Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
lutto'ya
lerkes karşı
lYENt DELHİ (ANKA)
-Pakistan'da Benaziı
Bıto'nun Başbakanlığı
cmeminde muhalefette yer
am partiler 24 ekimde
sdmlere katılma karan
ain. Muhalefet liderleri
>aotıklan görüşmeler
soıunda seçimlere eski
bşbakana karşı mücadele
Kecek ortak bir adayla
kalmaya karar verdiklerini
açkladılar. öte yandan,
deFTİk Başbakan Benazir
Bıtto son iki haftadır türo
kv ve kasabalarda
pnpaganda çahşmalannı
sndüruyor. Seçimlerde
bsanlı olacağına
imndığını belirten Butto,
bskı ve tehditlerin
kndisini demokrasi
youndan
döıdüremeyeceğini ifade
ett.
En üst düzeyde
katılmadı
• WASHINGTON
(Cımhuriyet) — ABD
yöıetimi, önceki gece ABD
baıkentindeki Türk
Büyükelçiliği'nde vcrilen 30
Agustos davetine en üst
düzeyde katılmadı. Davette
bımnan en yüksek
kademedeki yönetim
mensubu Güvenlik
Işkrinden Sorumlu ABD
Savunma Bakan Yardıması
Paal Wolfowitz idi. ABD
Dışişleri'nden katılan en üst
yetkili ise Güvenlik
Yaıdımından Sorumlu
Bakan Yardıması Reginald
Bartholomew oldu. Bu iki
bürokrat ABD yönetiminin
şeması göz önünde
bulundurulunca "çok üst"
düzeyi simgeüyor, ama "en
üst" düzeyi simgelemiyor.
Italya'dan
Ttirklere vize
• ROMA (AA) — ttalya
Dışişleri Bakanlığı,
ülkelerine yabancı göçünü
önlemek amaayla
önümüzdeki pazartesinden
itibaren Türklerle birlikte
Ce2ayir, Fas, Moritanya ve
TUnus vatandaşlan için vize
uygulamasma başlayacağını
açıkladı. Italya, nisan
ayında da Senegal ve
Gambiya vatandaşlan için
vize uygulamasma
başlamıştı. Italya Dışişleri
Bakanlığı, yaptıfı
açıklamada, yeni
düzenlemelerden dolayı
Turkiye ve Cezayir'in de
Italyanlardan vize istemeyi
plandağuu bildirdi.
Lübnan'da
çatışmalar
• BAALBEK (AA) —
Lübnan'da tran yanlısı
Hizbullah milisleriyle
Suriye yanlısı Emel
militanları arasında önceki
gece meydana gelen
carpışmalarda 7 kişinin
öldüğü, 9 kişinin
yaralandığı bildirildi. Ağır
ve hafıf silahların
kullanıldığı carpışmalann,
Suriye askerlerinin
denetimindeki Doğu
Lübnan'da Baalbek
vadisinde meydana geldiği
ve 4 saat kadar sürdükten
sonra, Suriye birliklerinin
müdahalesiyle sona erdiği
kaydedildi. Hizbullah,
çatışmalarda 5 üyesinin
öldüğunü acıklarken Emel,
2 kayıp verdiğini bildirdi.
Bıılgar bakan
istifa etti
• SOFYA (AA) —
Bulgaristan tçişleri Bakan
Vekili Stoyan Stoyanov'un
komünizm aleyhtan
göstericüerin sosyalist
partinin merkezine
saldırmalan ve polisin
olaylar karşısında hareketsiz
kalması yüzünden
görevinden istifa ettiği
bildirildi. Devlet Başkanı
Jelyo Jelev, AP muhabirine
yaptığı açıklamada
Stoyanov'un dün kendisi ve
Başbakan Andrei Lukanov
ile görüştükten sonra istifa
ettiğini belirtti. Sosyalist
Parti'nin merkezine, pazar
günü düzenlenen saldın ve
binanın yakılması sırasında
polisin olaylara müdahale
etmemesi yoğun eleştirilere
neden olmuştu.
Aryenler rekor
kırcü
• tf**OU (AA) — Bir
Ar" rotc >ti dün TSI
01.46'aâ t-rao&ız
Guyanası'ndaki Avrupa
Uzay Dairesi Merkezi'nden
başanh bir şekilde
fırlatılarak aynı anda
taşıdığı iki uyduyu dünya
yörüngesine oturttu. 58
metre yüksekliğindeki ve
470 ton ağırlığındaki roket
tam planlandığı vakitte
fırlatılarak Aryen uzay
programlannın 38. uçuşunu
gerçekleştirdl Roket biri
askeri amaçlı Skynet 4c,
diğeri radyo ve televizyon
yayınlannın üetilmesi için
Eutelsat II-F1 adlarında iki
uyduyu taşıyordu.
Tek Almanya'nın hukuksal çerçevesini çizen 'anlaşma' imzalandı
Birleşme resıtıileştiDün Doğu Berlin'de
imzalanan anlaşma, Birleşik
Almanya'nın hukuksal
çatısını inşa ediyor.
Başkentten kürtaj yasasına
kadar bir dizi konu
anlaşmayla karara bağlandı.
DİLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLİN — Tek Almanya'nın hukuksal
çerçevesini çızen "Birieşme Anlaşması"
dün Doğu Berlin'de imzalandı. Bonn ve
Doğu Berlin arasındaki ilk anlaşma, De-
utsche Mark'm Doğu'nun para binmi ha-
line getirilmesiyle sonuçlanmış ve birleşme-
nin ekonomik temellerini atmıştı. tkinci
anlaşma, başkent sorunundan Kürtaj Ya-
sası'na kadar pratik ve yasal çerçeveyi be-
ürliyor.
Dün Doğu Berlin'de Federal Alman Içiş-
leri Bakanı VVblfgang Schanbk ve Demok-
ratik Almanya Devlet Müsteşan Krause ta-
rafından imzalanan anlaşmanın en tartış-
malı konusu, kürtaj meselesi idi. Bonn'da
hükümet ve muhalefet arasındaki uzun çe-
kişmelerden sonra vanlan mutabakata göre
Almanya'da 2 yıllık bir geçiş döneminde
farklı kürtaj yasalan yürürlükte kalacak.
Birleşmeden, yani 3 ekimden itibaren iki
yıl süreyle eski Federal Almanya toprakla-
nnda kürtaj yasağı devam edecek. Kürtaj
sadece "sosyal, etik ve übbi nedenler'le ya-
pılabilecek; bunun dışında kürtaj olan ka-
dın ve müdahaleyi yapan doktor cezai ko-
vuşturmaya uğrayacak.
Demokratik Almanya'da ise kürtaj ilk üç
ay içinde tamamen serbest. Doğu Berlin
Halk Meclisi, Federal Almanya'daki yasa-
ğın devralınmasına şiddetle karşı çıktığı
için bu ikili uygulamaya gidiliyor. Yeni an-
laşmaya göre eski Federal Alman toprak-
Iarında oturan, ama Doğu'da kürtaj olan
kadınlar da cezalandınlmayacak.
Dün imzalanan "Birleşme Anlaşması"
nın tartışmalı konularından biri de
"STASI" olarak adlandınlan eski D. Al-
man Haberalma Servisi'nin dosyaları idi.
Doğu Berlin'deki eski STASI Merkezi'nde
6 milyon kişi hakkında tutulmuş dosyalar
bulunuyor. Bonn, bu dosyalarm, birleşme-
den sonra Koblenz kentindeki "Federal Ar-
BİRLtK — Federal Almanya Dışişleri Bakanı Hans Dktrich Genscher ve D. Almanya Başbakanı Maizien, Avrapa'da konvan
siyonel silahlar toplanûsın» birlikte kabldılar.
şiv"e devredilraesini istiyordu. Doğu Al-
manlar STASI'nin kendi hakkında bir dos-
ya tutup tutmadığmı sorma hakkına sahip
olacak, ama dosyadaki bilgiler şahıslara
kesinlikle iletilmeyecekti.
Doğu Berlin'de meclis bu hafta yaptığı
oturumlarda Bonn'un önerisini "dehşetle
karşıladığmı" belirtti ve oybirliğiyle dos-
yalann D. Almanya'da kalmasını kararlaş-
ürdı. Doğu Almanlar bu 6 milyon dosya-
nın bu kez Federal Alman Haberalma Teş-
kilatı'nın eline gecmesinden ve aleyhte mal-
zeme olarak kullanılmasından korkuyor.
Bonn, Doğu Berlin'de çıkan karara uydu
ve dün imzalanan anlaşmada dosyaların
Berlin'de kalmasma karar verildi.
3 Ekim 1990 günü birleşecek Almanya-
nın resmi başkenti Berlin olacak. Hükü-
metin Berlin'e taşınıp taşınmaması hakkın-
daki son karan ise 2 aralıktaki genel seçim-
lerle belirlenecek Birleşik Alman Parla-
mentosu verecek.
Başkentin Berlin olması hakkında Al-
manya'da görüş birliği var. Fakat gerek hü-
kümet gerekse muhalefet partileri içinde-
ki ban politikacüar, idari merkezin Bonn-
da kalmasını istiyorlar. Parlamentonun ve
hükümetin Berlin'e nakledilmesine karşı
olanlar, gerekçe olarak "taşınma
masraflannı" gösteriyor. Milyarlarca mar-
ka varan taşınma masraflannın Demokra-
tik Almanya'yı kalkındırmakta kullanılma-
sı gerektiği savunuluyor.
Berlin yandaşları ise Bonn'un "geçici
başkent" karakterini vurguluyor; birlesen
Almanya'nın başkentinin ve hükümet mer-
kczinin Berlin'e taşınmasının "en doğal
karar" olduğunu vurguluyorlar. Doğu Al-
manlann büyük çoğunluğu Berlin'den ya-
na. Bonn-Berlin tartışması bir süre de-
vam edecek. Kesinleşen bir şey varsa o da
Almanların yeni bir ulusal bayram günü-
ne kavuşacağı: Birleşmenin gerçekleşece-
ği 3 ekim gunü bundan sonra Almanya'da
milli bayram olarak kutlanacak.
DUNTM>A BUGUN
Mihail Gorbaçovperestroyka hakkında konuştıu
Dönüm noktasını aştık
SSCB Başkanı, Federasyon
ve Başkanlık Konseylerinin
ortak toplantısmdan sonra
yaptığı açıklamada,
"Önümüzdeki 6 ay içinde
piyasa mekanizmaları için
gerekli ortam hazırlanacak,
sonra piyasaya geçiş
kararları uygulamaya
konulacak" dedi.
MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği
Başkanı Mihail Gorbaçov, danışmanlan-
run oluşturduğu Başkanlık Konseyi'yle
Sovyet cumhuriyetlerinin liderlerinin oluş-
turduğu Federasyon Konseyi'nin dün ak-
şam sona eren iki günlük toplantısını "pe-
restroyka sürecinin dönam noktası" ola-
rak niteleyerek, toplantıda ekonomik re-
formun temd ilkeleri konusunda anlaşma
sağlandığını bildirdi.
Mihail Gorbaçov, Körfez bunalımı ko-
nusunda da gerginliğin sıcak bir catışma-
ya dönüşmemesi gerektiğini bildirdi.
Gorbaçov, Federasyon ve Başkanlık
konseylerinin ortak toplantısmdan sonra
düzenlediği basın toplantıanda, uygulan-
masma karar verilen piyasa ekonomisine
geçiş ve istikrar önlemleri hakkında açık-
lamalarda bulundu.
Sovyet liderinin verdiği bilgiye göre bu
yüın son üç ayı ile gelecek yıhn ilk üç ayın-
da, "idari önlenüerle" piyasadaki para do-
laşunının kontrol altına alınması sağlana-
cak. Bu süre içinde piyasa mekanizmaları
için gerekli zemin hazırladıktan sonra pi-
GORBAÇOV — Piyasaya geçiş snreeini hızlandınyor.
yasa mekanizmasına geçiş kararlan uygu-
lamaya konulacak.
Başkanlık Konseyi ve Federasyon Kon-
seyi'nin ortak toplantısında benimsenen
ekonomik reform programımn temelini,
Gorbaçov'un Danışmanı.Stanislav Shata-
lin başkanlığındaki, Yeltsin'in danışman-
lanmn da katıldığı komitenin hazırladığı
taslağa dayandığı anlaşılıyor.
Mihail Gorbaçov, basın toplantısında
hükümetin sunduğu ekonomik reform pla-
nmı, "bitmemiş, hammadde gibi" sözle-
riyle niteledi. Sovyet liderinin verdiği bil-
giye göre kabul edilen bu ilkeler üzerinde
bir hafta daha çahşıldıktan sonra ekono-
mik reform planı son şeklini alacak ve tüm
cumhuriyetlerle SSCB'nin Yüksek Sovyet'-
lerine sunulacak.
Körfez'de garantörlük
Gorbaçov, Körfez bölgesindeki duruma
ilişkin olarak yöneltilen sorulan yanıtlar-
ken, ABD'nin, BM'nin kuruluş yasasına
uygun olarak Suudi Arabistan'ın cağnsı
üzerine bu ülkeye askeri birlik sevk ettiği-
ni hatırlattı.
Sovyet ordusu ve dışişleri çevrelerinin
ABD'nin Suudi Arabistan'daki askeri var-
lığına yönelttikleri eleştirinin tersine, Mi-
hail Gorbaçov, Körfez bunalımına ilişkin
olarak ABD yönetimiyle "gend batlarda"
görüşbirliği içinde olduklannı söyleyebile-
ceklerini kaydetti.
Sovyet lideri bölgede başlayacak askeri
bir çatışmanın "öngörnlemez sonaclara"
neden olabileceği yolunda uyanda buluna-
rak, çatışmanın askeri alana kaydırılma-
sından kaçınılması için elden gelen tüm ça-
banın harcanması gerektiğini vurguladı.
Gorbaçov, Körfez bunaürrunın siyasi bir
çözüme kavuşturulması halinde, ülkesinin
ABD'yle birlikte bu çözume "garantörlük
etmeleri" önerisinde de bulundu.
Şevardnadze Uzakdogu'da
öte yandan Sovyetler Birbği Dışişleri Ba-
kanı Eduard Şevardnadze Çin, Kuzey Ko-
re ve Japonya'yı kapsayan bir haftalık ge-
zi için dün Moskova'dan ayrıldı.
Şevardnadze, bugün Çin'in Harbin ken-
tinde Çinli meslektaşıyla başta Körfez bu-
nalımı ve Kampuçya sonınu olmak üzere
iki ülkeyi ilgilendiren uluslararası sorunlar
ve ikili ilişkiler üzerinde görüşmeler yapa-
cak.
GüNEYAFRÎKA
ABD tankıyia, topuyla Ortado^u'ya yerfeşfyor. İktidar emperyailst Mr
savaşa girriM Iste^lnde. Halk "Savaşa Hayır" dlyor.
Ortadoğu'da İt Dalaşı ve
Çakal Politikası
12 Eylül 1990: Sisten Sonra
TEK'de Özelleştirme ve Direniş
Darbe ve Çevre
ISMAIL BESIKCI ROPORTAJI424-425 SAYILI KARARNAMEYE TAKILDI
Mehmet Tanju AKAD D Orhan ALKAYA D Garbıs ALTINOGLU G Fevzt ARGUN D Tanıl
BORA D Adnan BOSTANCIOGLU G Nurettin ÇALIŞKAN D Murat ÇELİKKAN D Selçuk
DEMİREL D Gültekin GAZİOĞLU C Erdem GÜL D Ufuk GÜRGENÇ D Alpaslan IŞIKLI
~ Mustafa Kemal KAÇAROGLU D Arslan Başer KAFAOĞLU D Mustafa KARASU • Bi-
rol KESKİN D Filiz KOÇALİ D Akif KURTULUŞ C Ertuğrul KÜRKÇÜ D Oğuzhan MÜF-
TÜOĞLU D Kaan ÖZSARAÇ D Metin ÖZUĞURLU D Celal PEDÜK D Melih PEKDEMİR
Zl Melahat SARPTUNALI D İskender SAVAŞIR Z Semra SOMERSAN • Ülfet TÂYLI O
Doğan TILIÇ D Çetın UYGUR D Hasan UYSAL G Mecıt ÜNAL Z: Can YUCEL G Hakkı ZABCI
Iktidar partisi
'renkleniyor'
Devlet Başkanı ve iktidardaki Ulusal Parti
Genel Başkanı Frederik De Clerk, partisine
bundan sonra siyahların da üye olabileceğini
söyledi. Clerk, iktidann paylaşılma zamanımn
geldiğini belirtti.
EYLUL SAYISI BAYİLERDI
Dış Haberler Servisi — Irkçı
uygulamaları ile tamnan Güney
Afrika Curahuriyeti'nde beyazla-
rın oluşturduğu iktidardaki Ulu-
sal Parti (UP) "renkleniyor." Gü-
ney Afrika Devlet Başkanı Frede-
rik de Klerk, "Bundan böyle par-
tiye siyahlar da üye olacaklar" de-
di.Reuter'in haberine göre devlet
oaskanlığı görevinin yanı sıra UP
Genel Başkanlığı görevini de yü-
rüten De Clerk, partisinin dün
başlayan yıllık olağan kurultaym-
da yaptığı konuşmada iktidarı si-
yahlarla birlikte paylaşmak iste-
diklerini söyledi.
Yaptığı konuşmayı "tarihi" ola-
rak nitelendiren De Clerk, ırkçı-
BARIŞA ÖZLEM
Prof. Dr. Hüsnii Göksel
2000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Turkocağı
Cad 39-41 Cağahğlu-tstanbul
Ödemeli gonderilmez.
Lğın güney Afrika'da ömrünü ta-
mamladığını belirterek "Ablan
adım çok büyük ve önemli bir
adımdır. Ulusal Parti bundan
böyle tüm Güney Afrikalılaraka-
pılannı acacakbr" şeklinde ko-
nuştu. Güney Afrika Devlet Baş-
kan De Clerk, "tarihi" konuşma-
sında özetle şunları söyled:
"Güney Afrika'da iküdano
paylasılması gerelrtigine inanıyo-
rnz. Bu amaçla iilkede faaliyet
gösteren lum siyasi grapbria Ulu-
sal Parti'nin «ldığı karann uygu-
lanması amaayta işbiriigi yapaca-
gız. Bu arada Ubü ki diğer parti-
ler de faaliyetlerini sürdürecekler."
Ajanslar Ulusal Parti Kurulta-
yı'nın parti vönetimine, ülkede ya-
şayan "diger ırklar"ın da partiye
üye olabilmesini sağlayacak tüzük
değışikliğinin yapılması amaayla
yetki vermesinin gerektiğini belir-
tiyoriar. UP, 1948'de iktidara gel-
diğmden bu yana tamamen ırk ay-
nmcüığına dayalı "Apartneid" adı
verilen rejimi uyguluyor.
AUSIRMEN
Tanrı Kimden Yana?
Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin önceki gün Amerikan
CBS televizyonu tarafından yayımlanan demecinde, savaşlar-
da çokça kullanılan bir formüle başvurmuş ve "Allah bizim ya-
nımızda, şeytan ise ABD'nin. Hiç şeytan Allah'ı yenebilir mi?"
demiş.
Anılardadır, gözü dönmüşlük ve eli kanlıhkta hiç de Saddam-
dan aşağı kalmayan Ayetullah Humeyni de sekiz yıl süren Iran
- Irak savaşı sırasında Allah'ın kendi yanlarında olduğunu ileri
sürüyor, Saddam'ı ise şeytan olarak niteliyordu. Saddam'ın son
açiklaması da eski düşmanı Humeyni'nin sözlerine tıpatıp ben-
ziyor.
Humeyni'nin Allah'ın kendi yanlannda olduğunu söylemesi
ve Saddam'ı şeytanlık ile suçlaması pek fazla sonuç vermedi,
İran, savaşı kazanamadı, hatta sekiz yıl süren ve 1 milyon kişi-
nin ölümüne neden olan çatışmadan Irak daha kazançlı çıktı ilk
ağızda. Ne ki Saddam, Kuveyt macerasını başlatınca, 1 milyon
kişinin ölümüne neden olan yerleri, Tahran'a geri verdi ve se-
kiz yıllık savaşının saçmalığını anlamstzlığını, kendi kanlı sorum-
suzluğu ile birlikte bütün dünyaya.açık açık göstermiş oldu.
Neyse biz Saddam'ın sorumsuzluğunu bırakalım bir yana da
yine Allah'ın kımin yanında olduğu konusuna dönelim. Eğer Hu-
meyni'nin sözleri doğru olsaydı. yani Allah iran'ı tutmuş olsay-
dı çok garip bir sonuçla karşılaşmış olacaktık. Allah şeytan ile
pata kalmış olacaktı, hatta şeytan Allah'a karşı biraz daha üs-
tün bir duruma gelmiş bulunacak ve savaşın 1 milyon şehidi
de şehit ve gaziden çok niyazi olmuş oiacaklardı.
Neyse ki böyle bir durum söz konusu değildir. Allah neden
Humeynı-Saddam çatışmasında taraflardan bırinden yana çık-
sın? "Humeyni ahır zaman peygamberınin getirdiği dinin, yani
Müslümanlığın mensubu olduğu için" desenız, Saddam da Müs-
lüman, yok din egosunu bırakıp, mezhep ölçütüne göre hare-
ket ederek Şii merkezci bir görüşle, "İran'ın askerleri Şiı, Allah
Şiileri tutuyor" deseniz, Irak'ın askerlerinin çoğu da Şii.
Görülüyor ki Humeyni Saddam çatışmasında Tanrı'nın iki kan-
lıdan birinden yana oiması için biz fanilerin aklının kabul edebi-
leceği bir gerekçe yok.
Peki acaba Tanrı, bir Irak-Amerikan çatışmasında ya da çe-
kişmesinde, taraflardan birini tutar mı?
İki ülkenin yaşam düzeylerine baktığımızda daha iş savaşa
varmadan, Tann'nın pek Iraklıları tutmadığı izlenimine kapılma-
mak olanaksız.
Öyle ya, bir Irak'ın haline bakın, bir de Amerika Birleşik Oev-
letteri'nin.
Ama Irak ile ABD arasındaki farkın, Allah'ın değil kulun işi
olduğunu soyleyebilırsiniz. O zaman da daha tehlikeli bir so-
nuca varmış olmaz mısınız?
Öyle ya, eğer Allah Irak'tan yana ise hatta bu 'kavm-i necip'-
in üyelerine geçmişte gönderdiğı en sevgili peygamberinin ve
gökten ınen vahiylerinin bile fayda etmedığinı görüp de/gök-
ten nazil olanlarla bile adam olamayan şu 'kavm-i necip'ın ev-
latlarına bir yardım daha yapayım" deyip de yerin altından sıvı
servet fışkırtarak bu yandaşlığını kanıtladıysa ve buna karşın yine
de Irak, ABD'nin çok gerisinde kalıyorsa, o zaman kulların Tan-
rı'ya üstün gelmelerı gibi kabul edilemez bir sonuçla karşı kar-
şıya kalmayacak mıyız?
Bir an için Saddam'ın sözlerinin barış zamanında geçerli o(-
madığını, savaş için anlam taşıdığını düşünelim. O zaman da
herşeyden önce Tann'nın neden Saddam'ı Bush'a, ismail'i Ab-
raham'a, Süleyman'ı Salamon'a, Muhammed'i Michael'e yeğ
tuttuğu sorusuyla karşılaşırız. Bu sorunun yanıtı Süleyman'ın
ya da Muhammed'in ımanı olamaz, çünkü Salamon'un da Mic-
hael'in de Dick'in de imanları vardır ve onlar da aynı Tanrı'yı
tanımakta ona tapınr.ıaktadırlar. Müslümanlann peygamberi var
ise Hıristiyanların da peygamberi vardır ve Kuran'ı Kerim İsa'yı
da Tanrı'nın elçisi olarak kabul etmektedir.
A Görülüyor ki Humeyni-Saddam olayında olduğu gibi Saddam,
Bush çatışmasında da Tanrı'nın taraflardan birini tutması için
bir neden yoktur.
Hz. Muhammed'in, Hz. isa'dan sonra gelmiş olması da Tan-
n'nın Amerikalıları ya da Hıristıyanlan üvey kullar olarak kabul
etmesi için geçerli'bir neden olamaz herhalde. Nitekim tarihte
yaşanmış olanlar da Tann'nın yansudığının kanıtıdır. Çünkü eğer
Tanrı Hıristiyanları üvey kul olarak görseydi, Hırıstiyanlar ile Müs-
lümanlar arasındaki bütün savaşları Müslümanlann kazanma-
sı gerekirdi ki tarih bize bunun tersıni gösteriyor. Zaten eğer yen-
gilere bakarak karara varmak gerekse, o zaman insanın, Isra-
il'e karşı hep yenik düşen Araplara bakarak Tanrı'nın 'ümmeti
Muhammed'e karşı, Musa'nın evlatlarından yana tavır koydu-
ğu düşüncesine varması gerekir ki bu da saçma bir savdır.
Görülüyor ki Saddam'ın açıklamasını dinsel ölçütlerden yola
çıkarak, mantıklı bir çerçeveye oturmak olanaksız. O zaman baş-
ka bir ölçüt aramak gerekecek ve sonunda gelip emperyalizm
kavramında duracağız.
Acaba Tann, emperyalizm işin içine girince, emperyalizme
karşı savaşanlardan yana mı tavır koyuyor?
John Ouincey Adams, emperyalıstierin Çin'i ışgal ettikleri Af-
yon Savaşı'nı savunurken Hz. Isa'nın "birbirinızi seviniz" söz-
cüğünün, "birbirinizle ticaret yapınız" düşüncesini de içerdiği-
ni belirterek ticarete engel olan Çinlilerin insanlığın temel de-
ğeri olan Tanrı kelamına karşı çıktıklarını ileri sürüyordu.
Yani kısacası John Ouincey Adams, emperyalizmin tannsal
değerleri savunduğunu söylüyor, Çinlileri de barbarlar olarak
niteliyordu.
Aklın bu savı kabul etmesi güçten öte olanaksızdır.
Eğer Tanrı, bir savaşta yan tutacak olsa, herhalde haklının
yanında yer alırdı. Savaşlarda çoğu zaman kimin haklı olduğu-
nu saptamak pek güçtür. Ama işin içine emperyalizm girince
durum değişir. Çünkü "taraflardan birinin emperyalist olduğu
savaşta, haklı olan karşı taraftır" diyebilirsiniz. Bu düşüncenin
de ancak teoride doğru olduğunu, yaşamın gerçeğinin böyte c4-
madığını bir yana bırakalım. Konunun o yanına başka bir yazı-
da dokunacağız. Ama mantık açısından, emperyalizme karşı sa-
vaşanlann haklı olduğunu ve Tann'nın da her zaman haklının
yanında yer aldığını söyleyebiliriz ve bu noktadan hareketle Sad-
dam'ın haklı olduğunu düşünebiliriz.
Ama eğer böyle düşünürsek, yine bir yanlışa düşmüş ve Tan-
n'ya karşı saygısızlık etmiş oluruz. Öyle ya, eğer Tanrı hep
emperyalizme karşı olsaydı, bu ilahi antiemperyalıst güç yüzün-
den, şimdiye kadar yapılan bütün savaşları anti emperyalist cep-
henin kazanması, emperyalistlerin hep yenik düşmeleri gere-
kirdi. Ne yazık ki tarih bunun da doğru olmadığını gösteriyor.
Emperyalistler bütün savaşları yitirmiyorlar.
Bu olguya karşın yine de Tanrı antiemperyalistlerin yanında-
dır, emperyalızmi destekleyen şeytandır derseniz, Tanrı'yı şeytan
karşısında yenik düşürmûş olan bir mantığa tutsak olursunuz
ki bunun günahı bir yana, mantığı da sakattır.
Böyle bir yanlışa düşmemek için şeytanı olayın içinden çıka-
nrsanız. o zaman da Tann kul karşrtlığı yaratmış olur ve emper-
yalizmin yengisinde, Tanrı'nın kula ram olması gibi yanlış, sa-
kat bir mantığı egemen kılarsınız.
Görülüyor ki emperyalizm kavramı bile Tann'nın Saddam'ın
yanında yer aldığı savını doğrulamıyor.
Durum böyle olunca "Biz Körfez'deki gerginliği irdelerken
Tanrı'yı hiç işin içine katmasak iyi ederiz" derim.
GÖZ NURUNU KORUMA VAKFI
BflYRflMPflŞfl GÖZ HflSTflMESİ MİN
ÇHĞLAYAN ŞÜBESİ
figlmıştır.
Göz Hostalarını b«kl«riz.
Adres: Maya Sok. No.5 ÇaHayşn
(Çailayan son otobös duraiıJ Ist.
Tetfil3l7556