Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
75 AĞUSTOS 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5
Müzik Dergisi'nde MFO
muziK
• Kiiltür Servisi —
Müzik Dergisi'nin
ağustos 90 konuğu Cem
Karaca, ulkeye
donuşunden beri
kendisini suçlayanlara
gecikmeli bir cevap
veriyor. Dergide ayrıca
Mazhar-Fuat-Özkan ile
özel bir göruşme
bulunuyor. tçinde 10
yeni parçanın yer aldığı
"Geldiler" kasetiyle, 3
yıl aradan sonra müzik
dünyasına dönen MFÖ
listelere de iddialı bir
giriş yapma peşindi.
Aylin Livaneli de Müzik
Dergisi'nin konukları
arasında. Aylin, ilk
kaseti "Don't Go" ile dfinya ve Avrupa muzik
marketinde kendine yer anyor. Dergide, Prince,
Pentagram, MFÖ, Cem Karaca, Uğur Dikmen, Cahit
Berkay, Traveling Wilburys, Bob Dylan, Ian Gillan,
Bangles, Nevv Kids On The Block, Crobsy, Stills & Nash,
Serady, Akbaba, Bruce Dickinson, Bananarama, ZZ Top,
Cheap Trick, Ahmet Kaya, The Wall, Knebwonh, Roger
Waters, Bulutsuzluk Özlemi, Kesme Şeker, Edip
Akbayram, Atilla Özdemiroğlu, Fahir Atakoğlu, Nezih
Ünen, Serdar Ateşer, Amalia Rodriguez, Lita Ford ,Red
Hot Chili Peppers, Motorhead, Poison, ASAP, Doro,
Ojueensryche, Bon Jovi, Joe Satriani, Little Caesar,
Notting Hillbillies, Magnum, Jeff Healey, Colorcode,
Danzig, Warrior Soul, Şehnaz Sümer, Gloria Estefan,
Aylin, Hadjidakis, Alan Parsons Project, BB King, Emel
- Erdal ikilisi yer alıyor.
TJeniden beyazperde
• Kültttr Servisi — Geçen haziran ayında ekonomik
nedenlerden dolayı yayınına son veren aylık sinema
dergisi Beyazperde, eylülde yeniden yayın hayatına
başlıyor. Genel yayın yönetmenliğini Mehmet Atak,
Ankâra temsilciliğini Inci Demirkol, Izmir temsilciliğini
ise Oğuz Makal'ın üstleneceği "yeni" Beyazperde'ye
Atilla Dorsay, Enis Batur, Ece Ayhan, Izzet Yaşar, Engin
Ayça, Giovanni Scognamillo, Vecdi Sayar, Ayşe Şasa,
Sevin Okyay, Oruç Anoba, Kezban Arca Batıbeki,
Yıldınm Türker, Bülent Oran, Erman Şener, Can
Gürzap, Agah Özgüç, Piyale Madra, Şahika Tekand ve
Türkan Şoray yazı, fotoğraf ve çizimleriyle katkıda
bulunacaklar. Oğuz Adanır, Oktay Kutlu ve Murat
Tunçay'ın sinema kuramı üzerine araştırmalarının yanı
sıra Ertuğrul Kürkçü ve Murat Belge de Beyazperde
dergisine katkıda bulunacak ısimlerin arasında
bulunuyor. Daha önce Türk sinemasına ilişkin çeşitli
araştırma ekleri veren Beyazperde'nin yeni sayısında, "12
Eylül Filmleri" konulu bir ek de yer alıyor.
Troya FestivalTnde bııgiin
• Kültiir Servisi — 27. Çanakkale Troya Festivali
kapsamında saat 18.00'de "Türk-Yunan Ilişkileri" konulu
bir panel duzenleniyor. Uğur Cankoçak'ın yöneteceği
panele konuşmacı olarak Türk-Yunan Dostluk Derneği
adına Ali Sirmen, gazeteci-yazar Uluç Gürkan, Dikili
Belediye Başkanı Osman Özguven ve Çanakkale Belediye
Başkanı Ismail Özay katılacak. Yönetmenliğini Ümit
Elçi'nin üstlendiği, "Bir Avuç Gökyüzü" adlı film
Moorabin Parkı'nda izlenebilir. Zuhal Olcay ve Aytaç
Arman'ın başrol oyunculuğunu üstlendikleri filmde Aytaç
Arman'la da bir söyleşi de yapılacak. Ayrıca Belediye
Kent Tiyatrosu "Ah Şu Gençler" adlı oyunu saat 21.00'de
Halk Bahçesi Gösteri Pisti'nde sergileyecek.
Hacı Bektaş törenJerine itiraz
• Kiiltiir Servisi — Hacı Bektaş Kültür Sanat Evi
tarafından yapılan açıklamada 27. kez düzenlenen Haa
Bektaş Veli Şenlikleri'nin ilk kez bu yıl Kültür Bakanlığı
tarafından düzenlenmesine karşı çıkılarak törenlerin bu
gelenekten gelen kişi ve kurumlarca düzenlenmesi
gerekuği vurgulandı. Yapılan açıklamada belediyenin
şenliği bakanbğa devretmesi kmandı ve "Son 100 yüdır
insan hakları konusunda icraati açık seçik ortadayken
insan sevgisine dayanan Hacı Bektaş geleneği, kültürü,
yaşam anlayış biçimi birtakım sözde 'uluslararası festival'
çığırtkanlıklanna, para karşılığı gösterilere
dönüştürülemez" denildi. Bakanlığın düzenlediği "1.
Uluslararası Hacı Bektaş Veli'yi anma törenleri" yarın
Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde başlayacak ve üç gün
sürecek.
Külttir Bakanlığı'ndan dergi
• ANKARA (AA) — Kultur Bakanlığı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Genel Mudürlüğü'nce yılda bir kez
yayımlanacak dergi için hazırlıklar yapılıyor. Bakanlık,
derginin adını belirlemek için düzenlediği anketle öneriler
bekliyor. Çeşitli çevrelerden kişilere Genel Müdür Altan
Akat imzasıyla gönderilen mektupta derginin amacı,
"Yaşadığımız topraklarda tarih boyunca bizlere bir miras
olarak kalan bütün taşmmaz kültür ve tabiat
varlıklarmın korunması, çevre korumacılığı ve temizliği
bilincinin yaygınlaşmasını sağlamak, zooloji, tabiatı
koruma alanlarının tanıtılmasına ait çalışmalar hakkında
bilgi vermek ve bu konulardaki araştırmalan
yayımlamak" olarak belirtiliyor. Meslekle ilgili kişilere,
yerel yöneticilere ve diğer okuyucu kitlelerine hitap
edebilmek, çevre bilincini geliştirmeyi hedefleyen dergide
yayımlanacak makale ve fotoğraflann sahiplerine telif
ücreti de ödenecek.
Tfoba Öykü'nün 12. yılı
• Kültür Servisi — 12. yayın yılına giren "Yaba
Öyku"nün son sayısında Yüksel Demirekler'in
"Yabancılaşma Kavramı", Selçuk Yönel'in "Çingene
Çorbası", Yılmaz Çongar'ın "Esin", Erhan Tığh'nın
"Turistik Öykü", Hakkı Özkan'ın "Aksesuar", Nurdan
öztürk'ün "Büyiı", M. Safa Fersal'ın "Beyaz Gömlek Ak
Tomurcuk", Neşe Karel'in "Güzel Bir İnsan", Nâzım
Yıldınm'ın "Yalnızhğın Öyküleri: Sevmezdin Yalnızlığı",
Enver Bulut'un "Yansımalar", Aydın Doğan'ın "Gunlerin
Izi" adlı yazıları yer alıyor. Dergide ayrıca Ergun
Duman'ın "Bir Film Yonetmeni ile Söyleşi", Sedat
Ümran'ın "Türü Aramanın Yolunda", Yaşar Gönenç'in
"Dünya Öykücülerinden Portreler - Norman Mailer" adlı
çeviri yazıları, Nusret Gurgöz'ün Şemsettin Ünlü ile
yaptığı söyleşi ve Hasan Hüseyin'in "Suçlu Kim ya da
Sürek Avı", Abdullah Rıza Ergüyen'in "Geceye,
Karanlığa Karşı Gülun", Hasan Özaşlamacı'nın "Kışla
Gelen", Bâki Ayhan T'nin "Çizgi", Aytekirı Önçeken'in
"Sözün Dışladığı Yerde", A. Kadir Bilgin'in "Devinimini
Yitirenler", Aydın Şimşek'in "Devrimciler" adlı şiirleri
okunabilir.
Otuz beşyıllık müzik eğitimcisiHikmet GünselIstiklal Marşı'nıyorumladı:
Marşı doğru söylemek kolay
Son günlerde ortaya
çıkan "İstiklal Marşı"
tartışmaları konusunda
müzik eğitimcisi
Hikmet Günsel
görüşlerini açıkladı.
Günsel'egöre sorun
genellikle marşın
düşük tempoyla
söylenmesinden
kaynaklanıyor. Oysa
"İstiklal Marşı" asü
temposuyla
çalındığında büyük bir
güç kazanıyor.
PORTRE HİKMET GÜNSEL
Müzik eğitimcisi
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölüraü'nü 1953 yılında bitiren Hikmet
Günsel, 1956 yılına kadar Elazığ Öğretmen Okulu'nda ve Elazığ Lisesi'nde muzik
öğretmenliği yaptı. Daha sonra müzik öğretmenliğini Istanbul'da Kadıköy Maarif
Koleji'nde sürdüren Hikmet Günsel, bu okulda özellikle İstiklal Marşı'nı doğru
soyleyen öğrenciler yetiştirdi. Bugün, Kadıköy Maarif Koleji'nde o dönemde
okumuş birçok insan, Hikmet Günsel'i İstiklal Marşı'nın doğru öğrenilmesi ve
doğru söylenmesi yolundaki çabalanyla anımsıyor. Hikmet Günsel, Kadıköy
Maarif Koleji'nden sonra 1970-1979 yılları arasında Atatürk Eğitim Enstitüsü
(şimdi Marmara Üniversitesi) Müzik Bölümü'nde solfej, kulak eğitimi ve piyano
öğretti ve buradan emekli oldu. Günsel, 1989-1990 öğretim yılında,
Baltalimanı'nda öğretime başlayan Turkiye'nin ilk Güzel Sanatlar Lisesi'nde solfej
ve kulak eğitimi oğretmenliğine getirildi.
AHMET GÜNLÜK
Son birkaç yıldır her mart ayında
"Kobe" başlıklı bir yazı yazmayı düşün-
düm. Turkiye'nin en güçlü ejıformasyon
kaynağı televizyon ve radyoda her kanahn
açılış ve kapanışında opera koromuzun ku-
laklan tırmalayan İstiklal Marşı yorumu-
nu eleştirip uyaracaktım. Çunkü bu hata-
nın çok kolay bir giderilme yolu vardı ve
biz Kadıköy Maarif Koleji mezunlarının
yanı sıra, değerli müzik eğitimcimiz Hik-
met Günsci'in oğrencisi olmuş herkes bu-
nu pek iyi biliyorduk.
Ne yazık ki bu düşünceyı "zamansızhk
nedeniyle" bugüne dek gerçekleştiremedim.
Kültür Bakanlığı inisiyatifiyle konu bu kez
tartışmaya açılınca ve -ne acı ki- tartışma-
lar daha başından bir polemik halini alın-
ca, değerli öğretmenimizle goruşüp, onun
bize tüm öğrencilerine öğrettiği çözümü ka-
muoyuna aktarmak kaçınılmaz bir görev
oldu.
— Ögretmenim, çeşitli başvuru kaynak-
lanada ve son zamanlarda yayımlanan ya-
zılarda İstiklal Marşı güftesinin yazılışına
ilişkin epeyce aynntıh bilgiler >er aldı; ama
Osman Zeki t ngör'un besteyi nasıl yarat-
tıgı konusu hâlâ pek iyi bilinmiyor.
— Evet, M. Akif Ersoy'un para ödüllü
ilk yanşmaya katılmadığı, 724 eserden hiç-
biri beğenilmeyince davet üzerine ve ödül
kabui etmeksizin o kırk iki kıtalık şiiri bir
gecede yazdığı bilinir. Gerçekten de daha
TBMM'nin birinci yıh dolmadan, 1. İnö-
nü Zaferi'nin hemen ardından buyuk bir
heyecanla yaalıp aynı heyecanla Meclis'te
kabul edilmiştir.
Osman Zeki İ ngör ise marşını 9 Eylül
1922'de Izmir'in kurtuluşu üzerine, hiç kuş-
kusuz en az Akifinki kadar büyük bir he-
yecan ve coşku içinde bestelemiştir. Goruş-
melerımizde bana, "'lzmir'de giren Türk at-
lılannın nal seslerinden esinlendigini" de-
falarca anlatmıştır. Altı çizilmesi gereken
önemli bir nokta da marşın ilk kez sozsüz
olarak bestelendiği, Osman Zeki Üngör-
ün daha sonra müziğini tstiklâl Marşı'nın
sözlerine giydirdiğidir.
Beste ile ilgili pek bilinmeyen bir yön de
aynı Akif'in gufteyi "kahraman
ordumuza" ithafı gibi Osman Zeki Üngör1
un de eserini ulusuna armağan ettiği ve hiç-
bir zaman bunun için para veya ödül ka-
bul etmediğidir.
— Zaman zaman L ngör'un "Carmen
Silva" adıl bir Fransız halk şarkısından
esinlendiği tarUşma konusu olmuş; bu nok-
ta bugün de bazı yazarlar tarafından dile
getiriliyor...
— Marşın bir-iki mezüründe "Carmen
Silva" şarkısına benzerlik olduğu doğru-
dur; ancak bu benzerliği eserin tumüne
yaymak olanaksızdır. Kaldı ki tüm muzik
tarihinde en büyük bestecilerin eserlerin-
de dahi melodik benzerlikler olabilmekte-
dir. Dahası, marşımızda asla söz konusu
olamayacak düzeyde, birçok büyük sanatçı
kendi halkımn ya da başka halkların, hat-
ta daha once yaşamış veya çağdaşı başka
bestecilerin müziklerinden esinlenerek ken-
di özgün eserlerini yazmışlardır. "Şu bes-
tecinin bir teması üzerine çeşitlemeier", çe-
şitlemeleri yapanın özgun eserleridir.
— TRT'nin tüm radyo ve televizyon
programlannın açılış ve kapanışlannda
opera koromuz sanatçılannın seslendirdi-
ği biçimiyle sizin bize öğrettiğiniz arasın-
da büyük farklar hep dikkatimizi çekti;
özellikle de şu ünlü "kobe..." Bugün, Özel-
likle bu "prozodi batasından" kaynakla-
nan bir "Marşın bestesini değiştirelim mi?"
tartışması yapılıyor. Marştaki gufte-beste
uyumu ve insan sesine uygunluk sorunla-
rını belirtir misiniz? Bunlara ilişkin teknik
çozum önerilerinizi açıklar mısınız?
— Öncelikle prozodi konusu üzerinde
duralım. Dikkatle incelendiği takdirde,
marşımızdaki bu sorunun besteden değil
güfteden kay naklandığı ortaya çıkacaktır.
Her güzel şiir "marş" olamaz. Bir şiirin
marş olarak bestelenebilmesi için kalıp ve
hece sayılarının tüm şiirde eşit, durak yer-
lerinin ise her mısrada aynı olması gerek.
Ne yazık ki bütün coşkusuna karşın, İstik-
lal Marşımızın guftesi bu özelliklçri taşı-
mamaktadır. İşte bu yuzden de ne kadar
beste yapılırsa yapılsın, kim tarafından bes-
telenirse bestelensin, tstiklâl Marşımızın
güftesi "prozodi hatalarT'na kaçınılmaz bi-
çimde yol açacaktır. Besteci olarak bildi-
ğimiz müzik adamlanmızın bu noktayı
gözden kaçırmalannı bir türlü anlayamı-
yorum.
Şiirin forkundan kaynaklanan "prozo-
di hatalannın" çözümü, uygun yerlerde
"yanm nefes" tekniği uygulayarak kısa du-
raklar koymaktır. Sizinle de üzerinde ça-
hşuğımız ve kolayca öğrenip uyguladığınız
yanm nefeslik durak yerlerini isterseniz şiir
üzerinde işaretleyeyim.
lkinci sorun; genellikle marşın düşük
tempoyla söylenmesidir.Oysa marşm tem-
posu besteci tarafından caulı, dinamik ve
coskulu olarak belirlenmiştir. Marş nota-
lannın 1923-24'ıeki ilk baskısında metro-
nom sayısı besteci tarafından 80 olarak be-
lirtildiği halde, çok üzucü bir garip nedenle,
1930'dan beri tempo, bandolar ve korolar
tarafından 60'a duşurulmuştür. Bu garip
neden, 1930'da marş plak yapılırken, ya-
pımcının plakta yer kaldığını, bir marş da-
ha varsa onu da rahatça kaydedebileceği-
ni söylemesi; hazırda bir marş bulunama-
yınca da "çalarken hızlandırmak koşulu
ile" marşın düşük devirde kaydedilmesidir.
Asıl temposuyla çalındığında ne denli bü-
yük bir güç kazandığına taze bir örnek, ge-
çen yıl Ankara Müzik Festivali finalinde
ünlü şef Zubin Mehta yönetiminde yerli-
yabancı tüm dinleyicileri büyüleyip heye-
canlandıran yonım olmuştur.
Üçüncü sorun; marşın ilk kez sözsüz ola-
rak bestelenmesinden doğan tonalite soru-
nudur. Marş sıradan insan sesini zorlayan
esas tonalitesi olan sol minor yerine, mi mi-
nör tonunda söyletilmeli; orkestra ve ko-
rolar da mi minör tonunda çalıp seslendir-
raelidir. Böylece üç nota aşağıdan başla-
mak, müzikalite açısından marşa bir şey
kaybettirmeyecek, ama insan sesini zorla-
mayacaktır.
LSTİKIAL
Korkma! Sönmez ' bu şafaklarda ' yüzen al sancak; '
Sönmeden yurdumun üstünde ' tüten en son ocak.
O benim milletırnin ' yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, * o benim milletimindır ancak! '
Çatma, kurban olayım ' çehreni ey nazh hilal.
Kahraman ırkıma bir gül; ne ' bu şiddet, bu celal.
Sana olmaz dökülen ' kanlanmız sonra helal.
Hakkıdır, ' Hakka tapan milletimin istiklal! '
(') Hikmet Günsel'in 36 yıldır başanyla uyguiattığı nefes yerteri.
Şiir, aruz vezniyle yazılmıştır. Vezin:
Feiiatün feilatün feilatun feilün şeklindedir.
Ancak, şair duygulannın ifade edilmesini kullandığı aruz vezninin kalıplarına
uymaya tercih eniğinden, aşağıda siyah dizilerek belirtilen vezin hatalarını yap-
mıştır:
Failattin feilatün feilatün fa'lûn
Failarün feilatün feilatfln failün
Feilatün feilatün feilatün feilün
Feilatün feilatün feilatun fa'lnn
Failatün feilatün feilatün feilün
Feilatün feilatün feilatun feilün
Feilatün feilatün feilatun feilün
Failatün feilatün feilatün fa'lün
Şiirin vurgu duzeni ise;
1. mısrada: 2+9 + 3
2. mısrada: 3 + 8+4
3. ve 5. mısrada: 7+8
, 4. mısrada: 4-8 + 2
6. mısrada: 8->-7
7
. mısrada: 4-7+4
8. mısrada: 3 — 8+3 duzenindedir; yani yalnızca iki mısra a>ıu vurguya sahip-
tir. Hece sayıları da farklı olduğundan, tüm cıimlelerde aynı vurguyu gerektiren
marş güftesi düzenine aykırıdır.
Dördüncü sorun, marşın içirdiği insan
sesini zorlayan 11 seslik aralıktır. Bu da
ufak nota değişiklikleriyle küçültülebilir.
Çocuklarımız kıta sonlarındaki oktav (se-
kizli) aralıkları (en sondaki 'İstiklal' keli-
mesinde olduğu gibi) güzel bir buluşla al-
tılı aralığa indirmişlerdir.
— Bnnları biz kolayca oğrenip uygula-
mıştık. Bu teknik çozumlerin ulke çapın-
da yaygınlaştınlması ve İstiklal Marşımı-
zın dogru soylenmesinin sağlanması için
neler yapılmasını önerirsiniz?
Öncelikle radyo ve televizyondaki icra-
lar duzeltilmelidir. Sözlü seslendirmelere
eşlik eden bandolann ve open korolaîı da-
hil tüm korolarımızın mi mınorden ve 80
metronom sa>ısıyla icraları sağlanmalıdır.
Okulların açılmasından önce, ilkokul
öğretmenlerinin doğru söyleme ve doğru
Oğretmelerini sağlayabilmek için kurslar
açılmalıdır. Aslında, ilkokullara müzik -ve
resim gibi sanat konularında- branş öğret-
menleri atanmalıdır. Bunlar sağlanamıyor-
sa bayram törenlerinde iyi, düzgün kayde-
dılmiş bant veya plaklardan yayın yapıp ço-
cuklara doğru söyleyiş dinletilmelidir; çün-
kü öğrenmenin tek şartı, doğru olanı bol
bol dinleyip tekrar etmektir.
Toplumumuzda koro geleneği yoktur.
Muzik düzeyi yuksek ülkeler koro çalışma-
larına büyuk önem verirler. Ulkemizde de
çoksesli korolann bir an önce yurt düze-
>inde yaygınlaştınlması gerekir. Halkın ku-
lağını ve esteıik duygusunu sürekli bozan
sağlıksız ve yoz muziklerin yayını önlen-
melidir.
Radyo ve televizyonlarımızın genel mü-
zik yayınlarının da kalitesi yükseltilmeli-
dir.
— Son bir soru sormak istiyorum oğret-
menim. İstiklal Marştmız için >eni bir beste
yapılması çabasına ve bu konudaki kamu-
oyu araştırması egilimine ne divorsunuz?
— istiklal Marşımızın müziği gerçekten
son derece dinamik, melodik ve coşkulu-
dur. Evrensel bir müzikalitesi vardır ve bu
yonu yabancı müzik adamlan tarafından
da teslim edümektedir. Aynca Kurtuluş Sa-
vaşımızm zaferle sonuçlandığı gunlerin he-
yecanı içinde ve o heyecanı başanyla yan-
sıtacak biçimde yaratılmıştır.
Sözü edilen prozodi hatalannın asıl kay-
nağının şiir olduğunu, marş olmaya form
bakımından önemli engeller taşıdığını; kim
bestelerse bestelesin, bu nedenle daima pro-
zodi hatalanna yol açacağını da belirtmiş-
YazarMahmut Yesari 95yıl önce doğmuş, 45yıl önce ölmüştü
Babıâli'de kalemiyle otuz yıl
Mahmut Yesari'nİn kaleminden en az 25 roman,
yüzlerce öykü, elliden fazla oyun çıkmış. Yesari,
"Çulluk" romanını yazmak için "reji
fabrikasmdatnr hafta işglik" yapmış.
lebek dergilerinde karikatürler
çizdi, mizah yayınlan yazdı, tiyat-
ro eser ve eleştirileri (örn. Yarın
dergisinde, 1921/22) kaleme aldı,
romanageçti. Romancılıkta şöh-
retini iikin Çoban Yıldızı (1925)
ile sağladı. Sosyal ve sosyolojik
sorunlara da değindiği romanla-
rında gündelik hayat sahnelerini
açık, yalın bir diUe ve ustalıkla
yansıtmasını bildi, bazı romarda- sa, Yesari için Babıâli'nin
rının konulannı sanat ve eğlence oğuttüğü bir yazar denemez mi?
çevrelerinden aldı (Bahçemde Bir Geçimini sağlamak için kalemine
Gül Açtı, Su Sinekleri, Kıriangıç- bunca sanlması başka nasıl açık
REFİK DLTRBAŞ
"lstanbul'da bir tütun fabrika-
sıyla Anadolu'nun bir köyünde
geçen yapıtta, romanın başkişisi
Murafın gönül iltşkileri çevresin-
de işçilerin çalışraa koşullan ve
yaşama biçimleri, koydeki aileler
arası çekişme sergilenir. Canlı ya-
kalanınca çok yaşamayıp ölen su
çulluğuyla Murat'ın, köyüne dö-
nünce kendisine verilmeyen Es-
ma'yı kaçınşı ve kızın göğüs
darbğından ölüşü arasında kuru-
Ian bağ, yapıtın ana temini oluş-
tnrur." (Atilla Özkınmlı, Türk
Edebiyatı Ansiklopedisi, s:33S.)
Bu alıntı Mahmut Yesari'nİn
"Çulluk" adlı romanının kısa bir
özeti... Ve benim eski harfle ba-
sılmış okuduğum birkaç roman-
dan biri "Çulluk"... 196O'lı
yıllann sonu. Bakırköy'de yaşh
bir komşumuz ölünce kızı, anne-
sinden kalan kitap ve dergileri kö-
şedeki bakkala vermiş fındık
fıstık külahı yapsın diye. Bakkal
da eski harfleri bildiğimden bana
aktarmıştı... Mahmut Yesari adı-
na rastladıkça o yaşh komşumuz
da aklıma duşüyor bu yuzden.
Kimdi Mahmut Yesari?
Edebiyat tarihleri 20. yüzyılın ro-
mancılarından diye söze ediyor
ondan. 5 Mayıs 1895 tarihinde ts-
tanbul'da doğmuş, 16 Ağustos
1945'te yine lstanbul'da, Yakacık
Sanatoryumu'nda veremden öl-
müş. Demek bugün doğmunun
95., ölumünün 45. yıh. . lstanbul
Lisesi'nde okurken resme olan ye-
teneğinden dolayı Avrupa'ya gi-
decekken 1. Dünya Savaşı çıkmış.
Bunun üzerine Güzel Sanatlar
Akademisi'ne girmiş ve tabii Av-
rupa yerine de doğruca Çanakka-
le'ye... Savaştan sonra da basın
hayatına atılmış. . Sözü burada
Behçet Necatigil'e bırakalım:
"Önceleri Gıdık, Diken ve Ke-
lar). Hikâye ve makalelerine en
çok Yedigun dergisinde rastla-
nır." Yesari 30 yıl Babıâli'de ge-
çimini kalemiyle sağlamış bir
yazar. En az 25 roman, yüzlerce
öykü, 50'den fazla oyun çıkmış
kaleminden. Kendi deyişiyle
"Çulluk"u yazmak için "Reji
fabrikasında bir hafta işçilik yap-
mış." Yazdığı öyküleri, oyunları
bir tarafa bırakalım, her yıla sığ-
dırdığı bir romana bakılacak olur-
j ş ç
lanabılır? Ölumünün ardından 45
yıl geçtikten sonra bugün şu so-
rulabilir: Genç kuşaklar nerede,
nasıl bulup okuyacaklar Mahmut
Yesari'yi? Hangi yayınevi bu
okur ilgisizliğinde bir "Çulluk"u,
bir "Tipi Dindi"yi, bir "Kırlan-
gıçlar"ı yeniden basabilecek? Ya-
kın tarihimizin karanlık köşelerini
aydmlatmada "gerçekçi" yazar-
larımızın ince gözlemlerinin kat-
kısıru gözardı edebilir miyiz? D
Çingenelerin evrenselserüveni
Seksen sanatçıdan oluşan Moskova Çigan Re-
vusu, İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda altı. İz-
mir Efes Antik Tivatro'da bir gösteri sunacak.
Yeryüzünun en büyük goçebe topluluklanndan
çingenelerin evrensel serüvenini gosterilerinde
başlangıcından günümüze getiren Moskova Çi-
gan Revusu, ilk uç gösterisinı 2U, 21 ve 22 ağus-
tosta İstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda sunduk-
tan sonra 25 ağuslosla Efes Antik Tiyatro'nun
sahnesine çıkacak. Topluluk daha sonra yine İs-
tanbul'da 27, 28 ve 29 ağustos günleri gosleri-
lerini sürdiirecek.
Mahares'te
festival
Kültür Servisi — Tunus'un
Sfax kentinde, Mahares kasaba-
sında düzenlenen Uluslararası
Mahares Plastik Sanatlar Festiva-
li'ne bu yıl Türkiye'den üç sanatçı
katıldı. Melunet Giileryiiz festiva-
lin uluslararası jürisinde, jüri baş-
kanı olarak yer aldı ve Tunus sa-
natına ilişkin bir sergirün değer-
lendirilmesine katkıda bulundu.
Güleryuz'e, jjri üyeliği, gerçek-
leştirdiği ve kasabaya armağan et-
tiği resim, aynca fesüvale ilişkin
önerileri nedeniyle özel bir ödüf
de verildi. Bedri Baykam bir du-
var resmi yaparak ve oldukça ha-
reketli tartışmalara yol açan
"Çağdaş Sanatla Doğu-Batı
İkifemi" başlığı konulu bir kon-
ferans vererek festivale katüırken
Müserref Zeytinoğln da bir tual
resmi hazırladı.
Mahares Festivali'ne bu yıl 9
ülkeden 20'ye yakın konuk sanat-
çı katıldı. Fransa, Bulgaristan,
Hollanda, İsviçre, Belçika, Fas,
Libya, Irak ve Türkiye'den seçi-
len sanatçılar, Tunuslu sanatçılar-
la birlikte kasabanın çeşitli yerle-
rinde vvork-shop, happening,
grup çalışması, çevre düzenleme-
si gibi etkinliklerde bulundular,
aynca kendileri için oluşturulan
atölyelerde yörenin malzemeleri-
ni kullanarak sanat eserleri oluş-
turdular.
Mehmet Güleryüz Mahareslile-
rin gösterdiği ilgi ve sıcakhğın
kendilerini çok etkilediğini belir-
terek Turkiye'nin sanat konusun-
da Batılı ülkelerden önce Tunus
gibi benzer sorunların yaşandığı
3. Dünya ülkeleriyle işbirliği yap-
ması gerektiğini söylüyor. Ancak
"snobizme de popülizme de
düşülmemesi " gerektiğini de be-
lirtmeden edemiyor. Güleryüz do-
ğu ülkelerinde kimlik sorununun
bütün agırhğıyla yaşandığını, Ba-
tının sömurgeci yaklaşımının et-
kilerinin aşılmaya çalışıldığım,
bunun yanı sıra Türkiye'nin artık
tamamiyle bu sorunları aşmış ol-
duğunun da açıkça görüldüğünü
sozlerine eklıyor.
Adam'da,
Scognamillo
• Kültür Servisi — Adam
dergisinin ağustos tayısı
çıktı. Dergide Giovanni
Scognamillo ile yapılan bir
söyleşiye yer veriliyor.
Scognamillo, Beyoğlu
nostaljisi, levantenler,
vampirler, büyücüler ve
satanistler üzerinde
duruyor. Dergide aynca
John Mc Lauglin'le yapılan
bir söyleşi de yer alıyor.
Seyahat sayfasının konuğu
İzlanda, ekonomi
sayfasında ise TÜSİAD'ın
tarihi ve işadamlannın
"siyaset yapması1
konusunda Murtaza
Çelikel'in yonım yazısı yer
alıyor.
TUFAG'
PolonyaVia
• YALOVA (Cumhuriyet)
— Turizm Folklor
Araştırma ve Geliştirme
Derneği (TUFAG),
Polonya'daki Uluslararası
Sopot Festivali'ne katılmak
üzere Polonya'ya hareket
etti. Önümüzdeki hafta
Dayanışma Sendikası'mn
kuruluşunun 10. yıh
nedeniyle düzenlenen
Uluslararası Sopot
Festivali'nde Türkiye'yi
temsil edecek olan TUFAG
Halk Danslan Grubu'nun
festival bitiminden sonra da
Batı Almanya'nın Bad-
Gordesberg kentinde
gösterilerde bulunacağı
belirtildi.
'Silgi'de Kavafîs
• Kültür Servisi —
Ankara'da yayımlanan aylık
"Silgi" dergisinin 7. ve 8.
sayıları bir arada çıktı. Bu
sayıda özdemir lnce'nin
"Kavafıs'i Okuma
Yöntemi" adlı yazısı ile
Herkül Millasia çevirdiği
Kavafis şiirleri, Erendüz
Atasü'nün "Toz" adlı
öyküsü, Ahmet Telli'nin,
Çerkes Karadağ'ın "Nüans"
adlı albümü üzerine bir
yazısı yer alıyor. Aynca
Hüseyin Atabaş, Ahmet
Telli, Gültekin Emre, Cem
Savran ve Hakan Şen'in
birer şiiri ile özer
Eltugay'ın bir öyküsü Asaf
Koçak'ın "Deli Dolu" adlı
karikatür bandı bu sayının
ünlnleri arasında yer alıyor.
UNESCO'dan
Görüş
• Kültür Servisi —
"UNESCO'dan Göriiş"ün
ağustos sayısı yayımlandı.
Dergide Rao Chelikani ve
Roseline de Laval'ın
"Vedalar Bilinmeyenin
Peşinde", Norreddine
Mahammed'in "Tann
Kelâmı", Ruben Bareiro
Sagufer'nin "Guarnilerde
Yaratılış" Galina Kaptuke-
Varlamova'nın "Güneş Avı,
Flor Romero'nun "Evrenin
Bekçileri" ve "Kogi'lerin
Dokuz Dünyası" ve Jose
Satrastegui'nin "Doğal
Güçlerin Kaynağında" adlı
yazıları yer alıyor.
Abdi İpekçi
Dostluk Odtilü
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Türk-Yunan
"İpekçi Ödülü"
Sekreterliği, Midilli ve
Dikili belediyelerine özel
"Abdi tpekçi Dostluk ve
Barış ödülü" verilmesini oy
birliğiyle önerdi. İpekçi
ödülü Sekreterliği, ödül
jürisine bu öneriyi, Midilli
Belediye Başkanı Stratis
Pallis ve Dikili Belediye
Başkanı Osman özguven ile
belediye meclis üyelerine iki
toplumun barışçı
yakınlaşması ve işbirliği
konusunda çok önemli bir
örnek vermelerinden dolayı
getirdiklerini belirtti.
Sekreterlik, 1 Şubat 1991'de
İpekçi ödülü törenlerine
kadar, iki belediye
meclislerinin, işbirliği
içindeki iki şehrin "kardeş
şehir" ilan odilmesi yolunda
gereken kararlan almalannı
diledi.
Belediyeden
amatörlere
• ANKARA (AA) —
Çankaya Belediyesi, amatör
grup sanatçılannın
katılacağı, "park
konserleri"ne eylül ayında
başlayacak. tlçedeki park
ve açık alanlann amatör
topluluklarla sanatçılara
açılmasına yönelik
uygulama ile klasik, rock ve
özgün müzik sanatçüan
konser verebilecekler.
BUGÜN
• Kayahan Açıkhava'da
Yaz Etkinlikleri '90
kapsamında Kayahan'ın
"Benim Şarkılarım" adb
konseri ve başrolünde Marlon
Brando'nun yer aldığı "Kuru
Beyaz Bir Mevsim" adh film
saat 21.00'den itibaren
Açıkhava'da izlenebilir.