Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 HAZİRAN 1990 HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19
VELtEFENDİfflPODROMIPNDANFÎKBETDJÖUOĞLU
Be My Best -Çılgın mticadelesi
KEMAL AKYER
1. Ayak: Hafta içi pist çalışma-
lanyla Ilgın şanshlardan. Idman-
larında aşama kaydeden Tanyıl-
dıa daha sonra düşünülebilir. Sü-
ratli temposuyla ön tarafta rahat-
sız edilmezse Arat ve yeni yeni
kendine gelen Gökpınar sürpriz
yapabilir.
2. Ayak: ldmanlarını düzenli
şekilde sürdüren Eastern Plane
İnı yarışa çok iyi hazırlandı. Biz
ilk şansı taıuyoruz. Uzun mesa-
feli yanşmalarda başanlı lcoşan
Flamingo ağır kilosuna rağmen
sert rakibidir. Bu yanşta sürpri-
zi Hatıralar ve Ceren'den bekli-
yoruz.
3. Ayak: Bu yanşa itina ile ha-
zırlanan Giz, Be My Best ve Çıl-
gın arasındaki mücadele yanşın
birincisini belirleyecektir. Çalış-
malannda göz dolduran Burling-
ton ve Serenbey sürprizde tutu-
labilir.
4. Ayak: Sürprize mflsait olan
C grubu yanşta Şımarık l'e ilk
şansı veriyoruz. Çalışmalannda
aşama kaydeden Atılgan iyi bini-
cisi ile sert rakip olur. Formunun
zirvesindeki Dünyaşa, pistin kum
olmasından etkilenmezse sürpriz
yapabilir. Cemsultan ve Çargah'ı
daha sonra öneriyoruz.
5. Ayak: İdmanlarını beğendi-
ğimiz Altuğ kum pistten yararla-
narak başanlı olacaktır. Kalite-
siyle Tolganer henüz hazır olma-
masına rağmen netice alabilir.
Yanşın sürpriz ismi Tuğba'dır. Ta-
bela bahisi için Damat ve Arslan-
kız'ı öneririm.
6. Ayak: Hazırlıklannda göz
dolduran Kuruşbey bu müsait
grupta başanlı olacaktır. ilk
şanshlardandır. Kendisine sert ra-
kip olarak Canmurat ve Kurtoğ-
OTORİTELERtN GÖRÜŞLERİ
F. Dağlıoğlu
Erdlnç Ozsu
Ortıan özsu
Naip Yılmaz
Ender Yılmaz
1-5
1-5-8
1-5
2-10
1-2-4-8
1&-8-2
2-8-10
4-9
7-4-2
4-7
1-7-4
4-6-7-3
1-3-4
1-2-4-6
2-4-5
2-8
2-4-5-8
2-34-6
6-7-4
lu'nu görüyoruz. îlkgenç, yanşın
sürprizini gerçekleştirebilir.
TAHMİNLER
1. Koşu: F: 1 Karayunt, P: 6 Ca-
nan 2, S: 2 Altepe.
2. Koşu: F: 5 Ilgın, PP: 8 Tan-
yıldızı, P: 1 Aıat, S: 4 Gökpınar
1.
3. Koşu: F: 2 Eastern Plane, PP:
1 Flamingo, P: 4 Hatıralar, S: 8
Ceren 1.
4. Koşu: F: 2 Be My Best, PP:
7 Çılgın, P: 4 Burlington, S: 1
Last Girl.
5. Koşu: F: 4 Şımarık, PP: 6
Atılgan 1, P: 3 Dünyaşa, S: 1
Cemsultan.
6. Koşu: F: 4 Altuğ, PP: 5 Tuğ-
ba, P: 2 Tolgaer, P: 8 Damat, S:
6 Arslankız.
7. Koşu: F: 4 Kuruşbey, PP: 7
Canmurat, P: 6 Kurtoğlu, S; 3
tlkgenç.
GUNUN PROGRAMI
2. KOŞU:
Saat: 15.00
(Maiden) 3 Yaşlı Araplar
4.500.000 TL.
(ÇIM) S. KOŞU: (H.Şartlı) C. Gr. Araplar (KUM)
950 M. Saat: 16.30 3.5OO.OOO TL. 1400 M.
(70)
(90)
(«>
C5)
(100)
(40)
(«0)
(95)
1 Aral 56 H.karataf
2 H n a XII 56 M.YakKİ
3 Eaat 56
4 Gofcpunr I 52
5 Df" 56
6ÜKak 56
56 Tım,
55 Ali Rua
(Bu Kosudj Ikılı Bahıs Var)
1 Iırnrlnı
8 TnyOdın
H . C M I I
MB.Tr.ni
O.AMM
(542)
(—)
(-7)
(-46)
(•33)
(777)
(M)
(«0)
(70)
(100)
(95)
(M)
(65)
(90)
(40)
l.C
2Ç*rt*h
3 D n m ı
4Şunnk I
S . M *
8CaMdefeaa
56 5
54 E.Yalp«
54 AURm M
33 Y.Atp
49.5 G.CII
50 H.KaraUf
49 M.YikjH
45 Z.Tmaçiaı
(876)
(749)
(184)
(723)
(M0)
(OM)
(70S)
(0O9I
(Bu Ko}udı Ikilı Bahis Var) (Uçld Ganyan Bu Kopıda Bajlar)
3. KOŞU:
Saat: 15.30
(Şartlı) 3 ve Yuk.lngilizler
5.000.000 TL.
(ÇtM)
2100 M.
6. KOŞU: (H.Şartlı) B Grubu Araplar (KUM)
Saat: 17.05 6.000.000 TL. <600 M.
(95)
(100)
(55)
(90)
(W)
(50)
(60)
(55)
(70)
(65)
1
2 Eastera Plan
3 Hijri I
4Halnlar
5 Rodrlt»
7 Profraive
I.Cmı
56 5 S.Yılmaj
58 5 M.ÇdUt
57.5 Y.Atp
55.5 Ekıtm M
55 Aykal
53.5 A.Karaka*
52.5 OMkıbç
Sl H.kantas M
4g.S G.Gal M
48.5 K.Mcüke
(Bu Kosuda Ikılı Bahıs Var)
7
10
I
6
2
9
(062)
(469)
(303)
(210)
(285)
(000)
(603)
(340)
(220)
(105)
(55)
(70)
(50)
(M)
(100)
(90)
(40)
(95)
(60)
t65)
(40)
4. KOŞU: (Handıkap) 3 Yaşlı îngilizler (ÇtM)
Saat: 16.00 9.000.000 TL. 1900 M.
5
7
3
I
2
10
II
8
4
9
6
(Bu Koşuda Uuli Bahıs ve Dortlû Bahu Var)
5 Taffca
6.Anl«akB
7EJt>u,lu
IDuul
lO.ürka
11
60 AltnftafM
59 Dcde
56 A.Karakaf
55.5 R.Trtft
53.5 H.KaraUt
51.5 G.Gtl
52 Y.TnçM
50 S.Bojmz
48 D.Aka M
47 t.MdftlM
46 L M a ı t M
(291)
(113)
(380)
(467)
(345)
(830)
(076)
(726)
(950)
(007)
(009)
(100)
(80)
(45)
01)
(40)
(65)
(95)
(60)
(90)
I.İMGM
2BeM;Bt*.
3 K
SG«cqıl
6 Nareaa
ICılur
9Scmbt)
55 Caakıhc
52 H.Klnttf M
50 R.Tctik M
47.5 G.Gal M
46 R.Maaar
4"1
Alnabaf
47 M.Yikıct
46 A.AIkif
45 ICMcH»
(Bu Koşuda Ikılı Bahis vc Uclü Bahu Var)
(261)
(544)
(553)
(436)
(140)
(433)
(521)
(513)
(368)
7. KOŞU: - (H.ŞartU) A Grubu Araplar (ÇÎM)
Saat: 17.40 7.000.000 TL. 2200 M.
(65)
(70)
(95)
(100)
(60)
(»)
(55)
(90)
(40)
1 Yıı
2 Boraj
U
)
5Aıta4a* I
6 Kntofla I
7f
M
61 t m M
60 Caatohc
59 S.Ak* M
57 Arkal M
53 S.BOTIK
48 K.Mdke M
45.5 G.GU M
44
(9M)
(740)
(360)
(265)
(467)
(153)
(444)
(«62)
(765)
Ölçüyü Kaçırmak...
(Baştarafi 1. Sayfada) *
çe sayarak tüm devlet olanaklarını kullanı-
yor; "Oy vermezsen hizmet yok!" şantajına
başvuruyor; böyiece, topu topu 63 bin oyun
yüzde 37'sini ve 51 betediyeden 29'unu ka-
zanıyor.
Ve bu sonuç, ANAP için diriliş ve zafer ola-
rak ilan edilebiliyor.
Olacak şey değil!
Her seçimi kendi koşullan içinde ele almak
varken, 51 kasabadaki 63 bin oyluk seçirm
Türkiye geneline yayarak, bundan, böylesi-
ne sonuçlar çıkarabilmek, yalnız siyaset bi-
liminin değil, akıl ve sağduyunun da sınırla-
rını fazlasıyla zorlamak olur.
Kuşkusuz her seçim, kazanan parti açısırv
dan bir propaganda vesilesi yaratır. Ama öl-
çü kaçırılırsa, propagandanın inandırıcılığı da
kalmaz, giderek geri de tepmeye başlar.
Birkaç gündür bunun bir örneği yaşanıyor
siyaset sahnemizde, Başta Sayın Başbakan
olmak üzere, iktidar çevrelerinden öylesine
sesler yükseliyor ki, insan duyduğunda ku-
laklarına inanamıyor. •
Bir başka açıdan daha ölçünün yerli yeri-
ne oturtulamadığı dikkati çekmekie. Şöyle
denilebilir: Seçim sonunda tepkilerin iktidar-
dan çok muhalefette odaklaşması da pek tu-
tarlı bir bakış açısı sayılamaz. Devlet olanak-
larını kendi siyasal çıkarları için sonuna dek
olağanüstü bir partizanlıkla kullanmış olan
bir iktidar partisidir, asıl eleştirilmesi gere-
ken. -
Olayın bu boyutu yeterince vurgulanmaz-
sa, demokrasinin gelişimi ve ölçülerin yerli
yerine oturması bu ülkede iyice güçleşir.
Siyasal yaşantımızda ipin ucunu zaten
gün geçtikçe kaçırmaktayız. Bir cumhurbaş-
kanının anayasal kalıplann dışına taşması-
na karşı yeterli duyarlık bir türlü oluşamtyor
kamuoyunda. Bir cumhurbaşkanının, başba-
kanlığı da parti liderliğini de üstlenen baş-
kan baba görüntüsü gittikçe büyüyor, fiilen
de her geçen gün daha çok kabul görmeye
başlryor. Bir cumhurbaşkanı eşinin, parti
başkanlığından, başbakanlığından ciddi cid-
di söz edilebiliyor. Siyasal belırsizlik içinde
sürüklenip gittiğimiz böylesi bir ortamda ise
erken seçim giderek bir başka bahara kalı-
yor...
Bunlann tümü, politika sahnemizde ölçü-
lerin hızla kaçmakta olduğunun apaçık gös-
tergeleridir.
Muhaletet bu açılardan yeterti mücadele-
yi vermediği için eleştirilmelidir; gündelik po-
litikanın hayhuyuna kendini çok fazla kaptı-
rıp büyük sorunlara ve yaşamsal konulara
o kadar eğilmediği için eleştirilmelidir; de-
mokrasinin temel kurallannı yozlaştıran bir
iktidara karşı kamuoyunu seferber edeme-
diği için eleştirilmelidir.
Yoksa, 63 bin oyluk bir seçimin sonuçla-
rı, ne ANAP'ın dirilişini ya da büyük yengi-
sini, ne de muhalefetin batışını ya da-büyük
yenilgisini gösterir. İktidar da muhalefet de
seçim öncesi ne idiyseler, bugün de öyle-
dirler.
Değişen bir şey yoktur.
Lütfen ölçüyü kaçıımayalım!
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
Gürsel, genç MBK üyelerînden
(Baştamfi 6. Sayfada)
saat 01.00'den ıtibaren olayın
içinde seferi olmuştuk. Artık dö-
nüşü olmayan biı hareketin için-
de idik.
Saat 03.45'te bizim birliklerin
pilot olarak harekete geçmesi ile
başlayan ve takiben Kur. Bnb.
Kenan Çoygun ve P. Bnb. Fazıl
Daldal kumandası altında harçkât
bölgelerine intikal eden Çubuk ve
Ayaş taburlan, iki gün devam
eden görev bölgesinde en üstün
fedakârlıklarla ve zaiyatsız olarak
bu görevi yerine getinnişlerdir.
Pervasız bir cesaret ve üstün bir
görev bilinci içinde bu tarihi mü-
cadeleye katılrruş ve bilahare hiç-
bir karşıhk beklemeden ordunun
vefah bağrına dönmüş olan ku-
mandan, subay ve astsubayları:
Kur. Bnb. Kenan Çoygun, Bnb.
Fazıl Daldal, Bnb. Emin Çoker,
Bnb. Kadir Esi, Yzb. Ali Ceren,
Üst. Dogan, Teğ. Nadl Eşlm ile
bölgemizde görev yapan Yzb. M.
Ali Güleç, Yzb. Cezmi Tuncer ve
isimlerini yazmadığım diğer ses-
siz kahramanları rninnet ve şük
ranla ananm.
9. Org. Cemal Gürsel, tecrübe-
li, güvenli, babacan bir kuman-
dandı. Kendisine karşı saygı ve
hürmetimiz kimseden az değildir,
ancak bu saygı ve hürmet, tarihe
mal olacak, bu gerçekleri açıkla-
mamıza mani olmaz.
Kur. Alb. Sadi Koçaş'ın NATO
manevralarına giderken uçakta
beraber olduklan Org. Cemal
Gürsel'e bu konudaki imalı tek-
lifi olumsuz karşılanmamış ve fa-
kat olumlu olduğu da belirtilrrıe-
miştir. Nitekim 1959 yıh sonlann-
da Londra'ya ataşe olarak tajin
olan Alb. Sadi Koçaş'ın bu tayi-
ninin K.K.K. olan Org. Cemal
Gürsel'ce iptal edilmesi ve en
azından durdurulması gerekliydi.
Org. Cemal GürseFin
3.5.1960'ta mecburi izinle tzmir'e
gitmesi ayn bir değerlendinne ko-
nusudur, başta Suphi Karaman
olmak üzere diğer arkadaşlann
Ankara'da kalması için ısrarları
sonuç vermemiş ve bu konudaki
umutlanmızın yitirilmesine sebep
olmuştur.
27 Mayıs günü Cemal Gürsel,
Ankara'ya geldiğinde tabiatının
ötesinde bir görünüm içinde idi,
yorgundu, 28 Mayıs 1960 günü
Velilerin
(Baştarafi 13. Sayfada)
dit ve baskılan getirenlerden na-
sıl bir egitim bekleniyor ki...
Çocuklan bu okullara bu yıl
başlama durumunda olan aileler-
den, içinde bulundukları genel
sosyo-psikolojik koşullar nede-
niyle büyük fedakârlık beklemek
herhaJde olası değil. Ama hiç de-
ğilse bütun ara sınıf öğrenci veli-
leri haklarını biraz daha rahat
arayabilme olanaklarına sahipler.
Artan maliyetlerle açıklanama-
yacak oranlarda zam yapmış olan
özel okulların bu fıyatlarını yeni-
den gözden geçirip kabul edilebi-
lir düzeylere düşürmedikçe, hiç-
bir velinin çocuğunun kaydını ye-
nilememesini beklemek çok mu
hayalci?
Boykot sözcüğü de tüketici söz-
cüğü kadar eğitim-öğretim ve öğ-
renim sözcuklerinin yanına pek
yakışmıyor. Ama sanırım bunun
ayıbının sahibi artık belli..."
saat 10.30'da Başbakanlık binası
Bakanlar Kurulu odasında hükü-
met üyelerini seçiyorduk, riyaset
makamında Org. Cemal Gürsel
bulunuyordu. Settm Sarper'in Dı-
şişleri Bakanbğı'na cevabı geci-
kince^yerine Oramiral Fahri Ko-
rntürk'ü seçtik ve haberi 13.00
radyo yaymlanna gönderdik.
Cemal Gürsel 'oh' çekerek "Bu
işi de bitirdik" dedi ve ilave etti:
"Haydi çocuklar, artık siz de kı-
talannıza gidin. Ben hükümeti
yürütürüm, beni oradan destek-
lersiniz." Bu anı hiç unutmam,
solumda Sezai Okan vardı, birbı-
rimize baktık, onun da çehresi te-
kallüs etmişti, ben 'paşam, bu na-
sd oluyor' dediğimde, Sezai Okan
tok bir sesle "Olmaz böyle şey pa-
jam, beraber geldik beraber gide-
riz" dedi; bilahaıe Cemal Mada-
noflu'nun teklifı ile statü, profe-
sörler heyetine havale edildi.
Rahmetli Cemal Gürsel ilk gün-
den itibaren bu genç komitenin
teşkilinden ve yasallaşmasından
yana değildi, üst seviyede güven-
diği generallerle bunu >-ürütmek
istemesi temayullerinin kanıtıdır,
zaman zaman genç üyelerin faz-
la konuşmalarından şikâyetçi ol-
muş, çok zaman da kendisinin
kontrole ahndığının zehabına ka-
pılarak rahatsız olmuştur.
Ailevi durumu da bu rahatsız-.
lığıru arttınyordu. Gerek komite
içinden ve gerekse dışından çeşit-
li kanallardan gelen tahrik ve tel-
kinler, komiteye girmek arzusun-
da bulunan kişilerin ürettiği şüp-
he ve kuşkular ve zaman zaman
gündeme getirilen Nasır-
Necip ilişkileri ve benzetişleri ken-
disini komiteyi fesih karanna ka-
dar götürmüştür, bu olay ise yer
yer ve zaman zaman ordu içinde
ters tepkilere ve yeni komitenin
yetkilerini aşan temayul ve hare-
ketlere sebep olmuştur.
Her şeye rağmen 27, Mayıs
Millı Birlik ülküsünün devrim il-
keferi ile kaynaştığı, şeref ve hay-
siyetle bütünleştigi bir övünç kay-
nağıdır. Şükranla ananm. Saygı-
lanmla.
(Baştarafi 1. Sayfada)
de bir sonuç alsa... Akbulut,
ANAP'ı düştüğü çukurdan çekip
çıkarmak için Allah'ın görevlen-
dirdiği nadide insan olduğunu
ilan ediverecek. Ustası hangi ba-
şarıya el uzatsa "semavi güçle-
rin takdiriyle" görev üstlendiğini
ya söylemiş ya da dokunduracak
kadar kendinden geçmemiş miy-
di?
Diyelim ki Akbulut da bir in-
sandır, ekimden bu yana hakkın-
da uydurulmadık öykü, kişiliği
üzerinde söylenmedik kalmadı.
O yüzden devlet babanın maddi
hizmetiyle başarı elde etti, şim-
di actsını çıkanyor. Peki, ama ba-
sınımıza ne oldu? Dünkü gaze-
teler Nasrertin Hoca öyküsünde
olduğu gibi, eseği yerine seme-
ri dövüyordu.
Cağaloğlu'nda "bizim yokuş"
ağız birliği etmiş, iktidarı bırak-
mtş, muhalefete vuruyordu. Ba-
sın bir harikaydı doğrusu. İki ne-
den soylenebilirdi:
1- 26 Mart, 26 milyon oyun
Türkiye genelinde kullanıldığı bir
seçimdi. ANAP oyları yüzde
21.75'e düştü. TÖ ve sürgiti Ak-
bulut, sonucu halkın iktidara gü-
vensizliği diye nitelemedi. Uyarı
dedi, çıktı işin içinden. Şimdi bu
takım 29 beldede 60 bin küsur
seçmenle aldtğı sonucu güveno-
yu diye niteleyebiliyor. Çıt yok!
2- 3 haziran ANAP'ı diriltti, ye-
niden halkın sevgili partisi yap-
tıysa, alacakaranlık kaygılardan
çtkmak, Türkiye'de iktidar boşlu-
ğu olmadığını kanrtlamak için he-
men erken seçim isteğinde ba-
sın ağız birliği yapabilirdi. Nere-
deee! Yazar çizerlerimiz yanın-
dan bile geçmiyor.
Parti merkezindeki davullu
zurnalı şamatalann, önce ANAP
Pasaportumu, Istanbul
Büyukşehir Belediyesi Denetim
Görevlisi ve Beyoğlu Belediye
Meclis üyesi kinüik kartlanmı
kaybettim, hükümsüzdür.
A. MUHtTTtN BUL UT
grubunun dünkü toplantısına,
sonradan da Meclis kürsüsüne
taşınacağına işaret eden belirti-
ler vardı. Muhalefet ise savunu-
dan saldınya geçmenin hazırlığı
içindeydi.Demokrasi öğretmen-
lerımizden Erdal inönü, dün
grupta rakam vermeden ANAP-
ın oylarının düştüğünü söylüyor.
Ortada sevinılecek durum olma-
dığını öne sürüyor. Son seçimde
iktidarın ustaca yürüttûğü politi-
kayı "şantaj" diye niteliyor. Şan-
tajın "demokrasiyi dinamitlediği-
ni" vurguluyordu.
Genel havaya Demirel fena tu-
tulmuştu. Kısa söyleşımizde bir
ara, "Devleti kullananları bir ya-
na bırakıp bızimle uğraşıyorlar"
dedi. Milletvekıllerının istifa edip
Meclis dışına çıkmalarını öneren-
lere "Hangi sonucu alacağız?"
diye soruyor. "Halkın tepkisi or-
îaya çıkmadıkça hıçbır şey
yapılamayacağını" söylüyordu.
ANAP alkışlamrken devletin parti
lehine kullanılmasının aikışlandı-
ğını belirtiyordu.
51 beldede ANAP neler vaat
etmiş, nereterde "parayı" kullan-
mış. Bunları bir bir saptayıp ka-
muoyunun önüne muhalefetin
koyması gerekmez miydi? Örne-
ğin Demirel, Bursa'nın yüzde yüz
DYP olan Cerrah kasabasında
"para dağıtılarak" ANAP'la ara-
larındaki oy farkının düşürüldü-
ğünü, aynı tûr olayların Selim-
şahlar'la Kaya köyünde de izlen-
diğini anlalıyordu. ANAP'ın bu ve
benzeri "seçim icraatı" yeterin-
ce belgetenmeli; Meclis'e, kamu-
oyuna getirilmeli. Muhalefet ne-
den bu yotu denemiyor?
TÖ'nün öngördûğü, Akbulut
1
un izlediği yapay verili tırmanma
politıkası günlerce önceden bel-
liydi. İktidar seçim yapılacak yer-
leri cımbızla seçmiş, nerelerde
devletin işleyeceğini pekâlâ sap-
tamıştı. Seçime böyle gitti. Mu-
halefet "bilineni" görerek daha
iki ay önceden ya duyurmalı ya
da seçime girmemeliydi. ANAP
kendi minderrne muhalefeti çek-
ti, 19 ağustosta da aynı oyunu
tezgâhlıyor.
Demirel'e göre, şayet SHP ya-
naşırsa bu tür seçimlere girecek
yerde, ağırtıklı olarak erken se-
çim isteğini halka götürmek ge-
rekiyor. Son konuşmasında "ge-
nelde tepki meydana gelirse" di-
yerek SHP'den boykota olumlu
bir bakış arıyor Ömeğin Mende-
res'in istifa isteklerine "sabık
başbakan dedirtmeyeceğini"
söylemesı gibi, Erdal Bey de ta-
rihe "Boykotçu lider olmayaca-
ğım" diye geçmek istiyor.
19 ağustos seçimlerini muha-
lefetin boykot etmesi, böylece
düşsel bir isteğe dönüşüyor. Er-
dal Bey 3 haziranda SHP'nin
güçlendiğini söyleyedursun, sa-
de insanlar 19 ağustosta da
ANAP'ı başanlı görürse; neden-
lere, gerçeklere bakmadan ikti-
darın güçlendıği sanısıra kapıla-
bilir. İnsan doğası bu, sonuca
devlet olanaklarıyia gerçekleşti
diye bakmaz. Önündeki rakam-
larta karar verir. Sanılar bir kere
kanıya dönüştü mü, muhalefet
ört ki ölem döneminin eşiğinden
atlar.
1992'de ANAP belki tek başı-
na iktidar olamaz, ama güclü gi-
rer Meclis'e. TÖ'yü indirmek, ha-
yal! İktidara tek başına gelip ıs-
tıraplara son vermek daha hayal!
Şimdi ANAP aşama aşama bu
oyunu oynuyor.
Bolu gezisinde TÖ, halka an-
latmış: "Dün arabada gidiyorduk.
Beni dışandan aradılar. Nereden
biliyor musunuz? Japonya'dan.
Arabada teiefonla konuştum."
Tabii, Tokyo'yu fethe çıkan SÖ
ile görüştü. Hem de seçimin er-
tesi günü. SÖ'ye neler söylemiş
olabilir, soru bile abes. Kuşku-
suz: "Semracığım. Bizim çocuk-
lar bıraktığın yerden sürdürdüler.
Devletin ne kadar imkânı varsa
bin oya sunukju. Sonuç Süley-
man ile Erdal yerde. varsın 26
Mart bizi reddetmiş olsun. 23 bin
oyla güvenoyu aldık. Keyfine bak
oralarda. Burada işler tıkınnda."
Belki şunu da eklemiştir:
"Yedi yıl Köşk'teyiz, tamam
mı?"
Tamam!
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
(Baştarafi 2. Sayfada)
Atatürk iki 'dernek' kurmuştu. Türk Dil ve Türk Tarih Kurumla-
n'nı... Bu iki kuruluş özel dernek durumundaydı. Özellikle TDK
yaygın bir üye sayısına sahipti. MGK üyesi Şahinkaya Bey'in yasa
tasarısıyla kapatıldığı gün TDK'nın altı yüz üyesi vardı. Yazar,
şair, düşünür, öğretmen, üniversite öğretîm üyesi... TDK'nın yö-
netim kurulunu, iki yılda bir toplanan Türk Dil Kurultayı üyeleri
seçerdi. Atatürk, dil konusunun yalnız bir devlet işi olmadığını
bilıyordu. Yoksa TDK'yı Milli Egitim Bakanlığı'na bağlı bir dil ge-
nel müdürlüğü ya da üyeleri atanmış ve yaşamboyu görev ya-
pacak kişilerden oluşan bir akademi olarak kurdururdu. Bunu
yapmadı, dil sorunlarının açık açık tartışıldığı, görüşüldüğü bir
devrimci bilim derneği olarak oiuşturdu TDK'yı...
Bunları çok yazdık. çok söyledik. Bir kez daha yinelediğim,
daha doğrusu yinelemek zorunda kaldığım için okurlanm ba-
ğışlasınlar. Tüm "Cumhuriyet" okurlan bu konuyu biliyor, ama
Bay Evren direniyor anlamamakta, öğrenmemekte!.. Dese ki "ya-
nıldık, yanıltıldık. Atatürk'ün vasiyetini yanlış yorumladık. Suç-
luyuz, bağışlayın' Atatürk kurumları eski statüsüne kavuşturul-
malıdır" Böyle şeyler söyleyeceğine hâlâ, evet hâlâ, içine düş-
tükleri büyük yanılgıda direniyor.
Bay Evren, Marmaris'teki köşkünde anılannı yazmakta. Anı-
lar, tarihe ışık tutan belgelerdir. Ama gerçekleri yansıtırsa!..
Atatürk'ün partisini, kurumlarını kapat, okullara zorunlu din
derslerini koydur, Kemalist ilke ve görüşleri tersine çevir; Türk-
çe sözcüklere düşman ol, Atatürk devrimini savunanları mah-
kemelere, hapislere sürükle; sonra da "Biz Atatürk'ün vasiyeti-
ni çiğnemedik" diye konuş! Kim inanır? Evren ve arkadaşları
kadar Atatürk'e ve devrimine ters düşen, bu devrimci atılımları
yozlaştıran, bozan, altüst eden, hem de bunu Atatürkçülük" adı-
na yapan bir kişi ya da kişiler nasıl olur da şimdi bu denli rahat
konuşur!
Gelelim TDK'ya... Bu kurumun son toplantısı eylül 1983'te ya-
pıldı. Ben cezaevinde olduğum için katılamadım. Bütün yöne-
tim kurulu üyelerinin imzasını taşıyan "geçmiş olsun" yazısı be-
nim için değerli bir belgedir. Bir bakıma da yıkılış öncesinin son
toplantısında bulunamadığım için kendimi mutlu sayarım.
1955'ten beri TDK'da üye ve yöneticı olarak yer alan bir kişinin
zor dayanacağı bir olaydı o son toplantı...
1983'ten bu yana yedi yıl geçti. Yedi yıldır bir "şemsiye" attın-
da toplanan Dil Kurumu ya da dil devlet dairesi ne yaptı, ne üretti,
neler başardı? Bu soruya dil dairesinin başkanlan, atanarak ge-
len ve bir türlü değişmeyen sayın üyeleri olumlu bir yanıt vere-
bilirler mi? "İşte, şu şu şu yapıtları ortaya koyduk, dil devrimin-
de yeni aşamalara ulaştık" diyebilirler mi? Herkesin gördüğü,
bildıği, yeni Dil Kurumu'nun ve bu kurumun yönetiminin Türk-
İslam sentezi adı verilen karmakarışık bir tutumu yaygınlaştır-
mak için umutsuzca savaştıklarıdır.
Dilsever devrimcilerin kurduğu Dil Derneği, türlü olanaksız-
lıklar içinde devrimin bayrağını ayakta tutmaktadır. Minicik bir
odaya sığınmış Dil Derneği üyelerinin ürettikleri ile dil dairesi-
nin bin bir olanağa sahip olduğu halde hiçbir şey yapamaması
ibretle izlemeye değer! Dil dairesi Türk Dili' dergisinı bile iki-üç
ay gecikmeyle yayımlıyor! Hem de ne denlı düşük bir düzeyle!
Oysa Dil Derneği'nin 'Çağdaş Türk Dili' süreklı biçimde hem de
dolgun bir içerikle yayınını sürdürüyor. İşte aradaki fark!
Evren ya susmalı ya da gerçekleri dile getirmelı! Her şeyden
önce kendisinin ve arkadaşlarının içine düştükleri yanılgıları bir
bir açıklarnalı, Atatürk devrimine bağlı Türk halkından özür di-
lemeli...
BU HARF
"YAŞAM
BİÇİMİNİZİN"
SİMGESİDİR.
1990 Dünya Kupası Programı
64.500 TL.
Üç vîdeo kaset ve bir kafa temizleyici özel kaset
Ke-sin-lik-le bedava!
1990 DÜNYA KUPASI
TV PROGRAMI
.**
HCL-200
^&' ,^r»r»rA«fnl
Her biri, iki futbol maçını kaydedebilecek özel uzunlukîa üç RAKS video kaset. Ve kayıtlarınızı tertemiz yapmanızı sağlayacak Kafa Temizleyici
Özel Kaset. Dördü bir arada, toplu fiyat avantajıyla isterseniz VHS, isterseniz Betamax. Ayn ayrı satın almak isterseniz, tek video kaset 21.500 TL,
Kafa Temizleyici Özel Kaset 16.500 TL.
RAKSRAKS'ta... canlı!