25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/ÎO Ozal'm kabıılü • İstanbul Haber Servisi — Abdi Ipekçi Banş ve Dostluk Ödülü kurucusu Andreas Politakis, Cumhurbaşkanı Turgut özal tarafından dün akşam Harbiye Orduevi'nde kabul edildi. Bir süredir Türkiye'de bulunan Andreas Politakis'e 31 ekimde Ege Üniversitesi'nce "fahri doktor" unvaıu veriteceği bildirildi. Mehmetçik-90 Tatbikatı • AGRI (Cnmhuriyel) — Tûrk SUahlı Kuvvetleri'nin planlı faaliyetlerinden Mehmetçik-90 Tatbikatı Ağrı'nın Hamur bölgesinde sürüyor. Askeri yetkililer, tatbikatın Genelkurmay'ın önceden planlayıp programa aldığı faaliyetlerinden olduğunu belirterek, bölgedeki son gelişmelerle bir ilgdsinin bulunmadığını söylediler. NATO servis aracı gasp edildi • tstanbul Haber Servisi — Atatürk Havalimanı'ndaki NATO iissüne ait bir servis minibüsü, biri silahlı üç kişi tarafından gasp edildi. Atatürk Havalimanı'ndaki yste görevli personeli almak üzere dün sabah servise çıkan sivil personel Emın Çakır yönetimındeki 812439 plakalı minibüs, Bakırköy Cennet Mahallesi Kayabaşı mevkiinde kimlikleri belirlenemeyen biri silahlı üç kişi tarafından durduruldu. Aracın sürücüsünü de kaçıran saldırganlar, Emin Çakır'ı Halkalı'ya geldiklerinde mınibüsten attılar. Polis yetkilileri, saldırganların eşkâJlerinin belirlenmeye çalışıldığını belirttiler. 45 kişiye dava • tstanbul Haber Servisi — Atatürk Havalimanı'ndan 1987-88 yıllarında hayali ihracat yaparak yaklaşık 4 milyar lira haksız vergi iadesi aldıkları savıyla aralarında 3 gümrük görevlisinin de bulundugu 4'ü gıyabi tutuklu 45 kişi hakkında dava açıldı. İstanbul DGM Savcılığı'nın hazırladığı iddianamede havalimanındakı gümrük çıkış müdurlüğü arşivinde çeşitli finnalara ait beyannameler üzerinde tahrifat yapüdığı öne sürüldü. İddianamede Uğur Uluslararası Nakliyat ve Ticaret A.Ş. firmasınm kurucu ve çalışanlan hakkında "teşekkül oluşturarak ihracat kaçakçılığı yapükları" savıyla 10 ile 15 yıl arasında hapis cezası istendi. Bu şirketin beyanname tahrifatlarında aracıhk ettiği iddia edilen 13 şirketın ilgilileri ile hayali ihracata aracıhk yaptıklan öne sürulen 3 gümrük göreviisi hakkında da aynı gerekçeyle 10-15 yıl hapis talep ediliyor. üargrtay ve Danıştaylda seçim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Yargıtay 1, 2 ve 5. daire başkanhklan için Yargıtay Genel Kurulu'nda seçim yapıldı. Seçimlerde 1. Hukuk Dairesi BaşkanlığYna aynı daire üyesi Yavuz Ismet Dimici, 2. Ceza Dairesi Başkanlığı'na Ayhan Kılıççıoğlu yeniden, 5. Ceza Dairesi Başkanlığı'na da aynı daire üyesi Halit Koçoğlu getirildi. Bu arada Damştay Genel Kurufu'nca yapılan seçimde de Danıştay 6. Daire Başkanlığj'na Nuri Alan yeniden getirildi. DÜZELTME • Dün gazetemizde yer alan "SHP'de kriz dorukta" başlıkh haberde Dikili Belediye Başkanı Osman Özgöven'in Adnan Menderes Havaalanı'nda Inönfl'yu karşılarken "Inönü'yü seç, demokrasiye geç" pankartı taşıdığı belirtiliyordu. özgüven karşılamaya geldi, ancak bu pankartı Özgüven değil, SHP Dikili Örgütü taşıyordu. Düzeltiriz. *w* HABERLER 18 EYLÜL 1990 'LAGANUSTUKURULTAYA DOGRUSHP Inönüy îzmir toplantısında Baykalyanlılarını kavga çıkarmakla suçladı Amaç toplantıları engellemek'Bilgi verme toplantılanna devam edeceğim, ancak bu biçimiyle değil" diyen SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, "Kurultaydan sonra parti eski yörüngesinde daha hızlı yürüyecek" şeklinde konuştu. ANKARA (Cmnburiyet Büro- m) — SHP Genel Başkanı Erdal tnönt, tstanbul ve lzmir'deki bölge toplantılan ve buralardaki olayları değerlendirirken "Man- zaraaın iyi olmamasını isteyenler «v. Benim dckgcJere bilgi ««nne- mi istemiyorlar" dedi. Inönü, olaylardan amaclanan toplantıla- nn sürmesini engellemek olduğu- nu öne sürerken "tzmir tl Başka- nı güvenliği sağlamamış, salonu boşaltmama yırdımcı olmuyor, bana 'Toplantıyı iptal et' diyor" diye konuştu. SHP lideri, parti- sinin kurultaydan sonra eski yö- rüngesinde daha hızlı olarak yol alacağıru dile getirdi. tnönü, sorulanmızı şöyle ya- nıtladı: "— tstanbul ve lzmir'deki ni.imir.nin ohnUSUZ OİdugU gö- rtsJeri w.. INÖNÜ — Manzara kötü olu- yor. Çünkü manzaranın iyi olma- masını isteyen çok insan var. Ama maksat bilgi vermekti. O da büyük ölçüde oldu. Tabii kanşık- lık, bağırış, çağırış tezahürat. — Kanşıklık daha çok Baykal taraftarianndan mı geliyor sizce? tNÖNÜ — Her taraftan var tabii. Ancak Baykal ekibi tabii bu toplanlılann yapılmasını istemı- yordu. Yapılmasını da bilgi veril- mesini de istemiyordu. Yani bu- nun düzenli bir şekilde gitmesi- ni istemiyordu. Onun için çeşitli tahrikler, ayrıhk hareketleri gös- termeye çahşüdı. Asıl amaç da sanıyorum bu toplantılarda kav- ga çıksın ve yapıbnasmdı. Başın- dan beri istekleri a Benim dele- gelerle konuşmamdan rahatsız oluyorlar. Delegelerle konuşma- DUO yolu toplantı yapmak. Baş- ka yollan da var, ama ilk aklırru- za gelen bu toplantı yoluydu. O zaman 'Biz de konuşunız' dedi- ler. Ben de 'Olur' dedim. Bunun üzerine de toplantıları böyle kav- ga havasına sokmak.. Tabiı kav- gasız nümayiş olsa çok iyi. O za- man da amaclanan olmuyor herhalde. — Size bir deştiri var Delege- ler dçında girenler olmuş. Hal- la Belediye Başkanı Çakmur adara getirrniş, kapılan kırmışlar. tl başkanlan, birçok kez genel başkana uyanda bulundu denili- yor 'Delege olanlar kartlarını kaldırsın, diğerleri dışarı çıksınlar" biciminde. Ama 'Genel başkan bu uygulamayı yapmadı' diyoriar. Bu toplantı delegelerle yapılmayacak mıydı? INÖNÜ — Delegelerle yapıla- cak tabii. Ama durum öyle değil. tl, ilçe başkanları, belediye baş- kanlan, yöneticiler delegelerden daha buyük bir kalabalık oluştu- ruyor. O zaman 800-900 kişi olu- yordu. Ve onlar delegelerden da- ha büyük bir kalabalık. Fakat olay öyle olmadı. Istanbul'daki manzaradan sonra tzmir'dekini yaptırmamak için daha büyük bir arzuya kapıldüar. Konuşma- lar yapıldı, delegeler oldukça bil- gilendiler. Ve sanıyorum çok da olumlu olmadı Sayın Baykal için. Bunu gördujer, onun üzerine tz- mir'deki toplantıyı bir şekilde en- gellemek yoluna girdiler. Daha evvelden toplantı saJonuna girip içeriye Sayın Baykal'ın resimleri- ni asmışlar. Sonra da ancak kendi taraftarlarını almak biciminde tertip almışlar. — Kavga çıkar uyanlan var.. tNÖNU — Bu da bir garip manzara. Biz oraya toplantı ya- pılacak diye il başkanına özel ta- limat verdik. Yani içeriye giren- ler. Bunlar orada il başkanımn, il yönetiminin zaafiyetinden çı- kan seyler. Belediye başkanı gay- ret etti. Bu bir bilgilendirme top- lantısı. Maksat kavga çıkarmak değil ki.. Bana diyorlar ki 'Top- lantı vahira olacak, yapamayız, edemeyiz'. Ne demek? Siz bunu duzenlemekten sorumlusunuz. Olur mu böyle şey? 'Olraaz' de- dim, 'Ben gidecegım'. O 'yob'lar ben gitmeden ew»l olmuş. — Yani Baykal konnşnrken bir hadise olmadı mı? tNÖNÜ — Olmadı. Ben git- tim, 'Delegeler var mı' dedim. El- lerini kaldırdılar. Delege vardı içeride, kartlarını kaldırdılar. Baktım, il başkanlan var. O İJ başkanlan bana geldiler ve Top- lantı yapamayız, salonu boşatan' CUNEYT ARCAYUREK yazıyor SHP'de Kabahatli Kim? ANKARA — Çok zaman geçmedi. Bundan dokuz on gün önce, bir salı gü- nü SHP Anayasa Mahkemesi'ne başvur- du. Konu demokratik düzenın geleceği ve hukuksal açıdan yaşamsal değer ta- şıyordu. Bir yıldır Çankaya anayasayı ihlal eden, devlet mekanizmasını baştan so- na tek adama bağlayan uygulamaları aşama aşama yürütüyordu. Çabalar öy- le bir noktaya getirildi ki sonunda asker gönderme. yabancı asker çağırma gibi hükümete ya da varlığını elinde tuttuğu hükümet kanalıyla TÖ'ye devri olanaksız yetkileri ANAP çoğunluğu Çankaya'ya teslim etti. Sivil darbeye dur diyecek, 92. madde- deki yetkilerin devnnin olanaksızlığına karar verecek tek kurum Anayasa Mah- kemesi'ydi. Bu sorunun kamuoyunda sü- rekli tartışılmasında etken güç ise SHP. SHP'dekı iç kavga böylesi yaşamsal konuyu, üzerinde bugün her zamankin- den daha çok gereksinilen tartışmaları bir yana atıyor. Unutulmuş gibi ızlenimler alı- nıyor. Yani sıra Körfez'dekı gelişrneler doğrudan toplumu ilgıtendirıyor Kimi sa- kıncalar yeni yenı ortaya çıkarken buna- lımın ekonomiyle topluma olumsuz etki- leri içerden çok, dış odaklarda tartışılıyor. Zamlar ise peş peşe. Bütûn bunlar bir yana, son bir hafta- dır kamuoyu SHP'deki kavga ile Mende- res ve arkadaşlarının cenazeleriyle uğ- raşıyor. Sağ kesimde cenaze kavgası, sol kesimde ıki başlılıktan arınma savaşı her önemli olayın üstüne örtü çekmiş. Oysa SHP başvurusu bugünterde Ana- yasa Mahkemesi'nde sıradan işlemlerle kendi halinde yürüyor. Raportörün deger- fendirmesi dün akşam rnahkemeye tes- lim edilecektı. En geç bu sabah üyelere dağıtılır duruma gelecek. Tek adamlığa set çekecek ya da almış başını giden uy- gulamalara yeşil ışık yakacak karar en geç gelecek hafta çıkacak. TÖ'nün mah- kemeye yaptığı son atamalardan sonra oy dengesi zaten bıçak sırtında! İnönü iç kavganın ıkiidara yönelik mü- cadeleyı zayıf düşürdüğünü göruyor. Son iki gündür basın toplantılarıyia Körfez ve dıştan içe yansıyan önemli gelışmelerde düşüncelerini söylüyor. Ne var ki bu ça- miş. İnönü olayı daha baştan alıyor. "Zaten" diyor, "Baykal ekibi bu türden toplantılar yapmamı, lıder olarak konuş- mamı baştan istemiyorlardı Bölge top- lantılarının düzenli gitmesıni ıstemediler. Tahrik ettiler, ayrılık hareketlerıne başvur- dular. Kavga çıksın, toplantılar yapılma- sın istediler. Delegelerle konuşmamdan rahatsız oluyorlardı." İnönü, basına yansıyanlardan ayrı gö- rüşte "Baykal konuşurken bir hadise olmadığını" söyleyerek çekip gitmesınde başka taktiklerin varlığından söz ediyor. Bir gece önceden salona Baykal'ın re- simlerı asılmış, sonra il başkanı ve öteki Ne kadar tersi söylenirse söylensin SHP'nin bir kez daha 26 Marftaki SHP olması zordu, hem de çok zordu. Genel siyasetteki zikzaklar, partideki iki başlılıktan kaynaklanan çekişmeler ve sonunda son günlerin olayları... Sadece insan indinde SHP'yi önemli ölçüde değer yitirme aşamasına getirmişti. baiar SHP'dekı kavganın üzerine çıkamı- yor, basında büyûk yer almıyor. Hele Anayasa Mahkemesi'ne başvuru konu- sundaki girişimler kamuoyunda tartışıl- madığı gibi, basında da izlenmiyor. İstanbul'dan sonra lzmir'deki bünye- sef parçalanma, dün başkente yansıyor. İnönü hemen dönmüş, Baykal da gelmiş. Yeni bir suçlama dönemine girilryor. Ör- güt kurultay delegeleriyle yapılan bölge toplantılannı çığrından çıkaran kım ya da hangi "takım"? Baslıca soruya alınan ya- nıtlarda daha boyutlanacak kavga ve he- saplaşmanın bütûn öğelerı izlenıyor. Baykal, izmir'deki toplantr/ı bırakıp gıt- iller İnönü'ye kavga çıkacak diye toplan- tıyı ertelemeyi önermişler. Geri çevirmiş şiddetle. Giderim, konuşurum, toplantı- yı yaparım, demiş. inönü, toplantıların kavgaya dönüşmesinde "tertip" sözcü- ğünü kullanmıyor, ama anlatımları bu ha- vayı yansıtıyor. Baykal, sesi kısık, evine çekilmiş. Ona bakılırsa genel başkanın iki hatalı kararı partiyi "bu hale getirdi", olağanüstü ku- rultay ve bölge toplantıları kararları "baş- tan aşağı fıyaskoydu." Çakmur'un bindirilmiş kıtalan kapıları kırmış, olay yaratarak toplantıyı dejene- re etmişti. İnönü il başkanlarının uyarıla- rına karşın sadece delegelerin içerde kal- masını "bilerek" önlemışti. "Sakın olun, oturun" demekten öteye davranış göster- memişti. Baykal "Yönetim değışınce da- ha neter görecegiz" diyordu. Kısacası, İs- tanbul ve izmir dekı büyük kargaşanın sorumkısu kimdi, taraflara göre degişi- yordu. İnönü'ye göre, Baykal örpütle konuş- masını istemediğinden "îertjpler" peşı- ne düşmüştü. Baykal ise Genel Başkan yandaşlarınm düzenlediği "tertiplere" Önayak olmuş, günlerce önceden kurul- tayın ve partinin "bu hale gelecegini" bi- lerek, hesapiayarak olaylara göz yum- muştu. Baykal bir süredir muhalefetten düşe- ceğıni söyleyerek SHP'nin iktidar seçe- negi olmaktan çıktığını öne sürüyordu. İnönü tam tersine, iki başlılık çözümlen- diğınde zaten güçlü olan partinin daha da güçleneceğine inanıyordu. Her tarafın ortak inancı, partiyi daha diplere itecek davranışlara "örgütün as- la izin vermeyeceğı"nde toplanıyordu. Bu arada sade vatandaşın, genelde kamuoyunun gözünde sosyal demokrat SHP'nin her geçen gün kan yitirdiği he- saplanmıyordu. Ne kadar tersi söylenirse söylensin, SHP'nin bir kez daha 26 Mart'taki SHP olması zordu, hem de çok zordu. Genel siyasetteki zikzaklar, partideki iki başlı- lıktan kaynaklanan çekişmeler ve sonun- da son günlerin olayları... Sade insan indinde SHP'yi önemli öl- çüde deger yitirme aşamasına getirmiş- ti. dediler. Boşaltmaya çalıştım. Gayret ettim, ancak oraya girdik- ten sonra dışarı çıkartmak çok zor. Üstelik hiçbir il başkanı bo- saitmak için de bana yardırn et- medı. Bana diyorlar ki 'Toplan- tıyı iptal edin'. Yani il başkanla- nnın böyle demesi ne kadar ters bir iş. Sonra delege olmayanlann çıkmasını istedim. Bir bölümü çıktılar. Salonda sukünet sağlan- dı. Ben konuştuktan sonra genel sekretere konuşup konuşmayaca- ğıru sordum. "Şartlara bağlı' de- di. Ondan sonra o konuşurken birkaç tepki oldu. Orüarı sustur- dum. Biraz sonra 'Ben konuşamı- yorum, bunu protesto ediyoram, bırakıyorum' dedi. Ondan sonra ayrıldı. Sonra duydum ki salon- dan çıkarken 'ynhalanmış'. Ben oradayken herhangi bir yuhala- nıa olmadı Sayın Baykal'a. — Bu kadar olaylardan sonra iplerin koptugu saptamalanndan sonra yapılacak bir kurultay ar- dından parti toparlanır mı sizce? tNÖNÜ — Başka çaresi yok. Mücadeleden geçmeden partide sağlam bir yapı kurmanın imkâ- nı yok. "Hizip peşinde değilim" tnönü, daha sonra genel mer- kezde düzenlediği basın toplan- tısında kurultaya kendi oluştura- cağı listeyle gireceğini, ama bu listenin "genel başkan hizbi" lis- tesi olmayacağını söyledi. tnönü, tstanbul ve tzmir top- lanülannın delegeleri bilgilendir- mek amacıyla yapıldığını, bütün gayretine rağmen lehte ve aleyh- te tepkilerle geçügini, bunun yan- lış izlenimlere neden olduğunu anlattı. Erdal tnönü, par- tiye bir dağmıklık görünümü ve- rilmek istendiğini, SHP'nin disip- linsizlik ve ikibaşbbk gibi sorun- lannın demokratik bir süreç olan kurultaydan ve bu aşamalardan geçerek aşılacağını ifade etti. Bilgi verme toplantılannın sü- receğini anlatan tnönu, partide gelişen oiaylann "bir tasfîye ha- reketi olmadığını" belirtti. tnö- nü, "bu dağmıklık zaten vardı. Onun için kurullaya gidiyonız. Krizi yaratan da ben degttim" de- di. Uyumlu bir liste oluşturarak kurultay iradesine sunacağını vurgulayan tnönü, şunlan söyle- di: "Bu liste genel başkanı• talu- mı olmayacak. Genel bakan ola- rak bir hizip oluşturrna peşinde değilim. Benim istediğim genel başkanın dışında bir odak ile baglantısı olmayan bir yönetimdir" dedi. 11 Renault 21. Olağanüstü bir duygu bu... Yaşayın!" Bulutlann üzerinden yeryüzüne süzülürcesine özgûr ve sessiz .. 'Yükseklere.. çok yukseklere tırmanırcasına atak ve güçlü... Geniş ufuklara egemen olmak.. aydınlık.. ferah bir dünyada sınırsızlığı yaşamak . Varolduğunu hissetmek.. Renault 21... Olağanüstü bir duygu bu. 21 yüzyıh başlatan teknolojik gelişmeyi .Renault 21'ler sergihyor. Dış görünümleri mükemmel.. her an şahlanmaya hazır soylu bir yarış atı gibi... Renault 21'ler özlediğiniz yaşam biçimini günümüzün teknolojik birikimiyle bütünleştirerek sunuyor. Ve bütün Renault'lar gibi Renault 21'ler de Türkiye'nin en büyük satış sonrası teşkilatının servis ve yedek parça güvencesine sahip. Renault 21 uluslararası standartlardaki üstün kalitesi.. geniş ve aydınlık iç mekanı.. 7 fonksiyonlu bilgisayarı.. enjeksjyonlu motoru.. hem hidrolik, hem yükseklik ayariı direksiyonu.. uzaktan kumandalı merkezi kilit sistemi ve sürüş güvenliğiyle bütün kavramları değiştirecek.. yeniden yaratacak. Ozgür olmak... Hızın.. gücün.. konforun tadına varmak... ÖzlemJeri.. tutkulan aşmak... Varolduğunu hissetmek... Renault 21. Olağanüstü bir otomobil bu... Tanryuı ! Olağanüstü bir duygu bu... Yaşayın ! RENAULT"Yaşanacak Otomobiller"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle