Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahlbl Cumhunveı Malbaacıllk ve Gaze'ecıllk Turk \noniltl Şırkell âdına U Polıtıka Cefal Bafjaagıç. Diî HabeMer E*tM iakı. Ekonomı Ccflfb Tnrfcaa. lj Sendıka ^knı KrKaeı. tktıaur Otal tstef. KıanSul
S»dir N«dl 9 Genel Yayın Mudunı Hasan Oı»al, Muessese Muduro Habnkn «mal üıcık E|ııını Geaca> Şarlaa. Hıbcı Vastımu I m Berkıa lur Habeıxn vettlfl Dotu. Spor Dınısmanı
Emiac işakllgİL Vazı lşlen Mudür'J Ofca) Gonrnsm. % Habcr M«kezı ^M.lkvür ^ m t o a . Oızı toıla- i n a Ç ^ l ı ı \rasnrma Ş^n Alp«. Dıuch-nc t M ı M l u » # k . x d ı u » U n l o n b ı
Muduru Valçın Bmytr, Sa>fa Duzenı Yönelmer.ı Kh Acar Q Temstlcıler 0 Maiı l*)er Ervl Effcaı 0 Muhasrt* Balm taer 0 Bmçe-Planlama Se«t* Owanl>cqeotlıı £ Reklam AÎK T B « 0 Ek
ANKARA Akmel Tan, IZMIR rliltmet Çetnkı>«. ADANA Çrtln \l£»otta Yayniar Hafea Ak«J 0 Idaı? Hurrl. C m # Istaroe ö«*r çdft # Bügı IŞIOT >«i laaj # Pmcn. S
Yan« Aurv/u BasUn >adır Nadı
OkU, Ubal. Vılcn lta™r Hann
C«m. Hikan (.ctı.k.» Ok»
Ifur M M » . lltaan
All Snta. Akmcı Iın
Ai5üt ve >cw» Cumtıup><ı viatbaacılık ve Gazettcılık TA Ş. Tttrk Oca|ı Cad. 39/41 Ca|a)oihı
34*34 Isı PK 246 Iscanbu! Teî 512 03 05 120 haO, Teleı 22246 F u (I) 526 60 72 £
Bvn.nr ^ l ı n 7tva Gokalp tl- InkılapS-No I?'» Tel I3J 11 4M7 Teteu 42344 Fa» (4)1»
0< 6" # lnaır: H Zıva Biv 13S2 S. 2'3. W 13 12 30 Tele» 52359. Fa* (51) I» !3 60
A «4»aa Inonu Cad 119 S No 1 kaı I. Tel I» 37 52 (4 hat). Tık. 62155 Fa» (71) 19 37 52
TAKVÎM: 26 TEMMUZ 1990 Irasak: 3.58 Güneş: 5.46 Öğle: 13.15 Ikindi: 17.12 Akşam: 20.34 Yatsı: 22.14
Kalp hastalarına önert
Tikalıkalp
damarmızı
sehae ile açın
Kaliforniya Üniversitesi'nden
Dr. Ornish ve arkadaşları 48
kişi üzerinde 1 yıl süren bir
jaraştırma gerçekleştirdi.
Araştırma sonunda az yağlı
lyemek, bol hareket ve
stressiz yaşamın, kalp
damarlarındaki yağları çözdüğü ortaya çıktı.
Dış Haberier Servisi — Hemen
hemen tamamen sebzeden oiuşan
bir diyet, bol hareket ve stres gi-
derici tekniklerin bir arada uygu-
lanması ile tıkalı kalp damarla-
nnın açtlabileceği kanıtlandı.
"Newsweek" dergisinin lngiliz
tıp dergisinde The Lancet'ten ak-
tardığı habere göre kalp hastala-
rının ilaçsız ve ameliyatsız iyile-
şebilecekleri anlamına gelen bu
buluş Kaliforniya Üniversitesi'n-
den DT. Dean Onrish ve arkadaş-
larının bir yıl süreyle uyguladık-
ları bir deney programı sonunda
elde edildi. Dr. Omish tıp öğren-
cisi iken bile doktorların kalp
hastalıklanna yol açan etkenleri
yok etmek yerine neden ameliyatı
tercih ettiklerini anlamadığını be-
lirtiyor. Standart by-pass uygula-
masında vücudun başka bir ye-
rinden alınan damarlar kalbe ta-
kılarak, kolesterol ve diğer çökel-
tilerle tıkanan kalp damarlarınm
yerini almaları saglanıyor. Çoğu
durumda, yeni takılan damarlar
da bir süre sonra hasta yaşarn bi-
çimini değiştirmediği için tıkanı-
yor. 80'li yıllann ortalanndan be-
ri uygulanan diğer bir yöntemde
ise tıkalı damar içine sokulan ve
burada şişirilen bir baloncuk sa-
yesinde yağsı maddeler kenara
itilerek kanın rahatça geçmesi
sağlanabiliyor. Anjioplasti adı
verilen bu yöntemin uygulanma-
sından sonra yeniden tıkanmalar
görülebiliyor.
Amerikan Kalp Birliği'nin tavsi-
ye ettiği ve toplam kalorinin yüz-
de 30'unun yağdan oluştuğu,
günde 300 mg. kolesterol alına-
bildiği rejimin yetersiz kaldığı be-
lirtiliyor.
Geleneksel tıpta inanıldığı gi-
bi, kandaki kolesterol duzeyinde-
ki değişmelerin damarlardaki de-
ğişmelere bağh olmadığını belir-
ten Ornish "Kolesterol öoemli,
ancak ber şey demek degil" diye-
rek hastalanndan bırinde kan ko-
lesterolünün oranının izin verilen
en yüksek sınır olan 200'un üze-
rinde 25O*de kalmasına karşın da-
mar tıkanıklığının nasıl azaldığı-
nı anlatıyor. Ornish'in rejimi,
kalp hastalıklanmn ender olarak
görüldttğü Çin ve Japonya gibi
Uzakdoğu ülkelerıne özgü bol
sebzeli rejimleri andırıyor.
Hamburger-kola-patates kızan-
ması biçimi yemek yemeğe alış-
kın Amerikalüarın pek yakında
yayımlanacak olan Dr. Dean Or-
nish'ın "Kalp Hastalıklarından
Geri Dönıiş Programı" adlı kita-
ba ilgi gösterip göstermeyecekleri
henuz bilinmiyor.
Polonyalı bilim - kurguyazan Stanislav Lem, ülkesinin ve Avrupa'nın geleceğini değerlendirdi
'Avrupa kaosa gidiyor'Dış Haberler Servisi — Stanis-
lav Lem. Polonyalı unlu bilirn-
kurgu yazarı. Geleceğe dönuk
fantastik öyküleriyle tanınan 70
yaşındaki yazar acaba Polonya'-
nın geleceğini nasıl göruyor. Fe-
deral Almanya'da yayımlanan
"Transatlantik" dergisi 1980'de
ulkesini terk edip 1986'da yeniden
dönen ünlu yazara bu soruyu yö-
neltmiş. Stanislav, Polonya ve
Avrupa'nın geleceği üzerine kale-
me aldığı yaayı oku^cularımıza
sunuyoruz:
"Onümüzdeki yıl yetmiş yaşı-
mı dolduracağım. Polonya'yı sa-
vaş öncesı yıllardan, Nazi işgalın-
den ve Stalinizm doneminden ta-
nıyorum. Ailemin dörtte üçü top-
lama kamplarında hayatlannı yı-
tirdi. Hayatta kalabilmiş olmam
bugün bile beni hâlâ şaşırtıyor.
Ama buna rağmen, tüm yaşamım
boyunca bugünkü Polonya"ya
benzeyen bir durumla hiç karşı
karşıya kalmamış olduğumu söy-
lemek zorundayım. Bu öyle bir
durum ki her sabah uyandığınız-
da prizden elektrik, musluktan su
akması en büyük sürprizi oluş-
turuyor.
Her gün dUnyanın her yönden
insanlar, benden yaşlı peygamber-
den gelecek konusunda bilgi edin-
mek için geliyorlar. Ama ben ya-
nn ne olabileceğini bile tahmin
edebilecek durumda değilim. Bu
nedenle de yalnızca olanaksız olan
ile ilgili emisyonum. Çunkü aslın-
da mümkün göriilen hiçbir şeyin
hiçbir koşulda gerçekleşmeyeceği-
ni pekala biliyorum.
Benim yapabileceğim, soru sor-
mak. Bunu Polonya'ya geri dönü-
şumden sonra ilk kez, yeni eko-
nomik reformların uygulamaya
konmasından hemen önce bir ga-
zete makalesinde yaptıtn. örne-
Polonya'da birçok
işletme çalışamaz
durumda. İşçi
çıkanlmasına
"Dayanışma"
Sendikası şiddetle
karşı çıkıyor.
Milyonlarca işsizin
ülkeyi kaplaması
tehlikesi gündemde.
Polonya'nın çok
paraya ve zamana
gereksinimi var.
Alman gazetecilere,
"IV. Reich'ın milliyetçi
güçlerinin, halen
nükleer silaha sahip
zayıflamış Rusya ile
çatışmasının 4. Dünya
Savaşı'na
götürebileceğini"
söyledim. Tabii ki
bunu basmadılar.
ğin, rekabete yer olmayan ve pra-
tikte her şeyin tekelleşmiş olduğu
bir ekonomik sistemde piyasa
ekonomisinin nasıl kurulabilece-
ğini sordum.
Piyasa ekonomisine giden yol
tümüyle karanlıkta. Biz yalnızca,
gerçekten neler yapılması gerek-
tiği konusunda hiçbir fikir sahip
olmaksızın adım adım ilerleyebi-
liriz. Kısa bir süre önce reformun
fikir babası ve çok iyi bir teoris-
yen olan Balcerowfcz'e, Polonya'-
nın bir yıl sonra nasıl bir görünum
alacağı soruldu. O da şundan da-
ha akılhca bir yanıt bulamadı:
"Bunu yaşayan, görecektir!: Bu
PORTRE STANISLA V LEM
Bilimkurguyazarı
Polonyalı yazar ve düşünür
Stanislav Lem, 1921 yılında
Lwow kentinde doğdu. II.
Dünya Savaşı sırasında Alman
işgali nedeniyle tıp oğrenimini
yarıda bıraktı, otomobil
tamirciliği ve kaynak işlerinde
çalıştı. tlk bilimkurgu romanını
19îl'de yazdı. (Astronotlar).
Toplumcu ve gerçekçi yaklaşımı
ile dikkati çeken Lem'in 1955'te
yazdığı "Kazanılan Zaman" adlı romanı ilk önemli yapıtı
oldu. 1957'de yazdığı "Yıldız Günceleri"nde yaratuğı karşı-
kahraman tipi Tichy ile günümüz dunyasının çeşitli yönlerini
alaycı bir biçimde eleştirdi. "Robot MasaUan" ve
"Siberdastan" ile ınsanın makineleşmesi ve mutluluk arayışı,
huzur gibi kavramlar arasındakı ilişkiyı ele alıyordu. 1961 'de
yazdığı "Solaris" Lem'in başyapıtı sayılır. 1973'te Tarkovski
tarafından filme alman Solaris ulkemizde de gösterildı ve
kitap olarak yayımlandı. Lem'in bilim felsefesi, sibernetik ve
edebiyat alanında çeşitli çalışmaları vardır.
resmi makamların dili: "tsier yo-
luoda gidemez, ama merak etme-
yin, yolunda gidecektir..."
Hiç kuşkusuz herkes, en önemli
şeyin bu korkunç enflasyon dön-
güsünden bir çıkış yolu bulmak
olduğunu biliyor. Ama bu çok
tehlikeli bir oyun. Bu, bir hasta-
ya, tum iyileştirici, virüsleri, ay-
ru zamanda da hastayı öldüren bir
ilaç halinde vermeye benziyor. Kı-
sa bir süre önce sanayi bakanımız
televizyonda işçilerin sonınlanna
yamt verdi. tşçilerden biri şöyle
dedi: "Ben ayda 300 bin zloti ka-
zanıyorum. 160 bin kiraya, elek-
trige vc gaza gidiyor. O halde ai-
lemin beslenme ve giyim masraf-
lan için 140 bin kalıyor geriye.
Ama yalnızca ekmege 90 bin ve-
riyorum. Ne yapmal)}im?"Ve ba-
kan tabii ki buna bir yamt vere-
miyordu.
Hükümettekiler makro-ekono-
mi kavramlanyla düşunüyorlar,
ama somut durumlar, bireysel
dramlar söz konusu olunca, söy-
leyecek bir şey bulamıyoriar. Kor-
karım özellikle de gerçeği söyle-
yemiyorlar, çünkü bu insanlann
kafasında çekiç darbeleri gibi iz
bırakırdı.
Krakov'daki yayınevim dağ gi-
bi kitap basnuş, büyuk bir işlet-
Yaşam biçimini değiştirmenin,
daha az yağlı yemenin, hareket
etmenin ve sıkıntılardan uzak
durmanın kap hastalıklanna ya-
kalanma nskiru azalttığı uztm sü-
redir biliniyor. Fakat bu üç fak-
törü bir arada kullanarak kalp
damarlarındaki yağlann çözül-
dttğüne dair bir kanıt ilk defa el-
de ediliyor.
Dr. Ornish ve arkadaşları ta-
rafından yürutülen araştırmaya
48 gönüllü katüıyor. Bunlardan
28'ine özel rejim uygulamyor. 20
kişi ise kontrol grup olarak kul-
lamhyor ve bunlara Amerikan
Kalp Birliği'nin önerdiği diyet uy-
gulamyor.
28 kişiük grup hemen hemen
sadece sebzeden oiuşan vejetar-
yen bir rejim uyguluyor ve hay-
vansal besin olarak sadece yu-
murta beyazı ve günde bir kase
yagsız süt ya da yoğurt yiyor.
Toplam günlük kalorinin sadece
yüzde 10"u oramnda yağ yiyen
denekler kolesterol alımını da 5
mg'a ındiriyorlar. Kafeinden ta-
mamen vazgeçiliyor ve bir bar-
dak alkollü içkiden fazlası içilmi-
yor. Streslerini kontrol altına al-
mak için denekler meditasyon ya-
pıyor, gerilme ve gevşeme hare-
ketleri ile yoga benzeri diğer ha-
reketler uygularuyor. Haftada uç
kez yürüyüş yapuıyor ve hareket
ediliyor.
Bir yıl süren bu uygulamadan
sonra 28 kişiük gruptaki herke-
sin göğüs ağrılarının sona erdi-
ği, yüzde 82'sinde ise damar tı-
kanması sürecinin geriye döndü-
ğü bildiriliyor. Başlangıçta en
hasta olanların en buyük geliş-
meyi gösterdikleri ve 20 kişilik
kontrol grubundakilerle kıyasla-
mnca gelişmelerin olağanustü ol-
duğu açıklamyor. Standart teda-
vilerin uygulandığı kontrol gru-
bundaki kalp hastalannda göğüs
ağrılarının arttığı ve tıkanmala-
nn çoğaldığı rapor ediliyor. Bu
bulgulara dayanarak Ornish,
TLRİZMCİLERDEN TEPKİ — Göreme Belediyesi'nin Kapadokya'ds yaptvdıtı otel, bölge turizmcüerinin tepkikrine neden oluyor.
Periler, otelden rahatsızKapadokya'da yaptırılan otel "Devlet eliyle
doğa katliamı" şeklinde yorumlanıyor.
Bölgenin turizmini olumsuz etkilediği
belirtiliyor.
NEVŞEHİR (Cumhuriyet) —
Turkiye'nin en gözde turistik bel-
delerinden olan Kapadokya'da
çarpık yapılaşma engellenemiyor.
1987 yılında tamamlanan Lapis
INN tesislerinin son iki katının yı-
kım karan kâğıt üzerinde kalırken
Göreme Belediyesi'nin Kapadok-
ya'da yaptırmış olduğu otel de
çirkin yapılaşmayı gözler önüne
seriyor. Koruma altına alınan Ur-
gup ilçesinin Ortahisar kasabası
girişinde dört kat olarak yapımı-
na izin \erilen Anadolu Turizm
Işletmeleri'ne ait Lapis INN tesis-
leri altı kat olarak tamamlandı.
Doğal görünümu bozduğu gerek-
çesiyle, 1988 yılında Kajserı la-
şınmaz Kültur ve Tabiat Varlık-
larını Koruma Kurulu'nca son ikı
katı için yıkım kararı verilen La-
pis INN tesisleri dimdik ayakta
duruyor. Kararda son iki katın
doğal görüntüye uyum sağlama-
dığı ileri sürülen Lapis INN tesis-
lerinin yıkımı için Kultür Bakan-
lığı Müşteşarı Acar Okan ımzası-
nı taşıyan, 31 Arahk 1989 tarihli
Nevşehir Valiliği'ne gönderilen
yazıda, Kayseri Bolge Kunılu'nun
aldığı kararın ivedilikle uygula-
maya konulması isteniyordu. An-
cak aradan geçen süre ıçerisinde
bu kararın uygulanmadığı görül-
du.
Kısa adı KAPT1D olan, Kapa-
dokya Turistik Işletmeler Derne-
ği'nden isminin açıklanmasını is-
temeyen bir yetkili, Lapis INN te-
sisleri için alınan yıkım kararının
uygulanama>işını, bolgedeki tum
çarpık yapı sahiplerine verilen ta-
viz olarak değerlendirerek, "La-
pis için iiç kez verilen yıkım ka-
rannın ujgulanmadığını gören
bazı turizmciler şimdiden bolge-
yi bozmaya başladılar. Hiçbir
uyanya da kulak vermiyorlar.
'Once Lapis'i yıkın' diyorlar.
Eger bu tesislerin kanunsuz yapı-
lan iki katı yıkılırsa, doğa bozgu-
nu vapmak isteyen diğer turizm-
cilere de ders olur" şeklinde ko-
nuştu.
Öte yandan Göreme Belediye-
si'nin İller Bankası kanalıyla Ka-
padokya'da yaptırdığı otel, bol-
ge turizmcilerinin tepkilerıne ne-
den oluyor. "Devlet eliyle doğa
katliamı" şeklinde yorumlara yol
açan bu tesislerin de turizmı
olumsuz yonde etkilediği belirti-
liyor.
Dikili-Midilli Barış ÇevreDayanışma Festivali'nin Türkiye bölümü başladı
'Barış ve demokrasi, nefesimizdir'
Festivalin açılışında konuşan Dikili
Kaymakamı Hayati Soylu, "Yıllardır dostluk,
barış ve kardeşlik çağrıları yükseliyor
Dikili'den gökyüzüne. Bu çağrılar dünyayı
sarmalamakta ve dostluk rüzgârları
esmektedir" dedi.
kas, Mıdillı Belediye Başkanı Stra-
tis Pallis, Kseryani Belediye Baş-
kanı Panayotis Makris ve Yuna-
nıstan Izmir konsolosu yer
HANDAN ŞENKÖKEN
DİKİLİ — 5. Dikili - Midilli
Barış Çevre Dayanışma Festivali-
nin Türkiye bölümu dün Dikili-
de yapılan "Banş Yüriiyüşü" ile
başladı. Midilli'den Dikili'ye gelen
Yunanlı sanatçılar, milletvekilleri,
belediye baskanlan ve barış savu-
nucularmın katıhmıyla ortaklaşa
gerçekleştirilen yürüyüşte, TBKP
Genel Başkanı Nihat Sargın,
TBKP Genel Sekreteri Haydar
Kutlu, milletvekili Kemal Anadol,
Kfimil Ateşoğullan, Veli Aksov,
Ekin Dikmen, Hüsnii Okçuoğlu
katıldılar. Yürüyüşteki Yunanlı
konuklar arasında Yunanistan Ko-
munist Partisi Merkez Komitesi
Başkanı Andreas Florakis, Yeni
Demokrasi Partisi Midilli Millet-
vekili Yannis Yanellis, Sol Birlik
Midilli Milletvekili Stratis Kora-
alıyordu.
Festivalin açılışında Türk, Yu-
nan, lsveç ve Macar folklor ekip-
lerinin gösterilerinin ardından bir
konuşma yapan Dikili Kaymaka-
mı Hayati Soylu, "Yıllardır dost-
luk, barış ve kardeşlik çagnları
yükseliyor Dikili'den gökyüzüne.
Bu çağnlar butün dünyayı sarma-
lamakta ve dostluk rüzgârları es-
mektedir. Ne mutlu bunun için ça-
ba gösterenlere, banş içinde yaşa-
maya katkı sağlamak için birleşen
ellere, dünyaya sahip çıkanlara"
dedi.
Beş yıl once başlatılan demok-
rasi şenliklennin bu yıl Midilli Be-
lediyesi'yle birlikte hazırlanan
"çevre ve banş" şenlikleriyle sur-
duğünu belirten Dikili Belediye
Başkanı Osman Özgüven, "5 yıl
önce videolu görevlilerin 90'lı yıl-
lara arşiv filmleri hazırlamasıyla
başlayan şenliğimiz. goruluvor ki
90'b yülara gelindiğinde daha he-
yecanlı olarak arşivcilere de yeni
olanaklar sağlayarak devam
ediyor" biçiminde konuştu. Şen-
liğin demokrasi yolundaki yurü-
yüşle uluslararası nitehğe ulaştığı-
na değinen özguven, Turk-Yunan
dostluğuyla bu niteliğin daha da
guçlendiğini söyledi. Şenliğin Mı-
dilli'deki bölumünde Türk-Yunan
halklan arasındaki tarihi ortaklı-
ğı, kulturel ayrılıkları, sevgi ve
dostluk adına ulusal davranışla-
rtndaki benzerlikleri soludukları-
nı, gözlediklerini anlatan Özgu-
ven, iki halk arasındaki kardeşlı-
ğin bozulamayacağına dikkati
çekti. "Ülke içindeki ekonomik
politikalar ne zaman bkansa siyasi
sonınlar ne zaman artsa siyasi ik-
tidariar o zaman vaıatnklan siyasi
gerginliklerle iki halkın dost ol-
masını engellemeye calışmışlardır"
diyen Özguven, halklar arasında-
ki dostluğu bozmaya hiçbir gücün
yetmeyeceğini savundu.
Silahlardan annma ve çevre ko-
nularının her iki ülke insanlarını
ilgilendirdiğini söyleyen Midilli
Belediye Başkanı Stratis Pallis,
"Barış ve demokrasi bizim
nefesimizdir" dedi.
Festivalin ilk gününde "2000'li
yıllara doğru Türkiye" konulu
söyleşide konuşan Haydar Kutlu
ve Nihat Sargın, "Bizler Türkiyei
deki ve dünyadaki bütün demok-
ratik guçlerin buyük dayanışma-
sıyla bugiınku dunıma geldik,
partimizi fiili olsa da kurabildik.
Bundan sonra yapılacak şey, sade-
ce temsili değil kalılımcı demok-
rasi isteyerek yaşamın demokra-
tikleşmesine bizzat katkıda
bulunmaktır" göruşünü sa-
vundular.
Çeşitli soruları yanıtlayan Hay-
dar Kutlu ise farklı görüşlere po-
iitik eğilimlere sahip kişilerin öz-
gurce ve uygarca bir araya gelebil-
mesi halinde, Turkiye'nin 20O0'li
yıllarda "istenilen bir Türkiye"
olabileceğini öne surdu. "Daralan
bir Türkiye'de yaşıyoruz" dedi.
me. Ta kâğıt yokluğu ortaya çı-
kıncaya kadar çalıştı. O günden
bu yana yayınevindeki 130 işçi bü-
tün gün oturup, çay içiyor ve ya-
nn pazarda nder saün alabilecek-
leri üzerine sohbet ediyor. Günün
birinde yayıncılar telefon edip,
bana 'ne yapaum' diye danıştılar.
Ben de onlara 110 kişiyi işten at-
malan gerektiğini ve geriye kalan
20 kişiye iş buianabileceğini söy-
ledim. Ama 'Dayanışma'nın işçi
temsilcileri hemen karşı çıktı:
"Biz işcileri işten atmak için mü-
cadele etmedik!" Bunun sonucu
olarak hiçbir şey yapılmadı, tıp-
kı benzer durumlarda olan başka
işletmelerde olduğu gibi.
Nasıl işçi atanz
Bu kentte Polonya'nın en eski
tiyatrosuna da sahibiz. Burada
oyuncular bir komite kurdular ve
aralannda benim de bulunduğum
bir dizi ünlu kişiden, başbakan-
dan sübvansiyon talebinde bulun-
malannı rica ettiler. Dostum ve
Yazarlar Derneği'nin yeni başkanı
ile birlikte bu görevi reddettik.
Komite bizı ihanetle suçladı: "Bn
nasıl olabilir? Komünistler ikri-
dardayken her zaman proteslo et-
meye hazırdınız!" Ben de şoyle
yamt verdim: "O zaman başka
bir durum söz konusuydu. Bu-
gün, eğer bukumetin parası var-
sa, bunu size vereceginden emi-
nim. Ama insan her zaman yal-
nızca baskı uygulayarak bir şey-
ler elde edemez. Biz Titanik teyiz.
Yoksa hep birlikte batmamızı mı
istiyorsunuz."
Tabii ki hükümet, işlerin bırkaç
ay içinde rayına gireceğini söylü-
yor. Ama ben Batı Alman bası-
nında Doğu Almanya'yı kurtara-
bilmek için yaklaşık 100 milyar
marka ve en azından on yıla ihti-
yaç olduğunu okudum. Ve ben
Polonya'nın birilerinin vermeye
hazır olabileceğinden çok daha
fazla para ve zamana ihtiyacı ol-
duğuna inanıyorum.
Bu şu anlama geliyor: Milyon-
larca işsiz olacak. Ve üstelik; halk
birkaç ay içinde hiçbir şeyin söz
verildiğı gibi yoluna girmediğini
görünce bir kaosun içinde batma
tehlikesi ile karşı karşıya kalacak.
Gerçekte ben ufukta gümûşümsu
bir çizginin bile bulunmadığı du-
runjla karşı karşıya olduğumuzu
düşünüyonım. Bizim yalnızca çe-
şitli kötü çözümler arasında bir
seçim yapabilme imkârmnız var...
Polonya'ya döniiş
General Jaruzelski sıkıyönetim
ilan ettiğinde karım ve oğlum ile
birlikte ülkeyi terk ettim. Telefon
yoktu, posta yoktu, kitaplar yok-
tu. Acentem ve yayıncılanmla bile
ilişki kuramıyordum artık. Viya-
na'ya gittik. Tabii ki surgunün ye-
di yü süreceğini düşünmemiştik.
Gorbaçov 1986 yılında ilk reform
adımlarım başlattığında, uzman-
ların çoğu bunların yalnızca Po-
temkin köyleri olduğunu söyledi.
Eşim ve ben geri dönüş zaraa-
nın belki de geldiğini düşünmek
gerektiğini söyledik. Bu nedenle
benim inşa ettirdiğim evde otur-
mak üzere tekrar geri döndük.
Polonya'daki maddi durumum da
oldukça iyi: Kitaplarım dünyada
22 ya da 23 milyon adet satıldı,
son kitaplarım SSCB'de 600 bin
baskı yaptı, geleceğe kaygısızca
bakıyonım. Buna rağmen bir dos-
tum bana, "Sen 1981de degil,
bugün Polonya'dan kaçmalıy-
dın" deyince, garip bir şekilde et-
kilendim.
Gorbaçov perestroykasını baş-
lattığında, insancıl fıkirlerle dolu
kitabını yazdıgında, herkes neden
halkımn geleceğinden söz etmedi-
ğini sordu kendine. Şiradi bunun
yanıtını biliyorum: Neler olabile-
ceğini tasarlayamadı. O çok ya-
vaş ilerlemeyi denedi, ama aniden
hiç beklenmedik bir hızlanma ol-
du. Böylesine zdncirleme reaksi-
yonlar, politik depremler tarihte
her zaman görülmüştür. Ve ben
daha olaylann başlangıcında ol-
duğumuzu düşünüyonım.
Basılmayan öngörii
Benimle söyleşi yapıldığında,
misafirlerimin duymak istedikle-
rini değil, doğru bulduğum şeyleri
söylemeye özen gösteriyorum.
Almanlar bana Almanya'nın
yeniden birleşmesi konusundaki
duygulanmı sorduklannda şöyle
yamt verdim: "Çabsını dosüugun
oluşturdugu ortak Avrupa evi ile
Ugili olarak bize guzel öyküler an-
lattılar. Ama ben en kötu şeyleri
öngöniyonım. Sovyetier Birliği
parara parca olurken, Doğn Al-
manya'daki faşist türevleri öe Al-
man canavan yeniden uyanıyor.
Birleşik Almanya'nın yeni hükü-
metini. bir zamanlar kendisine ait
olan topraklan yeniden talep el-
mesini ne engeUeyebflir ki? Ve nü-
fusu 150 milyona inmiş olan, ama
halen nükleer silahlann gucüne
sahip olan bir Rusya, bu durum-
da ne yapar? İşte beni ürküten şey
bu: IV. Reich'ın bizi doğrudan
Üçuncü Dünya Savaşı'na götür-
mesi." Bu söyleşi tabii ki yayım-
lanmadı...
Zavallı Gorbaçov! O yalnızca
sistemi biraz onarmak istemişti ve
cehennem guçlerini serbest bırak-
tı. Üstelik o, yüzyılımızın tarihi
hakkında neler söylenraişse, hep-
sıni bir darbede değersiz hale ge-
tirdi. Başta Hermann Kahn ol-
mak üzere gelecek bilimcilerinin
tüm çalışmaları artık yalnızca eğ-
lence nitelığinde. Ve bize kalan
tek şey, gelecekteki bilinmeyeni
sevmek."
Malazgirt'e dev
anıt
• MUŞ (AA) — Eski
Cumhurbaşkanlardan
Cevdet Sunay tarafından
temeli atüan ve 16 yıldır
tamamlanamayan Malazgirt
Anıtı sonunda bitiriliyor.
Anıt alanında incelemeleru.
bulunan Muş Valisi Adil
Yazar, yapımı hızlandınlan
anıtın, 26 ağustos Malazgirt
Zaferi'nin yıl dönümünde
açılacağını bildirdi. Dev
anıtın 2 milyar liraya mal
olacağı belirtildi.
Kaplıcalara
ügi arüyor
• KÜTAHYA (AA) —
Plaj turizmi, dağ turizmi,
golf turizmi, 3. kuşak
turizmi derken son yıllarda
kaplıca turizmi de
canlanmaya başladı.
Kütahya'daki "Ilıca
Harlek" kaplıcalan
özellikle Federal Alman ve
Yugoslav turistlerin akınına
uğramaya başladı. Çeşitli
sağlık sonınlanna çözüm
arayan Türk vatandaşlannın
yanı sıra çok sayıda
Avnıpalı turistin kaplıcalara
ilgi göstermesi, kaplıca
işletmecilerini tesislerini
daha modern hale
getirmeye yöneltti.
ELnez av ve
balık festivaü
• ENEZ (AA) — Edirne
Enez Belediyesi'nce
düzenlenen av ve balık
festivali dün sona erdi.
Müzik ve eğlence ağırhkb
festivalde, deniz sporlan,^
trap atışlan, çeşitli sportif
yarışmalar yapıldı.
Festivalde aynca Türk sanat
ve halk müziğı sanatçılan,
Ayşe Tunalı, Huri Sapan,
Nazan Ayas, Arif Şentürk
ve lskender Doğan konser
verdiler. Yerli ve yabancı
folklor ekiplerinin gösteriler
yaptığı festivalde
gerçekleştirilen bir
açıkarttırmada ise 60 kilo
ağırlığındaki Akya balığı 2
milyon liraya satıldı.
Ariane
yeniden uzayda
• KOUROU (AA) —
Fransa ve Federal
Almanya'ya ait iki
telekomünikasyon uydusu
taşıyan Ariane roketi, beş
ay aradan sonra dün Güney
Amerika'daki Fransız
Guyana'sından fırlatıldı.
Ariane füzesinin
fırlatılışından 20 dakika
sonra ilk önce Fransız
uydusu, bundan 4 dakika
sonra da F. Almanya
uydusu Ariane'dan
aynldılar. Söz konusu
telekomünikasyon uydulan,
dünyaya mesaj gönderip
dünyadan da mesaj
alacaklar. Batı Avrupa
ülkelerine ait Avnıpa Uzay
Merkezi, şubat ayında
fırlatılışından iki dakika
sonra bir roketin infilak
etmesi üzerine, bu tür
faaliyetlere beş ay boyunca
ara verilmişti. Yetkililer, söz
konusu roketin yakıt
deposunda unutulan bir
giysinin patlamaya yol
açtığını belirtmişlerdi.
Doğu Alman
turist umudu
• ANTALYA (AA) —
Doğu Almanya'dan
Türkiye'ye bu yıl 200 bin
dolayında turistin
gelmesinin beklendiği
bildirildi. İki Almanya'nın
birleşmesiyle birlikte
dünyaya açüan Doğu
Almanya vatandaşlan,
dünvayı yakından tanımak
amacıyla turizmin yoğun
olduğu ülkelere kaymaya
başladılar. Türkiye'ye yılda
1 milyon Alman turistin
geldiğini belirten Akdeniz
Seyahat Acenteleri Derneği
Genel Sekreteri Abdullah
Tekin, bu sayının Doğu
Almanlann katılmasıyla
önemli oranda artış
göstereceğini kaydetti.
(iezici sağlık
ekiplen
• MUGLA (CumhnriyeO
— Turistik bölgelerde
"Gezici sağlık ekipleri"
oluşturuldu. 24 saat görev
yapacak olan ekipler sağlık
sorunlanyla ilgili telefon
çağrılarına yamt verecekler.
Muğla Sağhk Müdürü Dr.
Nabi Coşkun'un verdiği
bilgiye göre turizm
hareketinin yoğunluk
kazandığı şu şünlerde, her
türlü acil çağrıya yamt
vermek üzere tam
donanımlı 5 ambulans,
turistik merkezler
arasındaki ulaşım
yollannda "sürekli" sefere
çıkanldı. Gezici sağhk
ekipleri 8 saat süreli
vardiyalarda 24 saat görev
yaparken her ambulansta
bir doktor bir hemsire hazır
bulunuyor.