29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 TEMNÎUZ 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 'Karikatürümüz' Varlık'ta • Kültür Servisi — Varhk dergisinin ağustos sayısının kapağım "Türkiye Dosyası 1980-1990 Karikatürümüzde Yeni •Çizgi' konusu oluşturdu. Derginin bu sayısında Vedat Günyol'un "Yaşar Nabi Nayır Deyince", *xe Ayhan'ın "Bin :rlin Geceleri", Erdal Atabek'in "12 Eylul'ün özeti: Alışamadım", Hasan Btilent Kahraman'ın "Yeni(den) Sosyal Demokrasi", Turgut Çeviker'in "Türk Karikatürünün Yakın Geçmişine Özeleştirel Bir Bakış", Metin Celal'in "Yazılı Mizahın Atardaman", Mario Levi'nin "Selami Çok Selamsızdı O Akşam", Orhan Kahyaoğlu'nun "Mario Levi'nin Yalnızlık Dolambacı", Adnan özyalçıner'in "1964 Yazında", Sulhi Dölek'in "Imza Günleri", Ayfer Coşkun'un "Yazarlar Telefonda", Alpay Kabacalı'nın "Talat Paşa'nın Anıları", Konur Ertop'un "Üç Yazar, Dört Yapıt", İbrahim Kiras'ın "Bilim Dedikleri" adlı yazıları sunuluyor. Fazıl Husnu E>ağlarca, Gultekin Emre, Ercüment Uçan, Leyla Şahin, Engin Turgut, Metin Cengiz'in şiirlerinin sunulduğu dergide, Nil Olgun'un Mario Levi ile Atilla Birkiye'nin Oktay Akbal'la yaptığı söyleşiler de yer alıyor. "Karikatur" konulu açıkoturuma katılan Kemal Gökhan, Hasan Kaçan, Tuncay Akgiin ve Mehmet Çağçağ'ın görüşlerine de yer veriliyor. Hacettepe'de Shakespeare • ANKARA (AA) — Hacettepe Üniversitesi bünyesinde "Shakespeare ve Çağı Araştırma ve Uygulama Merkezi" kuruldu. Merkez, Shakespeare'in ve çağdaşlarının oyunlan ve bunlaruı sahnelenmeleriyle ilgili yazı, fotoğraf, fılm, video gibi malzemeleri toplayarak, bunları hizmete sunacak. İngiliz rönesansıyla ilgili yerli ve yabancı malzeme toplamak, gerektiğinde bu alanla ilgili yerli ve yabancı bilim adamlarıyla işbirliği yapmak, universite ıçinde ve dışında bu konuda konferanslar, paneller, seminerler ve kongreler duzenlemek de merkezin amaçları arasında bulunuyor. Merkezin faaliyetleri arasında, Shakespeare'in çağından hareketle edebiyat ve tiyatro ile ilgili çalışmalan yönlendirip seliştirmek, Türk araştırmacıların, edebiyat uzmanlarının tiyatro kişilerinin bu konuya katkıda bulunmalarının Sağlanması da yer alıyor. [alezya'da Türkiye • Kültür Servisi — Kodak'ın düzenlediği ve 29 ağustos - 4 eylOl tarihleri arasında Malezya'ntn başkenti Kuala Lumpur'da yapılacak "1990'da Malezya'yı Gezin" konulu uluslararası fotoğraf yanşmasının Türkiye elemeleri sonuçlandı. Sami Güner, Sabit Kalfagil, îbrahim Akyürek, Nevzat Çakır ve Fatih Orbay'dan oluşan seçici kurulun yaptığı değerlendinne sonucu, yanşmada Türkiye'yi Selim Aytaç"ın eseri temsil edecek. 1961 Zonguldak doğumlu Selim Aytaç, ilk, orta ve lise eğitimini Ankara'da tamamladı. 1978 yılında ODTÜ'ye girdi ve 1983 yılında ekonomi bölümünden mezun oldu. Fotoğrafçılıkla uzun yıllar amatörce ilgilenen Aytaç, kısa bir sure fotoğrafçılık dersi aldı. Aytaç, renkli olarak çektiği tarihi Didim Apollon Tapınağı'na ait fotoğrafıyla Malezya'daki yarışmaya katılmaya hak kazandı. 'Mama I Want to Sing' Harleırfde 0 Kültür Servisi — Geçen yıl tstanbul Festivali'nde izlediğımiz "Mama I Want to Sing"in ikinci bölümü de kısa bir sure önce Harlem'deki Heckscher Tiyatrosu'nda sahnelendi. Birincisi gibi bunun da yazarı ve produktöru Doris Troy'un kızkardeşi Vy Higginsen. Bu arada aynı tiyatroda "Mama"nın yedinci yılı da kutlandı. Müzikalin bunca yıl sahnede kalması tamamen siyah bir kastın ve izleyıcinin beyazlar dünyasındaki başarısı olarak nitelendiriliyor. Aynca Higginsen ve kocasınm kurdukları şirketin "Mama" ile sağladığı gelir onları ulkenin siyah iş sahipleri arasında en başarılılar düzeyine çıkartıyor. "Mama"nın ikinci bölümünde de Doris Troy yine anne rolünü ustlenmiş. Bu kez onun yıldızlıktan köklerinin bulunduğu yere geri dönüşü işleniyor. Doğduğu kentteki kilisenin papazıyla evlenen ve yaptığı müzikle halkına seslenen bir Doris Troy çıkıyor izleyicinin karşısına. "Mama 2" şu gunlerde uzun bir Amerika turnesinde. Venedik'te ^Sinema Sergisi' • Kültür Servisi — Venedik, eylül ayında açılacak sinema sergisine hazırlanıyor. Bu düş kenti, eylülde ünlü yıldızlann akınına uğrayacak. Bunlar arasında Paul Newman, Martin Scorsese, Bob de Niro, Margarethe von Trotta yer alıyor. Tüm bu ünlü yıldızlar "Excelsior"da ağırlanacak. Paul Newman'a Joan Woodwards'ın eşlik etmesi bekleniyor. Martin Scorsese ile Bob de Niro ise bir gangster ailesinin öyküsünü konu alan "Good Fellas" filmi için bir araya gelecek. Serginin konuklan arasında Çek yönetmen Juray Jakubisko, Macar yönetmen Miklos Jansco'nun da yer alması bekleniyor. Mick Jagger Roma'da • Kültür Servisi — Avrupa'da eski rockçılann egemenliği süruyor. Bır yandan Mick Jagger önderliğındeki Rolling Stones topluluğu Avrupa turnesini sürdürurken bir zamanların "efsanevi" Pink Floyd topluluğunun eski lideri Roger VVaters'ın Berlin'de yeni grubuyla birlikte verdiği dev konserin yankıları hâlâ sürüyor. Bu arada Keith Richards'm parmağından sakatlanması üzerine Avrupa konserlerine kısa bir ara veren Rolling Stones, turnesini yeniden başlattı. Rolling Stones ve Mick Jagger, geçen çarşamba gecesi Italya'nın başkenti Roma'da bir konser verdiler. (Fotoğraf: Reuter) Türk tiyatro vesinemasıReşit Gürzap'tansonraAgâh Hün'ü deyitirdi Kraldan postacıya 100 başrol48 yıllık sanat uğraşında tiyatro ve sinemada sayısız role çıkan ve yönetmenlik de yapan Agâh Hün, 72 yaşında kalp krizine yenik düştü. TURHAN GÜRKAN ~ Sanat dünyasının acıları dinmi- yor. Yüzlerce yıllık ulu bir çınan andıran sanat ağacından bir yap- rak daha düştu. Yirmi gün önce yitirdiğimiz Reşit Gürzap'ın acı- sı silinmeden, bir başka ünlü ti- yatro ve sinema sanatçımızın, Agafa Hün'ün ansızın gelen ölüm haberiyle sarsıldık. 48 yıllık sanat yaşamında perde ve sahne alarnn- da oyuncu, yönetmen olarak onuriu bir uğraş veren Agâh Hün, 72 yaşında kalp krizine yenik duş- tü. Konservatuvarda tiyatro öğre- nimi yaptığı için birçok çağdaşı gi- bi 'alaylı' değil, 'okullu' olan Agâh Hün, gerek klasik gerek mödern oyunlarda üstlendiği rol- leri, oldukça kalm ve melodik se- siyle guçlendirip yorumlayarak ti- yatro dünyanuzın önemli sanatçı- ları arasında yerini almıştı. önce özel tiyatrolarda, sonra 1983'te emekli olduğu tstanbul Şehir Ti- yatrosu'nda 100'ün ustünde baş- rol oynayan, bazılannda yönet- menlik yapan Agâh Hün, bazen kral olmuş, bazen general, Os- manlı paşası, bazen postacı, dok- tor, ağa, molla, aktör. Ama bu çok değişik rollerin, h«r seferin- de ardından dinmeyen alkışlar bı- rakarak altından başanyla kalk- masını bilmişti. Her oyunda bir öncekinden daha iyiydi. Agâh Hün, ardında doldurulması güç bir boşluk bırakarak son yolculu- ğuna uğurlandı. 1912'de tstanbul'da doğan Agâh Hün, 1969'da 62 yaşında yi- tirdiğimiz değerli tiyatro ve sine- İLK RENKJ.İ TÜRK FtLMİ — Agâh Hun, Muhsin Lrtuğrul un çe\ irdiği ilk renkli Türk filmi "Hahcı Kız'da da o> namıştı. Küçük Sahne sanatçılanmn katılımtyla çe>rilenfilmde Asuman Korad, Heyecan Başaran ve Miifil Kiper de oynanuşlardı. ma sanatçısı Hmdi Hün'ün karde- şiydi. 1937'de girdiği Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Yuksek Bölümü'nü 1942'de biti- ren Agâh Hün, Tatbikat Sahne- si'nde, sonra Devlet Tiyatrosu'n- da çalışt>. Sahnedeki ilk oyunu 'Antigone' idi. Bunu 'Julius Ca- esar', 'Bizün Şehir', Kibarlık Bu- dalası', 'Kahvehane', 'Pelleas ve Melisande', Lokantacı Kadın', 'Küçük Şehir', 'Fausf, Yanlıslık- lar Komedyası', 'Müfettiş', 'Kö- şebaşı', 'Size Öyle Geliyorsa', 'Paydos', 'Tartuffe', 'Knock', 'Bir Komiser Gddi', Hile ve Sevgi' izledi . 1951 'de lstanbul'a gelip özel bir bankanın Muhsin Ertuğrul yöne- timinde kurduğu 'Küçük Sahne'- ye giren Agâh Hün, burada 'Ke- çUer Adası', Sevgili Golge' gibi oyunlar sahneye koyduğu gibi he- men tüm oyunlarda ilginç ve unu- tulmaz kişüikkr çizmeye başladı. tstanbul seyircisi bu sanatçıyı 'Arpa Ambarı'nda Charlot, 'Siyab-Beyaz'da doktor, 'Karakolda' McLeod, Yedide Ev'de Binbaşı Watson, 'On Bn- yük Yaramaz'da General Mac- kenzie, 'Onikinci Gece'de Sir Toby Belch, 'Örümcek'te Dr. Schlesinger, 'Ziyafet'te Jean- Charles Chambon, "Cina>et Var'- da Max Halliday, 'Çayhane'de Albay Purdy III, 'Yaz Bekân'nda Dr. Brubaker, 'Oyun OünasaydT- da Emile Marussier Amca, 'Dün- kü Çocuk'ta Harry Broock, 'Monserral'da aktör, 'Godot'yn Beklerken' ile 'Fareler ve İnsan- lar'daki çok renkli kişilikler için- de benimsedi ve bağrına bastı. 1959'da Oda Tiyatrosu'nda, 1960'ta da Kuçük Opera'da oyun- cu ve sahneye koyucu olarak ça- lışan Agâh Hün, 1%1'de Istanbul Şehir Tiyatrosu'na girerek emekli olduğu 1983 yılına dek aralıksız bu kurumda çalıştı. 'Onikinci Ge- ce', Büyük Çınar', Tango' gibi oyunların yönetmenlığini yapan Agâh Hün, 100 dolayında oyun- da da oyunculuk yeteneğini sergi- ledi. Sanatçırun Şehir Tiyatrosu'n- daki başlıca oyunlan: 'Atinalı Timon', 'tktidar', 'Aman Avcı', 'Hamdi ve Hamdi', 'Çin Çin', 'Hamlet', 'Macbetb', 'Hepimiz Bir kişi İçin', Yaşamak Güzel Şey', 'Doktornn Hatası', 'Koca Sinan' (Rüstem rolü), 'Anna Karenina' (Aleksi Karenin rolü), Güneş Batarken' (Stelnitz rolü), 'Oppenheimer Olayı' (Ward V. Evans rolu), 'Kurt' (Halil Ağa), 'Ellerimin Arasındaki Hayat' (Prof. Adams), 'ZalameaKadısı' (Kral Philippe), 'Hacı Yatmaz' (tsmail Şoker), 'Buyük Romulus', •Pirinçler Yeserecek.' 1953'te Heyecan Başaran, Asu- man Korad, Müfit Kiper'le baş- rolünü oynadığı ilk renkli filmi- miz, Muhsin Ertuğrul'un 'Halıcı Kız'ıyla sınemaya başlayan Agâh Hun, iki yıl sonra Sevdigim Sendin' filminde oyunculuğunun yanı sıra yönetmenlik de denedi. Bu yapıtı Turk Film Dostlan Der- neği Yanşması'nda en iyi film, yönetmen, senaryo, görüntü, ka- dın ve erkek oyuncu dallannda tam altı ödül birden aldı. 1958'de Kurtuluş Savaşımızı konu alan 'Meçhul Kahramanlar'da yine yö- netmenlik yapan Agâh Hün, 1959'da 'Kanh Degirmen'de yö- netmen, senaryocu, oyuncu ola- rak görev üstlendi, 'Üç Kurşan' filminde de senaryocu olarak uğ- raş verdi. Son yülarda TV için çekilen dizi fılmlerde karakter rollerinde izle- diğimiz Agâh Hün'ün bu alanda- ki başlıca çalışmalan: 'Küçük Aga' (Müftu rolü), Aliş ile Zeynep' (Molla rolu), 'Doknzun- cu Hariciye Koguşu' (Paşa rolü). Ermeni asıllı Gürcüyönetmen SergeyParacanov "uyumsuz" bir sanatçıydı Hiç uzlaşmadı, hep dışlandı "Suram Kalesi Destanı" ve "Âşık Garip" adü filmleri ülkemizde de gö.terilen Paracanov'un ölümüyle, dünya sineması ve kültürü tekdüzeliğe doğru bir adım daha atmış gibi geliyor bana. ATİLLA DORSAY Sergey Paracanov, aslen Er- meniydi. Ama Gürcistan'da doğmuştu. Bütün yaşamını doğduğu ve hayran olduğu Tif- lis kentinde geçırdı. Aılece anti- kacıydılar. Yaşamı yerel kültür- lerin, emeğın. göz nurunun en güzel ürünlen arasında geçti. Halılar, kilımler, tombak. bakır ve pırinç tepsıler, el işleri, oya- lar. mıneler. kaplumbağa derisi üzerine sedef kakmalı kutular... Güzelliğe hep hayran oldu. Ama güzelliği gitgıde tek boyu- ta indirgenen, standartlaşan ve yozlaşan bir evrensel sözümona küitürün boş cilasında değıl, gerçek halklann. gerçek otantık ve el emeğine dayalı ürünleri- nın. yaratılannm sade ve soylu görünümünde buldu. Yaşlı Ermeni, ülkesinde hiç- bir zaman konformist olamadı, sisteme uyamadı. hep dışlandı, suçlandı," tutuklandı. Mosko- va"da sinema eğitimi gördükten sonra yaptığı kısa filmler hep sa- nat üzerineydı. Daha sonra 1954'te konulu filmlere geçti- ğinde Dovçenko'nun an lirizmi- nin ve doğaya dönük şıırinin et- kılerinı taşıdı. Bırkaç nisbeten önemsiz fılm- lerden sonra 1965"te çevirdiği "Ateşli Atlar" fılmiyle uluslara- rası başanya ulaştı. Bunu ünlü bır Ermeni ozanının yaşamını anlattığı "Sayat Nova" izledi. Ama gelenek ve inançlara bağlı. ülkesinin siyasal ıdeolojisiyle banşık olmayan, evi sürekli ola- rak halktan kişilere, özellikle de pek düşkün olduğu söylenen gü- ze! Gürcü delikanhlanna açık bir dergâha dönüşmüş olan sa- natçı. yönetim tarafından hiçbir zaman seviimedı. Eşcınsellikten rejım düşman- lığına. antika kaçakçılığından hükümet karşıtı bildiriler imza- lamaya kadar çeşıtlı suçlardan hapse girıp çıkmakla geçtı yılla- n... Bu arada istedığı birçok fil- mi yapamadı, birçok tasanyı gerçekleştıremedi. Yine de ara- da vakit buiup >aptığı "Suram Kalesi Destanı", "Aşık Garip" gibi fılmlerde Türk. Ermeni ve Gürcü dillerini gelenek ve kül- türlerini birbirlerine kanştıran, dınamizmden yoksun görkemli tabıi çok renkli bir albüm kanş- tınr duvgusu vererek birbinni izlediği özgün bır sinema dilıne ulaştı. ARA GÜLER'İN OBJEKTtFÎNDEN —Sergey Paracanov,öncekiyıllsUnbulFUmFesüvıüi'negelmişü. O gunlerde gezdigi Kapalıçarşı'ya, özellikle de Bedesten'e hayran kalan Paracanov'un antika eşyalar arasında bir fotografını Ara Güler çekmişti. Önceki yıl geldıği İstanbul Film Festivali'nde tanışmış, konuşmuştuk. Istanbul'da ön- ce beton ve modem binalar, her yerdekı Coca Cola. McDonalds ve benzeri reklamlar. bütün dünyada giyilen şeylere benzer nesnelerledolutekdüzevitrinler onu ürkütmüştü. Ama sonra kenti gezdikçeçeşitli küllürlerin bu kentte ulaştığı anlatılmaz uyumveözelliklebizTürkler'ın bambaşka kültürlenn yapıtları- nı ve bu arada mımarileri fresk- leri ve mozayikleriyle Bizans kı- liselerini böylesine korumuş ol- mamız onu hayran bırakmış. Kapalıçarşfnın özellikle kımı otantik elişlerinin üst üste yığıl- dığı Bedesten bölümünden ko- lay ayrılamamıştı. Sergey Paracanov gitgıde tek- düzeleşen. tek boyuda indirge- nen ve tatsızlaşan yerküremizın kültür ortamında toprağına, köklerine bağlılığını hep koru- muş. hep verel, ulusal otantik olmayı amaçlamış. farklı renk, görünüm ve kokudan açmış bir çıçektı. Onun ölümüyle dünya sineması ve kültürü tekdüzeliğe doğru bır adım daha atmış gibi geliyor bana 'ÖrümcekKadının Öpücüğü'nünArjantinliyazarıManuelPuig 57yaşındaydı Akh fikri sinemada bir edebiyatçı "Hüsran Tangosu" ve "Örümcek Kadının Öpücüğü" romanlan Türkçeye de çevrilen Puig, geçen hafta bir kalp krizi sonucu öldü. Kültür Servisi—"Hüsran Tan- MSH" ve "Örümcek Kadının Opücüğü"adlıyapıtlandılimıze de çevrilen Arjantinli yazar Ma- nuel Puig, 22 temmuz günü Meksıka'nın Cuernavaca ken- tinde geçirdiği bır kalp krizi so- nucu öldü 1970'li yıllardaTür- kiye"ye de gelmiş olan Puig. 57 yaşındaydı. Kendı deyışıyle "po- püler edebiyatın yeni bir biçimi" dıye nıtelenen Puig. son olarak "Madrid 1937" adlı bir senaryo- su üzenndeçalışıyordu. Yazarlığa senaryo ve tiyatro ile başlayan Puig. son zamanlar- da yeniden senaryo ağırlıklı ça- Iışmaldra yönelmişti. Bir bakı- ma sınemanın edebiyattakı "temsilcisi" olarak da görülen Arjantinli yazar, birkaç yıl önce kendisiyle yapılan bir söyleşide "Bütün dünya>ı bir film olarak görüvorum" demişti "Çünkü o zaman her şey Hollywood olu- yor." Yapıtlarında gündclık ya- şamın melodramlarıni roman yoluyla yeniden anlatmayı se- çen Puig, çoğu zaman sinemasal bir uslup kullanarak yorum yapmadan. kışılcnnın kendı öy- kulerını kendilerinin anlatması- nısağlamı^tı. I932'de Bucnos Aircs taşra- sında bir kasabada dünyaya ge- len Manuel Puig, çok geçmeden kendini, Avrupa'dan Arjan- tin'e akın eden ve tek ülkulerı zengın olmak olan göçmenlerin egemenliğındeki bir ortamda buldu. Puig, içindeyaşadığı sıkı- cı çevreden ve kendisini "erkek- çe" işler yapmaya zorlayan bu- yurgan bir babadan kaçışı, ka- sabanın sinemasında buldu. Nı- tekim sonraları taşra kasabala- nnın tek kültürel zenginliğinin bu sinemalar olduğunu söyleye- cekti. Kasaba sinemasında 1930 ve 1940"lann filmleri egemendi. Puig de ilk gençlık yıllannda, annesıyle ve bır "halalar ve tey- zelerordusu" ile birlikte haftada üçdört kez bu filmleri izler oldu. Sinema. yaşamının odak nokta- sıydı artık. Ama kadınlarda ya- şamında yüklü bır yer tutuyor- du. Ama Puig ışe sinemayla baş- ladı Buenos Aıres'ten ayrıla- rak İtalya'da Cınecıtta'da ve Nevv York'la çalıştı. Puıg'inilk romanı "Rita Ha>"v»orth'ın Aldal- üğı" ise 1968 eylulunde yayımlan- dı. Latin Amerika edebiyatı patla- masının doruk dönemmde ya- yımlanan roman. eleştırmenler- den olumlu tcpkılcr aldı. "Rita Hajtvorth'ın Aldattığı*1 özyaşa- mö>küsel özcllıkler taşıvordu \e bütün yaşaını bir sinema sa- lonunda uydurulan dedikodu- larçevresindedönenbırkasaba- yı anlatıyordu. YAŞAMI BİR KAÇIŞTI — Yaşamı hep kaçmakla geçmişti Puig'in. Evden kaçmış sinemaya gitmisti, sinemadan kaçmış roman ya.»ma- nın yalnız fantezilerine dalmışlı. "Rita Haywort'ın Aldattığı", Arjantın'de binemaya da uvar- landı vc fılm. General Ongania diktatörlüğünün ko\duğu "ah- lak \asaları"na mcvdan okuyan ilk vapıtlardan biri oldu Bunun karşılığında, romanlan veeşcın- sellıği yüzünden Puig'e "ahlak- sız"damgası vurulacaktı. 1973'tc Juan Peron Arjan- tınV gcri dondü vc >enıdcn ul- kenin başına geçtı. A vnı yıl önce gençlık düşlerı solup gıderkcn >aşanılan vaşlanma du>gusıınu dılcgclırdıği "Hüsran Tangosu" adlı romjmnı yayımlayan Puig. ardından da "Buenos Âires Ola- yı"nı çıkardı. Kısa zamanda best-seller olan "Buenos Aires Ola>ı",çok geçmeden .ıhLık şu- besi tarafından "muzır" olarak nitelendi "Buenos Aires Olayı" 1974'te Robert Allej'in "Pa- ris'te Son Tango"suyîa birlikte yasaklandı. Böylece.Manuel Puıg'in Brezilya. ÂBD. Avrupa ülkeleri ve Meksika'yı kapsaya- cak olan sürgun yaşamı başladı. İlk romanı. General Franco döneminde İspan\a'da da ya- saklanmış olan Puig. "Örümcek Kadının Öpücüğü" adlı romanı- nı BreziKa'da.yazdı I979"da \ayımlanan "Örümcek Kadının Öpücüğü". 1985'tebeyazperde- ye de aktarıldı. Bir devrimcıyle bir eşcinselin hapishanede aynı hücrede "buluşma"larını konu edınen fîlmde başrollen Raul Julia ilepaylaşan NVilliam Hurt, Oscarödülünedeğergörulecek- tı. Puig. son yıllarda 196ü"larda da yaşadığı Meksika'ya yerleş- mışti Peron diktatörlüğü sıra- sında \rjantin'dcn Brezilya'ya "kaçan" Manuel Puig. Brezıl- yada ^iddctın ve siyasal yozlu- ğun "dayanılmaz" boyutlara varması sonucu soluğu Meksi- ka"da almıştı. "Olndepen- dent"tan Andrew Graham- Yoll'a bakılırsa. Puig'in 57 ya- şındaki ölümü de bir "kaçış"tı bclki de. Yaşamı hep "kaç- mak"la gcçmıştı Puıg'in. Evden kaçmış sınemaya gitmışli, sine- madan kaçmış roman yazmanın yalnız fantezilerine dalmıştı . kasdbalardan vc kcntlerden kj.çmış"kaçakçılığın"taşlaması dcnılebilecek romanlara sığın- mışiı Adada şan konseri • Kültür Servisi — İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nden üç solist sanatçı 30 temmuz-5 Ağustos 1990 tarihleri arasında gerceklesecek 1. Adalar Kültür ve Sanat Şöleni'nde bir şan konseri verecek. 30 temmuz pazartesi saat 21.00'de Büyükada San Pasifiko Kilisesi'ndeki bu şan konserinde solist sanatçılar soprano Ruhsar öcal, soprano Müide Turan ve bariton Mesut fktu yer alacak. Piyanoda Ann Denizasan'ın eşlik edeceği konserde sanatçılar, tanınmış operetlerden aryalarla Türk bestecilerinin eserlerini yorumlayacaklar. Orhan Veli Parkı KültürSerrisi - Beykoz Belediyesi. Orhan Veli adını verdiği ve içınde 250 adet asırlılt ağaçlann bulunduğu parkını restore ediyor. Orhan Veli Parkı. Türkiye Yazarlar Sendikası ile birlikte düzenlenenbirşölenle bugün açılacak. Parkın açılış törenine Anakent Beledıye Başkanı Nurettin Sözen. Türkiye Yazarlar Sendikasf ndan şair ve yazarlar ve Melih Cevdet Anday'ın katılması bekleniyor. Açılışta Banu, Nursaç Doğanışık ve Mustafa Küçük de konserler verecek. Halk dansları gösterileri • Kültür Servisi — İstanbul'un çeşitli semtlerinde düzenlenen, yerli ve yabancı halk dansları topluluklarının katıldığı gösteriler sürüyor. Bugün Gülhane Parkı'nda Gülhane Etkinlikleri kapsamında 17.30'da Macaristan, 18.30'da Fransa, 19.15'te tspanya halk dansları topluluklarının gösterileri izlenebilir. Yeşilköy Halk Dansları Festivali kapsamında bugün 21.30'dan itibaren Türkiye, Polonya, Yugoslavya, Meksika, Gürcistan, Ispanya, Polonya ve Çekoslovakya ekiplerinin katıldığı gösteriler Yesilyurt Belediye Parkı'nda gerceklesecek. Ortaköy m Meydanı'nda gerçekleşen :: şenlik kapsamında ise saat 18.00'den itibaren Malezya, Romanya ve Macaristan halk dansları yer alacak. Çeşitli topluluklann katılacağı toplu gösteri ise saat 21.00'de Açıkhava Tiyatrosu'nda "İstanbul Uluslararası Halk Oyunlan ve Halk Müziği Şenliği" kapsamında gerceklesecek. Tir Suhan' - Pendik^te • Kültür Servisi — Ankara Birlik Tiyatrosu "Pir Sultan Abdal" adlı oyunu bugün ve yarın 21.00'de Pendik Atatürk Kültür Evi'nde sergileyecek. Erol Toy'un yazdığı, Zeki Göker'in sahneye koyduğu "Pir Sultan AbdaTın müziği Grup Kızıürmak tarafından hazırlandı. Ankara Birlik Tiyatrosu'nun Divriği Kültür Derneği ile birlikte organize ettiği oyunda 24 kişilik bir oyuncu kadrosu görev alıyor. Satranç gösterisi • Kültür Servisi — Ortaköy Spor Kulübü Satranç Şubesi bugün saat 18.00'de bir simültane gösteri duzenliyor. Spor kulübünün Gürcü Kızı Yokuşu'ndaki tesislerinde satranç ustası Demir Büyiızözkaya 40 kişinin karşısında oynayacak. Simültaneyi izleyen gunlerde bir de ödüllü bireysel satranç turnuvası düzenlenecek. Fatilne iki oyun • Kültür Servisi — Bugüne dek oyunlannı Galatasaray'daki Nâzım Hikmet Sahnesi'nde sunan Bulunmaz Tiyatro, 29 temmuz pazar günü Fatih Reşat Nuri Güntekin sahnesinde Bülent Demir'in "Güvercinin Türküsü Beyoğlu'nda Söylenmez" adlı oyunu ile Çehov'un "Bir Evlenme Teklifi"ni arka arkaya sahneleyecek. Oyunlar saat 14.30'dan itibaren izlenebilir. BUGÜN • Rıza Zelyut imzalıyor Araştırmacı-yazar Rıza Zelyut Gülhane Şenlikleri kapsamında Broy Yayınlan standında saat 13.00-17.00 arasında kitaplannı imzalayacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle