19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DÎZİ-RÖPORTAJ T R A M V A Y L I GUNLER N E D 1 M 6 HAZÎRAN 1990 O A Tramvay, şarkılar ve şiirlerarasında Fenerbahçe'ye yöneliyor 'Bir tatlı huzur'vardı Kalamış'ta/f A'lı yılların ^tllsonu ile 50'li yıllar içinde Fenerbahçe'ye uzanan yol üzerindeki köşelerin birinin önemi çok büyüktü. Yolun ortasındaki sakız ağacını geçince, sol köşede duvarlan çinilerle döşeli güzel bir yapı vardır. Onun hemen yanmdaki kâgir köşk, Münir Nureddin Selçuk'un 'Kalamış Kulübü* idi. tşte burada Türk müziğinin bu büyük ismi sayesinde, çok güzel ve eşsiz günler, geceler yaşanmıştır. Bir gün Behçet Kemal Çağlar da kulübe konuk olur ve ünlü 'Kalamış' şarkısının sözleri, böylelikle yazılır: Yok başka yerin lütfu, ne yazdan ne de kıştan / Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış'tan... — 4 — Kalamış'tan Fenerbahçe'ye dogru yolumuza devam ederken yolun tam ortasında kalın gövdeli bir sakLz ağacı vardır. Eski Belvü gazinosunun önünde, yol bu ağa- cın iki yanından geçer, bu heybetli görünümü ile sanki Fenerbahçe'- nin koruyucusu gibidir. Eskiden tramvay hattı bu ağaca kadar ge- lir ve orada -biterdi. Dedim >a ağaç bekçi gibidir, onun korku- sundan herhalde daha ileriye de- vam ettirmemişler. Sonraki yıllar- da hattı uzattılar, demiryollan dinlenme tesislerine kadar devam etti. Belvü gazinosu yalmz Fener- bahçe'nin değil Kadıköy'ün de en temiz. kaliteli bir gazinosuydu. Bir akşam buraya Atatürk'ün da- hi geldiği söylenir. Ahşap bir ko- nak stilinde bir de pansiyon binası vardı BeJvü'nün. Isteyen bir yaz mevsimini burada geçirebilirdi. Bu tip eskiden kalma pansiyonlar haJen adalarda ö/ellikle Büyüka- •"V- 19601ı yıllarda Fenerbahçe Yanmadası. 40'lı, 50'li yıllann 'tatlı hnzunı' vok. Betoo 'silahlı' yapdar kıyıya dogru ilerliyorlar. Ama yine de 90'ıa 'nuzursuzlugo' yaşanmıyor henüz. (Çelik Gulersoy arşivinden) da'da da bugün mevcut. Oranın çok eski yaşlı sahiplerine ve gene çok eski yaşlı müşterilerine geçtik- çe rastlıyorum. Eski yıllarda ulkenin en ünlü orkestralan ve şarkıcıları Belvü'- de çalışırlarmış. 196O'lı yıllann ortasında biraz canlanır gibi ol- muştu Belvu gazinosu, oldukça kaliteli solistler söylüyordu gene, fakat bu uzun sürmedi eski sessiz- liğine büründü ve öylece kaldı. 6O'lı yıllann ortalannda burada yazları pansiyoner olarak kaJan Ingiliz Kemal'i tanıdım. Adına romanlar yazılıp fılmler yapılan ünlü Turk casusu tngiliz Kemal, son yülarını büyük bir sessizlik içinde burada geçirdi, bir süre sonra da öldü. 1940'h yıllann sonu ile 50'li yıl- lar içinde Fenerbahçe'ye uzanan yol üzerindeki köşelerin birinin önemi çok buyuktü. Yolun orta- sındaki sakız ağacıru geçince sol köşede duvarlan çinilerle döşeli güzel bir yapı vardır, bugun hâlâ durur. Onun hemen yanmdaki kâgir köşk Münir Nureddin Sel- çuk'un "Kalamış Kuliibo" idi. lş- te burada Turk müziğinin o bü- yük ismi Münir Nureddin'in sa- yesinde çok güzel ve eşsiz günler ve geceler yaşanmıştır. Yü 1948, Munır Bey, o dönemin radyo ko- nuşmalan ile de populer olmuş şa- ir Behcet Kemal Çağlar'ı kulü- bünde bir sure misafır eder. Bu misafırlik sırasında Behçet Ke- mal, ünlü "Kalamış" şarkısının sözlerini kaleme alır. "Yok başka yerin lütfu, ne yazdan ne de kış- tan. / Bir tatlı huzur almaya gel- dim Kalamış'tan. Yok zerre tesefli ne gulüşten ne bakıştan. / Bir tatiı huzur almaya geldim Kalamış'- lan. / tstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar. / Ditşsun suya yer yer erisin eski zamanlar. / Sarsın bizi akşamda şarap rengi duman- lar..." ve'şiır devam edip gider. Bu unutulmaz.şarkı gibi Yahya Kemal'in "Abesle çek kürekleri mebtap uyanmasın..." ve "Çep- çevre babar içinde bir yer gör- dük..." şiirleri de ustat tarafından gene burada bestelenmişti. Bun- lar benim hatırlayabildiklerim, daha nice guzel eserleri Munir Nureddin Selçuk, bizlere ve Türk müziği repertuvanna Kalamış sa- hillerınden bırakacaktı. Fenerbahçe'de bugün demir- yollan dinlenme tesisinin olduğu yerde bir tren istasyonu vardı. Es- ki yıllarda Haydarpaşa'dan bura- ya banliyö treni çalışırmış. Fener- yolu tren istasyonundan ayrılan hat Bağdat caddesi üzerindeki tramvay yolunu dik bir raakasla keser ve bugünkü askeri kampın içinden geçerek Fenerbahçe'ye ulasırdı. O yıllarda bu bölgede de askeri depolar buhınurdu. 40'lı yıllarda trenin bu yola malzeme taşımak için girdiğini ve Fener- bahçe'ye kadar geldiğini bir iki kere görmüştüm. Biraz önce de söz ettiğim gibi Fenerbahçe yanmadası her mev- simde güzel ve Kadıköyluierin bir gezinti yeriydi. Yazın sıcağında ağaçlar altında, Çamlıca'dan esen rüzgânn serinliğinde piknik yapı- lır veya çay bahçesinde otunıiup dinlenilirdi. Çevre ağaçlık olduğu ıçin Fenerbahçe ressaralann da bir çahşma alanı gibiydi. Akademi yıllanmda dayım ressam CeJal Uzel ile beraber burada peyzaj ça- usırdık. Zaman zaman da Şeref Akdik'e Vecihi Bereketoglu'na ve başka ressamlara burada çalışır- larken rastlamışımdır. Fenerbahçe'nin Kalamış koyu- na bakan yeri ağaçlar içinde, ha- fif kayalık sahili ile balıkçı kulü- besi ile sakin ve sessiz bir göru- nüm içindeydi. Buraya ilk olarak 1950'li yıllann başında tstanbul Yelken Kufübü küçuk, baraka gi- bi bir lokal yaptı. Zamanla bu kü- çük yapı giderek büyüdu, büyü- dü ve bugünkü görkemli(!) hali- ne geldi. Sonra onu diğer kulup- lerin lokalleri izledi ve Fenerbah- çe'nin o guzel sahili haJka kapan- dı. Geçenlerde basında çıkan bir haberden bu arazinin tapulannın kuluplere verileceği, değerinin de milyarlar olduğu yazılıydı. Olabi- lir. O kuluplerde de Türk sporu- na bu kadar hizmet ediyorlar.*Bu lokallerin içi çok temiz ve güzel, arazileri milyarlar değerinde de yol kenanna koyduklan pis pis kokan çöp bidonlan ile oraya ha- va almaya gelen insanlan neden rahatsız ederler. Muntazam ka- paklı çöp konteynerleri koyamaz- lar mı oraya, veya o çöplerini ge- çenlerin gözünden uzak bir yerde saklayamazlar mı? Bu manzara- lar ve pis çöp kokulan bu kulüp- lerimizin isimlerine hiç ama hiç yakışmıyor. tşte bugun bu halde olan Fener- bahçe'nin o sahilinde 1943 yılının güneşli bir gunu gezintiye çıkmış- tık. Beyaz sakallı, iri yapılı bir kişi yanındaki gencin koluna girmiş dertize ve Çamlıca tepesine doğ- ru sessizce bakıyor ve derüzden gelen temiz havayı kokluyordu âdeta. Bu insan dikkatimi çekti. O an, yarumdaki büyüklerime sordum "Kim bu insan?", "Fîlo- zof, şair Rıza Tevfik" dediler. O günü hiç unutmam, çok etkilen- miştim ve öğrendim ki yirmi yıl sürgünde kaJdıktan sonra yurdu- na dönmuştu Rıza Tevfik. O gu- nü duşündükçe şairin surgündey- ken yazdığı şu dizeler aklıma ge- lir. "Uçun kuşlar uçun dogduğum yerc / Şimdi daglannda mor süm- bül vardır..." Sonra zaman za- man Rıza Tevfik'i elinde filesi, alışveriş yaparken Kadıköy çarşj- sında görürdum. Belvü gazinosuyla, Kalamış ku- lubüyle 50'li yıllarda Fenerbahçe, Kadıköy'ün çok önemli bir yeriy- di. Kaianuş kulübüne başta Yah- ya Kemal olmak uzere gelen çok değerli insanlann karşısında Mü- nir Beyin kulübün bahçesinde ver- diği konserler benim gibi birçok muzikseverin kulaklannda büyuk izler bırakmıştır. Böyle gecelerde Münir Nureddin'i dinlemek için biz dışanda kalan gençler kaldı- rıma veya bahçe duvannın kena- nna dizilir, bir daha hiçbir yerde duyamayacağımız Münir Beyin gazellerini ve ülkenin en ünlü us- ta sanatçıları Sadi Işday'dan, Emin Ongan'dan, Refik Fersan- 3 0 Y I L S O N R A 2 7 M A Y I S Eski MBK üyesiEmekli Kurmay Yarbay Mustafa Kaplan'ın açıklamasu Gürsel, genç MBK üyelerinden rahatsızdıSayın Era. Kur. Alb.-Suphi Karaman'ın gazetenizde ya-' yımlanan (30 Yıl Sonra 27 Mayıs) konulu yazıları okudum. Yayınları ile tüm kamuoyunu yeniden aydınlatan ve bizle- re değerlendirme olanağmı veren Cumhuriyet gazetesinin sa- yın yöneücilerine teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. 27 Mayıs, tepeden inme askeri bir harekât değildir. 27 Mayıs, basın, üniversite gençliği ve tüm demokratik güçlerin özgürlük potansiyelidir. Bu potansiyelin ordu gü- cü ile 'bütünleşen' mücadele bilincidir. 27 Mayıs, Türk siyasi tarihine unutulmaz olaylarla dam- gasını vurmuştur. Bu nedenle bu olayiarı yazan ve anlatan- lar benlik ve bencillik duygulanndan uzak, duygusallıktan annmış, tam manası ile gerçeğe inmiş olmalıdırlar. Bu olay- lar tarihe ışık tutacak, yön verecek ve bizatihı tanh olacak olaylardır. Sayın S. Karaman'ın yazılannın bu idrak ve doğ- rultuda olduğunu görmekle muthı oldum. Gerçekten çok boyutlu bu olayiarı kronolojik bir sırayla, aktuel konuları ön plana çıkartarak akıcı bir üslupta sunması takdire de- ğer. Ancak özellikle harekâtın hazırlık safhasında bazı kişi- sel konulara tüm ayrıntıları ile yer vermesi, buna mukabil harekâtın belkemiği mesabesinde olan çok mühim olayia- rı, (555 K., 21 Mayıs Harp Okulu yüruyuşü, harekât emri- nin verilmesi, San Kışla'daki kıta kumandanlarının toplan- tıları, tabur ve alayların faaliyetleri v.s.) pas geçmesi veya karanlıkta bırakması, konu hakkında belirli boşluklar mey- dana getirmiştir. Rahmetli C. Görsel'in kişüiği ve liderliğı konusundaki değerlendirmeleri de kendisine olan ustün ve- fa duygusu ve aşırı duygusallığın abartmalı bir görünümü olarak ortaya çıkmaktadır. Kendisiyle aynı kanıyı paylaş- tığımı söyleyemem. tşte bu nedenle tarihi sorumluluğun idraki içinde bizzat yaşadığım bu olayların bazılannı yer ve zaman bakımından düzeltmeyi, bazılannı da tümü ile açıklamayı, boylece ya- zılanlarla bütünleşürmeyi, bir tarih misyonu olarak düşün- düm. 1- 27 Mayıs hazırlıkları, birbirinden habersiz iki çekir- dek örgut tarafından başlatılmıştır. Örgutienn başlangıcı 1958 yılının son aylarına kadar uzanır. Benim komiteye gi- rişim 1959 haziran ayı değil 1958 15 ekimdir. Aynı tarihte Ankara Akay Pastanesi'nde Kur. Alb. Ekrem Acumr, Kur. Yrb. Fikret Kuytak, Yzb. Rıfal Baykal ve ben ilk çalışma- lanmıza girmiştik. 2- 1959 mart ayırun ilk haftasında Ankara Personel Oku- lu'nda yapmış olduğumuz toplantıda beş kişı ıdık (Kur. Alb. Bakanlar Kurulu'nun ilan edilmesinden sonra Cemal Gürsel, 'oh' çekerek 'Bu işi de bitirdik' dedi ve ilave etti: 'Haydi çocuklar artık siz de kıtalarınıza gidin. Ben hükümeti yürütürüm. Beni oradan desteklersiniz. Bu anı hiç unutamam, solumda Sezai Okan vardı, birbirimize baktık, onun da çehresi tekallüs etmişti. Ben 'paşam bu nasıl olur?' dediğimde, Sezai Okan tok bir sesle 'Olmaz böyle şey paşam, beraber geldik beraber gideriz' dedi. Bilahare Cemal Madanoğlu'nun teklifi ile statü, profesörler heyetine havale edildi. Ekrem Acuner, Kur. Yrb. Fikret Kuytak, Kur. Yrb. Alpas- lan Türkeş, Yzb. Rıfat Baykal, Kur. Bnb. Mustafa Kap- lan). Görüşmelerde Sezai Okan örgütü (Kur. Alb. Sadi Ko- çaş, Kur. Yrb. Sezai Okan, Kur. Yrb. Osman Köksal, Kur. Bnb. Suphi Karaman) ile temas aramayı ve birleşmeyi ka- rara bağlıyorduk. Ekrem Acuner ve Fikret Kuytak fıkre kar- şı çıktüar. Bizdm grubun daha kuvvetlı olduğunu kıta güç- lerinden başka sivil güçlerin de bulunduğunu, onların biz- lerle birleşmesi gerektiğini bildiriyorlardı. Toplantıda an- laşamadık. Acuner ve Kuytak aynldılar, biz (Türkeş, Bay- kal, Kaplan) üç kişi olarak 21 Haziran 1959 tarihinde Sezai Okan grubu ile birleştik. 3- 1959 yılı 21 eylulde Alpaslan Türkeş'in evinde yapmış olduğumuz toplantıda iki örgüt tam birlik halinde (Orhan Kabibay ve Orhan Erkanlı da iştirak etmiş olduğu halde) tum çahşma esasları üzerinde duruldu ve tstanbul sorum- lusu olarak Orhan Erkanlı seçildi. Bu toplantıya iştirak eden- ler; A. Türkeş, S. Okan, O. Kabibay, O. Erkanlı, R. Bay- kal, M. Kaplan, D. Seyhan. Bundan sonra tüm toplantılar Anıttepe'deki evimde yapılmıştır. 4- 1959 sonlarında tayinimin Harp Okulu'na çıktığı her- halde zuhul olarak yazılmıştır. Ben 1958 eylül ayında Sarı Kışla'daki 229'uncu Piyade A.Tb.K.'ye tayin oldum ve ih- tilalin sonuna kadar oradan aynlmadım, harekâta da bu bir- liklerle girdim. 5- Türkeş'in komite dışı bırakılması: 12/5/1960 tarihinde Anıttepe'deki evimde yaptığımız son toplantıda durumlar görüşülüyordu. Alpaslan Türkeş, tz- mir NATO Karargâhı'na görevli gitmişti. Bir hafta evvel yapmış olduğumuz toplantıda lzmir'de bulunan (3 Mayıs 1960'ta mecburi izinle giden K.K.K. Org. Cemal Gürsel) Org. Cemal Gürsel ile göruşmesi kesin olarak sakıncalı bu- lunmuş ve reddedilmişti. Halbuki istihbarat elemanlanndan ulaştırılan bilgjlere göre A. Türkeş'in Karşıyaka'da Cemal Gürsel ile iki defa görüşme yaptığı saptanmış ve izlenmek- te olduğu öğrenilmişti. Bunun üzerine henuz tzmir'den dön- meyen A. Türkeş ile ilişkilerin kesilmesine ve toplantılara alınmamasına karar verildi. Bu karar 26 Mayıs 1960 akşa- mına kadar devam etti. Bu toplantıda bulunanlar; Sami Kü- çük, S. Okan, R. Baykal, M. Kaplan. 6- 27 Mayıs kararı Genelkurmay Başkanlığı'nın 23 NO.1L odasında verilmiştir Adnan Menderes'in dış gezisi ve Neb- ru'nun ziyareti dolayısıyla gecikmiş olan karar, subaylar üze- rinde olumsuz etkiler yapıyordu. 26 mayıs perşembe güniı 23 No.lu odada toplanmıştık. Toplantıya katılanlar: Alb. Mithat Ceylan, Kur. Alb. Ekrem Acuner, Kur. Alb. Sezai Okan, Kur. Bnb. Mustafa Kaplan, Yzb. Rıfat Baykal. Yrb. Fazıl Akkoyunlu emniyet tedbirleri ile görevli idi, zaman zaman toplantıya giriyordu. Ekrem Acuner kıtaların hazır olmadığı gerekçesi ile kararın tehirini istiyordu. Ben söz aJ- dım (esasen kıtalardan sorumlu bendim). Birliklerin tümuyle hazır olduğunu, Çubuk Tabur Kumandanı Kur. Bnb. Ke- nan Çoygun ile tam mutabakat halinde olduğumuzu, Ayaş taburundaki problemin çözülduğunu ve bu birliğe Bnb. Faal Daidal'ın kumanda edeceğini, harekâtın bölük kumandan- lan seviyesine kadar duyurulduğunu, yeni bir tehirin vahim sonuçlar doğurabileceğini belirttim. E. Acuner'in tehir ko- nusundaki ısrarlanna karşı, evvela Kur. Alb. Mithat Cey- lan ikazlarda bulundu, bilahare S.Okan sert bir tortla kim- senin moral bozucu hareketlerde bulunmamasını. iştirakı kabul etmeyenlerin odayı terk etmesini belirtti, bunun uze- rine E.Acuner odayı terk etti. Harekât tekrar gözden geçi- rildi ve 27 Mayıs 1960 günü 03.30'da yapılmasına karar ve- rildi. (26/5/ Saat 15.00) 7. 26 Mayıs 1960 akşamı Harb Okulu'nda yapılan top- lantıya paralel olarak Sarı Kışla'da 229 P.A.birlikleri, Çu- buk ve Ayaş Tb. kumandan ve subaylan da toplantı halin- de idiler. Kışlada tüm güvenlik tedbirleri alınmıştı, salon- da 23 kumandan ve subay harekât için hazırdı, harekât emri saat 23.30'da tarafımdan verildi, bu duruma göre: 229 P.A. birlikleri emrimde olarak Altındağ, Ulus ve Gar bölgesine, Çubuk Taburu Kur. Bnb. Kenan Toygan emrinde Tandoğan, Bahçelievler, Eskişehir yolunu kontrol altına ala- caklar. Ayaş Tb. Bnb. Fazıl Daidal'ın emrinde olarak Ge- nelkurmay Başkanlığı'nın 500 metre güneyinde ihtiyatta bu- lunacaktır. Bölgemizde Meclis Muhafız Taburu ve Hipodrom'daki Hazır Kıta Polis Birliği, 229 P A. subaylanndan Üsteğmen Dogan ve Teğmen Nadi Eşim tarafından hazırlanan özel ta- kım timleri ile tesirsiz hale getirilecek, tüm seferi cephane- ler alınacak, ateş emri subaylann kontrolunde yapılacak. Üç birlik arasında telsiz irtibatlan sağlanacak vs. Ayrıntılı harekât emri bitirildikten sonra sorulara geçil- di. Subaylann büyük kısmı harekâtın nasıl yapılacağını bi- liyordu. Fakat bir kısmı yeni öğrenmekte idiler. Toplantı- da sorulan önemli iki soru vardı: A) Generaller ne zaman gelip emir verecekler? B) Harekâltan sonra iktidar kime devredilecek? 8. Saat 01.00'de alarma geçen birlikler tüm hazırlıkları- nı tamamlamışlardı. Uç alayın birlikleri emrimde ve kont- rolumde olarak kışla nizamiye bahçesinde toplandılar. Harb Okulu'na irtibat için bir subay gonderilmişti, telefon irti- batlan tam yurütulemediği için harekât Harb Okulu'ndan atılacak uç kırmızı isaret fişeği ile başlayacaktı. Aslında biz (Arkan 19. Sayfada) dan, Fahire Fersaa'dan, Feyzi As- langil'den saz eseri ve yaptıkları taksimleri dinler geceyansı evle- rimize müziğin sarhoşluğu içinde dönerdik. Sonra ardından geçen yıllarda ne mi oldu? Kalamış'ın o pınl pı- nl suyu kirlenmeye, yosunlar art- raaya başladı. Yağmur suyu ka- nallanna gizlice, bağlanan apart- manların iağımlan sahili kokuya boğdu. Gelin biz gene tramvayla yolu- muza devam edelım... Kırmızı ta- belalı 4 hat numaralı Bostancı tramvayı ile Bağdat caddesinden ilerleyelim. Feneryolu'nda tram- vay yolu, Fenerbahçe'ye giden tren yolunu bir makasla geçtikten sonra caddenin iki yamna doğru aynlır, ortada araba ve otobüsle- rin gittiği yol kalırdı, o zaman otobüs de pek yoktu ya. Trafik derdi olmayan dar ama gdiş ve gi- dişe açık bir yoldu Bağdat cadde- si. Caddenin iki yanından biri ge- liş biıi gidiş olan tramvay hattı tercihli yol gibiydi, yol boyu bah- çeler içindeki evler ve köşklerin bahçeleri hele bahar aylannda renk renk çiçeklerle, seyrine do- yulmaz bir manzara meydana ge- tirirdi. Bostancı tramvayları yol uzun ve duz olduğu için hep rö- mork takarlardı. Hele yazlık, açık römorklar takıldığında bu çiçek- lerle bezenmiş bahçeler arasından tramvayla gidip gelmek Kadıköy- luierin en büyük zevkleri arasın- daydı. Bostancı'da inilir, sahilde bir akşam çayı içilir ve gene bu güzellikler arasından Kadıköy'e dönülürdü. Şimdi gelelim kahverengi tabe- lalı, 8 hat numaralı Kadıköy - Gazhane sonraki adı ile Hasanpa- şa tramvayma. Bu hatta daima ikinci mevki tramvay çalışırdı, semtin saJcinleri orta halli ve onun altındaki düzeyde olduklan için birinci mevki tramvay onlara pa- halı gelirdi. 50'li yıllann fiyatla- rıru düşunürsek birinci 15 kuruş, ikinci 10 kuruş, arada 5 kuruş fark vardı. Altıyol'dan Söğütlü- çeşme yoluna dönen Gazhane tramvayı Kuşdili'nde şimdi itfai- ye ve taşıt nıüzesi olan binanın onünden geçerek yoluna devam ederdi. Taşıt müzesinin yerinde unlü Kuşdili sineması vardı. Ah- şap eski bir yapı idi. Bir zaman- lar tiyatro olarak da kullanılnuş. Kel Hasan efendi, Naşit, burada orta oyunlanru sergilerlermiş. Be- nim hatırladığım dönemde uydu- ruk fılmler getirir, Şehzadebaşı'n- daki eskimiş sinemalann yaptığı gibi afişin altına şöyle bir ek ya- püırdı "36 kısım tekmili birden." Bu uzun süreli fılm demektir. Öğ- leyin girer akşam uzeri sinemadan çıkarsınız. Biz Kadıköylüler bu si- nemaya pek ıtibar etmezdik, son zamanlannda Kuşdili sinemasına daha çok o semtin fakir halkı gi- derdi. Sonra eski ahşap bina yı- kıldı ve yerine bugünkü taşıt mü- zesi yapıldı, burası tramvayların çalıştığı dönemde tramvay depo- su olarak kullanıldı. Zaten Kadı- köy tramvaylarının, iki deposu vardı. Biri Bağlarbaşı'nda ve son- radan yapılan Kuşdili deposu. Yarın: tst«Mbııl yakası
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle