22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 ': Fujimori'ye ': bombalı saldın • LİMA (AA)— Penı'nun . başkenti Lima'da, I Başkanhk Sarayı yanına • sokulan bir arabada - patlayan bomba, binayı • sarstı. Polis ve görgü '. tanıklannın biklirdiğine i göre, Cumhurbaşkanı : Alberto Fujimori'nin pazartesi gecesi bina içinde • bulunduğu bir sırada patlayan 40 kg. ! ağırlığındaki dinamit ; çevrede hasara yol açtı, ; ölen ya da yaralanan olmadı. 17 gün önce - başkanhk görevini devralan • Japon göçmen Fujimori'nin ' hükümeti, aldığı son derece • sıkı ekonotnik önlemlerle •t şiddetli tepkilere hedcf *oluyor. Polisin "Maocu' 'Oİarak tanınıladığı '. gerillalann 17 gün içinde '. yol açtıklan sabotaj • dalgasında son olarak 6 • kişinin öldüğü bildirildi. : Birleşmenin becleli < • Dış Haberler Servisi — jFederal ve Demokratik ' Almanya devletleri ' birleştikten sonra, 1. ve 2. dünya savaşlan arasında ' çıkanlmış tahvillerin ' faizlerini ödemek zorunda : kalacaklar. 1920'ü ve 1930'Iu yıllarda çıkanlan bu ) tahvillerin faizleri 250 milyon mark tutuyor. Dolar, sterlin ve Isviçre Frangı üzerinden çıkarılan tahviller Almanya'da basılmıştı. Borçlar, 1953 ; Londra Borç ; Anlaşması'nda, birleşik ; Almanya tahvillerin faiz • ödemesini üstlenene kadar ' ertelenmişti. ': Bulgaristan JNÂTO yolunda ! • Dış Haberier Servisi — '. Bulgaristan Savunma ! Bakanı Dobri Durov, I ülkesinin NATO'ya üye • olmak isteyebileceğine işaret • etti. Dün Otechestven Front ', gazetesinde yayımlanan '. röportajda Durov'un ; "Doğu-Batı ilişkilerinin j normale dönmesi böyle bir 'eylemi destekleyebilir" ' şeklindeki sözlerine yer ' verildi. Savunma Bakanı Viyana'daki silahsızlanma görüşmelerinin Bulgaristan'ın askeri geleceğini belirlemesi açısından yararlı olacağını • da kaydetti. Sığınalan Kübablar • HAVANA (AA) — Belçika'nın Havana Büyttkelçiliği konutuna giren 4 Kübalının stğınma istediği bildirildi. Meksika Resmi Haber Ajansı NOTIMEX'e bir açıklama yapan Büytikelçilik Ikinci Sekreteri Illy Leeman, önceki gün yaşlan 20 ile 40 arasında değişen 4 Kübahmn Büyükelçi Loie Cornet'in Miramar Mahallesi'ndeki konutuna girdiklerini ve sığınma istediklerini söyledi. Büyükelçiliğin Küba yetkililerine başvurmalarmdan sonra binanın polis tarafından sarıldığını belirten Leeman, sığınma isteyenlerin adlannın güvenlik nedeniyle açıklanmayacağını ifade ettj. Islami ceza yasası . • tSLAMABAD (AA) — 'Pakistan'da ölüm cezası, maktulün ailesi onaylamadıkça infaz edilemeyecek. Geçen hafta Başbakan Benazir Butto'nun hükttmetini azlederek parlamentoyu fesheden Devlet Baskanı Gulam Ishak Han'ın, Pakistan Ceza Yasası'nın tslami esaslara uyumunun sağlanması için pazartesi gecesi özel yetkiler kullanarak bu yönde düzenleyici bir yasa hazırlattığı haber alındı. Butto httkümetinin iktidaıdan uzaklaştırümasından önce yasa tasansı senatodan geçmiş, ancak hükümet ile bazı dinsel gruplar tasanya karşı çıkmışlardı. 'Johnson öldürüldü' • NAIROBI (AA) — Liberya'da Devlet Başkanı Samuel Doe'yi devinneye çalışan asi gruplanndan birinin lideri olan Prince Johnson'un, Liberya Ulusal Yurtsever Cephesi (NPFL) lideri Charles Taylor'un adamlan taraftndan öldürüldüğü iddia edildi. Johnson'un öldürüldüğü yolundaki haber, henüz bağımsız bir kaynak tarafından doğrulanmadı. ABD ise Johnson'un öldürüldüğü yolundaki haberlerin şüpheli olduğunu açıkladı. KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR Başkan Bush ablukanın sonucunu beklemekten yana 'Diplomatik çözüm yakın değiTABD Başkanı George Bush, 'Körfez krizinde kısa vadede diplomatik bir çözüm görmediğini' söyledi. Bush, yarın Ürdün Kralı Hüseyin ile görüşecek. Dış Haberler Servisi — Körfez krizini çozmek için diplomatik çabalar giderek yo- ğunlaşırken, ABD Başkanı George Bush, "Körfez'de loaa vadede diploaıatlk bir cö- zwn görmedlgini" söyledi. Ürdün Kralı Hüseyin ile yarın ABD'de bir araya gele- rek Körfez krizini görüşecek olan Bush'- un bu açıklaması, görüşmenin sonuç ve- rebüeceği yolundaki umutlan zayıflatu. ABD Başkanı George Bush, Beyaz Sa- ray'da dün akşam düzenlediği basın top- lantısında, Körfez bunahmının diploma- tik girişimlerle cözüleceğine inanmadığını, ancak Irak'a uygulanan ekonomik arnbar- gonun sonuçlan görülmeye başladıktan sonra diplomatik bir çözümden söz ede- bileceğini söyledi. Körfez bunaümı nede- niyle ABD bütçesinde yapılacak yeni kı- sıntüan açıklamak üzere dün akşam ba- sın toplantıs düzenleyen Başkan Bush, ga- zetecilerin sorulan üzerine, "Körfez kri- zinde ABD'nta yasal çerçevelcr içinde davrandıgnu" savunarak, "Butan dünya, Irak'a karşı yapbrunlann uygnlanmasını totiyor" dedi. George Bush, Irak'a karşı yaptınmlann kesin olarak uygulanmaya başlamasından sonra diplomatik çabala- nn sonuç verebileceğini savunarak, "Kör- fez'de ŞB anda bir çözttm görmüyonuı. Ancak ekoranik ympönmlâr etidsini gös- tenaeye başfaMhktaa sonra -Id bn zaman alacakbr- diplomatik Mr çdzttm yohı bo- luacaftuu ümit edebUirim ' dedi. ABD Baaluuu George Bash'un dttn ak- punld apkfaunası, Ünüu Krah Hüseyln Ue yann ABD'de yapacağı görüşmeaû>. kri- ze çözüm getirebüeceği yolundaki umut- lan zayıflatu. önceki gün Irak'ın başkenti Bağdat'a giderek, Devlet Bask&nı Saddam Hüseyin ile görüşen Kral Hüseyin'in, ABD Başkanı Bush'a, Saddanı'dan bir mektup götüreceği ve Körfez krizinin diplomatik yoldan çözumü için çaba harcayacağı bil- diriliyor. Başkan Bush'un tatilini geçirdiği Mai- ne eyaletinin Kennebunkport kentinde ya- pılacak olan görüşmede, Kral Hüseyin Körfez krizinin, yabancı devletlenn müda- halesi olmadan çözülmesi için girişimler- de bulunacak. Ürdünlü yetkililerden ah- nan bilgiye göre, Kral Hüseyin, Suudi Ara- bistan'daki uluslararası askeri guçlerle Irak askerleri arasmdaki olası bir savaşın ön- lenmesi konusu üzerinde duracak. Kral Hüseyin, görüşmede, BM Güvenlik Kon- seyi'nin yaptınm kararlan karşısında Ür- dün'ün tavnnı da acıkhğa kavuşturacak. Kral Hüseyin'in, önceki gün Bağdat'la Devlet Başkanı Saddam Huseyin'e yaptı- ğı ziyaret, Irak yetküileri tarafmdan dün açıklandı. önceki gün heükopterle Irak sı- nınnı geçen Kral Hüsey-n, daha sonra oto- mobille Bağdat'a giderek, Saddam ile iki saat süren bir görüşme yaptı. Yetkililer ta- rafından yapılan açıklamaya göre, Sad- dam ile yapılan görüşme sonrasmda, Kral Hüseyin'i, Urdün sınırında üst duzeyli bir ABD'li yetkili karşüadı. Dün de ABD'nin yeni Amman büyükelçisi, Kral Hüseyin ile görüştü. Reuter'in haberine göre, Bağdat'- tan dönen Kral Hüseyin, dün Washing- ton'a hareket etmeden önce, Yemen, Tu- nus, Sudan ve FKÖ liderleriyle görüştü. ABD Dışişleri Bakanı'nm Ortadoğu iş- leriyle görevli yardımcısı John Ke&y dün Şam'da Suriye Devlet Başkanı Hafn Ecad'la görüştü. Kelly, daha önce de Suriye Dışişleri Ba- kanı Farvk H Şara ile "BolgcdeU geMİ darnıııaB ve Irak'ın Knveyt'i işgalinia soançtaruın" ele aundığı bir görüşme yap- ü. 'ASHINGTON ABD'den gıda ambargosu UFUK GÜLDEMtR WASHINGTO.N — Olay, ABD Dışişleri Bakanlığı hiyerar- şisinde Bakan James Baker ve Bakan Vekili Lawreoce Eaglebar- ger'den sonra üç numarah koltu- ğu işgal eden Siyasi Işler MUste- şarı Robert Kimmit'in odasında geçiyor. Washington'daki Türk Büyü- kelçiliği'nin iki numarası Orta El- çi Başmusteşar Daryal Batıbay, yaklaşık bir hafta önce Kimmit'- in ofisine davet ediliyor ve ken- disine James Baker'ın Körfez kri- zi çerçevesinde Cumhurbaşkanı Targut Özal ile görüşmek üzere acil olarak Ankara'ya gelmek is- tediği bildiriliyor. Batıbay, talebi üst makamlanna iletmek üzere elçiliğe dönmek için izin isteyin- ce Kimmit aceleyle telefonu işa- ret ederek "Buradan sonunaz mı- »nız? diye atılıyor. Kimmit'in sekreteryası daha önceden tali- raatlı olduğundan Batıbay, 10 sa- niye içinde Türk Dışişleri Bakan- lığı Müsteşan Tügay özceri'ye bağlanıyor. Batıbay, konuyu ak- tannca aradaki telefon hattı açık tutulurken, özçeri'nin ofısi Köşk ile temasa geçiyor ve Baker'a "bnyursan" yanıtı geliyor. Tüm işlem birkaç dakikayı geçmiyor. Bu olay, her yıl Kongre'de gi- derek daha fazla yardım kesinti- sine uğrayan Türkiye'nin Was- hington'un nazannda Körfez kri- zi ile birlikte nasü "adliyetle" te- mas kurulması gereken bir "ortaga" dönüştüğü konusunda bir fikir veriyor. ABD şimdi ay- nı "acfliyeti" Irak'a gıda ve ilaç sevkıyatı konusunda da gösteri- yor. ABD, Irak'a ilaç ve gıda maddelerinin gönderilmesini "abloka" kapsamına almak, ya- ni engellemek istiyor. Türkiye, bu bakımdan yine Amerikan diplo- masisinin gündeminde. Ankara- nın işbirliği elde edilemeden bu konuda başanya ulaşılmasının zor olduğu kaydedih'yor. Güven- lik Konseyi karannda Irak'a yi- yecek yardımımn ancak insani aouçlaria yapuabileceği belirüli- yor. Birleşmiş Milletler kararı, Irak'a ancak insani amaçlı gıda ve ilaç sevkıyatı yapılabileceğini vurguluyor. Bu konuda önceki gün gazetecüerin sorulannı yanıt- layan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Margaret Tutwiller, Irak halkının henüz "insani" gerekçe- leri gündeme getirecek bir açlık tehlikesi Ue karşı karşıya olmadığı kaydediliyor ve bu gerekçe geçerli olmadığı için de gıda satışı yapıl- masına karşı olacaklaımı haiıı- latıyor. tnsani gerekçenin ne za- man geçerli olacağı ve buna ki- min karar vereceği sorusuna Tut- willer, "Ambargonun üzerinde ynkseldigi yasal çerçeve" yanıtı- nı veri^r. Bu yanıttan anlaşüıyor ki ABD, ablukanın kapsamını ge- niş tutmak istiyor. Bu çerçevede de Türkiye'ye bakıyor. Ancak bu durum Türkiye'ııin güney komşu- su Irak'ı hayli tedirgin ediyor. Amerikan kaynaklarına yansıdığı kadanyla Saddam Hüseyin, pet- rol boru hattını kapattığı için An- kara'ya hayli içerlemiş durumda. ABD'nin, gıda maddelerini de "abluka'' kapsamına katüğı yö- nündeki niyetini açıklamasından sonra etrafındaki çember iyice daralacak olan Irak'ın, bundan rahatsızlığını bir şekilde Türkiye1 ye hissettireceği Amerikan ma- kamlannca ileri sürülüyor. SADDAM'IN ASKERLERt — Disiplinleri ve Saddam'a baglıhklanyU nn salan Irak ordusona karşı tnm dünya knvvetleri birleşti. LONDRA Abluka tartışmasıİngiltere'de Irak'a mal götüren ya da Irak mallarını taşıyan bütün gemilerin durdurulması kararının BM Güvenlik Konseyi tarafından alınması gerektiğine inanılıyor. EDtP EMtL ÖYMEN LONDRA — Birleşmiş Mület- ler Güvenlik Konseyi'nin, Irak'- ın tam bir ablukaya alınması ko- nusunda kesin ve açık bir karan olmaksızın, Çokuluslu Askeri Kuvvet tarafından fiili bir ablu- ka uygulanması İngiltere'de endi- şe ile karşılandı. Amerikan yöne- üminin, "Irak'a mal götüren ya da Irak mallannı taşıyan bütün gemilerin durdunılacagı" şeklin- deki yaklaşımına karşüık lngilte- re'nin, "BM ekonomik yaptınm- lannın ne ölçüde aygnlandığınıo denetimi için gemilere deniz piya- deleri çıkararak inceleme yapabi- lirter" şeknnde daha dımlı bir gö- rüşten yana oluşu kamuoyunda destek buluyor. Böyle bir girişim olacaksa, buna BM Güvenlik Konseyi'nin karar verraesi gerek- tiği, radyo ve tdevizyonda sürekli yayımlanan söyleşilerde hem su-a- dan yurttaşlar, hem de uzmanlar tarafından dile getirildi. Amerika ile görüş aynhğına yer veren ba- sın, Amerika'nuı, topyekûn ablu- ka konusunda yalnız kaldığını yazdı. Muhalefet de, görüş aynlığmın, BM tarafından kabul edilen "ekonomik yaptınmlann dddi ve açık vermez biçimde uygulanma- sı" kararı Ue, Amerikan \öneti- ADABANKtoHedefe Doğru BİLANÇO AKTİF 31 Kasa ve Bankalar Menkul Değ. Cüz. Mevduat Mnz. Krş Krediler Tahsili Geck. Al. Kanuni Yedek Akçe Faiz Gel. Reesk. Muhtelif Alacak Sabit Kıymetler (Net) Diğer Aktifler Toplara Nazım Hesp. 6 AYLIK SONUÇ .12.1989 4.187 "236 3169 21.606 216 49 1.816 41 5.906 1.4 li 45.637 139.88" 30.6.1990 25.548 28.977 4.055 30.597 - 281 9999 304 5.980 1.032 106.773 209169 PA5İF Mevduat Bnk. Para Piya. Kullanılan Krd. Faiz Gider Rsk. lthalat Tem. Odenecek Vergi Muhtelif Brç. Diğer Pasif Sermayc Kanuni Ith. Ydk. Ak Yeniden Değ. Fn. Dönem Kârı Toplam Garanti ve Kef. Diğer Nz. Hsp. 3112.1989 2-965 200 482 1.511 362 362. 51"" 308 10.000 385 2.062 ' 1.483 45.63^ 64700 75.187 (Milyon TL) 30.6.1990 26.802 45.000 10.544 4.332 87 555 806 671 13400 395 62 4.119 106.773 68.054 141.115 KÂR-ZARAR TABLOSU 31. FAİZ GELtRLERİ FAİZ GtDERLERİ NET FAİZ GEIİRİ KAI^ILIKLAR KRŞ. SN. FAİZ GEÜRİ FAİZ DIŞI GEÜRLER FAİZ DIŞI GİDERLER I KÂR 12.1989 7.946 6.501 1.445 433 1.012 6.849 6.378 1.483 30.6.1990 15.988 11.070 4.918 216 4.702 3.639 4.222 4.119 Gend Müdürlük : Ada Han Büyüttdere Cad. No.40 Mecidiyeköy/lstanbul Tell72 6420/6hat Teleks: 21279-27280 ADAB Tr. Faks: 172 64 46 Merkez Şube : Ada Han Buyükdere Cad. NoAO/A Mecidiyekoy/tstanbul TeL 174 64 20/6 hat Teleks: 27 282 ADAB Tr. Faks: 172 64 43 Ankara Şubesi : Tuna Caddesi No.4 Kvnlay/Ankara TeL 133 69 70-73 Teleks: 46 984 ADAX Tr. Faks: 133 69 76 lzrnir Şubesi : Akdeniz Caddesi No. 1/C Pasaport/tzmir Tel 25 1884-139316 Teleks: 52 454 ADMt Tr. Faks: 25 49 13 Mersin Şubesi : tsmet tnönü Bulvan, Kastm Ekenler lş Merkezi Zemin Kat No. 1 Mersin TeL 394 20/4 hat Teleks: 67 604 AMRS Tr. Faks: 39 482 minin bunu "gemilerin yolunu kesme", yani fiili abluka olarak yorumlamasından kaynaklandığı- na dikkat çekti. Bugüne kadar hü- kümeti destekleyen muhalefet, In- giltere'nin, Amerikan yönetimi- nin dümen suyundan aynlarak BM karannın ruhuna uygun dav- ranmasını ve "hukukun iislün- İBğü" ilkesine uymasını istedi. Ana muhalefet Işçi Partisi Dışiş- leri Sözcüsü, Irak petrolünün it- halat ve ihracatına engel olunması gerektiğini, ancak "denizden bir ablnka uygulanacaksa, bunun, uluslararası dayanışmanın açık seçik bir hükmu olarak ortaya konması gerektiğini" söyledi. Muhafazakâr Parti çevreleri, Başbakan Thatcher'ın hem Batı ittifakının kararlı bir üyesi olarak "saldırgana ders veriyor" görün- mesi gerektiğini, hem de "hukn- kun üstünlUğü" ilkesine saygılı davranarak BM kararlarının "nsıılü dairesinde" uygulanması- mn sağlanması gerektiğini, böy- lece dikkadi bir denge kurmak zo- runda olduğunu belirtiyorlar. Topyekûnbir ablukanın huku- ki geçerliliği konusunda tngiliz basınında yonımlar yayımlandı: THE^ÜfeTIMES Ingiltere'nin ABD ile birlikte deniz gücünü kullanarak ekono- mik yaptınmlan uygulatma kara- n, iki ülkeyi de BM izni olmaksı- zın olası bir askeri harekâtın içi- ne itmektedir. Bu yasadışı bir ey- lem sayümaz. Ancak, akülıca mı- dır? İki devlet tarafından üçüncü bir devleti korumak amacıyla ya- pılan bir deniz ablukası, en yük- sek hukuki makamın onayını ge- rektirir. lngiltere ve Amerika, şimdi bunu sağlamak için New York'ta ellerinden geleni yapma- lı. Bu iki ülkenin Ortadoğu'da en korktuğu yalnız kalmakken, şim- di tam bu yolda ilerliyorlar. (14 Ağustos) tBht Sailfi Oi^rtrgraph Batılı liderlerin Basra Körfezi'ndeki amaçlanru kesin bir dille tanımladıklan kuşkulu. Çün- kü amaçlar ülkeden ulkeye çok farkhhk gösteriyor. llk tepkileri, saldmya karşı durmak, Körfez'- deki petrol bölgelerini Irak'ın ele geçinnesini önlemekti. Ancak bu- gün, Saddam yönetimde kaldık- ça, tüm bu girişimlerden ne fay- da geleceği sorusu soruluyor. Bu noktada da Washington Ue müt- teflkleri arasında en geniş göruş aynlığı ortaya çıkmaktadır. llk hedef diplomatik olmalı. Ameri- ka'run fiili ambargosuna karşı ka- tıksız destek gerekli. Saddam'ın, bunalımı tslam dünyası ile Batı arasında bir çatışma gibi göster- me çabası boşa çıkartılmalı. Or- tadoğu'da Batı, kararsız ve belir- siz bir tutum sergjlemektedir. Türkiye'de kendine güvenin ye- niden arttığı gözleniyor. Kuveyt bunalıraıyla, Türkiye'nin, Avru- pa'nın yeni stratejik smırını çiz- diği düşünülüyor. 1974'teki Kıb- rıs bunalımından bu yana Türk hükümetleri, önde gelen Batılı si- yasal kulüpler tarafından bir ke- nara itilmekte olduklannı görü- yorlardı. Bu, Ankara'nın AT üye- liği başvurusunda da ortaya çık- tı.Türkiye'nin soğukkanlı ve ka- rarlı bir şekilde Irak petrol boru hattını ve sınırı kapatması, her- kesten çok tek bir kişiye yaradı: Cumhurbaşkanı Turgııt Ozal'a. (14 Ağustos) DU1YVADA BUGUN ALİStRMEN Benazir, Gulam Sarmasında.• • Saddam Hüseyin'in başlattığı Ortadoğu çılgınlığı bütün ilgiyi bölgeye topladığından, dost ve kardeş Pakistan'da rneydana ge- len yeni iızücü gelişmeler Türkiye'de bile çok kişinin fazla dik- katini çekmedi. Oysa Cumhurbaşkanı Gulam İshak Han'ın Benazir Butto'yu görevden alarak, yerine Gulam Mustafa'yı getirmesiyle, islam dünyasının seçimle işbaşına gelen ilk kadın başbakanı, Gulam sarmasına girerken bu kardeş ülke de bir kez daha, demokrasi zemininden çıkıyor ve müdahaleler, darbeler sarmalına gi- riyordu. Pakistan'ın bağımsız devlet olarak tarihine kısaca baktığımızda acılann yani darbelerin, diktaiarın kalıcı; sevinçlerin yani demok- rasinin kısa ve gecici olduğunu görürüz. Doğrusunu isterseniz, bu olguya herkes gibi bizler de pek sempati duymayız. Ne var ki demokrasiyi bir türlü beceremediğini üzüntüyle gördüğümüz Pakistan'ın bu niteliği, bağımsızlığının ve varlığının temelinde bile bizlerle dostluğun harcının bulunduğu (gerçekten, Hindis- tan bağımsıztık hareketi sırasında, başlangıçta Ingıliz guçlerle işbirliğini yeğleyen geleneksel Müsluman liderler, daha sonra Birinci Dünya Savaşı'nda ingiltere'nin Osmanlılar ile savaşa gir- mesi ve devletin parçalanması üzerine İngiltere'ye karşı direni- şe başlamışlardır) bu ülkeye ve insanlarına dostçanın da öte- sinde kardeşçe bir seygi ile bağlı olmamızı engellemez ve za- man zaman da Ziya Ül Hak yönetimıne olduğu gibi yönelttiği- miz eleştiriler, özdeki bu yakınlığı zedelemez. Ancak üzülerek görmekteyiz kı taa 1956'dan bu yana İslami ilkelere dayalı bir anayasaya sahip olan ve dinsel niteliği Ziya Ül Hak döneminde daha da belirgın hale getirilen bu İslam cum- huriyeti kardeş ülkede, büyük bir olasılıkla, Kenan Evren'in bi- raderı diktatör Hak'ın adamlarının bir kez daha yönetime el koy- maları ve Benazir'in ülkeden ayrılması ya da babası gibi dara- ğacına kadar varabilecek bir karanlık yola dalması sonuçlarını da doğurabilecek olan gelişmelere yol açan müdahale ile yeni- den Hak'çıları işbaşına getirme sürecini başlatmış olan Gulam İshak Han'ın Butto yönetimi için ileri sürdüğü gerekçeler haklı değildir. Hiç kuşkusuz, Benazir Butto döneminde de yolsuzluklar, rüş- vet ve adam kayırma olmuştur. Tıpkı daha önceki tüm iktidar- lar zamanında olduğu gibi... Ancak bu olaylar hükümetin yan tutması ve kokuşmuşluğundan çok, ülkedekı aşiret yapısının so- nucu işbaşına gelenin kendi klanını, topluluğunu. aşiretini kol- lamasından, hâlâ biraderî ilişkilerinin geçerlıliğinı korumasından, bölgeciliği aşacak ekonomik ve sosyal düzeye ulaşılamamasın- dan kaynaklanmaktadır. Nitekim, bölgecilik, aşiret ilişkisi ve kayırma, Pakistan yaşa- mında öylesine kök salmıştır ki geçmişte ülkeye yapılan Ameri- kan yardımımn kullanılması, görece ekonomik kalkınmanın nı- metlerinin eşit dağıtılmayıp, hep batı bölgesinin Pencabiler'in tekelinde kalması, Batı ve Doğu Pakistan arasmdaki büyük ger- ginliğin çatışmaya dönüşmesıni ve sonunda Hindistan'ın da mü- dahalesi ile Doğu Pakistan'ın Bangladeş adı altında, bağımsız- lığına kavuşmasını engelleyememiştir. Öyle görünüyor ki Benazir'in görevden alınmasıyla başlayan olaylar, Pakistan'da demokrasiye değil, görece serbestçe de- mokrasi benzeri bir yönetime doğru ilerleme sürecini bir kez da- ha kesecek ve bu kardeş ülke bir kez daha, dıktanın baskının daha yoğunu ve dana koyusunun altına düşecek, betki de Ziya Ül Hak'ın adamlan bir kez daha dolaylı yönetimi bırakıp. doğ- rudan iktidara el koyacaklardır. . Nitekim, Pakistan İslam Cumhuriyeti'nin her zaman sevinçle karşılamış, yönetimin dinsel yapısında kendi bölgesel çıkarları- nın güvencesini bulmuş olan ABD bile. son olayların Pakistan demokrasisi adına kaygı uyandırıci olduğunu kabul etmek du- rumunda kalmıştır Pakistan'da Benazir'in Gulam sarmasına ve rejimin de bir kez daha müdahale sarmalına gırmesine yoi açan olaylar çok acı bir gerçeği vurgulamaktadır: İslam cumhuriyetlerinde veya şe- riata bağlı ülkeierde, demokrasi boy atamamaktadır. Başka bir deyişle, islam'ın engin hoşgörüsü, bir türlü demokrasiye hoş- görü ile bakamamakta ve katlanamamaktadır. Saddam olayın- da bir kez daha ortaya çıkan Arap dünyasının derin bölünmüş- lüğü ile varlığının temelinde Hindu baskısına karşı din kardeşi dayanışması bulunan Pakistan'ın, parçalanmasının 1971 Pakis- tan Bangladeş ıkıliği olarak tescılinın de kanıtladığı gibi birlik ve beraberlığı sağlayacak, yapıştırıcı ve bütünleştirici bir öğe de olmayı başaramamış olan İslam ile demokrasiyi bağdaştır- manın tek mümkünü laikliktir. Laıkliğı rafa kaldırıp, Türkiye'yı şerıat sarmalına sokarak is- lam cumhuriyetine götürmek isteyenlerin girişimleri karşısında tepkisız ve etkisiz kalanlara Gulam sarmasındaki Benazir'in ül- kesinin geçmişıne ve bu gününe bakmalarını, bu çıkmazı do- ğu ran nedenler üzerinde bir kez daha ciddi biçimde düşünme- lerini salık veririz. PARIS Temkinli politikaSABETAY VAROL PARİS — Fransa'ıun son Körfez bunahmının başlangıcın- dan beri Washington-Londra iki- lisine oranla daha temkinli bir ta- vu- içinde olduğu gözleniyor. Ni- tekim, Amerika'nın, Irak'a uy- gulanan ekonomik ambargoyu ihlal etmek isteyebüecek gemile- re zorla engel olacağma dair açıklamalannuı ardmdan, Paris, bu tür eskeri önlemlere katılma- yacağmı beiiıtti. Moskova'nın da aynı kanıda olduğu ifade edili- yor. Her iki ülkenin gerekçesi 'ablaka' niteliğine bürünecek ve savaş ilanı anlamına gelecek bu tür bir eylemin B.M. Güvenlik Konseyi'nin aldığı karar kapsa- mına girmediği şeklinde. Irak'ın Kuveyt'i işgal edişinin on ikinci günunde, özelükle Fransa'nın bu tavn, Irak'a karşı oluşan uluslar- arası cephede catlaklar mı, mcy- dana geldiği sorusunun sorulma- sına yol açıyor. Dünkü Fransız basını, bu tutumuyla Mitterrand yönetiminin kendini iki Batılı müttefikinden oldukça farklı bir yere oturttuğunu vurguluyor. Dünkü Inlernational Herald Tribune gazetesinin bir haberi, Fransa'nın daha önce Irak'a sat- tığı gelişmiş silahlarla ilgili tüm sırlan Pentagon'a aktardığını nakletti. Şimdiye kadar hiçbir ge- lişme, Fransa'nın, Irak yöneti- miyle eskiden sahip olduğu iyi ilişkilere de uygun olarak Sad- dam Hüseyin'i kayırıcı bir dav- ranış içine girdiğini kanıtlamıyor. tşgal'in hemen ertesinde Paris, Irak'a ekonomik yaptınm uygu- lamasını benimsedi ve bunu ilk savunan ulkelerden biri oldu. Buna karşılık, Fransa'nın Arap dünyasıyla arasında uzun süreli bir husumetin uyanmasma neden olacak düşmanca çıkışlar- dan kaçındığı dikkati çekiyor. Bu farklılığını vurgulama kaygısının bir ikinci nedeni, Avrupa kıtasın- daki iki askeri paktın eski öne- mini yitirmesinden sonra Ameri- ka ile Fransa arasmdaki gelece- ğe ilişkin tartışmalann son Kör- fez bunahmı yüzünden, Ameri- kalılann istediği biçimde sonuç- lanmasını önleme kaygısı... Fransa, bağımsız Avrupa savun- ması perspektifînin bu olaylar yüzünden unutulmasını istemi- yor. "Geçmiş ambargolann etkisiz kalması Amerikan-lngüiz tutu- mundaki kararlılığı haklı göste- rir mi? Belki de evet, ana bu ta- vır nereye kadar gidebilir? Suu- di Arabistan'da konuşlanmış oir- Uklere verilen görev bellidir: Cay- dıncılık. BM'nin kararlaştırdığı ve Arap ülkelerinm çoğunluğun- ca onaylanan cezalar, Saddara Hüseyin'i, biru'klerini Kuveyt'ten çekmeye ikna etmelidir. Ama bu önlemkrin Saddam'ı iknaya yet- meyeceği kabul edilirse şu soru hâlâ cevapsız kalıyor demektir. Saddam, boyun e^nezse ne yap- malı? tİK bakışta Amerikan ka- rarı baskıyı arttınyor, ama ceva- bı beraberinde getirmiyor. Zor kullanmayı kabul eden bir deniz- den kontrol, güç bela sağlanan Arap-uluslararası uzlaşmayı teh- likeye atabilir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle