Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3
': Fujimori'ye
': bombalı saldın
• LİMA (AA)— Penı'nun
. başkenti Lima'da,
I Başkanhk Sarayı yanına
• sokulan bir arabada
- patlayan bomba, binayı
• sarstı. Polis ve görgü
'. tanıklannın biklirdiğine
i göre, Cumhurbaşkanı
: Alberto Fujimori'nin
pazartesi gecesi bina içinde
• bulunduğu bir sırada
patlayan 40 kg.
! ağırlığındaki dinamit
; çevrede hasara yol açtı,
; ölen ya da yaralanan
olmadı. 17 gün önce
- başkanhk görevini devralan
• Japon göçmen Fujimori'nin
' hükümeti, aldığı son derece
• sıkı ekonotnik önlemlerle
•t şiddetli tepkilere hedcf
*oluyor. Polisin "Maocu'
'Oİarak tanınıladığı
'. gerillalann 17 gün içinde
'. yol açtıklan sabotaj
• dalgasında son olarak 6
• kişinin öldüğü bildirildi.
: Birleşmenin
becleli
< • Dış Haberler Servisi —
jFederal ve Demokratik
' Almanya devletleri
' birleştikten sonra, 1. ve 2.
dünya savaşlan arasında
' çıkanlmış tahvillerin
' faizlerini ödemek zorunda
:
kalacaklar. 1920'ü ve
1930'Iu yıllarda çıkanlan bu
) tahvillerin faizleri 250
milyon mark tutuyor.
Dolar, sterlin ve Isviçre
Frangı üzerinden çıkarılan
tahviller Almanya'da
basılmıştı. Borçlar, 1953
; Londra Borç
; Anlaşması'nda, birleşik
; Almanya tahvillerin faiz
• ödemesini üstlenene kadar
' ertelenmişti.
': Bulgaristan
JNÂTO yolunda
! • Dış Haberier Servisi —
'. Bulgaristan Savunma
! Bakanı Dobri Durov,
I ülkesinin NATO'ya üye
• olmak isteyebileceğine işaret
• etti. Dün Otechestven Front
', gazetesinde yayımlanan
'. röportajda Durov'un
; "Doğu-Batı ilişkilerinin
j normale dönmesi böyle bir
'eylemi destekleyebilir"
' şeklindeki sözlerine yer
' verildi. Savunma Bakanı
Viyana'daki silahsızlanma
görüşmelerinin
Bulgaristan'ın askeri
geleceğini belirlemesi
açısından yararlı olacağını
• da kaydetti.
Sığınalan
Kübablar
• HAVANA (AA) —
Belçika'nın Havana
Büyttkelçiliği konutuna
giren 4 Kübalının stğınma
istediği bildirildi. Meksika
Resmi Haber Ajansı
NOTIMEX'e bir açıklama
yapan Büytikelçilik Ikinci
Sekreteri Illy Leeman,
önceki gün yaşlan 20 ile 40
arasında değişen 4
Kübahmn Büyükelçi Loie
Cornet'in Miramar
Mahallesi'ndeki konutuna
girdiklerini ve sığınma
istediklerini söyledi.
Büyükelçiliğin Küba
yetkililerine
başvurmalarmdan sonra
binanın polis tarafından
sarıldığını belirten Leeman,
sığınma isteyenlerin
adlannın güvenlik nedeniyle
açıklanmayacağını ifade
ettj.
Islami ceza
yasası
. • tSLAMABAD (AA) —
'Pakistan'da ölüm cezası,
maktulün ailesi
onaylamadıkça infaz
edilemeyecek. Geçen hafta
Başbakan Benazir
Butto'nun hükttmetini
azlederek parlamentoyu
fesheden Devlet Baskanı
Gulam Ishak Han'ın,
Pakistan Ceza Yasası'nın
tslami esaslara uyumunun
sağlanması için pazartesi
gecesi özel yetkiler
kullanarak bu yönde
düzenleyici bir yasa
hazırlattığı haber alındı.
Butto httkümetinin
iktidaıdan
uzaklaştırümasından önce
yasa tasansı senatodan
geçmiş, ancak hükümet ile
bazı dinsel gruplar tasanya
karşı çıkmışlardı.
'Johnson
öldürüldü'
• NAIROBI (AA) —
Liberya'da Devlet Başkanı
Samuel Doe'yi devinneye
çalışan asi gruplanndan
birinin lideri olan Prince
Johnson'un, Liberya Ulusal
Yurtsever Cephesi (NPFL)
lideri Charles Taylor'un
adamlan taraftndan
öldürüldüğü iddia edildi.
Johnson'un öldürüldüğü
yolundaki haber, henüz
bağımsız bir kaynak
tarafından doğrulanmadı.
ABD ise Johnson'un
öldürüldüğü yolundaki
haberlerin şüpheli olduğunu
açıkladı.
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR
Başkan Bush ablukanın sonucunu beklemekten yana
'Diplomatik çözüm yakın değiTABD Başkanı George Bush, 'Körfez krizinde kısa vadede
diplomatik bir çözüm görmediğini' söyledi. Bush, yarın
Ürdün Kralı Hüseyin ile görüşecek.
Dış Haberler Servisi — Körfez krizini
çozmek için diplomatik çabalar giderek yo-
ğunlaşırken, ABD Başkanı George Bush,
"Körfez'de loaa vadede diploaıatlk bir cö-
zwn görmedlgini" söyledi. Ürdün Kralı
Hüseyin ile yarın ABD'de bir araya gele-
rek Körfez krizini görüşecek olan Bush'-
un bu açıklaması, görüşmenin sonuç ve-
rebüeceği yolundaki umutlan zayıflatu.
ABD Başkanı George Bush, Beyaz Sa-
ray'da dün akşam düzenlediği basın top-
lantısında, Körfez bunahmının diploma-
tik girişimlerle cözüleceğine inanmadığını,
ancak Irak'a uygulanan ekonomik arnbar-
gonun sonuçlan görülmeye başladıktan
sonra diplomatik bir çözümden söz ede-
bileceğini söyledi. Körfez bunaümı nede-
niyle ABD bütçesinde yapılacak yeni kı-
sıntüan açıklamak üzere dün akşam ba-
sın toplantıs düzenleyen Başkan Bush, ga-
zetecilerin sorulan üzerine, "Körfez kri-
zinde ABD'nta yasal çerçevelcr içinde
davrandıgnu" savunarak, "Butan dünya,
Irak'a karşı yapbrunlann uygnlanmasını
totiyor" dedi. George Bush, Irak'a karşı
yaptınmlann kesin olarak uygulanmaya
başlamasından sonra diplomatik çabala-
nn sonuç verebileceğini savunarak, "Kör-
fez'de ŞB anda bir çözttm görmüyonuı.
Ancak ekoranik ympönmlâr etidsini gös-
tenaeye başfaMhktaa sonra -Id bn zaman
alacakbr- diplomatik Mr çdzttm yohı bo-
luacaftuu ümit edebUirim ' dedi.
ABD Baaluuu George Bash'un dttn ak-
punld apkfaunası, Ünüu Krah Hüseyln Ue
yann ABD'de yapacağı görüşmeaû>. kri-
ze çözüm getirebüeceği yolundaki umut-
lan zayıflatu. önceki gün Irak'ın başkenti
Bağdat'a giderek, Devlet Bask&nı Saddam
Hüseyin ile görüşen Kral Hüseyin'in, ABD
Başkanı Bush'a, Saddanı'dan bir mektup
götüreceği ve Körfez krizinin diplomatik
yoldan çözumü için çaba harcayacağı bil-
diriliyor.
Başkan Bush'un tatilini geçirdiği Mai-
ne eyaletinin Kennebunkport kentinde ya-
pılacak olan görüşmede, Kral Hüseyin
Körfez krizinin, yabancı devletlenn müda-
halesi olmadan çözülmesi için girişimler-
de bulunacak. Ürdünlü yetkililerden ah-
nan bilgiye göre, Kral Hüseyin, Suudi Ara-
bistan'daki uluslararası askeri guçlerle Irak
askerleri arasmdaki olası bir savaşın ön-
lenmesi konusu üzerinde duracak. Kral
Hüseyin, görüşmede, BM Güvenlik Kon-
seyi'nin yaptınm kararlan karşısında Ür-
dün'ün tavnnı da acıkhğa kavuşturacak.
Kral Hüseyin'in, önceki gün Bağdat'la
Devlet Başkanı Saddam Huseyin'e yaptı-
ğı ziyaret, Irak yetküileri tarafmdan dün
açıklandı. önceki gün heükopterle Irak sı-
nınnı geçen Kral Hüsey-n, daha sonra oto-
mobille Bağdat'a giderek, Saddam ile iki
saat süren bir görüşme yaptı. Yetkililer ta-
rafından yapılan açıklamaya göre, Sad-
dam ile yapılan görüşme sonrasmda, Kral
Hüseyin'i, Urdün sınırında üst duzeyli bir
ABD'li yetkili karşüadı. Dün de ABD'nin
yeni Amman büyükelçisi, Kral Hüseyin ile
görüştü. Reuter'in haberine göre, Bağdat'-
tan dönen Kral Hüseyin, dün Washing-
ton'a hareket etmeden önce, Yemen, Tu-
nus, Sudan ve FKÖ liderleriyle görüştü.
ABD Dışişleri Bakanı'nm Ortadoğu iş-
leriyle görevli yardımcısı John Ke&y dün
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Hafn
Ecad'la görüştü.
Kelly, daha önce de Suriye Dışişleri Ba-
kanı Farvk H Şara ile "BolgcdeU geMİ
darnıııaB ve Irak'ın Knveyt'i işgalinia
soançtaruın" ele aundığı bir görüşme yap-
ü.
'ASHINGTON
ABD'den gıda
ambargosu
UFUK GÜLDEMtR
WASHINGTO.N — Olay,
ABD Dışişleri Bakanlığı hiyerar-
şisinde Bakan James Baker ve
Bakan Vekili Lawreoce Eaglebar-
ger'den sonra üç numarah koltu-
ğu işgal eden Siyasi Işler MUste-
şarı Robert Kimmit'in odasında
geçiyor.
Washington'daki Türk Büyü-
kelçiliği'nin iki numarası Orta El-
çi Başmusteşar Daryal Batıbay,
yaklaşık bir hafta önce Kimmit'-
in ofisine davet ediliyor ve ken-
disine James Baker'ın Körfez kri-
zi çerçevesinde Cumhurbaşkanı
Targut Özal ile görüşmek üzere
acil olarak Ankara'ya gelmek is-
tediği bildiriliyor. Batıbay, talebi
üst makamlanna iletmek üzere
elçiliğe dönmek için izin isteyin-
ce Kimmit aceleyle telefonu işa-
ret ederek "Buradan sonunaz mı-
»nız? diye atılıyor. Kimmit'in
sekreteryası daha önceden tali-
raatlı olduğundan Batıbay, 10 sa-
niye içinde Türk Dışişleri Bakan-
lığı Müsteşan Tügay özceri'ye
bağlanıyor. Batıbay, konuyu ak-
tannca aradaki telefon hattı açık
tutulurken, özçeri'nin ofısi Köşk
ile temasa geçiyor ve Baker'a
"bnyursan" yanıtı geliyor. Tüm
işlem birkaç dakikayı geçmiyor.
Bu olay, her yıl Kongre'de gi-
derek daha fazla yardım kesinti-
sine uğrayan Türkiye'nin Was-
hington'un nazannda Körfez kri-
zi ile birlikte nasü "adliyetle" te-
mas kurulması gereken bir
"ortaga" dönüştüğü konusunda
bir fikir veriyor. ABD şimdi ay-
nı "acfliyeti" Irak'a gıda ve ilaç
sevkıyatı konusunda da gösteri-
yor. ABD, Irak'a ilaç ve gıda
maddelerinin gönderilmesini
"abloka" kapsamına almak, ya-
ni engellemek istiyor. Türkiye, bu
bakımdan yine Amerikan diplo-
masisinin gündeminde. Ankara-
nın işbirliği elde edilemeden bu
konuda başanya ulaşılmasının
zor olduğu kaydedih'yor. Güven-
lik Konseyi karannda Irak'a yi-
yecek yardımımn ancak insani
aouçlaria yapuabileceği belirüli-
yor.
Birleşmiş Milletler kararı,
Irak'a ancak insani amaçlı gıda
ve ilaç sevkıyatı yapılabileceğini
vurguluyor. Bu konuda önceki
gün gazetecüerin sorulannı yanıt-
layan ABD Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü Margaret Tutwiller, Irak
halkının henüz "insani" gerekçe-
leri gündeme getirecek bir açlık
tehlikesi Ue karşı karşıya olmadığı
kaydediliyor ve bu gerekçe geçerli
olmadığı için de gıda satışı yapıl-
masına karşı olacaklaımı haiıı-
latıyor. tnsani gerekçenin ne za-
man geçerli olacağı ve buna ki-
min karar vereceği sorusuna Tut-
willer, "Ambargonun üzerinde
ynkseldigi yasal çerçeve" yanıtı-
nı veri^r. Bu yanıttan anlaşüıyor
ki ABD, ablukanın kapsamını ge-
niş tutmak istiyor. Bu çerçevede
de Türkiye'ye bakıyor. Ancak bu
durum Türkiye'ııin güney komşu-
su Irak'ı hayli tedirgin ediyor.
Amerikan kaynaklarına yansıdığı
kadanyla Saddam Hüseyin, pet-
rol boru hattını kapattığı için An-
kara'ya hayli içerlemiş durumda.
ABD'nin, gıda maddelerini de
"abluka'' kapsamına katüğı yö-
nündeki niyetini açıklamasından
sonra etrafındaki çember iyice
daralacak olan Irak'ın, bundan
rahatsızlığını bir şekilde Türkiye1
ye hissettireceği Amerikan ma-
kamlannca ileri sürülüyor.
SADDAM'IN ASKERLERt — Disiplinleri ve Saddam'a baglıhklanyU nn salan Irak ordusona karşı
tnm dünya knvvetleri birleşti.
LONDRA
Abluka tartışmasıİngiltere'de Irak'a mal götüren ya da Irak
mallarını taşıyan bütün gemilerin durdurulması
kararının BM Güvenlik Konseyi tarafından
alınması gerektiğine inanılıyor.
EDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — Birleşmiş Mület-
ler Güvenlik Konseyi'nin, Irak'-
ın tam bir ablukaya alınması ko-
nusunda kesin ve açık bir karan
olmaksızın, Çokuluslu Askeri
Kuvvet tarafından fiili bir ablu-
ka uygulanması İngiltere'de endi-
şe ile karşılandı. Amerikan yöne-
üminin, "Irak'a mal götüren ya
da Irak mallannı taşıyan bütün
gemilerin durdunılacagı" şeklin-
deki yaklaşımına karşüık lngilte-
re'nin, "BM ekonomik yaptınm-
lannın ne ölçüde aygnlandığınıo
denetimi için gemilere deniz piya-
deleri çıkararak inceleme yapabi-
lirter" şeknnde daha dımlı bir gö-
rüşten yana oluşu kamuoyunda
destek buluyor. Böyle bir girişim
olacaksa, buna BM Güvenlik
Konseyi'nin karar verraesi gerek-
tiği, radyo ve tdevizyonda sürekli
yayımlanan söyleşilerde hem su-a-
dan yurttaşlar, hem de uzmanlar
tarafından dile getirildi. Amerika
ile görüş aynhğına yer veren ba-
sın, Amerika'nuı, topyekûn ablu-
ka konusunda yalnız kaldığını
yazdı.
Muhalefet de, görüş aynlığmın,
BM tarafından kabul edilen
"ekonomik yaptınmlann dddi ve
açık vermez biçimde uygulanma-
sı" kararı Ue, Amerikan \öneti-
ADABANKtoHedefe Doğru
BİLANÇO
AKTİF 31
Kasa ve Bankalar
Menkul Değ. Cüz.
Mevduat Mnz. Krş
Krediler
Tahsili Geck. Al.
Kanuni Yedek Akçe
Faiz Gel. Reesk.
Muhtelif Alacak
Sabit Kıymetler
(Net)
Diğer Aktifler
Toplara
Nazım Hesp.
6 AYLIK SONUÇ
.12.1989
4.187
"236
3169
21.606
216
49
1.816
41
5.906
1.4 li
45.637
139.88"
30.6.1990
25.548
28.977
4.055
30.597
-
281
9999
304
5.980
1.032
106.773
209169
PA5İF
Mevduat
Bnk. Para Piya.
Kullanılan Krd.
Faiz Gider Rsk.
lthalat Tem.
Odenecek Vergi
Muhtelif Brç.
Diğer Pasif
Sermayc
Kanuni Ith. Ydk. Ak
Yeniden Değ. Fn.
Dönem Kârı
Toplam
Garanti ve Kef.
Diğer Nz. Hsp.
3112.1989
2-965
200
482
1.511
362
362.
51""
308
10.000
385
2.062
' 1.483
45.63^
64700
75.187
(Milyon TL)
30.6.1990
26.802
45.000
10.544
4.332
87
555
806
671
13400
395
62
4.119
106.773
68.054
141.115
KÂR-ZARAR TABLOSU
31.
FAİZ GELtRLERİ
FAİZ GtDERLERİ
NET FAİZ GEIİRİ
KAI^ILIKLAR
KRŞ. SN. FAİZ GEÜRİ
FAİZ DIŞI GEÜRLER
FAİZ DIŞI GİDERLER
I
KÂR
12.1989
7.946
6.501
1.445
433
1.012
6.849
6.378
1.483
30.6.1990
15.988
11.070
4.918
216
4.702
3.639
4.222
4.119
Gend Müdürlük : Ada Han Büyüttdere Cad. No.40
Mecidiyeköy/lstanbul
Tell72 6420/6hat
Teleks: 21279-27280 ADAB Tr.
Faks: 172 64 46
Merkez Şube : Ada Han Buyükdere Cad. NoAO/A
Mecidiyekoy/tstanbul
TeL 174 64 20/6 hat
Teleks: 27 282 ADAB Tr.
Faks: 172 64 43
Ankara Şubesi : Tuna Caddesi No.4 Kvnlay/Ankara
TeL 133 69 70-73
Teleks: 46 984 ADAX Tr. Faks: 133 69 76
lzrnir Şubesi : Akdeniz Caddesi No. 1/C
Pasaport/tzmir
Tel 25 1884-139316
Teleks: 52 454 ADMt Tr. Faks: 25 49 13
Mersin Şubesi : tsmet tnönü Bulvan, Kastm Ekenler lş
Merkezi Zemin Kat No. 1 Mersin
TeL 394 20/4 hat
Teleks: 67 604 AMRS Tr. Faks: 39 482
minin bunu "gemilerin yolunu
kesme", yani fiili abluka olarak
yorumlamasından kaynaklandığı-
na dikkat çekti. Bugüne kadar hü-
kümeti destekleyen muhalefet, In-
giltere'nin, Amerikan yönetimi-
nin dümen suyundan aynlarak
BM karannın ruhuna uygun dav-
ranmasını ve "hukukun iislün-
İBğü" ilkesine uymasını istedi.
Ana muhalefet Işçi Partisi Dışiş-
leri Sözcüsü, Irak petrolünün it-
halat ve ihracatına engel olunması
gerektiğini, ancak "denizden bir
ablnka uygulanacaksa, bunun,
uluslararası dayanışmanın açık
seçik bir hükmu olarak ortaya
konması gerektiğini" söyledi.
Muhafazakâr Parti çevreleri,
Başbakan Thatcher'ın hem Batı
ittifakının kararlı bir üyesi olarak
"saldırgana ders veriyor" görün-
mesi gerektiğini, hem de "hukn-
kun üstünlUğü" ilkesine saygılı
davranarak BM kararlarının
"nsıılü dairesinde" uygulanması-
mn sağlanması gerektiğini, böy-
lece dikkadi bir denge kurmak zo-
runda olduğunu belirtiyorlar.
Topyekûnbir ablukanın huku-
ki geçerliliği konusunda tngiliz
basınında yonımlar yayımlandı:
THE^ÜfeTIMES
Ingiltere'nin ABD ile birlikte
deniz gücünü kullanarak ekono-
mik yaptınmlan uygulatma kara-
n, iki ülkeyi de BM izni olmaksı-
zın olası bir askeri harekâtın içi-
ne itmektedir. Bu yasadışı bir ey-
lem sayümaz. Ancak, akülıca mı-
dır? İki devlet tarafından üçüncü
bir devleti korumak amacıyla ya-
pılan bir deniz ablukası, en yük-
sek hukuki makamın onayını ge-
rektirir. lngiltere ve Amerika,
şimdi bunu sağlamak için New
York'ta ellerinden geleni yapma-
lı. Bu iki ülkenin Ortadoğu'da en
korktuğu yalnız kalmakken, şim-
di tam bu yolda ilerliyorlar. (14
Ağustos)
tBht Sailfi Oi^rtrgraph
Batılı liderlerin Basra
Körfezi'ndeki amaçlanru kesin bir
dille tanımladıklan kuşkulu. Çün-
kü amaçlar ülkeden ulkeye çok
farkhhk gösteriyor. llk tepkileri,
saldmya karşı durmak, Körfez'-
deki petrol bölgelerini Irak'ın ele
geçinnesini önlemekti. Ancak bu-
gün, Saddam yönetimde kaldık-
ça, tüm bu girişimlerden ne fay-
da geleceği sorusu soruluyor. Bu
noktada da Washington Ue müt-
teflkleri arasında en geniş göruş
aynlığı ortaya çıkmaktadır. llk
hedef diplomatik olmalı. Ameri-
ka'run fiili ambargosuna karşı ka-
tıksız destek gerekli. Saddam'ın,
bunalımı tslam dünyası ile Batı
arasında bir çatışma gibi göster-
me çabası boşa çıkartılmalı. Or-
tadoğu'da Batı, kararsız ve belir-
siz bir tutum sergjlemektedir.
Türkiye'de kendine güvenin ye-
niden arttığı gözleniyor. Kuveyt
bunalıraıyla, Türkiye'nin, Avru-
pa'nın yeni stratejik smırını çiz-
diği düşünülüyor. 1974'teki Kıb-
rıs bunalımından bu yana Türk
hükümetleri, önde gelen Batılı si-
yasal kulüpler tarafından bir ke-
nara itilmekte olduklannı görü-
yorlardı. Bu, Ankara'nın AT üye-
liği başvurusunda da ortaya çık-
tı.Türkiye'nin soğukkanlı ve ka-
rarlı bir şekilde Irak petrol boru
hattını ve sınırı kapatması, her-
kesten çok tek bir kişiye yaradı:
Cumhurbaşkanı Turgııt Ozal'a.
(14 Ağustos)
DU1YVADA BUGUN
ALİStRMEN
Benazir, Gulam
Sarmasında.• •
Saddam Hüseyin'in başlattığı Ortadoğu çılgınlığı bütün ilgiyi
bölgeye topladığından, dost ve kardeş Pakistan'da rneydana ge-
len yeni iızücü gelişmeler Türkiye'de bile çok kişinin fazla dik-
katini çekmedi.
Oysa Cumhurbaşkanı Gulam İshak Han'ın Benazir Butto'yu
görevden alarak, yerine Gulam Mustafa'yı getirmesiyle, islam
dünyasının seçimle işbaşına gelen ilk kadın başbakanı, Gulam
sarmasına girerken bu kardeş ülke de bir kez daha, demokrasi
zemininden çıkıyor ve müdahaleler, darbeler sarmalına gi-
riyordu.
Pakistan'ın bağımsız devlet olarak tarihine kısaca baktığımızda
acılann yani darbelerin, diktaiarın kalıcı; sevinçlerin yani demok-
rasinin kısa ve gecici olduğunu görürüz. Doğrusunu isterseniz,
bu olguya herkes gibi bizler de pek sempati duymayız. Ne var
ki demokrasiyi bir türlü beceremediğini üzüntüyle gördüğümüz
Pakistan'ın bu niteliği, bağımsızlığının ve varlığının temelinde
bile bizlerle dostluğun harcının bulunduğu (gerçekten, Hindis-
tan bağımsıztık hareketi sırasında, başlangıçta Ingıliz guçlerle
işbirliğini yeğleyen geleneksel Müsluman liderler, daha sonra
Birinci Dünya Savaşı'nda ingiltere'nin Osmanlılar ile savaşa gir-
mesi ve devletin parçalanması üzerine İngiltere'ye karşı direni-
şe başlamışlardır) bu ülkeye ve insanlarına dostçanın da öte-
sinde kardeşçe bir seygi ile bağlı olmamızı engellemez ve za-
man zaman da Ziya Ül Hak yönetimıne olduğu gibi yönelttiği-
miz eleştiriler, özdeki bu yakınlığı zedelemez.
Ancak üzülerek görmekteyiz kı taa 1956'dan bu yana İslami
ilkelere dayalı bir anayasaya sahip olan ve dinsel niteliği Ziya
Ül Hak döneminde daha da belirgın hale getirilen bu İslam cum-
huriyeti kardeş ülkede, büyük bir olasılıkla, Kenan Evren'in bi-
raderı diktatör Hak'ın adamlarının bir kez daha yönetime el koy-
maları ve Benazir'in ülkeden ayrılması ya da babası gibi dara-
ğacına kadar varabilecek bir karanlık yola dalması sonuçlarını
da doğurabilecek olan gelişmelere yol açan müdahale ile yeni-
den Hak'çıları işbaşına getirme sürecini başlatmış olan Gulam
İshak Han'ın Butto yönetimi için ileri sürdüğü gerekçeler haklı
değildir.
Hiç kuşkusuz, Benazir Butto döneminde de yolsuzluklar, rüş-
vet ve adam kayırma olmuştur. Tıpkı daha önceki tüm iktidar-
lar zamanında olduğu gibi... Ancak bu olaylar hükümetin yan
tutması ve kokuşmuşluğundan çok, ülkedekı aşiret yapısının so-
nucu işbaşına gelenin kendi klanını, topluluğunu. aşiretini kol-
lamasından, hâlâ biraderî ilişkilerinin geçerlıliğinı korumasından,
bölgeciliği aşacak ekonomik ve sosyal düzeye ulaşılamamasın-
dan kaynaklanmaktadır.
Nitekim, bölgecilik, aşiret ilişkisi ve kayırma, Pakistan yaşa-
mında öylesine kök salmıştır ki geçmişte ülkeye yapılan Ameri-
kan yardımımn kullanılması, görece ekonomik kalkınmanın nı-
metlerinin eşit dağıtılmayıp, hep batı bölgesinin Pencabiler'in
tekelinde kalması, Batı ve Doğu Pakistan arasmdaki büyük ger-
ginliğin çatışmaya dönüşmesıni ve sonunda Hindistan'ın da mü-
dahalesi ile Doğu Pakistan'ın Bangladeş adı altında, bağımsız-
lığına kavuşmasını engelleyememiştir.
Öyle görünüyor ki Benazir'in görevden alınmasıyla başlayan
olaylar, Pakistan'da demokrasiye değil, görece serbestçe de-
mokrasi benzeri bir yönetime doğru ilerleme sürecini bir kez da-
ha kesecek ve bu kardeş ülke bir kez daha, dıktanın baskının
daha yoğunu ve dana koyusunun altına düşecek, betki de Ziya
Ül Hak'ın adamlan bir kez daha dolaylı yönetimi bırakıp. doğ-
rudan iktidara el koyacaklardır.
. Nitekim, Pakistan İslam Cumhuriyeti'nin her zaman sevinçle
karşılamış, yönetimin dinsel yapısında kendi bölgesel çıkarları-
nın güvencesini bulmuş olan ABD bile. son olayların Pakistan
demokrasisi adına kaygı uyandırıci olduğunu kabul etmek du-
rumunda kalmıştır
Pakistan'da Benazir'in Gulam sarmasına ve rejimin de bir kez
daha müdahale sarmalına gırmesine yoi açan olaylar çok acı
bir gerçeği vurgulamaktadır: İslam cumhuriyetlerinde veya şe-
riata bağlı ülkeierde, demokrasi boy atamamaktadır. Başka bir
deyişle, islam'ın engin hoşgörüsü, bir türlü demokrasiye hoş-
görü ile bakamamakta ve katlanamamaktadır. Saddam olayın-
da bir kez daha ortaya çıkan Arap dünyasının derin bölünmüş-
lüğü ile varlığının temelinde Hindu baskısına karşı din kardeşi
dayanışması bulunan Pakistan'ın, parçalanmasının 1971 Pakis-
tan Bangladeş ıkıliği olarak tescılinın de kanıtladığı gibi birlik
ve beraberlığı sağlayacak, yapıştırıcı ve bütünleştirici bir öğe
de olmayı başaramamış olan İslam ile demokrasiyi bağdaştır-
manın tek mümkünü laikliktir.
Laıkliğı rafa kaldırıp, Türkiye'yı şerıat sarmalına sokarak is-
lam cumhuriyetine götürmek isteyenlerin girişimleri karşısında
tepkisız ve etkisiz kalanlara Gulam sarmasındaki Benazir'in ül-
kesinin geçmişıne ve bu gününe bakmalarını, bu çıkmazı do-
ğu ran nedenler üzerinde bir kez daha ciddi biçimde düşünme-
lerini salık veririz.
PARIS
Temkinli
politikaSABETAY VAROL
PARİS — Fransa'ıun son
Körfez bunahmının başlangıcın-
dan beri Washington-Londra iki-
lisine oranla daha temkinli bir ta-
vu- içinde olduğu gözleniyor. Ni-
tekim, Amerika'nın, Irak'a uy-
gulanan ekonomik ambargoyu
ihlal etmek isteyebüecek gemile-
re zorla engel olacağma dair
açıklamalannuı ardmdan, Paris,
bu tür eskeri önlemlere katılma-
yacağmı beiiıtti. Moskova'nın da
aynı kanıda olduğu ifade edili-
yor. Her iki ülkenin gerekçesi
'ablaka' niteliğine bürünecek ve
savaş ilanı anlamına gelecek bu
tür bir eylemin B.M. Güvenlik
Konseyi'nin aldığı karar kapsa-
mına girmediği şeklinde. Irak'ın
Kuveyt'i işgal edişinin on ikinci
günunde, özelükle Fransa'nın bu
tavn, Irak'a karşı oluşan uluslar-
arası cephede catlaklar mı, mcy-
dana geldiği sorusunun sorulma-
sına yol açıyor. Dünkü Fransız
basını, bu tutumuyla Mitterrand
yönetiminin kendini iki Batılı
müttefikinden oldukça farklı bir
yere oturttuğunu vurguluyor.
Dünkü Inlernational Herald
Tribune gazetesinin bir haberi,
Fransa'nın daha önce Irak'a sat-
tığı gelişmiş silahlarla ilgili tüm
sırlan Pentagon'a aktardığını
nakletti. Şimdiye kadar hiçbir ge-
lişme, Fransa'nın, Irak yöneti-
miyle eskiden sahip olduğu iyi
ilişkilere de uygun olarak Sad-
dam Hüseyin'i kayırıcı bir dav-
ranış içine girdiğini kanıtlamıyor.
tşgal'in hemen ertesinde Paris,
Irak'a ekonomik yaptınm uygu-
lamasını benimsedi ve bunu ilk
savunan ulkelerden biri oldu.
Buna karşılık, Fransa'nın
Arap dünyasıyla arasında uzun
süreli bir husumetin uyanmasma
neden olacak düşmanca çıkışlar-
dan kaçındığı dikkati çekiyor. Bu
farklılığını vurgulama kaygısının
bir ikinci nedeni, Avrupa kıtasın-
daki iki askeri paktın eski öne-
mini yitirmesinden sonra Ameri-
ka ile Fransa arasmdaki gelece-
ğe ilişkin tartışmalann son Kör-
fez bunahmı yüzünden, Ameri-
kalılann istediği biçimde sonuç-
lanmasını önleme kaygısı...
Fransa, bağımsız Avrupa savun-
ması perspektifînin bu olaylar
yüzünden unutulmasını istemi-
yor.
"Geçmiş ambargolann etkisiz
kalması Amerikan-lngüiz tutu-
mundaki kararlılığı haklı göste-
rir mi? Belki de evet, ana bu ta-
vır nereye kadar gidebilir? Suu-
di Arabistan'da konuşlanmış oir-
Uklere verilen görev bellidir: Cay-
dıncılık. BM'nin kararlaştırdığı
ve Arap ülkelerinm çoğunluğun-
ca onaylanan cezalar, Saddara
Hüseyin'i, biru'klerini Kuveyt'ten
çekmeye ikna etmelidir. Ama bu
önlemkrin Saddam'ı iknaya yet-
meyeceği kabul edilirse şu soru
hâlâ cevapsız kalıyor demektir.
Saddam, boyun e^nezse ne yap-
malı? tİK bakışta Amerikan ka-
rarı baskıyı arttınyor, ama ceva-
bı beraberinde getirmiyor. Zor
kullanmayı kabul eden bir deniz-
den kontrol, güç bela sağlanan
Arap-uluslararası uzlaşmayı teh-
likeye atabilir."