29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 TEMMUZ 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Walesa: Halk hoşnutsuz • VARŞOVA (AA) — Polonya Dayanışma lideri Lech VV'alesa, halkın boşnut olmadığını söyleyerek Dayanışma milletvekillerini uyardı. Walesa, Dayanışma Sendikası tarafından Gdansk'ta önceki gUn düzenlenen ve yaklaşık 150 milletvekili ve senatörün katıldığı bir toplantıda yaptığı konuşmada, milletvekillerine bu göreve seçilerek geldiklerini unutmamalannı söyledi. Walesa, "Kaderiniz, size oy vermiş köylülere ve işçilere bağlıdır" dedi. \eltsin ikili anlaşma önerdi • MOSKOVA (AA) — Sovyetter Birliği'ni oluşturan cumhuriyetlerin en büyüğü olan Rusya Federasyonu, Litvanya'ya, 1991 yılında yapacakları ekonomik işbirliğinin çerçevesini belirlemek amacıyla bir anlaşma J -^alamavı önerdi. erfaks ajansının Vilnius Radyosu'na dayanarak verdiği habere göre, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin ve Başbakan İvan Sılayev imzasıyla Litvanya Yüksek Sovyet Başkanlık Divanı'na ve hükümetine gönderilen mesajda, iki cumhuriyetin temsilcilerinin anlaşmayı hazırlamak için zaman geçirmeden bir araya gelmelerinin yararlı olacağı vurgulandı. Kosovada protesto • PRİŞTtNE (AA) — Yugoslavya'nın Sırbistan Camhuriyen'ne bağlı Kosova Ozerk Bölgesi Kokktif Cumhurbaşkanlığı Başkanı Hisen Kajdomcaj ve Kolektif Cumhurbaşkanlığı'nın iki üyesinin Sırbistan'ın Kosova'ya yönelik hareketlerini protesto etmek için istifa ettikleri bildirildi. Bu arada Moskova özerk bölgesinde binlerce Arnavut da Sırbistan yöneticilerini protesto için dün, şiddet içermeyen eylemlere başladı. P liderine hapis cezası • PRAG (AA) — Çekoslovakya Komünist Parti eski birinci sekreteri Miroslav Stepan, görevini kötüye kullandığ] gerekçesiyle 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hâkim Marie Markova, dün yaptığı açıklamada, 25 haziran tarihinden beri Prag mahkemesinde yargılanmakta olan Stepan'ın 28 Ekim 1988 tarihinde başkent Prag'da yapılan gösterilere müdahale etmeleri yolunda eski polis şefîne talimat vermekle görevini kötüye kullandığıru söyledi. Israil yine saldırdı: 12ölü • BEYRUT (AA) — İsrail bombardıman uçaklannın Güney Lübnan'daki tran yanhsı Hizbullah örgütü hedeflerine dün düzenledikleri saldında, 12 kişinin öldüğü, 28 kişinin de yaralandığı bildirildi. Lübnan polisi 8 ölü 18 yaralının sivil, 3 ölü 10 yaralının ise Hizbullah militanı olduğunu açıkladı. Polis, İsrail uçaklannın 10 dakika ara ile Güney Lübnan'daki Loweizeh ve Melita'daki kamplara iki saldırı düzenlediklerini belirtti. Beş Kübalı sığındı 1AVANA (AA) — 5 kubalının dün Çekoslovakya'nın Havana Büyükelçiliği'ne sığınarak korunma istedikleri bildirildi. Doğu Avrupalı diplomatik kaynaklar, elçiliğe sığınan 5 Kubalının Küba hükümetinin kendilerine karşı misilleme yapmasına karşı korunma istediklerini söylediğini bildirdiler. Kaynaklar, konuyla ilgili başka aynntı vermediler. ABD-Yunanistan anlaşmasından duyulan rahatsızlıkAmerikan elçisine aktanldı Ankaradan SEIA'ya tepkiANKARA (Cumhuriyel Bnrosn) — ABD ile Yunanistan arasında önceki gün imzalanan Savunma ve Ekonomik tşbirli- ği Anlaştnası (SEİA) Ankara'da endişe ile karşılandı. ABD'nin Ankara BUyükelçisi Morton Abramowitz, dün Dışişleri Bakan- hğı'na çağnldı ve Türkiye'nin duyduğu kay- güar kendisine aktanldı. Ankara, ABD hü- kümetinden anlaşma hakkında açıklama istedi. Türkiye, anlaşmadan kaynaklanan endişelerini bugün de Ankara'da temaslar- da bulunacak olan ABD Savunma Baka- nı Richard Cbeney'e iletecek. Yunanistan'ın ABD ile sekiz yıl için imzaladığı anlaşma- da yer alan "ABD ve Yunanistan banşı leh- dit eden silahlı saldırı veya tehditlere karşı birbirlerinin egemenlik, bağımsızlık ve top- rak butünlüklerini korumayı garanti eder" hükmünün Turkiye'ye yönelik bir tavır ola- rak kabul edilebileceğine işaret ediliyor. Müzakereler sırasında Yunanistan hükü- metinin resmi sözcülerinin basında çıkan çeşitli demeçlerinde, iki ülke arasında ye- ni bir anlaşmanın akdedilebilmesi için, yeni anlaşmanın Yunanistan'ın ulusal çıkarla- rına katkıda bulunacak nitelikte olması ge- rektiği belirtilmiş, bu ifadelerle Türkiye1 ye karşı garantiler sağlanmasının amaçlan- dığı vurgulanmıştır. Bu gelişmeler üzerine ABD yetkilileriy- le vaki çeşitli temas ve girişimlerde konu tarafımızdan gündeme getirilrniş; görüşle- rimiz, hiçbir tereddüde mahal bırakmaya- cak şekilde acıklıkla ifade edilmiştir!' Türkiye'nin girişimleri sırasında bir NA- TO üyesinin bir başka müttefiğe karşı, di- ğer bir ittifak üyesinden güvenlik garanti- si istemesinin anlamsızhğı ve tutarsızlığı uzerinde durulduğunu belirten Sungar, ge- lişmeleri şöyle özetledi: "Türk-ABD SEİA müzakereleri sırasın- da çauşmalann özellikle iki ulke arasındaki ilişkilerde odaklandıgı, anlaşmada ise iiçüncü ülkeierie Uişkilerin soz konusu edil- roedigi hatırlatılmış ve aynı şekilde ABD- Yunanistan Savunma ve Ekonomik tşbir- ligi Anlaşması'nda Turkiye'ye karşı güven- lik garantisi olarak yonımlanabilecek bir bükmün yer almaması geregi vurgulanmış- tır." Amerikalı yetkililerin, girişimlere aleybine garantiler verilmesinin bu durura muvacehesinde, ABD Büriıkd- çisi, bakanlığınuza davet edilerek görüşle- rimiz bütun açıklıgıyla dile getirilmiş ve ABD hükümetinden anlaşma hakkında açıklama istenmiştir" dec*i. Ankara'daki ABD'h' yetkilüer ise, anlaş- manın NATO'nun genel ilkelerine uygun olduğunu savunurken, imza tarihinin Türkiye ile Yunanistan arasında diyaloğun yeniden kuruhnası girişimleriyle aynı gün- lere rastlamamn sadece "tesadnf" olduğu- nu ifade ettiler. Aynı yetkililer, anlaşma- nın mayıs ayı sonunda parafe edildiğini ammsatarak, Savunma Bakam Richard ABD ile Yunanistan arasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması'nda yer alan "tehditlere karşı birbirinin egemenlik ve toprak bütünlüğünü koruma" maddesi Ankara'ya göre "Türkiye*ye yönelik bir tavır" olarak kabul edilebilir. Ankara'mn kaygısı bugün yapılacak görüşmelerde ABD Savunma Bakam Richard Cheney'e de üetilecek. söz konusu olamayacagı, anlaşma metni- nin endişelenmemizi gerektirecek herhan- gi bir husus içermeyeceği" cevabını, "ke- sin ifadelerle" verdiğini belirten Sungar, imzalanan anlaşmayı Ankara'mn değerlen- diriş biçimini de şöyle özetledi: "Açıklanan ABD-Yunan 'karşılıklı Sa- vunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması' metninin özellikle giriş bölümünde, mug- lak yaklaşım ve ifadelerle kaleme alınan, istismara müsait formüllere yer verildiği üziintüyU mıişabede edilmiştir." Sungar, "Daha önceki beyanlaria celişen Cheney'in Atina ve Ankara ziyaretlerinin çok önceden programlandığım belirttiler. 7/10 oranı Üst düzeydeki Dışişleri Bakanlığı yetki- lileri ise, Dışişleri Bakam AH Bozer'in ABD Dışişleri Bakam James Baker ile yaptığı son görüşmede, Yunanistan ile imzalanan SE- LA'nm Turkiye'ye bir tehdit niteliği taşuna- dığı konusunda güvence aldığını anımsat- tılar. Aym yetkililer, iki bakanın 7 haziran- da tskoçya'nm Tumburry kentinde yaptık- lan görüşmede, Baker'ın Bozer'e, "anlaş- mada Türkiye'yi rahatsu edecek hiçbir bö- lüme izin verilmeyecegiııi" söylemesine kar- ştn anlaşmada metninde yer alan bazı hükümlerin Ankara'yı rahatsız etmesinin "dogal karşılanması gerektigini" belirttiler. Anlaşmanın, Washington'un Türkiye ile Yunanistan'a yaptığı askeri yardunda 7/10 oramm koruyacağını öngörmesi de Anka- ra'da bir başka endişenin kaynağını oluş- turdu. Türkiye, bu oramn değiştirilmesi ko- nusunda bir süredir diplomatik girişimle- rini sürdürüyordu. Ankara, ABD'nin NA- TO ülkeleri arasında yardım oramm anlaş- ma metni haline getirmesine karşı olduğu- nu vurgulayan Dışişleri Bakanlığı yetkili- leri, bu açıdan da Yunanistan ile imzalanan SElA'mn sorunu yeniden alevlendireceği- ni vurguladılar. Ankara'mn Yunanistan konusundaki en- dişelerinin geniş biçimde bir kez daha dile getirileceği Cheney'in Ankara temasların- da Uzerinde durulacak diğer konuları da son NATO zirvesinde alınan kararlar ve kı- sa menzilli nükleer silahların kaldırılması yönündeki ABD önerisi oluşturuyor. Türkiye*deki topçu bataryalarıru kapsamı- na alan ABD önerisine Ankara sıcak bakıyor. ABD Savunma Bakanı'nın, yıllık olağan "uzak Avnıpa ülkeleri luru"nun Ankara durağında, Cumhurbaşkanı Turgut ÖzaJ, Başbakan Yıldınm Akbulut, Milli Savun- ma B?kanı Safa Giray ve Genelkurmay Başkam Necip Torumtay ile görüşmesi bek- leniyor. özal, Cheney'i kabul etmek üzere bir gun için Ankara'ya geliyor Liberya*da isyuncılar,'Ateşkesehnyır* dedi Dış Haberier Servisi — Liberya'da yönetimi devirmeyi amaçlayan isyancı birliklerle hıikümet birlikleri arasındaki çaüşmalar sürüyor. Başkent Monrovia'yı kuşatma altında tutan isyancılar, Devlet Baş- kanı Samud Doe"nun ateşkes önerisini reddetüler. Uberya'nın kom- şusu Fildişi kıyısında bir açıklama yapan isyancı biriiklerin sözcü- sii Thomas Woewiyu, Devlet Başkanı Doe'nun ateşkes önerisinin red- dedildigini açıklayarak LJberya yönetiminin ateşkes saglandıgı yo- Inndaki iddiasam yalanladı. Sözcü, isyanalann başkent Monrovia- da ilerlediklerini ve Doe'ya baglı biriiklerin knşablmak lizere oldnk- lannı söyledi. AP'nin haberine göre Charies Taylor liderliğindeki isyancı birliklerle Samuel Doe'ya baglı hükümet güçleri arasındaki çatışmalar süriiyor. Çaüşmalann önceki gün hafiflemesine ve isyan- alann başkentin dışına çeküdiginin acıklanmasına karşın isyancı- lar, hükümet askerlerinin moralinin kötü olduğunu one sünıyorlar. tsyancılar, Charies Taylor lideriiginde bir hükümet kurulması için Doe yönetimiyle pazariıklara başlanacağım da iddia ediyorlar. Yunanistan SEİA partileri karıştırdı ATtNA (Cumhuriyet) — Yuna- nistan hukümeti ile ABD arasın- da önceki gün imzalanan Savun- ma ve Ekonomik İşbirliği Anlaş- ması (SEİA) Ankara'mn tepkisi- ne yol açtığı kadar Vunanistan'da- ki muhalefet partilerinin de deği- şik açılardan çeşitli eleştirilerine hedef oldu. Ana muhalefet sosya- list PASOK söz konusu anlaşma- yı "eskiye dönöş" olarak nitele - di- Yunanistan Başbakanı Kons- tantin Mitsotakis ile Dışişleri Ba- kam Andonis Samaras söz konu- su anlaşmayı "eşi bulunmaz bir anlaşma" olarak nitelediler. Ayn- ca ABD'nin ilk kez Yunanistan1 ' ın bagımsızhğına, egemenlik hak- lanna ve toprak bütünlüğune "güvenceler" verdiğini vurguladı- lar. Ana muhalefet PASOK, dünkü açıklamasıyla SElA'yı "Ynnan ulusal çıkarianna aykın" olarak nitelerken üs anlaşmasının iraza- lanmasından önce anlaşma mad- delerinin açıklanması ve halk oy- lamasma sunulmaa gerektiğinden söz etti. Komünist partileri ise üs- lerin ikisinin kapatümasıyla Yuna- nistan'ın ABD'ye olan "bagımlı- hgının" silinmediğim ve bütün us- lerin kapatılması gerektigini vur- guladı. Azınlıklar konusundaki yaklaşım Ankara'yı düşündürüyor Türkiye AGIICten tedirginYASEMİN ÇONGAR LONDRA — Kuzey Aüantik Ittifakı'mn başta Sovyetler Birli- ği olmak üzere Varşova Paktı ül- keleri karşısında yeni bir imaj oluşturmaya çalıştığı Londra zir- vesi, AvTupa Güvenlik ve İşbirli- ği Konferansı'nın (AGİK) önemi- ni kaçınıhnaz biçimde ön plana çı- kardı. AGlK'in Avrupa'mn güven- liği açısından oynadığı rolü yad- sımayan, ancak bu rolün NATO- nun işlevinin yerini alamayacağı- m savunan ittifak ülkeleri, yayım- ladıklan ortak bildiri ile 351er Av- rupası'mn kurumsallaşmasım da gündeme getirdiler. Londra zirve- sinde NATO'nun önemini sürdür- düğü şeklindeki inancını ifade eden Türkiye ise AGlK'in artan önemi karşısında "çelişkUi" duy- gulardan kurtulamıyor. AGİK bünyesinde özellikle azınlık sorun- lanmn çözümüne ilişkin arabulu- culuk mekanizması kurulması ça- lışmalan, bu çelişkinin başhca ne- denini oluşturuyor. Londra zirvesi sırasında görüş- tüğümüz yabancı diplomatlann önemli bir bölümü, azınlıklar so- rununun arabuluculuk mekaniz- masıyla çözulmesinin güç olabile- ceğini, ancak konunun AGlK'in başhca ilgi alanlarından birini oluşturmasımn önune geçilemeye- ceğini savundular. Konferans bün- yesinde etnik sorunlara uçunc 1 ta- nizmasıyla çözülebileceğini öne sürüyorlar. Amerikalı diplomat- lar, bu geniş çerçevenin kapsamı- na Türkiye'nin de girip girmeye- ceği sorusuna "35 ülkenin resmi vc gayriresrai bütün etnik sorun- ları ele alınabilmeli. Biz kendi ül- kemizden başlamaya haanz" ya- mtım veriyorlar. Kasım ayında Paris'te yapüması leniyor. Londra zirvesinde alınan kararlar, AKKUM-1 sonrasında kısa menzilli nükleer füzeler (SNF) müzakerelerinin de AGİK bünyesinde gündeme getirilmesi- ni öngörüyor. ABD ve SSCB'nin Avrupa'daki kısa menzilli nükle- er güçlerini karşılıklı olarak sıfır- lamasını da gerektirebilecek bu görüşmeler, ikinci bir konvansiyo- Londra'daki NATO zirvesinde ittifakm önemini sürdürdüğü konusundaki inancını vurgulayan Türkiye, AGİK'in artan önemi karşısuıda "çelişkili" duygular içinde. AGİK bünyesinde özellikle azınlıklar sorununun çözümüne ilişkin arabuluculuk mekanizması bu çelişkinin başhca nedeni. raflann, azınlık ve çoğunluk yet- kililerini bir araya getirmesi yoluy- la çözüm aranması düşüncesi da- ha çok ABD patenti taşıyor. Ame- rikalı yetkiüler, ozelhkle Quebec'in ayrüma isteğini gündeme getirme- si sonrasında "Kanada'dan Sov- yetler Bniiği'ne kadar" deyişini kullanarak her yerdeki etnik so- runların bu arabuluculuk meka- öngörülen AGİK zirvesinde ise azınlıklar sorununun kapsamh bi- çimde ele ahnması, diğer gündem konularmın aciliyeti nedeniyle güç görünüyor. NATO ve Varşova Paktı'na üye 23 ülkenin Viyana 1 da sürdurdüğü Avrupa Konvansi- yonel Kuvvet Indirimi Muzakere- leri'ne (AKKUM) ilişkin ilk anlaş- manın burada imzalanması bek- nel silah anlaşmasuu ise gündem- den kaldırmıyor. Ancak AKKUM-2 anlaşmasının hangi duzeyde yapılacağı konusunda NATO ülkeleri arasında tam bir görüş birliği sağlanamadı. Fran- sa, AKKUM-2'nin 35 Avrupa ül- kesinin katılunıyla yapdmasını sa- vunurken aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ittifak ülke- si, NATO ve Varşova Paktı dışın- daki ülkelerin bu müzakerelere katıhmı konusunda daha çekin- gen davrandüar. Türk yetkUiler, 23 ülke dışmdaki devletlerin durum- larımn birer birer incelenmesi ve ancak gerekli görülürse AKKUM-2 kapsamına aiınmala- rını savundular. Londra zirvesinde AGlK'in ku- rumsallaşmasına yönelik bü- adım olarak getirilen "küçük bir sekretarya" oluşturulması düşün- cesi ise Türkiye'nin de desteğini kazandı. Ortak bildiriye de yan- sıyan bu düşünceyle bağlantıh ola- rak AGlK'in devlet ve hükümet başkanlan ya da bakanlar düze- yinde yılda en az bir toplantı yap- ması, "çelişkinin önlenmesi" arnaçlı bir AGİK merkezi kurul- ması yoluyla 35 ülke arasında as- keri enformasyon değişimi sağlan- ması ve AGtK'in Strasbourg'daki Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi'ne dayalı yeni bir par- lamenter yapı oluşturması da dü- şünülüyor. i^HlMMMt dergisinin Irak'a ilişkin iddiası Süper top'ta Almanların parmağı DİLEK ZAPTÇIOĞLU BERLİN — Irak'ta 'süper lop' imalatı- na yarayan fabrikamn inşa edildiği ve ya- pımında Alman şirketlerinin önemli rol oy- nadığı belirlendi. Federal Almanya'nın Bochum kenti savcılığı, MAN fabrikaları- nın yan kuruluşu olan Ferrostaal Demir- Çelik Şirketi hakkında 'Dış Ticaret Yasa- sı'na aykın davranmaktan' soruşturma aç- tı. Federal Alman makamlan, Irak'ın Taci kentinde inşa edilen ve aralarında 'süper top' da olmak üzere, top üretiminde kul- lanılacak olan fabrikamn hemen hemen bütün parçalarının Alman firmalarından sağlandığım saptadılar. Top fabrikasının parçalarını ve gerekli uzmanlık hizmetle- rini Irak'a satan ünlü Alman fırmaları ara- sında MAN'ın yan kuruluşu Ferrostaal'ın yanı sıra inşaat firması Hochtief, demir- çelik şirketi Höckner ve branşında tek Mannesmann bulunuyor. Şirket yetkilile- ri, Irak'a parçalarını sattıklan fabrikamn 'gereek amacından haberdar olmadıklaruu' ileri sürüyorlar. Federal Almanya'da yayımlanan 'Der Spiegel' dergisinin son sayısında, Alman firmalarının Irak'taki Saddam Hüseyin re- jimiyle yaptıkları ticaretin ayrmtılan açık- landı. Derginin yorumuna göre, "Arap dünyasında askeri süper guç haline gelmeye hazırlanan Irak'ın silahlanması karşısında Batı son derece dikkatli davra'nırken. Fe- deral Alman şirketleri Saddam Hüseyin'i besleyen kajnak haline geldiler." Amerikan haberalma servisi CIA ve İsrail gizli servi- si MOSSAD'ın ortaya çıkardığı sanılan bu son bilgilerin, Bonn ve Washington'da 'alarm çanlan çaldırdıgı' belirtiliyor. Elde edilen son bilgilere göre 'süper top fgbrikası', Bağdat yakınlanndaki Taci'de kuruldu. Fabrikada, yılda ortalama bin adet orta ve ağır top imal edilebilecek. 156 metre uzunluğundaki, bin kilometre men- zilli, bir metre çaplı 'süper top'un yapımı da fabrikamn olanakları dahilinde. Irak tarafından 'Babil Operasyonu' ola- rak adlandırüan 'süper top' fabrikası için gerekli hazırlıklarla iki yıl önce ttalya'nın Monza kasabasmda bir fırma görevlendi- rildi. Uluslararası silah ticaretindeki akti- viteleriyle tamnmış firraanın adı, 'Europe- an Manufacturer Center", kısa adıyla 'ELI- ROMAC. Mart ayında iki EUROMAC gö- revlisi, Londra Heathrow havaalanında atom bombası ateşlemeye yarayan özel fi- tillerle yakalandılar ve tutuklandılar. Irak vatandaşı Kasım ve Abbas Hüseyin kardeşlerin EUROMAC şirketinin Taci'de- ki top fabrikasının yapımı için iki yıl önce Fransız firmalarıyla temasa geçtiği belir- lendi. "Üniversal Demirhane" adı altında sunulan projeye, önce Fransız Sofresid ve Compagnie Francaise de Forges & Fonde- ries (C3F) talip oldular. Fransız şirketler konsorsiyumunun hükümete sunduğu 'sondaj borulan ve eksiz petrol borulan imal edecek demirhane' projesi hükümet yetkililerinin kuşkulanmasına yol açtı ve reddedildi. Bunun üzerine Federal Alman sanayi makineleri fabrikası MAN'ın yan kurulu- şu olan Ferrostaal, projeye talip oldu. 130 milyon markla ihaleye katılan ve kazanan Ferrostaal 'demirbane'yi 1989 yüı başlann- da deniz yoluyla Irak'a nakletti. Irak'ın is- teği üzerine Federal Alman ağır silah üre- tim şirketi 'Rheinmetau" de projeye girdi. Rheinmetall'in Taci'deki fabrikaya 105 ve 203 milimetre arasında yedi farklı kalibreli top üretimi için gereken 'know how'ı sat- tığı bildiriliyor. Taci'deki "süper top" fabrikasının inşa- atım ise Essen merkezli ünlü Alman şirketi Hochtief ustlendi. Döküm tekniğine ait uz- manlık bilgisi, yine branşında ünlu Bude- rus şirketinden sağlandı. MAN şirketler grubuna bağlı Hasenolever firmasından 30 tona kadar yekpare demir parça dökümü- ne yarayan bir eritme presi satın alındı. DUN^ADA BUGIJN ALİSİRMEN Bir Garip Anlaşma Geçen haftanın sonunda Atina'da, ABD ile Yunanistan ara- sında çok garip bir anlaşma imzalandı. Savunma ve işbirliği ko- nusundaki anlaşmanın bir benzerini VVashington, 12 Eylül'den önce Türkiye ile de imzalamış, sonra da anlaşma 12 Eyiül dö- neminde onaylanmıştı. İki anlaşma arasında benzer yönler var. Örneğin ABD, tıpkı Türkiye'nin savunmasının modernleşmesine katkı konusunda ol- duğu gibi Yunan ordusunun modernizasyonuna da katkıda bu- lunma yükümlülüğü altına giriyor Bu iki madde arasındaki benzerlik, aynı zamanda iki sonuç arasında da benzerlik olacağı, yani ABD'nin sozü edilen katkt- sının lafta kalacağı izleoimini uyandırabilir. Öyle ya! Türkiye ile ABD arasındaki anlaşmada öngörülen sonuçlar somut olarak belirlenmediği için hiçbir şey etde edilememiştı. Aynı şekilde Yu- nanistan'ın da bu aianda fazla bir yarar sağlayamayacağı düşü- nülebilir. Ne var ki, Atina bu kez anlaşmaya somut hükümler koy- durarak bir zamanlar Ankara'mn düştüğü yanlışa düşmekten kur- tuimuştur. Gerçekten de anlaşmaya ek olarak verilen güvenlik yardımı mektubunda ABD'nin bu yıldan başlayarak ve 12 ayda tamamlamak üzere, modernizasyon konusunda geri ödemesiz 345 milyon dolarlık askeri yardım yapması şarta bağlanmıştır. Hiç kuşkusuz Türk ve Yunan ordularmın mevcutları ile savun- maya katkı payları göz önünde tutulduğunda, Atina'ya yapılan gerı ödemesiz yardımın büyüklüğü kolaylıkla anlaşılabilecektir. Atina'nın SEIA'ya koymayı başardığı bir başka önemli madde de Amerikan üslerinde bulunan silahların anlaşma yürürlüğe gir- meden önce Yunanistan tarafından saptanmasıdır. Bu hüküm ile Yunanistan'ın egemenlik hakları da pekıştirılmiş olmaktadır. Anımsanacağı gıbi Ankara ile VVashington arasındaki anlaşma- da böyle bir hüküm yer almamaktadır. Atina-VVashington anlaşmasını çok garip kılan yön Türkiye'de 12 Eylül diktasının zoruyla onaylanan SEİA'da yer almayan kimi hükümlerin, Yunanistan ile ABD arasında imzalanan metinde yer alması değil. Anlaşmayı gartp olarak nitelememize yol açan, Türkiye ile Yu- nanistan arasında Vvashington'un özenle koruduğu 10/7 hükmü de değil. Ankara'mn hiçbir zaman resmen kabul etmediği, ama çarnaçar boyun eğdıği, bu oramn böyle bir anlaşmada yer al- ması oldukça sıkıcıdır. Ne var ki Amerikan yardımı zaten artık önemini yitirmekte ve sonuna varmış görünmekte olduğuna göre böyle bir hükmün pratik bir önemi kalmayacak, olsa olsa Yunan kJdialarının metinde teyidi anlamını taşıyacaktır Gerçi salt böy- le bir teyit bile önemsenmesi gereken olaydır, ama bu hüküm "ABD ve Yunanistan, barışı tehdit eden silahlı saldırı veya teh- ditlere karşı birbirlerinin egemenlik, bağımsızlık ve toprak bu- tünlüklerini korumayı garanti eder" hükmü yanında solda sıfır kalmaktadır. ABD'nin, "bir silahlı saldırı veya barışı tehlikeye sokan bir teh- ditle karşılaşması" halınde Atina'nın, Vvashington'un yardımına koşmasının şakadan başka bir anlam taşımayacağı düşünülür- se, maddenin, Yunanistan'a verilmiş bir Amerikan güvencesi ol- duğu açıkça görûlecektir. ABD tarafından Yunanistan'a verilmiş güvencenin önce nrte- liğinı acıklıkla belirtmemiz gerekir. Sam Amca'nın güvencesi yal- nızca savaş halını değil, ama aynı zamanda barışı tehlikeye so- kacak tehditleri de içermektedir Şimdi her şeyden önce sorul- ması gereken soru, hangı hareketlerin barışı tehlikeye sokacak tehdit kapsamına gireceğı ve bunları kimin ya da kimlerin sap- tayacağıdır. ABD güvencesınin akla getirdiği ikinci soru da bir savaş ha- linde ve özellikle Varşova Paktı ülkelerinden bırinin saldırısı ha- linde -ki bu olasılık hiç değilse artık uzun bir süre için neredey- se sıfıra inmiştir- ABD'nin bir NATO üyesi olarak Yunanistan'ın bağımsızlık ve toprak bütünlüğünü korumak için kolları sıvama- sı zaten doğal olduğuna göre bu güvencenin ne anlam taşıdığt- dır? Bir yandan AT bir yandan NATO içinde olan Yunanistan, Av- rupa ülkeleriyle sorunlarını Avrupa çerçevesinde barışçıl yöntem- lerle çözme yûkümlülüğüne girrniş, varşova Paktı üyelerıne karşı da NATO şemsiyesine sığınmış olduğuna göre Sam Amca'nın verdiği güvencenin kime yönelik oiduğu gün gibi açıktır: Atina-Vvashington anlaşmasındaki güvence Turkiye'ye yöne- liktir. NATO uyesi iki ülkenin, kendi aralarında, üye bir üçûncü ül- keye karşı birbirlerine güvence vermelerindeki garıpliğe bir de ABD'nin, "Yunanistan ile imzalayacağı anlaşmada Türkiye'yi kay- gılandıracak herhangı bir nokta bulunmayacağı" yolunda daha önce Türk dıplomatlanna vermiş oiduğu güvencenin garipliği de eklenmektedir. Doğallıkla Atina-VVashington Anlaşması, Ankara'yı kaygılan- dırmıştır ve Dışişleri'nin baskısıyla Özal - ANAP iktidarı, bu ko- nudaki endiselerini bugün ülkemize gelecek olan ABD Savun- ma Bakanı Richard Cheney'e bildirecek, VVashington'u uyara- caktır. Ne var ki Ankara'mn uyarısının ağırlığı Özal - ANAP iktidarı- nın dış politikadakı ağırltğıyla orantılı olacaktır. Bu durumda sorulacak bir soru daha çıkıyor ortaya: Acaba, Özal-ANAP iktidannın dış politikasının, söylencenin dı- şındaki gerçek ağırlığı nedir?\ Sahi OzaKANAP iktidarının aünyadaki ağırlığı nedir dersiniz? Yanıt konusunda herhangi bir tereddütünüz varsa, Atina'da imzalanan anlaşmaya göz atmanız yeterlıdir. AFGANİSTAN Kabil hükümet birliklerbıiıı başarısı Afgan hükümet birliklerinin mücahitlerin elindeki stratejik öneme sahip bir bölgeyi ele geçirdikleri bildirildi. KABtL (AA) — Afgan hükü- ancak uyrukları hakkında bilgi met birliklerinin, Başkent Kabil- vermedi. General Azimi, Afgan in 20 km kuzeybatısındaki, stra- tejik öneme sahip Paghman böl- gesinin kontrolünu 75 gün süren çatışraalardan sonra ele geçirdik- leri bildirildi ancak mücahitler bu haberi yalanladılar. Afganistan Savunma Bakan Yardımcısı General Muhammed Nabi Azimi, önceki gün yaptığı açıklamada, mücahitlerin kalele- ri olarak kabul edilen ve başken- te düzenlenen füze saldınlannın yüzde 60*uun gerçekleştirildiği yer olan dağlık bölgeden, Sovyet as- kerlerinin döneminde bile uzak- laştırüamadıklarım belirtti. ANKARA (Cumhuriyel Büro- Bunun üzerine Afgan hüküme- s u ) ~ Dışişleri Bakam Ali Bozer, tinin bölgeye büyük bir saldın dü- K ı o n s R u m kesiminin Avrupa zenlemeyi planladığını kaydeden Topluluğu'na tam üyelik başvru- Azimi, bu saldırıya yaklaşık 1000 s u n d a n sonra KKTC Cumhurbaş- Afgan askerinin kaüldığım büdir- k a m R a u f Denktaş'm toplumlara- rası görüşmeler için masaya otur- askerlerinin bundan sonra da mü- cahitlerin mevzilendikleri dağlık bölgelere benzer saldınlar duzen- leyeceğini belirtti. KKTC Dışişleri temkinü di. Azimi, nisan ayı ortalannda başlayan ve yaklaşık 3500 müca- hite karşı sürdürülen saldırıda, bölgenin dağlık olması nedeniyle güç ilerlendiğini belirterek •'Bütün zorluklara rağmen askerlerimiz savunma çizgilerini konıyarak möcahit mozilerine ulaşnlar" de- di. Çatışmalar sırasında mücahit- lerin, Sovyet yapımı iki MIG-21 savaş uçağını düşürdüklerini, 19 zırhlı araç ile 80 topu tamamen tahrıp ettıklerini belirten Azııni, 50 Afgan askerinin öldüğünü, 300'ünün de yaralandığını söyle- di. Azimi, buna karşıhk ölen Af- gan mücahitlerinin sayısmın 400'e yaklaştığım, 1000 mücahitin de yaralandığını kaydetti. Azimi, ça- tışmalar sırasında 14 yabancı da- mşmamn da öldüğünü bildirdi, mayacağı yönündeki açıklaması- m "kendi takdiri" olarak değer- lendirdi. Bozer, Cumhuriyet'in sorusunu yamtlarken Birleşmiş Milletler ka- rannda görüşmelerin "iki kesim arasında yapılması" hükmünün bulunduğunu anımsattı. KKTC Bakanlar Kurulu'nun daha önce "ön şart olmaksızın görüşmelerin yöriitülecegi" yönünde karar aldı- ğına işaret eden Bozer, Denktaş- ın son açıklamalanmn "tamamen kendi takdiri otdagunu" vur- guladı. öte yandan Ankara, 16-17 tem- muzda yapılacak AT Bakanlar Konseyi toplantısında Kıbrıs Rum kesiminin başvurusunun normal inceleme prosedürüne tabi tutul- ması durumunda yapılacak giri- şimler konusunda hazırhklanm sürdürüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle