23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 6 HAZÎRAN 1990 Awupa Topluluğu veTiırkiye Avrupa Topluluğu'nun temeli insana, insan onuruna, insan haklarımn yüceliğine ve dokunulmazhğına dayanır. Bunlar, kültürel farklıhkları ne olursa olsun Avrupa ülkelerini birleştiren öğelerdir. Böyle bir anlayış içinde zengin ve çeşitlilik gösteren kültürel geçmişi nedeniyle Türkiye'nin bu topluluk içinde yer alması kaçmılmazdır. AT, kültürel çeşitliliğe olanak vererek bir birlik anlayışına dayandığını belirtiyor. Prof. Dr. SUNA KİLİ Boğaziçi Üniversitesi Avrupa Topluluğu ve Turkiye ilişkileri ve bu iliş- kilerde Türkiye'nin eksıklikleri, hatalan konusunda pek çok şey yazıldı. Bu eleştirilerin çoğunluğunda doğruluk payı olabilır. Ancak Avrupa Topluluğu ve bu topluluğu oluşturan ülkelerin Turkiye'ye ba- kışlannda eksiklikler, yanlışlar yok mu? Ben bu ya- zımda bu konuyu irdelemeye çalışacağım. Kiiltür sorunu üzerine... Özellikle 18. yuzyılın sonlarmdan başlayarak, ul- kemizde, genelde, Batı'ya öncelik veren siyasalar ön plana çıkmış ya da Batı'ya direnebilmek için si- yasa üretilmiştir. Duzeltim (ıslahat) çabalarında ve Ataturk devrim sürecinde kalkınmış Batı'dan bü- yük ölçude esinlenilmiştir. Batı'nın tekelinde olan ekonomik ve teknolojik üstunluk, bugün özellikle Pasıfik'te başta Japonya olmak uzere, bazı ulke- lerdekı gelışmeler sonucu sarsılmıştır. Ancak, Ba- tı'nın dünya uygarlığına yaptığı en önemli katkı- nın siyasal yönetim biçimi, hukuk devleti anlayışı ve uygulaması olduğu da bir gerçektir. Çoğulcu top- lum, açık rejim konularındaki geniş deneyim ve bi- rikimine karşın Avrupa ayru zamanda iaşızm ve or- todoks sosyalizm anlayış ve uygulamalanmn üre- ticisi ve uygulayıcısı da olmuştur. Avrupa uzun yıl- lar bovunca Doğu'ya karşı ağır bir emperyalist po- litika da gütmuştur. Kısacası, anayasa rejiminı ya- jatan, geliştiren Avrupa, ayru zamanda demokra- siyi yok eden sistemlerin üretirisi ve uygulayıcısı da olmuştur. Ancak bir süreç içinde kazanan, gucü- nü kanıtlayan, ağırlıklı olan özgürlükçü demokra- sinin kendisidir. 19. yüzyıldan beri ülkemiz rejim konusunda, ge- nelde, Avrupa'nın etkisinde kalmış ve hukuk dev- letini kurma, çağdaş adalet anlayışını uygulama doğrultusunda çaba göstermiştir. Coğrafyasal ko- numumuz kadar, siyasal yönetim biçimi konusunda Avrupa ile olan ortak anlayışımız bizim Avrupa Konseyi uyeliğimizi sağlamış ve bir süredir ve Av- rupa Topluluğu'na tam üyelik doğrultusunda gös- terdiğımiz çabalann kökenini oluşturmuştur. Tür- kiye'nin AT'ye uyeliğine, topluluk uyelerince kar-* şı koyuşu erteleme girişimlerini insan haklan, eko- nomik ve teknolojik yetersizlik ve kültürel sorun- lar gibi Qç ana bölumde toplayabiliriz. Ben bu uçıin- cu konu uzerinde durmak istiyorum. Türkiye'nin AT uyeliğine kültürel nedenlerle Av- rupa'nın olumsuz tutumu, geniş kapsamlı olmasa da yeterince rahatsız edici boyuttadır. Başka kul- turlere "kapalılık" bir uygarlığın çözüluşünun işa- retidir. Osmanlı devletinin gerilemesinde en önemli öğelerden birı Batı'nın gelişmişliğini yadsıması, ta çökuş dönemine kadar kendinı ondan üstün gör- mesıydi. Oysa hepimizin bildiği gibi Osmanlı dev- letinin kuruluşunun ilk yuzyıllanndaki gücü yalnız- ca askerı değil, Ulkenin belirli bir bilim düzeyinde olması ve dunyaya açıklığından kaynaklanıyordu. Avrupa, Ortaçağ'da uzun yuzyıllar boyu kendi uygarlığının kokenlerini yadsımıştır. Rasyonelliğe dayanan eski Yunan düşünürleri, öraeğin Aristo ve Eflatun'un yapıtlan yok edilmiştir. Batı, azge- lışmişliğin, içine kapamklığın dönemindedir. Do- ğu ise ileridir. Doğu'nun ileriliğinin bir göstergesi de Avrupa'nın unuttuğu düşun sisterninı gundem- de tuunası, tskenderiye Üniversitesi'nde Müsluman Arap filozoflann çalısmalarıyla eski Yunan düşün- cesini unutulmuşluktan kurtarması ve geliştirme- sidir. Bu düşün sistemi Osmanlı-Turk düşünürle- rini de etkilemiştır. Avrupa külttirü ve Türk kültürü Turkler yuzyıllar boyu hep doğudan batıya git- mişlerdir. Aynca, Anadolu'da yerleştiklerinde be- raberlerinde getirdikleri Orta Asya özelliklen, Ana- dolu topraklarında yaşamış olan uygarlıkların, öbür Türk boylarının özellikleriyle birleşerek, kar- şıhklı etkılenerek ya da yan yana yaşayarak çoğul- cu bir kültür anlayışı sergileyebilınişlerdir. özellikle ozanlanmız, yazarlanmız bu çoğulculuğu bir sü- redir ne güzel dile getiriyorlar. Avrupa Topluluğu'nun temeli insana, insan onu- runa, insan haklarımn yüceliğine ve dokunutmaz- lığma dayanır. Bunlar, kültürel farklılıklan ne olur- sa olsun Avrupa ülkelerini birleştiren öğelerdir. Böy- le bir anlayış içinde zengin ve çeşitlilik gösteren kül- türel geçmişi nedeniyle Türkiye'nin bu topluluk içinde yer alması kaçınıimazdır. AT kültureî çeşit- liliğe olanak vererek bir birlik anlayışına dayandı- ğını belirtiyor. Bir Almanya ve tspanya, bu çeşit- Iiliğin birer somut örneği değil mi? Durum böyley- ken Türklerin Müsluman olmalan nedeniyle AT Komisyonu Başkanı Jacques Delors gibi kişilerce dışlanmalan, bu bağnazlık neden? Gerçi Delors'- un yardımcısı Martin Bangeman'ın "gerici guçler canlanma gösterirse, Türkiye'nin entegrasyonda yer alması güçlesecektir" demesi anlaşıhr da, "biz Av- rupalılarm da kültürel bir kimlıği var" (1) tümce- sini hemen eklemesi ayncalıklı bir kültürel çağrı- şım yapmıyor mu? Oysa eski kuşak duşunurler Turkiye'ye ve Doğu'ya çok daha hoşgörülü ve bı- limsel yaklaşabilmişlerdir. Birkaç örnek vermekle yetıneceğiz: Albert Howe Lybyer'in (1913), Kanu- ni Sultan Suleyman dönemi devlet sisteminin Ef- latun'un Cumhuriyet yapıtındaki kurduğu ideal sis- teme benzemesi konusunda yıllar önce açtığı tar- tışma anlamlıdır. (2) öte yandan, Hans Kohn (1936), bu konuda şöyle diyor: "Yakındoğu, Uzak- doğu'dan farklı olarak, özellikle Ortaçağ'm son dö- nemine kadar Avrupa'yla aynı entelektüel ve top- lumsal kökenlere dayanıyordu". (3) Bu bağlamda uç büyük dinin (Musevilik, Hıristiyanlık ve Müs- lümanlığın) Ortadoğu'da doğduğuna işaret etmek gerekir. öte yandan, unlu tngiliz tarihçisi A.J.Toynbee (1927) şu görüşu ortaya suruypr: Or- tadoğu'nun değişiminin önemli bir göstergesi olan Islam ile Baü uygarlığının kökeni Yunan-Roma uy- garlığı, onca ortak özelliklere karşın savaşlar ve amaç farklılıkları nedeniyle birbirlerinı düşman görmeye başladılar ve "doğru yaşam biçimi"nden sapmış olmakla birbirlerinı suçladılar. Oysa Do- ğu, Yunan bilim ve duşuncesini ayakta tutarak on- ları unutmuş olan Batı'ya sundu. (4) Batı bağnaz- lık içinde kendi kültürel kokenlerini unutmuş iken Muslüman Arapların Ispanya'yı fethetmesi ve bu yapıtlan beraberlerınde getirip Avrupa'ya sunma- sı, Batı'nın uyanışının başlangıcını oluşturdu. Bu konunun son gunlerde gündeme gelmesıni sağlıklı bir tutum olarak görüyoruz: 29 Mart 1990 tarihinde Ispanyol temsikısi DePuig önderiiğinde Avrupa Konseyi'ne bir öneri sunuldu: "Islamın Avrupa kultürüne katkısı" konulu bu öneriyi Konsey'de- kı Turk parlamenter temsilcilerimiz de imzalamış durumda. Önerınin ıçeriği özetle şöyle: Islamın Av- rupa üniversitelerinde daha derinlemesine ve geniş boyutlarda araştırılması, Islam'ın Avrupa eğitim ve külturüne katkılarırun incelenmesi ve Avrupa'- da yaşayan Islam azınlıklara hoşgörü gösterilmesi gerekliliği. Ancak özellikle Türk kultürünün yal- nızca tslami değerler açısından değerlendiriünemesi gerekliliğine de inanıyor ve Türklerin tarihinin çe- şitlı aşamalarındaki kültürel özelliklerinde dikka- te alınması gerektiğini vurgulamak istiyoruz. La- iklığjn uygulanması konusunda bugünkü Turkiye, Ataturk döneminde olduğu gibi tutarlı ve daha ke- sın bir yaklaşım içinde değildir. Ancak Türkiye'- de, her şeye karşın laiklik yaşayacaktır inancımızı da taşıyoruz. Turkiye'ye bağnaz biçimde bakan Avrupalılar hesabına uzülüyoruz. Türk aydını, genelde, Avru- pa dillerinden en azından bırini biliyor. Bir ortao- kul ve lise öğrencisi Avrupa tarihinin ve külturü- nün yabancısı değil. Üstelik dünyanın tek merkezi artık Avrupa da değil. Avrupa ayakta kalabilmek için yalnızca onca ortak özelliklerini paylaştığı Tü*rkiye'ye değil, başka kültürlere ve ülkelere da- ha hoşgörülü yaklaşmak zorunda. Yasayabilmek için Avrupa, gelecekte kendi sınırlarının çok daha ötesiyle de bütunleşmek yollarını aramak zorunda kalabilecektir. Türkiye'nin tam üyeliği bu bütün- leşmenin sınırlannı çizmeyebilir de. Sonuç Bir devletin varlığını koruması ve geliştirmesi ıç politikada urettigi ve uyguladığı çağdas siyasalar kadar, dış politikada oluşturduğu, olusturacağı sağ- lıklı, akılcı çeşitlı politik seçenekleri (alternatifle- ri) belirlemesi ve uygulaması ile orantılıdır. Örne- ğin, Türkiye'nin dış Türklerle geliştireceğı ekono- mik ve kültürel ilişkiler, Türk dış politikasında önemli bir yer tutmaya adaydır. (5) Kuşkusuz, pek çok açıdan, hele hele siyasal yö- netim biçimi açısından Türkiye'nin, Avrupa ile da- ha yakınlasması önemlidir. Ancak bağnazlık ve dış- lanmışlık ıstemiyoruz. AT, Doğu Avrupa'daki ge- lişmelere öncelik tanır, Türkiye'nin tam uyeliğe ka- vuşmasını çok uzak tanhlere erteleme girişimlerinde bulunursa, Kıbns konusunda çeşitü olumsuzluklar- la karşılaşan Ismet lnönü'nün, şu tumcesini anım- samakta yarar vardır sanınm: "Yenı bır dünya ku- rulur, Turkiye de orada yerini bulur." (1) Cumhuriyet, 1 Mayıs 1990. sa. 14. (2) Albert Howe Lybyer, The Govennent of the Ot- toman Empîrc in the Time of Suleiyman the Mag- nificent (Muhteşem Suleyman Döneminde Turk Hukumeti), Cambridge, Mass., 1913 (3) Hans Kohn, The Western Civilization in the Ne- ar East, (Yakın Doğu'da Batı Ljgarlıgı). Nevv York, 1936, s. 5. (4) Arnold J. Toynbee ve Kenneth P. Kirkvvood, Turkej (Tttrkiye). New York: Scribner's, 1927. s. 16-17. (5) Suna Kili, "Dış Turkler" Cnmhuriyet, 8 Ma- yıs 1990. EVET/HAYIR OKT4YAKBAL Atatürk'ün Vasiyeti Çiğnenmemiş (!) "Atatürk'ün vasiyetıni çiğnemedik" diyor Evren Ecevit'in bu konudaki suçlamasına şöyle karşılık verıyor: "Biz bu kurumları ortadan kaldırmadık ki! Ataturk Kültür Araş- tırma, Dil ve Tarih Kurumları'nı bir şemsiye altında birleştırdik. Aynca devlet gûvencesi verdık. Bütçeden buraya yardım yapılır dedik. Çünkü Iş Bankası'nda Atatürk'ün hıssesının bir kısmıyla ayakta duruyordu. Ya iş Bankası batarsa?.. işte onun için bır şem- siye altında toplayıp devlet gûvencesi getırdik. Bu kurumları or- tadan kaldırmadık. Atatürk'ün vasiyetini çiğnemedik." (Arkan 19. Seyfada) tLAN SIVAS İKİNCİ SULH CEZA HÂKİMLİĞt'NDEN EsasNo : 1989/584 Karar No : 1990/245 Sanıklar : 1- SUAT ERTÖRER - Abdulkadir ve Fatma oğlu, 1955 DJu, Sıvas Ece mh. nf. ky. Aydoğan Mh. 2 sk. 2/4'te oturur. Sıvas. 2- AHMET MURAT ERTÖRER - Abdulkadir ve Fatma oğlu, 1949 D.lu, aynı yerde kayıtb ve aynı yerde oturur. Suç - Gıda maddeleri tüzüğüne aykınlık. SuçTarihi : 24.7.1989 Yukanda açık kimlikleri yaalı sanıklar hakkmda raahkememiz- den verilen 7.5.1990 tarihh karar ile sanıklann TCK'nın 398. 647 S.Y. 4/1, 72 mad. gereğince 470.000'er lira ağır para cezası ile mahkûmi- yetlerine, TCK'nın 402/1-2 mad. gereğince 3'er ay süre ile meslekten men ve 7'ser gün süre ile işyerinin kapatılmasına erteleme talepleri- nin reddine, 2000 TL. yargılama gidennin müşterekcn ve müteselsi- len ahnmasına karar verilmiştir. tlan olunur. 15.5.1990 Basın: 25334 İLAN GAZİANTEP 1. SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Esas No : 1989/940 Karar No : 1989/1916 Hâkim : Mehmet Çamur, 28162 • Kâtip : BUalAkgün Sanık : Mehmet Direk, ökkes oğ. 948 D.lu Binevler Mah. Sosyal Yapı Kooperatifı kat: 3'te oturur. Dondurma imalatçısı. Gazıantep. Suç : Gıda maddeleri nızamnamesine muhalefet SuçTarihi : 2.5.1989 Yukanda açık kimliği yazüı sanık haklunda; Sanığın üzerine atılı müsnet suçtan TCK'nın 396, 402 ve 647 sayüı kanun maddeleri uyannca 470.000 TL. ağır para cezasına ve cünne vasıta küdığı meslek ve sanatınm 3 ay tatiline cünne vasıta kıldığı işyerinin 7 gün kapatılmasına, karar özeünin, tstanbul, Ankara, Iz- mir'de yayımlanan tirajı yüz binin üzerindeki bir veya iki gazetede, aynca bir mahalli gazetede ılan edılmesine ve masrafının sanıktan ş karar verildi. 7.5.1990 Basın: 25383 PENCERE Kapalı Zarf Usulü...Gecen pazar gûnü sabahı gazetelere göz atarken Sabah'ın manşetine takıldım: "Türk olmaktan memnunuz!.." Meğer "GallupSabah" işbirliğiyie gerçekleştirilen bir araştır- mada yurttaşlarımıza "Nerede doğmak isterdiniz?" diye bir so- ru yoneltilmış; yaklaşık yüzde 72 oranında yanıt: — Türitiye'de!... Sonra Türk'ün doğmak istediği yabancı ülkelerin birinci sıra- sında yüzde 10.6 ile Almanya geliyor; deneklerin yüzde 7"si Ame- rika'da doğmak istediğıni söylüyor; ardından Fransa, İngiltere, isviçre, İtalya, İspanya sıralanıyor. Ancak anketin daha ilginç bir bölümü de var; araştırmaya katılan kişilere sorulmuş: — Mutiaka Turkiye dışında doğacak oisaydınız, hangi ülkede doğmak isterdiniz?" Yüzde 275 Almanya... . Yüzde 14.8 Amerika... Üçüncü sırada yüzde 7.9'luk bölümde yer alan yurttaslar da Suudi Arabistan'da doğmak istemişler. Kuveyt 4.7 ile dördüncü sırayı alıyor; ardından Isveç, Hollanda, Fransa, İngiltere, İsviç- re, İtalya, İspanya geliyor Demek ki yüzde 13'e yakın oranda yurt- taşımız şerıatın geçerlı olduğu Arap ülkelerinde yaşamayı yeğli- yor. + Kamuoyu yoklamaları bızde de moda oldu; sık sık yapılryor; hele siyasal partilere yönelik anketler politikacılan çok ırgalıyor. Bu konuda yapılan son araştırmalarda DYP birinci sıraya yük- selmişti; SHP ile başa baş gidıyordu; ardından gelen ANAP'ın oy oranı yüzde 20'den asağıya kayıyordu. Şimdi 51 küçük beldede 65 bin seçmen arasında yapılan be- lediye seçimlerınde ANAP'ın oy oranı yüzde 35'i geçti. Gazete- lerın yazdıklanna göre ıktidar partisınde düğün bayram var; mil- letvekilleri halay çekiyorlarmış; Bakanlar göbek atıyoriarmış; Baş- bakan'ın ağzı kulaklarına varıyormuş; kimileri de diyorlarmış ki: — Basının yaptığı anketiere inanıyorsunuz da 51 beldede 65 bin kişiyi kapsayan seçime neden inanmıyorsunuz? ANAP'ın oy- lan gerçekten yükseldi. Essah mı? Basında yayımlanan anketlerin gerçeği ne kadar yansıttıklan ayrı bir sorudur, güdümlü araştırmalar da yapılabilır; ama, ANAP usulü minik belde seçimi bir ayrı ış!. Sandığa gıden yerel "seçmen" ile ankete katılan "denek" aynı değil, ayrı kışilerdır. ik- tidarın özel topoğrafyasına göre düzenlenen mini seçim harita- sında, ANAP, seçmenı kendısıne çekmek için devleti kullanıyor; küçük beldelere elle tutulur, gözle görülür çıkarlar sağlayabili- yor; seçmen de enayi mi? Şu sıkıntılı dünyada ayağına gelen nimetı neden tepsin? İşin leblebısı çekirdeğidir bunlar; yakında basın yeniden an- ketiere başlar, ortalığı telaş kaplar; minik beldelerde yaşayan kü- çük seçmen gruplarına elma şekeri dağıtarak gerçekleştirilen seçimlerie de Türkiye'nin htçbir sorunu çözülemez. Belalarla do- natılmış bir coğrafyada, özgürlük ve demokrasiden uzak yaşa- yan bir toplumuz; ekonomik sorunlar da öylesine ağırtastı ki bû- yük sermaye bıle bağırmaya başladı. Peki, bu sorunlar nasıl çözülecek? Kim çözecek sorunlârımt- zı? Biz mi? Devlet mi? Siyasal partiler mi? isadamlan mı? Emekci halk mı? — Kardeşim, sen Türk müsün? ı — Evet... — Memnun musun? — Türkiye'de doğmaktan memnunum; ama Almanya, Ameri- ka ya da Kuveyt olsaydı... — Sorunlarımız nasıl çözülecek? ANAP'lı diyor ki: — Bana ne!.. Ben devletim, halkı zaptu rapt altına alınm; ucuz emek sağlarım; yabancı gelir; sorunlan çözer; ekonomiyi hale yola koyar... Evet, Türklerin kendi sorunlannı çözebileceği inana ve güvenci günden güne yok ediliyor. Yabancılar bizden daha deneyimli, yöneticilikte usta, yeni teknolojilere aşina değil mi? ANAP yal- nız_yabancı patronların jandarmalığını yapacak... Ülkeyi yabancılara kiralayıp, devlet yönetimini toptan ihale et- sek nasıl olur?.. ÖZET BILANÇO RAKAMLARIYLA GARANTİ GARANTİ'DEN YATIRIMCIYA, TASARRUF SAHİBİNE BEKLENEN MÜJDE: GARANTİ BANKASI HISSELERİ BUGÜN BORSA DA45 yıldır Türk finans sektörünün güvenilir, saygın, güçlü üyesi Garanti Bankası'ndan yatırımcıya ve tasarruf sahibine önemli bir müjde var: Caranti Hisseleri Borsa'da!.. Bugün satışa sunulan Garanti Hisse Senetlerini, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na üye tüm kuruluşlardan temin edebileceğiniz gibi, Garanti Bankasf nın tüm şubelerine, Menkul Kıymetler Merkezi'ne başvurarak da sahip olabilirsiniz. Garanti Bankasi; felsefesini ve başarısını bugün dostlanyla -somut olarak- paylaşıyor. Siz de Garanti Bankası Hisse Senedi alın; güvene, prestije, sürekli ve istikrarh büyümeye,- kârlılığını ust düzeyde tutan, uluslafarası ilişkileri yaygın; "güçlü bir banka"ya ortak olan. BÜYÜKLÜĞÜN YENİ TANIMI B A N K A C I L I K T A GARANTÎ 0 R T A K L 1 Ğ I Konuyla ilgili broşürûmüzu şubelenmizden edinebilir, 1989yılı Faaliyet Raporu'muzu inceleyebilırsinız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle