Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 HAZİRAN 1990 CUMHURtYET/17
HAVÂ DURUMU TURKIYEDE BUGUN
raeteoroloji Genel Müdûrlü-
ğü'nden alınan bilgıye göre yur-
dun kuzeybatı kesimleh parçalı
buluttu, diğer yerier az bulutlu
ve açık geçecek. HAVA SICAK-
LIĞI. Artmaya devam edecek.
RÜZGÂR: kuzey ve doğu yön-
lerden haflf, ara sıra orta kuv-
vette esecek. Denizlenmizde
Adana
Adapazarı
Adıyamai
A 34° 18° Dıyartakır
A 33° 15° Edıme
A 32° 14° Erancan
A 30° 10° Erzurum
A 20° 5°Esfcset»'
A 32° 14° Gaaantep
A 30° 21° Sresun
AnBlya A 35° 18° Gûmüştune A
1 2 1 denTm?hda es?cek
Van Gölü'nde hava, az bulutiu
ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey
ve dogu yönlerden haflf. ara
Slfa Orta kuvvette esecek
-
Gö1
10 k m
Balılesır
Bıledk
Bmflöl
BıUıs
olacak, **•'
Buısa
ÇanaUoıe
Corum
Denofı
A 24° 14° teJdn
A 37° 20° IsparO
A 34° 12° Istanöuı
A 31° M° lanr
A ° W K
A
A
A
A
A
A 21° 8°Kastamonu A
A 29° 11° Kaysen
A 35° 14° Kırtcıarei
A 32° 16° Konya
A 31° 8°Kütahya
A 35° 19° Malatya
35° 16° Manısa
32° 16° K Maraş
27°10°Meran
22° 5°Muâla
30°12°Muş
35° 16° Nıgde
26°16°Oıttu
22° 8°RBB
27° 10° Samsun
31° 10° Sıın
30° 17° Sınop
35°21°&vas
21° 4°İ8lanlae
27°10°!abn>n
27°10»lmc«i
28° 11° Van
3r
>
11°Vtagat
30° M° ZonguUak
: açtt > buluttu "•yUmurtu ısısi A-açık B-Ouıutıu G-guneşiı K-kark S-asH V-yaOmırtu
DUNYA'DA BUGUN
Lenıngrad
Londra
Madnd
Mılano
Montrea
Mostora
Münh
Nmtork
Osıo
Parıs
Prag
ftyad
Roma
So*ya
Şam
«Avrv
TuriüS
Vırsova
Venedık
Vıvana
Kafııre •
BULMACA
SOLDAN SAĞA: '
1/ Sürekli olarak ka-
lan, daimi. 2/ Biri Er-
zanunin, diğeri Ercis-
li olarak arulan ikı
halk ozanınuzın ortak
adı... örnek, kalıp. 3/
Lantan elementinin
sımgesi... Sofrada
kullanılan sahan alt-
hğı. 4/ Iri bir hıyar
türü... Eski ve bilin-
meyen bir tarihi an-
latmakta kullanıtan
deyim sözO. 5/ Al-
raanya ve Avusturya1
da kullanılmış eski
1 2 3 4
gümüş para... Belirli bir işi ya da hiz-
meti başarabilecek güçtekı en küçük
askeri birlik. 6/ Pulluğun toprakta aç-
tığı iz... Bir cetvel türü. 7/ Şöhret... Za-
yıf yapıtı, güçsüz. 8/ Demir atmış bir
geminin zincirinin su içindeki bölümü.
9/ Mal alıp karşüığında mal vererek
ödeşme... Hücre yapısında bulunan ve
proteinlerin oluşturulmasında önemli
rol o>Tiayan asit gnıbunun kısa yazüışı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir tür sağlam ve yumuşak dana ya da öküz derisi. 2/ Asma
kütüğü... Iran Türklerince "ağa" yerine kullanılan sözcük. 3/ Krip-
ton elementinin simgesi... Ekkmek. 4/ Dikenli postuyla okiukirpiyi
andıran bir hayvan... Bir nota. 5/ Fütüvvet seyhi... Ege denizinde
Yunanistan'a ait bir ada. 6/ Hafniyum elementinin simgesi... Ze-
hir. 7/ Bir dinin öğrenilmesi gereken inançlannın ve tapınma ku-
raJlarının tümü... Hava basınca birimi. 8/ Afrika'da bir ırmak...
Uluslararası Tiyatro Enstitüsü'nün simgesi. 9/ Şeftali ile yapılan
dondurmaya benzer bir tatlı.
60 YIL ÖNCE CumhuriYeT
Kraliçenin zayıflaması
23 HAZİRAN 1930
Etibba Odası kongresinde;
Selim Sırrı Beyin kızlannın
Kralıçe Mübeccel H. rru
zayıflattıkları için tecziyelerini
istiyen Gülhane Seririyatı
tabiplerinden Osman Şevki B.
Selim Sırrı Beyin dıinkü
cevabına karşı demiştir ki:
"— Ben Mübeccel H. la şahsî
alakadar değilim ve takriri de
şahsî hususat için vermedim.
Mes'ele bir prensip
mes'elesıdir. Bir insanın
kilosunu indirmek tababete ait
bir mes'eledir. Selim Sırrı B.
in bundan (23) sene evvel Tıp Fakültesinde Terbiyei Bedeniye
için tatbflcatlarda buiunduğunu biliyorum. Fakat doktorlara
kendisinin öğrettiği şişmanlık tedavisi gibi bazı usullerin ne
derece doğru olduğunu Selim Sırrı Beyden ben de ders almış
olduğum halde bilmiyorum.
Selim Sırn B. Avrupa'da beden terbiyesi ile uğraşan bir çok
müesseseler olduğundan ve bunlann sahipleri doktor
olmadığından bahsediyorlar.
Selim Sırrı Beyin kızlannın teşrih ve fiziyoloji okuduklarını
işittim amma bu acaba kâfi midir? Fotuloji denilen emraz
tahsilinden de vesikaları varsa ve bu vesikaları tescil
ettirdilerse üç kilodan fazla da tenzil etmeğe haklan vardır.
Kanunda insan vücudü üzerinde kilo indirmek istiyenlerin
tıbbiyeden mezun olmalarına dair kayıtlar vardır. Bu husus
için evvelâ doktordan müsaade ve taJimal alınsa bile bu
talimatı tatbik için de salâhiyet lâzımdır. Ben esas itibarile
doktor olmadan, "emraz" okumadan kilo indirmek
mes'elesinin bir cürmü adlî teşkil edeceğine kanüm. Üstat
Selim Sırrı Beye hürmetlerimin iblâği ve teşekkür kaydi ile
sözüme nehayet veriyonım"
30 YEL ONCE Cumhuriyet
16 milletvekili
Hristiyaki Yoannidis
23 HAZİRAN 1960
Sabık ve sâkıt D.P. iktidarınm
bugüne kadar tevkifı kabil olmıyan
16 milletvekili kalmıştır. Ekserisi
Türkiye dışında olduğu için
muhafaza altına alınamıyan sâkıt
milletvekillerinin isimleri şunlardır:
Ahmet Hamdi Sezen (Çanakkale),
Ali Çakır (Tekirdağ), Hakkı Kirmel
(Kayseri), Hamit Koray (Amasya),
Hristaki Yoannidis (Istanbul), Isak Altabej' (tstanbul),
Muzaffer Akdoğanlı (Kastamonu), Muzaffer Kurbanoğlu
(Manisa), Münip Hayri Ürgüplü (Nevşehir), Nazmi Ataç
(tstanbul), Necdet Azak (Bursa), Necdet Davran (tzmir),
Rıza Çerçel (Afyon), Şükrii Uluçay (Samsun), Vamık Taysi
(Izmir), Yusuf Salman (lstanbul).
Reşide Bayar
Bir müddetten beri kızı Nilüfer Gürsoy ile birlikte Çeşme'de
kalmakta oln Reşide Bayar muhtemelen yarın sabah uçakla
tstanbul'a sevkedilecektir.
Alâkalı makamlar tarafından bildirildiğine göre, Reşide
Bayar'ın son inkılâp hareketleri etrafında birkaç gün evvel
Türk Gençliğine hücum eden bazı sözler sarfettiğine dair
çıkan gazete haberlerinden sonra Çeşme'de kalması emniyet
bakımından mahzurlu görülmüş ve kendisinin kızı ile
birlikte Istanbul'a sevki kararlaşmıştır. Bu akşam 20 ye
kadar Ankara'dan herhangi bir emir alınmarnış olmasına
rağmen, yolculuğun yarın ilk uçakla olacağı tahmin
edilmektedir.
Reşide Bayar'ın bugün Çeşme'de tevkif edildiğine dair çıkan
haberler Izmir Emniyet Müdürii Nevzat Emrealp tarafından
katiyetle yalanlanmıştır.
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyel
TÜSİAD Özal'a sert
23 HAZİRAN 1989
Türk Sanayici ve tşadamlan Derneği'nin (TÜStAD) Yüksek
lstişare Konseyi'nin Ankara'daki dünkü toplantısında,
iktidann ekonomik politikası sert şekilde eleştirildi ve siyasi
sorunların çözüme kavuştunılması istendi. TUSİAD
Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, "Siyasi meseleler
çözüme kavuşmadan hükümetimizin güven ortamı
oluşturarak, halkla yeniden bütünleşerek gorevi sürdurüp
sürdürmeyeceği konusunda bulutlar dağılmadan, ekonomik
meselelere kalıcı ve uzun vadeli çözumler getirilebileceğini
fazla iyimser bulmaktayız" dedi. Başbakan Ozal ise
TÜSlAD'ın verdiği öğle yemeğinde yaptığı konuşmada,
işadamlanna hitaben, "1992'ye kadar iktidardayız.
Yazılanlar, çizilenler hayali işlerdir. Bir iki arkadaşımızın
şöyle, böyle fikri olabilir. Ama netice, bu söylediğımin
dışına çıkmayacaktır" dedi.
1ARTIİSMA
Tarih ve Sosyoloji Semineri
Artık dünyada çağdaşlaşma ve uygarlaşmanın bir tek yolu
vardır; o da Batılüaşmadır. Bazılannın sandığı gibi
Batıblaşma, Batının emperyalist ve sömürgeci amaçlarına alet
olmak demek değildir. Batılılaşma, Batının emperyalist
amaçlarına "rağmen" bunu bilerek çağdaşlaşmak ve
uygarlaşmaktır.
28-29 mayıs tarihlerinde, Istanbul Üniver-
sitesi Edebiyat Fakültesi'nde düzenlenen Ta-
rih ve Sos>oloji Semineri oldukça ilginç geç-
ti. Semineri gerçekleştiren, Edebiyat Fakühe-
si'nin Tarih ve Sosyoloji bölümleri idi. Semi-
nerde, tarih ve sosyoloji bilimlerinin birbiri-
ne yakın, hatta komşu disiplinler olmasına
rağmen birbirlerine ilgisizüklerinden, yöntem-
sel uzakhklanndan soz edildi. Oysa her iki di-
siplinin birbirine yakm disiplinler olması ve
sorun nesnesinin aynı olması dolayısıyla işbir-
liği içinde olmalan gerektiğinden söz edildi.
Bu işbirliğinin, birbirine yakın yöntemler kul-
lamlması, ortaklaşa çalışmalar yapılması ve
yardımlaşma ile olanaklı olacağından söz
edildi.
Ancak seminerde asıl ilginç, hatta kaygı ve-
rici olan, ülkemizdeki tarih ve sosyoloji eğiti-
minin eleştirisi adı altında, tümüyle "Cumhu-
riyet Devrimlerine" cephe ahnmasıydı. Semi-
nerde tebliğ sunan konuşmacıların birçoğu,
özellikle sosyoloji bölümünden konuşmacılar,
"resmi tarih" diye adlandırdıkları Cumhuri-
yet Tarihi'nin, "yönetimce tek yanü olarak,
nesnel olmayan biçîmde ve yeni devletin ide-
olojisini kitlelere kabul ettirmek amacıyla"
oluştunılduğu iddia edildi. Devlet tarafından
oluşturulan her türlü efitim aracının ve eğiti-
min yansızlıgı ve nesnelliği taruşılır. Ancak bu
tartışma ve eleştiri yapıhrken duyulan kaygı
önemlidir. Eğer bu eleştiriler tüm eğitım mal-
zemelerinin ve egitımin daha çağdaş, nesnel
ve gerçekçi olması kaygısıyla yapılıyorsa olum-
lu işlevini yerine getirir. Seminere sunulan bü-
dirilerin bir kısmında duyulan "kaygı" ise
Cumhuriyet Devrimlerine cephe almak kay-
gısıdır. Hatta sosyoloji bölümünden bir dok-
tora öğrencisi seminerin özetini "çok özlü" bi-
çimde yapmıştır. Söz konusu öğrenciye göre;
"Cumhuriyet Devrimleri, geri kalmışlığın or-
tadan kaldınlması ve çagdaşteşma için tek yo-
hın Baütılaşma oktugunu göstermiş ve bu yön-
de aygnlamalarda buhınmuşnır. Ancak bugün
BaOulaşmaBin çağdaşlaşma için bir yol olma-
dıgı göriilmüstiir." lşte "iddia" budur. Semi-
nere özellikle sosyoloji bölümu üyelerince su-
nulan bildirilerde özetle, "BaUlılaşmanın çağ-
daşlaşma için bir yol olmadıgı" tezi işlenmiş-
tir. Hatta Osmanh döneminin Türk tarihi bo-
yunca en parlak Türk uygarhğıru yarattığa sa-
vunularak Osmanlıcılık dolaylı olarak savu-
nulmuştur.
özetle, Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fa-
kültesi'nde düzenlenen "Tarih ve Sosyoloji Se-
mineri"nde Batılılaşma, uygarlaşma, çağdaş-
laşma karşıthğının bilimsel tabanı oluşturul-
maya çalışılmıştır. Seminere Zafer Toprak ve
Über Ortayh tarafından sunulan bildiriler ise
anılan kaygıdan uzak olduğu için seminere ka-
tılanlar tarafından tepkiyle karşılanabilmiştir.
Artık dünyada çağdaşlaşma ve uygarlaşma-
nın bir tek yolu vardır; o da Batılılaşmadır.
Bazılarının sandığı gibi Batılılaşma, Batının
emperyalist amaçlarına "rağmen", bunu bile-
rek çağdaşlaşmak ve uygarlaşmaktır. Batılı-
laşma, Batının kültür kalıplarını aynen alıp
kötü birer benzerini yapmak değildir. Batılı-
laşma, Batının kültür değerlerini, normlannı
örnek alıp onları ülkemize, insanımıza özgü
olarak yeniden üretip yaşama geçirmektir.
Çağdaşlaşmanın tek yolu Batılılaşmadır. Do-
guiulaşmak, tslamlaşmak, hatta Osmanlılaş-
mak çağdaşlaşmamn yolu olamaz. Doğu kül-
turleri çok büyük uygarlıklar yaratmışlardır,
ancak bu uygarlıkların her biri bugun çağdışı
kalmış, tarihe mal olmuştur. Bu yüzden her-
hangi bir Doğu uygarlığına yönelmek bugün
için hiçbir ülkeyi çağdaşhğa götürmez.
MUAMMER TUNA
İstanbnl
Okımianın Önenıi ve Süreklîlîgi tzerîne
Okumak, bilimsel bilginin sağlanmasında ve kavranılmasında
zorunlu bir eylem halini alır. Böylece insan, içinde yaşadığı
toplumu ve dünyayı daha geniş bir perspektiften algılayabilir,
yorumlayabilir ve sonuçta nesnel bir bilgiye varabilir.
On yıldır Avrupa'da yaşayan yazar Demir
Özlü Türkiye'ye dönduğünde ülkenin bir
"okuma çölü"ne dönüştuğünü belirtmiş. Ne
yazık ki doğru bir saptama bu. öteden beri
az okuyan bir toplumuz. Bunun sosyal, kül-
türel ve ekonomik birçok nedeni var. Fakat bu
yazının amacı anılan nedenleri irdelemek de-
ğil, okumanın genel değeri ve ülkemizde oku-
maya verilen yanlış bir anlam üzerinde bazı
değerlendirmelerde bulunmaktır.
İnsanın bilgi edinme yollarından en önem-
lisi ve güvenilir olaru okumaktır. "Adi" ya da
"Hayat" bilgisinin elde ediimesinde sözsel ile-
tişim gereken işlevi gerçekleştirebüirse de "bi-
iimsel bilgi"nin sağlanmasında ve kavranılma-
faktör de çıkar güdüleridir. Şu haWe hayat fe-
nomenini doğru tanımada ve çozumlemede en
güvenilir bilgi (genellikJe) "bilimsel bilgi'den
eide edilebilmektedir.
Okumak, bilimsel bilginin sağlanmasında
ve kavranılmasında zorunlu bir eylem halini
alır. Böylece insan, içinde yaşadığı toplumu
ve dünyayı daha geniş bir perspektiften algı-
layabilir, yorumlayabilir ve sonuçta nesnel bir
bilgiye varabilir. Çok bovuüu bir fenomen
olan hayatı, tek ve dar bir bakış açısından kav-
ramaya çalışmak tehlikeli bir düşüncedir. Çün-
kü hayatı eksik veya yanlış tanımak sonucn-
na götürür böyle bir diışünce. Burada diğer
önemli bir bilgi türü olan "felsefı bilgi"nin iş-
sında okumak ve araştırmak zorunlu eylem bi-
çimlerini oluştururlar. Bu bilgi türünün elde
ediimesinde aktif çabaya ve objektif bir ba-
kış açısına gereksinim duyan insan, adi bilgi-
ye ulaşmada bu denli zorlanmaz. Onu kendi
gözlem ve deneyimleriyle ya da başkalarından
aktanlan (ayıu zamanda değer yargılanyla be-
zenmiş) bilgilerde bulur. Kolayca sahip oluna-
bilen adi (hayat) bilgilerinin doğnıluğu ve gü-
venilirliği her zaman tanışılabilir. Çünku bu
bilgi alanı toplumdan topluma, kişiden kişi-
ye ve değer yargılarına göre değişebilen (gö-
reli) bir karaktere sahiptir. Yine bu bilgi tü-
rünün oluşumunu etkileyen diğer olumsuz bir
levi de bilimsel bilgiden az değildir. Zira fel-
sefi bilgi, sorgulayıcı ve çözümleyici bir dü-
şünce yönteminden elde edilmektedir. O hal-
de okuma eyleminin felsefe alanına da yabancı
kalmaması gerekir.
Kuşkusuz okuma eylemi bilimsel ve felsefı
bilgi alanına özgü olarak düşünülmemelidir.
Sanat yapıtları da insan kişiliğinin gelişmesin-
de ve yetkinleşmesinde önemli bir işleve sahip-
tirler. Okumaya dayanan roman, öykü, şiir,
deneme, anı gibi yazınsal etkinlikler yaşamı
ve insanı kavramada çoğu zaman bilimsel eser-
lerden daha etkilidirler. Goetbe'nin Faust'u ya
da Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza"sı buna en
iyi örnekleri oluştururlar.
Okuma eyleminin yönelebüeceği alanlar yu-
karıda belirtilenlerden ibaret değil kuşkusuz.
Burada, kendimce önemli gördüğüm alanlarda
okumanın vazgeçilmez bir çaba olcuğunu vur-
gulamaktı amacım.
Şimdi toplumumuzda genel geçerli bir dü-
şünceye değınmek istiyorum. O da okumanın
bir meslek ya da diploma elde etmekle eş an-
lamlı olarak kavranılmasıdır. Bu düşünce ne-
deniyledir ki akademik (veya mesleki) eğitimi-
ni tamamlayarak meslek yaşamı na atılan in-
sanlar genellikle okuma çabasından uzaklaş-
maktadırlar. Daha doğrusu, mesleklerini yü-
rütmek bakımından zorunlu olan yayınlar dı-
şında kitap, vs. okumamaktadırlar. Bunlar,
okulu bitirmekle gerekli tüm bilgileri aldık-
lannı sananlardır. "Bundan sonra okuyup da
ne olacak?" diye duşünenlerdir. Oysa bu dü-
şüncede temel yanlış şudur: Öğrenmek (ki bu
en saglıkh şekilde kitaplarla, okumayla olmak-
tadır) okul yılları ile sınırlı bir çaba değildir;
o ömür boyu süren bir uğraştır ya da öyle ol-
malıdır. Çünkü hayat. diyalektik ilkesi gere-
ğince sürekli değişen ve gelisen bir fenomen-
dir. Kaçınılmaz olan bu devinim ve değişim,
belirli kesitlerde edinilen ve yenilenrnejen bil-
gilerie kavranılamaz. Kaldı ki akademik veya
mesleki eğitim daha çok kişiye bir iş (meslek)
kazandırmaya yönelik olduğundan, belirtilen
alan dışındaki bilgilerin elde ediimesinde oku-
maya olan gereksinim devam eder. Ne yazık
ki ülkemizde okul sonrasında böyle bir oku-
ma alışkanlığı yerleşmiş değil. Hatta bırakın
meslek dışı konulan, mesleki alanda dahi ye-
nilikleri takip etmeyen, bu alandaki yayınlan
okumayan insan sayısı bir hayli fazla. "Kafa
tembelliği"ne sürüklenen bir toplumdaki in-
sanlar ise ülkede ve dünyada olup bitenlere
karşı kayıtsız, duyarsız kalmakta, basit ve bas-
makalıp yorumlarla yetinmektedirler. Böyle-
ce bir topluraun u>^arlaşmasını sağlayan (hız-
landıran) ve aynı zamanda insanı diğer canlı-
lardan ayırrnada en önemli ölçü olan kiiltü-
rel ve düşünsel alan cılız kalmakta, yerini akıl
ve çagdışı eylemlere ve etkinük alanlanna bı-
rakmaktadır.
MEHMET AKİF TUTUMLU
Hukukçu/Elazığ
TC
İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ
İSKİ
İSTANBUL SU VE KANALİZASYON İDARESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İHALE DUYURUSU
Aşağıda özellikleri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemindeki ihale ile ilgilenenler, ihale
dosyasını İSKİ GENEL MÜDÜRLUĞU TİCARET İŞLERI DAİRE BAŞKANLIĞI'NDA görebılir ve dosya
bedelını İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ merkez vezneslne yatırarak alabilirler
Isteklilerin şartnameye uygun hazırlayacakları kapalı teklif mektuplarını ihale tarihinde saat 11XX)'e
kadar aşağıda belirtilen adreste GENEL EVRAK MÜDÜRLÜGÜ'ne giriş, tarih ve rtumarasını içe-
ren alındı makbuz karşılığında teslim etmelerı gerekmektedir. Teklif zarflan saat 14.00'te İhale Ko-
misyon Başkanlığı'nca açılacaktır.
. . . KeşH İhale Geçici Dosya
İSKİ No: Işin Adı Bodeli Tarihi Temlnat Bedeli
V-7929 Çeşitli akümûlatör naOOO.OOO 11.7.990
\A4173 Oto yedek parçaları 204.479.650 12.7.990
V-7380 Bedford yedek parçaları 486.024.500 117.990
Not: 1- Postadakı gecıkmeler d.ikkate alınmaz.
2- İSKİ 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediği-
ne kısmen veya tamamen yaprnakta uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir.
ADRESI İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Aksaray Meydanı 34410 Aksaray-İSTANBUL
TEL . 588 38 00 (35 hat)
TELEX : 23923 ISU-tr
FAX : 588 38 83
5500.000
10.223583
24501.225
35.000
60.000
145.000
DUYURU
İZMİR TOKSEK
ÖĞRETMEN'LİLER
buluşuyoruz.
1) 27 Hazıran çarjamba 20.00 Fuar
Düek Restoran'da yemek
2) Eski binalar.mızda gecdeme
3) 28 Haziran perşembe "Yuva'da
Yemek."
Haberkşme: 9 (51)213230-461808
İSA AYKANAT
Türkiye'nin en güzel
düğün salonlan
NİŞANTAŞI
I RfcSTAURANT
Düğün Salonlan
150 kışi için:
Yemekİ 1.785.000
Yemekli mezeü. 2.175.000
Rez:147 62 39-147 74 40
• Sahnkmrmz klimalıdır •
UTEM
BAYRAM İÇİN SON FIRSAT
ALANYA BODRUM
CALAXY " Y P 470.000 TL
KUSADASI
ADAKULE~*" 770.000 TL
CLUB SOLARA (TK) 500.000 TL
DALYAN CAUNOS
MUT OTELI ~ Y.R 550.000 TL
EDEN OTELI (yenı) 550.000 TL
TURKUAZ OTELI (yenı)
Oda+lcahvaltı 340 000 TL
YALI OTELI— 545.000 TL
"Fıyatlanmıza 7 gece 8 gun Yarım Pansıyon Konaklama (yemekler açık bü-
fedır) KDV ve REHBEHLİK hızmetierı dahıkjır
GENİŞ BİLGİ İÇİN ACENTAMIZI ARAYIN
Adres: Boğazkesen Cad Hasan Efendı Işhanı 123/1 80020 Tophane/İST
Tel: 15254 24 1525404-05 06 Fax: 149 13 22Tetex: 25 650 UTIM TR
ORTADOĞU TEKNİK
ÜNİVERSİTESİ
REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
1990 öğrencl Yerleştlrme Sınavı'na girecek
adaylanmıza
1990 ÖYS'de ilk 1000 kişi arasına girenlerden Orta
Doğu Teknik Üniversitesi bünyesindeki programlara
kabul ve kayıt edilen öğrencilerin üniversite yurtlarına
kabulünde öncelik verilecektir.
Adaylanmıza duyurulur. *
SATILIK
Selimpaşa Demirören Sitesi'nde 85 metrekare
möbleli daire
579 29 75
POUTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Babıâli
Kitapların basılıp satıldığı, dergılerın, gazetelerin çıktığı sem-
tin adı Babıâli'ydi, şimdi Cağaloğlu deniyor. Nâzım Hikmet ve
onun kuşağının yazı ve şiir pazarı Babıâli idi.
"Nereye üstat?"
"Babıâli'ye..."
Bir yazar, bir şair için Babıâli'de görünmek, yazarlığının ve şa-
irliğinin kanıtı demekti. Yazarların harman olduğu yerdir Babıâ-
li. Her yazarın emeği orada alınır, orada satılır. Bir yazar Babıâ-
li'den geçmedi mi yazarlığı onanmış sayılmaz. Babıâli neresi-
dir? İlk yaşayanlar için Sirkeci'nin ucundan başlar, Divanyolu-
na değin uzanır. Sonraları buraya 'bizim yokuş' diyenler de ol-
muştur. Gerçekten Babıâli bir yokuştur. Babıâli üstüne olsun, bi-
zim yokuş üstüne olsun, çok kitaplar yazılmıştır.
"Biz buralara Babıâli'den geldik..." dedi mi biri, bilesiniz ki
övünmüyor, kökenıni söylüyordur. Hep sorartar Babıâli neresi-
dir? Nasıl anlatmalı ki çoğu yeri değişti. yıkıldı, yeniden yapıldı.
Gazete yerı, kitabevi olmaktan çıktı. Kimileri de kırtasiyeci oldu.
Nâzım Hikmet, Babıâli hamallarından başyazariara değin önü-
ne gelene 'üstat' dermiş. Bunda bir küçümseme, bir saygısızlık
var mı, bilemeyiz. Onun üstat deyişini içine sindiremeyen üstat-
lar çokmuş.
Günümüz yazar ve şairleri buraya şimdi pek Babıâli demez-
ler. Yazarları yokuşun başında görenler, sorarlar, "Nereye üstat?"
"Cağaloğlu'na..."
Belli ki yazı verecek, para alacak, bir yerlere uğrayacak, ya-
zacak yeni yerler arayacaktır. Artık buraya Cağaloğlu deniyor.
Hamamı iie ünlü semt, şimdi bir yazarlar otağıdır.
Şair Ataol Behramoğlu, ölüm yıldönümünde Nâzım'ı nasıl sev-
mek gerektığinı anlatırken onun Cağaloğlu'na geliş gidişlerini
düşler. Öyle ya, nasıl gelir, nasıl gider, yokuşu nasıl çıkar, nasıl
iner, bunlann hepsi şimdi birer düştür, imgedir. Ataol, yokuşta
Nâzım'ı şöyle anlatır:
"Moskova'da bir apartmanın merdivenlerini dinlene dinlene
çıkan Nâzım, gözlerimin önünde, Babıâli yokuşunu da öylesine
çıkıyormuşçasına canlandı. Tıpkı Aziz Nesin'le, Yaşar Kemal'le,
Dinamo'yla, Melih Cevdet'le, A. Kadir'le, Mehmed Kemal'le, ve-
dat Türkali'yle karşılaşırcasına; Sait Faik'le, Orhan Veli'yle kar-
şılaşabilırcesine Nâzım'la da Babıâli Yokuşu'nda, bir yayınevin-
de, istanbul'un herhangi bir yerınde karşılaşabilir olmayı duyum-
sadım."
Babıâli üstüne yazılan kitaplardan ikisini, yusuf Zrya'nın 'Bi-
zim Yokuş'la, Rıfat llgaz'ın 'Yokuş Yukan'sını anımsıyorum. El-
bette bunlardan başka yazılmış epeyce yazı, çizi vardır. Bunlar
bir araya toplansa ne iyi olur? Eskiden kitap belli kimselerce ba-
sılır, gazeteler belli kimselerce çıkarılırdı. Öyle her önüne gelen
gazete, dergi çıkaramazdı. Yasal bir engel yoktu, ama ehli ol-
mayanlar çıkardığında tutunamaz, batardı. Anlatırlar, Falih Rıf-
kı, Kâzım Şinasi, Necmettin Sadak, birkaç yüzer lira koydular
mı hemen bir gazete çıkarabilirlermiş. Yunus Nadi, Mehmet Ze-
keriye, Ali Naci, Ahmet Emin, Halil Lütfü için de öyle. Gazeteler
daha çok yazarları için okunduğundan, dışardan kimse araları-
na giremezmiş. O dönemin yazarları da bir gazeteden ötekine
geçtiler mi, artlarından okurlarını alıp giderlermiş. Sömürülen
yazarların hakkını yiyen patronlar da kınanırdı. Sömürülen ya-
zartarın başında Mahmut Yesari gelirmiş. Sonradan kendi de ga-
zete patronu olan şair Fethi Giray, bir şiirinde, sömürücü pat-
ronları şöyle kınar:
"Kaldırın başınızı patronlar
Mahmut Yesari Bey geçiyor
Babıâli Caddesi'nden..."
Bugün gazeteler de dergiler de Babıâli'den yavaş yavaş uzak-
laşıyorlar. Şimdilik birkaç gazete kaldı. Basına da daha çok ba-
sın dışı sermaye egemen oluyor Çoğu da basın dışı işler çevır-
mektedir. Son günlerde neredey^e bütün gazeteleri satın ala-
cak bir sermaye, tepelerde dolaştı. Bugünkü Babıâli'nin nesini,
neresinden tutarak anlatmalı, bilmem ki!.. Bu da yenisi...
ÇALIŞANLARIN
SORULAR1/SORUNLARI L
YILMAZ ŞİPAL
"İntibakım hesaplanırken"
SORU: 1972-1977 yıllan arasında SSK kapsamında 1656 güm
sigortalı çalışmam var.
1979-1982 yıllan arasında ise TC Emekli Sandıgı iş-
tirakçisi olarak 1287 gün çahştım.
1982'den bu yana, öğretmen olarak görevliyiın. Ög-
renmek istediğim:
1) Sigortalı hizmetim ile memur olarak çalışüğım hiz-
metlerim Emekli SandıgYnda toplanmış ve birleştiril-
miştir.
Bu hizmetlerimin intibakım hesaplanırken göz ÖBÖ-
ae alınıp alınmayacağı, alınacaksa kaç derece hak et-
miş sayılınrn. ŞD anda, 7. derece 2. kademeden aylık
alıyorum. SSK'da 1656 ve Emekli Sandığı'nda 1287 gün
çabşmış olmam, aylık aldıgım derece ve kademeyi oa-
sıl etkiler?
ca
YANFE Devlet Mertjurları Yasası'nın, "Memurluktan Çekilen-
lerin Yeniden Atanmaian" ile ilgili 92. maddesine göre memur-
luktan kendi istekleriyle aynlan ya da çekilmiş sayılanlar, yeniden
bıraktıkları hizmet sınıfında görev aldıklarında "aynldıklan ta-
rihte almakta olduklan aylık derecesine eşit bir derecenin aynı
kademesine" getirilir. Aynldıkları hizmet sınıfından bir başka sı-
nıfa ataması yapılarak sınıflan değişenlerin, "eski sınıflannın de-
recesinde elde ettikleri kademelerde geçirdikleri sürder yeni
sınıflarındaki derecelerinde dikkate alınır:'
657 sayüı Devlet Memurları Yasası kapsamı dışında geçen ça-
lışma sürelerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler ise 657 sa-
yıb yasanın 36. maddesinde belirlenmiştir.
Gerek sosyal güvenlik kurumlan kapsamında gerekse hiçbir sos-
yal güvenlik kurumuna bağlı olmaksızın geçen çalışraa süreleri,
hizmet sınıflanna göre farkh değerlendirilmektedir. Bu değerlen-
dirmede "Özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan
sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin
özel okullarda geçen hizmet sürelerinin 2/3'ünün (üçte iki) her yı-
lı bir kademe ilerlemesine ve her üç yüı bir derece yükselmesine
esas olacak şekilde degerlendirilir?'
Sorunuza kesin bir yanıt verebilmek için eski memurluğunuzun
hangi hizmet sınıfında geçtiğinin ve hangi derece ve kademede iken
ayrıldığınızın ve Sosyal Sigortalar Kurumu'na bağlı çalışmanızın,
özel okullarda öğretmenlik ya da yöneticilikte gecip geçmediğinin
bilinmesine bağlıdır.
Yukarıda değinildiği gibi özel okullarda öğretmen ya da yöneti-
ci olarak SSK kapsamında çalıştıysanız, 1.656 günlük sürenin 2/3'ü
olan 1.104 günlük süre (3 yıl 24 gün) bir derece ilerlemenize neden
olacaktır.
12.6.1990 tarihinde bir iş kazasmda
yitİTdiguniz.
SÜLEYMAN
GÖKDEMtR
Çelik gibi ışıyan gözlerinle bakıp
Bize dost sözler söyler gibisin yine
DtKtLfDEN ARKADAŞLARI
ADENA
tMRAN ADSAY
VEEAT ve BAŞSAGUĞI
Lisemizin 116. dönem mezunu sevgili ağabeyimiz
İLHAN İPEK'i
Genç yaşında kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Değerli
ağabeyimize Tanrıdan rahmet, Ipek ailesine ve ailemize
başsağhğı dileriz.
GALATASARAY LİSESİ
ÖĞRENCtLERİ