22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/U İdamdan müebbete • tsunbul Haber Servisi — Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde Nişantaşı'ndaki Petrol Ofısi binasııu basarak bekçi Ali Fikri Keskin'i öldürmekten yargılanan üç kişiden 2'si mahkûm oldu. Dünkü duruşmada son sözleri sorulan sanıklar suçlamaları reddederek polisin komplosu sonucu yargılandıklarını öne sürdüler. Mahkeme, verilen kısa bir aradan sonra açıklanan kararda, sanıklann yasadışı TDKP üyeliğine dair yeterli kanıt bulunamadığı için bu suçtan beraat ettikJerini açıkladı. Kararda Çetin Güneş'in silahlı gasp ve adam öldürrne suçlarının sabit olduğunun anlaşıldığı ve idam cezasına çarptınldığı belinildi. Ancak sanığın samimi ikrarlan ve duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezasının iki yılı geceli gündüzlü hücrede kalmak şartıyla müebbete çevrildJ. Gasp ve öldürrne olaylannda gözcülük yaparak yardıma olduğu savıyla 20 yıl ağır hapis cezasına mahkûm olan Hakan Cem Köse'nin bu cezası daha sonra 8 yıl 4 ay ağır hapse indirildi. (Fotoğraf: Nilgün Tbptaş) . 17 tahliye • tstanbul Haber Servisi — Yasadışı örgüt üyesi olduklan iddiasıyla yaklaşık 4 aydır yargılanmakta olan 17 kişi tahliye edildi. tstanbul 2 nolu DGM'deki dünkü duruşmada iddianame okundu. lddianamede sanıkJann TDKP-GKP (Genç Komünistler Birliği) üyesi olduklan ve çeşitli tarihlerde tstanbul'un değişik semtlerinde pankart asmak, korsan gösteri yapmak gibi eylemler yaptıklan öne sürüldü. Sanıklar ise suçlamalan reddettiler. Savunma avukatlan da sanıkların örgüt üyesi olduklanna ve söz konusu eylemlere katıldıklarına dair yeterli kanıt bulunamadığını öne sürerek tahliyelerini istediler. Mahkeme heveti, bu isteme uyarak sanıklar Tacettin Kurt, Bilge Ozkubat, Hülya Zorlu, özkan Aydemir, c igen Oral Aydemir, Ibrahim Doğan, Mehmet Genç, ,^mail Genç, Fehmi Kaya, Ali Kökdemir, Mehtap Türkan, Nadide Metin, Nuri Turan, Müslüm Sarıtaç, Gülsüm Karakaş, Müjgan Halis ve Elkan Albayrak'ın tahliyesini kararlaşürdı. Yurtdışına çıkış yasagı • tstanbul Haber Servisi — tstanbul Dev-Sol ana davasında, tutuklu 40 samktan biri daha tahliye edildi. lstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'ndeki dünkü duruşmada tutuksuz sanıklardan Melahat Can, son savunmasını yaptı. Can, yasadışı Dev-Sol örgütüne üye olduğu şeklindeki iddiaları reddederek beraatini istedı. Mahkeme, daha sonra tutuklu sanıklardan Ali Tank Koçoğlu'nun dosya durumu ve tutuklu kaldığı süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi. Heyet, savcının sanıklardan Erdal Ketenci hakkındaki tahliye istemini ise kabul etmedi. Mahkeme, önceki duruşmada tahliye edilen Yalçın Demirkaya ve Ali Koçoğlu'nun yurtdışına çıkmalannı da yasakladı. Yaklaşık 10 yıldan bu yana süren bin 243 sanıklı davada, önümüzdeki duruşmalarda karar çıkması bekleniyor. 22 kişi gözaltında • tstanbul Haber Servisi — Türk Hemşireler Derneği ile Emekçiler Derneği'nde yapılan aramada, gözaltına alınan 22 kişinin sorgusu sürüyor. Şişli Perihan Sokaktaki Emekçiler Derneği ile Mazhar öktem sokakta bulunan Türk Hemşireler Derneği'nde "genel kontrol" adı altında arama yapıldı. Şişli Kamyamakamlığı'ndan izin ahnarak gerçekleştirildiği bildirilen arama sırasında, Emekçiler Derneği'nden 8, Türk Hemşireler Derneği'nden de 14 kişi gözaltına almmıştı. Polis yetkilileri, 22 kişinin derneklerde bulunan çok sayıda kitap, broşür, pankart ve el ilanlarıyla birlikte siyasi şube müdürlüğüne gönderildiğini bildirdiler. 3000'e Dogru'ya ziyaret • tSTANBUL (AA) — Yazar tsmail Beşikçi'nin duruşmasmı izlemeye gelen Alman delegeler, yayını süresiz durdurulan 2000'e Doğru Dergisi'ni ziyaret ettiler. Bremen'de, tsmail Beşikçi'yle dayaruşma kampanyası açan Alman delegasyonunun 3 temsilcisi, siyasi tutuklulara yardım etmek amacıyla kurulan Reamstma Vakfı'ndan bir temsilci, Hamburg'daki Üçüncü Dünya Ülkeleri Kurumu'ndan bir temsilci ve Bremen Radyosu'ndan bir muhabirden oluşan ekip, 2000'e Doğru Dergisi'nin Yazıişleri Müdürü Adnan Akfırat ve Şule Perinçek'ten, derginin kapatılması ve öteki geüşmelerle ilgili bilgi aldılar. TTB yöneticileri • ANKARA (AA) — TBMM Başkanı Kaya Erdem, Türk Tabipler Birliği yöneticilerini kabul etti. Erdem, kabul sırasında yaptığı konuşmada, eğitim ve sağhk alanında Türkiye'nin önemli sorunlan bulunduğunu belirtti ve bunlann çözümünde meslek kuruluşlannın önemli katkılan olduğunu kaydetti. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Selim ölçer ise demokrasilerde parlamento ile meslek örgütleri arasında iyi ilişkiler olması gerektiğini bildirerek, Erdem'in kendilerini kabul etmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. MGK'da NATO degerlendirildi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Türkiye'deki genel güvenlik ve asayiş durumunu NATO zirve toplantısı sonuçlarını ve dış gelişmeleri değerlendirdi. MGK, dün Cumhurbaşkam Turgut özal'ın başkanlığında Çan kaya Köşkü'nde toplandı. Toplantıya Başbakan Yıldınm Akbulut, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay, Milli Savunma Bakanı Sefa Giray, Içişleri Bakanı Abdullah Aksu, Dışişleri Bakanı Ali Bozer, kuvvet komutanları, Jandarma Genel Komutam Orgeneral Burhanettin Bigalı ve MGK Genel Sekreteri Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu da katıldı. Toplantıdan sonra MGK Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklamada, "MGK, bu toplantısında genel güvenlik ve asayiş durumunu, NATO zirve toplantısı sonuçlanru ve dış gelişmelerle ilgili değerlendirmeleri müzakere etmiştir" denildi. KTÜ Rektörlügtt'ne 4 aday • ANKARA (AA) — Yüksek öğretim Genel Kurulu dün toplandı. Toplantıda, 19 Mayıs ve Karadeniz Teknik Üniversiteleri Rektörlüğü için cumhurbaşkamna sunulmak üzere, 4 aday belirlendi. YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Akmtürk 2547 sayılı YÖK Kanunu'nda değişiklik öngören yasa teklifı ile çeşitli kesimlerden gelen görüş ve önerileri, bu konuda oluşturulan özel komisyona havaJe ettiklerini söyledi. YÖK'e yakın çevreler, 19 Mayıs Universitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sağlam'ın yeniden seçihne şansının yüksek olduğunu belirtirken, Karadeniz Teknik Universitesi Rektörü Prof.Dr.Kemal Gürüz'ün, ailevi gerekçeler ileri sürerek yeniden görevegelmek istemediğini kaydettiler. YÖK genel kurulu, KTÜ için Prof.Engin Ertepınar, Prof.Fadıl Aktürk, Prof.Ahmet Çakır ve Prof.Aydın Dumanofclu'nu aday olarak gösterdi. Özel TViçin SHP'nin anayasa değişikliği önerisini açıklayan SHP lideri tnönü: TV'de devlet tekeli kalksınSHP'nin TRT dışında tarafsız yayın yapacak şirketlerin kuruluşlarına izin veren anayasa değişikliği önerisinde, denetleme için de 'özerk Yüksek Kurulu' öneriliyor. Inönü, "Herkesi uyanyorum. Magic Box'ı durdurun. Ona yardım eden herkes anayasaya aykın hareket ettiğini bilmelidir. Ben, anayasaya aykın olduğu için Magic Box'a çıkmayı kabul etmedim!' dedi. ANKARA (Cumhuriyet Büro- so) — SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, TRTnin yayıncılık tekeli- ni kaldıran ve özel kişilerin radyo- TV istasyonlan kurmalarına ola- nak sağlayan anayasa değişikliği önerilerini açıkladı. Öneride, rad- yo TV yayınırun bir kamu hizme- ti olduğu belirtilerek anayasal il- keler çerçevesinde herkesin stüd- yo ve istasyonlar kurarak "tarafstz" yayın yapabilmesi ön- görülüyor. tnönü, Cumhurbaşka- nı Tnrgut Özal'ın ve hükümetin desteklediğini ima ettiği yurtdısın- dan yayın yapan Magic Box'ın 'dnrdurulmasını' isteyerek "Her- kesi uyanyorum. Ona yardım eden herkes anayasaya aykın hareket et- tiğini bilmelidir. Ben anayasaya aykın olduğu için Magic Box'a çıkmayı kabul etmedim" dedi. SHP Merkez Yürütme Kunılu- nun (MYK) iki gün üst üste süren toplantısı ardından düzenlediği basın toplantısında konuya ilişkin görüşlerini açıklayan tnönü, özel TV yayınına karşı olmadıklarını uzun süre önce açıkladıklarını, bunun çoğulcu demokrasinin ilke- ANAYASA MADDESt MADDE 133 — Radyo ve televizyon istasyonlan, ancak devlet eli ile kurulur ve idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde düzenlenir. Kanun: Türk devletinin varlık ve bağımsızlığını, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü, genel ahlakı ve anayasanın 2. maddesinde belirtilen cumhuriyetin temel niteliklerini koruyacak tarzda yayın yapmasını düzenler ve kurumu, yönetim ve denetiminde, yönetim organlarının oluşturulmasında ve her türlü radyo ve televizyon yayınlarmda tarafsızlık ilkesini gözeti\ Haber ve programJartn seçilmesi, işlenmesi, sunulması ve milli kültür ve eğitime yardımcılık görevinin yerine getirilmesi, haberlerin doğruluğunun sağlanması esaslan, organların seçimi, görev, yetki ve sonımluluklan kanunla düzenlenir. Yukandaki ikinci fıkra hukumleri, kamu iktisadi teşebbüsu niteliği taşıyan veya devlet yahut diğer kamu tüzel kısiliklerinden mali yardım gören haber ajarsları hakkmda da uygulamr. si olduğunu söyledi. Tarafsızlığın rekabet içinde daha iyi ortaya çı- kacağını, çağdaş teknik gelişme- lerin ülke sınırlannın önemini or- tadan kaldırdığıru vurgulayan tnö- nü, şöyle devam etti: "TRT özerk bir kuruluş o»sa bi- le onunla rekabet edecek özel ku- nduşlann bulunması, doğru haber vennek ve tarafsı/üfı desteklemek acısından çoğulcu bir demokratik düzenin öuemli bir aracı. Şimdi bu »racı knllanmaya da hazır oi- dugumuzn söylüyonız." Teknik gelişmelerin Ulkeler ara- sındaki farklan da ortadan kaldır- dıgını, yayınlar açısından devlet- lerin sınırlannın artık bir anlara taşımadığını anlatan Inönu şu gö- rüşlere yer verdi: "Tiirkiye'de rad- yo ve TV devlet tekelinde kalma- malıdır. Devletin kurumu TRT özerk, tarafsız, doğru bilgi veren, cnmhariyel esaslanna baglı bir kurum olarak yayınına devam et- melidir. Aynca özel TVTer de rad- yolar da olmalıdır. Ancak bu özel TVTer devletin denetiminde otana- lıdır". Inönü'nün parti meclisı ve TBMM grubunda son şeklini ala- cağını söylediği ve anayasanın 133. maddesini değiştiren öneri aynen şöyie: "Radyo ve televizyon yayiBİan vt haber ajansian madde: Radyo- BAgKENTTEN Akbulut: Kabine değişikliği ıııi?Bakanlann Akbulut'a "Özal'mış gibi" davranmalarının iki nedeni olabilir. Birincisi Akbulut'un gidici olmadığını kendileri de görüyor. tkincisi ise "koltuk korkusu". AHMETTAN ~ ANKARA — Akbulut koltu- ğuna iyice yerleşiyor. Bunu Başbakanhk Konutu'nda duvarlara asılı fotoğraflarına, kendisini seçim meydanlannda on binlere hitap ederken gösteren dev bir tabloya bakarak söylemiyoruz. Çevresindeki bakanların ona "özal'mış gibi" davranmalann- dan cıkanyoruz. önlerini ilikleye- rek yüzlerine en muhterem ifade- yi vererek yaklaşan bakanlann ta- vırlan bu konuda yeterince kop- ya veriyor. Kore Başbakaru Kang'm Akbu- lut için verdiği resepsiyonda adı bizde sakh bakanlar Akbulut'a "husu" ile yaklaşıyorlar. Kısa "arz-ı malumat" da bulunduktan sonra boyunlannı hafifçe öne kı- nyorlar. "Emirierinlz var mı, Sa- yın Ba$bakanım?" diyerek yanın- dan aynlıyorlar. Aynı bakanlan bundan beş-akı ay önce de Akbulut'un yarunda iken görenler bu değişikliği hemen fark ediyorlar. Bakanlann artık Akbulut'a "özalmış gibi" davranmalanrun iki nedeni olabilir. Birincisi, Akbulut'un gidici ol- madığını kendileri de görüyor. tkincisi ise, "koltuk korkusn". Bakanlar yalnızca Çankaya'ya yaslanarak koltuklannda otura- mayacaklannı anlıyorlar. Bir başka neden de kabinenin defiseceği söylentileri. Başkent kulislerinde yoğunla- san kabine değişikliği söylentisi. Akbulut ile akşam yemeği son- rası Konut'ta sohbet ediyoruz. "Sahiden kabine degisecek mlî" Her «•»•M sakia, tetaşsız hali ik, "Hülnunet degişikU|ue niye gerek o b u kS" diyor. "tcap edene Ueride bir iki ycni Kore Başbakaru Kang'm Akbulut için verdiği resepsiyonda bazı bakanlar Akbulut'a "huşu" ile yaklaşıyorlar. Kısa "arz-ı malumat" ta bulunduktan sonra boyunlannı hafifçe öne kırıyorlar. "Emirleriniz var mı sayın başbakanım" diyerek ayrılıyorlar. Aynı bakanlan bundan beş altı ay önce de Akbulut'un yanında görenler değişikliği fark ediyorlar. arkadaşımıza görev verflir, bazı iç düzenlemeler yapılabilir. Bu da dünyadaki ber kabine için zaten •onnaldir" diye devam ediyor. Kimi bakanlann da bulunduğu bir yemekte kendisi için bakılan kahve falından söz ediyorum. Bir milletvekili eşinin baktığı "üç tepeli" ve "üç vakte kadar kesİBİeşecek" kahve falından. Faldaki en büyük tepenin "kongre" olduğunu anımsatıyo- rum. "Adayım" diyor. "Ama bu- nu ikide bir de beUrtmenia de bir manası yok." Sonra uzun uzun "sohbet olarak" partiyi anlatıyor. öteki aday ile aday olacağı söylenen iki eski bakan arkadası ile hakkında- ki duygu ve düşüncelerini aniatı- yor. Ama sesinde hiçbir eleştiri kı- nama ya da önemsememe havası yok. Hiçbir partide hizipçiliğin başanya ula$amayacağııu hele de iktidar partisi için birleşici ve uz- laşıa ohnanın kaçıralmaz olduğu- nu söylüyor. Partinin geleceğini çok iyi gördüğünü 1992'ye dek hizmeti sürdürmeye kararhlıklan- nı vurguluyor. "ANAP lideri olarak" 19 ağus- tostaki belediye seçimlerini kazan- ma umut ve inancını sonuna ka- dar muhafaza ediyor. Ama seçim sonuçlan ile kabine değişikliği arasında bir bağ kunılmasına ya da seçimleri belli durumlann gös- tergesi saymanın da yanlış olaca- ğını vurguluyor. Sözü yeniden Büyük Kongre'ye getiriyorum. Başbakan'ın bu ko- nudaki söyledikleri şöyle: "Bu kongrede kim partiye da- ha iyi bizmet edecegini ortaya ko- varsa partiyi giiçlendirecegine, hi- zipçi değil, birleşürici olacağına partiyi ikna ederse demokratik bir biçimde partinin basına seçilir. Bunun dışındaki dedikodular, hi- zipleşmeler, söylentikr hem par- tiye, hem görev başındaki iktida- ra zarar verir. Ben bu inanctayım, bunu söyluyorura. Partideki sag- duyunun ve umumi anlayışın bu yönde olduğuna inanjyorum. Za- ten, partimiz esasen bunu da ispat etm^tir. Banun ölesinde bir par- tide heie de bu parti iktidarda ise, her gün kongre lafı etmek kimse- ye hayır getinnez." Ankara'nın bozkır gccesi sıca- ğı Konut'taki çalışma odasına gi- remiyor. Güçlü klima cihazı ve çift çerçeveli camlar buna engel. özel Kalem Müdürü Halis Çınar ara- da bir odaya girip çıktıkça uzak- tan geçen araçlann uğultusu du- yuluyor. Çınar, daşanda Dışişleri Bakan- lığı'ndan bir heyetin geceyansı bri- fingi vermek üzere beklediğini anımsatıyor. Brifing AT Dönem Başkanı Italya'nın Dışişleri Baka- nı Sinyor Michelis ile ilgili. Akbu- lut'un ttalyan bakan ile görüşmesi var. Sohbete güncellik katmak için sözü yabana basın ziyaretçilerine getiriyorum... Aibulut özd TV ve uydu yayın- lar konusunu teknik ve hukuksal olarak incelettiğini, bu konuda ya- sal düzenlemeye gidilmesi gereği- nin doğduğunu açıklıyor. YabarıcJarın Türkiye'de gazete satın almalan konusunda belirgin kuşkulan olduğu hissediliyor. Bu kuşkulannı doğrudan ortaya koy- muyor. Basının işlev ve yükümlü- lüklerini anlatıyor. Ama basının milli menfaatlere hizmet etmesi gerektiğini ve bu vatan için çalı- jan müesseseler arasında baş sı- rada yer aldığını ifade ederken bu kuşkulan ortaya çıkıyor.. Akbulut "UdlslzUkte»" söz ediyor. Ama yakınma anlamında değil. "Ne yapalım işia icabı böyle" diyor. Evet Başbakan "işin icabı" önümüzdeki hafta sonu Erzurum ve Kars'a gidiyor. Gerçi önümüzdeki iki önemli belediye seçimi tam ters yönde, ama Türkiye'nin hiçbir yanını boş bırakmamak gerek. TC Başbakam olmak kolay değil. ANAP GenelBaşkan Yardıması, özel TViçin konuştu: Muhalefetle işbirliği yapabilirizANKARA (CumhBTİyet BMro- n ) — ANAP Genel Başkan Yar- dımcısı Metia Gürdere, uluslara- rası basın tekellerinin patronlan- nın "Türk basuunı kendi dişleri- •c göre gördükleri içia gazete al- naya geldiklerini" söyledi. TRTnin yaym tekelinin kaldınl- ması için rnuhalefetle işbirliği ya- pabileceklerini belirten ve siyasi partilerin özel radyo ve televizyon istasyonlan kurmalarına karşı ol- madıklanru belirten Gürdere, ana- yasa değişikliği konusunda görüş- melere açık olduklanm sözlerine ekledi ve "TRT tekel olmamalı- du" dedi. Metin Gmrdere dün düzenledi- ği basın toplantısında gazetecile- rin konuyla ilgili sorusu üzerine ekonomide ve düşüncede "tekel- 'e karşı olduklanm belirterek şun- lan söyledi: "Şüphesiz anayasa değisikHği- ne bizim tek başına gücümüz yet- miyor. Böyle bir şey için görüsme- lere açığız. Zaten temel fıkrimiz şa, berkesçe bilinen görüşüiBÖz, biz tekeüere karsıyız. TRT de bir tekel olmamak. Nitekim Anayasa Mahkemesi, TRTnin verkflermin PTTye devrini anayasaya aykın bularak iptal etti. Mesek bu yö- nüyle de gündemde. Türkiye'de fi- zOd altyapıyı hazıriarken bir de sosyal altyapı var. Bu sosyal alt- yapıda en önemli faktör bilgi ala- şının serbest oimasdır. Bilgi akı- şının serbest olması için tdefon telsiz gibi altyapı hazırladık. Şüp- hesiz yeni yayın kunıiuşlannın devreye girmesi rekabeti, bera- bcrinde de gdişmeri gündeme ge- tirecektir." Gürdere, muhalefetin de radyo ve televizyon istasyonu kurmala- nna karşı olmadıklarını belirtir- ken, "Anayasa değişikliği için öne- ri sizden gelir mi?" sorusuna da "Araştinnalanmızı yapayıra. Pek çok konada zaten ülke gÜBdemi- ne biz hftkimiz. Böyle çok öaendi bir mcselede mubalefe ne gitmemek gibi bir kompleksi- miz yok. Siyasette kavga kalktı. Tabü görüsüruz. Bu konuda on- lar da hazırianmah, biz de hazır- laamalıyız. Lafta itaimamaiı Ko- nunun aceJesi ne? Kıyamet mi ko- puyor Türkiye'de?" yanıtmı verdi. Metin Gürdere, uluslararası ga- zete patronlannın Türkiye*yi ziya- retleri ve gazete satın almalan ko- nusunda şöyle dedi: "Tvkiye'nin şu anda basuda tekeOeşme noktasına gekttgini ka- bal etmiyonun. Basuda tekelleş- menin şüpbesiz Id beraberinde ge- tirecegi probkmkr var." televizyon yayını bir kamn hizme- tidir. Herkesin özgüriük ve eşitHk esaslan içİDde haber ve bilgi ahna, eğlenme hakkı vardır. Devlet, bu kamu hizmetini yii- rütmek için özerk ve tarafsız bir kamu tüzel kişiliği kurar. Kişiler de aynı Ukriere bagh kal- mak koşulu ile radyo-televizyon yayını yapmak üzere stüdyo ve is- tasyonlar kurabilir. Her tiırlii radyo-televizyon ya- yınian tarafsızlık esaslanna göre yapıhr. Haber ve programlana se- çUmesinde, işlenmesinde ve sunul- masında, kültür ve egltime yar- dımcılık görevinin yerine getiril- mesinde devletin ülkesi ve mille- tiyle bütiinlüğünün, insan bakla- nna davanan uiusai, demokratik, laik, sosyal hukuk devletiain, ula- sal güvenUğin w genel •M'i™ ge- reklerine uyulması, haberieriıı doğruluğunun sağlanması, onjaa- lann oluşumu, yetki, görev ve so- nımluluklan yasa ile düzenlenir. Bütiin bu yayınlara devlet adı- na izin veren, gözeten, denetleyen bir Ulusal Radyo-Televizyon Yük- sek Knralu (Devlet Etektronik Ya- yımcılık Yüksek Kurulu) olnşto- rulur. Yasayla kurulan ve özerk olan bn kunılun üyeleri seçilir. Ba kurulun yayına izin verme, ilke- leri saptama, aykın hareket edeo- lerin >ayın izniai geri alma yetki- si vardır. Devletçe kurulan veya deviettea mali yardım alan haber ajanslan- nın tarafsızlığı esastır." SHP lideri, PM ve grupta son biçimini aldıktan sonra TBMM*ye sunulacak önerileri için bütün partileri işbirliğine çağırdı. tnönü, bugün anayasanın 133. maddesi- ni yok sayan bir faaliyetin yürü- düğünü, Magic Box adlı kunılu- şun devletten yardım gördüğünü ve siyasi partilerden de yardım is- tediğini, anayasaya aykın bir ha- reketin devletin öncülüğünde yü- rütüldüğünü söyledi. tnönü, kay- nlan bu kunıluşun PTT eliyle ya- yın yaptığını, bir devlet kurulusu- nun anayasaya aykın bir uygula- ma içine girdiğini anlattı. Bu söz- leşmenin anayasaya aykın olduğunu, gecerli olmadığım be- lirten SHP lideri, şöyle devam etti: Anayasaya aykın "Devletin en üst kademesinden yardım göriıyoriar. Acıkça söyle- niyor ki devletin en üst kademe- sindeki kişinin soyadını taşıyan bir insan bu işle ilgilidir. Siz de uzun etmeyin, bu ise yardımcı olun, anajasaya aykın bir hareketi hep beraber yünitelim. Bunun sonun- da ne olacak? Elbet sonunda bu ise dayanamayacaklar ve anayasa- ya uvgun bir hale getirecekler, ama getirildiği zaman bugün kay- nlmış olan şirket butün bu giri- şimlerin gahibi olacak. Yani özel sektörün rekabetinin devreye gir- digi gün bir özd kuruluş bütiu ra- kiplerinden daha üstun danımda olacak. Niçin öyle olacak? Çüa- kii bugün devletin bütün olaaak- lan o özel kunıluşn kayınyor. Bu işin böyle devam etmeyecegini devletin bugünkü iktidan da ka- bul etmek zorunda kalacak. Bu- nu >asal hale getirecek. Bütün partiler, PTT, futbol kulupkri bu özel kuruluşa yardım etmiş ola- cak. Devleti yönetenlerin devlet olanaklannı özel çıkarlan icla böyle kulanmaya ne haklan var? Anayasaya aykın barekete de biz- den kalkı isüyorlar. Böyle bir se- yi kabul etmiyoruz. Anayasamn 133. maddesrae göre bugün böy- le bir harekete yardım edilemec Yardım eden berkes anayasaya ay- kın hareket ettiğini bUmeUdlr. Devlet tekeli kaldınlıp, özd ya- yınlara izin verilmeüdir. Bugünka durumda fiilen bir özd karulusa imkân veriliyor. Denetieme imka- nı yok. Tam tersine ouu kayıras- lar çok güçlü insanlar olduğu icu herkes onlara )-ardım etmeye ca- lışıyor, denetlemek kimsenin ak- hndan geçmiyor. Bu, doğrudan doğruya görevi kötiiye kullanmak- tır. Herkesi uyanyorum. Bu defa bu Magic Box hikftyesini durdu- run. Onunla birlikte denetimli bir özel televizyon sistemi kuraiım. Diğer partilere sesleniyorum: Bu- günkü açıkgozlulük, kaymnadan, devlet olanaklannın bir özd ku- ruluş için kuUanümasından knr- tulabm. Çağdaş yaşamın bir ileri adımını da birlikte gerceklestire- lim." COHEYT ARMYÛREK yazıyor Nereye mi?.. ANKARA — SS kararnamelerini incelemeye alan Anayasa Mahkemesi'ne gozdağı veren söz- lere basının büyük bolümü gözünü kulağını ka- pıyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı ise sanki söyle- nenleri duymamış, ses çıkarmıyor. Oysa TÛ, SS kararnamelerini değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini söylediği gibi, kararnamelerle ilgili yorumlara da "izin vermeyeceğini" öne sürecek kadar sertlik havasında. Anayasa Mahkemesi'nin yasalardan, cumhuri- yetin hukuksal dayanaklarından aian gücüne karşı girişimler kimden gelirse gelsin, ilk önce yüksek mahkemenin dir numaralı sorumlusu karşı çikma- lıydı. Anayasa Mahkemesi'ni temsilen başkanından TÖ'nün gözdağı veren sözlerine yanıt alma ola- nağı bir türlü sağlanamadı. Bekledik, bekledik... Ne ses ne de bir nefes! ister istemez geçmiş, insanın belleğinde can- lanıyor. 12 Eylül'den dört gün sonra Evren, ilk ba- sın toplantısında parlamentoyu, partileri suçlar- ken, aynı ölçüde yargı erkini, başta Anayasa Mah- kemesi'ni "uçurumun kenanna gelişimızden" so- rumlu tutmuştu. Bağımsız yargıya karşı yönelen bu suçlamalara o sırada Anayasa Mahkemesi- nin en azından bir demeçle karşı çıkmasını bek- lemiştik. Üyelerden kimilerinin istifa edecekleri- ni düşünenler de vardı. Bir demeç, birkaç istifa yerine, Milii Güvenlik Kurulu'nun ant içme töreni- ne yüksek mahkemenin bütün üyeleri katılmış, "darbeyi" kutsamışlardı. Anayasa Mahkemesi bugün başka türden bir darbeyle karşı karşıya. Anayasanın üstünde ko- numda olduğunu varsayan TÖ, ortada fol yok yu- murta yokken "ihtiyati tedbir" alıyor. SS kararna- melerini iptal etme eğilimine, daha öteki hukuk- sal bir yorumla matbaa kapatmaktan dergi yayı- mını önlemeye kadar uzanan uygulamaların yan- lışlığını ortaya koyma olasılığına karşı veryansın ediyor. Mahkeme başkanı susunca, başkan vekili Yekta Güngör Özden, dayanamıyor, dün bir açıklama yapma zorunluluğunu duyuyor. Özden, demokra- tik rejime ve cumhuriyetin temel nrteliklerine gü- nümüzde gerçek anlamda sahip çıkan sayılı hu- kuk adamlanndan biri. "Polemiklerden" kaçınıyor. "Söylenecek çok şey olmasına karşın" kimi nok- taları, ad vermeksizin TÛ'nün yüksek mahkeme- ye yönelttiği gözdağını yanıtlıyor. Yiğit bir ses insanın yüreğini serinletiyor Yek- ta Güngör özden'in söylediklerine katılmamak olanaksız. Hukuk adamhğı dışında sade bir insan gibi, "alışılmadık durumları ve tutumları üzüntü ile izlediğini" söylüyor ki partiler dışında Türkiye1 de bir avuç insanın hemen her gün içine düşen ateşi özetliyor. Cumhuriyetin temel niteliklerini yıkmaya ve de- mokrasiyı yozlaştırmaya kimsenin gücünün yet- meyeceğine bütün olumsuz işaretlere karşın hâ- lâ inananlar bir savaşım veriyor. Anayasa dışın- da ve üstünde konumu sahipienen, yasal yetki ve anayasal konumunu aşan özlemlere kapılanlara kimsenin aldanmamasını söylüyor Yekta Güngör Özden. SS kararnameleri üzerinde daha mahkeme ka- rarı belirmeden gezdağı vermenin ya da kararla- rı tanımayacağını içeren konuşma yapmanın cid- diyetle bağdaşmayacağını vurguluyor. Çoğu kişi aynı inancı taşıyor, ama "Başkan Baba"ya ram olanlar, kudretlinın eteklerine yapışarak günü kur- tarmaya veya geleceğı onarmaya çalışanlarla ters düşüyorlar. Tıpkı Yekta Güngör Özden'in inançlı bir demeç verdiği için kendi bünyesinde ters düşeceği gibi. Dün ömekler örnekleri kovalıyor. "Değişik başkan" izlenimini pekiştireceğini söyleyerek yola çıkan- lar basının ulusallığını, uluslararaa pazara sürme girişimcileriyle görüşüyor. Murdoch gelmiş, Maxwell'in eli kulağında. Tür- kiye'de gazete satın almanın pazarlığına girisen- ler, özel TV'lerie daha geniş iletişim alant sağla- mayı planlayanlar devletten destek görtryor, Mur- doch veya Maxwell, halkın çektiği ıstırabt neredan bilecek? Halka tercüman olmanın yollannı niçin araştıracak? Daha şimdiden Türkiye'nin yeni dünyadaki ve- rini saptıyorlar. Ortadoğu'da bir ses, bu arada Ba- tı'da ilişkiler. Batı'dan kerhen dışlanmayan, ama asıl görevi Ortadoğu'da Batı yararianna hizmet va- ren bir Türkiye çiziyorlar. Gazetemizde dün çıkan Murdoch'un sözleri üstü kapalı biçimde Türkiye^ nin uluslararası konumunu çiziyor. Kamuoyunu dışardan yönlendirecek girişimle- rin devlet tarafından desteklenmediği öne sürü- lebilir. Uluslararası gazeteciyi kabul etmek, pekâlâ- Fakat uluslararası gazetecinin, ulusalhğa soyun- duğunu resmen açıklamasından sonra devletçe "itibar görmesi"nin anlamı ne? ^ Bu desteğin adı "Türkiye'nin dışa açılması" ise gidiş o gidiş ki, Türkiye dışa açılmryor. Sermaye, dtş politika, hatta iç siyaset dışannın sultasına çok- tan girdi. Elde bir ulusal basın kalmıştı. Onu da peskeş çekiyorlar. İkide bir sorarlar, Türkiye nereye gidiyor?" di- ye. Ucuz sermaye olmuş, Batı'ya satılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle