29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 TEMMUZ 1990 CUMHURÎYET/7 E INSANLAR F Ü S Ü 1 V Ö Z B İ L C E N G Ö R Ü Ş Formül Başarımn formülû yoktur. Ama başansızhğın formülü vardır: Herkesı birden hoşnut etmeye kalkmak. NJcbolasRay ÜOFUS ABTtŞINPA 'YARiy KUŞKUSU 30 yılda 55 milyon DOKUZ günlük bayram ta- tilinde insanlar kıyı yörelerine taşınınca kentler boşaldı. özel- likle Istanbul, trafiğinden baş- lamak üzere bir derin soluk al- dı. Kentin en büyük sorunu- nun ne trafik ne su yetmezliği ne pahaübk olmadığı, asıl önemli sorunun "niifns fazia- lıfı" olduğu anlaşıldı. Sorun- lanmızın kaynağında bızlı nü- fus artışı ve büyük kentlere göç olgusu yatıyor. Türkiye Aile Planlaması Vakfı Başkanı Yasar Yaşer şöyle diyor: "Yapriu bcsapfamulsra gö- re Târkiye'Hİn nüfusn bugiin- ktt hın Ue yuü ydda yüzde 2 ^ onuunda artarak 30 yıkU iki- ye katlanacak. 2020 yılında 110 milyon oiacagu. Bir de di|er ölkderu ikiye katlanma sayılanııa bakabm. tngiltere'nin nüfusunun bu- gtinkiı artış hızıvla ikiye kat- laamaa için 695 yü. ABD'nin 285 yıl ve İsveç'in 3040 yü ge- çinnesi gerekiyor." 10. Yıl Marşı'nda övündüğü- mûz nüfus artışı bugün Türki ye'de kalkınmanın ve düzenli kentleşmenin önundeki en bü- yük engele dönüşmuş. "10 yıl- da 15 milyon genç yarattık her yaştan" diye marşlar soylemek, savastan çıkmış genç bir cum- huriyetin yaralannı insan ile çözmesi içın bir umuttu. An- cak yaratıtan bu nüfus, kendi- ni katlayarak çoğalınca ve eği- tim seviyesi yükselecegi yerde giderek egıtimsiz ve üretken olamayan insan kitlelerine dö- nuşünce umut değil; sorun ol- maya başladı. Dünya yüzeyinde ilk cağlar- da sadece iki eli ve iki ayağını ve de beynini kullanarak yaşa- maya başlayan insanoğlu ate- şi buldu, taşı yonttu, maden- leri tanıdı ve işledi, tanmı öğ- rendi, tekerleği icat etti, maki- ne yaptı ve kullandı. Sonunda bugün uzayda cirit atan, uçak- larla yolculuk yapan, uydular- la haberleşen, TV denilen ku- tu ile dünyayı evlere taşıyan teknikJere ulaştı. Bunlan basa- ran hep insan. Ancak üreten ve icat eden insan ile hiçbir şey yapmadan tüketen insan ara- sında büytık fark var. İnsan toplumJarı ilretimde yer aldık- lan zaman zenginieşiyorlar, tu- ketici olarak kaldıklan surece yoksullaşıyorlar. Yani nitelik- siz yıgınlar hiçbir işe yarama- yıp ayak bağı oluyorlar. "Kata- balık" üretici olduğu zaman DENİZSEVGİSİMİ? Gösteris merakı mı?KIYHARI, koylan, fıyortlan ile ünlü Iskan- dinav üJkelerinden bir gözlem: Kent yakınlanndakı yat limanlannda küçük küçük binlerce yelkenli. Hafta sonu olmuyor mü anne, baba ve çocuklar ellerinde yiyecek se- petleri ve deniz için gerekli öte beri, tekneleri- ne yollanıyorlar. Minik aile arabalanndan in- dirilen malzeme tekneye yüklendi mi vira de- mir. Ne kaptan var ne miço. Her aile teknesini kendi kullanıyor, yelkenıni kendi basıyor. Ço- cuklar, büyükler herkes işini bıliyor. Tekneler larka arkaya marinadan açılıyor. Görkemli bir manzara. Hafta sonu deniz üstunde geçiriliyor. Doğa ile içiçe. Hem spor hem disiplin hem heyecan hem serüven duygusu. Bayram günlerinde bizim denızlerimizden bir gözlem: 200 milyon ila 2 milyar lira arasında değişen fiyatlara ulaşmış koskoca hız tekneleri. Hep- sinde bir kaptan ve bir iki denizci görevli. De- niri yara yara homurdanarak hız yapan ve gün- de nerede ise 1 milyon liraya varan yakıt har- cayan tekneler. Teknelerde etrafa caka satma, koylan dalgaya tutma, teknede görevli personelin hazırladığı ye- "<ekleri yiyerek tepsi içinde servis yaptığı buz- içkileri yudumlayarak ve sonuna kadar acıl- mış müzik sesi ile sözümona eğlence. Güneşin altında bomboş saatlerce "kızanna." Uç tarafı denizlerle çevrilı Anadolu'da insan- lann karaya dönük yaşamasından yakmıhr. Bu arada ortalama gelir düzeyındeki ailelerin de- niz ile ilgisinin sadece başkalannın yönettıği şe- hir hatları ve denizyolları vapurları ile volcu- Iuk etmekten fazla olmadığı bilinir. Bunun, yat- çüığın pahalı ve luks bir uğraş olmasından kay- naklandığı görüşü yaygındır. Ancak lsveç veya Norveç'teki ortalama aile- lerin gehr düzeyinden çok daha fazla harcama ile uçak gibi dev deniz motorlanna sahip olan- lann yaptığı denizcilik de yiyip içip ortalığı daJ- galandırarak caka satmaktan ibaret kaiınca so- runun ekonomik dunım kadar "deniz kültiirü" ile de ilişkili olduğu ortaya çıkıyor. Tekne sahipleri marina hizmetlerinin paha- lılığından, Deniz Taşıt Aum Vergilerinin kailan- masından, Çevre Kirlenme Fonu'ndan yakını- yorlar. Türk insanının denize dönük yasaması için bu harcamalann düşürülmesini savunan- lar, denize dönük yaşamanın kendi teknesini kendi kullanmak, sintinesini sahillere bosaltma- mak, naylon torba içinde çöpleri denize savur- mamak, sahile yakın yerlerde hız yaparak baş- kalannı rahatsız etmemek, denizde yolculugu gösteris değil bir yaşam biçimi olarak algılamak olduğunu anladıkları zaman yakınmalannda haklı olacaklar. ÇEMGELKÖYSPOR LIG ATUYINCA Çengelköy'ün yeni sahipleri İSTANBUL Amatör kumede mflcadele veren Çengelköyspor kulübü baskanlığına AsU Na- dlr'in oğlu Btrol Nadir getiril- dikten sonra atak yaparak 3. Türkiye ligine yukseldi. Türki- ye'nin iik günJük spor gazetesi olarak yakın bir zamanda pıya- saya çıkan "Folospor Gazetesi" nin de sahibı olan Birol Nadir, babasının "basın donyası ve iş Hemine" hızlı girişinden sonra "ogul Nadir" olarak "spor bası w ve camiasına" aynı hızla giriş yaptı. Birol Nadir anırsız parasal destek ile başkanı olduğu Çen- gelkoyspor'a uğurlu geldi ve ku- lüp 1989 yıhnda amatör küme- de sampıyon olarak bir Ust lige atladı. Çengelkö>luler de Nadir- ler'e duydukları şükran duygu- lannı Çengelköy caddelerine as- tıkları pankartİarla gösteriyor- lar. Çengelkoy'ün gırişindeki caddede dikkat çeken pankart- larda şunlar yaab: "Sayın Nadir köyünoze hoş gddiniz." Çeogdköylnler sttkranlanıu pankartİarla gösteriyoriar. (Fotoğraf: Muharrem Aydın) Bundan sonra caddenin iki yanındaki ağaçların dallanna asılı yığınla pankartın içinde bir de şu pankart asılı duruyor: "Çengelköyspor kulnbüne 3. Ugde başanlar dilerim." Basbakan YıMınm Akbılnt-. Diğer pankartlarda ise semt esnafının yazdığı yazılar göze çarpıyor: "Gücün zaferi, inaacu zafe- ri, sevgnrin zaieri", "Şampiyon Çe«gelko>urnüze sevgilerle", "Ptzara kadar degii, mezara ka- dar seninieyiz." Umanz Erzincanlı olan Bas- bakan Akbulut'a Erzincanspor- lular kızmazlar. Asil Nadir'in es- ki kansı Ayşegül Nadir de Çen- gelköy*de bir yalıda oturuyor. Gazete, şirket derken Nadirler Istanbul'da bir de "köy" sahibi oldular. ilerliyor, tüketici olduğu za- man "kunı kaiabalık" olmak- tan öte bir ışe yaramıyor, so- run yaratıyor. Son zamanlarda iki ayn ga- zeteciden iki ayn bilgi edindik. Güneydoğu'yu gezen bir arka- daşımız, 10-12 çocuk doğuran Kürt kadınlarının doğum kontrolü sorununu konuşur- ken gözleri çakmak cakraak bir Kürt erkeği şövle demiş: "Bizim nöfasamuzan art- masını istemiyorlar, ama biz bu oyunun farkındayız. Tam tersine bız çogalmak istiyoruz. Bugün ülkenin niifusnnun beş- te biri bizden, yann yansı biz- den olacak. Bakalım o a ı m n ne olacak?" Bu gözlem hakkında konus- tuğumuz kulağı delik bir gaze- tecı de şunları söyledı: "Zannediyorum Milli Gö- renlik Kurnlu da bu bakış açı- suım farkmda ve Kürt nüfusan artış hızına karşdık Türk nü- fusun artış hızının iyice kesil- memesinden yana bir karan var. Aile piişnl^imaignııı hıynıın kesilmesi biraz da bona bağ- Eğitimsiz, plansız hızlı nü- fus arasında böylesine bir "ya- nş kuskusu" bile akıl almaz gi- bi geliyor. Ancak iktidarm başı bir süre önce kunı kalabalığm değerlendırmesini de bu görü- şe yakın bir biçimde yapmıştı. Komşulanmızdan birini kor- kutmak için şöyle demişti: "Nüfusumuz 70 mihyon olun- ca biz onlara gosteririz." İnsan toplumlan üretken olamayan kalabalıklar halinde kaldıkça ne Kürtler Türklere ne Türkiye Bulgara ve Yuna- nistan'a ders verebüir. tnsanla- noı egitim, sağlık, konut, ış ve üretkenlik açısmdan değerlen- dirmeden boş kalabalıklarla öğünmek ve onlara güvenmek yalnızca sorunlara daha büyük sorunlar ekleyerek ve çığ gibi büyüyerek yuvarlanmamıza yol açıyor. 2 ALMANYA Hangi kürtaj BtRLEŞİK Almanya'da, hangı kurtaj yasasının geçerli olacağı merakla bekleniyor. Federal Almanya'da, kürta- ja sınırlı olarak izin verilmesi- ne karşılık, Doğu Almanya'da hamile kadınlar istedikleri za- man gidip çocuklannı aJdıra- biliyorlardı. F. Almanya'da bir kadının kürtaj olabilmesi için, tecavü- ze uğramış olması, tıbbi müda- hale gerekmesi veya ekonomik güçlukler içinde olması gereki- yor. Doğu Almanya'dadoktorla- nn, yabancılara kurtaj yapma- lan yasak olmasına rağmen, F. Almanya'dan birçok hamile kadının geçen yıllarda kürtaj olmak için Doğu Almanya'ya gittiği belirtiliyor. Federal Almanya Anayasa- sı altında bırleşen iki Aiman- • ya'run ekonomik birliği tem- muz başında gerçekleşti. Helmut Kohl başkanlıgın- daki F. Almanya hükümeti, anayasamn, D. Almanya'daki- ne benzer bir kürtaj yasasını içeremeyeceğini, doğmamış bir çocuğun yaşama haklunın tar- tışma konusu olamayacağmı büdinnişti. Federal Almanya Adalet Ba- kanhğı'mn, Birleşik Almanya- da her iki yasanın da geçerli ol- masını önermesinden sonra, Hıristiyan Sosyal Demokrat Birlik bu oneriye karşı çıkarak, kürtaj konusunda Doğu Al- manya yasalanmn kadın hak- lanna daha fazla önem verdi- ğini ve Birleşik Almanya'da da bu yasanın geçerli olmasını is- tediklerini kaydetmişlerdi. KLEOPATRA HAMAMI Güzellik aranıyor IJÖ. 69-30 yıllan arasında yaşayan ve t.ö. 51-30 yıllan arasında Mısır Kraliçeliği yapan Kleopat- ra, aşklan, hffsı ve entrikalanyla tarihe geçmişti. Ülkesinin çıkarlannı korumak amacıyla Roma imparatorları Julius Caesar ve Marcns Antonius ile yaşadığı aşklar birçok edebiyat eserlerine ko- ~u oldu. Yaşamı büyük bir gösteriş ve zenginlik içinde geçen Kleopatra'nın adı Akdeniz kıyılanndakı pek çok yerde efsane olarak yaşıyor. Göcek koylann- da bulunan 12 adalajdan birisinde bulunan tari- hi hamamı da Kleopatra'nın yaptırdığı söyleniyor. Hamam artık sulann altında kalmış. Üstü çök- müş, yan duvarlan kalmış, 4gözlü hamam, bu- lunduğu adaya da adını vermiş "Kleopatra Ha- •?* Yerli, yabancı turistler özellikle bu adaya gelip Kleopatra'nın yıkandığı hamamın içıne girerek kendilerinin de Kleopatra gibiolmalarının haya- lini kuruyor ve hamamdan güzellik umuyorlar. (Fotoğraf: Ayşe Yddn-un) PİKNİK PtYALE MADRA İŞTE SEVStU DOSTUM UİKMS.T. ONUÇOK £Evf>OCUM HIZLI GAZETECt NECDET KALOlğtMZ OSUM Dıve B/(? AİPlUlPieFkt UâTıPA EVE piymıhe RIAM £, CUŞ VAllA UAVLu, SABiM, ARAKLAYANl ÇOK (5ÖRDÜM ' <50TuRM£ İLK SıZOÇ ÇİZGİLfK KAML MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİIİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES GARFIELD jm DA VIS TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 10 Temmuı FOTOĞRAF TEKNIĞİNİN ÖNCULBRİNDEN DAGU9RRE.. 18S1 'PE BUGÜN, UNUI FKANSIZ POTOĞ&4FÇIS/ LOU/S TACQU£S M/WDİ bAGU£GJZECDA6£6), 62 rAÇtNDA OLMUÇru. (LK G£NÇLIK YtLL/HZlNM TTMreo PEKOGUiei YAPAH Blg Arot-yeoe ÇAUÇAU OA6üER£E,GiOEe.EK â LIĞA ILGİ DüyMAĞA &4ŞO4A4/ÇT/ O S&A KONUSUNDA PEK. AZ /C£/ec£M£ Ş . YIME SlR FtSANStZ OIAN HtEPCE 8AZI &4Ç4e<L4e SASLAMlÇ, 6ÛMUÇ Ag UZEfZiNE GO&UUTlJ , NIEPCE ' YE OfLTHIt: ÇAUŞMAYt ONUN PEMEYiMlMpeM >l4G4/eij4HtofÇr/. NİEPCE 'iN KALtCf UALE Ger/GMEKTS ZOBlAHOlğt aÖet/MTTJ SO£UV(/A/İ/, YE M£K Ttt2t/ KUUİ^NAKAK ÇÖZMUŞTÜ- TEKHlĞrNtN APlMt PA -DA6UE/ZKE0TYPE'KOYMUŞTV UZUN SUÜE BÜ TEKMIK. Ç TÜRK ve DÜNYA KARİKATÜRLERİIVDEN Fethi Gürcan Mermertaş Petar Pismetroviç (Yngoslavya) T.C KULTUR BAKANLIĞI TURK VE İSLAM ESERLERI MUZESI B A L K A N NACİ İSLİMYELİ m ^#1*i 18 HAZİRAN • 30 TEMMUZ 1990 ı= 5 KURULUŞ VILINDA V E S T E L t N DEĞERU kATKILARIVLA G13NÛVIÜZ SANATÇILARI 1 1 . I s t a n b u l S e r g i s i 22 Hazlran - 31 Ağustos Dolmabaf>çe Sarayı I Harekât Köşkü 159 47 39 Sergı P lesı-Perş gunlerıdışında saat 10 00-17 OOarasıgezılebılır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle