20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 HAZÎRAN 1990 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGUN DUNYA'DA BUGUN Meteoroloji Genel Mûdürlûğu n- den alman bîlgiye göre yurtta ya- ğış bekjetımıyof. Yurtiun kuzeydo- ğu kesimten parçalı bulutlu, öte- id yerier az bulutlu ve açık geçe- cek. HAVA SICAKLIĞI Tüm yurt- ta artacak RÜZGÂR: Kuzey ve ba- tı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Denızlenmızde, Akdeniz ve Güney Ege'de günba- bsı ve karayet. ötekı denızterimizde kıble ve lodostan 2-4, yer yer 5 kuvyetınde saatte 4-16, yer yer 21 deniz mılı hızia esecek. Dalga yûk- sekfiğı 0.5-1 m dolayında buluna- cak. Van Gölü'nde hava az bulut- lu geçecek. Rûzgâr kuzey ve batı A 31° 14° Oyartalar A 26°13°Edıme A 3O°13°Erancan A 24° 7°Emjnım B 25° 2° Eskısefıtr A 26° 8°6aaanle(> A 29° 18° Gtresun A 33° 12° Manısa A 25° 12° K Maraş A 27° 10° Metstn B 24° 0»Mu6ö A 27° 8°Muş A 31° 12° Nıjde A 22°M°Ortu A 29° 12° Gümtjştane A 23° 9° Rae A 23° 10° Hafckân A 28° 13° Samsun A 26° 9°Sıirt A 24° 14° Sırop S A 31° 13° Isjaria 25° 8°!stanbul 25° 9°lzm» yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Goı Küçûk dalgalı olacak. Botu Bursa Canakkaıe Corucn Dencf 30°15°Swas B 2<° 2°Tetat<laC 27° 9°Kasömonu A 24° 9°Trataw 24° 8°Ka/sen 26° 9°KırWare* 2e°13°Konya 25° 7°Kütahya A 30° 11° Malatya A 25° 7°*ıncei A 2S°12°Uşak A 26° 9°Van A 25° 9°Ybzgat A 30" 11° Zonguldak açık •yaûmurhj sslı *** A-aç* B-bululkj (HjûneşS K-t<*» S-sd Y-yaJnıurtı BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ önemli bir olayı kutlamak için kentin belli yerlerini ışıklan- dırarak yapılan şen- lik. 2/ Yankı... Sazan familyasından kılçık- h bir balık. 3/ Rubid- yum elementinin sim- gesi... Asya'da bir ır- mak. 4/ Avı çekmek için dökülen yem. 5/ Isparta'nın bir ilçesi... Nazi partisinin hü- cum kıtasıru simgele- yen harfler. 6/ "Has- talık, dert" anlamın- da eski sözcük... Akarsu kıyısındaki çalı ve ağaçlaruı üzerinde de yaşayabi- len bir balık. 7/ Köşe, kenar, uç... Dört- te bir. •/ Pulculukta hatalı basılmış pullar için kullanılan sözcük... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kul- lanılan deyim sözü. 9/ tlkel bir silah... Eskiden kullanılan tepesi yuvarlak ve dilimli çuna başlık. YUKAIUDAN AŞAĞIYA: 1/ Çok büyük ve çok sağlam yapüar için kullanılan sözcük. 2/ tlave... Selçuklularda şehzade eğitimi ya da bir eyaletin yönetimi ile görevli vezirlere san. 3/ Goçebe ve yagmacı topluhık... Iran'ın plaka işareti. 4/ Ayaksız olduğu için yılan sanılan ve solucanla beslenen bir tur kertenkele. 5/ Yiyecek bula- mayan, yoksul kimse... Yasaklama... Yuz, çehre. 6/ Deniz kıyısın- da bulunan dik ve yüksek yar. 7/ Bir dokuma maddesi... Yılanba- hğına benzeyen eti lezzetli bir balık. 8/ Ekmek... Yakındoğu'da ve özellikle Cezayir'de konuşulan Arapça, Fransızca, ttalyanca ve tspanyolca karması dil. 9/ Sakarya ilinde bir ilçe. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Jeneral Guro 6 HAZİRAN 1930 Şehrimizde bulunmakta olan Fransız Jeneralı Guro şerefine bugün Ankara Palâs'ta Fransız sefiri Kont dö Şambrön tarafından bir öğle ziyafetı verilmiş, ziyafette Başvekil Ismet Pş. Hz., Hariciye Vekili Tevfik Rüştü B., MiUî Mudafaa Vekili Mustafa Abdülhalik B. ve Halk Fırkası Kâtibi umumisi ve Erzincan meb'usu Saffet B. ile bir çok erkân ve Fransız sefareti erkânı hazır bulunmuşlardır. Jeneral Guro saat dörtte Çankaya'da Reisicumhur Hz. tarafından kabul buyurulmuş ve Gazi Hz.'nin neztlerinde 1 buçuk saat kadar kalarak kendilerile görüşmüştür. Türk dostu Jeneral Cenaplan saat yedide hareket eden tstanbul ekspresile Ankara'dan ayrümıştır. Jeneral istasyonda Merkez Kumandanı Şükrü Pş. ve Teşrifat umum rnüdür muavini ile erkânı hükûmet ve kesif bir halk kütlesi tarafından ve büyük tezahürat ile teşyi edilmiştir. Misafirimiz bu dostane samimiyetten pek mütehassis olmuş, teşyie gelenlere: " — Sağ kolumu Türkiye'de kaybettim. Fedakâr ve kahraman Türk milletmi çok severim. Sol elimle son defa selâmlıyorum!" Demiş ve tren hareket ederken bir kaç defa: " — Yaşasın Türkiye! Yaşasın Türkiye!..." Diye bağırmıştır. İskân müdürlüğü Iskân müdiriyeti umumiyesinin lâğvedildiği gibi, tstanbul tskân müdiriyetine de lüzum kalmadığı ve yeni teşkil edilen Vilâyet tskân mıntaka memurluğuna da Kırklareli iskân memuru Cemil Beyin tayin edildiği şehrımize tebliğ edilmiştir. tstanbul iskân memurluğu doğrudan doğruya Dahüiye Vekâleti nüfus umum müdürlüğüne merbut iskân müdürlüğüne raptedümişür. Vil|yet iskân mıntıka memurluğunun yeni kadrosu beş kişiden mürekkeptir, açıkta kalan diğer İS kadar memurdan flçü Anadolu dahilindeki iskân memurluklanna tayin edilmişlerdir. Diğerleri açıkta kalmışlardır. Şekerciler Şekerli maddelerden alınmaga başlanacak olan muamele vergisi için dün, Şekerciler Cemiyeti merkezinde fevkalâde bir içtima aktedilmiştir. tçtimada muamele vergisinin Türkiye'de, bilhassa inkişafa başhyan şekercilik üzerinde yapacağı menfi tesirlerden bahsedilmiştir. Müzakere neticesinde şekercilerden Cemiyeti Reisi kâzım, Hafız Muhittin ve Sami Beylerden mürekkep bir hey'etin Ankara'ya izamına karar verilmiştir. Hey'et; hukûmet nezdinde teşebbüsatta bulunacak ve mamul şekerden kemafissabık muamele vergisi almmasım işstirham edecektir. 30 YIL ÖNCE CumhuriYet 6 HAZİRAN 1960 Kurban Bayramı nedeniyle gazetemiz bugün yayımlanmamış- tır. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyef Artvin ve Batum 6 HAZİRAN 1989 Artvin ve Batum, kardeş şehir ilan edildi. Artvin Belediye Başkanı Kadir Halvasi, Batum Belediye Başkanı Rostom Dolitze'nin konuğu olarak Batum'a geldi. Artvin Belediye Başkanı Halvasi, bir hafta süreyle Gürcistan'ın bütün şehirlerini, turistik yörelerini dolaştı. Batum Belediye Başkanı Dolitze "Artvin'le kardeş şehir olduk. Sarp kapısı aracıhğıyla sınır ticaretimizi arttırmak iştiyoruz" dedi. Böylelikle bir Türk ve Sovyet şehri ilk kez kardeş şehir oldular. 'Radyasyonlu çay Çay-Kur'a ait fabrika ve depolarda bekletilen 58 bin ton radyasyonlu çayın Sovyetler Birliği'ne gönderilerek Sibirya'da gömülmesi istendi. Çevre Günü nedeniyle tnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Temsilciliği'nce düzenlenen "Çevre Kirliliği" konulu sempozyumda bir konuşma yapan Belediye Başkanı AtayAktuğ "Radyasyon bize Rusya'dan geldi. Karadeniz Bölgesi büyük zarar gördü. 60 bin ton kadar radyasyonlu çay Rusya'ya gönderilmeli ve Sibirya'da gömülmeli" dedi. TABTISMA Paralı Üniversiteler ve Sosyal Devlet rencilerin, meslek ve yaşamlarında ağır borç- lar yüklenmelerine neden olacaktır. Buna kar- şılık varlıklı insanlar istenilen paraları kolay- ca verebilecektir. Böylelikle anayasa ve yasa- lann insanlara verdiği eşitlik ilkesi, füli durum- lar yaratmak yoluyla varlıklılar yararına bozulacaktır. O nedenle üniversite öğrencilerinden alına- cak yüksek harçlar, her şeyden önce anayasa- Anayasa'nın "Devletin temel amaç ve görevleri" başlığını taşıyan 5. maddesinde, devletin insanın maddi ve manevi varhğının gelişmesi için gereken koşullan hazırlayacağı hükme bağlanmıştır. Ku'şkusuz eğitim insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmesinde en temel araçlardandır. Eğitimde olanak eşitliği, sosyal devlet ilke- sinin önemli bir parçasıdır. Eğitimde olanak eşitliği demek, yurdun her köşesindeki yurt- taslann yaş, cinsiyet, varlıkh yoksul ayrımı gözetilmeksizin, yeteneklerinin elverdiği yere kadar eğitim görmelerinin - devlet taraftndan- sağlanması demektir. Eğitimde olanak eşitli- ğini sağlamarun temel bir koşulu devletin - ilkokullardan üniversiteye değin- eğitimi pa- rasız bir kamu hizmeti olarak sunmasıdır. Bu, 1982 T.C. Anayasası'nın 2. maddesinde ifade- sini bulan "sosyal devlet" ilkesinin de bir ge- reğidir. Bunlan niçin yazrnak gereğini duydum? tşte nedeni: önümüzdeki öğretim yılından başla- yarak üniversite öğrencileri, okuduklan fakül- tenin yıllık masraflannın yansını "cari hizmet ödeneği" adı altında ödeyecekleri paralarla karşüayacaklarmış. Bu, öğrenci başına düşe- cek para miktannın her yıl milyonlarla ifade edilmesi demektir. Daha yalın bir deyişle, yok- sul veya orta gelir düzeyindeki yurttaşlann üni- versite eğitimi görme olanaklannın büyük öl- çüde ellerinden almması demektir. Uygulanması düşünülen sisteme göre öğren- ci başına düşen yıllık ödeme miktan, öğrenim dalının türü, niteliği, süresi, öğrenci sayısı gi- bi özellikler göz önünde bulundurularak he- saplanacaknuş. Belirlenen bu miktarın yarısı devlet tarafından diğer yansı ise öğrenci tara- fından karşüajıacakmış, Dileyen öğrenci kendı payına düşen miktan ödemekte zorlanırsa YURT-KUR'dan kredi alabilecekmiş. Devleti tam anlamıyla tefeci kılığına sokan bir sistem. Şöyle ki devlet üniversite eğitimi için öğrenciden para istiyor, sonra bu parayı öğrenciye borç olarak veriyor ve sonunda fai- ziyle geri alıyor. Bu durum, büyük çoğunlu- ğu ödeme gücü sınırlı bir çevreden gelen öğ- mn sözüne ve özüne uygun değiidir. 1982 Anayasası'nın, "Cumhuriyetin Nitelikleri" başlığını taşıyan 2. maddesi T.Cnin niteliklerinden birisirü "sosyal devlet" olarak belirlemiştir. Eğitimi varlıklı varhksız aynmı yapmadan ttlm yurttaşlara eşit olanak- lar yaratarak götürmek, sosyal devletin yani anayasanın 2. maddesinin bir gereğidir. Yine anayasanın "Devletin temel amaç ve gorevleri" başlığını taşıyanS.maddesinde, devletin, insa- nın maddi ve manevi varhğının gelişmesi için gereken koşullan hazırlayacağını hükme bağ- lamıştır. Kuşkusuz eğitim, insanın maddi ve manevi varlığını geliştirmesinde en temel araç- lardandır. Eğer devlet üniversite eğitiminden yararlanma olanağım, ödeme gücü olmayan insanlara ya hiç sunmaz ya da ağır koşullarla sunarsa, yetenekleri o eğitimi görmeye elve- rişli insanlar yalnızca paraları olrriadığı için bundan yoksun kalabileceklerdir. Anayasanın 10. maddesi de "kanun önün- de eşitlik" başhğını taşır. Maddeye göre her- kes kanunlar önünde eşittir; hiç kimseye ay- rıcalık tanınamaz, devlet organları ile idare makamları bütün işlemlerinde kanun önün- de eşitlik ilkesine uymak zorundadır. Eğer üniversiteleri -kısmen de olsa- paray- la eğitim görülen kurumlar durumuna getirir- sek, yoksul insanlar ile varlıklılar arasında ya- saklann öngördüğü eşitlik -üniversite eğitimi alanında- sağlanmış olur mu? Anayasanın 42. maddesi der ki "Kimse eği- tim ve öğretim hakkından yoksun bırakıla- mazr Oysa getirilmek istenen uygulamayla pek çok öğrenci, getireceği mali yük (borçlan- ma yoluyla) nedeniyle ya öğrenimini bıraka- cak ya da üniversiteye başlayamayacaktır. Bu durum, kişileri eğitim ve öğretim hakkından fîilen yoksun bırakılması değil midir? Yukarıdaki örnekler göstermektedir ki üni- versite eğitiminin -devlet üniversitelerinde- kıs- men de olsa paralı yapılması önceükle sosyal devlet ilkesi olmak üzere, anayasadaki birta- kım hükümieri zorlamaktadır. Getirilmek istenen sistemin bütün yönleriyle değerlendirilmesi kuşkusuz hem bu yazının hem de benim çapınu aşar. O nedenle teknik konulardaki değerlendirmeieri konunun uz- manlanna bırakarak genel bir değerlendirme yapmak yolunu seçtim. Yapılan yanhşlığın dü- zeltileceğini umuyor, tüm toplumun desteği- ni bekliyoruz. İLKERKALDI Ankara Üniversitesi Hukuk Fakultesi ögrencisi VEFAT• Mertıume Neyire Güvenç ve Merhum Mahmut Hamdi Güvenç'in oğulları, merhum Prof.Dr.Necati Güvenç'in kardeşi, Şule Güvenç-Burrows ve Francis Burrows'nın amcaları, merhum Behiç Güvenç, merhum Fikret Güvenç, Şeci Edin, Osman Edin, Lâle Darman'ın kardeş çocukları, Hüsnıye MelekTanlı ve merhum Süleyman ŞevketTanlı'nın damatları, Ayşim Tanlı ve Yağız Tanlı'nın enışteleri, Serin'in sevgili eşi Dr.O.Ferit Güvenç 4 Haziran 1990 günü vefat etmiştir. Cenazesi 6 Haziran 1990 Çarşamba günü öğle namazından sonra Teşvikiye Camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu Mezarlığındaki ebedî istirahatgâhına tevdî edilecektir. Ailesi TEŞEKKÜR Aile büyügümüz SUAT JOÂ ÇALIŞLAR'ın vefatı üzerine göstermiş olduklan yakın ilgiden ötürü TPAO Cenel Müdftrü Sayın ÖZER ALTAN'a, TPAO Genel Mtidflr Yarduncm Sayın SÜREYYA EKtN'e, Prof. Dr. KEMAL ÜSTAY'a; Makina Kimya Endöstrisi, Etibaak, TPAO ve İncekara A.Ş.'nin sayın üyelerine; gerek gazete duyurusu, telefon ve telgrafla, gerek eve ve camiye gelerek ve çelenk göndererek başsağlığı dileğinde bulunan tüm dost, akraba ve yakınlanmıza en derin teşekkürlerimizi sunanz. AİLESİ TEŞEKKÜR Haydarpaşa Numune Hastanesi 3'ncü Dahiliye Servisi'nde yattığun sürece bana yakın ilgilerini gösteren Prof. Dr. AYDOGAN ALBAYRAK Dr. DOĞAN ERKIRLI Dr. FARUK YAĞCI Dr. KORHAN RAİF Dr. FATİH AYDOĞDU ve başhemşire yardıması FATMA KAPLAN hemşireler EMEL YILDIRIM, BtRSEN ORUÇ, KADRfYE KAZANCI, HATİCE ÖZTÜRK, RUKİYE PALAZ, gece hemşiresi BİLGE hanım ve diğer personele teşekkürü bir borç bilirim. TÜRKAN EROL AaKAYIP Sevgili kardeşimiz, değerli arkadaşımız Hatay Milletvekili KAMURAN KARAMAN Elektrik Yüksek Mühendisi (tTÜ-1950) 4 haziran günü ebediyete intikal etmiştir. Acımız sonsuzdur. Cenazesi 6 haziran çarşamba günü Ankara Maltepe Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip ebedi istirahatgâhı olan Cebeci Asri Mezarhğı'na defnedilecektir. Cenab-j Hak'tan merhuma mağfiret, kederli ailesine ve arkadaşlarımıza sabırlar dileriz. İTÜ ELEKTRtK ve MAKİJNA FAKÜLTELERİ SINIF ARKADAŞLARI ADINA SABAHATTİN \ALINPALA BAŞSAĞUĞI Meslektaşımız, arkadaşımız Hazıne Başkontrolöru Yalçın Aytürk'ün annesi < •• EMINE AyTURK'tin vefatını üzüntüyle öğrendik. Kendisiyle ve ailesine başsağlığı diler acılannı paylaşınz. SABAHATTtN - GÜNAY - MEHMET - CAHÎT - HÜSEYtN BERNA Sevgi dolu, dostluk dolu, harika bir altı aydı. Her şey için teşekkürler. KAYHAN • •• POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Kahrın Ağır İşçileıi Koy Enstitüleri dendi mi onun altın muskalarından biri de Meh- met Başaran'dır; her derdiyle uğunmuş, her acısıyla yuğrulmuş- tur. K5y Enstitüleri tarihi karanlık dehlizlerindedir, ama Başaran'ın yüreğinde bütün tazeliğiyle yaşar. işte birkaç dize: Behzat'ı Erzincan'a Ömer'i Malazgit'e sürdüler Hala açıkta Kahrın ağır işçisi Talıp Düşünmeyi, hayır demeyi öğretti diye Edirne'den Hakkari'ye gidiyor Ahmet Kaya Turan Mehmet Başaran bir enstitülüdür. Enstitülerin başına ne gel- mişse onun başına da gelmiştir. En büyük şansı elinin kalem tutmasıdır. Başına gelenlerı bir bir yazmıştır. Şiirdir, romanlar, düz- yazıdır, eğri yazıdır, şudur budur, kâğıda dökülmûştür. Sakınca- lılar, sakıncasızlar önünden geçerler. Bütün bunlara, duyduğu- muzda hepimizin yüreğini dağlayan bir de 'eviat actsı' ektenmiştir. Türkü onun için yakılmış gibidir Ben yaparım, sen yıkarsın bendimi Köy Enstitüleri bizim yaratımızdır. Böyle bir eğitim sistemi dün- yada yoktur. Bununla övünecek yerde, yıkmışlar yeriniyoriar. Yerii yerinde dursaydı neler olurdu? Bugün hangi dertlerle karşılaşı- yorsak, dursaydı, onların hepsinin üstesinden gelirdik. Hiç bu kadar başımız ağrımazdı. Yerine koyahm desek konulmaz. İnancı ve inandırıcı o güzelim insanları nerede bulabilirsiniz! Mehmet Başaran'dan söz ettiğimizde onun içinde koyulaşmtş olan enstitülerin her şeyinden söz etmiş gibi oluruz. Başaran, 1926 yılında Lûleburgaz'ın Ceylan köyünde doğdu. Koy Enstitülerinin orta ve yüksek kesimlerinde okudu. Antalya Aksu Köy Enstitüsü'nde öğretmenken askere alındı. CHP done- minde yedek subay okulundan çavuş çıkarıldı. Askerliğini bitir- dikten sonra yeniden öğretmenliğe döndü. Birçok lise ve orta- okulda öğretmenlik yaptıktan sonra isteğiyle emekliye aynldı. Bir çok dergi ve gazete yazıları ve çeşitli konularda elliyi aşkın kita- bı vardır. Köy Enstitülerinin kuruluşunun ellinci yıldönümünde 'Köy enstitüleri' adlı kitabı ile 'Sis dağının başında borana bak borana' adlı şiirleri yayımlandı. Birinde enstitülere nasıl kıyıldığını, öte- kinde yaşamın ağır destanını yazdı. 'Çamlıbel'de bir gül açsa Uykuları kaçar Bolu Beyi'nin' v Gerçekten onun yazdığı her satır ak kâğıt üstünde görünme- ye başladı mı kımlerin kulağına kar suyu kaçmıyordu, kimlerin uykusu uçrnuyordu... O günlerde çıkan gazetelerin başlıklarına bakın, ortalarda ne- lerin döndûğü anlaşılır. Gazeteler dönen oyunların aynasıdır: Başbakan Peker, "Muzır faaliyetler ezilecek" dedi. Sirer'e göre (Milli Eğitim Bakanı) "Tehlike sanıldığından büyük." Bir başkası korkunç bir açıklamada bulunuyor: "Her köyde bir kolhoz ola- cak." Bir başkası gözdağı veriyor: "Fesat yuvalan kapatılacak," Kendi şişirdikleri öcülerden kendileri korkmaya başladıar. Bu yandan uyduruyorlar, öte yandan uydurduklanna kendileri ina- nıyor. Balyozlar enstitülerin üstüne çevrilmiş. Koy Enstitülerinin kökünü kurutmak görevi verilen bakan, bir gün bakanlığın koridorunda Tonguç Baba'ya rastlar, selam ver- mek şöyle dursun, "Ben sade senin değil, çoluk çocuğunla bütün ailenin kökü- nü kazıyacağım." der. Bu, bitip tükenme bilmeyen bir öç almadır. Gerçekten Köy Enstitülerinin kökü kazınmıştır. Bir daha yeri- ne de gelmez, kimse getiremez de... Ancak tarihin şanlı sayfa- larına geçmiştir. Onu, oradan kimse çıkaramaz. Bugün enstitü- lerin adını yaşatanlar sadece Mehmet Başaran gibi sanatçılar değil değer bilen herkestir. Ancak Başaran'ın yapıtlarında ens- titülere daha çok yer vardır. Okuyun kitaplannı bunu siz de gö- receksiniz!.. Şaır, "Ben saye-i salafındayetiştim bu binânın" der. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLAR1 YILMAZ ŞİPAL "Yeniden Mesleğe Dönsem" SORU: 1964 yılından 1981 yılına kadar 16 yıl 9 ay ojretmenlik yaptını. Az bir sigortahlık dönemim var. 1984 yılından bu yana Bag-Kur'luyum. Yeniden meslege dönsem (dönebilirsem): 1) Ne kadar sıire sonra ogretmenlikten cmekli oltbi- lirim? 2) Ya da meslefe değil de bir başka memuriyete girip yine Emekli Sandığı'ndan emekii olabUirsem, nasıl olu- rum? 3) SSK'dan da emekli olmaya hakkım var mı? 4) Bir de Bağ-Kur'da kalıp ne zaman emekli olornm? A.l. YANITİ1) Yeniden 657 sayılı Devlet Memurları Yasası kapsamın- da ve oğretmen olarak göreve döndüğünüzde, TC Emekli Sandığı iştirakçisi olursunuz. 1964-1981 arasında 16 yıl 9 ay Emekli Sandı- ğı hizmetinize, Bağ-Kur'da geçen yaklaşık 6 yıllık süre de eklendi- ğinde, toplam 22 yıl 9 ay sosyal güvenlik kunımlan kapsamında geçmiş çalışma süreniz var demektir. Emekli Sandığı Yasası hükümlerine göre iştirakçilerden, "füli hizmet müddetleri 25 yıl olanlann 50 yaşını doldurduklannda is- tekleri üzerine" emekli aylığı bağlanmaktadır. Çeşitli sosyal güvenlik kunımlarına bağlı hizmetlerin birleşti- rilmesi kurallarını düzenleyen 2829 sayılı yasaya göre emekli aylı- ğını Emekli Sandığı'mn bağlaması için emeklilik basvurusu tarihinden geriye doğru son yedi yılbk sürede, en az 3 yıl 6 ay Emekli Sandığı'na kesenek ödemek gereklidir. Bağ-Kur kapsamından çı- kıp Emekli Sandığı iştirakçisi olarak en az 3 yıl 6 ay sandığa kese- nek ödedikten sonra 50 yaşını da doldurmuş durumda olursanız, ayhğınız Emekli Sandığı'nca bağlanır. 2) Eğitim ve öğretim hizmetleri smıfında öğretmen olarak ya da bir başka hizmet sınıfında görev almanız, koşullan etkilemez. 3) Bağ-Kur kapsamından çıkıp SSK'ya girdiğinizde gene son yedi yılın, en az 3 yıl 6 ayını, SSK'lı olarak prim ödediğinizde, 25 si- gortaldık süresi içinde en az 5.000 gün maluUük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödemiş bir SSK sigortalısı olarak size yaşlılık ay- lığı bu kez SSK'ca bağlanır. Emekli Sandığı'na giriş tarihiniz olan 1964 yılı SSK sigortahlık başlangıcı olur ve 10 Ocak 1971 ve önce- si sigorta kapsamına girenler gibi yaş sının ile de bağımlı olmazsı- nız. 4) Emekli olmadan önce son yedi yıl içinde, 3 yıl 6 ay Bağ-Kur'a prim ödeyen, çeşitli sosyal güvenlik kurumlannda geçen sürelerin toplamı en az 15 tam yıl olan ve 55 yaşlannı da tamamlayanlara Bağ-Kur, yaşlılık aylığı bağlamaktadır. BU HARF "ÇAĞDAŞ YERLERİN" SİMGESİDİR.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle