Türk mallan istemeyi planladn gı'"da yetkililer tarafından "tabmin" şeklinde ifade edildi. Irak'ın daha önce de Üçüncü Dünya ülkelerine "bedava petrol vermeyi" teklif ettiğini anımsatan üst düzeyli bir bakanlık yetkilisi, Türkiye'ye yapılan önerinin far- kını şöyle anlattı: "Irak, daha önce Üçüncü Dün- ya ülkelerine yaptığı çagnda, 'si- ze bedava petrol veririm, ama ge- lip kendi tankerierinizle körfez- den alın' demişti. Oysa bizim için böyle bir koşul, dolayısıyla her- hangi bir risk yok. Iraklılar born hattından petrol akıtmayı öneri- yorlar. Dolayısıyla bizim bu tek- life verecegimiz olumsuz yanıt, herhangi bir riski göze alamama- tirdi. Büyükelçi Cevat'ın daha-mız sonucu değil, BM Güvenlik sonra Irak yönetiminin Türkiye'- ye ücretsiz petrol vermeye hazır olduğunu bildirdiğı öğrenildi. Bü- yükelçi Hüseyin Çelem ise Ce- vat'a yanıt olarak, Türkiye'nin kriz konusundaki bilinen politika- lannı aktardı. Irak'ın, Kuveyt'in işgal ve ilhakına son vermesi, meşru Kuve>T yönetiminin ulke- ye dönmesi gerektiği yolundaki göruşleri >ineleyen Büyükelçi Çe- lem, Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi çerçevesindeki kararlara uyduğunu da anımsatarak "Cö- mert teldifinizi not ediyorum" de- di. Dışişleri Bakanlığı yetkililerinir, Cumhuriyet'e yaptığı değerlendir- Konseyi'nin kararlanna sadaka- bmız gereğidir." Öte yandan, Irak'ın Türkiye'- ye yaptığı teklifte, ambargonun delinmesı amacımn yanı sıra Irak'taki petrol stokunun eritil- mesi isteğinin de rol oynadığı be- lirtiliyor. Ülkedeki tüm depolama olanaklanm sonuna kadar kullan- dığı belirtilen Irak, petrol üretimi- ni iki hafta once tümüyle durdur- muştu. Petrol kuyuları halen ka- palı bulunan ülkelerde, petrol çı- kartma işlemiyle eşzamanlı olan tüpgaz üretimi de yapılamıyor. Irak'ta ba^hca ev yakıtı olarak kullanılan tüpgazın olmayışı özel- likle kışın :orun yaratacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle