Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 TEMMUZ 1990 CUMHURİYET/U
İdamdan müebbete
• tsunbul Haber Servisi — Istanbul Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nde Nişantaşı'ndaki Petrol Ofısi binasııu
basarak bekçi Ali Fikri Keskin'i öldürmekten yargılanan
üç kişiden 2'si mahkûm oldu. Dünkü duruşmada son
sözleri sorulan sanıklar suçlamaları reddederek polisin
komplosu sonucu yargılandıklarını öne sürdüler.
Mahkeme, verilen kısa bir aradan sonra açıklanan
kararda, sanıklann yasadışı TDKP üyeliğine dair yeterli
kanıt bulunamadığı için bu suçtan beraat ettikJerini
açıkladı. Kararda Çetin Güneş'in silahlı gasp ve adam
öldürrne suçlarının sabit olduğunun anlaşıldığı ve idam
cezasına çarptınldığı belinildi. Ancak sanığın samimi
ikrarlan ve duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezasının iki
yılı geceli gündüzlü hücrede kalmak şartıyla müebbete
çevrildJ. Gasp ve öldürrne olaylannda gözcülük yaparak
yardıma olduğu savıyla 20 yıl ağır hapis cezasına
mahkûm olan Hakan Cem Köse'nin bu cezası daha
sonra 8 yıl 4 ay ağır hapse indirildi. (Fotoğraf: Nilgün
Tbptaş) .
17 tahliye
• tstanbul Haber Servisi — Yasadışı örgüt üyesi
olduklan iddiasıyla yaklaşık 4 aydır yargılanmakta olan
17 kişi tahliye edildi. tstanbul 2 nolu DGM'deki dünkü
duruşmada iddianame okundu. lddianamede sanıkJann
TDKP-GKP (Genç Komünistler Birliği) üyesi olduklan ve
çeşitli tarihlerde tstanbul'un değişik semtlerinde pankart
asmak, korsan gösteri yapmak gibi eylemler yaptıklan
öne sürüldü. Sanıklar ise suçlamalan reddettiler.
Savunma avukatlan da sanıkların örgüt üyesi olduklanna
ve söz konusu eylemlere katıldıklarına dair yeterli kanıt
bulunamadığını öne sürerek tahliyelerini istediler.
Mahkeme heveti, bu isteme uyarak sanıklar Tacettin
Kurt, Bilge Ozkubat, Hülya Zorlu, özkan Aydemir,
c
igen Oral Aydemir, Ibrahim Doğan, Mehmet Genç,
,^mail Genç, Fehmi Kaya, Ali Kökdemir, Mehtap
Türkan, Nadide Metin, Nuri Turan, Müslüm Sarıtaç,
Gülsüm Karakaş, Müjgan Halis ve Elkan Albayrak'ın
tahliyesini kararlaşürdı.
Yurtdışına çıkış yasagı
• tstanbul Haber Servisi — tstanbul Dev-Sol ana
davasında, tutuklu 40 samktan biri daha tahliye edildi.
lstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'ndeki
dünkü duruşmada tutuksuz sanıklardan Melahat Can,
son savunmasını yaptı. Can, yasadışı Dev-Sol örgütüne
üye olduğu şeklindeki iddiaları reddederek beraatini
istedı. Mahkeme, daha sonra tutuklu sanıklardan Ali
Tank Koçoğlu'nun dosya durumu ve tutuklu kaldığı
süreyi dikkate alarak tahliyesine karar verdi. Heyet,
savcının sanıklardan Erdal Ketenci hakkındaki tahliye
istemini ise kabul etmedi. Mahkeme, önceki duruşmada
tahliye edilen Yalçın Demirkaya ve Ali Koçoğlu'nun
yurtdışına çıkmalannı da yasakladı. Yaklaşık 10 yıldan
bu yana süren bin 243 sanıklı davada, önümüzdeki
duruşmalarda karar çıkması bekleniyor.
22 kişi gözaltında
• tstanbul Haber Servisi — Türk Hemşireler Derneği ile
Emekçiler Derneği'nde yapılan aramada, gözaltına alınan
22 kişinin sorgusu sürüyor. Şişli Perihan Sokaktaki
Emekçiler Derneği ile Mazhar öktem sokakta bulunan
Türk Hemşireler Derneği'nde "genel kontrol" adı altında
arama yapıldı. Şişli Kamyamakamlığı'ndan izin ahnarak
gerçekleştirildiği bildirilen arama sırasında, Emekçiler
Derneği'nden 8, Türk Hemşireler Derneği'nden de 14 kişi
gözaltına almmıştı. Polis yetkilileri, 22 kişinin
derneklerde bulunan çok sayıda kitap, broşür, pankart ve
el ilanlarıyla birlikte siyasi şube müdürlüğüne
gönderildiğini bildirdiler.
3000'e Dogru'ya ziyaret
• tSTANBUL (AA) — Yazar tsmail Beşikçi'nin
duruşmasmı izlemeye gelen Alman delegeler, yayını
süresiz durdurulan 2000'e Doğru Dergisi'ni ziyaret ettiler.
Bremen'de, tsmail Beşikçi'yle dayaruşma kampanyası
açan Alman delegasyonunun 3 temsilcisi, siyasi
tutuklulara yardım etmek amacıyla kurulan Reamstma
Vakfı'ndan bir temsilci, Hamburg'daki Üçüncü Dünya
Ülkeleri Kurumu'ndan bir temsilci ve Bremen
Radyosu'ndan bir muhabirden oluşan ekip, 2000'e Doğru
Dergisi'nin Yazıişleri Müdürü Adnan Akfırat ve Şule
Perinçek'ten, derginin kapatılması ve öteki geüşmelerle
ilgili bilgi aldılar.
TTB yöneticileri
• ANKARA (AA) — TBMM Başkanı Kaya Erdem,
Türk Tabipler Birliği yöneticilerini kabul etti. Erdem,
kabul sırasında yaptığı konuşmada, eğitim ve sağhk
alanında Türkiye'nin önemli sorunlan bulunduğunu
belirtti ve bunlann çözümünde meslek kuruluşlannın
önemli katkılan olduğunu kaydetti. Türk Tabipler Birliği
Merkez Konseyi Başkanı Selim ölçer ise demokrasilerde
parlamento ile meslek örgütleri arasında iyi ilişkiler
olması gerektiğini bildirerek, Erdem'in kendilerini kabul
etmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
MGK'da NATO degerlendirildi
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Milli Güvenlik
Kurulu (MGK), Türkiye'deki genel güvenlik ve asayiş
durumunu NATO zirve toplantısı sonuçlarını ve dış
gelişmeleri değerlendirdi. MGK, dün Cumhurbaşkam
Turgut özal'ın başkanlığında Çan kaya Köşkü'nde
toplandı. Toplantıya Başbakan Yıldınm Akbulut,
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necip Torumtay, Milli
Savunma Bakanı Sefa Giray, Içişleri Bakanı Abdullah
Aksu, Dışişleri Bakanı Ali Bozer, kuvvet komutanları,
Jandarma Genel Komutam Orgeneral Burhanettin Bigalı
ve MGK Genel Sekreteri Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu
da katıldı. Toplantıdan sonra MGK Genel
Sekreterliği'nden yapılan açıklamada, "MGK, bu
toplantısında genel güvenlik ve asayiş durumunu, NATO
zirve toplantısı sonuçlanru ve dış gelişmelerle ilgili
değerlendirmeleri müzakere etmiştir" denildi.
KTÜ Rektörlügtt'ne 4 aday
• ANKARA (AA) — Yüksek öğretim Genel Kurulu
dün toplandı. Toplantıda, 19 Mayıs ve Karadeniz Teknik
Üniversiteleri Rektörlüğü için cumhurbaşkamna
sunulmak üzere, 4 aday belirlendi. YÖK Başkanvekili
Prof. Dr. Akmtürk 2547 sayılı YÖK Kanunu'nda
değişiklik öngören yasa teklifı ile çeşitli kesimlerden
gelen görüş ve önerileri, bu konuda oluşturulan özel
komisyona havaJe ettiklerini söyledi. YÖK'e yakın
çevreler, 19 Mayıs Universitesi Rektörü Prof. Dr.
Mehmet Sağlam'ın yeniden seçihne şansının yüksek
olduğunu belirtirken, Karadeniz Teknik Universitesi
Rektörü Prof.Dr.Kemal Gürüz'ün, ailevi gerekçeler ileri
sürerek yeniden görevegelmek istemediğini kaydettiler.
YÖK genel kurulu, KTÜ için Prof.Engin Ertepınar,
Prof.Fadıl Aktürk, Prof.Ahmet Çakır ve Prof.Aydın
Dumanofclu'nu aday olarak gösterdi.
Özel TViçin SHP'nin anayasa değişikliği önerisini açıklayan SHP lideri tnönü:
TV'de devlet tekeli kalksınSHP'nin TRT dışında tarafsız yayın yapacak
şirketlerin kuruluşlarına izin veren anayasa
değişikliği önerisinde, denetleme için de
'özerk Yüksek Kurulu' öneriliyor.
Inönü, "Herkesi uyanyorum. Magic Box'ı
durdurun. Ona yardım eden herkes anayasaya
aykın hareket ettiğini bilmelidir. Ben,
anayasaya aykın olduğu için Magic Box'a
çıkmayı kabul etmedim!' dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
so) — SHP Genel Başkanı Erdal
tnönü, TRTnin yayıncılık tekeli-
ni kaldıran ve özel kişilerin radyo-
TV istasyonlan kurmalarına ola-
nak sağlayan anayasa değişikliği
önerilerini açıkladı. Öneride, rad-
yo TV yayınırun bir kamu hizme-
ti olduğu belirtilerek anayasal il-
keler çerçevesinde herkesin stüd-
yo ve istasyonlar kurarak
"tarafstz" yayın yapabilmesi ön-
görülüyor. tnönü, Cumhurbaşka-
nı Tnrgut Özal'ın ve hükümetin
desteklediğini ima ettiği yurtdısın-
dan yayın yapan Magic Box'ın
'dnrdurulmasını' isteyerek "Her-
kesi uyanyorum. Ona yardım eden
herkes anayasaya aykın hareket et-
tiğini bilmelidir. Ben anayasaya
aykın olduğu için Magic Box'a
çıkmayı kabul etmedim" dedi.
SHP Merkez Yürütme Kunılu-
nun (MYK) iki gün üst üste süren
toplantısı ardından düzenlediği
basın toplantısında konuya ilişkin
görüşlerini açıklayan tnönü, özel
TV yayınına karşı olmadıklarını
uzun süre önce açıkladıklarını,
bunun çoğulcu demokrasinin ilke-
ANAYASA MADDESt
MADDE 133 — Radyo ve televizyon
istasyonlan, ancak devlet eli ile kurulur ve
idareleri tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde
düzenlenir.
Kanun: Türk devletinin varlık ve
bağımsızlığını, ülkenin ve milletin bölünmez
bütünlüğünü, genel ahlakı ve anayasanın 2.
maddesinde belirtilen cumhuriyetin temel
niteliklerini koruyacak tarzda yayın yapmasını
düzenler ve kurumu, yönetim ve denetiminde,
yönetim organlarının oluşturulmasında ve her
türlü radyo ve televizyon yayınlarmda
tarafsızlık ilkesini gözeti\
Haber ve programJartn seçilmesi, işlenmesi,
sunulması ve milli kültür ve eğitime
yardımcılık görevinin yerine getirilmesi,
haberlerin doğruluğunun sağlanması esaslan,
organların seçimi, görev, yetki ve
sonımluluklan kanunla düzenlenir.
Yukandaki ikinci fıkra hukumleri, kamu
iktisadi teşebbüsu niteliği taşıyan veya devlet
yahut diğer kamu tüzel kısiliklerinden mali
yardım gören haber ajarsları hakkmda da
uygulamr.
si olduğunu söyledi. Tarafsızlığın
rekabet içinde daha iyi ortaya çı-
kacağını, çağdaş teknik gelişme-
lerin ülke sınırlannın önemini or-
tadan kaldırdığıru vurgulayan tnö-
nü, şöyle devam etti:
"TRT özerk bir kuruluş o»sa bi-
le onunla rekabet edecek özel ku-
nduşlann bulunması, doğru haber
vennek ve tarafsı/üfı desteklemek
acısından çoğulcu bir demokratik
düzenin öuemli bir aracı. Şimdi
bu »racı knllanmaya da hazır oi-
dugumuzn söylüyonız."
Teknik gelişmelerin Ulkeler ara-
sındaki farklan da ortadan kaldır-
dıgını, yayınlar açısından devlet-
lerin sınırlannın artık bir anlara
taşımadığını anlatan Inönu şu gö-
rüşlere yer verdi: "Tiirkiye'de rad-
yo ve TV devlet tekelinde kalma-
malıdır. Devletin kurumu TRT
özerk, tarafsız, doğru bilgi veren,
cnmhariyel esaslanna baglı bir
kurum olarak yayınına devam et-
melidir. Aynca özel TVTer de rad-
yolar da olmalıdır. Ancak bu özel
TVTer devletin denetiminde otana-
lıdır".
Inönü'nün parti meclisı ve
TBMM grubunda son şeklini ala-
cağını söylediği ve anayasanın 133.
maddesini değiştiren öneri aynen
şöyie:
"Radyo ve televizyon yayiBİan
vt haber ajansian madde: Radyo-
BAgKENTTEN
Akbulut: Kabine değişikliği ıııi?Bakanlann Akbulut'a
"Özal'mış gibi"
davranmalarının iki
nedeni olabilir. Birincisi
Akbulut'un gidici
olmadığını kendileri de
görüyor. tkincisi ise
"koltuk korkusu".
AHMETTAN ~
ANKARA — Akbulut koltu-
ğuna iyice yerleşiyor.
Bunu Başbakanhk Konutu'nda
duvarlara asılı fotoğraflarına,
kendisini seçim meydanlannda on
binlere hitap ederken gösteren dev
bir tabloya bakarak söylemiyoruz.
Çevresindeki bakanların ona
"özal'mış gibi" davranmalann-
dan cıkanyoruz. önlerini ilikleye-
rek yüzlerine en muhterem ifade-
yi vererek yaklaşan bakanlann ta-
vırlan bu konuda yeterince kop-
ya veriyor.
Kore Başbakaru Kang'm Akbu-
lut için verdiği resepsiyonda adı
bizde sakh bakanlar Akbulut'a
"husu" ile yaklaşıyorlar. Kısa
"arz-ı malumat" da bulunduktan
sonra boyunlannı hafifçe öne kı-
nyorlar. "Emirierinlz var mı, Sa-
yın Ba$bakanım?" diyerek yanın-
dan aynlıyorlar.
Aynı bakanlan bundan beş-akı
ay önce de Akbulut'un yarunda
iken görenler bu değişikliği hemen
fark ediyorlar.
Bakanlann artık Akbulut'a
"özalmış gibi" davranmalanrun
iki nedeni olabilir.
Birincisi, Akbulut'un gidici ol-
madığını kendileri de görüyor.
tkincisi ise, "koltuk korkusn".
Bakanlar yalnızca Çankaya'ya
yaslanarak koltuklannda otura-
mayacaklannı anlıyorlar.
Bir başka neden de kabinenin
defiseceği söylentileri.
Başkent kulislerinde yoğunla-
san kabine değişikliği söylentisi.
Akbulut ile akşam yemeği son-
rası Konut'ta sohbet ediyoruz.
"Sahiden kabine degisecek
mlî"
Her «•»•M sakia, tetaşsız hali
ik, "Hülnunet degişikU|ue niye
gerek o b u kS" diyor.
"tcap edene Ueride bir iki ycni
Kore Başbakaru Kang'm Akbulut için verdiği resepsiyonda bazı
bakanlar Akbulut'a "huşu" ile yaklaşıyorlar. Kısa "arz-ı
malumat" ta bulunduktan sonra boyunlannı hafifçe öne
kırıyorlar. "Emirleriniz var mı sayın başbakanım" diyerek
ayrılıyorlar. Aynı bakanlan bundan beş altı ay önce de
Akbulut'un yanında görenler değişikliği fark ediyorlar.
arkadaşımıza görev verflir, bazı iç
düzenlemeler yapılabilir. Bu da
dünyadaki ber kabine için zaten
•onnaldir" diye devam ediyor.
Kimi bakanlann da bulunduğu
bir yemekte kendisi için bakılan
kahve falından söz ediyorum. Bir
milletvekili eşinin baktığı "üç
tepeli" ve "üç vakte kadar
kesİBİeşecek" kahve falından.
Faldaki en büyük tepenin
"kongre" olduğunu anımsatıyo-
rum. "Adayım" diyor. "Ama bu-
nu ikide bir de beUrtmenia de bir
manası yok."
Sonra uzun uzun "sohbet
olarak" partiyi anlatıyor. öteki
aday ile aday olacağı söylenen iki
eski bakan arkadası ile hakkında-
ki duygu ve düşüncelerini aniatı-
yor. Ama sesinde hiçbir eleştiri kı-
nama ya da önemsememe havası
yok. Hiçbir partide hizipçiliğin
başanya ula$amayacağııu hele de
iktidar partisi için birleşici ve uz-
laşıa ohnanın kaçıralmaz olduğu-
nu söylüyor. Partinin geleceğini
çok iyi gördüğünü 1992'ye dek
hizmeti sürdürmeye kararhlıklan-
nı vurguluyor.
"ANAP lideri olarak" 19 ağus-
tostaki belediye seçimlerini kazan-
ma umut ve inancını sonuna ka-
dar muhafaza ediyor. Ama seçim
sonuçlan ile kabine değişikliği
arasında bir bağ kunılmasına ya
da seçimleri belli durumlann gös-
tergesi saymanın da yanlış olaca-
ğını vurguluyor.
Sözü yeniden Büyük Kongre'ye
getiriyorum. Başbakan'ın bu ko-
nudaki söyledikleri şöyle:
"Bu kongrede kim partiye da-
ha iyi bizmet edecegini ortaya ko-
varsa partiyi giiçlendirecegine, hi-
zipçi değil, birleşürici olacağına
partiyi ikna ederse demokratik bir
biçimde partinin basına seçilir.
Bunun dışındaki dedikodular, hi-
zipleşmeler, söylentikr hem par-
tiye, hem görev başındaki iktida-
ra zarar verir. Ben bu inanctayım,
bunu söyluyorura. Partideki sag-
duyunun ve umumi anlayışın bu
yönde olduğuna inanjyorum. Za-
ten, partimiz esasen bunu da ispat
etm^tir. Banun ölesinde bir par-
tide heie de bu parti iktidarda ise,
her gün kongre lafı etmek kimse-
ye hayır getinnez."
Ankara'nın bozkır gccesi sıca-
ğı Konut'taki çalışma odasına gi-
remiyor. Güçlü klima cihazı ve çift
çerçeveli camlar buna engel. özel
Kalem Müdürü Halis Çınar ara-
da bir odaya girip çıktıkça uzak-
tan geçen araçlann uğultusu du-
yuluyor.
Çınar, daşanda Dışişleri Bakan-
lığı'ndan bir heyetin geceyansı bri-
fingi vermek üzere beklediğini
anımsatıyor. Brifing AT Dönem
Başkanı Italya'nın Dışişleri Baka-
nı Sinyor Michelis ile ilgili. Akbu-
lut'un ttalyan bakan ile görüşmesi
var.
Sohbete güncellik katmak için
sözü yabana basın ziyaretçilerine
getiriyorum...
Aibulut özd TV ve uydu yayın-
lar konusunu teknik ve hukuksal
olarak incelettiğini, bu konuda ya-
sal düzenlemeye gidilmesi gereği-
nin doğduğunu açıklıyor.
YabarıcJarın Türkiye'de gazete
satın almalan konusunda belirgin
kuşkulan olduğu hissediliyor. Bu
kuşkulannı doğrudan ortaya koy-
muyor. Basının işlev ve yükümlü-
lüklerini anlatıyor. Ama basının
milli menfaatlere hizmet etmesi
gerektiğini ve bu vatan için çalı-
jan müesseseler arasında baş sı-
rada yer aldığını ifade ederken bu
kuşkulan ortaya çıkıyor..
Akbulut "UdlslzUkte»" söz
ediyor.
Ama yakınma anlamında değil.
"Ne yapalım işia icabı böyle"
diyor.
Evet Başbakan "işin icabı"
önümüzdeki hafta sonu Erzurum
ve Kars'a gidiyor.
Gerçi önümüzdeki iki önemli
belediye seçimi tam ters yönde,
ama Türkiye'nin hiçbir yanını boş
bırakmamak gerek.
TC Başbakam olmak kolay
değil.
ANAP GenelBaşkan Yardıması, özel TViçin konuştu:
Muhalefetle işbirliği yapabilirizANKARA (CumhBTİyet BMro-
n ) — ANAP Genel Başkan Yar-
dımcısı Metia Gürdere, uluslara-
rası basın tekellerinin patronlan-
nın "Türk basuunı kendi dişleri-
•c göre gördükleri içia gazete al-
naya geldiklerini" söyledi.
TRTnin yaym tekelinin kaldınl-
ması için rnuhalefetle işbirliği ya-
pabileceklerini belirten ve siyasi
partilerin özel radyo ve televizyon
istasyonlan kurmalarına karşı ol-
madıklanru belirten Gürdere, ana-
yasa değişikliği konusunda görüş-
melere açık olduklanm sözlerine
ekledi ve "TRT tekel olmamalı-
du" dedi.
Metin Gmrdere dün düzenledi-
ği basın toplantısında gazetecile-
rin konuyla ilgili sorusu üzerine
ekonomide ve düşüncede "tekel-
'e karşı olduklanm belirterek şun-
lan söyledi:
"Şüphesiz anayasa değisikHği-
ne bizim tek başına gücümüz yet-
miyor. Böyle bir şey için görüsme-
lere açığız. Zaten temel fıkrimiz
şa, berkesçe bilinen görüşüiBÖz,
biz tekeüere karsıyız. TRT de bir
tekel olmamak. Nitekim Anayasa
Mahkemesi, TRTnin verkflermin
PTTye devrini anayasaya aykın
bularak iptal etti. Mesek bu yö-
nüyle de gündemde. Türkiye'de fi-
zOd altyapıyı hazıriarken bir de
sosyal altyapı var. Bu sosyal alt-
yapıda en önemli faktör bilgi ala-
şının serbest oimasdır. Bilgi akı-
şının serbest olması için tdefon
telsiz gibi altyapı hazırladık. Şüp-
hesiz yeni yayın kunıiuşlannın
devreye girmesi rekabeti, bera-
bcrinde de gdişmeri gündeme ge-
tirecektir."
Gürdere, muhalefetin de radyo
ve televizyon istasyonu kurmala-
nna karşı olmadıklarını belirtir-
ken, "Anayasa değişikliği için öne-
ri sizden gelir mi?" sorusuna da
"Araştinnalanmızı yapayıra. Pek
çok konada zaten ülke gÜBdemi-
ne biz hftkimiz. Böyle çok öaendi
bir mcselede mubalefe
ne gitmemek gibi bir kompleksi-
miz yok. Siyasette kavga kalktı.
Tabü görüsüruz. Bu konuda on-
lar da hazırianmah, biz de hazır-
laamalıyız. Lafta itaimamaiı Ko-
nunun aceJesi ne? Kıyamet mi ko-
puyor Türkiye'de?" yanıtmı verdi.
Metin Gürdere, uluslararası ga-
zete patronlannın Türkiye*yi ziya-
retleri ve gazete satın almalan ko-
nusunda şöyle dedi:
"Tvkiye'nin şu anda basuda
tekeOeşme noktasına gekttgini ka-
bal etmiyonun. Basuda tekelleş-
menin şüpbesiz Id beraberinde ge-
tirecegi probkmkr var."
televizyon yayını bir kamn hizme-
tidir. Herkesin özgüriük ve eşitHk
esaslan içİDde haber ve bilgi ahna,
eğlenme hakkı vardır.
Devlet, bu kamu hizmetini yii-
rütmek için özerk ve tarafsız bir
kamu tüzel kişiliği kurar.
Kişiler de aynı Ukriere bagh kal-
mak koşulu ile radyo-televizyon
yayını yapmak üzere stüdyo ve is-
tasyonlar kurabilir.
Her tiırlii radyo-televizyon ya-
yınian tarafsızlık esaslanna göre
yapıhr. Haber ve programlana se-
çUmesinde, işlenmesinde ve sunul-
masında, kültür ve egltime yar-
dımcılık görevinin yerine getiril-
mesinde devletin ülkesi ve mille-
tiyle bütiinlüğünün, insan bakla-
nna davanan uiusai, demokratik,
laik, sosyal hukuk devletiain, ula-
sal güvenUğin w genel •M'i™ ge-
reklerine uyulması, haberieriıı
doğruluğunun sağlanması, onjaa-
lann oluşumu, yetki, görev ve so-
nımluluklan yasa ile düzenlenir.
Bütiin bu yayınlara devlet adı-
na izin veren, gözeten, denetleyen
bir Ulusal Radyo-Televizyon Yük-
sek Knralu (Devlet Etektronik Ya-
yımcılık Yüksek Kurulu) olnşto-
rulur. Yasayla kurulan ve özerk
olan bn kunılun üyeleri seçilir. Ba
kurulun yayına izin verme, ilke-
leri saptama, aykın hareket edeo-
lerin >ayın izniai geri alma yetki-
si vardır.
Devletçe kurulan veya deviettea
mali yardım alan haber ajanslan-
nın tarafsızlığı esastır."
SHP lideri, PM ve grupta son
biçimini aldıktan sonra TBMM*ye
sunulacak önerileri için bütün
partileri işbirliğine çağırdı. tnönü,
bugün anayasanın 133. maddesi-
ni yok sayan bir faaliyetin yürü-
düğünü, Magic Box adlı kunılu-
şun devletten yardım gördüğünü
ve siyasi partilerden de yardım is-
tediğini, anayasaya aykın bir ha-
reketin devletin öncülüğünde yü-
rütüldüğünü söyledi. tnönü, kay-
nlan bu kunıluşun PTT eliyle ya-
yın yaptığını, bir devlet kurulusu-
nun anayasaya aykın bir uygula-
ma içine girdiğini anlattı. Bu söz-
leşmenin anayasaya aykın
olduğunu, gecerli olmadığım be-
lirten SHP lideri, şöyle devam etti:
Anayasaya aykın
"Devletin en üst kademesinden
yardım göriıyoriar. Acıkça söyle-
niyor ki devletin en üst kademe-
sindeki kişinin soyadını taşıyan bir
insan bu işle ilgilidir. Siz de uzun
etmeyin, bu ise yardımcı olun,
anajasaya aykın bir hareketi hep
beraber yünitelim. Bunun sonun-
da ne olacak? Elbet sonunda bu
ise dayanamayacaklar ve anayasa-
ya uvgun bir hale getirecekler,
ama getirildiği zaman bugün kay-
nlmış olan şirket butün bu giri-
şimlerin gahibi olacak. Yani özel
sektörün rekabetinin devreye gir-
digi gün bir özd kuruluş bütiu ra-
kiplerinden daha üstun danımda
olacak. Niçin öyle olacak? Çüa-
kii bugün devletin bütün olaaak-
lan o özel kunıluşn kayınyor. Bu
işin böyle devam etmeyecegini
devletin bugünkü iktidan da ka-
bul etmek zorunda kalacak. Bu-
nu >asal hale getirecek. Bütün
partiler, PTT, futbol kulupkri bu
özel kuruluşa yardım etmiş ola-
cak. Devleti yönetenlerin devlet
olanaklannı özel çıkarlan icla
böyle kulanmaya ne haklan var?
Anayasaya aykın barekete de biz-
den kalkı isüyorlar. Böyle bir se-
yi kabul etmiyoruz. Anayasamn
133. maddesrae göre bugün böy-
le bir harekete yardım edilemec
Yardım eden berkes anayasaya ay-
kın hareket ettiğini bUmeUdlr.
Devlet tekeli kaldınlıp, özd ya-
yınlara izin verilmeüdir. Bugünka
durumda fiilen bir özd karulusa
imkân veriliyor. Denetieme imka-
nı yok. Tam tersine ouu kayıras-
lar çok güçlü insanlar olduğu icu
herkes onlara )-ardım etmeye ca-
lışıyor, denetlemek kimsenin ak-
hndan geçmiyor. Bu, doğrudan
doğruya görevi kötiiye kullanmak-
tır. Herkesi uyanyorum. Bu defa
bu Magic Box hikftyesini durdu-
run. Onunla birlikte denetimli bir
özel televizyon sistemi kuraiım.
Diğer partilere sesleniyorum: Bu-
günkü açıkgozlulük, kaymnadan,
devlet olanaklannın bir özd ku-
ruluş için kuUanümasından knr-
tulabm. Çağdaş yaşamın bir ileri
adımını da birlikte gerceklestire-
lim."
COHEYT ARMYÛREK yazıyor
Nereye mi?..
ANKARA — SS kararnamelerini incelemeye
alan Anayasa Mahkemesi'ne gozdağı veren söz-
lere basının büyük bolümü gözünü kulağını ka-
pıyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı ise sanki söyle-
nenleri duymamış, ses çıkarmıyor. Oysa TÛ, SS
kararnamelerini değiştirmeye kimsenin gücünün
yetmeyeceğini söylediği gibi, kararnamelerle ilgili
yorumlara da "izin vermeyeceğini" öne sürecek
kadar sertlik havasında.
Anayasa Mahkemesi'nin yasalardan, cumhuri-
yetin hukuksal dayanaklarından aian gücüne karşı
girişimler kimden gelirse gelsin, ilk önce yüksek
mahkemenin dir numaralı sorumlusu karşı çikma-
lıydı.
Anayasa Mahkemesi'ni temsilen başkanından
TÖ'nün gözdağı veren sözlerine yanıt alma ola-
nağı bir türlü sağlanamadı. Bekledik, bekledik...
Ne ses ne de bir nefes!
ister istemez geçmiş, insanın belleğinde can-
lanıyor. 12 Eylül'den dört gün sonra Evren, ilk ba-
sın toplantısında parlamentoyu, partileri suçlar-
ken, aynı ölçüde yargı erkini, başta Anayasa Mah-
kemesi'ni "uçurumun kenanna gelişimızden" so-
rumlu tutmuştu. Bağımsız yargıya karşı yönelen
bu suçlamalara o sırada Anayasa Mahkemesi-
nin en azından bir demeçle karşı çıkmasını bek-
lemiştik. Üyelerden kimilerinin istifa edecekleri-
ni düşünenler de vardı. Bir demeç, birkaç istifa
yerine, Milii Güvenlik Kurulu'nun ant içme töreni-
ne yüksek mahkemenin bütün üyeleri katılmış,
"darbeyi" kutsamışlardı.
Anayasa Mahkemesi bugün başka türden bir
darbeyle karşı karşıya. Anayasanın üstünde ko-
numda olduğunu varsayan TÖ, ortada fol yok yu-
murta yokken "ihtiyati tedbir" alıyor. SS kararna-
melerini iptal etme eğilimine, daha öteki hukuk-
sal bir yorumla matbaa kapatmaktan dergi yayı-
mını önlemeye kadar uzanan uygulamaların yan-
lışlığını ortaya koyma olasılığına karşı veryansın
ediyor.
Mahkeme başkanı susunca, başkan vekili Yekta
Güngör Özden, dayanamıyor, dün bir açıklama
yapma zorunluluğunu duyuyor. Özden, demokra-
tik rejime ve cumhuriyetin temel nrteliklerine gü-
nümüzde gerçek anlamda sahip çıkan sayılı hu-
kuk adamlanndan biri. "Polemiklerden" kaçınıyor.
"Söylenecek çok şey olmasına karşın" kimi nok-
taları, ad vermeksizin TÛ'nün yüksek mahkeme-
ye yönelttiği gözdağını yanıtlıyor.
Yiğit bir ses insanın yüreğini serinletiyor Yek-
ta Güngör özden'in söylediklerine katılmamak
olanaksız. Hukuk adamhğı dışında sade bir insan
gibi, "alışılmadık durumları ve tutumları üzüntü
ile izlediğini" söylüyor ki partiler dışında Türkiye1
de bir avuç insanın hemen her gün içine düşen
ateşi özetliyor.
Cumhuriyetin temel niteliklerini yıkmaya ve de-
mokrasiyı yozlaştırmaya kimsenin gücünün yet-
meyeceğine bütün olumsuz işaretlere karşın hâ-
lâ inananlar bir savaşım veriyor. Anayasa dışın-
da ve üstünde konumu sahipienen, yasal yetki ve
anayasal konumunu aşan özlemlere kapılanlara
kimsenin aldanmamasını söylüyor Yekta Güngör
Özden.
SS kararnameleri üzerinde daha mahkeme ka-
rarı belirmeden gezdağı vermenin ya da kararla-
rı tanımayacağını içeren konuşma yapmanın cid-
diyetle bağdaşmayacağını vurguluyor. Çoğu kişi
aynı inancı taşıyor, ama "Başkan Baba"ya ram
olanlar, kudretlinın eteklerine yapışarak günü kur-
tarmaya veya geleceğı onarmaya çalışanlarla ters
düşüyorlar.
Tıpkı Yekta Güngör Özden'in inançlı bir demeç
verdiği için kendi bünyesinde ters düşeceği gibi.
Dün ömekler örnekleri kovalıyor. "Değişik başkan"
izlenimini pekiştireceğini söyleyerek yola çıkan-
lar basının ulusallığını, uluslararaa pazara sürme
girişimcileriyle görüşüyor.
Murdoch gelmiş, Maxwell'in eli kulağında. Tür-
kiye'de gazete satın almanın pazarlığına girisen-
ler, özel TV'lerie daha geniş iletişim alant sağla-
mayı planlayanlar devletten destek görtryor, Mur-
doch veya Maxwell, halkın çektiği ıstırabt neredan
bilecek? Halka tercüman olmanın yollannı niçin
araştıracak?
Daha şimdiden Türkiye'nin yeni dünyadaki ve-
rini saptıyorlar. Ortadoğu'da bir ses, bu arada Ba-
tı'da ilişkiler. Batı'dan kerhen dışlanmayan, ama
asıl görevi Ortadoğu'da Batı yararianna hizmet va-
ren bir Türkiye çiziyorlar. Gazetemizde dün çıkan
Murdoch'un sözleri üstü kapalı biçimde Türkiye^
nin uluslararası konumunu çiziyor.
Kamuoyunu dışardan yönlendirecek girişimle-
rin devlet tarafından desteklenmediği öne sürü-
lebilir. Uluslararası gazeteciyi kabul etmek, pekâlâ-
Fakat uluslararası gazetecinin, ulusalhğa soyun-
duğunu resmen açıklamasından sonra devletçe
"itibar görmesi"nin anlamı ne? ^
Bu desteğin adı "Türkiye'nin dışa açılması" ise
gidiş o gidiş ki, Türkiye dışa açılmryor. Sermaye,
dtş politika, hatta iç siyaset dışannın sultasına çok-
tan girdi. Elde bir ulusal basın kalmıştı. Onu da
peskeş çekiyorlar.
İkide bir sorarlar, Türkiye nereye gidiyor?" di-
ye.
Ucuz sermaye olmuş, Batı'ya satılıyor.