22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahlbl Cumhunveı Malbaacıllk ve Gaze'ecıllk Turk \noniltl Şırkell âdına U Polıtıka Cefal Bafjaagıç. Diî HabeMer E*tM iakı. Ekonomı Ccflfb Tnrfcaa. lj Sendıka ^knı KrKaeı. tktıaur Otal tstef. KıanSul S»dir N«dl 9 Genel Yayın Mudunı Hasan Oı»al, Muessese Muduro Habnkn «mal üıcık E|ııını Geaca> Şarlaa. Hıbcı Vastımu I m Berkıa lur Habeıxn vettlfl Dotu. Spor Dınısmanı Emiac işakllgİL Vazı lşlen Mudür'J Ofca) Gonrnsm. % Habcr M«kezı ^M.lkvür ^ m t o a . Oızı toıla- i n a Ç ^ l ı ı \rasnrma Ş^n Alp«. Dıuch-nc t M ı M l u » # k . x d ı u » U n l o n b ı Muduru Valçın Bmytr, Sa>fa Duzenı Yönelmer.ı Kh Acar Q Temstlcıler 0 Maiı l*)er Ervl Effcaı 0 Muhasrt* Balm taer 0 Bmçe-Planlama Se«t* Owanl>cqeotlıı £ Reklam AÎK T B « 0 Ek ANKARA Akmel Tan, IZMIR rliltmet Çetnkı>«. ADANA Çrtln \l£»otta Yayniar Hafea Ak«J 0 Idaı? Hurrl. C m # Istaroe ö«*r çdft # Bügı IŞIOT >«i laaj # Pmcn. S Yan« Aurv/u BasUn >adır Nadı OkU, Ubal. Vılcn lta™r Hann C«m. Hikan (.ctı.k.» Ok» Ifur M M » . lltaan All Snta. Akmcı Iın Ai5üt ve >cw» Cumtıup><ı viatbaacılık ve Gazettcılık TA Ş. Tttrk Oca|ı Cad. 39/41 Ca|a)oihı 34*34 Isı PK 246 Iscanbu! Teî 512 03 05 120 haO, Teleı 22246 F u (I) 526 60 72 £ Bvn.nr ^ l ı n 7tva Gokalp tl- InkılapS-No I?'» Tel I3J 11 4M7 Teteu 42344 Fa» (4)1» 0< 6" # lnaır: H Zıva Biv 13S2 S. 2'3. W 13 12 30 Tele» 52359. Fa* (51) I» !3 60 A «4»aa Inonu Cad 119 S No 1 kaı I. Tel I» 37 52 (4 hat). Tık. 62155 Fa» (71) 19 37 52 TAKVÎM: 26 TEMMUZ 1990 Irasak: 3.58 Güneş: 5.46 Öğle: 13.15 Ikindi: 17.12 Akşam: 20.34 Yatsı: 22.14 Kalp hastalarına önert Tikalıkalp damarmızı sehae ile açın Kaliforniya Üniversitesi'nden Dr. Ornish ve arkadaşları 48 kişi üzerinde 1 yıl süren bir jaraştırma gerçekleştirdi. Araştırma sonunda az yağlı lyemek, bol hareket ve stressiz yaşamın, kalp damarlarındaki yağları çözdüğü ortaya çıktı. Dış Haberier Servisi — Hemen hemen tamamen sebzeden oiuşan bir diyet, bol hareket ve stres gi- derici tekniklerin bir arada uygu- lanması ile tıkalı kalp damarla- nnın açtlabileceği kanıtlandı. "Newsweek" dergisinin lngiliz tıp dergisinde The Lancet'ten ak- tardığı habere göre kalp hastala- rının ilaçsız ve ameliyatsız iyile- şebilecekleri anlamına gelen bu buluş Kaliforniya Üniversitesi'n- den DT. Dean Onrish ve arkadaş- larının bir yıl süreyle uyguladık- ları bir deney programı sonunda elde edildi. Dr. Omish tıp öğren- cisi iken bile doktorların kalp hastalıklanna yol açan etkenleri yok etmek yerine neden ameliyatı tercih ettiklerini anlamadığını be- lirtiyor. Standart by-pass uygula- masında vücudun başka bir ye- rinden alınan damarlar kalbe ta- kılarak, kolesterol ve diğer çökel- tilerle tıkanan kalp damarlarınm yerini almaları saglanıyor. Çoğu durumda, yeni takılan damarlar da bir süre sonra hasta yaşarn bi- çimini değiştirmediği için tıkanı- yor. 80'li yıllann ortalanndan be- ri uygulanan diğer bir yöntemde ise tıkalı damar içine sokulan ve burada şişirilen bir baloncuk sa- yesinde yağsı maddeler kenara itilerek kanın rahatça geçmesi sağlanabiliyor. Anjioplasti adı verilen bu yöntemin uygulanma- sından sonra yeniden tıkanmalar görülebiliyor. Amerikan Kalp Birliği'nin tavsi- ye ettiği ve toplam kalorinin yüz- de 30'unun yağdan oluştuğu, günde 300 mg. kolesterol alına- bildiği rejimin yetersiz kaldığı be- lirtiliyor. Geleneksel tıpta inanıldığı gi- bi, kandaki kolesterol duzeyinde- ki değişmelerin damarlardaki de- ğişmelere bağh olmadığını belir- ten Ornish "Kolesterol öoemli, ancak ber şey demek degil" diye- rek hastalanndan bırinde kan ko- lesterolünün oranının izin verilen en yüksek sınır olan 200'un üze- rinde 25O*de kalmasına karşın da- mar tıkanıklığının nasıl azaldığı- nı anlatıyor. Ornish'in rejimi, kalp hastalıklanmn ender olarak görüldttğü Çin ve Japonya gibi Uzakdoğu ülkelerıne özgü bol sebzeli rejimleri andırıyor. Hamburger-kola-patates kızan- ması biçimi yemek yemeğe alış- kın Amerikalüarın pek yakında yayımlanacak olan Dr. Dean Or- nish'ın "Kalp Hastalıklarından Geri Dönıiş Programı" adlı kita- ba ilgi gösterip göstermeyecekleri henuz bilinmiyor. Polonyalı bilim - kurguyazan Stanislav Lem, ülkesinin ve Avrupa'nın geleceğini değerlendirdi 'Avrupa kaosa gidiyor'Dış Haberler Servisi — Stanis- lav Lem. Polonyalı unlu bilirn- kurgu yazarı. Geleceğe dönuk fantastik öyküleriyle tanınan 70 yaşındaki yazar acaba Polonya'- nın geleceğini nasıl göruyor. Fe- deral Almanya'da yayımlanan "Transatlantik" dergisi 1980'de ulkesini terk edip 1986'da yeniden dönen ünlu yazara bu soruyu yö- neltmiş. Stanislav, Polonya ve Avrupa'nın geleceği üzerine kale- me aldığı yaayı oku^cularımıza sunuyoruz: "Onümüzdeki yıl yetmiş yaşı- mı dolduracağım. Polonya'yı sa- vaş öncesı yıllardan, Nazi işgalın- den ve Stalinizm doneminden ta- nıyorum. Ailemin dörtte üçü top- lama kamplarında hayatlannı yı- tirdi. Hayatta kalabilmiş olmam bugün bile beni hâlâ şaşırtıyor. Ama buna rağmen, tüm yaşamım boyunca bugünkü Polonya"ya benzeyen bir durumla hiç karşı karşıya kalmamış olduğumu söy- lemek zorundayım. Bu öyle bir durum ki her sabah uyandığınız- da prizden elektrik, musluktan su akması en büyük sürprizi oluş- turuyor. Her gün dUnyanın her yönden insanlar, benden yaşlı peygamber- den gelecek konusunda bilgi edin- mek için geliyorlar. Ama ben ya- nn ne olabileceğini bile tahmin edebilecek durumda değilim. Bu nedenle de yalnızca olanaksız olan ile ilgili emisyonum. Çunkü aslın- da mümkün göriilen hiçbir şeyin hiçbir koşulda gerçekleşmeyeceği- ni pekala biliyorum. Benim yapabileceğim, soru sor- mak. Bunu Polonya'ya geri dönü- şumden sonra ilk kez, yeni eko- nomik reformların uygulamaya konmasından hemen önce bir ga- zete makalesinde yaptıtn. örne- Polonya'da birçok işletme çalışamaz durumda. İşçi çıkanlmasına "Dayanışma" Sendikası şiddetle karşı çıkıyor. Milyonlarca işsizin ülkeyi kaplaması tehlikesi gündemde. Polonya'nın çok paraya ve zamana gereksinimi var. Alman gazetecilere, "IV. Reich'ın milliyetçi güçlerinin, halen nükleer silaha sahip zayıflamış Rusya ile çatışmasının 4. Dünya Savaşı'na götürebileceğini" söyledim. Tabii ki bunu basmadılar. ğin, rekabete yer olmayan ve pra- tikte her şeyin tekelleşmiş olduğu bir ekonomik sistemde piyasa ekonomisinin nasıl kurulabilece- ğini sordum. Piyasa ekonomisine giden yol tümüyle karanlıkta. Biz yalnızca, gerçekten neler yapılması gerek- tiği konusunda hiçbir fikir sahip olmaksızın adım adım ilerleyebi- liriz. Kısa bir süre önce reformun fikir babası ve çok iyi bir teoris- yen olan Balcerowfcz'e, Polonya'- nın bir yıl sonra nasıl bir görünum alacağı soruldu. O da şundan da- ha akılhca bir yanıt bulamadı: "Bunu yaşayan, görecektir!: Bu PORTRE STANISLA V LEM Bilimkurguyazarı Polonyalı yazar ve düşünür Stanislav Lem, 1921 yılında Lwow kentinde doğdu. II. Dünya Savaşı sırasında Alman işgali nedeniyle tıp oğrenimini yarıda bıraktı, otomobil tamirciliği ve kaynak işlerinde çalıştı. tlk bilimkurgu romanını 19îl'de yazdı. (Astronotlar). Toplumcu ve gerçekçi yaklaşımı ile dikkati çeken Lem'in 1955'te yazdığı "Kazanılan Zaman" adlı romanı ilk önemli yapıtı oldu. 1957'de yazdığı "Yıldız Günceleri"nde yaratuğı karşı- kahraman tipi Tichy ile günümüz dunyasının çeşitli yönlerini alaycı bir biçimde eleştirdi. "Robot MasaUan" ve "Siberdastan" ile ınsanın makineleşmesi ve mutluluk arayışı, huzur gibi kavramlar arasındakı ilişkiyı ele alıyordu. 1961 'de yazdığı "Solaris" Lem'in başyapıtı sayılır. 1973'te Tarkovski tarafından filme alman Solaris ulkemizde de gösterildı ve kitap olarak yayımlandı. Lem'in bilim felsefesi, sibernetik ve edebiyat alanında çeşitli çalışmaları vardır. resmi makamların dili: "tsier yo- luoda gidemez, ama merak etme- yin, yolunda gidecektir..." Hiç kuşkusuz herkes, en önemli şeyin bu korkunç enflasyon dön- güsünden bir çıkış yolu bulmak olduğunu biliyor. Ama bu çok tehlikeli bir oyun. Bu, bir hasta- ya, tum iyileştirici, virüsleri, ay- ru zamanda da hastayı öldüren bir ilaç halinde vermeye benziyor. Kı- sa bir süre önce sanayi bakanımız televizyonda işçilerin sonınlanna yamt verdi. tşçilerden biri şöyle dedi: "Ben ayda 300 bin zloti ka- zanıyorum. 160 bin kiraya, elek- trige vc gaza gidiyor. O halde ai- lemin beslenme ve giyim masraf- lan için 140 bin kalıyor geriye. Ama yalnızca ekmege 90 bin ve- riyorum. Ne yapmal)}im?"Ve ba- kan tabii ki buna bir yamt vere- miyordu. Hükümettekiler makro-ekono- mi kavramlanyla düşunüyorlar, ama somut durumlar, bireysel dramlar söz konusu olunca, söy- leyecek bir şey bulamıyoriar. Kor- karım özellikle de gerçeği söyle- yemiyorlar, çünkü bu insanlann kafasında çekiç darbeleri gibi iz bırakırdı. Krakov'daki yayınevim dağ gi- bi kitap basnuş, büyuk bir işlet- Yaşam biçimini değiştirmenin, daha az yağlı yemenin, hareket etmenin ve sıkıntılardan uzak durmanın kap hastalıklanna ya- kalanma nskiru azalttığı uztm sü- redir biliniyor. Fakat bu üç fak- törü bir arada kullanarak kalp damarlarındaki yağlann çözül- dttğüne dair bir kanıt ilk defa el- de ediliyor. Dr. Ornish ve arkadaşları ta- rafından yürutülen araştırmaya 48 gönüllü katüıyor. Bunlardan 28'ine özel rejim uygulamyor. 20 kişi ise kontrol grup olarak kul- lamhyor ve bunlara Amerikan Kalp Birliği'nin önerdiği diyet uy- gulamyor. 28 kişiük grup hemen hemen sadece sebzeden oiuşan vejetar- yen bir rejim uyguluyor ve hay- vansal besin olarak sadece yu- murta beyazı ve günde bir kase yagsız süt ya da yoğurt yiyor. Toplam günlük kalorinin sadece yüzde 10"u oramnda yağ yiyen denekler kolesterol alımını da 5 mg'a ındiriyorlar. Kafeinden ta- mamen vazgeçiliyor ve bir bar- dak alkollü içkiden fazlası içilmi- yor. Streslerini kontrol altına al- mak için denekler meditasyon ya- pıyor, gerilme ve gevşeme hare- ketleri ile yoga benzeri diğer ha- reketler uygularuyor. Haftada uç kez yürüyüş yapuıyor ve hareket ediliyor. Bir yıl süren bu uygulamadan sonra 28 kişiük gruptaki herke- sin göğüs ağrılarının sona erdi- ği, yüzde 82'sinde ise damar tı- kanması sürecinin geriye döndü- ğü bildiriliyor. Başlangıçta en hasta olanların en buyük geliş- meyi gösterdikleri ve 20 kişilik kontrol grubundakilerle kıyasla- mnca gelişmelerin olağanustü ol- duğu açıklamyor. Standart teda- vilerin uygulandığı kontrol gru- bundaki kalp hastalannda göğüs ağrılarının arttığı ve tıkanmala- nn çoğaldığı rapor ediliyor. Bu bulgulara dayanarak Ornish, TLRİZMCİLERDEN TEPKİ — Göreme Belediyesi'nin Kapadokya'ds yaptvdıtı otel, bölge turizmcüerinin tepkikrine neden oluyor. Periler, otelden rahatsızKapadokya'da yaptırılan otel "Devlet eliyle doğa katliamı" şeklinde yorumlanıyor. Bölgenin turizmini olumsuz etkilediği belirtiliyor. NEVŞEHİR (Cumhuriyet) — Turkiye'nin en gözde turistik bel- delerinden olan Kapadokya'da çarpık yapılaşma engellenemiyor. 1987 yılında tamamlanan Lapis INN tesislerinin son iki katının yı- kım karan kâğıt üzerinde kalırken Göreme Belediyesi'nin Kapadok- ya'da yaptırmış olduğu otel de çirkin yapılaşmayı gözler önüne seriyor. Koruma altına alınan Ur- gup ilçesinin Ortahisar kasabası girişinde dört kat olarak yapımı- na izin \erilen Anadolu Turizm Işletmeleri'ne ait Lapis INN tesis- leri altı kat olarak tamamlandı. Doğal görünümu bozduğu gerek- çesiyle, 1988 yılında Kajserı la- şınmaz Kültur ve Tabiat Varlık- larını Koruma Kurulu'nca son ikı katı için yıkım kararı verilen La- pis INN tesisleri dimdik ayakta duruyor. Kararda son iki katın doğal görüntüye uyum sağlama- dığı ileri sürülen Lapis INN tesis- lerinin yıkımı için Kultür Bakan- lığı Müşteşarı Acar Okan ımzası- nı taşıyan, 31 Arahk 1989 tarihli Nevşehir Valiliği'ne gönderilen yazıda, Kayseri Bolge Kunılu'nun aldığı kararın ivedilikle uygula- maya konulması isteniyordu. An- cak aradan geçen süre ıçerisinde bu kararın uygulanmadığı görül- du. Kısa adı KAPT1D olan, Kapa- dokya Turistik Işletmeler Derne- ği'nden isminin açıklanmasını is- temeyen bir yetkili, Lapis INN te- sisleri için alınan yıkım kararının uygulanama>işını, bolgedeki tum çarpık yapı sahiplerine verilen ta- viz olarak değerlendirerek, "La- pis için iiç kez verilen yıkım ka- rannın ujgulanmadığını gören bazı turizmciler şimdiden bolge- yi bozmaya başladılar. Hiçbir uyanya da kulak vermiyorlar. 'Once Lapis'i yıkın' diyorlar. Eger bu tesislerin kanunsuz yapı- lan iki katı yıkılırsa, doğa bozgu- nu vapmak isteyen diğer turizm- cilere de ders olur" şeklinde ko- nuştu. Öte yandan Göreme Belediye- si'nin İller Bankası kanalıyla Ka- padokya'da yaptırdığı otel, bol- ge turizmcilerinin tepkilerıne ne- den oluyor. "Devlet eliyle doğa katliamı" şeklinde yorumlara yol açan bu tesislerin de turizmı olumsuz yonde etkilediği belirti- liyor. Dikili-Midilli Barış ÇevreDayanışma Festivali'nin Türkiye bölümü başladı 'Barış ve demokrasi, nefesimizdir' Festivalin açılışında konuşan Dikili Kaymakamı Hayati Soylu, "Yıllardır dostluk, barış ve kardeşlik çağrıları yükseliyor Dikili'den gökyüzüne. Bu çağrılar dünyayı sarmalamakta ve dostluk rüzgârları esmektedir" dedi. kas, Mıdillı Belediye Başkanı Stra- tis Pallis, Kseryani Belediye Baş- kanı Panayotis Makris ve Yuna- nıstan Izmir konsolosu yer HANDAN ŞENKÖKEN DİKİLİ — 5. Dikili - Midilli Barış Çevre Dayanışma Festivali- nin Türkiye bölümu dün Dikili- de yapılan "Banş Yüriiyüşü" ile başladı. Midilli'den Dikili'ye gelen Yunanlı sanatçılar, milletvekilleri, belediye baskanlan ve barış savu- nucularmın katıhmıyla ortaklaşa gerçekleştirilen yürüyüşte, TBKP Genel Başkanı Nihat Sargın, TBKP Genel Sekreteri Haydar Kutlu, milletvekili Kemal Anadol, Kfimil Ateşoğullan, Veli Aksov, Ekin Dikmen, Hüsnii Okçuoğlu katıldılar. Yürüyüşteki Yunanlı konuklar arasında Yunanistan Ko- munist Partisi Merkez Komitesi Başkanı Andreas Florakis, Yeni Demokrasi Partisi Midilli Millet- vekili Yannis Yanellis, Sol Birlik Midilli Milletvekili Stratis Kora- alıyordu. Festivalin açılışında Türk, Yu- nan, lsveç ve Macar folklor ekip- lerinin gösterilerinin ardından bir konuşma yapan Dikili Kaymaka- mı Hayati Soylu, "Yıllardır dost- luk, barış ve kardeşlik çagnları yükseliyor Dikili'den gökyüzüne. Bu çağnlar butün dünyayı sarma- lamakta ve dostluk rüzgârları es- mektedir. Ne mutlu bunun için ça- ba gösterenlere, banş içinde yaşa- maya katkı sağlamak için birleşen ellere, dünyaya sahip çıkanlara" dedi. Beş yıl once başlatılan demok- rasi şenliklennin bu yıl Midilli Be- lediyesi'yle birlikte hazırlanan "çevre ve banş" şenlikleriyle sur- duğünu belirten Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, "5 yıl önce videolu görevlilerin 90'lı yıl- lara arşiv filmleri hazırlamasıyla başlayan şenliğimiz. goruluvor ki 90'b yülara gelindiğinde daha he- yecanlı olarak arşivcilere de yeni olanaklar sağlayarak devam ediyor" biçiminde konuştu. Şen- liğin demokrasi yolundaki yurü- yüşle uluslararası nitehğe ulaştığı- na değinen özguven, Turk-Yunan dostluğuyla bu niteliğin daha da guçlendiğini söyledi. Şenliğin Mı- dilli'deki bölumünde Türk-Yunan halklan arasındaki tarihi ortaklı- ğı, kulturel ayrılıkları, sevgi ve dostluk adına ulusal davranışla- rtndaki benzerlikleri soludukları- nı, gözlediklerini anlatan Özgu- ven, iki halk arasındaki kardeşlı- ğin bozulamayacağına dikkati çekti. "Ülke içindeki ekonomik politikalar ne zaman bkansa siyasi sonınlar ne zaman artsa siyasi ik- tidariar o zaman vaıatnklan siyasi gerginliklerle iki halkın dost ol- masını engellemeye calışmışlardır" diyen Özguven, halklar arasında- ki dostluğu bozmaya hiçbir gücün yetmeyeceğini savundu. Silahlardan annma ve çevre ko- nularının her iki ülke insanlarını ilgilendirdiğini söyleyen Midilli Belediye Başkanı Stratis Pallis, "Barış ve demokrasi bizim nefesimizdir" dedi. Festivalin ilk gününde "2000'li yıllara doğru Türkiye" konulu söyleşide konuşan Haydar Kutlu ve Nihat Sargın, "Bizler Türkiyei deki ve dünyadaki bütün demok- ratik guçlerin buyük dayanışma- sıyla bugiınku dunıma geldik, partimizi fiili olsa da kurabildik. Bundan sonra yapılacak şey, sade- ce temsili değil kalılımcı demok- rasi isteyerek yaşamın demokra- tikleşmesine bizzat katkıda bulunmaktır" göruşünü sa- vundular. Çeşitli soruları yanıtlayan Hay- dar Kutlu ise farklı görüşlere po- iitik eğilimlere sahip kişilerin öz- gurce ve uygarca bir araya gelebil- mesi halinde, Turkiye'nin 20O0'li yıllarda "istenilen bir Türkiye" olabileceğini öne surdu. "Daralan bir Türkiye'de yaşıyoruz" dedi. me. Ta kâğıt yokluğu ortaya çı- kıncaya kadar çalıştı. O günden bu yana yayınevindeki 130 işçi bü- tün gün oturup, çay içiyor ve ya- nn pazarda nder saün alabilecek- leri üzerine sohbet ediyor. Günün birinde yayıncılar telefon edip, bana 'ne yapaum' diye danıştılar. Ben de onlara 110 kişiyi işten at- malan gerektiğini ve geriye kalan 20 kişiye iş buianabileceğini söy- ledim. Ama 'Dayanışma'nın işçi temsilcileri hemen karşı çıktı: "Biz işcileri işten atmak için mü- cadele etmedik!" Bunun sonucu olarak hiçbir şey yapılmadı, tıp- kı benzer durumlarda olan başka işletmelerde olduğu gibi. Nasıl işçi atanz Bu kentte Polonya'nın en eski tiyatrosuna da sahibiz. Burada oyuncular bir komite kurdular ve aralannda benim de bulunduğum bir dizi ünlu kişiden, başbakan- dan sübvansiyon talebinde bulun- malannı rica ettiler. Dostum ve Yazarlar Derneği'nin yeni başkanı ile birlikte bu görevi reddettik. Komite bizı ihanetle suçladı: "Bn nasıl olabilir? Komünistler ikri- dardayken her zaman proteslo et- meye hazırdınız!" Ben de şoyle yamt verdim: "O zaman başka bir durum söz konusuydu. Bu- gün, eğer bukumetin parası var- sa, bunu size vereceginden emi- nim. Ama insan her zaman yal- nızca baskı uygulayarak bir şey- ler elde edemez. Biz Titanik teyiz. Yoksa hep birlikte batmamızı mı istiyorsunuz." Tabii ki hükümet, işlerin bırkaç ay içinde rayına gireceğini söylü- yor. Ama ben Batı Alman bası- nında Doğu Almanya'yı kurtara- bilmek için yaklaşık 100 milyar marka ve en azından on yıla ihti- yaç olduğunu okudum. Ve ben Polonya'nın birilerinin vermeye hazır olabileceğinden çok daha fazla para ve zamana ihtiyacı ol- duğuna inanıyorum. Bu şu anlama geliyor: Milyon- larca işsiz olacak. Ve üstelik; halk birkaç ay içinde hiçbir şeyin söz verildiğı gibi yoluna girmediğini görünce bir kaosun içinde batma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Gerçekte ben ufukta gümûşümsu bir çizginin bile bulunmadığı du- runjla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyonım. Bizim yalnızca çe- şitli kötü çözümler arasında bir seçim yapabilme imkârmnız var... Polonya'ya döniiş General Jaruzelski sıkıyönetim ilan ettiğinde karım ve oğlum ile birlikte ülkeyi terk ettim. Telefon yoktu, posta yoktu, kitaplar yok- tu. Acentem ve yayıncılanmla bile ilişki kuramıyordum artık. Viya- na'ya gittik. Tabii ki surgunün ye- di yü süreceğini düşünmemiştik. Gorbaçov 1986 yılında ilk reform adımlarım başlattığında, uzman- ların çoğu bunların yalnızca Po- temkin köyleri olduğunu söyledi. Eşim ve ben geri dönüş zaraa- nın belki de geldiğini düşünmek gerektiğini söyledik. Bu nedenle benim inşa ettirdiğim evde otur- mak üzere tekrar geri döndük. Polonya'daki maddi durumum da oldukça iyi: Kitaplarım dünyada 22 ya da 23 milyon adet satıldı, son kitaplarım SSCB'de 600 bin baskı yaptı, geleceğe kaygısızca bakıyonım. Buna rağmen bir dos- tum bana, "Sen 1981de degil, bugün Polonya'dan kaçmalıy- dın" deyince, garip bir şekilde et- kilendim. Gorbaçov perestroykasını baş- lattığında, insancıl fıkirlerle dolu kitabını yazdıgında, herkes neden halkımn geleceğinden söz etmedi- ğini sordu kendine. Şiradi bunun yanıtını biliyorum: Neler olabile- ceğini tasarlayamadı. O çok ya- vaş ilerlemeyi denedi, ama aniden hiç beklenmedik bir hızlanma ol- du. Böylesine zdncirleme reaksi- yonlar, politik depremler tarihte her zaman görülmüştür. Ve ben daha olaylann başlangıcında ol- duğumuzu düşünüyonım. Basılmayan öngörii Benimle söyleşi yapıldığında, misafirlerimin duymak istedikle- rini değil, doğru bulduğum şeyleri söylemeye özen gösteriyorum. Almanlar bana Almanya'nın yeniden birleşmesi konusundaki duygulanmı sorduklannda şöyle yamt verdim: "Çabsını dosüugun oluşturdugu ortak Avrupa evi ile Ugili olarak bize guzel öyküler an- lattılar. Ama ben en kötu şeyleri öngöniyonım. Sovyetier Birliği parara parca olurken, Doğn Al- manya'daki faşist türevleri öe Al- man canavan yeniden uyanıyor. Birleşik Almanya'nın yeni hükü- metini. bir zamanlar kendisine ait olan topraklan yeniden talep el- mesini ne engeUeyebflir ki? Ve nü- fusu 150 milyona inmiş olan, ama halen nükleer silahlann gucüne sahip olan bir Rusya, bu durum- da ne yapar? İşte beni ürküten şey bu: IV. Reich'ın bizi doğrudan Üçuncü Dünya Savaşı'na götür- mesi." Bu söyleşi tabii ki yayım- lanmadı... Zavallı Gorbaçov! O yalnızca sistemi biraz onarmak istemişti ve cehennem guçlerini serbest bırak- tı. Üstelik o, yüzyılımızın tarihi hakkında neler söylenraişse, hep- sıni bir darbede değersiz hale ge- tirdi. Başta Hermann Kahn ol- mak üzere gelecek bilimcilerinin tüm çalışmaları artık yalnızca eğ- lence nitelığinde. Ve bize kalan tek şey, gelecekteki bilinmeyeni sevmek." Malazgirt'e dev anıt • MUŞ (AA) — Eski Cumhurbaşkanlardan Cevdet Sunay tarafından temeli atüan ve 16 yıldır tamamlanamayan Malazgirt Anıtı sonunda bitiriliyor. Anıt alanında incelemeleru. bulunan Muş Valisi Adil Yazar, yapımı hızlandınlan anıtın, 26 ağustos Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümünde açılacağını bildirdi. Dev anıtın 2 milyar liraya mal olacağı belirtildi. Kaplıcalara ügi arüyor • KÜTAHYA (AA) — Plaj turizmi, dağ turizmi, golf turizmi, 3. kuşak turizmi derken son yıllarda kaplıca turizmi de canlanmaya başladı. Kütahya'daki "Ilıca Harlek" kaplıcalan özellikle Federal Alman ve Yugoslav turistlerin akınına uğramaya başladı. Çeşitli sağlık sonınlanna çözüm arayan Türk vatandaşlannın yanı sıra çok sayıda Avnıpalı turistin kaplıcalara ilgi göstermesi, kaplıca işletmecilerini tesislerini daha modern hale getirmeye yöneltti. ELnez av ve balık festivaü • ENEZ (AA) — Edirne Enez Belediyesi'nce düzenlenen av ve balık festivali dün sona erdi. Müzik ve eğlence ağırhkb festivalde, deniz sporlan,^ trap atışlan, çeşitli sportif yarışmalar yapıldı. Festivalde aynca Türk sanat ve halk müziğı sanatçılan, Ayşe Tunalı, Huri Sapan, Nazan Ayas, Arif Şentürk ve lskender Doğan konser verdiler. Yerli ve yabancı folklor ekiplerinin gösteriler yaptığı festivalde gerçekleştirilen bir açıkarttırmada ise 60 kilo ağırlığındaki Akya balığı 2 milyon liraya satıldı. Ariane yeniden uzayda • KOUROU (AA) — Fransa ve Federal Almanya'ya ait iki telekomünikasyon uydusu taşıyan Ariane roketi, beş ay aradan sonra dün Güney Amerika'daki Fransız Guyana'sından fırlatıldı. Ariane füzesinin fırlatılışından 20 dakika sonra ilk önce Fransız uydusu, bundan 4 dakika sonra da F. Almanya uydusu Ariane'dan aynldılar. Söz konusu telekomünikasyon uydulan, dünyaya mesaj gönderip dünyadan da mesaj alacaklar. Batı Avrupa ülkelerine ait Avnıpa Uzay Merkezi, şubat ayında fırlatılışından iki dakika sonra bir roketin infilak etmesi üzerine, bu tür faaliyetlere beş ay boyunca ara verilmişti. Yetkililer, söz konusu roketin yakıt deposunda unutulan bir giysinin patlamaya yol açtığını belirtmişlerdi. Doğu Alman turist umudu • ANTALYA (AA) — Doğu Almanya'dan Türkiye'ye bu yıl 200 bin dolayında turistin gelmesinin beklendiği bildirildi. İki Almanya'nın birleşmesiyle birlikte dünyaya açüan Doğu Almanya vatandaşlan, dünvayı yakından tanımak amacıyla turizmin yoğun olduğu ülkelere kaymaya başladılar. Türkiye'ye yılda 1 milyon Alman turistin geldiğini belirten Akdeniz Seyahat Acenteleri Derneği Genel Sekreteri Abdullah Tekin, bu sayının Doğu Almanlann katılmasıyla önemli oranda artış göstereceğini kaydetti. (iezici sağlık ekiplen • MUGLA (CumhnriyeO — Turistik bölgelerde "Gezici sağlık ekipleri" oluşturuldu. 24 saat görev yapacak olan ekipler sağlık sorunlanyla ilgili telefon çağrılarına yamt verecekler. Muğla Sağhk Müdürü Dr. Nabi Coşkun'un verdiği bilgiye göre turizm hareketinin yoğunluk kazandığı şu şünlerde, her türlü acil çağrıya yamt vermek üzere tam donanımlı 5 ambulans, turistik merkezler arasındaki ulaşım yollannda "sürekli" sefere çıkanldı. Gezici sağhk ekipleri 8 saat süreli vardiyalarda 24 saat görev yaparken her ambulansta bir doktor bir hemsire hazır bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle