26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 HAZÎRAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/3 Şamir'in resti • TEL AVtV (AA) — tsrail Başbakanı tzak Şamir, Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un baskısının, Sovyet YahudiJerinin işgal altındaki topraklara yerleştirilmesini engeİJemeyeceğini söyledi. Gorbaçov, ABD Başkanı George Bush ile yaptığı zirve görüşmelerinden sonralci açıklamasında, tsrail'in, YahudUerin işgaJ alündaki topraklara yerleştirilmeyeceği konusunda güvence vermemesi durumunda, Moskova'nın Yahudilerin göçünü durduracağuu söylemişti. Banş gücünün süresi • NEW YORK (AA) — BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, BM Güvenlik Konseyi'nden, Kıbrıs'taki Banş Gücünün görev süresinin 6 ay uzatılmasını istedi. Bu istek, genel sekreterin, Kıbrıs raporunda belirtildi. Banş gücünün görev süresi, 15 haziranda doluyor. Kıbns'taki Banş Gücü, 2.131 BM askerinden oluşuyor. AliLska Türkleri • MOSKOVA (AA) — Türkiye'nin Sovyetler Birliği'nde yaşayan Ahıska Türklerinden küçük bir bölümü kabul etmeye hazırlandığı yolundaki haberler, Moskova'da yaşayan Ahıska Tûrkleri tarafından büyük bir sevinçle karşılandı. Devlet Bakanı Ercüment Konukman'ın, bir İstanbul gazetesinde yayınlanan bu konudaki açıklamasıyla ilgili olarak görüşlermi açıklayan Abuzer Tayfun, bunun yıllardır duymayı hayal ettikleri haber olduğunu söyledi. Bir yıldan uzun bir süredir Türkiye'ye gidebilmek için uğraş veren Abuzer Tayfur, Konukman'ın söylediklerinin bir an önce gerçekleşrnesini beklediklerini, bu sayede uzun süredir verdikleri mücadelenin meyvesini almış olacaklarını belirtti. Arnavutluk'ta çokseslüik • VTYANA (AA) — Amavutluk liderleri, halkı, komünist parli ve diğer örgütlenmeler içinde daha yapıcı rol almaya çağırdılar. AP, KP lideri Ramiz Alia ile Arnavutluk'un eski lideri Enver Hoca'nın eşi ve kitle örgütü Demokratik Cephe'nin Başkanı Necmiye Hoca'nın bu yöndeki çağnlannı, ülkenin Stalinizm'den ağır ağır ayrılmakta olduğuna yeni bir işaret olarak niteledi. Şili'de toplu mezar • SANTIAGO (AA) — Şili'de General Augusto Pinochet'nin 1973 yılmda iktidan ele geçirmesinden sonra kurşuna dizilerek gizlice gömüldüğü sanılan çok sayıda kişinin bulunduğu bir toplu mezar ortaya çıkartıldı. Şili'nin kuzeyindeki Pisagua kasabasında ortaya çıkartılan mezann eski bir toplama kampı yakınlarında bulunduğu kaydedildi. Bir FıJLstinli öldürüldü • KUDÜS (AA) — Batı Şeria'daki Nablus kenti yakınlannda bulunan Askar mülteci kampında İsrail askerlerinin ateş açması sonucu 7 yaşında Filistinli bir çocuk öldü. Filistinli kaynaklar, Ahmed Salame adındaki çocuğun almndan vurulduğunu ve İsrail askerlerinin ateş açtığı sırada kampta herhangi bir gösteri yapılmadığını belirttüer. AFP'nin Filistin kaynaklanna dayanarak çıkardığı bilançoya göre israil askerlerinin ve göçmenlerinin, 'intifada'nın başladığı aralık 1987'derl bu yana öldürdükleri Filistinli sayısı 694'e yükseldi. Kopenhag'da dün başlayan toplantıda konuşan AHBozer ağırlığı azınlıklar sorununa verdi AGIK,Aİmanya'nın gölgesînde açıldıMihail Gorbaçov'un Washington zirvesinde Almanya sorunu için AGİK'in yeni bir Avrupa Güvenlik Konseyi'ne dönüştürülmesini önermesi AGİK üyeleri arasında en fazla tartışılan konu oldu. FERRUH YILMAZ KOPENHAG — Kopenhag'ta- ki Avrupa Güvenlik ve lşbirliği Konferansı (AGtK), Insan Hak- ları Boyutu toplantısı Almanya sorununun gölgesinde başladı. Toplantı gündeminde olmaması- na karşıhk Almanya sorunu, kon- feransın ana faaliyet konusunu oluşturuyor. Sovyet Dışişleri Ba- kanı Eduard Şevardnadze de ko- nuşmasının bir bölümünü Alman- ya sorununa ayırdı. Şevardnadze ayrıca etnik sorunlarla ilgili bir Avrupa semineri düzenlenrnesini önerdi. Azınlık sorunları diğer konuşmalarda da ön plana çıktı. Danimarka Dışişleri Bakanı Uf- fe Elleman Jensen, açış konuşma- sında AGİK bünyesinde insan haklarını kontrol edecek bir "in- san haklan komitesi" kurulması- nı önerdi. Jensen'in bu önerisi Sovyet Dışişleri Bakanı tarafın dan da desteklendi. Türk Dışişleri Bakanı Ali Bo- zer'in konuşmasının agırlık nok- tasıru da azınlıklardan uluslarara- sı anlaşmalarda belirtilen gruplan anladığını belirtti ve ülkelerin ge- leneksel sosyal yapılarına doku- nulmaması gerektiğini söyledi. Bozer, yeni ayınmlar yaratmanın gereksiz olduğu görüşünü savun- du. Bozer aynca, azınlıklar soru- nunun AGİK'e katılan ülkelerin toprak bütünlüğunü sarsacak bo- yutlara ulaştırılmaması yolunda jyanda bulundu. Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in konuşmasında değindiği konular arasında Avrupa'daki göçmen topluluğu da yer aldı. Bozer, Av- rupa'daki göçmenlere eşit sosyal haklar ve giderek de siyasal hak- lar verilmesini istedi. Konfera.ns gündemine getirüen ve çok sayıcla ülke tarafından des- teklenen insan haklan komitesi önerisi konusunda da göriiş belir- ten Ali Bozer, diğer platformlar- da var olan aynı işleve sahip me- kanizmaların görevini üstlenecek yeni bir mekanizma oluşturulma- sında yarar görmediğini söyledi. Bozer, aynı konuda faaliyet yürü- ten birden fazla uluslararası ko- mitenin birbirlerinin etkinlikleri- ni azaltacaklan ve zaman zaman meşruiyet sorunu yaratabilecekle- ri görüşünü ileri sürdü. Danimarka'nın insan haklan konusunda kalıcı bir komite oluş- turulması önerisi, AGtK'in ku- rurnsallaştınlması önerisiyle bağ- lantılı bir öneri. Sovyetler Birliği, birleşik Alrranya'nın NATO üye- si olarak kalmasına karşı çıkıyor ve bunun yerine Avrupa'da yeni bir güvenlik sistemi oluşturulma- sını, AGİK'in işlevinin genişleıi- lerek bu yeni güvenlik sistemine dönüştürülmesini öneriyor. ABD ve Batı Almanya ise birleşik Al- manya'nın NATO üyeliğinde di- retiyorlar. Buna karşılık Batı AJ- manya, Sovyetler'in de gönlünü hoş tutabilmek için NATO'nun yapısının değiştirilmesi ve AGİK'- in rolunun arttırılmasını istiyor. Sovyetler Birliği'nin AGİK'in ye- ni Avmpa güvenlik sistemine dö- nüştürülmesi önerisi, 19 aralıkta Paris'te başlayacak AGİK zirve- sinin gundemini oluşturacak. İn- san Haklan Konferansı için Ko- penhag'da bulunan AGİK ülkele- rinin dışişleri bakanları bu konu- da görüş birliğine vardılar ve ara- lık ayındaki zirveyi hazırlayacak bir komite oluşturulmasını karar- laştırdılar. Almanya sorununun çözümü, onumüzdeki günlerde lskoçya'da toplanacak NATO ülkeleri dışiş- leri bakanları toplantısında NA- TO'nun yeniden yapılanmasıyla ilgili nasıl bir karar çıkacağına da bağlı olacak. Sovyetler Birliği; Al- manya sorununun, iki Almanya, Sovyetler, ABD, tngiltere ve Fransa arasında yurutülecek gö- rüşmelerle çözülmesini istivor. Kopenhag'ta 29 hazirana kadar devam edecek konferansta insan haklan komitesi kurulması yolun- da bir karar ahnmasa bile AGtK üyesi ülkeler bu konuda en azın- dan ilke kararlan almayı hedefli- yorlar. Konferans sonunda ya- yımlanacak sonuç bildirgesinde azınlık sorunlanna da ağırlıklı bir yer verilmesi bekleniyor. Türkiye'nin AGİK bünyesinde bir insan haklan komitesi kurul- masına karşı çıkmasının altında, konferansta yeni bir azınlık tanı- mı getirilmesi korkusu yatıyor. Bazı ülkelerin dil azınhklanna ye- ni haklar tanınması yolunda öne- riler eetirmeleri bekleniyor. Süperzirvede sorunu, masaya SSCB getirdi Kıbrıs konusu ısınıyorAmerikan kaynakları Sovyet tarafının Kıbrıs'ı 'rutin bölgesel çerçevede' gündeme getirdiğini, Amerikan tarafının da 'klasik' yanıtını verdiğini söyledi. LTUK GÜLDEMtR WASHINGTON — Geçen şu- bat ayında New York'ta yapılan Kıbns zirvesinden sonra bir süre sessizleşen Kıbns konusu, yeniden hareketlenmeye başladı. Son birkaç gün içinde şu geliş- meler yaşandı: SSCB lideri Mihail Gorbaçov ve Baskan Busa Was- hington zirvesi kapsarrunda Camp David'de yapuklan göriişmede Kıbns konusuna da değindiler. ABD Dışişleri Bakanı JUKS Ba- kcr öoceki gün Washington'da bu- lunan Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis ile yaptığı- görüşmede Kıbns'ı da ele aldı. Baskan Bush ise önceki gece BM Genel Sekreteri Perez de Caellar ve Mitsotakis ile yiyeceği oğle ye- meği öncesinde Kıbns ağırlıklı bir görüşme yaptı. Bu arada ABD Başkanı'run Kıbrıs Koordinatöril Neboa Ledsky de Ankara'daki te- maslannı sürdürüyordu. Cumhuriyet'in edindiği bilgiye göre Washington zirvesinde Kıb- ns konusunu SSCB tarafı masa- ya getirdi. ABD'nin bu konudaki klasik politikası şöyle: SSCB ne zaman bu konuyu acsa, ABD din- ler ve not alır, ama bu konu üze- rinde kapsamlı bir diyaloğa gir- mekten kaçınır. Oysa ABD Dışiş- leri Bakanı James Baker, önceki günKonstantin Mitsotakis ileyap- tığı görüşmeden sonra gazetecile- rin sorulannı yanıtlarken Bush ve Gorbaçov görüşmesini şöyle nak- letti: "İki baskan konuya kapMmh Mr şeidMe göröftiL Gcrek B^ku Busb gerekse Baskan Gorbaçov bu soruua çöz»ek içja yaptlabl- leceklerin vapüması görusünü paytaştılar Her Od baskan da, içerde Bay Mitsotakis e aktaraıgıın gibi BM Ğcael Sekrctetinta çaba- lanm desteUediklerini kaydetti- ler." Baker'in bu sözlerinin tonu "Ugtoc" bulunmakla birlikte, ko- nuya Uişkin sorulanmızı yanıtla- yan bir yönetim mensubu, "Sov- yeüer'in konuyu ıntin bölgesel gazetecilere, Türkiye ve Yunanis- tan'a verilen yardımda kongrenin uyguladığı lffa 7 oranını destek- lemelediklerini söylemesi, Türk makamlan tarafından memnuni- yetle karşılandı. Baker aynca Yunan-Amerikan ilişkilerinin gi- derek gelijtigini vurguladı ve 26 yıldan beri ilk kez bir Yunan baş- bakanının VVashington'a geldiği- ne dikkal çekti. Baker, Mitsota- kis'in kendisine tsrail ile Uişkile- TAKTİK NÜKLEER SİLAHLAR SSCB'den tek yanlı indirimEduard Şevardnadze, yıl sonuna kadar Orta Avrupa'dan 1500 nükleer başlığın söküleceğini, aynca 60 rampa ile 250'den fazla topun kaldırılacağını açıkladı. çerçcvcde gudcme getirdigini, rini normalleştireceğini söyleme ı. sini de gazetecilere övdü. 'Anerikan tarafuu da klasik ya- •ıtuı vcniitbd" söyledi. ABD Dı- şişleri Bakanı Baker'in Mitsotakis ile görüşmesinden sonra yönelti- len bir başka soru üzerine Yunanlı gazetecilere öte yandan Baskan Bush önce- ki gece BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile Kıbns konusunda bir görüşme yaptı. Humeyni'yi anma tran'ın dini lideri Ayetullah Ruhullafa Humeyni, ölıimunun birinci yıldönümünde önceki gün görkemli torenlerle anıldı. Geçen yıl Tahran'da geçirdigi bir rahatsızlık sonucu ölen Humeyni için tran'ın yanı sıra Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta da Şü örgutlerin egemenligindeki maballelerde anma gösterileri düzenlendi. Tahran'da bir yıl önceki görkemli cenaze törenindeki gibi yine milyonlarca İranlı Humeyni'nin bir anıt mezar haline getirilen kabri başında yas tuttu. Şii geleneklerine göre ağlayarak ve ağıtlar yakarak dövünen tranlılar Humeyni'nin yolundan gideceklerini ifade eden sloganlar atblar. Beynıt'taki tran vanhsı örgüller de düzenledikleri anma löreni ve yiiriiyüşlerde "Kahrolsun Amerika ve kahrolsun tsrail" sloganlanyla Homeyni'nin fdsefesini yaşatacaklanna ant içtiler. (Fotoğraf: Reuler) Çekoslovakya'da seçim heyecanı Çekoslovakya'da 8-9 haziran günleri yapılacak son 40 yılın ilk özgür seçimleri için propaganda kampanyası sürerken en yüksek şans Sivil Forum'a tanınıyor. NtLGÜN CERRAHOCLU PRAG — Çekoslovakya'nın başkenti hâlâ Jan Palach'ın cena- zesine ağlıyor. Jan Palach, 1968'de Sovyet işgalini protesto etmek için üzerine benzin döküp kendini yakan bir Çek genci. 40 yıUık Sovyet baskısını anlatan "Ülkem Çekoslovakya'dır" adlı sergide, Jan Palach'a ayrılan bö- lümün önü kalabalıktan geçilmi- yor. '68'den kalmagazete kupür- leri, Sovyet tanklanm gösteren es- ki fotoğraflann arasına yerleşti- rilmiş olan bir televizyon ekranı, Palach'ın cenazesini baştan sona vererek, Praglılara acı günleri ha- tırlatıyor. O günleri yaşamış olan Çeklerin bir kısmı ipnotize olmuş gibi, bu trajik imajları yeniden gözden geçirirken, gözyaşlannı tutamıyor. 1989 kasımında bir- denbire patlak veren "Kadife Devrimi"nin kahramanlarını oluşturan gençler ise, kendilerin- den 21 yıl önce benzeri bir raüca- deleyi yapayalmz gerçekleştirme- ye çalışan Palach'ı ekrana getiren karelerin önunden aynlamıyoriar. ANKARA — Türkiye yaklaşık Na Prikope" Sokağı'ndaki iki yıldan beri topraklannda bu- Hybernn bmasında duzenlenen aynlmış. Federal Almanya, Po- lonya, Macaristan, Fransa, Sov- yetler Birliği, ABD gibi ülkelere birkaç ay içinde birbiri arkasına geziler yapan Havel'in, bu ülke- lerin liderleriyle çekilmiş fotoğraf- lan duvarlan kaplıyor. Bu sergi Çekoslovak seçımleri- nin galibi olarak çıkması beklenen "Sivil ForunT'un etkileyici ka- mpanya araçlanndan biri. Sosyal demokratlar ve liberallerden Hı- ristiyan demokratlara dek çeşitli partilerden oluşan "Sivil Forum"-un başlıca simgesini ül- kenin en popüler kişisi Cumhür- başkanı Havel oluşturuyor. tki gün sonra (8 haziran) yapılacak seçimlerde Forum'un oyların yüz- de 30 ya da yüzde 35'ini alması bekleniyor. "Birşemsryeörgüta" olarak nitelenen partinin sozcüsu Ivan Cabal'in "Cumhuriyet"e anlattıklanna göre, Bohemya ve Prag'da, Forum'un oylannın yüz- de 45'e dek çıkması bekleniyor. Sosyolog Cabal, az gelişmiş ta- nm yöresi güneyinde ve Slovak- ya'da "Şiddete Karşı Koyan Yurttaslar" adını alan partinin oylannın yüzde 25 civannda kal- dığını söylüyor. Yeniden bir koalisyon hüküme- tinin kurulmasına olanak ver.ne- si beklenen seçim sonuçlarına gö- re Hıristiyan demokratlann oyla- rın yüzde 20'sini, yeşillerin yüz- de 10'unu, sosyalistlerin yüzde 8'in ; Köylü Partisi'nin yüzde 7'sini ve komunistlerin de yüzde 5'i ile yuzde 10'u alması bekleni- yor. Hatta Husak'ın"normal- leşme" günleriyle hatırlanan ko- munistlerin yüzde 5 barajının al- tında kalarak parlamentoya gire- meyeceğini iddia edenler bile var. Fakat halen partiye kayıtlı bulu- nan 1 milyon üyenin nasıl oy kui- lanacağı hakkında kimse tatmin edici bir yanıt vermiyor. Komunistlerin parlamentoya girmesi halinde bile, Forum bu paniyle her türlü ışbirliğini red- dediyor. Bu durumda, en olası koalisyon formülü. Forumla Hı- ristiyan demokratlar, sosyalistler ve yeşiller arasında beliriyor. Bir çfjit "kurucu meclis" oluşturmak Için yapılan bu demokratik seçim- lerin iki yıl sonra tekrar yenilen- mes: bekleniyor. Sandıktan çıkacak olan koalis- yon formülü her halükârda "Si- vil ForunT'un damgasını taşıya- cak. Şimdiki halde "Sivil Forum" formülü yıllarca süren otoriter, devletçi tek parti yönetiminden bıkmış olan Çeklerin hoşuna gi- diyor. "Forum", seçmenlerinin karşısına çok basit, fakat büyük bir dönüşümü gerektiren bir prog- ramla çıkıyor. KüRTSIĞINMACILAR 'Peşmerge'yegeridönüş yolu YASEMİN ÇONGAR sergiye girebilmek için Prag hal- kı uzun kuyruklar oluşturuyor. Binanın iki katına yayılan sergi- de dolaşırken Çekler yakın tarih- lerinin taze aalanyla bir iki saat boyunca baş başa kalıyorlar. Sa- lonlann değişik köşelerine yerleş- tirilen televizyon ekranlan, Prag- hlan Alexandr Dubçek'le yaşanan '68 Baharı'na geri götürüyor. Bir başka bölümde Leonid Brejnev'- in, Husak'ın, Jakes'ın sonsuza dek süreceği sanılan "normallesme" yıüannın kâbusu hatırlanıyor ve nihayet "Vences- las Meydanı"na diktikleri ınunı- larla geceyi gündüze dönüştüren gençler, Çek tarihine "Kadife Devrimi" olarak geçen '89'un son günlerine ilişkin fiunler ve kupür- ler birbirini izliyor. Üst kata çıkan merdivenlerde ise baştan aşağı ti- yatro yazarı-Cumhurbaşkanı Vadav Havel'in fotoğraflarına lunan Iraklı Kürtleri aftan yarar- lanmak üzere ulkelerine göre gön- derme eğiliminde. Bu eğilim Dı- şişleri BakanlığYnın "peşmerge" diye adlandınlan Iraklı Kürtlerin "biijrtk bir ekonomik yük ve po- taasiyel tebUke" oluşturduğu yo- lundaki son değerlendirmesi üze- rine belirginleşti. Yozgat'ta kurul- ması planlanan yerleşim merke- zinden son anda vazgeçilmesi er- tesinde peşmergeler için yeni bir toplu yerleşim alanı düşünülme- mesi de bu eğilimin en temel gös- tergelerinden sayılıyor. Dışişleri Bakanlığı'nın üst dü- zey bir yetkilisinin CuBknriyet'e yaptığı değerlendirmeye göre Irak- h Kürtlerin geri gönderilmesi eği- limi başlıca şu nedenlere dayandı- rüıyor: Kimyasal silab knlianınundan kaçarak Turkiye'ye atmdıUan bi- Hnea Irakk Kürtm "mHHecT sta- ttisfl degil "geçicı aguma' tanınvstık. Ancak bu kişilerio icüncü bir ülkqc gktaMaaeleri w aradaa uzua zanan geçmiş ve af çıknuş oimaana karşu ülkelerİBe dönmemeieri "geçid" daranlan- nı tümüyle orUdaa kaldırdı. TMrldye bu kadw çok Idçryi mrek- H barudvmak koBusnnda gerck- H kaariıklara w oiauaklara sahip dÜL Iraklı Kürtler Türkiye açısından Snemli bir ekonomik yük oluştur- masının yanı sıra bazı ciddi siyasi kaygılara da yol açıyor. Olayın ka- muoyuna yansıyan yönleri dışın- da, peşmergelerin Kürt sorununun aldığı yeni boyutlar çerçevesinde bir potansiyel tehlike olarak gö- rülmesi unsuru ön plana çıktı. Peşmergelerin yabancı basına yö- nelik olarak Türkiye aleyhine de- meçler vermeleri de rahatsızlık ya- rattı. 1988 ağustosundan beri Türki- ye'de yaşayan ve son rakamlara göre sayılan 28 bini bulan peşmer- gelerin Irak'a dönmelerinin teşvi- lci, Ankara-Bağdat ilişkileri açısın- dan da önem taşıyor. tkili görüş- melerde Türk yetkiülerinin Irak- hlara "PeşMergeJerin nlkelerine Jöameierine engei olastanıcak olomsuz propagaudaya fırsat ver- anVoraz'' şeklinde güvence verdiği biliniyor. Irak yönetiminin Körfez Sava- şı sonrasmda ülkesinden kaçanla- nn 9 Mayıs 1990 tarihine kadar dönmeleri halinde af kapsamına alınacaklan konusundaki temina- tını son olarak 9 hazirana kadar uzatması Ankara'nın "geri dönö- şü teşvik" politikasına da cesaret verdi. Dışişleri BakanüğYndan edindiğimiz bilgiye göre bu dönem içinde geri dönmek için gönüllü olarak başvuruda bulunan Irak- lılann sayısı 2 bine ulaştı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin öncülü- ğünde başlatılan ve tamamı dış yardım olmak üzere toplam 13 milyon 500 bin dolar para topla- nan Yozgat projesinden vazgeçil- mesinde de yöre halkının tepkile- rinin yanı sıra "potaasiyd »•Mlıı" değerlendirmesınin önemli rol oy- nadığına işaret ediliyor. KOPENHAG (Cumbnriyel) — Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, Sovyetler Birliği'nin, taktik nükleer silahlar- da ve Avrupa'daki nükleer toplar- da tek yanlı yeni bir indirime gi- deceğini açıkladı. AGtK tnsani Boyut Konferan- sı'nın açılış töreninde konuşan Eduard Şevardnadze, Orta Avru- pa'da yerleştirilmiş bulunan 1.500 nükleer başlığın yıl sonuna kadar söküleceğini, aynca taktik nükleer füze fırlatıcısı 60 rampa ile 250'den fazla nükleer topu kaldı- racaklarını söyledi. Şevardnadze, böylelikle Sovyetler Birliği'nin yıl sonuna kadar toplam 140 kısa menzilli nükleer füze rampası ile 3.200 nükleer topun sökülmüş olacağını belirtti. Sovyet Dışişleri Bakanı Şevard- nadze, ABD Dışişleri Bakanı Ja- mes Baker ile Almanya'nın NA- TO'ya üyeliği hakkmdaki görüş- mesinden hemen öncesinde yap- tığı açıkiamada, Sovyetler Birtiği- nin, Avrupa'da yeri bir güvenlik dengesi oluşturmayı amaçladığı- nı söyledi. "Yeni bir Avrupa inşa etmek için, öncelikle bölgeyi nük- leer silahlardan temizlemeliyiz" diyen Şevardnadze, Sovyetler Bir- liği'nin bu konuda önayak olmak istediğini belirtti. Şevardnadze, Varşova Paktı'nm kendini yenileme cabasında oldu- ğunu ve paktuı yannki toplanu- sında bunun somutlaştırılacağını söyleyerek NATO'nun da aynı tür bir değişim geçirmesinin gerekli olduğunu belirtti. Şevardnadze, "Almanya konusunda ancak böy- lelikle uzteşma yolunu bulabiliriz" dedi. Sovyeüer Birliği Dışişleri Baka- nı Eduard Şevardnadze'nin, Avru- pa'daki nükleer silahlarda indirim konusundaki açıklaması, ABD Dışişleri Bakanı James Baker ta- rafından ihtiyatla karşılandı. Ba- ker, konu hakkında yaptığı açık- iamada Sovyetler Birliği'nin daha önce açıkladığı indirim program- lanrun bazılanmn hâlâ gerçekleş- tirilmemiş olduğunu anımsattı. KIBRIS KOORDESATORIJ LEDSKY: Rumların da self-determinasyon hakları yoktur Ali Bozer'den Mitsotakis'e yanıt: AT üyeliği Kıbrıs'a bağlanamaz ANKARA (Cumburiyet Büro- su) — Dışişleri Bakanı Ali Bozer, AT'ye tam üyelik için Kıbns so- rununun çözümünün "önkoşul" olmadığını söyledi. Ali Bozer, Yunanistan Başba- kanı Konstantin Mitsotakis'in ön- ceki akşam TV'de yayımlanan 32. Gün haber programında yer alan demeciyle ilgili olarak dün TRT'ye bir açıklama yaptı. Bo- zer, Mitsotakis'in Kıbrıs sorunu çözühnedikçe Türkiye'nin AT'ye üye olamayacağı yolundaki söz- lerini yanıtladı. Yunan hüküme- tinin sorunlara "diyalog ve banşçı yoldan" yaklaşacağını belirttigi- ni anımsatan Bozer, "Biz bundan sadece memnun oluruz" dedi. Mitsotakis'in Davos sürecinden farklı olarak, iki ülke arasındaki diyalogda guç sorunlardan başla- mada önceliğin Kıbrıs sorununa verilmesi gerektiğine ilişkin sözle- rini değerlendiren Bozer özetle şunları söyledi: "Yunanistan'la aramızdaki sorunlann önceliği söz konusu olduğu zaman Kıbns sorununun öncelikler arasına gir- mekten riyade ayn bir çerçevede değerlendirilmesini, meselenin ta- rihi geiişiminin bir sonucu olarak göriiyorum. Bu ifademin Kıhns'- ta çöziime taraftar olmadığımız veya çözumü geciktirmekte ısrarlı bulunduğumuz şeklinde yorum- lanması yanlış bir degerlendirme- dir. Tersine Kıbns sorununun ma- kul bir süre içinde, banşçı yolla. kalıcı ve adil bir biçimde, mevcut gerçeklere u>gun olarak, diyalog- la çözülmesini istiyoruz." Ali Bozer, sorunun Türkiye ve Yunanistan arasında müzakeresi- nin Kıbrıs'ın iki eşit toplumlu ba- ğunsızlı»ı statüsüne ters düşeceği- ni belirterek, "Ancak ber iki ül- ke yapıcı kalkılarda bulunmalı- dırlar" dedi. Bozer Avrupa Topluluğu Ba- kanlar Konseyi'nin Kıbns sorunu- nun çözümünü Türkiye'nin tam üyeliği için "önşart" olarak gör- mediğine de işaret etti. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — ABD'nin Kıbns özel Ko- ordinatörü Nekon Ledsky, Kıbns- lı Türkler gibi Rumların da self determinasyon (kendi kaderini ta- yin etme) hakkı olmadığını sö>le- di. Ledsky, "Toplumlann ber bi- rinin siyasi eşitlik hakkı vardır. Tek bir Kıbns Devleti içinde digeri ile karşılıklı konumlanm belirle- me hakkı vardır. Ama kopma hakkı yoktur. bolüıune hakkı yok- tur, başka bir devlete bağlanma veya kendisini diğer toplumdan bağımsız iln etme hakkı yoktur" dedi. İki gündür Ankara'da sürdür- düğü temaslannı tamamlayan Ledsky, Türkiye*den ayrılmadan önce dün bir basın toplantısı dü- zenledi. Kıbns'ın Rumlar ve Türk- lerin ortak evi olduğunu ve bu iki topluluk arasında bir azınlık- çoğunluk ilişkisi bulunmadığını belirten Ledsky, basın toplantısın- da kendisine yöneltilen soruları şöyle yanıtladı: — Sizce Kıbns sorunu Türk - Amerikan Uişkilerini nasıl elkili- yor? LEDSKY — Kıbns sorunu çö- zülmedikçe Türk - Amerikan iliş- kileri her zaman bir ölçüde bun- dan ters biçimde etkilenecektir. Kongrede alınabilecek kararlar- dan söz etmek istemiyorum, ki bunlar da. söz konusudur, ama Kıbrıs'taki Türk askeri varlığını anayasal veya hukuki bir çerçeve- ye oturtmak zorundayız, yoksa Türk - Amerikan ilişkileri bundan zarar görecektir. — Türk tarafının self - deter- minasyon bakkı olmadığını sa- vundugunuz biliniyor. Aynı şey sizce Kıbns Rum tarafı için de ge- çerli mi? LEDSKY — Bizim görüşümüz Kıbns'ta her iki toplumun da seif determinasyon hakkı olmadığı doğrultusuuda. Eğer self- determinasyondan anlaşılan söz konusu olan tarafın geleceğini be- lirlemesiyse, bize göre her iki ta- rafın da haklan eşittir, ama hiç- birinin self determinasyon hakkı yoktur. Her birinin diğeriyle siyasi eşitlik hakkı vardır, bir federas- yon, tek bir Kıbrıs Devleti içinde diğeri ile karşılıklı konumlanm belirleme hakkı vardır. Ama kop- ma hakkı yoktur, bölünme hakkı yoktur. Başka bir devlete bağlan- ma veya kendisini diğer toplum- dan bağımsız ilan etme hakkı yok- tur. Bu çerçevede her iki toplumun da self-determinasyon hakkı ol- madıgına, ama her ikisinin bir fe- derasyona katılma konusunda eşit siyasi hakkı olduğuna inanıyonız. — Güvenlik Konseji belgelerin- de çöziim önerilerinin iki tarafın onayına sunulacağı bildiriliyor. Bu bir anlamda self - determinas- yon demek değil mi? LEDSKY — BM Güvenlik Konseyi'nin belgesinin tam olarak ne dediğinden emin değilim. Ama son bir buçuk yıldır yapılan gö- rüşmelerde ve BM Genel Sekrete- rinin şimdi masadan kalkmış olan belgesinde iki cümle vardır ki bun- lar iki toplum arasında varılacak herhangi bir anlaşma her iki top- lum tarafından ayn olarak yapı- lacak bir referanduma konu ola- caktır. Bu da Kıbrıs Rum ve Kıb- rıs Türklerinin birbirlerinden ay- rı olarak oy kullanmak yoluyla varılan anlmaşmaya evet veya ha- yır deme hakkına sahip oldukla- n anlamına geunektedir. — Kıbns'ta bir tarafı tanıyor- snnuz, öteki tarafı yalnızca bir topluluk diye tanımlıyorsunuz. Bunun mantığı nedir? LEDSKY — Bunun manüğı şu- dur ki BM Genel Sekreteri'nin bel- gesinde de yazılı olduğu gibi Kıb- ns'ta tek bir devlet vardır ve bu devleti oluşturan iki toplum var- dır. Uluslararası camia tek bir ege- men Kıbns tanımaktadır. Türki- ye dışındaki bütün ülkeler, Kıbns Cumhuriyeti'ni şu anda geçerli olan hükümeti ile birlikte tanı- maktadır. Ama bizim tutumumuz görüşme masasında iki toplumun eşit olduğu yolundadır. lkisi ba- ğımsız bir şekilde gelecekte ortak bir devlette buluşma karanna var- malıdırlar. Bu teoride bazı boş- luklar bulunabilir. Ama bu uygu- lamadaki teoridir. Bu Türkiye dı- şındaki bütün ülkelerin görüşü- dür. Denktaş'a çok açık ve kesin bir dille onun devletini ayn bir egemen devlet olarak tanımayaca- ğımızı söyledik. Şu andaki statü- konun, yani Kıbns'ın bölünmüş- lüğünü son bir çözüm olarak ka- bul edemeyeceğimizi belirttik. Patronlar, Ceneraller ve Bürokratlarm Ortak yanı nedir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle