Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/ÎO
Ozal'm kabıılü
• İstanbul Haber Servisi — Abdi Ipekçi Banş ve
Dostluk Ödülü kurucusu Andreas Politakis,
Cumhurbaşkanı Turgut özal tarafından dün akşam
Harbiye Orduevi'nde kabul edildi. Bir süredir Türkiye'de
bulunan Andreas Politakis'e 31 ekimde Ege
Üniversitesi'nce "fahri doktor" unvaıu veriteceği bildirildi.
Mehmetçik-90 Tatbikatı
• AGRI (Cnmhuriyel) — Tûrk SUahlı Kuvvetleri'nin
planlı faaliyetlerinden Mehmetçik-90 Tatbikatı Ağrı'nın
Hamur bölgesinde sürüyor. Askeri yetkililer, tatbikatın
Genelkurmay'ın önceden planlayıp programa aldığı
faaliyetlerinden olduğunu belirterek, bölgedeki son
gelişmelerle bir ilgdsinin bulunmadığını söylediler.
NATO servis aracı gasp edildi
• tstanbul Haber Servisi — Atatürk Havalimanı'ndaki
NATO iissüne ait bir servis minibüsü, biri silahlı üç kişi
tarafından gasp edildi. Atatürk Havalimanı'ndaki yste
görevli personeli almak üzere dün sabah servise çıkan
sivil personel Emın Çakır yönetimındeki 812439 plakalı
minibüs, Bakırköy Cennet Mahallesi Kayabaşı mevkiinde
kimlikleri belirlenemeyen biri silahlı üç kişi tarafından
durduruldu. Aracın sürücüsünü de kaçıran saldırganlar,
Emin Çakır'ı Halkalı'ya geldiklerinde mınibüsten attılar.
Polis yetkilileri, saldırganların eşkâJlerinin belirlenmeye
çalışıldığını belirttiler.
45 kişiye dava
• tstanbul Haber Servisi — Atatürk Havalimanı'ndan
1987-88 yıllarında hayali ihracat yaparak yaklaşık 4
milyar lira haksız vergi iadesi aldıkları savıyla aralarında
3 gümrük görevlisinin de bulundugu 4'ü gıyabi tutuklu
45 kişi hakkında dava açıldı. İstanbul DGM Savcılığı'nın
hazırladığı iddianamede havalimanındakı gümrük çıkış
müdurlüğü arşivinde çeşitli finnalara ait beyannameler
üzerinde tahrifat yapüdığı öne sürüldü. İddianamede
Uğur Uluslararası Nakliyat ve Ticaret A.Ş. firmasınm
kurucu ve çalışanlan hakkında "teşekkül oluşturarak
ihracat kaçakçılığı yapükları" savıyla 10 ile 15 yıl
arasında hapis cezası istendi. Bu şirketin beyanname
tahrifatlarında aracıhk ettiği iddia edilen 13 şirketın
ilgilileri ile hayali ihracata aracıhk yaptıklan öne sürulen
3 gümrük göreviisi hakkında da aynı gerekçeyle 10-15 yıl
hapis talep ediliyor.
üargrtay ve Danıştaylda seçim
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Yargıtay 1, 2 ve 5.
daire başkanhklan için Yargıtay Genel Kurulu'nda seçim
yapıldı. Seçimlerde 1. Hukuk Dairesi BaşkanlığYna aynı
daire üyesi Yavuz Ismet Dimici, 2. Ceza Dairesi
Başkanlığı'na Ayhan Kılıççıoğlu yeniden, 5. Ceza Dairesi
Başkanlığı'na da aynı daire üyesi Halit Koçoğlu getirildi.
Bu arada Damştay Genel Kurufu'nca yapılan seçimde de
Danıştay 6. Daire Başkanlığj'na Nuri Alan yeniden
getirildi.
DÜZELTME
• Dün gazetemizde yer alan "SHP'de kriz dorukta"
başlıkh haberde Dikili Belediye Başkanı Osman Özgöven'in
Adnan Menderes Havaalanı'nda Inönfl'yu karşılarken
"Inönü'yü seç, demokrasiye geç" pankartı taşıdığı
belirtiliyordu. özgüven karşılamaya geldi, ancak bu pankartı
Özgüven değil, SHP Dikili Örgütü taşıyordu. Düzeltiriz.
*w*
HABERLER 18 EYLÜL 1990
'LAGANUSTUKURULTAYA DOGRUSHP
Inönüy îzmir toplantısında Baykalyanlılarını kavga çıkarmakla suçladı
Amaç toplantıları engellemek'Bilgi verme toplantılanna devam edeceğim,
ancak bu biçimiyle değil" diyen SHP Genel
Başkanı Erdal Inönü, "Kurultaydan sonra
parti eski yörüngesinde daha hızlı
yürüyecek" şeklinde konuştu.
ANKARA (Cmnburiyet Büro-
m) — SHP Genel Başkanı Erdal
tnönt, tstanbul ve lzmir'deki
bölge toplantılan ve buralardaki
olayları değerlendirirken "Man-
zaraaın iyi olmamasını isteyenler
«v. Benim dckgcJere bilgi ««nne-
mi istemiyorlar" dedi. Inönü,
olaylardan amaclanan toplantıla-
nn sürmesini engellemek olduğu-
nu öne sürerken "tzmir tl Başka-
nı güvenliği sağlamamış, salonu
boşaltmama yırdımcı olmuyor,
bana 'Toplantıyı iptal et' diyor"
diye konuştu. SHP lideri, parti-
sinin kurultaydan sonra eski yö-
rüngesinde daha hızlı olarak yol
alacağıru dile getirdi.
tnönü, sorulanmızı şöyle ya-
nıtladı:
"— tstanbul ve lzmir'deki
ni.imir.nin ohnUSUZ OİdugU gö-
rtsJeri w..
INÖNÜ — Manzara kötü olu-
yor. Çünkü manzaranın iyi olma-
masını isteyen çok insan var.
Ama maksat bilgi vermekti. O da
büyük ölçüde oldu. Tabii kanşık-
lık, bağırış, çağırış tezahürat.
— Kanşıklık daha çok Baykal
taraftarianndan mı geliyor sizce?
tNÖNÜ — Her taraftan var
tabii. Ancak Baykal ekibi tabii bu
toplanlılann yapılmasını istemı-
yordu. Yapılmasını da bilgi veril-
mesini de istemiyordu. Yani bu-
nun düzenli bir şekilde gitmesi-
ni istemiyordu. Onun için çeşitli
tahrikler, ayrıhk hareketleri gös-
termeye çahşüdı. Asıl amaç da
sanıyorum bu toplantılarda kav-
ga çıksın ve yapıbnasmdı. Başın-
dan beri istekleri a Benim dele-
gelerle konuşmamdan rahatsız
oluyorlar. Delegelerle konuşma-
DUO yolu toplantı yapmak. Baş-
ka yollan da var, ama ilk aklırru-
za gelen bu toplantı yoluydu. O
zaman 'Biz de konuşunız' dedi-
ler. Ben de 'Olur' dedim. Bunun
üzerine de toplantıları böyle kav-
ga havasına sokmak.. Tabiı kav-
gasız nümayiş olsa çok iyi. O za-
man da amaclanan olmuyor
herhalde.
— Size bir deştiri var Delege-
ler dçında girenler olmuş. Hal-
la Belediye Başkanı Çakmur
adara getirrniş, kapılan kırmışlar.
tl başkanlan, birçok kez genel
başkana uyanda bulundu denili-
yor 'Delege olanlar kartlarını
kaldırsın, diğerleri dışarı
çıksınlar" biciminde. Ama 'Genel
başkan bu uygulamayı yapmadı'
diyoriar. Bu toplantı delegelerle
yapılmayacak mıydı?
INÖNÜ — Delegelerle yapıla-
cak tabii. Ama durum öyle değil.
tl, ilçe başkanları, belediye baş-
kanlan, yöneticiler delegelerden
daha buyük bir kalabalık oluştu-
ruyor. O zaman 800-900 kişi olu-
yordu. Ve onlar delegelerden da-
ha büyük bir kalabalık. Fakat
olay öyle olmadı. Istanbul'daki
manzaradan sonra tzmir'dekini
yaptırmamak için daha büyük
bir arzuya kapıldüar. Konuşma-
lar yapıldı, delegeler oldukça bil-
gilendiler. Ve sanıyorum çok da
olumlu olmadı Sayın Baykal için.
Bunu gördujer, onun üzerine tz-
mir'deki toplantıyı bir şekilde en-
gellemek yoluna girdiler. Daha
evvelden toplantı saJonuna girip
içeriye Sayın Baykal'ın resimleri-
ni asmışlar. Sonra da ancak kendi
taraftarlarını almak biciminde
tertip almışlar.
— Kavga çıkar uyanlan var..
tNÖNU — Bu da bir garip
manzara. Biz oraya toplantı ya-
pılacak diye il başkanına özel ta-
limat verdik. Yani içeriye giren-
ler. Bunlar orada il başkanımn,
il yönetiminin zaafiyetinden çı-
kan seyler. Belediye başkanı gay-
ret etti. Bu bir bilgilendirme top-
lantısı. Maksat kavga çıkarmak
değil ki.. Bana diyorlar ki 'Top-
lantı vahira olacak, yapamayız,
edemeyiz'. Ne demek? Siz bunu
duzenlemekten sorumlusunuz.
Olur mu böyle şey? 'Olraaz' de-
dim, 'Ben gidecegım'. O 'yob'lar
ben gitmeden ew»l olmuş.
— Yani Baykal konnşnrken bir
hadise olmadı mı?
tNÖNÜ — Olmadı. Ben git-
tim, 'Delegeler var mı' dedim. El-
lerini kaldırdılar. Delege vardı
içeride, kartlarını kaldırdılar.
Baktım, il başkanlan var. O İJ
başkanlan bana geldiler ve Top-
lantı yapamayız, salonu boşatan'
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
SHP'de Kabahatli Kim?
ANKARA — Çok zaman geçmedi.
Bundan dokuz on gün önce, bir salı gü-
nü SHP Anayasa Mahkemesi'ne başvur-
du. Konu demokratik düzenın geleceği
ve hukuksal açıdan yaşamsal değer ta-
şıyordu.
Bir yıldır Çankaya anayasayı ihlal
eden, devlet mekanizmasını baştan so-
na tek adama bağlayan uygulamaları
aşama aşama yürütüyordu. Çabalar öy-
le bir noktaya getirildi ki sonunda asker
gönderme. yabancı asker çağırma gibi
hükümete ya da varlığını elinde tuttuğu
hükümet kanalıyla TÖ'ye devri olanaksız
yetkileri ANAP çoğunluğu Çankaya'ya
teslim etti.
Sivil darbeye dur diyecek, 92. madde-
deki yetkilerin devnnin olanaksızlığına
karar verecek tek kurum Anayasa Mah-
kemesi'ydi. Bu sorunun kamuoyunda sü-
rekli tartışılmasında etken güç ise SHP.
SHP'dekı iç kavga böylesi yaşamsal
konuyu, üzerinde bugün her zamankin-
den daha çok gereksinilen tartışmaları bir
yana atıyor. Unutulmuş gibi ızlenimler alı-
nıyor. Yani sıra Körfez'dekı gelişrneler
doğrudan toplumu ilgıtendirıyor Kimi sa-
kıncalar yeni yenı ortaya çıkarken buna-
lımın ekonomiyle topluma olumsuz etki-
leri içerden çok, dış odaklarda tartışılıyor.
Zamlar ise peş peşe.
Bütûn bunlar bir yana, son bir hafta-
dır kamuoyu SHP'deki kavga ile Mende-
res ve arkadaşlarının cenazeleriyle uğ-
raşıyor. Sağ kesimde cenaze kavgası, sol
kesimde ıki başlılıktan arınma savaşı her
önemli olayın üstüne örtü çekmiş.
Oysa SHP başvurusu bugünterde Ana-
yasa Mahkemesi'nde sıradan işlemlerle
kendi halinde yürüyor. Raportörün deger-
fendirmesi dün akşam rnahkemeye tes-
lim edilecektı. En geç bu sabah üyelere
dağıtılır duruma gelecek. Tek adamlığa
set çekecek ya da almış başını giden uy-
gulamalara yeşil ışık yakacak karar en
geç gelecek hafta çıkacak. TÖ'nün mah-
kemeye yaptığı son atamalardan sonra
oy dengesi zaten bıçak sırtında!
İnönü iç kavganın ıkiidara yönelik mü-
cadeleyı zayıf düşürdüğünü göruyor. Son
iki gündür basın toplantılarıyia Körfez ve
dıştan içe yansıyan önemli gelışmelerde
düşüncelerini söylüyor. Ne var ki bu ça-
miş. İnönü olayı daha baştan alıyor.
"Zaten" diyor, "Baykal ekibi bu türden
toplantılar yapmamı, lıder olarak konuş-
mamı baştan istemiyorlardı Bölge top-
lantılarının düzenli gitmesıni ıstemediler.
Tahrik ettiler, ayrılık hareketlerıne başvur-
dular. Kavga çıksın, toplantılar yapılma-
sın istediler. Delegelerle konuşmamdan
rahatsız oluyorlardı."
İnönü, basına yansıyanlardan ayrı gö-
rüşte "Baykal konuşurken bir hadise
olmadığını" söyleyerek çekip gitmesınde
başka taktiklerin varlığından söz ediyor.
Bir gece önceden salona Baykal'ın re-
simlerı asılmış, sonra il başkanı ve öteki
Ne kadar tersi söylenirse söylensin SHP'nin bir kez daha 26
Marftaki SHP olması zordu, hem de çok zordu. Genel siyasetteki
zikzaklar, partideki iki başlılıktan kaynaklanan çekişmeler ve
sonunda son günlerin olayları... Sadece insan indinde SHP'yi
önemli ölçüde değer yitirme aşamasına getirmişti.
baiar SHP'dekı kavganın üzerine çıkamı-
yor, basında büyûk yer almıyor. Hele
Anayasa Mahkemesi'ne başvuru konu-
sundaki girişimler kamuoyunda tartışıl-
madığı gibi, basında da izlenmiyor.
İstanbul'dan sonra lzmir'deki bünye-
sef parçalanma, dün başkente yansıyor.
İnönü hemen dönmüş, Baykal da gelmiş.
Yeni bir suçlama dönemine girilryor. Ör-
güt kurultay delegeleriyle yapılan bölge
toplantılannı çığrından çıkaran kım ya da
hangi "takım"? Baslıca soruya alınan ya-
nıtlarda daha boyutlanacak kavga ve he-
saplaşmanın bütûn öğelerı izlenıyor.
Baykal, izmir'deki toplantr/ı bırakıp gıt-
iller İnönü'ye kavga çıkacak diye toplan-
tıyı ertelemeyi önermişler. Geri çevirmiş
şiddetle. Giderim, konuşurum, toplantı-
yı yaparım, demiş. inönü, toplantıların
kavgaya dönüşmesinde "tertip" sözcü-
ğünü kullanmıyor, ama anlatımları bu ha-
vayı yansıtıyor.
Baykal, sesi kısık, evine çekilmiş. Ona
bakılırsa genel başkanın iki hatalı kararı
partiyi "bu hale getirdi", olağanüstü ku-
rultay ve bölge toplantıları kararları "baş-
tan aşağı fıyaskoydu."
Çakmur'un bindirilmiş kıtalan kapıları
kırmış, olay yaratarak toplantıyı dejene-
re etmişti. İnönü il başkanlarının uyarıla-
rına karşın sadece delegelerin içerde kal-
masını "bilerek" önlemışti. "Sakın olun,
oturun" demekten öteye davranış göster-
memişti. Baykal "Yönetim değışınce da-
ha neter görecegiz" diyordu. Kısacası, İs-
tanbul ve izmir dekı büyük kargaşanın
sorumkısu kimdi, taraflara göre degişi-
yordu.
İnönü'ye göre, Baykal örpütle konuş-
masını istemediğinden "îertjpler" peşı-
ne düşmüştü. Baykal ise Genel Başkan
yandaşlarınm düzenlediği "tertiplere"
Önayak olmuş, günlerce önceden kurul-
tayın ve partinin "bu hale gelecegini" bi-
lerek, hesapiayarak olaylara göz yum-
muştu.
Baykal bir süredir muhalefetten düşe-
ceğıni söyleyerek SHP'nin iktidar seçe-
negi olmaktan çıktığını öne sürüyordu.
İnönü tam tersine, iki başlılık çözümlen-
diğınde zaten güçlü olan partinin daha
da güçleneceğine inanıyordu.
Her tarafın ortak inancı, partiyi daha
diplere itecek davranışlara "örgütün as-
la izin vermeyeceğı"nde toplanıyordu.
Bu arada sade vatandaşın, genelde
kamuoyunun gözünde sosyal demokrat
SHP'nin her geçen gün kan yitirdiği he-
saplanmıyordu.
Ne kadar tersi söylenirse söylensin,
SHP'nin bir kez daha 26 Mart'taki SHP
olması zordu, hem de çok zordu. Genel
siyasetteki zikzaklar, partideki iki başlı-
lıktan kaynaklanan çekişmeler ve sonun-
da son günlerin olayları...
Sade insan indinde SHP'yi önemli öl-
çüde deger yitirme aşamasına getirmiş-
ti.
dediler. Boşaltmaya çalıştım.
Gayret ettim, ancak oraya girdik-
ten sonra dışarı çıkartmak çok
zor. Üstelik hiçbir il başkanı bo-
saitmak için de bana yardırn et-
medı. Bana diyorlar ki 'Toplan-
tıyı iptal edin'. Yani il başkanla-
nnın böyle demesi ne kadar ters
bir iş. Sonra delege olmayanlann
çıkmasını istedim. Bir bölümü
çıktılar. Salonda sukünet sağlan-
dı. Ben konuştuktan sonra genel
sekretere konuşup konuşmayaca-
ğıru sordum. "Şartlara bağlı' de-
di. Ondan sonra o konuşurken
birkaç tepki oldu. Orüarı sustur-
dum. Biraz sonra 'Ben konuşamı-
yorum, bunu protesto ediyoram,
bırakıyorum' dedi. Ondan sonra
ayrıldı. Sonra duydum ki salon-
dan çıkarken 'ynhalanmış'. Ben
oradayken herhangi bir yuhala-
nıa olmadı Sayın Baykal'a.
— Bu kadar olaylardan sonra
iplerin koptugu saptamalanndan
sonra yapılacak bir kurultay ar-
dından parti toparlanır mı sizce?
tNÖNÜ — Başka çaresi yok.
Mücadeleden geçmeden partide
sağlam bir yapı kurmanın imkâ-
nı yok.
"Hizip peşinde
değilim"
tnönü, daha sonra genel mer-
kezde düzenlediği basın toplan-
tısında kurultaya kendi oluştura-
cağı listeyle gireceğini, ama bu
listenin "genel başkan hizbi" lis-
tesi olmayacağını söyledi.
tnönü, tstanbul ve tzmir top-
lanülannın delegeleri bilgilendir-
mek amacıyla yapıldığını, bütün
gayretine rağmen lehte ve aleyh-
te tepkilerle geçügini, bunun yan-
lış izlenimlere neden olduğunu
anlattı. Erdal tnönü, par-
tiye bir dağmıklık görünümü ve-
rilmek istendiğini, SHP'nin disip-
linsizlik ve ikibaşbbk gibi sorun-
lannın demokratik bir süreç olan
kurultaydan ve bu aşamalardan
geçerek aşılacağını ifade etti.
Bilgi verme toplantılannın sü-
receğini anlatan tnönu, partide
gelişen oiaylann "bir tasfîye ha-
reketi olmadığını" belirtti. tnö-
nü, "bu dağmıklık zaten vardı.
Onun için kurullaya gidiyonız.
Krizi yaratan da ben degttim" de-
di. Uyumlu bir liste oluşturarak
kurultay iradesine sunacağını
vurgulayan tnönü, şunlan söyle-
di:
"Bu liste genel başkanı• talu-
mı olmayacak. Genel bakan ola-
rak bir hizip oluşturrna peşinde
değilim. Benim istediğim genel
başkanın dışında bir odak ile
baglantısı olmayan bir
yönetimdir" dedi.
11
Renault 21. Olağanüstü bir duygu bu... Yaşayın!"
Bulutlann üzerinden yeryüzüne
süzülürcesine özgûr ve sessiz ..
'Yükseklere.. çok yukseklere tırmanırcasına
atak ve güçlü...
Geniş ufuklara egemen olmak.. aydınlık.. ferah bir
dünyada sınırsızlığı yaşamak .
Varolduğunu hissetmek..
Renault 21... Olağanüstü bir duygu bu.
21 yüzyıh başlatan teknolojik gelişmeyi
.Renault 21'ler sergihyor.
Dış görünümleri mükemmel.. her an şahlanmaya
hazır soylu bir yarış atı gibi...
Renault 21'ler özlediğiniz yaşam biçimini
günümüzün teknolojik birikimiyle bütünleştirerek
sunuyor. Ve bütün Renault'lar gibi Renault 21'ler de
Türkiye'nin en büyük satış sonrası teşkilatının servis
ve yedek parça güvencesine sahip.
Renault 21 uluslararası standartlardaki üstün
kalitesi.. geniş ve aydınlık iç mekanı..
7 fonksiyonlu bilgisayarı.. enjeksjyonlu motoru..
hem hidrolik, hem yükseklik ayariı direksiyonu..
uzaktan kumandalı merkezi kilit sistemi ve sürüş
güvenliğiyle bütün kavramları değiştirecek..
yeniden yaratacak.
Ozgür olmak... Hızın.. gücün.. konforun tadına
varmak... ÖzlemJeri.. tutkulan aşmak...
Varolduğunu hissetmek...
Renault 21.
Olağanüstü bir otomobil bu... Tanryuı !
Olağanüstü bir duygu bu... Yaşayın !
RENAULT"Yaşanacak Otomobiller"