Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 HAZÎRAN 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGUN DUNYA'DA BUGUN
Meteoroloji Genel Mûdürlûğu n-
den alman bîlgiye göre yurtta ya-
ğış bekjetımıyof. Yurtiun kuzeydo-
ğu kesimten parçalı bulutlu, öte-
id yerier az bulutlu ve açık geçe-
cek. HAVA SICAKLIĞI Tüm yurt-
ta artacak RÜZGÂR: Kuzey ve ba-
tı yönlerden hafif, ara sıra orta
kuvvette esecek. Denızlenmızde,
Akdeniz ve Güney Ege'de günba-
bsı ve karayet. ötekı denızterimizde
kıble ve lodostan 2-4, yer yer 5
kuvyetınde saatte 4-16, yer yer 21
deniz mılı hızia esecek. Dalga yûk-
sekfiğı 0.5-1 m dolayında buluna-
cak. Van Gölü'nde hava az bulut-
lu geçecek. Rûzgâr kuzey ve batı
A 31° 14° Oyartalar
A 26°13°Edıme
A 3O°13°Erancan
A 24° 7°Emjnım
B 25° 2° Eskısefıtr
A 26° 8°6aaanle(>
A 29° 18° Gtresun
A 33° 12° Manısa
A 25° 12° K Maraş
A 27° 10° Metstn
B 24° 0»Mu6ö
A 27° 8°Muş
A 31° 12° Nıjde
A 22°M°Ortu
A 29° 12° Gümtjştane A 23° 9° Rae
A 23° 10° Hafckân A 28° 13° Samsun
A 26° 9°Sıirt
A 24° 14° Sırop
S
A 31° 13° Isjaria
25° 8°!stanbul
25° 9°lzm»
yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Goı Küçûk
dalgalı olacak.
Botu
Bursa
Canakkaıe
Corucn
Dencf
30°15°Swas
B 2<° 2°Tetat<laC
27° 9°Kasömonu A 24° 9°Trataw
24° 8°Ka/sen
26° 9°KırWare*
2e°13°Konya
25° 7°Kütahya
A 30° 11° Malatya
A 25° 7°*ıncei
A 2S°12°Uşak
A 26° 9°Van
A 25° 9°Ybzgat
A 30" 11° Zonguldak
açık •yaûmurhj sslı *** A-aç* B-bululkj (HjûneşS K-t<*» S-sd Y-yaJnıurtı
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ önemli bir olayı
kutlamak için kentin
belli yerlerini ışıklan-
dırarak yapılan şen-
lik. 2/ Yankı... Sazan
familyasından kılçık-
h bir balık. 3/ Rubid-
yum elementinin sim-
gesi... Asya'da bir ır-
mak. 4/ Avı çekmek
için dökülen yem. 5/
Isparta'nın bir ilçesi...
Nazi partisinin hü-
cum kıtasıru simgele-
yen harfler. 6/ "Has-
talık, dert" anlamın-
da eski sözcük... Akarsu kıyısındaki
çalı ve ağaçlaruı üzerinde de yaşayabi-
len bir balık. 7/ Köşe, kenar, uç... Dört-
te bir. •/ Pulculukta hatalı basılmış
pullar için kullanılan sözcük... Eski ve
bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kul-
lanılan deyim sözü. 9/ tlkel bir silah...
Eskiden kullanılan tepesi yuvarlak ve
dilimli çuna başlık.
YUKAIUDAN AŞAĞIYA:
1/ Çok büyük ve çok sağlam yapüar
için kullanılan sözcük. 2/ tlave... Selçuklularda şehzade eğitimi
ya da bir eyaletin yönetimi ile görevli vezirlere san. 3/ Goçebe ve
yagmacı topluhık... Iran'ın plaka işareti. 4/ Ayaksız olduğu için yılan
sanılan ve solucanla beslenen bir tur kertenkele. 5/ Yiyecek bula-
mayan, yoksul kimse... Yasaklama... Yuz, çehre. 6/ Deniz kıyısın-
da bulunan dik ve yüksek yar. 7/ Bir dokuma maddesi... Yılanba-
hğına benzeyen eti lezzetli bir balık. 8/ Ekmek... Yakındoğu'da ve
özellikle Cezayir'de konuşulan Arapça, Fransızca, ttalyanca ve
tspanyolca karması dil. 9/ Sakarya ilinde bir ilçe.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Jeneral Guro
6 HAZİRAN 1930
Şehrimizde bulunmakta olan Fransız
Jeneralı Guro şerefine bugün Ankara
Palâs'ta Fransız sefiri Kont dö
Şambrön tarafından bir öğle ziyafetı
verilmiş, ziyafette Başvekil Ismet Pş.
Hz., Hariciye Vekili Tevfik Rüştü
B., MiUî Mudafaa Vekili Mustafa
Abdülhalik B. ve Halk Fırkası Kâtibi
umumisi ve Erzincan meb'usu Saffet B. ile bir çok erkân ve
Fransız sefareti erkânı hazır bulunmuşlardır.
Jeneral Guro saat dörtte Çankaya'da Reisicumhur Hz.
tarafından kabul buyurulmuş ve Gazi Hz.'nin neztlerinde 1
buçuk saat kadar kalarak kendilerile görüşmüştür.
Türk dostu Jeneral Cenaplan saat yedide hareket eden
tstanbul ekspresile Ankara'dan ayrümıştır. Jeneral
istasyonda Merkez Kumandanı Şükrü Pş. ve Teşrifat umum
rnüdür muavini ile erkânı hükûmet ve kesif bir halk kütlesi
tarafından ve büyük tezahürat ile teşyi edilmiştir.
Misafirimiz bu dostane samimiyetten pek mütehassis olmuş,
teşyie gelenlere:
" — Sağ kolumu Türkiye'de kaybettim. Fedakâr ve
kahraman Türk milletmi çok severim. Sol elimle son defa
selâmlıyorum!" Demiş ve tren hareket ederken bir kaç
defa:
" — Yaşasın Türkiye! Yaşasın Türkiye!..." Diye
bağırmıştır.
İskân müdürlüğü
Iskân müdiriyeti umumiyesinin
lâğvedildiği gibi, tstanbul tskân
müdiriyetine de lüzum kalmadığı ve
yeni teşkil edilen Vilâyet tskân
mıntaka memurluğuna da Kırklareli
iskân memuru Cemil Beyin tayin
edildiği şehrımize tebliğ edilmiştir.
tstanbul iskân memurluğu doğrudan
doğruya Dahüiye Vekâleti nüfus
umum müdürlüğüne merbut iskân
müdürlüğüne
raptedümişür.
Vil|yet iskân mıntıka memurluğunun yeni kadrosu beş
kişiden mürekkeptir, açıkta kalan diğer İS kadar memurdan
flçü Anadolu dahilindeki iskân memurluklanna tayin
edilmişlerdir. Diğerleri açıkta kalmışlardır.
Şekerciler
Şekerli maddelerden alınmaga başlanacak olan muamele
vergisi için dün, Şekerciler Cemiyeti merkezinde fevkalâde
bir içtima aktedilmiştir.
tçtimada muamele vergisinin Türkiye'de, bilhassa inkişafa
başhyan şekercilik üzerinde yapacağı menfi tesirlerden
bahsedilmiştir.
Müzakere neticesinde şekercilerden Cemiyeti Reisi kâzım,
Hafız Muhittin ve Sami Beylerden mürekkep bir hey'etin
Ankara'ya izamına karar verilmiştir.
Hey'et; hukûmet nezdinde teşebbüsatta bulunacak ve
mamul şekerden kemafissabık muamele vergisi almmasım
işstirham edecektir.
30 YIL ÖNCE CumhuriYet
6 HAZİRAN 1960
Kurban Bayramı nedeniyle gazetemiz bugün yayımlanmamış-
tır.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyef
Artvin ve Batum
6 HAZİRAN 1989
Artvin ve Batum, kardeş şehir ilan edildi. Artvin Belediye
Başkanı Kadir Halvasi, Batum Belediye Başkanı Rostom
Dolitze'nin konuğu olarak Batum'a geldi. Artvin Belediye
Başkanı Halvasi, bir hafta süreyle Gürcistan'ın bütün
şehirlerini, turistik yörelerini dolaştı. Batum Belediye
Başkanı Dolitze "Artvin'le kardeş şehir olduk. Sarp kapısı
aracıhğıyla sınır ticaretimizi arttırmak iştiyoruz" dedi.
Böylelikle bir Türk ve Sovyet şehri ilk kez kardeş şehir
oldular.
'Radyasyonlu çay
Çay-Kur'a ait fabrika ve depolarda bekletilen 58 bin ton
radyasyonlu çayın Sovyetler Birliği'ne gönderilerek
Sibirya'da gömülmesi istendi. Çevre Günü nedeniyle tnşaat
Mühendisleri Odası Trabzon Temsilciliği'nce düzenlenen
"Çevre Kirliliği" konulu sempozyumda bir konuşma yapan
Belediye Başkanı AtayAktuğ "Radyasyon bize Rusya'dan
geldi. Karadeniz Bölgesi büyük zarar gördü. 60 bin ton
kadar radyasyonlu çay Rusya'ya gönderilmeli ve Sibirya'da
gömülmeli" dedi.
TABTISMA
Paralı Üniversiteler ve Sosyal Devlet
rencilerin, meslek ve yaşamlarında ağır borç-
lar yüklenmelerine neden olacaktır. Buna kar-
şılık varlıklı insanlar istenilen paraları kolay-
ca verebilecektir. Böylelikle anayasa ve yasa-
lann insanlara verdiği eşitlik ilkesi, füli durum-
lar yaratmak yoluyla varlıklılar yararına
bozulacaktır.
O nedenle üniversite öğrencilerinden alına-
cak yüksek harçlar, her şeyden önce anayasa-
Anayasa'nın "Devletin temel amaç ve görevleri" başlığını
taşıyan 5. maddesinde, devletin insanın maddi ve manevi
varhğının gelişmesi için gereken koşullan hazırlayacağı hükme
bağlanmıştır. Ku'şkusuz eğitim insanın maddi ve manevi
varlığını geliştirmesinde en temel araçlardandır.
Eğitimde olanak eşitliği, sosyal devlet ilke-
sinin önemli bir parçasıdır. Eğitimde olanak
eşitliği demek, yurdun her köşesindeki yurt-
taslann yaş, cinsiyet, varlıkh yoksul ayrımı
gözetilmeksizin, yeteneklerinin elverdiği yere
kadar eğitim görmelerinin - devlet taraftndan-
sağlanması demektir. Eğitimde olanak eşitli-
ğini sağlamarun temel bir koşulu devletin -
ilkokullardan üniversiteye değin- eğitimi pa-
rasız bir kamu hizmeti olarak sunmasıdır. Bu,
1982 T.C. Anayasası'nın 2. maddesinde ifade-
sini bulan "sosyal devlet" ilkesinin de bir ge-
reğidir.
Bunlan niçin yazrnak gereğini duydum? tşte
nedeni: önümüzdeki öğretim yılından başla-
yarak üniversite öğrencileri, okuduklan fakül-
tenin yıllık masraflannın yansını "cari hizmet
ödeneği" adı altında ödeyecekleri paralarla
karşüayacaklarmış. Bu, öğrenci başına düşe-
cek para miktannın her yıl milyonlarla ifade
edilmesi demektir. Daha yalın bir deyişle, yok-
sul veya orta gelir düzeyindeki yurttaşlann üni-
versite eğitimi görme olanaklannın büyük öl-
çüde ellerinden almması demektir.
Uygulanması düşünülen sisteme göre öğren-
ci başına düşen yıllık ödeme miktan, öğrenim
dalının türü, niteliği, süresi, öğrenci sayısı gi-
bi özellikler göz önünde bulundurularak he-
saplanacaknuş. Belirlenen bu miktarın yarısı
devlet tarafından diğer yansı ise öğrenci tara-
fından karşüajıacakmış, Dileyen öğrenci kendı
payına düşen miktan ödemekte zorlanırsa
YURT-KUR'dan kredi alabilecekmiş.
Devleti tam anlamıyla tefeci kılığına sokan
bir sistem. Şöyle ki devlet üniversite eğitimi
için öğrenciden para istiyor, sonra bu parayı
öğrenciye borç olarak veriyor ve sonunda fai-
ziyle geri alıyor. Bu durum, büyük çoğunlu-
ğu ödeme gücü sınırlı bir çevreden gelen öğ-
mn sözüne ve özüne uygun değiidir.
1982 Anayasası'nın, "Cumhuriyetin
Nitelikleri" başlığını taşıyan 2. maddesi
T.Cnin niteliklerinden birisirü "sosyal devlet"
olarak belirlemiştir. Eğitimi varlıklı varhksız
aynmı yapmadan ttlm yurttaşlara eşit olanak-
lar yaratarak götürmek, sosyal devletin yani
anayasanın 2. maddesinin bir gereğidir. Yine
anayasanın "Devletin temel amaç ve gorevleri"
başlığını taşıyanS.maddesinde, devletin, insa-
nın maddi ve manevi varhğının gelişmesi için
gereken koşullan hazırlayacağını hükme bağ-
lamıştır. Kuşkusuz eğitim, insanın maddi ve
manevi varlığını geliştirmesinde en temel araç-
lardandır. Eğer devlet üniversite eğitiminden
yararlanma olanağım, ödeme gücü olmayan
insanlara ya hiç sunmaz ya da ağır koşullarla
sunarsa, yetenekleri o eğitimi görmeye elve-
rişli insanlar yalnızca paraları olrriadığı için
bundan yoksun kalabileceklerdir.
Anayasanın 10. maddesi de "kanun önün-
de eşitlik" başhğını taşır. Maddeye göre her-
kes kanunlar önünde eşittir; hiç kimseye ay-
rıcalık tanınamaz, devlet organları ile idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önün-
de eşitlik ilkesine uymak zorundadır.
Eğer üniversiteleri -kısmen de olsa- paray-
la eğitim görülen kurumlar durumuna getirir-
sek, yoksul insanlar ile varlıklılar arasında ya-
saklann öngördüğü eşitlik -üniversite eğitimi
alanında- sağlanmış olur mu?
Anayasanın 42. maddesi der ki "Kimse eği-
tim ve öğretim hakkından yoksun bırakıla-
mazr Oysa getirilmek istenen uygulamayla
pek çok öğrenci, getireceği mali yük (borçlan-
ma yoluyla) nedeniyle ya öğrenimini bıraka-
cak ya da üniversiteye başlayamayacaktır. Bu
durum, kişileri eğitim ve öğretim hakkından
fîilen yoksun bırakılması değil midir?
Yukarıdaki örnekler göstermektedir ki üni-
versite eğitiminin -devlet üniversitelerinde- kıs-
men de olsa paralı yapılması önceükle sosyal
devlet ilkesi olmak üzere, anayasadaki birta-
kım hükümieri zorlamaktadır.
Getirilmek istenen sistemin bütün yönleriyle
değerlendirilmesi kuşkusuz hem bu yazının
hem de benim çapınu aşar. O nedenle teknik
konulardaki değerlendirmeieri konunun uz-
manlanna bırakarak genel bir değerlendirme
yapmak yolunu seçtim. Yapılan yanhşlığın dü-
zeltileceğini umuyor, tüm toplumun desteği-
ni bekliyoruz.
İLKERKALDI
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakultesi ögrencisi
VEFAT•
Mertıume Neyire Güvenç ve Merhum Mahmut Hamdi Güvenç'in oğulları, merhum Prof.Dr.Necati
Güvenç'in kardeşi, Şule Güvenç-Burrows ve Francis Burrows'nın amcaları, merhum Behiç Güvenç,
merhum Fikret Güvenç, Şeci Edin, Osman Edin, Lâle Darman'ın kardeş çocukları, Hüsnıye MelekTanlı
ve merhum Süleyman ŞevketTanlı'nın damatları, Ayşim Tanlı ve Yağız Tanlı'nın enışteleri,
Serin'in sevgili eşi
Dr.O.Ferit Güvenç
4 Haziran 1990 günü vefat etmiştir. Cenazesi 6 Haziran 1990 Çarşamba günü öğle namazından sonra
Teşvikiye Camiinden kaldınlarak Zincirlikuyu Mezarlığındaki ebedî istirahatgâhına tevdî edilecektir.
Ailesi
TEŞEKKÜR
Aile büyügümüz
SUAT JOÂ ÇALIŞLAR'ın
vefatı üzerine göstermiş olduklan yakın ilgiden ötürü
TPAO Cenel Müdftrü
Sayın ÖZER ALTAN'a,
TPAO Genel Mtidflr Yarduncm
Sayın SÜREYYA EKtN'e,
Prof. Dr. KEMAL ÜSTAY'a;
Makina Kimya Endöstrisi, Etibaak, TPAO ve
İncekara A.Ş.'nin
sayın üyelerine; gerek gazete duyurusu, telefon ve
telgrafla, gerek eve ve camiye gelerek ve çelenk
göndererek başsağlığı dileğinde bulunan tüm dost,
akraba ve yakınlanmıza en derin
teşekkürlerimizi sunanz.
AİLESİ
TEŞEKKÜR
Haydarpaşa Numune Hastanesi 3'ncü Dahiliye
Servisi'nde yattığun sürece bana yakın ilgilerini
gösteren
Prof. Dr. AYDOGAN ALBAYRAK
Dr. DOĞAN ERKIRLI
Dr. FARUK YAĞCI
Dr. KORHAN RAİF
Dr. FATİH AYDOĞDU
ve başhemşire yardıması FATMA KAPLAN hemşireler
EMEL YILDIRIM, BtRSEN ORUÇ, KADRfYE
KAZANCI, HATİCE ÖZTÜRK, RUKİYE PALAZ,
gece hemşiresi BİLGE hanım ve diğer personele
teşekkürü bir borç bilirim.
TÜRKAN EROL
AaKAYIP
Sevgili kardeşimiz, değerli arkadaşımız
Hatay Milletvekili
KAMURAN KARAMAN
Elektrik Yüksek Mühendisi
(tTÜ-1950)
4 haziran günü ebediyete intikal etmiştir. Acımız
sonsuzdur. Cenazesi 6 haziran çarşamba günü
Ankara Maltepe Camii'nde kılınacak öğle
namazını müteakip ebedi istirahatgâhı olan
Cebeci Asri Mezarhğı'na defnedilecektir.
Cenab-j Hak'tan merhuma mağfiret, kederli
ailesine ve arkadaşlarımıza sabırlar dileriz.
İTÜ ELEKTRtK ve MAKİJNA FAKÜLTELERİ
SINIF ARKADAŞLARI ADINA
SABAHATTİN \ALINPALA
BAŞSAĞUĞI
Meslektaşımız, arkadaşımız Hazıne Başkontrolöru
Yalçın Aytürk'ün annesi
< ••
EMINE AyTURK'tin
vefatını üzüntüyle öğrendik. Kendisiyle ve ailesine
başsağlığı diler acılannı paylaşınz.
SABAHATTtN - GÜNAY - MEHMET -
CAHÎT - HÜSEYtN
BERNA
Sevgi dolu, dostluk dolu, harika bir altı aydı. Her şey
için teşekkürler.
KAYHAN
• ••
POUTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Kahrın Ağır İşçileıi
Koy Enstitüleri dendi mi onun altın muskalarından biri de Meh-
met Başaran'dır; her derdiyle uğunmuş, her acısıyla yuğrulmuş-
tur. K5y Enstitüleri tarihi karanlık dehlizlerindedir, ama Başaran'ın
yüreğinde bütün tazeliğiyle yaşar. işte birkaç dize:
Behzat'ı Erzincan'a
Ömer'i Malazgit'e sürdüler
Hala açıkta
Kahrın ağır işçisi Talıp
Düşünmeyi, hayır demeyi öğretti diye
Edirne'den Hakkari'ye gidiyor
Ahmet Kaya Turan
Mehmet Başaran bir enstitülüdür. Enstitülerin başına ne gel-
mişse onun başına da gelmiştir. En büyük şansı elinin kalem
tutmasıdır. Başına gelenlerı bir bir yazmıştır. Şiirdir, romanlar, düz-
yazıdır, eğri yazıdır, şudur budur, kâğıda dökülmûştür. Sakınca-
lılar, sakıncasızlar önünden geçerler. Bütün bunlara, duyduğu-
muzda hepimizin yüreğini dağlayan bir de 'eviat actsı' ektenmiştir.
Türkü onun için yakılmış gibidir
Ben yaparım, sen yıkarsın bendimi
Köy Enstitüleri bizim yaratımızdır. Böyle bir eğitim sistemi dün-
yada yoktur. Bununla övünecek yerde, yıkmışlar yeriniyoriar. Yerii
yerinde dursaydı neler olurdu? Bugün hangi dertlerle karşılaşı-
yorsak, dursaydı, onların hepsinin üstesinden gelirdik. Hiç bu
kadar başımız ağrımazdı. Yerine koyahm desek konulmaz. İnancı
ve inandırıcı o güzelim insanları nerede bulabilirsiniz!
Mehmet Başaran'dan söz ettiğimizde onun içinde koyulaşmtş
olan enstitülerin her şeyinden söz etmiş gibi oluruz.
Başaran, 1926 yılında Lûleburgaz'ın Ceylan köyünde doğdu.
Koy Enstitülerinin orta ve yüksek kesimlerinde okudu. Antalya
Aksu Köy Enstitüsü'nde öğretmenken askere alındı. CHP done-
minde yedek subay okulundan çavuş çıkarıldı. Askerliğini bitir-
dikten sonra yeniden öğretmenliğe döndü. Birçok lise ve orta-
okulda öğretmenlik yaptıktan sonra isteğiyle emekliye aynldı. Bir
çok dergi ve gazete yazıları ve çeşitli konularda elliyi aşkın kita-
bı vardır.
Köy Enstitülerinin kuruluşunun ellinci yıldönümünde 'Köy
enstitüleri' adlı kitabı ile 'Sis dağının başında borana bak borana'
adlı şiirleri yayımlandı. Birinde enstitülere nasıl kıyıldığını, öte-
kinde yaşamın ağır destanını yazdı.
'Çamlıbel'de bir gül açsa
Uykuları kaçar Bolu Beyi'nin' v
Gerçekten onun yazdığı her satır ak kâğıt üstünde görünme-
ye başladı mı kımlerin kulağına kar suyu kaçmıyordu, kimlerin
uykusu uçrnuyordu...
O günlerde çıkan gazetelerin başlıklarına bakın, ortalarda ne-
lerin döndûğü anlaşılır. Gazeteler dönen oyunların aynasıdır:
Başbakan Peker, "Muzır faaliyetler ezilecek" dedi. Sirer'e göre
(Milli Eğitim Bakanı) "Tehlike sanıldığından büyük." Bir başkası
korkunç bir açıklamada bulunuyor: "Her köyde bir kolhoz ola-
cak." Bir başkası gözdağı veriyor: "Fesat yuvalan kapatılacak,"
Kendi şişirdikleri öcülerden kendileri korkmaya başladıar. Bu
yandan uyduruyorlar, öte yandan uydurduklanna kendileri ina-
nıyor. Balyozlar enstitülerin üstüne çevrilmiş.
Koy Enstitülerinin kökünü kurutmak görevi verilen bakan, bir
gün bakanlığın koridorunda Tonguç Baba'ya rastlar, selam ver-
mek şöyle dursun,
"Ben sade senin değil, çoluk çocuğunla bütün ailenin kökü-
nü kazıyacağım." der. Bu, bitip tükenme bilmeyen bir öç almadır.
Gerçekten Köy Enstitülerinin kökü kazınmıştır. Bir daha yeri-
ne de gelmez, kimse getiremez de... Ancak tarihin şanlı sayfa-
larına geçmiştir. Onu, oradan kimse çıkaramaz. Bugün enstitü-
lerin adını yaşatanlar sadece Mehmet Başaran gibi sanatçılar
değil değer bilen herkestir. Ancak Başaran'ın yapıtlarında ens-
titülere daha çok yer vardır. Okuyun kitaplannı bunu siz de gö-
receksiniz!.. Şaır, "Ben saye-i salafındayetiştim bu binânın" der.
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLAR1
YILMAZ ŞİPAL
"Yeniden Mesleğe Dönsem"
SORU: 1964 yılından 1981 yılına kadar 16 yıl 9 ay ojretmenlik
yaptını. Az bir sigortahlık dönemim var. 1984 yılından
bu yana Bag-Kur'luyum.
Yeniden meslege dönsem (dönebilirsem):
1) Ne kadar sıire sonra ogretmenlikten cmekli oltbi-
lirim?
2) Ya da meslefe değil de bir başka memuriyete girip
yine Emekli Sandığı'ndan emekii olabUirsem, nasıl olu-
rum?
3) SSK'dan da emekli olmaya hakkım var mı?
4) Bir de Bağ-Kur'da kalıp ne zaman emekli olornm?
A.l.
YANITİ1) Yeniden 657 sayılı Devlet Memurları Yasası kapsamın-
da ve oğretmen olarak göreve döndüğünüzde, TC Emekli Sandığı
iştirakçisi olursunuz. 1964-1981 arasında 16 yıl 9 ay Emekli Sandı-
ğı hizmetinize, Bağ-Kur'da geçen yaklaşık 6 yıllık süre de eklendi-
ğinde, toplam 22 yıl 9 ay sosyal güvenlik kunımlan kapsamında
geçmiş çalışma süreniz var demektir.
Emekli Sandığı Yasası hükümlerine göre iştirakçilerden, "füli
hizmet müddetleri 25 yıl olanlann 50 yaşını doldurduklannda is-
tekleri üzerine" emekli aylığı bağlanmaktadır.
Çeşitli sosyal güvenlik kunımlarına bağlı hizmetlerin birleşti-
rilmesi kurallarını düzenleyen 2829 sayılı yasaya göre emekli aylı-
ğını Emekli Sandığı'mn bağlaması için emeklilik basvurusu
tarihinden geriye doğru son yedi yılbk sürede, en az 3 yıl 6 ay Emekli
Sandığı'na kesenek ödemek gereklidir. Bağ-Kur kapsamından çı-
kıp Emekli Sandığı iştirakçisi olarak en az 3 yıl 6 ay sandığa kese-
nek ödedikten sonra 50 yaşını da doldurmuş durumda olursanız,
ayhğınız Emekli Sandığı'nca bağlanır.
2) Eğitim ve öğretim hizmetleri smıfında öğretmen olarak ya da
bir başka hizmet sınıfında görev almanız, koşullan etkilemez.
3) Bağ-Kur kapsamından çıkıp SSK'ya girdiğinizde gene son yedi
yılın, en az 3 yıl 6 ayını, SSK'lı olarak prim ödediğinizde, 25 si-
gortaldık süresi içinde en az 5.000 gün maluUük, yaşlılık ve ölüm
sigortalan primi ödemiş bir SSK sigortalısı olarak size yaşlılık ay-
lığı bu kez SSK'ca bağlanır. Emekli Sandığı'na giriş tarihiniz olan
1964 yılı SSK sigortahlık başlangıcı olur ve 10 Ocak 1971 ve önce-
si sigorta kapsamına girenler gibi yaş sının ile de bağımlı olmazsı-
nız.
4) Emekli olmadan önce son yedi yıl içinde, 3 yıl 6 ay Bağ-Kur'a
prim ödeyen, çeşitli sosyal güvenlik kurumlannda geçen sürelerin
toplamı en az 15 tam yıl olan ve 55 yaşlannı da tamamlayanlara
Bağ-Kur, yaşlılık aylığı bağlamaktadır.
BU HARF
"ÇAĞDAŞ
YERLERİN"
SİMGESİDİR.