07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
75 AĞUSTOS 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5 Müzik Dergisi'nde MFO muziK • Kiiltür Servisi — Müzik Dergisi'nin ağustos 90 konuğu Cem Karaca, ulkeye donuşunden beri kendisini suçlayanlara gecikmeli bir cevap veriyor. Dergide ayrıca Mazhar-Fuat-Özkan ile özel bir göruşme bulunuyor. tçinde 10 yeni parçanın yer aldığı "Geldiler" kasetiyle, 3 yıl aradan sonra müzik dünyasına dönen MFÖ listelere de iddialı bir giriş yapma peşindi. Aylin Livaneli de Müzik Dergisi'nin konukları arasında. Aylin, ilk kaseti "Don't Go" ile dfinya ve Avrupa muzik marketinde kendine yer anyor. Dergide, Prince, Pentagram, MFÖ, Cem Karaca, Uğur Dikmen, Cahit Berkay, Traveling Wilburys, Bob Dylan, Ian Gillan, Bangles, Nevv Kids On The Block, Crobsy, Stills & Nash, Serady, Akbaba, Bruce Dickinson, Bananarama, ZZ Top, Cheap Trick, Ahmet Kaya, The Wall, Knebwonh, Roger Waters, Bulutsuzluk Özlemi, Kesme Şeker, Edip Akbayram, Atilla Özdemiroğlu, Fahir Atakoğlu, Nezih Ünen, Serdar Ateşer, Amalia Rodriguez, Lita Ford ,Red Hot Chili Peppers, Motorhead, Poison, ASAP, Doro, Ojueensryche, Bon Jovi, Joe Satriani, Little Caesar, Notting Hillbillies, Magnum, Jeff Healey, Colorcode, Danzig, Warrior Soul, Şehnaz Sümer, Gloria Estefan, Aylin, Hadjidakis, Alan Parsons Project, BB King, Emel - Erdal ikilisi yer alıyor. TJeniden beyazperde • Kültttr Servisi — Geçen haziran ayında ekonomik nedenlerden dolayı yayınına son veren aylık sinema dergisi Beyazperde, eylülde yeniden yayın hayatına başlıyor. Genel yayın yönetmenliğini Mehmet Atak, Ankâra temsilciliğini Inci Demirkol, Izmir temsilciliğini ise Oğuz Makal'ın üstleneceği "yeni" Beyazperde'ye Atilla Dorsay, Enis Batur, Ece Ayhan, Izzet Yaşar, Engin Ayça, Giovanni Scognamillo, Vecdi Sayar, Ayşe Şasa, Sevin Okyay, Oruç Anoba, Kezban Arca Batıbeki, Yıldınm Türker, Bülent Oran, Erman Şener, Can Gürzap, Agah Özgüç, Piyale Madra, Şahika Tekand ve Türkan Şoray yazı, fotoğraf ve çizimleriyle katkıda bulunacaklar. Oğuz Adanır, Oktay Kutlu ve Murat Tunçay'ın sinema kuramı üzerine araştırmalarının yanı sıra Ertuğrul Kürkçü ve Murat Belge de Beyazperde dergisine katkıda bulunacak ısimlerin arasında bulunuyor. Daha önce Türk sinemasına ilişkin çeşitli araştırma ekleri veren Beyazperde'nin yeni sayısında, "12 Eylül Filmleri" konulu bir ek de yer alıyor. Troya FestivalTnde bııgiin • Kültiir Servisi — 27. Çanakkale Troya Festivali kapsamında saat 18.00'de "Türk-Yunan Ilişkileri" konulu bir panel duzenleniyor. Uğur Cankoçak'ın yöneteceği panele konuşmacı olarak Türk-Yunan Dostluk Derneği adına Ali Sirmen, gazeteci-yazar Uluç Gürkan, Dikili Belediye Başkanı Osman Özguven ve Çanakkale Belediye Başkanı Ismail Özay katılacak. Yönetmenliğini Ümit Elçi'nin üstlendiği, "Bir Avuç Gökyüzü" adlı film Moorabin Parkı'nda izlenebilir. Zuhal Olcay ve Aytaç Arman'ın başrol oyunculuğunu üstlendikleri filmde Aytaç Arman'la da bir söyleşi de yapılacak. Ayrıca Belediye Kent Tiyatrosu "Ah Şu Gençler" adlı oyunu saat 21.00'de Halk Bahçesi Gösteri Pisti'nde sergileyecek. Hacı Bektaş törenJerine itiraz • Kiiltiir Servisi — Hacı Bektaş Kültür Sanat Evi tarafından yapılan açıklamada 27. kez düzenlenen Haa Bektaş Veli Şenlikleri'nin ilk kez bu yıl Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenmesine karşı çıkılarak törenlerin bu gelenekten gelen kişi ve kurumlarca düzenlenmesi gerekuği vurgulandı. Yapılan açıklamada belediyenin şenliği bakanbğa devretmesi kmandı ve "Son 100 yüdır insan hakları konusunda icraati açık seçik ortadayken insan sevgisine dayanan Hacı Bektaş geleneği, kültürü, yaşam anlayış biçimi birtakım sözde 'uluslararası festival' çığırtkanlıklanna, para karşılığı gösterilere dönüştürülemez" denildi. Bakanlığın düzenlediği "1. Uluslararası Hacı Bektaş Veli'yi anma törenleri" yarın Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde başlayacak ve üç gün sürecek. Külttir Bakanlığı'ndan dergi • ANKARA (AA) — Kultur Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Mudürlüğü'nce yılda bir kez yayımlanacak dergi için hazırlıklar yapılıyor. Bakanlık, derginin adını belirlemek için düzenlediği anketle öneriler bekliyor. Çeşitli çevrelerden kişilere Genel Müdür Altan Akat imzasıyla gönderilen mektupta derginin amacı, "Yaşadığımız topraklarda tarih boyunca bizlere bir miras olarak kalan bütün taşmmaz kültür ve tabiat varlıklarmın korunması, çevre korumacılığı ve temizliği bilincinin yaygınlaşmasını sağlamak, zooloji, tabiatı koruma alanlarının tanıtılmasına ait çalışmalar hakkında bilgi vermek ve bu konulardaki araştırmalan yayımlamak" olarak belirtiliyor. Meslekle ilgili kişilere, yerel yöneticilere ve diğer okuyucu kitlelerine hitap edebilmek, çevre bilincini geliştirmeyi hedefleyen dergide yayımlanacak makale ve fotoğraflann sahiplerine telif ücreti de ödenecek. Tfoba Öykü'nün 12. yılı • Kültür Servisi — 12. yayın yılına giren "Yaba Öyku"nün son sayısında Yüksel Demirekler'in "Yabancılaşma Kavramı", Selçuk Yönel'in "Çingene Çorbası", Yılmaz Çongar'ın "Esin", Erhan Tığh'nın "Turistik Öykü", Hakkı Özkan'ın "Aksesuar", Nurdan öztürk'ün "Büyiı", M. Safa Fersal'ın "Beyaz Gömlek Ak Tomurcuk", Neşe Karel'in "Güzel Bir İnsan", Nâzım Yıldınm'ın "Yalnızhğın Öyküleri: Sevmezdin Yalnızlığı", Enver Bulut'un "Yansımalar", Aydın Doğan'ın "Gunlerin Izi" adlı yazıları yer alıyor. Dergide ayrıca Ergun Duman'ın "Bir Film Yonetmeni ile Söyleşi", Sedat Ümran'ın "Türü Aramanın Yolunda", Yaşar Gönenç'in "Dünya Öykücülerinden Portreler - Norman Mailer" adlı çeviri yazıları, Nusret Gurgöz'ün Şemsettin Ünlü ile yaptığı söyleşi ve Hasan Hüseyin'in "Suçlu Kim ya da Sürek Avı", Abdullah Rıza Ergüyen'in "Geceye, Karanlığa Karşı Gülun", Hasan Özaşlamacı'nın "Kışla Gelen", Bâki Ayhan T'nin "Çizgi", Aytekirı Önçeken'in "Sözün Dışladığı Yerde", A. Kadir Bilgin'in "Devinimini Yitirenler", Aydın Şimşek'in "Devrimciler" adlı şiirleri okunabilir. Otuz beşyıllık müzik eğitimcisiHikmet GünselIstiklal Marşı'nıyorumladı: Marşı doğru söylemek kolay Son günlerde ortaya çıkan "İstiklal Marşı" tartışmaları konusunda müzik eğitimcisi Hikmet Günsel görüşlerini açıkladı. Günsel'egöre sorun genellikle marşın düşük tempoyla söylenmesinden kaynaklanıyor. Oysa "İstiklal Marşı" asü temposuyla çalındığında büyük bir güç kazanıyor. PORTRE HİKMET GÜNSEL Müzik eğitimcisi Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölüraü'nü 1953 yılında bitiren Hikmet Günsel, 1956 yılına kadar Elazığ Öğretmen Okulu'nda ve Elazığ Lisesi'nde muzik öğretmenliği yaptı. Daha sonra müzik öğretmenliğini Istanbul'da Kadıköy Maarif Koleji'nde sürdüren Hikmet Günsel, bu okulda özellikle İstiklal Marşı'nı doğru soyleyen öğrenciler yetiştirdi. Bugün, Kadıköy Maarif Koleji'nde o dönemde okumuş birçok insan, Hikmet Günsel'i İstiklal Marşı'nın doğru öğrenilmesi ve doğru söylenmesi yolundaki çabalanyla anımsıyor. Hikmet Günsel, Kadıköy Maarif Koleji'nden sonra 1970-1979 yılları arasında Atatürk Eğitim Enstitüsü (şimdi Marmara Üniversitesi) Müzik Bölümü'nde solfej, kulak eğitimi ve piyano öğretti ve buradan emekli oldu. Günsel, 1989-1990 öğretim yılında, Baltalimanı'nda öğretime başlayan Turkiye'nin ilk Güzel Sanatlar Lisesi'nde solfej ve kulak eğitimi oğretmenliğine getirildi. AHMET GÜNLÜK Son birkaç yıldır her mart ayında "Kobe" başlıklı bir yazı yazmayı düşün- düm. Turkiye'nin en güçlü ejıformasyon kaynağı televizyon ve radyoda her kanahn açılış ve kapanışında opera koromuzun ku- laklan tırmalayan İstiklal Marşı yorumu- nu eleştirip uyaracaktım. Çunkü bu hata- nın çok kolay bir giderilme yolu vardı ve biz Kadıköy Maarif Koleji mezunlarının yanı sıra, değerli müzik eğitimcimiz Hik- met Günsci'in oğrencisi olmuş herkes bu- nu pek iyi biliyorduk. Ne yazık ki bu düşünceyı "zamansızhk nedeniyle" bugüne dek gerçekleştiremedim. Kültür Bakanlığı inisiyatifiyle konu bu kez tartışmaya açılınca ve -ne acı ki- tartışma- lar daha başından bir polemik halini alın- ca, değerli öğretmenimizle goruşüp, onun bize tüm öğrencilerine öğrettiği çözümü ka- muoyuna aktarmak kaçınılmaz bir görev oldu. — Ögretmenim, çeşitli başvuru kaynak- lanada ve son zamanlarda yayımlanan ya- zılarda İstiklal Marşı güftesinin yazılışına ilişkin epeyce aynntıh bilgiler >er aldı; ama Osman Zeki t ngör'un besteyi nasıl yarat- tıgı konusu hâlâ pek iyi bilinmiyor. — Evet, M. Akif Ersoy'un para ödüllü ilk yanşmaya katılmadığı, 724 eserden hiç- biri beğenilmeyince davet üzerine ve ödül kabui etmeksizin o kırk iki kıtalık şiiri bir gecede yazdığı bilinir. Gerçekten de daha TBMM'nin birinci yıh dolmadan, 1. İnö- nü Zaferi'nin hemen ardından buyuk bir heyecanla yaalıp aynı heyecanla Meclis'te kabul edilmiştir. Osman Zeki İ ngör ise marşını 9 Eylül 1922'de Izmir'in kurtuluşu üzerine, hiç kuş- kusuz en az Akifinki kadar büyük bir he- yecan ve coşku içinde bestelemiştir. Goruş- melerımizde bana, "'lzmir'de giren Türk at- lılannın nal seslerinden esinlendigini" de- falarca anlatmıştır. Altı çizilmesi gereken önemli bir nokta da marşın ilk kez sozsüz olarak bestelendiği, Osman Zeki Üngör- ün daha sonra müziğini tstiklâl Marşı'nın sözlerine giydirdiğidir. Beste ile ilgili pek bilinmeyen bir yön de aynı Akif'in gufteyi "kahraman ordumuza" ithafı gibi Osman Zeki Üngör1 un de eserini ulusuna armağan ettiği ve hiç- bir zaman bunun için para veya ödül ka- bul etmediğidir. — Zaman zaman L ngör'un "Carmen Silva" adıl bir Fransız halk şarkısından esinlendiği tarUşma konusu olmuş; bu nok- ta bugün de bazı yazarlar tarafından dile getiriliyor... — Marşın bir-iki mezüründe "Carmen Silva" şarkısına benzerlik olduğu doğru- dur; ancak bu benzerliği eserin tumüne yaymak olanaksızdır. Kaldı ki tüm muzik tarihinde en büyük bestecilerin eserlerin- de dahi melodik benzerlikler olabilmekte- dir. Dahası, marşımızda asla söz konusu olamayacak düzeyde, birçok büyük sanatçı kendi halkımn ya da başka halkların, hat- ta daha once yaşamış veya çağdaşı başka bestecilerin müziklerinden esinlenerek ken- di özgün eserlerini yazmışlardır. "Şu bes- tecinin bir teması üzerine çeşitlemeier", çe- şitlemeleri yapanın özgun eserleridir. — TRT'nin tüm radyo ve televizyon programlannın açılış ve kapanışlannda opera koromuz sanatçılannın seslendirdi- ği biçimiyle sizin bize öğrettiğiniz arasın- da büyük farklar hep dikkatimizi çekti; özellikle de şu ünlü "kobe..." Bugün, Özel- likle bu "prozodi batasından" kaynakla- nan bir "Marşın bestesini değiştirelim mi?" tartışması yapılıyor. Marştaki gufte-beste uyumu ve insan sesine uygunluk sorunla- rını belirtir misiniz? Bunlara ilişkin teknik çozum önerilerinizi açıklar mısınız? — Öncelikle prozodi konusu üzerinde duralım. Dikkatle incelendiği takdirde, marşımızdaki bu sorunun besteden değil güfteden kay naklandığı ortaya çıkacaktır. Her güzel şiir "marş" olamaz. Bir şiirin marş olarak bestelenebilmesi için kalıp ve hece sayılarının tüm şiirde eşit, durak yer- lerinin ise her mısrada aynı olması gerek. Ne yazık ki bütün coşkusuna karşın, İstik- lal Marşımızın guftesi bu özelliklçri taşı- mamaktadır. İşte bu yuzden de ne kadar beste yapılırsa yapılsın, kim tarafından bes- telenirse bestelensin, tstiklâl Marşımızın güftesi "prozodi hatalarT'na kaçınılmaz bi- çimde yol açacaktır. Besteci olarak bildi- ğimiz müzik adamlanmızın bu noktayı gözden kaçırmalannı bir türlü anlayamı- yorum. Şiirin forkundan kaynaklanan "prozo- di hatalannın" çözümü, uygun yerlerde "yanm nefes" tekniği uygulayarak kısa du- raklar koymaktır. Sizinle de üzerinde ça- hşuğımız ve kolayca öğrenip uyguladığınız yanm nefeslik durak yerlerini isterseniz şiir üzerinde işaretleyeyim. lkinci sorun; genellikle marşın düşük tempoyla söylenmesidir.Oysa marşm tem- posu besteci tarafından caulı, dinamik ve coskulu olarak belirlenmiştir. Marş nota- lannın 1923-24'ıeki ilk baskısında metro- nom sayısı besteci tarafından 80 olarak be- lirtildiği halde, çok üzucü bir garip nedenle, 1930'dan beri tempo, bandolar ve korolar tarafından 60'a duşurulmuştür. Bu garip neden, 1930'da marş plak yapılırken, ya- pımcının plakta yer kaldığını, bir marş da- ha varsa onu da rahatça kaydedebileceği- ni söylemesi; hazırda bir marş bulunama- yınca da "çalarken hızlandırmak koşulu ile" marşın düşük devirde kaydedilmesidir. Asıl temposuyla çalındığında ne denli bü- yük bir güç kazandığına taze bir örnek, ge- çen yıl Ankara Müzik Festivali finalinde ünlü şef Zubin Mehta yönetiminde yerli- yabancı tüm dinleyicileri büyüleyip heye- canlandıran yonım olmuştur. Üçüncü sorun; marşın ilk kez sözsüz ola- rak bestelenmesinden doğan tonalite soru- nudur. Marş sıradan insan sesini zorlayan esas tonalitesi olan sol minor yerine, mi mi- nör tonunda söyletilmeli; orkestra ve ko- rolar da mi minör tonunda çalıp seslendir- raelidir. Böylece üç nota aşağıdan başla- mak, müzikalite açısından marşa bir şey kaybettirmeyecek, ama insan sesini zorla- mayacaktır. LSTİKIAL Korkma! Sönmez ' bu şafaklarda ' yüzen al sancak; ' Sönmeden yurdumun üstünde ' tüten en son ocak. O benim milletırnin ' yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, * o benim milletimindır ancak! ' Çatma, kurban olayım ' çehreni ey nazh hilal. Kahraman ırkıma bir gül; ne ' bu şiddet, bu celal. Sana olmaz dökülen ' kanlanmız sonra helal. Hakkıdır, ' Hakka tapan milletimin istiklal! ' (') Hikmet Günsel'in 36 yıldır başanyla uyguiattığı nefes yerteri. Şiir, aruz vezniyle yazılmıştır. Vezin: Feiiatün feilatün feilatun feilün şeklindedir. Ancak, şair duygulannın ifade edilmesini kullandığı aruz vezninin kalıplarına uymaya tercih eniğinden, aşağıda siyah dizilerek belirtilen vezin hatalarını yap- mıştır: Failattin feilatün feilatün fa'lûn Failarün feilatün feilatfln failün Feilatün feilatün feilatün feilün Feilatün feilatün feilatun fa'lnn Failatün feilatün feilatün feilün Feilatün feilatün feilatun feilün Feilatün feilatün feilatun feilün Failatün feilatün feilatün fa'lün Şiirin vurgu duzeni ise; 1. mısrada: 2+9 + 3 2. mısrada: 3 + 8+4 3. ve 5. mısrada: 7+8 , 4. mısrada: 4-8 + 2 6. mısrada: 8->-7 7 . mısrada: 4-7+4 8. mısrada: 3 — 8+3 duzenindedir; yani yalnızca iki mısra a>ıu vurguya sahip- tir. Hece sayıları da farklı olduğundan, tüm cıimlelerde aynı vurguyu gerektiren marş güftesi düzenine aykırıdır. Dördüncü sorun, marşın içirdiği insan sesini zorlayan 11 seslik aralıktır. Bu da ufak nota değişiklikleriyle küçültülebilir. Çocuklarımız kıta sonlarındaki oktav (se- kizli) aralıkları (en sondaki 'İstiklal' keli- mesinde olduğu gibi) güzel bir buluşla al- tılı aralığa indirmişlerdir. — Bnnları biz kolayca oğrenip uygula- mıştık. Bu teknik çozumlerin ulke çapın- da yaygınlaştınlması ve İstiklal Marşımı- zın dogru soylenmesinin sağlanması için neler yapılmasını önerirsiniz? Öncelikle radyo ve televizyondaki icra- lar duzeltilmelidir. Sözlü seslendirmelere eşlik eden bandolann ve open korolaîı da- hil tüm korolarımızın mi mınorden ve 80 metronom sa>ısıyla icraları sağlanmalıdır. Okulların açılmasından önce, ilkokul öğretmenlerinin doğru söyleme ve doğru Oğretmelerini sağlayabilmek için kurslar açılmalıdır. Aslında, ilkokullara müzik -ve resim gibi sanat konularında- branş öğret- menleri atanmalıdır. Bunlar sağlanamıyor- sa bayram törenlerinde iyi, düzgün kayde- dılmiş bant veya plaklardan yayın yapıp ço- cuklara doğru söyleyiş dinletilmelidir; çün- kü öğrenmenin tek şartı, doğru olanı bol bol dinleyip tekrar etmektir. Toplumumuzda koro geleneği yoktur. Muzik düzeyi yuksek ülkeler koro çalışma- larına büyuk önem verirler. Ulkemizde de çoksesli korolann bir an önce yurt düze- >inde yaygınlaştınlması gerekir. Halkın ku- lağını ve esteıik duygusunu sürekli bozan sağlıksız ve yoz muziklerin yayını önlen- melidir. Radyo ve televizyonlarımızın genel mü- zik yayınlarının da kalitesi yükseltilmeli- dir. — Son bir soru sormak istiyorum oğret- menim. İstiklal Marştmız için >eni bir beste yapılması çabasına ve bu konudaki kamu- oyu araştırması egilimine ne divorsunuz? — istiklal Marşımızın müziği gerçekten son derece dinamik, melodik ve coşkulu- dur. Evrensel bir müzikalitesi vardır ve bu yonu yabancı müzik adamlan tarafından da teslim edümektedir. Aynca Kurtuluş Sa- vaşımızm zaferle sonuçlandığı gunlerin he- yecanı içinde ve o heyecanı başanyla yan- sıtacak biçimde yaratılmıştır. Sözü edilen prozodi hatalannın asıl kay- nağının şiir olduğunu, marş olmaya form bakımından önemli engeller taşıdığını; kim bestelerse bestelesin, bu nedenle daima pro- zodi hatalanna yol açacağını da belirtmiş- YazarMahmut Yesari 95yıl önce doğmuş, 45yıl önce ölmüştü Babıâli'de kalemiyle otuz yıl Mahmut Yesari'nİn kaleminden en az 25 roman, yüzlerce öykü, elliden fazla oyun çıkmış. Yesari, "Çulluk" romanını yazmak için "reji fabrikasmdatnr hafta işglik" yapmış. lebek dergilerinde karikatürler çizdi, mizah yayınlan yazdı, tiyat- ro eser ve eleştirileri (örn. Yarın dergisinde, 1921/22) kaleme aldı, romanageçti. Romancılıkta şöh- retini iikin Çoban Yıldızı (1925) ile sağladı. Sosyal ve sosyolojik sorunlara da değindiği romanla- rında gündelik hayat sahnelerini açık, yalın bir diUe ve ustalıkla yansıtmasını bildi, bazı romarda- sa, Yesari için Babıâli'nin rının konulannı sanat ve eğlence oğuttüğü bir yazar denemez mi? çevrelerinden aldı (Bahçemde Bir Geçimini sağlamak için kalemine Gül Açtı, Su Sinekleri, Kıriangıç- bunca sanlması başka nasıl açık REFİK DLTRBAŞ "lstanbul'da bir tütun fabrika- sıyla Anadolu'nun bir köyünde geçen yapıtta, romanın başkişisi Murafın gönül iltşkileri çevresin- de işçilerin çalışraa koşullan ve yaşama biçimleri, koydeki aileler arası çekişme sergilenir. Canlı ya- kalanınca çok yaşamayıp ölen su çulluğuyla Murat'ın, köyüne dö- nünce kendisine verilmeyen Es- ma'yı kaçınşı ve kızın göğüs darbğından ölüşü arasında kuru- Ian bağ, yapıtın ana temini oluş- tnrur." (Atilla Özkınmlı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, s:33S.) Bu alıntı Mahmut Yesari'nİn "Çulluk" adlı romanının kısa bir özeti... Ve benim eski harfle ba- sılmış okuduğum birkaç roman- dan biri "Çulluk"... 196O'lı yıllann sonu. Bakırköy'de yaşh bir komşumuz ölünce kızı, anne- sinden kalan kitap ve dergileri kö- şedeki bakkala vermiş fındık fıstık külahı yapsın diye. Bakkal da eski harfleri bildiğimden bana aktarmıştı... Mahmut Yesari adı- na rastladıkça o yaşh komşumuz da aklıma duşüyor bu yuzden. Kimdi Mahmut Yesari? Edebiyat tarihleri 20. yüzyılın ro- mancılarından diye söze ediyor ondan. 5 Mayıs 1895 tarihinde ts- tanbul'da doğmuş, 16 Ağustos 1945'te yine lstanbul'da, Yakacık Sanatoryumu'nda veremden öl- müş. Demek bugün doğmunun 95., ölumünün 45. yıh. . lstanbul Lisesi'nde okurken resme olan ye- teneğinden dolayı Avrupa'ya gi- decekken 1. Dünya Savaşı çıkmış. Bunun üzerine Güzel Sanatlar Akademisi'ne girmiş ve tabii Av- rupa yerine de doğruca Çanakka- le'ye... Savaştan sonra da basın hayatına atılmış. . Sözü burada Behçet Necatigil'e bırakalım: "Önceleri Gıdık, Diken ve Ke- lar). Hikâye ve makalelerine en çok Yedigun dergisinde rastla- nır." Yesari 30 yıl Babıâli'de ge- çimini kalemiyle sağlamış bir yazar. En az 25 roman, yüzlerce öykü, 50'den fazla oyun çıkmış kaleminden. Kendi deyişiyle "Çulluk"u yazmak için "Reji fabrikasında bir hafta işçilik yap- mış." Yazdığı öyküleri, oyunları bir tarafa bırakalım, her yıla sığ- dırdığı bir romana bakılacak olur- j ş ç lanabılır? Ölumünün ardından 45 yıl geçtikten sonra bugün şu so- rulabilir: Genç kuşaklar nerede, nasıl bulup okuyacaklar Mahmut Yesari'yi? Hangi yayınevi bu okur ilgisizliğinde bir "Çulluk"u, bir "Tipi Dindi"yi, bir "Kırlan- gıçlar"ı yeniden basabilecek? Ya- kın tarihimizin karanlık köşelerini aydmlatmada "gerçekçi" yazar- larımızın ince gözlemlerinin kat- kısıru gözardı edebilir miyiz? D Çingenelerin evrenselserüveni Seksen sanatçıdan oluşan Moskova Çigan Re- vusu, İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda altı. İz- mir Efes Antik Tivatro'da bir gösteri sunacak. Yeryüzünun en büyük goçebe topluluklanndan çingenelerin evrensel serüvenini gosterilerinde başlangıcından günümüze getiren Moskova Çi- gan Revusu, ilk uç gösterisinı 2U, 21 ve 22 ağus- tosta İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda sunduk- tan sonra 25 ağuslosla Efes Antik Tiyatro'nun sahnesine çıkacak. Topluluk daha sonra yine İs- tanbul'da 27, 28 ve 29 ağustos günleri gosleri- lerini sürdiirecek. Mahares'te festival Kültür Servisi — Tunus'un Sfax kentinde, Mahares kasaba- sında düzenlenen Uluslararası Mahares Plastik Sanatlar Festiva- li'ne bu yıl Türkiye'den üç sanatçı katıldı. Melunet Giileryiiz festiva- lin uluslararası jürisinde, jüri baş- kanı olarak yer aldı ve Tunus sa- natına ilişkin bir sergirün değer- lendirilmesine katkıda bulundu. Güleryuz'e, jjri üyeliği, gerçek- leştirdiği ve kasabaya armağan et- tiği resim, aynca fesüvale ilişkin önerileri nedeniyle özel bir ödüf de verildi. Bedri Baykam bir du- var resmi yaparak ve oldukça ha- reketli tartışmalara yol açan "Çağdaş Sanatla Doğu-Batı İkifemi" başlığı konulu bir kon- ferans vererek festivale katüırken Müserref Zeytinoğln da bir tual resmi hazırladı. Mahares Festivali'ne bu yıl 9 ülkeden 20'ye yakın konuk sanat- çı katıldı. Fransa, Bulgaristan, Hollanda, İsviçre, Belçika, Fas, Libya, Irak ve Türkiye'den seçi- len sanatçılar, Tunuslu sanatçılar- la birlikte kasabanın çeşitli yerle- rinde vvork-shop, happening, grup çalışması, çevre düzenleme- si gibi etkinliklerde bulundular, aynca kendileri için oluşturulan atölyelerde yörenin malzemeleri- ni kullanarak sanat eserleri oluş- turdular. Mehmet Güleryüz Mahareslile- rin gösterdiği ilgi ve sıcakhğın kendilerini çok etkilediğini belir- terek Turkiye'nin sanat konusun- da Batılı ülkelerden önce Tunus gibi benzer sorunların yaşandığı 3. Dünya ülkeleriyle işbirliği yap- ması gerektiğini söylüyor. Ancak "snobizme de popülizme de düşülmemesi " gerektiğini de be- lirtmeden edemiyor. Güleryüz do- ğu ülkelerinde kimlik sorununun bütün agırhğıyla yaşandığını, Ba- tının sömurgeci yaklaşımının et- kilerinin aşılmaya çalışıldığım, bunun yanı sıra Türkiye'nin artık tamamiyle bu sorunları aşmış ol- duğunun da açıkça görüldüğünü sozlerine eklıyor. Adam'da, Scognamillo • Kültür Servisi — Adam dergisinin ağustos tayısı çıktı. Dergide Giovanni Scognamillo ile yapılan bir söyleşiye yer veriliyor. Scognamillo, Beyoğlu nostaljisi, levantenler, vampirler, büyücüler ve satanistler üzerinde duruyor. Dergide aynca John Mc Lauglin'le yapılan bir söyleşi de yer alıyor. Seyahat sayfasının konuğu İzlanda, ekonomi sayfasında ise TÜSİAD'ın tarihi ve işadamlannın "siyaset yapması1 konusunda Murtaza Çelikel'in yonım yazısı yer alıyor. TUFAG' PolonyaVia • YALOVA (Cumhuriyet) — Turizm Folklor Araştırma ve Geliştirme Derneği (TUFAG), Polonya'daki Uluslararası Sopot Festivali'ne katılmak üzere Polonya'ya hareket etti. Önümüzdeki hafta Dayanışma Sendikası'mn kuruluşunun 10. yıh nedeniyle düzenlenen Uluslararası Sopot Festivali'nde Türkiye'yi temsil edecek olan TUFAG Halk Danslan Grubu'nun festival bitiminden sonra da Batı Almanya'nın Bad- Gordesberg kentinde gösterilerde bulunacağı belirtildi. 'Silgi'de Kavafîs • Kültür Servisi — Ankara'da yayımlanan aylık "Silgi" dergisinin 7. ve 8. sayıları bir arada çıktı. Bu sayıda özdemir lnce'nin "Kavafıs'i Okuma Yöntemi" adlı yazısı ile Herkül Millasia çevirdiği Kavafis şiirleri, Erendüz Atasü'nün "Toz" adlı öyküsü, Ahmet Telli'nin, Çerkes Karadağ'ın "Nüans" adlı albümü üzerine bir yazısı yer alıyor. Aynca Hüseyin Atabaş, Ahmet Telli, Gültekin Emre, Cem Savran ve Hakan Şen'in birer şiiri ile özer Eltugay'ın bir öyküsü Asaf Koçak'ın "Deli Dolu" adlı karikatür bandı bu sayının ünlnleri arasında yer alıyor. UNESCO'dan Görüş • Kültür Servisi — "UNESCO'dan Göriiş"ün ağustos sayısı yayımlandı. Dergide Rao Chelikani ve Roseline de Laval'ın "Vedalar Bilinmeyenin Peşinde", Norreddine Mahammed'in "Tann Kelâmı", Ruben Bareiro Sagufer'nin "Guarnilerde Yaratılış" Galina Kaptuke- Varlamova'nın "Güneş Avı, Flor Romero'nun "Evrenin Bekçileri" ve "Kogi'lerin Dokuz Dünyası" ve Jose Satrastegui'nin "Doğal Güçlerin Kaynağında" adlı yazıları yer alıyor. Abdi İpekçi Dostluk Odtilü • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Türk-Yunan "İpekçi Ödülü" Sekreterliği, Midilli ve Dikili belediyelerine özel "Abdi tpekçi Dostluk ve Barış ödülü" verilmesini oy birliğiyle önerdi. İpekçi ödülü Sekreterliği, ödül jürisine bu öneriyi, Midilli Belediye Başkanı Stratis Pallis ve Dikili Belediye Başkanı Osman özguven ile belediye meclis üyelerine iki toplumun barışçı yakınlaşması ve işbirliği konusunda çok önemli bir örnek vermelerinden dolayı getirdiklerini belirtti. Sekreterlik, 1 Şubat 1991'de İpekçi ödülü törenlerine kadar, iki belediye meclislerinin, işbirliği içindeki iki şehrin "kardeş şehir" ilan odilmesi yolunda gereken kararlan almalannı diledi. Belediyeden amatörlere • ANKARA (AA) — Çankaya Belediyesi, amatör grup sanatçılannın katılacağı, "park konserleri"ne eylül ayında başlayacak. tlçedeki park ve açık alanlann amatör topluluklarla sanatçılara açılmasına yönelik uygulama ile klasik, rock ve özgün müzik sanatçüan konser verebilecekler. BUGÜN • Kayahan Açıkhava'da Yaz Etkinlikleri '90 kapsamında Kayahan'ın "Benim Şarkılarım" adb konseri ve başrolünde Marlon Brando'nun yer aldığı "Kuru Beyaz Bir Mevsim" adh film saat 21.00'den itibaren Açıkhava'da izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle