16 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 P A R T İ L E R D E N Dokunulmazlık dokunulmazlığının kaldınlmasını Adalet BakanlığTndan istedi. ANAP Ordu milletvekillerinden î. Nuri Topkaya, Bahri Kibar, Gürbüz Yılmaz'ın, Ordu'daki •jAV^Ka. 1 Altınkum tesislerinde aldıklan alkol ve 9^ /ZT^t yedikleri yemek sırasında, havaya tabancaları Ue ateş açmalan çevrede oturanlann şikâyetine yol açtı. Yanlannda ANAP Merkez ilçe Başkanı Sabri Türkmen ve bazı partililer olduğu halde yemek sırasında havaya tabancalan ile ateş eden milletvekillerinin ifadelerinin alınabilmesi için Ordu Cumhuriyet Savcılığı, Adalet Bakanhğı'na yazj yazarak adı geçen milletvekillerinin dokunulmazlıklannın kaldırümasım istedi. (ORDU/ Cumhuriyet) T R 1 C P Izmir MUletvekili Kemal Anadol 9 eylül • L '- r * J ^ tzmir'in kurtuluş günü törenlerinde TBKP'nin Atatürk Amtı'na çelenk koymasının engeüenmesi konusunda bir soru önergesi verdi. Anadol "Protokolde, Atatürk Amtı'na ancak parlamentoda grubu bulunan siyasal partilerin çelenk koyabileceği yolunda bir kayıt var mıdır" diye sordu. Kemal Anadol Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tarafından sözlü yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na bir soru önergesi verdi. (İZMIR- Cumhuriyet Ege Bürosu) KAMOY Araştırması Merkezi'nin (KAMOY) son yerel seçimlerden sonra DYP teşkilat yöneticileri arasmda yaptığı anket sonuçlandı. Araştırmada Genel Başkan Suleyman Demirel dışındaki yöneticilerin yetersiz olduğu ve teşkilaun yeni bir vitrin arayışı ı içinde bulunduğu belirlendi. Araştırmaya ij katılanlar, DYP'nin en yararhlarırun Suleyman Demirel, Köksal Toptan ve Mehmet Dülger olduğunu belirtirken Demirel dışındaki genel merkez yöneticilerinin tümü ile milletvekillerinin çoğunu DYP'nin zararhlan arasında saydüar. KAMOY tarafından 33 il, 111 ilçe ve 86 beldede başkan ve yönetim kurulu üyesi düzeyindeki 786 teşkilat yöneticisinin katüımıyla gerçeldeştirilen araştırmada, Hüsamettin Cindoruk, Tansu Çiller, Emre Gönensay ve Aydın Menderes'in partide görev almalan gerektiği vurgulandı. (ANKARA/AA) Çay önergesine ret SSİSSt arkadaşlannın "çay ürünü ve üreticileriyle ilgilı sorunlar ve bu konuda alınacak tedbirlerin tespiti" amacıyla verdikleri Meclis araştırması önergesi ANAP'lılann oylanyla reddedildi. önerge üzerinde hükümetin görüşlerini açıklayan Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci, "Çay üreticisine fazla para verirseniz, bu kez tüketici bağınr" dedi. Kahveci, çaya alternatif olarak kivi üretileceğini söyledi. t )rf*t\r\ C O m n i a n S H P Manisa Milletvekili ureııcı sorunıan Hasan Za ^at Mecliste üretici sonınlan ve hayat pahalılığınm büyük boyutlara ulaştığını söyledi. Zengin, üretici sorunlarına çözüm getirebibnek için zirai kredilerin arttırılması, Stopaj Vergisi'nin kaldınlması ve ünin bedeüerinin zamanında ödenmesi gerektiğini kaydetti. Ogretmen hazırlık ödenekleri • ANKARA (AA) — öğretmenlere her öğretim yılı başında ödenen hazırlık ödenekleri arttınldı. Bakanlar Kurulu'nun Resmi Gazete'nin dunkü sayısında yayımlanan karanna göre öğretmenlere her öğretim yılı başında verilen 50 bin liralık öğretim yılına hazırlık ödenegi, bu yıl birinci derecede kalkınmada öncelikli yöreler için 300 bin lira, ikinci derecede kalkınmada öncelikli yöreler için 225 bin lira, diğer yöreler için ise 150 bin lira olarak belirlendi. Kayıtlar bugün sona eriyor • ANKARA (UBA) — Universitelerle orta dereceli okullar ve ilköğretim okullarının orta kısımlannda öğrenci kayıtlan bugün sona erecek. Bu yıl öğrenci seçme ve yerleştirme smavını kazanan 196 bin 253 adaydan, 78 bin 707'si lisans, 34 bin 158'i önlisans programlanna yerleştirilecek. Bu adaylardan 83 bin 338'i ise Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin Iktisat ve tş Idaresi programlanna kayıt yaptıracak. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin öğrenci kayıtlan da 17 eylül pazartesi günü başlayacak. Oğrenciler 2 ekim tarihine kadar açıköğretim bürolannda kayıt yapürabilecekler. HABEREER 14 EYLÜL 1990 Dogalgaz tesisleri • TEKİRDAĞ (Cumhuriyet) — Yapımına 1989 yılı mart ayında başlanılan Marmara Ereğlisi ilçesindeki BOTAŞ Doğalgaz Ithal Tesisleri'nin açılışı yarın Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler tarafından yapUacak. 85 bin metreküp kapasiteli üç çelik tankın bulunduğu bu tesislerde, Cezayir'den ithali gerçekleştirilecek olan doğalgaz stoklanacak. Yetkililer, Sovyetler Birliği'nden getirilen doğalgazda meydana gelebilecek bir kesinti sırasında, Marmara Ereğlisi tesislerindeki gazın devreye sokulacağını bildirdiler. AÇIKLAMA Yıldız Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik BOlümü'nden Dr. Erkan Alcan gazetemize şu açıklamayı yaptı: 31 Ağustos 1990 tarihli "Ankara Havası" köşesinde, "Tedrisat-Erkan Hocanın Yoklaması" başlığı alünda yer verilen yazınız tümüyle şahsımı ve fakültemi rencide edici asılsız bir iddiadır. Yazıda belirtildiği gibi Yıldız Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bolümü'ndeki öğrencilerimize geçen sömestrde hiçbir dersim yoktu. Yalnızca mühendislik fakültesine salı ve perşembe günleri servis dersleri verdim. Gerek günlük yaşantımda, gerekse görevim esnasında Atatürkçülük doğrultusundan bir an olsun sapmadım. Böyle bir yazımn incelenmeden ve kaynağınuı araştınlmadan yayımlanması, geleceğimi ilgüendiren bir suçlamada bulunulması şahsımı ve Yüdız Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi camiasını son derece üzmüştür. DÜZELTME Hikmet Çetinkaya'nın dün gazetemizde yer alan "Kim Nerede?" başlıklı yazısında Ankara SHP İl Başkanı Vecihi Mutlu'nun ismi kimi baskılanmızda bir dizgi yanlışlığı sonucu Vecihi Ataklı olarak çıkmıştır. Düzeltiriz. TÜM MAKİNA MÜHENDİŞLERİ VE TESCİLLİ BÜROLARA DUYURU Son günlerde İGDAŞ tarafından basına verilen ilan- larda, doğalgaz projesi yapacak makina mühendis- lerinin İGDAŞ'ın açacağı seminerden geçmelerinin zorunlu olduğu izlenimi yaratılmaktadır. Makina mühendisliğinin ilgi alanına giren konular- da yetki verilmesi; yasalarla tanımlandığı üzere üni- versite veya eşdeğer kuruluşlara tanınmıştır. Bir ano- nim şirketin ne adına olursa olsun mühendisleri yet- kilendirmesi söz konusu olamaz. Üyemiz olan makina mühendislerinin böyle bir se- minere katılma zorunluluğu kesinlikle yoktur. İGDAŞ yönetimini hiçbir geçerli nedene dayanma- yan bu uygulamadan bir an önce vazgeçmesi konu- sunda kamuoyu önünde uyarıyoruz. Aksı halde şube- miz bu uygulamayı durdurmak için gerekli hukuksal girişimlerde bulunacaktır. ABD, Çevik Ruvvet'e girmemizi istedi UĞUR MUMCU sordu KENAN EVREN yanıtladı Biz Güvenlik Konseyi müdahale kararı aldıktan sonra mı asker göndereceğiz, almadan mı göndereceğiz? Mesele burada. Güvenlik Konseyi böyle bir karar almamış, alacağı da yok. Irak'm parçalanacağını söylüyorlar. 'Haritası böyle kalmayacaktır, parçalanacaktır" diyorlar. Inanmıyorum. Irak milleti diye bir millet var. Musul bizim için macera olur. Savunma işbirliği anlaşmaları sırasında Amerikalılar Rapid Reployment Force'a katılmamızı önerdi, katılmadık. Ortadoğu'ya bulaşmak istemedik. Amerikalılar Van'da Sovyetler'e yönelik yayın yapmak için bir radyo kurmayı istediler. 'Amerika'nm Sesi'ni Türkiye'de yapalım' dediler, kabul etmedik. Kabul etsek bu sefer Sovyetler'le aramız açılırdı. —3— MARMARİS — Eski Cumhurbaşkanı Kenan Ev- ren, 1980 yılında Amerika'nın Türkiye'de Sovyet- ler'e yönelik yayın yapmak amacıyla radyo kurmak ve aynca Ortadoğu'daki olaylara müdahale etmek üzere oluşturulan çevik kuvvete Türkiye'nin de ka- tılmasını istediklerini, Genelkurmay'ın da "Orta- dogu'ya bulaşmak istemedigi için" bu önerileri ka- bul etmediğini söyledi. Marmaris'teki evinde konuştuğumuz Evren, "Musul bizjm için macera olur" dedi. Evren, Arap dünyasının işlerine karışmanın so- runlar doğuracağını, bu yüzden, devlet başkanlığ) ve cumhurbaşkanlığı dönemlerinde Ortadoğu'daki çatışmalarda taraf tutmadıklaruıı anlatarak, TBMM'nin yurtdışına asker gönderme ve yabancı askerierin de Türkiye'de bulunması karannda "acek edildigini" de ileri sürdü. Evren'e yönelttiğimiz sorular ve Evrea'in yanıt- ları şöyle: — Sayın F.\ren, bu Ortadogu bunalımı konusun- da genel olarak neler duşunu>orsunuz, sizce çözıim nedir? EVREN — Sayın Mumcu, Ortadogu bugün dün- yanın en karışık bölgelerinden bırisidir. Vaktiyle Balkanlar'daki duruma "banıt fıcısı" denildi. Şimdi bu tabir Ortadogu için kullanıhyor. Şimdi, neden böyle oldu? Birinci Cihan Harbi'nden sonraki olay- lara bakmak lazım. Hatta İkinci Cihan Harbi'nden sonraya. Çok bolündü Ortadogu, çok ufak şeyhlik- ler, emirlikler, "Filistin Devleti" derken, bir "tsnul" kuruldu, Israil'in bütün Arap âlemi tarafından ta- nınmaması ve Israil'le başlatılan savaşlar Ortado- ya lideri Kaddafl, şimdi de Saddam çıktı. Bir ara- lık da Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad. Ama, bu kadar bölünmüş, ayn ayrı devlet kurmuş Arap âle- minin bir lider etrafında toplanması bence müm- kün değil. Arap âlemi öyle bir şey ki, bugün canciğer olan- lar, kısa bir süre sonra bakıyorsun dusmanlar. Kad- dafi'nin durumuna bakın. Mısır'la Suriye'nin bir- leşmesine bakın. Mısır'la Suriye bir aralık birleş- mişti. Suriye'yle Irak birleşmişti. Ama, bugün hepsi kanlı bıçaklı birbirleriyle. — Pclrolün oynadıgı rol önemli miydi? EVREN — Tabii. Petrol de muayyen Arap ülke- lerinin, Araplann elinde topianmış. Suudi Arabis- tan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Katar falan. Burayı ele geçirmeye çalışıyorlar tabii. Irak'ın pet- rolü var. Ortadoğu'da, Körfez bölgesinde üretilen petrolün aşağı yukarı yüzde 20'si Irak tarafından üretiliyor. Amma, sekiz senelık savaş bunu aldı gö- türdü. Götürdüğünden başka 80 milyar dolara ya- kın da borç bıraktı. Neyle ödeyecek bunu? Kendi kaynaklarıyla ödeyemeyecek. Ödeyemeyince gözü- nü Kuveyt'e dikti. Ben bunu zaten savaş esnasında da hissettim. Kuveytliler Irak'tan hep çekinirlerdi. Irak'ın kendilerine karşı bir hareketinden hep çe- kinirlerdi. Petrolün yüzde 20'si de Kuveyt'te. Onu da alsa, yüzde 40 olacak. Yüzde 4O'ı elde edince de OPEC'de büyük söz sahibi olacak. Zaten bütün is- tediği bu. Petrol pahalı olsun ve ben borcumu öde- yeyim. Butün mesele burada. Böyle yaparsa bütün petrol üreten Arap ülkeleri de buna minnettar ka- lır. Ne bileyim, şükran duyacaklardır. Tabii bu Ba- tı âleminin kabul edeceğı bir hadise değildir. Japon- ya buraya bağh, Amerika, Avrupa hepsi buraya bağ- lı. Petrol değerini şimdiki zamanımızda olduğu gi- faza edişimizin doğruluğu sonradan anlaşıldı. Hiç- bir tarafı tutmadık, iki taraf da bize bir şey söyle- yemedi. — O zaman çok baskı geldi mi?" Yani "çevik kuvvete girin" diye Amerikalılardan falan... EVREN — Hayır, bir baskı gelmedi, ama istedi- ler. İstediler, biz hayır, raüsaade... — Van'da Sovyetler'e yönelik ymyıa yapmak için bir de radyo kurmak istemişlerdi... EVREN — İstediler, hatırlıyorum. Onu da ka- bul etmedik. — Onu niye kabnl etmediniz? EVREN — Efendim, neydi o Amerikan radyo is- tasyonunun ismi? — Amerika'nın Sesi. EVREN — Amerika'mn Sesi'ni Türkiye'de de ya- palım dediler, kabul etmedik. — Herhalde Sovyetler'e yönelik olacakb. EVREN — Bu sefer Sovyetler'le aramız açılırdı. Sovyetler de bize gelse, "Biz de yapacagu" derse ne diyeceğiz? — O nedenle ginnediniz... EVREN — Yanlış olur diye girmedik. — Şimdi, Suudi Arabistan'da bulunan çevik kuv- vet, Amerikan çevik kuvveü... 82. Hava İndirroe 1u- gayı. EVREN — Şimdi öyle. Bu gibi konulara bulaş- manın Türkiye'nin menfaatine olacağı inancın- da değilim. Gelelim şimdi bu Irak meselesine. Irak meselesi, Irak'ın Kuveyt'e saldırısı, bütün dünya ta- rafından, dünya ülkeleri tarafından tasvip görme- di. O halde buna bizim, alınan Güvenlik Konseyi karanna hemen katılmamız bence doğrudur. Bu- nu her zaman söylemişimdir, gene de söylüyorum. 'Araplann kendi aralanndald problemlerinin halliade biz ara ılım.' (Fotograf: Rıza Ezer) ğu'yu bir banıt fıcısı haline getirdi. Bunda bazı ha- talar, onlara girmiyorum, ama ilk başlangıç, bence tsrail ve Arap savaşıdır. — Peırolün bir payı yok muydu? EVREN — Ona geleceğim şimdi. Şimdi Israil ta- rafına geliyorum. Filistin devleti ortadan kalktı bu savaştan sonra. Ne oldu Fılistinliler? Büyük bir toplum, büyük bir kısmı Ürdün'e gitti. Bu göc, bu sefer Ürdün'ü bozdu. 70"lerin başında biliyorsunuz, Ürdün'de qpredeyse Kral Hüseyin devrilecekti. Bu- nun farkına vardı Kral Huseyin, bunlann büyük bir kısmıru çıkardı ve bastırdı ayaklanmaları. Gittiler bu sefer Lübnan'a! Çofunluğu Lubnan'a, diğerleri de Körfez ülkelerine dağıldı. Gittıği her yerde prob- lem çıkardı, Lübnan bu sefer parçalandı. Bakın, kaç sene gecti, hâlâ halledilmiş değil, hâlâ olaylar içe- risinde sürüklenip gidiyor. Ortadoğu'nun barut fıcısı haline gelişinin birin- ci sebebi Filistin devletinin ortadan kaldınlması ol- du. Eğer Filistin Devleti yeniden kurulur ve Israil de diğer Arap ülkeleri tarafından tanımrsa bu me- sele halledilir. Ben bunu Arap ülkelerine de söyle- mişimdir, Filistin Devlet Başkanı, lideri Yaser Ara- fat'a da söylemişimdir. "Bütün dünyanın Birleşmiş Milletler'de tanıdığı bir ülkeyi siz tanımazsanız ol- maz. Bu bir hakikat, arük kurnlmuş. Bırakın bunu" demişimdir. O sizi tanırsa siz de onu tanıyın. Şim- di, Arap âleminde liderlik yanşı var. Nasır'la baş- lamış. Bir lider oima, Arap âlen;ini o liderinin et- rafında toplama Nasır'la başladı. Ondan sonra Lib- bi muhafaza ettiği sürece, bu Ortadoğu'nun da öne- mi sürecektir. Bir gün petrolün yerine başka bir şey ikame edilir, bir şey bulunursa -ki çalışmalar sür- düriilüyor, güneş enerjisinden bir şeyler yapılmaya çalışılıyor- o zaman mesele kalmaz. Petrol değeri- ni muhafaza ettiği sürece dünyanın buraya bakış açı- sı da değişmez. — Peki Sayın Evren, siz 1981'de Genelkurmay Başkanı'ydınız aynı zamanda. Savunma tşbiıiiği Anlaşmalan sırasında Amerikalılar Rapid Deploy- ment Force'a katılmamızı önerdiler, kabul etmedik. EVREN — Hayır. — Sebebi neydi? Neden kanlmadınız? Türk Ge- ndkurmayı neden çevik kuvvete katılmama gere- ğini duydu? EVREN — Efendim, Orıadoğu'ya bulaşmak is- temedik. Ben hep şunu söylemişimdir; Arap âlemi- nin problemlerine biz kanşırsak, bugün demin de anlattığım gibi, dost olanlar yann düşman, duşman olanlar yann dost olur, arada biz kalırız. — Bugün kanşıyoruz ama... EVREN — Efendim, oraya sonra geleceğim. Onun için, Arapların kendi aralanndaki problem- lerinin hallinde biz aracı olmayalım. Sonra biz kö- tü oluruz. Birisiyle iyi olurken ötekiyle kötü olu- ruz. Hatta iyi olduğumuzla da bir müddet sonra kö- tü oluruz. Ve bugüne kadar da dikkat ederseniz Türk dış politikası hep bunu götürmüştür. Arapla- nn kendi iç problemlerinde biz bir taraf olmaya- lım. İran-Irak savaşında da tarafsızlığımızı muha- Efendim, "bekleyelinı, üç gün daha bekleyelim. beş gün daha bekleyeUm, bakalım o diger ülkeler ne ya- pacak." Bu tür mutereddit kararlar bizi bir nokta- ya getirmiyor. Beş gun sonra alsaydı kim alacaktı bu kararı? — "Asker gönderme" karanna ne diyorsunuz? EVREN — Oraya geleceğim şimdi, o doğruydu. Sebebi, Güvenlik Konseyi karar aldı, ambargo ka- rarı aldı. Biz de Güvenlik Konseyi'nin yani Birleş- miş Milletler'in kunıculan arasındayız. Uymayacak mı>ız buna? Uyacağız. Ha başlangıcında uymuşum, ha sonunda uymuşum. Başlangıçta uymamız bize fayda sağlamıştır. Şimdi gelelim asker gönderme meselesine. Asker gönderme meselesindeki esas sebepleri bi- lemiyorum. Gizli bir oturum yapıldı, ne anlattılaı? Telefonla konuşmalarda neler geçti? Bunu da bile- miyorum. Ancak, kendi değerlendirmemi şöyle si- ze aktarabilirim: Acele bir konudur. Hükumete niye devredildi bu yetki? öyle bir olaydır ki, anında hemen karar ver- meyi gerektirebilir. Meclis'ten karar ahndığı takdirde bunun duyoılması kaçmılmaz olur. Duyulması da istenmez, o takdirde bu yetki verilir. Ne gibi? Kıb- rıs olaylannda olduğu gibi. Çünkü Kıbrıs olayla- rında müdahale günü, saati belli değildi. Meclis- ten bu yetkiyi hükumete vermezsek, o zaman Mec- lis'ten bu kararı almamız gerekir. Meclis'ten karar alındığı gun karşı taraf karşı tedbirleri ahr. Onun için verildi. Burada böyle bir durum yok. Biz Gü- venlik Konseyi müdahale kararı aldıktan sonra mı asker göndereceğiz, almadan mı göndereceğiz? Me- sele burada. Herhalde Güvenlik Konseyi bu karan aldıktan sonra göndereceğiz. Güvenlik Konseyi böy- le bir karar almamış, alacağı da belli değil. O hal- de ben niye şimdi hükumete bu yetkiyi vereyim? Bir- takım polemiklere yol açıyor. Turizmi de etkiledi. Buradaki otellerden duyuyorum, çok iptaller oldu. — Peki, bir de asker çagırma var. tlk defa Tttrid- ye'de "asker çagırma yetkisi" aldı hökümeL EVREN — Bunun çapını bilemiyorum. tncirlik Üssü ile mi Ugüidir, başka bir şey Oe mi ilgilidir bunu bilemiyorum. Amma, tncirlik Üssü'ne eğer filolar, ilave fılolar gelecek ise, bu Meclis karanndan ziya- de, karşılıklı anlaşmamız var bizim. İki filoydu, üç filoya, 24 ucakken 36 uçağa çıkanldı. Meclis'ten geç- medi bu. Bu, karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşma- lanna dahil bunlar. — Egitim amaçlı degJl mi bu Indrük Üsstt? EVREN — Eğitim amaçhdır. — Stratejik bombardıman uçakian iiste. EVREN — Uçaklar buradan harekâta girerse, o zaman bizim topraklanmızı savaş üssü olarak kul- lamr. Halbuki fncirlik Üssü, NATO maksatlarına kıülanıhr, NATO için. NATO karar alabilir. NATOi da bir karar alınır, denir ki; "Efendim NATO da bu savaşa iştirak edecekür. Hatta bazı ilave ve ban hava kuvvederi gdecektir." O zaman bir şey demem. Çapını bilmediğim için bunun hakkında, hemen reddedemiyorum. Bir de şunu anlatayım: Bir ara Yaser arada sıkışmıştı. Lübnan'a saldın oldu. Su- riye saldırdı. Orada Amerikan taburu vardı. Onun tanliyesi mevzubahis oldu. Bu 12 Eylül dönemin- deydı. Bizden o zaman ricada bulundular. Helikop- terlerle, gemiyle alacaklar, yeniden helikopterlerle tncirlik Üssü'ne getirecekler ve oradan uçaklarla Amerika'ya götüreceklerdi. tnsani bakımdan, biz buna müsaade ettik. Bu insanı bakımdan. — Yü? EVREN— Neydi o? 82'de miydi? 82 yılı galiba. — Sayın Evren, biliyorsunuz NATO'dan önce, ln- gilizler Mısır'ı da katmak istemişlerdi, bu Ortado- gu ordusuna. Bu fikir NATO kurulduktan sonra ra- fa kaldınldı. Şimdi yeniden gündeme getiyor bu or- du Ortadoğu'da. EVREN— Bu hep söylenir. — Böyle bir ordaya katılmasına taraftar mısınız Türkiye'nin? EVREN — Bu hep söylenir. Efendim, Mısır, Tür- kiye, Suudi Arabistan ve Ürdün. Böyle bir çember oluşturulur. Bu hep söylenir ama, bunun doğruhık derecesini bilemem. Bize neresmen,ne de yazüı ola- rak hir teklif gelmiş değil. — Araplann işine kanşnuş olmayacak mıyız o zaman? O zaman sakıncalı. Bagdat Paktı gibi ol- maz mı sonu? EVREN — Bu CENTO, CENTO öyle değü miy- di? Bağdat Paktı. Irak da vardı, ihtilal olunca Irak çıktı. Ondan sonra adı CENTO oldu. Ondan son- ra da tarihe kanştı. Ben böyle bir ittifakın yapıla- cağı inancında değilim. Sonra Türkiye, bir taraftan NATO, bir tarafdan burada. Bunu nasıl dengeleye- cek? CENTO vardı, ama CENTO'nun içinde Ame- rika, tngiltere de vaıdı. Yani onlar da müşahit sıfa- tıyla dahildiler. — Bütün problem herhalde NATO'nun sorum- luluk bölgesi Türkiye'de bitivor yazılı belgelere gö- re, ama Out of Area leorisi var... EVREN — O çalışmalar var NATO içerisinde. Sonra Irak'ın parçalanacağım da söylüyorlar. "Ha- ritası böyle kalmayacaktır, parçalanacaktır" diyor- lar. Ben ona da ınanmıyorum. Yani, Irak milleti diye bir millet var. 14 milyon nüfusa sahip. Bunlan par- çalayacaklar, "Musul'n, falan bize verecelüer" bu mumkün değil. Bizim için de bu bir macera. Ma- cera olur. — 1925lerde başımıza gdenlere ragmen... EVREN — Şu anda biz zaten vermişiz, yüzde 5 hakkımız vardı bizim burada petrol gelirlerinden, onu da devretmişiz 5O*lerden sonra. Toptan bir pa- ra almışız veya borçlar sılinmiş, onun üzerine biz de bunu devretmişiz. Şimdi, efendim, "Musul bi- rimdi." Olmaz! Suriye de "Hatoy bizimdir" diyor şimdi. Onlara hak verraiş oluruz. Bizim Misak-ı Milli hudutlanmız çizilmiş. Şimdiye kadar söyledi- ğimiz nedir bizim? Bizim Misak-ı Milli hudutlan- mız dışında hiçbir iddiamız yoktur, talebimiz de yoktur, bir kanş toprağımızı da kimseye vermeyiz. Şimdiye kadar söylenen bu değil miydi? O halde ba- zı böyle atak, demin söylediğim gibi Musul falan, bunlar doğnı değil. Ben tasvip etmiyorum. BİTTt KKTC Cumhurbaşkanı: Rumların ATye başvurusu Türklerin haklarını yok etmeye yönelik bir çaba Denktaş: Yunan hegemonyasına boyun eğmeyiz Başbakan Yıldırım Akbulut'la dün yaptığı görüşmeyle Ankara'daki temaslarım tamamlayan Rauf Denktaş Kıbrıs konusunun derinlemesine ele alındığını ve Türkiye ile tam mutabakat sağlandığını belirtti. Haber Merkezi — Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ın resmi konu- ğu olarak Ankara'da bulunan Ku- zey Kıbns Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkam Rauf Denktaş dün Başbakan Yıldınm Akba- lnt'u ziyaret ederek Kıbrıs soru- nu üzerine görüşmelerde bulundu. Rauf Denktaş, Ankara'daki te- maslarım değerlendirirken "Mu- tabık olmamız daima gücümüz- dür. Memnun aynhyonım" dedi. Denktaş AT'nin Kıbrıs Rum ta- rafının başvurusuna vereceği ce- vap karşısında takınılacak tavır konusunda da Ankara ile muta- bakat sağlandığını belirtti. KKTC Cumhurbaşkam daha sonra Kıb- nslı işadamı Asil Nadir'in yöne- tim kurulu başkanı olduğu Polly Peck International PLC'nin yap- tırdığı Sheraton Voyager Antalya Hotel'in açılışına katılmak üzere Ankara'dan aynlarak Antalya'ya KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, Başbakan Akbulut ile görüştü. (Fotograf: AA/Hikmet Satıcı) gitti. KKTC Cumhurbaşkanı Denk- taş Başbakan Akbulut'la görüş- mesinden sonra yaptığı açıklama- da Türkiye'de bulunduğu süre, içinde Kıbns sorunu üzerine de- rinlemesine görüşmelerde bulun- duğunu belirterek tam bir muta- bakat sağlandığını ve bundan memnunluk duyduğunu kaydetti. Kıbns sorununun, Rumlann adaya sahip olma meselesi olarak devam ettiğini belirten Denktaş, Rumlann Kıbrıs'a sahip olabil- mek için 27 yılhk ortakhk cumhu- riyetini yıktıklannı hatırlattı. Rumlann çeşitli yöntemlerle ve dünya ülkelerıni arkalanna ala- rak, "Kıbns'ın tapusunu" alma- ya çahştıklanm vurgulayan Denk- taş, şöyle konuştu: "Onlar bu çauşmayı kendi miBi davalan açısından ne kadar ge- rekli göriıyorsa, biz de Kıbns'ta katiyen bir Yunan hegemonyası kurulmasına veya Kıbns Türkü- nün azınlık muantelesi görmesine ve Rum'un bizi idare etmesine bo- yun egmeyecegimizi acık kalplilik- le ifade etmis bulunuyoruz." Rumlann AT başvunısu Kıbns sorununun devam etme- sinin, Rumlann bütün Kıbns'ın hükümeti olarak tanınmış olma- lanndan kaynaklandığuu belirten Denktaş, Rumlann da bu görüş- ten hareketle Avrupa Topluluğu'- na tam üyelik başvurusunda bu- lunduklannı kaydetti. Denktaş, şöyle devam etti: "Bu basvunı ile 27 yıllık hak- lanmızı yok etme kampanyasının zirvesine ulaşnuşlardır. AT'nin ne yapacağını görecegiz ve ona göre tedbirler alacagız. Bu konularda da muUbıkız. Bu tedbirler halkı- mızın kanı ve canı pahasına ko- rudugu haklann, eşitliğin, Türk- iye'nin garantisinin, iki kesimlili- ğin korunması, yani Kıbrıs Cum- huriyeti'nin temelinde var olan esas haklanmn korunması ve ko- runacağı anlamına gelir. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti bir va- kıa olarak vardır. Bunn görme- mek mumkun defildir." Başbakan Yıldınm Akbulut da Türkiye'nin Kıbns'ta Türk ve Rum kesimlerinin meseleyi görüş- meler suretiyle halletmelerinden yana olduğunu belirterek "Ama temel şartlan da hepimiz biliyo- ruz. tki toplumlu, iki kesimli, Türkiye'nin garantisi alünda, eşit siyasi haklara sahip bir oluşumun gerçekleşmesi arzumuzdur" dedi. Rauf Denktaş'ın Başbakan Ak- bulut'u ziyaretinde Devlet Baka- nı Mehmet Yazar, KKTC Savun- ma ve Dışişleri Bakanı Kenan Atakol, ı urkiye'nin Lefkoşa Bü- yükelçisi Ertuğrul Kumcuoğlu, KKTC'nin Ankara Büyükelçisi Oğuz Ramazan Korhan da bulun- du. Başbakan Yıldınm Akbulut gönışmenin ardından Cumhur- başkanı Rauf Denktaş onuruna Başbakanlık Konutu'nda öğle ye- meği verdi. Bu arada, KKTC Cumhurbaş- kanı Rauf Denktaş, Başbakan Akbulut'u ziyaretinden önce GA- TA Tıp Fakültesi'ne giderek, göz- lerini muayene ettirdi. Denktaş Antalya1 da Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Ankara'daki resmi temaslannı (a- mamladıktan sonra başkentten aynlarak Sheraton Voyager An- talya Hotel'in açılışı için sahibi Asil Nadir'in düzenlediği özel "Gaia Gectsi"ne katılmak üzere Antalya'ya gitti. Antalya muha- birimizin bildirdiğine göre kente KKTC Dışişleri Bakanı Kenan Atakol'la birlikte gelen Denktaş'ı havaalanında Vali Eroi Tezcan'- ın yam sıra KKTC'nin Turizm Bakanı Mehmet Bayram, Sağlık Sosyal ve Çalışma Bakanı Erkan Hasiboglu, Ticaret ve Sanayi Ba- kanı Atay Ahmet Raşit ve Asil Nadir'in annesi Safiye Nadir kar- şıladılar. Rauf Denktaş havaalanında yaptığı konuşmada Rum kesimi- nin AT'ye başvurusunun komis- yonda incelenmesi gerektiğini tek- rarlayarak, "Kıbns'm Romlar ta- rafından temsilini kabnl etmedik. AT eger Rumlan temsilci olarak kabul ederse biz de buna göre ted- birierimizi alınz. KKTC herkesin gözü önünde bir vakıadır. Ne gökten indik ne yerden bittik " di- ye konuştu. Kıbnslı işadamı Asil Nadir'in Yönetim Kurulu Başkanlıği'm yaptığı Polly Peck International PLC'nin Türkiye'deki ilk turizm yatınmı olan Sheraton Voyager Antalya Hotel'in açüışı nedeniy- le düzenlenen gala gecesi 15 eylül- de yapılacak. Geceye Ankara ve Antalya protokolünun yam sıra yurtdışından ve Kıbns'tan konuk- lar gelecek. Basına kapalı olarak gerçekleşecek olan gala gecesinin konuk sanatçılan Los Paraguayos Grubu ile Randy Crawford ve Ka- onta olacak. Gecede otelin anah- tan Asil Nadir'e teslim edilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle