Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 HAZÎRAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/3
Şamir'in resti
• TEL AVtV (AA) —
tsrail Başbakanı tzak
Şamir, Sovyetler Birliği
Devlet Başkanı Mihail
Gorbaçov'un baskısının,
Sovyet YahudiJerinin işgal
altındaki topraklara
yerleştirilmesini
engeİJemeyeceğini söyledi.
Gorbaçov, ABD Başkanı
George Bush ile yaptığı
zirve görüşmelerinden
sonralci açıklamasında,
tsrail'in, YahudUerin işgaJ
alündaki topraklara
yerleştirilmeyeceği
konusunda güvence
vermemesi durumunda,
Moskova'nın Yahudilerin
göçünü durduracağuu
söylemişti.
Banş
gücünün süresi
• NEW YORK (AA) —
BM Genel Sekreteri Perez
de Cuellar, BM Güvenlik
Konseyi'nden, Kıbrıs'taki
Banş Gücünün görev
süresinin 6 ay uzatılmasını
istedi. Bu istek, genel
sekreterin, Kıbrıs
raporunda belirtildi. Banş
gücünün görev süresi, 15
haziranda doluyor.
Kıbns'taki Banş Gücü,
2.131 BM askerinden
oluşuyor.
AliLska
Türkleri
• MOSKOVA (AA) —
Türkiye'nin Sovyetler
Birliği'nde yaşayan Ahıska
Türklerinden küçük bir
bölümü kabul etmeye
hazırlandığı yolundaki
haberler, Moskova'da
yaşayan Ahıska Tûrkleri
tarafından büyük bir
sevinçle karşılandı. Devlet
Bakanı Ercüment
Konukman'ın, bir İstanbul
gazetesinde yayınlanan bu
konudaki açıklamasıyla
ilgili olarak görüşlermi
açıklayan Abuzer Tayfun,
bunun yıllardır duymayı
hayal ettikleri haber
olduğunu söyledi. Bir
yıldan uzun bir süredir
Türkiye'ye gidebilmek için
uğraş veren Abuzer Tayfur,
Konukman'ın
söylediklerinin bir an önce
gerçekleşrnesini
beklediklerini, bu sayede
uzun süredir verdikleri
mücadelenin meyvesini
almış olacaklarını belirtti.
Arnavutluk'ta
çokseslüik
• VTYANA (AA) —
Amavutluk liderleri, halkı,
komünist parli ve diğer
örgütlenmeler içinde daha
yapıcı rol almaya
çağırdılar. AP, KP lideri
Ramiz Alia ile
Arnavutluk'un eski lideri
Enver Hoca'nın eşi ve kitle
örgütü Demokratik
Cephe'nin Başkanı
Necmiye Hoca'nın bu
yöndeki çağnlannı,
ülkenin Stalinizm'den ağır
ağır ayrılmakta olduğuna
yeni bir işaret olarak niteledi.
Şili'de toplu
mezar
• SANTIAGO (AA) —
Şili'de General Augusto
Pinochet'nin 1973 yılmda
iktidan ele geçirmesinden
sonra kurşuna dizilerek
gizlice gömüldüğü sanılan
çok sayıda kişinin
bulunduğu bir toplu mezar
ortaya çıkartıldı. Şili'nin
kuzeyindeki Pisagua
kasabasında ortaya
çıkartılan mezann eski bir
toplama kampı
yakınlarında bulunduğu
kaydedildi.
Bir FıJLstinli
öldürüldü
• KUDÜS (AA) — Batı
Şeria'daki Nablus kenti
yakınlannda bulunan Askar
mülteci kampında İsrail
askerlerinin ateş açması
sonucu 7 yaşında Filistinli
bir çocuk öldü. Filistinli
kaynaklar, Ahmed Salame
adındaki çocuğun almndan
vurulduğunu ve İsrail
askerlerinin ateş açtığı
sırada kampta herhangi bir
gösteri yapılmadığını
belirttüer. AFP'nin Filistin
kaynaklanna dayanarak
çıkardığı bilançoya göre
israil askerlerinin ve
göçmenlerinin, 'intifada'nın
başladığı aralık 1987'derl bu
yana öldürdükleri Filistinli
sayısı 694'e yükseldi.
Kopenhag'da dün başlayan toplantıda konuşan AHBozer ağırlığı azınlıklar sorununa verdi
AGIK,Aİmanya'nın gölgesînde açıldıMihail Gorbaçov'un Washington zirvesinde
Almanya sorunu için AGİK'in yeni bir
Avrupa Güvenlik Konseyi'ne
dönüştürülmesini önermesi AGİK üyeleri
arasında en fazla tartışılan konu oldu.
FERRUH YILMAZ
KOPENHAG — Kopenhag'ta-
ki Avrupa Güvenlik ve lşbirliği
Konferansı (AGtK), Insan Hak-
ları Boyutu toplantısı Almanya
sorununun gölgesinde başladı.
Toplantı gündeminde olmaması-
na karşıhk Almanya sorunu, kon-
feransın ana faaliyet konusunu
oluşturuyor. Sovyet Dışişleri Ba-
kanı Eduard Şevardnadze de ko-
nuşmasının bir bölümünü Alman-
ya sorununa ayırdı. Şevardnadze
ayrıca etnik sorunlarla ilgili bir
Avrupa semineri düzenlenrnesini
önerdi. Azınlık sorunları diğer
konuşmalarda da ön plana çıktı.
Danimarka Dışişleri Bakanı Uf-
fe Elleman Jensen, açış konuşma-
sında AGİK bünyesinde insan
haklarını kontrol edecek bir "in-
san haklan komitesi" kurulması-
nı önerdi. Jensen'in bu önerisi
Sovyet Dışişleri Bakanı tarafın
dan da desteklendi.
Türk Dışişleri Bakanı Ali Bo-
zer'in konuşmasının agırlık nok-
tasıru da azınlıklardan uluslarara-
sı anlaşmalarda belirtilen gruplan
anladığını belirtti ve ülkelerin ge-
leneksel sosyal yapılarına doku-
nulmaması gerektiğini söyledi.
Bozer, yeni ayınmlar yaratmanın
gereksiz olduğu görüşünü savun-
du.
Bozer aynca, azınlıklar soru-
nunun AGİK'e katılan ülkelerin
toprak bütünlüğunü sarsacak bo-
yutlara ulaştırılmaması yolunda
jyanda bulundu.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in
konuşmasında değindiği konular
arasında Avrupa'daki göçmen
topluluğu da yer aldı. Bozer, Av-
rupa'daki göçmenlere eşit sosyal
haklar ve giderek de siyasal hak-
lar verilmesini istedi.
Konfera.ns gündemine getirüen
ve çok sayıcla ülke tarafından des-
teklenen insan haklan komitesi
önerisi konusunda da göriiş belir-
ten Ali Bozer, diğer platformlar-
da var olan aynı işleve sahip me-
kanizmaların görevini üstlenecek
yeni bir mekanizma oluşturulma-
sında yarar görmediğini söyledi.
Bozer, aynı konuda faaliyet yürü-
ten birden fazla uluslararası ko-
mitenin birbirlerinin etkinlikleri-
ni azaltacaklan ve zaman zaman
meşruiyet sorunu yaratabilecekle-
ri görüşünü ileri sürdü.
Danimarka'nın insan haklan
konusunda kalıcı bir komite oluş-
turulması önerisi, AGtK'in ku-
rurnsallaştınlması önerisiyle bağ-
lantılı bir öneri. Sovyetler Birliği,
birleşik Alrranya'nın NATO üye-
si olarak kalmasına karşı çıkıyor
ve bunun yerine Avrupa'da yeni
bir güvenlik sistemi oluşturulma-
sını, AGİK'in işlevinin genişleıi-
lerek bu yeni güvenlik sistemine
dönüştürülmesini öneriyor. ABD
ve Batı Almanya ise birleşik Al-
manya'nın NATO üyeliğinde di-
retiyorlar. Buna karşılık Batı AJ-
manya, Sovyetler'in de gönlünü
hoş tutabilmek için NATO'nun
yapısının değiştirilmesi ve AGİK'-
in rolunun arttırılmasını istiyor.
Sovyetler Birliği'nin AGİK'in ye-
ni Avmpa güvenlik sistemine dö-
nüştürülmesi önerisi, 19 aralıkta
Paris'te başlayacak AGİK zirve-
sinin gundemini oluşturacak. İn-
san Haklan Konferansı için Ko-
penhag'da bulunan AGİK ülkele-
rinin dışişleri bakanları bu konu-
da görüş birliğine vardılar ve ara-
lık ayındaki zirveyi hazırlayacak
bir komite oluşturulmasını karar-
laştırdılar.
Almanya sorununun çözümü,
onumüzdeki günlerde lskoçya'da
toplanacak NATO ülkeleri dışiş-
leri bakanları toplantısında NA-
TO'nun yeniden yapılanmasıyla
ilgili nasıl bir karar çıkacağına da
bağlı olacak. Sovyetler Birliği; Al-
manya sorununun, iki Almanya,
Sovyetler, ABD, tngiltere ve
Fransa arasında yurutülecek gö-
rüşmelerle çözülmesini istivor.
Kopenhag'ta 29 hazirana kadar
devam edecek konferansta insan
haklan komitesi kurulması yolun-
da bir karar ahnmasa bile AGtK
üyesi ülkeler bu konuda en azın-
dan ilke kararlan almayı hedefli-
yorlar. Konferans sonunda ya-
yımlanacak sonuç bildirgesinde
azınlık sorunlanna da ağırlıklı bir
yer verilmesi bekleniyor.
Türkiye'nin AGİK bünyesinde
bir insan haklan komitesi kurul-
masına karşı çıkmasının altında,
konferansta yeni bir azınlık tanı-
mı getirilmesi korkusu yatıyor.
Bazı ülkelerin dil azınhklanna ye-
ni haklar tanınması yolunda öne-
riler eetirmeleri bekleniyor.
Süperzirvede sorunu, masaya SSCB getirdi
Kıbrıs konusu ısınıyorAmerikan kaynakları Sovyet tarafının Kıbrıs'ı
'rutin bölgesel çerçevede' gündeme getirdiğini,
Amerikan tarafının da 'klasik' yanıtını verdiğini
söyledi.
LTUK GÜLDEMtR
WASHINGTON — Geçen şu-
bat ayında New York'ta yapılan
Kıbns zirvesinden sonra bir süre
sessizleşen Kıbns konusu, yeniden
hareketlenmeye başladı.
Son birkaç gün içinde şu geliş-
meler yaşandı: SSCB lideri Mihail
Gorbaçov ve Baskan Busa Was-
hington zirvesi kapsarrunda Camp
David'de yapuklan göriişmede
Kıbns konusuna da değindiler.
ABD Dışişleri Bakanı JUKS Ba-
kcr öoceki gün Washington'da bu-
lunan Yunanistan Başbakanı
Konstantin Mitsotakis ile yaptığı-
görüşmede Kıbns'ı da ele aldı.
Baskan Bush ise önceki gece BM
Genel Sekreteri Perez de Caellar
ve Mitsotakis ile yiyeceği oğle ye-
meği öncesinde Kıbns ağırlıklı bir
görüşme yaptı. Bu arada ABD
Başkanı'run Kıbrıs Koordinatöril
Neboa Ledsky de Ankara'daki te-
maslannı sürdürüyordu.
Cumhuriyet'in edindiği bilgiye
göre Washington zirvesinde Kıb-
ns konusunu SSCB tarafı masa-
ya getirdi. ABD'nin bu konudaki
klasik politikası şöyle: SSCB ne
zaman bu konuyu acsa, ABD din-
ler ve not alır, ama bu konu üze-
rinde kapsamlı bir diyaloğa gir-
mekten kaçınır. Oysa ABD Dışiş-
leri Bakanı James Baker, önceki
günKonstantin Mitsotakis ileyap-
tığı görüşmeden sonra gazetecile-
rin sorulannı yanıtlarken Bush ve
Gorbaçov görüşmesini şöyle nak-
letti:
"İki baskan konuya kapMmh
Mr şeidMe göröftiL Gcrek B^ku
Busb gerekse Baskan Gorbaçov
bu soruua çöz»ek içja yaptlabl-
leceklerin vapüması görusünü
paytaştılar Her Od baskan da,
içerde Bay Mitsotakis e aktaraıgıın
gibi BM Ğcael Sekrctetinta çaba-
lanm desteUediklerini kaydetti-
ler."
Baker'in bu sözlerinin tonu
"Ugtoc" bulunmakla birlikte, ko-
nuya Uişkin sorulanmızı yanıtla-
yan bir yönetim mensubu, "Sov-
yeüer'in konuyu ıntin bölgesel
gazetecilere, Türkiye ve Yunanis-
tan'a verilen yardımda kongrenin
uyguladığı lffa 7 oranını destek-
lemelediklerini söylemesi, Türk
makamlan tarafından memnuni-
yetle karşılandı. Baker aynca
Yunan-Amerikan ilişkilerinin gi-
derek gelijtigini vurguladı ve 26
yıldan beri ilk kez bir Yunan baş-
bakanının VVashington'a geldiği-
ne dikkal çekti. Baker, Mitsota-
kis'in kendisine tsrail ile Uişkile-
TAKTİK NÜKLEER SİLAHLAR
SSCB'den tek
yanlı indirimEduard Şevardnadze, yıl sonuna kadar Orta
Avrupa'dan 1500 nükleer başlığın
söküleceğini, aynca 60 rampa ile 250'den
fazla topun kaldırılacağını açıkladı.
çerçcvcde gudcme getirdigini, rini normalleştireceğini söyleme
ı. sini de gazetecilere övdü. 'Anerikan tarafuu da klasik ya-
•ıtuı vcniitbd" söyledi. ABD Dı-
şişleri Bakanı Baker'in Mitsotakis
ile görüşmesinden sonra yönelti-
len bir başka soru üzerine Yunanlı
gazetecilere
öte yandan Baskan Bush önce-
ki gece BM Genel Sekreteri Perez
de Cuellar ile Kıbns konusunda
bir görüşme yaptı.
Humeyni'yi
anma
tran'ın dini lideri Ayetullah
Ruhullafa Humeyni,
ölıimunun birinci
yıldönümünde önceki gün
görkemli torenlerle anıldı.
Geçen yıl Tahran'da geçirdigi
bir rahatsızlık sonucu ölen
Humeyni için tran'ın yanı
sıra Lübnan'ın başkenti
Beyrut'ta da Şü örgutlerin
egemenligindeki maballelerde
anma gösterileri düzenlendi.
Tahran'da bir yıl önceki
görkemli cenaze törenindeki
gibi yine milyonlarca İranlı
Humeyni'nin bir anıt mezar
haline getirilen kabri başında
yas tuttu. Şii geleneklerine
göre ağlayarak ve ağıtlar
yakarak dövünen tranlılar
Humeyni'nin yolundan
gideceklerini ifade eden
sloganlar atblar. Beynıt'taki
tran vanhsı örgüller de
düzenledikleri anma löreni ve
yiiriiyüşlerde "Kahrolsun
Amerika ve kahrolsun tsrail"
sloganlanyla Homeyni'nin
fdsefesini yaşatacaklanna ant
içtiler. (Fotoğraf: Reuler)
Çekoslovakya'da seçim heyecanı
Çekoslovakya'da 8-9 haziran günleri yapılacak
son 40 yılın ilk özgür seçimleri için propaganda
kampanyası sürerken en yüksek şans Sivil
Forum'a tanınıyor.
NtLGÜN CERRAHOCLU
PRAG — Çekoslovakya'nın
başkenti hâlâ Jan Palach'ın cena-
zesine ağlıyor. Jan Palach,
1968'de Sovyet işgalini protesto
etmek için üzerine benzin döküp
kendini yakan bir Çek genci. 40
yıUık Sovyet baskısını anlatan
"Ülkem Çekoslovakya'dır" adlı
sergide, Jan Palach'a ayrılan bö-
lümün önü kalabalıktan geçilmi-
yor. '68'den kalmagazete kupür-
leri, Sovyet tanklanm gösteren es-
ki fotoğraflann arasına yerleşti-
rilmiş olan bir televizyon ekranı,
Palach'ın cenazesini baştan sona
vererek, Praglılara acı günleri ha-
tırlatıyor. O günleri yaşamış olan
Çeklerin bir kısmı ipnotize olmuş
gibi, bu trajik imajları yeniden
gözden geçirirken, gözyaşlannı
tutamıyor. 1989 kasımında bir-
denbire patlak veren "Kadife
Devrimi"nin kahramanlarını
oluşturan gençler ise, kendilerin-
den 21 yıl önce benzeri bir raüca-
deleyi yapayalmz gerçekleştirme-
ye çalışan Palach'ı ekrana getiren
karelerin önunden aynlamıyoriar.
ANKARA — Türkiye yaklaşık
Na Prikope" Sokağı'ndaki iki yıldan beri topraklannda bu-
Hybernn bmasında duzenlenen
aynlmış. Federal Almanya, Po-
lonya, Macaristan, Fransa, Sov-
yetler Birliği, ABD gibi ülkelere
birkaç ay içinde birbiri arkasına
geziler yapan Havel'in, bu ülke-
lerin liderleriyle çekilmiş fotoğraf-
lan duvarlan kaplıyor.
Bu sergi Çekoslovak seçımleri-
nin galibi olarak çıkması beklenen
"Sivil ForunT'un etkileyici ka-
mpanya araçlanndan biri. Sosyal
demokratlar ve liberallerden Hı-
ristiyan demokratlara dek çeşitli
partilerden oluşan "Sivil
Forum"-un başlıca simgesini ül-
kenin en popüler kişisi Cumhür-
başkanı Havel oluşturuyor. tki
gün sonra (8 haziran) yapılacak
seçimlerde Forum'un oyların yüz-
de 30 ya da yüzde 35'ini alması
bekleniyor. "Birşemsryeörgüta"
olarak nitelenen partinin sozcüsu
Ivan Cabal'in "Cumhuriyet"e
anlattıklanna göre, Bohemya ve
Prag'da, Forum'un oylannın yüz-
de 45'e dek çıkması bekleniyor.
Sosyolog Cabal, az gelişmiş ta-
nm yöresi güneyinde ve Slovak-
ya'da "Şiddete Karşı Koyan
Yurttaslar" adını alan partinin
oylannın yüzde 25 civannda kal-
dığını söylüyor.
Yeniden bir koalisyon hüküme-
tinin kurulmasına olanak ver.ne-
si beklenen seçim sonuçlarına gö-
re Hıristiyan demokratlann oyla-
rın yüzde 20'sini, yeşillerin yüz-
de 10'unu, sosyalistlerin yüzde
8'in
;
Köylü Partisi'nin yüzde
7'sini ve komunistlerin de yüzde
5'i ile yuzde 10'u alması bekleni-
yor. Hatta Husak'ın"normal-
leşme" günleriyle hatırlanan ko-
munistlerin yüzde 5 barajının al-
tında kalarak parlamentoya gire-
meyeceğini iddia edenler bile var.
Fakat halen partiye kayıtlı bulu-
nan 1 milyon üyenin nasıl oy kui-
lanacağı hakkında kimse tatmin
edici bir yanıt vermiyor.
Komunistlerin parlamentoya
girmesi halinde bile, Forum bu
paniyle her türlü ışbirliğini red-
dediyor. Bu durumda, en olası
koalisyon formülü. Forumla Hı-
ristiyan demokratlar, sosyalistler
ve yeşiller arasında beliriyor. Bir
çfjit "kurucu meclis" oluşturmak
Için yapılan bu demokratik seçim-
lerin iki yıl sonra tekrar yenilen-
mes: bekleniyor.
Sandıktan çıkacak olan koalis-
yon formülü her halükârda "Si-
vil ForunT'un damgasını taşıya-
cak. Şimdiki halde "Sivil Forum"
formülü yıllarca süren otoriter,
devletçi tek parti yönetiminden
bıkmış olan Çeklerin hoşuna gi-
diyor. "Forum", seçmenlerinin
karşısına çok basit, fakat büyük
bir dönüşümü gerektiren bir prog-
ramla çıkıyor.
KüRTSIĞINMACILAR
'Peşmerge'yegeridönüş yolu
YASEMİN ÇONGAR
sergiye girebilmek için Prag hal-
kı uzun kuyruklar oluşturuyor.
Binanın iki katına yayılan sergi-
de dolaşırken Çekler yakın tarih-
lerinin taze aalanyla bir iki saat
boyunca baş başa kalıyorlar. Sa-
lonlann değişik köşelerine yerleş-
tirilen televizyon ekranlan, Prag-
hlan Alexandr Dubçek'le yaşanan
'68 Baharı'na geri götürüyor. Bir
başka bölümde Leonid Brejnev'-
in, Husak'ın, Jakes'ın sonsuza
dek süreceği sanılan
"normallesme" yıüannın kâbusu
hatırlanıyor ve nihayet "Vences-
las Meydanı"na diktikleri ınunı-
larla geceyi gündüze dönüştüren
gençler, Çek tarihine "Kadife
Devrimi" olarak geçen '89'un son
günlerine ilişkin fiunler ve kupür-
ler birbirini izliyor. Üst kata çıkan
merdivenlerde ise baştan aşağı ti-
yatro yazarı-Cumhurbaşkanı
Vadav Havel'in fotoğraflarına
lunan Iraklı Kürtleri aftan yarar-
lanmak üzere ulkelerine göre gön-
derme eğiliminde. Bu eğilim Dı-
şişleri BakanlığYnın "peşmerge"
diye adlandınlan Iraklı Kürtlerin
"biijrtk bir ekonomik yük ve po-
taasiyel tebUke" oluşturduğu yo-
lundaki son değerlendirmesi üze-
rine belirginleşti. Yozgat'ta kurul-
ması planlanan yerleşim merke-
zinden son anda vazgeçilmesi er-
tesinde peşmergeler için yeni bir
toplu yerleşim alanı düşünülme-
mesi de bu eğilimin en temel gös-
tergelerinden sayılıyor.
Dışişleri Bakanlığı'nın üst dü-
zey bir yetkilisinin CuBknriyet'e
yaptığı değerlendirmeye göre Irak-
h Kürtlerin geri gönderilmesi eği-
limi başlıca şu nedenlere dayandı-
rüıyor:
Kimyasal silab knlianınundan
kaçarak Turkiye'ye atmdıUan bi-
Hnea Irakk Kürtm "mHHecT sta-
ttisfl degil "geçicı aguma'
tanınvstık. Ancak bu kişilerio
icüncü bir ülkqc gktaMaaeleri w
aradaa uzua zanan geçmiş ve af
çıknuş oimaana karşu ülkelerİBe
dönmemeieri "geçid" daranlan-
nı tümüyle orUdaa kaldırdı.
TMrldye bu kadw çok Idçryi mrek-
H barudvmak koBusnnda gerck-
H kaariıklara w oiauaklara sahip
dÜL
Iraklı Kürtler Türkiye açısından
Snemli bir ekonomik yük oluştur-
masının yanı sıra bazı ciddi siyasi
kaygılara da yol açıyor. Olayın ka-
muoyuna yansıyan yönleri dışın-
da, peşmergelerin Kürt sorununun
aldığı yeni boyutlar çerçevesinde
bir potansiyel tehlike olarak gö-
rülmesi unsuru ön plana çıktı.
Peşmergelerin yabancı basına yö-
nelik olarak Türkiye aleyhine de-
meçler vermeleri de rahatsızlık ya-
rattı.
1988 ağustosundan beri Türki-
ye'de yaşayan ve son rakamlara
göre sayılan 28 bini bulan peşmer-
gelerin Irak'a dönmelerinin teşvi-
lci, Ankara-Bağdat ilişkileri açısın-
dan da önem taşıyor. tkili görüş-
melerde Türk yetkiülerinin Irak-
hlara "PeşMergeJerin nlkelerine
Jöameierine engei olastanıcak
olomsuz propagaudaya fırsat ver-
anVoraz'' şeklinde güvence verdiği
biliniyor.
Irak yönetiminin Körfez Sava-
şı sonrasmda ülkesinden kaçanla-
nn 9 Mayıs 1990 tarihine kadar
dönmeleri halinde af kapsamına
alınacaklan konusundaki temina-
tını son olarak 9 hazirana kadar
uzatması Ankara'nın "geri dönö-
şü teşvik" politikasına da cesaret
verdi. Dışişleri BakanüğYndan
edindiğimiz bilgiye göre bu dönem
içinde geri dönmek için gönüllü
olarak başvuruda bulunan Irak-
lılann sayısı 2 bine ulaştı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserliği'nin öncülü-
ğünde başlatılan ve tamamı dış
yardım olmak üzere toplam 13
milyon 500 bin dolar para topla-
nan Yozgat projesinden vazgeçil-
mesinde de yöre halkının tepkile-
rinin yanı sıra "potaasiyd »•Mlıı"
değerlendirmesınin önemli rol oy-
nadığına işaret ediliyor.
KOPENHAG (Cumbnriyel) —
Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı
Eduard Şevardnadze, Sovyetler
Birliği'nin, taktik nükleer silahlar-
da ve Avrupa'daki nükleer toplar-
da tek yanlı yeni bir indirime gi-
deceğini açıkladı.
AGtK tnsani Boyut Konferan-
sı'nın açılış töreninde konuşan
Eduard Şevardnadze, Orta Avru-
pa'da yerleştirilmiş bulunan 1.500
nükleer başlığın yıl sonuna kadar
söküleceğini, aynca taktik nükleer
füze fırlatıcısı 60 rampa ile
250'den fazla nükleer topu kaldı-
racaklarını söyledi. Şevardnadze,
böylelikle Sovyetler Birliği'nin yıl
sonuna kadar toplam 140 kısa
menzilli nükleer füze rampası ile
3.200 nükleer topun sökülmüş
olacağını belirtti.
Sovyet Dışişleri Bakanı Şevard-
nadze, ABD Dışişleri Bakanı Ja-
mes Baker ile Almanya'nın NA-
TO'ya üyeliği hakkmdaki görüş-
mesinden hemen öncesinde yap-
tığı açıkiamada, Sovyetler Birtiği-
nin, Avrupa'da yeri bir güvenlik
dengesi oluşturmayı amaçladığı-
nı söyledi. "Yeni bir Avrupa inşa
etmek için, öncelikle bölgeyi nük-
leer silahlardan temizlemeliyiz"
diyen Şevardnadze, Sovyetler Bir-
liği'nin bu konuda önayak olmak
istediğini belirtti.
Şevardnadze, Varşova Paktı'nm
kendini yenileme cabasında oldu-
ğunu ve paktuı yannki toplanu-
sında bunun somutlaştırılacağını
söyleyerek NATO'nun da aynı tür
bir değişim geçirmesinin gerekli
olduğunu belirtti. Şevardnadze,
"Almanya konusunda ancak böy-
lelikle uzteşma yolunu bulabiliriz"
dedi.
Sovyeüer Birliği Dışişleri Baka-
nı Eduard Şevardnadze'nin, Avru-
pa'daki nükleer silahlarda indirim
konusundaki açıklaması, ABD
Dışişleri Bakanı James Baker ta-
rafından ihtiyatla karşılandı. Ba-
ker, konu hakkında yaptığı açık-
iamada Sovyetler Birliği'nin daha
önce açıkladığı indirim program-
lanrun bazılanmn hâlâ gerçekleş-
tirilmemiş olduğunu anımsattı.
KIBRIS KOORDESATORIJ LEDSKY:
Rumların da
self-determinasyon
hakları yoktur
Ali Bozer'den
Mitsotakis'e yanıt:
AT üyeliği
Kıbrıs'a
bağlanamaz
ANKARA (Cumburiyet Büro-
su) — Dışişleri Bakanı Ali Bozer,
AT'ye tam üyelik için Kıbns so-
rununun çözümünün "önkoşul"
olmadığını söyledi.
Ali Bozer, Yunanistan Başba-
kanı Konstantin Mitsotakis'in ön-
ceki akşam TV'de yayımlanan 32.
Gün haber programında yer alan
demeciyle ilgili olarak dün
TRT'ye bir açıklama yaptı. Bo-
zer, Mitsotakis'in Kıbrıs sorunu
çözühnedikçe Türkiye'nin AT'ye
üye olamayacağı yolundaki söz-
lerini yanıtladı. Yunan hüküme-
tinin sorunlara "diyalog ve banşçı
yoldan" yaklaşacağını belirttigi-
ni anımsatan Bozer, "Biz bundan
sadece memnun oluruz" dedi.
Mitsotakis'in Davos sürecinden
farklı olarak, iki ülke arasındaki
diyalogda guç sorunlardan başla-
mada önceliğin Kıbrıs sorununa
verilmesi gerektiğine ilişkin sözle-
rini değerlendiren Bozer özetle
şunları söyledi: "Yunanistan'la
aramızdaki sorunlann önceliği
söz konusu olduğu zaman Kıbns
sorununun öncelikler arasına gir-
mekten riyade ayn bir çerçevede
değerlendirilmesini, meselenin ta-
rihi geiişiminin bir sonucu olarak
göriiyorum. Bu ifademin Kıhns'-
ta çöziime taraftar olmadığımız
veya çözumü geciktirmekte ısrarlı
bulunduğumuz şeklinde yorum-
lanması yanlış bir degerlendirme-
dir. Tersine Kıbns sorununun ma-
kul bir süre içinde, banşçı yolla.
kalıcı ve adil bir biçimde, mevcut
gerçeklere u>gun olarak, diyalog-
la çözülmesini istiyoruz."
Ali Bozer, sorunun Türkiye ve
Yunanistan arasında müzakeresi-
nin Kıbrıs'ın iki eşit toplumlu ba-
ğunsızlı»ı statüsüne ters düşeceği-
ni belirterek, "Ancak ber iki ül-
ke yapıcı kalkılarda bulunmalı-
dırlar" dedi.
Bozer Avrupa Topluluğu Ba-
kanlar Konseyi'nin Kıbns sorunu-
nun çözümünü Türkiye'nin tam
üyeliği için "önşart" olarak gör-
mediğine de işaret etti.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — ABD'nin Kıbns özel Ko-
ordinatörü Nekon Ledsky, Kıbns-
lı Türkler gibi Rumların da self
determinasyon (kendi kaderini ta-
yin etme) hakkı olmadığını sö>le-
di. Ledsky, "Toplumlann ber bi-
rinin siyasi eşitlik hakkı vardır.
Tek bir Kıbns Devleti içinde digeri
ile karşılıklı konumlanm belirle-
me hakkı vardır. Ama kopma
hakkı yoktur. bolüıune hakkı yok-
tur, başka bir devlete bağlanma
veya kendisini diğer toplumdan
bağımsız iln etme hakkı yoktur"
dedi.
İki gündür Ankara'da sürdür-
düğü temaslannı tamamlayan
Ledsky, Türkiye*den ayrılmadan
önce dün bir basın toplantısı dü-
zenledi. Kıbns'ın Rumlar ve Türk-
lerin ortak evi olduğunu ve bu iki
topluluk arasında bir azınlık-
çoğunluk ilişkisi bulunmadığını
belirten Ledsky, basın toplantısın-
da kendisine yöneltilen soruları
şöyle yanıtladı:
— Sizce Kıbns sorunu Türk -
Amerikan Uişkilerini nasıl elkili-
yor?
LEDSKY — Kıbns sorunu çö-
zülmedikçe Türk - Amerikan iliş-
kileri her zaman bir ölçüde bun-
dan ters biçimde etkilenecektir.
Kongrede alınabilecek kararlar-
dan söz etmek istemiyorum, ki
bunlar da. söz konusudur, ama
Kıbrıs'taki Türk askeri varlığını
anayasal veya hukuki bir çerçeve-
ye oturtmak zorundayız, yoksa
Türk - Amerikan ilişkileri bundan
zarar görecektir.
— Türk tarafının self - deter-
minasyon bakkı olmadığını sa-
vundugunuz biliniyor. Aynı şey
sizce Kıbns Rum tarafı için de ge-
çerli mi?
LEDSKY — Bizim görüşümüz
Kıbns'ta her iki toplumun da seif
determinasyon hakkı olmadığı
doğrultusuuda. Eğer self-
determinasyondan anlaşılan söz
konusu olan tarafın geleceğini be-
lirlemesiyse, bize göre her iki ta-
rafın da haklan eşittir, ama hiç-
birinin self determinasyon hakkı
yoktur. Her birinin diğeriyle siyasi
eşitlik hakkı vardır, bir federas-
yon, tek bir Kıbrıs Devleti içinde
diğeri ile karşılıklı konumlanm
belirleme hakkı vardır. Ama kop-
ma hakkı yoktur, bölünme hakkı
yoktur. Başka bir devlete bağlan-
ma veya kendisini diğer toplum-
dan bağımsız ilan etme hakkı yok-
tur. Bu çerçevede her iki toplumun
da self-determinasyon hakkı ol-
madıgına, ama her ikisinin bir fe-
derasyona katılma konusunda eşit
siyasi hakkı olduğuna inanıyonız.
— Güvenlik Konseji belgelerin-
de çöziim önerilerinin iki tarafın
onayına sunulacağı bildiriliyor.
Bu bir anlamda self - determinas-
yon demek değil mi?
LEDSKY — BM Güvenlik
Konseyi'nin belgesinin tam olarak
ne dediğinden emin değilim. Ama
son bir buçuk yıldır yapılan gö-
rüşmelerde ve BM Genel Sekrete-
rinin şimdi masadan kalkmış olan
belgesinde iki cümle vardır ki bun-
lar iki toplum arasında varılacak
herhangi bir anlaşma her iki top-
lum tarafından ayn olarak yapı-
lacak bir referanduma konu ola-
caktır. Bu da Kıbrıs Rum ve Kıb-
rıs Türklerinin birbirlerinden ay-
rı olarak oy kullanmak yoluyla
varılan anlmaşmaya evet veya ha-
yır deme hakkına sahip oldukla-
n anlamına geunektedir.
— Kıbns'ta bir tarafı tanıyor-
snnuz, öteki tarafı yalnızca bir
topluluk diye tanımlıyorsunuz.
Bunun mantığı nedir?
LEDSKY — Bunun manüğı şu-
dur ki BM Genel Sekreteri'nin bel-
gesinde de yazılı olduğu gibi Kıb-
ns'ta tek bir devlet vardır ve bu
devleti oluşturan iki toplum var-
dır. Uluslararası camia tek bir ege-
men Kıbns tanımaktadır. Türki-
ye dışındaki bütün ülkeler, Kıbns
Cumhuriyeti'ni şu anda geçerli
olan hükümeti ile birlikte tanı-
maktadır. Ama bizim tutumumuz
görüşme masasında iki toplumun
eşit olduğu yolundadır. lkisi ba-
ğımsız bir şekilde gelecekte ortak
bir devlette buluşma karanna var-
malıdırlar. Bu teoride bazı boş-
luklar bulunabilir. Ama bu uygu-
lamadaki teoridir. Bu Türkiye dı-
şındaki bütün ülkelerin görüşü-
dür. Denktaş'a çok açık ve kesin
bir dille onun devletini ayn bir
egemen devlet olarak tanımayaca-
ğımızı söyledik. Şu andaki statü-
konun, yani Kıbns'ın bölünmüş-
lüğünü son bir çözüm olarak ka-
bul edemeyeceğimizi belirttik.
Patronlar,
Ceneraller ve
Bürokratlarm
Ortak yanı nedir